ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ KÜBİK GaN (001) YÜZEYİNİN ELEKTRONİK YAPISI Hakan GÜRÜNLÜ FİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ANKARA 2005 Her hakkı saklıdır Prof. Dr. Bora ALKAN danışmanlığında, Hakan GÜRÜNLÜ tarafından hazırlanan bu çalışma 24/10/2005 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oybirliği ile Fizik Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Başkan: Prof. Dr. Tülay SERİN (Ankara Ünv. Fizik Müh. Bl.) Üye : Prof. Dr. Bora ALKAN (Ankara Ünv. Fizik Müh. Bl.) Üye : Doç. Dr. Mehmet ÇAKMAK (Gazi Ünv. Fizik Bl.) Yukarıdaki sonucu onaylarım Prof.Dr. Ülkü MEHMETOĞLU Enstitü Müdürü ÖZET Yüksek Lisans Tezi KÜBİK GaN (001) YÜZEYİNİN ELEKTRONİK YAPISI Hakan GÜRÜNLÜ Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Bora ALKAN Bu tezde, bulk GaN ve yüzeyi için denge atomik geometri, elektronik durum ve dinamik özelliklerinin ab-initio yoğunluk fonksiyoneli hesaplarının sonuçlarını sunduk. Bu amaç için, Ga ile sonlandırılmış kübik GaN (001)’in (1x1), (2x2) ve (1x4) yüzey yeniden yapılanmaları, lineer olamayan çekirdek düzeltmeli genelleştirilmiş eğim yaklaşımı altında ele alındı. Sonuçlar deneysel ve teorik çalışmalar ile iyi bir uyum içindedir. 2005, 73 sayfa Anahtar Kelimeler: Atomik yapı, elektronik bant yapısı, yüzey geometrisi, örgü titreşimleri i ABSTRACT Master. Thesis ELECTRONİC STRUCTURE OF THE CUBİC GaN (001) SURFACE Hakan GÜRÜNLÜ Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Physical Engineering Supervisor: Prof. Dr. Bora ALKAN This thesis we present on the result of ab-initio density functional calculations of equilibrium atomic geometry, electronic state and dynamical properties for the bulk and surface of GaN. For this aim, we consider the (1x1), (2x2) and (1x4) surface reconstructions of GaN (001) within the non-linear core correction generalized gradient approximation scheme. The results are in good agreement with the available experimental and theoretical results. 2005, 73 pages Key Words: Atomic structure, electronic band structure, surface geometry, laticce vibrational ii TEŞEKKÜR Çalışmalarımın her aşamasında bilgi, öneri ve yardımlarını esirgemeyerek engin fikirleri ile yetişme ve gelişmeme katkıda bulunan danışman hocam sayın Prof.Dr. Bora ALKAN’ a, bu tezin tamamlanmasında ki özverili yardımlarından dolayı sayın Doç.Dr. Mehmet ÇAKMAK’ a, çalışmalarıma olan samimi desteklerinden dolayı sayın Yrd.Doç.Dr. Gökay UĞUR ve Arş.Gör. Feti SOYALP’ e, çalışmalarım süresince maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen değerli aileme ve lisansa başladığım günden bugüne kadar geçen süre içerisinde her zaman yanımda olan Esin NALÇACI’ ya en derin duygularımla teşekkür ederim. Bu tez çalışması TÜBİTAK tarafından ‘Altyapı Destekleme Projesi (TBAG-AY/353)’ ile desteklenmiştir. Hakan GÜRÜNLÜ Ankara, Ekim 2005 iii İÇİNDEKİLER ÖZET…...………………………………………………………………………………..i ABSTRACT…...………………………………………………………………………..ii TEŞEKKÜR……...…………………………………………………………………….iii SİMGELER DİZİNİ….……………………………………………………………….vi ŞEKİLLER DİZİNİ….……………………………………………………………….vii ÇİZELGELER DİZİNİ….…………………………………………………………….ix 1. GİRİŞ……………………...………………………………………………………….1 2. KURAMSAL TEMELLER…...…………………………………………………….3 2.1 Kristal yapı…..……...……………..………………………………………………..3 2.1.1 Örgü yapıları....….………………..………………………………………………2 2.1.2 Miller indisleri…...………….……...……………………………………………..5 2.1.3 Bragg Kırınımı……....………………..…………………………………………..6 2.1.4 Ters Örgü…...….…………………………………………………………………7 2.1.5 Wigner-Seitz Hücresi…...….…………..………………………………………...8 2.1.6 Brillouin Bölgeleri……...….……………...………………………………………9 2.1.7 Yüzey Merkezli Kübik Örgü…...…….….……………………………………..11 2.1.8 Elmas/Çinko-Sülfit kristal yapılar………….……….…………………………12 2.2 Yarıiletkenler…….…...……………………..…………………………………….14 2.2.1 Yarıiletkenlerin genel yapısı….....….…….…………………………………….14 2.2.2 Yarıiletkenlerin çeşitleri….………………..……………………………………15 2.2.3 Yarıiletkenlerin bant yapısı…....…..……….…………………………………..17 2.2.4 Yaıiletkenlerin kullanım alanları….....………………………………………...22 2.3 Yarıiletken Yüzeyleri………….………………..………………………………...23 2.3.1 Yüzey geometrisi…...……….…………………...………………………………23 2.3.2 (001) Yüzeyinin Brillouin Bölgesi…...…………...……………………………..25 2.3.3 Bulk ve yüzey………………………………………...………………………….26 2.3.4 Durulma…………...…………………………………...………………………...27 2.3.5 Yeniden Yapılanma…...………………………………..……………………….29 2.4 Temel Problem………….…………………………………...…………………….32 2.4.1 Elektron-Elektron Etkileşmesi…...…………………………………………….34 iv 2.4.1.1 Dalga Fonksiyonu Yaklaşımı……..…………..…………..…………………..34 2.4.1.1.1 Hartree Teorisi………………………………………………………………35 2.4.1.1.2 Hartree-Fock Teorisi…….………………..…………….…………………..36 2.4.1.2 Yoğunluk Fonksiyonu Yaklaşımı………………..……….…………………..37 2.4.1.2.1 Thomas-Fermi Teorisi…………………………..…………..………………37 2.4.1.2.2 Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi (DFT)…………………….……..……......34 2.4.1.2.3 Yerel Yoğunluk Yaklaşımı……………..…………………..……………….41 2.4.1.2.4 Genelleştirilmiş Eğim Yaklaşımı……………..……………….……………42 2.4.2 Elektron-İyon etkileşmesi....……………………………………….…………...42 2.4.2.1 Tün Elektron Metodu………..…………………………………….………….42 2.4.2.2 Düzlem dalga gösterimi……………………………………………..………...43 2.4.2.3 Pseudo-Potansiyel Metot……..……………………………………..………...44 2.5 Örgü Dinamiği……...……………………………………………………..………46 2.5.1 İki atomlu örgü…….……………………………………………………..…….48 3. MATERYAL VE YÖNTEM…….…………………………………………..…….51 3.1 Materyal…...…………………………………………………………………..…..51 3.2 Yöntem……..………………………………………………………………………52 4. BULGULAR VE TARTIŞMA……………………………………………….…....55 4.1 Bulk GaN……………………..………………………………………………...….55 4.1.1 Elektronik bant yapısı……...……………………………………………….…..55 4.1.2 Fonon dağınım eğrisi……...………………………………………………….....57 4.2 GaN (001) Yüzeyi…..………………………………………………………….......60 4.2.1 Atomik yapı……......………………………………………………………...…..60 4.2.2 Elektronik yapı………..……………………………………………………..….64 5. SONUÇ………………………………………………………………………….......68 KAYNAKLAR………………………………………………………...………………70 ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………..…………….73 v SİMGELER DİZİNİ AlAs Aliminyum arsenat bcc hacim merkezli kübik yapı C Karbon CdS Kadminyum sülfür CuCl Bakır klorür CuF Bakır florür DFT Density Functional Theory Ext External fcc yüzey merkezli kübik yapı FLAPW Full Potential Linearized Augmented Plane Waves GaAs Garyum arsenat GaN Garyum nitrid GaP Garyum fosfat GaSb Garyum antimon Ge Germanyum GGA General Gradiant Aproximation InP İndiyumfosfat InSb İndiyum antimon LDA Local Density Aproximation LMTO Linear-Miffin-Tin Orbitals NGGA Non-linear core correction GGA Si Silisyum SiC Silisyum karbon VFF Valans-Kuvvet-Alan W-S Wigner-Seitz hücresi Xc Exchange Correlation ZnS Çinko sülfit vi ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1 Kübik bir kristalde bazı önemli düzlemlerin indisleri………………………...6 Şekil 2.2 Bragg kırınımı…………………………………………………………………6 Şekil 2.3 W-S hücresinin yapısı a. Bir örgü noktası seçilir ve en yakın komşu noktalarına yapı doğrusu çizilir b. Yapı doğrusuna dik ortadan bölecek şekilde doğrular çizilir c. En küçük kapalı alan W-S hücresini tanımlar ……………………...……………………………………...8 Şekil 2.4 Brillouin bölgesi sınırında Bragg kırınımı…………………………………...10 Şekil 2.5 fcc örgünün ters uzaydaki örgüsü………………………….………………....11 Şekil 2.6 Elmas yapı………………………………………………………………...….12 Şekil 2.7 Çinko-Sülfit kristal yapı……………………………………………………...13 Şekil 2.8 a. p-tipi ve b. n-tipi yarıiletken oluşumu…………….……………………….17 Şekil 2.9 Metal, yarımetal, yarıiletken ve yalıtkan için izinli enerji bantlarındaki elektron doluluk şeması…………...…………………………...18 Şekil 2.10 k=±π/a’ daki Bragg yansımasının sonucu olarak Eg enerji aralığı oluşur…..19 Şekil 2.11 Yarıiletken bir kristalin bant yapısı…………………………………………20 Şekil 2.12 a. Doğrudan ve b. dolaylı bant aralıklı yarıiletkenler……………………....21 Şekil 2.13 fcc kristal yapının Brillouin hücresi ve temel simetri yönelimleri………...24 Şekil 2.14 fcc yapıda (1x1) yüzey birim hücresi için a. (110), b. (001) yüzeyleri ve c. (1x2) yeniden yapılanma için (001) yüzey Brillouin bölgeleri…….….25 Şekil 2.15 (001) yüzeyinde oluşan kırık bağların şematik gösterimi………………….27 Şekil 2.16 a. Relax olmamış yüzey, b.Relax olmuş yüzey……………………………28 Şekil 2.17 Yeniden yapılanmamış bulk yüzeyi ……………………………………….29 Şekil 2.18 Yeniden yapılanmış yüzey………………………………………………….30 Şekil 2.19 Yeniden yapılanmamış Si(110)-(1x1) yüzeyi…………………………...…30 Şekil 2.20 Yeniden yapılanmış Si(100)-(1x2) yüzeyi…………………………………31 Şekil 2.21 (001) yüzeyinde görülen dimer yapı a. ideal b. yeniden yapılanmış yüzey...32 Şekil 2.22 Kütleleri özdeş ve kuvvet sabiti C olan tek atomlu kristal yapı……………46 Şekil 2.23 w’ nın k ya göre değişimi…………………………………………………..47 Şekil 2.24 Kütleleri m ve M, kuvvet sabiti C olan iki atomlu kristal yapı…………….48 Şekil 2.25 İki atomlu örgü için w’nın k’ya göre değişimi (atomlar arası uzaklık vii a olup kristalin örgü sabiti ao dır) …...……………………………………...50 Şekil 4.1 GaN bulk yapının enerji bant yapısı…………………………………………56 Şekil 4.2 GaN bulk fonon dispersiyon eğrisi…………………………………………...59 Şekil 4.3 GaN (001) yüzeyi (1x1) yeniden yapılanması a. yan b. üst görünümleri……61 Şekil 4.4 GaN (001) (2x2) yeniden yapılanmanın a. üst b. yan görünümleri…………..62 Şekil 4.5 GaN (001) (1x4) yeniden yapılanmanın a. üst b. yan görünümleri………......63 Şekil 4.6 GaN (001) (1x1) yapısının yüzey-bant yapısı………………...………….…..65 Şekil 4.7 GaN (001) (2x2) yapısının yüzey bant yapısı……………………………….66 Şekil 4.8 GaN (001) (1x4) yapısının yüzey bant yapısı……………………………….67 viii ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 2.1 İki boyutta beş örgü türü……………………………………………………4 Çizelge 2.2 Üç boyutta 14 örgü türü (Kittel 1996)………………………………………4 Çizelge 2.3 Çinko-Sülfit yapıda kristallenen bazı yarıiletken malzemeler…………….13 Çizelge 3.1 PWSCF programının kod yapısı………………………………………..…53 Çizelge 3.2 Programın girdi dosyasında kullanılan temel parametreler……………….54 Çizelge 4.1 GaN için literatürde yer alan çalışmalardaki örgü parametresi ve bant aralığı değerleri…..