anton semyonovıç makarenko

advertisement
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM EKONOMİSİ VE PLANLAMASI YÜKSEK
LİSANS PROGRAMI
EĞİTİMDE KALİTE YAKLAŞIMLARI DERSİ
GORKİ TOPLULUĞU ÜZERİNE BİR
İNCELEME
Ebru Aylar
Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy
Ankara
2006
1
ANTON SEMYONOVIÇ MAKARENKO
Anton S. Makarenko 1888 Ukrayna doğumludur. Ukrayna’nın Harkov yakınlarındaki
Belapolie köyünde dünyaya gelen Makarenko’ nun babası badanacıdır (kitapta daha ileriki bir
bölümde yapı ressamı diye bahsedilmektedir) . (Makarenko, 1993, s.3)
17 yaşındayken, gittiği belediye okulunun ardından 1 yıllığına eğitim dersi alarak,
bölgedeki demiryolu işçilerinin çocuklarının gittiği bir ilkokula öğretmen olur. Bu sayede
eğitbilim alanındaki çalışmalarına pratik bir süreç üzerinden başlamış olur (Makarenko,
1993,s.7).
Eğitbilim açısından kuramsal alanda da kendini geliştirme fırsatını ancak dokuz yıl
sonra, 1914’te Poltava’ daki eğitbilim (pedagoji) okulu olan Eğitim Kurumuna girerek
yakalar. Buradaki 3 yıllık öğreniminin ardından eğitim alanında var olan Rus ya da evrensel
yazınlara yönelir. Kuramsal açıdan yöneldiği eğitim alanında yeni bir eğitim dizgesi yaratmak
üzerine uğraşır. Pratik süreçte geliştirdiği eğiticilik uğraşının yanı sıra kitap yazarak da
üretimini geliştirir (Makarenko,1993,s.7).
Ekim Devrimi’ni önceleyen, daha doğrusu birinci Rus devrimine denk gelen süreçte
şekillendirdiği eğitbilim düşünceleri, Ekim Devriminin ardından hayata geçirdiği Gorki
Topluluğu deneyiminde Makarenko’ nun savunularının temelini oluşturmuştur. Yeri
geldiğinde bu temelden güç almış, yeri geldiğinde de bu temelle şiddetli bir savaşım
gerçekleştirmiştir. Kısacası Gorki topluluğu deneyimi, Makarenko’ da düşünsel alanda bazı
temel değişikliklere de neden olarak teori ve pratik ilişkisinde bütüncül bir gelişime örnek
teşkil etmiştir.
Ekim Devrimi’nin ardından iktisadi, toplumsal v.b. pek çok alanda yeniden yapılanma
adına yoğun çabaların ortaya konulduğu ülkede, 1921 yılında baş gösteren açlık büyük
huzursuzluk yaratmış, bu huzursuz ortamdan yararlanan çeteler başıboş bırakılan çocukları
kullanarak suç oranlarında artışa neden olurken, ülkede de büyük karışıklıklar yaratmışlardır.
Bu karışık durum karşısında Sovyet hükümeti başıboş kalan ve yaşamını suç işleyerek
sürdüren bu çocukların kurtuluşu için uğraşmaya başlar. Bu çocuklar için kurulan eğitim
toplulukları, Makarenko’ nun yaşamında önemli bir dönemeç olmuştur ve bizim üzerinde
yoğunluklu duracağımız nokta da bu dönemeç ve sonrası olacaktır.
2
1920 Eylül’ünde Poltava Eğitim Dairesi Makarenko’ yu suç işlemiş çocuklar için bir
topluluk kurmakla görevlendirir. İlk başta adı Çocuk Suçlular Kolonisi olan bu topluluk, daha
sonra kendi aldığı karar doğrultusunda ismini Gorki Topluluğu olarak değiştirtir. 1928 yılına
dek topluluğu yöneten Makarenko, topluluktaki son yılında Harkov’daki Zerjinski
Komünü’nün yönetimini üslenir. 1928’de Gorki Topluluğu’ndan ayrılan Makarenko, sonraki
7yıl süresince de Zerjinski Komünü’nü yönetir (Makarenko, 1993).
