Ailenin Dağılması ve Çocuk

advertisement
AİLENİN DAĞILMASI VE ÇOCUK
Aile, çocuğun gerek kişiliğinin gelişimi, gerekse ruh ve beden sağlığı açısından büyük
bir önem taşır. Çocuğun sağlıklı aile ilişkilerinden mahrum kalması, onun duygusal
gelişimini etkilediği gibi, bedensel ve zihinsel gelişimine de olumsuz etkide bulunur.
Anne ya da babadan birinin kaybı ve ayrılıkları demek olan dağılmış aile ortamı,
bebeklik döneminde gerçekleşirse, anne–çocuk arasındaki duygusal ilişkileri
azalttığından, bebeğin duygusal besiyi yeterince alamaması, onun büyüme ve gelişimini
geciktirip, engelleyebilir. Bunun yanı sıra, dağılmış aile şartları çocuğun oturmak, ayakta
durmak gibi motor gelişimiyle dil gelişimini geciktirebilir ve bazı konuşma bozuklukları
görülebilir. Ayrıca, zihinsel gelişim gecikir. Dikkatin bir konuya toplanması konusunda
uğranılan güçlük, çocuğun öğrenmesini ve akıl yürütmesini etkiler.
Diğer insanlarla başarılı ilişkiler kuramaması sonucu, sosyal gelişmede gecikme ve
olumsuz davranışlar görülebilir. Bunun sonucu meydana gelen sosyal tepkiler, bireyin
kişiliğini etkiler ve içe dönük, bencil bir kişilik oluşturur.
İlk üç yıl içinde anne ile olan ilişkilerin çeşitli sebeplerle engellenmesi, çocuğun
kişiliğinde karakteristik bir yapının oluşumuna sebep olur. Bu durumda çocukların
çoğunun duygusal açıdan kendi içlerine çekildikleri ve kendi dünyalarında yaşamlarını
sürdürmeye yeğledikleri dikkati çeker. Diğer çocuk ve erişkinlerle ilgili olarak, sevgi
bağlarını geliştirememeleri sonucu toplumsal ilişkilerin de giderek zayıfladığı görülür
Ülkemizde gerçekleştirdiğimiz çalışma sonunda, hükümlü gençlerimizin %22’sinin
parçalanmış veya eksik aileden geldikleri görülmüştür.
Anne ve babasının ayrılması sonucu kekeme olan, altını ıslatan sınıf içinde uyumsuz ve
başarısız olan çocuk örneklerimiz ne yazık ki çok sayıdadır. Anne ve babanın ikinci
evliliklerini yapmaları sonucu, çoğunlukla büyükanne ve büyükbabaların yanında
büyümek zorunda kalan bu çocuklarda çeşitli uyum ve davranış bozukluklarına
rastlanmaktadır. Babasının ikinci evliliğini yapmasına rağmen, hala bu gerçeği
kabullenmeyip, kendi annesiyle yeniden evleneceğini hayal eden ya da annesinin
başkasıyla evlenmesini kesinlikle kabul etmeyen çocuklar, bu huzursuzlukları açık bir
şekilde ortaya koymaktadır.
Ülkemizde son yılarda giderek artış gösteren boşanma durumunda anne ve baba,
çocuğu bilerek ya da bilmeyerek kendi çekişmelerinin ortasına atmaktadırlar. Çoğu kez
onu yan tutmaya, kimi zamanda arabuluculuk yapmaya zorlarlar.
Bazen eşlerden biri yanlış olduğunu bile bile ötekini kötüleyerek, kendini haklı
çıkarmaya, çocuğu
kazanmaya çalışır.
Kimi zaman anneler, çocuklarını babaya göstermeyerek öç almaya çalışırlar. Bundan,
çocuğun etkileneceğini düşünmezler. Bazı durumlarda da baba, eşinin yanı sıra
çocuklarıyla da bağıntıyı keserek, onları uzun süre ya da hiç bir zaman görmek istemez.
Ebeveyn arasındaki rekabet, zamanla çocuğu sevme yarışına dönüşür ve ayrı eşler,
çocuğu şımartma derecesinde hoş tutarak daha iyi anne ya da baba olduklarını
kanıtlamaya çalışırlar.
1
İşte bütün bu çekişme ve gerilim ortamında zaman zaman anne ve babasını
çatışmasına hakem olmak zorunda bırakılan çocukta tedirginlik başlar. Önceleri
kimsenin kendisini sevmediği ve düşünmediği duygusun kapılır. Ardından anne ve
babanın onu sevmedikleri için ayrılmaya kalktıklarını düşünür ve kendini suçlamaya
başlar.
Annesini ilgisini çekmek için yaramazlık, aşırı hareketlilik ya da aslı olmayan bedensel
şikayetler görülmeye başlar. Anne babadan ayrı yaşamanın ayıp bir olay olduğu
düşüncesiyle ya arkadaşlarından saklar ya da yalan söyleyerek anne ve babasıyla
sürekli birlikte olduğunu anlatmaya çalışır. Dağılmış aile ortamında çocuk, ancak
resimlerinde kendi iç dünyasını mükemmel bir şekilde ortaya koyar. Aile resmi yaparken
çocuğuna sarılmış anne ve babayı resmeder.
2
Download