İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SÖZLEŞME UYGULAMALARI

advertisement
İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ
ve YÖNETİMİ
SÖZLEŞMELER
Sözleşme (akit, bağıt, mukavele, kontrat) iki tarafın bir hukuki
sonucu elde etmek üzere iradelerini karşılıklı ve birbirlerine
uygun suretle açıklamaları demektir.
Türk özel hukukunda “Sözleşme Serbestisi” ilkesi vardır.
Kişiler, farklı yükümlülükler ve karşı edimlerini ihtiva eden
çok çeşitli sözleşmeleri karşılıklı olarak akdedebilmektedirler.
Ancak hukuki ve ekonomik istikrar, kanun koyucuyu, kişilerin
kendi aralarında ve çeşitli faaliyet alanlarına ilişkin olarak
yaptıkları sözleş- melerin benzer unsurlarını, “Hukuk
Ekonomisi” ve “Eşitlik” ilkelerinin gerçekleştirilmesi
düşüncesiyle bir araya toplamaya ve kimi özel sözleşme
tiplerinde uygulanacak hükümleri önceden belirlemeye sevk
etmiştir.
Sözleşmenin Kapsamı:
Borç ilişkisinin taraflara yüklediği sorumluluklardır. Bu
sorumluluklar, sözleşme içinde tek tek açıklanmalıdır ve
hukuka uygun hale getirilmelidir.
Sözleşmenin Amacı:
• Hakları,
• Görevleri,
• Zorunlulukları ve sorumlulukları taraflar arasında
oluşturmak ve
• Risk Dağılımını sağlamaktır.
Sözleşme Hazırlanırken Dikkat Edilecek Noktalar
• Sözleşme, dili açık ve net olmalı, belirsizliğe yer
vermemelidir.
• Sözleşme içinde yinelemeden kaçınılmalıdır. Bir
yerde belirtilen bir konu başka bir yerde
tekrarlanmamalı, ilk kaynağa atıfta bulunulmalıdır.
Sözleşmelerin Yorumlanması
Sözleşmelerde, tarafların hukuksal mantıklarının
araştırılması, iradelerinin gerçek anlam ve kapsamının
tespiti ile iradelerine açıklık ve kesinlik vermek işlemine
hukuk dilinde sözleşmenin yorumu denir.
Sözleşme yorumlanırken ilk olarak, sözleşmede
kullanılan ifadelerin açık olup olmadığı sorgulanır.
İfadenin netliği, inşaat alanındaki anlamı ve ilgili
olabilecek kavramlar irdelenir. Taraflar sözleşmede yer
alan bir belirsizlik sebebiyle uyuşmazlığa düşmüş
olabilirler.
Sözleşmelerin Yorumlanması (Devam)
Sözleşmede açık olmayan ifadelerin yorumunda
tereddüt varsa yorum, metni bizzat hazırlayan
tarafın aleyhine olacak şekilde yapılır. Taraflar eşit
şartlar altında bulundukları takdirde belirsizlik,
şüphe veya tereddüt varsa irade beyanları alacaklı
değil, borçlu lehine yorum yapılır.
Yorumlama yaparken sözleşmeyi hangi tarafın
hazırladığı ve tarafların sözleşme hazırlarken ne
derece iyi niyetli davrandıkları sorgulanır.
Sözleşme Hukuku
Sözleşme Hukukuna Hâkim Olan Genel İlkeler;
• Eşitlik
• Nisbilik (orantılı, eşitlik)
• Rızailik (kendi isteği ile)
• Dürüstlük
• Kusurlu sorumluluk (Bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir eylem
ve davranışı ile başkasına vermiş olduğu zararın neticesinden sorumlu
tutulması)
• Sözleşme özgürlüğü ve sınırları
• İvazlık (her iki tarafın da fayda sağlayıp sorumluluk alması)
• Hâkimin takdir yetkisine sahip olması
Eser Sözleşmesi
Borçlar Kanunu (Madde 470)- Eser sözleşmesi,
yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de
bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği
sözleşmedir.
Eser sözleşmesiyle müteahhit (yüklenici) iş sahibi için
bir iş görmeyi üstlenmektedir. Fakat buradaki iş
görmenin özelliği, müteahhidin bu iş görmeyle, belirli
bir sonucu üretmeyi borçlanmış olmasıdır ki bu sonuç
Borçlar Kanunu’nda “Şey (Yapıt)” tabiriyle
adlandırılmıştır. Eser sözleşmesinin kendine özgü olan
ve onu diğer iş sözleşmelerinden ayıran da işte bu
objektif olarak gözlenmesi mümkün olan “Sonuç" tur.
(BK 471)- Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı
menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek
zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun
belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir
yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara
uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi
yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür.
Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel
özellikleri ö nem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana
getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi
sağlamak zorundadır.
Ağırlıkla kabul edilen görüşe göre, nesnel varlıkların yanı sıra
maddi varlık arz etmeyen yapıtların da eser sözleşmesinin
konusu olabileceği yönündedir. Bu doğrultuda bir gazeteye
reklâm konulması, bir şarkıcının konser vermesi, sinemada
film gösterilmesi gibi nesnel olmayan çalışmalar da eser söz
leşmesinin konusunu oluşturabilmektedir.
