Kazım ÇAPACI RÖNESANSTA MÜZİK 1450-1600 IX. yüzyılda başlayan ve Rönesans dönemine kadar devam eden ortaçağ döneminin en büyük özelliği çok sesliliğe geçiş olmuştu. Avrupa’da Ortaçağ Kilisesi, orgdan başka çalgıları "çok tanrılı dinlere" özgü sayarak yasaklamıştı. Kilise dışında da müzik, insan sesi kaynaklı düşünülmüş ve çalgı müziği düşünülmemişti. Aslında o dönem için, eskiden beri tek sese alışmış kulakların, başka başka seslerin belirli bir uyumla bir araya gelmeleriyle oluşan ses grubuna alışması hiç de kolay değildi. Ancak halk arasında üflemeli ve vurmalı çalgıların kullanıldığı görülmekteydi. Bu çalgılar Arap ve Türk kaynaklıydı. Tulumlu gayda, basit flütler, küçük el davulları, trampetler ve bunun gibi aletlerdi. Rönesans’ın kelime anlamı “yeniden doğuş” demektir. Rönesans müziği dönemi, sıradan insan yaşamında müziğin tekrar değerlendirilmesi ve yeni düşüncelerin doğma dönemidir. Ortaçağda kilise dışında müzik, köylüleri ve soyluları eğlendirmek amacıyla cambazlık ve danslarla birlikte sanatçılar tarafından yapılırdı. Rönesans'ın yaşam sevinci, dansları, danslar da çalgıları arttırdı. Bu dönemde yeni çalgılar icat 1 edildiği gibi, eski çalgıların da sesleri büyütüldü ve zenginleştirildi. Rönesans döneminde ilk kez yazılı müzik kullanılabilir hale geldi, insanlar bestecilerin eserlerini evlerinde ve kiliselerinde öğrendi. Rönesans’la birlikte aynı kutsal metnin paylaşıldığı, dört ya da beş ses üzerine yazılmış çalgı eşliksiz bir şekil aldı ve dönemin bestecilerinin eserleriyle yükseliş gösterdi. Enstrümantal ve dans müziği popülerdi. Müzisyenler kendi geçmişlerinden çok sanatları ile tanınmaya başladılar. Rönesans Dönemi Müziği, müzik yazısı yani notanın ve çalgıların gelişiminin yanı sıra, kendinden önceki dönem olan Gotik Dönem müziğine göre din dışı müziğin geliştirilmesine de aracı olmuştur. Gotik Dönemde yaygınlaşan a capella koroların büyük önem taşıdığı Rönesans Döneminde, çok sesliliğin ilk büyük eserleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Gotik Dönemde, kiliselerde söylenen ilahilerde sadece insan sesi kullanılmaktaydı. Bu «a cappella» korolar devam etmekle birlikte Rönesans Müziğinde enstrümanlar, ilahilerde insan sesinin yetmediği ve boş kalan kısımları doldurmak için kullanılmaya başlandı. Buna bağlı olarakta Rönesans Dönemi müziğinin en önemli özelliği olarak kilise müziğinin yeniden şekillendiği söylenebilir. Org, klavsen, lavta, arp, flüt, yan-flüt, kornet, trompet ve tabii ki viyola bu döneme damgalarını vurdular. Ritmi güçlendirmek amacıyla vurmalı çalgıların da bu gelişime katılmasıyla büyük davullar, ziller, üçgenler ve defler dönemin orkestralarındaki yerlerini aldılar. Bu dönemde, kilisenin çok sert kurallarından sıyrılarak müzikte yeni bir yapılanma içine girilmiştir. Rönesans dönemi ile birlikte çoksesliliğin ilk büyük eserleri de ortaya çıkmaya başladı. 16. yüzyılda artık din dışı eserlerde, şiirle müzik bir araya gelerek daha uzun soluklu besteler yapılmaya başlanmıştır. Ancak yine de Rönesans dönemi bestelerinin en belirgin özelliği, çalgıların aynı anda başlayıp aynı anda eseri bitirmeleri olarak anlatılabilir. Ses şiddeti hep aynı ayardadır. Rönesans’la birlikte dinde yaşanan reformların müziği de etkilemesiyle birlikte kiliselerin kendi 2 müzik türlerini oluşturmaya başlaması ve dönemin bestecilerinin müzikte yenilik arayışları, bilinen dinî formların yanında din dışı formların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Özellikle Rönesans’ın son dönemlerinde çalgılar ve çalgılar için yazılan müziğin tekniği de gelişmeye başlamıştır. İnsan seslerindeki ayrıma benzer bir ayrım çalgı aileleri için de yapılmıştır. Besteciler çağın coşkusunu yansıtan eserler bestelemişler böylelikle Rönesans’ın yaşam sevinci, danslarla, çalgı ve vokal için yazılmış eserlerle anlatılmaya başlanmıştır. Aynı ses yapısında farklı büyüklükteki çalgılar için oluşturulan çalgı gruplarına consort adı verilmiştir. Danslara eşlik eden çalgılar ve güçlü karmaşık ritimler, tekdüze akış içindeki isorithmic (izoritmik) yapı ve zenginleşen armoni Rönesans müziğinin başlıca özellikleridir. Yarım aralıklı tonlar (kromatizm), dramatik duyguları güçlendirmek amacıyla ilk defa bu dönemde kullanılmıştır. Vokal müzik, Rönesans Dönemine kadar ülkelere göre farklılık göstermemiş, tek bir örnek olarak uygulanmıştır. Rönesans’tan itibaren her ulus kendine özgü bir vokal müzik anlayışı geliştirmiştir. İngilizler buna carol, Almanlar lied, Fransızlar ise chanson adını vermişlerdir. Frottola ise İtalya’da yaygınlaşmış bir karnaval şarkısıdır. XV. ve XVI.yy’ larda çalgılara ve çalgı müziğine önem verilmeye başlanmıştır. Rönesans’ın yaşam sevinci dönemin danslarına yansımış ve çalgılar için ve çalgı toplulukları için bestelenen müzik doğmuştur. On altıncı yüzyıl başlarında