Eğitim uygulamaları alanında yoğun uğraşlar veren Makarenko, bu alanda oluşturduğu
birikimi paylaşmak açısından da yazınsal üretimde de bulunmuştur. 1934’te, Sovyet Yazarlar
Birliği’ne kabul edilmiştir. 1937’de Moskova’ya yerleşerek ölümüne kadar (1939’da
ölmüştür) kendini tamamen yazarlığa adamıştır (Makarenko,1993,s.11).
Şiir, senaryo, roman, kuramsal yazın gibi pek çok alanda yapıt ortaya koyan
Makarenko’ nun yazılı eserlerinden birkaç örnek vermek gerekirse:

Yaşam Yolu (pedagojik şiir-destan)

1930 Yürüyüşü (kısa roman)

Kulelerdeki Bayraklar

Ana Babaların Kitabı

Pedagoji Teorisinin Sovyet Okullarında Eğitim ve Çocuk Yetiştirmenin Genel
Sorunları

İş Gezisi (film senaryosu)

Gerçek Bir Karakter (film senaryosu)
MAKARENKO’NUN EĞİTİM DÜŞÜNCELERİ ÜZERİNE
Makarenko’ nun pedagojik yaklaşımlarının temelinde yatan ana düşünce sahip olduğu
insan inancıdır. Sahip olduğu bu inanç, olumlu yönde gelişme açısından en umutsuz diye
nitelendirilebilecek insanların dahi iyi yönünü bulup ortaya çıkarmasına neden olmuştur.
Eğitim pratiklerinin gerçekleştiği dönemi göz önüne aldığımızda, yani savaşlar ve açlığın
yıkıntılarında doğan, büyüyebilmek için yoğun çabalar harcayan bir ülkenin insanları da
Makarenko’ nun insana olan inancını, belki de Freire’ nin deyimiyle “insancıl” olan insana
ulaşabilme inancını kuvvetlendirmiştir. Yaşam deneyimi ona insanın daha iyi bir yaşam için
nasıl savaştığını, bu savaşım sırasında nasıl değiştiğini göstermiştir. Değişen insan bencilliği
yenmiştir, kişisel çıkarların toplumsal çıkarlarla örtüştüğünü görmüştür. Makarenko insanın
değişimine “ bireyin toplumsallaşması” adını vermektedir (Makarenko,1993,s.10).
3
İnsanın “insancıllaşma” sürecinde eğitim, hatta kurumsal bir içerik taşıyan eğitim
önemli bir yer tutar. Makarenko geleneksel bir içerik taşıyan eğitim anlayışını reddeder. Bu
anlayışta eğitim, eğiten yani eğitmenle, eğitilen yani edilgen bir kimlik taşıyan öğrenci
arasındaki ikili bir ilişkidir. Onun eğitim pratiğinde eğitimciler ve öğrenciler yer alır, yalnız
daha farklı bir kimlik taşırlar. Makarenko kişiliğin oluşumunda en büyük etkenin,
eğitimcilerden, öğrencilerden ve
yetkili
bir kişiden oluşan topluluklar olduğunu
düşünmekteydi.
Makarenko’ nun topluluğunda eğitilen çocuklar edilgen birer nesne olarak değil,
topluluğun kaderi ve geleceği üzerinde söz sahibi olan ve birbirleriyle eşit haklara sahip, etkin
birer üye olarak yaşamlarını sürdürmekteydiler (Makarenko,1993,s.8). Bu anlayışın
uygulanması ile klasik eğitim anlayışından köklü bir farklılaşma gerçekleştirilmiş olmaktaydı.
Gerçekleştirilen eğitim pratiği içerisinde bedensel çalışma ile kafa çalışması iç içe
sürdürülmekteydi. Bu sayede eğitsel yaşamla toplumsal yaşamı birleştiren bu yaklaşım ile
öğretim süreci öğrencilerin yaşam pratikleri üzerinden şekillenmekte, öğrencinin bu süreci
kendince anlamlandırması kolaylaşmaktadır.