Eğer sonuç, emek harcamayı gerektirmekle birlikte hukuki
bir bütünlük arz etmiyorsa (bir hastanın tedavisi, eğitim ve
öğretim faaliyetleri, belirli bir zaman için bir taşınmazın
idaresi gibi), o zaman bu sonucu eser kavramı içerisinde
değerlendirmek mümkün olmaz.
BK’da kullanılan “imal” teriminden yeni bir eser ortaya
koymak kadar var olan bir eseri değiştirmeyi ve onarmayı
da kapsadığı anlaşılmalıdır. Dolayısıyla bina, gemi ve
makine inşası, binaların yıkılması ve restorasyonu, motorlu
araçlara “LPG” dönüşümü yapılması, elbise dikimi,
temizlenmesi ve ütülenmesi, plan veya proje hazırlanması,
diş hekimlerinin dolgu yapması, protez takması gibi
konular eser sözleşmesinin konusunu olabilmektedir.
Taraflar arasında, eser karşılığında bir ücret ödeneceği
sözleşmede belirtilmemiş olsa bile BK 366 gereği uygun bir
ücret ödenmesi gerekir. Eserin ücretsiz olarak meydana
getirilmesi isteniyorsa bu hususun açıkça kararlaştırılmış
olması şarttır
Müteahhidin Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Borçları
a) Müteahhidin İşi Sadakat ve Özenle Yapma Borcu
Sadakat borcunun iki özel hali BK 357’de düzenlenmiştir.
1. Malzeme iş sahibi tarafından verildiği takdirde,
müteahhidin, malzemenin kullanılışı hakkında hesap
vermek ve artanı iade etmek yükümlülüğü bulunmaktadır.
2. Ayrıca müteahhidin, iş devam ettiği sırada iş sahibinin
verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın, eserin gereği
gibi veya vaktinde ifasını tehlikeye koyacak ayıplardan onu
haberdar etme yükümlülüğü vardır. Bu iki özel durumun
dışında müteahhidin sır saklama yükümlülüğü altında
olduğu ve bu yükümlülüğün, eser sözleşmesinin sona
ermesinden sonra da devam edeceği ifade edilmektedir
• Eser sözleşmesinde müteahhit, iş sahibinin, kendisinin
yeterli uzmanlığa sahip olmadığını bilmesi gerekse dahi
yine sorumlu tutulur. Bu açıdan müteahhidin özen
derecesinin tayininde, tecrübeli ve uzman bir kimsenin
hareket tarzının kıstas olarak kabul edilmesi gerektiği
ifade edilmektedir.
• Dolayısıyla müteahhidin, üzerine aldığı iş için gerekli
uzmanlığa sahip olmadığı halde anılan işi alması ve işin
ifasında uzmanlara danışmaması, özen borcunun ihlali
niteliğinde değerlendirilecektir. Bunun gibi, tacir sıfatını
taşıyan bir müteahhit, basiretli bir iş adamı gibi hareket
etme yükümlülüğü altındadır (TTK 20)
b) Müteahhidin İşi Bizzat Yapma Borcu
• BK 356/2 uyarınca: “Müteahhit, imal olunacak şeyi
bizzat yapmağa veya kendi idaresi altında yaptırmağa
mecburdur. Fakat işin mahiyetine göre şahsi maharetinin
önemi yok ise, taahhüt ettiği şeyi başkasına da imal
ettirebilir.”
Buna göre müteahhidin idaresi altında başkasına
yaptıracağı eser, müteahhidin maddi ve fikri kişisel
yeteneklerine göre, aynı mahiyette meydana
getirilemeyecek kadar etkileniyorsa, müteahhitçe bizzat
yapılması zorunlu olacaktır.
c) Müteahhidin Araç, Gereç ve Malzeme Sağlama Borcu
«Aksine adet veya sözleşme olmadıkça müteahhit, meydana
getirilecek eserin yapılması için gerekli olan araç, gereç ve
malzemeyi, masrafı kendisine ait olmak üzere tedarik etmekle
yükümlüdür (BK 356/f)». Malzeme müteahhit tarafından
sağlanmışsa o zaman kendisi, eserde kullandığı malzemenin iyi
cinsten olmamasından dolayı iş sahibine karşı sorumludur.
Müteahhidin, bu sebepten kaynaklanan ayıba karşı tekeffül borcu,
eser sözleşmesine değil satım sözleşmesindeki ayıba karşı tekeffül
hükümlerine tabidir (BK 357/f.1). Müteahhidin malzemeyi
kendisinin sağladığı durumlarda zapta karşı tekeffül sorumluluğu
da BK 189- 193 hükümlerine tabidir. Eserin meydana getirilmesi
için gerekli malzemeyi iş sahibinin tedarik etmesi halinde,
müteahhidin malzemedeki bozukluk yüzünden sorumlu tutulması
söz konusu olmayacağından, bu sebeple meydana gelen
ayıplardan sorumluluğu özen borcu çerçevesinde değerlendirilir.
d) Müteahhidin Genel İhbar Borcu
BK 357/f.son uyarınca “İş devam ettiği sırada, iş
sahibinin, verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın
kusurlu olduğu anlaşılır yahut üretimin muntazam olarak
yerine getirilmesini tehlikeye koyacak diğer bir durum
oluşursa müteahhit, iş sahibini bundan derhal haberdar
etmeğe mecburdur; aksi takdirde bunların neticelerini
karşılamakla sorumludur. Müteahhidin bu borcuna aykırı
davranması, BK 96 vd. hükümlerine göre sorumlu olması
sonucunu doğurur.
