İLETİŞİM

advertisement
1
İLETİŞİM
İletişim, Latince’de bölüşmek anlamına gelen (communis) kelimesinden
çıkarılmış bir terimdir. Bu kaynaktan bakıldığında iletişim ; bilgi, fikir, davranış
gibi kapsamın bireyler veya gruplar arasında bölüşülmesini sağlamak için
yapılan çabalar olarak tanımlanır. Bu terimi haberleşme olarak almak anlamını
daraltır. Çünkü bireyler ve gruplar arasındaki her türlü ilişki iletişimdir.
(Bursalıoğlu , 1998 ;113)
Bir kişinin kendinden hoşlanması ve kendini diğer insanlarla, doğayla
ilişki içinde görmesi, yaşamının anlamlı olmasını sağlar. Gergin bir toplum
içinde yaşıyoruz; kişileri kuşatan bu gerginliğe esir düşmemek için, kişinin
kendisiyle ve çevresiyle, bilinçli ilişki kurması gerekir. bilinçli iletişim, anlamlı
yaşama, anlamlı yaşam da sakin ruh halinin gelişmesine yol açar.
(Cüceloğlu,1996 ; 17)
Amerikalı bilim adamları Paul WATZLAWİCK, Janet H. BEAVİN ve Don
D. JACKSON 1967 yılında yazdıkları kitaplarında beş temel iletişim varsayımı
öne sürmüşlerdir. Halen geçerliliğini korumakta olan bu varsayımlar şöyledir ;
1. İletişim kurmamak olanaksızdır;
2. İletişimin ilişki ve içerik düzeyleri vardır.
3. Mesaj alışverişindeki dizisel yapının kendi başına bir anlamı
vardır.
4. Mesajlar sözlü ve sözsüz olarak iki tiptir.
5. İletişim kuran kişiler eşit veya eşit olmayan ilişki içindedirler.
Bu varsayımları inceleyelim ;
1.İletişim kurmamak olanaksızdır; Hiçbir şey yapmama dahi davranıştır.
Hareket etmek ya da bir şey söylemek kadar, hareket etmemek ya da susmak
da bir davranıştır ve anlamlı bir mesaj oluşturur. Aynı sosyal ortamda birbirini
algılayan kişilerin iletişim kurmamaları olanaksızdır.
2.İletişimin ilişki ve içerik düzeyleri vardır; Her iletişim faaliyetinin bir içerik
bir de ilişki olmak üzere iki düzeyi vardır; ilişki düzeyi içerik düzeyine anlam
veren çerçeveyi oluşturur ve bu nedenle daha üst aşamadadır. Şu üç cümleyi
inceleyelim ; Sen okula gidecek misin?, Siz okula gidecek misiniz?, Okula
2
gitmeyi düşünüyor musunuz? Bu cümleler aynı içeriğe sahip olsalar bile farklı
ilişki düzeylerini göstermektedirler. 1. cümlede konuşan kişinin kendisini
karşısındaki ile eşit veya ondan daha güçlü gördüğünü, 2. cümlede konuşan
kişinin kendisini karşısındaki ile eşit veya resmi bir ilişkide, 3. cümlede ise
karşısındakinin karar verme özgürlüğüne daha saygılı ve hatta karşısındakini
daha güçlü gördüğü düşünülebilir.
3.Mesaj alışverişindeki dizisel yapının kendi başına bir anlamı vardır;
İlişki türünün, mesajların oluşturduğu sıralamaya göre değişebileceğini ifade
eder. İletişim, sürekli bir mesaj alışverişidir. Konuşan mesaj gönderir; dinleyen
bu mesaja tepkide bulunur; bu tepkiye bir cevap verilir, bu cevabın karşılığı
alınır ve etkileşim böylece sürüp gider. Bu etkileşim dizisi içinde, bir mesajın
nerede yer aldığı, yani hangi mesajdan önce ve hangisinden sonra geldiği, o
mesajın anlamını etkiler. Bu yapı her iletişim faaliyetinde vardır ve bireylerin
birbirini tanımlamaları bu yapıyla ilişkilidir.