………………………………………………………...55 Çizelge 4.2 GaN için hesaplanan fonon frekansları……………………………………58 ix 1. GİRİŞ Bir materyalin yüzey atomik yapısının belirlenmesi ve yüzey atomik yapısının materyalin elektronik özellikleri ile ilişkisi modern yüzey biliminde ve teknolojide önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzün çok kuvvetli deneysel teknikleri ve teorik modelleri özellikle yarıiletken yüzeylerine odaklanmıştır. Son yirmi yılda elektronik özellikler, geometrik yapı, titreşimler ve optik özellikler üzerine binlerce çalışma yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarda deneysel teknikler, yarıiletken yüzeylerin çalışılmasında başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Bu teknikler ile ölçülen değerler, teorik metotlar kullanılarak hesaplanan değerlerle iyi bir uyum sağlamıştır. Yarıiletken çalışmalarında kullanılan son teorik yaklaşımların hemen hemen hepsi enerji bant teorisi üzerine kurulmuştur. Bu teori ilk defa Bloch tarafından çalışılmıştır. Bloch, kusursuz bir kristalde enerji bant yapı hesabı için kuantum mekaniğini kullanmıştır. Teori tek elektron yaklaşımı üzerine kurulmuştur. Fakat bu elektronelektron etkileşmesini yok saydığından ideal değildir. Bu sebeple en güvenilir yaklaşım, öz-uyum alan teorisini kullanan Kohn-Sham ve Hohenberg’ in Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi üzerine temellendirilir. Aynı zamanda bu yaklaşım ab-initio hesaplaması olarakta bilinir. Bu konuda daha detaylı bilgi ilerleyen bölümde verilecektir. GaN teknolojik açıdan ilginç bir malzeme olmasına rağmen, büyütme mekanizması tam anlaşılabilmiş değildir. Deneysel olarak yapılan çalışmada Brand ve arkadaşları GaN (001) yüzeyinin (2x2) yeniden yapılanmış yüzey oluşturduğunu gözlemiştir (Brand et al. 1995). Teorik olarak ise Bykhovski and Shur (001) yüzeyinde (2x2) yeniden yapılanmayı açıklamak için valans-kuvvet-alan (VFF) yöntemine dayanan bir model önermişlerdir (Bykhovski and Shur 1996). Feuillet et al. (001) yüzeyinde (1x4) modelini önermişlerdir (Feuillet et al. 1996). Ayrıca Miotto ve arkadaşları ab-initio hesabı ile (001) yüzeyindeki (1x1), (2x2), c(2x2) ve (1x4) yeniden yapılanmış yüzeyleri ele almışlardır (Miotto et al. 2000). Biz de çalışmamızda ab-initio hesabını kullanarak (001) yüzeyindeki (1x1), (2x2) ve (1x4) yeniden yapılanmaların atomik ve elektronik yapılarını inceleyeceğiz. 1 Grup III-V bileşikleri çinko-sülfit ve wurtzite yapıda bulunurlar. Bu sebeple bu iki yapının örgü dinamik özelliklerinin tam olarak anlaşılabilmesi önemlidir. Kübik GaN için yapılan ilk çalışma Jion et al. (1996) aittir. Çalışmamızda GaN’ın dinamik özelliklerini ab-initio hesabını kullanarak inceleyeceğiz. 2 2. KURAMSAL TEMELLER 2.1 Kristal Yapı Katıhal fiziğinin başlangıcı, x-ışınlarının kırınımı olayının keşfedilmesi ve kristal özelliklerini başarıyla öngören bir dizi basit model hesapların yayınlanmasıyla olmuştur. Bir kristal, birbirine özdeş yapıtaşlarının düzenli olarak bir araya gelmesiyle oluşur. Yapıtaşları tek atomlar veya farklı tipteki atomlardan oluşan atom gurupları olabilir. Kristali iki ayrı parçadan meydana gelmiş gibi düşünebiliriz, örgü ve baz. Tüm kristallerin yapısı bir örgü ile tanımlanabilir. Örgünün her düğüm noktasında bulunan atomlar gurubuna baz denir. Bu bazın uzayda tekrarlanması ile kristal oluşur. Sembolik olarak Örgü + Baz = Kristal Yapı şeklinde ifade edilebilir. r r r Örgü noktaları matematiksel olarak a1 , a 2 , a 3 örgü vektörleri ile gösterilir. Bu vektörler ile tanımlanan bir kristali temsil edebilecek en küçük hacimli birim yapıya ilkel birim hücre denir. 2.1.1 Örgü yapıları Örgü öteleme vektörlerinin boyları ve aralarındaki açının değerlerinde kısıtlama olmadığı takdirde olabilecek örgü türü sayısı sınırsızdır. Belli kısıtlamalar sonucu elde edilen örgü türlerine Bravais örgüleri adı verilir. İki boyutta beş adet Bravais örgüsü vardır. Bunlar Çizelge 2.1’de verilmiştir. 3 Çizelge 2.1 İki boyutta beş örgü türü (Kittel 1996) Örgü Sayısı Birim hücre eksen ve açılarının özellikleri Kare Örgü 1 r r a1 = a 2 ; α=90o Altıgen Örgü 1 r r a1 = a 2 ; α=120o Dikdörtgen Örgü 1 r r a1 ≠ a 2 ; α=90o Merkezli Dikdörtgen Örgü 2 r r a1 ≠ a 2 ; α=90o Üç boyutta, yedi kristal sisteminde 14 çeşit Bravais örgü tanımlanmaktadır. Burada r r r a1 , a 2 , a 3 ve α, β, γ’ların hepsine birden birim hücre parametreleri denir. Çizelge 2.2’de yedi kristal sisteminde tanımlanan bu örgülerin birim hücre eksenlerinin ve açılarının özellikleri verilmiştir. Çizelge 2.2 Üç boyutta 14 örgü türü (Kittel 1996) Sistem Örgü Sayısı Birim hücre eksen ve açılarının özellikleri r r r a1 ≠ a 2 ≠ a 3 ; α≠β≠γ Triklinik 1 Monoklinik 2 r r r a1 ≠ a 2 ≠ a 3 ; α=γ=90o≠β Ortorombik 4 r r r a1 ≠ a 2 ≠ a 3 ; α=β=γ=90o Tetragonal 2 r r r a1 = a 2 ≠ a3 ; α=β=γ=90o Kübik 3 r r r a1 = a 2 = a 3 ; α=β=γ=90o Trigonal 1 r r r a1 = a 2 = a 3 ; α=β=γ < 120o, ≠90o Altıgen 1 r r r a1 = a 2 ≠ a3 ; α=β=90o, γ=120o 4 2.1.2 Miller indisleri Kristal yapılar her doğrultuda ve düzlemde farklı özellik gösterirler. Bu nedenle, kristal yapı analizleri için her bir düzlem indisler ile tanımlanmaktadır. Bu indilere Miller indisleri denir ve h, k, l ile gösterilir. Miller indisleri kullanılarak ters örgü uzayındaki bir K vektörü; r r r r K = h b1 + k b 2 + l b 3 şeklinde yazılabilir. Miller indislemesi yapabilmek için aşağıdaki yöntem takip edilir. • Belirtilmek istenen düzlemlerin kristal eksenini kestiği noktalar örgü sabitleri r r r a1 , a 2 , a 3 cinsinden bulunur. • Bu sayıların tersleri alınır ve aynı orana sahip en küçük üç tam sayı elde edecek şekilde indirgenir. (hkl) ile gösterilen bu sayı kümesi o düzlemin indisi olur. Şekil 2.1’de kübik bir kristaldeki bazı önemli düzlemlerin indisleri gösterilmiştir. Kübik kristalde matematik çözümün en kolay olduğu durum Şekil 2.1.a,d,f’de verilen [001], [110] ve [111] ilerleme yönleridir. (a) (b) Şekil 2.1 Kübik bir kristalde bazı önemli düzlemlerin indisleri 5 (c) (d) (e) (f) Şekil 2.1 Kübik bir kristalde bazı önemli düzlemlerin indisleri (devam) 2.1.3 Bragg Kırınımı Kristalin yapısındaki atomları kırınım yoluyla gözleyebiliriz. Kırınım, ilerleyen dalganın farklı dalga boylu bir engelden geçerken, geliş doğrultusundan sapması şeklinde tanımlanabilir. Şekil 2.2’de Bragg kırınımı şematik olarak verilmiştir. Kırınım olayının açıklanması W. L. Bragg tarafından yapılmıştır. Şekil 2.2 Bragg kırınımı 6 Paralel atom düzlemleri arasındaki uzaklık d olmak üzere, komşu iki düzlemden yansıyan ışınlar arasındaki yol farkı 2dSinθ dır. Yapıcı girişim olayı için ardışık düzlemlerden yansıyan ışınlar arasındaki yol farkı, dalga boyunun tam katları olması gerekir. 2dSinθ=nλ (2.1) Denklem 2.1 Bragg yasasını ifade etmektedir. Yasa örgünün periyodik oluşunun bir sonucudur. Kırınımın gerçekleşmesi için λ<2d olmalıdır. Buradan anlaşılacağı gibi kırınım dalga boyuna ve kristal yapısına bağlıdır (Kittel 1996). 2.1.4 Ters Örgü Her kristal yapısına bağlı olarak iki örgü vardır: kristal örgüsü ve ters örgü. Ters örgü, örgü periyodikliği ile birlikte verilen Fourier serisi ve Fourier dönüşümlerinin, izin verilen dalga vektörü değerlerini temsil eder. r r exp(ik xr ) r 3 f (r ) = ∫ d kf (k ) 2π (2.2) r r r Burada f (k ) , f (r ) ’ nin Fourier transformudur. Denklem (2.2) herhangi bir T örgü ötelemesi altında yazılır ise r r r exp(ik (rr + T )) r r 3 f ( r + T ) = ∫ d k f (k ) 2π (2.3) şeklinde olur. Denklem (2.2) ve (2.3)’ ün eşit olması gerekmektedir. Bunun için rr r exp(i k T )=1 sınırlandırması getirilir. Bu sınırlandırma ile sadece belli bir k vektörüne izin verilmektedir. Sınırlandırmayı sağlayan vektörler ise r r r k .T =2πn olacaktır. Sonuç r olarak k vektörü ters örgü vektörüdür ve G ile sembolize edilir. 7 r r r r G = hb1 + kb2 + lb3 r r r r r r Burada h, k, l tam sayılardır ve b1 , b2 , b3 ters örgü vektörleridir. a1 , a 2 , a 3 vektörleri cinsinden ters örgü vektörleri r r r a 2 × a3 b1 = 2π r r r , a1 (a 2 × a3 ) r r r a1 × a3 b2 = 2π r r r , a1 (a2 × a3 ) r r r a1 × a2 b3 = 2π r r r a1 (a2 × a3 ) (2.4) şeklinde verilir. Denklem (2.4)’deki ifadelerin paydaları birim hücrenin hacmidir ve normalizasyon sabiti olarak etki eder. Ters örgü vektörlerinin boyutu [1/uzunluk] tur. 2.1.5 Wigner-Seitz Hücresi (W-S) W-S hücresi örgünün tam simetrikliğini gösteren ilkel bir hücredir. Ters örgü uzayında W-S hücresi, Brillouin bölgesine karşılık gelmektedir. Aşağıdaki Şekil 2.3’de bir W-S hücresinin yapısı verilmiştir. (a) Şekil 2.3 W-S hücresinin yapısı a. Bir örgü noktası seçilir ve en yakın komşu noktalarına yapı doğrusu çizilir b. Yapı doğrusuna dik ortadan bölecek şekilde doğrular çizilir c. En küçük kapalı alan W-S hücresini tanımlar 8 (b) (c) Şekil 2.3 W-S hücresinin yapısı a. Bir örgü noktası seçilir ve en yakın komşu noktalarına yapı doğrusu çizilir b. Yapı doğrusuna dik ortadan bölecek şekilde doğrular çizilir c. En küçük kapalı alan W-S hücresini tanımlar (devam) 2.1.6 Brillouin Bölgeleri Bir Brillouin bölgesi ters örgüde W-S ilkel hücresi olarak tanımlanır. Brillouin bölgesi sınırlarında Bragg saçılma şartı sağlanmalıdır. r' r r k = k +G 9 (2.5) r r Burada k ' saçılan dalganın dalga vektörü, G ters örgü vektörüdür. Her iki tarafın karesi alınırsa k ı2 r r 2 2 = k + 2 k .G + G (2.6) 2 olur. Dalganın esnek saçıldığını kabul edersek k ı = k 2 olacaktır ve Denklem (2.6) r r r r 2k .G = G 2 haline gelir. Sonuç olarak, eğer G bir ters örgü vektörü ise ve – G de öyle ise denklem şu şekilde yazılabilir. r r 2 2 k .G = G r (2.7) r Denklem (2.7)’nin geometrik yorumu, eğer k , örgü vektörü G ’yi dik olarak ikiye bölen düzlemde bulunuyorsa saçılma şartları sağlanıyordur şeklinde olacaktır (Burns 1990). Şekil 2.4’de bu geometrik yorumun şematik gösterimi verilmiştir. Şekil 2.4 Brillouin bölgesi sınırında Bragg Kırınımı 10 2.1.7 Yüzey Merkezli Kübik Örgü (fcc) Yüzey merkezli kübik örgünün ilkel öteleme vektörleri; r 1 ) ) a1 = a ( y + z ) ; 2 r 1 ) ) a2 = a( x + z ) ; 2 r 1 ) ) a3 = a ( x + z ) 2 (2.8) şeklindedir. Buradan ters örgünün ilkel öteleme vektörleri yazılırsa; r 2π r r r b1 = ( − x + y + z ) ; a r 2π r r r b2 = ( x − y + z ) ; a r 2π r r r b3 = ( x + y − z ) a (2.9) elde edilir. fcc örgünün ters örgüdeki ilkel öteleme vektörleri gerçek uzaydaki hacim merkezli kübik (bcc) örgünün ilkel öteleme vektörleri ile aynıdır. Yani fcc örgünün tersi bcc örgüdür. Ters örgünün ilkel hücresinin hacmi 4(2π/a)3 olur (Şekil 2.5). Şekil 2.5 fcc örgünün ters uzaydaki örgüsü 11 2.1.8 Elmas/Çinko-Sülfit kristal yapılar (Diamond/Zinc-Blende) Elmas yapı, birinin başlangıcı (0,0,0) ve diğerininki (1/4,1/4,1/4) olan iki fcc yapının içi içe geçirilmesi ile oluşturulur. Elmas yapıda (Şekil 2.6) ilkel küp 8 atom içerir. Her atomun en yakın komşu sayısı 4, ikinci en yakın komşu sayısı 12 dir. Karbon, Silisyum, Germanyum ve Kalay elmas yapıda kristalleşirler. Örgü sabitleri sırasıyla a=3.65, 5.43, 5.65 ve 6.46 Å dur. Burada a ilkel küpün kenar uzunluğudur. Şekil 2.6 Elmas yapı Bileşik atomlar, elmas yapıya benzer bir şekilde kristallenir. Yapı iki farklı baz atomu içermektedir. Her atom en yakın dört atom ile kovalent bağ yapar. Ancak bu atomlar kendisinden farklıdır. Bu tür yapılar Çinko-Sülfit yapı olarak adlandırılır. Bir çok yarıiletken bu yapıda kristallenmektedir. Şekil 2.7’de bu yapının şematik görünümü, Çizelge 2.3’te bu yapıda kristallenen bazı yarıiletken malzemeler ve örgü sabitleri verilmiştir. 