e) Müteahhidin İşe Zamanında Başlama, Devam Etme Borcu
BK 74 gereğince sözleşme konusu eserin teslimi için sözleşmede
belirli bir süre kararlaştırılmamış ve işin niteliğinden de böyle bir
süre anlaşılmıyorsa sözleşme yapılır yapılmaz işe başlanılması
gerekir. Aynı zamanda müteahhidin, bu suretle başladığı işi, işin
niteliği ve müteahhidin, iş sahibi tarafından bilinen ve bilinmesi
gereken kişisel nitelikleri ile yeteneklerinin öngördüğü olağan
tempoda sürdürmesi gerekir. Aksi takdirde müteahhit mütemerrit
addolunur ve iş sahibi BK 106’dan kaynaklanan seçimlik haklarını
kullanabilir. Teslim süresi kararlaştırılmış işlerde ise müteahhit, işe
zamanında başlamaz veya sözleşme şartlarına muhalif olarak işi
geciktirir ve iş sahibinin kusuru olmadan kaynaklanan gecikme,
müteahhidin işi zamanında bitirmesine imkan vermeyecek
derecede olursa iş sahibi, teslim süresini beklemeye mecbur
olmaksızın sözleşmeyi feshedebilir (BK 358/f1).
f) Müteahhidin Meydana Getirdiği Eseri Teslim Etme Borcu
Müteahhidin eseri teslim borcu, onun, eser
sözleşmesinden kaynaklanan ana borçlarındandır;
müteahhidin bu borcunu yerine getirmiş olması için,
meydana getirdiği eseri, ifa amacı ile iş sahibinin emrine
vermiş olması ve iş sahibinin eser üzerindeki dolaysız
zilyetliğini sağlamış olması gerekir
Eser sözleşmesinin konusu bir eserin meydana getirilmesi
değil de var olan bir eserin onarılması ise teslim, iş
sahibinin eşyası üzerindeki dolaysız zilyetliğini rahatsız
edilmeden kullanabilmesini tekrar sağlama anlamını taşır.
g) Müteahhidin Ayıba Karşı Tekeffül Borcu
Ayıba karşı tekeffül borcu, eser sözleşmesinin iş sözleşmesinden
ayrılması bakımından, önemi vardır. Zira işçinin, işverenin emir ve
talimatlarına bağlı olarak gereği gibi ifa ettiği iş görme ediminin
sonucundan, kural olarak işverene ve üçüncü şahıslara karşı
sorumluluğu bulunmamakta, böylelikle meydana gelen
ayıplardan üçüncü şahıslara karşı işveren sorumlu olmaktadır.
Ancak eser sözleşmesinde müteahhit, işçiden farklı olarak iş
görme sonucunu, kural olarak iş sahibinin emir ve talimatlarına
bağlı olmaksızın kendi başına meydana getirmekte, yalnızca
eserin vasıf ve nitelikleri bakımından taahhütte bulunmakta ve
taahhüt ettiği niteliklerin eserde bulunmamasından iş sahibine
karşı sorumlu tutulmaktadır (tekeffül). Yani müteahhidin
sorumluluğu sonuca yöneliktir; yani müteahhidin, teslim ettiği
eser bakımından, eser sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğu
daha ziyade “sonuç sorumluluğu” olarak adlandırılmaktadır.
İş Sahibinin Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Borçları
• BK.m.364-366 hükümleri esas itibariyle, eser
sözleşmesinde iş sahibinin ücret ödeme borcunu
düzenlemektedir. Ancak iş sahibinin, teknik anlamda bir
borç niteliğinde olmamakla birlikte, daha önce de
değinildiği üzere ihbar yükümlülüğü, eseri teslim alma
gibi kimi yan mükellefiyetleri bulunmaktadır.
• Eser sözleşmesinin tarafları ücret miktarını, yaptıkları
sözleşmede açıkça belirtebilecekleri gibi sözleşmede, bir
eser sözleşmesinin varlığına rağmen, ücretin miktarına
ilişkin herhangi bir hüküm getirmemiş olabilirler.
Tarafların sözleşme ile ücretin miktarını götürü olarak
veya yaklaşık (takribi) olarak tespit etmeleri de
mümkündür.
• Sözleşmede ücretin miktarı götürü olarak belirlenmişse,
müteahhit, meydana getirilecek eseri kararlaştırılan
fiyata yapmak zorundadır (BK 365). Bu durumda,
meydana getirilen eser, kararlaştırılan fiyattan daha fazla
masraf bile gerektirmiş olsa müteahhit kararlaştırılan
miktardan fazlasını talep edemez. Aynı şekilde eserin
meydana getirilmesi için gereken masraf, kararlaştırılan
meblağdan daha az olsa bile iş sahibi kararlaştırılan
ücretin tümünü ödemek zorundadır (BK 365/f1).
• Öte yandan BK 365/f.2’de götürü ücretli eser
sözleşmelerinde önceden öngörülemeyen haller dolayısıyla ücretin artırılması veya sözleşmenin feshi imkânı
getirilmiş bulunmaktadır.
