eritrositler - Akdeniz Üniversitesi Akademik Bilgi Sistemi

advertisement
KAN FİZYOLOJİSİ
Kan plazma adı verilen sıvı ortam içinde kan
hücrelerinin ( eritrosit, lökosit, trombosit)
süspansiyon halinde dağıldığı sıvı bir dokudur.
Kan damar sistemi içinde bulunur ve kalbin pompa
gücü sayesinde bütün vücudu dolaşmaktadır.
Kana antikoagulan madde (heparin, EDTA,
sodyum sitrat) eklendiği ve santrifüj edildiği zaman
kanın hücresel kısmı dibe çöker üstte kalan sarı
renkli sıvıya plazma adı verilir. Eğer kana
antikoagulan madde eklenmezse kan pıhtılaşır ve
oluşan pıhtı kitlesinden sarı renkli bir sıvı açığa
çıkar. Bu sıvı ise serumdur. Serum ile plazma
arasındaki fark serumda fibrinojen ve pıhtılaşma
faktörleri bulunmamasıdır.
KANIN BİLEŞİMİ
PLAZMA
Plazma proteinleri
(%7)(gram);
Albumin (4.5 gram),
Globulin(alfa, beta,
gamma)(2.2 gram)
fibrinojen (0.3 gram)
Su (%91)
İnorganik tuzlar,
karbonhidratlar,
Lipidler, aminoasitler,
enzimler , hormonlar
(%1.5)
HÜCRELER
Eritrosit (Erkekte 5
milyon/mm3 , kadında 4.5
milyon/mm3
Lökosit (5-10 bin /mm3)
Nötrofil (%60-65)
Eozinofil (%1-3)
Bazofil (0-1)
Lenfosit (%25-30)
Monosit (% 3-5)
Trombosit (100-300 bin/mm3 )
KANIN GÖREVLERİ
TAŞIMA GÖREVİ: Hücreler arası sıvıya
besin maddeleri ve oksijeni getirir,
metabolizma artıkları ve karbondioksiti ise
boşaltım organlarına görürür.
DÜZENLEME GÖREVİ: İç ortamın pH’sını
(yapısında bulunan tampon maddeler
vasıtasıyla) ve sıcaklığının değişmez
tutulması.
SAVUNMA GÖREVİ: Yapısında bulunan
çeşitli moleküller ve lökositler yardımı ile
mikroorganizmalara karşı vücudu korur.
KAN PLAZMASI
Kan plazmasında organik ve inorganik maddeler
bulunur. Kanın sıvı kısmı (plazma) bütün kanın
yaklaşık olarak % 55-60’ını oluşturur. İnorganik
maddelerin % 91-92’sini su oluşturur. Diğer
inorganik maddeler Na, K, Ca, HCO3, Fe, Mg,
İyottur.
Organik maddelerin çoğunluğunu kan proteinleri
(yaklaşık %7) (albumin,globulin, fibrinojen)
oluşturur. Bunun yanında yağlar, şekerler ve
hormonlar gibi birçok organik madde bulunur
bulunur.
KAN PROTEİNLERİ
Kan proteinleri albumin, globulin ve fibrinojendir.
Albumin ve kanın pıhtılaşmasında görevli
proteinler (fibrinojen ve protrombin) karaciğerde
yapılır. Globulinler ise retiküloendotelyal sistemde
(fagositik hücreler, makrofajlar, akciğerlerin
alveolar makrofajları, monositler, plazma hücreleri,
karaiğerin Kuppfer hücreleri, lenf yumruları,
merkezi sinir sisteminin mikrogliası) yapılır.
KAN PROTEİNLERİNİN GÖREVLERİ
a) Kanın kolloid ozmotik(onkotik) basıncını
oluştururlar. Bunun çoğunluğunu albumin
üstlenir.
b) Kanın pH’sının düzenlenmesinde görev
alan tampon maddelerdendir
c) Hormonlar, ilaçlar ve metaller kanda
proteinlere bağlı olarak taşınırlar
d) Eritrositlerin sedimentasyonununu (rulo
oluşturmaları) düzenlerler
e) Kanın viskozitesini(akışkanlık)
düzenlerler.