12 Çizelge 2.3 Çinko-Sülfit yapıda kristallenen bazı yarıiletken malzemeler Kristal a (Å) Kristal a (Å) Kristal a (Å) CuF 4.26 ZnSe 5.65 CuCl 5.41 SiC 4.35 GaAs 5.65 InSb 6.46 ZnS 5.41 AlAs 5.66 GaP 5.45 Şekil 2.7 Çinko-Sülfit kristal yapı 13 2.2 Yarıiletkenler 2.2.1 Yarıiletkenlerin genel yapısı Yarıiletken adından da anlaşılacağı gibi yalıtkan ile iletken arasında olan malzemedir. Bu malzemeler, katıların en ilginç ve en önemli sınıfını oluşturur. Yarıiletkenler, metallerden yalıtkanlara uzanan geniş bir bölgeyi kapsar ve çok çeşitli uygulama alanları vardır. Yarıiletkenlerin özdirençleri oda sıcaklığında 10-2-109 Ωcm aralığındadır. Bu aralık iyi iletkenler için 10-6 Ωcm ve yalıtkanlar için 1014-1020 Ωcm dir. Mutlak sıfırda yarıiletken maddelerin saf kristalleri yalıtkan özelliği gösterir. Yarıiletken olma özelliği ise malzemenin çeşitli şekillerde uyarılması, örgü kusurları veya kimyasal düzende meydana gelen değişiklikler sonucu ortaya çıkar. Bu tür malzemelerin elektriksel iletkenliği, sıcaklığa sıkıca bağlıdır. Sıcaklık yükseldiğinde, yarıiletken malzemelerin özdirençlerinin küçülmesi karakteristik bir özellikleridir (Burns 1990). Yarıiletken tipleri çok çeşitli olmakla beraber önemli olanları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: i) Elementsel Yarıiletkenler: Ge ve Si gibi aynı atomdan oluşan yarıiletkenlerdir. Atomlar kovalent bağlarla birbirlerine bağlanmışlardır. ii) Bileşik Yarıiletkenler: İki veya daha çok elementten meydana gelen yarıiletkenlerdir. Bileşik yarıiletkenlerde, elektronegatiflikteki farklılıktan dolayı kristal bağlanma iyonik ve kovalent bağlanmanın bir kombinasyonudur. Örneğin GaAs ve InP. iii) Alaşım Yarıiletkenler: Bileşiğe belirli miktarda farklı bir elementin katılmasıyla oluşturulan üçlü yada dörtlü yarıiletkenlerdir. Bunlarda bant yapısı, örgü sabiti gibi fiziksel özellikler kendisini meydana getiren ikili yarıiletkenden farklıdır. Örneğin GaxIn1-xAsyP1-y , AlxGa1-xAs gibi. Burada indisler alaşımı meydana getiren element oranlarını gösterir. 14 Yarıiletkenlerde, yabancı madde konsantrasyonu arttıkça özdirenç küçülür. Metallerde ise saflık arttıkça özdirenç küçülmektedir. Yarıiletken malzemeler, elementlerin periyodik cetveldeki konumuna bağlı olarak benzer davranışlı gruplara ayrılırlar. • Periyodik cetvelin IV. gurubundaki elementler, en iyi bilinen yarıiletkenlerdir. Bunlar C, Si ve Ge’dur. Bu elementlerden özellikle Si ve Ge üzerinde yoğun çalışmalar yapılmış ve elektronik teknolojisinde geniş kullanım alanları bulmuştur. • III-V grubu bileşikleri, yarıiletkenlerin önemli bir sınıfını oluşturur. Bu grubun en iyi bilinen bileşikleri GaAs, InSb, GaP, InAs, GaSb’dir. Bileşikler cinko-sülfit yapıda kristalleşirler. Bu gruptaki bağlanma tam olarak kovalent değildir. Bileşikteki iki element farklı olduğundan, bağ boyunca elektronların dağılımı simetrik olmaz. Bundan dolayı yük yoğunluğu atomların büyüğüne doğru kaymış durumdadır. Bu nedenle atomlardan biri net bir elektrik yük fazlalığı taşır ve bağdaki elektronların dağılımı negatifliği fazla olan atoma doğru kayar. Burada atom başına aktarılan yük etkin yük olarak bilinir ve bu yük aktarması III-V grubundaki bağlanmaya iyonik bir görünüm kazandırır. Bu gruptaki bağlanmalar, kovalent ve iyonik bileşenlerin karışımıdır ve grup bileşikleri polar kovalent karaktere sahiptir. • II-IV grubu bileşiklerine örnek olarak CdS ve ZnS verilebilir. Bu bileşikler çinkosülfit yapıda kristalleşirler. Bu grupta yük aktarımı III-V grubundakinden daha büyüktür. Bileşikteki iyonik katkı daha büyük ve polar karakter daha güçlüdür. 2.2.2 Yarıiletken çeşitleri Yarıiletkenleri özgün ve katkılı olmak üzere iki başlık altında inceleyebiliriz. i) Özgün Yarıiletkenler: Herhangi bir safsızlık ihtiva etmeyen yarıiletkenlerdir. Taban durumundaki özgün bir yarıiletkenin valans bandı tam dolu, iletkenlik bandı tam boştur. Bant aralığı küçük olduğundan valans bandındaki bir elektron uyarılarak iletkenlik bandına geçebilir ve bu şekilde elektriksel iletkenliğe katkıda bulunabilir. Uyarılan 15 elektron sayısı arttıkça, elektronların valans bandında bırakacağı boşluklarda artar. n birim hacimdeki elektron sayısı, p de birim hacimdeki deşik (boşluk) sayısı olmak üzere, özgün bir yarıiletkende n=p dir. ii) Katkılı Yarıiletkenler: Kristal içerisine safsızlık atomları ilavesi ile elde edilir. Silikon göz önüne alınırsa, periyodik tabloda IV. gruba ait olduğu için dört valans elektronuna sahiptir. Si kristali III. gruba dahil olan bir atom (üç valans elektronuna sahip) ile katkılandığında, katkı atomu kendini çevreleyen Si atomları ile paylaşacak kadar bağa sahip değildir. Bu nedenle Si atomlarının katkı atomları ile yaptığı bağda bir elektron boşluğu oluşur. Bu elektron eksikliğine deşik denir. Deşik üreten katkı maddeleri alıcı olarak bilinir. Bu tip katkılı yarıiletkenlere pozitif yük taşıyıcıları ürettikleri için p-tipi yarıiletken denir. Si kristali V. gruptan bir element (beş valans elektronuna sahip) ile katkılandığında, bir elektron serbest kalır. Bu şekilde kristale ilave bir elektron katkıda bulunan katkı maddelerine verici denir. Bu tip yarıiletkenlere ise n-tipi yarıiletkenler denir (Burns 1990). Şekil 2.8.a’da Silisyuma III. gruptan B katkılanmasıyla, deşik oluşuyor ve p-tipi yarıiletken elde ediliyor. Şekil2.8.b’de ise yine Silisyuma V. Gruptan Sb katkılanmasıyla, açığa bir elektron çıkıyor ve n-tipi yarıiletken elde ediliyor. (a) Şekil 2.8 a. p-tipi ve b. n-tipi yarıiletken oluşumu 16 (b) Şekil 2.8 a. p-tipi ve b. n-tipi yarıiletken oluşumu (devam) 2.2.3. Yarıiletkenlerin bant yapısı Doğada bulunan her madde elektron içermektedir. Bu özelliği ile maddeleri sınıflandıracak olursak, iki grupta toplayabiliriz. Birincisi, maddeye elektrik alan uygulandığında elektronları kolayca hareket edenler ki bunlara iletken madde denir. Diğeri ise uygulanan elektrik alanla elektronları hareket etmeyen maddelerdir, bunlara da yalıtkan denir. Bir kristaldeki elektronlar, enerji bölgeleriyle ayrılmış enerji bantları içinde yer alırlar. Şekil 2.9’da malzemelerin olası bant yapıları verilmiştir. İzinli enerji bantlarından biri yarı dolu ise malzemenin elektriksel iletkenliği iyidir. Bu tür malzemelere metal denir (Şekil 2.9.a). İletkenliği en iyi metaller Bakır, Altın ve Gümüş’tür. Dolu ve boş enerji bandı çakışan malzemelere yarımetal denir (Şekil 2.9.b). Tamamen dolu bir bant geniş bir enerji aralığı ile boş banttan ayrıldığında malzeme yalıtkan özellik gösterir (Şekil 2.9.d). Yarıiletkenlerde ise enerji bandı düşük oranda dolu yada boştur (Şekil 2.9.c). Enerji aralığı düşük olduğu için uyarma ile iletim bandına elektron geçişi sağlanabilir yada kristal katkılandırılarak enerji bantlarındaki elektron düzeyleri değiştirilebilir. 17 (a) (b) (c) (d) Şekil 2.9 Metal, yarımetal, yarıiletken ve yalıtkan için izinli enerji bantlarındaki elektron doluluk şeması Bir kristalin bant yapısı, bant elektronları ile periyodik iyon potansiyelleri arasındaki zayıf etkileşme ile açıklanmaktadır. Kristalde ilerleyen bir dalga Bragg yansımasına uğrayacaktır. Brillouin bilgesi sınırlarında oluşan bu yansıma, kristalde enerji aralıkları oluşmasının temel nedenidir. Tek boyutta Bragg koşulu yazılırsa r 1 r k = ± G = ± nπ / a 2 (2.10) r Burada G =2πn/a ters örgü vektörü ve n bir tam sayıdır. İlk yansımalar ve ilk enerji aralığı 1. Brillouin Bölgesi sınırında oluşur. 18 Şekil 2.10 k=±π/a’ daki Bragg yansımasının sonucu olarak Eg enerji aralığı oluşur Sınırda (k=±π/a) dalga fonksiyonları ilerleyen dalga değil, durağan dalga formunda olacaktır. Yani dalga ne sağa nede sola ilerler. Durağan iki dalgayı aşağıdaki gibi yazabiliriz. ψ (+) = eiπx / a + e− iπx / a = 2Cos πx ψ (−) = eiπx / a − e − iπx / a = 2iSin πx (2.11) a (2.12) a Durağan ψ(+) ve ψ(-) dalgaları elektronların farklı bölgelerde yığılmalarına yol açar. Dolayısı ile iki dalga farklı potansiyel enerjiye sahiptir. Potansiyeldeki bu fark enerji aralığını oluşturur. Şekil 2.10’da görüldüğü gibi, bu enerji aralığına yasak bant denilmektedir. Enerji aralığının altındaki A noktasında dalga fonksiyonu ψ(+), 19 üstündeki B noktasında ψ(-) olur. Yarıiletken bir kristal için enerji bant yapısı kabaca Şekil 2.11’de verilmiştir. Burada yasak enerji aralığının altına valans bandı, üstüne iletkenlik bandı denilmektedir. İletkenlik bandının en düşük noktası iletkenlik bant kıyısı, valans bandının en yüksek noktası valans bant kıyısı olarak adlandırılır (Kittel 1990). Şekil 2.11 Yarıiletken bir kristalin bant yapısı Valans bandındaki elektronlar çeşitli yollarla uyarılarak iletkenlik bandına geçebilir. Bu şekilde iletkenlik bandındaki elektronlar ve de valans bandında bıraktıkları boşluklar iletkenliğe katkıda bulunur. Yarıiletken kristalleri bant yapısına göre iki grupta inceleyebiliriz. Birincisi direk bant aralıklı yarıiletkenler. Bu tür yarıiletkenlerde elektronun iletkenlik bandına geçişinde k değerinde önemli bir değişiklik olmaz. Çünkü valans bandının en üst noktası ile iletkenlik bandının en alt noktası aynı k değerinde oluşur (Şekil 2.12.a). Eğer optik soğurma bölgesinin eşik frekansı wg ise enerji aralığı Eg=ħwg ile belirlenir. Böyle bir yarıiletkende, kristal üzerine gelen foton soğrulurken bir elektron ve boşluk yaratılır. 20 İkincisi indirek bant aralıklı yarıiletkenlerdir. Bu tür yarıiletkenlerde, k uzayında valans ve iletkenlik bantları arasında bir boşluk vardır. Bu nedenle geçiş için eşik enerji ħw=Eg+ħΩ olup ħΩ fonon enerjisidir (Şekil 2.12.b). Sonuç olarak indirek geçişin bant aralığı gerçek bant aralığından daha büyüktür. (a) (b) Şekil 2.12 a. Direk ve b. indirek bant aralıklı yarıiletkenler 21 2.2.3 Yarıiletkenlerin kullanım alanları Yarıiletkenlerin çok çeşit kullanım alanları vardır. Bazı örnekler aşağıda verilmiştir. Sıcaklık Ölçme: Yarıiletkenlerin enerji aralığı sıcaklığa çok duyarlıdır. Sıcaklığın artması ile iletkenlikleri de artar. Bu özelliklerinden yararlanılarak geliştirilen termistörler sayesinde yaklaşık 10-4 oC’lik sıcaklık farkı bile ölçülebilmektedir. Dolayısı ile sıcaklığa karşı duyarlı bir çok aletin yapımında yarıiletkenler kullanılmaktadır. Işık Şiddetini Ölçme : Görünür ışık fotonlarının enerjileri (1.7, 3.5eV) yarıiletken elektronlarını uyarabilecek düzeydedir. Bu tür devrelerde devreden akacak akım miktarı uyarılan foton sayısına, dolayısı ile de ışık şiddetine bağlıdır. Basınç Ölçme : Kovalent bağlı yarıiletkenlerin koordinasyon sayısı düşüktür. Bu, basınçla atomların birbirine daha fazla yaklaştırılabileceği anlamına gelir. Yani enerji bant aralığı azalır, iletkenliği artar. Basınç ölçüm cihazlarında bu tür yarıiletkenler kullanılabilir. Işık Yayıcı Diyotlar : n-tipi ve p-tipi yarıiletkenler birleştirilerek diyotlar oluşturulabilir. Birleştirilmiş bu diyotlara gerilim uygulayınca n-tipi yarıiletkendeki elektronlar p-tipi yarıiletkendeki deşiklerle birleşerek foton yayar. Fotonlar frekanslarına göre farklı özellikler gösterirler. Örneğin GaAs kırmızı, GaP ise yeşil ışık fotonları yayar. Doğrultucu Diyotlar : Alternatif akım diyotlar ile doğru akıma çevrilebilir. Birçok elektronik cihazda doğru akım kullanılmaktadır. Transistorler : n-p-n ve p-n-p yarıiletken takımlarından oluşan ve zayıf akımların kuvvetlendirilmesi için kullanılan devre elemanlarıdır. 22 2.3 Yarıiletken Yüzeyler Son yirmi yıl içinde, yüzey bilimi yaygın bir şekilde gelişme gösterdi. Ultra vakum şartları altındaki kristal yüzeylerinin hazırlanması, birinci atomik tabakalara duyarlı olan yapısal tekniklerle temiz yüzeylerin çalışılmasını mümkün kılmıştır. Ayrıca yüzey spektroskopisinin gelişmesi, yüzeyde bant çalışmalarının yapılabilmesine olanak vermiştir. Yarıiletken yüzeyler, yeni yüzey periyodikliğine sahip farklı yeniden yapılanmalar veya bulk’ın ideal noktalarına göre atomik konumlarının hareketini gösterecek uzun erişimli faz değişikliği sergilerler. Yüzey elektronik yapısı kuvvetli bir şekilde atomik yapıların bu değişikliklerinden etkilenir. 