DOĞAL SİSTEMLER . 1. BÖLÜM TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR KONULAR: KAYAÇLAR PÜSKÜRÜK KAYAÇLAR NASIL OLUŞUR? TORTUL KAYAÇLAR NASIL OLUŞUR? BAŞKALAŞIM KAYAÇLAR NASIL OLUŞUR? EK NOTLAR VE SORULAR 1. ve 2. BÖLÜM 1 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR KAYAÇLAR Kayaç; yer kabuğunun yapı malzemesi olan bir veya daha fazla minerallerden oluşan ve farklı sertlikteki yapılardan oluşmuş yer kabuğu yapısına denir. Kayaçlar; su, gaz ve organik varlıkların dışında yerkabuğunu meydana getiren unsurlardır. Yol yarmaları, maden ocakları ve taş ocakları gibi yerlerle, toprak veya enkaz örtüsünden yoksun topografya yüzeylerinde mostralarına rastladığımız kayaçlar, yer şekillerinin oluşum ve gelişimlerinde rol oynayan önemli etmenlerden biridir. Onların fiziksel ve kimyasal özelliklerindeki farklılıklar yer şekillerinin de farklı olmalarına sebep olur. Çünkü bu özellikler, kayaçların, aşındırma etmen ve süreçlerine karşı dayanıklı veya dayanıksız olmalarını tayin eder. Örneğin kalker ve jips gibi eriyebilen kayaçların bulunduğu sahalarda lapya, dolin, uvala gibi özel yer şekilleri oluşmaktadır. Genel olarak, tektonik hareketlerle ters durumlar meydana gelmemişse, aşınmaya karşı dayanıklı kayaçlar yüksek yer şekillerini, kolay aşınan ve parçalanan kayaçlar ise alçak yer şekillerini meydana getirirler. Granitlerden müteşekkil sahalarda granit topografyası adı verilen özel bir topografya tipi oluşur. Benzer şekillere siyenit, diorit, andezit, bazalt ve gnays gibi heterojen kayaçlar üzerinde de rastlanır. Kayaçlar kökenlerine göre üç ana grup altında toplanırlar: 1. Magmatik kayaçlar 2. Tortul kayaçlar 3. Metamorfik kayaçlar Oluşumlarına Göre Taşlar Volkanik (Mağmatik-Püskürük) Taşlar Tortul (Sediment) Taşlar Başkalaşım (Metamorfik) Taşlar İç Püskürük (Derinlik) Taşlar Fiziksel (Kırıntılı) Tortul Taşlar Dış Püskürük (Bazaltik) Taşlar Kimyasal (Eriyik) Tortul Taşlar YER KABUĞUNUN MALZEMELERİ (KAYAÇLAR) : 1) Püskürük (Mağmatik, Volkanik) Taşlar : Organikçatlak Tortul a) İç püskürük taşlar: Yer kabuğu altındaki mantonun yer kabuğunun ve Taşlar kırık kısımlarında tıkanarak soğumasıyla oluşan taşlardır. Sert ve aşınmaya karşı dayanıklı kayaçlardır. (Granit, siyenit, diorit, gabro…) b) Dış püskürük taşlar : Yer kabuğu altındaki mantonun yer kabuğunun çatlak ve kırık kısmından yeryüzüne çıkması ve soğuması ile oluşur. İç püskürük kayaçlara göre daha dirençsiz olan kayaçlardır. (Bazalt, andezit, tüfler…) 2) Tortul ( Sedimenter ) Taşlar : Yeryüzündeki çukur alanlara dış güçler tarafından getirilen maddelerin tortulanmasıyla (Üst üste birikmesiyle) oluşur. İçerisinde yer yer fosiller bulunur. a) Mekanik (Fiziksel, Kırıntılı ) tortul kayaçlar : Dış güçlerin etkisiyle getirilen çakıl, kum, kil gibi malzemelerin yeryüzünün çukur yerlerine birikmesiyle oluşur. (Kum taşı, kıl taşı, konglomera…) b) Kimyasal tortullar : Suda erimiş halde bulunan minerallerin suyun geçtiği yere çökelmesi veya tortulanması ile oluşurlar. (Traverten, Jips, Kireç taşı, alçı taşı) c) Organik tortular : Hayvan, bitki gibi canlı kalıntılarının üst üste birikip katılaşması ile oluşan taşlardır. (Petrol, Kömür, Tebeşir, Mercan kayalar…) 3) Başkalaşmış ( Metamorfik) taşlar : Tortul ve püskürük taşları yüksek sıcaklık ve basınç altında kalarak değişikliğe uğraması ile oluşur. (KalkerMermer, Granit Gnays, Kömür Elmas, Kil taşı Şist oluşumu) 1. ve 2. BÖLÜM 2 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) DOĞAL SİSTEMLER 2. BÖLÜM LEVHA HAREKETLERİNİN ETKİLERİ KONULAR: ( YERİN YAPISI ) VOLKANLAR VE DEPREMLER EK NOTLAR VE SORULAR VOLKANLAR VE DEPREMLER Y ER KABUĞUNUN YAPISI - Yer yuvarlağının yapısı; güneş sisteminin ve evrenin oluşumu ile açıklanabilir. 