organ ve sistemler

advertisement
ORGANLAR
VE
SİSTEMLER
ORGANLAR VE SİSTEMLER
Dokuların bir çoğu bir arada düzenlenerek organ
ve organ sistemlerini oluştururlar.
Canlıda gerçekleşen hayatsal olaylar görev ve
yapı bakımından sistemlere ayrılarak incelenir.
Hayvanlar alemi çok değişik gelişmişlik seviyesine
sahip canlıları ihtiva ettiği için sistemleri
gruplandırma farklılıklar gösterir.
Genel olarak hayvanlarda sistemler ve görevlerin
ele alınması
Sistemler ve Görevleri
Ana görev
Sistem
Görev
Koruma,
destekleme, ve
Hareket
Hareket sistemi, İskelet
sistemi, Kas sistemi
Hayati öneme sahip organları korumak, vücuda
destek sağlamak ve şeklinin ortaya çıkmasına
sebep olmak, Ca ile P deposu, kan yapımı; aktif
hareketi sağlamak, ısı üretimi.
Kontrol, iletişim
ve
Koordinasyon
Sinir sistemi,
Duyu sistemi,
Endokrin sistem
Vücud aktivitesinin düzenlenmesi, iç ve dış
uyaranların değerlendirilmesi, genel ve özel
duyuların alınması, hücre ve organların
çalışmasının düzenlenmesi, metabolizmanın
düzenlenmesi.
Taşıma ve
süreklilik,
Homeostaz
Dolaşım sistemi
Solunum sistemi
Sindirim sistemi
Boşaltım sistemi
Hücrelere besin ve oksijen götürülmesi C02 ve
atıkların atılması, asit-baz dengesinin
sağlanmasına yardım, ses oluşturma,
makromoleküllerin monomerlerine hidrolizi,
besinler ve suyun emilmesi, atıkların
uzaklaştırılması; metabolik atıkların ve fazla
suyun uzaklaştırılması.
Üreme ve
gelişme
Üreme sistemi
Üreme hormon ve hücrelerin yapımı, üreme
olayının gerçekleştirilmesi, büyüme ve
gelişmeye yardım.
ORGANLAR VE SİSTEMLER
•Canlılardaki organ sistemleri daha farklı
biçimlerde de gruplandırılabilmektedir.
1. Hareket sistemi
–İskelet sistemi
–Kas sistemi
2. Sinir Sistemi
3. Duyu organları ve duyular
4. Endokrin sistem
5. Dolaşım sistemi
6. Solunum sistemi
7. Sindirim sistemi
8. Boşaltım sistemi
9. Üreme sistemi
HAREKET SİSTEMİ
• Karakteristik özellikleri olan hareket sayesinde
besinini arayıp bulan hayvanlar bu sayede
canlılıklarını devam ettirebilirler.
• Hareket sisteminin hayvanlara sağladığı bir diğer
önemli
yarar,
düşmanlardan
kaçabilme
yeteneğidir.
• Hayvanların hareketleri, gelişmişlik seviyelerine
göre değişik tiplerde gerçekleşir.
HAREKET SİSTEMİ
Protista’ ların hayvan benzeri grubunu oluşturan tek hücreli
canlılarda hareket;
• amiblerde pseudopod denilen yalancı ayaklarla,
• Siliatlarda sillerle,
• Flagellatlarda ise kamçılar sayesinde gerçekleştirilir.
HAREKET SİSTEMİ
• Süngerlerin
sadece
larvaları
hareketlidir,
erginlerde hareket yoktur.
• Hidralarda hareket tentakül adı verilen kolları
sayesinde pasif olarak gerçekleştirilir.
HAREKET SİSTEMİ
• Plathelmint'lerde (yassı solucanlarda) kas deri
kılıfı,
• Annelid'lerde (halkalı solucanlar) enine ve
boyuna uzanan kas iplikçikleri,
HAREKET SİSTEMİ
• Crustase'lerde (yengeç ve ıstakoz gibi kabuklularda)
yarık ayaklar,
• Arthropod'larda (eklem bacaklılarda) ise adına ekstremite
denilen eklemli bacaklar hareketin gerçekleşmesine
yardımcı olurlar.
HAREKET SİSTEMİ
• Genel olarak hayvanlarda hareket sistemi
iki temel unsurdan meydana gelmiştir:
• İskelet sistemi
• Kas sistemi
İSKELET SİSTEMİ
• Hayvanlar alemine ait türlerin çok büyük bir kısmını
oluşturan omurgasız hayvanlarda dış iskelet
(ekzoiskelet) vardır.
• Omurgalılarda ise
bulunmaktadır.
iç
iskelet
(endoiskelet)
• Hareketi oluşturan kaslar duruma göre ya iç
iskelete ya da dış iskelete bağlanır.
• Dış iskelet böceklerde (İnsecta, Hexapoda) olduğu
gibi kitin adı verilen azotlu bir polisakkaritten
meydana gelmiş kutikuladan ibarettir.