4.Mesajlar iki tiptir; Söz, ister yazılı olsun ister konuşulsun, karmaşık
bir gramer yapısına göre oluşturulur ve mantıksal analizlere izin verir. Yüz
ifadesi gibi sözsüz mesajlar, gramer kurallarına göre oluşturulmaz ve mantıksal
analizleri yoktur. İçerik iletişiminde sözlü mesajlar etkiliyken, ilişkiyle ilgili tutum
ve tercihlerin anlatımında ise sözsüz mesajlar en etkili olurlar. Bilim sözlü
mesajlar üzerine kuruluyken, iki sevgili arasındaki ilişkide ise sözsüz mesajlar
daha geçerlidir.
5.Eşit veya eşit olmayan ilişkiler; Tüm iletişim etkileşimleri, benzerlik ya
da farklılığa dayanarak eşit veya eşit olmayan olmak üzere iki türdür; Kişiler
birbirlerini denk görürlerse , eşit ilişki içinde olurlar bunlar “ben zekiyim
konuştuğumda zeki”, ”ben istediğimi söylemekte özgürüm konuştuğumun da
özgürlüğü var” gibi düşünürlerken eşit olmayan ilişki içinde olanlar “ben zekiyim
konuştuklarım ahmak”, “ben istediğimi söylemekte özgürüm fakat konuştuğum
kişinin böyle bir özgürlüğü olmamalı” diye düşünürler. Türk toplumunda erkekle
kadın arasında böyle ilişki yaygındır. (Cüceloğlu,1996 ; 19-25)
ÖRGÜTTE İLETİŞİM
İletişim süreci insan davranışını değiştirmek, örgütte bir haberleşme ağı
kurmak, kişiler ve gruplar arası ilişkileri geliştirmek, yetkinin görevlerini
3
gerçekleştirmek ve etkili bir koordinasyon sağlamak amaçlarıyla kullanılır. Karar
yönetim açısında ne kadar önemliyse, iletişim de örgüt açısından o kadar
önemlidir. Bir örgüt ortamı içinde, formal ve informal olmak üzere iki tip iletişim
işler. Formal iletişim hiyerarşideki basamaklar ve makamlar arasında, bilgilerin
ve kararların çift yollu akımıdır. İnformal iletişim ise kişiler ve gruplar arası
ilişkilerden oluşur. Formal iletişim ne kadar bozuk olursa informal iletişim o
kadar güçlenir ve örgüte zarar verir. (Bursalıoğlu , 1998 ;115)
İletişimin örgüte giriş noktası ile çıkış noktası genellikle aynıdır. Büyük
çaptaki formal iletişim modele bağlanmalıdır. Matematik iletişim modelleri çok
gelişmiş ve etkileyicidir fakat en az anlaşılır olanıdır. Fiziksel modeller elektrik
verici ve alıcılar gibi gösterilen birçok öğelerden oluşur. Sosyal modeller ise
sosyal hayatın her yönünü kapsayacak bir iletişimi hedef tutar. Bir iletişim
modelinin öğeleri iletişim kanalları yoluyla bağlanır. Her yeni kanal, eski
kanallara yerleşmiş olan
yöneticileri devre dışı bırakacağından, bunların
statülerini tehlikeye düşürür. İletişim kanalları arttıkça, alt basamaklardaki
yöneticilerin etkileme ve liderlik olanakları artar. Bu bakımdan, iletişimin artması
ile yönetimin demokratlaşması arasında yakın bir ilişki görülmektedir.
İletişim yukarıdan aşağıya olduğu kadar aşağıdan yukarıya doğru da
olmalıdır. Yani iletişim çift yollu düzenlenmelidir ; çünkü çalışanlar, kendilerine
örgütte olup bitenler üzerinde bilgi veren yöneticileri severler ve desteklerler.
Çift yollu iletişimde yukarı giden haberler, aşağıya gelenlerden farklıdır.
Aşağıdan yukarıya, öneri ve açıklamalar giderken, yukarıdan aşağıya emirler ve
yönergeler gelir. Fakat yukarı giden iletişim orta basamakta takılır ve tutulur.
Okul yöneticisinin iletişim öğeleri, engelleri, düzenlenmesi konularında
bilgi sahibi olması şarttır. İletişim öğeleri; haberin amacı, haberi veren, haberin
kapsamı, geçtiği kanallar, haberi ileten araçlar, haberi alan ve yarattığı etkidir.
İletişim engellerini ise; psikolojik, semantik, hiyerarşi, statü, alan, gizlilik,
korunma, savsaklama gibi nedenler meydana getirir.
