9.SINIF TARİH DERS NOTLARI Tarih Nedir? Tarih, insan topluluklarının sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi, dini ilişkilerini, birbiriyle olan münasebetlerini, belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek inceleyen , olayların sebep ve sonuç ilişkilerini açıklayan bilim dalıdır. *Tarihi Olayların Özelliği: Belgelere dayanma Yer-zaman ve sebep-sonuç ilişkisi. Deney ve gözlem yapılamaz. Tekrarlanamaz. Olayın meydana geldiği ortam önemlidir. Dünü anlatır, bugünü açıklar ve geleceğe ışık tutar. Bir tarihi olay, diğer bir tarihi olayın sebepleri ya da sonuçları arasında yer alır. *Tarih Biliminin Yöntemi: Kaynakları araştırmak (Yazılı - yazısız; 1. elden kaynaklar - 2. elden kaynaklar) Kaynakları tasnif etmek Tahlil etmek Tenkit etmek Terkip (sentezini) yapmak. *Tarih Yazıcılığının Evreleri: Kronik (Haberci) Tarihçilik: En ilkel şekli Anallardır. Rivayetçi (Hikayeci) Tarihçilik: İlkçağ'da ortaya çıkmıştır. Hikâyeci tarihte olaylar olaylar hikaye yoluyla anlatır. Sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durmaz. (Herodut, Taberi) Öğretici (Prağmatik, faydacı) Tarihçilik: Tarihi olaylardan ders çıkarmayı amaçlayan anlatım türüdür. Sosyal Tarihçilik: Öğretici tarihçiliğin hissi yönlerinden arındırılmış şekli. Felsefi Tarihçilik: Değişik kültürleri inceleyerek biri birine etkileşimlerini inceler. İlmi Tarihçilik: Neden-nasılcı tarihçilik. Materyalist, Kültürel, Pozitif (vs) Tarih çeşitleri.... *Kapsamına Göre: -Genel Tarih: Geniş bir coğrafyadaki millet yada devletlerin tarihini inceler: Avrupa yada Asya Tarihi gibi... -Özel Tarih: Bir milletin yada devletin tarihini inceler: Türk Tarihi, Artukoğulları Tarihi.. gibi *Tarihin Tasnifi: Tarihin öğretimini ve araştırılmasını kolaylaştırmak için yapılır. 1- Zaman, 2- Mekan 3- Konu olmak üzere üç şekilde tasnif edilir. Örnek: Zamana Göre: XVIII. yy. Osmanlı Islahatları. Mekana Göre. Ankara Tarihi Konuya Göre: Osmanlı Kültür Tarihi, Dinler Tarihi (vs). *Tarih Bilimi zamana göre aşağıdaki şekilde tasnif edilir: Tarih Öncesi Devirler: (Prehistorik) Taş Devri : Maden Devri Kaba Taş Bakır Devri Yontma Taş Tunç Devri Cilalı Taş Demir Devri *Tarih öncesinin devirlere ayrılması, kullanılan aletlere göre yapılmıştır. Tarihi Devirler: 1.İlkçağ : Yazının icadı ile başlar - M.S. 376 da kavimler göçü ile sona erer. 2.Ortaçağ : M.S sonra 376 kavimle göçü ile başlar -1453 İstanbul’un fethi ile sona erer. 3.Yeniçağ :1453 İstanbul ‘un fethi ile başlar - 1789 Fransız İhtilali ile sona erer. 4.Yakınçağ : 1789 Fransız İhtilali ile başlar - günümüze kadar ulaşir. *Çağ açıp - kapayan olayların ortak özelliği tüm dünyayı etkilemeleridir. Tarihöncesi (Prehistorik) Devirler: - 1- *Kaba Taş Devri: Henüz alet yok. Sivri cisimler kullanılır. Bitki kökleri, toplayıcılık ve avcılıkla beslenilir. Dönemin sonuna doğru üretim ekonomisine geçilmiştir. *Yontma Taş Devri: Taşlar, çakmak taşı yontularak savunma amaçlı kullanılmıştır. -Soğuklardan dolayı mağaralara ve ağaç kovuklarına çekilmişlerdir. -Mağaralara hayvan resimleri çizmişlerdir. -Dönemin sonlarına doğru ateş bulunmuştur. *Cilalı Taş Devri: Buzullar kuzeye doğru çekilince insanlar mağaralardan çıkmışlardır. -Çanak-çömlek kullanıldı. Toprak ve kilden kaplar yapıldı. -Tarım yapıldı (arpa, buğday). Örgüler kullanıldı. -Yerleşik hayata geçildi. -Taş ve kerpiç kullanılmaya başlandı. Kamıştan kulübeler yapıldı. -Dolmen ve Menhir denilen mezarlar yapıldı. -Hayvanlar evcilleştirildi. -İlk insan toplulukları oluştu. -İlk üretim ile ticaret yapılmaya başlandı. TARİHE YARDIMCI OLAN BİLİMLER: 1)- COĞRAFYA: Tarih olayın geçtiği YER'in fiziki ve beşeri özelliklerini coğrafyadan öğrenir. 2)- ARKEOLOJİ (Kazı Bilimi): Toprağın ve suyun altında kalmış olan tarihi eserleri ortaya çıkarır. 3)- KRONOLOJİ (Takvim Bilgisi): Tarihi olayların zamanlarını belirleyerek, meydana geliş sıralarını düzenler. 4)- PALEOGRAFYA: Eski yazıların okunmasını sağlayan bilim dalıdır. 5)- EPİGRAFYA (Kitabeler Bilimi): Taş, mermer gibi sert cisimler üzerine yazılan yazıları inceler. 6)- SOSYOLOJİ (Toplum Bilimi): Sosyal olayları inceler. 7)- ANTROPOLOJİ: Toplumların ırk yapılarını inceler. 8)- FİLOLOJİ (Dil Bilimi): Dilleri ve diller arasındaki bağları inceler. 9)- ETNOGRAFYA: Örf,adet, gelenek ve görenekleri inceler. 10)- DİPLOMATİK: Günümüze kadar gelmiş olan resmi belgeleri, fermanları vb. inceler. 11)- HERALDİK (Mühür bilimi): Resmi belgelerdeki mühür, arma ve özel işaretleri inceler. 12)- NÜMİZMATİK (Paralar bilimi): Eski Paraları inceler. Bunlardan başka tarihe yardımcı bilimler arasına felsefe, istatistik, psikoloji, astronomi, Tıp, kimya gibi bir çok bilimi katabiliriz. YAZI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER Toplumlar ilk olarak resim yazısı kullanmışlardır. İlk yazıyı Sümerler bulmuştur.(Çivi Yazısı) Bugün kullandığımız alfabeyi, ilk olarak Fenikeliler kullanmış, onlardan Yunanlılar ve Romalılar alarak geliştirmişler ve böylelikle LATİN alfabesi ortaya çıkmıştır. Yazı, Anadolu'ya ilk olarak ASURLULAR tarafından TUNÇ devrinde getirilmiştir. Türk Tarihinin ilk yazılı eserleri GÖKTÜRK(ORHUN) KİTABELERİDİR. TAKVİM İnsanların zaman ölçüsü olarak kullandıkları çizelgelere denir. Takvimler iki esasa göre yapılır. 1.Ay yılı: Ay ‘ın dünya etrafında 12 defa dönmesi ile oluşan zamandır.Bir ay yılı 354 gündür. 2. Güneş yılı: Dünya nın güneş etrafında bir tur dönmesi ile oluşan zamandır.Toplam 365 gün 6 saatir. Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 1. 2. 3. 4. 5. 12 Hayvanlı Türk Takvimi Hicri takvim: Ay yılı esaslı bir takvimdir.Peygamberimizin m.s. 622 yılında Mekke den Medine ye yapmış olduğu Hicret başlangıç olarak kabul edilir. Celali takvim: Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde kısa süre kullanılmıştır. Rumi takvim: Osmanlı Devleti nde 16.yüzyılda eski Bizans takviminden geliştirilen güneş yılı esaslı bir takvimdir. Miladi takvim: 1925 yılında çikarilan bir kanunla kullanmaya başladığımız bir takvimdir.Hz. İsa nın doğumunu başlangıç olarak kabul eder.Güneş yılı esaslı bir takvimdir. TAKVİM DÖNÜŞÜMÜ Miladi Takvimi Hicri Takvime Çevirme Miladi yıl-622 = sonuç , sonuç / 33 = fark Hicri Takvimi Miladi Takvime Çevirme Hicri yıl / 33 = fark , Hicri yıl - fark = sonuç , fark + sonuç = Hicri yıl , sonuç + 622 = Miladi yıl I-TÜRKİYENİN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİNİ AYDINLATAN MERKEZLER I- KARAİN MAĞARASI Antalya’ya 30 km. uzaklıktadır. Eski Taş ve Yontma Taş Devirlerine ait ev ve av eşyaları bulunmuştur. Mağara duvarlarında kazınmış hayvan resimleri vardır. ***Burada Anadolu’da insana ait kalıntılar ilk kez burada bulunmuştur.*** - 2- II- BELDİBİ MAĞARASI Antalya’nın 45 km. güneybatısındadır. Burada Eski Taş ve Yontma Taş Devirlerine ait çanak-çömlek bulunmuştur. III- ÇAYÖNÜ Diyarbakır Ergani yakınlarındaki **Çayönü Türkiye ve G.Avrupa’da Neolitik Devirde kurulan ilk köy yeridir. Türkiye’de ilk çiftcilik yapılan yerdir.*** Buğday yetiştirilmiş, öğütülmüş ve hayvan gücünden yararlandırılmıştır. IV-ÇATALHÖYÜK (M.Ö.6800-5700) Konya’nın Çumra ilçesi yakınında bulunan bu höyükte ***dünyanın ilk şehri kabul edilmektedir.*** İnsanlar geçimlerini avcılık, tarım ve hayvancılıkla sağlıyordu. V- HACILAR (M.Ö.5600-5000) : Burdur yakınlarında VI- TRUVA : Çanakkale İntepe mevkiinde VII- ALİŞAR: Yozgat’ın 45 km.g.doğusunda VIII- ALACAHÖYÜK: Çorum’un Alaca ilçesindedir ***İlk yazılı belgeler Kayseri Kültepe de bulunmuştur. ANADOLU DA İLK MEDENİYETLER VE DEVLETLER 1. HİTİTLER Anadolu da kurulan en eski medeniyet HİTİTLER dir. M.Ö. 1700 yıllarında HATTUŞAŞ (BOĞAZKÖY) başkent olmak üzere bir devlet kurmuşlardır. Bu devletin kurucusu 1.HATTUŞILİ dir. Kısa sürede Anadolu nun büyük bir bölümüne hakim oldular. Güneye inerek bugünkü Suriye topraklarını da almak istediler. Bu yüzden Mısır devleti ile savaştılar. İki taraf arasında tarihteki ilk yazılı antlaşma olan KADEŞ antlaşması imzalandı (M.Ö. 1280). Hitit devletini büyük kral denilen krallar yönetirdi. kralın yanında bir de meclis niteliğinde bir oluşum vardı. Bu meclise PANKUŞ denirdi. Bu meclis kralın bazı yetkilerini almıştı,gerektiğinde kralı da yargılayabiliyordu. Kral dan sonra en yetkili kişi TAVANANNA denilen kraliçe idi. Hititler krallarının hayatlarını anlatan ANAL adını verdikleri yıllıkları hazırlayarak, tarafsız TARİH YAZICILIĞI'nı başlatmışlardır. Hitit devleti M.Ö. 7.yüzyılda ASURLULAR tarafından yıkıldılar. 2. FRİGLER Anadolu da Hititlerden sonra kurulan devlet Friglerdir. Başkentleri GORDİON dur. Bilinen ünlü kralları Kral MİDAS tır. ‘KİBELE ‘ ünlü bereket tanrıçalarıdır. Frigler dokumacılıkta ileri gitmişlerdir. Frigyalılar TAPETES adı verilen halı ve kilimleri ile ünlüdürler. 3. LİDYALILAR * Bugünkü Gediz ve Menderes ırmakları arasındaki bölgeye eski çağlarda LİDYA deniliyordu. * Başkentleri SARDES (Sard)'dır. * Lidyalılar ticarette geliştiler. Tarihte PARA'yı ilk kez kullanan Lidyalılar'dır. * Lidyalılar Efes'ten başlayıp, Mezopotamya'daki Ninova'ya kadar uzanan KRAL YOLU'nun açılmasında etkili oldular. * Lidyalılara Persler son vermiştir. * Lidyalıların kısa zamanda yıkılmasının sebebi, ordularının çeşitli kavimlerden toplanan ücretli askerlerden oluşmasıdır. (Düzenli ve sürekli milli ordusunu oluşturamamıştır.) 4. İONLAR * İzmir Körfezinden, Güllük Körfezine kadar olan bölgeye İYONYA denilirdi. * Yunanistan'dan gelen AKALAR buradaki yerli halkla karışarak, şehir devletleri halinde yaşadılar. Başlıca İyon şehirleri şunlardır: Efes, Milet, İzmir, Foça, Bodrum. * Efes’teki ARTEMİS tapınağı İyonlara aittir. * İyonlar deniz ticaretinde gelişmişlerdi. * İyon Edebiyatının en önemli eseri Homeros'un "İlyada ve Odesia destanı" dır. * İyonlar bilim ve sanatta gelişmişlerdir. Matematikte Tales ve Pisagor, Tarihte Heredot, Tıpta Hipokrat, Felsefede Diojen) 5. URARTULAR * Van Gölü ve çevresinde devlet kurmuşlardır. Başşehirleri TUŞBA(Van)'dır. * Urartularda kral ülkeyi savaş tanrısı HALDİ adına yönetirdi. * Urartular madencilik ve maden işletmeciliğinde ileri gitmişlerdi. * Urartular kaleler ve su kanalları ile ünlüdür. (Toprakkale, Çavuştepe, Patnos ve Kayalıdere kaleleri) M.Ö. VI. YÜZYILDAN M.S. XI. YÜZYILA KADAR ANADOLU PERSLER M.Ö. VI. Yüzyılda Anadolu Perslerin egemenliğine girmiştir.İran da kurulan bu devlet yaklaşık üçyüz yıl Anadolu ya hakim olmuşlardır. Anadolu da hakim olan Persler BÜYÜK İSKENDER tarafından yıkılmıştır. İSKENDER İMPARATORLUĞU Makedonya kralı II. Filip'in ölümüyle yerine geçen oğlu BÜYÜK İSKENDER Asya seferine çıkarak büyük bir imparatorluk oluşturmuştur. ASYA SEFERİ: Büyük İskender bu seferle Anadolu, Suriye, Mısır ve Hindistan'ın bir bölümünü ele geçirdi. Pers İmparotorluğu’ na son verdi. Bu sefer dönüşünde yolda öldü. HELENİSTİK MEDENİYET: Büyük İskender'in Asya seferi sırasında Yunan Medeniyeti ile Doğu Medeniyetleri birbirlerinden etkilendiler. Böylece doğu ve batı medeniyetlerinin karışımından HELLENİZM MEDENİYETİ ortaya çıktı. İskender'in ölümünden sonra Anadolu'da küçük krallıklar kuruldu. Bunların başlıcaları; - 3- a) BİTİNYA KRALLIĞI: Kuzeybatı Anadolu'da b) PONTUS KRALLIĞI : Karadeniz'de c) BERGAMA KRALLIĞI: Batı Anadolu'da kurulmuştur. Bergama kralları bilim, edebiyat ve sanata önem verdiler. Koyun ve keçi derisinden PARŞÜMEN kağıdını icat ettiler. Bu sayede pek çok kitap günümüze geldi. Yine Bergama Krallığı Döneminde yapılan ZEUS tapınağı meşhurdur. ROMA İMPARATORLUĞU Bergama krallığına son veren Romalılar Anadolu ya hakim oldular. Romalılar döneminde Anadolu da önemli ilerlemeler oldu,şehirler gelişti, nüfus arttı,ticaret gelişti. Roma İmparatorluğu Kavimler Göçü sonrasında Batı Roma ve Doğu Roma (Bizans) olmak üzere ikiye ayrıldı. İtalya'da kurulan bu devlet kısa zamanda Avrupa, Asya ve Afrika topraklarına yayılmıştır. 395 yılında Batı ve doğu Roma imparatorluğu olarak ikiye ayrılmıştır. Batı Roma 476 yılında, Doğu Roma (Bizans) ise 1453'te yıkılmıştır. Bozdoğan Kemeri( İstanbul), Çemberlitaş (İstanbul), Ogüst Mabedi ve Roma Hamamı (Ankara), Aspendos tiyatrosu (Antalya) Romalılardan kalan ünlü eserlerdir. Romalılar Mısırlılardan aldıkları Güneş takvimini JÜLYEN TAKVİMİ adıyla geliştirdiler. Fenikelilerin bulduğu harf yazısı(alfabe), İyonlar yoluyla Yunanlılara ve onlardan da Romalılar'a geçmiş, Romalılar bunu geliştirerek LATİN ALFABESİNİ oluşturmuşlardır. Roma'da ilk yazılı kanunlar 12 Levha Kanunlarıdır. Roma kanunları günümüz Avrupa hukukunun temelini oluşturur. DOĞU ROMA (BİZANS) İMPARATORLUĞU İkiye arılan Roma İmparatorluğunda Anadolu Doğu Roma imp. elinde kaldı. Anadolu uzun yıllar hakim olan Doğu Roma (Bizans ) imp. önce 1071 Malazgirt sonra 1453 İstanbul un fethi ile tarih sahnesinden silindi ve Anadolu da TÜRK HAKİMİYETİ başladı. Ayasofya, Aya İrini, Hora, Sergios ve Baküs kiliseleri ile Yerebatan ve Binbirdirek Sarnıçları en ünlü eserleridir. ANADOLU DA HAKİM OLAN MEDENİYETLER ZİNCİRİ HİTİT-FRİG-LİDYA-URARTU-İON-PERS-İSKENDER-SELEVKOSLAR-BERGAMA-BİTİNYA-KAPADOKYA-PONTUS-ROMA-DOĞU ROMA (BİZANS) MEZOPOTAMYA Mezopotamya kelimesi iki nehrin arası anlamına gelir. Tarihte Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki topraklara Mezopotamya denir.Bu bölge en eski medeniyet merkezlerinden biridir. Bu bölgede kurulan medeniyetler : 1.SÜMERLER 2. AKADLAR 3.ELAMLAR 4.BABİLLER 5.ASURLULAR Mezopotamya da kurulan bu medeniyetlerden SÜMERLER ön plana çıkmaktadır. 1)- SÜMERLER: Birbirinden bağımsız SİTE denilen şehir devletleri halinde yaşadılar. En önemli şehirleri; Ur, Uruk, Lagaş'tır. Bu şehir devletleri ENSİ veya PATESİ denilen Rahip-krallar tarafından yönetiliyordu. Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına ZİGGURAT denirdi. Mezopotamya'da evler ve tapınaklar taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. NOT: Hem bu özelliğinden hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar günümüze kadar ulaşmamıştır. Günümüz Uygarlığının temeli olan yazıyı (ÇİVİ YAZISI) ilk kez Sümerler bulmuştur.(MÖ. 3500) Tarihte İlk yazılı hukuk kuralları Sümerler tarafından oluşturulmuştur. Bu özellikleri ile Sümerlere dünyadaki ilk Hukuk devleti diyebiliriz. NOT: Lagaş Kralı URUKAGİNE tarafından oluşturulan ilk yazılı kanunlar "fidye ve bedel" sistemine dayanıyordu. Sümerlerin en önemli edebiyat eserleri; Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikayesi'dir. Sümerler Matematik ve Geometrinin temellerini atnışlardır. (Dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır.) Sümerler astronomide de gelişmişlerdir. (Burçları bulmuşlar, bir ayı 30, bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır. NOT: Dünyada ilk kez AY YILI hesabına dayanan takvimi Sümerler bulmuşlardır. Son araştırmalara göre örf, adet,geleneklerine ve dil yapılarına, kullandıkları aletlere bakılarak Sümerlerin Mezopotamya'ya Orta Asya'dan geldikleri Türk olabilecekleri tahmin edilmektedir. Akkadlar tarafından yıkılmışlardır. 2)- AKKADLAR: * Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. * İlk sürekli ve düzenli orduları kurmuşlardır. (Bu sayede kısa zamanda Mezopotamya'nın tamamına sahip olmuşlardır.) * Tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu kurdular. * Kurucuları SARGON, başkentleri AGADE'dir. (Tapınaklarına da AGADE denilirdi.) * En önemli mimari eserleri ZAFER ANITI'dır. 3)- ELAMLILAR: * Elam güneydoğu Mezopotamya'ya verilen addır. * Başkentleri SUS'dur. * Bilim ve teknikte ileri olmamalarına rağmen, güzel sanatlar ve süsleme alanında gelişmişlerdir. 4)- BABİLLİLER: İlk "Mutlak Krallık" anlayışı Babil'de ortaya çıkmıştır. Ünlü kralları HAMMURABİ, ilk ANAYASA olarak bilinen "Hammurabi Kanunlarını" oluşturdu. geleneklerinden ve Urukagine kanunlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.) "Babil Kulesi" ve "Babil'in Asma bahçeleri" en önemli eserleridir. 5)- ASURLULAR: * Yukarı Mezopotamya'da(Güneydoğu Anadolu) kurulmuşlar, Toroslar ve Kapadokya'ya kadar yayılmışlardır. * Anadolu'da ticaret kolonileri kurdular. (KÜLTEPE'de) - 4- (Bu kanunlar Sami * Çivi yazısını Anadolu'ya öğreterek, Anadolu'da tarih devirlerini başlattılar. * Tüm çivi yazılı eserleri başkentleri NİNOVA'da toplayarak, ilk KÜTÜPHANECİLİK ve ARŞİVCİLİK faaliyetini başlattılar. MISIR MEDENİYETİ Kuzey Afrika'da NİL NEHRİ ve etrafında kurulmuş olan bir medeniyettir. Etrafının çöl ve denizlerle kaplı olması, diğer medeniyetlerle etkileşiminin daha az olmasına sebep olmuştur. Bu yüzden Mısır Medeniyeti KENDİNE ÖZGÜ bir medeniyettir. Önceleri NOM adı verilen şehir devletleri varken, MÖ.IV. binden itibaren Kral MENES'ten itibaren merkezi krallık haline gelmiştir. Kral Menes'le FİRAVUNLAR DEVRİ başlar. Mısır krallarına FİRAVUN denirdi. Firavunlar dini ve siyasi otoriteyi kendilerinde toplamışlardı. Kendilerini Tanrı olarak ilan etmişlerdi. NOT: Mısır'daki TANRI KRAL anlayışı, Mezopotamya'da ise RAHİP KRAL anlayışının egemen oluşu hem Mısır hem de Mezopotamya'da LAİK olmayan yönetim anlayışını yansıtmaktadır. Dinleri çok tanrılıdır. tanrılarını insan veya hayvan şeklinde tasavvur etmişlerdir. Firavunlar için PİRAMİT'ler yapmışlar, ölülerini mumyalamışlardır. Bu durum öldükten sonra dirilme inancının olduğunu göstermektedir. Halk mezarlarına ise LABİRENT denilirdi. MÖ. 525'te Persler, MÖ.333'te de Büyük İskender tarafından işgal edilmiştir. NOT: Büyük İskender'in istilası ile Yunan ve Mısır medeniyetleri birbirini etkilemişlerdir. * MÖ.1280'de Hititlerle KADEŞ ANTLAŞMASINI imzaladılar. Bu antlaşma tarihin bilinen ilk yazılı antlaşmasıdır. * Kendilerine özgü HİYEROGLİF (Kutsal resim yazısı) yazısını kullanmışlardır. * Yazılarını PAPİRÜS adı verilen bitki yapraklarına yazmışlardır. * Eczacılık, kimya ve tıpta gelişmişlerdir.(Mumyacılık) * Matematikte Pi sayısını buldular. Astronomide gelişmişlerdi. Rasathaneler kurmuşlar ve Nil nehrinin taşma sürelerini hesaplamışlardı. NOT: ***Dünyada GÜNEŞ YILI esasına dayalı ilk takvimi Mısırlılar yapmışlardır.*** Romalılar Mısırdan aldıkları bu takvimi geliştirerek bugün kullandığımız Milat takvimini oluşturdular. * Mısır ekonomisi tarım, ticaret ve madenciliğe dayanıyordu. EGE VE YUNAN MEDENİYETLERİ Girit Adası, Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı Anadolu ve Ege Adalarında yaşayan toplulukların meydana getirdiği medeniyettir. A)- GİRİT MEDENİYETİ: Ege ve Yunan Medeniyetinin ilk ortaya çıktığı yer GİRİT ADASI'dır. Bu medeniyet buradan diğer adalara, Mora ve Yunanistan'a yayılmıştır. En önemli eserleri KNOSSOS SARAYI'dır. B)- MİKEN MEDENİYETİ (AKALAR): Anadolu'dan MÖ. II. binde Yunanistan'a gelen AKALAR tarafından kurulmuştur. Şehir devletleri halinde yaşadılar. En önemli şehirleri MİKEN'dir. (Bu yüzden Miken Medeniyeti diye anılır.) Akaların siyasi tarihinin en önemli olayı TRUVA SAVAŞLARI'dır. (Boğazların egemenliği için Mikenlilerle Truvalılar arasında yapılmıştır. Truva Savaşları tarihte ilk defa "Boğazlar Sorununu ortaya çıkarmıştır. Homeros'un İLYADA adlı eserinde bu savaşlar anlatılır. Önemli Mimari eserleri Miken ve Tirins Şatolarıdır. Miken Uygarlığı DORLAR tarafından yıkılmıştır. C)- YUNAN MEDENİYETİ: Akalara son veren DORLAR tarafından kurulan bir medeniyettir. Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur. * POLİS adı verilen şehir devletleri kurdular. Önemli şehir devletleri Atina, Sparta ve Korint'dir. * Yunan şehir devletleri güç olarak birbirlerine denk olduklarından, birbirlerine karşı üstünlük sağlayamamışlardır. PELEPONNES savaşları Atinalılarla Spartalılar arasında olmuştur. Bu nedenle Yunanistan'da ilk çağda milli bütünlük sağlanamamıştır. NOT: Sadece ülkelerini ele geçirmeye çalışan Persler'e karşı birlik sağlamışlar ve. Persler'i yenilgiye uğratmışlardır. * Yunanistan'da Halk; Soylular, tüccarlar, köylüler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılmıştı. Bu sınıf farkları sınıflar arası çekişme ve mücadeleyi doğurmuştur. FENİKE MEDENİYETİ Lübnan dağları ile Akdeniz sahili arasındaki bölgede yaşamışlar gemicilik ve ticarette gelişmiş bir medeniyettir. Alfabe ve deniz ticareti denince akla gelen medeniyettir. * Doğu Akdeniz ve batı Afrika sahillerinde ticaret kolonileri kurdular. Doğu ve Batı medeniyetlerinin kaynaşmasında TAŞIYICI bir rol oynadılar. * Mezopotamya Çivi yazısından ve Mısır Hiyeroglifinden etkilenerek HARF YAZISI'nı (alfabe) buldular. NOT: Fenikeliler'in 22 harften oluşan yazıları, Yunanlılara, onlardan da Romalılara geçerek bugünkü LATİN alfabesini oluşturmuştur. *** CAM'ı icat etmişler, Fildişi işlemeciliğinde ileri gitmişlerdir. - 5- İBRANİ MEDENİYETİ MÖ. 1500'lerde Filistin ve Lübnan dolaylarında yaşayan İbraniler Sami ırkındandırlar. * Hz. MUSA zamanında birlik haline geldiler, devlet haline gelmeleri Hz. DAVUD zamanında oldu. En güçlü dönemler Hz. SÜLEYMAN zamanıdır. * Hz. Süleyman’dan sonra İbrani Devleti İsrail ve Yahudi devleti olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İsrail devletine Asurlular, Yahudi (Yuda) devletine ise Babilliler son vermişlerdir. * Dinleri Tek tanrılıdır. ( Yahudilik= Musevilik ). İlk çağın tek tanrılı dine inanan ilk kavmidir. Kutsal kitapları TEVRAT 'dır. NOT: İbraniler Museviliği Milli bir din olarak kabul ettiklerinden bu din diğer kavimler arasında fazla yayılmamıştır. NOT: Dinlerinin etrafında milli bir birlik oluşturduklarından dünyanın dört bir yanına dağılmış olmalarına rağmen birbirleriyle dayanışma içinde olmuşlardır. * II. Dünya Savaşı sonunda İngiltere ve Amerika'nın yardımıyla bugünkü Filistin'de İsrail devletini kurmuşlardır. * En önemli eserleri Kudüs'teki MESCİD-İ AKSA (Süleyman Mabedi)' dir. TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ: 1. 2. 3. 4. Türk adının anlamı üzerinde yapılan araştırmalarda değişik görüşler ortaya çıkmıştır. Türk adının TÜREMEK, OLGUNLUK ÇAĞI, TÖRE SAHİBİ, GÜÇLÜ , KUVVETLİ gibi anlamlara geldiği belirtilmiştir. Tarihte ilk defa Türk adına ORHUN KİTABELERİNDE rastlanmaktadır. GÖKTÜRK DEVLETİ döneminde yazılan bu kitabelerde Türk kelimesi TÜRÜK şeklinde geçmektedir. Bu kelime zamanla TÜRK haline gelmiştir. Ziya Gökalp'e göre; Töre kelimesinden gelir. Buna göre Türk demek "Türeli = Nizamlı, geleneklerine bağlı" demektir. Danimarkalı Bilgin WAMBERY'e göre Türemekten(Türük) gelir. Buna göre Türk demek TÜREMİŞ,ÇOĞALMIŞ demektir. Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügatıt Türk" adlı eserinde Türk demek "OLGUNLUK ÇAĞI" demektir. Genel olarak Türk demek, GÜÇLÜ,KUVVETLİ manasında kabul edilir. TÜRKLERİN ANAYURDU: Türklerin tarih sahnesine çıkışları Orta Asya'dır. Orta Asya'nın sınırları; Doğuda Kingan Dağları, Batıda Hazar Denizi, Güneyde Himalaya Dağları, Kuzeyde Sibirya'dır. ANAYURTTA KURULAN İLK UYGARLIKLAR: Anav Kültürü: MÖ 5000-3000 arası Türkistan’ın Başkenti Aşkabat yakınlarında ortaya çıkarılmıştır. Yapılan kazılarda dokuma parçaları, seramik ve süs eşyaları bulunmuştur. Kelteminar Kültürü: MÖ 3000 yıllarında Aral gölüne dökülen Amuderya'nın deltasında bulunmuştur. Buradaki insanlar yerleşik hayat sürdürmüşlerdir. Afanesyevo Kültürü: MÖ 3000-2000 de Altay-Sayan dağlarının kuzey batısında bulunmuştur. Orta Asya medeniyetinin temelini oluşturduğu sanılmaktadır. Avcılık ve hayvancılıkla uğraşan savaşçı bir toplum tarafından meydana getirilmiştir. Andronova Kültürü: MÖ 2000-1200 yıllarında Yenisey'deki Andronova da bulunmuştur. Türklerin ilk ataları tarafından meydana getirilmiştir. İlk defa tunçtan ve altından yapılmış eşyalara bu kültürde rastlanır. Karasuk Kültürü: MÖ l.binde Yenisey’de bulunmuştur. Çadır, araba, kumaş dokumalar ve elbiseler bulunmuştur. Orta Asya uygarlığında demir, ilk olarak bu kültürde işlenmiştir. Tagar Kültürü: M.Ö. 700-100. Diğer kültürlerin en genci ve en gelişmişidir. GÖÇLERİN SEBEPLERİ: Nüfus artışı ve toprakların yetersiz kalışı, Olumsuz iklim şartları(Kuraklık, şiddetli kışlar) Kendi aralarında ve diğer kavimlerle olan mücadeleler Salgın hastalıklar Türklerin Cihan hakimiyeti düşüncesi(Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme arzusu) GÖÇ YÖNLERİ: Kuzeye Gidenler; Sibirya'ya Doğuya Gidenler; Çin ve Uzakdoğu ülkelerine Güneye Gidenler; Hindistan, Afganistan ve Çin'e Batıya Gidenler; İki yol izlememişlerdir. Bir kısmı Hazar Denizinin kuzeyinden Karadeniz'in kuzeyine ve Avrupa'ya; Diğer kısmı ise Hazar Denizinin güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu'ya göç etmişlerdir. GÖÇLERİN SONUÇLARI: 1. 2. 3. Orta Asya kültür ve Medeniyeti dünyanın değişik bölgelerine taşınmıştır. Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk Türk Devleti olan "Asya Hun Devleti" ni kurmuşlardır. Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı devletleri de yıktılar. - 6- ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ) (MÖ. 220-MS.300) Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir. Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir. Bilinen ilk hükümdarı TUMAN Teoman)'dır. Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN geçmiştir. Asya Hun devleti METE HAN zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Çinliler Türk akınlarına karşı koymak için ÇİN SEDDİ'ni yaptılar. Büyük Hun Devleti VERASET SİSTEMİ ve ÇİN SİYASETİ nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye ayrıldı. Batı Hunları ARAL GÖLÜ civarına göç etmek zorunda kaldılar. Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldı. Ve daha sonra Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı. TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI? Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı. Her prensin(TEKİN) hükümdar olma hakkı vardı. Bu sistem Türk devletlerinin en önemli yıkılma sebebini oluşturmuştur. TÜRKLERE KARŞI ÇİN SİYASETİ(POLİTİKASI) NASILDI? Çin bozkır göçebe hayatı yaşayan ve savaşçılıkları gelişmiş olan Türk Ordusu karşısında çaresiz kalıyordu. Hatta Türk Akınlarını durdurmak için ÇİN SEDDİ'ni yaptırmıştı. Buna rağmen Türkleri durduramamıştı. Bu durum karşısında çaresiz kalan Çin şu siyaseti takip etti: 1- Çin prenslerini Hun Hakanlarıyla evlendirerek, prensesin yanında Hun sarayına çok sayıda hizmetkâr gönderdiler. Bu hizmetkarlar casusluk faaliyetinde bulunarak, Türkler hakkında bilgi topladılar. Türk Beylerine hediyeler göndererek, onları kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin'e bağımlı yaşamaya alıştırdılar. Hediyeleri ve ekonomik yardımları birden keserek, Türkleri itaat altına almaya çalıştılar. Türk Beylerini birbirlerine karşı kışkırtarak, Türk devletinin parçalanmasını sağladılar. 234- ÖRNEK: Bu konuda en iyi örneklerden biri, Asya Hun Devleti'nin Batı ve Doğu Hun Devleti diye ikiye ayrılması olayıdır. Bu dönemde Hun Devletinin başına geçen HUANYEH, Çin'in ekonomik yardımları kesmesi üzerine, kurultayı toplayarak, Çin'e bağlanmayı teklif etti. Ancak kardeşi ÇİÇİ "Bağımsızlığımız herşeyden önce gelir." diyerek, Huanyeh'e karşı çıktı. Böylece Hunlar ikiye ayrıldı. Çin ile birleşen Huanyeh, kardeşi Batı Hun Hakanı Çiçi üzerine giderek, Batı Hun Devletini ortadan kaldırdı. Batı Hun Halkı Aral gölü çevresine göç etmek zorunda kaldı. AVRUPA(BATI) HUNLARI VE KAVİMLER GÖÇÜ KAVİMLER GÖÇÜ(375): Çiçi'ye bağlı Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmişlerdi. Burada 200 sene hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı. Toprakları yetersiz kalmaya başladı. Ve başka Türk Boylarının katılmasıyla güçlendiler. MS. 374 yılında VOLGA (İTİL) nehrini aşarak Batı'ya (Avrupa'ya) doğru ilerlemeye başladılar. Türklerin bu ilerlemeleri karşısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot, Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim hareketlenerek Türklerden kaçmaya başladılar. Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu olaya tarihte KAVİMLER GÖÇÜ adı verilir.(375) KAVİMLER GÖÇÜNÜN SONUÇLARI: 1. 2. 3. 4. 5. 6. Roma İmparatorluğu; Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı.(395). Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında bu Germen kavimleri tarafından yıkıldı. Avrupa'nın ETNİK yapısı değişti. (Germen kavimlerinin Avrupa'daki yerli kavimlerle karışması sonucu yeni milletler ortaya çıktı.) Türkler Avrupa'da BATI HUN DEVLETİ'ni(AVRUPA HUN) kurdular. İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin temeli atıldı. Avrupa'da FEODALİTE (DEREBEYLİK) rejimi ortaya çıktı. İlk çağ kapandı, Ortaçağ başladı. AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli hükümdarları ATTİLA'dır. ULDIZ'IN ROMA SİYASETİ: Balamirden sonra Batı Hunlarının başına geçen Uldız, Roma İmparatorluğuna karşı akılcı bir siyaset izlemiştir. Hunların düşmanları Germen Kavimleri ile savaştığından, Batı Roma İmparatorluğu ile iyi geçinmiş, Doğu Roma'yı(Bizans) ise baskı altına almaya çalışmıştır. ATTİLA DÖNEMİ Attila başlangıçta ULDIZ'ın siyasetini takip etmiş ve Bizans'ı baskı altına almak üzere Balkan seferleri düzenlemiştir. Bizans'ı MARGUS ve ANATOLYUS antlaşmaları ile ağır ve vergilere bağlamıştır. Bizans'ı dize getiren Atilla daha sonra Batı Roma üzerine yönelmiştir. - 7- 12- ATTİLLA'NIN BATI ROMA SEFERLERİ: Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla KATALON savaşını yaptı. Kesin sonuç alınamadı.(451) İtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Romalılar Papayı Attila'ya elçi olarak gönderdiler. Papayla görüşen Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri döndü. Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti eski gücünü koruyamayarak dağıldı. GÖKTÜRK DEVLETİ 552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta Asya'daki AVAR hakimiyetine son verilerek kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN kardeşi İSTEMİ YABGU'yu ülkenin batı topraklarına gönderdi. İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ: İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki SASANİ devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun Devletinin toprakları Sasaniler ve Göktürkler tarafından paylaşıldı. İstemi Yabgu; bu defa Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak, Sasani devletinin zayıflamasını sağladı. GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI: Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu Ko-Lo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı. Ancak İstemi Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi. II. GÖKTÜRK DEVLETİ (KUTLUK DEVLETİ) (682-744) Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir esaret dönemi yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar. 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682). II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK DEVLETİ de denir. II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır. GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ: 1) 2) 3) 4) Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir. Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır. Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır. Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır. UYGUR DEVLETİ (Orhun uygur devleti) Turfan(Doğu Türkistan) Kansu(Sarı Uygur) Devleti ORHUN UYGUR DEVLETİ: Karluk ve Basmiller'le birleşerek II. Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETİ'ni kurdular.(745) Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur. Bilge Kül Kağan'dan sonra MOYENÇUR başa geçmiş, onun döneminde Müslüman Araplar (Abbasiler) ile Çinliler arasında Talas Savaşı yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç kaybına uğramışlardı. Bu durumdan yararlanan Uygurlar Çinin TARIM havzasını ele geçirdiler.Moyençur'dan sonra başa BÖGÜ KAĞAN geçti. BÖGÜ KAĞAN DEVRİ: Bu devirde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu, ticaret gelişti. Bögü Kağan Çine yardım amacıyla "Tibet Seferine" çıktı. Tibet Seferi ve Sonuçları: Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki MANİ(MANİHEİZM) rahibini yanına alarak ülkesine geri döndü. Bu rahipler Uygur Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep oldular. Ayrıca Türkler arasında Budizm'de yayılmaya başladı. Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan bir dindir. Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri: Uygurlar Savaşçılıklarını kaybettiler. Yerleşik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa yerleşik hayata Uygurlar geçmiştir.) Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda geliştiler. UYGUR DEVLETİ'NİN (ORHUN BÖLGESİ) YIKILIŞI: 840 yılında bir başka Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar'ın Orhun Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar. - 8- TURFAN( DOĞU TÜRKİSTAN) UYGUR DEVLETİ: Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların bir kısmı Turfan Bölgesi'ne gelerek, burada yeni bir devlet kurdular. Bu devletleri de Moğollar tarafından 1207'de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan diye anılan bu bölgede Çin'e bağlı özerk bir devlet olarak yaşamaktadır. KANSU(SARI UYGUR) DEVLETİ: Kırgızlardan kaçarak Kansu Bölgesi'ne gelen Uygurlar tarafından kurulan bu devlete Sarı Uygur Devleti de denilmektedir. 1209'da Moğolların hakimiyetine girmiştir. UYGURLARLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR: 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar. Cengiz Han'ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette geliştiklerinden Moğollar'ı devlet teşkilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler. Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rol oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri) İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar'la savaştılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların İslamiyet’i yaymak istemeleri.) Tahta harflerden MATBAA'yı oluşturdular, pamuktan KAĞIT yaptılar. Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur. Uygurlar'ın başlarındaki idareciler, el teber (küçük kral) unvanını taşıyorlardı Uygur beylerinden Eratna, Orta Anadolu'da bir devlet kurmuştur. Kayseri'deki türbesinde (Köşk Medrese) yatmaktadır. İlk Türk şehri Ordubalık' tır. DİĞER TÜRK DEVLETLERİ VE TOPLULUKLARI İSKİTLER(SAKALAR): MÖ. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek Karadeniz'in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan topraklara yerleştiler. Batı kaynakları bu topluluğa İskitler, İranlılar ise Sakalar adını vermişlerdir. Medler, Persler, Asurlular ve Urartularla savaşmışlardır. Anadolu, Suriye ve Mısır'a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İskitlerin yönetici kesimi Türklerden meydana geliyordu. Yaşayış ve inanışları Türklerle aynıydı. Anaerkil bir toplumdur. AMAZON adı verilen kadın savaşçılar hikayesi İSKİTLERE dayanır. TOMRİS : İlk Türk kadın hükümdardır. En önemli edebiyat eserleri ALPER TUNGA DESTANI ve ŞU DESTANI'dır. AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ: Hun soyundan gelmektedirler. Afganistan'ın batısında MS.350 yıllarında kurulan bu Türk Devleti HEFTAL isimli hükümdarından dolayı EFTALİT DEVLETİ diye de anılır. Akhunlar Sasani Devletinde başlayan MAZDEK İSYANI'nı bastırmakta etkili oldular. MAZDEK: Sasani Devletinde yaşayan Mazdek,kadın ve servetin ortak olması durumunda ortadan kalkacağını savunan bir kişiydi. Göktürk Devleti'nin Batı Bölgelerini idare eden İSTEMİ YABGU ipek yoluna egemen olmak için, Sasanilerle ortak hareket ederek Akhun Devleti'nin yıkılmasını sağladı. Akhun Devleti'nin toprakları Sasani ve Göktürk devleti arasında paylaşıldı. her türlü huzursuzluğun SABARLAR (SİBİRLER=SABİRLER): Sasanilerle anlaşarak, Bizans'a karşı savaştılar. Anadolu'ya akınlar yaptılar. Avarlara yenilince Hazar Türklerine karıştılar. Hazar Devletinin asıl kitlesini oluşturdular. Bugünkü SİBİRYA adı Sibir Türklerinden gelir. TÜRGEŞ DEVLETİ: İlk madeni parayı Türgişler kullanmıştır. KARLUKLAR: II. Göktürk Devletinin yıkılmasında Basmil ve Uygurlar'la birleşerek rol oynadılar. Talas savaşında Çin'e karşı Arapları destekleyerek Orta Asyanın Çinlileşmesini ve İslamiyet’in yayılmasını kolaylaştırdılar. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boylarındandırlar. (İlk boy Kıpçaklar'dır.) İlk Müslüman Türk Devleti olan KARAHANLILAR'ın kurulmasında etkili oldular. KIRGIZLAR: Kırgızların dünyaca ünlü ‘MANAS ‘ adında bir destanları da vardır. Manas destanı dünyanın en uzun destanı olma özelliği taşımaktadır. KARADENİZ'İN KUZEYİNDE KURULAN VE AVRUPA'YA YÜRÜYEN TÜRK TOPLULUK VE DEVLETLERİ Bunlar Avrupa Hunları, Sabirler, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar (Kıpçaklar) ve Oğuzlar(Uzlar)'dır. AVARLAR: Tarihte İstanbul’u kuşatan ilk Türk devleti olarak bilinmektedir. - 9- BULGARLAR: Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karışmasıyla ortaya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir. (Bulgar kelimesi karışmak anlamındadır.) Avarlardan sonra Bizans'ı kuşatan 2. türk kavmidir.) Bu bölgedeki halkın çoğu Slav olduğu için Türkler zamanla Slavlaşmaya başladılar. Boris Han zamanında Hırıstiyanlığı kabul ettiler. Daha sonra ortaya çıkan bugünkü Bulgaristan Devleti Türk değil Slav devletidir. Bugünkü Bulgaristan'da yaşayan Türkler, Osmanlılar zamanında balkanlara yerleştirilen Türklerdir. HAZARLAR:*** Dini hoşgörü, ticarete verdikleri önem ve devlet teşkilatlarındaki mükemmellikleri ile tanınırlar. Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞANLIĞI kuruldu. Ticarette geliştiler. Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler. Halk arasında Hırıstiyanlık ve müslümanlık yayılmıştı. Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde bulundurduklarından yüksek bir HOŞGÖRÜ vardı. MACARLAR: Almanların (Germenlerin) doğuya doğru yayılmasını engelleyerek, Balkan topluluklarının(Slavların) Germenleşmesini önlediler. PEÇENEKLER: Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler. Kiev Prensliğini yenerek, Rusların Karadeniz'e inmelerini engellediler. 1071 Malazgirt Savaşına Bizans ordusu içinde ücretli asker olarak katıldılar. Ancak Selçukluların kendileri gibi Türk olduklarını anlayınca Selçuklu ordusu saflarına katıldılar. İzmir Beyi ÇAKA BEY Peçeneklerle temas kurdu. Buna göre Çaka Bey Peçeneklerle birlik olarak Anadolu ve Rumeli'den İstanbul'u kuşatmak istiyordu. Ancak Bizans kurnaz bir politikayla, yine bir Türk topluluğu olan KUMANLAR'ı Peçenekler üzerine saldırtarak, Peçeneklerin dağılmasına sebep olmuştur. KUMANLAR (KIPÇAKLAR): Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler DEDE KORKUT HİKAYELERİ'nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. CODEX CUMANİCUS(Kodeks Kumanikus); Kıpçak Türk şivesi ile yazılan Latin, Fars ve Kuman dilleri üzerine yazılmış bir sözlüktür. UZLAR (OĞUZLAR): Tarihte türk Milletinin siyasi, kültür ve medeniyet alanında en büyük rolü oynayan koludur. Oğuzlara; Bizanslılar UZ, Ruslar TORKİ veya TORK, Araplar GUZ demişlerdir. 