önem kazanan müzikle sözü birleştirme sanatı musica reservata (korunmuş müzik), Rönesans’ın önemli özelliklerinden biridir. Müziğin ön planda olması yerine sözün ön planda olması anlayışıdır. Farklı ton arayışları, o güne kadar görevleri vokal müziğe eşlik etmek olan çalgıların, estampie adı verilen yalnızca çalgısal eserler seslendirmek üzere topluluklar oluşturmalarını sağlamıştır. Madrigal ve opera gibi vokal yapıtlarda söz ve beste uyumuna (prozodi) ışık tutan bu anlayış, dramatik anlatımı güçlendirmiştir. Çalgı müziği, Rönesans’tan Barok Döneme geçişte vokal müzik kadar önem kazanmaya başlamıştır. Vokal biçimleri için bestelenen müzikler çalgı topluluklarına uyarlanmış ve çalgılar da çağın coşkun tınılarını sunmak üzere zenginleştirilmişlerdir. 3 Dönemin sonlarına doğru, sadece enstrümanların bulunduğu küçük gruplar eşliğinde de müzikler yapılmaya ve böylece dans müzikleri gelişmeye ve önem kazanmaya başlamıştır. Rönesans dönemi, temelleri Orta Çağ’da atılan bütün müzik şekillerine yeni bir şekil vermiştir. Rönesans'ın başlangıcında besteciler iki sesli kompozisyonlardan, üç seslilere geçmişlerdir. Ayrıca kilise müziği tonları, yerini major ve minor tonlara bırakmıştır. Müziğin tüm kültür hayatında büyük önem taşıdığı bu dönemde, bir kişinin hangi sınıftan olursa olsun müzik bilgisinin olması ve bir enstrüman çalıyor olması toplumun her katmanında kabul gören bir düşünce olmuştur. İnsanlar, bu dünyanın yaşamaya değer bir dünya olduğunu ilk kez bu dönemde fark etmişlerdir. Bu anlayışa dayalı olarak Rönesans’ta besteciler, Orta Çağ’daki tekdüze anlatım tarzına karşın, duygu ve düşüncelerini daha coşkulu bir ifade ile anlatmışlardır. Müziğin kaynaklarını çoğaltmak, genişletmek ve yenileştirmek için çeşitli araştırmalar başlamıştır. Dönemin sonlarına doğru Klasik Batı Müziği’nde kullanılan modal yapı yerini yavaş yavaş tonal yapıya bırakmıştır. Klasik Batı Müziği’nin temellerini oluşturan kontrpuan yazısı bu dönemde oldukça gelişim göstermiş,, bununla ilgili pek çok kitap yazılmıştır. Makamlar, ritimler ve kontrpuan yöntemleri bulunmuştur. Rönesans, müziğin bütün kültür hayatında büyük önem taşıdığı bir çağ olmuştur. Çünkü bir erkeğin aydın olsun, sanatçı, bilgin ya da diplomat olsun müzik teorisini bilmesi ve pratiğini yapmış olması gerekiyordu. Bir saray adamının, bilgilerinin yanı sıra müzikçi olması ve çalgı çalması baş koşuldu. Başka bir ifadeyle müzik bambaşka bir değer ve anlam taşımaktaydı. Rönesans Dönemi’nde o zaman dek var olmayan, en önemli şey, ortaya çıkmıştır: Müziği anlamlı bir hale sokmak düşüncesi doğmuştur. Müzik sanatında meydana gelen bütün bu önemli değişme ve gelişmeler ciddi sanattan daha çok halk 4 şarkısından ve diğer şarkıcıların sanatından meydana gelmiştir. içinde olup Flaman bölgesiyle komşudur. 15. yy'da bu bölgede yetişen Guillame Du Fay Rönesans'ın ilk temsilcilerindendir. G. Du Fay 3 ve 4 partili ses eserleri yazdı. Ortaçağda organumda kullanılan 4'lü ve 5'li aralıklardan oluşan armoni yerine 3'lü aralık esasına dayanan armoniyi kullandı. Bu buluş bugünkü armoni anlayışının ilk ve temel unsurunu oluşturmaktadır. Bu yeni sanatın karakteristik özellikleri şöyle açıklanabilir: - - Sansbly (yeden) notasının kullanılmaya başlanmasıyla eski gamların değiştirilmesi ve bu çeşitli gamların (modların) birleştirilmesi sonucunda majör ve minör gamların ortaya çıkması. Kontrpuan usullerinin geliştirilmesi. Beşli ve oktav paralellerin yasak edilmesi. Armonik stilin yavaş yavaş kontrapuantik stilden ayrılıp daha özgür bir hal alması, nihayet belirli ve kesin bir ritm tayini. - RÖNESANS MÜZİĞİNİN KARAKTERİSTİKLERİ - Rönesans döneminde yeryüzüne özgü insani duygular müzikle de ifade edilmeye başlandı. Resim, heykel ve mimari alanlarında Rönesans'ın beşiği Italya'ydı. Müzikte ise Rönesans Flamanya ve Burgondiya'da başladı. Bugünkü Belçika, Hollanda ve Kuzey Fransa'yı kapsayan bölgeye Flaman Bölgesi denir. Burgondiya ise Fransa toprakları Vokal müzik, enstrümantal müzikten daha önemlidir. Müzik, kelimelerin anlamını ve yarattığı duyguları geliştirir. Sunum dengelidir. Aşırı kontrastlar ya da ritimler içermez. Temelde çokseslidir. Sesler ortaçağdakinden daha dolgun ve bastır. «Capella» nın altın çağıdır. Ritmin yumuşak bir akışı vardır. Her melodi ritmik bağımsızlığa sahiptir. Melodi genellikle birkaç büyük sıçrama ile aynı çizgide devam eder. 5 - RÖNESANSTA KUTSAL MÜZİK - çıkmıştır. XVII. yy sonlarına doğru Rönesans Dönemi yerini Barok Döneme bırakmıştır. 