Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE HEDEFLER VE HEDEF BELİRLEMEDE YENİ YÖNELİMLER Fethi ÇELİK ÖZET Toplumsal yaşamın sürekliliği, bir ülkede hakim olan eğitim programlarının o ülkede etkili olarak uygulanabilirliğini gerekli kılmaktadır. Eğitimin toplumları geleceğe taşıma sorumluluğu ve bireyi geliştirme dinamiği, öğretim programları yoluyla tasarlanan insan yetiştirme projesi ile gerçekleşebilecektir. Eğitimin toplum için önem taşıyan bu sorumluluğunu yerine getirmesi, öğretim programlarında öncelikli rolü olan hedeflerin ortaya konulması ve yaşama geçirilmesi ile mümkün olabilecektir. Bu anlamda Türk eğitim sistemi, toplumun ulusal ve evrensel değerlere uygun niteliklerle donanık birey ve yurttaş yetiştirme misyonunu eğitim sisteminin öncelikli hedefi olarak görmek ve bu sorumluluğunu yerine getirmek durumundadır. Anahtar Sözcükler: Eğitimde hedefler, öğretim programı, yapılandırıcı öğretim programı. ABSTRACT The continuity of the social life, necesitates the effective applicability of the pioneering educational programmes in that country. The responsibility of education in carrying the societies into the future the dynamics of developing the individual, can be maintained through human training Project designed by educational programmes. Fulfilling this responsibility of education which is of great importance for the society, can only be possible by putting forward the priority targets in educational programmes by the putting them into practice. In this context, the Turkish education system has to see, as the priority target of the educational system, the mission of individual and citizen training equipped with national and universal values and has to accomplish this responsibility. Keywords: Education in aim, educational program, constructivism teaching program. Eğitim ve özellikle planlı eğitim, insanı belli niteliklerle donatacak şekilde yetiştirme aracı olarak görülebilir. Bu tür bir yetiştirme sürecinden geçen insanın, eğitim etkinlikleri yoluyla belli bir düzen ve kararlılıkla geliştirilmesi gerekir. Bu bizi “eğitim programı” kavramına götürür. Eğitim programının planlı olarak uygulanmasıyla eğitimin hedeflerine ulaşılabilir. Yard. Doç. Dr., S.D.Ü. Burdur Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 1 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… Eğitimde hedefler, bireye, planlı eğitim yoluyla kazandırılacak nitelikler olarak görülebilen bilgi, beceri, tutum, ilgi ve alışkanlıklar gibi kendisinin kullanacağı düşünülen özellikler ve ulaşması istenen sonuçlardır. Eğitilmiş bireyin kazanımı olarak kabul edilen bu yeterlikler gözlenebilir ve kullanılabilir olmalıdır. Örneğin, yeterli bilgi ve becerilerle donatılmış öğrencinin yaşadığı yakın çevresini tanıması, okuma-yazma becerisi kazanması, canlıları ve hayvanları sevmesi ve koruması vb. gibi öğrenilmiş davranışları göstermesi gerekir. Bu örneklere dayanarak hedef kavramını tanımlarsak: “Hedef, bir öğrencinin, planlanmış ve tertiplenmiş yaşantılar sayesinde kazanması kararlaştırılan ve davranış değişikliği veya davranış olarak ifade edilmeye elverişli olan bir özelliktir (Ertürk,1972: 26). Eğitim programlarının okul ortamında uygulayıcısı durumunda olan öğretmen, eğitsel hedeflere ulaşmada, uzun ve kısa süreli tüm çalışmalarını planlı olarak sürdürmek durumundadır. Öğretmenin, günlük çalışmalarında bir yol gösterici olarak da, eğitim programının bir alt öğesi olan öğretim programından yararlanması gerekir. Bir öğretim programında dört temel öğe bulunur: 1. Hedefler (Amaçlar), 2. İçerik (Muhteva: Üniteler-Konular), 3. Eğitim Durumu (Öğretme-Öğrenme Yaşantıları), 4. Değerlendirme. Nasıl öğreteceğiz? Şekil 1: Eğitim Programının Temel Öğeleri ve Öğeler Arası Etkileşimi. Eğitim programının bu öğelerinin anlamlı bir bütünlük göstermesi için kendi içinde yine anlamlı bir ilişki ve etkileşim göstermesi gerekir. Şekil 1’i incelediğimizde, okul ortamında bireyleri “niçin eğitiyoruz?” sorusunun karşılığı, bizi örgün eğitimin temel dayanağı olan eğitim felsefesine götürür. Bu yöneltilen sorunun karşılığının bir bakış açısı dahilinde, genel bir eğitim 2 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK teorisi ile eğitimde yapılacakların seçimine eğitimin hedefleri rehberlik eder. Eğitim programlarında hedef yerine amaç kavramının da kullanıldığı görülmektedir. Hedef kavramı, yetiştirdiğimiz insanda bulunmasını uygun gördüğümüz, eğitim yoluyla kazandırılabilir nitelikte istendik özellikler olarak tanımlanmaktadır (Ertürk, 1971: 26). Amaç kavramı ise daha çok bu hedefe ulaşma isteği anlamında kullanılmaktadır. Bir eğitim sisteminde programın hedefleri belirlendikten sonra bunların davranış yönünden de dile getirilmesi önemli görülmektedir. Hedeflerin