24 Oğuz Boyu vardır. Bunlardan Kayı ve Kınık boylarının kut aldığına inanılır. Hazar denizinin kuzeyinden bir kolu "UZ" adı ile Avrupa ve Balkanlara göç etti. Balkanlara gelen UZLAR Bizans ordusunu ve Bulgarları yendi. Ancak Peçenek akınları, soğuklar, salgın hastalıklar yüzünden dağılıp yok oldular. Uzların bir kısmı Malazgirt Savaşı sırasında Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna geçtiler. KARADENİZ'İN KUZEYİNDEN AVRUPAYA YAPILAN TÜRK GÖÇLERİNİN SONUÇLARI: Avrupa Hunları, Bulgar, Avar, Macar, Peçenek, Kuman ve Uz Türklerinin Avrupa'ya yaptığı göçler olumlu sonuçlar getirmedi. Bu Türkler Avrupa'daki diğer halklar arasında silinip gittiler. Hırıstiyanlık dinine girmeleri, onları Türklük özelliklerinden ayırdı. Anayurttan gelen göçlerle beslenemediler, bu yüzden kalabalık Slav toplulukları içinde milli benliklerini kaybederek eridiler. Avrupa'nın siyasi ve etnik yapısını büyük ölçüde bu Türk Devletleri etkilemişlerdir. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET 1)- DEVLET YÖNETİMİ A) DEVLET: İslamiyet’ten önce Türkler devlete İL veya EL demişlerdir. Hükümdarların ünvanları : İslamiyetten önceki Türk devletlerinde devlet başkanları tanhu ve şan-yü «sonsuz genişlik, büyüklük» kağan, han, yabgu, il-teber ve idi-kut gibi unvanlar kullanmışlardır. Bunlar içinde en çok kullanılan ve yaygın olanı han, hakan ve kağan'dır. Hükümdarlık Sembolleri : Türk devletlerinde hakan, idare etme yetkisi ve devlet başkanı sıfatını belirten bazı sembollere sahipli. Bunlar otağ (hakan çadırı), taht, tuğ (sancak, bayrak), davul ve sorguç (serpuş)'tur. Hakanın Görevleri: Hükümdarlık güç ve yetkilerini Tanrıdan ( Tengri ) alan hakanların önde gelen görevi, milletini refah ve barış içinde özgür olarak yaşatmaktı. - 10- Ayrıca ülke çapında asker toplamak, orduyu idare etmek, devletin yüksek meclisini yönetmek, hakanın görevleri arasındaydı. Hakan'ın belirli zamanlarda devlet ileri gelenlerine ve halka, törenlerde resmî ziyafet vermesi hükümdarlık gereğiydi. Hatun (Katun): Hakanın eşine hatun denirdi. Türk devlet idaresinde hatun da söz sahibiydi. Savaşlarda hakanın yanında yer alan hatun, devlet adamı gibi eğitilir ve yetiştirilirdi. Böylece devlet idaresi ve komşu devletler hakkında bilgi sahibi olur, gerektiğinde devlet başkanlığı yapar, elçi kabul eder ve devlet meclisine katılabilirdi Veliaht: Hakanın ölümünden sonra onun yerine geçen veliahtın büyük oğul olması gerekli değildi. Tahta geçecek kişinin çoğunlukla faydalı ve başarılı olabilecek yeteneğe sahip bir hanedan üyesi olması, ön planda tutulmuştur. Ayrıca veliaht küçük yaşta ise, amcasının tahta geçmesi mümkün olabiliyordu. DİKKAT: Tanrı tarafından hakana verildiği düşünülen yönetme hakkının kan aracılığıyla hakanın bütün evlatlarına da geçmiş olduğu düşüncesi, her prensin ( tegin ) tahtta hak iddia etmesine yol açabiliyordu. Bu suretle kardeşler arasında doğan taht mücadelesi, üstün gelen tarafın hakan olmasına kadar sürerdi. Ancak bu mücadeleler devletin zayıflaması, hatta parçalanmasına dahi yol açabilmektedir. Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir? 1) 2) 3) 4) Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu. (En sık rastlanan durum) Hükümdarın rakipsiz aday olması(Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.) Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi. Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem I. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devletinde uygulanmıştır. Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi? Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca, amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.) Kut Anlayışı Nedir? Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı. KUT’un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı. Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir? Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu. İkili Yönetim(Çifte Krallık) Nedir? Türk devletlerinin toprakları genişledikçe, yeni alınan ülkelerin yönetilme zorlukları ortaya çıkmıştır. Bu nedenle devlet arazisi iki kısma ayrılarak.; sağ-sol, doğu-batı, ak-kara, iç-dış gibi adlarla anılmıştır. Bu bölünmede daima doğu tarafın üstünlüğü tanınır ve burayı veliaht yönetirdi. İkinci kısım ise, hanedandan diğer bir prensin idaresine verilirdi. Merkezde ise hakan bulunurdu. NOT: Her iki tarafın yöneticileri Hakan'a bağlıydılar. Savaş sırasında ordular birleştirilir, bağlı oldukları yere göre ordu'da yerlerini alırlardı. Türk devletlerinde sağ ve sol tarafların yöneticileri ilig, yabgu veya şad unvanı taşırdı. B) MECLİS VE HÜKÜMET: Türk Meclislerine TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi. Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı. DİKKAT: Bu toplantılara, hakana bağlı bütün prensler ve bağlı devlet temsilcileri katılmak Aksi durum, bağımsızlık ilanı olarak kabul edilirdi. Bu meclis danışma meclisi niteliğindedir. Son söz hükümdarındır. Hükümdar TÖRE’ ye uymak zorundadır. zorunda Not: “Toy” aynı zamanda Bahar Şöleni’ne verilen addır. AYUKI : Hükümete denir. Hakanın ve meclisin emirlerini uygular. AYGUCI: Hükümet başkanı(başbakan) BUYRUK: Bakan BİTİKÇİ VE TAMGACI: Dış siyaset işlerini- yazışmaları yürüten görevliler Eski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri şunlardı: TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin) ŞAD: Hükümdar çocukları ŞAD ünvanıyla ülkenin değişik yerlerine deneyim kazanmaları için yönetici olarak gönderilirdi. - 11- idi. TARKAN ve APA: Saray görevlilerinden olup, askeri ve sivil yönetimden sorumludurlar. TUDUN: Ülkenin denetim ve vergi işleriyle ilgilenen kişi. Bunların dışında İnal, inanç, bağa, çor, külüğ, ataman gibi devlet görevlileri de vardı. 2)- TOPLUM TAPISI ve SOSYAL HAYAT Oguş : Aile Urug : Soy=Aileler birliği Bod(Boy) : Kabileler. Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi Budun : Millet denilen birimlerden oluşuyordu. Budunun başında Han bulunurdu. Bağımsız olabileceği gibi İL’e (Devlet’e) de bağlı olabilirdi. Bu teşkilat Türk devletlerinin kısa ömürlü olmasında büyük rol oynar. İL : Boyların bir araya gelmesiyle Devlet(İL) kurulurdu. Türk Toplumunun Özellikleri: Halk hürdü. Herkes aynı işi yaptığından(hayvancılık) aralarında kesin olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkânsızdı. Yaşam biçimleri GÖÇEBE olduğundan savaşta elde ettikleri esirleri çalıştırmaya elverişli değildi. Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sınıfı yoktu. Din adamları diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi. Kadın erkek eşitliği egemendi. Toplum yapısının çekirdeği olan aile, Türklerde «küçük aile» tipindeydi. Aile reisi bütün malın sahibi ve aile fertlerinin yöneticisiydi. Ailede mülk ortaklığı, sadece otlaklar ve hayvan sürüleri için söz konusuydu. Evlenen erkek veya kız evlat, baba ocağından hisselerini alıp ayrılırdı. Yeni kurulan bir ailede kadın, tamamen kocasının ailesine tabi olur, hatta kocası ölürse, kocasının aile fertlerinden biriyle evlenebilirdi. Evlenen oğula ayrı bir ev (çadır) açmak eski bir gelenekti. Baba evi, en küçük oğula kalırdı. En çok himayeye muhtaç küçük çocuğun korunması, uyulması gereken töre kurallarından biriydi. Türklerde tek kadınla evlenmek yaygındı. Toplumda kadın ve erkek eşitti, kadınlar da ata binip ok atar, ağır sporlar yapabilirlerdi. Sosyal yapının oluşması, toplumun temeli olan ailenin bir diğeriyle birleşmesi sonucuna bağlıydı. Böylece aileler veya soylar bir araya geldiğinde, sosyal bir birlik ortaya çıkardı. Buna boy denilirdi. Her boyun basında bir bey (beg, bî) bulunurdu. Boy beyi cesareti, maddî manevî gücü ve dürüstlüğüyle tanınmış kimseler arasından seçilirdi. Seçimi, boyu oluşturan aile ve soyların temsilcilerinden oluşan bir danışma kurulu yapardı. Her boyun, belirli bir arazisi ve askerî kuvveti bulunurdu. Sahip oldukları mülk ve hayvan sürülerini başka topluluklardan özel damgalarla ayırt ederlerdi Türk boylarına ait isimler, genellikle bu boyların siyasî ve sosyal özelliklerini ifade ederdi. Örneğin ; kuvvet ve sağlamlık ifade edenlere Türk, Kayı, Kınık; boylar birliğine katılanların sayısına göre Dokuz-Oğuz, On-Uygur; adam veya insan manasında Hun; askerî ve siyasî olaylar etkisiyle oluşan boylar Hazar, Uygur, Sibir,Bulgar diye adlandırılmıştır. *Ordu kelimesi, Hunlar ve Göktürklerde, yer değiştirebilen otağlı başkent anlamına gelmektedir. Ordu adının, başkent ve şehirlere verilmesine, yerleşik hayata geçen ilk Türk kavmi olan Uygurlarda rastlanır. Balık : Uygur şehirlerine verilen ad. Türklerde Spor: Sürek avı, at yarışı, güreş, okçuluk, kılıç oyunu, Çevgen (Atlı top oyunu) Türklerde Müzik Aletleri: Çevgan (Çıngıraklı sopa), Kithara (Türk Kanunu), Kopuz (Saza benzer Türk çalgısı), Kudüm (Basdavul), Obua (zurna) 3)- ORDU: Türk ordu teşkilatını kuran Mete Han'dır. 10'lu sistem denilen teşkilatlanma yapılmıştır.(10 kişinin başında Onbaşı, 100 kişinin başında Yüzbaşı,1000 kişinin başında Binbaşı,10.000 kişinin başında Tümenbaşı) Bu yolla sağlanan kumanda zinciri sayesinde ordunun ve halkın bir merkezden idaresi mümkün olmuştur. NOT: Bu düzen Avrupa'ya Attila ile girmiştir. Ok, yay, kement, kargı, mızrak, süngü, kalkan, kılıç başlıca silah araçlarıdır. Savaş taktiğinin iki önemli özelliği "Sahte Ricat" ( sahte çekilme ), ve "Pusu" dur. Bu taktikle Malazgirt, Niğbolu, Mohaç savaşları gibi savaşları kazanmışlardır. Savaş stratejileri "keşif seferleri" ve "yıpratıcı savaşlar" a dayanır. Sınır boylarında tampon bölgeler bırakmışlardır. Askeri alanda Çin, Roma, Bizans, Rus, Balkan Slavlarını ve Moğolları etkilemişlerdir. Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı: Türk ordusu ücretli değildi. Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.) Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu. Türk Ordusunun Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü, kalkan vb... 4)- HUKUK: - 12- Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına TÖRE (Türe) denilirdi. Türk töresi sert ve kesin hükümler taşırdı. Hırsız çaldığının 10 katını öderdi. Ölüm cezası yaygındı. İşlenen adi suçlarda hapis cezası sadece 10 gündür. Bunun temel nedeni, göçebe yaşam koşullarıdır. Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi. YARGANLAR (Hâkimler) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı. Türk hukuku ilk kez Uygurlar döneminde yazıya geçirildi. 5)- DİN VE İNANIŞ: İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4 grupta toplayabiliriz: 1. 2. 3. 4. Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ, ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına inanırlardı. Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi. Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine başvururlardı. Şaman inançları Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir. Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para atmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi... Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler; Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı. Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı. Mezarlara Ölüleri için YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar ve ardından yas tutarlardı. Türkler arasında ayrıca Maniheizm (Mani dini), Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde yayılmıştı. Hun Dininin özellikleri: Dağ, vadi, göl gibi tabiattaki bazı varlıklar kutsallıklarını korumaya devam etmiştir. Gök asıl tapılan unsur haline gelmiştir. Gök için "Tengri" kelimesini kullanmışlardır. Atalarının ruhlarını da kutsal kabul etmişlerdir. Bu nedenle ataların mezarlarına dokunma savaş sebebi sayılmıştır. İyi ve kötü ruhlara, fal ve büyüye inanmışlardır. Ölülerin kötü ruhlardan kurtulması için uzun süre bekletmişlerdir. Cesedin kokmasını önlemek amacıyla mumyalamışlardır. Göktürklerde Din: Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır. Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı. Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu. Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya itaat ederdi. Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı’ya; Ugan, Bayat, Ulu Yaratgan da demişlerdir. Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir. Uygurlarda Din : Önceleri Şamanizm' e inanmışlardır Bögü Kağan döneminde Mani dinini kabul ettiler. * Orta Asya'da Türkler'de ilk kez göktanrı din inancı dışında başka bir dini kabul etmesi. Doğu Türkistan Uygurları " Budizm " i dini inanç olarak benimsediler. BALBAL : Yaşamında yiğitlik, kahramanlık göstermiş kişilerin mezarlarına dikilen kabaca yontulmuş taş heykellere denir. Bu mezarın çevresine ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar taşlar koyarlardı. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir. KURGAN Kam ( Şaman - Baksı ) : Toprağın 5-6 metre altında, üzeri toprakla örtülü tepecik görünümündeki mezarlardır. Ölen kişiler bu mezarlara sevdikleri eşyaları ile birlikte gömülür. Bu öldükten sonra yaşamın devam ettiğine inanıldığının bir göstrgrsidir. : Türklerin din adamlarına verdikleri isimdir. Şamanlar ; fala bakar, büyücülük yapar, gelecekten haber verir , doktorluk yaparlardı. * Diğer toplumlarda olduğu gibi ayrıcalıklı bir sınıf haline gelmemişlerdir. Türklerin kabul ettiği dinler : Şamanizm, Maniheizm , Musevilik , Hristiyanlık , Mazdeizm ( Zerdüştlük), Budizm , İslamiyet. ( Çok geniş bir çevreye yayılmışlardır.) 6)- EKONOMİK HAYAT: HAYVANCILIK : Temel geçim kaynağı hayvancılıktır. Türklerde AT önemlidir. Atı ilk Türkler evcilleştirmiştir. Atın etinden, sütünden (KIMIZ) de faydalanmışlardır. Türkleri çok uzaklara göç edebilmesinde atın da önemli payı vardır. Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez arasında (yaylak-kışlak) hayatlarını sürdürürlerdi. Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında sığır, katır ve deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve bunları satarak geçimlerini sağlarlardı. TİCARET : İlk madeni parayı Türgişler kullanmıştır. Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türkler uzun yıllar İpek ve Kürk Yolunu denetim altında tutmuşlardır. - 13- İPEK YOLU : Çin’den başlayıp Avrupa’ya ve bir kolu da Akdeniz’e uzanan ticaret yolu. (İlkçağın ve Ortaçağın en önemli ticaret yoludur.) NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek Yoluna hakim olmaktı. KÜRK YOLU : Hazar-Bulgar ülkelerinden başlar, Altay-Sayan dağlarından İpek yoluna paralel olarak Çin’e uzanan ticaret yoludur. Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından sansar, samur, kunduz, vaşak gibi av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı. TARIM : Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı. Tarımla ilgili ilk Türkçe kelimeler Saban, Yonca ve Mısır’dır. Töte Kanalı : Hunlar tarafından Altay bölgesinde açılan sulama kanalıdır. Bu kanalı Göktürkler de kullanmıştır. 7)- YAZI, DİL VE EDEBİYAT: Türk Dili ve Yazısı Türkçe, Ural-Altay dilleri ailesindendir, Türk yazısının ilk örneğine VIII. yüzyıl başlarından itibaren Orhun Yazıtları'nda rastlanılmaktadır. ( Bu yazıtlarda görülen Türkçe gelişmiş bir dildir.) Türk dili, XIII. yüzyıl boyunca, çeşitli alfabelerle ifade alanı buldu. Bunların en eskisi ve Türklere özgü olanı Göktürk, ikincisi ise Uygur alfabesidir. Bunun dışında Türkler, Soğd, Brahmi, Süryanî , ender olarak Tibet ve Çin alfabelerinden başka, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır. Göktürk (Orhun) Alfabesi: İlk defa Orhun Nehri kıyısındaki kitabelerde rastlandığı için ORHUN ALFABESİ de denir. En eski Türk yazısı olma özelliğini taşır. V. ve IX. yüzyıllar arasında Yenisey mezar taşları ve Orhun Yazıtları'nda görülmektedir. Göktürk yazısına, karakter benzerliği dolayısıyla, eski İskandinav, Germen yazısı (runik) na benzetilerek, "runik Türk yazısı" adı da verilir. Göktürk harflerinin karakteri, işaretlerin esas olarak keskin düz çizgilerden meydana gelmiş olması ve bitişmemesidir. Yazı sağdan sola yazılır, kelimeler, aralarına üst üste iki nokta konarak birbirinden ayrılır. Orhun alfabesi 38 harften oluşur. Bunların 4'ü sesli, 34'ü ise sessiz harflerdir. Bu alfabenin ilk örneklerine Orhun Yazıtları'nda rastlandığından Orhun alfabesi de denilmektedir. Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak hazırlamışlardır. Eski Türklerin yazıda kullandıkları ikinci millî alfabesi Uygur alfabesidir. Uygur yazısı, Soğd alfabesinden alınmıştır. Uygurlar, Soğd alfabesini geliştirerek, bazı küçük ilave ve değişikliklerle kendilerine özgü bir alfabe haline getirmişlerdir. Uygur yazısı, sağdan sola doğru yazılırdı. Alfabede 18 harf vardır ve harfler genellikle birbirleriyle bitiştirilir. VIII. yüzyılın ilk yarısında kullanılmaya başlamış, öteki Türk kavimleri arasında da yayılmıştır. X. yüzyıldan itibaren yerini Arap alfabesine bırakmakla birlikte hemen önemini kaybetmedi. Moğol hakimiyetinin kurulmasıyla (XIII. yüzyıl) yeniden canlanmış, uzun süre Moğolların resmî yazısı olmuştur. İslamiyet öncesi Türklerde sözlü edebiyat gelişmiştir. SAGU KOŞUK SAV : YOĞ adı verilen cenaze törenlerinde söylenen ağıtlardır. : Şölen ve eğlencelerde kopuz eşliğinde söylenen coşkulu şarkılardır. : Atasözlerine denir. Başlıca Türk Destanları: Hunların (Oğuzların)--> Oğuz Kağan Destanı İskitlerin (Saka)------> Alper Tunga Destanı Göktürklerin----------> Ergenekon Destanı Uygurların------------> Göç ve Türeyiş Destanları Kırgızların-------------> Manas Destanı Destanlar ve efsaneler, Türklerin İslamiyet'ten önceki, adet, inanç ve hayat biçimleri hakkında bilgi veren zengin kaynaklardır. KODEKS KUMANİKIIS (CODEX CUMANİCUS) : Türk dili ve edebiyatının en önemli hazinelerinden biri de Kodeks Kumanikııs (Codex Cumanicus) adlı Kuman lügatidir. Kumanlar, Kırım yarımadası ve Don civarındaki Cenevizlilerle yakın ticarî ilişkiler kurdular. Bu ilişkilerin sonucu olarak, İtalyan misyonerlerin kaleme aldıkları bu eser; Kumanca, Latince ve Farsça olmak üzere muhtemelen XIII. yüzyılda yazılmıştır. ARPIN-ÇUR TİGİN : Bilinen en eski Türk şairidir. Talas ve Yenisey Yazıtları : Orhun Yazıtları'ndan başka, Talas ve Yenisey nehirleri civarında da Türk yazıtları bulunmaktadır. Yenisey Yazıtları, Orhun Yazıtları'ndan daha eskidir. Yazıtların birkaçı hariç, diğerleri mezar taşları halindedir. - 14- Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri): Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait YENİSEY KİTABELERİ ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN KİTABELERİ'dir. YOLLUĞ TİGİN isimli bir Türk prensi tarafından yazılmışlardır. VIII. yüzyılda dikilmiş olan Orhun Yazıtları, Yadrinsef (N.M.Jadrincev) tarafından XIX. yüzyılda (1889) keşfedilmiş, ilk olarak, 1893 yılında Danimarkalı dil bilgini Vilhelm Thomsen (Vilhem Tomsen) tarafından okunmuştur. En önemlileri, II. Göktürk Devleti'nin önemli devlet adamları Bilge, Kültigin ve Tonyukuk adına dikilmiş olanlarıdır. Yazıtların bir yüzü Çince olup, diğer tarafları Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Orhun Yazıtları üçü büyük olmak üzere birtakım dikili taşlar halindedir. Kültigin Yazıtı Bilge Kağan tarafından, kardeşi Kültigin adına 732 yılında dikilmiştir. Bu anıt, birkaç parçadan mcydana gelen birleşik bir yapı halindedir. Taşın her tarafında, yukarıdan aşağı doğru Göktürk alfabesiyle yazılmış yazılar bulunur. Batıya bakan yüzünde Çince yazı yer almaktadır. Tonyukuk Yazıtı İki ayrı taş sütun üzerine, 720-725 tarihleri arasında dikilmiştir. Yazılar soldan sağa doğru yazılmıştır. Burada Göktürklerin ünlü devlet adamı Tonyukuk, önce İlteriş Kağan zamanını anlatmakta, son olarak kendisinden bahsederek, öğütler vermektedir. Yazıtın etrafında başları kırılmış sekiz adet heykel bulunmaktadır. Bilge Kağan Yazıtı "....... Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye babam hakanı, annem hatunu yükseltmiş (olan) Tanrı onlara ülke veren Tanrı (kendilerini) Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye beni o Tanrı hakan olarak (tahta) oturttu. Muhteşem bir kavmin üzerine hakan olmadım. İçte aşsız, dışta elbisesiz korkak ve zavallı bir kavmin üstüne hükümdar oldum Küçük kardeşim Kültigin (ve iki şad) ile sözleştik. Babamızın ve amcamızın kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım. Gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kültigin ile iki şad ile ölesiye kadar çalıştım. Bu kadar cehd edip (çalışıp) müttehit (birlik olan) milleti ateş, su (yani vahdetsiz) kılmadım. Ben kendim hakan olduğumda etraftaki yerlere varmış olan kavim ölü ve bitik bir halde yayan ve çıplak olarak geri geldi. Kavmi yükselteyim diye yukarı (kuzey) Oğuz kavmine karşı, ileri (doğu) Kıtan,Tatabı kavimlerine karşı, beri (güney) Çinlilere karşı büyük ordu (île) on iki (defa) sefer ettim, muharebe ettim. Ondan sonra Tanrı buyurduğu ve talim olduğu için kısmetim olduğu için ölecek olan milleti diriltip doğrulttum, çıplak kavmi elbiseli, fakir kavmi zengin kıldım, az kavmi çok kıldım.Gayrı (başka) ülkelerden, gayrı (başka) hakanlardan daha iyi kıldım. Dört taraftaki kavmi hep muti kıldım. Düşmansız kıldım. (Bunlar) hep bana itaat etti......." Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, Ankara 1987, s.41-44 Bilge Kağan adına 735 yılında Kültigin ve Bilge Kağan yazıtları, Kültigin'in atabeyi olan Prens Yollug Tegin tarafından yazılmıştır. dikilmiştir. Yazıtlarda Göktürk Devleti'nin kuruluşu ve yükselişi, Kültigin ve Bilge Kağan'ın kahramanlıkları, başarıları anlatılmakta, Türk milletine öğütler verilmektedir. Göktürk Devleti tarihi bakımından en değerli kaynak olma özelliğini taşımaktadırlar. Orhun Yazıtlarının Önemi: Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir. Bu kitabelerden Türklerin o günkü yaşayışlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca kitabeler gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler. 8)- BİLİM VE SANAT: Türkler 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır. (Türklerin gök bilim ile olan ilgilerinin açık bir kanıtıdır.) Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmışlardır. Matbaa : Kağıt ve baskı tekniği Uygurlarca bilinmekte idi. Baskı tekniğini (matbaa) ilk kullananların Çinliler olduğu görüşü yanında, bir kısım araştırmacılar da matbaanın ilk önce Uygurlarda kullanıldığı görüşündedirler. Matbaanın, batıya yayılmasında Uygurların büyük rolü olmuştur. ( Avrupa, Moğollar aracılığı ile XIII. yüzyılda Uygur baskı tekniğinden haberdar olmuştur.) Gutenberg matbaanın mucidi değil sadece geliştiricisidir. Uygurlar, Avrupa'dan yüzyıllar önce kağıdı biliyorlardı. Kağıdı, önce Araplar, VIII. yüzyılda ele geçirdikleri esirlerden öğrendiler ve Semerkant' ta bir kağıt imalathanesi kurdular. Kağıt, XI. yüzyılda Arap fetihleriyle İspanya'ya, dolayısıyla Avrupa'ya yayılmıştır. Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Adam Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar geliştiğini gösterir.) Taş, altın, gümüş üstüne kakmacılık, kuyumculuk (maden sanatı), halı ve kilim dokumacılığı, gergef işçiliği ve çadır yapma sanatları gelişmiştir. - 15- HAYVAN USLUBÜ : Türklerin taşınabilir eşyalar üzerine yaptıkları hareketli hayvan figürlerine verilen sanatsal terimdir. Türk sanatı, kemer tokaları, kılıç, hançer kabzası, süs eşyaları, at takımları ani taşınabilir malzemeler üzerine işlenmiş çeşitli hayvanların birbiriyle mücadelesini gösteren motiflerden oluşan ve dolayısıyla hayvan üslubu adı verilen sanat ürünleriylekendini göstermiştir. HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan halı dünyanın en eski halısıdır. Bu halı Pazırık Halısı adıyla anılır.) TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERLE MÜNASEBETLERİ: 1)- Türklerin Çin Kültürüne Katkıları: a)- Askerlik alanında b)- Devlet Teşkilatında c)- At kültüründe(Atı evcilleştirmede) d)- Gök Tanrı inancıyla... Çinlileri etkilemişlerdir. 2)- Çinlilerin Türkleri Etkilediği Alanlar: a)- Tarım ve yerleşik kültür b)- Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm) c)- Giyim ... konularında Çinliler Türkleri etkilemişlerdir. 3)- Türklerin Moğol Kültürüne Katkıları: Askerlik alanında, Devlet teşkilatında , Dil ve Alfabede (Uygurca ve Uygur Alfabesini kullandılar.), Kımız yapmayı öğrettiler, Türk Töresi ve geleneklerinden, Göktanrı dininden etkilendiler. IV: ÜNİTE İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ 1. İSLAMDAN ÖNCE DÜNYADAKİ DİNİ İNANIŞLAR İslam öncesinden değişik devletlerde farklı farklı dini inanış ve anlayışlar vardı. Bizans Hıristiyanlığın ORTODOKS mezhebini benimsemişti. Ortodoksların dini liderine PATRİK denirdi. Patrik İstanbul da otururdu. Hıristiyanlığın diğer büyük mezhebi KATOLİK mezhebidir. Dini liderlerine PAPA denirdi. Papa ROMA şehrinde otururdu. Papaların çok büyük bir etkinliği vardı .Bazen krallardan bile fazla itibar görürlerdi. Çünkü papa nın AFOROZ, ENTERDİ ve ENDÜLÜJANS adı verilen yetkileri vardı. AFOROZ : Bir kişinin Hıristiyanlık dininden çıkarılmasıdır. ENTERDİ . Bir ülkenin Papa tarafından bütün bir halde cezalandırılması. ENDÜLÜJANS :Hıristiyanların günahlarından kurtulmak için papa dan aldıkları günahtan kurtulma ,af kağıtlarıdır. Bu kağıtlar Papa tarafından yüksek paralar karşılığı satılırdı. İran ( Sasani ) devletinde ZERDÜŞTLÜK dini hakimdi. Bu dine göre iyilik ve kötülük tanrısı olmak üzere iki tane tanrı vardı. Bu iki tanrı sürekli birbirleri ile savaş yaparlardı.İnsanlar iyilik tanrısının yanında yer almalılardı.İyilik tanrısına destek olmak için sürekli olarak bir ateş yakılırdı. Bu ateşin yakıldığı yere ATEŞGEDE denirdi. İslam öncesi Türklerde Gök-Tanrı inancı hakimdi . Gök-tanrı inancı İslam dininin ALLAH inancı ile ortak özellikler taşıyordu .Bu ortak yön Türklerin İslam dinine girmelerini kolaylaştırmıştır. Çin de BUDİZM adı verilen bir din hakimdi. Budizm dinden çok bir ahlaki felsefe niteliği taşıyordu .Aynı inanış Japonya da da hakimdi. Japonların ŞİNTOİZM adı verilen bir de kendi dinleri vardı. Hindistan da HİNDUİZM dini egemendi. 2. İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYILIŞI Arabistan Asya kıtasının güney- batı ucunda yer alan büyük bir yarımadadır.Genellikle çöllerle kaplı bir alandır. İslam öncesi dönemde Arap yarımadasında kurulan önemli devletler şunlardır . 1. 2. 3. 4. 5. 6. MAİN DEVLETİ SEBE DEVLETİ HİMYERİ DEVLETİ GASSANİLER TEDMÜRLER NABATLILAR İslam öncesi Arap yarımadasında siyasi bir birlik yoktu .Araplar kabilelerden meydana geliyordu.Bu kabileler arasında sürekli savaşlar ,kan davaları vardı. Mekke şehri bütün kabileler tarafından kutsal kabul edilmişti.Her yıl Mekke şehrinde toplanır,panayırlar,eğlenceler yaparlardı. İslam öncesi Araplar putlara tapıyorlardı. Araplarca kutsal sayılan yüzlerce put vardı. Bütün bu putlar Mekke deki Kabe içerisinde yer alıyordu.( Kabe İslam öncesi de Araplar tarafından kutsal kabul ediliyordu. ) İslam öncesi Arap toplumunda kadının hiçbir değeri yoktu. Halk göçebe ve şehirli olmak üzere ikiye ayrılmıştı. HZ. MUHAMMED İN HAYATI HZ. Muhammed 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi.Babasının adı ABDULLAH , annesinin adı AMİNE dir. Hz. Muhammed küçük yaşta önce babasını daha sonra da annesini kaybetti.Önce dedesi ABDÜLMUTTALİB , o da ölünce amcası EBU TALİB in yanında kaldı.Amcası ile beraber ticaretle uğraştı. Küçük yaşından itibaren çevresinde doğruluğu,güvenirliliği ile in kazandı. Kendisi çevresindeki insanlar gibi putlara hiç ilgi duymuyor,sık sık HİRA dağına çıkıp yalnız kalıyordu. - 16- Yine böyle bir zamanda Hira mağrasında düşünceler içerisinde iken vahiy meleği Cebrail ilk vahyi getirdi.(Yaradan Rabbi!nin adı ile oku!-Alak Süresi).Bu şekilde Hz.Muhammed’in peygamberlik süreci başlamış oldu. Hz. Muhammed’e ilk inananlar Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebu Bekir, ve Hz. Zeyd oldu. Ancak yeni gelen din (İslam) Mekkeliler tarafından hiç hoş karşılanmadı. Çünkü İslam dini kendi dinleri putperestlik ile hiç benzeşmiyordu.Atalarının dinine büyük bir bağlılık duyan Araplar Hz.Muhammed’ e ve yeni dine şiddetle karşı geldiler. Bu karşı gelme zamanla Müslümanlara karşı şiddete dönüştü.Bunun üzerine Hz.Muhammed Müslümanlara hicret (göç) emrini verdi. 615 yılında Müslümanlar önce Habeşistan’a baskılar artınca da 622 yılında Mekke’yi terk ederek Medine şehrine hicret(göç) ettiler. Hicret ‘ten sonra Medine İslamiyet’in merkezi durumuna geldi. HİCERET’İN ÖNEMİ: 1.Hicret İslam’ın kurtuluşu oldu. 2.İslamiyetin yayılması için uygun bir ortam doğdu. 3.Medine ‘de İslam Devleti kuruldu. 4. Hicret , Hz.Ömer döneminde takvim başlangıcı olarak kabul edildi.(Hicri takvim) 5.Mekke’den göç edenler (Muhacir) ile Medine’li Müslümanlar ( Ensar) kardeş ilan edildi. 6. İslam Devleti’nin ilk anayasası ilan edildi. BEDİR SAVAŞI (624) Nedeni: Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanlarca ele geçirilmek istenmişti. Bu şekilde Müslümanların Hicret esnasında Mekke’de bıraktıkları maların karşılığı alınacaktı. Bu durum iki tarafı karşı karşıya getirdi. Sonuçları: 1.Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir. 2.Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır. 3.Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiştir. 4.Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman ‘a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar. UHUD SAVAŞI (625) Nedenleri: 1.Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını alma istekleri. Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler. Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır. Sonuçları: 1.Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler. 2.Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştı. Bu durum Peygamberin emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. HENDEK SAVAŞI(627) Nedenleri: 1.Uhud savaşından sonra Medine ‘den çıkarılan Yahudilerin Mekkelileri sürekli kışkırtmaları. 2.Mekkelilerin Müslümanlara kesin bir darbe vurma istekleri. Kalabalık bir ordu ile harekete geçen Mekkelilere karşı Medine şehrinin savunulmasına karar verildi. Salman-ı Farisi adında bir İranlı Müslümanın önerisi ile şehrin etrafına hendekler kazıldı. Mekkeliler bu hendekleri aşamadılar ve bir sonuç alamadan geri döndüler. Sonuçları. 1.Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olmuştur.Bundan sonra Müslümanlar saldırı ,Mekkeliler savunma konumuna geçmiştir. 2.Medine çevresindeki bir çok Arap kabilesi Müslüman olmuştur. HUDEYBİYE BARIŞI(628) 628 yılında Müslümanlar Mekke’de bulunan Kabe’yi ziyaret etmek istediler.Mekkeliler bu durum karşısında tedirgin oldular ve ziyarete izin vermek istemediler. Bunu üzerine taraflar arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı. 1.Her iki taraf istedikleri kabileler ile ittifak yapabilecekler. Ancak askeri yardım yapmayacaklardı. 2.Müslümanlar o yıl Kabe’yi ziyaret etmeyecekler,ertesi yıl ziyaret yapacaklar. 3.Müslüman olan Mekkeli gençler ailesinin izni olmadan Medine’ye alınmayacak, Mekke’ye sığınanlar ise geri verilmeyecekti. 4.Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı. ÖNEMİ: Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımış oldular. HAYBER’İN FETHİ (629) Hayber’de yaşayan Yahudiler Müslümanlar aleyhine işler yapıyorlar, İslam’ı kötülüyorlardı.Bunun üzerine Buranın fethine karar verildi. Hayber kalesi Yahudilerden alındı. ÖNEMİ : Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır. MUTE SAVAŞI (629) Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır.Çok kalabalık olan Bizans ordusu karşısında Müslümanlar bir sonuç elde edemediler. - 17- MEKKE’NİN FETHİ (630) Mekkelilerin Hudeybiye Barışını bozmaları üzerine Mekke’nin fethine karar verildi. Mekke şehri hiçbir karşı koyma görmeden kısa sürede ele geçirildi. Mekke’nin fethi ile Arap yarımadasının tamamı kısa sürede Müslümanların kontrolüne girdi. HUNEYN SAVAŞI (631) Mekke’nin fethinden sonra İslam’ı benimsemeyen Arap kabileleri Mekke’nin dışında toplandılar. Müslümanlar ve Putperest Arap kabileleri arasında yapılna bu savaşı Müslümanlar kazandı ve ardından Ta’if şehri de kuşatıldı ancak alınamadı.Bir süre sonra Ta’if halkı kendi istekleri ile Müslüman oldular. TEBÜK SEFERİ (631) Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük bir ordu ile Arabistan’a geldiği haberi üzerine Hz. Muhammed Tebük’ e doğru sefere çıktı. Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Tebük Seferi Hz. Muhammed’in son seferi olmuştur. Hz.Muhammed son bir kez Mekke’de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi. 632 yılında Medine’de vefat etti. Hz.Muhammed vefat ettiği yere gömüldü. Medine şehrindeki peygamberimizin bu mezarına “Ravza-i Mutahhare” denir. DÖRT HALİFE DÖNEMİ Hz. Muhammed vefat edince Müslümanların başına sırası ile Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ,Hz. Osman ve Hz. Ali geçti .İşte bu döneme dört halife dönemi (Hulefa-i Raşidin ) denir. 1. HZ. EBU BEKİR DÖNEMİ (632-634) a.Yalancı peygamberlerle mücadele edildi. b.Kuran-ı Kerim kitap haline getirildi. c.İlk kez Arap yarımadasının dışında fetihler yapılmaya başlandı. 2.HZ. ÖMER DÖNEMİ (634-644) Hz. Ebu Bekir ölmeden önce Hz. Ömer’in halife olmasını istemişti. O ‘nun ölümü ile Hz. Ömer ikinci halife oldu. Hz. Ömer döneminin önemli olayları şunlardır. a) Bizans Devleti ile YERMÜK SAVAŞI yapıldı ve Suriye ve Filistin fethedildi. b) İran’da kurulu olan Sasani Devleti ile Kadisiye ve Nihavend savaşları yapıldı ve İran fethedildi. c) Kuzey Afrika’da Mısır, Libya bölgesi fethedildi. d) İslam Devleti doğuda Horasan,batıda Libya , kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişledi. e) İlk divan teşkilatı oluşturuldu. f) Ülke eyalet ve illere ayrıldı. g) İlk adli teşkilat yapısı oluşturuldu. h) Fethedilen ülkelerde sürekli ordugahlar kuruldu. i) Hicri takvim kullanılmaya başlandı. 3.HZ. OSMAN DÖNEMİ (644-656) İslam orduları Ceyhun nehrini aşarak Türklerle karşı karşıya geldiler.( Orta Asya da Türgeş Türkleri, Kafkasya’da Hazar Türkleri ile) Kuzey Afrika’nın fethine devam edildi .Tunus ele geçirildi. İslam Devleti’nin ilk donanması Hz. Osman döneminde kuruldu.( Şam Valisi Muaviye tarafından) Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen Kuran- ı Kerim İslam Devleti’nin sınırlarının genişlemesi ve Müslümanların sayısının artması ile zorunlu olarak çoğaltıldı. Hz Osman Emevi kabilesine mensup birisiydi. Bu yüzden devletin önemli görevlerine hep Emevi kabilesinden olanlar getirildi.Bu durum diğer kabileler arasında huzursuzluğa yol açtı ve Hz. Osman bir suikast ile öldürüldü. 4.HZ. ALİ DÖNEMİ (656-661 ) Dört halife döneminin son halifesi olan Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında ikilikler çıkmaya başladı. Başta Şam valisi Muaviye, Hz. Ayşe ,Talha ve Zübeyr olmak üzere bir çok kişi Hz. Ali ‘nin halifeliğini kabul etmediler. İslam dünyası Hz. Ali taraftarları ve diğerleri olmak üzeere ikiye ayrıldı. Bu durum kaçınılmaz olarak savaşlara yol açtı. Müslümanlar arasında yapılna ilk savaş “Cemel Vak”ası (Deve olayı) denilen savaştır. Bu savaşta Hz. Ali taraftarları üstün geldi ve savaşı kazandılar. H:z Ayşe esir alındı ve Medine’ye gönderildi. Bu savaştan sonra Şam Valisi olan Muaviye ile Hz. Ali birbirlerine rakip oldular. İki taraf arasında “ Sıffın Savaşı” yapıldı Bu savaşında kesin bir galibi olmayınca taraflar Hakeme başvurmak için karar aldılar. Sorun bir kez de tarafların hakemleri arasında görüşüldü.Tarafların hakemleri;sorunun ancak her iki tarafından halifelikten vazgeçmesi ile çözüleceği konusunda anlaştılar. Ancak Muaviye’nin hakemi bir hile yaparak Muaviye’yi tekrar halife ilan edince taraflar arasındaki sorun daha da büyüdü. İslam dünyasının bu duruma düşmesi bazı Müslümanların her iki tarafada düşman olmasına sebeb oldu. “Hariciler “ adında yeni bir grup daha çıktı. Haricilere göre Müslümanların bu duruma gelmesinde Hem Hz.Ali hem de Muaviye sorumlu idi. Her ikisi birden öldürülürse sorun çözülürdü.Hariciler bu düşüncelerini gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Hz. Ali bir suikastla öldürüldü. Muaviye yaralanıp kurtuldu. Hz. Ali’ nin ölümü ile de dört halife dönemi bitmiş oldu. - 18- EMEVİLER DÖNEMİ (661- 750 ) 1. MUAVİYE DÖNEMİ Hz. Ali’nin ölümü ile Muaviye İslam Devleti’nin başına halifesi oldu. Muaviye Emevi kabilesinden olduğu için Muaviye ve daha sonra kendi soyundan gelen halifeler dönemine Emeviler dönemi denir. Muaviye halife olmakla birlikte tam anlamı ile rahat değildi. Çünkü Hz. Ali ‘nin oğlu Hz. Hasan harekete geçmişti. Müslümanlar arasında yeniden bir savaş ortamı oluşuyordu. Ancak Hz. Hasan Müslümanlar arasında yeni bir savaşın olmasını istemediğinden Muaviye ‘ye bazı şartlar öne sürerek savaştan çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan’ın kardeşi Hz. Hüseyin halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti. Muaviye döneminde bir taraftan iç karışıklıklar olurken diğer taraftan fetih hareketleri hızını kesmeden devam ediyordu. Rodos ve Girit adalarına seferler yapıldı. İstanbul ilk defa İslam donanması tarafından kuşatıldı. Ancak İstanbul ‘un kalın surları ve suda da yanan grejuva ateşi sayesinde kuşatmadan kurtuldu. 2.YEZİD DÖNEMİ Muaviye daha ölmeden oğlu Yezid’i halife ilan etti. Hz. Hasan ile yapmış olduğu antlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin harekete geçti. Küçük bir grupla Kufe şehrine doğru yola çıktı. Ancak Kerbela şehri yakınlarında Yezid’in ordusu tarafından kuşatıldı ,direnmesi üzerine etrafındakilerle beraber öldürüldü. Hz. Hüseyin’in öldürülmesi İslam Dünyasındaki ayrılıkları daha da arttırdı. Hz.Ali taraftarları Ayrılarak Şİİ mezhebini kurdular. 3. ABDÜLMELİK DÖNEMİ Halife Abdülmelik iç karışıklıkları giderdikten sonra fetih hareketlerine devam etti. Arapça resmi dil olarak ilan edildi. İlk İslam parası bu dönemde bastırıldı. 4. VELİD DÖNEMİ Halife Velid döneminde fetih hareketleri daha da hızlandı.İslam orduları bir taraftan Orta Asya’da fetihler yaparken diğer taraftan kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış İslam orduları Cebelitarik boğazını geçerek İspanya’ya girmişti. Tarik Bin Ziyad komutasındaki İslam orduları kısa sürede İspanya’yı fethettiler. Puvatya Savaşı: İspanya’yı fetheden İslam orduları Pirene Dağlarını aşarak Fransa ya girmeye başladılar. Bunu üzerine Arap-İslam ordusu ile Frank ordusu karşı karşıya geldi. İki taraf arasında yapılan Puvatya Savaşını Frank ordusu kazandı ve Müslüman Arapların Avrupa daki fetih hareketi durmuştu. Yenilen Müslüman Arap ordusu Fransa’dan geri çekildi ve İspanya da kaldı. Yaklaşık 90 yıl süren Emevi hanedanı Horasanlı Ebu Müslim’in başlattığı bir ayaklanma sonucunda yıkıldı ve yerine Abbasi hanedanı kuruldu. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 1. 2. 3. 4. 5. EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri,Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara “Mevali” diyorlardı.) Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk. Emevi ailesi arasındaki geçimsizlikler. Fetihlerin durması. Hz.Ali taraftarlarının ( Şiiler) çalışmaları. Hz. Abbas’ın soyundan gelenlerin çalışmaları(Hz.Abbas peygamberimizin amcasıdır.) EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna , kuzeyde pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti. Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı. Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü. Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı.( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.) Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür. ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ(756-1031) Emeviler hanedanı sona erince, Abbasilerin elinden kaçan Halife Hişam’ın torunu Abdurrahman Endülüs’e (İspanya’ya) gelerek burada Endülüs emevi Devleti’ni kurdu. Endülüs Emevi Devleti bulundukları coğrafya gereği toprak genişletme ,fetih yapmaktan çok ,bilim ,kültür,sanat alanlarında çalışmalar yaptılar ve bu konularda oldukça ileri gittiler. Başkenti Kurtuba olan büyük bir bilim,kültür,sanat merkezi durumuna geldiler. Avrupa’dan birçok öğrenci Endülüs’e gelerek öğrenim yapıyorlardı.Avrupalılar birçok şeyi de Endülüs Emevilerinden öğrendiler.Avrupa kültür ve medeniyetinin oluşumunda Endülüs Emevileri’nin katkısı tartışılmaz bir gerçektir. III:Abdurrahman döneminde en güçlü zamanını yaşayan Endülüs Emevi Devleti iç karışıklıklar ve Hıristiyan İspanya krallıklarının baskıları sonucunda yıkıldı. Endülüs Emevileri’nin yerine birçok beylik kuruldu. Bunlar arasında en önemlisi Beni Ahmer Devletidir. BENİ AHMER DEVLLETİ Endülüs Emevileri yıkılınca başkenti Gırnata olarak kurulan bir beyliktir. Bir bakıma Endülüs Emevileri nin devamı da sayılabilir. Başkenti Gırnata olduğu için bu devlete “Gırnata İslam Devleti” de denmektedir. Beni Ahmer Devleti döneminde de İspanya da Müslümanlar yüksek bir kültür,sanat ,bilim merkezi olmaya devam etmiştir. Kuzeydeki Hıristiyan krallıklar güçlenince Beni Ahmer Devleti daha fazla varlığını sürdüremedi ve yıkıldı.(1492) Yaklaşık 800 yıl süren İslam hakimiyeti bu şekilde sona ermiş oldu .İspanyollar işgal ettikleri yerde her şeyi yakıp yıktılar, Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başladılar. Osmanlı - 19- Devleti zor durumda kalan Müslüman ve Yahudilere yardım etti.Oruç Reis ve Hızır Reis komutasındaki gemiler İspanya da birçok Yahudi ve Müslümanı ölümden kurtardı. ABBASİLER (750-1228 ) Emevilerin yıkılması ile İslam Devletinde Abbasiler dönemi başlamış oldu. İlk Abbasi halifesi Ebul Abbas Abdullah oldu. Ebul Abbas’ın ölümünden sonra halife olan Ebu Cafer El Mansur Bağdat şehrini kurarak Devletin merkezini buraya taşıdı.( Emeviler döneminde devletin merkezi Şam şehri idi.) Ancak Abbasiler en güçlü dönemini halife Harun Reşid ve oğulları ( Emin, Me’mun, Mutasım ) döneminde yaşamıştır. Harun Reşid’den sonra halife olan Me’mun döneminde Türklerin İslam devletindeki etkinliğide yavaş yavaş artmaya başladı. Türkler arasında İslam Dini hızla yayılmaya başladı. Emevileri aksine Abbasilerin Türklere hoşgörü ile yaklaşmaları ,ayrımcılık yapmamaları,Türk-Arap ilişkilerin düzeltmiş ve İslam Dini Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. Halife Mutasim döneminde Türklerin İslam Devletindeki etkinliği daha da arttı.Türklerden ordular oluşturulmaya başlandı. Türk ordusu için Bağdat yakınlarında Samerra şehri kuruldu. Abbasiler döneminde bilimsel alanda çalışmalar hızla devam etti.Eski Yunan, Süryani,Hint,İran gibi medeniyetlere ait eserler Arapça’ya tercüme edilerek ,bu medeniyetlere ait birikimler İslam Medeniyetine geçti. Müslümanlar öğrendikleri bu bilgilere yenilerini ekleyerek daha da geliştirdiler. Halife Mutasım’ın ölümünden sonra Abbasi devleti giderek gücünü kaybetti,bir süre sonra da parçalandı.Abbasi Devleti toprakları üzerinde “Tavaif-i Muluk” adı verilen devletler kuruldu. Abbasi Devleti’nin yerine kurulan bu devletlerin isimleri ve kuruldukları yerler şunlardır. 1.Tolunoğulları: Mısır 2.İhşitler(Akşitler): Mısır 3.İdrisoğulları: Fas 4.Aglebiler:Tunus,Cezayir 5.Fatimiler:Mısır 6.Tahiroğulları:İran,Horasan 7.Saffariler:İran’ın Sistan bölgesi 8.Samanoğulları:Horasan,Maverunnehir 9.Büveyhoğulları:İran Büyük Selçuklu Devleti döneminde Türk Hükümdarları Abbasi halifelerine sahip çıkmışlar ve özellikle Şii Büveyhoğullarına karşı korumuşlardı. Büyük Selçuklu Devleti yıkılınca Abbasilerde en önemli destekçilerini kaybettiler. 1258 yılında Moğol Hükümdarı Hülagu Han Bağdat’ı ele geçirip Abbasilere son verdi. Moğolların elinden kurtulan Abbasi ailesine mensup kişiler Mısır’a kaçtılar ve orada Memlukların egemenliğinde halifeliklerini devam ettirdiler. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır’ alınca halifelik Türklere geçmiş oldu. Abbasi halifeliği de tamamen sona erdi. Yukarıdaki konulardan da anlaşıldığı gibi Emeviler döneminde çok kötü olan ve sürekli savaşlar yapılan Türk –Arap ilişkileri Abbasilerle birlikte düzelmeye başlamıştı.Abbasilerin Arapçılık politikası yapmamaları,Türklere değer vermeleri bunda büyük bir etken olmuştur. Özellikle Talas savaşı Türk-Arap ilişkilerinin düzelmesinde bir dönüm noktası olmuştur. TALAS SAVAŞI (751 ) 7. Yüzyılda Türklerin Orta Asya’ da ki etkinlikleri azalmıştı.Göktürk Devleti Çinliler tarafından yıkılmış ve Çinliler bütün Orta Asya’ya hakim olmuşlardı. Doğudan gelen Çinliler ile Batıdan gelen Müslüman Araplar Orta Asya da karşı karşıya geldiler. Çinliler ve Araplar arasındaki bu mücadele Türklerin de kaderini etkiliyordu. Türkler bu savaşta Araplara destek verdiler ve Talas savaşını Arapların kazanmasını sağladılar. Talas savaşı sonucunda; a.Türk-Arap ilişkileri düzeldi. b.İslam Dini Türkler arasında hızla yayılmaya başladı.( İlk Müslüman olan Türk boyları ,Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleridir.) c. Çinlilerin orta Asya da ki Egemenlikleri sona erdi. İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ İslam kültür ve medeniyeti deyince bunu sadece Araplara veya diğer Müslümanlar ait bir kültür ve medeniyet olarak düşünmek yanlış olur. İslam medeniyeti içerisinde bir çok medeniyetin katkısı vardır. Fetihler yolu ile Müslümanlar,İran, Hint, Yunan,Helen, Mısır, Süryani, Bizans gibi köklü ve zengin medeniyetlerle karşılaşmışlardı. Bütün bu medeniyetlerden birçok yeni kavram öğrenen Müslümanlar bunlara yenisini katarak daha güçlü bir medeniyetin oluşumunu( İslam Medeniyeti) sağladılar. Bütün bunlar bize İslam medeniyeti içerisinde birçok medeniyetin etkisi olduğunu göstermektedir. Türkler İslam medeniyetini Cihan Şumul bir hale ( bütün dünya da etkili, uluslar arası boyutta) getirmişlerdir. İslam medeniyetinin başlıca unsurları şunlardır. A. DEVLET YÖNETİMİ İslam Devleti’nin devlet teşkilat yapısı ilk defa Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur.Yine ilk devlet hazinesi olan ( Beytül Mal ) Hz. Ömer döneminde oluşturulan bir diğer teşkilat yapısıdır. Emevilerle birlikte İslam Devleti’nin sınırları çok genişlediği için ülke eyaletlere bölündü. Abbasilerle birlikte devlet yönetimine “Vezirlik, Divan” gibi teşkilatlar da eklenmiştir. Divan da devlet işleri görüşülüp karara varılıyordu. Divan değişik bölümlerden oluşuyordu.Her bölüm kendisine ait işlerle ilgilenirdi. İslam Devleti’nin ilk başkenti Medine idi.Hz.Ali döneminde Kufe başkent oldu.Emeviler döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bağdat başkent oldu. - 20- İlk adli teşkilat yapısı yine Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur. Dini ve hukuki sorunlar mahkemelerde tarafından karara bağlanırdı. Dini ve hukuki sorunlar İslam fıkhına göre karara bağlanırdı. “Kadılar “ B. ORDU İslam’ın ilk yıllarında düzenli bir ordu yoktu .Eli silah tutan herkez asker sayılırdı.İslam Devleti’nin büyümesi ile beraber düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu. İlk düzenli İslam ordusu da yine Hz. Ömer döneminde oluşturuldu. HZ. Osman döneminde Şam valisi Muaviye tarafından İlk İslam donanması kuruldu.İslam Devleti’nin önemli merkezlerinde sürekli ordu bulundurmak ülk güvenliği açısından zorunlu idi. Bunun için ülkenin değişik yerlerinde ordugahlar(orduşehir) kuruldu. Abbasilerle birlikte İslam Ordularında Türklerin etkinliği artmaya başladı. Zamanla bütün askeri işler Türklerin eline geçti. Türkler İslam dinine ilk önce askeri açıdan hizmet ettiler. C.SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT: Emeviler döneminde İslam Devletinde yaşayana halk dört ayrı sınıfa ayrılmıştı. Bunlar: a.Müslüman Araplar b. Arap olmayan Müslümanlar c. Müslüman olmayanlar( Gayr-i Müslimler,Hıristiyanlar,Yahudiler) d. Köleler Abbasilerle birlikte bu sınıflaşma üçe inmiş ,Müslümanlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır. İslam Devleti’nin devlet hazinesine ‘ Beytül Mal ‘ deniyordu. Beytül Mal’ın başlıca gelir kaynakları şunlardı. a. Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir toprak vergisine denir. b. Haraç ve Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine haraç , sağlıklı gayri müslim erkeklerden askerlik karşılığı alınan vergiye de cizye deniyordu. c. Zekat ve sadaka: Müslümanlar zekat ve sadakayı devlete veriyordu. Devlet bu zekat ve sadakayı ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu. d. Ganimet . Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesine aitti. e.Diğer gelirler : Vergi, gümrük,maden,tuz vb.... İslam Devletin de ilk para Emevi halifesi Addulmelik döneminde basılmıştı. Altın paraya dinar ,gümüş paraya dirhem deniyordu. Ç. YAZI DİL VE EDEBİYAT Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi. İslam dininin yayılması ve yapılan fetihler sonucunda Arapça, bütün İslam dünyasının ortak bir dili haline geldi.Arapça’nın ortak bir dil durumuna gelmesinde,Arapça’nın Kuran dili olması ve ibadetlerin Arapça olarak yapılmasının büyük bir önemi vardı.-Emevi halifesi Abdulmelik zamanında Arapça devletin Resmi dili haline getirildi. Zamanla Arapça daha da gelişerek bilim ve edebiyat dili haline geldi.Arap olmayan Müslümanlarda bilimsel eserlerinin Arapça olarak yazmaya başladılar. Okullarda Arapça eğitim yaygınlaştı. Türklerde Arapça dan oldukça fazla etkilenmişlerdir.İslam dinine girişle birlikte Arap alfabesi kabul edilmiş,Arapça dan birçok kelime Türkçe’ye girmiştir. İslam öncesinde Araplarda yazılı bir edebiyat yoktu.Şiir ve güzel söz söyleme( Belegat ) sanatları gelişmişti. Bu durum daha sonra da devam etmiştir.Arap edebiyatının gelişmesinde Peygamberimizin hayatını anlatan ( siyer ) ve savaşlarını anlatan ( megazi ) adlı eserlerin büyük önemi vardır. D. BİLİM İslam Dünyasında bilimsel alanda ilk gelişmeler Emevilerle birlikte başladı. Bu dönemde İran,Hint, Süryani,,Yunan dillerinden birçok eser Arapça’ya tercüme edildi. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde da ha yoğunlaştı.Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait önemli bilgiler İslam Dünyasına giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de katarak yeni ve daha gelişmiş bir bilim ortaya çıkarıyorlardı. İslam Dünyasından bilimsel faaliyet konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne çıkmışlar ve başı çekmişlerdir.Başta Bağdat ve Kurtuba şehirleri olmak üzere İslam Dünyasının birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler ( üniversite) açılmıştı. 8. Yüzyıl ile 12. yüzyıllar arasında dünyada bilimsel faaliyet alanında İslam dünyası bir numara olma özelliği taşımıştır. Avrupalılar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan öğrendikleri sayesinde kurmuşlardır.Avrupa da meydana gelen rönesans ve reform hareketlerinde İslam medeniyetinin büyük bir katkısı vardır. Türklerde İslam medeniyetinin gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlardır. İslam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayrılmıştı. Bunlar: 1.İslami Bilimler a.Tefsir:Kuran ayetlerini açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır. Kuran’ı açıklayan kişilere de (Müfessir) denir. Tefsir alanında ortaya konan başlıca önemli bilim adamları şunlardır; 1.Taberi 2. Zemahşeri 3.İbn’ül Arabi 4. Fahruddin Razi 5. İbn-i Kesir b.Kıraat: Kuran-ı Kerim’in doğru okunması öğreten ve açıklayan bilim dalıdır. c. Fıkıh: İslam Hukukuna denir. İslam hukuk bilginlerine de ( fakih ) denir. Fakihlerin verdikleri kararlara da (Fetva ) denir. Mahkemelerde görülen davalar,devlet işleri hep fetvalara göre uygulanırdı. Fıkıh alanında önemli çalışmalar yapan başlıca önemli fakihler şunlardır: 1. Ebu Hanife 2. İmam Malik 3. İmam Şafii 4. İbn-i Hanbel - 21- d.Kelam: İman ve inanç esaslarını delileri ile birlikte açıklayan bilim dalıdır. Kelam konusunda en önemli isimler İmam El Gazali ve İbnül Arabi ‘dir. e.Hadis; Peygamberimizin sözlerini, kaynakları ile beraber ortaya sunan bilim dalıdır.Hadis bilimi peygamberimize ait sözleri kaynaklarına inerek araştırır, toplar , yanlış ve doğruları birbirinden ayırmak için çalışır. Hadis Müslümanların Kuran-ı Kerim’den sonra başvurdukları ikinci önemli kaynaktır. Hadis bilimi konusunda çalışmlar yapan başlıca bilginler şunlardır. 1.İmam Buhari 2.İmam Tirmizi 3. İmam Müslim 4.Malik bin Enes 2.Akli ( pozitif ) Bilimler Tıp,matematik, astronomi, kimya, felsefe tarih, coğrafya gibi bilim dallarına denir. Müslümanlar özellikle halife Harun Reşid ve Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi öğrenmişler ve bu bilgileri geliştirmişlerdi. Bu dönemde İslam Dünyası Bilim alanında oldukça ileri gitmiş ve her alanda birçok bilim adamı yetişmiştir. Akli bilimlerde yetişen başlıca önemli bilim adamları şunlardır: 1.Tıp:Ebu Bekir er-Razi , İbn-i Sina 2.Matematik: Harezmi , İbn-i Cemşid, Biruni , Ömer Hayyam. 3.Kimya: Cebir bin Hayyan, El-Maksidi 4.Felsefe : Farabi, El- Kindi. 5.Astronomi : El- Battani, Ali Kuşçu. 6.Tarih : Mesudi, Taberi, İbn-i Haldun. 7.Coğrafya : İbn-i Batuta, İbn-i Havkal. E. EĞİTİM-ÖĞRETİM İslam dini eğitime, bilgiye çok büyük önem veriyordu. Kuran’ın ilk ayetinin “oku” olması , ve diğer pek çok ayet ve peygamberimizin hadisleri bu konuyu açıkça göstermektedir.Eğitim-öğretim alanında en büyük gelişme Abbasiler döneminde oldu. Camiler eğitim-öğretim çalışmalarında yetersiz kalınca bunların yanına okullar açılmaya başlandı. Halife Me’mun zamanında Bağdat’ta ( Beyt ül Hikme ) adında ilk yüksek öğrenim kurumu açıldı. X. yüzyılda ilk medreseler açılmaya başlandı. İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alparslan’ın veziri Nizamü’l- Mülk tarafından Bağdat kurulan bu medreseye kurucusundan dolayı “ Nizamiye medreseleri” adı verilmiştir. Nizamiye medreseleri örnek alınarak İslam Dünyasının birçok yerinde yeni medreseler açılmıştır. F. SANAT İslam Dinini yaymak için yapılan fetihler aynı zamanda İslam sanatının gelişmesini de sağlamıştır. Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlayışı İslam sanatını da etkiliyordu. Bunun sonucunda farklı sanat anlayışlarından oluşan yeni ve daha gelişmiş bir İslam sanatı ortaya çıkmış oldu. İslam sanatında en büyük gelişme mimari alanda olmuştur.İslam Devleti’nin her yerine camiler ,medreseler,köprüler ,hanlar, kervansaraylar yapılmıştır.mimari eserlerde kubbe ve kemer kavramları Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullanılmaya başlandı.Camilerde mihrap,minare ve şadırvan gibi yapılar ilk olarak Emeviler zamanında kullanılmaya başlanmıştır. İslam sanatında gelişen belli başlı sanat dalları şunlardır: 1.Mimari 2.Minyatür 3. Hat ( Güzel yazı ) 4. Tezhip 5. Oymacılık 6. Kakmacılık 7.Sedef işlemeciliği 8.Çinicilik. TÜRK DÜNYASI- 1 (X-XIII YÜZYILLAR ARASI) 1.Türklerin İslam Dinine Girmeleri Hz. Osman döneminde başlayan Türk-Arap ilişkileri özellikle Emeviler döneminde olumsuz bir yön izliyordu.Emevilerin Arapçılık politikaları bunda çok etkili oluyordu.Emeviler döneminde İslamiyet Türkler arasında fazla yayılmıyordu.Abbasilerle birlikte Türk-Arap ilişkileri düzelmeye başladı.Halife Me’mun ve Mutasim döneminde başlayan bu olumlu gelişme sonucunda ,Türkler arasında İslam dini hızlı yayılmaya başladı.Türkler kitleler halinde İslam Dinine girmeye başladılar. Özellikle 751 yılında yapılan Talas savaşı bu olumlu gelişmede önemli bir etkiye sahiptir. ( Talas savaşı daha önce açıklanmıştı.) Türklerin İslam Dinine hızla girmelerinde eski Türk dininde yer alan Gök-Tanrı inancı,cennet-cehennem kavramları, kurban kesme, cihat düşüncesi gibi benzer olguların olması etkili olmuştur. İlk Müslüman olan Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerini daha sonra Oğuz Türkleri takip etmiş , Oğuz Türklerinin İslam dinine girişleri ile Türklerin İslam Dünyasındaki etkinlikleri artmaya başlamıştır.( Oğuz Türkleri İslam dinine girdikten sonra Türkmen adını almışlardır.) - 22- 2.Türklerin İslam Dinine Hizmetleri a) b) c) İslamiyet daha geniş bir alana yayıldı. Türkler İslam Dünyasının koruyuculuğunu samimi bir şekilde üstlendiler. ( Bizans ve haçlı saldırılarına karşı ) İslam medeniyetinin gelişip yaygınlaşmasında etkili oldular. ( İslam Medeniyetinin gelişiminde Türk bilim adamlarının da önemli bir rolü vardır. İbn-i Sina, Biruni, Harezmi, Farabi Vb..) d) İslamiyet’in yayılmasında da etkili oldular ve İslamiyeti geniş bölgelere yaydılar. (Pakistan,Hindistan,Bangladeş,Afganistan,Balkanlar) e) Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar. Görüldüğü gibi Türkler İslam Dinine girişle birlikte başta askeri olmak üzere kültür ,sanat ve bilim alanında çok büyük katkılarda bulunmuşlardır. İslam Medeniyetinin dünya çapında etki göstermesinde en büyük pay Türklere aittir. NOT 1 : İslamiyet Türklerin milli karakterlerini korumalarını sağlamıştır.Hıristiyan ya da Budist olan Türkler zamanla benliklerini kaybettikleri halde ,Müslüman Türkler , Türk olma özelliğini korumuşlardır. ( Hatta Türk ve İslam kelimeleri ayrılmaz bir bütün olarak kabul edilmiştir. Müslüman Türkler, Müslüman olmayan Türkleri ,Türk olarak kabul etmemişlerdir.) NOT 2 : Müslüman Türklerin kurduğu ilk devlet Tolunoğulları, İslamiyeti sonradan resmi din olarak kabul eden ilk Türk Devletleri de İdil ( Volga ) Bulgarları ve Karahanlılardır. TÜRK –İSLAM DEVLETLERİ 1.TOLUNOĞULLARI Mısır’da kurulan ilk Müslüman-Türk Devletidir. Kurucusu Tolunoğlu Ahmet ‘tir. 2.İHŞİDİLER ( AKŞİTLER ) Mısır’da kurulan ikinci Müslüman –Türk Devletidir. Kurucusu Ferganalı Ebu Bekir Mehmet’tir. NOT: Her iki devlette yöneticileri ve askerleri Türk olmasına karşın halkı Arap olan devletlerdir. Bu yüzden uzun süre yaşayamamış ve yıkılmışlardır. 3.KARAHANLILAR (840 – 1212 ) İlk Müslüman-Türk Devletidir. Karluk,Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından kurulmuştur. Kurucusu Bilge Kül Kadir Han’dır. Karahanlılar hükümdarları Satuk Buğra Han zamanında İslam dinini benimsemişlerdir. Karahanlılar en güçlü dönemlerini Yusuf Kadir Han zamanında yaşamıştır. Karahanlı Devleti daha sonra batı ve doğu olmak üzere ikiye ayrılmış, Doğu Karahanlılara Karahitaylar, Batı Karahanlılara da Harzemşahlar son vermiştir. NOT 1 : Karahanlı Devletine bu ismin verilme nedeni, hükümdar ünvanları arasında kara ( kuvvetli ) sıfatına çok rastlanmasındandır. NOT 2 : Karahanlı Devleti Türklerin yoğunlukta olduğu bir coğrafyada ( Türkistan=Orta Asya ) kurulduğu için, Türk dili ve Türk Kültürüne büyük önem vermiş; Karahanlılar döneminde Türk dili ve Türk kültürü açısından çok önemli eserler yazılmıştır. ( Birçok Türk Devletinde Arapça ve Farsça’nın büyük bir etkinliği varken Karahanlılar Türk diline ve Türk Kültürüne büyük önem vermişlerdir. 