• Ücretin ödeme zamanına ilişkin düzenleme Borçlar Kanununun
364.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “İşin parası teslim
zamanında ödenir” (f.1). “Yapılan şey parça parça teslim
edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele edilmiş ise her
kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödenmek lazımdır”
(f.son). Bu açıdan müteahhidin ücret alacağı, eserin
tamamlanması zamanında değil, teslim zamanında muaccel
olmaktadır.
• Eser sözleşmesinde ücretin ödeme (ifa) yeri, tarafların açık
veya örtülü arzusuna göre tayin edilir. Aksine bir düzenleme
mevcut olmadığı surette ödeme, alacaklının verme zamanında
ikamet ettiği yerde gerçekleştirir (BK 73/f.1). İş sahibi ücretin
ödenmesinde temerrüde düşerse müteahhit, BK.m.106’daki
seçimlik haklardan birini kullanabilir. Bu açıdan eser
sözleşmesinde temerrüt meselesi, genel hükümler dairesinde
çözümlenir.
http://webb.deu.edu.tr/hukuk/dergiler/dergimiz10-2/akkurt.pdf
İş Sözleşmesi
İş Kanununda “İş Sözleşmesi”, “Bir tarafın (işçi) bağımlı
olarak iş görmeyi, diğer tarafın da (işveren) ücret ödemeyi
üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır
(İK 8/f1).
İş Kanununda “İşçi”, “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan
gerçek kişi” olarak tanımlanmıştır. Buna göre bir kişinin işçi
sıfatını kazanması, iş sözleşmesinin kurulmasıyla gerçekleşir.
Böylelikle işçi ile onu çalıştıran kişi (İşveren) arasında “İş
İlişkisi” kurulmuş olur (İK 2/f1).
İş Sözleşmesinin Unsurları
İş sözleşmesinin unsurları, aynı zamanda anılan
sözleşmenin ayırt edici özellikleri olup, tarafların,
aralarında kararlaştırmış oldukları ilişkinin iş ilişkisi
olarak tasnif edilip edilemeyeceği noktasında önem arz
ederler. Buna göre taraflar, aralarındaki ilişkiyi “iş ilişkisi”
olarak nitelendirseler ve karşılıklı olarak açıkladıkları
iradeleri doğrultusunda bir “iş sözleşmesi” akdetmiş
olduklarını beyan etseler bile, anılan unsurları ihtiva
etmeyen hukuki ilişkinin “iş sözleşmesi” olarak tasnif
edilmesi söz konusu olmayacaktır
1. İş Görme (Çalışma) Unsuru
İş sözleşmesinin asli unsuru olarak “İş” kavramı ise geniş
anlamda, “Karşı taraf için ekonomik değeri olan her türlü
insan emeği” biçiminde tanımlanabilir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 3/(d) uyarınca «İş»
(hizmet) kavramı, “Bir ücret veya menfaat karşılığında
yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti” dir.
İş sözleşmesinin unsuru olabilecek nitelikteki çalışmalar
bakımından herhangi bir sınırlama söz konusu olmayıp,
işin, bedeni, fikri, teknik, bilimsel, sanatsal olmasının bir
önemi bulunmamaktadır. Sözleşmeye taraf olan kimse
(işçi) kendi emeğini değil de başkasının emeğini taahhüt
etmişse sözleşmenin “İş Sözleşmesi” olarak
nitelendirilmesi mümkün olmaz.
2. Ücret Unsuru
«Ücret», işçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan iş görme
borcu karşısında işverenin ödemekle yükümlü olduğu
karşılıktır. Dolayısıyla işçinin işverene bağımlı olarak yaptığı
çalışma “ücret” karşılığında yapılmaktadır ki ücretsiz
yapılan bir çalışma iş sözleşmesinin konusunu teşkil etmez.
Ücret, para şeklinde bir karşılık (nakdi) olabileceği gibi mal
şeklinde de (ayni) olabilir. Ancak iş karşılığı olan asıl ücret,
“Nakdi Ücret”tir. İş Kanunu ücreti tanımlarken, “Bir
kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler
tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” ifadesini
kullanmıştır.
3. Bağımlılık Unsuru
İş sözleşmesini, konusu iş görmeye dayanan diğer
sözleşmelerden ayırt etmeye yarayan temel unsur
«Bağımlılık Unsuru»dur. Şayet çalışan kimsenin, işverene
bağımlı olarak çalışması söz konusu değilse aralarındaki
ilişkinin bir iş ilişkisi olduğundan bahsetmek mümkün
olmaz.
İş sözleşmesinde bağımlılık unsuru, işçinin, işverenin
otoritesi altında iş görmesi, onun emir ve talimatlarına
bağlı olarak çalışması anlamına gelir.
İşin, işverene ait işyerinde yapılması 23 iş sözleşmesinin
varlığını kanıtlamaya yardımcı olmakla birlikte, tek başına
yeterli değildir. Öte yandan işin, işverene ait işyerinde
yapılmıyor olması da iş gören ile işveren arasındaki ilişkinin
iş ilişkisi olmadığı anlamına gelmez.
İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
Yüklenicinin, iş sahibinin ödemeyi
borçlandığı bir bedel karşılığında
taşınmaz bir yapı eseri meydana getirip,
bunu teslim etmeyi borçlandığı
sözleşmedir.