İSKELET SİSTEMİ
• Dış iskelette bazen yengeç ve istakozlarda
olduğu gibi CaC03 da bulunabilir.
İSKELET SİSTEMİ
• Omurgalılarda kıkırdaklı balıklar hariç
kemik dokudan meydana gelmiş iç iskelet
kaslara tutunma yeri sağlayarak hareketin
ortaya çıkmasına ve beyin, omurilik ile
bazı hayati öneme sahip olan organların
korunmasına yardımcı olurlar.
İSKELET SİSTEMİ
•
Omurgalı iskeleti gelişmişlik seviyesine,
türe ve yaşayışına göre değişiklikler
göstermesine rağmen genel olarak dört
bölümde ele alınır:
1.Baş
2.Omurga
3.Göğüs
4. Üyeler
İSKELET SİSTEMİ
• Bu tip ayrımda ilk üç bölüm aksial (eksen)
iskeleti başlığı altında toplanabilir.
• İnsan iskeletinde ergin hayatta 206 kemik vardır.
Bu sayı çocukta daha da fazladır.
• Çünkü omurga kemikleri olan sakrum, çocukta
beş ve koksik ise 3-5 kemik halindedir.
• Bunlar sonradan kaynaşarak birer kemik haline
dönerler
İSKELET SİSTEMİ
• Yeni doğanda kafatasını oluşturan ve birbirleri ile
sutur (dikiş) denilen oynamaz eklemlerle
birleşmiş baş kemikleri arasında bıngıldaklar
vardır.
• Bıngıldaklar doğum anında yeni doğanın başının
dışarıya çıkmasına yardımcı olurlar.
• Ayrıca en önemli görevi beyni korumak olan
kafatasının beyin gelişimi ile uyumlu olarak
büyümesini sağlar.
İSKELET SİSTEMİ
• Bıngıldakların özellikle büyük bıngıldağın
durumu, çocuğun kemik gelişimi hakkında
önemli fikir verir.
• Şayet çocuğun kemik gelişimi yetersiz ise, bu
durum bıngıldakların geç kapanmasından
anlaşılabilir.
• Yeni doğanda dört farklı tipte, altı bıngıldak
vardır.
1. Anterior (Frontal, major, büyük) bıngıldak:
•
•
•
Başın ön kısmında bulunan en büyük ve
en geç kapanan bıngıldaktır.
9-18. aylar arasında kemikleşerek
kapanır.
Şayet
bu
süreler
içerisinde
kapanmamışsa veya aylar ilerlediği halde
açıklık küçülmemişse kemik gelişimi
bozuk demektir.
2. Posterior (Oksipital, minor, küçük) bıngıldak:
• Başın arka tarafında yer alan ve 2. ve 3. aylarda
kapanan küçük bıngıldaktır.
3. Anterolateral (Sfenoid) bıngıldaklar:
• Başın her iki yan tarafında bulunan ve genellikle
3. aya kadar kapanan küçük ve bir çift olan
bıngıldaklardır.
4. Posterolateral (Mastoid) bıngıldak:
• Bunlar da başın her iki yan tarafında bulunan ve
genellikle 12. aya kadar tamamen kapanan küçük
ve bir çift olan bıngıldaklardır.
İSKELET SİSTEMİ
• Memeli omurgası beş bölgeden meydana
gelmiştir.
– Boyun (Cervical)
– Göğüs (thoraks)
– Bel (lumbar)
– Kalça (sakrum)
– Kuyruk (koksik)
Bazı memelilerde omur sayıları
Boyun
Göğüs Bel
Kalça Kuyruk
Köpek
7
13
7
3
19-23
At
7
18-20
6
5
15-21
Öküz
7
13
6
5
18-20
Koyun
7
13
6-7
4
16-18
Domuz
7
14-15
6-7
4
20-23
Tavşan
7
12
7
4
16
Kedi
7
13
7
3
18-25
Yarasa
7
11
5
5
9
Balina
7
11
8
0
24
İSKELET SİSTEMİ
• Birkaç tür istisnası haricinde hemen hemen tüm
memelilerde boyun bölgesinde yedi omur
vardır.
• Zürafanın boyunun uzunluğu omur sayısından
değil, omur cisminin büyüklüğünden kaynaklanır.
• İnsanlarda leğen kemeri olarak adlandırılan
pelvis, erkek ve dişi iskeletlerinde farklılık
gösterir.
İSKELET SİSTEMİ
• Pelvisin bu farklılıkları adli tıpta cinsiyet
tayininde önemli rol oynar.
• Adli tıpta pelvis özelliklerinin yanı sıra
kadınlar için dar omuzlar ve küçük göğüs
kafesi karakteristiktir.
Şekil 4.4. Erkek ve dişi pelvisleri (Carole ve ark.,1992)
Eklemler
• İskelette kemikleri birbirine bağlayan ve
çoğunlukla hareketin gerçekleşmesine imkan
veren anatomik oluşumlardır.
