İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri 25 TÜRKİYE’DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 •Mart 2008 S:25-30 PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ* Prof. Dr. Turan Ertan Epidemiyoloiji bir hastalığın toplum içindeki dağılımı, sıklığı, süresi ve hastalığa neden ya da etki eden faktörlerin araştırılmasını, bu bilgiler ışığında da hastalıkların önlenmesine yönelik girişimlerin saptanmasını içerir. Psikiyatrik bozukluklara ait son dekadlarda elde edilen epidemiyolojik veriler bu tabloların toplum içinde yaygın olarak görüldüklerini göstermektedir. Gelişmiş Batı ülkelerinde genel toplum içinde anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar ve bunları takiben alkol ya da diğer maddelerin kötüye kullanımı en sık görülen psikiyatrik bozukluklardır. Tablo 1’de sık görülen psikiyatrik bozuklukların 1 yıllık ve yaşam boyu prevalansları gösterilmektedir*. Bu yazıda bu bozuklukların epidemiyolojik özellikleri özetlenecektir. Disosiyatif Bozukluklar Disosiyatif bozukluklar, disosiyatif amnezi, disosiyatif füg, disosiyatif kimlik bozukluğu, depersonalizasyon bozukluğundan oluşmaktadır. Bunlar içinde en sık görülen disosiyatif amnezidir. Disosiyatif kadınlarda ve gençlerde daha sık görülmekte, stres ve travmaya bağlı olarak artmaktadır. Disosiyatif füg nadir olarak %0,2 sıklığında ve savaş e doğal afetlerde ya da ağır kişisel travmaları takiben görülmektedir. Disosiyatif kimlik bozukluğu ise kimi araştırmacılara göre nadir, kimilerine göre ise daha sık olup tanınmamaktadır. Çalışmalara göre psikiyatri hastaneleri başvuruları içinde %0,5-3 oranında ve kadınlarda 5-9 kat daha sık ve genellikle geç ergenlik ile erken erişkinlik döneminde görülmektedir. Depersonalizasyon bozukluğu ise kadınlarda iki kat daha sık ve ortalama 16 yaş civarında görülmektedir. *Bu yazıda temel kaynak olarak Benjamin J Sadock, Virginia A Sadock , Kaplan & Sadock’s Synopsis of Psychiatry 9. Baskı , Lippincott Williams & Wilkins Philadelphia 2003 kullanılmıştır. 26 Psikiyatrik Bozuklukların Epidemiyolojisi Tablo 1: 18-54 yaş arası toplumda psikiyatrik hastalıkların 1 yıl ve ömür boyu prevalansı Hastalık Prevalans (%) Herhangi bir hastalık 1yıl Yaşam boyu 29,8 46,9 Herhangi bir madde kullanımı ve bağımlılığı 1yıl Yaşam boyu 10,5 24,3 Alkol bağımlılığı 1yıl Yaşam boyu 4,4 11,3 Madde bağımlılığı 1yıl Yaşam boyu 2,4 6,4 Herhangi bir duygu durum 1 yıl bozukluğu Yaşam boyu 10,1 14,9 Major depresif bozukluk 1 yıl Yaşam boyu 6,4 12,5 Distimi Yaşam boyu 5,5 Herhangi bir anksiyete Bozukluğu 1 yıl Yaşam boyu 11,8 19,2 Panik bozukluk 1 yıl Yaşam boyu 1,5 2,8 Sosyal fobi 1 yıl Yaşam boyu 2,1 3,7 Şizofreni 1 yıl Yaşam boyu 0,9 1,5 Somatizasyon bozukluğu 1 yıl Yaşam boyu 0,1 0,1 Yeme Bozuklukları Herhangi bir tür yeme bozukluğunun ergen ve genç erişkinlerde görülme sıklığı %4 olarak bildirilmektedir. Anoreksiya nervoza en sık ikinci dekadın ortalarında başlamaktadır. Ergen kadın populasyonunda %0,5-1 oranında ve erkeklere göre 10-20 kat daha sık görülmektedir. Modern toplumlarda ve üst gelir gruplarında daha sık görülmekle