davranış, yaşantı, beceri ve yeterlik olarak görülebilen bir öğrenci kazanımına dönüştürülememesi, hedeflerin programlarda bir süs olarak kalması gibi anlamsız bir fazlalığa neden olur. Programın içerik boyutunda belirlenen amaçlara ulaşmak için “ne öğretelim?” sorusuna cevap aranır. Büyük oranda da hedef-içerik ilişkisi kurularak hedefe uygun bilgilerin aktarılması istenir. Bu bizi, bir ders içinde yer verilmesi gereken temel ünite ve konulara götürür. Her dersin kapsamına giren belli ünite ve konuları bulunur. Programın süreç boyutunda ise “nasıl?” sorusuna cevap aranır. Hedefe uygun olarak seçilen bilgi muhtevasının bireye aktarılması nasıl olmalıdır? Diğer bir deyişle, “nasıl öğretelim” sorusuna cevap aranır. Bunun için de, sınıf içi uygulamalarda “hangi yöntem ve teknikleri uygulayalım?”, “hangi araç-gereçlerden yararlanalım?” gibi sorulara cevap (Demirel, 2004:35) bulma bir ders, ünite ya da konuda uygulanabilecek öğretim yöntem, teknik, araç ve gereçleri seçme ve kullanımını ön plana çıkartır. Programın son boyutu olan değerlendirme, eğitim etkinlikleri sonunda öğrencilere kazandırılmak istenilen davranış değişikliklerinin gerçekleşme düzeyini anlamaya yönelik bir süreçtir. Değerlendirme sayesinde öğrencilerde ne yönde bir değişme olduğu, programın etkililik derecesi ve kullanılan yöntemlerin yeterlik derecesi hakkında bir görüş sahibi olunur. Ayrıca değerlendirme, programın hangi öğelerinde nasıl bir değişme yapılacağına, öğrencilerdeki eksikliklerin nasıl giderileceğine karar verme işlemidir. Değerlendirme öğretmenlere, kendi kendilerini değerlendirme imkanı da sağlar (İşman, 2003: 31). Öğretim programlarının hazırlanmasında, programın belirtilen bu temel öğeleri arasında öncelikle eğitimin hedeflerinin belirlenmesi gerekir. “Bir ulusal eğitim sisteminin hedefi, en genel seviyede, bu eğitim sisteminin ürünü olarak yetişmesi istenen ‘ideal insan’ın nitelikleri olabilir (Özçelik, 1987: 9). Eğitimde ideal insanı yetiştirme düşüncesi, eğitimin hedeflerini çizme ve bu yönde ulusal bir çaba ve etkinlikle günümüzün ihtiyaç ve beklentilerini karşılama ve geleceği kucaklamada belli bazı eğitim felsefelerini irdelememizi gerektirmektedir. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 3 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… HEDEFLERİN FELSEFİ TEMELLERİ Bilginin hızla değiştiği, yenilendiği ve yayılma özelliği gösterdiği dünyamızda toplumsal yaşam ve bireyin niteliklerinde de hızlı bir değişimin gerekliliğini kaçınılmaz kılmaktadır. Bu değişimin tek aracı ise, eğitim sisteminin hedeflerini ve işleyiş felsefesini temel alan eğitim programlarıdır. Eğitim sisteminin her düzeyindeki eğitim, öğretim ve ders programlarındaki değişim ve geliştirme anlayışı böylesi bir felsefi gerçekliğe ve gerekliliğe dayanmalıdır. Üzerinde ortak görüş birliği olan başlıca dört eğitim felsefesi bulunmaktadır: Daimicilik, Esasicilik, İlerlemecilik, ve Yeniden Kurmacılık (MEB, 2003: 33). Daimicilik, eğitimin evrensel niteliklere göre şekillenmesi gerektiğini kabul eden görüştür. Bu görüşü savunanlara göre, insanın doğası ve ahlaki ilkeleri değişmez değerlerdir. İnsanların bu edebi değişmez gerçeklere göre yetiştirilmesi gerekir. Çünkü, insanlık tarihi boyunca insanın özü değişmemiştir. Eğitim, sağlam ve doğru karakterli insan tipi yetiştirmelidir. Değişmeyen evrensel ve entelektüel bir eğitim ile zeka düzeyi üstün, seçkin insan yetiştirmek bu yaklaşımın eğitsel hedefidir. İnsan doğasının evrenselliği edebiyat, tarih ve felsefede görülür. Bu nedenle, eğitim programlarının merkezinde beşeri bilimler olmalıdır (Fidan, Erden, 1987:131). Esasicilik görüşüne göre, insanları eğitilmiş olarak kabul edebilmek için bütün insanların sahip olmaları gereken temel ilkeler vardır. Öğrenmenin çok sıkı, gerekiyorsa zorlayıcı olması, öğrenciden ziyade öğretmenin girişimciliği, konu alanının iyi düzenlenmesi ve okul yaşamında zihinsel disiplinin iyi kurulması gerekir. Esasicilere göre öğretim programında ağırlık konu alanında olmalıdır. Bu görüşe göre, geçmişten gelen temel düşünce ve değerlerin önemli yanları korunup yeni kuşaklara kazandırılırsa, bu birikimin üzerine gelecekte daha üstün bir uygarlık yaratılabilir. Bu felsefeye göre eğitimin hedefi, bireylerin zihinsel gelişimlerine yardımcı olmak, yetenekli kişileri eğitmektir. İlerlemecilik, pragmatik felsefenin eğitime uygulanmasıdır. Pragmatizm, değişme olgusunu gerçeğin kendisi olarak görür. Bu nedenle de eğitimin sürekli bir gelişim içinde olduğu öne sürülür. Eğitimciler yeni bilgi ve çevredeki değişmeler ışığında yeni tür hedefler ve politikalar koymaya hazır olmalıdırlar (Fidan, Erden, 1987:128). Bu felsefede hedef, toplumsal yapı ve yaşayış düzeninde demokratik ve sosyal bir yaşam biçimi geliştirmektir. Topluma uyum, dış dünyaya uyum, belli doğrulara uyum yerine; tecrübenin sürekli olarak yeniden inşa edilmesi eğitim programlarının özünü oluşturur. 