HEDEFLER İÇİNDEKİLER İNSAN VÜCUDUNUN ANOTOMİ VE FİZYOLOJİSİ • İnsan Anatomisi • Solunum Sistemi • Hareket Sistemi • Sinir Sistemi • Dolaşım Sistemi • Sindirim Sistemi • Boşaltım Sistemi ERGONOMİ Dr. Ercüment N. DİZDAR • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Anatomi kavramını tanımlayabilecek, • İnsan fizyolojisini anlayabilecek, • İnsan vücudundaki sistemler hakında bilgi sahibi olabileceksiniz. ÜNİTE ÜNİTE 3 4 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi GİRİŞ İnsan vücudunda farklı mekanizmalar ve sistemler bulunur İnsan vücudunun anatomik ve fizyolojik yapısı çeşitli sistemlerden oluşmuştur. İnsan vücudu yapı ve çalışma bakımından oldukça karmaşıktır. Tüm inceliği ve özellikleri ile insan vücudunun yapısını anatomi, işleyiş ilkelerini ise fizyoloji ve tıp bilim dalı inceler. İnsan vücudu hücre adı verilen sayısız ve gözle görülemeyecek kadar küçük yapı taşlarının bir araya gelmesinden oluşmuştur. Hücreler, kemik, kas, deri, mide, karaciğer, kalp, dalak, bağırsak, göz vb. vücut parçalarının hepsini esas alır. İnsan vücudu dışardan deri dokusu ile çevrilidir. Deri vücudu dış etkenlere karşı korur. Vücut ısısının sabit kalması için çalışır. Ayrıca vücut için zararlı birtakım maddelerin de dışarı atılmasında rol oynar. İnsan vücudunda farklı sistemler vardır: Solunum sistemi (akciğerler), Hareket sistemi (kaslar, kemikler, eklemler), Sinir sistemi (beyin, beyincik, omurilik ve sinirler), Dolaşım sistemi (kalp-damarlar), Sindirim sistemi (mide), Boşaltım sistemi ve üreme sistemi (böbrekler vb.), Duyu organları (kulak, burun, göz, dil, deri), Şekil 1.1. Vücudumuzdaki sistemler İNSAN ANATOMİSİ Anatomi terimi; keserek ayırma, parçalama anlamına gelmektedir. Anatomi geniş anlamda vücudun normal şeklini, yapısını, vücudu oluşturan organları ve bu organlar arasındaki; yapısal, görevsel ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Şekil bilim Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi anlamına gelen morfoloji kavramı da canlıların şekilsel olarak incelenmesini belirtir. Bir görüşe göre anatomi terimi morfoloji ile özdeş olarak da kabul edilir. İnsan vücudu mükemmel bir sanat eseridir. İnsan vücudu pek çok yapının kusursuz bir şekilde bir araya getirilmesiyle yaratılmıştır: İnsan vücudunda 100 trilyon kadar hücre bulunur. Bu hücrelerden 50 milyonu her saniye yenilenir. Vücudumuzda yaklaşık olarak 207 kemik vardır. Bebeklerde kemik sayısı ise yetişkinlerden fazladır. Bir bebek yaklaşık 270 kemikle doğar. Vücudumuzun yaklaşık % 60'ı sudur. Erişkin bir insanın ortalama 70 kg olduğu kabul edilirse, vücuttaki toplam su miktarı yaklaşık 42 litre kadardır. Kalp 1 dakikada vücudumuzdaki kanın tamamını devirdaim eder. Vücudumuzda birbirinden farklı tam 200 çeşit hücre vardır. İnsan vücudundaki bütün kasların sayısı yaklaşık 640 kadardır. Vücuttaki bütün kasların bir günde yaptığı toplam iş yaklaşık olarak bir vincin 6 tonluk ağırlığı 50 m yükseğe kaldırmasına eşdeğerdir. Şekil 2.2. İnsan vücudu İnsan vücudu, fiziksel ve kimyasal yapılardan oluşan bir sistemler bütünüdür. Vücut, insan sağlığının maddesel parçasıdır; insan varlığının korunması ve soyun sürekliliği için birbiriyle uyumlu bir biçimde çalışan öğelerden oluşmuştur. İnsan vücudunun ana birimi hücredir. Hücreler ve hücreler arası maddeler birleşerek dokuları oluşturur. Dokular, biçimsel ve işlevsel birimler olan organları oluştururlar. Fizyolojik olarak aynı işlevi gören yapısal organ birlikleri de vücudun sistemlerini meydana getirir. İnsan vücudundaki temel sistemler; hareket, sinir, solunum, dolaşım ve sindirim sistemleri olarak sıralanabilir. Bu sistemler duygu, hareket ve beslenme gereksinimlerini yerine getirirler. İnsan vücudunun olağan büyüme ve gelişmesi sistemlerin ve sistemleri oluşturan her organın görevini yerine getirmesine bağlıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Klasik anatomide yapısal özellikler genellikle Avrupa ve Kuzey Amerika beyaz ırkına (Kafkas ırkı) ait özellikler temel alınarak hazırlanır. Bu kitaplarda yetişkin erkek yapısı ile ilgili en sık karşılaşılan özellikler tanımlanır. Kadınlarda var olan farklılıklar ayrıca belirtilir. Dış görünüşe bakarak insanların birbirleri ile aynı özelliklere sahip olmadıkları savı ileri sürülebilir. Gerçekten de her bir insan fiziksel ayrıntıları ile değerlendirildiğinde diğer insanlardan farklıdır. Belirli bir topluluk içinde yaşayan insanlarda saptanan az sayıda farklılıklar, toplumlar arasında çok daha belirgin hâle gelir. Her insan farklı yaratılmıştır Vücut yapısında farklılık oluşturan unsurlar: yaş, ırk, cinsiyet, genetik ve çevresel faktörler olarak sayılabilir. Bu unsurlar içinde anatomik yapıyı farklı kılan ilk iki özellik yaş ve cinsiyettir. Bununla birlikte dış görünüşle ilgili, yani vücudu dıştan saran deri, göz ve saç rengine ait en önemli değişkenliği yaratan ırksal özelliklerdir. Ancak deri ile ilgili farklılıkların göreceli kavramlar olduğunu da belirtmek gerekir. Örneğin beyaz ırktan olan bir kişi kendisi ile aynı deri rengine sahip insanları birbirinden kolayca ayırabilirken sarı ırktaki kişiler için aynı başarıyı gösterememektedir. Bu durum sarı ırktaki kişiler için de aynıdır. Dış görünüşün tersine deri dışında kalan yapısal özellikler bütün ırklar için