İletişim, sesli ve sessiz iletişim şeklinde düşünülmelidir. Sessiz iletişim de
en az sesli iletişim kadar önemlidir. Beden dilini bilmeyen ya da önemsemeyen
bir kişinin başarılı bir iletişim kurması mümkün değildir. Sesli dilin inceliklerine
karşı duyarlı olmayan bir okul yöneticisinin de başarısında söz edilemez.
4
İletişim, etkileme aracıdır. Fakat bu aracı aşırı ve yersiz kullanan eğitim
yöneticisi, iletişimin amacını zayıflatmış olur.
Örneğin gerek ziyaretçisini gerekse astlarını görüşmeden önce bekleten
bir yönetici, onlara gücünü ve önemini ya da ne kadar meşgul olduğunu
göstererek üstünlüğünü kanıtlamaya çalışır. Fakat bu bekleme süresi arttıkça
bekleyenin de gerginliği ve endişesi artacaktır. Etkileme eğiliminde olan
yöneticinin sözleri ile davranışları aynı değildir yani beden dili onu ele
verecektir. Bir ziyaretçiyle görüşme esnasında makam masasının arkasından
çıkmayan, birkaç telefon görüşmesi yapan ya da astlarını çağırıp emirler
yağdıran, göz ucuyla saatine bakan yöneticinin, karşısındaki kişiye veya
kişilere, ilgisini belirten en içten sözler bile etkili olmayacaktır. Kendisinden
sürekli ve aşırı alçak gönüllük ile bahseden yönetici de, bu aykırılığın diğer
örneğini verecektir. Çünkü gerçekten büyük olmayan insanın alçakgönüllülük
göstermeye hakkı yoktur. Etkili iletişim davranışında bulunmak isteyen yönetici,
başkalarının fikirlerini öğrenmeli ve davranışlarını kestirebilmelidir. Böylece
iletişime başlamadan evvel kendini başkasının yerinde görebilir. Empatik
yaklaşım, eğitim yöneticisine güçlü iletişimler kurduracaktır.
Kılık durumu sembolleştirir. Siyah elbiseli, kolalı yakalı bir yönetici,
çevresinde formal bir izlenim yaratır. Fakat bu izlenim saygıdan çok çekinme
veya kızmaya yol açabilir. Aralıksız konuşan ve karşısındakine hiç fırsat
vermeyen yönetici de beslemeyi, önleyen bir iletişim engeli kurmuş olur. Bazı
yöneticiler ise zaman diliyle konuşur. Çalışma saatinin bitimine 5-10 dakika kala
verilen randevu, küçümseme veya hakaret gizler. Ziyaretçiler veya astlarıyla
makam masası arkasından konuşan yönetici, onları mesafe diliyle etkilemek
eğilimindedir. Tam tersi onları odasının bir köşesindeki küçük bir masada kabul
ederek arayı küçülten yönetici, daha olumlu bir etki yaratmış olacaktır.
Eğitim örgütlerinin yapı ve havasında, informal iletişimin rolü daha
önemlidir. Bu bakımdan, okul yöneticisi kişiler ve gruplar arası iletişimi dikkatle
izlemelidir. Bunu yapabilmesi sosyal psikoloji, grup dinamiği ve grup davranışı
gibi alanlarda bilgili ve becerili olmasını gerektirir. Okul içinde ve dışındaki
iletişim çember ve akımlarına yabancı kalan yönetici, iletişimden önce ve sonra
gelen diğer yönetim süreçlerini gerçekleştirmekte ya zorluk çekecek ya da
başarısızlığa uğrayacaktır.
5
İletişim yoluyla kişiler arası ilişkiler ya düzelir ya da bozulur. Böylece
örgüt kötüleşir veya gelişir. Örgüt, bir iletişim ağı olarak düşünülebilir. Örgüt,
daima değişen etken bir varlıktır, biyolojik ve fiziksel öğeleri vardır ve kişiler
arası ilişkiler üzerine kurulur. Örgüt içinde karar örneklerinin iletilme ve
yayılmasını sağlayarak, iletişim karar sürecinin gerçekleşmesinde de yardımcı
olur. Görüş ve anlayıştaki katılmayı arttırmak yoluyla ,
iletişim, sistemin
parçalarını bir araya getirir ve kaynaştırır. Aynı zamanda, yetkinin görevlerini de
destekler ve gerçekleştirir. Koordinasyonu sağlayan araçlardan en güvenilir
olanı iletişimdir.