Aynı zamanda, yürütülen üretici çalışma (tarımsal üretim örgütlenmesi toplulukta hızlı
bir gelişim göstermiştir), “güçlünün zayıfı ezmesi gerekir” anlayışı içerisinde büyüyen
topluluk çocuklarının değişimini, üretim süreci içerisinde yer almanın toplumsal önemini, bu
sayede emeğe saygıyı,toplumsal eşitliği; yani yeni kurulan toplumun önemli değerlerinin
kolayca kazanılmasına neden olmuştur. Bu açıdan da toplulukta gerçekleştirilen deneyim
dönemsel bir anlam da taşımaktadır.
Makarenko’ nun daha çok uygulama süreci içerisinde şekillendirdiği ve toplumun
beklide en sorunlu kesimiyle etkileşim içerisinde geliştirdiği eğitsel düşüncelerini özetlemek
gerekirse:
1. İnsan davranışlarının toplumsal nedenlerini düşünerek, insanın içindeki iyi
yanın ortaya çıkarıldığı bir süreç yaratılmalı.
2. Bu süreç içerisinde kurumsal bir yapı olarak topluluğa ve önderlik eden,
öğrencilere kendilerini gerçekleştirmeleri ve içlerindeki iyi yönü ortaya
çıkarmaları için öncülük eden öğretmenlere ihtiyaç vardır.
3. Öğrenciler edilgenlikten çıkarılarak yaşam deneyimleriyle beslenen, karar
süreçlerine aktif katılımlarının sağlandığı, kafa çalışması ile bedensel
çalışmanın birlikte örgütlendiği bir topluluk yaşamı kurulmalıdır.
4
YAŞAM YOLU’NU OKURKEN
Makarenko’ nun Gorki Topluluğunda yaşanan somut deneyimlerle örneklendirdiği
pedagojik yaklaşımlarını okurken birkaç önemli noktanın akılda tutulması gerektiğini
düşünüyorum.
İlk olarak topluluğu oluşturan sorunlu kesim, yani güce ulaşma kaygısı içerisinde ve
yaşayabilmek için suça yönelen çocuklar pratik süreçlerin daha önemli bir yaklaşımla
değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Ortaya konan pedagojik yaklaşımlarda sahip olunan
kuramsal çerçeveden belirli oranda uzaklaşılmasına, yaşanan sorunların çözümü ekseninde
önceliklerin verilmesine neden olmuştur bu sorunlu kesim.
İkinci olarak, deneyimin gerçekleştirildiği tarihsel ve yaşanan toplumsal gerçeklikler
de bir kez daha hatırlanmalıdır. Yıkıntılar içerisinden yeniden inşa sürecine giren bu ülke için
temel aldıkları teorik altyapı çok önemlidir. Yalnız yaşanan pratiksel süreçler belirli alanlarda
geçici ara formüllerin oluşturulmasına neden olmuştur. (1921 yılında devlet kapitalizmi olarak
da
adlandırılabilen,ama
hemen
ardından
gerçekleştirilen
tarımda
kollektivizasyon
politikalarıyla birlikte değerlendirildiğinde endüstrileşme hamlesi olarak geçici bir ara formül
diye değerlendirebileceğimiz NEP-Yeni Ekonomi Politikası gibi) Bu ara formüllerin
gerçekleştiği, kuramsal karşıtlıkların yaşandığı bir alanı da Makarenko hayata geçirmiştir.
Toplulukta yaşanan bazı olaylar Makarenko’ nun o ana kadar sahip olduğu bazı
pedagojik yaklaşımlarla çelişmiştir. Makarenko sadece kendisiyle çelişmekle kalmamış, yeni
Sovyet hükümetinin eğitim bilimcilerinin savunduğu bazı anlayışlarla da karşı karşıya
gelmiştir (ilerde daha ayrıntılı değinilecek olan disiplin ve kurulan askeri düzen benzeri yapı
örneklerinde olduğu gibi). Bu çelişmenin temelinde ise karşıt görüşlerin varlığı değil, devrim
sürecine kadar teorize edilmiş olan yaklaşımların yaşanan pratik süreçte geçirmesi gereken
esnekleşme bulunmaktaydı.