4. GAZNELİLER (962- 1187 ) Bugünkü Pakistan,Hindistan, Afganistan bölgesinde kurulmuş bir Türk Devletidir. Kurucusu Alp Tigin’dir. Alp Tigin başlangıçta Samanoğuları Devleti’nin bir komutanı iken Samanoğulları ile arası açılınca bir grup Türk askeri ile Gazne şehrine gelmiş ve burada Gazneliler Devletini kurmuştur. Ganzeliler Sebük Tigin zamanında güçlendiler.Sebük Tigin’den sonra hükümdar olan Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) zamanında Gazneliler Devleti en güçlü dönemini yaşadı .Sultan Mahmut Hindistan üzerine onyedi defa sefer yaptı. Sultan Mahmut’un Hindistan ile bu kadar çok ilgilenmesinin sebebi, İslam Dinini bu ülkeye yaymak ve bu ülkenin zenginliklerini ele geçirmekti. Sultan Mahmut’un ölümünden sonra Devletin başına Sultan Mesut geçti. Sultan Mesut zamanında Selçuklu-Gazneli mücadelesi artamaya başladı. İki Türk Devleti 1040 yılında Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Dandanakan savaşını Büyük Selçuklu Devleti kazandı. Bu savaşta yenilen Gazneliler bir daha kendilerini toparlayamadılar.1187 yılında Gurlular tarafından yıkıldılar.( Gurlular Afganistan’ın yerli halkıdır.) NOT 1 : Tarihte Sultan ünvanını ilk kullanan Türk hükümdarı Sultan Mahmut olmuştur. NOT 2 : Gazneli Devleti kurulduğu bölgede Türklerin yoğunluğu fazla değildi. Bu devlette türkler daha çok yönetim ve askeri alanda ağırlıklarını hissettirmişlerdir. Halkın büyük bir bölümü Türk değildi. Bu durum devletin çabuk yıkılmasında önemli rol oynamıştır. NOT 3 : Bugünkü Pakistan’ın oluşumunda ve Hindistan’da İslamiyetin yayılmasında en büyük pay Gazneli Devletine aittir. 5.BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ OĞUZLAR ( TÜRKMENLER ) : Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türkleridir. Türklerin en büyük boyu olan Oğuzlar, Türk tarihinde çok büyük rol almış birçok devletin kurucusu olmuşlardır. ( Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti , Harzemşahlar , Karakoyunlular, Akkoyunlular , Anadolu Beylikleri, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Oğuz Türkleri tarafından kurulmuş Türk Devletleridir. ) Oğuz Türkleri OĞUZ KAĞAN DESTANI na dayanarak 24 ayrı kola ayrılır.Bu destana göre Oğuzlar,Oğuz Kağan ın altı oğlundan türemişlerdir. - 23- OĞUZ KAĞAN 1. ÜÇOKLAR DENİZHAN - DAĞHAN IĞDIR SALUR BÜĞDÜZ ALAYUNTLU YİVA EYMÜR KINIK YÜREĞİR 2. BOZOKLAR GÖKHAN BAYINDIR ÇAVULDUR ÇEPNİ BEÇENE YILDIZHAN - AYHAN AVŞAR YAZIR BEĞDİLİ DODURGA KARGIN DÖĞER KIZIK YAPARLI GÜNHAN KAYI BAYAT ALKAEVLİ KARAEVLİ Oniki Üçok oniki Bozok olmak üzere toplam yirmidört Oğuz Boyu vardır. Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türklerinin Üçok koluna mensup olan “KINIK” lar tarafından kurulmuştur. NOT: Osmanlı Devleti’ni kuranlar da Oğuz Türklerinden “KAYI” boyudur. Tarihte Uz, Guz,Tork gibi isimler alan Oğuzlar İslam Dinine girdikten sonra “Türkmen “ adını almışlardır. Oğuz kelimesinin kökeni Ok+Uz ‘dur. Okuz boylar anlamına gelmektedir. Yani Oğuz kelimesi boylar demektir. Başlangıçta Selenga ırmağı civarında yaşayan Oğuzlar, Göktürk Devletinin yıkılmasından sonra batıya göç ederek Aral gölü ve Hazar denizi arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Oğuz Türkleri bu bölgede Oğuz Yabgu Devletini kurmuşlardır. Oğuz Yabgu Devletinin komutanlarından olan Selçuk Bey Hükümdarla arası açılınca kendisini destekleyen askerleri ile ayrılarak Cent şehrine geldi.. Zamanla birçok Türk Boyu Selçuk Bey’in yönetimi altına girmişti. Bu şekilde Büyük Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmış oldu. Selçuk Bey ölünce yerine Arslan Bey geçti. Ancak Gazneli Mahmut Arslan Bey’i esir alınca yerine yeğenleri olan Tuğrul ve Çağrı Beyler geçti. TUĞRUL VE ÇAĞRI BEYLER Tuğrul ve Çağrı Beyler birlikte Büyük Selçuklu Devleti’ni yönetmeye başladılar. Büyük Selçuklu Devleti giderek güçlenip Horasan’ı ele geçirince Gazneli Devleti ile araları açıldı .İki taraf 1040 Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Dandanakan savaşını Büyük Selçuklular kazandı. Bu şekilde Selçuklu Devleti resmen kurulmuş oldu. Bu sıralarda Oğuz Türkleri bulundukları coğrafyaya sığmıyorlar, kendilerine yeni yurtlar arıyorlardı. Çağrı Bey komutasında ki küçük bir Türk birliği ilk defa Anadolu ‘ya akın yaptı. Bu akınlar keşif amacını taşıyordu. Anadolu tanımak ve burada kurulu olan Bizans Devleti!nin gücünü sınamak için yapılıyordu. Daha sonra Anadolu’ya Türk akınları artarak devam etti.Yapılan bir başka akında İbrahim Yinal ve Kutalmış komutasındaki Türk ordusu ile Bizans ordusu Erzurum yakınlarındaki Pasinler de karşı karşıya geldiler. 1048 yılında yapılan Pasinler savaşını Türk ordusu kazandı. NOT: Pasinler savaşı Türk ordusu ile Bizans ordusunun kaşı karşıya geldiği ilk savaştır. Bu tarihlerde Abbasi halifesinin gücü azalmış, Şii Büveyhoğullarının baskısı altına girmişti. Zor durumda kalan Abbasi halifesi Tuğrul Bey’den yardım istedi.Tuğrul Bey Halifenin isteğini kabul etti.Bağdat’a giren Tuğrul Bey halifeyi Büveyhoğullarından kurtardı.Bundan sonra Abbasi halifeleri Büyük Selçuklu Devleti’nin koruması altına girmiş oldu. İslam Dünyasında siyasi ve askeri güç tamamen Türklerin eline geçmiş oldu. Abbasi halifelerinin sadece dini nitelikleri kaldı. ALPARSLAN Tuğrul Bey ölünce yerine Çağrı Bey’in oğlu olan Alparslan geçti. Sultan Alparslan döneminin en önemli olayı Malazgirt savaşıdır. Türklerin Anadolu ‘ya akınları giderek şiddetlenince Bizans İmparatoru Romanos Diogenes büyük bir ordu ile harekete geçti. Bizans ordusunun Doğu Anadolu’ya doğru harekete geçtiğini duyan Alparslan ordusu ile hemen Doğu Anadolu’ya yöneldi.İki taraf 1071 yılında Malazgirt’te karşı karşıya geldiler. Malazgirt savaşını Türk ordusu kazandı. Malazgirt savaşı Türk tarihinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bu savaşın sonucunda: a.Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu. b.Anadolu Türklerin yeni yurdu haline geldi. c.1071 tarihi, Türkiye tarihinin de başlangıcı oldu. d.İslam Dünyası üzerindeki Bizans tehlikesi son buldu. e. Bizans’ın kışkırtmaları sonucu haçlı seferleri başladı. MELİKŞAH Alparslan’ın ölümünden sonra yerine oğlu Melikşah geçti. Büyük Selçuklu Devleti ,Melikşah zamanında en güçlü dönemini yaşadı. Babası Alparslan döneminde vezir olan Nizamül-Mülk, Melikşah döneminde de bu görevine devam etti. Melikşah döneminin en önemli iç olayı,Hasan Sabbah’ın siyasi amaçları için başlatmış olduğu Batınilik hareketidir. Bu hareketin amacı Büyük Selçuklu Devletini içeriden yıkmaktı. Batınilik hareketine karşı çok iyi mücadele eden vezir Nizamül- Mülk bir suikastte öldürüldü. Nizamül-Mülk : Büyük selçuklu Devleti tarihinde önemli bir role sahip olan devlet adamıdır. Batınilik hareketine karşı çok iyi mücadele yapmıştır. Sünni İslam anlayışını korumak ve güçlendirmek için, ülkenin birçok yerinde medreseler yaptırmıştır. Bu medreselere Nizamiye medreseleri denir. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİNİN YIKILIŞI Sultan Melikşah’ın ölümüden sonra yerine önce Berkyaruk sonra da Sencer ( Sancar ) geçti. Sultan Sencer Büyük Selçuklu Devletinin son büyük hükümdarı oldu. Karahitaylarla yapılan ( Katvan ) savaşında yenilince Ülke dağılmaya başladı. Sultan Sencer’in ölümüyle de Büyük Selçuklu Devleti parçalandı. - 24- Büyük Selçuklu Devletinin yıkılma sebebleri şunlardır: 1.Hanedan üyeleri arasındaki taht kavgaları. 2.Sultan’ın erkek çocuklarını ( Melik ) yetiştiren Atabeylerin gittikleri eyaletlerde merkezi otoriteden ayrılıp ,bağımsız olma istekleri. 3.Batinilerin çalışmaları. 4.Oğuzların devletle aralarının açılması. 5.Abbasi halifelerinin Selçuklu etkinliğinden kurtulma istekleri. 6.Şii Fatimilerin çalışmaları. 7.Haçlı seferleri. Bütün bu sebebler yüzünden parçalanan Büyük Selçuklu Devleti üzerinde birçok yeni devlet kuruldu. Bunlar: 1.Horasan Selçukluları 2.Anadolu Selçukluları. 3.Kirman Selçukluları. 4.Suriye Selçukluları. ATABEYLİKLER: Sultan’ın erkek çocuklarını ( Melik ) yetiştiren bilgili, tecrübeli devlet adamlarına denir. Atabeyler gittikleri eyaletlerde merkezi otoritenin zayıflamasından yararlanarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kendilerine bağlı küçük atabeylikler kurdular. Bunların en önemlileri şunlardır : 1.Musul Atabeyliği. 2.Erbil Atabeyliği. 3.Şam Atabeyliği. 4.Azerbaycan Atabeyliği. 5.Fars Atabeyliği. Büyük Selçuklu Devletinin Türk Tarihindeki Önemi Büyük Selçuklu Devleti Anadolu’nun fethedilip Türkleşmesini sağladılar. Haçlı saldırılarına karşı İslam Dünyasını korudular. İslam Kültür ve Medeniyetinin gelişmesine katkıda bulundular. Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar. HARZEMŞAHLAR (1097- 1231 ) Aral gölünün güneyindeki bölgeye Harezm denir. Bu bölgeyi idare eden kişilere de Harzemşah adı verilir. Harzemşahlar Devletinin kurucusu Atsız ‘dır. Bu devlet Sultan Alaeddin Muhammed döneminde en geniş sınırlarına ulaştı. Celaleddin Harzemşah döneminde Moğollarla yapılan savaşı kaybedilinince batıya yöneldiler ve Doğu Anadolu’ya geldiler. Bu sıralarda Anadolu ‘da Anadolu Selçuklu Devleti vardı. İki ülkenin bu bölgede hakimiyet mücadelesine giriştiler. Harzemşahlar il Anadolu Selçuklu Devleti arasında yapılan ( Yassıçemen ) savaşını Anadolu Selçuklu Devleti kazandı. C elaleddin Harzemşah’ın bir süre sonra ölümü ile bu devlet yıkıldı. NOT: Harzemşahlar 16 büyük Türk Devleti arasında yer almaktadır. EYYUBİLER (1174 – 1250 ) Haçlı saldırılarına karşı Mısır’da bulunana Fatimi Devleti Musul Atabeyinde yardım istedi. Musul atabeyi mısır’a yardım gönderdi. Yardıma giden ordunun komutanı Şirkuh ,yeğeni Selahaddin Eyyubi ile beraber Mısır’da Haçlıları yendiler. Bu zafer Selahaddin Eyyubi’ye büyük bir ün kazandırdı.Şirkuh’un ölümünden sonra ,Selahaddin Eyyubi Fatimi Devletini kontrolu altına aldı.Kısa sürede Filistin,Suriye,Mısır olmak üzere büyük bir devlet kurdu. Selahaddin Eyyubi’nin ölümü ile ülke parçalandı. Ordu komutanlarından Aybey Mısır ‘da idareyi ele geçirdi ve Memluklar Devletini kurdu. MEMLUKLAR Eyyubi Devletini Türk komutanlarından biri de Aybey’di. Eyyubi Devleti parçalanınca Aybey Mısır’da Memluklu Devletini kurdu. Memluklar hem haçlılarla hem de Moğollarla başarılı savaşlar yaptılar. Fatih zamanında Memluklu Devleti ile Osmanlı Devletinin arası açıldı .Yavuz Sultan Selim Memluklerle ( Mercidabık-1516 ve Ridaniye- 1517 ) savaşlarını yaparak bu devlete son verdi. Mısır ve Suriye bölgesini ele geçiren Osmanlı Devleti aynı zamanda Memluklerin kontrolünde olan Abbasi halifeliğine de son verdiler ve halifelik Osmanlı Devletine yani Türklere geçmiş oldu. Aynı zamanda Mısır’da bulunana kutsal emanetler İstanbul’a getirildi. TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET 1.DEVLET YÖNETİMİ Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu. Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynene sürdüren bir devletti. Hükümdarlar da “kara” ünvanı kullanılıyordu. Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) olmuştur. - 25- Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı. Moğol hükümdarlarına “Kağan denirdi. Devlet işerinin görüşüldüğü ve karara bağlandığı yere de “Kurultay” adı verilirdi. Ordu komutanlarına ise “noyan” adı verilirdi. NOT: Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur. 2.ADALET İŞLERİ Türk-İslam Devletlerinde hukuk, Şeri ve Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı.Şeri hukuk ile ilgili davalara “kadı” bakardı.Örfi hukuk ile ilgili davalara bakan yüksek bir mahkeme vardı. Ordu içindeki anlaşmazlıklara “kadıasker”(kazasker) bakardı. 3. ORDU Türk Devletlerinde ordu sürekli olarak önemini korumuş bir kurumdu. Türk Devlet anlayışında ve Türk Milleti’nin kültüründe ordu kavramı her zaman için büyük önem taşımıştır. İslam öncesinde olduğu gibi , İslam sonrası da Türk Devletleri ‘nde ordu büyük önem taşımaya devam etti. Karahanlı Devleti’nde ordu çeşitli Türk boylarından oluşuyordu. (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.) Gazneliler Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi. Gazneliler Devleti’nin kuruluş itibari ile çok milletli bi,r yapıya sahipti. Bu durum orduda da kendini göstermişti. Gazneli ordusu birçok milletten oluşuyordu. Büyük Selçuklu Devleti’nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür. Büyük Selçuklu ordusu altı ayrı bölümden oluşuyordu. Bunlar : a. Gulaman-ı Saray : Çeşitli milletlerden toplanan kölelerin özel bir eğitimle saray için yetiştirilmesi ile oluşmuş askerlerdir. b. Hassa Askerleri: Çeşitli Türk boylarından oluşan atlı askeri birliklerdir. c. Melik ve Vali askerleri: Melikler ve valilerde savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan’ın ordusuna katılırdı. d. Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti’ne asker verirlerdi.( Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi) e. Türkmenler : Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan’ın ordusuna katılırlardı. f. Sipahiler : İkta ( toprak sahibi )olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı . bu bölümlere ‘ İkta’ denirdi. Bu toprakları işleyen çiftçiler ,devlete vermeleri gereken vergiyi “Sipahi”ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi. Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde “Tımar “adı verilmiştir. NOT : “İkta “ sistemi ilk defa Büyük Selçuklu Devleti Veziri olan “ Nizamül- Mülk “ tarafından uygulanmıştır. 4. DİN VE İNANIŞ Türkler İslam dinine girdikten sonra bu dinin liderliğini üstlenmişlerdi .İslam dinini geniş alanlara yaymak için fetih hareketlerine girişmişler ve Türkler sayesinde İslam dini çok geniş alanlara yayılmış ve bir dünya dini haline gelmiştir. Bugün ,Pakistan , Hindistan ,Afganistan, Balkanlar gibi coğrafyalarda İslam dininin yayılması Türkler sayesinde olmuştur. Türkler İslam dininin daha çok Sünni- Hanefi ekolünü benimsemişlerdir. ( Hanefi mezhebine Türk mezhebi de denmektedir. ) Sünni İslam anlayışı yaymak ve korumak için mücadele etmişlerdir. ( Nizamül- Mülk’ün açmış olduğu Nizamiye medreselerinin amacı Sünni İslam anlayışını korumak ve geliştirmekti.) Türkler arasında Sufilik ( Tasavvuf ) anlayışı da oldukça gelişmiştir. Sufilik hareketi sonucunda birçok tarikat ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları ; Rifailik, Kadirilik, Kübrevilik, Yesevilik, Ekberilik tir. Bunlardan Yeseviliğin kurucusu bir Türk – İslam alimi olan Hoca Ahmet Yesevi ‘dir. Hoca Ahmet Yesevi İslam Dini nin Türkistan’da ( Orta Asya ) yayılmasında çok önemli bir role sahiptir. Bugün dahi Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi ,bütün Türk boyları tarafından kutsal kabul edilmektedir. 5. EKONOMİK HAYAT Türk –İslam Devletlerinde ekonomik hayat Büyük Selçuklu Devleti zamanında büyük bir gelişme gösterdi. Ticaret yolları üzerine “Hanlar” ve “ kervansaraylar” inşa edildi. Türk –İslam Devletlerinde ülke toprakları yönetim bakımından dört ayrı bölüme ayrılmıştı. Bunlar; a.Has Toprakları: vergi gelirleri Sultan’a ait topraklardır. b. İkta Toprakları :Gelirleri, Hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara ,askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. ( İkta sahibi olan devlet adamı veya komutan belirli sayıda devlete asker yetiştirmek zorundaydı. ) c. Mülk Toprakları : Kişilere ait topraklardır. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir. e.Vakıf Toprakları : Okul, hastane gibi sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından bu kurumlara verilen topraklardır. Timur Devleti zamanında Tarım ve ticaretle uğraşanlardan alınan vergiye “tamga” adı verilmiştir. 6. DİL VE EDEBİYAT Karahanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe idi. Resmi yazılar Uygur alfabesi ile yazılıyordu. Karahanlı Devleti’nin bu milli kimliği sayesinde bu dönemde Türk kültürü oldukça gelişmiş ve Türk kültürü açısından çok önemli olan birçok eser yazılmıştır. Gaznelilerde ve Büyük Selçuklu Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi. Bu devletlerde bilim dili Arapça idi. Resmi dil olarak ta Farsça kullanılıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu . Bu dönemlerde Türk kültür tarihi için önem taşıyan belli başlı eserler şunlardır. a. Divan-ı Lügat-it Türk –Kaşgarlı Mahmut : Türkçe ‘nin zengin bir dil olfuğunu göstermek ve Araplara Türkçe öğretmek amaci ile yazılmış bir eserdir. b. Şehname- Firdevsi c. Divan-ı Hikmet- Hoca Ahmet Yesevi d. Edip Ahmet – Atabet’ül Hakayık - 26- e. Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig Moğollar kültür ve medeniyet alanında Türklerden önemli ölçüde etkilenmişlerdir. Bu dönemde Çağatay lehçesi bütün Orta Asya da etkinliğini arttırmıştı. Timur Devleti döneminin en ünlü yazar ve şairi “Ali Şir Nevai”dir. Ali Şir Nevai , Türkçe’nin Farsça dan üstün bir dil olduğunu göstermek amacı ile “Muhakemat el Lugateyn “ adlı bir eser yazmıştır. Babür Şah’ta Çağatay lehçesi ile şiirler yazmıştır. Özbek Hanlıklarından Hive Han’ı “Ebu’l Gazi Bahadır Han”ın yazmış olduğu “Secere-i Türki “ ve “ Secere-i terakkime “dönemin ünlü diğer eserleridir. 