birlikte son yıllardaki çalışmalarda gelir açısından fark görülmemektedir. Bulimia nervoza daha sık ve genç kadınlarda %1-3 oranında görülmektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık ancak anoreksiyaya göre ergenliğin sonlarında daha sık başlamaktadır. Prof. Dr. Turan Ertan 27 Alkol ve Madde Kötüye Kullanımı Alkol ve madde kullanımı henüz Türkiye’de Batı toplumlarında olduğu kadar sık görülen bir sorun olmasa da gittikçe artmaktadır. ABD’de yaşam boyu madde kötüye kullanımı sıklığı %20 civarındadır. Tablo 2’de ABD’de yaş gruplarına göre alkol ve madde kötüye kullanımı yaşam boyu sıklıkları görülmektedir (2). Sıklığı belirlemede düşük eğitim düzeyi belirgin etkili olurken, ırk, etnik köken, şehirleşme etkili olmamaktadır. ABD’de alkol kullanımına bağlı sorunlar kalp hastalıkları ve kanseri takiben üçüncü en sık sağlık sorununu oluşturmaktadır. Alkol kullanımı beyaz ırkta, daha sık görülmekte ve ağır içicilik erkeklerde kadınlara göre 4-5 kat daha sıktır. Kalabalık şehirlerde daha az kalabalık yerleşimlere göre çok az bir farkla daha fazladır (%52 ye karşın %46). Madde kötüye kullanımının tersine eğitim düzeyi yükseldikçe alkol kullanımı artmaktadır ve alkole bağlı bozukluklar her sosyoekonomik tabakada görülmektedir. Tablo 2: ABD’de yaş gruplarına göre madde, alkol ve tütün kullanımında yaşam boyu sıklık (%) Herhangi bir madde Marihuana ve haşhaş Kokain Halüs,nojen (LCD,PCP) Eroin Alkol Sigara 12-17yaş 18-25yaş 26-34yaş 35yaş ve üstü 23,7 16,8 1,9 5,6 0,5 38,8 36,3 48 44 10,2 16,3 1,3 83,8 68,5 53,1 50,5 20,9 15,4 1,3 90,3 73,8 29 27 8,9 7,3 1,2 87,8 77,8 Şizofreni ABD’de şizofreninin yaşam boyu sıklığı %1’dir ve insidansı endüstrileşmiş ülkelerin şehirlerinde daha yüksektir. Genel sıklığı her iki cinste eşit olmakla birlikte, ancak hastane başvuruları erkekler hastaların yarıdan fazlasında, kadın hastaların 1/3’ünde 25 yaş öncesine rastlamaktadır. Kadınlarda en sık başlangıç 25-35 erkelerde ise 10-25 yaş arasındadır. Erkeklerden farklı olarak kadınlarda orta yaşlarda ikinci bir artış göstermektedir. Kadın olmak prognostik açıdan daha avantajlı görülmektedir. Şizofreni hastalarının daha sıklıkla kış sonu ya da bahar başlangıcında doğdukları gözlenmektedir. Şizofreni hastalarında komorbid tıbbi hastalık görülme oranı daha fazladır. Süisid sıklığı da şizofrenide yüksektir. Şizofreni hastalarının arasında süisid ile ölüm oranı %15 düzeyindedir. ABD’de 1 milyonun üzerinde nüfusu sahip şehirlerde şizofreni daha sıktır. Bu durum sosyal stresör faktörlerin hastalığın ortaya çıkışı ve seyrinde olumsuz etki yaptığını düşündürmektedir. Şizofreni her kültür ve sosyoekonomik tabakada görülen bir hastalık olmakla birlikte endüstrileşmiş ülkelerde düşük sosyoekonomik tabakada daha fazla görülmektedir. Bu durum yaşam içinde şizofreni hastalarının mesleki ve ekonomik açıdan geri kalmaları ve düşük sosyo ekonomik tabakadaki kişilerin daha fazla stres altında olmaları ile açıklanmaktadır. 