Buradaki temel nokta ilkesel bir karşıtlığın bu görüşler arasında yer almamasıdır.
SUÇLU ÇOCUK KAVRAMI ÜZERİNE
Okullarda artan suç oranı ve şiddete yönelen gençler… Yakın zamanda bizlerin de
gündemine yakıcı biçimde giren bir gerçekliktir. Güncel olarak bu alanda yapılan tartışmalara
bir göz attığımızda Makarenko’ nun yaklaşımından farklılaşan noktaları gözümüze
çarpmaktadır.
5
İlk olarak güncel savunuları incelersek:
Risk altındaki çocuklar kavramı altında sadece suç işleyen çocukları içermeyen, aynı
zamanda suça yönelme ihtimali taşıyan çocukları da kapsayan bir hedef kitle karşımıza
çıkmaktadır. Risk altındaki çocukların suça yöneliminin önlenmesinde, bu çocukların okul
sistemi içerisinde tutulması sunulan kuvvetli bir çözümdür. Eğitimle gerçekleştirilecek bu
çözümde alternatif
okulların kurulması ya da var olan okullar içerisinde alternatif
programların geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu sayede örneğin başarısızlık nedeniyle okula
devam etmeyi tercih etmeyip, sokaklarda suç işleme riskiyle karşı karşıya kalan çocuklar,
onlar için cazip hale getirilen okul sistemi içerisinde riskten uzak tutulmuş olacaklardır.
Öğrencilerin okul performanslarının artırılmasını hedefleyen, daha küçük sınıf
örgütlenmelerinde risk altındaki çocuklarla bire bir iletişimi yoğunlaştıran,esnek öğretim
programlarına sahip olan bu şekilde de içeriğin bireyin ihtiyaçlarına göre şekillenebildiği,
psikolog gibi uzmanların denetiminde ilerleyen öğretim süreci sonrasında başarıya ulaşan
çocukların toplumsal yaşama çeşitli sivil toplum kuruluşları ve ailelerin yardımıyla
salıverilmesi söz konusu.
Kurulması önerilen ve ABD merkezli örnekleri ile savunulan bu okullarda risk
altındaki gençler ve ıslahevinden salınan gençler diğerlerinden ayrılmaktadır (Aydın, İ. ;
Radikal Gazetesi).
Sonuç olarak sunulan bu yaklaşımda suç işleyen ya da suç işleme potansiyeli taşıyan
çocuklar, “suçlu”
ya da “suça meyilli” kimliği ile adlandırılarak akranlarından
ayrıştırılmaktadır. Suçun oluşumunun toplumsal nedenlerine müdahale edilmeksizin , suçlu
kimliğinin kabul edilerek, toplumdan yalıtık bir içerikte gerçekleştirilecek eğitimin ardından
bu çocukların tekrardan suçun oluşumuna neden olan toplumsal koşulların içerisine
bırakılması suçu ne oranda önler ya da azaltır orası bilinmez ama Makarenko’ nun suç işleyen
çocuklara karşı 1920’ lerde gerçekleştirdiği yaklaşımdan büyük farklılıklar taşıdığı rahatlıkla
söylenebilir.
Kısaca belirtmek gerekirse Makarenko suçun kaynağını tamamen toplumsal nedenlere
bağlayarak “suçlu çocuklar” tanımlamasını reddeder. Resmi olarak topluluğa ilk olarak Çocuk
Suçlular Kolonisi adı verilmiş olsa da Makarenko ve topluluk bu ismi hiç kullanmamış,
çocuklara suçlu diye hitap edilmediği gibi o kelime topluluk içerisinde hiçbir zaman
kullanılmamıştır. Gerçekleştirdiği eğitsel pratikle çocukların toplumsal yaşamına da müdahale
eden Makarenko, yaratılan toplumsal değerlerle “suç” sorununa karşı mücadele etmiştir.
