Türkiye Paris Başkonsolosunun Raporuna Göre İkinci Dünya Savaşı

advertisement
Türkiye Paris Başkonsolosunun Raporuna
Göre İkinci Dünya Savaşı Sırasında
Almanların Paris’i İşgali
Hüseyin KALEMLİ
Yrd. Doç. Dr., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.
E-mail: huseyinkalemli@gmail.com
Geliş Tarihi: 02.07.2016 Kabul Tarihi: 30.12.2016
ÖZ
KALEMLİ, Hüseyin, Türkiye Paris Başkonsolosunun Raporuna Göre İkinci
Dünya Savaşı Sırasında Almanların Paris’i İşgali, CTAD, Yıl 12, Sayı 24 (Güz
2016), s. 29-56.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya Versay Antlaşması’nı imzalayarak
savaştan çekilmiştir. Savaşın galip devletleri bu antlaşma ile Almanya’yı kendilerine bir
daha baş kaldıramayacak şekilde ezmek istemişlerdir. Versay Antlaşması’ndan sonra
Almanya’nın içerisine düştüğü siyasal, sosyal ve ekonomik karışıklıklar içerisinde ülkede
nasyonal - sosyalist hareketler güç kazanmış ve nihayetinde Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist Partisi (Nazi Partisi) iktidarı ele geçirmiştir. Adolf Hitler idaresindeki Nazi
Partisi’nin ilk hedeflerinden birisi Versay Antlaşması’nın bağlayıcı kayıtlarından
kurtulmanın yolunu aramak olmuştur. Hitler idaresindeki Almanya kısa sürede bu işi
başarmış, Versay Antlaşması’nın bağlayıcı hükümlerinden kurtulmuş ve yeniden
silahlanıp topraklarını genişletme arzusuna kapılmıştır. Bu durum diğer Avrupa
devletlerini tedirgin etmiştir. Almanya’nın Polonya topraklarını işgal etmesiyle İkinci
30
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
Dünya Savaşı başlamış, Almanya ile İngiltere ve Fransa arasında savaş patlak vermiştir.
Almanya Fransa'ya saldırdıktan sonra Fransa hemen ağır bir yenilgi almış ve Paris’i açık
şehir ilan ederek Almanya’nın işgaline bırakmıştır. Almanlar 14 Haziran 1940’da Paris’i
işgal etmişlerdir. Bu esnada Paris’te bulunan Türkiye’nin Paris Başkonsolosu Cevdet
Dülger Almanların Paris’i işgal etmelerini anlatan bir rapor hazırlamıştır. Rapor işgal
hakkında önemli bilgiler içermektedir.
Anahtar Kelimeler: Almanya, Fransa, İkinci Dünya Savaşı, Paris, İşgal, Türkiye Paris
Başkonsolosu, Rapor
ABSTRACT
KALEMLİ, Hüseyin, German Invasion of Paris During the Second World War
According to the Report of Turkish Consul General in Paris, CTAD, Volume 12,
Issue 24 (Fall 2016), pp. 29-56.
Germany, which was defeated in the First World War, withdrew from the war by
signing the Treaty of Versailles. The victorious States of the War wanted to overwhelm
Germany with this Treaty in a way that it could not rebel again. After the Treaty of
Versailles, the national - socialist movements gained strength in Germany within the
political, social and economic turmoil into which it had fallen; and ultimately, Adolf
Hitler's National - Socialist Party (Nazi Party) seized the power. One of the first targets
of the Nazi Party under the administration of Adolf Hitler was to seek the ways in
order to get rid of the binding provisions of the Treaty of Versailles. It succeeded this
duty in a short time, getting rid of the binding provisions of the Treaty of Versailles and
desired to expand the territory of Germany by rearming. This situation disturbed the
other European states. The Second World War started with the Germany’s attempt to
occupy the territories of Poland and soon the war broke out among Germany, the
United Kingdom and France. After Germany attacked on France, France immediately
took a heavy defeat and left Paris into occupation of Germans by announcing it an
open city. The Germans occupied Paris on June 14, 1940. Cevdet Dülger, the Consul
General of Turkey in Paris meanwhile, prepared a report describing the invasion of
Germans in Paris. This report includes important information about the invasion.
Keywords: Germany, France, Second World War, Paris, occupation, Consul General
of Turkey in Paris, Report.
Giriş
Tarihin en yıkıcı savaşlarından olan Birinci Dünya Savaşı askerî, siyasi,
toplumsal ve ekonomik açıdan gerek galip devletleri gerekse mağlup devletleri
olumsuz etkilemiş, ülkelerin altyapılarını çökertmiş, dış borçlarını
ödeyemeyecekleri seviyelere yükseltmiş, kitlesel işsizlik yaratmış, enflasyonun
aşırı artışına neden olmuş ve tüketim maddeleri yerine askerî ürünlerin üretimini
artırmıştır.1 Savaş sonrası durum bu şekildeyken savaşın galip devletlerinin
1Emre
Ozan, “Birinci Dünya Savaşı ve Uluslararası İlişkiler Disiplinin Doğuşu Üzerine Bir
Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, Cilt: 7, Sayı: 14, 2014, s. 199.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 31
mağlup devletlere ağır hükümlü antlaşmalar imzalatmaları onları daha da fazla
çıkmaza sürüklemiştir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda oluşturulan yeni dünya düzeni, galip
devletlerin mağlup devletlere imzalattırdıkları ağır antlaşmalar, bazı ülkelerin
savaşta beklentilerini tam olarak gerçekleştirememeleri ve bunların neticesi
olarak gelişen olaylar İkinci Dünya Savaşı’nın sebeplerini ortaya çıkardı.2 Birinci
Dünya Savaşı sonrasında özellikle 28 Haziran 1919’da imzalanan Versay
Antlaşması’nın3 Avrupa’da kurduğu statüye Almanya tarafından ilk andan
itibaren tepki gösterilmeye başlandı. Almanya bu antlaşmanın kendisini bağlayan
hükümlerinden kurtulmaya çalıştı. Savaşın galip devletleri tarafından Versay
Antlaşması’nın ortaya koyduğu statünün korunması için alınan tedbirler İkinci
Dünya Savaşı’na gidişi engelleyemedi. Bu dönemde 1930’lu yıllardan itibaren
Avrupa güçler dengesinde yeni gelişmeler ortaya çıktı. Neticede yeniden
müttefik (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa) ve mihver (Almanya, Japonya, İtalya)
devletler arasında siyasi, askeri ve ekonomik mücadeleler başladı. Çeşitli
şekillerde Versay Antlaşması’nın bağlayıcı kayıtlarından kurtulmaya çalışan
Almanya’nın askeri ve ekonomik gücü diğer Avrupa devletlerini tehdit eder hale
geldi.4 Almanya’nın takip ettiği yayılmacı politika ve silahlanma çabaları, bu
çerçevede yaptığı işgaller İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı.
Savaşın Çıkışı ve Paris’in İşgali
1934 yılından itibaren Almanya Versay Antlaşması’nın hükümlerini göz ardı
ederek tekrar silahlanmaya ve asker sayısını artırmaya başladı. Almanya’nın bu
hareketi İngiltere, Fransa ve İtalya gibi devletleri tedirgin etti.5 Almanya 1936
Mart’ında Ren bölgesine asker soktu, 1938 Mart’ında Avusturya’yı kendine ilhak
etti. Diğer taraftan yine 1938 ve 1939’da Çekoslavakya’yı önce küçültüp sonra
işgal etti.6 Yine aynı dönemlerde Litvanya’yı baskı altına alarak Memel’i
kendisine terk etmesini istedi. Litvanya, Almanya karşısında boyun eğdi ve
burayı Mart 1939’da Almanya’ya verdi.7 Başka birçok olayla birlikte
Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi ile İkinci Dünya Savaşı başladı. 1 Eylül
1939 sabahı Alman orduları Polonya’yı işgale başlayınca Polonya fazla
İkinci Dünya Savaşı’nın sebepleri hakkında bilgi için bakınız: Keith Eubank, The Origins of World
War II, New York 1969.
2
Versay Antlaşması hakkında bilgi için bakınız: Manfred F. Boemeke, Gerald D. Feldman, and
Elisabeth Glaser, The Treaty of Versailles, A Reassesment after 75 Years, Publications of The German
Historical Instiute, Cambridge University Press, United States of America 1998.
3
4
Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih 1789-2001, Der Yayınları, İstanbul 2006, s. 743.
Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1990, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara
1993, s. 245-246.
5
Georges Lestien, Roger Cere, İki Dünya Savaşı, Çev. Nihal Önal, Varlık Yayınevi, İstanbul 1966,
s. 133-134.
6
7
Armaoğlu, age., s. 289.
32
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
dayanamadı. Daha önceki ittifak ve garantilere rağmen İngiltere ile Fransa
Polonya’nın yardımına gidemediler. İki devlet hem askeri hem de stratejik
açıdan Polonya’ya yardıma gidebilecek durumda değillerdi.8 Bu yüzden
Almanlar hızla ilerleyerek 14 Eylül 1939’da Varşova’ya geldiler ve 27 Eylül’de
şehri ele geçirdiler. 27 Eylül’de Varşova’nın teslim olmasıyla Polonya haritadan
siliniyordu. Polonya’nın düştüğü durum Sovyet Rusya’yı da harekete geçirdi ve
Sovyet orduları 17 Eylül’de Polonya sınırını aşarak 23 Ağustos 1939 tarihli
Alman-Sovyet Antlaşması’nda kendilerine ayrılan yerleri işgale başladılar.
Almanya ve Sovyet Rusya, 28 Eylül 1939’da bir antlaşma yaparak Polonya’yı
aralarında bölüştüler. Polonya’nın doğusunu Sovyet Rusya, Varşova dâhil
batısını ise Almanya aldı.9
Almanya ve Sovyet Rusya 28 Eylül’de Moskova’da bir bildiri yayınlayarak
Polonya meselesinin Avrupa barışına temelli bir düzen teşkil edecek şekilde
düzenlendiğini, artık savaşa devam etmenin gereksiz olduğunu duyurdular.