2.3.1 Yüzey geometrisi Bir yarıiletken kristalde, tabakaların periyodik bir şekilde sonsuza kadar devam ettiğini düşünelim. Kristal, Miller indisleri (hkl) ile belirlenmiş bir tabakadan kesilsin. Bu şekilde elde edilen yapıya bulk kristal yapı denir ve böyle bir yüzey ideal yüzey olarak adlandırılır. Yüzey için yapılacak örgü hesaplamaları bulk ile benzerlik göstermektedir. Öncelikle ters örgü vektörünü yazalım; r Gm = ∑ r m jbj (2.13) j =1, 2 , 3 r Burada mj pozitif veya negatif tam sayı olabilir. b j ise ters örgünün ilkel dönüşüm vektörleridir. Normal örgü ve ters örgüde birim hücrelerin hacmi r r r Ω= a1 (a 2 × a3 ) , r r r Ωı= b1 (b2 × b3 ) (2.14) şeklindedir. Denklem 2.8 ve 2.9’dan yaralanarak fcc yapının ters örgü ilkel dönüşüm vektörleri 23 r 2π b1 = (− 1,1,1) , a r 2π b2 = (1,−1,1) , a r 2π b3 = (1,1,−1) a (2.15) şeklinde yazılır. Buradan fcc örgünün ters örgüsünün cisim merkezli olduğu görülmektedir. Yapının 1. Brillouin bölgesi Şekil 2.13’de verilmiştir. Bölgedeki temel simetri yönelimleri Γ-X, Γ-L ve Γ-K doğrultularındadır. 2π ∆ = Γ (0,0,0 ) − Χ 0, ,0 a π π π Λ = Γ(0,0,0) − L , , a a a (2.16) 3π 3π Σ = Γ(0,0,0 ) − K , , a 2 a 2a Şekil 2.13 fcc kristal yapının Brillouin hücresi ve temel simetri yönelimleri 24 2.3.2 (001) Yüzeyinin Brillouin Bölgesi (1x1) için gerçek uzay örgüsü ilkel vektörleri r a a1 = (− 1,1,0) , 2 r a a 2 = (1,1,0 ) 2 (2.17) şeklindedir. Burada a örgü sabitidir. Ters örgü ilkel dönüşüm vektörleri aşağıdaki gibi yazılabilir. r 2π b1 = (− 1,1,0) , a r 2π b2 = (1,1,0) a (2.18) r r Yüzeyin ters örgüsünün ilkel birim hücresi b1 ve b2 ’nin belirlediği alandır. (1x1) yapı için (001) yüzeyinin birim hücresi Şekil 2.14.a’da verilmiştir. Burada taranan simetri noktaları 1 2 1 1 2 2 Γ = (0,0 ) , J = ,0 , Μ = , (2.19) şeklinde verilir. (a) (b) (c) Şekil 2.14 fcc yapıda (1x1) yüzey birim hücresi için a. (110), b. (001) yüzeyleri ve c. (1x2) yeniden yapılanma için (001) yüzey Brillouin bölgeleri 25 (1x2) yapı için aynı işlemler yapılırsa, yüzeyin gerçek uzay örgüsü r a1 = a(−1,1,0) , r a a 2 = (1,1,0 ) 2 (2.20) Buradan ters örgünün ilkel dönüşüm vektörleri bulunursa b1 = 2π (− 1,1,0) , a b2 = 2π 1 1 , ,0 a 2 2 (2.21) şeklinde olur. (1x2) için yüzeyin ilkel birim hücresi Şekil 2.14.b’de verilmiştir. Bu yapı için taranan simetri noktaları aşağıdaki gibidir (Srivastava 1997). 1 2 1 1 2 4 1 4 Γ = (0,0 ) , J = ,0 , K = , , J ' = 0, 2.3.3 (2.22) Bulk ve Yüzey Bulk, çok sayıda atomik tabakadan oluşan 3-boyutlu periyodik bir yapıdır. Bulktaki atomlar belirli bir düzen içerisindedir. Yüzey ise bulk’ın (hkl) indisleri ile belirlenmiş düzleminden kesilerek elde edilen iki boyutlu yapıdır. Yüzeyde, elektronik yapının bozulmasından dolayı bulktaki periyodiklik gözlenmez. Yüzeyi oluşturmak için atomlar arasındaki bağların kırılması gerekir ve bunun için gerekli olan enerjiye yüzey serbest enerjisi denir. Bu işlem yüzeyde boş bağların oluşmasına neden olacaktır. Bu bağlara kırık (dangling) bağ denilmektedir (Şekil 2.15). Kırık bağların temelinde güçlü yönlendirilmiş bağ çıkıntılarının oluşmasına neden olan sp3 hibritleşmesi vardır. Kırık bağlar kararsızdır ve yüzeyin durulmasına veya yeniden yapılanmasına olanak sağlar. Her iki olay da yüzey enerjitikliğinin indirgenmesini sağlayabilir. 26 Yüzey fiziğinde, yüzeydeki atomların konfigürasyonunu değiştirerek yüzey enerjitikliğini azaltması olayına yeniden yapılanma (reconstruction), atomların bulk konfigürasyona yaklaşarak veya uzaklaşarak enerjitikliği azaltması olayına durulma (relaxation) denilmektedir. Şekil 2.15 (001) yüzeyinde oluşan kırık bağların şematik gösterimi 2.3.4 Durulma (Relaxation) Katının bir yüzey tarafından sonlandırılmasından doğan bozulma, (yüzeydeki atomların yüzey tarafındaki bağ kuvvetlerinin yokluğu nedeniyle olan bozulma) yüzeydeki ve yüzey yakınındaki atomların toplam serbest enerjiyi azaltacak şekilde yeni denge konumlarının oluşmasına sebep olur. Bu olaya durulma denilmektedir. Durulma, tabakadaki yüzeye dik mesafeyi ayarlar, yüzeyin simetrisinde yada yüzeye paralel periyodiklikte bir değişme olmaz. Şekil 2.16’da durulmaya maruz kalmış bir yüzey görülmektedir. Burada ilk tabakanın atomları yavaşça ikinci tabakaya doğru çekilir. Yani d1-2 < dbulk olacaktır. 27 (a) (b) Şekil 2.16 a. Relax olmamış yüzey, b.Relax olmuş yüzey (d≠d1-2) 28 2.3.5 Yeniden Yapılanma (Reconstruction) Atomik yapıların üst katmanlarının modifiye edildiği (düzenlendiği) duruma yada yüzeyde bulk yapıdan daha farklı bir yapılanma olması durumuna yeniden yapılanma denir. Bir çok örnekte, yeniden yapılanmış yüzeyin bulk durumdaki halinden simetriklik ve periyodiklik açısından farklılıklar ortaya çıkar. Aşağıdaki şekilde bulk yapının yeniden yapılandırılmamış yüzeyi gözükmektedir. Şekil 2.17 Yeniden yapılanmamış ideal yüzey (üstten) Eğer yüzeyde yeniden yapılanma mevcut ise a1∗ ve a 2∗ birim hücreyi tanımlayan yeni temel örgü vektörleri olmak üzere, alışılmış en genel notasyonda yüzeyi belirleyen indislerin kümesi mxn ifadesi ile verilir. Burada m = a1∗ / a1 ve n = a 2∗ / a 2 dir. m ve n’nin tam sayı olması gerekmez. Yeni birim hücre dönebilir ve farklı örgülere karşı gelebilir. Şekil 2.18’de yeniden yapılanmaya uğramış bir yüzey görülmektedir. Şekilde beyaz ile gösterilen atomlar, yüzey atomlarını temsil etmektedir. 29 Şekil 2.18 Yeniden yapılanmış yüzey (üstten) Yeniden yapılanma birçok yarıiletken yüzey için ortak özellik gösterir. Yarıiletkenlerde kristalin ideal bulk bitimi, doymamış bağların yüksek yüzey yoğunluğuna göre kararsızdır. Serbest yüzey enerjisini minimize etmek için doymamış bağlar doyurularak ve yeni bağlar kendi aralarında şekillendirilerek konumlandırılır. Şekil 2.19 Yeniden yapılanmamış Si(001)-(1x1) yüzeyi 30 Şekil 2.19’ de ideal Si (001) yüzeyinin kesiti verilmiştir. Burada en üst tabakada ki bir Si atomu, bir alt tabakada bulunan iki Si atomuna bağlanmıştır. Şekil 2.20 Yeniden yapılanmış Si(001)-(1x2) yüzeyi Şekil 2.20’ de Si (100) yüzeyinin (1x2) yeniden yapılanması verilmiştir. Yüzeydeki Si atomları, doymamış bağlarını doyurmak için bitişik atomlara ile kovalent bağ oluştururlar. Si atomlarının bu yeniden yapılanması şekilde birer çift olarak gösterilmiştir. Bu yapıya ikili (dimer) yapı adı verilmektedir. İkili yapı, yüzey enerjitikliğini azaltmakta, dolayısı ile yüzeyin daha kararlı bir hale gelmesini sağlamaktadır. Şekil 2.21’de ikili yapı oluşumunun üstten görünüşü verilmiştir. Şekilde çizgili atomlar yüzey atomlarını temsil etmektedir. 31 (a) (b) Şekil 2.21 (001) yüzeyinde görülen dimer yapı a. ideal b. yeniden yapılanmış yüzey 2.4 Temel Problem Çok cisim problemi fiziğin henüz tam olarak çözülmemiş temel problemlerinden biridir. Şu ana kadar iki cisim etkileşmeleri çözüldü fakat üç ve daha çok cismin birbiriyle olan etkileşmeleri çözümlenebilmiş değildir. Çok elektronlu bir sistemin birbirileri ile olan etkileşmeleri düşünülürse, sistemin serbestlik derecesi çok büyük olacaktır. Dolayısı ile Schrödinger denkleminin çözümü de oldukça zor olur. Bir kristal sistemi içerisindeki iyonların ve elektronların davranışı ψ çok cisim dalga fonksiyonu tarafından tanımlanır. Dalga fonksiyonunu Schördinger denkleminde kullanır isek r r r r Hψ i ( R , r ) = Eiψ i ( R , r ) (2.23) r ifadesini elde ederiz. Burada, H hamiltoniyeni, E ise enerji özdeğerlerini temsil eder. R r iyonların konumlarını, r de elektronların konumlarını vermektedir. Kristal sisteminde hamiltoniyenin içereceği terimler önem sırasına göre yazılırsa: 1) Noktasal çekirdeğin cloumb alanında elektronların kinetik ve potansiyel enerjileri, 2) Elektronlar arasındaki elektrostatik itmeler, 32 3) Elektronların, spinlerinin yörüngesel hareketlerle olan magnetik etkileşmeleri, (spinyörünge atkileşmeleri) 4) Elektronların spin-spin etkileşmeleri 5) Relativistik etkiler, çekirdek düzeltmeleri şeklinde olacaktır. 1. ve 2. maddedeki etkileşmeler göz önüne alınırsa sistemin hamiltoniyeni aşağıdaki gibi yazılabilir. (2.24) H=Tiyon+Viyon-iyon+Tel+Vel-el+Vel-iyon Burada Tiyon ve Viyon-iyon iyonların kinetik ve potansiyel enerji operatörü, Tel elektronların kinetik enerji operatörü, Vel-iyon elektron-iyon etkileşme potansiyel enerji operatörü ve Vel-el elektron-elektron etkileşme potansiyel enerji operatörüdür. Bir atom göz önüne alındığında, atomik çekirdek elektronlardan daha ağırdır (mn,p≈2000me). Born-Oppenheimer yaklaşımı bu gerçeği dikkate alarak çekirdeği sabitlenmiş bir parçacık gibi düşünmüştür. Çekirdeğin konumundaki çok küçük değişiklikten elektronlar hemen etkilenmektedir. Burada çekirdeğin kinetik enerjisi ihmal edilebilir ve yaklaşım kullanılarak toplam dalga fonksiyonu elektronik ve iyonik dalga fonksiyonlarının bir çarpımı olarak yazılabilir. r r r r r Ψ (r , R ) = χ ( R )η ( R, r ) r (2.25) r Burada R iyonların pozisyonları, r ise elektronların koordinatlarını gösterir. Elektronik r r r dalga fonksiyonu χ (R ) iyonik pozisyona, iyonik dalga fonksiyonu η ( R, r ) elektronik koordinat ve iyonik pozisyona bağlıdır. (2.23) ve (2.25) denklemleri kullanılarak iyonlar ve elektronlar için iki ayrı Schrödinger denklemi yazılabilir: İyonlar için [H iyon ] r r r + Eel ( R ) χ ( R ) = Eχ ( R ) 33 (2.26) elektronlar için r r r r H elη ( R, r ) = Eelη ( R, r ) (2.27) (2.27) denklemindeki elektronlar için Hamiltoniyen aşağıdaki gibi yazılabilir. H el = −h 2 2m 2 r r ∑ ∇ rr + ∑ Vext ( ri ) + Vel −el ( ri ) i i i (2.28) Vel-el elektron-elektron etkileşme potansiyelidir. Vext ise çekirdeksel konfigürasyon tarafından elektronların üzerine etkiyen dış potansiyeldir. Vext potansiyelini tanımlamak için iki metot kullanılır. Bunlar Tüm-Elektron (All-Elektron) Metodu ve PseudoPotansiyel Metodudur. 2.4.1 Elektron-Elektron Etkileşmesi Çok parçacık probleminin karmaşıklığından dolayı (2.27) denkleminin çözümü zorluğunu hala korumaktadır. Çözüm için yaygın olarak kullanılan iki yaklaşım vardır. Bunlar; dalga fonksiyonu yaklaşımı ve yoğunluk fonksiyonu yaklaşımıdır. İki yaklaşımda da çok parçacık Schrödinger denklemi tek parçacık denklemine indirgenerek çözüme gidilir. 2.4.1.1 Dalga Fonksiyonu Yaklaşımı Yaklaşımda temel değişken olarak dalga fonksiyonu kullanılmaktadır. İki temel teori vardır. Bunlar Hartree Teorisi ve Hartree-Fock Teorisidir. 34 2.4.1.1.1 Hartree Teorisi Hartree teorisi, N elektron dalga fonksiyonunu basitçe tek elektron dalga fonksiyonlarının çarpımı şeklinde temsil etmiştir. r r N r η (r1 ,..., rn ) = ∏ Φ i (ri ) (2.29) i =1 r Burada ri elektronların koordinatlarını belirtir ve dalga fonksiyonu ortonormaldir. Tek parçacık dalga fonksiyonu Φ’nin sonsuz küçük değişimi hamiltoniyenin değişmesine neden olmaz. Φ dalga fonksiyonu ile hamiltoniyenin beklenen değeri alınır ve Legendre çarpımlarının Φi fonksiyonuna etki ettirilmesi ile fonksiyon aşağıdaki gibi yazılabilir. r r r r Φ1(r1),...,ΦN (rN ) H ΦN (rN ),...,Φ1(r1) − ∑ EiH Φi Φi i (2.30) Φi fonksiyonuna değişim ilkesi uygulanarak Hartree tek parçacık denklemleri elde edilir. h r r r r 2 H − 2m ∑i ∇ ri + Vext ( ri ) + VH ( ri ) Φ i ( r ) = Ei Φ i ( r ) 2 (2.31) r Her dolu tek elektron düzeyi Φ i (r ) için bir tek denklem söz konusu olduğundan (2.31) ifadesi bir denklemler takımını göstermektedir ve “Hartree Denklemleri” olarak bilinir. İfadede VH Hartree potansiyelini, Vext ise dış potansiyeli temsil eder. Denklem (2.32)’de kullanılan Hartree potansiyeli açık olarak aşağıda verilmiştir. rı 2 r r ı Φ j (r ) 2 V H ( r ) = e ∑ ∫ dr r r ı r −r j 35 (2.32) Bu yaklaşımında toplam enerji ifadesi ise aşağıdaki gibi yazılır. h 2 2 1 e r E = ∑ Φi − ∇ rr + Vext ( ri ) Φ i + ∑ Φ i Φ j r r Φ j Φ i i 2m i 2 i≠ j ri − rj H 2 (2.33) Hartree denkleminde kullanılan tek elektron ortonormalize dalga fonksiyonu açık olarak yazılır ise rr r r r r rr rr r r Φ ( r1 S1 , r2 S 2 ,..., rN S N ) = Φ 1 ( r1 S1 ) Φ 2 ( r2 S 2 ).......