• Hareketin çeşidi, yönü ve genişliği farklı olsa
bile bir oynaklık sağlarlar.
• Vücutta çok değişik eklem tipleri olduğu için
eklemlerin
sınıflandırılmaları
farklılık
gösterebilir.
• Genel olarak eklemler fonksiyonlarına göre :
Eklemler
1. Sinartroz (oynamaz) eklemler: Bu tip
eklemlerde hareket yoktur.
Kafatasında görülen suturlar (dikiş) ve diş
kökleri örnektir.
Eklemler
2. Amfiartroz (Az oynar, yarı oynar)
eklemler:
Hareket azdır, intervertebral diskler ve tibia
ile fibulanın ayakla birleşen ucu örnektir.
Eklemler
3.Diartroz (Oynar)
hareket ederler.
eklemler:
Serbest
Vücutta mevcut hareket derecesi ve
yapısı farklı olan bir çok eklem tipi
örnektir.
KAS SİSTEMİ
• Kemiklerin etrafında yer alan iskelet kasları
hareketin ve işin ortaya çıkmasını sağlarlar.
• Bir kemik etrafında yer alan kasların biri
kasılırken diğeri gevşer.
• Yani antagonist (birbirine zıt) olarak
çalışırlar.
• Böylelikle kemik oynatılarak hareket veya iş
gerçekleşmiş olur.
• Örneğin pazu kemiği olan humerus
etrafında kolun hareketini gerçekleştiren iki
kas yer alır.
KAS SİSTEMİ
• Öndeki
kas,
iki
başlı
anlamına gelen biceps
brachii
kasılarak
önkol
kemiği olan radiusu çeker ve
böylelikle kol kaldırılmış
olur.
• Kol kaldırılırken bu esnada
humerusun arasındaki kas,
üç başlı anlamına gelen
triceps brachii gevşer.
• Kolun hareketi ancak bu
şekilde gerçekleşir.
Kasılma Tipleri
1. İzometrik kasılma: Kasın boyunda
önemli bir değişiklik olmadan gerçekleşen
kasılma tipidir.
Örnek olarak kilitli bir kapıyı itme, ağır bir
şeyi yerden kaldırmaya çalışmak ve
arabayı itmek verilebilir.
Kasılma Tipleri
2. İzotonik kasılma: Belirli bir yüke karşı
yapılan ve kas boyunda kısalmanın
görüldüğü kasılma tipidir.
Yürüme, koşma, herhangi bir şeyi
kaldırıp başka bir yere koyma örnek
olarak verilir.
Kasılma Tipleri
• Normal günlük aktivitelerimizde her iki kasılma tipi
bir kombinasyon halindedir.
• Örneğin oturmuş bir kitabı okuyorsanız postural
kaslar izometrik kasılma ile omurganızı dik ve
yukarıdan bakar vaziyette tutuyor durumdadır.
• Bir kitabın sayfasını kol, ön kol, el ve parmakların
izotonik kasılması ile çevirdiğinizde hem izometrik
hem de izotonik kasılma kombinasyonunu
gerçekleştirmiş olursunuz.
Kasılma Tipleri
İzotonik kasılmanın iki tipi vardır:
a. Konsentrik Kasılma: Bir hareket oluşturacak
şekilde kasın boyunun kısalmasıdır.
Örneğin kitabı kaldırmak koldaki biceps brachii'nin
kontraksiyonu ile oluşur.
b.Eksentrik Kasılma: Kasın uzunluğunun artmasıyla
ortaya çıkan hareket tipidir.
Kitabın yerine konması biceps brachii'nin uzaması
sonucudur.
Kasılma Tipleri
3. Tetanik kasılma (Tetanus): Uyarıların
hızlı bir şekilde tekrar edilmesi sonucunda
kasın gevşemeden sürekli kasılması
durumudur.
Herhangi
bir
gevşeme
görülüp
görülmemesine göre tam ve kısmi tetanik
kasılma diye iki farklı tipi vardır.
Kasılma Tipleri
Spazm ve kramp iskelet kasındaki tetanik
kasılmalara örnek olarak verilebilir.
Spazm düz kasta olursa, örneğin mide
ağrısı gibi birden bire ve nöbetler şeklinde
gelince kolik olarak adlandırılır.
Kas Tonusu
• Genelde kasın gerilmeye karşı gösterdiği
direnç olarak tarif edilir.
• Kaslar istirahat halinde iken bile bir miktar
kasılı durumdadır.
• Kas tonusu vücudun şeklinin oluşmasında
önemli role sahiptir.
• Kas tonusu, kasın kasılı olmasa bile
omurilikten gelen düşük şiddetli uyarılarla
hafifçe kasılı hale gelmesi ile oluşur.
Vücut Kasları
• Yaklaşık 700 kadar iskelet kası, iskeletle
birlikte hareketin oluşumunu gerçekleştirir.