benzerlik gösterir. Anatomik yapıda cinsler arasındaki en belirgin özellik, üreme organlarının tamamen farklı olmasıdır. Yaş faktörünün aynı olduğu var sayıldığında her toplum için ortak olan ancak kişiden kişiye değişebilen bir özellik de boy, vücut ağırlığı, vücut kitlesi, merkezi sinir sisteminin toplam kitlesi gibi kriterlerin erkeklerde daha yüksek değerlerde olmasıdır. Bu farklılığı temel olarak kas-iskelet sisteminin yapısal özellikleri belirler. Erkekler kadınlara oranla daha geniş omuzlu, daha dar kalçalıdır. Kadınlarda deri altı yağ dokusu nispeten daha kalındır ve yağ dokusunun dağılımı da erkeklere oranla farklılık gösterir. Bu dağılım erkeklere oranla açısal değil, yuvarlak hatlı bir vücut yapısının ortaya çıkmasına yol açar. Erkeklerle kadınlar arasında en çok bilinen farklı özellikler içinde yüz görünümü, saç yapısı, boyun çıkıntısının varlığı da sayılabilir. Genetik faktörler de yapının şekillenmesinde etkili olabilir. Yaşamını normal olarak sürdüren, anatomik yapısı bir ya da birkaç özellik dışında diğer insanlarla aynı olan kişiler de olabilir. Örneğin bütün üyelerinin el ya da ayak parmakları altı parmaklı olan, kalbi sağ tarafta bulunan ya da tek böbreği olan küçük topluluklar olabilir. Büyüme aşamalarındaki farklı beslenme, fiziksel aktivite gibi çevresel faktörler anatomik yapıda farklılık yaratabilir. Örneğin aynı toplum içindeki iyi beslenen bireyler yeterince beslenemeyenlere oranla ya da yoğun spor yapan bireyler hiç sportif aktivitede bulunmayanlara oranla daha gelişmiş vücut yapısına sahiptir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi SOLUNUM SİSTEMİ Hava ile kan arasında gaz değişimini sağlayan organlara solunum sistemi denir. İnsanlar akciğerli solunum sistemini kullanırlar. Solunum sistemi: burun, yutak, gırtlak, soluk borusu ve akciğerlerden oluşmaktadır. Akciğrler, havanın kana geçmesinde görev alır Burun: Hava ilk defa burundan içeri girer. Havanın vücuda girdiği organdır. Yapısında kıllar, mukus bezi, nemli deri, kılcal damarlar, kıvrımlı kemik kanalları (sinüs) bulunur. Alınan havanın temizlenmesini, ısıtılmasını, nemlendirilmesini ve kokusunun alınmasını sağlar. Buruna gelen hava ısınarak gırtlağa gönderilir. Nefes borusu: Havanın akciğerlere taşınmasını sağlar. Yapısındaki kıkırdak halkalar soluk borusunun sürekli açık kalmasını, kaslar borunun çapının değiştirilmesini, mukuslu siller de yabancı maddelerin tutulmasını sağlarlar. Soluk Borusu: Üst üste binmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur. Soluk borusunun başlangıç kısmına gırtlak denir. Gırtlağın yapısında kıkırdaklar, ses telleri ve kaslar bulunur. Nefes verilirken konuşma sesinin oluşmasını sağlar. Yutak: Burunda ısınarak gelen hava buradan gırtlağa gönderilir. Yutak çevresinde bulunan akkan düğümcüklerine bademcik denir. Yapısındaki kapakçık yardımıyla solunan havanın nefes borusuna geçmesini sağlar. Gırtlak: Dil kökü ve soluk borusu arasında bulunan gırtlak kıkırdak bir yapı gösterir. Bu bölümde ses telleri bulunur. Bronşlar: Solunan havanın sağ ve sol akciğerlere taşınmasını sağlar. Havanın akciğer içinde yayılmasını da bronşçuklar sağlar. Diyafram ve kaburga kasları: Solunumun yapılmasına yardımcı olan yapılardır. Kasılıp gevşeyerek iç basıncı değiştirerek akciğerin çalışmasını sağlarlar. Akciğerler: Havanın kana geçmesini ve kanın temizlenmesi sağlar. Göğüs boşluğunu bütünüyle doldurur. Sağda ve solda olmak üzere bir çifttir. Sağdaki akciğer üç, soldaki akciğer ise iki parçacıktır. Bu parçalara “lob” denir. Akciğerler birer körük gibi çalışarak solunumu sağlarlar. Kanı oksijence zengin bir hâle getirirken içerisindeki karbondioksiti dışarı atar (bebekler dakikada 45, altı yaş çocukları 25, 15-25 yaş gençleri de ortalama 18 kez soluk alıp verirler). Akciğerde gaz değişimini sağlayan balon şeklindeki birimlere alveol (hava kesesi) denir. Alveoller, kılcallardaki kirli kan ile akciğerlerdeki temiz hava arasında yoğunluk farkına göre difüzyonla gaz değişiminin yapılmasını sağlarlar. Akciğerin yapısında kas, kıkırdak, kemik gibi yapılar bulunmaz. Tamamen epitel dokunun zarlarından oluşur. Hava yollarındaki tıkanmalar solunum görevinin tam olarak yapılabilmesini engeller. Solunan hava içerisinde oksijenin yeterli olamaması veya hemoglobinin oksijen bağlayıcı özelliklerini ortadan kaldıran karbon monoksit gibi gazların bulunması boğulmalara yol açar ki bu duruma anoksi denir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Nefes alma olayı kısaca şu şekilde sıralanan bir prosestir: Omurilik soğanı akciğerin çalışması için uyartı gönderir, Akciğer çevresindeki diyafram ve kaburga kasları kasılır, Göğüs boşluğu öne ve alta doğru genişler, Akciğerler büyür, İç basınç düşer, Dışarıdan temiz hava çekilir, Alveollerde gaz değişimi yapılır. Nefes verilmesi sırasında, nefes almadaki olayların tersi yapılır. Solunum yolu direnci düşük olan kişiler nezle ve soğuk algınlığına kolay yakalanırlar. Bu tip enfeksiyonlar, yeterli dinlenme ve yatak istirahatı ile geçer. Boğaz enfeksiyonlarının en önemlisi toplum sağlığı açısından beta hemolitik streptokok denen bakteriyel etkenlerin sebep olduğu iltihaplanmalardır. HAREKET SİSTEMİ İnsanların yer ve yönlerini değiştirmelerine hareket denir. Hareketi sağlayan organlar hareket