Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA Felsefe Sözcüğünün Kaynağı Nedir? Yunanca “bilgelik” ya da genel olarak “bilgi” anlamına gelen sophia ve “sevgi” anlamına gelen philia sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Bu çerçevede felsefe (philosophia), bilgi ve bilgelik sevgisi, anlamına gelmektedir. Philia (sevgi) Sophia (bilgelik) Philosophia Bilgi ve bilgelik sevgisi 2 Bilgelik ne anlama gelir? • Eski Yunanca da bilgelik (sophia) sözcüğü kuru ve soyut bilginin yanında, akıllıca davranmak, aşırılıktan kaçınmak, kendine egemen olmak ve kötü durumlara göğüs germeyi bilmek anlamına da gelir. • Filozof, yaşamın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun yaşamaya çalışan kimsedir. • Felsefenin amacı da kuramsal bilgi elde etmenin yanında doğru davranışta bulunmamızı sağlamak; ahlâklı yaşamanın yollarını öğretmektir. Felsefe nedir? • Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde yaşadığı toplum ve evren üzerine düşünme faaliyeti olarak tanımlanabilir. • “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler“. Gerçekten de insanı insan yapan en önemli özelliklerden biri onun kendisini çevreleyen dünyayı, içinde yaşadığı toplumu, geçmişini ve bütün yanları ile bizzat kendisini tanımak ve bilmek istemesidir. Felsefe nedir? • Felsefe, bilginin temelinde bulunan bir takım doğrulara ve insan davranışını yöneten ilkelere ulaşma çabasıdır. • Bir düşünme faaliyeti olarak felsefe, insanların kendileri ve yaşamın anlamı üzerinde düşünmelerini sağlar. • İşte, söz konusu düşünme faaliyeti sonucunda ortaya felsefi bilgi adını verdiğimiz “özel” bir bilgi türü çıkar. Felsefenin Doğuşu • İlk çağ felsefesi denilince dar anlamda Yunan felsefesi ve bundan doğmuş olan diğer felsefeler anlaşılır. İlk felsefeyi ortaya koyan Yunanlılardır. İlk çağ felsefesine antik çağ felsefesi de denir. • Yunan felsefesinin esas doğduğu yer, Ege’deki Ionia kentidir. • Eski doğu kültürlerinin her birinde din eksenli, düşünce hakimken, Yunanlılarda bu düşünceden sıyrılarak daha çok var olan gerçekler üzerinde düşüncelerin şekillendiğini görürüz. • Felsefe, var olanlar üzerinde bilinçli, planlı bir düşünmeden doğmuştur. • Öteden beri cevapları yalnız dinden, edinilen bir takım sorunlar, eleştirel bir düşünmenin ve gözlemenin konusu yapılınca felsefe tarihi de başlamıştır. • İlk çağ felsefecileri genelde ‘ilk (arkhe) nedir?’ sorusu üzerinde durmuşlardır. ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİNE GÖRE FELSEFE ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ a) Thales; Thales felsefe tarihinin başında bulunan kişi olarak kabul edilir. O ilk’i (Arkhe) su ile açıklamıştır. Ona göre her şey sudan türer ve yine suya döner. Dünya ise düz bir tepsi şeklindeki suyun içinde yüzmektedir. Thales’i ilk ilgilendiren konular yeryüzü ile gökyüzü olmuştur. Her şey canlıdır. Her şey içinde tanrısal bir yaratıcı gücü olan su ile doludur. Arkhe (ἀρχή) (Yunanca'da "başlangıç," "ilk"), Batı felsefesinin ve Sokrates öncesi Eski Yunan Felsefesinin en önemli kavramlarından biri. Felsefenin ana disiplini sayılan metafiziğin ve genellikle Bilimin, özellikle de fizik biliminin gelişmesinde önemli rolü olmuştur. ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ b) Anaximandros; İlk madde sonsuz ve tükenmezdir. Sonsuz olan şeyi Thales gibi varlık olan bir şeyle sınırlayamayız. Çünkü var olan her şeyin bir de zıttı vardır. Yer, tepsi biçiminde değil, bir silindir, bir sütün biçimindedir ve boşlukta serbest olarak durur. Gökte yerin etrafında döner. c) Anaximenes; İlk madde havadır. Hava, ruhun insanı kuşatması gibi evreni kuşatır. d) Herakleitos; Evrenin temel maddesi ateştir. Ateş, bütün karşıtların birliğidir. Evrende tanrısal bir akıl egemendir. ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ e) Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden biridir. Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu düşünüldüğünden Sokrates'ten önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler olarak sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir. Sokrates , İnsan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir. Akla ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona göre, bilimsel çalışmanın amacı, duyularla edinilen tek tek algılar değil, kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır. Bütün çalışmaları ahlaka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ kurmuştur. İçinde var olan Daimonion diye bir sesin ona sürekli yol gösterdiğini söylemiştir. ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ f) (Eflatun) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür. Bunlar, “bilgi”, “idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” Cosmogony - Evren'in oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile ilgili kuramlarıdır. Eflatun, bütün yaşamı boyunca hocası Sokrates'den edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı olarak kalmış, tüm bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir. Sokrates ve Eflatun'a göre felsefenin ana ereği, insanın mutluluğu ve yetkin yaşamının sağlanmasıdır. Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir. ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERİ g) Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır. Ancak bu yazılar zamanla kaybolmuş ve geriye yalnızca ders ve araştırma notları kalmıştır. Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket etmiştir. Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu kabul etmemiştir. Ona göre sadece elimizle tutup, gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir. Bütün varlıklar madde ile şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir ideadır; maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği ideaları inkar yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre dünya ve madde daimidir (kadimdir). Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik olarak “faziletin ne olduğunu bilmek yerine, iyi bir insan olmanın önemi” üzerinde durmuştur. Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu dikkati çekmektedir. Tabiattaki türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve okulu tabiat bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır. SOFİSTLER Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır. Sofist kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir, öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır. Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal gelişimleri (5.yy Atina Demokrasisi) sofistlerin etkili olmalarına yol açmıştır. Çünkü sofizmin doğuş nedenleri arasında Atina demokrasisinin tamamen yeni türden bir eğitime, pedagojiye duyduğu pratik gereksinim gerçek belirleyici bir nedendir. Bir anlamda ‘Yunan Aydınlanması’ olarak adlandırılacak gelişmenin yaratıcılarıdır. SOFİSTLER • İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına rağmen felsefe tarihinde ‘sofist’ denildiğinde akla olumsuz bir anlam gelir. Bu anlam başta dönemin en önemli filozofu olan Platon’un, Sokrates’in ve Aristoteles’in sofistlere karşı yürüttüğü mücadeleden ileri gelmektedir. • Sofistler sürekli bu düşünürler tarafından eleştirilmiş ve küçük görülmüşlerdir. Bir de para karşılığı ders vermeleri o dönemde yadırganmıştır. • Felsefe tarihi içinde erdemin öğretilir olup olmadığı gibi çok önemli soruların sorulmasında ya da yeni yaklaşımlar geliştirilmesinde sofistler her dönem önemli etkilere yol açmışlardır. • Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok halkın eğitimiyle ilgilenmişlerdir. • Bazı sofistler şunlardır; Protagoras, Leontinoi’li Gorgias, Antiphon, Elis’li Hippias. Bilgi Türleri • Gündelik bilgi • Dini bilgi • Teknik bilgi • Sanat bilgisi • Bilimsel Bilgi • Felsefe bilgisi Felsefi bilginin özellikleri Felsefi bilginin özellikleri Felsefe-Bilim İlişkisi Felsefenin Alanları • Varlık Felsefesi (Ontoloji): Varlık felsefesi, varlığı bir bütün olarak ve varlık olmak bakımından ele alır. Var olmanın ne anlama geldiğini ve varlığın ilk nedenlerini araştırır. • Bilgi Felsefesi (Epistemoloji): Bilgi felsefesi, bilgi konusunu genel olarak ele alır; doğru bilginin olanaklı olup olmadığını, bilginin kaynağının ne olduğu konularını araştırır • Normatif Ahlâk Felsefesi (Aksiyoloji): Ahlâk felsefesi, insanın yaşamıyla ilgili temel değerleri ele alır. İnsanın yaşamında uyması gereken ilkeler ve erdemlerin neler olduğunu araştırır. Felsefenin Çeşitli Alanlarla İlişkisi • Felsefe – Bilim İlişkisi Felsefe ve bilim arasında ortak olduğu kadar pek çok noktada ayrıldıkları noktalar vardır. Bununla birlikte felsefenin en fazla işbirliği içinde olduğu alan bilim olmuştur. Felsefe bütün bilimlerin sonuçlarından etkilendiği gibi, kendisi de bilimlere yol gösterir. Doğru bilgiye ulaşmak için bilim de felsefi araştırmaların sonuçlarına kayıtsız kalamaz. • Felsefe – Din İlişkisi Felsefe ile din birbirinden farklı iki disiplin olarak tarih içinde hep yakın ilişki içinde olmuştur. Dini dogmalar felsefe aracılığıyla temellendirilmeye çalışılmıştır. Her ikisi de varlık ve değerler konusunu ele almıştır; insanı ve evreni açıklamaya çalışmıştır. Şu halde amaç yönünden tam bir benzerlik gösteren din ile felsefe, yöntem bakımından farklılıklar göstermektedir. Dinin kaynağı Tanrı, felsefenin kaynağı insan, akıldır. Dinde eleştiriye, kuşkuya yer yokken felsefe, eleştiri ve kuşkuya dayanır. Felsefenin Çeşitli Alanlarla İlişkisi • Felsefe – Sanat İlişkisi Sanat da felsefe gibi yaratıcı bir insan etkinliğine dayanır; insan kendi varoluşunu sanat yoluyla yansıtır. Ancak, sanatın bilgisi felsefi bilgiden farklıdır. Sanat bilgisi, insanda duygu ve heyecan uyandırmayı amaçlar. Estetik ise felsefenin konusudur. Bu çerçevede, hem sanat hem de felsefe, hayatı ve insanı yaratıcı bir zeka ile kavrar, yorumlar. Felsefe – Eğitim İlişkisi • Eğitim felsefesinin önemli bir kavramı kültürdür. • Eğitim kültürel aktarım aracıdır. Felsefe ise kültüre kayıtsız kalamaz. Bu durumda kültür ile eğitim felsefesi arasında karşılıklı neden sonuç ilişkisi vardır. • Eğitim