KANIN BİLEŞİMİ
HEMATOKRİT
Kanın hücresel bölümünün hacminin (kan
hücreleri) bütün kan hacmine oranına hematokrit
denir. Hematokrit değer kadınlarda %36-46,
erkeklerde %40-54 arasında değişmektedir.
Kan hücrelerinin büyük bir kısmını (%99)
eritrositler oluşturduğu için eritrosit sayısının
artması veya azalması hematokrit değeri değiştirir.
Anemilerde azalır, polisitemide ve kemik iliği
tümörlerinde artar.
Dehidrasyon durumlarında (kusma, ishal, aşırı
terleme ve yanıklar) kanın sıvı kısmı
azalacağından hematokrit değer artar.
KAN HÜCRELERİ (Şekilli elemanlar)
Kan hücrelerini eritrositler (alyuvarlar),
lökositler (akyuvarlar) ve trombositler (kan
pulcukları) oluşturur.
Kan hücreleri doğumdan sonra başlıca
kemik iliğinde (kırmızı kemik iliği)
yapılır.Bunun dışında fötusta karaciğer ve
dalak kan yapımına katılır.
Çocukluk yıllarında bütün kemiklerin
kırmızı iliğinde kan yapımı olurken,
yaşlılarda sadece yassı kemiklerde
(kostalar, vertebralar ve sternum) devam
eder.
KAN HÜCRELERİNİN OLUŞUMU
ERİTROSİTLER
Sayıları en fazla olan kan hücresidir. 1 mm3 kanda
kadınlarda ortalama 4.8 milyon, erkeklerde ise 5.4 milyondur.
Gençlerde yaşılara göre ve yüksek yerlerde yaşayanlarda
deniz seviyesinde yaşayanlara göre sayıları faldır.
Memelilerde çekirdek taşımazlar (kanatlı, sürüngen ve
kuşlarda ise var) ve ömürleri ortalama 120 gündür.
Eritrosit yapımını en kuvvetli uyaran hipoksi (oksijen azlığı)
durumudur. Hipoksi durumunda böbreklerden eritropoietin
hormonu salgılanır ve bu hormon kemik iliğinde alyuvar
yapımını başlatır.
Eritrositler yapısında bulunan hemoglobin sayesinde
solunum gazlarının ( 02 ve C02) taşınmasını sağlarlar ve
asit-baz dengesine katkıda bulunurlar.
ERİTROSİTLERİN YAPISI
Eritropoesis için gerekli maddeler
Demir, kobalt, kobalt, B12 vitamini,
folik asit, vitamin B6(Pridoksin),
vitamin B2 (Riboflavin), tiroid bezi,
adrenal korteks, cinslik bezleri
hormonları.
B12 VİTAMİNİ
Sentezlenmesi için kobalta gereksinim
vardır. B12 yetersizliğinde kemik iliğindeki
hücrelerin DNA sentezi hatalıdır ve hücre
çoğalması yavaşlamıştır. Yetersizliğinde
anemia perniciosa ( megaloblastik anemi,
olgunlaşma yetersizliği anemisi) oluşur.
Mide salgısında bulunan intrinsif faktör B12
vitaminin duedonumdan emilimini
sağlar.Bu faktörün eksikliğine bağlı
olarakta persisiyöz anemi oluşur.
HAEMOPOESİS
Eritropoesis
Eritropoezis
ERİTROPOEZİN KONTORLÜ
Eritrosit yapımını en
kuvvetli
uyaran hipoksi
durumudur.Deniz
seviyesinden yükseklere
çıkıldığında oksijen
basıncının azalmasına
bağlı olarak hipoksi oluşur.
Bu da alyuvar
yapımını artırarak polisitemiye
neden olur.