4 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK Yeniden kurmacılık, ilerlemeci görüşün bir devamı olup, son gelişen akımlardan biridir. Akımın dayandığı felsefe yaratıcılıktır. Bu akımın dayandığı temel görüşlere göre eğitimin hedefi, toplumu yeniden düzenlemek ve toplumda gerçek demokrasiyi yerleştirmektir. Toplumsal değişmeyi sağlama sorumluluğunu okullar yerine getirmelidir. Eğitim sadece yaşama aracı değil, aynı zamanda toplumsal bir değişim ve denge aracıdır. Toplumu değiştirmede sorumluluk okullardadır. Eğitim yoluyla toplumu yeniden yapılandırmak ve geliştirmek temel hedeftir. EĞİTİM PROGRAMLARINDA YAPILANDIRMACI, DAVRANIŞÇI VE DİĞER YAKLAŞIMLAR Eğitim programlarının çağın gereklerine, ihtiyaç ve beklentilerine uygun yeni yönelimleri yansıtması, programlardaki öğretme-öğrenme yaklaşımlarının benimsenmesini gerektirmektedir. Toplumlara, çağlara ve dönemlere göre değişen bakış açıları, istekler ve beklentilere göre bu yaklaşımlar eğitim sistemlerinde ağırlıklı olarak benimsenmekte ve uygulamaya konulmaktadır. Bu yaklaşımlardan “davranışçı yaklaşım”, öğrenmeyi uyarıcı-tepki bağı ile açıklar ve öğrenciyi kontrol edilebilecek, şekillendirilebilecek birer mekanizma gibi görür. Öğretmen "bilgiyi aktaran" öğrenci ise "bilgiyi alan" kişidir. Öğrenme-öğretme sürecinin temelinde öğretmen vardır. Bilişsel öğrenme ve bilgiyi işleme kuramcıları, davranışçılar gibi bireyi çevresinden ayırma eğilimindedir. Beynin çalışması bilgisayara benzetilmekte, bireyden bağımsız dışsal bir gerçekliği vurgulamaktadır. Görüldüğü üzere, hem davranışçılığın hem de bilişselciliğin temelinde nesnelci yaklaşım vardır. Nesnelcilikte bilginin bireyden bağımsız olduğu ve öğrenmenin dış dünyadan bireye transfer edilmesi sonucu oluştuğu varsayılmaktadır. Bu iki anlayışta da bilginin sınırları zihnin kapasitesi ile sınırlanamaz. Bir başka deyişle, bilgi, sınırsız bir alana sahiptir. Öte yandan eğitimdeki hedefler, anlama, problem çözme ve bilgiyi yeni durumlara uyarlama yeteneği geliştirme olarak öngörülmüşse, öğrenenin bilgiyi etkin bir biçimde oluşturduğu yapılandırmacılık gibi öğrenci merkezli yaklaşımları ön plana çıkarması gerekir. Yapılandırmacı öğrenme kuramı eğitimde çok baskın olan geleneksel ve nesnelci paradigmaya karşıdır. Yapılandırmacılara göre bilgi, duyu organları ile çevreden pasif bir biçimde alınamaz; öğrenen tarafından etkin bir biçimde yapılandırılır. Yapılandırmacı öğrenmede amaç, öğrenenlerin önceden belli bir hiyerarşiye göre belirlenmiş hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak değil; öğrenenlerin bilgiyi zihinsel olarak anlamlandırmaları için öğrenme fırsatları sağlamaktır (Wilson, 1996: 208). Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 5 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… Öğrenenlerin sahip olduğu bilgi birikimi farklılık gösterdiğinden, yapılandırmacılıkta tek doğru yerine, iki birey aynı kavrama farklı anlamlar yükleyebilir. Bu nedenle hedefler kesin olarak belirlenemez. Sadece öğrenenlerin ulaşmaları beklenen genel hedefler vardır. Davranışlar daha genel bir şekilde hedef ifadelerinin içinde yer almaktadır. Hedefler, öğretmen ve öğrencinin ortak kararı ile belirlenir. Bu kararlara öğrencilerin katılması, öğrenenin hedefe ulaşması isteğini arttırır (Ülgen, 1994: 174). Buraya kadar yapılan açıklamalara dayanarak yapılandırmacılığın eğitim ortamlarına etkileri hakkında şu sonuçlara varılabilir. Yapılandırmacı felsefenin bilgiye ve öğrenmeye bakış açısındaki farklılıklar, davranışçı kuramın etkisindeki geleneksel eğitim programlarının değişikliğe uğramasına yol açmıştır. Eğitim programının merkezinde öğrenenin olması; öğrenme hedeflerinin sürece dayalı ve üst düzey öğrenmeye yönelik belirlenmesi, öğrenme içeriğinin öğrencilerin ilgilerine dayalı ve gerçek yaşamla bağlantılı olması, öğrenme-öğretme ve değerlendirme etkinliklerinin öğrenenlerle birlikte planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesini gerektirmektedir. Yapılandırmacı eğitim programlarında tüm öğrenenler için aynı hedefleri belirleme ve hepsinin bu hedeflere aynı düzeyde ulaşmasını bekleme yaklaşımından vazgeçilmiştir. Yapılandırmacılar "ne öğretilmeli?" yerine, "birey nasıl öğrenir?" sorusu ile ilgilenmektedirler. Davranışçı eğitim programlarında hedefler ürüne dayalı, yapılandırmacı yaklaşımda ise sürece dayalı olarak belirlenmektedir. Ürüne dayalı yaklaşım davranışlardaki gözlenebilir değişikliklere, sürece dayalı yaklaşım üst düzey öğrenme, düşünme ve bilginin kalıcılığına odaklanmaktadır. Yapılandırmacı sınıflarda öğrencinin kendi öğrenmesinde sorumluluk