2 temel form: Motet ve Mass Rönesans müziği günümüzde hala yaygın olarak yapılmaktadır ve bunu geçmişte bulunan kaynaklardan yararlanılarak yapmaktadır. Motet (müziksiz çok sesli ilahi): Kutsal Latince metinlerin çok sesli koral icrasıdır. Mass : 5 bölümden oluşan koral eserlerdir : Kyrie, Gloria, Credo, Sanctus, Agnus Dei. Palestrina: Motet Regina coeli - RÖNESANSIN ÖNEMLİ BESTECİLERİ - Guillaume De MACHAULT Rönesans’ta müziğin farklı özellikler kazanması Burgonya ve Flaman bestecileri ile başlamıştır. Bu dönemde, birçok önemli besteci yetişmesinde etkili olan okullardan en önemlileri Flemenk Okulu veya Burgonya Okulu, Viyana Okulu ve Roma Okulu’dur. XIV. yy'ın en ünlü bestecisi Guillaume De Machault 'dur (1300-1377). 23 motet, enstrüman eserleri, 45 ballade ve müzik tarihinde ölmez bir yer alan 4 sesli birmesse yazmıştır. Etkisi çok büyük olmuş ve tüm Avrupa'ya hâkim olmuştur. Orta Çağdaki tüm Fransız ekolünü kişiliğinde toplamış ve FrancoFlaman ekolünü hazırlamıştır. Rönesans Döneminde birçok besteci İtalya’da ve Flemenk’te (XVI. yüzyılda Hollanda başta olmak üzere Belçika, Luxemburg, Fransa ve Almanya’yı da içine alan on yedi eyaletten oluşan geniş bir bölge), bütün Avrupa’da dinî müziğin yanında din dışı müziğe seçkinlik kazandıran çalışmalar yapmışlardır. Bu okullarda yetişen sanatçılar besteleriyle önceki dönemlerde hâkim olan müzik geleneğine sadık kalarak yeni ekoller oluşturmuşlar ve kendilerinden sonra gelen bestecilere ışık tutmuşlardır. Yaklaşık 150 yıl süren Rönesans Dönemi içerisinden Dufay, Gombert, Palestirna, Gesualdo ve Monteverdi gibi pek çok önemli besteci 6 Jacobus VIDE 15. yy'ın ilk yarısında Franco-Flaman ekolü baş yeri almıştır. Bu ekolü kuranların içinde özellikle Binchois, John Dunstable, İkinci yarısında ise Johannes Ockeghem, Josquin Des Pres polifoni ustaları olarak ve özellikle messe şeklinin en büyük tanıtımcıları olarak müzik tarihinde ölmez bir isim bırakmışlardır. 1526 yılından itibaren Claudio Monteverdi, Adrian Willaert, Orlando Di Lasso, Andrea Gabrieli, Giovanni Gabrieli, Giovanni Giacomo Gastoldi, Claude Le Jeune, Pierluigi Palestrina gibi besteciler tamamen acapella yani enstrüman eşliği olmadan söylenen tarzda ve özellikle dört, beş ve daha fazla sesli eserler meydana getirmişlerdir. 1405 – 1433 arasında yaşamıştır. Jacques Vide adıyla da bilinir. Geç Orta Çağ ve Erken Rönesans geçiş dönemi Fransız-Flaman bestecisidir. Burgonya Okulu’nun ilk üyelerindendir. Courtly songs of the later XV Century / The Castle of Fair Welcome, Part I / Gothic Voices Guillaume LEGRANT 1405 – 1449. Erken Rönesans Dönemi Fransız bestecisidir. Çoksesli eserler yazan ilk bestecilerden biridir. Jean Legrant (15.th century) " las je ne puis" 0:00 - 1:39 Guillaume Dufay (1400-1474) "la dolce vista" 1:40-3:13 Antonio Cornazano (1430-1484) "el ferrarese" 3:17-5:41 Johannes TAPISSIER John DUNSTABLE Jean Tapissier, Jean de Noyers adlarıyla da bilinir. 1370 – 1408/1410 arasında yaşamış, Geç Ortaçağ – Rönesans Dönemi geçiş dönemi Fransız besteci ve öğretmendir. Burgonya Okulu’nun ilk üyelerinden biridir. Fransız-Flaman stilini ilk geliştiren bestecilerden biridir. Credo Nicholas GRENON 1375 - 17 Ekm 1456 arasında yaşamış, rrken Rönesans dönemi Fransız bestecisidir. Besteleri hem Ortaçağ, hem de Erken Rönesans Dönemi özelliklerini taşır. Melodiler her zaman çok güçlü ve üç ses içindir. La plus belle (arr. for recorders) Pierre FONTAINE Ortaçağ göç dönemi ve erken Rönesans dönemi çoksesli müzik İngiliz bestecisidir. Kilise müziğinde çalgıyı ilk kez kullanan ve Gregor melodilerini özgürce ilk kez süsleyen besteci olarak kabul edilir. XV. yy başlarındaki en ünlü bestecilerden biridir. Burgonya Okulu stilinin gelişmesinde önemli katkıları olan Leonel Power’in çağdaşıdır. 1380 – 1450 arasında yaşamış, geç Orta Çağ ve erken Rönesans geçiş dönemi Fransız bestecisidir. Burgonya Okulu üyesidir. Zamanın tanınmış bestecilerinden biri olup, eserlerinin çoğu büyük olasılıkla kayıptır. J'aime bien celui que s'en va Motets - Salve Regina misericordiae 7 Guillaume DUFAY Gilles BINCHOIS Du Fay, Du Fayt olarak da bilinir. 5 ağustos 1397 – 27 kasım 1474 arasında yaşamış olan, Erken Rönesans Dönemi, Fransız-Flaman bestecisidir. Gilles de Binche asıl adlı besteci, Gilles de Bins adıyla da bilinir. Yaklaşık olarak 1400 yılında doğmuş, 20 eylül 1460’ta ölmüştür. 15. yüzyıl ortalarından itibaren Avrupa’nın en ünlü ve etkili bestecisi olup, Burgonya Okulu’nun ilk üyelerindendir. Rönesans Dönemi’nin başlangıç bestecisi olarak kabul edilir. Dufay’ın yarı dinsel, yarı oyunsal operası dönemin başlangıcı ve aynı zamanda ilk opera denemeleridir. Besteci, bugün müzikte hala kullanılan müzikal bir yapı olan «Cantus firmus»’u geliştirerek çoksesli müziğe yeni bir boyut kazandırmıştır. Fransız-Flaman besteci, Burgonya Okulu’nun ilk üyelerinden biri 15. yüzyıl başlarının en ünlü üç bestecisinden biridir (diğerleri Guillaume Dufay ve John Dunstaple). 15. yy’ın en iyi melodisti olarak kabul edilir. Pek çok eseri ölümünden onlarca yıl sonra ortaya çıkmıştır. Amours mercy Guillaume Dufay: Missa l'Homme Armé Agnus Dei Johannes BRASSART 1400 – 22 ekim 1455. Erken Rönesans Dönemi Burgonyan bestecidir. Sadece kutsal vokal müzik besteleri vardır. Ave Maria 8 yarısının en önemli Fransız-Flaman bestecisidir. 