Teşhis Yükümlülüğü

advertisement
HEKİMİN HUKUKİ
SORUMLULUĞU
Hekimin hukuki sorumluluğu
 Hekimlik mesleği uzun bir bilimsel ve akli geçmişe, geleneğe dayanmaktadır.
 Tıbbın konusu insandır ve hekimliğin temelinde iyileştirme amacına yönelik
yardım bulunmaktadır.
 Tıp mesleğinin profesyonelleşmesi ve hekimlerin gitgide artan ölçüde hekim
olmayan uzmanların yardımına ihtiyaç duyması.
 Hastalık yönetimi: Burada hastanın tedavisine katılan bütün unsurların bir ağ
haline getirilmesi söz konusudur. Bu sistemde, hekim önemli kararları tek başına
değil, birçok uzmandan oluşan bir ekip halinde almaktadır.
 Hekimin faaliyet alanında günümüzde büyük gelişme ve farklılaşma söz
konusudur.
Hekimin hukuki sorumluluğu
 Hekimlik mesleği hukuksal normların kapsamı altındadır.
 Hekimlere yönelik davaların artması savunmacı tıbba yol açmıştır.
Birçok hasta, basında çıkan hekimlere yönelik davalarda başarıya
ulaşıldığına ilişkin haberlerle birlikte, artık hastalığını bir kader
olarak görmeyip, mahkemede dava açma yoluna gitmektedir. Teşhis
ve tedavi aşamasında meydana gelen kaçınılmaz sonuçlara
katlanmak yerine, bunları dava etmeyi tercih edenlerin sayısı da
artmaktadır.
 Hekimin temel yükümlülüğü mesleğini etik ve hukuksal kurallara
göre icra etmektedir.
Hekimin Mesleğini Icra Ederken Göz Önünde
Bulundurması Gereken Hukuki Yükümlülükler
 1.Özen yükümlülüğü
 2.Kişisel edim yükümlülüğü
 3.Öykü alma yükümlülüğü
 4.Muayene yükümlülüğü
 5.Teşhis yükümlülüğü
 6.Tedavi yükümlülüğü
 7.Reçete yazma yükümlülüğü
 8.Tıbbi teknik kullanma yükümlülüğü
 9.Tedaviyi kesme yükümlülüğü
Hekimin Mesleğini Icra Ederken Göz Önünde
Bulundurması Gereken Hukuki Yükümlülükler
 10.Kayıt tutma yükümlülüğü
 11.Sır saklama yükümlülüğü
 12.Organizasyon yükümlülükleri
 13.Kullanılan ürün ve ilaçlarla ilgili yükümlülükler
 14.Bilirkişilik yapma yükümlülüğü
 15.Ölümle ilgili yükümlülükler
 16.Mesleki bilgisini geliştirme yükümlülüğü 17 . Kimlik tespiti
yapma yükümlülüğü
Hekimin Özen Yükümlülüğü
 Borçlar Kanunu’ nun 506/ 2. maddesine göre, vekil üstlendiği iş ve
hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve
özenle yürütmekle yükümlüdür.
 Öğretide hekim, avukat, mimar gibi meslek gruplarının özen
yükümlülüklerinin daha fazla olduğu kabul edilmektedir. Bunun
nedeni, devletin diploma ve ruhsat vermek için aradığı şartların, özel
hukuka yansıyan bir garanti niteliği taşıması ve bu meslek
gruplarının topluma karşı sahip bulundukları özel güven
durumudur.
 Hekimin özen yükümlülüğü, bütün yükümlülüklerinin temelini
oluşturmaktadır.
Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
 Hekimlik sözleşmesi gereğince hekim, tedaviyi şahsen yapmak zorundadır.
Hekim, teşhisi de bizzat yapmak durumundadır.
 Hekim hastanın durumu hakkında bizzat kendisi bir fikir oluşturmalı, üçüncü
kişilerin bu konuda vereceği bilgileri ise denetlemeden üstlenmemeli, önemli
bulguları da kendisi tespit etmelidir.
 Kişisel edim yükümlülüğü hekimin, hekimliğin gerektirdiği tedbirlerin alınmasını
bir üçüncü kişiye bırakmasını kural olarak yasaklamaktadır.
 Yardımcı sağlık personelinin faaliyeti, tıbbın, hekimin bizzat kendisine bıraktığı
çekirdek alana ilişkin olmamalıdır.