sistemini oluşturur. Destek ve hareket sisteminin oluşmasında kemikler, kaslar ve eklemler kullanılır. İnsan vücudunda 205 civarında kemik bulunur. Hareket sistemi vücut şeklinin ortaya çıkmasını ve hayati öneme sahip organların korunmasını sağlar. Erişkin bir insanda 205 kemik bulunur. Bunun 26’sı omurgada, 25’i göğüste, 22’si başta, 64’ü kollarda ve ellerde, 62’si bacaklarda ve ayaklarda, 6’sı da kulakta bulunur. Kemikler dış görünüşlerine göre uzun, kısa ve yassı olmak üzere üçe ayrılır. Kemiklerin birleşmesiyle oluşan yapıya iskelet denir. İskeleti oluşturan kemikler eklemlerle birbirine bağlanırlar. İskelet insan vücudunda; Genel şeklini kazandırır. Aktif hareketi sağlar. İç organlara desteklik sağlar. Merkezi sinir sistemini dış etkilerden korur. Kan hücrelerini üretir ve mineral depolar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Şekil 1.3. Hareket sistemi ve iskelet İnsan iskeleti özelliğine göre 3 kısımdan oluşur: Baş İskeleti: Kafatası kemiklerini oluşturur. Beyin ve beyinciği dış etkilerden korur. Çene kemikleriyle beslenmeyi sağlar. Yapısında yüz, elmacık, burun, çene ve şakak kemikleri bulunur. Gövde İskeleti: Vücudun karın ve göğüs kısımlarını oluşturur. İç organları tutar. Kalp ve akciğeri korur. Yapısında omurga, kaburga, kürek, köprücük, göğüs kemikleri bulunur. Üye İskeleti: Kol ve bacakların oluşmasını sağlar. Aktif hareket ve ellerin oluşmasında etkili olur. Uyluk, kaval, baldır, pazu, dirsek, parmak kemiklerinden oluşur. Şekil ve büyüklüğüne göre dört çeşit kemik bulunur. Kısa Kemik: Eni boyuna yakın olan kemiklerdir. El ve ayaklardaki parmak ve bilek kemikleri bu gruba girer. Uzun Kemik: Boyu eninden uzun olan kemiklerdir. Kol ve bacaklarda bulunur. Yassı Kemikler: Yüzeyi geniş, levha şeklindeki kemiklerdir. Kafatası, kaburga, kürek, köprücük, çene kemiği bu gruba girer. Düzensiz Şekilli Kemikler: Belli bir şekle sahip olmayan omurlar bu gruba girer. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Şekil 1.4. Kemikler Şekil ve büyüklüğüne göre dört ayrı kemik bulunur. Kemiklerin enine kesilmesi durumunda farklı yapı ve özelliklerdeki kısımlardan oluştuğu görülür. Kemik yapısında kemik zarı, sert kemik dokular, süngersi kemik doku, kemik kıkırdağı, sarı ilik ve kırmızı ilik bulunur: Kemik Zarı (periost): Kemiğin dışında bulunur. Kemiğin beslenmesini, büyümesini, (kalınlaşmasını) ve onarılmasını sağlar. Kemik Kıkırdağı: Kemiğin uç kısmında bulunur. Kemiğin boyuna uzaması ve eklemlerin oluşmasını sağlar. Sert Kemik Dokusu: Mineral oranı fazla olan sıkı dizilimli kısımdır. Kemiğe direnç ve şekil kazandırır. Süngersi Kemik Dokusu: Kemik içerisinde oyuk şeklinde boşluklar oluşturur. Sarı İlik: Yağ depolanmasında etkili olur. Kırmızı İlik: Alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarının üretilmesini sağlar. İskeleti oluşturan kemiklerin birbirine bağlanmasını sağlayan yapılara eklem denir. Kemiklerin hareket yeteneğine göre üç çeşidi bulunur. Oynamaz eklemler: Bağladığı kemiklerin hareket etme yeteneği yoktur. kemikleri tamamen birleştirmiştir, Kafatası ve kalçada bulunur. Yarı oynar eklemler: Kemiklerin kısıtlı ve dar açıda hareket etmesini sağlar. Omurgadaki eklemler gibi. Oynar eklemler: Kemiklerin farklı şekil ve açıda hareketine imkan sağlar. Kol ve bacaklardaki eklemler bu gruba girer. Şekil 1.5. Eklem şekilleri ve fonksiyonları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Kaslar şekil değiştirebilen hürcelerden oluşur Kaslar, uzayıp kısalma şeklinde, şeklini değiştirebilen hücrelerden oluşurlar. Yapısında, kas dokunun hücreleri demet şeklinde bulunur. Kasların kasılıp gevşemesi sinirlerin uyarılarıyla gerçekleşir. Çalışmaları sırasında bol miktarda enerji harcarlar. İnsan vücudundaki kaslar; Aktif hareketi sağlar. Bazı iç organlara hareket yeteneği kazandırır. Kalbin çalışmasını sağlar. Konuşmanın gerçekleşmesini sağlar. Yedek enerji depolanmasını sağlar. İnsan ve hayvan gibi canlılara şekil ve destek veren, hareket etme kabiliyeti kazandıran; kemiklerden, eklemlerden ve kaslardan oluşan sistemin bütününe, destek ve hareket sistemi denir. Şekil 1.6. Destek ve hareket sistemi Kasların kasılması sırasında kısalma, şişme, sertleşme ve kalınlaşma gerçekleşir. Kol ve bacaklardaki kemiklerin çalışması sırasında ön ve arkada birbirine zıt çalışan kaslar bulunur. Bu zıt (açıcı ve bükücü) kasların kasılıp gevşemesiyle kol ve bacaklardaki bükülme ve gerilmeler gerçekleşebilir. SİNİR SİSTEMİ Sinir sisteminde başta beyin, beyincik, omurilik soğanı, omurilik, beyinden çıkan 12 çift ana sinir ve omurilikten çıkan birçok sinir vardır. Beyin bütün düşünce ve davranışların şekillendiği merkezdir. Beyincik iç kulaktaki zarlarla dengeyi sağlar. Omurilik, sırtta omurların içerisinden geçer. Beyinden gelen ve beyine giden mesajların iletilmesinde köprü vazifesi görür. Ayrıca refleks hareketlerinden beynin bilgisi dışında kalan bazı hareketlerin de yönetilmesini üstlenir. Organların çalışmasını hızlı, etkili ve elektriksel yollarla düzenleyen yapılardan oluşur. Sinir sistemi sinir telleri yardımıyla tüm vücuttaki olayları denetler ve düzenler. Özelliğine göre iki kısımdan oluşur: Merkezi ve çevresel sinir sistemleri. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Omurilik, omurların içerisenden geçer Şekil 1.7. Sinir sistemi Merkezi Sinir Sistemi Sinir sisteminin yönetici ve denetleyici kısmıdır. Kafatası ve omurga içindeki sinirsel organlardan oluşur. Beyin: Kafatası içerisindeki en büyük sinirsel organdır. Yüzeyi girintili çıkıntılı olup iki yarım küreden oluşur. Beyinle kafatası arasında bulunan üç katlı zar beyni sarsıntılardan ve darbelerden korur. Yapısında milyarlarca sinir hücresi ağ şeklinde bulunur. Beyin yardımıyla insan vücudunda; Duyu organlarından gelen uyarılar değerlendirilir. Problem ve olaylar düşünülür, çözülür. Öğrenme faaliyeti ve hafıza olgusu sağlanır. Acıkma, susama, uyku, uyanıklık düzenlenir. Kan basıncı ve vücut sıcaklığı düzenlenir. Hormonların salgılanma zamanı belirlenir. Beyincik: Yapısı beyne benzer ve küçüktür. İki yarım küreden oluşur. Kafatasının arka alt tarafında bulunur. Beyin, iç kulak ve iskelet kaslarıyla bağlantılıdır. Beyincik yardımıyla insan vücudunda; Kol ve bacaklardaki kasların birbiriyle uyumlu çalışması sağlanır. Kol ve bacaklardaki kasların çalışma derecesi düzenlenir. Aktif hareketin dengeli olması sağlanır. Omurilik soğanı: Yüzeyi düz olup soğana benzer bir şekle sahiptir. Boynun üst kısmında bulunur. İstem dışı çalışan iç organları yönetir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Omurilik soğanı yardımıyla insan vücudunda; Solunum sisteminin çalışması düzenlenir. Dolaşım sisteminin çalışması düzenlenir. Boşaltım sisteminin çalışması düzenlenir. Sindirim sisteminin çalışması düzenlenir. Omurilik: Sırtdaki omurga içerisinde bulunur. Yüzeyi düz olup sinir kordonunundan oluşur. Kafatası organları ile vücut organları arasındaki bağlantıyı sağlar. Omurilik yardımıyla insan vücudunda; Beyinle organlar arasında bilgi iletimi sağlanır. Refkles davranışlarının oluşması düzenlenir. Sinir sistemi, merkezi ve çevresel olmak üzere iki kısımdır Refleks: Vücuda yapılan ani ve güçlü etkilere karşı vücudun aynı şekilde tepki göstermesidir. İstemsiz olarak yapılır. Vücudu koruyucu özelliğe sahiptir. Kazanılma şekline göre doğuştan ve sonradan kazanılan olmak üzere iki çeşidi bulunur. Doğuştan kazanılan (kalıtsal) refleks: Genlerle ilgili olup nesilden nesile aktarılır. Her insanda aynı şekilde bulunur. Doğan çocuğun emme hareketi İğne batan parmağın çekilmesi Gürültülü sesten ürkme Göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi Sonradan kazanılan (şartlı) refleks: Doğumdan sonra deneyimlerle ve öğrenme sonucu kazanılır. Nesilden nesile aktarılmaz. Limon görünce ağzının sulanması Örgü örme, dans etme, yüzme davranışları Bisiklet ve araba sürme davranışları Çevresel Sinir Sistemi Vücudu ağaç kökü şeklinde saran sinir liflerinden oluşur. Merkezi sinir sistemi ve vücut organları arasındaki sinirsel iletimi sağlar. Sinir dokusunu oluşturun hücrelere nöron denir. Milyarlarca nöron insan vücudunu ağ gibi sararak yönetimi sağlarlar. Nöronlar görevleri için aşırı farklılaşmış olup bölünme yetenekleri yoktur. Çalışmaları sırasında bol miktarda enerji harcarlar. Nöronların şekilleri benzer farklı kısımlardan oluşurlar: Dendrit: Kısa ve çok sayıda olan uzantılardır. Çevreden aldıkları uyarıları aksona taşırlar. Akson: Uzun ve bir tanedir. Dendritten aldığı uyarıları hedefi olan organa doğru taşır. Gövde: Nöronun çekirdek ve organellerinin bulunduğu sitoplazma kısmıdır. Hücredeki hayatsal olayları gerçekleştirir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Miyelin kılıf, bazı nöronlarda, aksonların çevresiyle yalıtımını sağlayarak uyartıların daha hızlı taşınmasını sağlar. Uyarı, nöronları etkileyen çevresel değişmelerdir. Uyartılar (impuls) etkisiyle nöronlarda oluşan elektiriksel ve kimyasal değişmelerdir. İnsan vücudunda görev ve taşınan bilginin farklılığına göre üç çeşit sinir hücresi kullanılır. Duyu nöronu: Uyarıları duyu organlarından merkezi sinir sistemine taşır. Motor nöron: Merkezi sinir sisteminden organlara doğru emir taşır. Ara nöron: Merkezi sinir sistemini oluşturur. Uyarı ve emirler sinirler üzerinde uyartılar şeklinde taşınırlar. Taşınma hızları sabit olup oluşma miktarları değişebilir. Uyartılar nöronlar üzerinde iyonlar yardımıyla elektriksel, nöronlar arasında hormonlar yardımıyla ise kimyasal olarak taşınır. Nöronlar birbirine bağlandığı bölgelere sinaps denir. Sinapslar bir nöronun aksonuyla diğerinin dendriti arasında kurulur. Uyartılar sinapslar üzerinde salgılanan özel hormonlarla taşınır. Böylece uyartının hangi yolu takip ederek hangi organa ulaşacağı belirlenir. DOLAŞIM SİSTEMİ Dolaşım sistemi kalp, damar ve kan dokusundan oluşur. Bütün organ ve sistemler arasında madde iletimini sağlayan yapılara dolaşım sistemi denir. Dolaşım sistemini kalp, damarlar ve kan dokusu oluşturur. Dolaşım sistemi besin, gaz, hormon, artık, antikor gibi maddeleri ilgili hücrelere taşır. Kalp, göğüs boşluğunda bulunan çizgili kaslardan oluşmuş bir organdır. İstemsiz, hızlı, güçlü ve uzun süreli olarak çalışır. Böylece kan sıvısının damarlarda akmasını sağlar. Kalp, kulakçık ve karıncık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Kulakçık: Kan sıvısını kalbe doğru çeken kısmıdır. Sol kısmı vücut toplar damarına, sağ kısmı akciğer toplar damarına bağlıdır. Karıncık: Kan sıvısını organlara doğru pompalayan kısımdır. Sol kısmı vücut atar damarıyla, sağ kısmı akciğer