felsefesi, felsefi sorunlardan ziyade eğitim sorunları üzerine eğilir. • Felsefe ile eğitim birlikte yürümek durumundadır. Her ikisi de karşılıklı olarak birbirini oluşturur, eylem ve düşünce sürecinde birbirleriyle alışverişte bulunurlar. Birbirlerinin aracısı ve amacıdırlar; hem süreç hem de üründürler. Felsefe – Eğitim İlişkisi • Eğitimin temel işlevi, insanı geliştirmek ve güzelleştirmektir. Felsefenin de işlevi bir anlamda insani gelişim olduğu söylenebilir. Bu durumda eğitimciler bir ölçüde felsefenin ortaya koyduğu görüşleri insanlara uygulama sorunuyla ilgilenirler. • Filozof, insanın özüne ilişkin teorik sorunlarla uğraşırken, eğitimci bu teoriyi gündelik yaşamla ilişkilendirir. • Felsefi düşünme öğretmenler ve öğrenciler açısından problem çözme, sorunları tartışma, ve yaratıcı düşünme bakımından yol göstericidir. • Felsefe işlevleri bakımından da eğitim teorisyenlerine ve program yapımcılarına (Kişisel gelişme, hedef yazma, hipotez geliştirme, ve objektif testler hazırlama gibi) pratik ve somut yardımda bulunabilir. • Ayrıca, eğitim sorunları üzerine düşünme ve yeni tartışmalara zemin hazırlaması bakımından da felsefeden yararlanılabilir. FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI 1. 2. 3. 4. Varlık Felsefesi (Ontoloji) Bilgi Felsefesi (Epistemeolojoi, Gnoseoloji) Değer Felsefesi ( Axiology) Mantık (Logic) 1. VARLIK FELSEFESİ (ONTOLOJİ) • İlk felsefe olarak bilinir. Varlık kavramı üzerinde durur. Asıl olan varlık değil varolandır. Arkhe (ilk olan ) sorusunun cevabını arar. Arkheyi, ilk filozoflar kendilerince açıklamışlardır. Mesela, Thales’e göre ilk; “su” iken Heraklit’e göre “ateş” tir. Bu soruya verilen yanıtlar insan anlayışını da etkilemiştir. 2. BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMEOLOJOİ) Bilgi felsefesi, bilginin oluşumu, kaynakları, sınırları gibi problemlerle uğraşan felsefe disiplinidir. Bu felsefenin ilk konusu, bilginin mümkün olup olmadığıdır. Bu felsefe anlayışı genel olarak şu soruları cevabını arar; • Doğru bilgi nedir? • Doğru bilginin kaynağı ve yöntemi nedir? • Doğru bilginin temeli nedir? • Doğru bilginin kriteri nedir? Bazı filozoflara göre kesin bilgiye ulaşılamaz. Bazı filozoflar ise şüpheyi bir araç olarak kullanarak kesin bilgiye ulaşılacağını savunmuşlardır. Bilgi kesin olduktan sonra esas olan bilginin kaynağının ne olduğudur. Doğru bilginin kaynağını akıl olarak gören filozoflara göre, doğuştan bazı yeti ve bilgiler zaten beynimizde vardı. Bilginin asıl kaynağı olarak bazı felsefeciler deneyi (empirizim) görmektedir. Bilgimizin alanı, kaynağı ve sınırları konusunda modern felsefede ortaya atılan başka görüşlerde vardır. Bunlar; Pozitivizim, Analitik felsefe, pragmatizm ve fenemeloji gibi alanlardır. 3. DEĞER FELSEFESİ ( AXİOLOGY) •Aksiyloji değerlerin doğasını araştırır (Gürsel, 2004). Bu alan, etik ve estetik konularını içerir. İnsanın yapıp etmelerini inceler, dayanılan ilkeleri ve değerleri araştırır. •Bu disiplin, ahlaklı- ahlaksız, iyi- kötü, saygılı- saygısız, erdemerdemsizlik gibi değerler nedir? Var mıdır? Yok mudur? Sorularına cevap arar. Bu anlayışa göre eğer bu değerler varsa ve evrenselse bunları öğrencilere kazandırmaya çalışır. •Bu değerler var fakat, evrensel değilse, zamanla değişir derseniz, hoşgörülü olur eğitim ortamında esnek davranırsınız. 