Φ N ( rN S N ) (2.34) Bu denklemden görüldüğü gibi Hartree denklemi simetrik bir formdadır. Oysa Pauli dışarlama ilkesine göre, uzayın aynı noktasında aynı kuantum sayılarına sahip iki fermiyon bulunamaz. Bu ilke açıkça, aynı kuantum setlerine sahip özdeş fermiyon çiftleri arasındaki etkin itmeyi ifade eder ve matematiksel olarak parçacık çiftlerinin değiş tokuşu sırasında antisimetrik olan dalga fonksiyonlarını sağlamak için kullanılır. Sonuç olarak teori Pauli dışarlama ilkesini ihmal etmektedir. Hartree teorisindeki bu eksiklik Hartree-Fock teorisi ile giderilmiştir. 2.4.1.1.2 Hartree-Fock Teorisi Pauli ilkesine göre dalga fonksiyonu antisimetrik formda olmalıdır. Bu güçlüğü yenmek için Denklem (2.34) ile verilen dalga fonksiyonu, tek elektron dalga fonksiyonlarının slater determinantı ile temsil edilebilir. rr r r r r Φ ( r1 S1 , r2 S 2 ,..., rN S N ) = rr Φ 1 ( r1 S1 ) rr Φ 2 ( r1 S1 ) rr r r Φ 1 ( r2 S 2 ) K Φ N ( rN S N ) rr r r Φ 2 ( r2 S 2 ) K Φ 2 ( rN S N ) M M M M rr rr r r Φ N ( r1 S1 ) Φ N ( r2 S 2 ) K Φ N ( rN S N ) 36 (2.35) Burada iki sütün yada iki satır yer değiştirirse, determinant işaret değiştirecektir. Böylece antisimetriklik koşulu sağlanmış olur. (2.35) tipindeki bir dalga denkleminin çözümü ile Hartree-Fock denklemi elde edilir. h 2 − 2 m ∑i ∇ ri 2 r r r r r HF + Vext ( ri ) + VH ( ri ) + Vex ( ri ) Φ i ( r ) = Ei Φ i ( r ) (2.36) Burada Vex değiş-tokuş potansiyelini temsil etmektedir. Denklem bu terim ile Hartree denkleminden farklıdır. Vex potansiyeli açık olarak yazılır ise rı ∗ rı r r Φ j ( r )Φ i ( r ) ı 2 Vex Φ i ( r ) = − e ∑ Φ j ( r ) ∫ dr r rı j r −r (2.37) Antisimetrik dalga fonksiyonu kullanan değiş-tokuş potansiyel terimi doğrudan Pauli dışarlama ilkesiyle ilişkilidir. Hartree-Fock enerjisi, Hartree enerjisine ilave bir terim ile EHF=EH+EEX şeklinde yazılabilir (Devreese and Camp 1985). Hartree-Fock denklemleri atomların temel durum enerji hesaplamalarında kullanılmıştır. Fakat katılar için hesaplamalar çok komplike olmuştur. Bu teori yalıtkanlar ve yarıiletkenlerin elektronik durumlarını ve temel durum enerjilerini hesaplamada yetersiz kalmıştır. Bu yetersizlik, teoride değiş-tokuş etkileşmesinin perdelemesinin (kolerasyon etkisi) ihmal edilmesinden kaynaklanmaktadır. 2.4.1.2 Yoğunluk Fonksiyonu Yaklaşımı 2.4.1.2.1 Thomas-Fermi Teorisi Bu teoride Hartree ve Hartree-Fock Teorilerinden farklı bir yaklaşım kullanmıştır. Teori temel değişken olarak dalga fonksiyonunun yerine elektronik yük yoğunluğunu r kullanmayı önermektedir. Teoride n(r ) , uniform elektron gazının yük yoğunluğunu r temsil eder. Enerji n(r ) ’nin bir fonksiyonu olarak ifade edilebilir. Bu yaklaşım çok 37 yalın ve nitel atomlar için doğrudur. Fakat moleküller için bağlanma enerjisi iyi sonuçlar vermemiştir ve yaklaşımın formülasyonu tam değildir. 2.4.1.2.2 Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi (DFT) r DFT şu gözleme dayanarak ortaya çıkmıştır; Genel bir dış V (r ) potansiyeli içinde r r etkileşen N-elektron sistemi için taban durum yoğunluğu n(r ) , V (r ) yi belirler. r r n(r ) → V (r ) (2.38) DFT’de temel değişken olarak bir sistemin temel durum elektron yoğunluğu dikkate alınmaktadır. Sistemin taban durum özelliklerini belirleyen en önemli karakteristikler, temel durum elektron yoğunluğu ve E toplam enerjisidir. Böylece, yaklaşımda sistemin diğer bütün taban durum özellikleri, Hartree-Fock Teorisinde kullanılan tek elektron dalga fonksiyonunun yerine temel durum elektron yoğunluğunun fonksiyoneli olarak ifade edilir. Diğer bir söyleyişle, Hamiltoniyeni Hamiltoniyenden türetilebilen her özelliği de r n(r ) r n(r ) belirlediğine göre belirlemiş olur. Teorinin formülasyonu Hohenberg ve Kohn tarafından geliştirilmiştir. Teoriyi, diğer teorilerden çekici yapan nedenler: i) Hesaplama açısından daha kolay, r ii) 3-boyutlu elektronik yoğunluk dağılımı n(r ) ’nin, 3N-boyutlu dalga fonksiyonu Φ’ ye göre daha kolay ele alınabilir olması, iii) Sonsuz boyutlu periyodik sistemlerin yanı sıra çok sayıda atom içeren ve peryodik olamayan sistemlerin ele alınabilir olması şeklinde sıralanabilir. Elektronik sistemin taban durum enerjisi [ ] [ ] r r r 3 Eel Vext , n ( r ) = F n ( r ) + ∫ Vext n( r ) d r 38 (2.39) r şeklinde yazılır. Burada F [n(r )] evrensel fonksiyoneldir. (2.39) denkleminde doğru r n(r ) kullanılır ise minimum taban durum enerjisi elde edilir. [ ] [ ] [ ] [ r r r r F n( r ) = T0 n( r ) + E H n ( r ) + E xc n( r ) ] (2.40) Denklem (2.40)’da, T0 [n( r )] etkileşmeyen elektronlar sisteminin kinetik enerjisini, r [ r E H n(r ) ] r elektron-elektron etkileşme enerjisini ve son terim E xc [n(r )] ise n(r ) ’nin r fonksiyoneli olarak değiş-tokuş korelasyon enerjisini ifade eder. Hertree-Fock Teorisinde dikkate alınmayan korelasyon etkisi DFT ile hesaba katılmış oldu. Böylece DFT bağımsız parçacık sistemi için tüm etkileri içermektedir. Buna rağmen Exc tam olarak bilinmemekte, temel iki yaklaşım ile verilmektedir. (2.39) denkleminde verilen bir dış potansiyelde sistemin taban durum enerjisi [ ] [ ] [ ] [ ] r r r r 3 r E el Vext , ρ ( r ) = T0 n ( r ) + E H ρ ( r ) + ∫ Vext ρ ( r ) d r + E xc ρ ( r ) (2.41) r şeklinde ifade edilir. Burada ρ (r ) taban durum yük yoğunluğudur ve Eel’i minimize eder. (2.39) denklemi ile verilen enerji fonksiyonelinin minimum özellikleri elektronların sabit konumlu durumuna bağlıdır. Toplam elektron sayısı r 3 ∫ n(r )d r = N (2.42) olmak üzere. Lagrange çarpanları yöntemini kullanarak [ ] E el Vext , n − µN (2.43) İfadesini elde ederiz. Burada µ Lagrange parametresidir. Kohn-Sham teorisinin sistemin taban durumunu belirlemesi gerektiğinden (2.42) ifadesinin varyasyonu sıfıra eşitlenerek 39 { [ ] δ E el Vext , ρ − µN } r δρ ( r ) =0 (2.44) sonucu bulunur. (2.41) denklemini kullanılarak (2.45) denklemini elde ederiz. [ ] + V [ρ ] = µ r δT0 ρ δρ ( r ) KS (2.45) Burada VKS Kohn-Sham potansiyelini temsil etmektedir. VKS dış potansiyeli, Hartree potansiyelini ve değiş-tokuş korelasyon potansiyelini içermektedir. r VKS [ ρ ] = Vext [ r ] + VH [ ρ ] + Vxc [ ρ ] (2.46) Burada Hartree potansiyeli ve değiş-tokuş korelasyon potansiyeli aşağıdaki gibi verilir. rı 2 ρ (r ) VH [ ρ ] = e ∫ dr r rı r −r VXC [ ρ ] = ı δE XC [ ρ ] r δρ ( r ) (2.47) (2.48) Denklem (2.44)’nin çözümü etkileşmeyen elektronların varyasyonel dalga fonksiyonları için tek parçacık Schrödinger denklemlerinin çözümlerine eşdeğerdir. h 2 r r r − 2m ∇ + VKS [n( r )] Φ j ( r ) = E j Φ j ( r ) 2 r (2.49) Denklemde Φ j ( r ) ve Ej etkileşmeyen tek parçacığın dalga fonksiyonu ve enerji r özfonksiyonudur. ρ ( r ) taban durum yoğunluğu 40 r [ r ρ (r ) = ∑ Φ j (r ) j ] 2 (2.50) şeklinde verilir. Bu denklem özuyumu gerektirmektedir ve özuyuma ulaşıldığı zaman v T0 [ ρ ( r )] aşağıdaki gibi türetilebilir. [ ] [ ] r r T0 ρ ( r ) = ∑ Φ j E j − VKS ρ ( r ) Φ j j (2.51) Sistemin taban durumu özelliklerinin taban durum yoğunluğunun fonksiyoneli olarak formüle edilmesine rağmen, değiş-tokuş ve korelasyon enerjisini içeren EXC tam olarak bilinmemektedir. EXC etkin olarak kullanılan iki yaklaşım ile ifade edilmektedir. Bunlar Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (LDA) ve Genelleştirilmiş Eğim Yaklaşımıdır (GGA). (Hohenberg and Kohn 1964, Kohn and Sham 1965) 2.4.1.2.3 Yerel Yoğunluk Yaklaşımı (LDA) r Yaklaşımda değiş-tokuş korelasyon enerjisi ρ (r ) yerel yoğunluğuna eşit yoğunluktaki homojen elektron gazının enerjisine eşittir ve aşağıdaki gibi ifade edilir. [] [ ] YYY 3 r E XC ρ ≈ ∫ ε XC ρ ( r ) ρ ( r ) d r r (2.52) r Burada ε XC [ ρ ( r )] , ρ (r ) yoğunluğundaki homojen elektron gazının birim hacminin değiş-tokuş korelasyon enerjisidir. (2.48) denklemi kullanılarak değiş-tokuş koralasyon potansiyeli aşağıdaki gibi verilir. [ r ∂E XC ρ ( r ) LDA r VXC ( r ) = ∂ρ ≈ ] ∂ [ r r r ρ ( r )ε XC ρ ( r ) ∂ρ ( r ) [ ] ] [ r r ı r = ε XC ρ ( r ) + ρ ( r )ε XC ρ ( r ) ] (2.53) 41 Yerel Yoğunluk Yaklaşımı bant hesaplamalarında oldukça geniş bir şekilde kullanılır. Temel durum özellikleri bu yaklaşım ile iyi bir şekilde açıklanabilmektedir. En sade biçimde değiş-tokuş enerjisini ve korelasyon enerjisini LDA’yı kullanarak elde ederiz. 2.4.1.2.4 Genelleştirilmiş Eğim Yaklaşımı (GGA) r Bu yaklaşımda homojen olmayan elektron gazı dikkate alınmaktadır. Dolayısı ile ρ (r ) r durum yoğunluğu her yerde aynı olmayacağından EXC enerjisi, ρ (r ) ve gradyantına bağlı olarak göz önüne alınır. ( ) r r GGA E XC = ∫ f ρ ( r ), ∇n ( r ) dr (2.54) Burada, diğer bir deyişle yerel yoğunluk fonksiyonunun eğimi alınarak yoğunluğun değişim hızı yavaşlatılmış oldu. Böylece homojensizlik iyi bir şekilde tanımlanmıştır. 2.4.2 Elektron-İyon Etkileşmesi Denklem (2.28)’deki Vext terimi değerlik elektronları ve iyon korları arasındaki potansiyeli tanımlamakta idi. Vext’in çözümü için iki metot tanımlanabilir. Bunlar, Tüm Elektron Metodu ve Pseudo-Potansiyel Metodudur. 2.4.2.1 Tüm Elektron Metodu Metodu Linearized-Muffin-Tin Orbitals (LMTO) ve Full Potential Linearized Augmented Plane Waves (FLAPW) metotları olarak ikiye ayırabiliriz. Her iki metotta elektron-iyon etkileşmesinde cloumb potansiyeli dikkate alınır. Buna rağmen metotlar dalga fonksiyonunu farklı verir. LMTO metodunda, Wigner-Seitz hücresinin hacmiyle aynı hacimdeki küreler yer değiştirir ve dalga fonksiyonu boş küresel bölge içinde ve bölge üzerinde atomik orbital çiftlerinin toplamı olarak yazılır. Kürenin yarıçap değeri ∑S l 42 3 l 3 = NSWS şartıyla belirlenir. Burada hücre içindeki N atom üzerinden toplam alınır. LMTO metodu metaller ve yarıiletkenlerin elektronik ve taban durum özelliklerinin belirlenmesinde iyi sonuçlar vermiştir ve formalizmi basit bir metottur. FLAPW metodu Wimmer tarafından çok iyi tanımlanmıştır. Metot küresel atomik orbitaller içinde küresel harmonikleri kullanır. Ayrıca atomik orbitaller dışında da çok sayıda küresel düzlem dalgalar kullanır. FLAPW metodu kullanılarak deneysel sonuçlar ile iyi bir uyum elde edilmiştir. Fakat LMTO metodundaki gibi oldukça yanlış kuvvet hesaplamalarından dolayı sıkıntı çekilmiştir. (Wimmer et al. 1981, Skriver 1984) 2.4.2.2 Düzlem Dalga Gösterimi Düzlem dalgalar periyodik katıların hesabı için idealdir ve ab-initio kodlarında düzlem dalgalar baz setleri olarak kullanılır. Elektronik durumların fiziksel bir portresini elde etmek için düzlem dalgalar normal uzaya veya ters uzaya transfer edilmelidir. Bu işlem Fourier dönüşümleri ile oldukça verimli şekilde yapılabilir. Pseudo-Potansiyel Yaklaşımında, periyodik sınır koşulları altında doğru bir hesaplama yapılabilmektedir. Periyodik bir sistem içinde elektronik dalga fonksiyonu Bloch teoremine göre r r ikrrr ψ n , k ( r ) = ϕ n ,k ( r ) e (2.55) r şeklinde yazılabilir. Burada k dalga vektörü, n bant indisi ve φn,k kristal örgünün periyoduna sahip bir fonksiyondur. Düzlem dalga gösterimi r ϕ n ,k ( r ) = 1 Ω ∑ C n ,k ,G e G 43 rr iGr (2.56) şeklinde verilebilir. Burada Ω ilkel birim hücrenin hacmidir. Denklem (2.56) φn,k dalga fonksiyonun farklı karmaşık Fourier setleridir. Katsayılar ters dönüşüm yardımıyla bulunabilir ve bu katsayılar elektronu tanımlamakta kullanılır. 