14.10.1425-06.02.1497 arasında yaşamıştır. Ünlü bir besteci olmasının yanı sıra, şarkıcı, koro yönetmeni ve öğretmendir. Gilles JOYE Ma maitresse Josquin des PREZ 1424/1425 – 31 aralık 1483. Rönesans Dönemi Fransız – Flaman besteci. Burgonyan okulu üyesidir. Lirik ve zarif tarzdaki sekular şarkılarıyla tanınır. Triste plaisir et douloureuse joye Johannes OCKEGHEM Fransız-Flaman bestecisidir. Belçika doğumludur. 1450/1455 – 27 ağustos 1521 arasında yaşamıştır. Leonardo da Vinci ve Kristof Kolomb’un çağdaşıdır. Flaman Okulu üyelerindendir. Josquin Desprez, Josquinus Pratensis, Jodocus Pratensis adlarıyla da bilinir. Dufay ve Palestrine arasında yer alan ünlü besteci, polifonik vokal müziğin ilk ustası ve tüm zamanların en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilir. 19 masse, 100 motet, 70 şanson, çok sayıda sekular beste eserleri arasında sayılabilir. Ave Maria - 4-ses için motet (müziksiz çok sesli ilahi) Jean de Jan adıyla da bilinir. Soyadı Okeghem, Ogkegum, Okchem, Hocquegam, Ockegham olarak değişik şekillerde söylenmektedir. XV. yy’ın son 9 Geç Rönesans – Erken Barok döneminin İtalyan müzisyeni, opera bestecisi, şarkıcısıdır. Yaşamında üne kavuşan sanatçı uzun hayatı boyunca hem Rönesans, hem Barok dönemi eseri sayılabilecek eserler vermiş ve zamanının müzik döneminde değişiklikler yaratmıştır. Antonio de CABEZÓN 1637’de Venedik’in ilk opera binasının açılmasından sonra Monteverdi opera bestelemeye yoğunlaşmış; ancak bu eserlerinden sadece iki tanesi günümüze ulaşabilmiştir: "Il ritorno d'Ulisse in patria" ve "l'Incoronazione di Poppea" (Poppea’nin Taç Giymesi). Bu eserlerden ikincisi, onun en büyük şaheseri kabul edilir. L'Incoronazione di Poppea "Pur ti miro" Sarah Connolly, Miah Personn Adrian WILLAERT 30 mart 1510 – 26 mart 1566. Rönesans dönemi İspanyol besteci ve orgcusu. Doğuştan kör olan besteci, ilk büyük liberian klavye bestecisi ve çağının en önemli bestecilerinden biri ve olmuştur. Obras de Musica (album trailer) - Doulce Mémoire & Denis Raisin Dadre Claudio MONTEVERDI Rönesans Dönemi Flaman bestecisidir. Venedik Okulu’nun kurucusudur. Polifonik Fransız-Flaman edenlerden biridir. Vecchie letrose 10 stili en iyi temsil 1532/1533 – 30 ağustos 1585 arasında yaşamış, Geç Rönesans Dönemi İtalyan bestecisi ve orgcusudur. Kendisinden daha ünlü olan Giovanni Gabrieli’nin amcasıdır. Orlando Di LASSO Venedik Okulu’nun ilk uluslararası üyesidir. Hem İtalya, hem Almanya’da Venedik stilinin yayılmasında çok etkili olmuştur. Angelus ad pastores ait VENEDİK OKULU --- RÖNESANS’TAN BAROK’A … 16. Yy’da Venedik, enstrümental ve vokal müzik merkezi olmuştur. Vendik’te 1550-1610 arasında çalışan bestecilere ve ürettikleri bestelere “Venedik Okulu” adı verilir. Orlandus Lassus, Orlando de Lassus, Roland de Lassus, Roland de Lattre adlarıyla da bilinir. 1532 (belki 1530) – 14 haziran 1594 arasında yaşayan, Geç Rönesans Dönemi Fransız-Flaman bestecisidir. Fransız-Flaman Okulu olgun polifonik stilinin baş temsilcisi ve 16. yy Avrupası’nın en ünlü ve etkili üç müzisyeninden biridir (diğerleri Palestrina ve Victoria). Lauda anima mea Dominum Venedik okulunu yaratan en önemli faktörlerden biri, Venedik’teki müzik hayatının merkezi olan St. Mark Katedrali’dir. Her ne kadar Doge’nin törenlerine eşlik eden enstrümental müzikler ve koral madrigaller uzun süredir yazılıyorsa da Venedik Okulu, St. Mark Katedrali’nde yaratılmıştır. Venedik Okulu’Nun en önemli zamanları, 1580’lerde Andrea ve Giovanni Gabrieli’nin güçlü enstrüman ve org destekli polikoral yapıtlarını verdikleri zamandır. St.Mark’ın birbirine karşı duran iki koro bölümü ve geniş, boşluklu iç yapısı, dinsel baskılardan uzak yaşayan maestro di capellalara yeni fikirler yaratma yolunu açan en önemli faktördür. Ses gecikmelerini ve yansımalarını bir sorun olmaktan çıkarıp avantaj haline dönüştürmeye çalışan bu besteciler, bu tür efektlere pek yatkın olmayan polifoniden uzaklaşarak monofonik eserler ortaya çıkarmaya başlamışlardır. Bununla beraber ayrılmış koro bölümlerini de müziklerine uyarlayarak (cori spezzati) Venedik’e özgü polikoral stili yaratmışlardır. Andrea GABRIELI Bu stili ilk olarak ciddi bir şekilde uygulayan Doge Andrea Vitti tarafından, 1527’den 1562’deki 11 ölümüne kadar St. Mark Katedralinde maestro di capella olarak görevlendirilen Adrian Willaert olmuştur. Yine Venedik Okulu’na dahil edilen Gioseffo Zarlino tarafından “yeni Pisagor” olarak adlandırılan Willaert, besteciliğinin yanı sıra eğittiği müzisyenler sebebiyle de etkisini uzun süre hissettirmiştir. - Willaert’ten itibaren, Venedikli besteciler bu teknikleri kullanmış, genellikle iki koro