 Yardımcı sağlık personeli kural olarak ancak hazırlayıcı, destekleyici, tamamlayıcı
veya müşterek olarak etkide bulunucu faaliyetlerde hekim tarafından
görevlendirilebilir.
Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
 Bu noktada ele alınması gereken konu, eğitim hastanelerinde eğitim amacıyla
asistan hekimlerin ne ölçüde poliklinik ve servis hizmeti verebileceğidir.
 Burada asıl olan, hastaya sağlanması gereken tıbbi standarttır. Bu nedenle, hasta
açısından uzman hekim standardı sağlanmalıdır.
 Bu durumda asistan hekimin yapabileceği tıbbi müdahaleler bakımından pratisyen
hekim olduğu esas alınacaktır. Böylece asistan hekim, pratisyen hekimin
yapabileceği müdahaleleri tek başına yapabilecek uzman hekim müdahalesinin
gerektirdiği müdahaleleri ise ancak uzman hekim gözetimi altında
gerçekleştirilebilecektir.
 Asistan hekimin kıdeminin artması ile beraber, kendisine bırakılabilecek tıbbi
müdahaleler de artabilir. Ancak uzman hekim oluncaya kadar, asistan hekim
olarak hukuksal sorumluluğa tabi olduğu unutulmamalıdır.
Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
 Kişisel edim yükümlülüğü bütün faaliyetlerin bizzat yapılması
anlamına gelmemekte olup, bazı yardımcı faaliyetler başkaları
tarafından yerine getirilebilir.
 Tedavinin niteliği gereği elverişli bir bölümünün yardımcı sağlık
personeline devredilmesi mümkündür.
 Laboratuvar faaliyetleri, sonda değişimi, basit sargı ve bandajın
değiştirilmesi, radyolojik faaliyetler genel olarak temsil edilebilir
edimler arasında sayılmaktadır.
 Türkiye’ de hastaya enjeksiyon yapılması, vücuttan kan alınması
veya vücuda kan verilmesi, serum verilmesi de yardımcı sağlık
personeline bırakılabilecek edimlerden sayılmaktadır.
Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
 Ancak bu edimlerin, faaliyetlerin temsil edilebilir olup olmadığının
somut olaya göre belirlenmesi gerekmektedir.
 Mevzuatta açıkça belirli bir sağlık personeli tarafından yapılması
gerektiği yönünde hüküm bulunması halinde, bu edimlerin bizzat o
personel tarafından yerine getirilmesi gerekir.
 Tehlikeli olmaları, zorlukları veya muhtemel öngörülemez
reaksiyonları dolayısıyla hekimin uzmanlık bilgisini şart koşan ve
bu nedenle bizzat hekim tarafından yerine getirilmesi zorunlu olan
faaliyetler hekim dışındaki kimseler tarafından yapılamaz.
Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 16. maddesi “tabip ve diş tabibi,
bir kimsenin sıhhi durumu hakkında, ilmi metotları tatbik etmek
suretiyle bizzat yaptığı muayene neticesinde edindiği vicdani ve
fenni kanaate ve şahsi müşahedesine göre rapor verir” hükmünü
içermektedir.
 Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 23. maddesinde muayenesiz
tedavi yasağından söz edilmekte, hekimin hastasını bizzat muayene
etmeden tedavisine başlayamayacağı ifade edilmektedir.
Öykü Alma Yükümlülüğü
 Hastalığın ve şikayetlerin türüne göre çeşitli öyküler söz konusu
olabilir. Kural olarak, hastalığın öyküsü olarak “hasta öyküsü”
yeterlidir. Ancak eski hastalıkların da araştırılması gerekebilir. Bu
yönüyle de ilaç öyküsü önem arz etmektedir.
 “Sosyal öykü”, hastanın mesleki geçmişi, şu anki faaliyeti, aile
durumu ve sosyal çevresini tespite yönelik olup, daha çok bulguların
açık olmaması durumunda veya çevre ve davranış bozukluklarında
ve psikomatik hastalıklarda gereklilik arz etmektedir.
 Hastanın öyküsünün alınmaması veya eksik alınması veya etkili
olmayan bir öykü tekniğinin kullanılması tıbbi uygulama hatasıdır.