15 milyar yıl önce evren çok yüksek sıcaklık ve yoğunluktaki bir yapıdan, patlama sonucunda oluşmuştur. - 6371 kilometre yarıçapında olan yerküremiz, dıştan içe doğru Yerkabuğu, Manto ve Çekirdek olarak adlandırılan katmanlardan oluşmuştur. Manto, Üst ve Alt Manto olarak iki bölüme ayrılırken, 1. ve 2. BÖLÜM 3 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) Çekirdek de Dış ve İç Çekirdek olarak alt katmanlara ayrılmaktadır. Yerin en dıştaki katmanı olan Yerkabuğu, karalarda ortalama 30–50 kilometre kalınlıktayken, okyanusların altında 7 kilometrelik bir kalınlığa kadar değişmektedir. Litosfer denilen taş küre, Yerkabuğu ve Manto'nun en üst kısmında oluşmaktadır. Astenosfer ise Üst Manto'nun eriyik halde bulunan kısmıdır. Mağma olarak bilinen bu eriyik volkanlar vasıtasıyla yeryüzüne ulaşmaktadır. Yerin içyapısıyla ilgili en geçerli bilgiler deprem dalgaları ile elde edilir YER’İN KATMANLARI Yeryuvarlağı, iç içe kürelerden meydana gelmiştir. Bunlara geosfer adı verilir. Geosferlerin yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır. A. YERKABUĞU Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır. Yerküre’nin en hafif ve en ince tabakasıdır. Yer zamanla yüzeyden itibaren soğuyarak dış kısmında bir kabuk oluşmuştur. Yer yuvarlağını kuşatan bu kabuk, sert ve aynı zamanda iç kısımlardaki sıcaklığı koruyucu bir özelliktedir. Yeryüzünden itibaren ortalama 33 km derinliğe kadar uzanır. Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur. Yer kabuğu SİAL ( Silisyum - Alüminyum ) ve SİMA ( Silisyum Magnezyum ) olarak iki katman halinde sıralanır. a)Sial: Üzerinde yaşadığımız katmandır. Silisyum ve alüminyum bileşikleri fazla olduğu için bu isim verilmiştir. Sialin yoğunluğu 2,7 gr/Cm³ dir.Kalınlığı karalarda fazla, denizlerde azdır. Granit, kalker ve kumtaşı gibi hafif olan taşlardan oluşur. b)Sima: Bu katman henüz katılaşmamış taşlardan oluşur. Yoğunluğu daha fazla olan bazalt türü taşlardan oluşur. Simada bu yoğunluk 2,9 gr/ Cm³ tür. Silisyum ve magnezyum bileşikleri fazla olduğu için bu isim verilmiştir. Kalınlığı karalarda az , deniz diplerinde fazladır. Yer kabuğunun Özelliği: - Ortalama kalınlığı 33 km.dir. Bu değer karalarda 80-90 km.ye kadar çıkarken, okyanus tabanlarında 7-10 km.ye kadar iner. - Yer kabuğunda yüzeyden derinliklere doğru her 33 metre inildikçe sıcaklık 1 °C artar. Bu değere jeotermal ısı basamağı denir. - Derinlik arttıkça yoğunlukta artar, dolayısıyla basınçta artar. - Üst bölümünde kıtaları oluşturan taş yapılı Sial katmanı yer alırken bu katmanda silisyum ve alüminyum mineralleri yoğunluktadır. - Alt bölümünde ise sıcaklık nedeniyle plastiki yapıda, silisyum ve magnezyum minerallerinden yapılı sima katmanı yer alır. - Bu katmanda yoğunluk 2,7 – 2,9 gr/cm3 civarındadır. 1. ve 2. BÖLÜM 4 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) 1. Granitik Kabuk (Sial) Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 2,7 – 2,8 gr/cm3 tür. Katı halde bulunur. Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır. 2. Bazaltik Kabuk (Sima) Bileşiminde silisyum ve mağnezyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 3 gr/cm3 dolayındadır. Sial’in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıta tabanlarında incelir. B. MANTO Yer çekirdeğinin örtüsü durumunda olduğundan bu ad verilmiştir. Astenosfer adı da verilir. Yerküre’nin yaklaşık 33 km ile 2900 km derinlikleri arasında yer alır. Yer kabuğunun (taş kürenin) altında yer alan manto sıcak ve akışkandır. Üst ve alt manto olmak üzere iki guruba ayrılır. Mantonun yoğunluğu 3,5 - 6 gr/Cm³ , sıcaklığı ise 1200 °C civarındadır. Bu katman yer kürenin hacminin %80 i oluşturur. Yer kabuğu bu katman üzerinde levha adı verilen parçalar halinde yüzer durumdadır. Mantonun üst kısmındaki maddeler plastik özelliği gösterir. Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir. Özellikleri: ­ Yer kabuğu ile çekirdek arasındaki katmandır. ­ Yerin derinliğine doğru 100 ila 2890 km arasında yer alır. ­ Yer hacminin %80’ni oluşturur. ­ Krom, nikel, demir, silisyum ve magnezyum minerallerinden oluşur. ­ Yoğunluk ortalama 3,5-6 gr/cm³ civarındadır. ­ Ortalama sıcaklık 1000 - 2000 ˚ C civarındadır. Sıcaklık üstten alta doğru artar. ­ Sıcaklık ve yoğunluktan dolayı Konveksiyonel akıntılar oluşur. C. ÇEKİRDEK. En kalın ve ağır olan katmandır. Barisfer adı da verilir. Mantonun altından başlar ve Dünya’nın merkezine kadar uzanır. Yerin derinliğine doğru 2900 ila 6378 km arasında yer alır Kalınlığı 3478 kmdir. Demir - Nikel karışımı olan çekirdeğin yoğunluğu 10 gr/Cm³ ila 13,6 gr/Cm³ arasındadır. Yoğunluğu 10 gr/cm³ olan ve sıvı halde bulunan üst kısmına dış çekirdek denir. Bunun altında, yoğunluğu 13,6 gr/cm3 olan ve katı halde bulunan iç çekirdek vardır. Dünya’nın merkezinde sıcaklık 4500 – 5000 °C yi bulmaktadır. Özellikleri; - Oluşum sırasında demir, nikel gibi ağır minerallerin derinlere inerek oluşturduğu iç katmandır. Bu nedenle bu katmana “barisfer” (ağır küre) adı verilir. - En kalın yer katmanıdır. - Yoğunluğu 10 – 15 gr/cm³ civarındadır. - Sıcaklık 5000 ˚ C üzerindedir. (6300 °C civarındadır.) - İç ve dış çekirdek olmak üzere iki katman halindedir. VOLKANLAR Yer’in derinliklerinde bulunan mağmanın, yerkabuğunun zayıf kısımlarından yeryüzüne doğru yükselmesine volkanizma denir. Volkanizma denilince daha çok yeryüzünde meydana gelen mağmatik faaliyetler akla gelmektedir. Çünkü volkanik şekiller yeryüzünde oluşmaktadır. Volkanizma sırasında mağma katı, sıvı ve gaz halinde yeryüzüne çıkar. Çıkan sıvı maddelere lav, katı maddelere tüf denir. Gazların çoğu ise su buharıdır Katı, sıvı ya da gaz halindeki maddelerin yeryüzüne çıktığı yere volkan ya da yanardağ, bu maddelerin çıkışına da püskürme denir. Püskürdüğü bilinen volkanlar etkin volkanlar, püskürdüğü bilinmeyen volkanlar da sönmüş volkanlar olarak adlandırılır. 1. ve 2. BÖLÜM 5 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) Volkanizma ile çıkan malzemeler çıktığı yerde birikerek volkan konilerini oluşturur. Lavların akıcılığı az ise yükseltisi fazla olan volkan dağları oluşur. Bunlara kalkan volkanları denir. Örneğin: Ağrı dağı Volkan konilerinin tepesinde bulunan çukurluğa krater denir. Bazı yanardağlarda ana koni üzerinde oluşmuş yan koniler de olabilir. Bunlara parazit koni denir. Örneğin Erciyes dağı. Volkanik patlamalarla bazı volkanların tepe kısmı uçarak çok büyük çanak oluşur. Bu çanaklara kaldera denir. Örnek: Nemrut dağı (1441 yılında ikinci kez patlamıştır.) Gaz patlaması sonucunda Maar çukurları oluşur.