4. MANTIK ( LOGİC) Mantık, akıl yürütme anlamı taşır. Bu anlayış; Akıl nedir? Aklın kuralları var mıdır? Varsa nelerdir? Bu kurallar doğuştan mıdır? Evrensel midir? gibi sorulara cevap arar. EĞİTİMİ ETKİLEYEN FELSEFE AKIMLARI ve EĞİTİMLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ 1. 2. 3. 4. İdealizm (Ülkücülük) Realizm (Gerçekçilik) Pragmatizm (Yararcılık) Varoluşçuluk ( Egzistansilalizm) 1. İDEALİZM 1. İDEALİZM Başlıca Eğitim İlkeleri; 1. Eğitimin amacı önce insana aklını nasıl kullanacağını ve doğruya, iyiye ve güzele nasıl ulaşacağını öğretmektir. 2. Öğretim sosyal ortamda yapılmalıdır. 3. Amaç öğrencide bir kişilik geliştirmek olmalıdır. 4. Okul da, toplumun bir yansıması olarak geçmişin değerlerini öğrenciye kazandırmak zorundadır. 2. REALİZM (GERÇEKÇİLİK) 2. REALİZM (GERÇEKÇİLİK) Başlıca Eğitim İlkeleri; 1. İnsanın en iyi yetilerle donatılarak mutlu olması sağlanmalıdır. 2. Kişilerin akıllarını geliştirmelerini sağlamalı, kendilerini gerçekleştirmelerine hizmet edilmelidir. Ancak böyle olursa bireyler mutlu olabilir. 3. Bilgiye deney, gözlem ve araştırma yaparak ulaşabiliriz. 4. Sistemli olarak öğrenciye aktırılacak bilgiler onun gelişimine uygun olmalıdır. 5. Öğretmen öğrencilere ders anlatırken, tartışma, deney ve gözlem gibi yöntemler kullanmalıdır. 6. Eğitimde en son sözü öğretmen söylemelidir. Öğrenci ikinci plandadır. 7. Biz görüyorsak yıldızlar vardır. 3. PRAGMATİZM (YARARCILIK) 3. PRAGMATİZM (YARARCILIK) Başlıca Eğitim İlkeleri; 1. Problem çözen bir eğitim anlayışına sahiptir. 2. Eğitimde içerikten çok düşünme yöntemi önemlidir. 3. Eğitim, gerçek hayattan hareket etmeli, yeni şartlara ve durumlara karşı araştırmacı ve uygulamacı bir tavır geliştirmeyi hedef almalıdır. 4. Eğitim, kişilerin topluma katılma yollarının en önemlilerinden biridir. 5. Öğretmenin amacı, öğrencileri bağımsız düşünür haline getirmektir. 6. Okul hayata hazırlık değil, hayatın kendisi olmalıdır. 7. Öğretim çocuğa çalışma yollarını , olayları ve deneyimleri değerlendirmeyi öğretmelidir. 8. Eğitim ortamı demokratik olmalıdır. 9. Eğitim- öğretim öğrenci merkezli olmalıdır 10. Uygulamaya daha çok yer verilmelidir. 4. VAROLUŞÇULUK ( EGZİSTANSİLALİZM) 4. VAROLUŞÇULUK ( EGZİSTANSİLALİZM) Başlıca Eğitim İlkeleri; 1. Eğitimin amacı bireyselliği sağlamak ve kişinin özgürlüğünü geliştirmesine katkıda bulunmaktır. 2. Okul öğrencilere hayatın sadece güzel yönlerini değil zor ve çirkin yönlerini de öğretmelidir. 3. Eğitim kopya kişiler yetiştirmemelidir. Öğrencinin kendini gerçekleştirmesine katkı sağlamalıdır. 4. Toplumsal ve doğal olgular öğrencilere geniş biçimde sunulmalıdır. Çünkü bunlar kendini gerçekleştirme için önemlidir. 5. Kişilerin ne olacağını okul belirleyemez. 6. Eğitimin merkezinde öğrenci vardır ve tercih yapmak ona bırakılmalıdır. 7. Eğitim grup değil bireysel yapılmalı çünkü gruplar öğrencinin özgürlüğünü kısıtlayabilir. EĞİTİM 1. 2. 3. 4. FELSEFESİ AKIMLARI Daimicilik (Perennilasim) Esasicilik (Essentialism) İlerlemecilik (Progressivism) Yeniden Kurmacılık (Reconstructionism) 1. DAİMİCİLİK • En eski eğitim akımıdır. Kökü, Platon ve Aristo’ya kadar dayanır. • Daimicilik, idealist felsefeye dayanır. En tutucu eğitim felsefesidir. • Daimiciliğe göre insan doğası, ahlâki ilkele gerçeklik ve doğrular hiç değişmeyen evrensel olgulardır. • Doğru bilgini kaynağı akıldır. İnsan, aklı sayesinde gerçekliğin bilgisine ulaşabilir. Eğitimin amacı da zaten insanın aklını etkinleştirmektir. Çünkü, insan Tanrı’dan akıl taşır. Bu durumda bir eğitim programı, Tanrı, insan ve evren arasındaki ilişkileri ele almalıdır. 