alması ve öğrencilerinin düşünme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenir. Piaget ve Vygotsky yapılandırmacılığı en çok etkileyen bilim adamlarıdır. Piaget'ye göre bilişsel gelişim, çevre ile etkileşimimiz sayesinde sürekli gelişen, değişen ve etkinliklerimize yön veren şemalar ya da zihinsel yapılar yoluyla ilerler. Yapılandırmacı eğitim programında öğrenme içeriği öğrencilerin ilgileri ve gereksinimlerine yanıt vermenin yanında, gerçek yaşamla bağlantılı ve özgündür. Bilgiyi anlatmak yerine öğrenenin içerikle etkileşim kurması ve bilgiyi yapılandırması ön plandadır. Yapılandırmacı eğitim programında tümdengelim yaklaşımı kullanılmakta içerik temel kavram ve ilkeler etrafında yapılandırılmaktadır. Bilgiyi doğrusal hiyerarşi olarak görmek yerine, temel fikirler etrafından yapılandırılmış ağlar olarak ele almak gerekmektedir. Bu ağlar kavramlar, genellemeler, olgular, işlemsel bilgilerdir. Birey, ağın herhangi bir yerinde öğrenmeye başlayabilir; hiyerarşinin en alt düzeyinden başlamak gerekmez. Örneğin, öğretmen iklim konusuna bir dağın bir tarafında neden hep nemli; diğer tarafında neden kuru bir hava olduğunu sorarak başlayabilir. Öğrenenler önce bütünü görmekte, daha sonra ayrıntılı ve derinlemesine incelemeler yapmaktadır, Öğrenme içeriğini belirlerken öğrencilerin hatırlamayacağı ve kullanamayacağı bir sürü bilgi yerine, 6 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK derinlemesine inceleme tercih edilmektedir. Yapılandırmacı yaklaşımda öğrenme etkinlikleri öğretmen tarafından belirlenmez; öğretmen ve öğrenenler etkinliklere birlikte karar verirler. Yapılandırmacı öğrenme planları incelendiğinde genellikle şu şemaları izlediği görülmektedir: Dersin başında öğrencilerin dikkati çekilmekte, problem durumu sunulmakta ve öğrenenlerin önbilgileri açığa çıkarılmaktadır. Daha sonra öğrenenler işbirliği içinde problemleri incelemekte, bilgi kaynaklarına ulaşmakta hipotezler üretmekte, problemlere çözüm önerileri geliştirmekte, görüşlerini paylaşmakta, diğer görüşleri eleştirmekte ve kendi fikirlerini gözden geçirmektedir. Son aşamada ise öğrenenler kendi bilgi yapılarını değerlendirmekte, kendisini geliştirmek için neler yapması gerektiğine karar vermektedir. Öğretmenin rolü öğrenmeye rehberlik etmek, öğrenciyi yönlendirmek ve düşünmelerine yardımcı olmaktır. Yapılandırmacı eğitim programında değerlendirme, öğretmen ve öğrencilerle birlikte planlanan ve yürütülen bir süreçtir. Öğrencilerin belli yorumları yapıp yapamadığı değil, yorumları ne derece iyi formüle edebildiği incelenir. Değerlendirme öğrenmenin sonunda yer almaz, öğrenme süreci ile birlikte devam eder ve öğretime yön verir. Öğrenenlerin anlamlarını yansıtabilmesi için performans değerlendirme, özgün değerlendirme, günlük yazma, öğretmen gözlemleri, görüşme, tümel dosya, problem çözme gibi çoklu değerlendirme teknikleri kullanılmaktadır. Sonuç olarak, yapılandırmacı öğrenme kuramı eğitim programının tüm öğelerini etkilemekte ve “öğretmen merkezli” yaklaşımlardan oldukça farklı ve öğreneni etkin kılan bir öğrenme yapısı sunmaktadır. Görüldüğü gibi, yapılandırmacı yaklaşım hem duyuşsal öğrenme ürünleri hem de üst düzey düşünme becerilerini kazandırmada geleneksel yöntemlerden daha etkilidir. Bunun en önemli nedeni yapılandırmacı eğitimin ilk ilkesi olan, 'öğrencinin bilgiyi kendisinin yapılandırdığı ve kendi öğrenmesini yönettiği’ görüşüdür. Bu bakış açısı öğreneni öğrenme sürecinin merkezine yerleştirmekte, kendi öğrenmesinden söz sahibi olmasını sağlamakta ve bilgiyi yapılandırmaya olanak sunmakladır. Sonuç olarak, sosyal bilimlerde şu an tutarlı ve her şeyi açıklayan tek bir kuram bulunmamaktadır. İnsan öğrenmesi ile ilgili farklı kuramlar ve farklı varsayımlar sonucunda bu yüzyılda önemli paradigma değişiklikleri (davranışçılığın hakimiyeti ve sonra reddedilişi; bilişselciliğin yükselmesi) yaşanmıştır. Bu değişikliğe paralel olarak öğretim tasarımında da davranışçılıktan bilişselciliğe ve bilişselcilikten yapılandırmacılığa doğru bir değişimin olduğu gözlenmektedir. Türk eğitim sisteminde ilköğretim programlarındaki yeni değişim ve uygulamaları bu yönde görmek gerekir. İlköğretim programının temel felsefesi ve hedefleri bakımından benimsenen bu yeni uygulama alanını daha iyi anlamayı sağlamak için davranışçılık ve yapılandırmacı program anlayışlarını şöyle karşılaştırabiliriz (MEB, 2003: 53). Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 7 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… HEDEFLERİN BELİRLENMESİ Önceden de belirtildiği gibi eğitimde hedef, öğrencilere kazandırılması düşünülen özelliklerdir. Bu özellikler bilgi, beceri, yetenek, tutum, ilgi ve alışkanlıklar olabilir. Eğitim programlarında bu yönde yapılması gereken ilk iş, eğitim hedeflerinin önceden belirlenmesidir. Hedefler belirlenirken genelden özele doğru bir yol izlenir Hedeflerin ortak hareket alanları olarak yaşantılar kazanma odağında olan “birey”, yaşantı alanı olması bakımından “toplum” ve çağın bilgi, teknoloji birikimi ve bulguları da “bilgi” eğitim programlarının evrensel nitelikte üçlü saç ayağını oluşturmaktadırlar (Tyler, 1950; Taba, 1962; Demirel, 1977). Bu bağlamda önce toplumun uzun tarihi içinde oluşmuş belli bir doğrultu ve yönü olan eğitim felsefesi, idealleri, sosyal ve ekonomik ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Bunlar eğitimin uzak hedeflerini oluştururlar. Bir toplumun yaşama biçimini, temel hak ve ödevlerini ifade ederler. Bu ifadeler T.C. Anayasası’nda yazılı olarak belirlenmiştir. Özel hedefler, bir dersin, bir ünite ya da bir konunun hedefleri olarak ifade edilebilir. Özel hedefler genel hedeflere, genel hedefler de uzak hedeflere paralel olarak düzenlenirler. Bir dersin özel hedefleri toplum, birey, konu ve doğa alanından aday hedef olarak seçilir; ekonomi, psikoloji, sosyoloji ve felsefe süzgeçlerinden geçirilerek belirlenirler (Ertürk, 1972: 31). Şekil 2: Eğitimde hedeflerin kaynağı, belirlenmesi, dönüt ve düzeltme süreci (Tyler Modeli) 8 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK Hedeflerin birey kaynağı (Şekil 2), öncelikle çocuğun gelişimi, öğrenme yaşantısı ve davranış kazandırma etkinliklerine yer veren sistematik öğrenme programlarının gerekli kılar. Bu nedenle öğretim programları, sorunlarını fark eden ve çözebilen bireylerin yetişmesini ön planda tutar. Sorun çözme becerisi, öğrencinin ihtiyaç duyacağı yeterliklerin kazanımı doğrultusunda çaba harcayarak, çocuğun potansiyelini artırmayı öngörür. Bu yönde kazandırılacak bilgi, beceri ve tutumlarla bireyin bedensel, bilişsel gelişimi, öğrenme süreci ve yaşantısı, sosyal gelişim ve iletişim gibi alanların yeterlik ve becerilerinin kazanılmasını gerektirir. Bu alanlar, öğrenci kazanımları için adeta bir süzgeç rolünü üstlenmektedirler. Ayrıca, bireye kazandırılacak yeterlik ve becerilerin hangi öğretim araçlarıyla gerçekleştirileceği sorusu öğretim teknolojilerini, bu araçların öğretimde hangi amaç için nasıl kullanılacağı öğretim yöntem ve stratejilerini gerekli kılmaktadır. Eğitim sosyolojisi hedeflerin toplumun parçası olan bireyin toplum içindeki yaşantısında aile, okul ve yaşadığı çevredeki diğer bireylerle etkileşimini önemser. Toplumun maddi, manevi ve ahlaki değerlerine uygun barışseverlik, vatanseverlik, dürüstlük, girişkenlik, hoşgörü ve sorumluluk bilinci geliştirmeyi, haysiyet ve özgürlük gibi değerler ve sosyal duyarlığını geliştirme konusunda gerekli düzenlemelere yer vermeyi öngörür. Eğitim ekonomisi ise, hedeflerin ülke açısından gerçekleştirilmesinde gerekli olan madde ve insan kaynaklarının en verimli ve en etkili bir biçimde kullanılmasını gerektirmektedir. Eğitim programlarının hedefleri, istikrarlı, üretken ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıyı kurmada, bireyin ekonomik yaşam içinde olmasını, girişimci ve üretken olmasını hedefler. Okulda uygulanan bir öğretim ve ders programı, aynı zamanda öğrencilerin toplumsal gelenekler ve töreler içerisinde değişerek gelişmelerini de hedefler. Bu yönüyle tarih, geleceği planlamanın işlevsel bir aracı olarak değerlendirilir. Kültürel ve sanatsal değerlerin kişilik gelişimi ve toplumsallaşmanın bir aracı olarak görülür. HEDEF ALANLARI Hedef alanlarını niteliği ve kapsamı bakımından üç ana gruba ayırabiliriz: Bunlar Uzak Hedefler, Genel Hedefler ve Özel Hedeflerdir. 1. Uzak Hedefler Uzak hedefler, en genel anlamda bir eğitim sisteminin yetiştirmeyi tasarladığı ideal insan tipini belirler. Eğitim sisteminin ulaşmayı öngördüğü ve geliştirmeyi amaçladığı insan nitelikleri bu hedefler içerisinde ifadesini bulur. Uzak hedefler bir ulusun uzun tarihi ve kültürü ile özleşmiş Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 9 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… değerlerinin insana yansıyan özellikleridir. Tyler (1950)’e göre uzak hedefler bir ülkenin eğitim felsefesini ve eğitime bakış açısını, yani politik felsefeyi yansıtır ve onun fonksiyonu eğitim hizmetlerine yön gösterir. 1739 Sayılı Türk Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2. maddesinin son fıkrasında, Türk Milli Eğitiminin “uzak hedefi” şöyle belirtilmektedir: “Bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırarak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk ulusunun çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.” Bu anlamda ülkemizin politik felsefesi ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kalkınmış, çağdaş, demokratik bir toplum düzeni ideali olabilir. Böylesi bir toplumsal düzende dengeli bir yaşam biçimini sürdürecek, kendi yeterliklerini ve potansiyelini gerçekleştirebilecek olan insan, eğitimin uzak hedefleri doğrultusunda kendini gerçekleştirebilen insan olmaktadır. 