ve onları birleştiren bir org için eserler yazmışlardır. Andrea Gabrieli zamanında en yetkin örneklerini veren bu stil, kimi zaman beşe kadar bölünebilen, zengin enstrüman eşlikli, güçlü eserlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır Gioseffo Guami (1540-1611) Vincenzo Bellavere (ö. 1587) Girolamo Diruta (1554-1610 sonrası) Girolamo Dalla Casa (ö. 1601) Giovanni Gabrieli (1555-1612) Giovanni Croce (1557-1609) Giovanni Bassano (1558-1617) Giulio Cesare Martinengo (1561-1613) Giovanni GABRIELI Venedik’in müzik tarihindeki önemini yaratan bir başka faktör de baskı teknolojisi olmuştur. Matbaanın bulunuşundan sonra müzik eseri basımında hızla dünyanın en önemli merkezi haline gelen Venedik, Avrupa’nın dört bir yanından gelen müzik adamlarını da konuk ediyordu. Özellikle Fransız ve Flaman bestecilerin ziyaret ettiği Venedik bu dönem boyunca bir uluslararası müzik merkezi görevi gördü. Gabrieli gibi bestecilerin ve Claudio Merulo ve Girolamo Diruta gibi orgcuların yetiştirdiği müzisyenler Avrupa’nın her yanına dağılmış ve Venedik Okulu stilini geliştirmişlerdir. Heinrich Schütz, Jan Pieterszoon Sweelinck, Dietrich Buxtehude ve Johann Sebastian Bach bu stilden etkiler taşıyan bestecilerden bazılarıdır. 1554/1557-12 ağustos 1612 arasında yaşamış İtalyan besteci ve orgcudur. Geç Rönesans Dönemi’nin Monteverdi’den önceki, çok önemli Venedikli bestecisidir. Kendi zamanının en etkili müzisyenlerinden biridir. Rönesans Dönemi’nden Barok Döneme geçiş sırasında Venedik Okulu tarzının doruk noktasını temsil eder. Venedik Okulu’nun Önemli bestecileri - Andrea Gabrieli’nin yeğeni ve göz bebeğidir. Venedik Okulu’nun en büyük bestecisidir. İlk orkestrasyonu geliştirmiştir. Adrian Willaert (1490-1562) Jacques Buus (1500-1565) Andrea Gabrieli (1510-1586) Nicola Vicentino (1511-1576) Cipriano de Rore (1515-1565) Gioseffo Zarlino (1517-1590) Baldassare Donato (1525-1603) Annibale Padovano (1527-1575) Costanzo Porta (1529-1601) Claudio Merulo (1533-1604) Jubilate Deo 12 1528/1530 – 26 eylül 1600 arasında yaşamış, Geç Rönesans Dönemi, Fransız-Flaman bestecisidir. Giovanni Giacomo GASTOLDI «Musique mesurée» olarak bilinen müzik hareketinin ana temsilcisi ve 16. yy’ın son yarısında ünü Avrupa’da yayılmış olan en etkili bestecilerden biridir. La Guerre Giovanni Pierluigi da PALESTRINA 1554 – 4 ocak 1609 arasında yaşamış, Geç Rönesans ve Erken Barok Dönemi, İtalyan bestecisidir. 1591’de yayınladığı» beş ses için balleti» si ile iyi tanınır. Balletti per Cantare, Sonare e Ballare Claude Le JEUNE 1525 – 2 şubat 1594 arasında yaşamış Rönesans dönemi İtalyan bestecisidir. Çağının en ünlü bestecisidir. Müzikal kompozisyonda Roma Okulu’nun en iyi bilinen 16. yy temsilcisi, kutsal müzik bestecisidir. Kilise müziğinin gelişiminde önemli ve kalıcı etkileri olmuş, çalışmaları Rönesans çoksesliliğinin doruk noktasını oluşturmuştur. Yüzlerce yıldır onun masseleri kilise müziğinin modeli olmuştur. 104 masse, 450 diğer kutsal müzik Sabbato Sancto – Lectio 13 1548-1611 arasında yaşamış, Geç Rönesans Dönemi İspanyol bestecisidir. William BYRD Palestrina, Lassus gibi bestecilerle beraber 16.yy’ın en önemli bestecilerinden biri sayılır. Eserleri 20'nci yy. da yeniden keşfedilmiş olup, yorumcular tarafından gizemli bir yoğunlukta ve duygusal olarak ilgi çekici bulunur. Stil olarak çağdaşlarının aksine kontrpuandan uzak durmuş ve daha homofonik eserler bestelemiştir. Dini eserlerinde enstrüman kullanarak zamanında bir ilki gerçekleştirmiştir. Eserleri arasında Missa pro victoria (Victory mass) İspanya kralı III. Philip’e ithaf edilmiştir. İmparatoriçe Maria’nın cenazesi için 1603 yılında yazdığı Requiem onun en güzel ve en iyi eserlerinden biri olarak sayılır. Victoria - Officium Defunctorum - Requiem, Intorit 1540/1543 – 16 temmuz 1623 arasında yaşamış Rönesans Dönemi İngiliz bestecisidir. Thomas MORLEY Farklı tipte kutsal ve laik pek çok bestesi vardır. İngiliz madrigallerinin gelişimde çok önemli rol oynamıştır. William Byrd - Have Mercy Upon Me, O God Tomás Luis de VICTORIA 1557/1558 – ekim 1602 arasında yaşamış, İngiliz besteci, orgcu ve teorisyendir. Elizabeth döneminin en ünlü din dışı eser bestecisi ve İngiliz madrigal okulunun önde gelen temsilcisidir. Bölgesel katedrallerde şarkı söyleyerek müziğe başlamış ve 1583'de koro şefi olmuştur. 