Onun için suç, bireysel yani çocukla uğraşılarak halledilecek bir alan değil, toplumsal bir
mücadele alanıydı.
6
TOPLULUK YAŞAMINA DOĞRU
Kuruluş aşamasındaki ülkenin temel hedefi yeni insanın yaratılmasıydı. Yeni insan,
ezme ezilme ilişkisi içerisinde kimliğini kazanan, insandışılaşan toplumun, insanca değerlere
ulaşmış hali…bu hedefe ulaşmak için de yeni yöntemlerin uygulanması gerekmekteydi.
Topluluk fikrine bu açıdan yaklaşan Makarenko ailesiz, sokakta başıboş yaşayan çocukları
kurtarmak amacıyla 1920 yılında bir topluluk kurmak amacıyla görevlendirilir.
Devrim öncesi suçlu çocukların kaldığı, devrim sürecinde binanın boşaltılması ile
birlikte çerce köylerdeki halkın yağmaladığı, virane bir bina ile yola koyuldu topluluk.
Makarenko şu cümleler ile tasvir etmektedir topluluk binasını (Makarenko,1993,s.44):
“Paltova’ dan altı kilometre uzaklıkta, boz tepeciklerin arasında, Harkov’a giden
anayolun sonsuz bir ışık demeti bibi parıldayan taşlarla çevrili iki yüz hektarlık bir çam
ormanı vardır. Ve ormanın içinde, kırk hektarlık bir ağaçsız köşede, kusursuz bir kare
oluşturan, tam anlamıyla simetrik beş tuğla bina…işte suçlu çocukların yeni Topluluk’ u
burası olacaktı.”
Zor koşullarda yola çıkan bir topluluğun ilk tasvirinin bu kadar umut dolu yapılması,
Makarenko’ nun geleceğe ve insana dair umudundan kaynaklanmaktadır.
İlk elden gerekli tadilatların yapılmasının ardından ilk öğrenci grubuyla topluluk
işlemeye başlar.
Makarenko birlikte olduğu çocukları şu şekilde tanımlar; kültür düzeyleri düşük, ya
çok az okuma yazma bilen, ya da hiç bilmeyen, önceki süreçte içinde bulundukları yarı barbar
yaşantılar içerisinde kişilikleri yok olmuş, soyutlanmışlığın getirdiği yalnızlığın etkisiyle
karamsarlaşmış ve dolayısıyla insana karşı insanca davranmayı unutmuş bir kuşak
(Makarenko, 1993,s.104). İlk dönemin en büyük sorunları, çocukların sahip oldukları bu
özellikler dolayısıyla çıkan kavgalar olmuştur.
Peki ne yapılacaktı bu çocuklarla, nasıl bir yöntem uygulanacaktı? Yeni bir anlam
katmışlardı “Düzelme” sözcüğüne, çocuğu “düzeltmek” değil, yeniden eğitmek söz
konusuydu, başka bir deyişle hedeflenen durum çocukları sadece toplumun zararsız bir üyesi
haline getirmek değil, onu yeni çağın etkin bir işçisi, çalışanı haline getirmekti. Suçlu
çocukların eğitiminde atlanmaması gereken nokta çocukların geçmişlerinin ve işledikleri
suçların yok sayılması olmalıydı. Yeni örgütlenen toplumsal yaşam içerisinde toplumsallaşan
çocuklar yaratılmalıydı (Makarenko, 1993,s.293).
7
Bu “Düzelme” süreci belirli bir zaman almaktaydı ve sürecin başlarında ciddi
sorunlarla karşılaşıldı. Karşılaşılan iki önemli sorundan ilki topluluk içinde ve çevresinde
gerçekleşen soygunlardı, diğeri ise kendi aralarında çıkan kavgalardı.
