pilor drenajsız total özofajektomi ve gastrik pull

advertisement
T.C
Sağlık Bakanlığı
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
1. Genel Cerrahi Kliniği
Şef: Prof. Dr. Adil Baykan
PİLOR DRENAJSIZ TOTAL ÖZOFAJEKTOMİ VE
GASTRİK PULL-UP AMELİYATLARIMIZIN
HASTALARIN YAŞAM KALİTESİ
ÜZERİNE ETKİLERİ
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Can BAŞARAN
İstanbul-2008
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ VE AMAÇ …………………………………………………. 2
2. GENEL BİLGİLER ………………………………………………. 3
3. MATERYAL VE METOD ……………………………………......25
4. BULGULAR ……………………………………………………….27
5. TARTIŞMA ………………………………………………………..43
6. SONUÇ ……………………………………………………………..48
7. ÖZET ……………………………………………………………….49
8. KAYNAKLAR ……………………………………………………..50
1
GİRİŞ ve AMAÇ
Özofagus kanserleri, tüm sindirim sistemi kanserleri arasında dördüncü
sırada
olup,
dünya
genelinde
kanserden
ölümlerin
en
sık
altıncı
nedenidir(70).Özofagus karsinomlarının prevalansı ülkeler arası ve aynı ülke
içinde bölgeler arası büyük değişkenlik göstermektedir. ABD’ de 2005 yılında
14520 yeni özofagus kanserli olgu bildirilmekte ve olguların 13570’i
kaybedilmektedir(4) .Dünyada ise, 316000 yeni olgu ve 286000 hastalıktan ölüm
bildirilmektedir(73).
Ülkemizde
özofagus
kanseri
insidansını
gösteren
epidemiyolojik çalışmalar bulunmamaktadır.
Özofagus kanserli hastaların % 75-80’inde başvuru sırasında lokal tümör
invazyonu ve uzak metastaz bulunduğundan kür mümkün değildir. Özofagus
kanserli hastaların tedavi sonrası sağ kalım süreleri değerlendirildiğinde 5 yıllık
survi tedavi uygulanan hastalarda bile % 10-15’in altındadır(9). Bunun nedenleri;
özellikle ülkemizde hastaların, hastalığın ilerlemiş dönemlerinde başvurmasına
bağlı olarak kür olanağının bulunmaması, rezeksiyon mortalitesinin yüksek, sağ
kalım oranlarının düşük olmasıdır (15,16,17,51).
Disfaji ve kilo kaybı özofagus kanserinde en sık görülen semptomlar
olup;disfaji, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren bir semptomdur.
Bu nedenle, hem küratif ve palyatif cerrahi girişimler hem de diğer palyatif
girişimlerin amacı disfajinin düzeltilmesidir.(7,11,23).
Çalışmamızda özafajektomi sonrası pilor drenajı yapılan ve yapılmayan
mide transpozisyonlu hastalar post-operatif
bazı yaşam kalite kriterleri
bakımından karşılaştırılmıştır.
2
GENEL BİLGİLER
Özofagus kanseri bütün kanserler arasında %1,5-2, gastrointestinal
kanserler arasında %7 oranında görülmektedir. Kansere bağlı tüm ölümlerin
%1,8’i özofagus kanserine bağlıdır.Görülme sıklığı coğrafi olarak büyük
değişiklikler gösterir. Özellikle Çin ve Ortadoğu ülkelerinde sık görülmesine
rağmen
ABD
ve
oluşturmaktadır(16,5,18,66).
Avrupa’da
tüm
malignitelerin
%
2’
sini
Bu ülkelerde bölgesel ve etnik yapıya göre farklı
dağılım göstermektedir. Ülkemizde, saptanan kesin bir insidans olmamakla
birlikte, en çok Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesinde görülmektedir.
Doğu Anadolu bölgesindeki insidans, % 16 olarak bildirilmiştir(54) .
Özofagus kanseri görülme sıklığı yaşla birlikte artarak 6. ve 7.
dekatlarda tepe yapmaktadır. Prevelansının yüksek olduğu bölgeler hariç,
erkeklerde kadınlarda göre, siyah ırkta beyaz ırka göre daha sık görülür(51,5,37).
TARİHÇE
İnsanların yeme ve yutmaya karşı olan arzusu nedeni ile bu fiillerin
engellendiği rahatsızlıkların araştırılması eski Çin ve Mısır’da yapılmış ve
yazılmıştır. Eski Çin kaynaklarından elde ettiğimiz bilgilerde, disfajinin
özofagus kanserine eşlik ettiği belirtilmektedir(79).
Özofagoskopinin kullanılması özofagusu tanıma ve hastalıklarının
teşhisinde önemli bir aşama olmuştur. Bevan 1868’ de aynadan yansıyan ışığı
kullanan bir özofagoskop tasarladı ve aleti yabancı cisim çıkartmakta, özofagus
darlıkları ve tümörlerini incelemekte kullandı. Aynı yıl Kussmaul gaz
lambasıyla aydınlatılan bir özofagoskop tasarlamıştır. 1899 yılında Von Hacker
özofagus kanserini özofagoskopi ve biopsi yaparak teşhis etmiştir. Aynı yıllar
içinde Killian özofagoskop ile yabancı cisim çıkartılmasını rapor etmiştir.
3
İntratorasik yapılara güvenle yaklaşıma olanak veren tekniklerin gelişmesi
ile, 20. yüzyılda özofagus cerrahisi büyük bir aşama kaydetmiştir(17). Billroth
1871’ de ve Czerny 1877’ de ilk kez başarılı özofagus kanseri rezeksiyonu
bildirdiler. 1886’da Mikulicz-Radecki özofagus kanserini rezeksiyon ve plastik
rekostrüksiyon ile tedavi etmiştir. Biondi 1895 yılında özofagusu rezeke ettikten
sonra midenin göğüs kafesi içine çekilip özofagusa anostomoz edilmesini
önerdi. Janaway ve Green ilk kez torakoabdominal insizyon kullanarak distal
özofagus rezeksiyonu yapmışlardır.
Torakotomisiz transhiatal özofajektomi 1913 yılında Denk tarafından
tanımlanmış, aynı yıl içinde Von Ach özofajektomiyi boyundan ve karından
yaptığı künt diseksiyonla gerçekleştirdi.
1914’de Von Hacker kolon
interpozisyonu uygulamıştır. Ohsawa 1933 yılında lümenin devamlılığını
sağlamak için ilk intratorasik gastroözofageal anostomozu yaptı(68). 1975 yılında
Gavrilu özofagus replasmanı için gastrik tüp kullanımını yeniden gündeme
taşıdı,
1978
yılında
Orringer
özofajektominin
torakotomi
yapılmadan
gerçekleştirilebileceğini gösterdi (68,75).
CERRAHİ ANATOMİ
Özofagus farenks ile mideyi birleştiren bir sindirim sistemi organıdır.
Altıncı servikal vertebra hizasındaki krikoid kartilajdan, kardiaya kadar yaklaşık
25 (23-26) cm. uzunluğunda ve 1.4-2.0 cm. çapındadır Özofagus 6. servikal
vertebra seviyesinde, farinksten başlayıp 10-11. torakal vertebra düzeyinde mide
ile birleşerek son bulur.
Özofagus orta hatta yerleşmiş olup,boynun üst kısmında ve toraks
girişinde
sola
deviasyon
bifurkasyonunda tekrar
göstermektedir.Toraksın
ortasında
ve
trakea
orta hatta dönüp,toraks alt kısmında sola ve öne
deviasyon göstererek, diafragmatik hiatustan geçer.Bundan sonraki yaklaşık 2
cm. lik bölüm abdominal özofagus ve alt özofagus sfinkterini içerir (72).
4
Özofagusun histolojik yapısı, bütün gastrointestinal kanalın yapısında
olduğu gibi, dört tabakadan oluşur. Bu tabakalar; en içte lümeni döşeyen
mukoza,
bunun
altında
submukoza
ve
daha
sonra
muskularis
propriadır.Gastrointestinal sistemin genel yapısından farklı olarak özofagusun
mezenter ve seroza tabakası yoktur.Seroza yerine adventisya adı verilen, ince ve
gevşek bir konnektif doku tabakası ile sarılmıştır.
Mediastendeki konumu ve tamamen gevşek konnektif doku ile çevrili
olması özofagusun transvers ve longitudinal hareketine izin verir ve yutma
işlemi esnasında bir vertebra cismi kadar hareket edebilir.
Gevşek ve kolay ayrılabilir konnektif doku ile çevrili olmasından ötürü
eğer kanser dokusunun invazyonu veya fiksasyonu gibi periözofagial bir
kontrendikasyon yok ise medistenden künt olarak rahatlıkla ayrılabilir.
Özafageal Dalı
İnferior Tiroid
Arteri
Özofagusun servikal kısmı
kan akımını alt tiroid arterden
alır.Torasik özofagus bronşial
arterlerden ve
Sağ
Bronşial
Arter
aortadan direk
Aortik Özafageal
Dallar
olarak çıkan iki tane özofageal
dal
ile
Süperior Sol Bronşial
Arter
İnferior Sol Bronşial
Arter
kanlanırken,abdominal
özofagus ihtiyacını sol gastrik
arterin yükselen dalından ve alt
frenik arterden sağlar.
Sol Gastrik Arterin
Çıkan Dalları
Sol Gastrik Arter
Resim 1: Özofagusun Arteryel Dolaşımı
5
İnferior
Tiroid
Venleri
Özofagusun kapiller dolaşımından
gelen kan önce submukozal venöz
pleksusa
venöz
oradan
pleksusa
da
Aksesuar Azygos
Veni
periözofageal
dökülür.Servikal
bölgede özofageal venler alt tiroid
Azygos
Veni
Hemiazygos
Veni
vene,torasik bölgede bronşial,azigos ve
hemiazigos
venlerine,abdominal
bölgedeyse koroner vene dökülürler(72).
Kısa
Gastrik
Venler
Koroner Ven
Vena Porta
S. Mezenterik
Ven
Splenik Ven
Resim 2: Özofagusun Venöz Dolaşımı
Azygos venin akciğer hilusuna ve onun lenf nodlarına yakınlığı orta kısım
özofagus tümörlerinin hızlı bir şekilde ekstramural yayılımına neden olur.
Rezeksiyon esnasında azygos kolaylıkla yaralanabilir. Özelikle künt diseksiyon
esnasında tümör bölgesinde fiksasyon mevcut ise ciddi kanamalara neden olur.
Azygos ve hemiazygos arasında kolleteral sirkülasyonlar vardır. Sağ torokotomi
ile yapılan rezeksiyonlarda hemiazygos zarar görüp ciddi kanamalara yol
açabilir.
Duktus torasikusun özofagusla olan yakın komşuluğuda, özofagus
cerrahisi uygulanırken dikkate alınması gereken bir unsurdur. Duktus torasikus
Th 12 ve L 1-2 vertebraların önünde yer alan Cisterna Chyli’ den başlar,
diafragmanın aortik açıklığından sağ posterior mediastene ilerler. Daha sonra
azygos ven ve desenden aortanın arasından ve özofagusun arkasından kolumna
vertebralis boyunca ekstraplevral olarak devam eder. Th 4-5 seviyesinde orta
hattan sola geçerek özofagusun solunda ve arkus aortanın arkasına yerleşerek sol
internal juguler ve sol subklavian venin birleştiği yere dökülür. Populasyonun
yaklaşık %50 sinde bu yolu izler ve özofagus cerrahisinde yaralanabilir(8).
6
Uzun
submukozal
kanallardan
lenfatikler
oluşan
özofagus
eksenine parelel olarak yerleşirler.
Özofagusun üst 2/3’ünde lenfatik
akış
sefalik,alt
1/3’ünde
kaudaledir.Torasik
ise
özofagus
bölümünde ,submukozal
lenf akımı
musküler tabakayı delip mediastinal
lenf nodlarına dökülmeden önce orta
özofagustan servikale veya aşağı
özofagusa ulaşabilir. Böylece serbest
tümör
hücreleri
bölgesel
lenf
nodlarına ulaşmadan özofagus duvarı
boyunca yayılabilir.