14 Shakespeare ile aynı mahallede oturmasına ve bazı şarkılarına Shakespeare oyunlarında rastlanmasına rağmen ikisi arasında herhangi bir iletişime dair bir kanıt yoktur. Ayrıca kesin tarihi bilinmemekle birlikte William Byrd’dan da dersler almıştır. Nitekim ilk eserleri Byrd etkisi taşır. Michael PRAETORİUS Yazdığı madrigaller dönemindeki diğer bestecilerin eserlerine göre daha çok duygusal renk ve çeşitlilik gösterir ve bugün de seslendirilirler. Madrigalleri genellikle hafif, kolay söylenebilir ve hareketli eserlerdir. Özellikle Now is the month of maying isimli madrigali iyi bilinir. Madrigal dışında enstrümantal ve klavye için de eserler bestelemiştir. Thomas Morley - My Bonny Lass She Smileth Don Carlo GESUALDO 15 şubat 1571 – 15 şubat 1621 arasında yaşamış, Alman besteci, orgcu ve müzik teorisyenidir. Özellikle protestan ilahiler üzerinde temel müzik formlarının geliştirilmesinde çok önemli yeri olan çağının çok yönlü bestecilerinden biridir. Eserleri protestanlar ve katolikler arasındaki ilişkileri geliştirmek için bir çabayı yansıtmaktadır. Michael Praetorius - Courante I, Courante II Thomas WEELKES 1560-1613 arasında yaşamış İtalyan madrigalist. Gesualdo da Venosa, Gesualdo di Venosa adlarıyla da bilinir. Müzikal ifadesi belirgin olarak çok güçlüdür. Carlo Gesualdo - Sesto libro di madrigali: XIII. Ardita zanzaretta 15 1573/1576 – 30 kasım 1623 arasında yaşamış İngiliz besteci ve orgcudur. Madrigaller ve marşlar başta olmak üzere pek çok eseri vardır. Polifonik yazıda, üst üste birkaç ezgi çizgisi yer alır. Her ezgi çizgisi, hem bağımsızdır, hem de diğer ezgi çizgileriyle uyum halindedir. Thomas Weelkes - Sing We at Pleasure Bu yazı Barok dönemde daha da geliştirilerek kontrpuan yazı (punctus contra punctum = noktaya karşı nokta) adını aldı. Orlando GIBBONS Flaman okuluyla başlayan Rönesans kısa sürede İtalya, İspanya, Almanya ve İngiltere'de yayıldı. Bu çağın en gözde çok sesli müzik şekilleri messe, motet ve chanson olup messe beş parçaya ayrılır ve parçaların hepsi tek motiflidir. Bu motif Gregorien ya da halk şarkılarından alınmıştır. 25 aralık 1583 – 5 haziran 1625 yılları arasında yaşamış, Geç Tudor ve Erken Jakoben dönemleri İngiliz besteci, virginalist ve orgcudur. Özellikle ilahiler ve marşları ile döneminin en ünlü İngiliz bestecileri arasındadır. Rönesans devrindeki polifon ustaları özellikle dini müzik alanında orijinal melodiler bulmaktansa, geleneği olan eski melodileri tercih etmişler ve dehalarını daha evvel var olan maddeleri en güzel bir şekilde düzenlemekte kullanmışlardır. Motet ve halk şarkıları tarzında ise tamamen orijinal melodilere dayanmışlardır. O Lord, I Lift my Heart to Thee - POLİFONİK YAZI – KONTRPUAN YAZI Tüm bu besteciler çok sesli bir yapıttaki her ses partisini aynı derecede önemli sayıyorlardı. Bunun sonucunda polifonik (çok sesli) yazı tarzı doğdu. Fransız halk şarkıları 16. yy'da da en gözde müzik şekli olmaya devam etmiştir. En ciddi konulardan en hafif konulara kadar her şeyden yararlanmışlardır. - ŞANSON – MADRİGAL - RONDO Orta Çağ ayin müziği olan ve Palestrina’nın çok sesliliğin yalnızca bir teknik olduğu ve şarkının kutsallığını bozmayacağını savunarak bestelediği çok sesli missalar ve Fransa’da halk şiirlerinin 16 bestelenmesiyle oluşan chanson (şanson), madrigal ve rondolar, en çok bestelenen tür olmuşlardır. denilen parçalara yer verdi. Monteverdi'nin madrigale kazandırdığı bu unsurlar Barok dönem opera ve kantatlarının temelini oluşturdu. Bu dönemde genellikle İtalyanca bir metin üzerine, dört ya da altı ses için daha çok kısa aşk şiirleri üzerine bestelenmiş bir vokal müzik türü olan madrigaller, özellikle on altıncı yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşmıştır. - MOTET Orta Çağ’ın dinsel müziği olan motetler, farklı dillerde ve her birinin kendi melodisini söylemesiyle zenginleşen ses dokusuyla, dinî ve din dışı sözler üzerine yazılmış bir tür olmuştur. Bu yeni türle birlikte, farklı ve eğlenceli söyleme teknikleri gelişmiştir. Müziksel anlatım ve nüanslar şarkının sözlerine bağlı olarak eğlenceli bir oyun anlayışıyla uygulanmıştır. Madrigal, XVII.yy ortalarında operanın yaygınlaşmasıyla birlikte, önemini yitirmiştir. Madrigal Rönesans ve Erken Barok Eşliksiz Laik (Sekular) Vokal Çoksesli (polifonik) Sözlerin her kıtası için farklı müzik - MADRİGAL Polifon yazı İtalyan bestecilerinin kompozisyonlarında 16. yy'da madrigal adı verilen ve bir kalıba bağlı olmayan ses yapıtlarıyla biçimlendi. 1580-1620 yılları arasında kalan dönem, madrigalin “altın çağı” dır. 1520’lerde İtalya’dan köken İngiltere’de popüler olmuştur. İtalyancalardan daha hafif ve aşk hakkındadır. Polifonik ahenkli parçalardır. almış, kısa sürede İngilizce madrigaller epirilidir. Genellikle dokuları birleştiren Motet Ortaçağ ve Rönesans dönemi müzik stili Eşliksiz Kutsal Vokal Çoksesli Müzik, sözcüklere hizmet eder. Fr. Mot - kelime - RÖNESANS VE ALMANYA Aynı zamanda Almanya müzik alanında ikinci planda geliyordu ve daha çok Fransız ve İtalyan ekollerinin etkisi altında idi; hatta bu iki müziği taklit ediyordu. Fakat çok geçmeden din tarihinde önemli bir çağ olarak isimlendirilen Reform (ıslahat) hareketinin sayesinde Almanya, Avrupa müzik tarihinde seçkin bir yer işgal etmiştir. İlk zamanlarda Almanlar Latinceye karşı