İlk etapta kendi otoritesini tanımayan bu gençlere ılımlı davranan Makarenko, olaylar
baş edilemez boyutlara ulaşınca ne yazık ki bir öğrenciye yumruk atma şeklinde fiziksel
şiddet uygulamak zorunda kalır. Bu davranışını kendi pedagojik yaklaşımları açısından
olumsuz bulsa da o çocuğu topluluktan atmaktansa uyguladığı bu şiddetle diğer çocukların da
ders çıkarmasını ve topluluk içi karşılıklı değer verme ilişkisinin yaratılmasıyla bu örneğin
tekrarlanmayacağını umuyordu.
Bu yaşananların ardından disipline dair şu açıklamaları yapar ve o dönem genel kabul
gören yaklaşımlara karşı gelerek bu alanda kendi kuramsal esnekleşmesini yaratır
(Makarenko, 1993,s.186-187):
“…Disiplin konusundaki konuşmamda, o günlerde genel olarak benimsenmiş bir
kuramın doğruluğuna kuşkuyla bakmak gerektiğini söylemiştim. Söz konusu kurama göre
çocuğa her hangi bir ceza vermek yanlıştı, onun yaratıcı içtepileri kutsaldı, bunların ortaya
çıkması için çocuğa her türlü özgürlük tanınmalıydı; kişinin kendi kendisini yönetmesi, kendi
düzenini ve kendi disiplinini oluşturmasını sağlamaktı. Buysa çocuğun kendiliğinden
göstereceği bir gelişmeydi.daha da ileri giderek beraberlik ruhu ve karşılıklı yardımlaşmanın
organları yaratılmadıkça, gelenekler doğurulmadıkça, temel çalışma alışkanlıklarıyla kültürel
alışkanlıklar oluşturulmadıkça öğretmenin zor kullanmaya hakkı – ne hakkı, zorunlu –
olduğunu söylemekten sakınmadım…”
Makarenko’ nun disiplin alanındaki sert karşı çıkışları toplumsal gerçekliklerin ideal
olan yaklaşımı uygulamayı engellediği gerçekliğinden doğar. İlkesel bir karşıtlık ya da
reddetme ortaya koymaz, geçici bir ara süreç tarif etmektedir.
Toplulukta yaşam düzeninin örgütlenişine baktığımızda sabah, öğle ve akşam
dönemlerinin birbirlerinden farklı işlevler taşıdığını görmekteyiz. Sabahları çalışmaları ilk
başta topluluğun temel gereksinimlerinin karşılanması (tadilat, bahçe düzenlemesi, tarla işleri
gibi) için gerçekleştirilirken daha sonraları çevredeki köylü ve çiftçilerin işlerinin yapılması
ve ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde genişletilmiştir. Bu işlerin kararının alınması,
planlanması ve gerçekleştirilmesinde aktif katılımları sağlanan öğrenciler, yapılan işlerin
sonunda elde edilecek gelirin belirlenmesinde de karar sürecine katılmışlardır. Yoksul
köylülerden her zamanki ücretin yarısını alırlardı, bu kararı da toplumsal adalet ve adaletsizlik
konusunda sonu gelmez tartışmaların ardından almışlardı.
8
Öğlen sürecinde devam ettikleri derslerle iç içe örülen üretici süreçler sayesinde anlam
kazanan temel bilim dersleri, topluluk yaşamından önce geleceğe dair hiçbir umudu olmayan
bazı gençlerin öyle ilgisini çekmiştir ki topluluktaki yaşamlarıyla da başarıya ulaşabilecekleri
konusunda motive olan bu gençler Kiev İşçi Üniversitesine girebilmişlerdir.
Ülkenin sert iklim koşulları nedeniyle de geceleri yatakhanelerine kapanan topluluk
üyeleri, akşam sürecini de yoğun tartışmalar ve kitap okumalarıyla geçirmekteydiler. Siyasal,
toplumsal ve yazınsal alanda gerçekleştirdikleri sohbetlerle çocukların gelişimine büyük katkı
koyan bu etkinlikler, bir noktadan sonra topluluk için gerekli tüm ihtiyaçların tartışılacağı,
kararların ortak -öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanların katılımıyla- alınacağı bir etkinliğe
dönüşecektir. Ayrıca okuma saatleri sayesinde tanıdıkları Gorki’ nin kendi yaşamları gibi zor
koşullar altında büyüdüğünü öğrenen çocuklar, Gorki’ yi kendilerine örnek almışlardır. Bu
hayranlıkları topluluklarının ismini Gorki Topluluğu olarak değiştirmelerine neden olmuştur.