İngiltere ve Fransa’ya barış teklifinde bulundular. Eğer barış teklifi reddedilirse
meydana gelecek olaylardan İngiltere ve Fransa’nın sorumlu olacaklarını
belirttiler. Buna Fransa 7 Ekim’de ve İngiltere 12 Ekim’de cevap vererek barış
teklifini reddettiler. Fransa gerçek barış yapılıncaya kadar silahı bırakmayacağını
belirtti. İngiltere ise Çekoslovakya ve Polonya’ya karşı yapılan yanlışların
düzeltilmesini istedi. Bu durum Almanya ve Rusya’nın tekliflerinin İngiltere ve
Fransa tarafından reddedilmesi demekti.10 Neticede de Polonya’nın işgali
sürecinde İngiltere ile Fransa Almanya ve Rusya’nın barış teklifini reddettikleri
gibi Almanya’ya savaş ilan ettiler.11 Böylece İkinci Dünya Savaşı başladı.
Barış tekliflerinin reddedilmesi üzerine Almanya İngiltere ve Fransa’ya
dönmeye karar verdi. Fakat bu kararı hemen yürürlüğe koyamadı. Askerî
yöneticiler Fransa ile savaşın kolay olmayacağını söylüyorlardı. Fransa’ya
saldırmadan önce Norveç devre dışı bırakılmalıydı. Çünkü savaşın çıkması ile
birlikte İngiltere Birinci Dünya Savaşı’nda yaptığı gibi Almanya’yı denizden
abluka altına alabilirdi. Bu ablukaya karşı koyabilmek için Alman Deniz
Kuvvetlerinin Norveç fiyortlarında denizaltı üslerine ihtiyacı vardı. Bunun
üzerine 9 Nisan 1940’da, Alman kara, deniz ve hava kuvvetleri harekete geçerek
kısa sürede Danimarka ve Norveç’i işgal ettiler. Böylece Almanya doğusu ve
kuzeyini güvence altına aldı.12
Almanya doğusu ve kuzeyini güvenli hale getirdikten sonra artık batıya,
Fransa ve İngiltere’ye dönebilirdi. Nitekim 10 Mayıs 1940 sabahı erken saatlerde
Alman orduları Belçika ve Hollanda’ya girdiler. 15 Mayıs’ta Hollanda, 27
8
Armaoğlu, age., s. 361.
9
Uçarol, age., s. 743-744; Armaoğlu, age., s. 362.
10
Armaoğlu, age., s. 362.
11
Raymond Aubrac, The French Resistance 1940-1944, Paris 1997, s. 8.
12
Uçarol, age., s. 745; Armaoğlu, age., s. 365-366.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 33
Mayıs’ta Belçika Almanya’ya teslim oldu. Bu sırada savaş başlar başlamaz
İngiltere ve Fransa Belçika’ya asker soktukları için bunlar da Almanya ile şiddetli
bir çatışmaya başladılar. Fakat Almanlar müttefik cephesini ikiye ayırmışlardı.
Almanlar Manş kıyılarına çekilen müttefik birliklerini Dunquerque’de muhasara
ettiler. Burada şiddetli çatışmalar oldu. Müttefik birlikleri geri çekilmek zorunda
kaldılar. Diğer Alman birlikleri güneye doğru ilerlemelerine devam ederek 14
Haziran 1940’ta Paris’e girdiler ve şehri işgal ettiler.13
Almanların Paris’i işgal etmeleri Fransa için pek çok sorunu da beraberinde
getirdi. Paris’teki Fransız Hükümeti ve Büyükelçilikler şehirden ayrıldılar. Daha
şehir işgal edilmeden önce 10 Haziran’da Fransız Hükümeti Paris’ten ayrıldı.
Arkasından hükümet gelişen Alman işgalleri ve diğer birtakım sebeplere göre
önce Tours’a, Tours’tan sonra Bordeux’a yerleşti. Bordeaux’dan da Vichy’e
taşındı. Vichy geçici başkent yapıldı.14
İşgal ile birlikte Fransa’da hükümet değişikliği oldu. 16 Haziran’da Paul
Reynaud başkanlığındaki hükümet istifa etti ve Mareşal Pétain başkanlığında
yeni bir hükümet kuruldu.15 17 Haziran 1940’ta kurulan Pétain Hükümeti
mütareke istedi ve Almanya ile 22 Haziran 1940’ta Compiégne Ormanı’nda
mütareke imzaladı.16 Mütarekenin imzalanması için seçilen yer oldukça önemli
idi. Çünkü mütareke Hitlerin ısrarı ile Paris’in 80 km kuzeyinde Campiégne
yakınındaki Rethondes’de Almanya’nın 11 Kasım 1918’de Birinci Dünya Savaşı
sonunda mütareke imzaladığı aynı vagonda imzalandı ve Almanlar bu vagonu
Berlin’e götürdüler. Böylece Almanya Fransa’dan 1918’in intikamını almış
oldu.17 Fransız Alman mütarekesi 25 Haziran’da her iki tarafça resmen
onaylandı.18 Pétain Hükümeti tarafından mütareke imzalandığında Fransa’nın
önemli bir kısmı Alman birlikleri tarafından işgal edilmişti.19
Mütarekenin imzalanması ile Almanya, Fransa’da bağımsız bir hükümet
bulunmasını kabul etti. Bu hükümetin bulunmasını kabul etmesinin sebebi
İngiltere’yi yalnız bırakmak ve ona makul bir barış ümidi vermekti. Mütareke ile
Fransa’nın kuzey yarısı ve Atlantik kıyıları Almanya’nın işgaline bırakıldı. Geri
kalan kısımda, merkezi Vichy’de olan bir Fransız Hükümeti bulunacaktı. Fransa
400.000 kişilik bir işgal ordusunu besleyecek ve Almanların ele geçirdikleri 1.5
13
Armaoğlu, age., s. 366-368; Uçarol, age., s. 745.
Bertram M. Gordon, Historical Dictionary of World War II France: The Occupation, Vichy, and the
Resistance, 1938-1946, United States of America 1998, s. 361, 376.
14
Pmh Bell, The Origins of The Second World War in Europe, New York 1986, s. 270; Martin Gilbert,
Second World War, London 1989, s. 97; Gordon, age., s. 280.
15
16Bell,
age., s. 270; Gordon, age., s. 280, 376; Armaoğlu, age., s. 368.
Colin Nettelbeck, War and Identity: The French and The Second World War An Anthology of Texts,
London 1987, s. 23; Gordon, age., s. 11, 83-84; Armaoğlu, age., s. 368.
17
18
Aubrac, age., s. 9; Gordon, age., s. 376.
19
Nettelbeck, age., s. 29.
34
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
milyon Fransız askeri Almanya’nın elinde rehin tutulacaktı. Almanya, Fransız
donanmasını da almıyordu. Fakat donanma bir limanda kontrol altında
tutulacaktı. Ancak Almanların Fransız donanmasına el koymasından korkan
İngiltere, 3 Temmuz 1940’da, büyük kısmı Cezayir’de Mers el-Kebir’de bulunan
Fransız donanmasını bombalayarak batırdı.20
Alman - Fransız mütarekesi ile Fransa ikiye bölünmüş oldu. Alsace ve
Moselle bölgeleri Almanya’ya ilhak edildi. Ülkenin kuzey tarafı Alman ordusu
tarafından işgal edildi, güneyi ise Mareşal Petain’in Vichy’de kurduğu hükümet
tarafından yönetilmeye başlandı. Mütarekenin şartları Fransa için oldukça küçük
düşürücü idi. Bu durum karşısında Fransız vatandaşları arasında hemen bir
huzursuzluk ve başkaldırı fikri ortaya çıktı.21
Almanların Fransa’ya saldırmaları ve Paris’in işgali dönemine bakıldığında bu
durumun Fransa açısından çok zor bir süreç olduğu görülmektedir. Almanlar
daha Mayıs - Haziran 1940 tarihlerinde batı cephesinde taarruza başladıklarında
Fransız sivil vatandaşları önlerinde kaçmaya başlamışlardı. Mayıs 1940’daki
iyimser haberlerle birlikte Alman ilerleyişine karşı konulacağı noktasındaki
açıklamalar ve halkın yerinde kalması konusundaki resmi emirlere rağmen
Fransa’nın kuzeyindeki sivil halk yollara düşüp ellerine geçirdikleri çantalara
eşyalarını koyup doluştukları vagonlar, otomobiller, at arabaları v.s. ile güneye
doğru kaçıyordu. Paris’te Almanların hava bombardımanını gören sivil halk
kalabalıklar halinde şehirden ayrılıyordu. 28 Mayıs - 10 Haziran tarihleri arasında
sıklıkla çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu birçok aile tren
istasyonlarını dolduruyor şehirden ayrılabilmek ümidi ile kendilerine bir yer
bulmaya çalışıyordu. Şanslı olan az sayıda kişi Fransa’nın güney batısına giden
trenlerde yer bulabiliyor, çoğu şehirden ayrılabilmek için yürümek zorunda
kalıyordu. Bu yüzden 10 Haziran’a gelindiğinde Paris boş bir şehir görünümü
almıştı.22 Şehirden iki milyon kişi kaçmış, işgal esnasında geriye Alman
hoparlörlerinin sesi ile uyanan ve akşam saat 20.00’deki sokağa çıkma yasağı ile
evlerine çekilen yedi yüz bin kişi kalmıştı.23
Paris’te bu süreçte yaşanan kargaşa Paris Polis Müdürü Roger Langeron’un
ifadelerinden de anlaşılmaktadır. Roger Langeron şehirde Alman taarruzları
sırasında yaşanan kargaşayı şöyle anlatıyor:
“11 Haziran Salı sabahı Paris güne yoğun bir dumanla uyandı. Sokakları görmek
neredeyse imkânsızdı. Toplanan kalabalıklar sokaklarda birbirlerine sorular soruyorlardı.
Fransız birlikleri geri çekilmeden önce levazımlarını yaktılar mı, ya da Almanlar ilerleyerek
onları tahrip mi ettiler? Herkes açısından en ciddi problem zihinsel kafa karışıklığı idi.
Herkes bizim askerlerimize ne oldu, onlar neredeler diye düşünüyordu. Siyah gökyüzü
20
Armaoğlu, age., s. 368.
21
Aubrac, age., s. 9.
22
Gordon, age., s. 126-127.