1 C n ,k ,G = Ω r −iGrrr 3 ∫ d rϕ n , k ( r ) e Ω (2.57) Ters uzayda bir orbitalin kinetik enerjisinin gösterimi 1 Tn = − = 2 ϕ n ,k ∇ ϕ n ,k 2 1 2Ω r r2 ∑ k + G C n ,k 2 G (2.58) şeklindedir. Hesapların doğruluğu denklem (2.58) ile belirtilen, kinetik enerjiye olan katkının maksimumu olan Ecut (cut-off) enerjisi denilen terim ile yapılır. Baz setlerinin 1 r r k +G 2 boyutları Ecut enerjisi ile tanımlanır ve 2 ≤ E cut şartını sağlar. 2.4.2.3 Pseudo-Potansiyel Metot Bir atomu üç parçada dikkate alabiliriz; çekirdek, kor (çekirdek) elektronları, değerlik (valans) elektronları. Kor elektronları orbitalleri doldurmuştur ve çoğunlukla çekirdek etrafında lokalize durumdadırlar. Bu nedenle elektronlar, kor diziliminde yaklaşık olarak donmuş veya hareketsiz olarak alınabilirler. Burada anlaşılacağı üzere pseudopotansiyel yaklaşımında değerlik elektronları dikkate alınmaktadır. Molekül veya katıların özellikleri belirlenirken iyon korlarının hareket etmediği kabul edilir. Gerçek dalga fonksiyonu Φ, Ψ ise düzgün bir dalga fonksiyonu olmak üzere, dalga fonksiyonu Φ=Ψ+ ∑b Ψ c c c 44 (2.59) şeklinde verilir. Burada son terim kor parçasıdır ve kor durumlarına genişletilmiştir. bc , Φ ve Ψc ‘ nin birbirine ortagonal olması durumunda belirlenir. Bu şart (2.60) denklemi ile verilmiştir. Ψc Φ = 0 = Ψc + Ψ + bc (2.60) Schrödinger denklemi yazılırsa; HΨ + ∑ (ε − E ) Ψ c c Ψc Ψ = εΨ (2.61) c Burada Ec kor durumlarının özdeğeridir. Bu denklemi aşağıdaki gibi elde edebiliriz. (H + V )Ψ = εΨ (2.62) (T + V )Ψ = εΨ (2.63) R veya ps Burada VR itici potansiyel operatörüdür ve (2.61) denkleminden belirlenir. Denklem (2.63)’ün çözümünde düzlem dalga baz setleri ve düzgün dalga fonksiyonları kullanılır. Philips ve Kleinman pseudo-potansiyel operatörünü Vps=VA+VR şeklinde göstermiştir. Vps zayıf ve düzgün potansiyel operatörü veya pseudo-potansiyel olarak adlandırılır. Bu potansiyel itici potansiyel VR ve çekici potansiyel VA arasındadır. Vps bazı özellikleri taşımalıdır. Kor bölgesinin dışında elde edilen yük yoğunlukları, doğru yük yoğunluğuna özdeş olmalıdır. Bu şart norm korunumu olarak bilinir. Hesaplamalarda, elementin atomik özellikleri faz kaymalarını içerecek şekilde korunmalıdır. Faz kaymaları kor yönündeki saçılmalardan kaynaklanır ve farklı açısal momentum durumları için farklı olur. Bu sebeple bir pseudo-potansiyelin, farklı açısal bileşenleri için izdüşümleri yerel olmamalıdır. Bu çalışmada “norm-conserving ab-initio non-local pseudo-potansiyeller” kullanılmıştır (Hamman et al. 1979, Kerker 1980, Çakmak 1999). 45 2.5 Örgü Dinamiği Kristal içerisinde ilerlemeye çalışan dalga örgü titreşimlerine sebep olur. Bu örgü titreşimleri incelenerek kristal enerjisi ile ilgili bilgi edinebilir. Foton, elektromagnetik dalganın kuantumlu durumu idi, fonon ise örgü titreşimlerinin kuantumlu durumudur. Örgü sabiti a olan, özdeş atomlardan oluşan bir kristal yapı düşünelim (Şekil 2.22). Atomlar gözle görülmeyen ancak Hook yasasına uyan yaylarla bağlı olsun Şekil 2.22 Kütleleri özdeş ve kuvvet sabiti C olan tek atomlu kristal yapı n atomu üzerine etkiyen kuvvet (C kuvvet sabiti) Fn=C(Un+1-2Un+Un-1) (2.64) Hareket denklemi yazılırsa m d 2U n = C (U n +1 − 2U n + U n −1 ) dt 2 (2.65) 46 Denklem (2.65) ilerleyen bir dalga denklemidir. Un’in zamana bağlı terimi e iωt şeklinde ise U n = U n 0 exp[i ( kna ± ωt )] denklemi hareket denkleminde kullanılarak özdeş atomlu kristal yapı için fonon dağınım bağıntısı ω=± 4C ka Sin m 2 (2.66) bulunur. Dağınım eğrisi Şekil 2.23’deki gibi elde edilecektir. Şekil 2.23 w’ nın k ya göre değişimi Dağınım bağıntısı k=±π/α’ da benzer davranış göstermektedir. ±π/α arasında sınırlanan bölgeye 1. Brillouin bölgesi denir. Bölge sınırında Un çözümü ilerleyen bir dalga değil, durağan bir dalgadır. U n = U n 0 exp( ±inπ ) = U n 0 ( −1) n (2.67) n değerinin tek veya çift oluşuna göre, ardışık iki düzlemdeki atomlar zıt fazda titreşir. Dalga ne sağa nede sola ilerler. Bu durum Bragg kırınımına eşdeğerdir. k’nın sıfıra 47 yakın değerlerinde (uzun dalga boyu limitinde) Sinx→x olacağından dağınım bağıntısı aşağıdaki şekli alır. ω= 4C ka = ν 0k m 2 (2.68) Burada ν 0 kristaldeki, sesin yayılma hızına eşit olan faz hızıdır. Dağınım bağıntısında küçük k değerleri için frekansı sıfıra giden fononlar, akustik fononlar olarak bilinir. 2.5.2 İki Atomlu Örgü Hücre bazında iki atom bulunan kristalleri ele alalım (Şekil 2.24). m ve M kütleli iki atom için çözüm ararsak fonon dağınım bağıntısı yeni özellikler gösterir. Şekil 2.24 Kütleleri m ve M, kuvvet sabiti C olan iki atomlu kristal yapı Hareket denklemleri 2 m d U 2n dt 2 ( = C U 2 n+1 + U 2 n−1 _ 2U 2 n ) (2.69) 48 2 M d U 2 n+1 dt 2 ( = C U 2 n+2 + U 2 n − 2U 2 n+1 ) (2.70) şeklinde yazılabilir. Hareket denklemlerinin çözüm fonksiyonları U 2 n = A exp[i ( 2nka ± ωt )] (2.71) U 2 n+1 = B exp[i ( 2n + 1) ka ± ωt ] (2.72) şeklinde olacaktır. Burada A ve B, m ve M kütleli atomların salınım genlikleridir. Hareket denklemlerinin çözümünden elde edilecek dağınım bağıntısı iki çözüm verir. 2 1 1 4 Sin 2 ka / 2 1 1 ω = C + ± C + − mM m M m M 2 (2.73) Dağınım bağıntısı küçük ka değerleri için incelenirse Coska ≈ 1 − k 2 a 2 / 2 yaklaşık ifadesi için ω2 = 2C (2.74) µ bulunur. Burada µ indirgenmiş kütledir ve Denklem (2.74) görünür bölgeye düştüğü için optik kip olarak adlandırılır. Diğer kökü bulmak için karekökün içindeki ifade binom serisine açılır ve ω2 = ck 2 a 2 2(m + M ) (2.75) olarak ikinci kip bulunur. Burada ω2 ses dalgaları bölgesine düştüğü için akustik kip olarak adlandırılır. Bu çözümler için elde edilen eğriler Şekil 2.25’de görülmektedir. 49 Şekil 2.25 İki atomlu örgü için ω’nın k’ya göre değişimi (atomlar arası uzaklık a olup kristalin örgü sabiti a0 dır) Optik ve akustik dal arasındaki bölgeye yasak frekans aralığı diyoruz. Bu bant aralığı m ve M kütle değerlerine açıkça bağlıdır. Eğer kütleler eşitse π/2a değerinde iki dal birleşir. Akustik dal, tek atomlu örgünün dağınım bağıntısıyla benzerdir. Ancak optik dal tamamen farklı formdaki bir dalga hareketini tanımlar. Ayrıca optik dal , enine optik (TO) ve boyuna optik (LO) olarak iki dala ayrılır. Aynı şekilde akustik dal, enine akustik (TA) ve boyuna akustik (LA) olarak iki dala ayrılır. 50 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1 Materyal Geniş bant aralıklı bir yarıiletken olan GaN’ın hekzagonal kristal yapıda (wurtizite) ve çinko-sülfit (zincblende) kristal yapıda kristalleşebileceği gösterilmiştir (Paisley et al. 1989). GaN 3.4 eV’luk geniş bant aralığı ve yüksek iyonlaşabilme gibi ilginç özellikleri ile dikkati çekmiştir. İlk yüksek mavi ışık yayan diyotların başarılı bir şekilde üretilmesi nitrit bileşikler üzerine olan araştırmaları teşvik etmiştir. Yapılan çalışmalarda, kübik GaN malzemelerinin yüksek elektron ve hol mobilitelerinden dolayı yüksek sıcaklık, yüksek güç ve yüksek frekanslı elektronik aletlerde olduğu gibi kısa dalga boylu bölgelerde optoelektronik uygulamalar içinde kullanılabileceği öngörülmüştür. GaN teknolojik açıdan farklı ve ilginç bir malzeme olmasına rağmen büyütme mekanizması (özellikle kübik yarıkararlı faz için) tam anlaşılmış değildir. Bu nedenle önemli önceliklerden birisi, GaN (001) yüzeyinin elektronik ve atomik yapısının anlaşılabilmesidir. Deneysel bakış açısına göre, GaAs altta olmak üzere, bir Ga akısı altında GaN (001) yüzeyinin vakum altında (2x2) yeniden yapılanmış yüzey oluşturduğu görülmüştür (Brandt et al. 1995). Teorik açıdan ise Bykhovski and Shur (1996), GaN (001) yüzeyinde (2x2)/c(2x2) yeniden yapılanmayı açıklayabilmek için valans-kuvvet-alan (VFF) yöntemi içindeki uzun erişimli iyonik ve kısa erişimli kovalent katkılara dayanan bir model önermişlerdir. Ayrıca Feuillet et al. (1996) tarafından (1x4) modeli de önerilmiştir. 51 3.2 Yöntem Baroni et al. (1987), tarafından geliştirilmiş bir bilgisayar programı olan PWSCF kullanılmıştır. Bu program verilen Bravais örgüsü ve grup simetrisiyle periyodik bir kristalin elektronik bant yapısını, yük yoğunluğunu ve toplam enerjisini hesaplar. Algoritma, yoğunluk fonksiyoneli teorisine dayanan yerel yoğunluk yaklaşımı üzerine kurulmuştur. Program periyodik örgü korları ve diğer valans elektronlarının oluşturduğu potansiyel içindeki bir valans elektronu için özuyum’ dan Kohn-Sham denklemlerini çözer. K-S denklemleri, orbitalleri sınırlı bir düzlem dalga baz setiyle genişletilir. Bu işlem iterasyon tekniğiyle çözülen özdeğer problemini kolaylaştırır. Program, katının yapısal (örgü sabitleri, bulk modülü ve elastik sabitleri) ve dinamiksel (fonon frekansları) özelliklerini, yapısal faz geçişlerini ve katı üzerindeki basınç etkilerini hesaplamada etkilidir. Khon –Sham denklemleri ile DFT formülasyonu içinde etkileşen bir sistemin toplam enerjisi denklem (2.47)’de verilmiştir. PWSCF kodu toplam enerjiyi hesaplamak için (2.48) eşitliğini kullanarak (2.47) eşitliğini çözer. Proğramda keyfi bir Vgir potansiyeli kullanılarak iterasyon başlatılır. Her iterasyon sonucunda yeni bir Vçık potansiyeli elde edilir. En iyi çözüm giriş ve çıkış potansiyellerinin Vgir( n +1) = (1 − β )Vgir( n ) + βVck( n ) (2.76) karışımıdır. Burada β, 0 ile 1 arasında bir sayıdır. Bu parametre küçük sistemler için büyük tutulmalıdır. ( ≅ 0,7 ) Fakat yakınsamanın zor olduğu durumlarda indirgenmelidir. Çizelge 3.1’de programın kod yapısı ve Çizelge 3.2’de programın girdi dosyasında kullanılan temel bazı parametreler verilmiştir. 