1. DAİMİCİLİK Başlıca ilkeleri; 1. 2. 3. 4. 5. 6. Eğitim, değişmeyen ilke ve değerleri öğretmelidir. İnsanın düşünme yetenekleri geliştirilmelidir. Eğitim, değişmez doğruları öğretmelidir. Okul, hayatın aynısı değil, hayata hazırlama yeridir. Eğitim programının temelinde insani ilimler vardır. Program, ayrıca klasik eserlere yer vermeli ve iyi değerleri çocuklara öğretmelidir. 7. Eğitim uzman kişi tarafından yapılmalıdır. 2. ESASCILIK ( ÖZCÜLÜK- TEMELCİLİK) • Esasiciliğin kökeni realizme dayanır. Daimiciler kadar olmasa da tutucu bir özelliğe sahiptirler. Daimicilerin savunduğu ideal dünya yerine, gerçek dünyayı referans alırlar. Ayakları yere biraz daha sağlam basmasına karşın bu eğitim akımı da esasiciler gibi mutlak, değişmez gerçeklik fikrinden hareket etmişlerdir. • Esasicilerde de akıl merkezi bir kavramdır; ancak bilgi aposterioridir. Başlangıçta boş bir levhaya benzeyen zihin, rasyonel bir çabanın sonucunda (deney ve gözlem) bilgiyle donatılır. Öğretmeni merkeze alan bu anlayış, öğrenciyi ezberci ve pasif dinleyici durumuna düşürmektedir. • Dersler, kültürel mirasın aktarılma aracıdır ve ana vurgu, aklın disipline edilmesi üzerinde toplanmıştır. Kısaca, esasiciler geleneksel eğitimin temsilcisi konumundadırlar. Burada okulun işlevi, gelenekselin sürdürülmesiyle sınırlıdır. Toplumsal düzenleme ve reformlara kapalıdır. • İlerici eğitim hareketlerine karşı geliştirilmiş bir eğitim akımıdır. Zaman içinde entellektüel birikimin gelişen seviyesi eğitime yansıtılmalıdır. Okul toplumun kültürünü korumak ve onu aktarmakla görevlidir. 2. ESASCILIK ( ÖZCÜLÜK- TEMELCİLİK) Başlıca ilkeleri; 1. Öğrenme oldukça önemli olduğu için, öğrenci disiplin altında bulundurulmalı, gerekirse cezalandırılmalıdır. 2. Öğretmen çok önemli olduğu için iyi yetiştirilmeli ve eğitim öğretmen merkezli olmalı. 3. Okulun asıl işi bilgi aktarmak olduğu için, öğrenciye kendi kendini kontrol gücü kazandırılmalıdır. 4. Esas olan değişmemedir. Öğrenciye alıştırma ve ezberleme yöntemleri öğretilmelidir. 3. İLERLEMECİLİK/ GELİŞMECİLİK • Pragmatizmin eğitime uygulanmış şeklidir. En önemli temsilcisi J. Dewey’dir. Geleneksel eğitime tepki için ortaya çıkmıştır. Eğitim, sürekli değişen hayatı öğretmelidir. • İlerlemeciliğin temeli pragmatizme dayanır. Esasiciliğe bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel eğitimin baskıcı ve tutucu niteliğine karşı daha radikal ve daha özgürlükçü bir söylem kullanmıştır. • Pragmatizmin “gerçeğin özü değişmedir” görüşü ilerlemeciliğin temel çıkış noktası olmuştur. Buna göre, doğadaki gelişme ve farklılaşma eğitimin betimleyici bir normu olarak kabul edilmiştir. Şüphesiz, gelişen yaşamla iç içe olan eğitim, doğal olarak ilerlemeci olacaktır. • İlerlemeci eğitim sisteminin merkezinde kendi yaşantıları aracılığıyla gelişen ve öğrenmeyi öğrenen öğrenciler vardır. Eğitim programlarında ise değişmenin doğasını kavrayan, demokratik tutum geliştiren davranışlar hedeflenmiştir. 3. İLERLEMECİLİK/ GELİŞMECİLİK Başlıca İlkeleri; 1. Dersler öğrenci merkezli işlenmelidir. 2. Değişim sürekli olduğu için öğrencilere problem çözme becerileri kazandırılmalıdır. 