• Şekil 4.7'den görülen Gluteus maximus,
Vastus
lateralis
ve
Deltoid
kaslar
intramuskular
(İ.M.)
yani
kas
içi
injeksiyonunun gerçekleştirildiği kaslardır.
• İ. M. injeksiyon bu üç kasa uygulanabilirse
de en çok kullanılan Gluteus maximus
kasıdır.
Intramuskular injeksiyon yerleri
Vücut Kasları
• Enjeksiyon yapılırken üç önemli nokta
vardır.
• Enjektörün ucunun sinire değmemesi,
• Enjektörde hava olmaması
• İlacın damara verilmemesidir.
Kas sistemi
Kas sistemi
SİNİR SİSTEMİ
• Canlıda gerçekleşen hayatsal olayların kontrolü,
• homeostazın korunması,
• çevre
ile
ilişkilerin
ayarlanmalarının
değerlendirilmesi,
• öğrenme ve hafıza gibi canlılık için gerekli
kompleks
düzenlemeleri
gerçekleştiren
sistemdir.
• Fonksiyonunu
özelleşmiş
nöronlarla gerçekleştirir.
hücreler
olan
SİNİR SİSTEMİ
• Sinir sistemi canlılar içerisinde
gelişmişlik seviyelerindedir.
farklı
• Süngerlere kadar olan basit hayvanlarda
sinir sistemi yoktur.
SİNİR SİSTEMİ
• En basit sinir sistemi hidra
ve deniz anaları gibi radial
(ışınsal) hayvanlarda
görülen sinir ağıdır.
• Bu hayvanların
vücutlarında dağılmış sinir
ağı bulunur.
• Bu sayede avlar
bulunabilir ve düşmandan
kaçılabilir.
SİNİR SİSTEMİ
• Deniz yıldızlarında ağız
etrafında sinir halkası
vardır. Bu sinir
halkasından kollara
dallar çıkar.
• Bu sinir halkası
hareketleri koordine eder
fakat yavaş çalışır.
SİNİR SİSTEMİ
• Merkezi sinir sistemi bilateral simetriye
sahip canlılarda gelişme göstermiştir.
• Yassı kurtların çoğunda örneğin
Planaria'da ip merdiveni sinir sistemi
vardır.
SİNİR SİSTEMİ
• İlk defa yassı kurtlardaki sinir hücreleri, motor,
duyusal ve ara nöronlar olmak üzere
özelleşmiştir.
• Omurgasızların büyük bir çoğunda merkezi sinir
sistemi, baştaki serebral gangliondan (sinir
düğümünden) ibarettir.
• Duyu girişi baştaki antenler ve diğer reseptörlerle
gerçekleşir.
• En basit MSS‘ ne sahip olan yassı kurtlar bile bir
engeli aşmayı öğrenmek gibi kompleks davranışları
geliştirebilirler.
SİNİR SİSTEMİ
• Kafadanbacaklı yumuşakçalarda (örneğin
ahtapodlarda) beyin gelişimi başlar.
• Bunlarda da diğer omurgasızlardaki gibi
olan ganglionik yapı, birçok spesifik
fonksiyonları yerine getirir.
SİNİR SİSTEMİ
• Arthropodlarda (eklem bacaklılar) mevcut
olan ip merdiveni sinir sistemi segmental
olarak özelleşmiştir.
• Beyin belli fonksiyonları yerine getirir fakat
segmentler ganglionlar tarafından kontrol
edilir.
Şekil 4.9. Böceklerde segmentli sinir sistemi (Wallace
ve ark., 1996).
SİNİR SİSTEMİ
• Öyle ki bir böceğin beyni iğne ile tahrip
edilecek olursa böcek rahatlıkla yaşamaya
devam eder.
• Hatta başı koparılsa veya kesilse bile
böcek yaşamaya devam eder ancak ağzı
olmadığı için beslenemez ve gözleri
olmadığı için düzenli uçamaz.
SİNİR SİSTEMİ
• Omurgalı hayvanlarda sırtta, omurların arasında
sinir şeridi bulunur ve bunun ucu gelişmiş,
kompleksleşmiş ve beyin adını almıştır.
• Omurgalı hayvanların beyinleri genel olarak ön,
ara (orta) ve arka (son) beyin olmak üzere üç
kısımda incelenir.
• Bu beyin bölümlerinin büyüklükleri
sınıflarına göre farklılık gösterir.
hayvan
Şekil 4.10. Bazı omurgalılarda beyin
yapısı (Wallace ve ark., 1996).
İnsanda Sinir Sisteminin Organizasyonu
• Sinir sistemi anatomik olarak bir bütün olmasına
rağmen fonksiyon olarak iki kısımda incelenir:
1. Merkezi (santral) sinir sistemi: Beyin ve
Medulla spinalis adı verilen omurilikten
oluşmuştur.
Bu hayati öneme sahip olan yapılar kafatası ve
omurga ile koruma altına alınmıştır.