HEMOGLOBİN
Eritrositlerin yapısında bulunan ve kana kırmızı
rengini veren moleküldür. Hemoglobin 3
Hem+Globin molekülünden oluşmuştur. Hem %4,
globin ise % 96 oranında bulunur.Hem, +2
değerlikli bir Fe atomu ve 4 adet porfirin
halkasından oluşur. Globin molekülünü oluşturan
polipeptid zincirlerindeki aminoasitlerin sayı ve
dizilişlarindeki farklılıklar hemoglobin tiplerinin
farklı olmasını sağlar.
HbA: Yetişkinlerde bulunur
HbF: fötusta bulunur
HbS: Orak hücreli anemilerde bulunur
HEMOGLOBİNİN YAPISI
OKSİHEMOGLOBİN
HEMOGLOBİN BİLEŞİKLERİ
OKSİHEMOGLOBİN: Hemoglobinin oksijen ile yaptığı bileşik
olup reverzibl(geriye dönüşümlü) dür.
KARBOMİNOHEMOGLOBİN: Oksijenin karbondioksitle
yaptığı reverzibl bir bileşiktir.
KARBOKSİHEMOGLOBİN: Oksijenin
karbonmonoksitle yaptığı irreverzibl (geriye dönüşümsüz)
bileşiktir.
METHEMOGLOBİN: Hemoglobinin yapısında bulunan +2
değerlikli demir atomunun +3 değerlikli hale gelmesi sonucu
oluşur. İrreverzibl bir bileşiktir. Nitrat ve nitritlerle
zehirlenmeler ve sülfonamidlerin alınması sonucu oluşur.
ALYUVARLARIN TAHRİBİ
Alyuvarların ömrü isnasnlarda ortalama
100-120 gün kadardır. Alyuvarlarda protein
sentezi olmadığı için zamanla bazı enzim
aktiviteleri azalır.Glikoliz iyi işlemez ve
alyuvarlar canlılıklarını koruyamayarak
dolaşımdan uzaklaştırılır.
Özellikle karaciğer, dalak, kemik iliği ve lenf
yumruları gibi organların kan
damarlarındaki fagositler alyuvarları tahrip
ederler.
ALYUVARLARIN TAHRİBİ
HEMOLİZ
Çeşitli nedenlerle eritrositler içerisinde bulunan hemoglobinin
dışarı çıkmasına hemoliz denir.
OZMOTİK HEMOLİZ: Eritrositler kendilerinden daha az
yoğun ortama konuldukları zaman su alıp şişmeleri sonucu
oluşur. Bazı kalıtsal hastalıklarda (Herediter sferositoz)
eritrositlerin zarlarının esnekliği azalarak hemoliz oluşabilir.
HEMOSİTOZ: Bazı mekaniksel, fiziksel ve kimyasal
etkenlerle eritrositlerin lipid tabakasının erimesi sonucu
oluşan hemolizdir. Dondurma- çzme, soğuk-sıcak, akrep
yılan zehirleri, safra tuzları, bazı bakteri toksinleri,
deterjanlar, eter ve kloroform bu tip hemolize neden olur.
Eritrositlerin hemolizi sonucu kanda safra renkli
maddelerinden biri olan bilirubin açığa çıkar.Bu bilirubinin
fazlası deri ve mukozalarda birikerek Sarılık hastalığına
neden olur.
SEDİMENTASYON
Pıhtılaşması engellenmiş bir kanın hücrelerinin
çökme hızına sedimentasyon denir. Bir tanı aracı
olmayıp hastalığın gidişatı (prognozu) hakkında
bilgi verir.
Akut hastalıklarda, yangılı durumlarda, gebelikte,
anemilerde sedimentasyon hızı artar.
Miyoglobinüri ve gastroenteritiste ise hız azalır.
Albumin, globulin ve fibrinojen miktarı artınca (
kanın stabilitesini azaltırlar) çökme hızı artar.
Alyuvar sayısı artınca veya çapları küçülünce hız
yavaşlar.
Ortam ısısı, kullanılan antikoagulanın miktarı ve
çeşidide hızı etkiler.
ANEMİ
Eritrosit sayısının, hemoglobin miktarının veya her
ikisinin birden azalması durumuna anemi
denir.Nedenlerine göre anemiler;
Hemorajik anemi: Kanamalar 8kan kaybı) sonucu
oluşur.