23
Gilbert, age., s. 94.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 35
belirsizlik ve şüphe yaratıyordu. Biz bu esnada şehre oldukça yakın olan petrol depolarının
Almanlar tarafından gece boyunca bombalanarak ateşe verildiklerini öğrendik. Bu arada
Paris’ten toplu göç önemli ölçüde arttı. Boulevard du Palais’deki penceremden at
arabalarının, yük arabalarının, bisikletlerin, yayaların, sığırların, köpeklerin ve çiftlik
hayvanlarının aralıksız gidişlerini üzülerek izledim. İnsanlar üzerlerine yataklar, arkasına
çantalar bağladıkları arabaları, kıymetli eşyalarını aceleyle toplayıp binebildikleri taşıtları
doldurmuşlardı. Sonunda cuma günü beklenen felaket geldi. Alman birlikleri Paris’i işgal
ettiler. Karargâhları Crillon oteline yerleşti. Biz onların önünde nasıl bir durumla karşı
karşıya kalacağımızı merak ettik. Onlar bize karşı sert ve acımasız mı olacaklardı? Ben
kendimin çok muhtemelen tutuklanıp hemen Almanya’ya gönderileceğimi düşündüm.” 24
14 Haziran’da Alman kuvvetleri Paris’e girerlerken sabah saat 06.30’da
Alman askeri araçları da Place de la Concorde meydanına ulaştılar. Alman
komuta heyeti Crillon oteline yerleşti. Bu sabah yani 14 Haziran sabahı büyük
bir gamalı haç bayrağı Arc de Triomphe’den aşağı asıldı. Saat 09.45’de askeri
bando eşliğinde Alman General von Kluge’nin komuta ettiği Dördüncü Ordu,
Kasım 1918’deki Fransız zaferinin kutlamalarının yapıldığı Champs Élysées’e
düzenli adımlarla yürüyerek geldi. Bir ya da bir saat on beş dakika sonra saat
11.00’de Alman kumandanı Paris Polis Müdürü Roger Langeron’u çağırdı ve
aktif olarak çalışan bütün emniyet görevlilerinin dosyalarını kendilerine teslim
etmesini emretti. Kumandanın sert tavrına karşı Langeron bu dosyaların daha
önce Paris’ten götürüldüklerini söyledi. Bu arada işgal dolayısı ile Almanlar
tarafından kutlamalar ve resmigeçit töreni yapıldı.25 Fransız vatandaşları Alman
askerlerinin bu törenlerini izlediler.26
Almanlar 14 Haziran’da, Paris’i işgal ettikten sonra Paris’teki
Büyükelçiliklerini yeniden açtılar, Alman Büyükelçiliği Eylül 1939’da tarafların
birbirlerine karşı savaş açmaları dolayısıyla kapatılmıştı. Bu şekilde 14 Haziran
1940’da Paris Almanlar tarafından işgal edildikten sonra Alman Büyükelçiliği de
yeniden açılmış oldu. Almanya tarafından Otto Abetz, Paris’e büyükelçi olarak
atandı. Abetz’in görevi Alman işgal kuvvetleri ile diğer birimler arasında irtibatı
sağlamaktı.27
1940 yılı Haziran ayında Fransa tarihteki en büyük yenilgilerinden birisini
aldı. Yukarıda da değinildiği üzere Almanlar 14 Haziran’da Paris’e girdiklerinde
paniğe kapılan milyonlarca Fransız erkek, kadın ve çocuk güneye doğru kaçtı.
Böylece paniğe kapılmış olan Fransız vatandaşları yerlerinden oldular.28 Fransız
halkının çoğunluğu ülkenin mağlup olup işgal edilmesi karşısında şaşkınlık
yaşamış ve aşağılık hissine kapılmıştı. Almanlar mütareke hükümlerine göre
kendi emirlerini açıkça uygulamaya başladıklarından dolayı işgal bölgesindeki
24
Donald D. Wall, Nazi Germany and World War II, Canada 2003, s. 156.
25
Gilbert, age., s. 94.
26
Gilbert, age., s. 96.
27
Gordon, age., s. 158-159.
28
Aubrac, age., s. 8.
36
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
insanlar kendi yaşamları, konuşmaları ya da hareketlerinin serbestliği konusunda
belirli kontrollere tabi tuttular. Ulusal gelirin yarısından fazlasına denk gelen
işgal masrafları, motorlu araçlar ve ısınma için yakıt kıtlığına, yiyecek kıtlığına ve
kâğıt kıtlığına yol açtı. İşgalin ilk evreleri sırasında Paris’de Alman ordusu
disiplinli ve iyi davranışları ile şöhret yapmıştı. Fakat gri-yeşil üniformalı
askerlerin birdenbire her yerde ortaya çıkmaları, onların Fransız binalarına siyah
gamalı haçlı kırmızı bayraklar astıklarının görülmesi ya da Fransızca sokak
tabelalarının Almancaya çevrilmesi, Fransız saatlerinin Berlin saat dilimine göre
ayarlanması halkta tedirginliğe sebep oldu. İşgal sırasında Paris’te sadece Alman
ordusunun mevcudiyeti yoktu. Almanlar şehirde hemen kendi yönetim
mekanizmalarını yerleştirdiler. Büyükelçi atadılar, propaganda için ofisler açtılar,
sansür uyguladılar, ekonomiyi kontrol etmeye ve demografik yapıyı v.s.
düzenlemeye çalıştılar. Alman ordusu ve sivil yönetiminden başka gizli devlet
polisi, Nazi gizli polisi ve güvenlik örgütleri geniş bir iletişim ağı kurdular.29
Almanlar işgal sırasında etkin propaganda faaliyetine de giriştiler. Almanlar
açısından işgali kabul ettirebilmek için en önemli enstrüman propaganda idi. Bu
yüzden Paris’te bir propaganda birimi oluşturdular. Etkin şekilde propaganda
yapmaya başladılar.30
Almanlar Paris’i kendi askerleri için bir dinlenme ve rehabilitasyon merkezi
olarak da kullandılar. Adolf Hitler işgalden sonra şehri bir turist gibi ziyaret etti.
Alman askerleri askeri marşlar eşliğinde Champs Elyées’de düzenli olarak geçit
törenleri yaptılar. Alman askerlerine metroya ücretsiz binmeleri için izin verildi.
Yine onlar için sinema gösterimleri düzenlendi, gece kulüpleri ve restoranlardan
özel rezervasyonlar yapıldı. Bunların dışında başka etkinlikler de düzenlendi.
Aslında Almanlar ve onların müttefikleri için işgal altındaki Paris’te yaşam
oldukça iyi iken Fransız sivil vatandaşları açısından durumun aynı olduğunu
söylemek pek mümkün değildi. Fransız sivillerin çoğu yiyecek miktarındaki
azalmadan dolayı sıkıntı yaşamaktaydılar. Birçok kişi kırsal kesimdeki
arkadaşlarından ya da akrabalarından yiyecek istemek zorunda dahi
kalabiliyordu. Önceden Alman bombardımanı sırasında hayatını kaybeden
siviller olduğu gibi işgalin sonraki aşamalarında hayatını kaybeden siviller de
oluyordu.31
Almanlar Paris’te yaşamı normale döndürmeye yönelik çalışmalar da yaptılar.
Şöyle ki işgal sırasında 14 Haziran’da şehre girdiklerinde onu bir hayalet şehir
gibi boş olarak bulmuşlardı. Birçok kişi daha kendileri girmeden şehirden
ayrılmıştı. Mütarekenin imzalanmasından sonra Fransız göçmenleri şehre geri
dönmeye teşvik ettiler ve Paris’i eski haline döndürmeye çalıştılar. Gece
kulüplerini yeniden açtılar, savaş öncesi günlerdeki kültürel aktivitelerin
29
Nettelbeck, age., s. 31-32.
30
Gordon, age., s. 163.
31
age., s. 273.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 37
çoğunun yeniden yapılmasına imkân sağladılar.32 Böylece şehirde sosyal ve
kültürel hayat yeniden canlanmaya başladı.
Almanlar ile Fransızlar arasında Fransız mültecilerinin geri dönüşü ile ilgili
görüşmelerde yapıldı. Mütareke imzalandıktan sonra temmuz ve ağustos
aylarında iki tarafın ilgili makamlarının yaptığı görüşmeler neticesinde 1940
Eylül’üne kadar çoğu sivil Alman işgali altında bulunan bölgedeki yerlerine geri
döndüler.33 Böylece Paris’in nüfusu her geçen gün artmış oldu.
İşgal Sırasında Türkiye’nin Paris Başkonsolosu
İkinci Dünya Savaşı yıllarının önemli bir kısmı ve Paris’in işgali sırasında
Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Behiç Erkin, Başkonsolosu ise Cevdet Dülger idi.
1939 - 1943 yılları arasında Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği görevini yapan
Behiç Erkin34 13 Ağustos 1939’da görevine başladı.35 30 Ağustos 1939’da Elize
(Élysée) Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Albert Lebrun’a itimatnamesini
sundu.36
Behiç Erkin 13 Ağustos 1939’da Paris’teki görevine başladıktan sonra 1
Eylül 1939’da Alman ordularının Polonya’ya saldırması ile İkinci Dünya Savaşı
başladı. Ardından da mihver ve müttefik devletler birbirlerine savaş ilan edince
harp daha geniş alana yayıldı. Almanya Polonya meselesini halledince İngiltere
ve Fransa’ya yöneldi. İngiltere ve Fransa’ya saldırmadan önce Danimarka ve
Norveç’i işgal etti. Danimarka ve Norveç’i işgal ettikten sonra Belçika ve
Hollanda’yı işgal ederek İngiltere ve Fransa’ya saldırdı. İngiltere’ye karşı yapmış
olduğu hava harekâtında başarısız olsa da Fransa’yı kısa süre içinde mağlup etti.
Fransa Almanya karşısında mağlup olunca Almanlar 14 Haziran 1940’da Paris’i
işgal ettiler.37
İşgal sırasında Paris’te bulunan Başkonsolos Cevdet Dülger şehirde
yaşananları anlatan detaylı bir rapor hazırladı. Almanların Paris’i işgal etmeleri ile
ilgili olarak Başkonsolos Cevdet Dülger’in hazırlamış olduğu rapora bir ön bilgi
olarak Büyükelçi Behiç Erkin’in hatıratında da işgalle ilgili bazı bilgiler yer
almaktadır. Erkin’in hatıratında bahsettiği olaylar Almanların Paris’i işgal
etmelerinden bir iki hafta öncesine rast gelmektedir.