İnşaat Sözleşmesi Tipleri
• Yap-İşlet-Devret tipi ihalelerde yapılan sözleşme
• Maliyet + Ücret usulü ihalelerde yapılan sözleşme
• Anahtar teslimi usulü ile götürü bedel ihalelerde
yapılan sözleşme
• İnşaat yönetimi (CM=Construction Management)
tipi ihalelerde yapılan sözleşme
• Rekabete dayalı ihalelerde yapılan sözleşme
Türkiye’de Uygulanan Sözleşme Tipleri-1
 Sabit Fiyat Sözleşmeleri
Bu sözleşmeye göre yüklenici her koşul ve şartta,
sözleşmede anlaşılmış biçimde yapım işini tamamlamak
zorundadır. Yapım esnasında oluşacak değişikliklerle ilgili
yükleniciye herhangi bir ek ücret ödenmeyecektir.
 Birim Fiyat Sözleşmeleri
Birim fiyatlar; malzeme, işçilik, masraflar ve yüklenici
karını da içerecek şekilde belirlenir. Birim fiyatlar, yüklenici
teklifi ile tahmini proje imalatlarının miktarlarına göre
belirlenir. Bu tip sözleşmede yükleniciye, işin uygulama
aşamasında yapılan iş miktarlarına göre ödeme
yapılmaktadır.
Türkiye’de Uygulanan Sözleşme Tipleri-2
 Götürü Bedelli Sözleşmeler
Yüklenicinin sözleşme dokümanlarında belirtilen proje ve
fiyat isteklerine göre yapacağı işin karşılığı olarak, mal
sahibine tek bir fiyat sunduğu sözleşmelerdir. Türkiye’de
uygulanan kamu ihalelerinde bu tip sözleşmeler tercih edilir
ve kanunla sabittir.
 Maliyet Karşılayıcı Sözleşmeler
İşin maliyetinin belli olmaması durumunda yüklenici ile
yatırımcının sözleşmeden önce, herhangi bir sabit fiyat
belirtmeyerek sadece gerçekleşecek maliyetler üzerinden
hesaplanacak bir ödeme formülü ile anlaşmalarıyla
gerçekleşir. Yükleniciye, sözleşmelerde belirttiği maliyetlerin
belirli bir yüzdesi olarak kâr verilir.
Türkiye’de Uygulanan Sözleşme Tipleri
Sabit Fiyat Sözleşmeleri



Tüm maliyet riski
yüklenicidedir.
Her koşulda yüklenici işi
belirtilen şekilde
bitirmek zorundadır.
Az miktarda kontrol
yeterlidir.



Maliyet Karşılayıcı
Sözleşmeler
Tüm maliyet riski
yatırımcıdadır
Yüklenici sadece en iyi
performansı
göstermelidir.
Sürekli kontrol
gerektirir.
İnşaat Sözleşmelerinin Organizasyonu
 Anlaşma (Sözleşme Metni):Müteahhidin ve iş
sahibinin isimlerini, yapının tamamlanması için verilen zamanı,
kullanılacak olan ödeme şeklini ve yapılacak olan yapıyı tasvir
eder.
 Genel Sözleşme Şartları: İşveren ve müteahhit
arasındaki ilişkiyi kontrol ya da işverenin temsilcisinin
sorumluluklarını ve sözleşme maddelerini kapsar.
 Özel ve İlave Şartlar: Kendine özgü özellikleri olması
gereken bir projenin gereksinimlerini kapsar.
İnşaat Sözleşmelerinin Organizasyonu
Teknik Özellikler: Yapım malzemeleri, gerekli ekipman ve
işçilik için gerekli olan kaliteyi belirler.
 Çizimler / Projeler: Proje için nicel gereksinimleri ve
çeşitli parçaların projenin tamamlanması için nasıl
birleştirileceğini gösterir.
İnşaat Sözleşmelerinde Yer Alması Gereken
Ana Başlıklar
Standart Sözleşme Tipleri
 İnşaat sözleşmelerindeki genel şartlar, çoğu
zaman belirli bir standarda bağlıdır.
 Bu standartlar, inşaat projesinin kapsamına
bağlı olarak ulusal şartnamelere göre veya
uluslararası meslek kuruluşlarının hazırlamış
olduğu tip sözleşmelere göre belirlenir.
Kamu İhale Kanuna Göre Yapılan Sözleşmeler
 Kamu İhale Kanunu: Bu kanunun amacı, kamu hukukuna
tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut
kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının
yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri
belirlemektir.
 Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu: Bu Kanunun amacı,
Kamu İhale Kanununa göre yapılan ihalelere ilişkin
sözleşmelerin düzenlenmesi ve uygulanması ile ilgili esas ve
usulleri belirlemektir.
Kamu İhale Kanuna Göre Yapılan Sözleşmeler
 Yapım İşleri Genel Şartnamesi: Bu Genel Şartnamenin amacı, iş
sahibi idareler tarafından 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu’na göre sözleşmeye bağlanan her türlü yapım işinin
yürütülmesinde uygulanacak genel esasları tespit etmektir.
 Kamu İnşaat Projelerinde İşveren ile Yüklenicinin
Sorumluluk Paylaşımları:
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu ile birlikte yürürlüğe giren Anahtar Teslim Götürü Bedel Tip
Yapım Sözleşmesi, Birim Fiyat Esaslı Tip Yapım Sözleşmesi ve
Yapım İşleri Genel Şartnamesi; kamuya iş yapan taahhütçü firmaların,
ihale hazırlığından kesin kabul işlemlerinin tamamlanmasına kadarki
süreçte, tüm faaliyetlerinin düzenlendiği mevzuatı oluşturmaktadır.
