DIŞ TİCARET LOJİSTİK KONFERANSI 14-15 Ekim 2008-Mersin Sayın Bakan, Saygıdeğer Bürokratlar, Değerli Katılımcılar, Öncelikle Dış Ticaret Lojistiği Konferansı’nı düzenleyen ve tedarik zinciri ve lojistik merkezleri alanında dünya çapında tanınmış uzman, akademisyen, bürokrat ve lojistik firmaları yöneticilerini bir araya getiren bu büyük ve anlamlı Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Dünya ticaretinde son 20 yıldır yaşanan yeni değişim, Avrupa ve Asya arasındaki gittikçe büyüyen ticaret hacmi ile buna paralel olarak Türkiye’mizin Dış Ticaret alanında yapmış olduğu büyük sıçrama her alanda olduğu gibi ulaştırma alanındaki önceliklerimize farklı bir boyut kazandırmış ve bu durum ülkemizin konumu gereği sektöre de farklı bir vizyonla bakmamızı gerekli kılmıştır. Bu farklı vizyonumuzda hiç kuşkusuz lojistik de büyük öneme sahiptir. Nitekim araştırmalar, 21 yüzyılda en çok gelişecek sektörlerin başında ulaştırma - lojistik sektörünün olacağını ortaya koymaktadır. Değerli Katılımcılar, Bilindiği gibi, lojistik hizmetlerinde, üretilen malın tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen süreçteki her aşamasının planlanarak, tedarik zincirinin daha verimli hale getirilmesi ve bilgi akışının anında sağlanması yoluyla tüketici memnuniyetinin en üst düzeyde tutulması son derece önemlidir. Bu nedenledir ki bugün Avrupa Birliği’ndeki gibi gelişmiş ekonomilerde “tüketici odaklı ulaşım politikaları” belirlenmektedir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik gelişmişlik ve yaşam kalitesinin artırılması için lojistik politikalarının oluşturulması ve geliştirilmesi de büyük önem arz etmektedir. Biliyoruz ki, bir ürünü veya hizmeti iyi üretmek, iyi pazarlamak yeterli değildir, bunların en hızlı şekilde tüketiciye ulaştırılmasını, bir başka deyişle ürün tedarik zincirinin en hızlı şekilde tamamlanmasını sağlamak rekabetin olmazsa olmaz koşuludur artık. “Ya hızlı olursunuz ya da yok olursunuz.” sloganını benimsemediğiniz sürece yıkıcı rekabetin yaşandığı bir pazar ortamında tutunmanız mümkün değildir. Hiç şüphesiz bu durum, hızlı ve birbirine entegre ulaştırma altyapısının tesisini gerekli kılmaktadır. Aslında ülkemizde lojistiğin öneminin biraz geç kavranmış olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Örneğin ABD’de lojistik sektörünün son derece gelişmiş olmasının nedeni, bu sektörün öneminin 35-40 yıl önce kavranılmış olmasındandır. Bu nedenledir ki ABD’de lojistik harcamaları ulusal ekonominin %10.5’ine tekabül etmektedir. Dolayısıyla bu derece büyüme potansiyeli taşıyan bir sektörden bahsediyoruz. Saygıdeğer Katılımcılar, Ülkemizde lojistiğin daha ziyade dağıtım zinciriyle çok yakından bağlantısı olan ulaştırma sektörü, özellikle son 5 yıldır hızlı bir değişim süreci içine girmiştir. Uzun bir süre denizyolu, havayolu ve demiryolu taşımacılığının kamu eliyle yürütülmeye çalışılması, karayolu taşımacılığının ise özel sektör tarafından yapılmasına rağmen kontrolsüz gelişimi Türkiye’de başlayan bu değişim sürecini geciktirmiştir. 2003 yılı sonrası yapılan yeni yasal düzenlemelerle ve uygulamalarla önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük bir lojistik sektörünün oluşacağını söylemek mümkündür. Nitekim, lojistik Avrupa''da yıllık % 7–10 arasında, Kuzey Amerika''da % 15 oranında büyürken, Asya ve Türkiye’ de bu büyüme oranı % 20’dir. Bu büyüme hızı ile lojistik sektörünün yakın gelecekte en fazla rağbet gören sektörlerden birisi olacağı muhakkaktır. Değerli Katılımcılar, 1 Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Asya ile Avrupa arasındaki stratejik öneminden dolayı ülkemizin bir lojistik üs konumuna gelmesi