İnsanda Sinir Sisteminin Organizasyonu
2. Periferal (çevresel) sinir sistemi: Beyin
ve omurilik dışındaki sinir hücrelerinden
oluşmuştur.
Bunların iki fonksiyonu vardır.
1.Uyaranları afferent veya duyusal nöronlar
ile MSS’ ne getirmek (Duyu bölümü)
2.Bunların cevaplarını efferent veya motor
nöronlarla iskelet kası, kalp kası veya düz
kaslar ile bezler gibi effektör organlara
götürmektir (Motor bölümü)
İnsanda Sinir Sisteminin Organizasyonu
• Periferal sinir sisteminin motor bölümü
fonksiyonel farklılıktan dolayı somatik ve
otonom (visseral) sinir sistemi olarak iki önemli
tipe ayrılır.
• Somatik sinir sistemi, deri, kas, eklemler,
tendonlar ve duyu organlarından gelen
uyaranları alır (afferent, duyusal bölüm) ve
değerlendirir (efferent, motor bölüm).
• Somatik sinir sistemi genellikle istemli olarak
kabul edilir, çünkü bilinçli kontrolden sorumludur.
İnsanda Sinir Sisteminin Organizasyonu
• Otonom veya visseral sinir sisteminde
dolaşım, sindirim boşaltım ve üreme sistemlerine
ait organlardan gelen uyaranlar afferent, duyusal
bölümü;
• düz kas ve kalp kası ile deri ve iç organlardaki
bezlere giden nöronlar afferent, motor bölümü
oluşturur.
• Otonom sinir sistemi istemsiz olarak kontrol
edilir.
İnsanda Sinir Sisteminin Organizasyonu
• Otonom sinir sistemi sempatik ve
parasempatik sistemlerden meydana
gelmiştir ve isteğimiz dışında çalışan
yapıların faaliyetinden sorumludur.
İnsan sinir sistemi
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Beyin
• MSS’nin genişlemiş ön kısmıdır.
• Büyüklüğü omurgalı canlıya göre değişiklik
gösterir.
• Genelde beyin büyüklüğü ile canlının
boyutu arasında bir doğru orantı bulunur.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• İnsanda 1000-1350g kadar olan (erkekte
1200-1350g, kadında 1000-1250g beyin),
• şempanzede 700g,
• filde 4500g,
• balinada ise 900g kadardır.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Beyin bir nöron topluluğudur.
• İnsanda yaklaşık 100 milyar kadar nöron
beyinde yer alır.
• Ayrıca nörogliayı oluşturan beynin bağ
dokusunda da bir trilyon kadar bağ dokusu
hücresi bulunur.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Beyin ve omurilik meninx denilen ve dıştan içe
doğru üç zarla çevrilerek koruma altına
alınmıştır.
• En dıştaki zar olan dura mater, kafatası
kemiklerinin iç yüzeyine tutunur.
• Ortadaki arachnoidea mater (veya kısaca
arachnoid), bağ dokusundan meydana
gelmiştir.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• En içteki pia mater ise en ince olanıdır.
• Beyni tamamen sarar ve sahip olduğu
küçük kan damarları sayesinde beynin
beslenmesinde önemli rol oynar.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Vücudun yaklaşık %2'si ağırlığına sahip olan
beyin, glikoz ve oksijen taşıyan kanın yaklaşık
%20'sini kullanır.
• Beyin enerjisini glikozun aerobik yıkımından
sağlar. Beyinde glikoz deposu olmadığı için
zengin kan damarları ile glikozun devamlılığı
sağlanır.
• Beyin herhangi bir şekilde oksijen ve/veya
glikozdan mahrum kalırsa faaliyeti engellenir.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Kontrol altında tutulamayan Diabetes
mellitusta (şeker hastalığında) glikoz
kullanımı yetersiz kaldığı için bir miktar
keton cisimlerini (asetoasetat, beta
hidroksibütirat) kullanabilir.
• Oksijen eksikliğinde de beyin enerjisini
elde edemeyeceği için beyinde hasar veya
daha uzun sürede ölüm ortaya çıkar.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Özellikle
doğum
anında
plasenta
baskılanıp fetusa oksijen gitmezse veya
doğumun gecikmesi v.b. gibi daha başka
bir
nedenle
oksijensiz
kalınırsa
oksijensizlik süresine bağlı olarak oksijene
çok duyarlı beynin bazı bölgelerinin
enerjisiz kalması sonucu ciddi hasarlar
(geri zekalılık, kas paralizi) ortaya çıkabilir
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Ayrıca yaşlanmaya bağlı olarak ve kronik
hipertansiyonda olduğu gibi arteriosklerotik
plaklardan
dolayı
beyni
besleyen
arterlerde tıkanma olursa halk arasında
inme adı verilen durum ortaya çıkar.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Yaşlıların
yaklaşık
%10’unda
ve
arteriosklerozda
şayet
beyin
damarlarından bir veya birkaçı pıhtıdan
tıkanırsa veya kronik hipertansiyonda
olduğu gibi damar çatlarsa bunama,
konuşamama, vücudun tüm veya çoğu
kaslarında spastik felç ile duyusal ve
motor anormallikler ortaya çıkar.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Beyin, başlıca dört bölgede incelenir:
1. Serebrum (Cerebrum)
2. Diencephalon
Talamus
Hipotalamus
Epitalamus
Ventral veya subtalamus
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• 3. Beyin sapı
• Orta beyin (Mesencephalon)
• Pons
• Medulla oblangata
• 4. Cerebellum (serebellum)
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Beynin yapısının ayrıca beş bölgeye ayrılarak
incelenmesi de söz konusudur:
1.