İLETİŞİM ÖĞELERİ
1. Amaç
:
İletişime yön verir ve iletişimin etkisi, amacın gerçekleşme oranı
ile ölçülür.
2.Verici
:
Anlamı iletir. Bu bakımdan vericinin yasal ve güvenilir olması
gerekir.
6
3.Kapsam :
Olaylar, fikirler, semboller, değerler ve benzerlerini simgeler.
4.Kanallar :
Formal kanalları hiyerarşi oluşturur. İnformal kanalları kişiler arası
ilişkiler meydana getirir.
5.Araç
:
Sözlü veya yazılı, insancıl veya mekanik olabilir.
6.Alıcı
:
Kapsamı kendi görüş çerçevesinden değerlendirir ve ona göre
kabul eder veya etmez.
7.Etki
:
Alıcının gösterdiği tepki, takındığı tutum ve yaptığı öneri
sonucunda anlaşılabilir.
İLETIŞİMDE DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Başka insanlarla doğru iletişim kurmak önemlidir. Burada arkadaşlığın
gerektirdiklerini yerine getirmek için onlarla konuşurken ve onları dinlerken
dikkat edilmesi gereken noktalarda öneriler bulacaksınız.
Ne hissettiğinizin , ne istediğinizin bilincinde olmak, başkalarının
isteklerinizi ve duygularınızı bilmelerini sağlamak için iletişim becerilerini
öğrenmemiz ve kendimizi bu konuda geliştirmemiz gerekmektedir.İyi ilişkiler
birbirine güvenen insanlar arasında kurulur.
Her şeyden önce iletişim , karşımızdakini duymakla değil, dinlemekle
başlar.
Dinlemek
ile
duymak
aynı
şey
değildir.
Duymak
pasif
bir
eylemdir.Kulağınıza bir ses gelir bunun farkına varır ya da varmayabilirsiniz.
Dinlemek ise aktif bir eylemdir. Dikkatinizi toplamak, karşınızdaki kişinin
söylediklerini değerlendirmek ve kavramak zorundasınız. İyi bir dinleyici başka
bir insanın ne dediğini gerçekten anlamaya çalışacaktır , ve o kişinin
anlattıklarını ( mesajını) aldığını ve anladığını bir şekilde belli edecektir. İyi bir
dinleyici diğer kişiyle ilgilendiğini, ona dikkatini, fiziksel olarak dikkatini vererek
belli etmeye niyetli olmalıdır. Bir dinleyici ilgileniyor gibi gözükürken, saate
bakmak gibi dikkati başka tarafa çekecek davranışlardan kaçınmalıdır.
Dinlerken göz teması önemlidir. Eğer birisinin onu dinlediğinizi ve onunla
7
ilgilendiğinizi anlamasını istiyorsanız, bunu gösteren cümleler kurmalısınız.
Onun size anlattıklarından çıkardıklarınızı, anladığınız şeyleri ona söylemeniz o
kişinin sizinle konuşmaya devam etmesini sağlayacaktır.
Bir konuşma esnasında ortaya çıkan birden çok duyguyu yakalama
becerisini geliştirmenin yolu karşınızdaki kişinin kullandığı duygusal kelimelere
dikkat etmektir. Dolayısıyla arkadaşlarımızla iletişimimizde bize anlattıkları
şeylerden duygu ve düşüncelerini çıkarmaya ve onu anladığımızı ona
yansıtmaya başladığımızda karşımızdaki kişi gerçekten onu anladığımızı
bilecek ve bize karşı kendini daha yakın hissedecektir.
İnsanlar eğer onları anlayacağınızı hissederlerse sizinle iletişim kurarlar.
Bunu
onlara
göstermenin
bir
diğer
yolu
ise
konuşmamızda
sadece
sözcüklerinizin anlamını belli etmek değil, aynı zamanda sesinizin tonunu
ayarlamak ve kendi beden dilinizi doğru kullanmanızdır.
Buraya kadar değindiğimiz insanlarla iletişim sırasında dikkat etmemiz
gereken noktaları gözden geçirelim :

Öncelikle karşımızdaki insanı dinlemek

Göz temasında bulunmak, dikkatini dağıtacak hareketlerden kaçınmak.

Beden duruşumuzu, mesafemizi ayarlamak,dinlediğimizi gösterir şekilde
ona yönelmek.
İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
Acaba hangimizin gôren bir bakışa, duyan bir kulağa gereksinimi yok ki?
D. Pire'nin ''insanların çoğu duyar, çok azı da aralarında köprü kurarlar'' sözü,
günümüzün yoğun temposuna kendini kaptıran insanların (yani bizlerin), arka
plana ittiği çok önemli bir gereksinimi vurguluyor; yakınlaşma ve ilişki
gereksinimi!
Çevremizi düşünelim kendimizi bir sorunumuz olduğunda aklımıza ilk kim
geliyor? Kiminle konuşmaya, dertleşmeye istek duyuyoruz? Neden o, başkası
değil ? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan hangi özellikleri? Ya da tam tersini
düşünelim...Sorunumuz
geçirmediğimiz
anlıyoruz?
olduğunda
kişileri...Neden
kesinlikle
anlamazlar?
anlatmayı
Bizi
aklımızdan
anlamadıklarını
bile
nasıl
8
Çevremizdeki bazı insanlarla konuşmak kolay ve zevk vericiyken, bazılarıyla
kurduğumuz iletişim çok yüzeysel olabiliyor. Benzer kişilik özellikleri, ortak ilgi
ve hobiler, birbirine yakın değer ve dünya görüşü, yakın ahlak anlayışı ve eğitim
düzeyi gibi pek çok faktör, insanlar arası ilişkilerde temel öneme sahiptir. Tüm
bunlara, hem karşı cinsle hem de hemcinslerimizle kurduğumuz yüz yüze
iletişimde, fiziksel çekicilik de katkıda bulunabilir. Ama kişiler arası ilişkilerde,
kalitenin asıl belirleyicisi dinleme becerileridir. Ortak bir çok noktamız olsa bile
bazı insanlarla yakın ilişkiye girmekten kaçınırız. Bu noktada, yaşamınızda
böyle biri varsa, onun sizi dinlerken nasıl davrandığını bir düşünmenizi öneririm!
Dinleme becerilerine ve iletişimdeki kaliteyi arttıran tutum ve davranışlara
geçmeden önce, karşılıklı konuşmaları yüzeysel kılan ve gerçek dinlemeyi
engelleyen tavırlara bir göz atalım;
1. ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM GETİRMEK, YÖNLENDİRMEK:
Gerek çocuğumuzla, gerekse arkadaşlarımızla konuşurken iletişimi kesen bazı
mesajlar vardır;
''Şöyle yap, böyle yapma...''
''Bu şekilde hareket etmemelisin...''
''Buna üzüleceğine, oturup dersini çalışsan daha iyi olur...”
''Yoruluyorum diye yakınacağına geceleri erken yat...''
''Kavga edeceğinize güzel güzel oynayın, arkadaşlar kavga etmez...''
''Paylaşmayı bilmezsen, yalnız kalırsın tabi...''
''Bu kadar düzensiz çalışırsan, işlerini tabi yetiştiremezsin...''
gibi cümleler, konuşan kişide direnç, isyan yaratabilir, konuşan kişiyi
savunmaya itebilir. Genellikle öğüt, ahlak dersi vermek, direk önerilerde
bulunmak, size sorununu açan kişide baskı veya suçluluk duyguları
uyandırarak, iletişimin kesilmesine veya yön değiştirmesine neden olabilir .
2. YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, AD TAKMAK:
''Sen zaten hep kolaya kaçarsın...''
''Bebek gibi davranıyorsun...''
''Geri zekalı ne olacak...''
9
''Şikayetten başka bir şey bilmezsin zaten...''
''Sulugöz...bir arkadaşınla oynamasını bile bilmiyorsun...''
''Hiçbir fedakarlığa katlanmak istemiyorsun...''
Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan kişiler , kendilerini
anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış, daha çaresiz hissederler. Bunun
sonucunda iletişimi keser ya da öfkeyle karşılık verebilirler. Özellikle
çocuğunuzla iletişiminizde bu yöntemi sık kullanıyorsanız, ''O'' sizin yargı ve
eleştirilerinizi ve sık kullandığınız isimlendirmeleri (yaşına göre) gerçek olarak
algılayabilir. Bu, kendilik algısı üzerinde olumsuz etkiler bırakır, kendine güveni
sarsıldığı gibi, başarısı üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir .
3. SORU SORMAK, ARAŞTIRMAK, İNCELEMEK: ''
“Neden? Sen ona ne yaptın?... O sana ne dedi.? ,,
''Çocuk neden hastalandı? ...İyi giydirmedin mi? ...''
''Neden uyuyamadın?...Ağır mı yedin?...Kahve de içtin mi?...''
''Neden doğru düzgün oynamayı beceremiyorsun? ...''
Genellikle soru, inceleme, nedenini arama gibi yaklaşımların içinde önyargı,
eleştiri veya zorunlu çözüm bulunur, ayrıca konuşma sorulara cevap vermeye
takılarak, yön değiştirip asıl konudan uzaklaşabilir. Sorularla yürüyen iletişimde,
genellikle soru soranın nereye varmak istediği konuşan kişi tarafından
anlaşılamadığından, konuşan endişeye kapılabilir veya savunmaya geçebilir.
4. TEŞHİŞ, TANI KOYMAK, TAHLİL ETMEK:
“Aslında sen öyle demek istemiyorsun...''
“Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum...''
“ Aslında senin derdin başka...''
“Anlaşılan bir sure sana yardımcı olmamı isteyeceksin...''
“Bunları beni üzmek için anlatıyorsun anlaşılan.:.''
Bu tür yaklaşımlarda, dinleyen kişi sanki konuşanın niyetini, söylemek
istediklerini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir
tavır içine girdiğinden, konuşanı savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine,
sabırsızlanmasına veya öfkeli cevaplar vermesine neden olabilir .Konuşan kişi
10
kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yorumlanmış gibi hissedebileceği
için büyük olasılıkla iletişimi keser. Psikoloji hobiniz olabilir ama terapatik
yôntemler arasında kullanılabilen bu tur iletişimin kurallarını tam bilmeden,
günlük ilişkilerinize aktarmaya kalkmanız, sizinle konuşmayı güçleştirebilir.
5. TESELLİ ETMEK, KONUYU DEĞİŞTİRMEK:
''Aldırma, boş ver...''
''Düzelir canım, bunu dert etme...''
''Üzülme...''
''Başka şeyden konuşalım...''
''Olur böyle şeyler, geçer...''
''Bir kahve iç düzelirsin...''
''Boş ver canım arkadaşlar arasında olur böyle şeyler...''
“Aman sen de herşeyi ciddiye alıyorsun, yak bir sigara. ..”
Aslında teselli etmek çok güzel ve yararlıdır , ancak önemli olan
teselliyi kişiyi duyduğumuzu belirttikten sonra verebilmektir. Söyledikleri
duyulmadan, teselli
dinlenilmemiş,
ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendini anlaşılmamış,
söyledikleri
saçma
sapan
gibi
algılanmış
hissedebilir.
Önemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık
duyabilir. Genellikle, dinlemeden verilen teselli mesajları, konuşan kişide
sorununun küçümsendiği duygusunu yaratabilir.
Bunların ardından, gelin kendimizi gözden geçirelim...Çocuğumuz,
arkadaşımız veya eşimizle yaptığımız günlük konuşmalarda tarzımız ve
yaklaşımımız genelde nasıl? İletişimimiz yukarda sözü edilen dinleme
engellerine takılıyor mu? ...Tam yanıtı bulamıyorsanız, kendinizi 1-2 gün
izlemenizi öneririm. Çünkü iyi bir dinleyici olmanın, yani karşıdakini dinleme ve
anlamanın bence birinci şartı; kişinin öncelikle kendini dinlemeyi ve anlamayı
başarabilmesidir.
SAĞLIKLI İLETİŞİMİ ENGELLEYEN DİĞER ETKENLER
11
İnsanların algılama gücü birbirinden farklı olduğundan, iletilen bilgilerin de farklı
anlaşılması olasılığı her zaman vardır. Oysa önemli olan, bilgilerin herkes
tarafından, mesajın amacına uygun olarak anlaşılmasıdır. Ne var ki, sağlıklı
iletişimi engelleyen çeşitli etmenler bulunmaktadır.
I. Dille İlgili Etmenler
1.Birey ve yazıda kullanılan kısaltmalar.
2.Uzun cümleler
3.Yabancı sözcükler
II. Kültür ve Eğitimle İlgili Etmenler
1.Mesajı alan kişinin eğitim düzeyi
2.Mesajı alan kişinin toplumsal ve siyasal değerleri, dinsel, siyasal ve ideolojik
inançları.