ulaştırma politikamızın temel hedeflerindendir. Amacımız, Türkiye’nin doğu ile batı arasında sadece bir transit ülke olmasını sağlamak değil, aynı zamanda bir lojistik merkezi de olmasını sağlamaktır. Bunun için ulaştırma söktöründe yapılacak yatırımlar son derece önem arz etmektedir. Tabi ki geniş yüzölçümü bulunan ülkelerde taşımacılık sistemlerinin arzu edilen düzeye gelmesi kısa sürede olabilecek işlerden değildir. İşin mali boyutu ve bürokrasisi bir yana, bu aynı zamanda uzun ve sabırlı bir süreci de gerekli kılmaktadır. Göreve geldiğimiz 2003 yılından bu yana tüm ulaşım altyapılarında çok ciddi yatırımlar yaptık. Bunun sonuçlarını zaman içerisinde almaktayız. Elbette önümüzdeki yıllarda bu yatırımlarımızın ortaya çıkan sonuçlarını daha iyi görebilme imkanımız olacaktır. Tabi ki ülkemizin kaynaklarını henüz arzu ettiğimiz seviyede etkin olarak kullandığımızı söylemek mümkün değildir. Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmasından dolayı denizyolu taşımacılığında Avrupa-Asya ve Afrika arasında söz sahibi olabilecek, yine kıtalar arası raylı sistemlerin kurulması ile entegre bir taşımacılık hizmeti verebilecek olan, büyük ve rekabet düzeyi yüksek güçlü karayolu taşımacılık filosuyla kapıdan kapıya taşımada sınırsız hizmet verme imkanına sahip bir ülke olmasına rağmen, bu potansiyelimizin tamamıyla hayata geçirilmesi için biraz daha zamana ihtiyaç vardır. Ancak bu aşamada demiryolu sektörüne yaptığımız ve getirilerini önümüzdeki bir kaç yıl içinde alacağımız büyük yatırımlar, özelleştirilen ve özelleştirme kapsamına alınan liman hizmetleri ve ileriye dönük yeni liman projeleri ile kurmaya başladığımız lojistik köyleri ve kalitenin artırılmasına yönelik olarak karayolu sektöründe getirilen yeni lisanlandırma sistemi ülkemizin lojistik potansiyelini hayata geçirmek üzere atılmış olan çok önemli politik atılımlardır. Değerli katılımcılar, Küresel lojistik pazarında gelecekte öne çıkacak coğrafyalar Asya-Pasifik, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve AfrikaOrtadoğu Bölgeleri olarak ifade edilmektedir. Ülkemizin üç kıtanın kesişme noktasında bulunması, bu bölgede gelecekte doğacak lojistik sektörü pazarından önemli ölçüde pay almasına imkan tanıyacaktır. Lojistik sektörünü geliştirmek için atılacak her adım Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemiyle birlikte ülkemizi lojistik üs olarak dünya ticaretinde konumlandırmasına katkıda bulunacaktır. Bu nedenle hep birlikte el ele vererek çalışmamız gerekmektedir. Bu çerçevede Bakanlığımız uluslararası taşımacılık ve lojistik sektörümüzün faaliyetlerini güvence altına alacak uluslararası yasal altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi çalışmalarına yoğun ve etkin olarak devam etmektedir. Bu bağlamda, birçok uluslararası örgütün çalışmaları yakinen takip edilmekte ve 56 ülke ile imzalanan ikili Taşımacılık Antlaşması ile sektörün uluslararası faaliyetine imkan sağlamaktadır. Ayrıca taşımacılığın önündeki engellerin kaldırılması anlamında 16 ülke ile liberalize edilen taşımacılık kotalarının diğer ülkelerde de liberalize edilmesi yönündeki çalışmalar devam etmekte ve tüm uluslararası örgütlerde bu yönde yoğun çaba sarf edilmektedir. Sözlerime son verirken, her yıl farklı bir ilde yapılacak olan “Dış Ticaret Lojistiği Konferansları”nın bu ilkinin, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli işlevi olan ve lojistik merkezi olma hedefimizde belki de en önemli paya sahip olacak olan bu liman kentinde “Mersin” de düzenleniyor olmasını da oldukça yerinde bulduğumu ifade ederek, Konferansın kamu ve özel sektörün gelişimi için yeni ufuklar açmasını temenni ediyorum. 2