Resim 3: Özofagusun Lenfatik Dolaşımı
ETYOLOJİ
Tüm kanserlerde olduğu gibi kesin etyolojik bir neden gösterilememekte
çeşitli risk faktörlerinin birlikte rol oynadığı bildirilmektedir. Etyolojide fazla
alkol ve sigara tüketimi, sıcak çay ve yiyecek alışkanlığı, kronik tahriş, kötü
beslenme, vitamin eksikliği (A,C,E,Riboflavin), benzpyrene, polisiklik aromatik
hidrokarbonlar, baharatlar, toprakta bulunan nitritler ve nitratlar, unda bulunan
yüksek konsantrasyondaki silika maddesi, kimyasal ajanlar (çinko, bakır, nikel,
manganez vb.) ve genetik faktörler suçlanmaktadır. Akalazya, Plummer-Vinson
sendromu, koroziv striktürler, tilozis, barret özofagus, lökoplaki, ektopik gastrik
mukoza, divertikül ve benign tümörlerde prekanseröz lezyonlar olarak sorumlu
tutulmuşlardır(9,70,72).
7
Özofagus Tümörleri
1-Epitelyal Tümörler
2-NonepitelyalTümörler
a-Benign Tümörler
Squamöz papilloma
Adenoma
a-Benign Tümörler
Leiomyoma
Granüler hücreli tümör
Fibrovasküler polipler
Hemangioma
Lymphangioma
Fibroma
Lipoma
b-Malign Tümörler
Squamöz hücreli karsinoma
Adenokarsinoma
Adenoakantoma
Adenoid kistik karsinoma
Verruköz karsinoma
Mukoepidermoid karsinoma
Karsinosarkoma
Melanoma
Koryokarsinoma
Neuroendokrine tümörler
Küçük hücreli karsinoma ve
karsinoid tumor
b-Malign Tümörler
Leiomyosarkoma
Yumuşak doku sarkomları
Rhabdosarkoma
Metastatik karsinoma
Lenfoma
Tablo 1 : Histopatolojik sınıflama
ÖZOFAGUSUN MALİGN TÜMÖRLERİ
Özofagusun malign tümörleri, epitelyal (karsinom), mezenşimal (sarkom)
ve miks tipte olmak üzere üç farklı tipte görülür. Özofagus kanserlerinin %
90’ından fazlası skuamöz karsinom ve adenokarsinom türündedir. Bu iki tümör
tipinden skuamöz karsinom dünya genelindeki olguların % 95’indeki histolojik
türdür(1). Yerleşim olarak %56’ sı orta özofagusta, % 32’ si alt özofagusta, % 15
oranında da üst özofagusda yer alır(38,62,65).
Özofagus kanserleri hem submukoza hemde muskuler tabakayı infiltre
ederek büyüdüklerinden genellikle tümörü egzofitik, endofitik ve intramural
8
olarak sınıflandırılmasına imkan vermez. Özofagus kanserleri başlangıç
noktasından çevreye doğru bütün doğrultularda penetrasyon ve infiltrasyon yolu
ile genişlerler. Özofagusun seroza tabakası olmaması tümörün çevre dokulara
yayılımının kolaylaştırır ayrıca bu sebeble düz kas tabakası daha kolay dilate
olduğundan disfaji hastalığın doğal seyri içinde daha geç dönemlerde ortaya
çıkar. Tümörün longitudinal eksenine parelel büyüme hızı, lümeni daraltan
transvers büyüme hızından daha fazladır. Bunların sonucu olarakta disfajiye
neden olan bir tümör ortaya çıktığında, özofagus lümeninin % 60’tan fazlasının
kanserle infiltrasyonu mevcuttur ve tümörün yayılma sınırları çok genişlemiştir.
Özofagusun mukozal ve submukozal yoğun bir lenfatik ağı mevcut olup,
karsinom bu yüzden lenf düğümlerinede kolaylıkla ulaşabilir. Lenf düğümü
tutulumu tümörün yerine ve tutulum derinliğine bağlıdır. Submukozayı aşmamış
tümörlerin %14-21’inde, kas katmanı tutmuş tümörlerinde %38-60’ında lenf
düğümü metastazı görülür(70).
Özofagus karsinomunda hematojen yayılım hastalığın geç dönemlerinde
ortaya çıkar. En sık uzak metastaz yerleri karaciğer,akciğer ve kemikler olup
%40’tan fazla fazla hastada uzak metastaz bulgusu mevcuttur(72).
Özofagusta gelişen kanserlerin %90-95’i yassı hücreli kanser olarak
görülmekle birlikte bu oran her geçen yıl adenokanser lehine değişmektedir. Son
yapılan çalışmalarda yassı hücreli kanser %76, adenokarsinoma %16, küçük
hücreli karsinomayı da içeren diğer tipler %3, metastazlar %7.7 olarak
bildirilmekte ve özellikle ABD’de özofagusta gelişen karsinomların %40’ını
adenokarsinomların oluşturduğu kaydedilmektedir(13).
Erken özofagus karsinomu
Submukoza invazyonu bulunmayan yüzeyel tümörler ile submukozal
invazyonu olup lenf nodülü metastazı bulundurmayan tümörlere denir. % 0,7-4
oranında görülür. Bu oran Japonya’ da % 24 olarak saptanmıştır(38,39,65).
9
İlerlemiş özofagus karsinomu
Muscularis propria ve adventisya invazyonu bulunan tümörlerdir.
İlerlemiş özofagus karsinomunda intramukozal yayılım çok sıktır. Tümör
sınırların 5 cm ve ötesinde saptanabilir
(65)
. Damar invazyonu vakaların dörtte
birinde vardır.
Squamöz hücreli karsinom
Özofagusun malign tümörlerinin % 95’ ini oluşturur.Histolojik olarak,
yassı hücre differansiyonu gösteren, mikroskopik olarak intersellüler köprüler
ve/veya keratinizasyon yapabilen keratinosit benzeri hücrelerden oluşan malign
epitelyal tümördür. Semptomatik hastaların çoğunda (%60) direkt veya lenfatik
yayılım mevcuttur. En sık uzak metastaz yaptığı organlar akciğer, karaciğer,
plevra, kemik ve böbrektir. 5 yıllık survey %5-20 arasındadır.
Adenokarsinom
Özofagus tümörlerinin % 3-5’ ini oluşturur. Daha çok 1/3 alt bölümden
gelişir
(5,7,12)
. Kardianın primer tümörlerinden ayırt etmek gerekir. Özofagusun
primer adenokarsinomları özofagusun silendirik epitelinden gelişir.
Bu tip
mukoza özofagusta iki şekilde görülür. İlki daha çok üst özofagusta görülür.
Çok seyrektir ve ektopik gastrik mukoza adacıkları şeklindedir. Diğeri ise,
şiddetli ve kronik özofajit zemininde metaplazi sonucu ortaya çıkan Barret
mukozasındaki displazi zemininden gelişir.
Barret metaplazisi, alt özofagial sfinkter üzerinde kronik gastroözofagial
reflü sonucu daha çok erişkinlerde, kemoterapi sonrası veya kistik fibrozisli
çocuklarda görülebilen bir metaplazi türüdür. Barret metaplazisi saptanan
10
özofagus mukozasında zamanla ülserasyon, kanama, striktür ve displazi gibi
komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve bu displazi zamanla karsinoma dönüşebilir.
Displazi hafif, orta ve şiddetli olmak üç derecede değerlendirilir(39).
Displazi gelişmiş Barret metaplazisi olan kişilerde karsinom riski yaklaşık
olarak %15-45 arasındadır ve bu zeminde gelişen adenokarsinomda prognoz
oldukça kötüdür. 5 yıllık sağkalım % 15-25 olarak bildirilmektedir (20,31).
Adenosquamöz karsinom
Malign adenoid ve squamöz elemanların birlikte görüldüğü karsinom
tipidir
(39,65)
. Bu tümörlerin de Barrett özofagusu ile ilişkili olabileceği
bildirilmektedir.
KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR
Özofagus,
seroza
katmanı
olmadığından,
fazlaca
genişleyebilme
özelliğine sahiptir.Bu anatomik özellik tümörlerin semptom oluşturmadan ileri
boyutlara ulaşmasını sağlar. Temel semptomu 6-8 ay arasında gelişen ve
ilerleyen yutma güçlüğüdür (disfaji)(5,16). Olguların %98’inde ilk belirti olarak
saptanmıştır. Disfaji gelişebilmesi için lümen çapının en az % 30’ una kadar
azalması gerekmektedir
(19,48,57)
. Yutma esnasında ağrı oluşabilir (odinofaji).
Disfajiyi odinofaji ile karıştırmamak gerekir. Önceleri sert ve büyük lokmalarla
ortaya çıkan belirti zamanla küçük lokmalarda hatta sulu gıdaların alımında da
hissedilmeye başlar. Ilık besinler, sıcak ve soğuk besinlere nazaran daha iyi
tolere edilir. Yutmakla ilgili olmaksızın retrosternal, boyun, sırt ve epigastriuma
11
yayılan ağrı tümörün çevre dokulara infiltrasyonunu gösterir. Tıkanmaya bağlı
olarak regürjitasyon ve sialore, gıda alımının aksaması, hatta durması sonucu
kilo kaybı, anemi, hipoproteinemi gibi bulgular görülebilir. Retrosternal yanma
görülebilir
(6,36)
. Zaman zaman olan tümör nekrozu, lümenin kısmen açılmasına
ve yutma güçlüğünün kısa bir süre için gerilemesine neden olur
(38,65)
.
Regürjitasyon bağlı aspirasyon nedeni ile veya ileri vakalarda özofagotrakeal ve
özofagobronşial
(30,32)
.Rekürren
fistüllere
laringeal
bağlı
sinir
akciğer
komplikasyonları
tutulumuna
bağlı
ses
görülebilir
kısıklığı,
minör
gastrointestinal kanamalar, ileri dönemlerde karaciğer, akciğer ve kemik
metastazlarına bağlı spesifik semptom ve belirtiler ortaya çıkabilir (19,45).
TANI
Tanı da en önemli adım kilo kaybı ve disfajiyle başvuran her hastada
kanserin akla gelmesidir (45,62).
Endoskopik Bulgular
Lezyonların gözle görülerek tanınmasını için geliştirilmiş bir fizik
muayene yöntemidir
(45)
. Saptanan lezyonlardan biopsi alınarak tanının
histopatolojik olarak kesinleştirilmesine, ileri evredeki tümörlerde palyatif
girişimlerinin yapılmasına olanak sağlamaktadır
(45,48)
.Endoskopik biopsilerin,
normal mukoza ile hastalıklı mukoza sınırından en az dört adet alınmasına özen
gösterilmelidir
(19,38)
. Endoskopi tanıda sadece görerek değil lezyonun
boyutlarını, yaygınlığını, çevresine infiltre olup olmadığı konusunda bilgi
verdiğinden operasyon planlamasında önemlidir. Mukozanın lugol’siodine veya
toluidine mavisi ile boyanması tümöral yayılımın sınırlarını belirlemede
yardımcı olabilir.
12
Konvansiyel Görüntüleme Yöntemleri
Özofagus kanserinde direk grafiler sık olarak kullanılmasada; bulgu
olarak azigoözofagial reseste genişleme, posterior ve sağ paratrekeal bantta
kalınlaşma, mediastende genişleme, trakea da deviasyon, özofagusta hava-sıvı
seviyesi, mide fundus havasına uzanan lobüle kontürlü kitle saptanabilir(36).
Çift kontrastlı baryumlu özofagus –mideduodenum grafisi kilo kaybı ve disfaji ile başvuran
hastalarda başlangıç tetkiki olarak düşünülmelidir.
Küçük lezyonlar sadece bir mukozal irregülarite,
küçük bir plak, nodül, polip veya ülser olarak
karşımıza çıkabilir. İlerlemiş lezyonlar, strüktürler,
“omuz işareti” denilen görünümle başlayan dolum
defektleri, mukozal destrüksiyonlar ve intraluminal
polipoid ve proliferatif dolum defektleri olarak
görülürler.
konturlu
Ülserasyon
darlıklara
ve
neden
nekrozlar
olur.
irregüler
Tümörlerde
obstrüksiyon sıktır ve obstrüksiyonun proksimalinde
özefagusta genişleme ortaya çıkar(1,27,76).