2.Genel Hedefler Ulaşılması zor, zaman alıcı ve soyut idealler olan uzak hedefleri daha somut, belli bir sürede ulaşılabilen ve uygulanabilir kılmak için genel hedeflerin belirlenmesine gerek vardır. Yani, uzak hedeflerin yazılı olarak ifade edilmesi bir anlamda genel hedefleri ortaya çıkarır. Genel hedefler uzak hedeflere uygun olarak düzenlenirler. Bu tür hedefler, toplumun sosyal ve siyasal ideallerinin eğitim alanına yansıması olarak kabul edilmelidir. Ancak, uzak hedeflere göre, bu tür hedeflerlerde yetiştirilecek insan nitelikleri daha belirgin, somut özellikler olarak tek tek sayılmıştır. Genel hedefler bu bakımdan artık bir eğitim düzeyinin ya da okulun hedefleridir ve eğitimin ürünü olarak yetişmesi istenen ideal insanın nitelikleridir. Bu yönüyle, genel hedefleri iki boyutlu olarak düşünebiliriz. Birinci boyutta eğitimin genel hedefleri, ikinci boyutta okulun genel hedefleri yer alır. Ulusal eğitime karar vericilerin eğitimin genel hedeflerini belirledikten sonra, değişik eğitim düzeylerinin ve okulların genel hedefleri belirlenir. İlköğretim, Orta Öğretim ve Yüksek Öğretimin bu hedefleri Milli Eğitim Temel Kanunu’nda ayrı ayrı verilmiştir. Örneğin, Temel Eğitim alt bölümünün 23.1. maddesinde, “Her Türk çocuğuna iyi bir vatandaş olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak; onu milli ahlak anlayışına uygun olarak yetiştirmek”, yine Orta Öğretim alt başlığının 28.2. maddesinde, “Öğrencileri çeşitli program ve okullarla ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda yüksek öğretime veya hem mesleğe hem de yüksek öğretime veya hayata ve iş alanlarına hazırlamak” olarak ifade edilmiştir. Bu anlamda bir okuldaki (ilköğretim, orta öğretim, yükseköğretim) hangi konu alanı ve derslerde ne tür hedeflerin gerçekleştirileceği, bunun için öngörülen öğrenci kazanımlarının neler olacağının bilinmesi önemlidir. 10 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK 2. Özel Hedefler Bir disiplin ya da çalışma alanı için hazırlanır. Eğitimde belli bir ders ya da kurs yoluyla öğrencinin yetiştirilmesi için saptanan hedefler bu türdendir. Örneğin ilköğretimde temel bilgi ve becerilerin genel hedefler yoluyla kazandırılmasında hangi yeterliklerin Türkçe, hangi yeterliklerin matematik ya da sosyal bilgiler dersinde kazandırılacağı özel hedeflerle belirlenmektedir. Yani her ders ya da konu alanında kazandırılacak hedefler bu gruba girer. Bireyin eğitimi sürecinde varılmak istenen en yakın hedefler konunun hedefleridir. Konuların hedefleri bir ders bütünlüğü içinde düşünüldüğünde dersin hedeflerini, derslerin hedefleri birleşerek okulun hedeflerini, okulun hedefleri birleşerek milli eğitimin hedeflerini oluşturur. Görüldüğü gibi, hedeflerin sınıflandırılması oldukça karmaşık görünmektedir. Konuların hedefleri, derslerin hedefleri alt alta yazılarak okulun hedefleri oluşturulamaz. Dersin hedefleri konunun hedeflerine göre daha genel olmakla beraber, okulun hedeflerine göre daha özel ve dar kapsamlıdır. Ortaya konmuş olan hedefler, daha önce belirtildiği üzere, ilgili eğitim süzgeçlerinden (eğitim felsefesi, eğitim psikolojisi, eğitim ekonomisi) geçirilerek, kritik olan hedef-kazanımlar belirlenir. Son aşamada belirlenen hedefler ve hedef kazanımlar öğretim programında yer alır. HEDEFLERİN AŞAMALI SINIFLANDIRILMASI Hedeflerin öğrenme sürecinde başarısını artıran etkenler, belirli bir düzen içerisinde bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve sezgisel alanlar olarak sınıflandırılması ve her alanın kendi içinde basitten karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyuta ve birbirinin önkoşulu olacak şekilde aşamalı olarak sıralanması önemlidir. Eğitimciler hedefler olarak formüle edilmiş insan niteliklerinin belli ölçütlere göre sınıflandırılabileceğini görmüşlerdir. Hedeflerin üç boyutlu olarak yapılan klasikleşmiş ayırımı 1950-60’lı yıllara dayanan Bloom, Guilford, Gardner, Taba vb. pek çok eğitimci farklı türden hedef alanlarını sınıflamışlardır. Bloom’un sınıflandırmasının temel özelliği, öğretmene “öğretimin sonunda öğrencide ne tür değişiklik olacaktır?” sorusuna cevap bulmada yardımcı olmasıdır. Bloom’un sınıflamasında üç ana alan bulunmaktadır. Bunlar: A. Bilişsel Alan, B. Duyuşsal Alan, C. Devinişsel (Psiko-Motor) Alan. Bloom ve arkadaşları (1956) bu üç alanın her birini kendi içlerinde aşamalı (basitten karmaşığa) olarak sınıflandırma yoluna gitmişlerdir. Basamaklar yükseldikçe davranışlar yalından karmaşığa ve zora doğru bir sıra izler. Hedeflerin bir üst düzeyine geçilmesi, alt düzeydeki hedefin gerçekleşmesine bağlıdır. Öğrenme sürecine bir grup öğrenciyle başlandığı varsayılırsa, basamaklar yükseldikçe gösterilecek davranışların da zorlaşacağı anlamı ortaya çıkmaktadır. Günlük yaşamda hiçbir hedef alanı bir diğerinden kesin çizgilerle ayrılmaz. Ancak, hedefte hangi özellik ağır basıyor ise, o alana yerleştirilir (Senemoğlu, 2005: 404). Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 11 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… A. Bilişsel Alan Bilişsel hedefler; bilme, anlama, problem çözme, analiz etme, sentez yapma, değerlendirme gibi zihinsel etkinliklerle ilgili özellikleri kapsayan hedeflerdir. Bilişsel alanda belirlenen altı basamak bulunmaktadır (Bloom,1956). Bu basamaklar aşamalılık sırasına göre şöyledir: 1.Bilgi, 2. Kavrama, 3. Uygulama, 4. Analiz, 5. Sentez, 6. Değerlendirme. B. Duyuşsal Alan Duyuşsal hedefler, bireyin ilgilerini, tutumlarını, akademik özgüvenini, güdü düzeylerini; başka bir deyişle bu alan, sevgi, korku, beğenme, takdir etme, hayranlık duyma, değer verme gibi duygusal yönlerin baskın olduğu alandır. Duyuşsal alan da bilişsel alan gibi kendi arasında aşamalı olarak sınıflandırılabilir. Bilişsel alanın bilgi basamağında sayılabilecek bazı öğeler olmadan duyuşsal alandaki davranışlar gerçekleşmeyebilir; çünkü bilmediğimiz bir olguya karşı herhangi bir sevgi, nefret, korku vb. gibi duyuşsal bir tepki geliştiremeyiz. Duyuşsal öğrenme, yaşantıları okul ortamında kazanılan yeterliklerin yanı sıra, ailede ve toplumsal yaşam içinde de elde edinilen kazanımlardır. Bloom’a göre duyuşsal alan aşamalı olarak beş temel düzey altında toplanmıştır. Bu düzeyler şunlardır: 1. Alma, 2.Tepkide Bulunma, 3. Değer Verme, 4. Örgütleme, 5. Nitelenmişlik. C. Psiko-Motor (Devinişsel) Alan Piko-motor sözcüğünün Türkçe’de “Devimsel, Devinsel, Devinişsel, Devinimsel” gibi Türk bilim adamları tarafından kullanılan değişik ifadelerine rastlamaktayız. Devinişsel hedefler zihin-kas koordinasyonunu gerektiren etkinliklerle ilgili özellikleri kapsar. Piko-motor yeterlikler zihin ve kasların ortak çalışması sonucu ortaya çıkan özelliklerdir. Beden Eğitimi, resim, müzik, iş-teknik, yazı derslerinde öğrencilere kazandırılmak istenen becerilerin bir çoğu psiko-motor becerilerdir. Sosyal bilgiler dersinde “harita yapmak, kroki, plan çizmek, sosyoloji dersinde “olay incelemesi” gibi kazanımlar edinmek zihin ve kas koordinasyonu becerisi gerektirir. İlköğretim birinci sınıf öğrencilerinin kalem tutma, çizgi çalışma çalışması yapma, parmak kaldırarak söz istediğini belli etme, kitabı belli bir uzaklıktan okuma gibi yeterlik ve beceriler piko-motor alanın kapsamı içindedir. Ayrıca, yürümek, konuşmak, yazmak gibi günlük hayatımızda sürekli kullandığımız beceriler; dans etmek, gitar çalmak, futbol oynamak gibi uzmanlık gerektiren beceriler de psiko-motor becerilerdir. Elizabeth Simpson basamakların bazılarını sınıflandırma yapmıştır. Kılavuzlanmış Faaliyet, Uyum, 7. Yaratma. 12 psiko-motor alanı yedi basamağa ayırmış ve bu da kendi içinde alt düzeylere bölerek bir Bu alanlar şunlardır: 1. Algılama, 2. Kuruluş, 3. 4. Mekanizma, 5. Karmaşık Dışa Vuruk Faaliyet, 6. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK EĞİTİMDE HEDEFLERİ KİMLER BELİRLER? Eğitimde belirlenen hedeflerden uzak hedeflerin belirleyicisi, toplumda egemen olan politik güç veya devlet otoritesidir. Uzak ve genel hedeflerin sınırları, o ülkenin anayasasında çizilmiştir. Demokrasi yönetimlerinde bu güç ve otorite kaynakları anayasanın yetki verdiği yasama ve yürütme (siyasal iktidar) organları, toplumun kalkınma plan ve hedeflerini belirleyen kuruluşlarıdır. Bu anlamda hedeflerin ortaya konulması ve bu hedeflere dönük istendik öğrenci kazanımlarının belirlenmesinde toplumsal gerçekler, bilim, sanat ve felsefe anlayışları, doğal ortam ve çevre başlıca belirleyiciler olarak görülebilir. Olası hedefler, bu belirleyicilerin konu alanları olarak kabul edilen eğitim psikolojisi, eğitim ekonomisi, eğitim felsefesi ve eğitim sosyolojisinin süzgeçlerinden geçerek uygulama geçerliği kazanırlar. Öğrenme etkinliklerinin son planlama ve uygulama yeri okullardır. Okulda yapılan planlar bir bütün olarak öğrenme yaşantıları üzerinedir. Öğrenme yaşantılarındaki bu anlayışa göre düzenlenen öğretim programlarının hazırlanması sorumluluğu, genel hedeflerden uzaklaşmamak koşuluyla, öğretmenlere aittir. Bir öğretim programında belirlenecek hedeflerin iç tutarlılık, dış tutarlılık ve uygulanabilirlik bakımından nitelik düzeyi, bu hedefleri saptayanlara göre değişmektedir. Her okulun hedefleri belirlenirken, ya da her dersin özel hedefleri hazırlanırken, ayrıntıda bazı yöntem ve strateji farklılıkları olmasına karşın, genel hedeflerle uyumlu olması gerekmektedir. TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE HEDEF BELİRLEMEDE YENİ YÖNELİMLER Türk milli eğitim sisteminde 2005-2006 öğretim yılından itibaren, ilköğretim 1.