ARAP BAHARI Arap Baharı: Problemler ve Çözüm Önerileri Arap Baharı olgusu, önem açısından 19. yüzyılda ortaya çıkan Arap uyanışına benzemektedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Arap ülkeleri, bu uyanış sayesinde kurulmuştur. Bugünkü halk ayaklanmaları ise yıllardır kendi halkına baskı yapan diktatör yönetimlerden kurtulmayı amaçlıyor. Hasan Muzafer ELARZO Arap Baharı Olgusu Önümüzdeki günler, bizlere Arap Baharı teriminin üzerinde dikkatli bir inceleme yapılmadan, ne kadar aceleyle oluşturulduğunu gösterebilir. Bu terim, açık bir şekilde kördüğüm olmuş, başlangıç aşamasını geçememiş ve sosyal, siyasal, ekonomik olmak üzere pek çok boyutu bulunan bir olguyu adlandırmak için ortaya çıkarılmıştır. Öte yandan bu olgunun geleceği de bir belirsizlik içindedir. 2011 yılının başında başlayan Arap Baharını, en basit şekilde, Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye gibi Arap ülkelerinde milyonlarca insanın katıldığı grevler ve gösterilerle hükümetlere karşı bir direniş hareketi olarak tarif edebiliriz. Bu direniş hareketinin altında ise; iş bulma olanaklarının azlığı, diktatör yönetimlerin zulümlerine karşı koyma arzusu ve bu ülkelerdeki ekonomik şartların düzeltilmesi talebi gibi nedenler olduğunu söyleyebiliriz. Kendiliğinden (daha önceden planlanmamış olarak) ortaya çı22 kan halk ayaklanmaları, sosyal paylaşım siteleri sayesinde gün yüzüne çıktı ve diktatör hükümetlerin her türlü baskısına rağmen Arap halklarının acılarını dile getirdi. Hâlbuki zalim diktatör rejimlerin halkları; günlük ihtiyaçlarını karşılamaya ve fakirlikten kurtulmaya çalışmaktan başka bir şey düşünmeye vakit bulamıyorlardı. Bunun yanı sıra, Arap hükümetleri gerçekleri yansıtmamak, halkı bilinçsizleştirip şaşırtmak için yalan dolu bir medya sistemi de geliştirmişti. Arap Baharı olgusunu, büyük değişimler getiren devrim kavramından bağımsız düşünemeyiz. Fakat bu olgunun kimliğinin devrim kavramına ne kadar uyum sağladığını daha iyi anlayabilmek için onu ayrıntılı bir şekilde yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir. Elimizde, bu olgunun devrim kavramına ne kadar uyum sağladığını anlamamızı kolaylaştıracak birçok akademik ve siyasi literatür bulunmaktadır. Bu kaynaklar, söz konusu olgunun yönelimlerini belirlememize, ger- çeklerin şekillendirdiği kavramsal çerçeveyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Arap Baharı gibi bir olguyu ve bu çerçevede Arap ülkelerinde yaşanan değişiklikleri anlamak için üç senenin geçmiş olması yeterli değildir. Bu süre, halkın yaşadığı gerçekliği değiştirmek için meydanlarda haykırdığı isteklere cevap bulma konusunda başarılı olup olmadığını anlamak için de yeterli değildir. Arap Baharı Olgusuna Münhasır Temel Özelikler Arap Baharı olgusunu derin bir biçimde analiz ettiğimizde onun başlangıç evresini geçmiş, ancak henüz tamamlanmamış toplumsal bir olgu olduğunu görürüz. Dolayısıyla Arap Baharı olgusunun gelecekte alacağı şekil belirsizdir. Baharı başlatan, meydanlara dökülerek zalim ve diktatör rejimleri deviren halk, henüz arzu ettiği şeyleri elde edememiştir. Halkın seçimlere katılması ya da katılmaması ve yönetimin el değiştirmesi noktasında Arap Baharı ciddi bir Mayıs-Haziran Cilt: 6 Sayı: 62 Analiz rol oynamamıştır. Öte yandan halkın talep ettikleri ile elde ettiklerinin birbirinden farklı olması nedeniyle halk sonuçtan razı değildir. Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde ortaya çıkan toplumsal ve ekonomik sorunlardan dolayı kısa ve uzun vadeli çözümleri birbirinden ayırt etmemiz şu aşamada olası değildir. Siyasi alanda iyi bir şekilde organize olamayan karar alıcılar, olgunlaşmamış meyveyi dalından koparmaya çalıştıkları için gerçeklik zemininde yakın ve somut bir reform gerçekleşmesine engel olmuşlardır. Bütün bunlara rağmen, Arap Baharı’nın, senelerdir hiçbir değişiklik yaşamayan Arap toplumlarında ortaya çıkmış, benzeri olmayan bir olgu olduğunu inkâr edemeyiz. Bu nedenle ekonomi, siyaset ve toplum bilim uzmanları Arap Baharı’na büyük ilgi göstermiştir. Arap Baharı olgusuna özgü en önemli özellikler şunlardır: Arap Baharı olgusu, önem açısından 19. yüzyılda ortaya çıkan Arap uyanışına benzemektedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Arap ülkeleri, bu uyanış sayesinde kurulmuştur. Bugünkü halk ayaklanmaları ise yıllardır kendi halkına baskı yapan diktatör yönetimlerden kurtulmayı amaçlıyordu. Ekonomi, teknoloji ve demokrasi alanlarında gelişen dünya ülkeleri ile karşılaştırdığımızda bu uyanışın geciktiğini kolayca anlayabiliriz. 