3.Mesajı alan kişinin geçmişteki iş ve toplumsal yaşamı.
III. Örgütsel Etmenler
1.Hiyerarşi ; bilgiler çeşitli düzeydeki görevlilerden geçerler. Bu da hem iletişimi
geciktirir, hem de anlamını değiştirir.
2.Örgütün çapı ; örgütler büyüdükçe, iletişim güçleşir. Gecikmeler ve
kırtasiyecilik artar. Yazılar bazı yerlerde unutulur.
3.Uzmanlaşma ; bilindiği gibi, çeşitli uzmanlık alanlarının, kendilerine özgü bir
dili vardır. Bu durum uzmanlarla bürokratlar arasında iletişim güçlüklerine neden
olur.
Örgütün içinde ve dışında bulunan bir çok engeller, iletişim
sürecini güçleştirir ve bazı zamanlar tümden durdurur.
Bu engelleri aşağıdaki gibi özetlemek olanaklıdır.
1. Psikolojik :Verici ve alıcının görüş çerçeveleri, duygu ve heyecanlar,
klişeleşmiş kavramlar, saplantılar.
2. Semantik :Konuşma ve yazı dilindeki karışıklık veya inceliklerin neden
olduğu farklar ve anlaşmazlıklar,
12
3. Statü
:Verici ve alıcının sosyal ve formal statüleri, akademik ve
mesleksel gelişme farkları, kaynak sorunu ve ayrımı,
4. Korunma :Vericinin bazı yüklenmeler altına girmesi durumunda
önceden hazırlayacağı savunma mekanizmaları,
5. Alan
:İletişim merkezleri ile birimleri arasında uzaklık,
6. Hiyerarşi
:Üst-ast ilişkilerinde çatışmalar, yetkinin oldukça az veya
aşırı derecede aktarılması, fazla dar yahut geniş kontrol alanı,
düzensiz informasyon akımı,
7. Uyutma
:Karar sürecine katılma olanağı verilmeyen uygulayıcıların ,
emirleri savsaklaması veya önemsiz sayması,
8. Sınırlama :Örgütün amaçları ve görevleri gereği, bazı kapsamın
sınırlanması veya gizli tutulması. (Bursalıoğlu , 1998 ;118)
İLETİŞİMİN DÜZENLENMESİ
İletişim ağı ve enformasyon gibi kavramlar ile, sibernetik denilen yeni bir
disiplin arasında sıkı bağlar bulunmaktadır. Sibernetik, karar ve kontrol
aracılığıyla, sistemin tutarlılığını sağlamaktadır. İletişim süreci, sibernetik bir
modele
sokulacağı
zaman,
aşağıdaki
soruların
ele
alınması
ve
cevaplandırılması gerekmektedir.
1. İletişim merkezleri nasıl bağlanmış bulunmakta ve nasıl işlemektedir?
2. Besleme süreçleri nasıl bir yapı içindedir?
3. Ne çeşit bilgi nerede saklanmaktadır?
4. Karar merkezleri bu bilgiden ne derece yararlanmaktadır?
5. Sistem kendi parçalarının işlemesini ne kadar farkındadır, yani politika yapıcı
merkezlere gelen enformasyonun ilgi ve tekrar dereceleri nelerdir?
Bu soruların cevapları sistemde iletişim kadar denge sürecinin de
anlaşılmasına yardım eder. Bir iletişim sisteminin işlemesini kolaylaştıracak
veya zorlaştıracak olan etken, sistemin açık veya kapalı oluşudur. Yapı ve
iklimi kapalı olan sistemlerde hem formal hem de informal iletişim bozuktur.
En ideal model bile bu bozukluğu gideremez. Açık sistemlerin yapı ve havası
demokratik olduğundan, formal ve informal iletişim zaten kolaylaşır ve iyi bir
model de bunları kolayca geliştirir.
13
Sibernetik
Disiplin
Aşağıdaki
Problemlerin
Çözümünü
Hedef
Almaktadır;
1. İletişim
süreci sadece dikey değil, aynı zamanda yatay zamanda
yatayda işleyecek şekilde en az iki yollu olmalıdır.
2. Görüş ve davranışlarda katılmayı artırmak bakımından, hizmetiçi
yetiştirme eylemi de bir iletişim aracı olarak kabul edilmeli ve buna göre
geliştirilmelidir.