7. BİLİM Karahanlılar döneminde Türkistan’da bulunan Semerkant, Buhara, Kaşgar gibi şehirler öenmli bilim ve sanat merkezleri olmuştu. Büyük Selçuklu Devleti döneminde açılan Nizamül- Mülk medreseleri de İslam medeniyetinde büyük öneme sahiptir. Türk- İslam Devletlerinde yetişen önemli bilim adamlarından bazıları şunlardır; a.Farabi- Felsefe c. İbn-i Sina –Tıp e. Uluğ Bey- Astronomi b. Biruni – Matematik d. Barani- Trigonometri f. Ali Kuşcu- Astronomi 8. SANAT Türk –İslam Devletlerinde gelişen başlıca sanat dalları, çinicilik, minyatür, tezhip, ebru,süsleme,hat,oymacılık, kakmacılık ve mimaridir. TÜRK DÜNYASI- II ( XIII. – XIX. YÜZYIL) 1. MOĞOLLAR Orta Asya ‘nın doğusunda Türklerle komşu olarak yaşayan Moğollar, Türklerden ayrı bir millettir. Ancak aynı coğrafyada yaşamaları gereği aralarında uzun dönem siyasi, ticari, kültürel ilişkiler olmuştur. Bu ilişkiler sonucunda Türkler ve Moğollar birbirlerinin kültürlerini etkilemiş ve benzer noktalar oluşmuştur. Moğollar ,Türkler gibi birçok devletin kuruluşuna imza atan, teşkilatçı bir yapıya sahip değildi. Moğollar tarih sahnesine ilk defa asıl adı Temuçin olan Cengizhan döneminde ortaya çıkmıştır. Kısa sürede çok geniş sınırlara ulaşan bu devlet Cengizhan’ın ölümü ile dört ayrı parçaya ayrılmıştır. Bunlar: A. ALTINORDU-ALTINORDA DEVLETİ : Cengizhan’ın torunu Batuhan tarafından Karadeniz’in kuzeyinde kurulmuştur. Başkenti Saray şehri olan bu devletin sınırları Aral Gölünden Macaristan içlerine kadar uzanıyordu. Bu devlet Berkehan zamanında İslamiyeti kabul etmiş ve zamanla Türkleşmiştir. NOT 1: İslamiyeti kabul eden Moğollar zamanla Türkleşme özelliği gösterirken ,İslam dinine girmeyen Moğollar kendi milli özelliklerini korumuşlardır. Müslüman olan Moğollar yoğun Müslüman –Türk nüfusu içerisinde zamanla erimişlerdir. NOT 2: Moğolların kurmuş oldukları devletler tek başına Moğol karakteristiği oluşturmamakta ,bu devletler üzerinde Türk etkisi de gözükmektedir. Moğol Devletlerinde Türk etkisinin bulunmasında , bu devletler içerisindeki yoğun Türk nüfusunun yanında, Moğollara göre daha gelişmiş olan Türk Devlet geleneği ve Türk kültürünün de büyük etkisi vardır. Altınordu Devleti Toktamış Han zamanında Timur Devleti ile savaşmış ve Timur Altınordu Devleti ni yenmiştir. Timur’la yapılan bu savaş ülkeyi zor durumda bırakmış ve parçalanma sürecine girmiştir. Altınordu Devleti parçalanınca ortaya değişik isimlerde hanlıklar ortaya çıktı. Ancak tek başlarına güçlü birer devlet olamayan bu hanlıklar birer birer Ruslar tarafından ortadan kaldırıldı ve Karadenizin kuzeyinde Rus egemenliği başladı. NOT 3: Timur’un Altınordu Devleti’ni yenmesi Türk tarihi açısında büyük önem taşır. Bu savaşla gücünü kaybeden Altınordu Devleti parçalanmış bu durum en çok Rusların işine yaramıştır. Yani Timur Rusların güçlenmesi ve Türk dünyasının başına bela olması sürecini başlatmış oldu. Bilindiği gibi Timur bir başka Türk Devleti olan Osmanlı Devleti ile de savaşmış ve bu devleti de yenerek, Türklerin Avrupa da ilerlemesini geçici olarak durdurmuştur. Ancak bütün bu ibareler Timur’un Türk dünyasına düşman olduğu gibi bir kanıya varılmasını için yeterli değildir. Altınordu Devleti’nin parçalanması ile ortaya çıkan hanlıklar şunlardır. a. Kırım Hanlığı b. Kazan Hanlığı c.Kasım Hanlığı d. Ejderhan Hanlığı e. Küçüm Hanlığı f.Nogay Hanlığı B. İLHANLILAR Bu devlet Cengizhan’ın torunu Hulagu han tarafından İran ‘da kuruldu.Daha sonra Azerbaycan’ı ve Irak’ı ele geçirerek sınırlarını genişlettiler. Abbasi Devletine son verdiler. Ancak Memlukler İlhanlıları iki kez mağlup etmeyi başardı. İlhanlılar Gazan Mahmut Han zamanında İslamiyeti kabul ettiler. İslam dinine giren İlhanlılar zamanla Türkleşmeye başladılar. XIV. Yüzyılda yıkılan bu devlet üzerinde Celayirler Devleti kuruldu. C. ÇAĞATAYLILAR Cengizhan’ın oğlu Çağatay Han tarafından kuruldu. Kısa sürede orta Asya nın büyük bölümünü ele geçirdiler. İslamiyeti kabul eden Çağataylılar da hızla Türkleştiler. Çağatay Türkçesi , Moğolca’nın yerini aldı. Çağatay devletinde emirlik yapan Timur ,bu devletin zayıf durumunda yararlanarak kısa sürede Çağatay Devleti’nin yönetimini ele geçirdi. Çağatay devleti Timur Devleti haline dönüştü. - 27- D. KUBİLAY HANLIĞI Cengizhan’ın ölümünden sonra Çin bölgesinde kurulmuştur. Ancak Çin nüfusunun yoğunluğu onların sonunu hazırlamış ve bu devlet zamanla Çinlileşmiştir. 2. TİMUR DEVLETİ Çağatay Hanlığı yönetimini ele geçiren Timur ,kendi adına devleti yeniden kurdu. Ancak kendisi Cengizhan soyundan gelmediği için Çağatay Hanları soyundan gelen kişilerin hakan yaptı. Ancak esas güç yine de Timur’un elindeydi. NOT : Türk Devlet geleneğine göre devletin başına geçecek kişi kesinlikle hükümdar ailesi soyundan gelmelidir. Aksi halde halk tarafından yöneticiliği kabul görmez, itaat edilmezdi. Bu gelenek Timur’un yukarıda bahsi geçtiği gibi davranmasında rol oynamıştır. Timur kısa sürede devletin sınırlarını genişletti. İran,Irak, Doğu Anadolu ele geçirildi. Timur Devleti nin güçlenmesi ve batıya doğru genişlemesi, Anadolu da kurulmuş olan Osmanlı Devleti ile hakimiyet mücadelesine yol açtı. İki Türk Devleti karşı karşıya geldi .1402 yılında yapılan Ankara savaşını Timur kazandı. Bu savaş ile Osmanlı Devleti geçici olarak durakladı. Fetret devrine girdi. Timur’un ölümü ile devlet çocukları arasında paylaşıldı. Timur oğullarından ŞAHRUH devletin büyük bölümünde hakimiyeti ele geçirdi. Uluğ Bey ve Hüseyin Baykara döneminde Timur Devleti gücünü kaybederek yaşamaya devam etti. Hüseyin Baykara’nın ölümü ile Timur devleti Özbekler, Akkoyunlar ve Karakoyunlar tarafından yıkıldı. 3. ŞEYBANİLER Altınordu Devleti’nin kurucusu Batuhan’ın kardeşi Şeyban’ın soyundan gelen ve daha sonra Özbek adını alacak olan Türkler tarafından 13-14 yüzyılda Orta Asya ‘da kurulmuş bir devlettir. 4. SAFEVİLER Akkoyunlu Devleti ni yıkarak Tebriz şehrini ele geçiren Şah İsmail İran da Safevi Devletini kurdu. Kısa sürede devletin sınırlarını genişleten Şah İsmail Doğu Anadolu üzerinde hakimiyet kurmak isteyince Osmanlı Devleti ile arası açılmış ve iki devlet karşı karşıya gelmiştir. 1514 yılında iki devlet arasında yapılan Çaldıran savaşını Osmanlı Devleti kazandı . 1639 yılında iki ülke arasında yapılan Kasr-ı şirin Antlaşmasından sonra iki devlet arasında ciddi bir savaş olmadı. Safevi Devleti 18. yüzyılda sona erdi. NOT: Safevi Devleti İran coğrafyasında kurulmasından dolayı Fars kimliği etkisi altında kalmıştır. Özellikle Şii mezhebini benimsemeleri ,Sünni İslam anlayışındaki Osmanlı Devleti ile Şii Safevi Devleti ni karşı karşıya getirmiştir. NOT 2 : İran 20 yüzyılın başlarına kadar Türk soyundan gelen hanedanlar tarafından yönetilmiştir. Bugünde İran nüfusunun yaklaşık %40 ı nı Türkler oluşturmaktadır. İran Türkleri Türk dünyası içinde önemli bir konuma sahiptir. 5. BABÜRLER Timur hanedanı soyundan gelen Babür tarafından , bugünkü Afganistan,Pakistan ve Hindistan coğrafyasında kurulan bir devlettir.Bu devlet en güçlü dönemini Şah Cihan zamanında yaşamıştır. Babür Devleti 17. yüzyıla kadar devam etti. 1858 yılında Hindistan da egemenlik kuran İngilizler Babür Devletine son verdi. NOT 1: Babür Devleti onaltı büyük Türk Devleti arasına girmektedir. NOT 2: Babür Şah aynı zamanda edebi yönü ile de tanınan bir devlet adamıdır.Babürname adlı Türkçe yazılmış bir eseri mevcuttur. NOT 3 : Şah Cihan’ın ölen eşi Mümtaz Mahal’a yaptırdığı anıt mezar olan “Taç Mahal” dünyaca tanınan eserler arasındadır. 6. ÖZBEK HANLIKLARI Orta Asya yaşayan Özbek Türkleri XV: yüzyılda Harzem bölgesinde güçlü bir devlet kurmuşlardı. Ancak bu devlet zayıflayınca üç ayrı hanlığa ayrılmıştır. Bunlar: a. Hive Hanlığ b. Buhara Hanlığı c. Hokand Hanlığı 7. KAZAKLAR Özbekler ve Kırgızların karışımdan oluşan Kazak Türkleri üç cüz ( yüz ) olarak ayrılmışlardı. Bunlar; a. Ulu cüz b. Orta cüz c. Küçük cüz Her üç Kazak cüzüde ayrı ayrı devletler kurmuşlardı. Ancak Ruslar Orta Asya ya yayılınca üç Kazak cüzünüde kendi egemenliklerine bağladılar. Kazaklar 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Kazakistan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içerisinde en geniş sınırlara sahip olan Cumhuriyettir. 8. KIRGIZLAR En eski Türk boylarından biri olan Kırgızlar da önce Moğol, daha sonra Kalmuk ve 19. yüzyılda da Rusların egemenliği altına girdiler. 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Ülkemize en uzak ve toprakları en küçük Türk Cumhuriyetidir. NOT: Manas Destanı Kırgız Türklerine ait dünyaca ünlü bir destandır. 9. TÜRKMENLER ( OĞUZLAR ) Başlangıçta Moğollar ve Timur Devleti nin egemenliğinde yaşayan Türkmenler 1860-1884 yılları arasında bağımsız bir Türk Devleti olarak varlığını sürdürdü. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi. Bütün Türk Dünyasını işgal eden Ruslar Türkmenleri de kendi egemenliğine bağladı. Diğer Türk Cumhuriyetleri gibi 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlığını kazandı. - 28- NOT: Türkiye Türkleri ve Türkmenistan Türkleri aynı kökenden yani Oğuz Türklerinden gelmektedir. 10 .DOĞU TÜRKİSTAN Çağatay Devleti nin sınırları içerisinde yer alan Doğu Türkistan bölgesi , XVII. Yüzyılda Kaşgar, Yarkent ve Aksu gibi küçük hanlıklara ayrıldı. Bu durumu fırsat bilen Çinliler, Doğu Türkistan bölgesini işgal etmeye başladılar.. 1877 yılında da Doğu Türkistan Çin egemenliği altına girdi. Bölge de yaşayan Türkler sık sık ayaklansa da bağımsızlıklarını kazanamadılar. NOT 1 : Doğu Türkistan günümüzde de Çin işgali altındadır. NOT 2. Doğu Türkistan da çoğunlukla Uygur Türkleri yaşamaktadır. 11. AZERBAYCAN HANLIKLARI Azerbaycan bölgesi X. Yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti nin egemenliğine girdi. Daha sonra bu bölgeye , Harzemşahlar, Moğollar, İlhanlılar, Timur Devleti, Karakoyunlar, Akkoyunlar, Safeviler ve Osmanlı Devleti hakim oldu. Ancak Ruslar ve İranlılar birlikte hareket ederek Azerbaycan’ daki osmanlı egemenliğine son verdiler. Daha sonrada Azerbaycan kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı. (1828 Türkmençay Antlaşması ile İran ve Rusya Azerbaycan’ı paylaştılar ) Kuzey Azerbaycan’a Ruslar, güney Azerbaycan ‘a İran hakim oldu. 1991 yılında diğer Türk Cumhuriyetleri gibi Azerbaycan da bağımsızlığını kazandı. NOT 1 : Güney Azerbaycan günümüzde İran işgali altında olup bağımsızlığını kazanamamıştır. İran’da çok sayıda Türk yaşadığı daha öncede belirtilmişti. NOT 2: Azerbaycan Türkiye’ye en yakın Türk Cumhuriyetidir. Azerbaycan Türkiye için çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye- Azerbaycan yakınlaşması kaçınılmazdır ve zaruridir. Ancak Rusya-iran-Ermenistan üçlüsü Türkiye –Azerbaycan yakınlaşmasından rahatsız olmaktadırlar. TÜRKİYE TARİHİ (IX. – XIV. YÜZYIL ) 1.Anadolu’ya Türk Akınları : Çok eski çağlardan bu yana çeşitli Türk boyları zaman zaman Anadolu’ya akınlar yapmışlardı. Ancak Anadolu’ya ciddi manada ve yerleşmek amacı ile yapılan Türk Akınları Büyük selçuklu Devleti döneminde başlamıştır. 1015 yılında Çağrı Bey zamanında başlayan Anadolu ‘ya Türk akınları şiddetlenerek artmıştır. Tuğrul Bey döneminde Anadolu ‘nun fethi ile görevlendirilen “ Kutalmış “ ve “ İbrahim Yinal “ zamanında Bizans ile ilk savaş yapılmış ve bu savaş Türk ordusu tarafından kazanılmıştır. ( Pasinler Savaşı-1408 – İlk Bizans –Türk Savaşı) Sultan Alparslan döneminde de Türk akınları daha da şiddetlenerek artmıştır. Sultan Alparslan döneminde Türk tarihi açısından büyük önem taşıyan Malazgirt Meydan Savaşı yapılmıştır. 1071 yılında Bizans Devleti ile yapılan Malazgirt Savaşı nın kazanılması ile Anadolu’nun kapıları ( Bak oğlum, bu ahır kapısı dil ona göre!! ) Türklere açılmıştır. Sultan Alparslan Malazgirt Savaşını kazandıktan sonra Anadolu ‘nun fethi için bir grup Türk komutanı görevlendirmişti. Anadolu’nun fethi ile görevlendirilen bu komutanlar kısa sürede Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Türk komutanlar ele geçirdikleri yerlerde kendi adlarını taşıyan beylikler kurmuşlardır. Ancak bu beylikler tamamen bağımsız hareket edemiyorlardı .Büyük Selçuklu devletine bağlı idiler. 2. ANADOLU’DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ( BEYLİKLERİ ) A. DANİŞMENTLİLER Kurucusu : Danişment Gazi Kurulduğu Yer : Merkezi Sivas olmak üzere , Amasya,Tokat, Kayseri, Malatya bölgesinde kurulmuştur. Önemi: Anadolu’da kurulan ilk beylikler arasında en güçlüsü idi. Yıkılışı : Anadolu Seçluklu devleti tarafından yıkılmıştır. B. SALTUKLULAR Kurucusu . Ebul Kasım. Ancak en ünlü sultanları İzzettin Saltuk ‘tur. Beyliğe adını vermiştir. Kurulduğu Yer . Erzurum Önemi : Anadolu’da kurulan İlk Türk Beyliğidir.( 1072 ) Yıkılışı : Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır. C. MENGÜCEKLER Kurucusu : Mengücek Gazi Kurulduğu Yer : Erzincan, Kemah, Divriği. Beylik daha sonra Erzincan ve Divriği kolu olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Yıkılışı . Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır. D. ARTUKLULAR Artuk Bey’in oğulları tarafından Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulmuştur. Üç ayrı kola ayrılmıştır. Bunlar : d.1. Hasankeyf ( Hısn-ı keyfa ) Artukluları : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. d.2. Harput Artukluları : Elazığ’da kurulmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır. d.3. Mardin Artukluları : Mardin de kurulan Artukluların bu kolu en uzun süre yaşayan koldur. Karakoyunlar tarafından yıkılmıştır. Mardin Artuklular nın uzun yaşamasında Mardin Kalesinin savunmaya elverişli olmasının büyük bir etkisi vardır. - 29- E. SÖKMENLİLER ( AHLATŞAHLAR ) Kurucusu: Sökmen Bey Kurulduğu yer : Ahlat Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. F. DİLMAÇOĞULLARI Kurucusu : Dilmaç oğlu Mehmet Bey Kurulduğu Yer : Bitlis Yıkılışı . Akkoyunlar tarafından yıkılmıştır. G. İNALOĞULLARI Kurucusu : İnal Bey Kurulduğu Yer : Diyarbakır Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. H. ÇUBUKOĞULLARI Kurucusu : Çubuk Bey Kurulduğu Yer : Harput ( Elazığ ) Yıkılışı :Artuklular tarafından yıkılmıştır. I. İNANÇOĞULLARI Kurucusu:...... Kurulduğu Yer :Denizli Yıkılışı : Germiyanoğulları tarafından yıkılmıştır. İ. ÇAKA BEY İzmir ve çevresinde bir beylik kuran Çaka Bey bilinen ilk Türk denizcisidir. Kurduğu donanma ile Bizans’a saldırılar yapmış, Ege adalarının bir kısmını ele geçirmiştir. Çaka Bey Balkanlardaki Peçenek ve Kuman Türkleri ve Anadolu Selçuklu devleti ile anlaşarak Bizans’a karşı ortak bir saldırı planı yapmış ancak ,Bizans Devleti Çaka Bey’in bu planını farkederek , Çaka Bey ile Anadolu Selçuklu Devleti Sultan’ı I. Kılıçaslan’ın arasını açarak onu öldürtmüştür. TÜRKİYE ( ANADOLU ) SELÇUKLU DEVLETİ A- ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ'NİN KURULUŞU : 1­ SULEYMANŞAH DÖNEMİ (1075-1086) : Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey'e karşı saltanat savaşı veren Kutalmış'ın oğlu Süleymanşah'tır. Süleymanşah Alparslan'ın ölümü üzerine taht'a çıkan Melikşah'a isyan ederek Anadolu'ya geldi ve Anadolu'nun fethine girişti. Urfa civarına yerleşen Süleymanşah. önce Halep'i ele geçirdi. Daha sonra da Antakya'yı aldı. Bizans'ın içinde bulunduğu karışıklıklardan yararlanarak 1O75'te İznik’i alıp başkent yaptı. Süleymanşah, Devleti kurduktan sonra yavaş yavaş sınırlarını genişletmeye başladı ve bir süre sonra da Bizans'taki taht kavgalarına karıştı. Bu dönemde Selçuklular Üsküdar’a kadar bütün Bizans topraklarını ele geçirdiler. Selçukluların genişleme çabaları Bizans ile aralarının bozulmasına neden oldu. Bizans İmparatorluğu Türk ilerleyişini durdurmak ve zaman kazanmak amacıyla Süleymanşah ile bir anlaşma yaptılar. 1081 yılında yapılan Drakon Çayı Antlaşmasına (Maltepe-Dragos'un batısından Marmara'ya dökülen dere) göre; Drakon Çayı iki Devlet arasında sınır olacak, belli bir miktar para tazminat olarak Selçuklulara verilecek, Selçuklular Bizans topraklarına saldırmayacak. buna karşılık Bizans bütün Anadolu'yu Türklere bırakacaktı. Drakon Çayı Antlaşması ile batı sınırını güvenceye alan Süleymanşah, tüm Çukurova'yı kendine bağladı. Musul'u aldıktan sonra Halep’e geçti. 1O86'da Artuk Bey ile birlikte Büyük Selçuklu Ordusuna komuta eden Tutuşla yaptığı savaşı kaybetti. Kendisi de savaş sırasında öldü. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah. Süleymanşah'ın kendi yanına getirtti. Süleymanşah, Doğu Seferine çıkarken yerine İznik'te Ebul Kasım'ı bırakmıştı. Ebul Kasım'ın Büyük Selçuklu komutanı Bozan tarafından 1O86'da öldürülmesi üzerine yerine Ebul Gazi geçti. Ebul Gazi ülkeyi I.Kılıç Arslan Taht'a çıkıncaya kadar yönetti. yenilince daha doğuya çekilmek zorunda kaldı. Başkent Konya'ya taşındı. Kılıç Arslan Danişmentlilerle birleşerek Haçlılara ağır kayıplar verdirdi. Ancak Antakya'nın Haçlıların eline geçmesini engelleyemedi. 2-­ I. KILIÇ ARSLAN (1O92-1107) : Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın ölümü üzerine serbest kalan Süleymanşah'ın çocuklarından Kılıç Arslan taht kavgalarını fırsat bilerek Anadolu'ya geldi ve Devlet'in yönetimini Ebul Gazi'den geri aldı. Bozulmuş olan Türk bir­liğini yeniden sağladı. Bizanslıları Marmara sahillerinden uzaklaştırdı. Anadolu Selçukluları aleyhine genişlemeye baş­layan Çaka Beyliği'ni Bizans ile anlaşarak ortadan kaldırdı. Daha sonra Doğu seferine çıktı. Danişmentlilerin elindeki Malatya'yı kuşattı.B u kuşatma İznik'in Haçlıların eline geçmesi üzerine yarım kaldı. Kılıç Arslan İznik'i Haçlılardan alamadı ve Eskişehir dolaylarına çekildi. Burada da Haçlılara yenilince daha doğuya çekilmek zorunda kaldı.Başkent Konya'ya taşındı. Kılıç Arslan Danişmentlilerle birleşerek Haçlılara ağır kayıplar verdirdi. Ancak Antakya'nın Haçlıların eline geçmesini engelleyemedi.­ - 30- Kılıç Arslan Haçlı tehlikesini savuşturduktan sonra Bizans'la anlaşarak tekrar Danişmentliler üzerine yürüyüp Malatya'yı aldı. Irak Selçuklularının zayıflamasından da yarar­lanarak Musul'u ele geçirdi. 1107'de Büyük Selçuklular ile yaptığı savaşta yenilerek Habur Çayı'nda boğuldu. I. Kılıç Arslan'ın ölümü üzerine çocukları arasında taht kavgaları çıktı. Bu mücadeleden I. Mesut galip çıkarak Anadolu Selçuklularının başına geçti(1116). 3­ 1. MESUT (1116-1155) : I.Mesut başa geçtikten sonra Danişmentlilerle işbirliği yaparak düzeni yeniden sağladı. Bizanslıların ele geçirdiği toprakları geri aldı. 1140'da Danişmentli Mehmet Gazi ölünce bu Beyliği ele geçirmeye başladı. Kastamonu. Kayseri. Çankırı ve Ankara'yı aldı. Böylece Anadolu Türk Birliğini gerçekleş­tirdi Mesut 1147'de Alman ve Fransızların önderliğindeki Haçlıları bozguna uğrattı. Tarsus ve çevresindeki Ermenileri kendine bağladı. I.Mesut 1155'te ölünce yerine oğlu II.Kılıç Arslan geçti 4­- II.KILIÇ ARSLAN (1155-1192) I.Mesut ölmeden önce ülkeyi üç oğlu arasında paylaştır­mış yerine de II. Kılıç Arslan'ı seçmişti. Ancak I.Mesut'un ölümünden sonra çocukları arasında saltanat kavgası çıktı. Bu savaştan II. Kılıç Arslan galip çıkarak Taht'ı ele geçirdi I.Kılıç Arslan başa geçer geçmez karışıklıklara son ve­rerek Musul'u. Ermenileri ve Danişmentlileri yeniden kendisine bağladı. *****MİRYAKEFALON SAVAŞI (1176)***** II.Kılıç Arslan'ın giderek güçlenmesinden çekinen Bizans İmparatoru Manuel. Macar. Peçenek ve Sırplardan yardım alarak Türkleri Anadolu'dan atmak amacıyla harekete geçti. II.Kılıç Arslan. Bizans Ordusunu Isparta'nın Gelendost-Kumdanlı (Miryakefalon) bölgesinde büyük bir bozguna uğrattı. Bizans İmparatoru Manuel Batı Anadolu'daki savunma hatlarını kaldırmak ve tazminat ödemek koşulu ile İstanbul'a dönebildi Bu savaştan sonra Anadolu'da Türk egemenliği kesinleşti. Bizans'ın Anadolu'yu Türklerden kurtarma ve geri alma ümitle­ri tamamen ortadan kalktı. Bundan sonra Bizanslılar savunmaya geçerek ellerindeki toprakları korumaya çalıştılar Miryakefalon Savaşı'ndan sonra Bizans ve Avrupa Anadolu için 'Turkia'. ismini kullanmaya başladılar II. Kılıç Arslan Bizans'ı 1176'da yendikten sonra Daniş­mentlilere son verdi (1178). II.Kılıç Arslan ölmeden önce ülkeyi Türk Töresi gereği 11 oğlu arasında paylaştırdı. Ancak oğullarının saltanat kav­gasına girişmeleri üzerine ikinci kez Taht’a çıktı. Bu sırada Anadolu'ya girmeye başlayan III.Haçlılara karşı önlemler al­maya çalıştı(1190). Alman İmparatoru Frederik Barbaros komu­tasındaki Haçlılarla savaşırken 1192'de öldü. Yerine oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev geçti II.Kılıç Arslan zamanında Venedikliler ve Kıbrıs Kral­lığı ile ticari anlaşmalar imzalandı. Ticaret yolları güven­ceye alındı. Büyük ''Kervansaraylar'' yapıldı. Anadolu Selçuklu Devleti'nde ilk altın para bastırıldı. B-­ ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİNİN YÜKSELİŞ DÖNEMİ 1­- I. GIYASEDDİN KEYHÜSREV (1192-1196) Taht'a çıkar çıkmaz ülkede birliği sağlayıp Devleti tek­rar güçlendiren Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Anadolu Selçukluları denizcilikle ve deniz ticareti ile uğraşmaya baş­ladılar. I. Keyhüsrev ülkede siyasal birliği sağlama mücadelesi sırasında kardeşi II. Rükneddin Süleymanşah tarafından taht'tan indirildi(1196) 2­ II. RÜKNEDDİN SÜLEYMANŞAH (1196-1204) II.Rükneddin Süleymanşah kardeşlerini kendine bağladık­tan sonra Bizans'ı vergiye bağladı. Saltuklu Beyliğine son verdi. Ermenileri. Mengücekoğullarını. Artukluları ve Eyyubi­leri Anadolu Selçuklularına bağladı. Böylece Anadolu Türk birliği sağlanmış oldu. II. Süleymanşah daha sonra Gürcistan se­ferine çıktı ve bu sefer sırasında hastalanarak yolda öldü. Yerine I. Gıyaseddin Keyhüsrev yeniden Taht'a çıktı. II.Rükneddin Süleymanşah. Türk Devlet anlayışına göre. Devletin şehzadeler arasında paylaşılması geleneğine son verdi. 