32
age., s. 272.
33
age., s. 127.
Behiç Erkin’in Paris Büyükelçiliği hakkında geniş bilgi için bakınız: Behiç Erkin, Hatırat (18761958), Hazırlayan: Ali Birinci, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2010, s. 427-584.
34
35
age., s. 427; Emir Kıvırcık, Büyükelçi, GOA Yayınları, İstanbul 2007, s. 15.
36
Erkin, age., s. 432-436.
37
Armaoğlu, age., s. 361-369.
38
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
Almanların Paris’e saldırmaları ile ilgili Behiç Erkin’in hatıratındaki ifadelere
göre; 3 Haziran 1940’da saat 13.30’da Paris’e yönelik müthiş bir Alman
bombardımanı başlamıştı. Kırk dakika süren bombardıman oldukça şiddetli idi.
İki yüz Alman bombardıman tayyaresinin katıldığı saldırıda Renault ve Citroén
fabrikaları bombalanmış, bombardıman sırasında bin küsur ölü ve iki bin küsur
yaralı olduğu ilan edilmişti. Bu esnada Türk Büyükelçiliğinin takriben üç yüz
metre yakınına düşen bombalar dahi olmuş, büyükelçiliğin pencere ve camları
sarsılmıştı. Ertesi gün İran elçisi Sepahbodi perişan bir halde Behiç Erkin’i
ziyaret etmiş ve ne yapacağını sormuştu. Behiç Erkin de İran elçisine Allah’a
tevekkülden başka yapacak bir şey olmadığını söylemişti.
Bu olaydan sonra 8 Haziran akşamı Fransa’nın eski Ankara Büyükelçisi M.
Henri Ponsot, Behiç Erkin’i yemeğe davet etmişti. Behiç Erkin yemekteki
havaya bakarak Fransa’nın Almanya karşısındaki durumunun pek de iyi
olmadığı izlenimini edinmişti.
Behiç Erkin’in hatıratında Almanların 3 Haziran’da Paris’e bir saldırı
düzenleyip şehri bombalamaları ile ilgili yukarıdaki bilgiler yer alırken, Türk
Büyükelçiliğinin işgal öncesinde Paris’ten taşınması hakkında bilgiler de
bulunmaktadır. Bu konudaki bilgilere göre de; 9 Haziran 1940 Pazar günü
öğleden önce Behiç Erkin, bürosunda hususi bir mektup yazmakla meşgulken
her taraftan gelen heyecanlı haberler sükûnetini bozmuştu. Bu arada kendisi
birkaç gün önce Madame Jean Brunhes’te rast geldiği yaşlı bir kadın tarafından
3 Haziran bombardımanının bahçesinde meydana getirdiği tahribatı göstermek
için çaya davet edilmişti. Buraya gitmek niyetinde iken ne olur ne olmaz,
elçilikten ayrılmayayım diye düşünüp davete icabet etmekten vazgeçmişti. Aynı
gün büyükelçilikte iken akşam saat 20.00’de Büyükelçi M. Ponsot, kendisini
ziyaret etti. Fransız Hükümetinin bu sabah Paris’i terk ettiğini, elçiliklerin Paris’i
terk etmeleri maksadıyla yazılan tamimin gönderilmesi için Dışişleri
Bakanlığında adam bulunmadığından, birisini gönderip tamimi aldırmasını
söyledi. Behiç Erkin’de söz konusu tamimi aldırttı. Tamimde; Papalık
Büyükelçisi’nin, Fransa Dışişleri Bakanlığı Sekreter Yardımcısı’na müracaatını
müteakip, Cumhuriyet Hükümeti’nin diplomatik işleri şefleri ve kendilerine eşlik
edecek kişilerin Paris’i terk edip taşraya yerleşmelerinde bir sakınca görmediği,
Paris’i terk etmesi halinde Türkiye Büyükelçiliği için Indres ve Loire (Indre-et
Büyükelçi Behiç Erkin hatıratında 3 Haziran bombardımanın da bin küsur ölü ve iki bin küsur
yaralı olduğunun ilan edildiğini belirtmektedir. Bu konuda araştırma eserlerde daha az ölü ve yaralı
sayısı verilmektedir. Martin Gilbert, Second World War isimli eserinde 3 Haziran bombardımanında
toplamda iki yüz elli dört kişinin öldüğünü, bunların yüz doksan beşinin sivil geriye kalanının ise
asker olduğunu belirtmektedir. Ölen siviller arasında birçok okul çağında çocuğun bulunduğunu
da ifade etmektedir. Gilbert, age. s. 85.

M. Henri Ponsot 21 Mart 1936-24 Ekim 1938 tarihleri arasında Fransa’nın Ankara
Büyükelçiliği’ni yapmış, Fransa’nın Türkiye’deki 64. Büyükelçisidir. http://www.ambafrancetr.org/1525-ten-itibaren-Buyukelciler (Erişim Tarihi: 11.03.2015).
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 39
Loire) bölgesinin Cérelles şehrindeki Baudry Şatosu’nda sınırlı bir yerleşim
imkânı sağlandığı belirtilmekteydi.
Bu tamim üzerine Behiç Erkin yollarda kalabalıktan ve Alman hava
hücumlarından kurtulmak maksadıyla 9 - 10 Haziran gecesi Paris’i terk etmeye
karar verdi. Kendisi ve maiyeti Paris’ten ayrılacakken büyükelçilikte İkinci Kâtip
Şevket Utkuman ile kapıcı ve güvenlik görevlisi İsviçreli Ernest kalacaktı.
Başkonsolos Cevdet Dülger de önce elçilikle beraber gitmek istediyse de Behiç
Erkin Paris’teki Türk vatandaşlarının himayesi için başkonsolosluğu orada
bıraktı. Ardından da kendisi, müsteşar, başkâtip ve eşi, bir ikinci kâtip, iki
üçüncü kâtip, ataşemiliter ve muavini ile eşleri, mahalli kâtipler ve hizmetçiler,
toplam yirmi kişi iki kafile halinde hazırlanan araçlarla biri gece saat 01.00’de
diğeri saat 02.20’de büyükelçiliği terk ederek Tours şehrine yol aldılar.38 Paris Tours yolunda sağda solda otomobiller, arabalar, hatta çocuk arabasına kadar
her türlü vasıta ile yola dizilen muhacir halk acınacak bir halde idi. Hükümetin
bu yoldan muhacir geçmemesi için aldığı tertibat netice vermemişti.
Tours şehrine giden Türkiye Büyükelçilik yetkilileri burada ciddi kargaşanın
bulunduğu izlenimini edindiler. Öğleye doğru Tours’a vardıklarında şehir adeta
mahşerden bir günü andırıyordu. Her taraf muhacir dolu idi. Türk heyeti şehre
vardıktan sonra Tours’a on beş kilometre mesafede bulunan ve kendilerine
tahsis edilen Baudry Şatosu’nu bularak şatoya yerleşti. Burada çok kısa süre
kaldıktan sonra Behiç Erkin, Fransa Dışişleri Bakanlığından 14 Haziran sabahı
yeni bir telgraf aldı. Telgrafta hükümetin Bordeaux’ya nakline karar verildiği,
kendilerinin de oraya gitmeleri gerektiği bildiriliyordu. Bu yüzden Behiç Erkin
maiyeti ile 14 - 15 Haziran gecesi saat 01.15’te Tours’dan Bordeaux’a hareket
etti. Saat 13.00’de Bordeaux’a vardılar ve kendilerine tahsis edilen şatoya
yerleştiler.39 Bundan sonra Türkiye Büyükelçiliği 30 Haziran’a kadar
çalışmalarını Bordeaux’da sürdürdü. 1 Temmuz’da Almanların Bordeaux’a
girmeleri muhtemel olduğundan 30 Haziran 1940’da Bordeaux’dan La
Bourboule’ye taşınmak zorunda kaldı. Türkiye Büyükelçiliği son olarak da 10
Temmuz’da La Bourboule’den Vichy’e taşınarak savaş sırasında çalışmalarını
burada sürdürdü.40
Büyükelçi Behiç Erkin’e göre Fransa’nın savaşta Almanlara karşı ani bir
şekilde mağlup oluşundan, tarihte büyük kahramanlıkları bulunan Fransız
milletinin 1939 - 1940 harbini bu kadar çabuk kaybetmesinden, 1918’den 1940’a
kadar gelip giden bütün kabine üyeleri ile orduyu idare edenler mesuldür. Ordu
işgal ve manevi harbe hazır değildi. 3 Eylül 1939 ve 10 Mayıs 1940 tarihleri
38
Erkin, age., s. 454-457.
39
age., s. 458-461.
Çiğdem Karayemiş, Türkiye’de Demiryolu’nun Gelişimi ve Behiç Erkin Bey, Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2012, s. 142; Bu
süreç hakkında geniş bilgi için bakınız: age., s. 470-573.
40
40
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
arasında devam eden harp süreci Fransız ordusunun maneviyatını tamamen
bozmuştu. Siyasi partilerin ve özellikle komünistlerin bu işte büyük etkileri
olmuştu. Herkes bu savaşın kendi harbi olmadığı, diğer bir sınıf için boşuna
yapıldığı düşüncesindeydi. Öğretmenler gençlere askerlik aleyhtarı fikirler
aşılamışlardı. Buna rağmen çok iyi savaşan kıtalar olsa da Fransa modern ve
makineli bir harbe hazır olmadığından, Almanların yıldırım harbi ve hava
üstünlüğü askerin maneviyatını çok çabuk kırmıştı.41
Bu dönemde Türkiye’nin Paris Başkonsolosu Cevdet Dülger idi. Cevdet
Dülger, 9 Ağustos 1939’da Paris Başkonsolosluğu görevine atandı ve 30 Nisan
1942 tarihine kadar aynı görevi sürdürdü.42 Cevdet Dülger’in de göreve atandığı
ve görev yaptığı süreçte Behiç Erkin’inki gibi tarihsel olarak İkinci Dünya
Savaşı’nın başlangıcı ve Paris’in işgal altında olduğu dönemlere rastlar. Yukarıda
Behiç Erkin’in hatıratında da ifade edildiği üzere Paris işgal edilmeden hemen
önce Büyükelçi Behiç Erkin ve maiyeti şehirden ayrılmış, ancak ayrılırken Türk
vatandaşlarının himaye edilip korunabilmeleri için konsolosluğun burada
kalmasını istemişti. Başkonsolos Cevdet Dülger’de Paris’te kalmıştı.