atardamarıyla bağlantılıdır. Kalbin sağ tarafında kirli kan (CO2 oranı fazla) ve sol tarafında da temiz kan (O2 oranı fazla) bulunur. Kalbin çevresinde koruyucu olan perikard adlı kaygan zar bulunur. Bu zar kalbi dış etkilerden korur. Kalp üzerinde bulunan damarlara koroner damarlar denir. Bu damarlar kalbin hızlı bir şekilde beslenmesini sağlar. Kalbin çalışması sırasında damarlarda oluşturduğu sarsıntılara nabız denir. Kanın damarlarda akarken oluşturduğu basınca tansiyon denir. Nabız ve tansiyon arttığında damarlardaki kanın akış hızıda artar. Kalpten çıkan kirli ve temiz kanın dolaşma mesafesi ve özelliğine göre iki çeşit dolaşım kullanılır. Küçük kan dolaşımı: Kalpten çıkan kirli kanın akciğerlerde temizlenmesini sağlar. Kalbin sağ karıncığından başlar ve sol kulakçığında biter. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Büyük kan dolaşımı: Kalpten çıkan temiz kanın vücut organlarına ulaşmasını sağlar. Kalbin sol karıncığından başlayıp sağ kulakçığında biter. Kalp, kulakcık ve karıncık olarak iki kısımdır. Kalp, her insanın yumruğu büyüklüğünde bir pompadır. Vücutta bulunan en güçlü kas, kalp kasıdır. Kalp dakikada 60-180 arasında kasılır. Normali ise 60-80 arasıdır. Kalp iki kulakçık ve iki karıncıktan oluşur. Karıncıklarla kulakçıklar arasında tek yöne geçişe izin veren kalp kapakçıkları yer alır. Kalp göğsün 1/3 alt kısmında, göğüs kemiğinin hemen solundadır. Şekil 1.8. Dolaşım sistemi Alt toplar damarı, akciğerlerden sol kulakçığa dökülür. Kulakçıklar, akciğerden ve vücuttan gelen kanı toplayan bölgeler olarak görev yaparlar. Sağ karıncıkta bulunan kan, akciğer atardamarları ile akciğerlere iletilir. Aort adı verilen ana atardamar, sol karıncıktan çıkarak oksijence zengin kanın bütün vücuda dağılmasını sağlar. Kalp atardamarlarına kalbin atımı, nabız şeklinde iletilmektedir. Dikkatle dinlenecek olursa çok düzgün bir şekilde olduğu fark edilir. Kalbin kulakçık ve karıncıkları art arda ritimsel olarak kasılıp gevşerler. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer ve kan sıvısı kulakçıktan karıncığa doğru akar. Karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer ve kan sıvısı organlara doğru pompalanır. Kalbin kulakçık ve karıncıklarının kasılması dakikada ortalama olarak 70 – 80 kez gerçekleşir. Kasılma hızı hormon ve sinirler etkisiyle artırılıp azaltılabilir. Kan damarları, atardamar ve toplardamar olarak iki gruba ayrılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Atardamarlar kanı kalpten uzaklaştıran, toplardamarlar kanı kalbe getiren damarlardır. Kan kılcal damarlar içerisinde ilerlerken bir kısım kan sıvı dokularına sızar. Bu sıvıya akkan (lenf) adı verilir. Akkan damarları ile de toplanır. Akkan damarları boyunca akkan düğümleri yer alır. Bunlar içerisinde lenfosit denilen akkan hücrelerini yaparlar. Kan, karıncıklardan büyük bir basınçla çıkar. Atardamar duvarında bu basıncın yaptığı etki kan basıncı olarak bilinir. Kanın kalpten çıkarak akciğerlere gidip oksijence zenginleştikten sonra kalbe dönmesine küçük kan dolaşımı denir. Akciğerlerden dönen oksijence zengin kanın, vücuda yayıldıktan sonra tekrar geri dönmesine ise büyük kan dolaşımı denir. Besinlerle alınan temel maddeler ve solunumla alınan oksijen hücre düzeyine kadar kan sayesinde iletilir. Hücre ve dokulardaki artıklar da kanla uzaklaşırlar. Kan iç ortamı dengede tutar. Vücut ısısının düzenlenmesinde görev yapar. Bir milimetreküpte 6000-10.000 adet akyuvar bulunur. Kan içerisinde en bol bulunan hücreler alyuvarlardır. Bir milimetreküp içerisinde 4,5 milyon alyuvar bulunur. Kana ve alyuvarlara kırmızı rengini veren hemoglobinlerdir. Hemoglobin akciğerlerden alınan oksijenin hücrelere, hücrelerden alınan karbondioksitin akciğerlere iletilmesini sağlar. Eğer kanda hemoglobin yetersiz ise anemi (kansızlık) denen durum meydana gelir. Kanda bulunan ikinci hücre grubu akyuvarlardır. Vücudun savunmasıyla ilgili hücrelerdir. Bir milimetreküp kanda 6000-10000 arasında akyuvar vardır. Bunlar vücuda giren bakterilerle savaşırlar. Kanda bulunan trombositler kanın pıhtılaşmasında görev yaparlar. Kanın sıvı kısmına plazma adı verilir. İçerisinde kan sıvısının dolaştığı boru şeklindeki yapılara damar denir. Özellik ve görevine göre 3 çeşidi bulunur. Atar damarlar: Kalpten organlara kan götüren damarlardır. Vücut ve organ atar damarlarında temiz kan, akciğer atar damarında kirli kan bulunur. Yapısında kalın düz kas tabakası bulunur. Kan basıncı ve akış hızı yüksektir. Toplar damarlar: Organlardan kalbe kan getiren damarlardır. Organ toplar damarlarında kirli kan, akciğer toplar damarında temiz kan bulunur. Yapısında ince düz kas tabakası bulunur. Kan basıncı ve akşı hızı düşüktür. Kılcal damarlar: Atar damarlar ile toplar damarlar arasında bulunur. Kanın atar damardan toplar damara geçmesini sağlar. Yapısında kas dokusu bulunmaz. Kan basıncı normal ve kanın akış hızı en düşüktür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Şekil 1.9. Kanın yapısı Kan sıvısı, başlı başına bir doku olup, sıvı ve akıcıdır. Su oranı çok yüksektir. Yapısında hücrelerin ihtiyacı olan maddelerle, metobolizma sonucu oluşan zararlı maddeler bulunur. Kan sıvısında; su, mineral, oksijen, karbondioksit ve kan hücreleri bulunur. Kanın yapısında özel görevler