Topluluk ve topluluktaki kolektif yaşamın benimsenmesiyle birlikte çalma
alışkanlığında azalma gözlenir. Topluluk içinde bir şeylerin çalınması topluluğa ve
arkadaşlıklarına zarar verilmesi olarak kabul edilmekteydi. Yalnız dışa yönelik hırsızlığın
azaltılmasında çeşitli zorluklarla karşılaşıldı. Bunun temelinde ise çelişkili de olsa çocukların
geliştirdiği toplumsal duyarlılık vardı diyebilirim. Topluluğun çevresinde bulunan köy ve
çiftlikleri incelediğimizde Yeni Ekonomi Politikasının ne yazık ki palazlandırdığı “Kulak”
diye adlandırılan çiftçiler karşımıza çıkmaktadır. Bu çiftçiler devrime rağmen özel mülklerini
korumakta ve geliştirmek için ellerinden geleni yaparak, her ne kadar devrime sahip
çıktıklarını savunsalar da devrimin temel değerlerine karşı gelmekteydiler. Çevreye yönelik
gerçekleştirilen hırsızlıklar da genelde bu kulak çiftçilere yönelik gerçekleştirilmekteydi.
Makarenko’ yu en çok uğraştıran ise bu hırsızlıkların temelinde yatan kulaklara yönelik
besledikleri düşmanlıktı.
Tüm bu zorluklar içerisinde tam toplulukta düzen sağlanırken topluluğa yeni üyelerin
gelmesiyle bu düzen tekrardan bozuluyordu ve öğrencileri bilinçlendirme süreci yeniden
başlıyordu. Yeni üyelerin adapte olma sorunu topluluğun ilk dönemlerinde ki gibi sorunlu
atlatılmadı. Buradaki en büyük katkı eski öğrencilerden gelmiştir. İçe doğru öncülük eden
eski öğrenciler, yenilerin uyum sorununu aşmalarında onlara yardımcı olmuş, öğretmenlere ve
topluluğa saygısızlık gibi durumların yaşanması önlenmiş, yenilere öğretmenlerin kendilerine
karşı düşmanca duygular besleyen, onları insan saymayan bir güç olmadıkları anlatılmıştır
(Makarenko, 1993,s.103).
İlerleyen süreçlerde bu içe doğru öncülük anlayışı kurulan müfrezeler, yani “eğitbilim
alayı” örgütlenmesi ve komutanlık anlayışı ile daha planlı bir yapılanma halini almıştır.
9
Kullanılan kavramlar; müfreze, komutanlık gibi, ya da eğitbilim alayının örgütlenme biçimi
askeri bir disiplin sürecine benzetilerek yoğun eleştiriler almıştır. Yinede müfreze
örgütlenmeleri sayesinde çocukların karar mekanizmalarına katılımlarının daha da
kuvvetlendirildiğini ve komutanlık sisteminin çocuklarda sorumluluk alma bilincini
yarattığını vurgulamakta yarar var diye düşünüyorum.
1923 kışında yeni bir örgütsel düzenleme anlayışı olarak geliştirilen müfreze sistemine
göre yapılacak işler için, örneğin tarla işleri ya da bir tiyatro eserini sahnelemek gibi, bu
işlerin planlanması ve gerçekleştirilmesinden sorumlu küçük gruplar oluşturulmaktaydı ve her
müfrezenin bir komutanı olmaktaydı. Bu noktadaki değişmez kural; komutanlara hiçbir
zaman özel ayrıcalıkların tanınmaması, onlara fazladan bir şeylerin verilmemesi, komutanın
da diğer çalışanlarla aynı işi yapmasının gerektiği, bu işin üstüne müfrezeyi yönlendirmek,
önderlik etmek gibi ek bir sorumluluğunun olmasıydı (Makarenko,1993,s.273).