2.
3.
4.
5.
Telencephalon: Serebrum
Diencephalon: Talamus, hipotalamus
Mesencephalon
Myelencephalon: Medulla oblangata
Metencephalon: Pons ve serebellum
Beynin Başlıca Kısımları
• 1. Serebrum (Cerebrum)
• Santral sinir sisteminin en büyük ve en
kompleks kısmıdır.
• Longitudinal fissur (fissure: yarık) ile sağ
ve sol hemisferlere (yarı küre) ayrılmıştır.
Beynin Başlıca Kısımları
• Her bir hemisfer bir korteks (gri madde),
beyaz madde ve basal gangliadan
meydana gelmiştir.
• Serebrumun tüm kıvrımlarını örten 2-5 mm
kalındığında ince bir nöron tabakasından
meydana
gelen
serebral
korteks
fonksiyon açısından çok önemlidir ve
0.25m2'lik büyük bir yüzey kaplar.
Beynin Başlıca Kısımları
• Santral sinir sistemine ait hücrelerin çok
büyük bir çoğunluğu buradadır.
• Hemisferler üzerinde girus denilen çıkıntı
veya şişkinlikler ile sulkus denilen oluk
gibi girintiler vardır.
• Bunlar
yüzey
alanının
artırılmasını
sağlamıştır.
• Bunlar tüm insanlarda birbirine benzese
de bazı farklı tarafları vardır.
Beynin Başlıca Kısımları
• Serebral hemisferlerden her bir tanesi
vücudun zıt tarafını kontrol eder.
• Tüm dünyada insanların % 90-95'inin sol
hemisferi baskındır, daha gelişmiştir.
Beynin Başlıca Kısımları
• El hareketini kontrol eden motor alanlar da
sol hemisferde daha baskın olduğu için
insanların büyük bir çoğunluğu sağ elini
daha çok kullanır.
• Solaklık ancak %5-10 seviyesindedir.
• Fakat herhangi bir nedenle sol hemisfer
hasar görürse sağ hemisferde baskın
özellikler gelişir.
Beynin Başlıca Kısımları
• 2. Diencephalon: Beynin iç kısmıdır.
• Serebral hemisferlerle orta beyin arasındadır.
Diencephalon
• Talamus: İçteki bölüm anlamındadır. Yaklaşık 3
cm'dir ve diencephalonun %80'ini kaplar.
• Bu bölüm işitme, görme, tatma, dokunma,
basınç, titreme, sıcak, soğuk ve ağrı duyuları ile
ilgilidir.
• İskelet kaslarının motor aktivitesinin ayarlanması
ve bilgilerin kavranmasında da rolü vardır.
Diencephalon
• Hipotalamus:
Vücudun
vejetatif
ve
endokrin
fonksiyonları ile bir çok duygusal davranışını kontrol
eder.
• En önemli görevleri:
– Kan basıncı ve kalp hızının ayarlanması,
– vücut ısısının düzenlenmesi,
– susama, su atılımı yani idrar miktarının ayarlanması,
– elektrolit dengesinin düzenlenmesi,
– uterusun kasılarak doğumun kolaylaştırılması,
– sütün fışkırtılması,
– yeme ve içmenin ayarlanması,
– limbik sistemde duyu ve davranışların ayarlanması,
– diurnal (günlük) ritmin ayarlanması ve bilincin
ayarlanmasıdır.
Diencephalon
• Epitalamus: Melatonin
hormonunu salgılayan
pineal cisim buradadır.
• Ventral
subtalamus:
aktivitenin
ayarlanmasında
yapar.
veya
Motor
görev
Beynin Başlıca Kısımları
3. Beyin Sapı
• Omurilik ile serebrum arasındaki bağlantıyı
sağlayan yapıdır.
• I.ve II. kranial (beyin) sinirler hariç tüm
kranial sinirler buradan çıkar.
Şekil 4.12. Beyin sapı (Carola ve ark., 1992).
Beyin sapı
• Medulla oblangata (Omurilik soğanı): Beyin
sapının omurilikle birleşen en alt kısmıdır.
• Kardiovasküler ve solunum merkezidir. Bu
merkezin hasarı kişiyi süratle ölüme götürür.