yapan kan hücreleri taşınır. Alyuvarlar: Kırmızı renkli ve kanda en fazla bulunan hücrelerdir. Oksijen ve karbondioksitin taşınmasında görev yapar. Akyuvarlar: Beyaz renkli ve kanda en az bulunan hücrelerdir. Mikropların yok edilerek bağışıklığın sağlanmasında görev yapar. Kan pulcukları: Hücre parçaları olup üzerinde pıhtılaşma proteinlerini taşır. Kesilen ve zedelenen damarların onarılmasında görev yaparlar. İnsan kanı A, B, AB ve O olmak üzere dört ayrı guruba ayrılır. İnsanların % 85’inde Rh faktörü denilen özel bir protein bulunur. Bu proteinin bulunduğu kan Rh (+), bulunmadığı kan da Rh (-) olarak adlandırılır. Kan gruplarının oluşumunda alyuvarlar üzerindeki özel protein çeşitleri ve kandaki antikor çeşitleri etkili olur. Alyuvarlar üzerinde A, B ve Rh tipinde 3 çeşit proteinin bulunma durumuna göre farklı kan grupları oluşur. Alyuvar üzerinde; A proteinleri varsa — A grubu, B proteinleri varsa — B grubu, A, B proteinleri varsa — AB grubu, A, B, AB ve O olmak üzere dört kan grubu vardır. A, B proteinleri yoksa — O grubu, Rh proteinleri varsa — Rh+ grubu, Rh proteinleri yoksa — Rh– grubu. Ayrıca, kan sıvısında yabancı proteinleri çökelten özel antikorlar bulunur. Bunlar A antikoru, B antikoru ve Rh antikorudur. A grubunda – B antikoru, B grubunda – A antikoru, 0 grubunda – A, B antikoru, Rh– grubunda – Rh antikoru bulunur. Yaralanma, ameliyat, hastalanma durumlarında vücuttaki kan sıvısı yeterli olmadığı için vericiden kan nakli yapılır. İki çeşidi kullanılır. İdeal Kan Nakll: Herkesin kendi grubundan kan alıp vermesidir. A « A, B « B, AB « AB, O « O, Rh+ « Rh+, Rh– « Rh– şeklinde yapılır. Zorunlu Kan Nakli: Kendi grubundan kan bulunmadığı zamanlarda yapılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi SİNDİRİM SİSTEMİ İnsan vücudu devamlı enerji tüketir. Tüketilen bu enerji yiyecek ve içeceklerden sağlanır. Alınan besinlerin vücutta bir dizi işleme tabi tutularak enerji hammaddesi ve yapı taşı öğelerine ayrılması ve daha sonra da kana geçmesine sindirim denir. Sindirim sistemini oluşturan başlıca bölümler aşağıda belirtilmiştir. Ağız ve dişler: Sindirim sisteminin başlangıç yeridir. Ağzın içindeki dil aynı zamanda tat alma organıdır. Konuşma da onun yardımıyla sağlanır. Alınan besin maddeleri, ağız içinde dişlerin yardımıyla parçalanır ve öğütülür. Bu parçalanma işlemine tükürük bezlerinden salgılanan salgılar ve sindirim enzimleri yardım eder. Yutak: Ağızda parçalanan ve öğütülen besin maddeleri yutkunma hareketi ile yutağa gelir. Yutak bir boşluktur. Bu boşluk iki yere açılır. Birincisi soluk borusu, ikincisi ise yemek borusudur. Yenen besin maddeleri yutağa geldiğinde soluk borusuna açılan yol kapanır, besinler doğrudan yemek borusuna geçerler. Yemek borusu: Yaklaşık 20-25 cm uzunluğundadır. Besinler buradan geçerek mideye giderler. Mide: Karın boşluğunun sol tarafında bulunur. Midenin içi, mide suyu denilen salgılar çıkaran bezlerle doludur. Bu salgıların en önemli görevi yenen besinlerin sindirilmesini kolaylaştırmaktır. İncebağırsak: 7-8 m uzunluğunda 3-5 cm genişliğindedir. Mideden sonra başlar. Mide ile birleşim yerinde 12 parmak bağırsağı vardır. Sindirim burada devam eder. İnce ve kalın bağırsaklarının birleştiği yerde kör bağırsak bulunur (iltihaplanmaları sonucu apandisit meydana gelir). Kalınbağırsaklar: 1,5-2 m uzunluğunda ve 3-5 cm genişliğindedir. İnce bağırsakta emilmeyen besin maddeleri burada sindirime uğrar. Geri kalanlar dışkı olarak bu bağırsaktan anüs (makat) yoluyla dışarı atılır. Pankreas: Yaklaşık 60-90 gr ağırlığında bir salgı bezidir. Çıkardığı salgı ile sindirim sisteminde ve vücut şekerinin düzenlenmesinde önemli görev yapar. Karaciğer: 1,5-2 kg ağırlığında, karın boşluğunun sağ tarafında bulunan bir organdır. 2 parçadan meydana gelir. Bir de safra kesesi vardır. Karaciğer, kan yapma, kan depolama, yağ ve proteinleri depolama, safra üretme, şeker miktarını düzenleme gibi 200’ün üzerinde görevi vardır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Yenilenlerin enerjiye dönüştürlesi sindirim sistemi vasısatıyladır. Şekil 1.10. Sindirim sistemi Ağızda çiğneme, sindirimin en önemli aşamalarından biridir. Etkin bir şekilde besinlerin çiğnenmesi bir çok sindirim sistem rahatsızlığının ortadan kalkmasını sağlar. Çiğneme ile besinler küçük parçalara ayrılırlar ve midede işlenecek hâle gelirler. Ağızda tükürük içerisinde bulunan bazı enzimler nişastanın bir miktar sindirimine yardımcı olur. Midede bulunan hidroklorik asit birçok mineral tuzunun çözünmesini sağlarken, pepsin denilen protein parçalayıcı enzimler ise protein moleküllerini daha alt birimlerde parçalanmasını sağlar. İnce ve kalın bağırsaklarda daha ileri düzeyde sindirim yapabilecek salgılar bulunur. Safra yağların sindirilir hâle gelmesini sağlar. BOŞALTIM SİSTEMİ Besin maddelerinin hücrelerdeki metabolik olaylarda kullanılması sonucu oluşan ürünlere artık denir. Vücuttaki suyun fazlası, tuzun fazlası, minerallerin fazlası, vitaminlerin fazlası, asitler, gazlar, amonyak, üre ve ürik asitler, ilaçlar artık özelliğinde olup hormonal düzenleme sonucunda boşaltımla dışarı atılabilir. Artıklar dolaşım sıvısı olan kanda bulunur. Kan boşaltım sistemi organlarında süzülerek artıkları ayıklanır. Boşaltım sistemi farklı organlardan oluşur. Böbrek