ÇEVRE VE ORMAN BAKANI PROF. DR. VEYSEL EROĞLU’NUN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDAKİ HİTAPLARI 11 KASIM 2010 - NEW YORK Sayın Büyükelçiler, Değerli Katılımcılar, Öncelikle hepinize hoş geldiniz demek istiyor ve gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Bu yararlı toplantıyı düzenlemesinden dolayı çok değerli Büyükelçi Ertuğrul Apakan’a da teşekkür ederim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki görüşlerini sizlerle paylaşmayı ve bu hususta görüş alış verişinde bulunmayı arzu ediyorum. İklim değişikliği, günümüzde karşı karşıya olduğumuz büyük, karmaşık ve kritik bir konudur. İklim değişikliği, sadece çevresel veya ekolojik bir mes’ele değildir. Aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayla yakından ilgilidir. Bu çerçevede, iklim değişikliği ile mücadele, kalkınmada ve üretimde bir anlayış ve vizyon değişikliğini gerektirmektedir. Diğer yandan, iklim değişikliği sadece ulusal bir mes’ele olmayıp, bütün dünyayı tehdit eder boyuttadır. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile mücadele uzun dönemli bir uluslararası işbirliğini ve güçlü bir dayanışmayı zorunlu kılmaktadır. Hepimizin bildiği gibi, küresel ısınmayla mücadelenin temel iki veçhesi sera gazı salımlarının azaltılması ve karbon yutak alanlarının artırılmasıdır. Sayın Büyükelçiler, Değerli Katılımcılar, AB’ye katılım müzakerelerini sürdüren ve bir G20 üyesi olan Türkiye, iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik küresel çabalara katkı sağlamakta kararlıdır. Bu konuda en üst düzeyde siyasi irade mevcuttur. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız konuya özel ilgi göstermektedir. Kopenhag Konferansı’nda olduğu gibi, Cancun Toplantısı’na da Devlet Başkanı düzeyinde katilim sağlanacaktır. Bu doğrultuda, ülkemizde iklim değişikliği konusunda ciddi bir hareketlenme göze çarpmaktadır. Ülkemizin Kyoto Protokolü’ne taraf olması bunda önemli bir rol oynamıştır. Diğer taraftan, AB ile çevre alanında uyum çalışmalarımız devam etmektedir. İklim değişikliği konusu Parlamentomuzun gündemindedir. Bu hususta kurulan özel bir komisyon tarafından hazırlanan bir rapor kabul edilmiştir. 1 Karar alma sürecini hızlandırmak ve ilgili tarafların küresel ısınmayla mücadele surecine daha etkin katılımını sağlamak maksadıyla, Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla, başkanlığımdaki İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulunu oluşturduk. Politikalarımızı tespit ederken bütün paydaşlarla danışma ve işbirliğine büyük önem atfediyoruz. Bu bağlamda, sivil toplum örgütlerimiz ve özel sektörümüz de ulusal faaliyetlerimizde etkin bir şekilde yer alıyor. Değerli Katılımcılar, Sizlere bu safhada ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede attığı adımları kısaca anlatmak istiyorum. Ulusal stratejimiz ve yakında yürürlüğe girecek olan eylem planımızla, mevcut çalışmalarımızı ilerletmeyi hedefliyoruz. Öncelikle iklim değişikliği ile mücadeleyi kalkınma politikalarımıza entegre etme yolundayız. İlgili kurumlarımızda gerekli yapılanma ve kapasite eksikliklerinin giderilmesi gayesiyle kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Enerji, sanayi, ulaştırma, tarım, ormancılık, atık ve diğer ilgili kapsamlı programları hayata geçiriyoruz. Bütün sektörlerde en iyi teknolojilerin kullanılmasını destekliyoruz. Hidro-elektrik, rüzgar ve jeotermal enerji potansiyelimizi verimli ve orantılı bir biçimde kullanmayı planladık ve yatırımlar yaptık. Sanayi ve konutlarda enerji verimliliğini artırmak ve kömür santrallerimizi rehabilite etmek hususunda kararlı adımlar attık. Mevzuatta düzenlemeleri gerçekleştirdik. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimimizdeki payının 2023 yılına kadar %30’a yükseltilmesini hedefliyoruz. Toplu taşımanın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için kapsamlı yatırımlar yaparken, ulaşımda yakıt kalitesinin artırılması ve biyo yakıt kullanımını teşvik ediyoruz. Atık eylem planı çerçevesinde bertaraf tesislerini hızla kuruyoruz. Geri dönüşüm metotlarını uyguluyoruz. Bunu ülke geneline yaymak için caba sarf ediyoruz. En önemli karbon yutaklarından olan ormanların korunması, artırılması ve iyileştirilmesi gayesiyle kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Ormanları tehdit eden orman yangınları ile mücadelede örnek olacak başarılar elde ederken, geleceğe yönelik planlı çalışmalar ve yatırımlar yapıyoruz. 