Resim 4:Çift Kontrastlı
Baryum Grafisinde
Alt 1/3 Yerleşimli Tümör
Bilgisayarlı Tomografi (BT)
Özofagus kanserinin evrelendirmesi ve değerlendirilmesinde kullanılan
standart bir araçtır
(1,47)
.BT tümörün yerini ve özofagus boyunca
tutulum
uzunluğunu belirler,tümörün özofagus dışı yayılımını gösterir,lenf düğümlerinde
büyüme olup olmadığını saptar ve uzak metastaz varlığını ortaya koyar. BT
hastalarda tümörün operabl olup olmadığını % 75 oranda doğru olarak saptar.BT
bulguları olarak ise; özofagus duvarında fokal duvar kalınlaşması. ( > 3mm),
13
mediastinal yağlı dokuda belirsiz konturlu dansite, trakeabronşial ağaçta
kalınlaşma, identasyon veya deplasman, aorta, özofagus ve komşu vertebra
arasındaki üçgenin obliterasyonu, tümörün aortayla 90 derecenin üzerindeki
ilişkisi (invazyon lehinedir) ve perikardiyal invazyon mevcutsa, kalınlaşma ve
effüzyon görülebilir.
BT evreleme kriterleri Moss ve arkadaşları tarafından bildirilmiştir.
Evrelemenin amacı tümörün rezektabilitesini doğru olarak belirlemektir (47).
Evre I
İntraluminal kitle/ 3-5 mm duvar kalınlaşması,mediastinal uzanım veya
metastaz yok.
Evre II
Özofagus duvarında 5 mm den fazla kalınlaşma, mediastinal uzanım
veya metastaz yok.
Evre III Komşu organlara direkt uzanım ile birlikte duvar kalınlaşması +/rejyonel LAP.
Evre IV Uzak metastaz.
Tablo 2: Özofagus karsinomlarında BT evrelemesi
Endoskopik Ultrasonografi (EUS)
Özofagus karsinomunun duvardaki derinliğini (T) tanımlamada kullanılan
en iyi yöntem endoskopik ultrasonografidir(45). Bu tetkik BT’de T4 ve M1
bulguları
olmayan
hastalarda
yapılır.Tümörün
özofagus
duvarındaki
penetrasyon derinliğini belirlemede % 80 doğruluğa sahiptir. N evrelemesinde
ise, BT’ den daha üstündür (EUS % 70, BT %55)
(1,45)
.Mediastinal yayılım
belirlemede BT ile aynı doğruluk oranlarına (%85) sahiptir
(50)
. Bu yöntemin
zayıf tarafı, yapan kişinin deneyimine bağlı olmasıdır.Tümöre bağlı stenoz
varlığında EUS’ nin tanı değeri oldukça düşmektedir(19,30,45).Yeni çıkan 2 mm lik
14
problar ile EUS özofagus kanser olgularının çoğunda uygulanabilir hale
gelmiştir.
Resim 5:Özofagus histolojik tabakalarıyla EUS’ un karşılaştırıması
Manyetik Rezonans (MR)
MR özofagus kanserinin tanısında ve evrelemesinde sık kullanılan bir
yöntem değildir. MR’ın özofagus kanserindeki kullanımını azaltan teknik
sorunlar arasında özofagusun derinde yerleşim gösteren bir organ olması, kalp,
solunum ve peristaltik hareketlerin görüntü kalitasini olumsuz etkilemesi
sayılabilir. Tümörün ekstraözofagial ve rejyonel lenf nodüllerine yayılımını
belirleme açısından MR’ nin BT’ ye karşı belirin bir avantajı yoktur (19,30).
Pozitron Emisyon Tomografisi(PET)
Son yıllarda evreleme için kullanılan bir diğer yöntede pozitron emisyon
tomografisidir.İncelemeler, bu tetkikin T ve N evrelerini belirlemede BT’ye
denk bir doğruluk oranlarına sahip olduğunu göstermektedir.Yakın bir
15
çalışmada PET’in lenf bezi metastazları için duyarlılığı % 94, özgüllüğü % 92,
doğruluğu % 92 olarak bildirilmiştir(81). Ayrıca, PET uzak metastazları
göstermede BT’ye göre daha üstün gözükmektedir.
Evrelendirme
Özofagus kanserinde AJCC (American Joint Committee on Cancer)’nin
TNM sistemine göre ilk evrelemesi 1987 yılında yapıldı ve ilk düzenleme ise
2002 yılında gerçekleşmiştir. Bu sistemde tümörün duvardaki invazyon derinliği
ve lenf nodülleri ile uzak metastazların varlığına göre evrelendirme
yapılmaktadır (34,50,68).
Primer tümör (T)
Tis: Karsinoma in-situ
Rejyonel lenf nodları(N)
Uzak metastaz (M)
N0: Lenf nodu tutulumu M0: Metastaz yok
yok
T1: Lamina propria veya N1:
submukozal invazyon
Mediastinal
perigastrik
lenf
ve M1: Uzak organ metastazı
nodu
tutulumu
T2: M.propria invazyon
1/3 üst tümörler
M1a: Servikal LN metastazı
M1b: Diğer uzak metastazlar
T3: Adventisya invazyonu
1/3 orta tümörler
M1a: Uygulanabilir değil
M1b: Bölgesel olmayan LN
yada diğer uzak metastazlar
T4: Komşu organ tutulmuş
1/3 alt tümörler
M1a: Çölyak LN metastazı
M1b: Diğer uzak metastazlar
Tablo 3 : Özofagus karsinomlarında TNM evrelemesi
16
Resim 7:Tümör derinliği ile T evresinin ilişkisi.
Evre 0
Tis
N0
M0
Evre I
T1
N0
M0
Evre IIA
T2-T3
N0
M0
Evre IIB
T1-T2
N1
M0
Evre III
T3
N1
M0
T4
N0/1
M0
Evre IVA
T1-4
N0-1
M1a
Evre IVB
T1-4
N0-1
M1b
Tablo 4: Evreleme gruplaması
Özofagus kanserli hastaların prognozları genelde kötüdür ve 5 yıllık
ortalama sağ kalım sadece %5-20 kadardır
(7,15)
. Tümöral tıkanma ile gelişen
disfaji, regürjitasyon, sialore veya özofagopulmoner fistülden kaynaklanan
kesintisiz öksürük son dönemdeki hastada en önemli sıkıntı kaynağıdır. Disjafi
hastalığın ana semptomudur ve disfajisi olan hastaların büyük çoğunluğu düşük
yaşam kalitesine sahiptirler. Özofagus tümörlerinin tedavisinde gerek cerrahi
17
girişimler gerekse diğer palyatif işlemlerin hedefi kaliteli yaşamı sağlamak
olmalıdır (16,22).
Özofagus kanserinde yapılacak cerrahi girişime karar verirken bazı
faktörlerede dikkat etmek gerekir. Bunlar; hastanın yaşı ve genel durumu,
cerrahinin amacı (küratif, palyatif), tümörün lokalizasyonu (üst, orta, alt
özofagus), rekonstrüksiyon için kullanılacak organ, cerrahinin tek başına veya
radyoterapi +/- kemoterapi ile uygulanıp uygulanmayacağıdır (25,64).
Çıkarılan özofagus yerine replasman için mide, sol kolon veya jejenum
kullanılabilir. Her organın çeşitli avantaj ve dezavantajları vardır.
Organ
Avantajları
Dezavantajları
Mide
·
Tek anastomoz
·
Uzun sutür hattı
·
Güvenilir kan desteği
·
Uygun lokalizasyon
·
Asid salgısının olması
·
Yeterli uzunluk
·
Rezervuar fonksiyon kaybı
·
Peristalsizmin yokluğu
·
Çap uygunsuzluğu
·
Birden fazla anastomoz
·
Kanlanması zayıf
·
Septik organ
Sol Kolon
·
Asid salgısının olmaması
·
Midenin rezervuar fonksiyonun
korunması
Jejunum
·
Çap uygunluğu
·
Yeterli uzunluk
·
Peristalsizm
·
İyi çap uygunluğu
·
Birden fazla anastomoz
·
Peristalsizmin olması
·
Kanlanması çok zayıf
·
Asid salgısının olmaması
·
Yetersiz uzunluk
·
Midenin rezervuar fonksiyonun
Korunması
Tablo 5: Özofagusun rekonstrüksiyonu için kullanılan organların seçimini etkileyen
faktörler
18
AYRI ABDOMINAL VE TORASIK KESİLERLE ÖZOFAJEKTOMİ
(Ivor-Lewis Yöntemi)
Özofajektomi, üst orta hat abdominal kesi
ve sağ lateral orakotomi ile yapılır. Hastaya önce
üst orta hat insizyonu ile
laparotomi yapılır.
Yaygın tümör disseminasyonu varlığı araştırılır
ve eğer varsa bu girişim biçiminden vazgeçilir.
Omentum sağ gastroepikloik damarların korunmasına özen göstererek
serbestleştirilir. Midenin kan akımı önemli ölçüde sağ gastroepikloik damar
pedikülü ve daha az olarak sağ gastrik damarlardan sağlanacaktır.Mide büyük
kurvaturunun üst bölümü boyunca uzanan sol gastroepiploik ve gastrika brevis
damarları kesilerek bağlanır.
Dalak hilusundaki lenf nodlarının çıkartılması için rutin olarak
splenektomi
yapılmamaktadır.Splenektomininin
uzun
dönem
sağkalımda
belirlenmiş olumlu etkisi olmamasına karşın morbiditeyi önemli ölçüde arttırdığı
düşünülmektedir(9).
Çölyak lenf nodlarının diseke edilip mide tarafına alınmasına gayret
edilmelidir.Özofagus kanser metastazı bulunan büyük çölyak aks nodülleri varsa
kür olanaksızdır.Eğer bu alandaki geniş lenf düğümlerinin diseksiyonu sırasında
ana çölyak trunkusa zarar verileceği düşünülüyorsa, sol gastrik arter mideye
yakın kesilir ve bu lenf düğümleri yerinde bırakılır.
Mideyi toraksa çekebilmek için duodenum geniş olarak koherize
edilmelidir. Daha sonra midenin kesileceği küçük omentum tarafı temizlenerek
hazırlanır. Hiatus elle gerilerek veya koterle bazı lifleri kesilerek genişletilir.
Distal ve torasik özofagus diseksiyonunun büyük bir kısmı batından künt olarak
yapılabilir. Özofajektomi ile bilateral vagotomi yapılacağından, postoperatif
19
olası bir mide boşalma güçlüğünü ortadan kaldırmak için piloroplasti veya
piloromiyotomi yapılabilir.
Hasta daha sonra sağ lateral torokotomi pozisyonuna getirilir. Altıncı
interkostal aralıktan toraksa girilir ve özofagus boyunca tüm mediastinal plevra
açılır.
Tüm torasik özofagus serbestleştirildikten sonra mide genişletilmiş
hiatustan geçirilerek toraksa çekilir. Daha önceden temizlenip hazırlanmış olan
fundus ile küçük kurvatur arasından GIA stapler ile mide kesilir. Distal özofagus
tümörleri için cerrahi sağlam sınırlar düşünülerek mide kesilmelidir. Stapler
hattı 3/0 ipek Lembert dikişleri ile güçlendirilebilir. Proksimal özofagus kesilir
ve özofagogastrostomi yapılır.Toraks içine bir ya da iki adet göğüs tüpü
yerleştirilmesi ardından kesiler kapatılarak girişime son verilir.
MCKEOWN AMELİYATI(Üç Evreli Ameliyat)
Ivor Lewis ameliyatının modifikasyonudur.Servikal bölgeden
yapılan üçüncü bir insizyonla total özofajektomi yapılmasını takiben servikal
bölgede mide veya kolon ile anostomoz yapılır.Servikal bölgeden yapılan
anostomoz ile intratorasik anostomoz kaçağı veya ayrışmasına bağlı
komplikasyonların tehlikesi ortadan kaldırılmış olur(34).