bir nefret duymuşlardır. Reform, Alman ırkının üzerinde çok derin izler bırakmış ve bunun sonucu olarak tamamen kendine özel bir dini sanat meydana çıkmıştır. Halkı, kilisede, kullanmaya alışık oldukları dilde ve monodik uslupta koro halinde şarkı söylemeye alıştırmışlardır. Önceleri bu şarkılar, sesli armoniler eşliği ile söylenmiş, daha sonra org akorları ile söylenmeye başlanmıştır; ki bundan da choral adı verilen bir uslup doğmuştur. İtalyan bestecilerden Gesualdo, konuşmaya benzeyen “recitatif” unsurunu madrigale katarak bu türe dramatik bir yön kazandırdı. Ayrıca, koro bölümü yanında “terzet” (üçlü) ve “duet” (ikili) 17 - CHORAL - STRADIVARIUS Choral, şarkıcılar grubu tarafından uyum halinde söylenen eserlere denmiştir. Sonraları aynı isim, armonik stilde yazılmış ve dini karaktere sahip org eserlerine de verilmiştir. Choral popüler bir sanat şekli olup tüm büyük Alman ustalarına ilham kaynağı olmuştur. Protestan düşüncesi daha çok bireyselliğe dayandığı yönüyle yaşamla daha sıkı şekilde işbirliği yapmıştır. Bu bakımından Protestan chorali müzik bakımından katolisizmin tutucu sanatından farklı olup Gregorien melodisinden daha az mistik (tasavvufi), daha fazla insana dayalıdır. Rönesans Döneminde çalgı müziğinin önem kazanması çalgı kalitesinin önemini artırmış ve müzisyenlerin bu anlamdaki arayışları özellikle keman yapımında bazı ailelerin öne çıkmasını sağlamıştır. Bu dönemin en önemli keman yapımcıları Amati, Guarneri ve Stradivari aileleridir. 1644 – 1737 yılları arasında yaşayan, dünyanın en büyük keman yapımcılarından sayılan İtalyan Antonio Stradivari kemanın yanı sıra arp, viyolonsel, gitar ve viyola da üretmiş, ölümüne dek yaklaşık binin üzerinde çalgı yapmış, daha sonra taklit edilmeye çalışılsa da Stradivarius adı verilen ünlü kemanın benzerleri yapılamamıştır. - ENSTRÜMENTAL MÜZİK Bu dönemde enstrümental müzik daha bağımsız hale gelmiştir. Müziklerin çoğu dans içindir. “Pavane ya da passamezzo” Klavsen, org, ud, trompet, korno, viola, shawm (obuanın atası) bu dönemde kullanılan enstrümanlar arasında göze çarpar. Tema ve varyasyonların enstrümental formu - RÖNESANSTA ENSTRÜMAN MÜZİĞİ VE KULLANILAN ENSTRÜMANLAR Rönesans bestecilerinin madrigalde kullandıkları polifon yazı tarzını Venedik'li Andrea ve Giovanni Gabrieli kardeşler çalgı yapıtlarına uyguladılar. Esasen 1600'lere kadar müzik alanında yapılan çalışmalar ve gelişmeler vokal müzikte olmuştur. Rönesans ile birlikte XVIII. yy'a kadar gelişecek, yaygınlaşacak ve hatta vokal müziği ikinci planda bırakacak olan enstrümAntal müzik ortaya çıkmıştır. 18 Genel özellikleri: - Geniş kapsamlı melodik çizgiler Uzun cümleler, tutulan notalar Keskin ritm, kuvvetli aksanlar, senkop Vokal müzikte uygulanandan daha kullanılan dissonanslar Kısa tekrarlanan notalar Hızlı gamlar Mordan, tril gibi melodik süslemeler rahat Org ve klavsen için ilk eserleri yazanların başında İspanyol Antonio de Cabezón (1510-1566)'u görürüz. Klavyeli sazlar için yapılan müzik o devirde özellikle İngiltere'de gelişmiştir ki bu da genişletmenin en basit şekli olan variationun meydana çıkmasını sağlamıştır. İngiliz bestecilerden Bird ve Gibbons klavsenin başka bir şekli olan ve adına virginal denen saz için çok güzel eserler medya getirmişlerdir. Daha sonraları sazlı müzikte birbirinden farklı iki stil meydana çıkmıştır. Bunlardan birisi luth (ud) ve klavsen stili olup style galant/zarif stil adını almıştır. Nedeni de bu sazların karakterinin daha çok oynak olması ve aynı zamanda dans ve şarkıdan çıkmış olmasıdır. Enstrüman müziği 16.yy'da o zamana kadar bilinmeyen bir özerkliğe erişmiştir. İkinci stile ise org veya ciddi stil denmiştir. Bu tarzda yazılan eserlerde daha çok sesli müzik stili taklid edilmişse de tamamen polifoni kurallarına sadık kalınmıştır. Aslında tarihin ilk çağlarından beri sazlar daima sese eşlik etmiştir. Doğal olarak enstrümantal müzik alanındaki ilk denemeler çok ilkel idi. Fakat çok geçmeden herhangi bir aletin genişlik bakımından doğal bir saz olan insan sesine oranla daha çok imkanlara sahip olduğunu anlayan Rönesans bestecileri klavyeli sazlar veluth (lavta) için eserler yazmaya başlamışlardır. Yaylı sazlarda 1550 yılına doğru viollerin yerini yavaş yavaş keman almıştır. Keman özellikle ünlü Fransız opera ve bale bestecisi J. B. Lully ile ön plana çıkmıştır. Nefesli sazlardan ise en çok kullanılanlar trombon, düz ve mail flütler ve basson idi. Rönesans Döneminin en önemli çalgıları, psalterium, virginal, klavsen (İtaly. cembalo), klavikord, epinet, viola da gamba, lavta, portatif org (regal), arp, blok flütler, kornet, trompet, schawm (obuanın atası)’dır. Ritmi güçlendirmek amacıyla vurmalı çalgılardan büyük davullar, ziller, üçgenler ve defler de kullanılmıştır. - ORKESTRA XVII. yy'a kadar bugün bildiğimiz anlamda orkestra yoktu. Yani her sazın kendine has tınısını (timbrelahin) ve karakterini ortaya koyacak şekilde bir orkestrasyon bilinmiyordu. 