Cevdet Dülger işgal sırasında Paris’teki Türk vatandaşlarının himayesi ve
şehirdeki Türk öğrencilerinin sevkinde gösterdiği fevkalade hizmetlerden dolayı
bir derece terfi etti.43
Cevdet Dülger 14 Haziran 1940 sabahı Almanların Paris’i işgalini görmüş ve
bu konuda da bir rapor hazırlamıştı. Dülger raporunda Almanların Paris’i nasıl
işgal ettiklerini anlatmakla birlikte mesele hakkında bir takım değerlendirmelerde
de bulunmaktaydı. Dülger işgal hakkında değerlendirme yaparken; “Fransa’nın
birden bire yıkılması beni ne kadar müteessir etti ise de sevgili yurdumuz itibari
ile de o kadar düşündürdü” demekteydi. Dülger’e göre; Fransa’nın bu yıkılışı
askeri bir mağlubiyet değil orduyu teşkil eden bütün milletin savaşmak
istemeyerek memleketi düşman istilasına terk etmesiydi.44 Bu yüzden Fransa’da
kahve, lokanta, otel garsonlarından, nakliye vasıtaları müstahdeminden,
sanayiciden, köylüden başlayarak bilhassa gençlik yetiştirmekle görevli olanlar
da, memurlar da, ordu da çok sıkı bir inzibat ve küçükten büyüğe hürmeti temin
edebilmek gerekliydi. Vatandaşlara zararlı fikirler verebilecek hususların önüne
geçilmeli, birlik ve beraberlik fikrini uyandırarak ülkede müşterek bir kanun tesis
edilmeliydi.45 Neticede Dülger’e göre Fransa’nın bu ani yenilgisinin sebebi
toplumun iyi yetiştirilmemesi, ülkede birlik ve beraberlik fikrinin olmaması idi.
41
age., s. 465.
42
http://paris.bk.mfa.gov.tr/MissionChiefHistory.aspx (Erişim Tarihi: 06.03.2015).
43
Erkin, age., s. 474-475.
Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi (TİTE), Kutu (K.) 148, Gömlek (G.) 32, Belge (B.) 3214001.
44
45
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-15001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 41
Cevdet Dülger Fransa’nın düştüğü durumla ilgili bu değerlendirmeyi
yapmakla birlikte 1939 - 1940 tarihlerinde meydana gelen harplerin askeri
bakımdan ziyade içtimai açıdan ele alınması,46 her milletin vakit kaybetmeden bu
harbin verdiği tecrübeleri göz önüne alarak vatandaşlarını birlik fikri etrafında
çok sıkı bağlarla bağlaması, mevcut tehlikeye karşı kendisini tehdit eden diğer
milletlerin sahip oldukları içtimai silahla teçhiz etmesi gerektiği üzerinde de
durmaktaydı.47
Başkonsolosun İşgal Hakkındaki Raporu
İşgal Öncesi Durum
Hükümetin ve büyükelçiliklerin 10 Haziran’da Paris’ten ayrılmalarına karar
verildi. 10 Haziran’dan itibaren Paris büyük bir süratle tahliye edildi. Bakanlıklar
ile resmi binalar ve bankaların tahliyesine tahsis olunan otobüsler ortadan
kayboldu. 11 Haziran’da hususi otomobillerden ve hatta taksilerden eser
kalmadı. 12 Haziran’da şehirde hükümet otoritesinden eser kalmadı.
11 - 12 Haziran günleri bütün harp sanayi ve kimya müesseseleri, mühimmat
ve erzak depoları, askerî garnizonlar, tayyare motoru ile tank yapan Renault ve
Citroén fabrikaları, Paris’in batısında ve güneybatısındaki bütün otomobil,
motosiklet vesaire fabrikaları derhal tahliye edildiler. Naklolunmayan makineler
ve radyo merkezleri tahrip edildiler.48
Askeri Valilik 13 Haziran sabahında İnvalides’i tahliyeye başladı ve Paris’in
batısında bulunan petrol depolarını ateşe verdi. Bu depolardan çıkan yoğun
duman Paris’i bütün gün kesif ve siyah bir dumana boğdu.49
Bu sırada şehirde hükümet ve şehir mümessili olarak Vali Mösyö Achille
Villey-Desmeserets ile Polis Müdürü Roger Langeron’dan başka kimse
kalmamıştı.50
Alman kuvvetlerinin başkentin kapısına yaklaştıklarını duyuran matbuatı
okuyan ve bilhassa radyoda, Paris’in önünde, içinde ve arkasında müdafaa
46
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-16001.
47
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-17001.

Bu rapor aslına uygun olarak mahiyet ve içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmadan kullanıldı.
Ancak rapor içerisinde bazı başlıklar altındaki bilgilerde konu akışına göre uyumluluk açısından
yer değişikliği yapıldı. Zaman zaman da dil olarak bazı sadeleştirmelerde bulunuldu.
48
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-001

Musée de I’Armée Invalides, Paris’in merkezinde, içinde çok sayıda farklı yapı bulunduran,
Fransa’nın askeri tarihi ile ilgili bir binadır. Bu gün ağırlıklı olarak askeri müze olarak
kullanılmaktadır. http://www.musee-armee.fr/en/venue-hire/terms.html (Erişim Tarihi:
12.03.2015).
49
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-1001.
50
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-1001.
42
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
edileceğini işiten halk görülmemiş bir korku ve telaşa kapıldı. Şehrin ünlü
kapılarından “Porte Maillot” civarında terk edilmiş taksilerin bulunduğu, şoför
ve benzin bulanların bu vesaitten istifade edecekleri şayiasını işiten halk, mezkûr
meydana koşuyor, metruk taksileri benzin yokluğundan çalıştıramıyor, tekrar
istasyonlara ve yollara dökülüyordu. Bu yüzden Lyon, Austerlitz, Orsay ve
Montparnasse garları yüz binlerce halkın hücumuna uğradı. 10 - 13 Haziran
gecelerini istasyonlarda ve açıkta geçiren halk trene binmekten ümitsiz bir halde
yaya olarak yollara döküldü. Kendi kaderine terk edilen halkın bu toplu göçü
tarihte görülmemiş bir telaş ve inzibatsızlık içinde başladı. Bu sebeple
istasyonlarda yaralananlar, çocuklarını ve eşyalarını kaybedenler oldu.
Halkın bu korku ve telaşına kapılan talebemiz de konsoloslukta toplanarak
ne şekilde olursa olsun bir vasıta bularak kendilerini elli kilometre güneye
atmakta ısrar ettiler.51 Bu konuda malumu devletleri olduğu ve 12.06.1940 tarihli
telgrafta arz edildiği üzere Vali Mösyö Villey, Paris ve civarında beş taksi
bulmakta zorlandığını söyledi. Gelmelerini son derece arzu ettiği Türk
talebesinin Mösyö Massigli’nin ısrar ve teminatıyla buraya geldiklerini tekrar
ederek mesele ile ilgili maiyetine birçok emir verdiği halde sorunu çözemeyerek
aczini gösterdi.52
Paris’in Teslimi
Alman kaynaklarına göre; Paris’e yaklaşan Ordu Kumandanı Topçu Generali
Georg von Küchler, 13 Haziran Perşembe günü Paris Askeri Valisine şehrin
teslimi hakkında görüşülmek üzere saat 18.00 ile 20.00 arasında Saint Denis’nin
kuzeyinde ve Paris-Dunkerque, Paris-Calais yollarının ayrıldığı mahalle
murahhasların gönderilmesine dair radyo telgrafı göndermiştir. Alman
murahhaslarının mezkûr mahalle belirtilen saatte gitmelerine rağmen Fransız
murahhasların gelmemesi yüzünden teslim müzakeresi neticesiz kalmıştır.
Alman Karargâh-ı Umumisinin “14 Haziran sabah saat 09.00’da şehir teslim
edilmediği takdirde ordunun Paris’e yürüyeceği ve şehrin müdafaasına teşebbüs
olunursa ordunun sahip olduğu her türlü vasıta ile şehri tahrip ve işgal edeceği”
mealinde Paris Askeri Valiliğine gönderdiği ikinci telsiz telgrafı üzerine 14
Haziran Cuma sabahı saat 06.30’da bir erkân-ı harp zabiti maiyetinde diğer bir
zabit ile birlikte Alman karargâhının işaret ettiği Écouen şehrine gitmiştir.
Paris’in kırk kilometre kuzeyinde üç bin nüfuslu bir banliyö olan Écouen de rue
de Paris’de bulunan Chateau Écouen’in musiki salonunda saat 07.00’de cereyan
51
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-001

Mösyö Massigli (Réne), 24.10.1938 ve 04.09.1940 tarihleri arasında Fransa’nın Türkiye
Büyükelçiliği görevini yapmıştır. Yukarıdaki ifadeye göre de Türkiye’den Fransa’ya eğitim için
öğrenciler onun ısrar ve teminatı ile gitmişlerdir. http://www.ambafrance-tr.org/1525-tenitibaren-Buyukelciler (Erişim Tarihi: 12.03.2015).
52
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-1001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 43
eden bu müzakerede Fransız delegesi Paris’in açık şehir ilan edildiğini bildirmiş
ve Alman kumandanı da Paris’i açık şehir kabul etmeye hazır olduğu53 cevabını
vermiş. Yalnız Paris’ten maksadın Paris şehri olduğu ve banliyölerin buna dâhil
olup olmadığı noktasında ihtilaf çıkmıştır.
Fransız delegesinin ancak Paris şehri için müzakere ve teslime memur
olduğunu, fakat banliyöde Alman kıtaatına asla tecavüz ve mukabelede
bulunulmayacağını kesin olarak ifade ve temin etmesi üzerine 14 Haziran Cuma
sabahı saat 07.30’da Paris’in kayıtsız ve şartsız teslimi Fransız murahhası
tarafından imza edilmiştir.54
Alman Ordusunun Paris’e Girişi
Alman ordusunun ileri motorize kuvvetleri teslim müzakeresini ve imza
merasimini beklemeden Paris üzerine hareket etmiş ve Von Küchler’in motorlu
birlikleri daha saat 07.30’dan itibaren Fransız başkentine girmeye başlamıştı.