TRANSHİATAL ÖZOFAJEKTOMİ (Orringer Yöntemi)
İlk defa 1913 yılında Denk tarafından etrafına metal bir halka geçirilerek
organın çevre dokulardan ayrılıp çıkarılması denemiş, kısıtlı uygulamalar
1933’de Turner’in kanser vakalarında keskin diseksiyonu ilave ederek bu
metodu uygulaması ile devam etmiş, 1966-1970’lerde Le Quesne ve Ranger bu
uygulamayı proksimal özofagus kanserleri için uygulamışlardır. Son yıllarda
Orringer’in sık uygulamaları ile bu rezeksiyon yöntemi tekrar gündeme
gelmiştir.
20
Özofagusun herhangi bir yerinde tümörü olan hastalar, tümör aorta veya
trakeayı invaze etmemişse transhiatal künt özofajektomi adayıdır.Transhiatal
özofajektomi için tek ve en önemli kontraendikasyon cerrahın ameliyatta
diafragma hiatusundan palpasyonla tümörün çevre dokulara fikse olduğunu
saptamasıdır.Bu durumda transhiatal diseksiyon güvenli değildir.
Hasta
sırtüstü
pozisyonda
iken ameliyat sahası mandibuladan
pubise uzanacak şekilde hazırlanır. Baş
sağa dönük ve skapula altına ince bir
yastık
konarak
baş
ekstansiyona
getirilir. Göbeküstü median insizyonla
batına girilir. KC’in trianguler bağı
kesilerek sol lobu sağa doğru ekarte
edilir.Eğer kesin KC metastazı yada
peritoneal implant saptanırsa rezeksiyon
yapılmadan operasyona son verilir.
Batın eksplore edildikten sonra abdominal yaklaşımda anlatıldığı gibi
mide ve distal özofagus serbestleştirilir. Distal özofagus ve orta özofagusun belli
bir bölümün künt diseksiyonu karın insizyonundan rahatlıkla yapılabilir. Bu
aşamadan sonra boyuna geçilir ve sternokleidomastoid kasının ön kenarına
paralel yaklaşık 5-8 cm. lik bir
kesi yapılır. Platisma geçilerek kesi
derinleştirilir. Omohiyoid kası kesilir. Orta tiroid veni bağlanır ve kesilir. Trakea
ve tiroid mediale çekilir. Ameliyatın bu safhasında trakeaözofageal oluğa
ekartör yerleştirilmemelidir çünkü bu esnada rekürren laringeal sinir
yaralanması olabilir. Bu da sadece ses kabalaşması değil yutma fonksiyonunu
bozarak yaşamı tehlikeye sokan aspirasyona yol açabilir. Özofagusu daha rahat
21
palpe etmek amaçlı hastaya nazogastrik sonda takılabilir. Bir penros dren
özofagus çevresinden geçirilir. Servikal özofagus direkt görüş altında diseke
edilir.
Üst
ve
diseksyonların
tamamen
alttan
yapılan
birleşmesiyle
serbestleştirilir.
künt
özofagus
Mediastinal
diseksiyon esnasında cerrahın eli kalbi
itebilir ve vena cava’ya bası yapabilir ve
buna bağlı ani tansiyon düşüklüklerinin
takibi için arteryal katetirizasyon şarttır.
Ani tansiyon düşüklüklerinde diseksiyon
bırakılmalıdır.
Mide daha önce anlatıldığı gibi tüpleştirilip hazırlanır. Mideyi boyuna
çekmek için piyes tarafındaki ve kalan midenin apeksine bir penros dren veya
toraks tüpü dikilir. Bu sayede piyes çıkartıldıktan sonra dren yardımıyla mide
boyuna çekilir. Bundan sonra ameliyatın son aşaması olan mide ön duvarına uçyan özofagogastrik anostomoz tek kat ve tek tek konulan sütürlerle
yapılır.Anastomoz sonrası boyuna bir dren yerleştirilerek operasyona son verilir.
Kliniğimizde opere ettiğimiz hastalara erken enteral beslenme ve olası
anastomoz kaçaklarında beslemek amaçlı geçici tüp jejenostomi yapıyoruz.
Hasta servise çıkmadan önce gözden kaçan hemotoraks, pnömotoraks olup
olmadığını araştırmak için PA akciğer grafisi çekiyoruz.
Ameliyat sonrası hasta gece boyunca yoğun bakım şartlarında
tutulur.Nazogastrik tüp iki ya da üç gün boyunca tutulur.Ameliyat sonrası birinci
gün 10 ml/saat hızından jejenostomiden enteral beslenme başlanır ve hastanın
tolere etmesine göre miktar ve kıvamı arttırılır.
22
Transhiatal yolla ösofajektomide en korkulan komplikasyon kanamadır.
Literatürde bu yöntemle yapılan ösofajektomilerde hastanın 300 ila 3000 ml
kadar kan kaybettiği bildirilmiştir(3,52,59). Transhiatal ösofajektominin diğer
komplikasyonlarını Orringer selim ve habis hastalıklı 320 olguluk serisinde
pnömatoraks (%70); anastomoz kaçağı (%8); n. rekurrens felci (% 15);
ösofagoplastide kullanılan organın nekrozu (posterior mediastinal yoldan
getirildiğinde %5, retrosternal getirildiğinde %80 şilotoraks (%4) olarak
belirtmekte;
selim
hastalıklı
olgulannda
mortalitenin
%7
olduğunu
yazmaktadır(52).
KOLON İNTERPOZİSYONU İLE ÖZOFAGİAL REZEKSİYON
Her iki kolon ansıda kullanılabilir. Genellikle
sol kolonun izoperilstaltik segmenti tercih edilir.
Midenin
kullanılamadığı
durumlarda
kolon
kullanılabilir. Ameliyat süresi uzunluğu, anastomoz
sayısının fazlalığı başlıca dezavantajlarıdır, mide ile
yapılan
rekonstrüksyonlarda
görülebilen
reflü
gastritin olmaması, mide drenajının bozulmaması ise
avantajlarıdır.
RADİKAL ÖZOFAJEKTOMİ (En Blok Rezeksiyon)
İlk olarak Logan tarafından 1930 yılında tanımlandı ve 1983 yılında
Skinner tarafından popülerize edildi. Amaç özofagusa komşu dokuların daha
23
geniş eksizyonu ve daha radikal lenf nodu diseksiyonudur. Böylece özofagus
çevresindeki tüm potansiyel tümör invazyonlu dokular ve lenfatikler çıkartılmış
olur.Bu tekniği savunanlar, mortaliteyi artırmayıp sağkalımı arttırdığını
belirtmektedirler. Radikal özofajektomiye uygun olan hastalar evre I, IIA veya
IIB deki hastalardır.Rezeksiyon sınırlarında proksimal ve distalde 10 cm.’lik
sağlam doku bulunmalıdır.
Özofajektomi yanında, azygos venini, torasik duktusu, plevrayı ve bazı
hastalarda posterior perikardiyumu içerir
(1,76,77)
.Mediastinal ve abdominal lenf
bezlerine erken yayılma olabileceğinden subkarinal seviyeden çöliak aksın alt
kenarına kadar olan iki alandaki tüm lenf nodları çıkartılmalıdır(iki alan
lenfadenektomisi).Orta ve üst 1/3 özofagustaki tümörlerde yakın komşulukta
bulunan hayati organlar radikal özofajektomi yapılmasına engel olur(21,34,58).
ÜÇ ALANLI LENFADENEKTOMİ
olarak
İlk
Japonya’
da
uygulanmıştır. Özofajektomi ile beraber
torasik
ve
abdominal
lenf
nodu
diseksiyonundan sonra % 30-40 oranında
servikal lenf nodüllerinde nüks görülmüş
ve
operasyona
diseksiyonu
servikal
eklenerek
lenf
nodu
üç
alanlı
diseksiyon gündeme gelmiştir
(1,2)
.Isono
ve arkadaşları üç alan lenfadenektomisi
negatif olan olgularda %56,servikal lenf
bezi pozitifliği olanlarda da %30.5 yıl
sürvi elde etmişlerdir(26).
24
MATERYAL VE METOD
Materyalimizi, Ocak 1994 ile Şubat 2007 tarihleri arası Şişli Etfal
Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1.Genel Cerrahi Kliniğinde Özofagus Kanseri
nedeni ile ameliyat edilen 69 hasta oluşturmaktadır. Bu tarihler arasındaki 11
hastaya özofajektomi sonrası kolon interpozisyonu uygulandığından, 20 hastaya
stent uygulandığı, 4 hastada da servikal anostomozda kaçak geliştiği için bu
hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.
69 hastanın 9 tanesine ayrı abdominal ve torasik kesilerle özofajektomi
uygulanmış olup, torakotomi için sağ torakotomi insizyonu seçilmiştir.60
hastaya transhiatal yol ile strip ve künt özofajektomi uygulandı. 69 hastanın 12
tanesine drenaj işlemi uygulanmış olup, 10
hastaya Heineke – Miculicz
piloroplasti, 2 hastaya Freedet – Remsted piloromyotomi uygulandı.Geri kalan
57 hastaya herhangi bir drenaj işlemi uygulanmadı.
Değerlendirmede hastaların:
• Oral sıvı gıda alımına başlama
• Oral katı gıda alımına başlama
• Yemek yerken kusma
• Yemekten sonra kusma
• Yemekten sonra şişkinlik hissi
• Regurjitasyon
• Yastık boyama
• Özafajit
• Gastrit
25
• Kilo alma
• Genel memnuniyet parametreleri erken postop, 1. ay, 9.ay, 15. ay ve
24.ayda kaydedildi.
Yeme memnuniyeti:
1. Düzey: Hastalık öncesi gibi
2. Düzey: Hastalık öncesine göre daha az
3. Düzey: Ancak yaşamda kalmak için olarak kabul edildi.
1. düzey; genel memnuniyet olarak kabul edildi ve gruplar arası
kıyaslamada dikkate alındı.
Hastalar
postoperatif
dönemde
fizik
muayene,
laboratuar, karın
USG,toraks BT, üst GIS endoskopisi ile kontrol edilmiştir. Özofajit ve gastrit
kuşkusu olanlardan biyopsiler alındı.Tümör belirteçleri olarak CEA ve Ca 19,9
takiplerde kullanıldı.
Hastalara postoperatif dönemde 2 ay sonra 5000 cGy radyoterapi 8 hafta,
üç haftada bir tekrarlayan ve 5 gün süren kemoterapide Cisplatin 100 mg/m2
(birinci gün), 5-Florourasil 1000 mg/m2 (birinci günden beşinci güne kadar) üç
kür uygulanmıştır.
26
BULGULAR
Opere edilen hastaların 45’i (% 65) erkek, 24’ü (% 35) kadındı. Hastaların
yaş dağılımı drenaj uygulanmayan hastalarda 23-83 yaş arasında olup ortalama
yaş 57,40 ± 11,49 idi. Drenaj uygulanan grupta ortalama yaş 61,41 ± 9,35 olarak
saptandı. Yaş hesaplamasında bağımsız gruplara yönelik T Testi uygulanmış
olup gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. (p > 0,05)
Hastaların başvuru nedenleri incelendiğinde disfaji ve kilo kaybı % 100
görülmüş olup diğer semptomlar ile karşılaştırıldığında anlamlı bulunmuştur.