19 Gerçek orkestra için ilk eserleri veren Venedik'teki Saint Marco kilisesinin müzik direktörü ve aynı kilisenin orkestra şefi G. Gabrieli'dir. Piyanodan önce kullanılan klavsen 18.yy'a kadar birinci planda geliyordu. Daha sonra Monteverdi, Orfeo adlı operasında bu orkestrasyon tekniğini daha geliştirmiştir. Ve sonunda özellikle nefesli sazların karakterlerini belirtmek ve kendilerine has tınılarını göstermek bakımlarından bugün bildiğimiz anlamdaki orkestrasyon tarzını ilk ortaya çıkaranlar Almanya'da Mannheim Ekolü'nün kurucuları olan Johann Stamitz (1717-1757) ve Franz Xavier Richter‘dir. 1716'ya doğru Floransa'lı Bartolomeo Cristofari piyanonun asıl mekanizmasını bulmuş ve Almanya'da Silverman'ın öğrencisi Stein 1774 yılına doğru da S.Erart ve diğer ünlü bir Fransız enstrüman yapımcısı olan Pleyel bu enstrümanı en mükemmel seviyeye ulaştırmışlardır. - MÜZİK ENSTRÜMANLARININ MÜKEMMELLEŞMESİ - HARP, KLAVSEN, PİYANO Bugünkü harpın mekanizmasının ilk prensiplerini bulan, Nadermen (1773-1835) adında bir enstrüman yapımcısıdır. Fakat harpı asıl bilinen şekline sokan, ünlü Fransız enstrüman yapımcısı Sebastian Erard'dır. 20 - FLÜT 18.yy'da düz flütler yerlerini bugünkü bilinen maile bırakmışlardır. Bu flütlerin 6 deliği vardı. Daha sonra bu flütlere bir anahtar ilave edilmiştir. 1827 yılına doğru X. Charles'in bando alayından Yüzbaşı Gordon yeni bir sistem bulmuştur. Flütü en mükemmel seviyeye ulaştıran Bavyera'lı Boehm (1794-1881)'dür. - KLARİNET Klarİnet tamamen yeni bir enstrümandır. 1680 yılında Nurnberg'li bir enstrüman yapımcısı olan J.Ch. Denner tarafından bulunmuştur. Bu enstrümanın atası Fransız şalümosudur. Denner'dan sonra Stalder, Mulle, Boehm ve Kloe bu enstrümanı geliştirmişlerdir. - OBUA, BASSON 1751 yılına kadar obua üç anahtarlı idi; bu tarihte bir dördüncü anahtar daha ilave edilmiştir. 1780 yılında Belusse, 1844 yılında Buffet bu enstrümana Boehm sistemini uygulamışlardır. Brod isimli bir Fransız ise obuayı bugünkü mükemmel haline getirmiştir. Almanya'da bulunmasına rağmen ilk defa 1720 yılında Belçika'da, 1770 yılında da Fransa'da Paris operasında kullanılmıştır. Mozart bile ilk defa Paris'de görmüştür. Bu enstrüman 19. yy'dan beri dünyanın her tarafında kullanılmaktadır. Bassona bilinen şeklini veren 17.yy başında Sigismond Scheltzer adlı bir Almandır. Ondan sonra Tribert, Evette gibi Fransız enstrüman yapımcıları bassonu en mükemmel seviyeye ulaştırmışlardır. 21 - KORNO - - TROMBON - Bugün kullanılan korno avlarda kullanılan av koru (boynuz) adı verilen enstrümandan çıkmıştır. 1690 yılında av koru Almanya'ya girmiş ve orkestralarda kullanılmaya başlanmıştır. Trombona da korno ve trompete uygulananların aynısı uygulanmıştır. İlk defa 1607 yılında Monteverdi, Orfeo adlı operasında kullanmıştır. Kulisli ve pistonlu olmak üzere iki türlüdür. Bugünü orkestralarda kulisli tenor trombon kullanılmaktadır. 1730 yılında armoni koru adı altında Fransa'ya geçmiş ve 1757 yılında opera orkestrasında yer almıştır sesinin çok yumuşak olmasına rağmen çalınması gayet zordu. 1814 yılında Alman enstrüman yapımcısı Silezya'lı Stoelzei bu enstrümana pistonlar eklemiştir. Bundan sonra pistonlu yada kromatik kor adını alan bu enstrümanı Svary, Müller gibi enstrüman yapımcıları geliştirmişlerdir. Nihayet 1819 yılından itibaren de üç pistonlu korno tüm orkestralarda kullanılmaya başlanmıştır. - SİMBAL (ZİL) Vurmalı enstrümanlar eski çağda yalnız ritmi belirtmek için kullanılırdı; bundan dolayı bu enstrümanlar diğerlerine oranla çok az gelişmişlerdir. Eski çağda simballer (zil) yalnız ayinlerde kullanılırdı. Romalılar ise yalnız basque adı verilen davulu biliyorlardı. Bu enstrümanlar ortaçağa kadar oldukları yerde kalmışlardır. Ortaçağdan günümüze kadar geçen zamanda da mükemmelleşme yoluna girmişlerdir. Simballerde önemli bir şekil değişikliği yoktur; yalnız sesleri daha tizleşmiştir. - TROMPET Tüm müzik tarihi boyunca her zaman en önde gelen bir enstrüman olan trompet bugün bilinen şeklini 15.yy'da almıştır. Korno üzerinde yapılan tüm değişiklikler trompete de uygulanmıştır. Bugün üç pistonlu trompet tüm orkestralar tarafından kabul edilmiştir. 22 - TRİANGLE Triangle, sistre adı verilen enstrümanın değişmiş şeklidir. İnce ve gümüşi sesi sayesinde çok güzel etkilere sahip bir enstrümandır. - TİMBAL Bugün orkestralarda kullanılan timballerin (timpani) ismi ortaçağda naquaire (naker) nakkare idi. Bu isim doğu dillerinden alınmıştır. Bu enstrüman Avrupa'ya doğulular veya Haçlılar tarafından sokulmuştur. Klasik senfonileri çalmak için kurulan orkestralarda timballer tonik ve dominanta akort edilmiştir. 19.yy'da çeşitli tonlara akort edilecek bir mükemmeliyete ulaşmıştır. 23