Hemolitik anemi: Çeşitli nedenlerle (kan parazitleri,
virüsler, kimyasal ve toksik ajanlar, bazı bitkiler)
kanın aşırı miktarda hemolizi sonucu oluşur.
Aplastik anemi: Kemik iliği harabiyeti ( X ışınları,
radyasyon) sonucu oluşur.
Megaloblastik (Pernisiyoz ) anemi: B12 vitamini
yetersizliği sonucu oluşur.
Demir eksikliği anemisi:
Kalıtsal anemiler: Thalasemi, orak hücreli anemi,
herediter sfreositoz.
Orak hücreli anemi
Hemoglobin S
PERNİSİYÖZ ANEMİ
POLİSİTEMİ
Eritrosit sayısının normalden fazla
olmasına denir.
Polisitemi vera: Kemik iliğindeki
tümörler vasıtasıyla eritrosit yapımının
artmasıdır.
Sekonder polisitemi: Özellikle yüksek
yerlerde 02 azlığına bağlı olarak
eritrosit yapımının artması sonucu
oluşur.
KAN GRUPLARI
Eritrositlerin zarlarında bulunan glikoprotein
yapısındaki moleküller eritrositlere antijenik özellik
kazandırırlar. Bu maddelere aglütinojen(antijen)
adı verilir. Kan grupları taşımış oldukları antijene
göre isimlendirilir. İnsanlarda A ve B aglütinojenleri
bulunur.
Plazmada ise bu aglütinojenlere karşılık gelen
aglutininler (antikor) bulunur. Bunlar anti-A veya
alfa ve anti-B veya beta aglutinileridir.
Ayrıca aglutinojen olarak Rh faktörü ve buna
karşılık gelen anti-Rh aglutinini bulunur.
Bunun dışında M ve N antijenleri bulunurki bunlar
adli tıpta çocuğun babasının kim olduğunu
anlamada kullanılır.
KAN GRUPLARI
Kan Grupları
Antijen (aglutinojen)
Antikor (Aglutinin)
0
-
α, β
A
A
β
A, B
-
B
α
Rh (+)
Rh
-
Rh (-)
-
Anti-Rh
AB
B
KAN GRUBU ANTİJENLERİ
KAN GRUBU TAYİNİ
KAN GRUBU TAYİNİ
ERİTROBLASTOSİS FÖTALİS
Anne ve babanın Rh antijeni yönünden
uyuşmazlığına bağlı olarak görülen klinik tablodur.
Bu durumun oluşabilmesi için,
1) Anne Rh (-) baba Rh(+) kan taşımalıdır.
2) Çocuğun (fötus) kanı Rh (+) olmalı ve anne ile
çocuğun kanı karışmalıdır.
3) Genellikle 2. ve daha sonraki gebeliklerde
görülür.
Anne ile bebeğin kanı karıştığı zaman anne kanında
bebeğin Rh antijenlerine karşı anti-Rh antikoru gelişir.
Bu antikorlar bebeğe geçerek bebeğin alyuvarlarında
hemolize neden olur. Bebek ya anne karnında ölür
veya aşırı hemoliz sonucu açığa çıkan bilirubin
nedeniyle sarılıklı olarak doğar.Tedavide bazı ilaçlar
kullanılır veya hasta bebeğin kanının Rh(-) bir kanla
değiştirilmesi gerekir.
LÖKOSİTLER
Vücudun savunulmasında görevli olan lökositler,
organizmayı bakteri, virüs,parazit ve tümörlere
karşı korurlar. Sayıları 1 mm3 kanda 5000-10000
arasında değişir. Sayılarının 4000’in altına
düşmesine lökopeni, 10000’in üzerine çıkmasına
ise lökositoz adı verilir.