Drenaj uygulanmayan grupta ortalama kilo kaybı 9,61 ± 4,81 kg. olarak
saptandı. Drenaj uygulanan grupta ortalama kilo kaybı 10,08 ± 3,87 kg. olarak
saptandı. Kilo kaybı için bağımsız gruplara yönelik T Testi uygulandı ve gruplar
arasında anlamlı fark saptanmadı. (p > 0,05)
Disfaji bütün hastaların ana başvuru semptomlarından biri olup drenaj
uygulanmayan grupta hastaların disfaji başladıktan ortalama 4,23 ± 2,20 ay
sonra doktora başvurduğu görüldü. Drenaj uygulanmayan grupta ise hastaların
4,50 ± 2,61 ay sonra doktora başvurduğu görüldü. Disfaji başlangıcından
doktora başvuru anına kadar geçen süre için bağımsız gruplara yönelik T Testi
uygulandı ve gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. (p > 0,05)
Pearson korelasyon analizi ile kilo kaybı ve disfaji süreleri arasında
anlamlı, aynı yönde ve düşük bir ilişki bulundu.( r = 0,27 ve p =0.022)
27
Şekil 1: Hastaların disfaji süreleri ve kilo kaybı arasındaki ilişki
69 hastanın tümör yerleşimleri incelendiğinde 16 (% 22) hastada üst 1/3,
23 (% 32) hastada orta 1/3, 30 (% 46) hastada alt 1/3 yerleşimli olduğu
görüldü.Üst 1/3 yerleşimli tümörlerin
7(% 9.8) tanesinde hipofarenksde de
tümör mevcuttu.
üst 1/3
orta 1/3
alt 1/3
üst 1/3
22%
alt 1/3
46%
orta 1/3
32%
Şekil 2: Hastaların tümör yerleşimlerinin grafiksel görünümü
28
Patolojik incelemede 10(% 15) hastanın iyi, 24(% 34) hastanın orta, 20(%
30) hastanın kötü differansiye epidermoid kanser olduğu ve adeno kanser tespit
edilen 15(% 21) hastanın 4(% 6) tanesinin iyi, 11(% 15) tanesinin ise orta
differansiye olduğu tespit edildi.
Adeno Ca
Epidermoid Ca
15; 22%
54; 78%
Şekil 3: Hastaların patolojik sonuçlarının grafiksel görünümü
Hastaların Tümör Evreleri
T2N0M0 (E IIa)
5 hasta (% 7)
T3N0M0 (E IIa)
8 hasta (% 12)
T2N1M0 (E IIb)
2 hasta (% 3)
T3N1M0 (E III)
37 hasta (% 53)
T4N1M0 (E III)
17 hasta (% 25)
29
Tümör Evreleri
19%
3%
E IIa
E IIb
E III
78%
Şekil 4: Hastaların tümör evrelerinin grafiksel görünümü
69 hastanın 9 tanesine ayrı abdominal ve torasik kesilerle özofajektomi
uygulanmış olup, torakotomi için sağ torakotomi insizyonu seçilmiştir.60
hastaya transhiatal yol ile strip ve künt özofajektomi yapıldı. 7 hipofarenks
tümörlü olguya özofajektomi yanında total larenjektomi, bilateral boyun
diseksiyonu ve trakeostomi yapıldı.
Mide tüpü lineer stapler ile hazırlanıp stapler hattı Lembert tipi serozal
sütürlerle desteklenip posterior mediastenden geçirildi. Tüm hastalara erken
enteral besleme amaçlı tüp jejenostomi yapıldı. Peroperatif mebranöz trakea
yırtığı olan iki hastaya torakotomi yapılması gerekmiştir.
Operasyon sonrası rutin olarak çekilen PA akciğer grafilerinde
pnömotoraks saptanan 5 hastaya tüp torakostomi ve
kapalı su altı drenajı
eklenmiştir.
Postoperatif 3. gün bir hasta myokard infarktüsü tanısı ile koroner yoğun
bakım ünitesine yatırıldı ve hasta 5. gün eksitus oldu.Bir hastada postoperatif 6.
günde ani olarak dispne ve siyanoz gelişti.Hasta muhtemel akciğer embolisi
nedeni ile aynı gün eksitus oldu. Bir hasta postoperatif 8. gün bronkopnömoni
başka bir hasta postoperatif 15. gün s.aureus sepsisi sonucu eksitus oldu.
30
Postoperatif 8. günde bir hastada jejenostominin peritoneal taraftaki tespit
bölgesinde barsak volvulusuna bağlı obstrüksiyon gelişmiş ve reoperasyonla
lezyon serbestleştirilmiştir. Bir hastamızda postoperatif 2. gün şilotoraks tespit
edilmiş olup total parenteral beslenme ile 6. gün tablo düzeldi. Bir hasta
taburcusu sonrası postoperatif 28. gün alt ekstiremite derin ven trombozu nedeni
ile tekrar yatırılmış ve aynı gün muhtemel akciğer embolisi nedeni ile eksitus
olmuştur.
Erken Postop Dönemde
drenaj uygulanmayan
ve uygulanan
grupların 3. gün nazogastrik sondalar alınıp oral sıvı gıda alımlarına
başlandı.Postop 6. gün her iki gruba da oral katı gıda başlandı.
Drenaj uygulanmayan 57 hastanın 22’sinde (% 39) yemek yerken
kusma, 26’sında (% 46) yemekten sonra kusma , 50 (% 88) hastada da
yemekten sonra şişkinlik saptandı. 13(% 23) hastada regurjitasyon, 10 (% 18)
hastada yastık boyama şikayetleri tespit edildi. 40 (% 70) hastada genel (1.
düzey) memnuniyet saptandı
Drenaj prosedürü uygulanan 12 hastanın 1’inde (% 8) yemekten sonra
kusma saptanırken, 7 (% 58) hastada yemekten sonra şişkinlik saptandı. 3 (%
25) hastada regurjitasyon ve 3 (% 25) hastada yastık boyama tespit edildi.Bu
grupta da 8 (% 67) hastada genel memnuniyet saptandı. (Şekil 5,6,7,8,9)
Her bir dönem Fisher kesin P olasılık hesabı ile değerlendirildi. Erken
post-op dönemde yemek yerken kusma (p = 0,007), yemekten sonra kusma (p =
0,021) ve yemekten sonra şişkinlik (p = 0,028) şikayetlerinin drenaj
uygulanmayan grupta daha fazla regurjitasyon (p = 1,00), yastık boyama (p =
0,40) ve genel memnuniyet halinin (p = 1,00)
her iki grupta istatiksel olarak
eşit olduğu saptandı.
Postoperatif 1. ayda drenaj uygulanmayan 55 hasta görülmüş olup 20
(% 36) hastada yemek yerken kusma, 15 (% 27) hastada yemekten sonra kusma
ve 20 (% 36) hastada yemekten sonra şişkinlik saptandı. 7 (% 13) hastada
regurjitasyon ve buna ilişkin yakınmalar saptanırken yastık boyama şikayeti hiç
31
saptanmadı. Yapılan üst GİS endoskopilerde 5 (% 9) hastada özafajit, 9 (% 16)
hastada gastrit saptanmamış olmakla beraber 2 (% 4) hastaya pilor, 1(% 2)
hastayada anostomoz darlığı nedeni ile balon dilatasyon uygulandı. 53 (% 96)
hastada genel memnuniyet tespit edildi.
Drenaj prosedürü uygulanan 12 hastanın 9 tanesi postop 1. ayda
görülmüş olup 3 (% 33) hastada yemek yerken kusma, 4 (% 44) hastada da
yemekten sonra kusma ve yemekten sonra şişkinlik hissi saptandı. 7 (% 78)
hastada regurjitasyon ve yastık boyama saptanırken 7 (% 78) hastada kalan
özofagus dokusunda özafajit saptandı.Genel memnuniyet 4 (% 44) hastada
mevcut olmakla birlikte her iki grubunda ortalama 2 kg. aldığı tespit edildi.
(Şekil 5,6,7,8,9)
Postoperatif 1. aydaki verilerde Fisher kesin P olasılık hesabı ile
değerlendirildi. Bu dönemde yemek yerken kusma (p = 1,00), yemekten sonra
kusma (p = 0,43) ve yemekten sonra şişkinlik (p = 0,71) şikayetlerinin her iki
grupta istatistiksel olarak benzer regurjitasyon (p < 0,001), yastık boyama (p <
0,001) ve özofajit halinin (p < 0,001) drenaj uygulanan grupta istatiksel olarak
fazla, genel memnuniyet halinin ise drenaj uygulanmayan grupta (p < 0,001)
daha fazla olduğu görüldü.
Postoperatif 9. ayda drenaj prosedürü uygulanmayan 26 hasta görülmüş
olup 3(% 12) hastada yemekten sonra kusma, 8(% 31) hastada yemekten sonra
şişkinlik saptandı. 3(% 12) hastada regurjitasyon ve buna ilişkin yakınmalar
saptanırken yapılan üst GİS endoskopilerinde 3(%12) hastada özafajit, 15(% 58)
hastada mide tüpünde gastrit saptandı. Bu grupta ortalama kilo alımı 2.5 kg.
olarak saptandı ve 20(% 77) hasta genel memnuniyet tarifledi.
Postoperatif 9. ayda drenaj prosedürü uygulanan 8 hasta kontrollerde
görülmüş olup 3(% 37.5) hasta yemek yerken kusma, 4(% 50) hasta da
yemekten sonra kusma tariflemiştir.Bu grupta yemek sonrası şişkinlik tarifleyen
olmamakla beraber hastaların tamamı regurjitasyon ve buna bağlı şikayetler
tariflemiştir. 7(% 87.5) hastada yastık boyama şikayeti olurken 6(% 75) hastada
32
da özafajit saptanmıştır. Hastaların ortalama 2 kg. aldığı saptandı ve % 50 genel
memnuniyet saptandı.(Şekil 5,6,7,8,9)
Postoperatif 9. aydaki verilerde Fisher kesin P olasılık hesabı ile
değerlendirildi. Bu dönemde yemek yerken kusma (p = 0,004), yemekten sonra
kusma (p = 0,037), regurjitasyon (p < 0,001), yastık boyama (p < 0,001) ve
özofajit halinin (p = 0,001) drenaj uygulanan grupta istatiksel olarak daha fazla
olduğu, yemekten sonra şişkinlik (p = 0,15) ve genel memnuniyet halinin (p =
0,19) her iki grupta istatiksel olarak benzer olduğu tespit edildi.
Postoperatif 9. ayda ayrıca her iki grutaki toplam 34 olgunun 3(% 9)
tanesinde anostomoz bölgesinde nüks ve 3(% 9) tanesinde de karaciğerde
metastaz saptandı.
Postoperatif 15. ayda drenaj prosedürü uygulanmayan 11 hasta
kontrollerde görülmüş olup 1(% 9) hastada yemek yerken kusma, 4(% 36)
hastada yemekten sonra şişkinlik saptandı. 1(% 9) hastada regurjitasyon ve buna
ilişkin yakınmalar saptanırken yemekten sonra kusma ve yastık boyama
saptanmadı. Yapılan üst GİS endoskopilerinde 3(% 27) hastada özafajit, 9(% 82)
hastada gastrit saptandı.Hastaların ortalama 4 kg. aldığı saptanırken, 8(% 73)
hasta genel memnuniyet tarifledi.
Postoperatif 15. ayda drenaj prosedürü uygulanan 4 hasta görülmüş olup
1(% 25) hasta yemek yerken kusma, 3(% 75) hastada yemekten sonra kusma
saptanmıştır. 3(% 75) hasta regurjitasyon ve yastık boyama tariflemiş olup,
3(% 75) hastada özafajit saptanmıştır.Bu grupta ortalama tartı alımının 2 kg.
olduğu görülmüş olup, genel memnuniyet % 50 olarak saptanmıştır.(Şekil
5,6,7,8,9)
Postoperatif 15. aydaki kontrollerde gruplardan birinin hasta sayısı 5’in
altında
olduğundan
istatiksel
çalışma
bu
aydan
sonraki
dönemlerde
uygulanamadı.
Ayrıca drenaj yapılmayan olguların endoskopik incelemesinde 1 hastada
rekonstrüksiyon için kullanılan mide mukozasında yaygın erezyonlar tespit
33
edildi ve aynı hasta 20 gün sonra kanama nedeni ile kaybedildi. Bir hastada
anastomoz bölgesinde daralma tespit edildi ve alınan multipl biopsilerde tümör
görülmedi.Hastaya dilatasyon uygulandı.