Öykü Alma Yükümlülüğü
 Hekim hastayla hastalık öyküsü hakkında konuşmaması durumunda ve bunun
sonucu olarak da teşhise yönelik esaslı imkanların kullanılmaması ve dolayısıyla
tedaviye başlanmaması veya zamanında başlanmaması halinde, hekim bu kusurlu
ihmalinden ötürü tazminatla yükümlü olur.
 Hekim, hastayı daha önce muayene etmiş hekimlerin bulgularından da
yararlanabilir, ancak sadece bunlara dayanarak teşhis ve tedavi uygulayamaz.
 Gerekli durumlarda hekim, ayrıca hasta yakınlarından da bilgi istemelidir.
 Acil durumlarda başlangıçta öykü almak mümkün olmayabilir. Ancak bu hallerde
dahi mümkün olduğu takdirde hasta yakınlarından öykü almak gerekmektedir.
Muayene Yükümlülüğü
 Tedavi sözleşmesi dolayısıyla hekim, bulguları belirlemek ve doğru bir teşhisi
sağlayabilmek için, hastayı modern teşhis araçlarıyla ve imkanlarıyla muayene
etmek zorundadır. Muayene teşhisin bir parçasıdır ve hekimin ana
yükümlülüklerindendir.
 Genel nitelikli hekim muayenesi dışında bazı özel nitelikli muayeneler de vardır:
Teşhis muayenesi, önleyici muayene, erken tanı muayenesi, kontrol muayenesi.
 Teşhis muayenesi: Hekim, gerekli tedavi yöntemini belirleyebilmek için öncelikle
teşhis koymak durumundadır. Bu amaçla da hastanın muayenesi, röntgen
filmlerinin çektirilmesi, laboratuvar tetkiklerin istenmesi gibi birtakım faaliyetler
yapılır ve bunlar açısından hekimin sorumluğu genel hükümlere tabidir.
Muayene Yükümlülüğü
 Önleyici muayene: Hastalıkları önleme amacına yönelik olarak,
hastalıkların kötüleşmesine, hastalığın büyümesine ve varlığından
şüphe edilen hastalıklara karşı zamanında tedbir alınmasıdır.
 Erken tanı muayenesi: Mevcut veya işaretlerini vermekte olan bir
hastalığı mümkün olduğunca çabuk teşhis etme amacı ile yapılır.
 Kontrol muayenesi: Hastanın kontrol ve gözetim altında tutulmasını,
sonraki muayeneleri ve rehabilitasyonu içermektedir. Bu kapsamda
ayrıca bir tedavinin sona erdirilmesinden sonra oluşan hekimin
koruma yükümlülüğü de vardır.
Teşhis Yükümlülüğü
 Teşhis, bir hastalığın tanınması demektir. Teşhis, hastalığın ve
nedenlerinin kesin olarak belirlenmesi demek değildir. Teşhis, tıbbi
bir görüş ve değerlendirmedir ve esasen nisbidir.
 Acil hallerde teşhis için çok kısa bir sürenin bulunacağı göz önünde
bulundurulmalıdır.
 Uygulamada mahkemelerin yerleşmiş içtihadı, teşhis hatalarının
başka hiçbir koşul aranmaksızın uygulama hatası olduğu
yönündedir.
 Aynı şekilde teşhisin eksik olması da uygulama hatası olarak kabul
edilmektedir.
Teşhis Yükümlülüğü
 Teşhis türleri; ilk muayeneden sonra konulan «geçici teşhis» il «kesin teşhis»
ayrımı yapılmalıdır. Olayların %60’ın da geçici teşhis ile kesin teşhisin aynı
olduğu görülmüştür.
 “Sevk teşhisi”, bir hastayı hastaneye sevk eden hekimin teşhisidir. Hastanedeki
hekim bu teşhisi hiçbir şey yapmadan direkt esas alamaz.
 Taburcu olan hastaya ise “taburcu teşhisi” verilir.
 Hekimlik sözleşmesi, hekime teşhis koyma yükümlülüğü getirmektedir. Seçilecek
tedavi yönteminin isabetliliği, iyi bir teşhise bağlıdır.
 Yargıtay, hekimin, hastasına tetkik yaptırmadan reçete yazmasında kusurlu
olduğuna karar vermiştir.