52 Çizelge 3.1 PWSCF programının kod yapısı Adı Çağrılması Açıklama Reodin Giriş verilerini ve PP ifadesini okur Setup Değişkenleri parafize eder Latgen a1,a2,a3 vektörleriyle Ω’yı hesaplar Recips b1,b2,b3’ leri üretir Ggen G vektörlerini ve HFG düzlemlerini üretir Cubicsym Simetri işlemlerini üretir Sgama Openfile Özel örgü noktaları, atomik pozisyonlar ve nokta grup simetrisi boyunca uyumluluğu kontrol eder Gerekli dosyaları açar Summary Giriş değerleri ve iç değişkenler üzerindeki bilgileri yazar Setlocal PP’nin yerel bölümünü hesaplar Setab BHS ve PP için hesap yapar Setripot Hamiltoniyen içine BHS ve PP koyar ve k+G’leri hesaplar Sumatom Atomik yükler toplanırken yükü hesaplar Wfcnit Dalga fonksiyonunu başlangıç pozisyonuna döndürür h-fill Küçük bir matrisle hamiltoniyeni doldurur Cdiagd EISPACK ile köşegenleştirir Pwscf Öz-uyum döngüsünü kontrol eder c-bands Dalga fonksiyonlarını hesaplar Sum-band Yük yoğunluğunu hesaplar v-of-rho Yeni potansiyeli hesaplar Delta-e Toplam enerjinin bazı terimlerini hesaplar Dmixp Yeni giriş potansiyelini hesaplar Punch Sonuçları diske kaydeder Closfil Bütün dosyaları kapatır 53 Çizelge 3.2 Programın girdi dosyasında kullanılan temel parametreler calculation Yapılacak olan hesaplamanın tipini tanımlar (scf, nscf, phonon, relax, md, vc-relax, vc-md, neb) restart_mode ‘from_scratch’ yeni bir hesaplamaya başlamak için kullanılır, ‘restart’ bir önceki hesaptan devam etmek için kullanılır nstep İterasyonun yakınsamadan gideceği en fazla adım sayısını belirtir etot_conv_thr Toplam enerji yakınsamasının virgülden sonra kaçıncı haneye kadar olacağını belirtir forc_conv_thr Kuvvet enerji yakınsamasının virgülden sonra kaçıncı haneye kadar olacağını belirtir pseudo_dir Programın, pseudo-potansiyeli hangi konumdan okuyacağını belirtir ibrav Bravais örgünün tipini belirler celldm(i) Kristalin örgü parametresini belirtir nat Sistemdeki atom sayısını belirtir ntyp Sistemde kaç farklı tip atom olduğunu belirtir ecutwfc Dalga fonksiyonu için kinetik enerji kesilim değerini belirtir xqq Fonon hesabı için q-noktası değerlerini belirtir mixing_beta Öz-uyum hesabı için karışım faktörünü belirtir ecutrho Yük yoğunluğu için kinetik enerji kesilim değerini belirtir prefix Girdi ve çıktı dosyalarının isimlerini belirtir 54 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1 Bulk GaN 4.1.1 Elektronik Bant Yapısı Bu çalışmada bulk GaN için 20 Ryd’lik kesilim enerjisi kullanarak örgü parametresini 4.54 Å bulduk. Bu değer 4.45 Å olan deneysel sonuç ile uyum içindedir. Miotto ve arkadaşları örgü parametresini, kesilim enerjisini 30 Ryd alarak 4.45 Å bulmuşlardır. Literatürde yapılan diğer çalışmalarla ayrıntılı bir mukayese yapabilmek için elde edilen sonuçlar Çizelge 4.1’de verildi. Çizelgeye baktığımız takdirde örgü parametresi için elde edilen sonuçların kabul edilebilir düzeyde olduğu görülür. Çalışmamızda Wanderbilt ve arkadaşları tarafından üretilen ultrasoft pseudopotansiyeller kullandık. Potansiyellerde GGA ve Ga 3d elektronlarının etkisi lineer olmayan kor düzeltmesi içinde ele alınmıştır (NGGA). Çizelge 4.1 GaN için literatürde yer alan çalışmalardaki örgü parametresi ve bant aralığı değerleri α0 (Å) Eg (eV) Hesaplanan 4.54 1.16 Miotto et al. 2000 4.45 1.69 Fiorentini et al. 1993 4.40 1.90 Orton et al. 1998 (deneysel) 4.49 3.22 İkinci adımda kullandığımız pseudo-potansiyeller ile hesaplanan örgü sabiti kullanılarak GaN için elektronik bant yapı hesabı yapıldı. Hesaplamada dört yüksek simetri noktası için 36 özel k noktası kullandık. Şekil 4.1’de GaN’ ın elektronik bant yapısı görülmektedir. Şekilden GaN’ ın direk bant aralıklı bir yarıiletken olduğu görülür. 55 Şekil 4.1 GaN bulk yapının enerji bant yapısı Hesaplarımızda kullandığımız NGGA yöntemi ile GaN için bant aralığı değerini 1.16 eV bulduk. Bu değeri Miotto ve arkadaşları (2000) 1.69 eV bulmuştur. Şekil 4.1’den de görüldüğü gibi Γ simetri noktası iki katlı dejenereliğe sahiptir. Literatürde yapılan diğer çalışmalardan elde edilen sonuçlar Çizelge 4.1’de verilmiştir. 56 4.1.2 Fonon dağınım eğrisi Termodinamik ve taşınma özellikleri gibi cihazların doğasında var olan bir çok özellik, ciddi bir şekilde örgünün dinamik özelliklerine bağlıdır. Grup III-V bileşikleri zincblende ve wurtzite fazlarında bulunurlar. Bu sebeple bu iki fazın örgü dinamik özelliklerinin tam olarak anlaşılması önemlidir. Bulk katılarda fonon modlarını çalışabilmek için yaygın olarak kullanılan iki teknik vardır. Bunlar, nötron kırınımı ve Raman saçılmasıdır. Grup III-N’ın tek kristalinin hazırlanmasındaki zorluktan dolayı nötron saçılması tekniği henüz başarılı bir şekilde uygulanamamıştır. İkinci dereceden Raman saçılması tekniği, Brillouin bölgeleri merkezinde seçilmiş fonon modları hakkında bilgiler sağlar. İkinci dereceden Raman saçılması deneyleri ise, Brillouin bölgesinin her yerindeki fonon modları hakkında bilgi sağlayabilir. Fakat şu ana kadar bu teknikle titreşim spektrumunun tümü elde edilememiştir. GaN’ın örgü dinamiğinin teorik incelemeleri şu metotlar kullanılarak yapılmıştır: iki parametreli Keating model (Zi et al. 1996), valans kuvvet modeli (Siegle et al. 1997), katı iyon modeli (Davydov et al. 1998), ab-initio çalışmaları (Gorczyca et al. 1995, Shimada et al. 1998), süper hücre yaklaşımı (Parlinski and Kawazoe 1999), lineer tepki yaklaşımı (Karch and Bechstedt 1997, Bungaro et al. 2000). Diğer yaklaşımlar fiziksel olarak eksiklik içerdiğinden ab-initio çalışmaları daha çok tercih edilmiştir. Bizde çalışmamızda ab-initio hesabını kullanacağız. Çinko-Sülfit GaN için fonon dağınım eğrisi ilk defa Jion ve arkadaşları (1996) tarafından çalışılmıştır. O zamana kadar GaN için fonon dağınım eğrileri yüksek kaliteli örneklerin elde edilmesindeki zorluklar nedeniyle rapor edilememişti. Günümüzde ise hala literatürde birkaç çalışma bulunmaktadır. Çalışmamızda yüksek simetri noktalarında hesaplanan fonon frekansları Çizelge 4.2’ de verilmiştir. Çinko-Sülfit GaN için FLAPW metodu kullanılarak hesaplanmış olan TO (enine optik) fonon frekansı 603 cm-1 ‘dir. Bizim ab-initio çalışması ile elde ettiğimiz 57 değer ise 550 cm-1’ dir. Hesaplanan bu sonuçlar GaN için yapılan deneysel çalışmalarla da iyi bir uyum içindedir. Çizelge 4.2 GaN için hesaplanan fonon frekansları TA LA TO LO (1/cm) (1/cm) (1/cm) (1/cm) 500 668 Γ Hesaplanan X 186 308 550 630 L 133 312 515 636 562 748 Γ Jian et al. 1996 X 207 286 558 639 L 140 296 554 675 546 741 Γ Tütüncü and Srivastava 2000 X 195 339 592 717 L 137 345 555 732 Şekil 4.2’de [100], [110] ve [111] yönleri boyunca çinko-sülfit GaN için hesaplanan fonon dağınım eğrisi görülmektedir. Şekilde görüldüğü gibi TO (enine optik) mod Brillouin bölgesi boyunca düz bir yönelime sahiptir. [110] yönü boyunca ilerleyen fononlar ilginç bir özellik gösterirler. İki Σ1 modu aynı karaktere sahip olduğu için, K noktasının komşuluğuna yaklaşıldığı zaman kuvvetli bir karışım meydana getirirler. Sonuç olarak bu iki mod gerçekte birbirini kesmez. Gerçek bir analiz yapıldığında bu özelliğin, bağıl olarak GaN’ın büyük etkin yükü ile ilgili olduğu bulunur. 58 Şekil 4.2 GaN bulk fonon dispersiyon eğrisi Briman (1959), çinko-sülfit ve wurtzite yapılar arasındaki yakın bir ilişkiyi ortaya koymuştur. İki yapı arasındaki fark üçüncü kabuktaki en yakın komşuluktaki atomlardan kaynaklanmaktadır. Çinko-sülfit kristal birim hücre başına iki atom bulunan bir yapıda, wurtzite kristal ise dört atom bulunan hekzagonal bir yapıdadır. Bu sebeple [ 1 11] yönü boyunca çinko-sülfit yapının Brillouin bölgesi, [0001] yönü boyunca wurtzite’ın Brillouin bölgesinden iki kat daha büyüktür. Böylece, wurtzite yapılar için fonon dağınım eğrileri basitçe çinko-sülfit eğrilerden katlayarak türetilebilir (Jion et al. 1996). 59 4.2 GaN (001) yüzeyi GaN (001) yüzeylerinin atomik ve elektronik yapılarının anlaşılabilmesi için bir çok çalışma yapılmasına rağmen iki önemli nedenden dolayı literatürde birkaç ab-initio pseudo-potansiyel çalışması mevcuttur. Bu nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz: • Ga atomlarının 3d elektronlarını izah edebilmek için pseudo-potansiyel yöntemi ele alındığı zaman, Ga atomunun 3d elektronlarının valans bandının parçası olarak içerilmesi çok yüksek kesilim enerjilerini gerekli kılar. Buda uzun hesaplamalar demektir. • Ga 3d ve N 2s durumları arasında bir üst üste gelme tahmin edilmektedir. Böyle bir üst üste gelme, Ga’un 3d bantlarının N’ın 2s bantlarının birkaç elektron volt altında uzandığını gösteren deneysel sonuçlarla zıt düşmektedir. 4.2.1 Atomik yapı Bu tez çalışmasında, Ga ile sonlandırılmış GaN(001) yüzeyler için mümkün olan tüm yapılar incelenmiştir. Şekil 4.3, 4.4, 4.5’de sırasıyla (1x1), (2x2), (1x4) yeniden yapılanmaların üst ve yan görünüşleri şematik olarak verilmiştir. Atomlar arasındaki yapısal uzaklıkları Å birimleri verdik. Kesikli çizgiler yeniden yapılanmalar için birim hücreleri gösterirken, kesiksiz düz çizgiler ise bağları göstermektedir. (1x1) yapıda en yakın komşu uzaklığı 2.05 Å ve sonraki en yakın komşu uzaklığı 3.21 Å’dur. Yüzeyin normali yönünde en üst yüzey tabakasındaki Ga atomunun gevşemesi önemli bir parametreyi temsil eder. NGGA (non-linear core correction GGA) yöntemini kullanarak bu değeri 0.29 Å olarak hesapladık. NGGA yöntemini kullanan Miotto ve arkadaşları (2000) ise aynı parametreyi 0.26 Å olarak buldular. Diğer taraftan LDA’yı kullanan Neugebauer ve arkadaşları (1998) ise 0.8 Å olarak hesapladılar. Bizim ve Miotto’nun hesapladığı değer, Neugebauer ve arkadaşları tarafından bulunan değerden yaklaşık olarak üç kat daha büyüktür. Oluşan bu farkın çalışmamızda kullandığımız 60 NGGA’dan kaynaklandığını düşünüyoruz. Doğru bir atomik gevşemenin tanımlanabilmesi için polar yüzeylerde NGGA’nın önemi açık olarak ortaya konmalıdır. Şekil 4.3 GaN (001) yüzeyi (1x1) yeniden yapılanması a. yan b. üst görünümleri (2x2) yeniden yapılanma için, dimer bağ uzunluğunu 2.65 Å olarak bulduk. Bu değer Ga için 2.80 Å olan metalik bağ uzunluğundan daha küçüktür. Dimer için bu küçük bağ uzunluğu, onun kısmen de olsa kuvvetli bir bağ olduğunu gösterir. Bizim zıttımıza, Miotto ve arkadaşları ise Ga dimer bağ uzunluğunu 3 Å olarak buldular ve bunun sonucu olarak da dimer bağ uzunluğunun zayıf olduğunu önerdiler. (2x2) yeniden yapılanmanın üst tabakasının dışa doğru gevşemesini 0.1 Å olarak bulduk. Bu değer Miotto ve arkadaşlarının (2000) bulduğu 0.28 Å değerinden küçüktür. 61 Şekil 4.4 GaN (001) (2x2) yeniden yapılanmanın a. üst b. yan görünümleri 62 (1x4) yeniden yapılanma için dimer bağ uzunluğunu 2.71 Å bulduk. Bu değer metalik bağ uzunluğundan %4 kadar küçüktür. Dolayısı ile (1x4) yüzeyin kararlı bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Miotto ve arkadaşları (2000) bu değeri 2.69 Å buldular. Ayrıca, yüzey için gevşeme değerini 0.1 Å bulduk. Buda (2x2) yeniden yapılanma ile benzerlik göstermektedir. (1x4) yeniden yapılanma için, ikinci tabakadaki N atomları ve dörtlü Ga atomları arasında iki farklı bağ açısı gözledik. Bu değerle Şekil 4.5’de de görüldüğü gibi dıştaki Ga atomları için 104o ve içteki Ga atomları için 80o’dir. Şekil 4.5 GaN (001) (1x4) yeniden yapılanmış yüzeyin a. üst b. yan görünümleri 63 4.2.2 Elektronik Yapı Optimize olmuş (1x1) yüzeyi için yaptığımız hesaplamalardan ortaya çıkan yüzey-bant yapısı Şekil 4.6’da verilmiştir. Şekilde gözüken koyu alanlar Project bulk bant yapısını göstermektedir. Bu yapı için s, p1, p2, p3, p4 ile gösterilen beş yüzey durumu belirledik. Miotto ve arkadaşlarına (2000) göre, s, p1, p2, p3 ve p4 yüzey durumlarına gelen katkılar şöyle yorumlanabilir. s durumundan ikinci tabaka N’ ın s orbitalleri sorumludur. Stomach bant aralığındaki p1 durumuna katkı, ikinci tabaka atomların s-pz orbitallerinden gelir. Temel bant aralığındaki p2 durumu ikinci tabakanın py orbitallerinden gelen büyük bir katkıya ve üst tabakanın s-pz orbitallerinden gelen küçük bir katkıya sahiptir. p3 ve p4 durumu ise s-pz orbitallerinden gelen büyük bir katkıya ve ikinci tabakadaki py orbitallerinden gelen küçük bir katkıya sahiptir. Çalışmamızda s orbitallerin bağlanma enerjisini -11 eV bulduk. Aynı durumu için bağlanma enerjisini Miotto ve arkadaşları (2000) -14 eV, Strasser ve arkadaşları (1997) -16 eV bulmuştur. p1 durumunu için bağlanma enerjisini yaklaşık -5 eV bulduk. Miotto ve arkadaşları da aynı bölgede bu durumu gözlemişlerdir. Buradan da anlaşıldığı gibi (1x1) yapı için hesaplanan bu yüzey durumları literatürle iyi bir uyum içindedir. J − K yönünde (1x1) yüzey bant yapısının metalik karakteri ve çok katlılığı, enerjitik görüş açısından yüksek dereceden yeniden yapılanmanın daha kararlı olacağına işaret etmektedir. Şekil 4.7’de de görüldüğü gibi benzer bir elektronik durum (2x2) yüzey bant yapısında görülmektedir. Buradan (2x2) yeniden yapılanmanın da metalik karakter gösterdiğini söyleyebiliriz. 