24 aydan sonraki takiplerde drenaj prosedürü uygulanmayan gruptan 4
hasta görüldü. 1(% 25) hasta yemekten sonra şişkinlik ve regurjitasyon
tariflerken, yapılan üst GİS endoskopilerde 1(% 25) hastada gastrit ve 1(% 25)
hastada özafajit saptandı.Hastaların bir önceki takip dönemine göre ortalama 2
kg. aldığı ve 3(% 75) hastada genel memnuniyet hali olduğu saptandı. Hastaların
endoskopilerinde 15. ayda darlık görülen aynı olguda darlığın devam ettiği
görüldü ve dilatasyon yapıldı. Biopsilerde tümör izlenmedi Bir hastada akciğer
ve başka bir hastada karaciğer metastazı tespit edildi. Metastaz gelişen hastaların
hiçbirinde tümör belirteçlerinde belirgin bir yükselme olmadı.
24 aydan sonraki dönemde drenaj prosedürü uygulanan 1 hasta
görüldü.Bu hastanın yemekten sonraki dönemde kusma, regurjitasyon, yastık
boyama şikayetlerinin devam ettiği saptandı. Yapılan üst GİS endoskopisinde
özafajit halinin olduğu ve bir önceki kontrolünden bu yana 2 kg. aldığı
saptandı.Bu hastada da genel memnuniyet hali mevcuttu. (Tablo 6,7)
34
Drenajsız mide transpozisyonu (n=57)
Oral sıvı gıda
alımına başlama
Oral katı gıda
alımına başlama
Yemek yerken
kusma
Yemekten sonra
kusma
Yemekten sonra
şişkinlik hissi
Regurjitasyon
Yastık boyama
Özafajit
Kilo alma
(ort kg)
Gastrit
Genel
memnuniyet
Erken
post op
(n=57)
3. gün
1.ay
(n=55)
9.ay
(n=26)
15.ay
(n=11)
>24.ay
(n=4)
22
20
0
1
0
26
15
3
0
0
50
20
8
4
1
13
10
0
0
7
0
5
2
3
0
3
2,5
1
0
3
4
1
0
1
2
0
40
9
53
15
20
9
8
1
3
6. gün
Tablo 6: Drenajsız mide transpozisyonu uygulanan hastaların bulguları
Drenajlı mide transpozisyonu (n=12)
Oral sıvı gıda
alımına başlama
Oral katı gıda
alımına başlama
Yemek yerken
kusma
Yemekten sonra
kusma
Yemekten sonra
şişkinlik hissi
Regurjitasyon
Yastık boyama
Özafajit
Kilo alma
(ort kg)
Genel
memnuniyet
1.ay
(n=9)
9.ay
(n=8)
15.ay
(n=4)
>24.ay
(n=1)
-
3
3
1
0
1
4
4
3
1
7
4
0
0
0
3
3
-
7
7
7
2
8
7
6
2
3
3
3
2
1
1
1
2
8
4
4
2
1
Erken
post op
(n=12)
3.gün
6.gün
Tablo 7: Drenajlı mide transpozisyonu uygulanan hastaların bulguları
35
Ortalama Kilo Alma
4
3,5
Drenajsız
Grupta
Ortalama Kilo
Alma
Drenajlı Grupta
Ortalama Kilo
Alma
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
Er.Postop
1. ay
9. ay
15. ay
> 24 ay
Şekil 5: Hastaların ortalama kilo alımlarının grafiksel görünümü
Genel Memnuniyet
100
90
80
70
60
Drenajsız
Grupta Genel
Memnuniyet
Drenajlı Grupta
Genel
Memnuniyet
50
40
30
20
10
0
Er.Postop
1. ay
9. ay
15. ay
Şekil 6: Hastaların genel memnuniyet halinin grafiksel görünümü
36
Yastık Boyama
100
90
80
Drenajsız
Grupta Yastık
Boyama
70
60
Drenajlı Grupta
Yastık Boyama
50
40
30
20
10
0
Er.Postop
1. ay
9. ay
15. ay
> 24 ay
Şekil 7: Hastaların yastık boyama şikayetinin grafiksel görünümü
Regürjitasyon
100
90
80
Drenajsız
Grupta
Regürjitasyon
70
60
Drenajlı Grupta
Regürjitasyon
50
40
30
20
10
0
Er.Postop
1. ay
9. ay
15. ay
> 24 ay
Şekil 8: Hastaların regurjitasyon şikayetinin grafiksel görünümü
37
Özofajit
100
90
80
70
60
Drenajsız
Grupta Özofajit
50
40
Drenajlı Grupta
Özofajit
30
20
10
0
Er.Postop
1. ay
9. ay
15. ay
> 24 ay
Şekil 9: Hastaların özofajit sıklığının grafiksel görünümü
38
OLGU 1: 52y E alt özofagus tümörü. Gt d (-)
a.Tümörün endoskopik görünümü
b:Operasyon esnasında mide tüpünün ve özofagusun görünümü.
c:Specimenin açılmış görünümü(pT3 tümör)
d:Tümörün BT görüntüsü.
39
OLGU 2: 74y K orta-alt özofagus tümörü. Gt d (-)
a.Tümörün endoskopik görünümü. Tümör obstruksiyon yapmış.
b:Operasyon esnasında mide tüpünün hazırlanması. (Drenaj işlemi
yapılmıyor).
c:Specimenin açılmış görünümü(pT3 tümör)
d:Tümörün BT görüntüsü (Trakea ile yakın komşuluk mevcut).
40
OLGU 3: 48y E alt özofagus tümörü. Gt d (-)
a.Tümörün endoskopik görünümü (Tümör Z çizgisine çok yakın).
b:Operasyon esnasında mide tüpünün görünümü.
c:Specimenin görünümü (pT3 tümör).
d:Tümörün BT görüntüsü.
41
OLGU 4: 70y E orta özofagus tümörü. Gt d (+)
a.Tümörün endoskopik görünümü (Tümör tıkayıcı ve frajil).
b:Operasyon esnasında servikal anostomozun görülmesi.
c:Specimenin görünümü(pT3 tümör)
d:Tümörün BT görüntüsü.
42
TARTIŞMA
Özofagus kanserinde cerrahi tedavinin amacı; hastalığı ortadan kaldırmak,
hastanın yaşam süresini ve konforunu arttırmaktır(1). Hastaların başvurudaki ana
semptomu disfaji olup Schlansky ve arkadaşları disfaji oranını %56, Daly ve
arkadaşları % 74 olarak tespit etmişlerdir(13,71).Ülkemizde Han ve arkadaşlarının
serisinde %95 olan disfaji oranı bizim serimizde % 100 olarak tespit edilmiştir.
Daly ve arkadaşlarının çalışmasında % 57,3 olan kilo kaybı şikayetide
bizim serimizde % 100 olarak saptanmış olup bu farkın hastaların erken dönem
semptomları
önemsemeyip
ileri
dönemde
hastaneye
başvurması
ile
açıklamaktayız.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi A.B.D.’nda 1997-2001
yılları arasında özofagus kanseri tanısı alan ve cerrahi
tedavi uygulanan
hastalardan rastgele seçilen 80 hastanın incelemesinde hastaların ilk yutma
şikayetinden ortalama 124.2 gün sonra, bu hastalardan ancak %8.75’inin yutma
şikayeti başladığı anda doktora başvurduğu tespit edilmiştir(29).
Hastaların tümör evrelerine baktığımızda bizim serimizde de % 78
hastanın evre III grubunda olduğunu gördük. Ülkemizden Sağlam ve
arkadaşlarının 2007 yılında yayınladığı 171 vakalık çalışmalarında da % 77
oranında evre III özofagus tümörü saptanmış olup bizim sonuçlarımızla
benzerdir(69).
Rice ve arkadaşlarının Ohio Üniversitesinde yaptıkları çalışmada
özofagus kanseri tanısı ile değerlendirilen 359 hastanın evre oranları şu
şekildedir: Evre I % 24, evre IIa % 20, evre IIb % 6, evre III % 41, evre IV % 9.
evre IIa % 20, evre IIb % 6, evre III % 41, evre IV % 9. Yani hastaların % 50’si
ilk iki evrede saptanmıştır(63).
Portale ve arkadaşları ise Southern California üniversitesindeki bir
çalışmada opere ettikleri 263 hastanın % 37’sini evre I, % 24’ünü evre II,
%35’ini evre III, % 4’ünün evre IV olarak tespit etmişlerdir(60).Bizim serimizde
43
ve ülkemizde hastaların ileri evrede olmasını hastaların geç dönemde doktora
başvurmasına bağlıyoruz.
Cinsiyet dağılımını incelediğimizde hastaların % 65 oranında erkek,% 35
oranında kadın dağılımına sahip olduğu bununda Tuncer ve arkadaşlarının
ülkemizden yaptığı % 61 erkek, % 39 kadın oranına sahip serisiyle benzer
olduğu görüldü(78).
Cerrahların çoğu özofajektomiden sonra rekonstrüksiyon için mideyi tüp
haline getirip özofagogastrostomiyi tercih etmektedir(28,67,74).Bizde çalışmamıza
dahil olan 69 hastada gastrointestinal devamlılığı sağlamak için mideyi tercih
ettik.
Thomas
midenin
bütün
damarlarının
bağlandığında
yalnızca
a.gastroepiploika dekstradan dolaşımın sağlandığını göstermiştir(55). Midenin
yukarıya alınması mide arkusunun bütünlüğünün korunarak sağ gastrik ve sağ
gastroepiploik damarlarla yeterli kanlanmanın sağlanması, fundusun en üst
bölümünün ise intramural damarlarla destekleniyor olması temeline dayanır.
Ayrıca motilitesi ve uzunluğu en iyi organlardan biridir. Teknik olarak en az
anostomozu gerektiren ameliyattır.
Rekonstrüksiyon için kullanılan midenin throxta yerleşmesi ve tüp haline
“getirilip
deforme
olmasından
dolayı
fonksiyonları
normal
mideden
farklıdır(49).Ayrıca özofagus rezeksiyonu sırasında yapılan total vagotomi
nedeniylede mide tamamen vagotomize ve kısmen sempatektomizedir(33,57,68,80).
Bu sebeblerden dolayı hastaların büyük çoğunluğunun gecikmiş mide
boşalmasına bağlı olarak erken dolgunluk ve regürjitasyondan şikayet ettikleri
bildirilmektedir(40,46).
Ayrıca vagotomize olan midenin piloru korunduğu zaman yemek sonrası
dumping veya duodenogastrik reflü daha az görülmesine rağmen piloroplasti
gibi bir drenaj işleminin yapılması mide stazına, kusmaya, aspirasyona ve yatar
44
pozisyonda regürjitasyona yol açabilir(24,28,44,46,49). Burada esas tartışma konusu
hastaya herhangi bir drenaj işleminin uygulanıp uygulanmayacağıdır.
Procter, piloroplastisiz 211 operasyon gerçekleştirdiğini ve mide
boşalmasında bir problem ile karşılaşmadığını bildirdi(61).
Zieren 107 hastalık çalışmasında 55 hastaya subtotal özofajektomi ve
piloroplasti uygulamış, postoperatif 2. hafta ve 6.aydaki takiplerinde iki grup
arasında anlamlı bir fark olmadığını saptamıştır(82).
Mannel ve arkadaşlarının prospektif çalışmasında özofajektomiyi takiben
drenaj uygulanan ve uygulanmayan hastalar arasında mide boşalım zamanı
arasında önemli bir fark olmadığını saptadılar(40).
Ökten yaptığı bir çalışmada, drenaj işlemi yapılmamış total vagotomize
özofagogastrostomili vakalarda mide boşalımında bir gecikme olmadığını tespit
etmiştir(56).
Chattopadhyay, total özofajektomi ve gastrik pull-up yaptığı toplam 24
hastada
operasyondan
sonraki
6.
ayda
safra
asit
konsantrasyonunu
ölçmüştür.Piloroplasti yaptığı grupta asit konsantrasyonunu 34,9 mg/dl olarak
bulmuşken, piloroplastisiz grupta 25 mg/dl olarak bulmuştur(10).