28 Psikiyatrik Bozuklukların Epidemiyolojisi Duygudurum Bozuklukları Majör depresyon genel toplumda %15’lik, kadınlarda %25’lik yaşam boyu prevalansı ile psikiyatrinin en sık görülen hastalıklarındandır. Bipolar bozukluğun ise şizofreni gibi yaşam boyu prevalansı %1 düzeyindedir. Tablo 3’de duygudurum bozukluklarının yaşam boyu prevalansı görülmektedir (3).Majör depresyon kültür ve ülkeden bağımsız olarak kadınlarda 2 kat daha sık görülmektedir. Bipolar bozukluk ise her iki cinste eşit sıklıkta görülmektedir. Manik epizodlar erkeklerde, depresif epizodlar ise kadınlarda daha sıktır. Bipolar bozukluk çocukluktan itibaren her yaşta, nadir olarak da yaşlılıkta başlayabilmektedir. Major depresif bozukluğun ortalama başlangıç yaşı 40 olup, hastaların %50’sinde 20-50 yaş arasında başlamaktadır. Major depresif bozukluk yakın ilişkisi olmayanlar, boşanmış ya da ayrı yaşayanlarda daha sıktır. Bipolar bozukluk da boşanmış ve bekar olanlarda daha sıktır. Major depresyon ile sosyoekonomik seviye arasında herhangi bir ilişki yoktur. Bipolar bozukluğun insidansı ise üst sosyoekeonmik tabakada artmaktadır. Depresyon şehirlerde köylere göre daha sık görülmektedir. Duygudurum bozukluklarının sıklığı ırka göre değişiklik göstermemektedir. Tablo 3: Duygudurum bozukluklarında yaşam boyu prevalans Depresif bozukluklar Majör depresyon Çifte depresyon Distimik bozukluk %10-25 kadında %5-12 erkekte %25 major depresyon içinde %6 Bipolar bozukluk Bipolar I bozukluk Bipolar II bozukluk Siklotimik bozukluk %0,4-1,6 %0,5 %0,4-1 Distimik bozukluk genel toplumda %5-6 civarında görülmektedir. İnsidansı cinsiyete göre değişmemektedir. Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. Ayrıca evlenmemişlerde, gençlerde ve düşük gelirli grupta daha sıktır. Siklotimik bozukluk ise tüm psikiyatrik bozukluklar içinde %5 civarında görülmektedir. Kadın/erkek oranı 3/2 gibidir. Hastaların %50-75’inde başlangıç yaşı 15-25 arasıdır. Sınır kişilik bozukluğu ve madde kullanımı ile birlikte daha sık görülmektedir. Anksiyete Bozuklukları Anksiyete bozuklukları genel toplum içide en sık görülen psikiyatrik bozukluklardandır. Bir yıllık prevalansı %17,7 olarak bildirilmektedir. Bu oran kadınlarda %30,5 erkeklerde %19,2 düzeyindedir ve sıklık sosyoekonomik düzeyin artışı ile azalmaktadır. Prof. Dr. Turan Ertan 29 Panik Bozukluk ve agorafobi Epidemiolojik çalışmalar panik bozukluk için yaşama boyu prevalansı %1,5-5 düzeyinde bildirmektedir. Kadınlarda 2-3 kat daha sık görülmekte, Irka gör bir fark görülmemekte ancak yakın dönemde boşanma ya da ayrılık etkili olmaktadır. Genellikle genç yaşta başlamakta, ve ortalama ilk atak yaşı 25 civarındadır. Agorafobinin yaşam boyu prevalansı ise %0,6-6 düzeyinde bildirilmektedir. Özgül fobi ve sosyal fobi Fobiler en sık görülen psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanmakta ve genel toplumda yaşam boyu prevalansı %5-10 civarındadır. Özgül fobinin yaşam boyu prevalansı %11 olup kadında en sık erkekte ise madde kullanımını takiben ikinci en sık ruhsal bozukluktur. Kadınlarda 2 kat daha sıktır. Yükseklik fobisi gibi durumsal fobiler sıklıkla 20’li yaşlarda, böcek, kan, enjeksiyon gibi çevresel fobiler 5-9 gibi daha erken yaşlarda başlamaktadır. Sosyal fobinin yaşam boyu