Teşhis Yükümlülüğü
 Hasta, teşhis için, tıbbi bilinenler düzeyine göre uygulanması mümkün ve elde
bulunan bütün kaynakların kullanılmasını isteyebilir. Fakat hekimden, teşhisin
güvenilir olmasına yönelik bütün kaynakları tüketmesi istenemez.
 Hekim de teşhisten sonra uygulanabilecek bir tedavi imkanı mevcut değilse, bütün
teşhise yönelik muayene ve tetkikleri yapmak zorunda değildir.
 Birçok teşhis imkanının bulunması durumunda, hekim, hasta için en iyi sonuç
verebilecek ve bunun yanı sıra hastaya en az zarar verebilecek yöntemi seçmek
zorundadır.
 Riskin bulunmadığı veya daha az olduğu yöntemlerle teşhisin mümkün olması
halinde, hekim, risk içeren yöntemlerden kaçınmak zorundadır.
Teşhis Yükümlülüğü
 Teşhis bakımından hekimden mutlaka başarı beklenmemekte, hekimin
uzmanlığının gerektirdiği şekilde hareket etmesi yeterli görülmektedir.
 Teşhis uygun bir tedavi veya ameliyat için en önemli şart olduğu için,
bizzat yapılması ve ondan önce de hastanın öyküsünün alınması
gerekmektedir.
 Klinik bulgular, teşhisi destekliyor ve semptomlar da belirli bir hastalığa
işaret ediyorsa, hekimin başkaca işlemler yapmasına gerek
bulunmamaktadır.
 Teşhis için gerekli olan testleri yaptıran, muayeneyi yapan ve elde edilen
bulguları özenle takdir eden hekim bakımından teşhisin yanlış çıkması
doğrudan sorumluluğunu gerektirmez.
Teşhis Yükümlülüğü
 Bir teşhis hatası, teşhisin tamamıyla savunulamayacak hatalı edim olması
halinde veya esaslı tetkiklerin değerlendirilmemesinin bir sonucu olması
veya ilk teşhisin tedavi sürecinde kusurlu olarak ihmal edilmesi halinde
hekimin sorumluluğuna yol açar.
 Bir teşhis konulamaması durumunda; hekim röntgen, laboratuvar,
mikroskobik tetkikler gibi bütün kaynakları tüketmek durumundadır.
 Teşhis yükümlülüğü, teşhisin zamanında yapılması yükümlülüğünü de
içermektedir. Bunun içinde, başka bir hekim veya hekim olmayan
personele havalenin zamanında yapılması gerekebilir.
Teşhis Yükümlülüğü
 Teknolojinin ön plana çıkması ve hekimlerin yanlış teşhis korkusu, çoğu kez
fazladan tetkikler yapılmasına yol açmaktadır ki, bu tetkiklerden hasta için riskli
olanların bulunması halinde, bunlar da hekimin teşhis hatasının kabulüne sebep
olabilir.
 Uzaktan muayene gibi, uzaktan teşhis de yasaktır. Bununla beraber, hekim acil
durumlarda kendisi gelinceye kadar alınması gereken tedbirler konusunda
telefonla talimat verebilir.
 İnternetten veya televizyondan hekimlerin yaptığı önerilerin, tedavi yerine
geçmeyeceği, doğru teşhis için hastanın bizzat görülmesi gerektiği konusunda
mutlaka uyarılar yapılmalıdır. Aksi takdirde sorumluluk söz konusu olabilir.
Teşhis Yükümlülüğü
 Doğum öncesi teşhis olanakları geliştikçe, anne‐babaya sunulan
perspektifler de genişlemektedir. Ceninin gelişimi takip edilmek suretiyle,
cenindeki en küçük kusur bile belirlenebilmekte ve ebeveyne hamileliğe
devam mı edilmeli, yoksa sona mı erdirilmelidir kararı alma olanağı
sunulmaktadır.
 Hekim 10 haftalık süre içinde, hatalı davranışıyla, ceninin durumunu fark
edemeyerek olası bir kürtaj operasyonunun gerçekleşmesini engellemiş
bulunursa, ebeveyne karşı sorumlu olur.
 Hekimin hatalı bir genetik danışma neticesinde, ebeveynin genetik olarak
özürlü bir çocuk yapmaları durumunda da hekim sorumlu olur.
Teşhis Yükümlülüğü
 Hekim hastaya veya yakınlarına teşhise ilişkin çabalarınının sonuçları
hakkındabilgi vermek zorundadır. Esasen tedavi veya ameliyata rıza
bakımından, hastanın teşhisi bilmesi bir ön koşuldur.