-5. sınıflarında uygulanmak üzere, eğitim programında yeni bir sistemin denenmesine geçilmiş bulunulmaktadır. Yeni İlköğretim Programı’nın başarısı, öğretmenlerimizin yapılandırmacı yaklaşıma gösterecekleri ilgi ile orantılı olacaktır. Yeni programların (eğitim amacıyla hazırlanan taslak baskıları) ilk sayfalarında, tanıtım amaçlı yapılan açıklamalarda; “yapılandırmacı yaklaşım”, “öğrenci merkezli öğretim”, “çoklu zeka kuramı”, “aktif öğrenme’ gibi kavramlara dikkat çekilmiş; özellikle “yapılandırmacı yaklaşım” her programda merkeze alınmış durumdadır. Bu modelin önceki modele göre hedefler ve temel felsefe bakımından farklılıkları şu bakımdan görülebilir (MEB. TTKB, 2005:18-19): ►Öğrenmede davranışçı program yaklaşımından yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı dikkate alınmıştır. çok bilişsel ve ►Konuların farklı sınıflarda, daha üst düzey hedefler göz önüne alınarak öğretilmesi (sarmallık ilkesi) esas alınmıştır. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 13 Fethi ÇELİK Türk Eğitim Sisteminde Hedefler… ►Derslerin eğlendirici, hayatın içinde ve kullanılabilir olmasına, bilgi ve becerilere öncelik verilmiştir. Bu becerilerin sağlanması için de her bir dersin programında çeşitli kazanım ve etkinliklere yer verilmiştir. ►Dersler sınıf seviyelerine göre kavram analizlerine tabi tutulmuş, dersler arası karşılaştırmalar yapılmış ve tüm dersler birbirleriyle ilişkilendirilmiştir. ►Davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumları içerecek şekilde “kazanımlar” ifadesi kullanılmıştır. ►Programlar etkinliklerle zenginleştirilerek daha çok öğrenci merkezli olması öngörülmüştür. ► Programda ortak becerilere yer verilmiştir. Eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma-sorgulama, problem çözme, bilgi teknolojilerini kullanma, girişimcilik ve Türkçe’yi doğru, etkili ve güzel kullanma becerileri bunlar arasındadır. Bu becerilerin kazanılması için her bir ders programında çeşitli kazanım ve etkinlikler sayılmıştır. SONUÇ Eğitim programlarının belki de en önemli öğesi hedeflerdir. Hedefler, ulaşılması beklenen düzey ya da aşamadır. Toplumları geleceğe taşımada eğitimin önceden planlanmış, tasarlanmış öngörüleri, kısaca hedefleri olmalıdır. Hedeflerin ortak hareket alanının odağında “birey”, yaşantı alanı olarak “toplum” ve çağın bilim ve teknoloji birikimi olan “bilgi” eğitim programlarının evrensel nitelikli öğeleridir. Bilgi, beceri, tutum, ilgi ve alışkanlıkların kazanımı süreci öğretimde hedefleri gerçekleştirme çabası olarak görülebilir.Eğitim programlarının geliştirilmesi ve yeniden düzenleme anlayışını bu yönüyle değerlendirmek gerekir. Davranışçı-yapılandırmacı, öğretmen-öğrenci merkezli, eski-yeni tür programların gündemde olduğu bir süreçte, eğitimde hedeflerden uzaklaşma kaygıları olmamalıdır. Yapılandırmacı öğrenme tasarımının Türk eğitim sistemi için oldukça yeni olması ve özellikle sınıf içi tasarımı ve uygulanmasının öğretmenin dışında diğer öğretim ve yönetim birimlerinin ve taraflarının, özellikle velilerin sürece etkili katılımı düşünülmelidir. Öğrencinin katılımı ve aktivitesine öncelik kazandıracak programların başarıyla uygulanmasında öğretmenlerin hizmet öncesinde ve hizmet içi eğitim ihtiyacının önceliğine gerek duyulabilir. 14 Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi Türk Eğitim Sisteminde Hedefler … Fethi ÇELİK KAYNAKÇA Demirel, Ö. (2004). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme. “Öğretme Sanatı”, Ankara: Pegem Yayıncılık. Ertürk, S. (1972). Eğitimde “Program” Geliştirme, Ankara: H.Ü. Yayını. Fidan, N. ve Erden, M. (1987). Eğitim Bilimine Giriş, Ankara: Repa Eğitim Yayınları İşman, A. ve Eskicumalı, A. (2003). Eğitimde Planlama ve Değerlendirme. İstanbul: Değişim Yayınları, Özçelik, D. A. (1987). Eğitim Programları ve Öğretim (Genel Öğretim Yöntemleri). Ankara:ÖSYM Eğitim Yayınları. Senemoğlu, N. (2005). Gelişim Öğrenme Uygulamaya). Ankara:Gazi Kitapevi. ve Öğretim (Kuramdan Sönmez, Veysel. (1998). Program Geliştirme El Kitabı. Ankara: Anı Yayıncılık. Ülgen, G. (1994). Eğitim Psikolojisi. Kavramlar, İlkeler, Yöntemler, Kuramlar ve Uygulamalar. Ankara: Lazer Ofset. İlköğretim 1.-5. sınıf Programları Tanıtım El Kitabı. (2005). Ankara: MEB. TTK Başkanlığı. Öğrenci Merkezli Eğitim Uygulama Modeli. (2003). Ankara: MEB. TTK Başkanlığı. Öğrenci Merkezli Eğitim Uygulama Modeli. (2003). Ankara: MEB. TTK Başkanlığı Wilson, B. G. (1997). Reflections on Constructivism and lnstructional Desig. Denver, Englewood Cliiffs N. J. Educational Technology Publications. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi 15