prevalansı %3-13 arasında bildirilmekte, epidemiyolojik çalışmalarda kadınlarda daha sık, ancak klinik örneklemlerde erkeklerde daha sıktır. En sık başlangıç ikinci dekada rastlamakta, ancak 5-35 yaş arası başlangıca rastlanmaktadır. Obsesif Kompulsif Bozukluk Obsesif kompulsif bozukluğun yaşam boyu prevalansı %2-3 civarındadır. Bu oranlar ülkeden ülkeye farklılık göstermemektedir. Erişkinde kadın ve erkekler eşit dağılım gösterirken, ergenlerde erkeklerde daha sık görülmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 20 olup, hastaların 2/3’ünde semptomlar 25 yaş öncesinde, %15’inin azında ise 35 yaş sonrası başlamaktadır. Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Akut Stres Bozukluğu Travma sonrası stres bozukluğu’nun (TSSB) genel toplumda yaşam boyu prevalansı %8 olarak bildirilmektedir. Travma yaşayan toplum bireylerinde sıklık %75’e kadar ulaşabilmektedir. Yaşam boyu prevalans kadınlarda %10-12 erkeklerde ise %5-6 civarındadır. Her yaşta görülmekle birlikte daha çok genç erişkinlerde görülmektedir. Travma erkeklerde silahlı çarpışma kadınlarda ise taciz ya da tecavüzdür. Bekar, boşanmış, dul, sosyal izole ve düşük sosyoekonomik tabakaya ait olanlarda daha sık görülmektedir. En etkili risk faktörü ise travmanın şiddeti, süresi, kişiye yakınlığıdır. Genelleşmiş Anksiyete Bozukluğu Genelleşmiş anksiyete bozukluğu’nun 1 yıllık prevalansı %3-8, yaşam boyu prevalansı ise %5 düzeyinde bildirilmektedir. Kadınlarda 2 kat daha fazla görülmektedir. Demans Demans primer olarak yaşlı populasyonun hastalığı olup ABD’de 65 yaş üstü toplumda 30 Psikiyatrik Bozuklukların Epidemiyolojisi %5 düzeyinde gözlenmekte, 85 yaş üzerine çıkıldığında %16-25 arsında oranlar bildirilmektedir. Genel olarak kabul gören yaş-sıklık ilişkisi ise 65 yaş üzerinde her 5 yılda insidansın 2 katına çıktığıdır. İnsidans 65-69 yaş diliminde %0,5 iken her 5 yılda ikiye katlanarak 85 yaş ve üzerinde %8’e ulaşmaktadır. Tüm demans hastalarının %50-60’ını Alzheimer Hastalığı oluşturmaktadır. Alzheimer hastalığı için en önemli risk faktörü yaş olarak kabul edilmekte, bunun yanı sıra kadın olma, birinci derece yakınlarda hastalığın olması ve geçirilmiş kafa travması diğer risk faktörleridir. İkinci en sık demans tipi vasküler demansdır ve tüm demanslar içinde %15-30 oranındadır.Alzheimer hastalığı’nın tersine erkeklerde daha sık görülmekte ve genellikle 60-70 yaş arasında başlamaktadır. Hastaların %15’inde ise Alzheimer hastalığı vasküler demansla birlikte görülmektedir. Yine tüm hastaların içinde %10-15 oranınında Levy cisimciği demansı olduğu düşünülmektedir. Kaynaklar 1. Regier DA, Laelber CT, Rae DS ve ark. Limitations of diagnostic criteria and assessment instruments for mental disorders: implications for research and policy. Arch Gen Psychiatry 1998, 55-109 2. National Household Survey of Drug Abuse, substance Abuse and Mental Health Services Administration Office of Applied Studies, department of Human Health and Human Services 1997 3. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders 4th ed. Washington DC, American Psychiatric Association 2000