 Hekim başlangıçtaki teşhisini tedavi süresi içinde devamlı olarak
denetlemek, kesinleştirmek ve gerekirse bu teşhiste değişiklik yapmak
zorundadır.
 Başlangıçtaki teşhisin bilahare kontrol edilmeyerek değişen hastalık
görüntüsüne uydurulmaması halinde “sözleşme ihlali” söz konusu olur.
 Hekim, laboratuvar bulgularının teşhise uygun olup olmadığını kontrol
etmekle yükümlüdür.
 Hekim, hastasına teşhisi bildirmek zorunda olduğu gibi, yanlışlığı
anlaşılan teşhisi düzeltmek ve bu düzeltmenin sonucunu da hastasına
bildirmekle yükümlüdür.
Tedavi Yükümlülüğü
 Tedavi; bir insanın vücudunda gerçekleştirilen ve hastalıkları, acıları,
vücuttaki zararları, vücuttaki şikayetleri veya ruhsal bozuklukları önlemek,
tespit etmek, iyileştirmek veya azaltmak amacına yönelik olarak bütün
müdahaleleri ve aldığı tedbirlerdir.
 Hekim, mesleğinin icrasında serbesttir; tedaviyi reddedebilir. Esasen hiç
kimse, hiçbir mesleği yapmaya zorlanamaz. Anayasanın tanımış olduğu
hareket özgürlüğü de hekimin tedaviyi üstlenmesi veya reddetmesi
konusunda özgür olmasını gerektirmektedir.
 Genel olarak bir hekim, bir tedaviyi üstlenip üstlenmemeye serbestçe karar
verebilir. Acil durumlar haricinde, tedaviyi üstlenmeyi reddedebilir. Ancak
hekim, hastanın tedavisini üstlendikten sonra, tedavi yükümlülüğünün
gereklerini yerine getirmek zorundadır.
 Hekim, üstlendiği tedaviyi sürdürmekle de yükümlüdür. Hekim, tedaviyi
haklı bir neden olmadığı müddetçe, tek taraflı olarak sona erdiremez.
Tedavi Yükümlülüğü
 Hekimin Hastayı Reddetmesi: Hekim, değişik sebeplerle hastayı ret edebilir.
Örneğin, özel olarak çalışan hekim bakımından hastanın daha önceki
muayenelerin ücretini ödememiş olması, randevulara gelmemesi veya önerilen
tedaviyi uygulamaması ret sebebi olabilir.
 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde de ifade edildiği gibi, kamu görevlisi hekimler
ancak haklı sebeplerle ve hastanın aynı gün ve aynı yerde tedavisini garanti
edebildikleri takdirde tedaviyi üstlenmeyi reddedebilirler.
 Örneğin, önceki muayene sırasında hekime sözlü veya fiili saldırıda bulunmuş bir
hastayı tedaviyi, hekim reddedebilir.
 Ancak bu takdirde aynı uzmanlık alanındaki bir başka hekimin hastayı tedavisi
sağlanmalıdır.
Tedavi Yükümlülüğü
 Kamu görevlisi olmayan hekim, başlangıçta tedavisini kabul ettiği hastayı
tedaviden bilahare vazgeçebilir. Ancak bu durumda somut olaya göre şu ayrımları
yapmak gerekir:
 i. Başlangıçta hastaya randevu veren hekim, fikrini değiştirdiği takdirde, hastanın
durumunun göz önünde bulundurulması gerekir.
 ii. Hekim, sonradan hastalığın kendi kapasitesi veya uzmanlığı dışında olduğunu
fark etmişse, bu takdirde bir başka hekime sevk etmesi gerekir.
 Genel kurallar gereğince, hekim, örneğin hastanın parasının olmaması nedeniyle
tıbbi müdahaleyi reddedebilir. Bu konuda sosyal güvenlik hukuku ile getirilen
düzenlemeler saklıdır.
 Ancak, acil hallerde ne hastane, ne de hekim tıbbi müdahaleyi reddedemez.
Tedavi Yükümlülüğü
 Acil durumlarda tedavi yükümlülüğü, hastanın acil olma durumu ortadan
kalkıncaya kadar devam eder. Hastaya ilk müdahalenin yapılması tek
başına yeterli değildir.