(Meke tuzlası ve Acıgöl birer Maar’dır.) Volkanizmanın Etkileri Tek dağlar oluşur. Volkanik alanlar maden bakımından zengin olur. Topraklar verimli olduğundan nüfus bu alanlarda fazladır. Volkanların çevreleri verimli tarım arazileridir. Yeryüzündeki Başlıca Volkanik Bölgeler 1)Atlas Okyanusunun orta kesimi, 2)Akdeniz ve çevresi 3)Doğu Afrika 4)Büyük Okyanus çevresi (en fazla bu bölgede görülmektedir. Bu sebeple buraya Pasifik Ateş Çemberi denir.) Türkiye’deki Başlıca Volkanik Dağlar Doğu Anadolu Bölgesi’nde; Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Süphan, Tendürek ve Nemrut dağları İç Anadolu Bölgesi’nde; Erciyes, Hasandağı, Melendiz, Karadağ, Karacadağ ve Karapınar çevresi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde; Karacadağ Kuzeybatı Anadolu’da; Köroğlu Dağları Akdeniz Bölgesi’nde; Hatay yakınında Hassa çevresi Ege Bölgesi’nde; Kula (Manisa) çevresi (En genç volkanik şekiller) 1. ve 2. BÖLÜM 6 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) DEPREMLER Deprem, Yerkabuğunda meydana gelen salınım ve titreşim hareketlerine denir. İnceleyen bilim sismoloji, ölçen alet sismograftır. Şiddeti Richter Ölçeğine göre belirlenir. Depremin, yerin içinde oluştuğu kısmına iç merkez (hiposantr) denir. Depremin yeryüzüne en kısa yoldan ulaştığı yere de dış merkez (episantr) denir. Episantr depremin en şiddetli hissedildiği yerlerdir Deprem bilimi sismoloji, deprem şiddetini ölçen alet de sismograf olarak adlandırılır. Okyanus veya deniz diplerinde olan depremin etkisiyle dev dalgalar oluşur. Bunlara Tsunami denir. Depremlerin ne kadar kuvvetli olduğunu belirlemek için iki türlü ölçek kullanılır. Richter (Rihter) ölçeği Mercalli - Sieberg ölçeği (Şiddet Iskalası) Mercalli - Sieberg ölçeği sarsıntının yol açtığı zarar ve değişikliklere göre düzenlenmiştir. Richter ölçeği ise, iç merkezde depremle boşalan enerjinin ölçülmesi esasına dayanır. Deprem sırasında boşalan bu enerjiye depremin büyüklüğü (magnitüdü) denir. Pasifik Okyanusu, Japonya çevresi, Antil Adaları, Doğu Hint Adaları, Akdeniz çevresi ve Amerika kıtalarının batı kesimleri yeryüzünde depremlerin en çok olduğu alanlardır. Buna karşılık, eski jeolojik devirlerde oluşan Doğu Avrupa, Kanada, Sibirya, Grönland Adası, Avustralya ve İskandinav Yarımadası’nda hemen hemen hiç deprem olmamaktadır. Oluşumlarına Göre Depremler A) Çökme Depremler: Karstik alanlarda (Kayatuzu, jips, kalker gibi kolay eriyebilen), zamanla yer altında büyük boşluklar oluşur. Bu boşlukların üstü bir müddet sonra çökerse sarsıntılar oluşur. Etki alanları en dar olan depremler bunlardır. Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır. B) Volkanik Depremler: Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan depremlerdir. Etkin volkanların çevresinde görülen depremlerdir. Etki alanları dardır. C) Tektonik Depremler: Yerkabuğunun iyice oturmamış kırık alanlarında görülen en yaygın, en şiddetli depremlerdir. Yer kabuğunun derinliklerinde basınç ve gerilimler sonucu, katmanların yer değiştirme, oynama ve kırılma gibi hareketlerinin ortaya çıkardığı sarsıntılardır. Etki alanları en geniş olan ve en çok hasara neden olan depremler bunlardır. 