Mehmet Kemal BALADIN 9A-343 M. Ö. 200 yıllarında Fırat nehri kıyılarındaki Babil şehrinde yaşayan Sâmi asıllı halkıdır. Babilliler, çeşitli sülâlelerin idaresi altında Mezopotamya'nın bu bölgesinde egemen olmuşlardır. Kaynaklara göre Babil'de 31 kral sülâlesi gelmiştir. Bunlardan en önemlileri, içinde Hamurabi'nin bulunduğu sülâle ile, Kas hanedanı denilen III. Babil sülâlesi ve Yeni Babil sülâlesidir. Kesik çizgilerle belirtilen alan Babil’in harita üzerindeki yerleşimini göstermektedir Birinci Babil sülâlesinin kurduğu birinci Babil devleti, M.Ö. 2105 - 1806 yıllarında Babil ve çevresinde egemen olmuştur. Sülâlenin kurucusu Samu Abum (Zin Mobolit) dur. En kudretli hükümdarı Hammurabi'dir. Altıncı hükümdar olan Hammurabi zamanında Birinci Babil devleti çok kuvvetlenmiş ve en parlak zamanlarını yaşamıştır. Hammurabi; Kaide şehirlerini, Elâm'ı, kuzeydeki Asur ülkelerini egemenliği altına almış, Mezopotamya'da siyasî bir birlik kurmaya muvaffak olmuştur. Hammurabi, zapt ettiği şehirlere güvendiği valiler yerleştirerek iyi bir idareci olduğunu göstermiş, kurduğu sağlam temellerle Birinci Babil devletinin ölümünden sonra yüz yıl daha devam etmesini sağlamıştır. Hammurabi, aynı zamanda Sümer ve Akad'ların kullandığı töre ve yasaları, eski fermanları toplayarak, zamanının ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş, meydana getirdiği “Hammurabi Kanunları” ile ilk kanun kurucusu olarak ün salmıştır. Hammurabi'nin ölümünden sonra Birinci Babil devleti yavaş yavaş kudretten düşmüş ve 1806 yılında Doğu Anadoludan inen Hitit'lerin akınları altında bu sülâle son bulmuştur. Hititlerin Babil üzerindeki bu egemenliği fazla devam etmemiş, Kaş'ların kurduğu üçüncü Babil sülâlesi Babil’de beş yüzyıldan fazla bir zaman (M.Ö. 1750 - 1174) egemen olmuştur. Ön-Asya tarihinde silik kalan bu sülâle, Asur'luların saldırısı karşısında son bulmuştur. Asur egemenliğinin, Med kralı Keyakir tarafından ortadan kaldırılması üzerine Babil valisi Nabupolassar (Nabu apal-sur) tarafından M.Ö. 612 yılında Yeni Bâbil sülâlesi kurulmuştur. Bu sülâlenin kurduğu Yeni Babil devleti kısa zamanda genişlemiştir. Nabupolassar, Med Kralı ile anlaşarak Minova şehrini zapt etmiş, Suriye Filistin ve Mısır'a akınlarda bulunmuştur. Oğlu Buhtunnasır (Nabukadnezar) Suriye ve Filistin'i egemenliği altına almış, Mısır ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Fakat sonradan gelen krallar, devletin bu üstünlüğünü devam ettirememişler ve Yeni Babil devleti M.Ö. 338 yılında Pers hükümdarı Kyros tarafından ortadan kaldırılmıştır. Babilliler'in yazılı kitapları bugüne kadar ele geçmediğinden, kurdukları medeniyet hakkında edinilen fikir, sadece tarihî söylentilere, mimarlık eserlerinin kalıntılarına ve yazıtlara göre verilmiş hükümlerden ibarettir. Yalnız esir edilerek Babil'e götürülen İsrailliler, orada öğrendikleri Babil diliyle “Tevrat” ve daha başka kutsal kitaplar gibi eserler bıraktılar, İbranî yazısıyla yazılmış olan bu eserlere bakarak Babil dili hakkında bir fikir edinilebilmektedir. Bu kitapların İbranî yazısıyla Süryanî ve Arap dillerindeki çevirileri karşılaştırılınca bu diller arasında yakınlık bulunduğu görülür. Babilin mimarisi Mezopotamya’daki en gelişmiş mimarisidir. Bunun en güzel kanıtı “Babil Kulesi” ve Babil’in “Asma Bahçeleri” dir. Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir. Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır. Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır. Milattan önce 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre: "Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu" Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olduğu düşünülmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır. Küçükken sandığımız gibi bu efsanevi bahçeler bir yerlere asılı fidan değildir, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur. Burada Babil’in eserlerinin çeşitli kaynaklardan toplanmasıyla oluşturulmuş görsel bir derlemeyi izleyeceğiz. Böylece o dönem hakkında daha kolay tahminlerde bulunabiliriz. …