atar damarı: Yapısında bol artık bulunan kirlenmiş kanı organlardan böbreğe doğru getirir. Böbrek toplar damarı: Böbrekte temizlenmiş olan kanı kalbe doğru taşır. Böbrek: Kanı süzerek artıkları ayıklar ve sulandırarak idrarı oluşturur. Kanın bileşimini belirli sınırlar içerisinde düzenler. İdrar kanalı: Artıklı sıvıyı (idrar) idrar kesesine taşır. İdrar kesesi (Mesane): Gün boyu oluşan idrarı depolayarak belli zamanlarda dışarıya atar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Böbrek, boyuna kesildiğinde üç kısımdan oluştuğu görülür. Dış kısmında kabuk, iç kısmında havuzcuk bulunur. Şekil 1.11. Boşaltım sistemi Bundan başka deri, akciğer ve karaciğer boşaltım yapılmasına yardımcı olur. Deri terleyerek, akciğer solunum yaparak ve karaciğer zehirli maddeleri etkisiz hale getirerek boşaltıma yardımcı olur. Ödev Böbrek, kabuk, öz ve havuzcuktan oluşur. Kabuk kısmı: Kanın süzülmesini sağlayarak artıkların kan sıvısından ayrılmasını sağlar. Öz kısmı: Süzüntüde bulunan yararlı maddelerin tekrar kana geri alınmasını sağlar. Havuzcuk: Artıkların toplandığı idrarın oluştuğu kısımdır. •Sindirim sistemi ile boşaltım sistemi arasındaki ilişkiyi araştırınız. •Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 Özet İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi •İnsan vücudunun anatomik ve fizyolojik yapısı çeşitli sistemlerden oluşmuştur. İnsan vücudu yapı ve çalışma bakımından oldukça karmaşıktır. Tüm inceliği ve özellikleri ile insan vücudunun yapısını anatomi, işleyiş ilkelerini ise fizyoloji ve tıp bilim dalı inceler. •Anatomi, Yunancadan gelen ve keserek ayırma, parçalama anlamında bir terimdir. Anatomi geniş anlamda vücudun normal şeklini, yapısını; vücudu oluşturan organları ve bu organlar arasındaki yapısal, görevsel ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. •Vücud, fiziksel ve kimyasal yapılardan oluşan bir sistemler bütünüdür. Vücut, insan sağlığının maddesel parçasıdır; insan varlığının korunması ve soyun sürekliliği için birbiriyle uyumlu bir biçimde çalışan öğelerden oluşmuştur. •İnsan vücudundaki temel sistemler; hareket, sinir, solunum, dolaşım ve sindirim sistemleri olarak sıralanabilir. Bu sistemler duygu, hareket ve beslenme gereksinimlerini yerine getirirler. İnsan vücudunun olağan büyüme ve gelişmesi sistemlerin ve sistemleri oluşturan her organın görevini yerine getirmesine bağlıdır. •Vücut yapısında farklılık yaratan faktörler: yaş, ırk, cinsiyet, genetik ve çevresel faktörler olarak sayılabilir. Bu unsurlar içinde anatomik yapıyı farklı kılan ilk iki özellik yaş ve cinsiyettir. •Anatomik yapıda cinsiyet arasındaki en belirgin özellik, üreme organlarının tamamen farklı olmasıdır. Yaş faktörünün aynı olduğu var sayıldığında her toplum için ortak olan ancak kişiden kişiye değişebilen bir özellik de boy, vücut ağırlığı, vücut kitlesi, merkezi sinir sisteminin toplam kitlesi gibi kriterlerin erkeklerde daha yüksek değerlerde olmasıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Sağ akciğer kaç parçadan oluşur? a) 1 Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. b) 2 c) 3 d) 4 e) 5 2. Erişkin bir insanda bulunan kemik sayısı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? a) 95 b) 105 c) 155 d) 205 e) 255 3. Kemikler dış görünüş itibarıyla kaç kısma ayrılır? a) 3 b) 4 c) 5 d) 6 e) 10 4. Boyu eninden uzun olan kemekler aşağıdakilerden hangisidir? a) Yassı kemik b) Uzun kemik c) Düzensiz şekilli kemik d) Kısa kemik e) Boylu kemik 5. Omurgada yer alıp, kısıtlı ve dar açıda hareket etmemizi sağlayan eklemlere ne ad verilir? a) Oynamaz eklemler b) Oynar eklemler c) Oynak eklemler d) Omurga kemiği e) Yarı oynar eklemler Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi 6. Kazanılma şekline göre kaç çeşit refleks bulunur? a) 2 b) 3 c) 4 d) 5 e) 6 7. Vücutta, görev ve taşınan bilgiye göre kaç çeşit sinir hücresi bulunur? a) 2 b) 3 c) 4 d) 5 e) 6 8. Kalp, dakikada kaç kez kasılır? a) 10-60 b) 100-190 c) 30-300 d) 60-180 e) 120-360 9. Bir milmetreküp kanda kaç tane akyuvar yaratılmıştır? a) 60.000.000-100.000.000.000.000 b) 16000-30000 c) 6000-10000 d) 600-1000 e) 60-100 10.Atar damar ile toplardamarlar arasında bulunan, yapısında kas dokusu bulunmayan damar aşağıdakilerden hangisidir? a) Ara damar b) Bağlantı damarı c) Yapısal damar d) Dokusal damar e) Kılcal damar Cevap Anahtarı 1.C,2.D,3.A,4.B,5.E,6.A,7.B,8.D,9.C,10.E Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Alexander, D. C., The Practice and Management of Industrial Egonomics, Prentice Hall Inc., 1986. Bailey, R.W., Human Performance Engineering, Prentice Hall, 2006 Bridger, R. S., Introduction to Ergonomics, McGraw-Hill, 2009. Brüel&Kjaer, Environmental Noise, Brüel&Kjær Sound & Vibration Measurement A/S., 2001. Chaffin D., Anderson G., Occupational Biomechanics, New York: John Wiley&Sons 2004. Chapanis, A., Introduction To Human Factors Considerations in System Design, (Eds. M. Mitchell, P. Van Balen, K. Moe), NASA Pub., Washington, USA, 1976. Charles, A., Ergonomics and Safety in Hand Tool Design, Lewis Publishers, 2009. Corlett, E. N., Clark, T. S., The Ergonomics of Workspaces and Machines-A Design Manual, Taylor and Francis, Bristol, 20055. Corlett, E., Wilson, J., Manenica, I., , The Ergonomics of Working Postures, Taylor & Francis, 2006. Cushman, H., Nielson, S., Weim, W., 1983, Ergonomic Design for People at Work Vol. 1, Kodak Human Factor, USA, 2003. Das, B., Sengupta, Arijit K., Industrial Workstation Design: A Systematic Ergonomics Approach, Applied Ergonomics, Vol 27 (3), Elsevier Science, 1996. Dizdar,. E. N., Taşıt Ergonomisi, Z.K.