 Hekim, hastasını tıbbi gerekliliklere uygun olmak zamanında tedavi
etmelidir.
 Zaman eksikliği veya hatta sonu dinlenme gereksinimi gibi hususlar,
acilen yapılması gereken bir müdahaleyi ertelemek için geçerli görülecek
sebepler değildir.
 Uzaktan teşhis yasağı gibi, uzaktan tedavi de yasaktır. Hekim, tedaviyi
bizzat uygulamak durumundadır. Hekim ve hasta arasındaki “güven
ilişkisi” tedavinin hekim tarafından bizzat yürütülmesini gerekli
kılmaktadır.
Tedavi Yükümlülüğü
 Bizzat tedavi yükümlülüğü, uzaktan tedavi yasağı anlamına
gelmektedir. Hekim, hastanın problemlerinden bizzat bir tasavvur
oluşturmalı, önemli bulguları bizzat kendisi belirlemeli ve tedaviyi
de direkt gerçekleştirmelidir.
 Tele‐ tıp; hastalara uzaktan, telekomünikasyon ve bilgisayar
teknolojilerini kullanarak teşhis ve tedavi uygulamak anlamına
gelmektedir.
 Tele‐tıp, işitsel ve görsel konferans olarak gerçekleşebileceği gibi,
elektronik posta yoluyla da gerçekleştirilebilir.
 Bu çerçevede tıbbi görüntülerin ve hastanın tıbbi kaydının
aktarılması da söz konusu olabilmektedir.
Tedavi Yükümlülüğü
 Tele‐tıp uzaktan teşhis ve tedavi yöntemi olmamalı veya en azından esas
itibariyle uzaktan teşhis ve tedavi yönü ağır basmamalıdır.
 Tele‐tıp, “konsültasyon yöntemi” olarak hukuksal açıdan herhangi bir
problem oluşturmaz.
 Buna karşılık, hastayı görmeden doğrudan teşhis ve tedavi uygulamak,
uzaktan teşhis ve tedavi kabul edilerek bir takım hukuksal problemlere yol
açabilir.
 Tele‐tıp uygulamaları, sağlık personeli tarafından gerçekleştirilmelidir.
Tedavi Yükümlülüğü
 Yurtdışı ile yapılan bağlantı ile gerçekleştirilen tele‐tıp uygulamasında,
Türkiye’deki hasta üzerinde yapılan tıbbi müdahale bakımından TCK
hükümleri uygulanabilmektedir.
 Özel hukuk bakımından ise ortada sözleşmeden kaynaklanan biz zarar
varsa, dava Türkiye’ de açılabilecektir.
 Haksız fiilden kaynaklanan bir tazminat davası açılacaksa, bu takdirde de,
neticenin meydana geldiği yer olan Türkiye’ de dava açılabilecektir.
 Tele‐tıp uygulamalarında dikkat edilmesi gereken bir husus da hasta
bilgilerinin gizliliğine riayet edilmesidir.
Tedavi Yükümlülüğünün Sınırları
 Tedavi yükümlülüğünün temel sınırı, hastanın tedaviyi reddetmesidir.
 İstisnai durumlar:
 a) Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı
 b) Hastanın tedaviyi ret hakkı
 c) Ağır özürlü yeni doğan bebekler bakımından tedavi yükümlülüğünün
sınırları
 d) Bulaşıcı hastalıklarda tedavi yükümlülüğü
 e) Hekimin kürtajı ret hakkı
Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı
 Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı, en üst değerdeki
haklardandır.
 Bu nedenle, rıza olmaksızın yapılan tıbbi müdahaleler hem özel hem
de ceza hukuku açısından hukuka aykırıdır.
Hastanın Tedaviyi Ret Hakkı
 Hukukumuzda tedaviyi ret hakkı tanınmıştır ve kanunlarda yer alan ve
genel sağlığın korunması veya ceza yargılaması amacıyla yapılan tıbbi
müdahaleler dışında herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmamıştır.
 Tedaviyi reddin ölüme yol açabilecek olması, bu bakımdan bir farklılık
yaratmaz.
 Mevzuatta bireyin rızası olmaksızın tıbbi müdahaleye katlanmak zorunda
olduğu belirtilen hallerde, rıza olmaksızın yapılan tıbbi müdahale hukuka
uygun olacaktır.