FIDIC Esaslı Sözleşmeler:
Yapılan sözleşmelerin karmaşık yapısı ve teknik özelliklerinin
detaylı olmasından dolayı uygulamada inşaat sözleşmelerinin
standart kurallara bağlanması sonucunu doğurmuştur. FIDIC,
1913 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde kurulmuştur.
o İnşaat İşleri Sözleşme ve İdari Şartnamesi: Bu, ihale ve
sözleşmelerin temel ilkelerini tespit eden Kırmızı Kitaptır.
o Donanım İşleri ve Tasarla Yap Modeli İşler için
İnşaat Sözleşmeleri Şartnamesi: Tasarımı ve
inşaatı/montajı yüklenici tarafından yapılmış-yapılacak olan
yapım ve mühendislik işlerinde kullanılması öngörülen bu
kitap “Sarı Kitap” olarak bilinir.
o Mühendislik-Satın alma Yapım / Anahtar Teslimi
Projeler için İnşaat Sözleşmesi Şartnamesi: Enerji santrali,
fabrika, arıtma tesisi gibi anahtar teslimi yapılacak işler için
öngörülen bu kitap “Kurşuni Kitap ya da Gri Kitap” olarak bilinir.
o Kısa Sözleşme: Yeşil Kitap olarak da adlandırılan bu şartname
önceki şartnamelere göre farklı bir düzenleme öngörmektedir.
FIDIC bedeli 500.000 USD’den küçük ve 6 ayda bitirilmesi
öngörülen bina veya herhangi bir mühendislik işi için öngördüğü
bu kitapla kontrollük hizmetlerinin idare tarafından
yapılabileceğini kabul etmiştir. Başka bir deyişle
“Müşavir/Mühendisi” kontrollük için zorunlu kılmamıştır.
Standart Dışı Sözleşmeler
 Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi:
 Yüklenicinin Sorumlulukları:
a) Eseri meydana getirme
b) Meydana getirilen eserin teslimi
c) Kusurlu inşa edilen eserin kusur ve eksikliklerinin giderilmesi
 İş Sahibinin Sorumlulukları:
a) Arsanın inşaata elverişli ve kusursuz olarak teslim etmesi
b) Gerektiğinde yükleniciye vekâlet verilmesi
c) İmar durumuna ve sözleşmeye uygun plan ve projelerin yapılması
d) İnşaat ruhsatı alınması
e) Sözleşmede belirlenen arsa payının devri
SÖZLEŞME YÖNETİMİ
Sözleşme Yönetimi Kavramı
 Sözleşme yönetimi, sözleşme altında yükümlülükleri
bulunan tarafların bu yükümlülükleri yerine
getirebilmelerini sağlama işidir.
 Temel amaç sözleşmede belirtilen şartları sağlamak
ve yatırılan paranın karşılığını alıp vermektir.
SÖZLEŞME YÖNETİMİ
Sözleşme yönetiminin temel amacı; kabul
edilmiş politika ve stratejiler çerçevesinde,
belirlenmiş süreyi aşmaksızın ve anlaşmazlığa
düşmeksizin, sözleşmenin hedefe ulaşmasını
etkin bir şekilde sağlamaktır.
Sözleşme Yönetiminde Rol Alanlar:
• İŞVEREN (client)
• YÜKLENİCİ (contractor)
• DANIŞMAN:İşveren tarafından belli
yetkilerle işin teknik ve/veya idari ve/veya
mali yönetimine atanmış ve yükleniciye
bildirilmiş gerçek veya tüzel kişi, işveren –
danışman sözleşmesinin taraflarından biri.
• TEDARİKÇİ (supplier)
Sözleşme Yönetiminde Rol Alanlar:
• ALT YÜKLENİCİ (subcontractor)
• ALT DANIŞMAN (subconsultant)
• FİNANSÖR (financier)
• ARABULUCU (adjudicator)
• HAKEM: Herhangi iki taraf arasında meydana
gelen uyuşmazlık ve anlaşmazlıkların, hakemlik
yöntemleri ile çözülmesi için, hakemlik
kurallarına göre, davayı yönetmek ve kararı
vermekle yetkili gerçek kişi (arbitrator).
Sözleşme Yönetimi Temel İlkeleri
• Sözleşme, iki taraflı bir hukuksal işlem olarak tanımlanır.
• Bir borçlandırıcı işlemdir (bir tarafın malvarlığında bir
borç meydana getiren bir işlemdir). Bir tarafa bir borç
yüklerken, diğer tarafa bir alacak hakkı sağlar.
• İlke olarak şekle bağlı olmayan bir işlemdir (sözlü, yazılı
veya resmi şekilde yapılabilir).
• Uygulamada büyük kapsamlı işlerin sözleşmeleri, yazılı
olarak, çoğu kez Noter huzurunda yapılır.
• Devlet İhale Kanunu’na tabi işlerde sözleşmenin yazılı ve
Noterden imzaları onaylı olması gerekir.