64 Şekil 4.6 GaN (001) (1x1) yapısının yüzey-bant yapısı Temel bant aralığı bölgesi içindeki tüm yüzey durumları (p1, p2, p3, p4, p5) yüzey tabakasının Ga atomlarından kaynaklanmaktadır. Buda yüzey durumlarının dimerlar ile ilişkili olduğunu gösterir. (2x2) yeniden yapılanmayı yarı kararlı bir yapıya sahip olduğu için ayrıntılı olarak incelemeyeceğiz. 65 Şekil 4.7 GaN (001) (2x2) yapısının yüzey bant yapısı (1x4) yeniden yapılanmış yüzeyin elektronik bant yapısı Şekil 4.8’de verilmiştir. Esasında bu yüzeyin elektronik bant yapısı çok karışıktır. Fakat 0.7 eV’luk yüzey bant aralığı, bu yapının yarıiletken bir davranış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Miotto ve arkadaşları (2000) bant aralığını 0.85 eV bulmuşlardır. Şekil 4.8’de görüldüğü gibi bant aralığı bölgesinde 9 yüzey durumu belirledik. Bu durumlar dışarıdaki dörtlü Ga atomlarına bağlı ikinci tabakadan ve Ga atomları arasındaki dimer bağlardan kaynaklanmaktadır. Bu durumların ikisi ikinci tabaka N atomlarından kaynaklanan işgal edilmiş durumlardır. Diğerleri ise yüzey dimerlarından kaynaklanan işgal edilmemiş durumlardır. (2x2) ve (1x4) yeniden yapılanmalar benzer özellik göstermesine rağmen 66 bant yapıları oldukça farklıdır. Farklılık (1x4) yapısındaki atomların lineer bir zincir şeklinde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ise yüzey durumlarını projected bulk bölgesinden uzağa iter. Şekil 4.8 GaN (001) (1x4) yapısının yüzey bant yapısı 67 5. SONUÇ Çalışmamızda ilk olarak bulk GaN için temel parametre olan örgü sabitini hesapladık. NGGA yöntemi ile birlikte Ultrasoft Pseudo-Potansiyeller kullanarak 20 Ryd’lik kesilim enerjisi için bu değeri 4.54 Å olarak bulduk. Aynı yöntemi kullanan Miotto ve arkadaşları (2000) ise 30 Ryd’ lik kesilim enerjisi için 4.45 Å buldular. Bu değerler Orton ve arkadaşları tarafından hesaplanan 4.49 Å’luk deneysel değere göre kabul edilebilir düzeydedir. Örgü sabitinin belirlenmesinin ardından, yine aynı pseudopotansiyelleri kullanarak bulk GaN için elektronik bant yapı hesabı yaptık. Hesaplamada 4 yüksek simetri noktasını 36 özel k noktası ile taradık ve bant aralığını 1.16 eV bulduk. Bu değeri yine aynı yöntemi kullanan fakat Troullier ve Martins tipi pseudo-potansiyeller ile hesaplama yapan Miotto ve arkadaşları 1.69 eV bulmuştur. Şekil 4.1’de verilen enerji bant yapısında, GaN’ ın direk bant aralıklı bir yarıiletken olduğu açıkça görülmektedir. Ayrıntılı bir karşılaştırma için Çizelge 4.1’de literatürde hesaplanan örgü sabiti ve bant aralığı değerleri verilmiştir. Çalışmamızda, kübik GaN için [100], [110] ve [111] yönelimleri boyunca örgü dinamiği hesabı yaptık. Elde ettiğimiz fonon dağınım eğrisi Şekil 4.2’de ve hesaplanan fonon frekansları Çizelge 4.2’de verildi. FALPW metodu kullanılarak hesaplanan enine optik (TO) fonon frekansı 603 cm-1 iken bizim elde ettiğimiz değer 550 cm-1 dir. aynı değeri Jion ve arkadaşları (1996) 562 cm-1, Tütüncü and Srivastava (2000) 546 cm-1 buldular. Buradan görüldüğü gibi hesaplanan değerler ve fonon dağınım eğrisinin karakteristiği, yapılan deneysel ve ab-initio çalışmaları ile iyi bir uyum içindedir. Bulk yapının atomik ve dinamik özelliklerinin incelenmesinin ardından, (1x1), (2x2) ve (1x4) yeniden yapılanmış yüzeylerin atomik yapılarını ve enerji bantlarını inceledik. Yeniden yapılanma için önemli bir parametre olan gevşeme değerini (1x1) yapı için 0.29 Å bulduk. Bu değeri NGGA yöntemini kullanan Miotto ve arkadaşları (2000) 0.26 Å ve LDA yöntemini kullanan Neugebauer ve arkadaşları (1997) 0.8 Å hesapladılar. Aynı değeri (2x2) yeniden yapılanma için 0.1 Å, (1x4) yeniden yapılanama için 0.1 Å bulduk. Buda, her bir yeniden yapılanmanın farklı bir özellik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Hesaplarımızda dimer bağ uzunluğunu (2x2) yeniden yapılanma için 2.65 68 Å ve (1x4) yeniden yapılanma için 2.70 Å bulduk. Bu değerler Ga için 2.80 Å olan metalik bağ uzunluğundan daha küçüktür. Dimer için bu küçük bağ uzunlukları, yapıların kısmen de olsa kararlı olduğunu göstermektedir. Miotto ve arkadaşları (2000) (2x2) yeniden yapılanma için dimer bağ uzunluğunu 3 Å buldular ve bizim zıttımıza dimerların zayıf bağlı olduğunu önerdiler. Ayrıca (1x4) yeniden yapılanma için dimer bağ uzunluğunu 2.69 Å buldular. Yüzeylerin elektronik yapısı incelendiğinde ise; (1x1) yeniden yapılanma için Şekil 4.6’ da görüldüğü gibi 5 yüzey durumu belirledik. Enerji bant yapısında -11 eV civarında oluşan s durumundan ikinci tabaka N’ın s orbitalleri sorumludur. Aynı durumu Miotto ve arkadaşları (2000) -14 eV civarında gözlemiştir. Stomach ve temel bant aralığında oluşan p durumları da s-pz ve py orbitallerinden gelen katkılarla oluşmaktadır. Benzer bir durum (2x2) yüzey bant yapısında görülmektedir (Şekil 4.7). (2x2) yapıda ise 6 yüzey durumu belirledik. Temel bant aralığında bulunan tüm durumların yüzeydeki Ga dimerlarında kaynaklandığını söyleyebiliriz. Şekil 4.6 ve 4.7’de de görüldüğü gibi iki yapıda metalik özellik göstermektedir. Şekil 4.8’ de verilen (1x4) yapının enerji bandı incelendiğinde, diğerlerinden farklı olarak 0.70 eV’luk bant aralığı ile yarıiletken davranış gösterdiği görülmektedir. (1x4) yapıda temel bat aralığı bölgesinde 9 yüzey durumu belirledik. Bunlardan iki tanesi ikinci tabaka N atomlarından kaynaklanan işgal edilmiş durumlar, diğerleri ise yüzey dimerlarından kaynaklanan işgal edilmemiş durumlardır. Miotto ve arkadaşları (2000) da bant aralığını 0.85 eV bularak benzer bir davranış gözlemiştir. Elde ettiğimiz bu sonuçları literatürdeki çalışmalarla karşılaştırdığımızda iyi bir uyum sağladığı görülmektedir. Bu tez çalışmasının, GaN için yapılacak diğer çalışmalara ışık tutmasını ümit ediyoruz. 69 KAYNAKLAR Baroni, S., Gianozzi, P. and Testa, A. 1987. Green’s-function approach to linear response in solids. Phsical Review Letter, 58; 1861-1864. Brandt, O., Yang, H., Jenichen, B., Suzuki, Y., Daweritz, L. and Plogg, K. H. 1995. Surface reconstructions of zinc-blende GaN/GaAs(001) in plasma-assisted molecular-beam epitaxy.Physical Review B, 52 (4); R2253-R2256. Bungaro, C., Rapcewicz, K. and Bernholc, J. 2000. Ab initio phonon dispersions of wurtzite AlN,GaN and InN. Physical Review B, 61; 6720-6725. Burns, G. 1990. Solid State Physics. Academi Pres., 712 s., London. Bykhovski, A.D. and Shur, M. 1996. Surface reconstruction of zinc-blende GaN. Applied Physics Lettters, 69(16); 2397-2403. Çakmak, M. 1999. Theoretical studies of structural and electronic properties of overlayer on semiconductor surfaces. Universty of Exeter, 174 s., Exeter. Davydov, V. Yu., Kitaev, Yu.E., Goncharuk, I.N., Smirnov, A. N., Graul, J., Semchinova, O., Uffmann,D., Smirnov, M. B., Mirgorodsky, A. P. and Evarestoy, R. A. 1998. Phonon dispersion and Raman scattering in hexagonal GaN and AlN. Physical Review B, 58; 12899-12907. Devreese, J. T. and Camp, P. V. 1985. Electronic Structure, Dynamics and Quantum Structural Properties of Condensed Matter. Plenum Pres. 430s., New York. Feuillet, G., Hamaguchi, K., Ohta, K., Hacke, P., Okumura, H. and Yoshida, S. 1997. Arsenic mediated reconstructions on cubic (001) GaN. Applied Physics Lettters, 70(8); 1025-1027. Gorczyca, I., Christensen, E. L., Peltzery Blanca, L. and Rodriguez, C. O. 1995. Optical phonons modes in GaN and AlN. Physical Review B,51; 11936-11939. Hamman, D. R., Schlüter, M. and Chaing, C. 1979. Norm conserving pseudo potentials. Physical Review Letter, 43; 1494-1497. Hohenberg, P. and Kohn, W. 1964. İnhomogeneous electron gas. Phsyical Review, 136; B864-B871. Karch, K. and Bechstedt, F. 1997. Ab-initio latice dynamics BN and AlN: covalent versus ionic forces. Physical Review B, 56; 7404-7415. 70 Kerker, G. 1980. Non-singular atomic pseudopotentials for solid state applications. J. Phys. C, 13; L189-L194. Kittel, C. 1996. Katıhal Fiziğine Giriş. Güven Yayın, 434 s., İstanbul. Kohn, W. and Sham, L. J. 1965. Self-consistent equations including exchange and correlation effects. Physical Review, 140; A1133-A1138. Miotto, R. and Srivastava, G. P. 1999. Role of generalized-gradient approximation in structural and electronic properties of bulk and surface of β-GaN and GaAs. Physical Review B, 59 (4); 3008-3014. Miotto, R., Srivastava, G. P. and Ferraza, A. C. 2000. Effect of gradient and non-linear core corrections on structural and electronic properties of GaN bulk and (001) surfaces. Physica B, 292 ;97-108. Orton, J. W. and Foxon, C. T. 1998. Group III nitride semiconductors for short wavelenght light-emitting devices. Rep. Prog. Phys., 61; 1-75. Oura, K., Lifshits, V. G., Saranin, A. A., Zotov, A. V. and Katayama, M. 2003. Surface Science . Springer, 168 s., Osaka. Paisley, M. J., Sitar, Z., Posthill, J. B. and Davis, R. F. 1989. Growth of cubic phase gallium nitride by modified molecular-beam epitaxy. J. V. Sci. A, 7(3); 701707. Parlinski, K. and Kawazoe, Y. 1999. Ab-initio study of phonons in hexagonal GaN. Physical Review B, 60; 15511-15514. Shimada, K., Sota, T. and Suziki, K. 1998. First principles study on electronic and elastic properties of BN, AlN and GaN.Journal of Applied Physics, 84; 49514958. Siegle, H., Kaczmarczyk, G., Filippidis, L., Litvinchuk, A. P., Hoffmann, A. and Thomsen, C. 1997. Zone-boundary phonons inhexagonal andcubic GaN. Phsical Review B, 55(11); 7000-7004. Srivastava, G. P. 1997. Theory of semiconductor suface reconstruction.Rep. Prog. Phys., 60; 561-613. Skriver, H. L. 1984. The LMTO Method-Miffin-Tin Orbitals and Electronic Structure. Springer. 346s., Berlin. 71 Strasser, T., Starrost, F., Solterbeck, C. and Schattke, W. 1997. Valance band photoemission from GaN(001) and GaAs:GaN-surface. Physical Review B, 56; 13326- 13334. Tütüncü, H. M. and Srivastava, G. P. 2000. Phonons in zinc-blende and wurtzite phases of GaN, AlN and BN with the adiabatic bond charge model. Physical Review B, 62 (8); 5028-5035. Wimmer, E., Krakauer, H., Weinert, M. and Freeman, A. J. Full-potential selfconsistent linearized-augmented-plane-wave method for calculating the electronic structure of molecules and surfaces: O2 molecule. Physical Review B, 24; 864-875. Zi, J., Wan, X., Wei, G., Zhang, K. and Xie, X. 1996. Lattice dynamics of zinc-blende GaN and AlN: I. Bulk phonons. J. Physics Condesed Matter, 8 ;6323-6328. 72 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Hakan GÜRÜNLÜ Doğum Yeri : Kayseri Doğum Tarihi : 1980 Medeni Hali : Bekar Yabancı Dili : İngilizce Eğitim Durumu Lise : Kayseri Sümer Lisesi 1996 Lisans : Ankara Üniversitesi 2001 Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi 2005 Çalıştığı Kurumlar ve Yıl Uzaman Bilişim 2001 MIGYEM 2003 73