• Ayrıca, kusma, aksırma, hapşırma, öksürme,
hıçkırma ve yutma merkezidir.
Beyin sapı
• Pons (Köprü): Medulla oblangata ile
beyini birleştirdiği için bu adı almıştır.
• Medulla oblangata ile birlikte iş gören
solunum merkezi vardır.
Beyin sapı
• Orta beyin (Mesencephalon): Beyin
sapının pons ile diencephalon arasında
yer alan, görme, işitme bilgisi ve bunların
başlattığı refleksler merkezidir.
• Burada dopamin salgılayan substantia
nigra denilen koyu pigmentli çekirdeklerin
harabiyeti sonucu parkinson hastalığı
ortaya çıkar.
Beynin Başlıca Kısımları
4.Serebellum ( Cerebellum, beyincik,
küçük beyin):
• Beyin ağırlığının yaklaşık %10'una sahip
olan ikinci büyük beyin bölümüdür.
• En
önemli
fonksiyonları;
vücudun
duruşunun ve dengesinin sağlanması ile
kas
hareketlerinin
zamanlamasının
ayarlanmasıdır.
Serebellum
• Serebellum bu görevi yerine getirirken en
büyük yardımcısı gözlerdir.
• Gözleri bağlı olan bir insanın koşması
zordur.
OMURİLİK (MEDULLA SPİNALİS)
• Tüm omurgalı canlılarda, omurgayı
oluşturan omurlar içerisinde yer alan
omurilik başlıca iki önemli fonksiyonu
yerine getirir:
• 1. Vücudun büyük bir kısmı ile beyin
arasında bağlantıyı sağlar.
• 2. Hem somatik, hem de visseral spinal
refleks hareketlerini gerçekleştirir.
OMURİLİK (MEDULLA SPİNALİS)
• Somatik spinal refleksler kas ve derideki
duyu reseptörlerinden gelen uyaranlara
tepki verir.
• Bu refleksler postürün (vücudun duruşu)
ortaya çıkmasına ve harekete yardımcı
olur.
OMURİLİK (MEDULLA SPİNALİS)
• Visseral spinal refleksler ise iç organlardan
gelen uyarılarla ortaya çıkar.
• İdrar torbasının dolduğunda boşaltılması,
kan damarlarındaki düz kasları etkileyerek
kan basıncının ayarlanmasına yardımcı
olmak
ve
bezlerin
aktivitesini
etkilemek örnek olarak verilebilir.
OMURİLİK (MEDULLA SPİNALİS)
• Omurilik erişkinlerde kafatasının foramen
magnum denilen deliğinden çıktıktan
sonra 1. bel omuru civarına kadar uzanır.
• L1 civarında ucu adına conus terminalis
denilen bir koni biçiminde sonlanır.
Şekil 4:13. Omurilik sinirleri (Carola ve ark., 1992)
OMURİLİK (MEDULLA SPİNALİS)
• Omurilik 31 segmente
ayrılır.
• Her bir segmentten
ön ve arka köklerin
birleşmesi ile oluşan
bir çift spinal sinir
çıkar.
Spinal sinirler omurgaya göre:
Pars cervicalis (boyun) C 1-8
8 çift
P. thoracica (göğüs)
T 1-12
12 çift
P. lumbalis (bel)
L 1-5
5 çift
P. sacralis (sakral)
S 1-5
5 çift
P. cocygea (koksigal)
Co 1
1 çift
Toplam
31 çift
Refleks
• Vücutta iç veya dış uyaranlara bağlı olarak
hızlı
bir
şekilde
ortaya
çıkan
değişikliklerdir.
• Özel tipte bir uyarana karşı otomatik
olarak gerçekleşirler.
Refleks
• Homeostazın korunmasında, organ veya
organ sistemlerinin fonksiyonlarının hızlı
bir şekilde düzenlenmesinde rol oynar.
• Reflekslerin sınıflandırılmasında
özellikler geçerlidir.
farklı
Refleks
• Gelişmelerine göre:
• Kalıtsal refleksler: Genetik olarak bellidir.
• Emme, çiğneme ve iğne batan eli çekme
örnek olarak verilebilir.
Refleks
• Kazanmış refleksler: Öğrenilen reflekslerdir.
• Araba sürmede olduğu gibi motor tepkiler hızla
ve otomatik olarak gerçekleşir.
• Kalıtsal reflekslere göre daha komplekstir.
• Bazı insanlar genetik yapıları sayesinde bir
motor hareketi diğerlerinden daha hızlı
yapabilirler.
•
Refleks
• Yürütücü yapıya göre:
1. Spinal refleksler: Omurilikteki nöronlar
tarafından gerçekleştirilir.
•
Adlandırılmaları
göredir.
•
Elimize iğne battığında hızla elimizi
çekmemiz örnek olarak verilebilir.
omurilikteki
sırasına
Refleks
2. Kranial refleksler: Spinal
nazaran daha komplekstirler.
reflekslere
• Korneal, timpanik ve vestibulo-oküler
refleksler örnek olarak verilebilir.