3. Öğrenme yaşantı yoluyla gerçekleştiği için, sınama yanılmaya fırsat verilmelidir. 4. Öğrencilere nasıl düşünmesi gerektiği öğretilmeli ve sorular ona sorulmalıdır. 5. Öğretim ortamı oldukça demokratik olmalıdır. 6. Öğrenciye bilimsel yöntemlerle problemi çözmesi öğretilmelidir. 7. Okul ortamında gerektiğinde yeni öğretim yöntem ve stratejileri geliştirilmelidir. 8. Öğretmen, bilgiye ulaşma yollarını öğretmelidir. 9. Eğitimin amacı, çocuğu yaşama hazırlama değil, yaşamın kendisi olmalıdır. 10. Çocuk gerekirse itiraz eden sorgulayan bir kafayla yetiştirilmelidir. 4. YENİDEN KURMACILIK (İNŞACILIK) • İlericiliğin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Her kültürün modern çağda yeniden kurulması ve içinde yaşanılan sanayi çağına uygun bir kültürün geliştirilmesinin gerekliliğini kabul eder. • Yeniden kurmacılık pragmatik felsefeyi referans almıştır. Bunalım felsefesi olarak adlandırılabilir. Bu akıma göre insanlık bir yol ayrımına gelmiştir; ya yok olacak ya da yeni bir uygarlık inşa edecektir. • Yeniden kurmacılığın merkezi kavramı değişmedir. Eğitimin görevi, toplumu sürekli olarak yeniden şekillendirmek ve kurmaktır. Aynı şekilde eğitimin amacı, dünya uygarlığı fikrini canlı tutmaktır. 4. YENİDEN KURMACILIK (İNŞACILIK) Başlıca İlkeleri; 1. 2. 3. 4. 5. 6. Eğitim sadece bugünün değil geleceğinde belirleyicisidir. Eğitimde hedefler önemlidir. Cezaya yer yoktur. Sorular eleştirici düşünceyi geliştirici nitelikte olmalıdır. Uygulamalı eğitim için ortam yaratılmalıdır. Okul en iyi demokratik ortam olmalıdır. TÜRK MİLLİ EĞİTİMİN FELSEFİ DAYANAKLARI Osmanlılarda üç tip düşünce akımı ortaya çıkmıştı ve bu akımlar Cumhuriyet dönemini de etkilemiştir. Bunlar; 1. İslamcılık 2. Batıcılık 3. Türkçülük 1. İSLAMCILIK • Abdülhamit döneminin resmi politikasıydı. Yaşam İslam kurallarına göre düzenlenmeliydi. İslamcılar kendi aralarında üçe bölünmüşlerdi. Bir grup, eski saadet günlerine (dört halife dönemi) dönmek gerekir. Batı kesinlikle reddedilmeliydi. Bir grup, tekniğin batıdan alınmasında sakınca yoktur. Diğer grup ise, batı ile islamın birlikte yaşıyabileceği görüşündeydi. • İslamcılar ümmetçiliği ideoloji olarak benimsediler. Onlara göre Müslümanlar tek bayrak altında toplanmalıydı. Milliyetçiliğe karşı çıktılar. 2. BATICILIK Osmanlıların gerilemeye başladığı dönemde ortaya çıktı. İlk olarak batılılaşma düşüncesine askeri alandan başlandı. Bunlar tümüyle batıyı örnek almak gerektiğini savunuyorlardı. İslam ise gelişmenin önünde engeldi. 3. TÜRKÇÜLÜK • Esasen milliyetçilik akımları Fransız ihtilaliyle ortaya çıkmaya başladı. Türkçülüğün en önemli temsilcisi Ziya Gökalp’tır. O Türkçülüğü Türk Milletini yükseltmek olarak tanımlar. Irkçı Türkçülüğe karşıdır. Batıyı tamamen örnek almak yerine gelişmeler kültürümüze uygunsa alınmalıdır. Atatürk’le Gökalp’in düşünceleri arasında yakın ilişki vardır. • Atatürk önderliğindeki Türk devrimi esasen pozitivizme dayandırılmıştır. • Çağdaş uygarlık kavramının içerdiği ulusal yenilikçi bilinç , tam bağımsızlık, halk egemenliği, ülke ve ulus bütünlüğü, akılcılık yeni oluşan ulusun temel dayanaklarıydı. • Cumhuriyet döneminde eğitimin felsefesinin oluşmasında, Atatürk’ün ülkeye çağırdığı batılı eğitimcilerinde katkısı olmuştur. J.Dewey’in pragmatist görüşü, Alman Kuhne’nin “iş okulu” görüşü bunda etkili olmuştur.