1. ve 2. BÖLÜM 7 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) Not: Dünya üzerindeki volkanik alanlarla; deprem bölgeleri, fay hatları, genç kıvrım dağları ve sıcak su kaynakları arasında bir paralellik vardır. Sebebi bu alanlarda yer kabuğunun hareket halinde olmasıdır. Türkiye nüfusunun % 60'a yakını, faal olan ve zarar verebilen deprem alanları üzerinde yerleşmiştir. Daha önce görülen Erzurum, Erzincan, Van, Bolu, Çankırı, Tokat, Adapazarı, Kütahya, Burdur, Lice, Bingöl, Dinar, Ceyhan, Gölcük ve Düzce depremlerinin büyük oranda can ve mal kaybına neden olmasında, bu kentlerin fay hatları üzerinde yer almalarının önemli rolü olmuştur. Türkiye’deki Deprem Bölgeleri 1)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı: Saroz körfezinden başlar, Marmara denizinden geçtikten sonra Kuzey Anadolu Dağlarının güneyini takip ederek Van Gölünün kuzeyine doğru uzanır. 2)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Güney Marmara’dan başlar Ege Bölgesindeki çöküntü ovalarını takip eder. 3)Güney Anadolu Deprem Kuşağı: Hatay’dan başlar, Güney Anadolu Toroslarını takip ederek Van gölünün güneyine doğru devam eder. Deprem Tehlikesinin En Az Olduğu Alanlar: 1) Konya, Karaman, Taşeli Platosu ve İçel çevresi. 2) Mardin-Şırnak çevresi. 3) Ergene Havzası Dünya Üzerindeki Deprem Bölgeleri 1)Atlas Okyanusunun orta kesimi, 2)Akdeniz ve çevresi 3)Büyük Okyanus çevresi (En fazla bu bölgede görülmektedir. Sebebi katı haldeki yerkabuğunun (Sial) ince ve zayıf olmasıdır.) Deprem Tehlikesinin Az Olduğu Yerler 1. K.Batı Avrupa-Grönland adası 2. Asya'nın kuzeyi (Sibirya) 3. Kanada'nın K.Doğusu 4.Güney Afrika Depremlerden Korunma Yolları 1)Fay hatları üzerinde büyük yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı. 2)Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır. 3)Deprem konusunda halk eğitilmelidir. 4)Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır. 5)Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı. Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır. 6)Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız. 7)Deprem sırasında mümkünse, yanan sobalar söndürülmeli, elektrik ve su kapatılmalıdır. 1. ve 2. BÖLÜM 8 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni) YERYÜZÜNDEKİ SICAK SULARIN DAĞILIŞI Kaynak: Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere kaynak, göze, öz, pınar veya göz denir. Çok çeşitli kaynaklar vardır. Bunlardan bazıları; Sularının Sıcaklığına Göre Kaynaklar 2 Grupta İncelenebilir: A-SOĞUK SU KAYNAKLARI: a) Sularını yağışlarla yeryüzünden alırlar. b) Sularının sıcaklığı ve akımları yıl boyunca değişir. B-SICAK SU KAYNAKLARI a) Sularını magmaya yakın alanlardan alırlar. b) Suları geldiği derinliğe göre sıcak veya ılıktır. c) Sularının sıcaklığı yıl boyunca aynıdır. d) Akım değişikliği olmaz. e) Bol miktarda eriyik madde içerir. Maden Suyu: Kaynak suları çok derinden geliyorsa sıcak olur ve içinde sağlığa yararlı çokça çözünmüş mineraller bulundurur. Bu suların mineral bakımından zengin olanlarına Maden Suyu denir. Bu sulara halk arasında İçmeler de denir. Kaplıca, Ilıca, Girme, Çermik: Yerin derinliklerinden gelen sular magmaya yakın oldukları için sıcaklığı oldukça fazladır. Bu sıcaklığı fazla olan ve sağlık alanında kullanılan sulara kaplıca, ılıca, girme veya çermik denir. Gayzer: Derinliği çok fazla olan sular buharlaşmaya yakın sıcaklığa sahip olmasından dolayı basınçla ve fışkırarak yeryüzüne çıkarlar ki; böyle buhar halinde fışkırarak yeryüzüne çıkan sulara Gayzer denir. Türkiye’de Buharkent’te bu şekilde oluşmuş kaynak üzerine kurulu ilk ve en büyük jeotermal enerji kaynağı bulunmaktadır. Ülkemizde kaplıca ve maden suyu kaynakları hemen hemen her yerde karşımıza çıkmasına rağmen en fazla bu kaynaklara Güney Marmara ve Ege’de rastlanmaktadır. 1. ve 2. BÖLÜM 9 Mustafa KONUR ( Coğrafya Öğretmeni)