• Kranial sinirlerin duyusal ve motor
tellerinden
meydana
gelen
refleks
arklarından oluşur.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Periferik sinir sisteminin otonom, otonomik
veya visseral sinir sistemi olarak da
adlandırılan bölümüdür.
• Bu sistemin en önemli özelliği visseral
fonksiyonları kontrol altında tutmak ve
fonksiyonlarına ait gerekli homeostazı
korumaktır.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Değişiklikleri kısa sürede yapar.
• Örnek vermek gerekirse; birkaç saniyede
tansiyon iki kat arttırılabilir veya bunun
aksine bayılmaya sebep olacak kadar
düşürülebilir, terleme ortaya çıkarılabilir
veya mesaneden idrar kaçırılabilir.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Otonom sinir sistemi merkezleri başlıca
omurilik, beyin sapı ve hipotalamusta
lokalize olmuştur.
• Bunun yanısıra serebral korteks kısımları,
özellikle limbik korteks impulsları daha alt
merkeze iletilerek otonom kontrolü etkiler.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Otonomik sistem etkisini üç temel yapıda
gösterir.
• kalp kası,
• iç organların düz kasları
• bezlerdir.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Düz kasları kontrol etmesi sayesinde bu
yapıya sahip sindirim, solunum, dolaşım,
boşaltım
ve
üreme
sistemlerinin
çalışmaları ayarlanır.
• Otonom sinir sistemi sempatik sistem ve
parasempatik sistem olmak üzere iki alt
sistemle çalışır.
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• Bu sistemler birbirine zıt çalışarak gittikleri
organın kontrolünü sağlarlar.
• Yani
biri
organın
çalışmasını
hızlandırırken, diğeri yavaşlatır.
Sempatik ve Parasempatik
Sinir Sistemi
• Sempatik sinirler, omuriliğin birinci göğüs
ve ikinci bel omur segmentlerinden
çıkarlar.
• Bu segmentlerden çıkan sinirler önce
sempatik zincire, oradan da doku ve
organlara dağılırlar.
Sempatik ve Parasempatik
Sinir Sistemi
• Sempatik sinirler, iskelet
sinirlerinden farklıdır.
kası
motor
• Bilindiği gibi motor yol tek nörondan
oluşmuştur.
Sempatik ve Parasempatik
Sinir Sistemi
• Oysa sempatik yol, zincire bağlanıp
oradan dağıldığı için biri preganglioner
nöron, diğeri ise postganglioner nöron
olmak üzere iki nörondan oluşmuştur.
• Omurilikten çıkıp zincire gelene
preganglioner, zincirden doku ve organlara
gidenlere postganglioner nöron adı verilir.
Şekil 4.14. Sempatik ve parasempatik sistemler
(Tortora ve Grabowski, 1996).
•
Sempatik ve Parasempatik
Sinir Sistemi
• Parasempatik sinir liflerinin çıkışı kranial
ve sakral olmak üzere iki bölüme
ayrılabilir.
• Kranial sinirlerin III., VII., IX. ve X. (vagus)
ile omuriliğin S2-S4. spinal sinirleri,
parasempatik tellerinin çıkışını sağlar.
Sempatik ve Parasempatik
Etkiler
•
• Sempatik stimülasyon bazı organlarda
eksitatör (uyarıcı) bazlarında inhibitör
(önleyici) etki yapar.
• Aynı özellik parasempatik etki için de
geçerlidir.
Sempatik ve Parasempatik
Etkiler
• Her iki sistem ile inerve edilen organlarda
bu etkiler resiprok (karşılıklı) veya
antagonist (zıt) şekildedir.
• Birçok organın çalışması, bu iki sistemden
birinin dominant etkisi ile kontrol altında
tutulur.
Sempatik ve Parasempatik
Etkiler
• Sempatik sisteminin etkilerinde birkaç örnek
verilecek olursa soğuk havada yanakların
beyazlaşıp solgunlaşması, vazokonstriksiyon
oluşturması sonucunda oluşur.
• Bir insanın yalan söylediği zaman
heyecanlanması, kalp atışının ve tansiyonunun
artışı yine sempatik etki sonucu ortaya çıkar.
Sempatik ve Parasempatik
Etkiler
• Bu özellikten yararlanarak yalan saptama
poligrafı yardımı ile kişinin yalan söyleyip
söylemediği anlaşılmaya çalışılır
Sempatik ve Parasempatik
Etkiler
• Parasempatik sistemin etkilerine ise, gece
uyurken veya sakin bir ortamda kalp
hızının azalması, yemek yedikten sonra
defekasyon hissi, mesanenin boşalması
ve erkeklerde sabahleyin penisinin
ereksiyon halinde uyanılması örnek olarak
verilebilir.
3. DUYU ORGANLARI VE
DUYULAR
Download