İnşaat Sözleşme Yönetiminde Katılımcılar
Arasındaki İlişkiler
 İnşaat sözleşmesinde katılımcıların rolü, proje teslim
sistemine göre değişkenlik göstermektedir.
 Proje teslim sistemi seçilirken ise sözleşme sayısının,
yani projenin tek yüklenici ile mi yoksa birden fazla
yüklenici ile mi olacağının kararırının verilmesidir
Tek ve Çok Yüklenicili Yapım İşlerinde
İlişkiler
Tek yüklenici esaslı sözleşmeler
• Genellikle yaygın olarak kullanılan sözleşme türüdür.
Seçilmiş olan tek yüklenici ile mal sahibi anlaşır.
Yüklenici ile mimar/mühendis arası anlaşmayı ise
tasarım sözleşmesi temsil eder. Yüklenici ile alt
yükleniciler arası anlaşma alt yüklenicilik sözleşmeleri
ile yüklenici ile tedarikçiler arası anlaşma alım emirleri
ile mimar/mühendis arası anlaşma danışman
sözleşmeleri ile sağlanır.
Tek yüklenici esaslı sözleşmeler
• Yüklenici ile mal sahibi arasındaki anlaşma inşaat
sözleşmesi ile, mimar/mühendis ile mal sahibi arası
ilişki yasal tasarım sözleşmesi ile olur. Yüklenici ile
mimar/mühendis arasındaki ilişki ise gayri resmidir.
İletişim olarak mal sahibi ile yüklenici ve
mimar/mühendis arasındaki sözleşme ve ekleri
şartnamede yer alan hususlar çerçevesinde
yürütülmektedir.
Çok Yüklenici Esaslı Sözleşmeler
• Çok yüklenicili projeler genellikle ihtiyaç duyulduğu
durumlarda tercih edilir. Örnek olarak; bir bina
yapımında alt iş grupları (kaba işler, ince işler, elektrik,
makine) mal sahibi tarafından talep edilirse çok
yüklenicili esaslı sözleşmeler kullanılabilir. Bu tip
sözleşmelerde gereken tüm koordinasyonu sağlamak
açısından görev mal sahibi ya da proje müdürüne
düşmektedir. Tek yüklenicili sözleşmelerden farkı ise
mal sahibinin koordinasyon görevinin daha önemli
olmasıdır.
Sözleşmelerde Anlaşmazlıklar ve Çözüm
Yöntemleri
Sözleşme türlerine bağlı olmaksızın, yer teslimi,
projelerin hazırlanması, iş miktarındaki artma ve
eksilme, süre uzatımı, ödenek aktarma, hakediş
raporları, kesin hesap, kabul işlemleri, v.s. gibi ortak
konulardan biri veya birkaçı anlaşmazlık konusu
olabilmektedir.
Anlaşmazlıkların çözümünde ise taahhüdün önem ve
önceliği kadar, işveren ve yüklenicinin karşılıklı tutum
ve davranışları da etkili rol oynamaktadır.
Proje Teslim Sistemleri
Proje teslim sistemleri şunlardır;
Geleneksel proje teslim sistemleri
• Tasarım - ihale - yapım
• Tasarım - pazarlık - yapım
Tasarım - yapım proje teslim sistemleri,
Yapım yönetim proje teslim sistemleri
• Danışman yapım yöneticisi
• Yüklenici yapım yöneticisi
ORTAK GİRİŞİM
Ortak Girişimin Tanımı:
Ortak Girişim (Joint Venture), çok genel bir
tanımlamayla, iktisadi bir amaca ulaşmak
için birden fazla kimsenin güçlerini
birleştirmeleri olarak tanımlanabilir.
Ortak Girişim Kavramının Ana
Unsurları
• Sınırlı Amaç ve Süre Unsuru
• Kişi Unsuru
• Ortak Amaç Unsuru
• Ortak Yönetim Unsuru
• Ortaklık Unsuru
Ortak Girişim ile Konsorsiyum Arasındaki
Fark
 Konsorsiyum, belirli bir veya birkaç ticari işi
gerçekleştirmek ve bundan kazanç sağlamak için
birden fazla teşebbüsün meydana getirdiği “Adi
Şirket” niteliğinde sözleşmeye dayanan bir
birleşmedir.
İş ortaklıkları ve konsorsiyumlar
Adi ortaklık :
“Adi ortaklık" Ticaret Kanunu'nda değil, Borçlar Kanunu'nda
düzenlenmiştir.
"Şirket bir akittir (anlaşmadır) ki onunla iki veya daha
ziyade (fazla) kimseler sailerini (emeklerini) ve mallarını
müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeyi iltizam
ederler (üstlenirler). Bir şirket, Ticaret Kanunu'nda tarif
edilen
şirketlerin
mümeyyiz
vasıflarını
(ayırıcı
özelliklerine) haiz değil ise bu bab ahkamına (bu Kanun
hükmüne) tabi adi şirket sayılır.“ (BK.Md. 520)
http://www.muhasebenet.net/mh-2508_is%20ortakliklari%20ve%20konsorsiyumlar.html
• Bu düzenleme uyarınca adi ortaklık, gerçek şahıslar,
tüzel kişiler arasında veya her ikisinin karışımıyla
herhangi bir şekil şartına bağlı olmadan kurulabilir.