3­ I. GIYASEDDİN KEYHÜSREV (1205-1211) I. Gıyaseddin Keyhüsrev yeniden taht'a geçince ilk önce Karadeniz Ticaret yolunu kapayan Bizans üzerine yürüdü. Daha sonra Antalya'yı aldı. I. Gıyaseddin Keyhüsrev İznik Rum Kralı Laskaris ile savaşırken öldürüldü(1211). Keyhüsrev'in ölümü üzerine başlayan saltanat kavgasından İzzettin Keykavus galip çıktı. 4­ İZZETTİN KEYKAVUS (1211-1220) İzzettin Keykavus ilk önce Kıbrıs Kralı ile bir ticaret anlaşması yaptı. Ardından Venediklilerle de benzeri bir anlaşma yaparak Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağladı. Kara­deniz Ticaret Yolunu güvenlik altına almak için Trabzon Rum imparatorunu vergiye bağlayıp Sinop'u aldı. Klikya'daki (Çukurova) Ermenileri itaate alarak Suriye yolunu ticarete yeni­den açtı. Eyyubiler üzerine bir sefer düzenlediği sırada yol­da ölünce yerine kardeşi I. Alaaddin Keykubat geçti. 5­ I. ALAADDİN KEYKUBAT (1220-1237) Alaaddin Keykubat Moğol tehlikesine karşı önlemler alma­ya başladı. Ticaret merkezlerini ve sınır şehirlerini kale ve surlarla güvenli hale getirdi. Bizans'tan Alanya'yı alarak burada bir tersane yaptırdı. Eyyubilerle bir ittifak anlaşması imzaladı. Alanya ve Sinop tersanelerinde yapılan gemilerle ilk Selçuklu Donanmasını kurdu. Alaaddin Keykubat. Ticarete de önem vererek ticaret yollarını güvenli hale getirdi. ''Kervansaraylar'' ve ''Sultan Hanları'' yaptırdı. Ülke sınırları içinde saldırıya uğrayan tüccarların zararlarını karşılaya­bilmek için ''devlet Sigortası'' oluşturuldu.Kırım'da Suğdak şehri ele geçirildi - 31- **** YASSIÇEMEN SAVAŞI (1230)**** Moğolların saldırılarına dayanamayıp Van dolaylarına yerleşen Harezmşah hükümdarı Celaleddin Harezmşah I. Alaaddin Keykubat ile dostluk kurarak Moğollara karşı mücadelesine devam etti. Ancak Saltuklu hükümdarı Cihanşah'ın kışkırtmaları sonucu Selçuklulara ait Ahlat'ı ele geçirince Selçuklularla olan dostluk sona erdi. Bunun üzerine Eyyubilerle birleşen Alaaddin Keykubat Erzincan yakınlarındaki Yassı çemen ovasında Celaleddin Harezmşah ile savaştı. Harezmşah Ordusu büyük bir bozguna uğrayıp geri çekildi. Yassı çemen Savaşından sonra Anadolu Selçukluları Moğol­larla sınır komşusu haline geldiler. Alaaddin Keykubat'ın Moğollara karşı oluşturmak istediği Anadolu Selçuklu. Eyyubi ve Harezmşahlar ittifakı gerçekleşemedi. Alaaddin Keykubat. Harezmşahlarla yaptığı savaşı kazan­makla birlikte. Moğol istilası öncesinde büyük bir güç kaybına uğradı. Alaaddin Keykubat. Yassı çemen Savaşı sonrasında anlaşma­ya aykırı davranıp Selçuklulara saldırmalarına rağmen Eyyubilerle ve Abbasi Halifesi ile Moğollara karşı bir ittifak oluşturma çalışmaları sırasında zehirlenerek öldürüldü(1237). C-­ ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ’NİN ÇÔKÜŞÜ (1243-1308) 1­ II. GIYASEDDİN KEYHUSREV (1237-1246) II. Gıyaseddin Keyhüsrev babasının yerine Taht'a çıkınca devlet işlerini veziri Saadettin Köpek'e bıraktı. Köpek. II. Gıyaseddin'i etkisi altına alarak ülkeyi tek başına yönet­meye başladı. Kendisine karşı çıkan yöneticileri öldürttü. Bir süre sonra Taht üzerinde hak iddia etmeye başlayınca II. Gıyaseddin tarafından öldürtüldü. Bundan sonra II. Gıyased­din devlet işleriyle kendi uğraşmaya başladı. Diyarbakır'ı ele geçirdi. Devlet düzeni yeniden sağlanırken 1240'da Babai isyanı çıktı a)­ Babai(Baba İshak ) İsyanı (1240) Moğol akınlarından kaçan Türkmenlerin ekonomik bakımdan verimsiz bir bölge olan Güneydoğu'ya yerleştirilmeleri. onla­rın geçim sıkıntısı çekmelerine ve ortaya çıkan çetelerin devlet otoritesini zayıflatmalarına neden oldu. Türkmen boy­larının kervanlara saldırmaları üzerine. Devlet. sert önlem­ler almak zorunda kaldı. Buna bir de mezhep ayrılıkları ekle­nince Anadolu'da. Baba İshak adlı bir dervişin liderliğinde~. büyük bir halk isyanı çıktı. II.Gıyaseddin Keyhüsrev isyanı zorlukla bastırdı. Babai İsyanı, Anadolu Türk Birliği'nin bozulmasına neden olduğu gibi, Devlet'in zayıflamasına yol açmış ve halkın(Türkmenlerin) devlete olan güvenlerini sarsmıştır. b)­ **** Kösedağ Savaşı(1243) ***** Alaaddin Keykubat'ın Celaleddin Harezmşah karşısındaki başarısını gören Moğollar. Anadolu'ya girmekte çekingen davra­nıyorlardı. Ancak Selçukluların Babai İsyanını bastırmakta zorlanmaları. Moğolları Anadolu akınları için cesaretlendir­di. Moğollar önce Erzurum'u işgal ettiler. Burada büyük bir dirençle karşılaşmayınca Sivas ve Kayseri'ye doğru ilerlemeye başladılar. LI.Gıyaseddin Keyhüsrev Moğol ilerleyişini durdu­rabilmek için harekete geçti. !ki ordu Sivas'ın doğusundaki Kösedağ'da karşılaştılar. Savaşı Moğollar kazandı *****Kösedağ Savaşı'nın Sonuçları : ****** 1­ Erzincan. Sivas. Kayseri Moğolların eline geçti. Böy­lece Anadolu'da bir Moğol egemenliği dönemi başladı. 2­ Moğol istilası sonucunda Selçuklulara bağlı uç beylik­lerinin Anadolu Selçukluları ile bağlarını kesmesi sonucu Anadolu Türk Birliği dağıldı. 3­ Anadolu'daki ticaret yollarının güvenliği ortadan kalktı. 4­ Anadolu Selçuklu Devleti. Moğollara bağlanarak onlara vergi vermeye başladı. 5­ Moğol istilası sonucu uçlara doğru yayılan Türkmenler ileriki yıllarda Batı Anadolu'nun Türkleşmesini sağladılar. 2- ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ'NİN SON ZAMANLARI : 1243 kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğolların baskıcı yönetimi yanı sıra Bizans saldırıları. siyasal suikastlar Devleti büsbütün sarstı. Bu dönemde Selçuklu Devleti sürekli siyasal karışıklıklar altında kaldı. Vezir Muinettin Pervane.hem Dev­let'te düzeni sağlamaya çalıştı.hem de Moğollara karşı müca­deleyi yürüttü. Pervane'nin ihtiraslı tutumu sonucunda Dev­let. zaman zaman ikiye. üçe bölünmüştür. Anadolu Selçuklula­rının başına bir çok şehzade geçmiş olmasına rağmen yönetim Muinettin Pervane'nin elinde kaldı. Bu nedenle 1243'ten Mui­nettin Pervane'nin ölümüne kadar geçen 30 yıllık döneme "Pervane Dönemi" adı verilir. 1277'de Muinettin Pervane'nin ölümü ile birlikte Anadolu Selçuklu Devleti tamamen Moğolların batı kolu olan İlhanlıların egemenliğine girdi. 1277'den sonra Taht'a çıkan Anadolu Selçuklu Sultanları görünüşte hüküm sürerken gerçekte. Anadolu'yu İlhanlıların merkezden atadıkları valiler yönetti. Çöküş döneminde uç bölgelerdeki Türkmen boyları da bağımsızlıklarını kazanıp kendi beyliklerini kurdular. Anadolu Selçuklu Devleti, son hükümdarı II.Mesut'un 1308'de ölümüyle birlikte .tamamen ortadan kalkmış oldu. HAÇLI SEFERLERİ (1096 -1272) XI. yüzyılın sonlarında başlayan XIII. yüzyılın son çeyreğine kadar devam eden, kutsal Kudüs'ü kurtarma görünümü adı altında yapılan, Müslüman doğu ülkelerine yönelen büyük askeri seferlere Haçlı Seferleri denir. Nedenleri 1. Doğu ve İslam ülkelerinin zenginliğinden yararlanmak **Yorum: Avrupa'nın yoksulluk içinde olması, Avrupalıları yeni bir arayışa itmiştir. Bu ekonomik neden Coğrafi Keşiflerin de nedeni olacaktır. - 32- 2. Bizans'ın Türklere karşı Avrupa'dan yardım istemesi **Yorum: Malazgirt Savaşının sonunda ortaya çıkan bu durum seferlerin ilk siyasal gerekçesini oluşturur, 3. Hıristiyanların kutsal saydıkları Kudüs'ü geri almak islemeleri **Yorum: Değişik dinlerin mabetlerinin yer aldığı için kutsal olarak nitelendirilen Kudüs, Hz. Ömer zamanında Bizanslılardan alınmıştı. Kudüs'ü kurtarmak amacı seferlerin dinsel nedenidir. Bu neden aynı zamanda insanları harekete geçiren görünüşteki nedendir. 4. Derebeylerin ve papaların güçlerini arttırma düşünceleri **Yorum: Katolik papalar Katolik kilisesi ile Ortodoks kiliselerini birleştirmeyi ve böylelikle güçlerini arttırmayı amaçlamışlardır. 5. Yeni ülkelerde toprak ve mevki sahibi olmak amacı 6. Kluni Tarikatının çalışmaları 7. Avrupalıların ticaret yollarını (ipek ve Baharat Yolları) ele geçirme düşünceleri Haçlı Seferlerinin Başlaması: Kudüs, Hıristiyanlarca kutsal sayılıyordu. Abbasiler döneminde Kudüs'ün ziyareti serbest idi. XI. yüzyılda Fatımiler ile Abbasiler arasındaki mücadeleler bölgenin güvenliğini bozdu. Kutsal yerlere gelen Hıristiyanlar, can ve mallarını kaybettiler. Hıristiyan din adamları kutsal yerlerin ele geçirilmesi için propagandalara başladılar. İslamiyet’in ilerleyişini durdurmak amacıyla imparator ve soyluları Müslümanlara karşı kışkırttılar. XI. yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu'ya Türk akınları başladı. Bu akınlara karşı Bizans, batı dünyasından yardım istedi. Doğu ülkelerinin zenginliği batının iştah ve merakını arttırdı. Avrupalılar, doğuya giderek bu zenginliklerden yararlanmak istedi!er. Din adamları, seferlere katılanların ele geçirdikleri toprak!ara sahip olacaklarını ilan ettiler. Kluni tarikatı mensupları, Hıristiyanları Müslümanlara karşı kışkırttı!ar. Haçlı Seferlerinin düzenlenmesine çalıştılar. 1. Haçlı Seferi (1096 -1099) İlk sefer karayolu ile düzenlendi. Anadolu üzerinden Kudüs'e ulaştılar. Haçlılar Kudüs, Antakya, Urfa, Trablus, Şam ve Yafa gibi şehirleri alarak amaçlarına ulaştılar. Urfa, Antakya, Trablusşam prenslikleri ile Filistin Krallığı kuruldu. Böylece Ortaçağ Avrupası'na ait olan Kontluk siyasi birimini ilk kez Ortadoğu'ya taşımış oldular. Yorum: Seferlerin bundan sonra da devam etmesi, aldıkları yerleri Müslümanlara karşı korumak içindir. 2. Haçlı Seferi (1147 -1149) Musul Atabeyinin Urfa'yı Haçlılardan geri alması nedeniyle düzenlendi. Haçlılar amacına ulaşamadı. Haçlılar, büyük kayıplar verdikten sonra ülkelerine geri döndüler. UYARI: Bu sefere Krallar ilk kez katıldı. Bunun temel nedeni, doğu ülkelerinin zenginliğinden yararlanmaktır. 3. Haçlı Seferi (1189 -1192) Eyyubilerin Kudüs'ü Haçlılardan geri almaları üzerine düzenlendi. Haçlılar bu kez de amaçlarına ulaşamadılar. Kudüs'ü geri almayı başaramadılar. 4. Haçlı Seferi (1204) Kudüs’ü geri almak amacıyla başlatılan seferde Haçlılar Kudüs yerine İstanbul’a yöneldiler. İstanbul’da Latin soyunu iktidara getirdiler. Ayrıca İznik ve Trabzon'da İstanbul’dan kaçan Bizanslılar Rum devleti kurdular Yorum: Amacından sapan bir sefer olarak nitelendirilebilir. Ortodoks ve Katolik çatışmasına dönüşen bir seferdir. Diğer seferler ise deniz yoluyla kutsal yerler üzerine düzenlendi. HAÇLI SEFERLERİ'NİN SONUÇLARI : A) Bizans ve Avrupa Tarihi Bakımından Sonuçları 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Bizans Türkleri Anadolu'dan atma amacına ulaşamadı. Ayrıca 4. Haçlı Seferinde İstanbul’u Haçlılara kaptırdılar. Haçlılar askeri açıdan başarılı olamadılar. Bunun sonucunda vaatlerle yola çıkan halkın din adamlarına olan güveni azaldı. Din adamlarının gücünün azalmasına paralel krallar güçlendi. Din adamlarının dünya görüşü olan Skolastik düşünce zayıflamaya başladı Bunun sonucu özgür düşünce gelişmeye başladı. Derebeylerin gücü azaldı Bunun sonucunda krallar güç kazandı, burjuvalar ve serfler daha özgür bir konuma geldiler. Güçlenen krallar birbirleriyle ekonomik yarışa girdi. Bu durum Coğrafi Keşiflerin başlamasına etkide bulunacaktır. Avrupalılar antik kültür eserleri ile karşılaştılar Bu durum Rönesans'ın başlamasına yol açacaktır Doğu - Batı ticareti gelişti. Genelde Akdeniz, özelde İtalyan Limanlarının ticari önemi arttı Avrupalılar sıkı ilişkilerinden dolayı birbirlerini daha yakından tanıdılar. Barut, pusula, kağıt ve matbaa gibi teknik buluşlar Avrupa’ya götürüldü. (Avrupalıların Ortadoğu'yu yakından tanımalarının sonucu olarak) B) Türk-İslam Dünyası Bakımından Sonuçları 1. 2. 3. 4. 5. Türklerin İslam dünyasındaki önemi arttı Anadolu Selçuklu Devleti yıprandı Avrupa'ya yönelik ilerleyiş bir süre ertelendi, Anadolu, Suriye, Filistin harap oldu. Kültür, ticaret merkezleri yok oldu. Yüzyıllar süren düşmanlıklar doğdu (Aynı türden savaşlar oldu) - 33- NOT: Haçtı seferlerine karşı; a) Anadolu Selçukluları (en çok direnme gösteren) b) Danişmentliler c) Musul Atabeyliği d) Eyyubiler e) Memlükler (son haçlı kalıntılarına son vermişlerdir) karşı koymuşlardır. Haçlı Seferleri sonunda Anadolu, büyük çapta tahrip edildi. Kıyı bölgeleri, Bizans'ın eline geçti. Kültürel ve sanat faaliyetleri bir süre durdu. Selçuklular ve onlara bağlı beylikler. Haçlı krallıkları ile mücadele ettiler. Hıristiyanlığın Ortadoğu ülkelerine hakim olmasının önüne geçildi. İslamiyet büyük bir tehlikeden kurtarıldı. Bizans İmparatorluğu, Haçlılar sayesinde Batı ve Kuzey Anadolu bölgelerini geri almayı başardı. Ancak şehir ve kaleleri tahribat ve yağmaya uğradı. Dördüncü Haçlı Seferi sonunda İstanbul, Latinlerin eline geçti. Haçlı Seferleri sonunda istenilen amaca ulaşılamadı. Din adamları ve kiliseye karşı duyulan güven ve saygı zayıfladı. Milyonlarca Hıristiyan ülkelerinden uzakta öldüler. Birçok soylu hayatını kaybetti. Dönmeyi başaranlar ise servetlerinden oldular. Avrupa'daki feodal düzen zayıfladı. Buna karşılık krallar, siyasi ve askeri bakımdan güçlendiler. Deniz yolu ile düzenlenen Haçlı Seferleri sonucunda Liman şehirleri önem kazandı. Doğu - batı ticareti gelişti. Avrupalılar büyük servetler kazandılar. Avrupa'nın ekonomik yapısında gelişmeler oldu. Haçlı Seferleri sonunda Avrupalılar barut, pusula, kağıt ve matbaa ile tanıştılar. Bu buluşları Avrupa'ya taşıdılar. Bunun sonucunda teknik alanda gelişmeler başladı. ANADOLU SELÇUKLULARI SONRASI KURULAN BEYLİKLERİ Anadolu’daki ilk Türk Devleti’nin yıkılması ile meydana gelen otorite boşluğu sonucunda Anadolu’nun değişik yerlerinde çeşitli Türk beylikleri kurulmuştur. Beyliklerin isimleri ve kuruluş yerleri şunlardır: 1.Osmanlı Beyliği-Söğüt,Domaniç-1299 2.Karaman Beyliği-Konya,Karaman 3.Germiyan Beyliği-Kütahya ve çevresi 4.Candarlı Beyliği-Kastamonu,Sinop 5.Aydınoğulları-Aydın,İzmir 6.Saruhanoğulları-Manisa ve çevresi 7.Menteşeoğulları-Muğla ve çevresi 8.Karesioğulları-Çanakkale,Balıkesir 9.Ramazanoğulları-Adana ve çevresi 10.Dulkadiroğulları-Kahramanmaraş,Elbistan,Malatya 11.Eretna Beyliği-Sivas,Kayseri 12. Eşrefoğulları-Beyşehir 13. Tacettinoğulları-Tokat-Niksar Anadolu da kurulan bu Türk Beyliklerinden özellikle Osmanlı ve Karaman Beylikleri ön plana çıkmaktadır.Karaman Beyliği mevcut beylikler içerisinde en güçlüsü idi.Karaman Beyliği aynı zamanda eski Anadolu Selçuklu Devleti merkezinde ( Konya) kurulmuştu.Bu yüzden kendisini mirasçı kabul ediyor ve bütün Anadolu yu kendi yönetimine almak istiyordu. Bu durum ileride Osmanlı ve Karaman beyliklerini karşı karşıya getirmiş ve uzun yıllar iki Türk beyliği mücadele etmiştir. Bu mücadeleden Osmanlı Beyliği galip gelmiş ve önce Anadolu ve Balkanlar daha sonra da üç kıta üzerinde hüküm süren büyük bir devlet haline gelmiş,tarihte en uzun süreli yaşayan ve köklü bir medeniyet oluşturan Türk Devleti olmuştur. OSMANLI BEYLİĞİ Osmanlı Beyliği ni kuranlar Oğuz Türkleri’nin Bozok koluna mensup Kayı boyudur. Osmanlı Beyliği, Bilecik ilimizin Söğüt ilçesi merkezli bir uç beyliği idi.Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı Beyliği ni Bizans sınırına yerleştirmiş bir anlamda sınır koruma da görevli bir uç beyliği konumundaydı. Önceleri Anadolu Selçuklu devleti egemenliğinde olan beylik, 1299 yılında OSMAN GAZİ döneminde bağımsız olmuştur. KARAMAN BEYLİĞİ Anadolu Selçuklu Devleti sonrası kurulan Türk Beylikleri nin en güçlüsü idi. Oğuz Türkleri nin Bozok koluna mensup Avşar boyu tarafından kurulmuştur. Konya-Karaman merkezli bu beylik kendisini Anadolu Selçuklu Devleti ‘nin devamı kabul ediyordu. Bu durum Osmanlı Beyliği ile arsında uzun yıllar sürecek mücadeleye neden olmuştur. Karamanoğlu Mehmet Bey 1277 yılında Türkçe’yi resmi dil ilan ederek Türk dili ve Türk kültürü açısından çok önemli bir gelişim sağlamıştır. KARESİ BEYLİĞİ : Osmanlı Beyliğine kendi isteği ile katılan ilk Türk Beyliğidir. Karesi Beyliğinin katılması ile osmanlı Devleti ilk donanmasına sahip oldu. RAMAZANOĞULLARI BEYLİĞİ : Osmanlı Devletine katılan son Türk Beyliğidir. ( 1608 yılında ) - 34- TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET 1.Devlet Yönetimi Sultan : Devleti yöneten kişi. Melik : Sultanın erkek çocuklarına verilen isim. Atabey : Melikleri yetiştirmekle görevli uzman eğitimciler. Divan : Devlet işlerinin görüşülüp karar bağlandığı yer. Müstevfi : Maliye işlerinden sorumlu görevli Pervane : Dirliklerin ( Tımar ) dağıtılmasından sorumlu görevli Müşrif : Hukuk ve askeri işler dışındaki devlet işlerinden sorumlu görevli Ariz : Ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasından sorumlu görevli Emir-i dad : Adalet işlerine bakan görevli 2. Dil ve Edebiyat Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin resmi dili Arapça, edebiyat dili Farsça ,halkın dili ise Türkçe idi. Bu dönemde edebiyat üç bölüme ayrılmıştı. Halk Edebiyatı Tasavvuf Edebiyatı Divan Edebiyatı Dönemin Türk Kültür tarihinde yer etmiş en önemli kişileri, Mevlana Celaleddin Rumi, Hacı Bektaşi Veli ve Yunus Emre ‘dir. Türk Kültür tarihinde çok önemli bir yere sahip olan bu kişiler Anadolu halkı üzerinde derin izler bırakmış ve etkileri günümüze kadar ulaşmıştır. NOT : Anadolu Selçuklu Devleti döneminin en önemli şehirleri Konya ,Erzurum, Sivas , Niğde ve Kayseri olmuştur. Anadolu Selçuklu devletine ait eserlerin büyük bir çoğunluğu da bu şehirlerdedir. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. TARİHTE KURULMUŞ 16 BÜYÜK TÜRK DEVLETİ BÜYÜK HUN DEVLET BATI HUN DEVLETİ AKHUN DEVLETİ AVRUPA HUN DEVLETİ GÖKTÜRK DEVLETİ AVAR DEVLETİ HAZAR DEVLETİ UYGUR DEVLETİ 9. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ 10. TİMUR DEVLETİ 11. ALTINORDU DEVLETİ 12. KARAHANLILAR 13. GAZNELİLER 14. HARZEMŞAHLAR 15. BABÜR DEVLETİ 16. OSMANLI DEVLETİ NOT 1 : TÜRK MİLLETİ SAHİP OLDUĞU TEŞKİLATÇILIK ÖZELLİĞİ TARİHTE BİRÇOK DEVLET KURMUŞTUR. ADI GEÇEN DEVLETLER ,TÜRK MİLLETİNİN TARİHTE KURDUĞU EN BÜYÜK DEVLETLERDİR. BUNUN DIŞINDA İRİLİ UFAKLI DAHA BİRÇOK DEVLET VARDIR. NOT 2: CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNDA YER ALAN 16 YILDIZ TARİHTE KURULMUŞ BU 16 BÜYÜK TÜRK DEVLETİNİ İFADE ETMEKTEDİR. FORSUN ORTASINDA YER ALAN GÜNEŞ İSE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ GÖSTERİR. GÜNÜMÜZDE BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETLERİ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. TÜRKİYE CUMHURİYETİ AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN ÖZBEKİSTAN KAZAKİSTAN KIRGIZİSTAN KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ - 35- GÜNÜMÜZDE TÜRK DÜNYASI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. TÜRKİYE TÜRKLERİ BALKAN TÜRKLERİ GAGAUZLAR KAZAKLAR ÖZBEKLER KIRGIZLAR TÜRKMENLER KARAKALPAKLAR UYGURLAR SALARLAR TATARLAR ÇUVAŞLAR BAŞKIRTLAR KIRIMÇAKLAR MESHET ( AHISKA ) TÜRKLERİ AZERBAYCAN TÜRKLERİ 17. DAĞISTAN TÜRKLERİ 18. KUMUKLAR 19.KARAÇAYLAR 20.BALKARLAR 21.NOGAYLAR 22. YAKUTLAR(SAKA) 23.ALTAY TÜRKLERİ 24. HAKASLAR 25.TUVALAR 26.TOBOL TATARLARI 27.BARABALAR 28.ŞORLAR 29.ÇULIM 30.KUMANDI 31.KANDAK 32.KARAGAS - 36- 33.URANHAY 34.IRAK TÜRKLERİ 35.SURİYE TÜRK.. 36. KIBRIS TÜRK.. 37.KAŞGAYLAR 38. HAMSELER 39.KARAYLAR 40.KIRIM TÜRK.. 41. STAVROPOL T. 42. AVRUPA TÜRK.