Bizim çalışmamızda da erken post-op dönemde drenaj prosedürü
uygulanmayan grupta erken dönemde % 23 hastada regürjitasyon saptanırken,
drenaj uygulanan grupta % 25 regürjitasyon saptanmıştır.Her iki grupta da erken
dönemde yemekten sonra şişkinlik hissi % 50 ve üzerinde saptandı.Erken dönem
bulgularımız literatür bilgileri ile uyumlu olarak bulundu.
Hastaların ileri dönem takiplerinde regürjitasyon şikayetlerinin drenaj
işlemi yapılan grupta diğer gruba göre anlamlı olarak yüksek olduğu
görüldü.(Şekil 7)
Lanutti ve
arkadaşlarının 242 hastalık
serisinde drenaj işlemi
uygulanmayan 83 hastada % 9.6 oranında darlık saptamış ve bunlarında %96.7
oranında dilatasyona cevap verdiğini belirtmiştir(43).
45
Bizim çalışmamızda da postoperatif 1 ayda drenaj uygulanmayan 55
hastanın 3 tanesine anostomoz ve pilor darlığı nedeni ile dilatasyon uygulanmış
olup hastalar dilatasyona tam cevap vermişlerdir
Lam intratorasik yerleştirilmiş midesi olan 19 hastada operasyondan 6-9
ay sonra yaptığı çalışmada hastaların 13’ünde atrofik gastrit saptamıştır.Bu
midede fazla miktarda besin retansiyonun sonucudur(33).
Borst ve arkadaşları özofagogasrostomiden 6-46 ay sonrası 37 hastada
endoskopi yaparak özofajiti araştırmışlardır. Torasik 1/3 üst bölümde
anostomozu olan 17 hastanın 12’sinde özofajit yokken 5’inde grade I özofajit
saptamışlardır(53).
Bizim serimizde de 1. ayda yapılan endoskopik tetkiklerde drenaj
prosedürü uygulanmayan 55 hastanın 5 tanesinde özofajit ve 9 tanesinde gastrit
saptanmıştır. Drenaj prosedürü uygulanan 12 hastanın 7 tanesinde ise özofajit
saptanmıştır.Hastaların daha sonraki takiplerinde de drenaj prosedürü uygulanan
grupta özofajit sıklığı daha fazla bulundu.(Şekil 8 )
Post-op erken dönemde odinofaji ve buna bağlı kilo kaybı hastalarda
morbiditeyi etkileyen önemli sebeblerdendir. Martin 226 hastalık serisinde
postoperatif 6’ncı ayda kilo değişimlerini incelemiş ve % 63.7 hastada ameliyat
öncesi kilosunun % 10’undan fazla, % 20.4 hastada % 20’sinden fazla kilo kaybı
saptamıştır. Çalışmasının sonucunda odinofaji, iştah kaybı ve yeme zorluğunun
kilo kaybıyla bağlantılı olduğunu göstermiş olup disfaji ve reflünün
malnutrisyonla bağlantısını saptamamıştır(42).
Martin başka bir çalışmasında ise beslenme amaçlı iğne jejenostomisi
uyguladığı hastalarda iğne jejenostomisinin kilo kaybını önlediğini ve hastaların
postoperatif erken dönemde hastane dışı daha az bakıma ihtiyaç gösterdiğini
tespit etmiştir(41).
46
Bizde opere ettiğimiz 69 hastanın tamamına beslenme amaçlı jejenostomi
uygulamış olup, ameliyat sonrası 1. günde 10 ml/saat hızında % 5 dekstroz ile
jejenostomiden beslemeye başladık. Hastanın tolere etmesine göre miktar ve
kıvamı arttırarak beslemeye devam ediyoruz. Jejenostomi tüpü postoperatif
birkaç
hafta
sonra
çıkarılabilir.
Jejenostomi
tüpü
parenteral
hiperalimantasyondan daha efektifdir. Postoperatif 3 günde hastanın fizik
muayene,dren takipleri ve laboratuar bulgularında problem yoksa hastayı oral
yoldan berrak sıvılar ile beslemeye başlıyoruz. Her iki grupta da hastaların
postoperatif 1. ayda ortalama 2 kilo aldığını tespit ettik. Hastaların sonraki
takiplerinde kilo alımının önceki kontrollerine göre ortalama iki ile dört kilo
arasında değiştiğini gördük.(Şekil 4)
Genel memnuniyet olarak hastalarda hastalık öncesi yeme düzeyini kabul
ettik ve erken post-op dönemde her iki grup arasında eşit olan sonuçların
postoperatif 1. aydan itibaren drenaj prosedürü uygulanmayan grupta istatiksel
olarak anlamlı olacak şekilde daha iyi olduğunu gördük.(Şekil 6)
47
SONUÇ
Özofagus kanseri cerrahisinde farklı yaklaşımlar ve teknikler
mevcuttur. Hepsinde de amaç hastalıksız yaşam beklentisini arttırmak, disfajiyi
ortadan kaldırmak ve postoperatif dönemde konfor sağlamaktır.
Çalışmamızda toplam 69 hastaya ileri evre özofagus kanseri nedeni ile
rezeksiyon uygulanmış olup pilor drenajı uygulanan grupta safra reflüsüne bağlı
olarak özofajit, pilor sfinkterinin devre dışı bırakılmasından dolayıda
regürjitasyon ve yastık boyama şikayetlerinin daha fazla olduğu görüldü.
Yemekten sonra kusma ve şişkinlik gibi mide boşalımı ile ilgili
semptomların ise erken dönemde drenaj uygulanmayan grupta daha fazla iken
sonraki dönemlerde eşit veya drenaj uygulanan grupta daha fazla olduğu
saptandı.
İleri evre özofagus kanserlerinin cerrahi tedavisinde gastrointestinal
devamlılığın mide ile sağlandığı ameliyatlarda piloroplasti veya piloromyotomi
gibi drenaj işlemlerinin gereksiz olduğu, postoperatif dönemde incelediğimiz
yaşam kalite kriterlerine olumlu etkisi olmayıp hastaya ek bir cerrahi yük ve
postoperatif morbidite eklediği görüşündeyiz.
48
ÖZET
Özofagus kanserleri sindirim sistemi kanserleri arasında 4. sırada yer
alır. Hastalar genelde semptomların başlamasından uzun bir süre sonra hekime
başvurular. İleri evredeki hastalarda radikal ve palyatif cerrahi işlemlerin ana
amacı disfajiyi ortadan kaldırmak ve yaşam standartlarını yükseltmektir.
Çalışmamızda ki 69 hastanın özofajektomiden sonraki gastrointestinal
devamlılığı mide ile sağlanmış olup, 57 hastaya herhangi bir pilor drenajı işlemi
uygulanmamıştır. 12 hastaya ise piloroplasti ve piloromyotomi
ile drenaj
uygulanmıştır.
Hastaların takiplerinde regurjitasyon, yastık boyama, özofajit sıklığının
erken postop dönemde her iki grupta istatiksel olarak benzerken, 1.aydan
itibaren drenaj işlemi uygulanan grupta daha fazla olduğu görüldü.
Yemek yerken kusma ve yemekten sonra kusma şikayetlerinin ise erken
postop dönemde drenaj uygulanmayan grupta fazla iken, postop 1. ayda her iki
grupta istatiksel olarak eşitlendiğini, bundan sonraki dönemlerde ise drenaj
uygulanan grupta daha fazla olduğu görüldü.
Yemekten sonra şişkinlik halinin ise erken postop dönemde drenaj
uygulanmayan grupta daha fazla iken, sonraki takiplerde her iki grupta benzer
olduğu görüldü.
Genel memnuniyet hali ise her iki grupta erken postop dönemde ve 9.
ayda istatiksel olarak benzerken, 1. ayda drenaj uygulanmayan grupta daha fazla
bulunmuştur. Ayrıca her iki grupta takipler esnasında ameliyat öncesi kilolarına
göre düzenli olarak kilo almıştır.
Çalışmamız sonucunda özofajektomiden sonra gastrointestinal devamlılığın
mide ile sağlandığı olgularda piloroplasti veya piloromyotomi gibi drenaj
işleminin gereksiz olduğu sonucuna vardık.
49
KAYNAKLAR
1. Akiyama H, Tasurumaru M, Kawamura T : Principles of surgical treatment for
carsinoma of the esophagus ; Analysis of lymph node involvement. Ann. Surg. 1981;
94: 384-393.
2. Akiyama H, Tasurumaru M, Vdogama Y. System lymph node dissection for
esophageal cancer, effective or not ? Dis. Esoph. 1994; 7: 1-12.
3. Alderson D, Kennedy RH. Radical transhiatal oesophagectomy underdirec vision. Br J
Surg 1994; 81: 404-407.
4. American Cancer Society. Cancer facts and figures 2005. Atlanta: American Cancer
Society, 2005. Accessed online August 26, 2005.
5. Bolton JS, Sardia A, Bowen JC, Ellis JK : Transhiatal and transthoracic
esophagectomy, a comparative study. J. Surg. Oncol., 1992; 51: 249-253.
6. Boyce GA. : Endoscopic evalution of the patient with esophageal carsinoma. Chest
Sung. Clin. N. 1994; 4: 257-268.
7. Bremner RM, DeMeester TR: Surgical Treatment of esophagus carsinoma.
Gastrointestinal Clin North Am 1991; 20: 743-730.
8. Bumin O. Sindirim Sistemi Cerrahisi. Orhan Bumin (Ed.), 7-8, Ankara Üni. Tıp Fak.
Yayınları 1987
9. Cameron JL. Current Surgical Therapy. Sixth Edition, Ergüney S, Çiçek Y (Çeviri
Editörleri), 1-70, Avrupa Tıp Kitapçılık. İstanbul 2001
10. Chattopadhyay TK, Sh SK, Kumar. ; İntragastric bile acid and symptoms in patients
with an intrathoracic stomach after esophagectomy. Br. J. Surg. 1993; 80: 371-373.
11. Clark A,Fallowfield LJ:Quality of measuremets in patients with malignant disease. A
riewe. JR Soc. Med. 1986; 79: 130-166.
12. Collard Tm, Otte JB, Reyneart M, Kestes PJ : Qualıty of life three years of more after
esophagectomy for cancer. J Thorac Cardiovasc. Surg. 1992; 104: 391-394.
13. Daly JM, Fry WA, Little AG, Winchester DP, McKee RF, Stewart AK, Fremgen AM.
Esophageal cancer: results of an American College of Surgeons Patient Care
Evaluation Study. J Am Coll Surg. 2000 ; 190: 562-572.
14. Daniel TM, Fleiscker KJ, Flanagan TL. Transhiatal osophagectomy. A safe alternative
for selected patients. Ann Thorac Surg 1992; 54: 686-689.
15. De Meester TR, Stein HJ ; Surgical therapy for cancer of esophagus and cardia. Castel
DO (Ed.) The Esophagus,299-341, Little, Brown /Co, London 1992.
16. Dudhat SB, Shinde SR. Transhiatal esophagectomy for squamous cell carsinoma the
esophagus. Dis. Esophagus 1998; 11: 226-230.
17. Earlam R, Cunha-Mero JR ; esophageal squamous cell carsinoma; A critical rewiew of
surgery. Br. J. Surg 1980; 67; 381-390.
18. Fekete F, Gayet B, Panis Y: Long term result of transtoracic esophagectomy for
squamous cell carsinoma, Dis. Esoph, 1992; 5: 105-111.
19. Ferguson M.K , Little A :Endoscopic evaluation of the esophagus. Zuidema G,
Wallace P, Ritchie JR (Eds.) Shackleford’s Surgery of the Alimentary Tract 4th.
Ed.,19-21, W.B. Saunders Company, Phielelphia 1996.
20. Goldblum JR, Lee RG. Esophagus. Mills SE, Carter D, Reuter VE, Greenson JK,
Mark HS, Oberman HA. (Eds) Sterberg’s Diagnostic Pathology.4 th.Ed.,1399-1433,
Lippincott Williams & Wilkins Company, Philadelphia 2004.
21. Gomes MN. Esophageal Cancer Surgical Approach. Ahlgreen J, Macdonald J.(Ed.)
Gastrointestinal Oncolgy. 89-121, J.B Lippincott Company, Philadelphia 1992.