3. Enformasyon akımının verimli olabilmesi için, haber alma birimleri
kurulmalı ve çalıştırılmalıdır.
4. Olanaklar
oranında
,
yazılı
yerine
sözlü
iletişim
teknikleri
kullanılmalıdır.
5. Engeller
azaltılarak
ve
kaldırılarak,
iletişim
kanalları
açık
bulundurulmalıdır.
6. Sık sık konferans tekniklerinden yararlanılmalı ve kişiler arası ilişkiler
geliştirilmelidir.
7. Eleme , paraf ve çıkış kontrolü gibi, temizlik (klerans) yöntemleri
konulmalıdır.
8. Hiyerarşideki her basamağın iletişim yetkileri saptanmalıdır.
9. İletişim araçları ve malzemenin dağılımı bir plana bağlanmalıdır.
14
EĞİTİMDE İLETİŞİM
Eğitim
yöneticisinin
izleyeceği
iletişim
stratejisi
ve
ilkeleri
şöyle
özetlenebilir;
1. Girişimi başkalarından önce ele almak,
2. İletişime yapıcı görüşlerle başlamak,
3. Çevresindekilerin katılma ve işbirliğini sağlamak,
4. Çevredeki liderleri de çalışmalara katmak,
5. Katılanları güdülemek,
6. Başarılan işleri ortaya koymak,
7. Gerekseme ile doyum arasında denge kurmak,
8. Söylentilere gerçeklerle engel olmak,
9. İletişim engellerini bilmek ve değerlendirmek,
10. Başkalarının fikirlerine saygı göstermek,
11. Önemli haberleri yinelemek,
12. Her iletişim aracından yararlanmak,
13. Destek ve karşı güçleri tanımak,
14. İletişimi aralıksız sürdürmek.
Eğitim Yöneticisine Düşen Görev
Eğitim
yöneticileri
birer
iletişim
kaynağı
durumundadır.
Eğitim
yöneticisinin iletişimin özelliklerini dikkate alması gerekir; çünkü iletişim insan
davranışını etkileyen süreçlerin hem en önemlilerinden birisidir, hem de tüm
15
yönetim süreçlerinin temelinde yatar. Eğitim örgütlerinin havasında, doğal
iletişimin rolü yadsınamaz. Bu nedenle; yönetici kişi ve gruplar arasındaki
iletişimi dikkatle izlemeli ve doğal iletişim kaynaklarını bularak, onları örgüt
amacına yöneltmelidir. İç ve dış iletişim akımlarını yabancı kalan yönetici, diğer
yönetim süreçlerini gerçekleştirmede de başarısızlığa uğrar.
HAZIRLAYAN :Süha GİRMEN
sgirmen@mynet.com
KAYNAKLAR
ATABEK, E. (1995) ; Çocuklar, Büyükler ve Tavşanlar. Altın Kitaplar:
İstanbul.
AYDOĞMUŞ, K. ve arkadaşları (1992); Ana-Baba Okulu. Remzi Kitabevi:
İstanbul.
BURSALIOĞLU, Ziya (1998); Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış,11.
Baskı, Pegem Yayıncılık, Ankara
CÜCELOĞLU, Doğan (1996); Yeniden İnsan İnsana, 14. Baskı, Remzi
Kitapevi, İstanbul
CLARKE, 1. 1. (1996); Çocuk Bakımı ve Eğitimi. I. Papirus Yayın Dağıtım:
İstanbul.
GORDON, Thomas (1996); E.A.E. Etkili Anababa Eğitimi: Aile İletişim Dili.
Sistem Yayıncılık. İstanbul.
GORDON, Thomas (1996); E.A.E. Etkili Anababa Eğitiminde Uygulamalar.
Sistem Yayıncılık. İstanbul.
HICKS, Herbert (1979); Örgütlerin Yönetimi, 3. Baskı,(Çev. TEKOK Osman,
AYTEK Bintuğ, ŞEN Salim) Turhan Kitapevi, Ankara
KAYA, Yahya Kemal (1996); Eğitim Yönetimi, 6. Baskı, Bilim Yayınları,
Ankara
NAVARO, Leyla. (1996); Beni Duyuyor Musun? Ya-Pa yayınları: İstanbul.
YAVUZER , Haluk (1996); Çocuk Eğitimi EI Kitabı. Remzi Kitabevi: İstanbul.
16
Download