 Nitekim Anayasa’ nın 17/2. maddesi de “kanunda yazılı haller dışında
kişinin vücut bütünlüğü dokunulamaz” demek suretiyle, yasalarda
öngörülen hallerde hukuka uygun bir tıbbi müdahalenin söz konusu
olacağını açıklamış bulunmaktadır.
Hastanın Tedaviyi Ret Hakkı
 Mevzuatta bireyin rızası olmaksızın tıbbi müdahalede
bulunulabildiği durumlar, kişinin kendi geleceğini belirleme
hakkının önüne geçen başka hukuksal yararlara, özellikle toplum
menfaatine hizmet eden durumlardır.
 Hastanın tedaviyi yarıda bırakmayı talep etmesi veya tıbben gerekli
bir tedbir veya ameliyata müsaade etmemesi durumunda, hekimin
bundan sonraki görevi, sadece hastanın acılarını dindirmeye yönelik
tedbirleri almakla sınırlıdır.
 Hasta tedaviyi ret hakkını baştan kullanabileceği gibi, tedaviye
başlandıktan sonra da kullanılabilir.
Hastanın Tedaviyi Ret Hakkı
 Tıbbi müdahaleye rızadan farklı olarak, tıbbi müdahalenin reddi
durumunda, bu rettin örtülü bir beyanla yapılması söz konusu olamaz, açık
bir irade beyanı şarttır.
 Bazı hastalar müdahale iznini sınırlı verebilir. Bu durumda ameliyatta
buna riayet edilmelidir.
 Bununla beraber, hekim ameliyatın riskli olabileceği gerekçesiyle, haklı
olarak da reddedebilir.
 Hekim, hastanın kararının tıbbi mantığa aykırı olduğunu iddia ederek
ameliyata girişemez.
Ağır özürlü yeni doğan bebekler
bakımından tedavi yükümlülüğünün sınırları
Bu konudaki prensipleri şu şeklide özetleyebiliriz;
 i. Yenidoğan bir bebek ne kadar ağır özürlü olursa olsun, bir yetişkin veya
ağır hasta kişi kadar yaşam hakkına sahiptir.
 ii. “Bütün yaşamların eşit değerde olması” prensibinin bir sonucu olarak,
hekim, yenidoğan ağır özürlü bir bebeğin tedaviye alınmasında veya
tedavisinin sonlandırılmasında, yetişkinlerin tedavisine ilişkin kuralları
göz önünde bulundurmak durumundadır.
 iii. Yenidoğan bebeğin hayatının aktif bir hareketle sona erdirilmesi veya
kısaltılması, hukuka ve etiğe aykırıdır. Bu sonuç, hekimin iyi niyetle
hareket etmiş olması halinde dahi geçerlidir. Hekimin iyi niyetle hareket
etmesinden kasıt, bebeğin acı çekmesini önlemek veya ilerideki
yaşamındaki güçlükleri düşünerek hareket etmesidir.
Bulaşıcı hastalıklarda tedavi yükümlülüğü
 Her ne kadar hekimin sözleşme özgürlüğü bulunuyorsa da bir hekimin
bulaşıcı hastalık taşıyan hastasını mazur görülebilir bir sebep olmaksızın
reddetmesi haklı görülmemektedir.
 Meslekten kaynaklanan bir enfeksiyon tehlikesi kural olarak hiçbir zaman
virüs taşıyan kimsenin tedavisini reddetmeyi gerektirecek kadar ağır
görülmemektedir.
 Mesleğin doğal riskleri karşısında hekimin tedaviyi reddetmesi ondan
beklenemez.
Hekimin kürtajı ret hakkı
 Hekim, yasal koşulları gerçekleşmiş kürtajı yapmakla yükümlü tutulup
tutulamayacağı konusu tartışmalıdır.
 Hekim, tedavi özgürlüğüne, hastasını seçme hakkına sahiptir. Fakat burada
sorun, daha çok kamu hastanelerinde ortaya çıkabilir.
 Bir kamu hastanesinde tek kadın doğum uzmanı olan hekim, kürtaj
talebiyle gelen ve yasal koşullarını gerçekleşmiş hastayı reddedebilir mi?
 Kamu hastanelerinde, başka hekiminde seçilmesi olanağının bulunmadığı
durumlarda, hekimin kürtaj talebini reddetme hakkı bulunmamaktadır.
Download