Paris’e giren Alman birlikleri bulvarları ve Haussmann Bulvarı ile Friedland
Bulvarını takiben Etoile meydanına gelerek General Von Küchler’in önünde
saat 11.00’de resmigeçit yaptılar. Bu resmigeçide dair 14 Haziran sabahı saat
11.00’de tarafımdan çekilen fotoğraflar takdim olunmuştur. Paris sokaklarından
geçen Alman ordusunu pencerelerden seyreden halk saat 09.00’dan itibaren
sokaklara çıktılar ve resmigeçidin yapıldığı Etoile meydanına koştular. Şehre
giren askerin elbise, çizme ve kaskları temiz bir halde idi. Motorize birliklerin
çokluğu, teçhizatın hiç harbe görmemiş derecede yeniliği ve mükemmeliyeti
dikkat çekiyordu. Ordu, Askeri Valilikte kalan az sayıda zabitan, polis
müdürlüğü müfettişi ile komiserleri refakatinde tahliye edilmiş olan garnizon ve
kışlalara yerleşti. Kumandanlık erkân-ı harbiyesi ile büyük zabitan (subaylar)
Crillon ve Ritz otellerine yerleştiler. Ordunun Paris’e girişi, idealine ulaşmış
herhangi bir muzaffer ordunun girişine örnek gösterilecek şekilde düzenli oldu.
Askerler halk ile temaslarında son derece dürüst hareket ettiler. Muzafferiyetin
neşesi ile barbarlıkları bir kat daha artacak zannettikleri Alman askerlerini
görmekten son derece korku içinde bulunan halk kimseyi incitmeyen ve kimse
ile meşgul olmayan Alman ordusuna çabuk ısınmıştı.55
Şehrin Vaziyeti ve Gıda Meselesi
Paris’in tahliyesi ile işgal arasında geçen günlerde ve hatta işgal gününde su,
elektrik ve Paris’te yegane nakil vasıtası kalan yer altı şimendiferi (metro)
kesilmedi. Yalnız 13 - 16 Haziran günleri gazete çıkmadı. Radyo merkezleri
53
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-1001.
54
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-2001.

Fotoğraflar için bakınız: Ekler.
55
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-2001.
44
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
tahrip edildiğinden radyolar da çalışmadı. Bu suretle gayet ıstıraplı günler
yaşandı.
İşgalin ilk gününden itibaren asayiş ve inzibat mahalli ve şehir zabıtası ile
temin edildi. İşgal günü tamamen kapatılmış olan lokantalar zabıta marifeti ile
zorla açtırıldı, ekmek sıkıntısı çekilmedi. Yalnız ilk günlerde civar ile temas
imkânsızlığından et, tereyağı, yumurta, patates ve peynir bulunamadı. Bir hafta
sonra gıda maddeleri ikmali vaziyeti daha düzeldi. Fakat köprüler atıldığından
trenler, benzin yokluğundan otomobil ve kamyonlar çalışamadıkları için vaziyet
normal haddi bulmadı.
Şu anda tereyağı, yumurta, şeker, patates, zeytinyağı, sabun sıkıntısı baş
göstermiştir. Et eskisine göre haftada üç gün satılmakta, sebze ve meyve ihtiyacı
tamamen karşılayacak miktarda bulunmaktadır. İşgal günü şehirde takriben üç
yüz bin nüfus kalmış iken Alman ordusunun süratle ilerlemesi yüzünden güneye
kaçamayan halk bir hafta sonra dönmüş, nüfus derhal altı yüz bine çıkmıştır. 27
Haziran 1940 tarihinde yapılan nüfus sayımında ise Paris’in nüfusu dokuz yüz
seksen üç bin yedi yüz on sekize çıkmıştır. Nüfus artınca gıda maddeleri ikmali
hususunda tedbirler alınmış, “Service Public” adı altında valilikçe S.P işareti
konulan kamyon ve otomobillerin benzini Alman makamları tarafından temin
edilmiştir. İlk zamanlarda diplomatlara ait otomobiller de bu dağıtılan
benzinden istifade etmişler, fakat on günden beri Kordiplomatik’e dahi benzin
dağıtımına -yokluğu hasebiyle- son verilmiştir.56
İşgal Kumandanlığı İle Temas
Paris’in işgalini müteakip ilk endişemiz bakanlıkla temas imkânını aramak
oldu. Harekât-ı harbiye devam ettiği için elçiliğin Tours’dan ayrıldığı ve
Bordeaux’da olması tahmin edilmekle beraber57 nerede bulunduğu hakkında
kesin bir malumatımız yoktu. Berlin vasıtasıyla temas imkânını düşünerek
Yunanistan Başkonsolosuyla birlikte Kordiplomatik ile İşgal Kumandanlığı
arasında aracılık vazifesini ifa eden Elçilik Müsteşarı unvanına sahip Alman
Dışişleri protokol memurlarından Mösyö Zeitechel’i ziyaret ettim. Dışişleri
Bakanlığı ile temas edip vaziyetimizi bildirmek ve haberleşme yolu açmak
istediğimizi söyledim. Beni fevkalade nezaketle karşılayan Mösyö Zeitechel
yazacağım telgrafı tayyare ile Berlin Büyükelçiliğimize göndereceğini vaat etti. 16
Haziran 1940 tarihinde (veuillez transmettre affaires étrangéres que suis avec
collaborateurs et Şevket secrétaire Ambassade, bone santé.307 - Lütfen,
kendileriyle görüşmem gerektiğini Büyükelçi Sekreteri Şevket Bey’e bildiriniz)
mealindeki telgrafın gönderilmesini, Berlin Büyükelçiliğimizin cevabını ve

Kamu Hizmeti.
56
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-3001.
57
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-3001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 45
bakanlıktan gönderilen maaş ile ücretlerin konsolosluğumuza kadar iletilmesini
sağladı. Bu şekilde haberleşme imkânı hâsıl oldu.
Alman Büyükelçiliğinin Paris’teki Büyükelçiliğimize gönderdiği “Elçilik ve
Konsoloslukların İşgal Kumandanlığı ile Mösyö Zeitechel vasıtasıyla temas
edebileceklerine” dair tamiminden bahisle Mösyö Zeitechel’i ziyaretin uygun
olup olmayacağını soran Şevket Ülkümen’e “ilerde yapılacak teşebbüslerin
büyükelçilik tarafından ifasının siyasi mahiyette ve daha müessir olacağını” ifade
ederek hemen ziyaret etmesi fikrinde olduğumu söyledim.
İkinci ziyaretim burada kalan talebenin (bu mülakatın tafsilatı 27.07.1940
tarihli raporla arz edilmiştir) Berlin yoluyla dönüşü imkânını temin maksadı ile
oldu. Bu suretle açılan temas ve haberleşme imkânı malumu devletleri olduğu
veçhile halen devam etmektedir.58
İşgal Mıntıkasında Alman Faaliyeti
Alman işgal kuvvetleri ile beraber Paris’e Alman Büyükelçilik heyeti de
gelmiştir. Bu heyetin başında harpten evvel siyasi faaliyeti ile şöhret kazanan ve
on gün önce kendisine Büyükelçilik verilen Mösyö Abetz bulunmaktadır.
Büyükelçilik heyeti şimdiki halde Dışişleri Bakanlığı ile lüzum gördükleri
bakanlıklardaki belgeleri tetkikle meşguldür.59
Gerek büyükelçinin gerekse askeri kumandanlığın işgal mıntıkasında temel
görevi üst makamlardan aldıkları ilk emir üzerine mültecilerle meşgul olmaktır.
Almanlar bu hususa fevkalade ehemmiyet vermişler, gerek Belçika mültecileri,
gerek işgal edilmiş ve gerekse işgal edilmemiş mıntıkadan Paris’e ve Fransa’nın
kuzeyine geriye dönen mülteciler için çok çalışmışlardır.
Bunu hem işgal ordusunun menfaati hem de işgal mıntıkasının halen ve
gelecekteki zirai, iktisadi ve hatta siyasi vaziyeti noktai nazarından faydalı
görmekte ve aynı zamanda propaganda vasıtası yapmaktadırlar.
İşgal mıntıkasında fakir halka dağıttıkları çorbayı ve mülteciler için yaptıkları
yardımları filmlere almakta ve Alman kültürünü telkin eden filmlerle beraber
Paris’in bütün sinemalarına dağıttıkları aktüalite filmlerinde göstermektedirler.
Münih’ten getirilen Hitler gençliğine mensup kız ve erkek gençler opera önünde
ve askeri mızıka ile şehrin muhtelif yerlerinde çeşitli konserler vermek,
radyolarda Alman eserleri neşretmek suretiyle propaganda faaliyetlerine daima
artan bir gayretle devam etmektedirler. Fransızlarda Opéra, Opéra Comique ve
Comédie Française’i ve bazı tiyatroları açmakla Paris’te hayatın yeniden
teşekkülüne çalışmaktadırlar. Fakat Fransızların bu faaliyetleri Alman
propagandasına mukabeleden ziyade Alman yüksek makamlarının halkı neşeye
ve normal mesaiye döndürme direktifinden dolayı yapılmaktadır. Askerler,
58
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-4001.
59
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-4001.
46
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
halkın malına ve hürriyetine en küçük bir tecavüz takdirinde idama kadar giden
şiddetli bir ceza tehdidi altındadırlar. İki kısımdan ibaret olan işgal kuvvetleri
şimdiye kadar halkı rahatsız eden bir hadiseye sebebiyet vermemişlerdir. Alman
ordusu, işgal mıntıkasının gıda ihtiyacının karşılanması içinde çalışmış ve
yukarıda arz ettiğim veçhile işgal altındaki şehirlerde halkın gıdasını banliyö ve
köylerden nakle tahsis edilecek kamyon ve otomobillerin benzinini temin
eylemiştir.60
Normal ihtiyaç ve zaruretler için el konulan otomobil, bina, erzak vesairenin
bedeli veya kirası nakden veya bono ile derhal ödenmekte, şikâyet ve haksızlığa
mahal vermemek hususunda son derece dikkatli davranılmaktadır.61
Halktaki Haletiruhiye
İşgal mıntıkasındaki matbuat tarafından sürekli yapılan propagandanın tesiri
altında kalan halk daima nefret ettiği Almanlara bilhassa muzaffer gözüyle
bakmaya başlamış, askeri kuvvet olarak bu vaziyette gördükçe propagandalarına
derhal kapılmışlardır. İngiltere’nin, halkın tamamen arzusu hilafına olarak,
Fransa’yı fena idare eden bir hükümetle parlamentonun muvafakatine istinat
etmediği için gayri meşru bir surette Fransızları harbe sürüklediğini ifadeye
başlamışlardır. Serbest mıntıkada kurulan Pétain Hükümeti’ni, bu zümre
alkışlamakta ve hükümetin vaktiyle mütareke talebinde bulunarak harbe son
vermekle Fransa’nın menfaatine göre en iyi şekilde hareket ettiği kanaatinde
bulunmaktadır.