Çekirdekli hücreler olup stoplazmalarında granül
taşıyanlara granülositler ( nötrofil, eozinofil ve
bazofil, taşımayanlara ise agranülositler (lenfosit
ve monosit) adı verilir. Granülositler ve monositler
kemik iliğinde yapılırken lenfositler az miktarda
kemik iliğinde ve daha çok miktarda lenfoid organ
ve dokularda yapılırlar.
AKYUVARLARIN ÖZELLİKLERİ
1.DİAPEDESİS:Akyuvarların kılcal kan damarı aralıklarından
çıkarak kandan dokuya geçmeleridir.
2.TAXİS: Akyuvarların taxix oluşturan etkenlere (ışık, kimyasal
maddeler vb) doğru hareket etmeleri veya bunlardan uzaklaşma
olayıdır.
3.FAGOSİTOZİS:Akyuvarların canlı veya cansız maddeleri
yemeleridir.
MAKROFAJ SİSTEMİ
Histiyositler (Dokularda bulunur)
Monositler (Kanda bulunur)
Mikrogliya(Merkezi sinir sisteminde bulunur)
Sinüzoidleri döşeyen hücreler
a)Lenf yumrusu sinüzoidleri
b)Dalak sinüzoidleri
c)Karaciğer Sinüzoidleri
d)Kemik iliği sinüzoidleri
LEUKOPOİESİS(AKYUVAR YAPIMI)
Lökositler kemik iliğinde yapılırlar.Ayrıca lenfosit
ve monositler lenf yumruları, dalak, timus,
bademcikler gibi lenfoid organlarda
yapılırlar.Akyuvarların bir kısmı kemik iliğinde
depo edilir ve ihtiyaç halinde kana verilir.
Akyuvar yapımına etkili faktörler: Akut
enfeksiyonlar, yabancı proteinler, doku tahribi, kan
kaybetmeler, bakteri toksinleri ve kimyasal
toksinler ile hipofiz bezi ve adrenal korteks
hormonları.
Lökosit yapımı mononükleer fagositler tarafından
salınan
Koloni Uyarıcı Faktör ve Prostaglandin E tarafından
kontrol edilir.
LÖKOSİT TİPLERİ
NÖTROFİLLER
Stoplazmalarında mavi mor renkli ve kum
taneleri gibi görünen granüller
bulunur.Çekirdekleri çubuk (geç
nötrofillerde) şeklindedir veya çok
parçalıdır (yaşlı nötrofiller). Kuvvetli
fagositoz yeteneğine sahiptirler. Özellikle
bakteri ve virüsleri fagosite ederler. Bu
yüzden mikrıfaj olarak da adlandırılırlar.
Sayıları genellikle akut enfeksiyöz
hastalıklarda, ateşli hastalıklarda, kötü
huylu tümörlerde ve alyuvarların
hemolizinde artar. İnsanlarda en fazla
NÖTROFİLLER
EOZİNOFİLLER
Çekirdekleri genellikle iki parçalı olup,
stoplazmalarında parlak kırmızı renkte
bilye tanelerine benzeyen granüller bulunur
(Böğürtlen manzarası). Fagositoz
yetenekleri az olup yapısında fibrin
iplikçiklerinin erimesini sağlayan plazminin
ön maddesi plazminojen bulunur.
Deri hastalıklarında, paraziter
hastalıklarında ve allerjik durumlarda
sayıları artar. İnsanlarda % 2-4 oranında
bulunur.
EOZİNOFİL
BAZOFİLLER
Sayıları en az olan (%0.5-1) lökosit
türüdür.Stoplazma ve çekirdek kirli
mavi renkte irili ufaklı granüllerle
örtülüdür.
Granüllerinde histamin ve heparin
bulunur.
Sayıları kronik hastalıklarda ve deri
hastalıklarında artar.
BAZOFİL
MONOSİTLER
Dolaşım kanındaki alyuvarların en
büyükleridir. Çekirdekleri at nalı veya
fasulye şeklinde olu, stoplazmaları soluk
mavi renktedir.
Kuvvetli fagositik aktiviteleri vardır. Kandaki
oranları % 3-5’tir ve diapedez olayı ile
kandan dokulara geçerler. Dokularda
makrofajlara dönüşürler. Yalancı ayaklar
çıkararak özellikle büyük
mikroorganizmaları (parazitler) ve tümörleri
yok ederler.