2008-2012 dönemini kapsayan ağaçlandırma seferberliği çerçevesinde toplam 2,3 milyon hektarlık alanda, 2 milyar dolarlık bir kaynak harcayarak ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmaları yürütüyoruz. Değerli katılımcılar, 2 İklim değişikliği ile mücadele için 2012 sonrası dönemde yeni bir rejime ihtiyaç vardır. Meselenin çözüme kavuşturulması aciliyet arz etmektedir. Aksi takdirde, iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle daha fazla karşı karşıya kalacağız. Dolayısıyla, hepimiz, bu meselenin çözümünde sorumlu bir şekilde davranmalıyız. Bu çerçevede, yeni rejimin ana unsurlarını doğru tespit etmeli ve meselenin köklerine inmeliyiz. Tabiatıyla, müzakerelerde hakim olan anlayış ve atmosferi değiştirmeliyiz. İşbirliği ve dayanışmayı ön plana çıkarmalıyız. Hepimizin bu süreçte ortak çıkarları olduğunu unutmamalıyız. 2012 sonrası iklim değişikliği rejimi adil, dengeli ve herkesi kapsayıcı olmalıdır. Rejimin belirli esneklikleri de sağlaması lazımdır. Adil ve uzun vadeli bir uzlaşmaya ancak böyle varabiliriz. Yeni rejimde, bütün ülkelerin, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesi uyarınca stratejiler geliştirmeleri ve bunları uygulamaları zaruridir. Bununla birlikte, uzun dönemli sera gazı azaltım veya sınırlandırma faaliyetleri ulusal ve bölgesel düzeydeki ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarıyla birlikte düşünülmelidir. Tarihi sorumlulukları bağlamında, gelişmiş ülkeler gerek salim azaltımı gerek finansman ve teknoloji desteği hususlarında öne çıkarak, cesaret verici adımlar atmalıdır. Uluslararası sistem güçlendirilmeli ve yeni bir perspektif ortaya konulmalıdır. Türkiye yeni işbirliği modellerine katkıda bulunmaya hazırdır. Hukuki bağlayıcılığa sahip bir anlaşmaya varılmasını biz de istiyoruz. Tabiatıyla bu zorlu bir müzakere sürecini beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan, Türkiye olarak Sözleşme altındaki ülke gruplandırmasının bugünkü gerçekleri yansıttığını söylemek de zordur. Biz bu hususun yeniden değerlendirilmesinden yanayız. Bu görüşlerimizi Cancun’da da gündeme getirmeyi öngörüyoruz. Değerli Katılımcılar, Cancun’da müzakerelerde belirli bir ilerleme sağlanması ve dünya kamuoyuna olumlu yönde bir mesaj verilebilmesini bekliyoruz. Konferansta birçok karar tasarısının görüşülmesi ve karara bağlanması öngörülüyor. Türkiye’de Konferansa bir karar tasarısı sunmuştur. Bu hususta sizlerle istişarelerde bulunmak istiyorum. Marakeş’te yapılan Sözleşme’nin 7. Taraflar Konferansı’nda özel şartları kabul edilen ülkemiz, Ek-II listesinden de çıkarılmıştır. Böylece, Türkiye EK-I içinde özel bir konuma sahip olmuştur. Bu gelişmeye paralel olarak Türkiye Sözleşme’ye taraf olmuştur. 3 Ülkemizin özel şartları hususunu biraz açmak istiyorum. Türkiye OECD üyesi olması dolayısıyla Ek-I listesinde konumlandırılmıştır. Tarihsel süreçteki toplam emisyon yüküne katkısı bakımından ülkemiz, bu listedeki diğer ülkelerden çok daha az sorumluluğa sahiptir. Nitekim, küresel sera gazı salımındaki tarihi payı binde dörttür. Türkiye’nin kişi başı sera gazi emisyonları OECD ortalamasının takriben üçte biri, AB ortalamasının ise yarısı kadardır. Hatta dünya ortalamasının da altındadır. Türkiye, 2000’li yıllarda hızlı ve istikrarlı bir büyüme sureci içine girmiştir. Bu da beraberinde ciddi bir enerji talebini getirmektedir. Elektrik talep artışımız yılda %7 civarındadır. Türkiye’nin toplam emisyonları içinde enerji sektörünün payı %76’dır. Ancak, ülkemizde kişi başına yıllık elektrik sarfiyatı henüz 2500 kW/saattir. Halbuki bu rakam AB ülkelerinde 6000 ila 8000, ABD ve Kanada da ise 10000 ila 12000 kW/saattir. Gelişmemize paralel olarak enerji talebimizdeki artışın devam ermesi tabiidir. Dolayısıyla, ülkemizin, önümüzdeki yıllarda salımlarını belirli bir yıl baz alınarak azaltması gerçekçi değildir. Hedefimiz “business as usual” senaryosu üzerinden belirli bir oranda salim azaltımına gitmektir. Tabiatıyla, bu oranın belirlenmesinde sinirli finansal ve teknolojik imkânlarımız ile kurumsal ve teknik kapasitemiz rol oynayacaktır. Bizim istediğimiz, bize benzer ülkelerle benzer imkânlardan yararlanabilmektir. Daha öncede ifade ettiğim üzere, bu görüşlerimizi Cancun’da gündeme getirmeyi öngörüyoruz. Ben, davetimizi kabul ederek teşriflerinizden dolayı sizlere tekrar gönülden teşekkür ediyor, daha güzel bir dünya dileğiyle saygılarımı sunuyorum. 4