21. yüzyıldaki Arap uyanışı, halkı yönlendirip arkasından yürütecek halkçı siyasi bir lider olmadan gerçekleşmiştir. Ayaklanmalar, ilk olarak Tunus’ta patlak vermiş ve ardından Mısır, Libya ve Yemen’e yayılmıştır. Son olarak da Suriye’de aynı şey gerçekleşmiştir. Suriye’nin halk ayaklanması da onu yönetecek bir lideri olmadan Analiz Mayıs-Haziran Cilt: 6 Sayı: 62 başlamıştır. Fakat gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla halk ayaklanmalarının sonucundan başkaları yararlanmış ve halkın emeği olan meyveleri başkaları kopararak iktidara el koymuştur. Arap Baharı liderlerinin kimliklerinin ve ideolojilerinin belirsiz olmasından dolayı, direniş gösteren halkın taleplerine uygun değişimlerin gerçekleşebileceğini söylemek zordur. Bu durumda, iktidardaki rejimlere karşı protestolar yapmış ve rejimlerin değişmesi için fedakârlıkta bulunmuş olan halklar, Arap devrimlerinin amaçlarından sapmaması için de talepte bulunmaya devam etmişlerdir. Ancak toplumsal ve ekonomik reformların yollarını saptamak zordur. Nitekim Bahar, hoşnut olmayan ve büyük tepki gösteren halkların isteklerini karşılayamamıştır. Arap Baharı olgusu, doğduğu her ülkede belli ve kendine has özelliklerle tanınmıştır. Öte yandan bu olgunun oluşumuna sebep olan ortak etkenler vardır. Birinci etken, halkların diktatör rejimlerin uyguladığı hegemonyacı sistemden kurtulmak istemeleri ve demokrasinin iyi bir seviyeye ulaşmasını talep etmeleridir. İkinci etken ise fakir halkın sorunlarının geniş kitlelere yayılmasıyla ilgilidir. Arap Baharı’na has özellikler her ülkede mevcut bu iki etkenin itici gücüyle ortaya çıkmıştır. Bu da halkların ayaklanmasına ve devrim yapmasına sebep olmuştur. Arap Baharı olgusu sosyal paylaşım sitelerinde yapılan çağrılarla başlamıştır. Bazı Arap kanalları ise yaşanan gelişmeleri yayınlamıştır. Bu bağlamda birçok vatandaş bastırılmış duyguları ve hislerini dile getirmek için sokaklara çıkmıştır. Ancak olgunlaşmamış meyvele- ri halkın koparması gerekirken başka siyasi liderler ve kesimler halkı kandırıp bu meyvelere talip olmuştur. Bu da yönetim ve halk arasındaki uçurumu daha çok derinleştirmiştir. Sonuç olarak, halkta ayaklanmaların amaçlarına ulaşamadığı gibi bir his uyandırmıştır. Arap Baharı’nın Amacına Ulaşabilmesi için Gerekli Uygulamalar Arap Baharı kesin bir şekilde neticelenene kadar bu destanı yazmaya çalışan halkları, haklarını elde etme noktasında bekletemeyiz. Çünkü halkların emek verip yaptıklarının karşılığını almaya ihtiyacı olduğu gibi karar alıcıların da ülkeyi doğru yola yöneltecek yol haritalarına ihtiyacı vardır. Arap Baharı ayaklanmalarının taleplerini gerçekleştirecek ekonomik bir sistem kurmak için elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır. Arap Baharı’nın gerçekleştiği ülkelerde toplumu dışlamadan köklü siyasi değişikliğe gidilip çok partili hayata geçiş yapılması gerekirken, yeni yönetimler, halklarının senelerdir çektiği sıkıntılara çözüm bulacak ve siyasi baskıyı hafifletecek ekonomik bir kalkınma için gerekli uygulamaları gerçekleştirmemektedir. Yapılanlar, ekonomik gruplara yönelik yüzeysel değişikliklerle sınırlı kalmıştır. Nitekim siyasi yöneticiler, milli ekonomik kalkınmaya yardım eden özel sektörün oynadığı önemli rolü yadsımaya devam etmektedir. Sonuç olarak, kalkınma programları yeterli olmadığından işsizlikten muzdarip birçok gence iş imkânları sağlama konusunda başarısız olunmuştur. Stratejik Planlama Yönetim Danışmanı, Irak. 23