50
22. Gotley DJ, Beard J, Cooper MS, Brittan DJ. Abdominoservical esophagectomy in the
managment of osophageal carsinoma. Br. J. Surg. 1990; 77: 815-819.
23. Gürkan N, Terzioğlu T, Tezelman S,Şaşmaz O; Transhiatal esophagectomy for
esophageal carsinoma, Br. J. Surg 1991; 11: 1348-1351.
24. Hill DK, Walsh N, Hamilton, Freyne P. Erythromycin improves emptying of the
denervated stomach after oesophagectomy. Br. J. Surg. 1993; 80: 811-879.
25. İnculet Rİ, Keller SM, Duyer A, Roth JA. Evaluation of noninvasive test for the
preoperatif staging carcinoma of the esophagus. Ann Thorac Surg. 1985; 40: 565-569.
26. İsono K, Sata H, Okuyma K. Results of nationwide study on the three field lymph
node dissection of esophageal cancer. Oncology 1991; 48: 411-420.
27. Jaunch KW, Bacha EA, Denecke H, Anthuber M: Esophageal Carsinoma: Prognostic
features and comparison between blunt transhiatal and transtoracic resection. Eur J.
Surg. 1996; 44: 770-778.
28. Kao CH, Chen CY, Chen CL. Gastric Emptying of the Intrathoracic Stomach as Oesophageal Replacement for Oesophageal Carcinomas. Nuclear Medicine
Communications 1994; 15: 152-55.
29. Kılıç D, Özkan M, Ökten İ.Ülkemiz hastalıklarından özofagus kanserinin tanı ve
tedavisinde niçin geç kalıyoruz? Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2007; 3: 133-136.
30. Kubic S. : Anatomie des Lymphsytems. Erkrankungen des Lymphsystems. 214-218
Thieme Bd. 11. Stuttgart 1981.
31. Lagergreen J. Adenocarsinoma of oesophagus: What exactly is the size of the problem
and who is at risk? Gut 2004; 54: 1-5.
32. Lam KH , Cheung HC, Wong. The present Staka of surgical carsinoma of esophagus.
J. Coll. R. Surg. 1982; 27: 315.
33. Lam KH, Lim STK, Wong J. Gastric histology and function in patients with intrathoracic stomach replacement after esophagectomy. Surgery.1979; 3: 283-289.
34. Layke JC, Lopez PP. Esophageal cancer: A review and update. American Family
Physician 2006; 73: 2187-2194.
35. Lee RB,Miller JI. Esophagectomy for cancer. Surg Clin North Am 1997; 771: 11691196.
36. Liebermann D, Siewart JR. ; Arterial anatomy of the esophagus. A rewiew of the
literature with brief comments on ascepts. Gulet, 1992 ;2: 3-9.
37. Liu FS, Li L, Qu SL :Squamous cell carsinoma of the Esophagus. İn : Ming-H.
Goldman (Ed) Pathology of Gastrointestinal Tract. 440- 444, W.B. Sounders
Company, Philadelphia 1992.
38. Louizou LA, Raqmpton D, Bown SG .: Treatment of malignant strictures of the
cervical esophagus by endoscopic intubation using modified endoproseses. Gastroent.
Endosc. 1992; 48: 158-162.
39. Manhard AM, Whiethead R, Hamilton S, Bogomoltes W: Tumorus of the squamous
epitelyumium. Whiethead R (Ed.) Gastrointestinal and Oesophageal Pathology.
2nd.Ed., 777-780, W.B. Sounders Company, Philadelphia 1995.
40. Mannell A, Hinder RA, Son-Garde BA. The Thoracic Stomach: A Study of Gastric
Empty- ing, Bile Reflux, and Mucosal Change. Br J. Surg 1984; 71: 411-438.
41. Martin L, Lagergren J, Jia C, Lindblad M, Rouvelas I, Viklund P. The influence of
needle catheter jejunostomy on weight development after oesophageal cancer surgery
in a population-based study. Eur J Surg Oncol. 2007; 33: 713-717.
42. Martin L, Lagergren J, Lindblad M, Rouvelas I, Lagergren P. Malnutrition after
oesophageal cancer surgery in Sweden. Br J Surg. 2007; 94: 1496-1500.
51
43. Michael Lanuti, Pierre E. de Delva, Cameron D. Wright, Henning A. Gaissert, John C.
Wain, Dean M. Donahue, James S. Allan, and Douglas J. Mathisen.Postesophagectomy gastric outlet obstruction: role of pyloromyotomy and management
with endoscopic pyloric dilatation. Eur. J. Cardiothorac. Surg. 2007; 31: 149-153.
44. Minami H, McCallum, RW. The Physiology and Pathophysiology of Gastric
Emptying in Human. Gastroenterology.1984; 86: 1592-1610.
45. Moon MR, Schulte WJ, Haasler GB, Condon RE: Transhiatal and transthoracic
esophagectomi for adenocarsinoma of esophagus. Arc Surg, 1992; 127: 951-955.
46. Mortn KA, Karwande SV, Davis RK. Gastric Emptying After Gastric Interposition for
Cancer of the Esophagus or Hypopharynx. Ann Thorac Surg 1991; 5: 631-759.
47. Moss A, Schnyder P, Thoeni RF. Esophageal carsinoma: pretherapy staging by
computed tomography AJ R. 1981; 136: 1051-1056.
48. Naruhn M.B, Buess G : Quality of life and Assesment of End points, İn: Operative
manuel of endoscopic surgery, 111-329, Sprinter Verlag, Hamburg, 1992.
49. Nishikawa M, Murakami T, Tangoku A, et all. Functioning of the intrathoracic
Stomach After Esophagectomy. Arch Surg 1994; 129: 837-841.
50. Orringer MB, Marshall B, Lannettoni MD. Transhiatal esophagectomi: Clinic
experience and refinements. Ann. Surg. 1999; 230: 392-400.
51. Orringer MB, Marshall B, Stirling MC : Transhiatal esophagectomy for bening and
malignant disease. J. Thoroc. Cardiovasc. Surg. 1993; 105: 534-536.
52. Orringer MB. Transhiatal esophagectomy without thoracotomy. Orringer M.B. (Ed.)
Schalkelford's surgery of Alimentary tract 3th edition, 408-433, W.B. Saunders
Company, Philadelphia 1991.
53. Orst HG, Dragojevic D, Stegmann T, Hetzer R. Anastomotic leakage, stenosis, and
reflux after esophageal replacement. World J Surg.1978; 2: 861-864
54. Ökten İ . Özofagus kanserleri. Güncel Gastroenteroloji 1999; 3: 94-104.
55. Ökten İ. Özofagus rezeksiyonlarında mide kullanımı. Türkiye Klinikleri J Surg Med
Sci. 2007; 3: 82-92.
56. Ökten İ. Vagotomize intratorasik yerleştirilmiş midede pilor sfinkter basıncı, mide içi
basıncı ve antrum motilitesini mide boşalmasına tesiri. Doçentlik Tezi. Ankara 1980.
57. Parshad R, Singh RK, Kumar A, Grupta SD, Chattopadyay TK. Adenocarsinoma of
distal esophagus and gastroesophageal junction: Long term result of surgical treatment
İndian Center. World J. Surg. 1999; 23: 277-283.
58. Peters JH, DeMesteer TR. Esophagus and diaphragmatic hernia. Schwartz SI, Shires
TG, Spencer FC(Eds.) Principles of surgery.7th.Ed., 1081-1180, McGraw-Hill, New
York 1999.
59. Pinotti HW, Zilbersein B, Rara A. Esophagectomy without thoracotomy. Surg
Gynecol Obstet 1981; 154-344.
60. Portale G, Hagen JA, Peters JH. Modern 5- year survival of resectable esophageal
adenocarsinoma: single institution experience with 263 patients. J Am Coll Surg
2006; 202: 588-596.
61. Procter DS.Carcinoma of the oesophagus. A review of 523 cases. S Afr J Surg.
1968 ; 6 :137-159.
62. Qui S, Yang G : Precursor lesions of esophageal cancer in high risk populations in
Henan province. Cancer 1998; 62: 551-553.
63. Rice TW, Zuccaro Jr G, Adelstein DJ. Esophageal carcinoma depth of tumor invasion
ıs predictive of regional lymph node status. AnnThorac Surg 1998; 65: 787-792.
64. Ridell RH. Early detection of neoplasia of the esophagus and gastroesophageal
junction. Am. J. Gastr. 1996; 91: 830-853.
52
65. Ritchie AJ.,Mc Guigan J, Mc Manus K.: Diagnostic rigit and flexible esophagoscopy
in carsinoma of the esophagus: A compnasion Thorax. 1993; 48: 115.
66. Rosai J., Gastrointestinal Tract. Ivan Damjonow, Marin Nola (Eds.) Akerman’s
Surgical Pathology. Eight Ed., 147-152 Mosby Comp. St. Louis, 1990.
67. Sabiston DC, Spencer FC. Surgery of the Chest, 5th.Ed., 47-89, W.B. Saunders
Company, Philadelphia 1990.
68. Sabiston DC, Textbook of Surgery. 655-698, W.B. Saunders Company, Philadelphia
1991.
69. Saglam EK, Kilciksiz S, Ozseker N, Karadeniz A, Oral EN, Kizir A. Treatment
outcome and prognostic factors in non-metastatic esophageal carcinoma. Saudi Med J.
2007; 28: 1086-1090.
70. Sayek İ. Temel Cerrahi. İskender Sayek (Ed.), 3. Baskı.1112-1123 Güneş Kitabevi,
Ankara 2004.
71. Schlansky B, Dimarino AJ Jr, Loren D, Infantolino A, Kowalski T, Cohen S. A survey
of oesophageal cancer: pathology, stage and clinical presentation. Aliment Pharmacol
Ther. 2006; 23: 587-593.
72. Schwartz S. Principles Of Surgery. Seventh Edition. Geçim İE (Çeviri Editörü). 11011199 Antıp AŞ., Ankara 2004.
73. Shields T.W. General Thoracic Surgery. Fifth Edition, 1935-1936, Lippincott
Wiliams / Wilkins Philadelphia 2000.
74. Shields T.W. General Thoracic Surgery. Second Edition, 880-897, Lippincott Wiliams
/ Wilkins Philadelphia 1983.
75. Skandalakis JE. Surgical Anatomy; The Embryologic and Anatomic Basis of Modern
Surgery. Başaklar AC (Çeviri Editörü). 647- 688, Palme Yayıncılık. Ankara 2008.
76. Skinner DB : En bloc resection for neoplasm of esophagus and cardia. J Thorac
Cardiovasc. Surg. 1983; 56: 85-92.
77. Skinner DB. En bloc resection for esophageal carsinoma. İn Livingstone pearson FG
et al. Esophageal Surg. 1995; 44: 709-718.
78. Tuncer İ, Uygan İ, Kösem M, Özen S, Uğraş S, Türkdoğan K. Van ve Çevresinde
Görülen Üst Gastrointestinal Sistem Kanserlerinin Demografik ve Histopatolojik
Özellikleri. Van Tıp Dergisi 2001; 8: 10-13.
79. Wu YK, Huang GJ, Shao LF, Zhang YD ,Lin XS .Progress in study and surgical
treatment of the esophagus in China, 1940 to 1980. J Thorac. Cardiovasc. Surg 1982;
84: 325-333.
80. Yalav E. Özofagusun kötü huylu tümörleri. O. Akata(Ed.) Cerrahi-I 655-657,
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayınları, Ankara 1988.
81. Yuan S, Yu Y, Chao KS. Additional value of PET/CT over PET in assesment of
locoregional lymph nodes in thoracic esophageal squamous cell cancer. J Nucl Med
2006 ; 47: 1255-1259.
82. Zieren HU, Müler JM, Jacobi CA,. Should a pyloroplasty be carried out in stomach
transposition after subtotal esophagectomi with esophago-gastric anastomosis at the
neck? A prospective randomized study. Pichmaier H Chirurg 1995; 66: 319-325.
53
Download