Müfrezelerin yaptığı işlerle bir yandan çiftçilik alanına yönelerek topluluğun
gereksinimleri karşılanmaktaydı, diğer yandan da çeşitli işlikler kurularak çocuklara bir sanat,
bir meslek öğrenme fırsatı yaratılmaktaydı.
Müfrezeler topluluk üyelerinin içinde yer aldıkları temel birimlerdi ve başları
Komutanla Kurulunun üyesi olmak zorundaydı. Komutanlar Kurulu müfrezelerin başında yer
alan çocuklardan oluşmaktaydı. Artan sayıdaki çocukların toplumsallaşması, çeşitli beceriler
kazanılması, yaşamsal idarenin ve toplulukta alınan kararların herkesin katılımıyla
gerçekleştirilmesi gibi olumlu etkileri olan müfrezeler, topluluğun ileriki süreçlerinde “özel
müfrezelerin” oluşturulmasıyla birlikte denetlenen- denetleyen ilişkisinin de somut yaşantıyla
kavrandığı daha farklı bir içerik kazanmıştır.
Özel müfrezeler (çeşitli işler için, örneğin tarla işleri, geçici süreli olarak kurulurlar)
bir haftalık süre için oluşturuluyorlardı. Bunun sonucu olarak topluluğun her üyesi bir sonraki
hafta yeni bir komutanın denetiminde yeni bir göreve atanıyordu. Özel müfrezenin komutanı
da aynı işleme tabi tutularak, yeni bir müfrezede yer alıyor, ama bu sefer kural olarak
komutanlığından sonraki hafta komutan olarak görev alamıyordu. Bu sefer yeni bir komutanın
denetiminde çalışan birisi olmaktaydı. Müfrezelerin yeni komutanları da Komutanlar Kurulu
tarafından, deneyimliler arasından yani
diğer arkadaşlarına, özellikle de topluluğa yeni
gelenlere önderlik edebilecekler arasından seçilmekteydi. Bu sayede toplulukta bulunan her
çocuk sorumluluk alma imkanıyla karşılaşmaktaydı. Deneyim arttıkça artan sorumluluk
anlayışı, topluluğun hızla büyüdüğü,çok sayıda çocuğun topluluğa katıldığı
dönemlerde
karşılaşılabilecek sorunların üstesinden gelinmesini sağlıyordu.
10
Makarenko müfreze anlayışına dair düşüncelerini şu şekilde belirtmektedir
(Makarenko, 1993,s.277):
“…Yapılan işin ve örgütsel işlevlerin sürekli olarak değişmesini, herkesin hem
denetleyen hem denetlenen olmasını sağlayan, gerek toplu, gerek bireysel etkinliklerde
herkese yönetme olanağı tanıyan bu özel müfrezeler dizgesi Topluluğa hayat verdi, çocukların
hepsi, herkes birden canlandı, ilgiler birden dirildi.”
Sonuç olarak bu noktaya kadar incelemeye çalıştığımız Gorki Topluluğu deneyimi,
toplumsal gerçeklik içerisinde var olan çocukların, toplumsal gerçekliklerle beslenen, onların
yaşamlarından yola çıkan ve aynı zamanda gerçekleştirdikleri üretim etkinliğinde olduğu gibi
yaşamlarını dönüştüren bir eğitim anlayışı içerisindeki bilinçlenme ve yeniden yaratılma
sürecini ifade etmektedir. Gorki Topluluğuna göre nitelikli eğitim bu koşullarda
gerçekleştirilmelidir.
KAYNAKÇA

Makarenko , A. S. (1993); Yaşam Yolu (1. Cilt) , İstanbul: Payel Yayınevi

Makarenko , A. S. (2004); Yaşam Yolu (2. Cilt), İstanbul: Payel Yayınevi

Aydın , İnayet
(01/04/2006) ; “Öğrenciye Uygun Okul Şart” , Radikal
Gazetesi
11
Download