Başka bir deyişle, adi ortaklığın kuruluşu için yazılı
bir anlaşma bile gerekli değildir. Ancak, uygulamada
hem ortaklar arasındaki ilişkileri düzenlemek ve hem
de iş yapılan üçüncü şahıslarca istendiğinde,
genellikle yazılı bir anlaşma yapılmaktadır.
http://www.muhasebenet.net/mh-2508_is%20ortakliklari%20ve%20konsorsiyumlar.html
• Borçlar Kanunu'nun 522 ve 523. maddeleri
hükümlerine göre; adi ortaklıkta, ortaklar, aralarında
aksi kararlaştırılmamışsa, kâr ve zararı eşit olarak
paylaşmak zorundadırlar. Adi ortaklık süreklisüreksiz (doğal olarak ahlaka ve emredici hükümlere
aykırı olmamak şartıyla) her türlü konuda ve amaç
için kurulabilir.
 Kuruluşu şekil şartına tabi olmayan adi ortaklığın, tüzel kişiliği
de bulunmamaktadır. Adi ortaklığın Ticaret Sicili'ne
kaydedilmesinin mümkün olup olmadığı uygulamada tereddüt
konusu olup, genel olarak istendiği taktirde bunun mümkün
olduğu belirtilmektedir. Ancak, Ticaret Sicili'ne kaydedilse bile,
adi ortaklık tüzel kişiliğe sahip olamaz. Bunu sonucu olarak,
adi ortaklığın elde ettiği mal ve haklar, aksi
kararlaştırılmamışsa elbirliği mülkiyeti (iştirak) halinde
ortaklara ait olur.
 Adi ortaklıkta ortakların her biri, ortaklığın borçlarından şahsen
ve müteselsilen bütün mal varlıklarıyla sorumludurlar.
http://www.muhasebenet.net/mh-2508_is%20ortakliklari%20ve%20konsorsiyumlar.html
• Günümüzde, her biri genellikle ayrı bir sahada
tecrübe, uzmanlık ve teçhizata sahip iki veya daha
fazla şirketin kendi başlarına yapma imkanına sahip
olmadıkları belli bir yüklenim işini beraberce yapmak
üzere işbirliğine gitmeleri sık rastlanılan uygulamadır.
Bu gereği duyan ve ortak hareket edecekleri firmaları
belirleyen firmalar, bu sefer de nasıl bir hukuki yapıda
hareket edeceklerine karar verme sorunu ile
karşılaşmaktadırlar.
• Ortak girişimler birden fazla gerçek veya tüzel kişi
tarafından iş ortaklığı veya konsorsiyum olarak iki
türlü oluşturulabilir.
• Her ortağın işin belli bir bölümünün yapımını
yüklendiği konsorsiyumlar, iş ortaklığı tanımı dışında
kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her
bir ortağın yapacağı işin yüklenim sözleşmesinde
açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, yüklenim
sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların
kendi aralarında yapacakları sözleşme ile her bir
ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren
idarece de bu sözleşmenin kabulü halinde, bu tür
ortaklıklar da "konsorsiyum" olarak kabul edilecektir.
• Adi ortaklık şeklinde kurulmayan (dolayısıyla
ortakların her birinin kendisine düşen iş kısmının
kâr/zararından sorumlu olduğu) konsorsiyumların,
ortada bir ortaklık olmadığı, fakat gevşek bir işbirliği
olduğu için ayrı bir vergi yükümlüsü olması söz
konusu olmayıp, bunların vergilendirilmelerinden
değil ortaklarının vergilendirilmesinden söz edilebilir.
• İş ortaklığı, devamlılık gösteren ve aynı nitelikte olan
iş veya işler için değil, belirli bir sürede bitecek bir iş
için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.
YAP-İŞLET-DEVRET MODELİNİN YAPISI
Kavram
İleri teknoloji ve yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan
projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere
gerçekleştirilen özel bir finansman modeli olup, yatırım
bedelinin elde edilecek kâr dahil şirkete, şirketin işletme
süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya
hizmetten yararlananlarca satın alınması suretiyle
ödenmesidir” şeklinde tanımlanmaktadır.
Yap-İşlet-Devret Modelinin Amacı;
Kamu finansman açığını, özel sektörü kamu
yatırımlarına çekerek azaltmayı
hedeflemektedir.
Yap-İşlet-Devret Modelinin Yakın Dönem
Uygulama Alanları
o Mahalli İdarelerin Uygulamaları
o Otoyol Uygulamaları
o Serbest Bölge Uygulamaları
o Enerji Alanındaki Uygulamalar
Yap-İşlet-Devret Modelinin Yapısal Analizi
Bir finansman modeli olan Yap-İşlet-Devret
modelinin yapısına genel olarak bakıldığında
yapısının omurgasını kamu hizmetinin yerine
getirilmesi amacının oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Yap-İşlet-Devret Modelinin Yapısal Düzeneği
Yap-işlet-devret modeli ile başlanan bir proje
için genel olarak üç dönem söz konusudur;
1. Hazırlık Dönemi
2. Tarafların Belirlenmesi
3. Taraflar Arası Sözleşmeler
• Yap-İşlet-Devret modelinin çıkış noktası devletin
görevi olan altyapı yatırımlarına özel sektörün
katılımını sağlamak ve yurt dışından sermaye
getirerek kısa ve uzun vadede istihdam ve hizmet
olanaklarını arttırmaktadır.
Download