MONOSİT
LENFOSİTLER
Kanda % 30-40 oranında bulunurlar.Çekirdekleri
koyu mavi renkte olup, tek parçalıdır. Mikroskopta
büyük ve küçük (çekirdek stoplazmayı tamamen
kaplamıştır) lenfosit olarak görülürler.
T ve B lenfositler olarak ikiye ayrılırlar.
T LENFOSİTLER: Bunlar hem B lenfositlerin
antikor üretimini düzenlerler hem de doğrudan
mikroorganizmalar ile savaşırlar (Hücresel
bağışıklık).
B LENFOSİTLER: Antijenlere karşı antikor
üreterek humoral (sıvısal) bağışıklığı sağlarlar.
LENFOSİT
SÜRME KAN FROTİSİ YAPIMI
DALAĞIN GÖREVLERİ
Fötal hayatın ilk yarısında alyuvar yapar.
Lenfoid doku taşıdığı için lenfosit, monosit
ve plazma hücrelerini yapar.
Retiküloendotelyal sisteme dahildir ve
alyuvar, akyuvar ve trombositleri parçalar.
Bağışıklık ve fagositoz yapar.
Köpek ve kedide kan depo eder.
TROMBOSİTLER
Kemik iliğindeki megakaryositlerden
tomurcuklanma ile oluşurlar. Sayıları 1 mm3
kanda 300000 civarındadır. Çekirdek taşımazlar
ve stoplazma parçacıklarından oluşmuşlardır. Bu
yüzden daha çok kan pulcukları olarak
adlandırılırlar. Stoplazmalarımaviye boyanır ve
içlerinde ince granüller bulunur. Tek tek
bulunabilecekleri gibi genelde kümeler halinde
bulunurlar.
Damar yaralanmalarında, kanamanın durmasında
ve pıhtı oluşumunda görev alan hücrelerdir.
Yaralanmış damarlar veya yabancı yüzeylerle
değide bulunduklarında parçalanarak
tromboplastin açığa çıkarırlar.
KANAMANIN DURDURULMASI
(HEMOSTAZ)
Bir damar yaralandığı zaman kanamanın durdurulmasına
hemostaz adı verilir. Şu mekanizmaları kapsar;
Vazokonstriksiyon veya vazospazm: Kan akımını azaltmak
için damarlarda refleks olarak vazokonstriksiyon oluşur.
Trombosit tıkacının oluşması: Trombositler yaralanmış
damar duvarıyla karşılaşınca yapıları değişime uğrar ve
ışınsal çıkıntılar oluştururlar. Bunun sonucunda bir araya
gelerek yaralı damar bölgesinde bir tıkaç oluştururlar ve
deliği kapatırlar.
Kanın Pıhtılaşması: Kanamanın durması için önemli olan
üçüncü aşama koagulasyondur.
TROMBOSİT TIKACI
KANIN PIHTILAŞMA MEKANİZMASI
Koagulasyonda birbiri ardına işleyen üç temel mekanizma
vardır.
1) Protrombin aktivatörünün oluşması
2) Oluşan protrombin aktivatörünün Ca ile birlikte
protrombinden trombin oluşturması
3) Trombininin fibrinojene etki ederek fibrin ipliklerini
oluşturması.
Protrombin aktivatörünün oluşmasında ekstrinsik ve intrinsik
olmak üzere iki yol vardır.
Kanın pıhtılaşmasında pıhtılaşma faktörleri adı verilen ve
toplam 13 tane madde vardır. Bunlareın eksikliklerinde çeşitli
pıhtılaşma bozuklukları görülür. Mesela faktör VIII
eksikliğinde Hemofili A hastalığı görülür.
İNTRİNSİK VE EKSTRİNSİK YOL
HUMORAL BAĞIŞIKLIK
HÜCRESEL BAĞIŞIKLIK
BAĞIŞIKLIK
BAĞIŞIKLIK
Download