Arz ettiğim bu zümre, gençlik ile komünizm boyasına bulanan amele
kitlesidir. İşgal mıntıkasında bulunan ve tarihte eşi görülmemiş bir süratle
kaçarak mağlubiyete uğrayan gençlik, harbin bittiğinden ve hatta
kurtulduğundan memnundur.
Kendilerini alkol ve fuhşun tesirine kaptıran bu gençlik, mobilizasyona ister
istemez itaat etmiş fakat harbi bir türlü benimsememiş ve hatayı hükümette,
tayyare miktarı ile motorize kuvvetler noksanında, komutada, mühimmat ve
beslenme müşkülatında bularak daima harpten, çarpışmadan çekinmiş ve
kaçmıştır.
Bir milyon dokuz yüz bin esir veren Fransız ordusunun harpteki zayiatı
Alman kaynaklarına göre seksen bin, Fransız kaynaklarına göre elli iki bin ölü ve
yüz elli bin yaralıdır. Alman kaynaklarına göre, Alman zayiatı on yedi bin ölü
altmış iki bin yaralıdır.62
Kusur bulmakta çok mahir olan, fakat hiç vatanperver olmayan bu gençliğe
karşılık Umumi Harbi görmüş bir nesil ile müfrit komünizm cereyanından uzak
60
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-5001.
61
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-6001.
62
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-6001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 47
kalmış olan kısım, Alman ordusunun hücum taktiği ne kadar hızlı ve mahirane
olursa olsun, gençliğin hiç mukavemet ve harp etmediğini ifade etmekte, Fransa
tarihi için bunun unutulmaz ve ağır bir utanç sayfası teşkil ettiğini ilave
etmektedir. Alman tayyarelerinin pike inişlerindeki mitralyöz ve bomba
hücumlarına mukavemet olmadığını söyleyen gençliğe bu nesil, Umumi
Harpteki “Somme” Muharebesinde on metre kare genişliğindeki siperlere bir
saatte binlerce mermi isabet etmekte olduğu cevabını vermektedir. Gençliğin
harpten ve fedakârlıktan nasıl kaçtığına misal olarak, Fransız tayyare zabiti olan
Maurice Okhuson, tehlikeli bir keşif uçuşu için gönüllü talep edilen yüz altmış
tayyareci arasından ancak ve yalnız tek bir gönüllü çıkmış olduğunu ve Umumi
Harpteki orana göre bu miktardan yüz gönüllü çıkması lazım geldiğini
söylemiştir.63
İşgal mıntıkasındaki bu kısım halk, Pétain Hükümeti’ne ısınamamış ve bütün
ümitlerini İngiltere’nin zaferine bağlamıştır. İşgal mıntıkasında işgal kuvvetlerine
karşı pasif dahi olsun bir mukavemet yoktur. Belçika’da ve bilhassa Hollanda’da
bu mukavemetin daha bariz ve hissedilir olduğu söylenmektedir.64
Matbuat ve Radyo
Matbuat ve radyo Alman Propaganda Bakanlığı memurları tarafından idare
edilmektedir. İşgali müteakip ilk defa çıkan La Victoire ve Matin gazetelerinden
birincisinin sahibi Gustave Hervé’nin, vaktiyle Fransız bayrağını tahkir edip
küçük düşürdüğünü gazetesi ile alenen neşir ve ilan etmesi Almanların bile
nefretini çekerek dört nüsha çıktıktan sonra gazete tatil edilmiş, sonradan La
France au Travail, Derniére Nouevelle de Paris, Paris-Soir gazeteleri
yayınlanarak Paris’de günlük çıkan gazetelerin adedi dördü bulmuştur. Bütün bu
gazeteler ve bu meyanda amele organı olan La France au Travail Alman
propaganda vasıtası olarak çıkmakta ve işgal mıntıkasındaki propaganda
şeflerinden direktif almaktadırlar. Propaganda şeflerinden alınan direktif Pétain
Hükümeti’ne karşı zaman zaman aleyhtar zaman zaman da taraftar, fakat
İngiltere’ye karşı daima ve şiddetle aleyhtar neşriyattır. Matbuat ve radyoda halkı
İngiltere siyasetinden nefret ettirecek her ne vasıta olursa olsun ihmal edilmeden
kullanılmaktadır. Neşriyatın şiddeti hakkında bir misal olmak üzere “Churchill”
hakkında 27 Ağustos tarihli “Matin” gazetesinde yayınlanan bir yazıyı takdim
ediyorum. Son zamanlarda radyo ve matbuatta Yahudi aleyhtarlığına da hız

Birinci Dünya Savaşı sırasında 1 Temmuz 1916’da başlayan Somme Muharebesi, ya da kısmi
muharebeler dizisi Fransız-İngiliz ordularının Almanlara karşı yaptıkları hücum hareketini
meydana getirmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarından biridir. Somme
Muharebesi hakkında bilgi için bakınız: Basıl Lıddell Hart, Birinci Dünya Savaşı Tarihi, Çev. Kerim
Bağrıaçık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s. 298-340.
63
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-7001.
64
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-8001.
48
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
verilmiştir. Bu hususta çıkartılan Au Pilori gazetesini bu neşriyat hakkında daha
açık bir fikir edinilmesi mülahazası ile takdim ediyorum.
Alman propagandasına alet olan gençlik Champs Elyées’deki Cecil, Leroi,
Levitan, Brunsvick vesaire Musevi mağazalarının camlarını kırmışlardır. Bu
gençlik Alman işgali altındaki bölgede ilk resmi teşekkül halinde ve Jeune Front
adı altında Champs Elysées’de merkez açmıştır.65 Üyelerinin kollarında “Nazi”
işaretine kısmen benzeyen pazıbentler takılıdır.
Alman yüksek makamlarının, işgal edilen Fransa’daki, siyasi ve askeri
makamlara verdikleri en esaslı direktif Fransa’yı eski haline getirmek için
çalışmalarıdır. Bu yüzden “Mot d’ordre” “Fransızlar iş başına” diye tercüme
edebildiğim ifadeyi kullanmaktadırlar. Almanlar ciddi bir çalışma ile iş yapma
konusunda başarılı olduklarını, yine organizasyon yeteneği gibi kendi ırklarına
has olan en mühim kabiliyet ve sermayeye sahip olduklarını ifade etmektedirler.
Gerçekte sömürgeden yoksun ve birçok açıdan İngiltere ile Fransa’dan
oldukça geri olan Almanya’nın böyle tutunmasında etkili olan şey bu
sermayeleridir. Her iki muharip kuvvetin kadro, teçhizat, tayyare kuvvetleri,
deniz hâkimiyeti, hammadde, para, altın, moral kuvvetler vesaire gibi çarpışma
safhasında neticeye etki eden amillerin mukayese ve ölçüsüne medar olacak
bütün hesapları alt üst ederek Norveç ve Fransa’daki hakiki ve fiili neticeye etki
eden hazırlıklar ve geniş manası ile harp harekât ve taktikleri Almanlarca bu
kabiliyetlerinin tecellisinden ibarettir. Bu sermaye ve kabiliyetlerini misal olarak
gösteren Almanlar, radyo ve matbuat propagandalarında Fransızlara sabır ve
inat ile çalışma yolunu göstermekte, bundan başka kurtuluş yolu olmadığını
ifade etmektedirler. Böylece herkesin çalışması ile ilk önce memlekette emniyet
ve asayiş temin edilerek ihtilal ve isyan hareketlerine mahal verilmeyecek, sonra
da bu süratle memleketin gerek sanayide ve gerek ziraattaki üretme kapasitesi
artarak Fransa’nın ve dolaylı olarak Almanya’nın potansiyel kudreti takviye
bulacaktır. Yine Fransa sonradan vereceği tazminata hazırlanacaktır.66
Siyasi Vaziyet
Temmuz ortalarında talebe işi münasebetiyle görüştüğüm Paris’teki Alman
Konsolosluğu işlerini yürütmeye memur Doktor Lürow, kendisi ile
mülakatımda vaziyet hakkında fikrimi sordu. Ben de Almanya’nın şimdiye
kadarki hesaplarında yanılmayıp onları gerçekleştirdiği, İngiltere’ye yapacağı
anlaşılan istilada da muvaffak olmasının şüphesiz olduğu tarzında bir ifade
kullandım. Kendisinin dün Berlin’den geldiğini söyleyerek İngiltere’ye yapılacak
çıkartma harekâtının çok müşkül olduğu yolunda cevap vermesini, çıkartma
işine başlanmak üzere olduğu bu tarihte şayanı dikkat bulmuştum.
65
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-8001.
66
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-9001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 49
Üç gün sonra görüştüğüm Amerika Büyükelçiliği işlerini yürüten Başkâtip
Mösyö Barnes, siyasi vaziyet hakkında İngiltere için çok iyimser olduğunu ve
Almanların kolay zaferlerini İngiltere’ye çıkartma tehdidi yaparak risk altına
koymaktan daima kaçınacakları kanaatinde bulunduğunu söylemişti.
Wiesbaden muhitinden dolaylı yollardan alınan malumata göre Almanlar,
Mareşal Pétain Hükümeti’nin İngiltere aleyhindeki ifadelerine ve bilhassa Mösyö
Baudoin’in bu husustaki çeşitli açıklamalarına ehemmiyet atfetmektedirler.
Mösyö Laval’ın malum İtalya-Fransa-İspanya Latin İttihadı teşebbüsüne
şiddetle aleyhtar olan Almanların Mareşal Pétain Hükümeti’nden
memnuniyetsizlik ve şikâyetleri, Fransız Hükümeti’nin müstemlekelerine hâkim
olacak nüfuz ve kudreti gösterememesi ile bir kat daha artmıştı. Laval’ın son
Paris seyahatinin, muhabere ve ulaştırma hususu daha muntazam surette temin
edilecek olan müstemlekelerde yeni ve etkili tedbirler alınması vaadinin bu
gerginliği67 izaleye yaradığı söylenmektedir.