Ü., Karabük Teknik Eğitim Fakültesi (Ders Notları), Karabük, Eylül, 2002. Dizdar, E. N., Antropometrik Optimizasyon, Z.K.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü (Ders Notları), Karabük, Şubat, 2003. Dizdar, E. N., Ergonomik İş İstasyonu Tasarımında İlk Adım: Antropometri, Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, (14) s. 38-44, Haziran, 2003. Dizdar, E. N., İş Güvenliği, ZKÜ, Karabük TEF (Lisans Ders Kitabı), Alver Matbaası, Ankara, Ekim, 2000. Dizdar, E. N., İş Güvenliği, Murathan Yayınevi, (4. Baskı), 2008. Dizdar, E. N., Üretim Sistemlerinde Olası İş Kazaları İçin Bir Erken Uyarı Modeli, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği (Doktora Tezi), Ankara, 1998. Dul, J., Weerdmeester B. A., Ergonomics For Beginners: A Quick Reference Guide, Taylor & Francis; 2nd Ed., 2001. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Eastman Kodak Company, Ergonomic Design for People at Work, Vol. 2, Van Nostrand Reinhold, New York, 1986. Fraser, T. M., Introduction to Industrial Ergonomics, Wall & Emerson, 1996. Helander M. G, Landauer T. K., Prabhu P.V. (Ed), Handbook Of Human-Computer Interaction, North-Holland, 1997 Helander, M. G., The Human Factors Profession, Handbook of Human Factors and Ergonomics, (Ed. Salvendy G.) pp. 3-16, John Wiley&Sons Ltd., 1997. Helander, M., A Guide to the Ergonomics of Manufacturing, Taylor & Francis, 1997. Helander, M., Design For Manufacturability : A Systems Approach To Concurrent Engineering, Taylor & Francis, 2002 ILO, Ergonomic Checkpoints, Geneva, 1996. James, H., The Dictionary for Human Factors/Ergonomics, CRC, 1992. Karwowski, W, Marras, S. W., The Occupational Ergonomics Handbook, C R C Press, 2008 Karwowski, W., International Encylopedia of Ergonomics and Human Factors, Taylor & Francis, 2001. Kaya, M. D., Ergonomi: Antropometrik Verilerin Güncellenmesi Üzerine Bir Araştırma, Detay Yayıncılık, 2010. Kroemer, K. H. E., Kraemer A., Office Ergonomics, Taylor & Francis; 2nd Ed., 2001. Kroemer, K. H. E., Kroemer H. B., Kroemer – Elbet K. E., Ergonomics – How to Design for Ease and Efficiency, (2nd Edition), Prantice Hall, New Jersey, 2001. Lee, G. C., Advances in Occupational Ergonomics and Safety, IOS Press, 1999. Lehto, M.R., Buck, J. R., Introduction To Human Factors And Ergonomics For Engineers, (Ed: Salvendy, G.), Taylor & Francis, 2008. Marley, F., Applied Occupational Ergonomics : A Textbook, Kendall/Hunt Publishing Company, 2008 Mccormick, Ernest J., Senders, Mark S., Human Factors in Engineering and Design, 5th Edition, Mcgraw- Hill International, 2008. Mital, A., Advances in Industrial Ergonomics and Safety, Taylor & Francis, 2009. Nebhard, D., A., Workplace Cross Trainigng, CRC Press, Taylor & Francis, Group 2007. Neumann, W. P., (Ed), Inventory of Human Factors Tools and Methods: A WorkSystem Design Perspective, Ryerson University, 2007 Niebel, B., Freivalds, A., Methods, Standars and Work Design, Mcgraw Hill, 2003 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23 İnsan Vücudunun Anatomi ve Fizyolojisi Oborne, D., Ergonomics at Work: Human Factors in Design and Development, 3rd Edition, John Wiley&Sons Ltd., 1995. OSHA, Easy Ergonomics, A Practical Approach for Improving the Workplace, (Education and Training Unit, Cal/OSHA Consultation Service, California Department of Industrial Relations), 1999 Pheasant S., Ergonomics, Work and Health, Mac Millian Press, Australia,2001. Pheasant, S., Bodyspace: Anthropometry, Ergonomics And Design Of Work, Prentice Hall, 2002 Phillips, C. A., Human Factors Engineering, John Wiley & Sons. 1999. Pulat, M. B., Fundamentals of Industrial Ergonomics, Waveland Press, 1997. Sabancı, A., 1999, Ergonomi, Baki Kitapevi, Adana, 1999. Salvendy, G., Handbook of Human Factors and Ergonomics, 2nd Edition, John Wiley&Sons Ltd., 1997. Salvendy, G., Handbook of Industrial Engineering, 2nd Ed., John Wiley & Sons, Inc., 1991. Salvendy, G., Karwowski, W., Design of Work and Development of Personnel in Advanced Manufacturing, John Wiley&Sons, 1994. Sanders, M. S., McCormick, E., Human Factors in Engineering and Design, McGraw-Hill Inc., Seventh Edition, Singapore, 1993. Şimşek, M., 1994, Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994. Stelmach, G., (Ed)., Human Factors, Kees Michielsen of North-Holland, 2000. Tayyari, F., Smith, J. L., Occuparional Ergonomics Principles and Application, Chapman & Hall, First Ed., London, 1997. Uslu, B. A., Ergonomi, Atılım Üniversitesi Yayınları, No: 5, Ankara, 2001. Virginia Tech, Workplace Ergonomics Program, Virginia Politechnic Istitue and State University, Environmental, Health And Safety Services, 2001. Wickens, D. C., Gordon, S., Liu, Y., An Introduction To Human Factors Engineering, Prentice Hall, 2007 Zandin, K B., Maynard, H. B., Maynard's Industrial Engineering Handbook, Mcgraw-Hill, 2001. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24