Wiesbaden kaynağının malumatına göre Mütareke Komisyonundaki Fransız
murahhaslarına Almanların yaptığı muamele “amir, memur” muamelesidir.
Yine bu kaynağa göre Almanların bir aylık tayyare imalatı yekûnu iki bin,
İngilizlerin bin sekiz yüzdür.
Wiesbaden muhitinden diğer bir kaynaktan bizzat aldığım malumata göre
Fransa’da işgal mıntıkasındaki mevcut Alman ordusuna verilen günlük masraf
mukabili yirmi milyon mark, yani dört yüz milyon Fransız Frankıdır. Bu
meblağın Fransa için büyük bir oran teşkil ettiğinden bahisle işgal mıntıkasının
emniyetini temin eden “armée d’occupation-işgal ordusu” ile İngiltere’ye
hücuma hazırlanan “armée d’action-harekat ordusu” arasında fark gözetilmesi
ve masrafın yalnız işgal ordusuna tahsis olunması yolundaki çeşitli Fransız
talepleri Almanlar tarafından reddedilmiştir. İşgal mıntıkasında ordu ihtiyacı için
yapılan müsadereler bedeli bu yekûndan hariçtir.
Wiesbaden muhitinde ortaya çıkan kanaate göre bu gün için Almanya’dan
bir taviz elde etmek asla mümkün olmadığından Almanya’nın şimdiki halde
Fransa ile sulh yapmak istememesi ve sulhun istikbale terki Fransa’nın çok
lehinedir.
Hitlerin Reichstag’daki solonnel beyanat ve tehdidine rağmen İngiltere’yi
istila tehlikesini bu ana kadar göze alamaması işgal mıntıkasında bulunan ve
Fransa’nın kurtuluşunu ancak ve yalnız İngiltere’den bekleyen taraftarların
sayısının artmasına vesile olmuştur.

Kaynak: Wiesbaden Mütareke Komisyonu’nda Fransız memuru Mösyö Saint Hardouin.
67
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-10001.
50
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
Kırk fırka Alman askerinin işgal mıntıkasından Rusya hududuna sevki,
ileride Rusya’nın bu neticeye yardım edeceği ümitlerini doğurmuştur.68
Bendenizin, işgal mıntıkasındaki siyasi havadan edindiğim kanaat; devam
etmekte ve edecek olan tayyare hücumları ile ne Almanya’nın İngiltere’yi
Hitler’in iradesi veçhile istila etmesi, ne de İngilizlerin Almanya’ya ve Alman
işgali altındaki memleketlere yapacakları hücumlarla Almanya’yı silahlarını terke
zorlaması mümkündür.
Amerika ve bilhassa Rusya harbe girmedikçe milyonlarca kara kuvvetlerini
Avrupa’nın kuzey sahillerine çıkarıp Alman ordusunu fiilen mağlup etmek
mevzubahis olamayacağı cihetle İngiltere herhangi bir sulh aracılığına razı
olduğu takdirde Almanya’nın galibiyeti Fransız müstemlekelerinden ödenecek,
Polonya ve Fransa’da galip Almanya ile namağlup İngiltere arasındaki sulh,
Fransa’nın sırtından istihsal edilecektir.
Tazimlerimle,
Başkonsolos.69
Sonuç
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların Paris’i işgali ile ilgili olarak
Türkiye’nin Paris Başkonsolosu Cevdet Dülger’in raporuna bakıldığında;
Almanlar şehri çok kolay şekilde ele geçirmişlerdir. Almanlar doğu ve kuzey
sınırlarını güvence altına aldıktan sonra batıya dönmüşlerdir. Batı cephesindeki
saldırılarında hemen başarı elde etmişlerdir. Bu saldırıları neticesinde de
Fransa’yı mağlup etmişler ve Fransa’nın büyük bir kısmını işgal etmişlerdir. 14
Haziran 1940’da Paris’i işgal etmişlerdir. Fransızlar Almanların Paris’i işgal
hareketlerine karşı koyamamışlar şehri Alman işgaline terk etmişlerdir. Bunda da
Paris’in açık şehir ilan edilerek Almanların işgaline terk edilmesinin ciddi etkisi
olmuştur.
Alman kuvvetlerinin Paris’e yaklaştıkları sırada hükümet ve büyükelçiliklerin
süratle şehri terk etmeleri halk üzerinde büyük bir tedirginlik yaratmış, halk
panik halinde şehri terk etmeye başlamıştır. Şehirdeki sivil halkın büyük
çoğunluğu mülteci konumuna düşmüştür. Bu konuda kendi kaderine terk edilen
halk şehri terk etmek için ümitsiz bir şekilde yollara dökülmüştür. Daha
Almanlar Paris’i işgal etmeden önce şehirde hükümet otoritesi kaybolmuştur.
Nitekim bu süreçte de 14 Haziran 1940 tarihinde Almanlar görkemli bir şekilde
Paris’e girmişler ve şehri kontrol altına almışlardır. Şehirde herhangi bir tahribat
da yapmamışlardır. Askerler halk ile ilişkilerinde son derece dikkatli hareket
etmişlerdir. Bu da halkın Alman ordusuna çabuk ısınmasına sebep olmuştur.
68
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-11001.
69
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-12001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 51
İşgalden sonra şehrin iaşe, su, elektrik, ulaşım v.s konularında da bazı sorunlar
ortaya çıkmıştır.
Diğer taraftan Alman propaganda metotları Paris’in işgalinden sonra aktif
bir şekilde kullanılmıştır. Özellikle Münih’ten getirilen propaganda ekipleri
aracılığıyla Paris’te yapılan opera, tiyatro, sinema gösterileri ile halk üzerinde bir
kitle manipülasyonu uygulanarak, Alman karşıtlığının körüklenmesinin önüne
geçilmeye çalışılmıştır. Bu anlamda Paris’teki yerel unsurlar da Almanlar
tarafından zorlanarak halkın normal yaşamına dönmesi ve işgali umursamaması
için propaganda faaliyetlerine dâhil edilmiştir. İşgal sahasında sürekli yapılan
propagandanın etkisi altında kalan halk Almanlara muzaffer gözüyle bakmaya
başlamıştır.
Kaynaklar
Arşiv Kaynakları
Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi (TİTE)
Kitap ve Makaleler
ARMAOĞLU Fahir (1993) 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1990, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, Ankara.
AUBRAC Raymond (1997) The French Resistance 1940-1944, Paris.
BELL P.M.H. (1986) The Origins of The Second World War in Europe, New York.
BOEMEKE Manfred F., Gerald D. Feldman, Elisabeth Glaser (1998) The Treaty of
Versailles, A Reassesment after 75 Years, Publications of The German Historical
Instiute, Cambridge University Press, Unitet States of America.
DEVELLİOĞLU Ferit (1993) Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Yayına Hazırlayan:
Aydın Sami Güneyçal, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara.
ERKİN Behiç (2010) Hatırat (1876–1958), Hazırlayan: Ali Birinci, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara.
EUBANK Keith (1969) The Origins of World War II, New York.
GILBERT Martin (1989) Second World War, London.
GORDON Bertram M. (1998) Historical Dictionary of World War II France: The Occupation,
Vichy, and the Resistance, 1938-1946, United States of America.
HART Basil Liddell (2014) Birinci Dünya Savaşı Tarihi, Çev. Kerim Bağrıaçık, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
KARAYEMİŞ Çiğdem (2012) Türkiye’de Demiryolu’nun Gelişimi ve Behiç Erkin Bey,
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir.
KIVIRCIK Emir (2007) Büyükelçi, GOA Yayınları, İstanbul.
LESTIEN Georges – CERE Roger (1966) İki Dünya Savaşı, Çev. Nihal ÖNAL, Varlık
Yayınevi, İstanbul.
52
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
NETTELBECK Colin W. (1987) War and Identity: The French and The Second World War
An Anthology of Tekst, London.
OZAN Emre (2014) “Birinci Dünya Savaşı ve Uluslararası İlişkiler Disiplinin Doğuşu
Üzerine Bir Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, Cilt: 7, Sayı: 14, s. 197 - 214.
UÇAROL Rıfat (2006) Siyasi Tarih 1789-2001, Der Yayınları, İstanbul.
WALL Donald D. (2003), Nazi Germany and World War II, Canada.
İnternet Kaynakları
http://paris.bk.mfa.gov.tr/MissionChiefHistory.aspx (Erişim Tarihi: 06.03.2015).
http://www.ambafrance-tr.org/1525-ten-itibaren-Buyukelciler
11.03.2015).
(Erişim
Tarihi:
http://www.ambafrance-tr.org/1525-ten-itibaren-Buyukelciler
12.03.2015).
(Erişim
Tarihi:
http://www.aviewoncities.com/berlin/reichstag.htm (Erişim Tarihi: 02.04.2015).
http://www.dictionary.com/browse/open-city (Erişim Tarihi: 06.02.2017)
http://www.musee-armee.fr/en/venue-hire/terms.html (Erişim Tarihi: 12.03.2015)
Ekler
Paris’e ilk giren Alman tanklarından biri 14 Haziran sabahı geçit resmi esnasında
Etoile meydanında.70
70
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-27001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 53
14 Haziran sabahı zafer takına çekilen Alman bayrağı yalnız bir gün asılmış akşam
kaldırılmıştır.71
14 Haziran geçit resmi. Zafer takı önünde mevki alan kumandanlar. 72
71
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-28001.
72
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-29001.
54
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
14 Haziran sabahı Etoile meydanında geçit resmide askeri mızıka.73
Almanlar geçit resmini filme alıyorlar. Geçit resmine bakan Fransız halkı.74
73
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-30001.
74
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-32001.
Hüseyin KALEMLİ, Türkiye Başkonsolosunun Raporuna Göre.. 55
Geçit resmi 14 Haziran 1940.75
Geçit resmi 14 Haziran 1940.76
75
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-33001.
76
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-36001.
56
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 12 Sayı 24 (Güz 2016)
Geçit resmi 14 Haziran 1940.77
77
TİTE, K. 148, G. 32, B. 32-38001.
Download