_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 12.05.2017 Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 15.06.2017 Prof.Dr. İsmail ÖZER Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü iozer@ankara.edu.tr Prof.Dr. Mehmet SAĞIR Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü msagir@ankara.edu.tr Doç.Dr. İsmail BAYKARA Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü iibaykara@gmail.com Arş. Gör. Berkay DİNÇER İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü berkaydincer@gmail.com Arş. Gör. Dr. Serkan ŞAHİN Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü moeritherium@hotmail.com BATI ANADOLU’DA FOSİL İNSAN ARAŞTIRMALARI: BULGULAR, YAYILIM VE PROBLEMLER Öz Paleoantropolojik araştırmalarda en güncel konulardan biri ilk kez Afrika’da ortaya çıkan insan genusu üyelerinin kimler olduğu, Dünya’ya yayılım süreçleri, bu aşamada geçtikleri rotaların belirlenmesi ve yerleşim alanlarının tespit edilmesidir. Bu amaçla Dünya’nın birçok yerinde araştırmalar yapılmakta ve her gün bu sorunun çözülmesine katkı sağlayacak yeni buluntular ele geçirilmektedir. Türkiye, coğrafik olarak Afrika, Avrupa ve Asya kıtaları arasında bir köprü vazifesi görmekte ve tarih boyunca insanların göç rotaları üzerinde yer almaktadır. Bu çalışmada insanların göçlerinde önemli bir güzergâh oluşturan ülkemizin batı bölgesinde, 2012-2016 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler yılları arasında yapılan Muğla ve Çanakkale İlleri yüzey araştırmaları temelindeki önemli buluntu yerleri Şerefköy, Kemikalan, Gülpınar, Etili, Bahadırlı ve Karlı lokaliteleri ve bulgular ile bu yeni keşiflerin Paleoantropolojik sonuçları tartışılmaktadır. Anahtar kelimeler: Batı Anadolu, Muğla, Çanakkale, Paleolitik, Fosil İnsan THE HUMAN RECORD FROM WESTERN ANATOLIA: EVIDENCE, DISPERSAL AND PROBLEMS Abstract One of the most recent issues in paleoanthropological research is the identification of the Homo genus who first appeared in Africa, the routes they crosses, the processes of dispersals and the settlement locations. For this purpose, researches are being carried out in many parts of the world and new finds are being taken every day to contribute to solving this phenomena. Turkey, geographically, takes a position like a bridge between the African, European and Asian continents and has been on the migration routes throughout the human history. In this study, findings from the new discoveries are discussed from Şerefköy, Kemikalan, Gülpınar, Etili, Bahadırlı and Karlı localities on the basis of Mugla and Çanakkale, West Anatolia surveys conducted between 2012-2016 years, and paleoanthropological results are evaluated in terms of human migration route. Keywords: Western Anatolia, Muğla, Çanakkale, Paleolithic, Fossil human 1. Giriş Antropoloji alanında son yıllarda yapılan araştırmalarda insan cinsinin (Homo genusu) Dünya üzerinde yaklaşık 2,8 milyon yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. LediGeraru (Etiyopya)’da bulunan fosillerin gösterdiği morfolojik özellikleriyle insan cinsinin kökenini oluşturduğu düşünülmektedir. Yaklaşık 1 milyon yıl boyunca Afrika’da ikamet eden insanların bu kıta dışındaki serüvenleri ise ilk kez yaklaşık 1,8 milyon yıllık Dmanisi (Gürcistan) Homo erectus’larıyla başlamıştır. Afrika’dan Gürcistan’a en yakın yol Türkiye üzerinden geçmektedir. Türkiye’nin Afrika, Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki karasal konumu nedeniyle Afrika’dan Avrasya’ya ya da tersine doğru olan göç rotalarının güzergahı üzerinde yer aldığı kabul edilmektedir. Yaklaşık 200 bin yıl önce ortaya çıkan modern insanların (Homo sapiens) dünyaya yayılımlarıyla ilgili bazı modeller vardır. Ancak günümüzde birçok farklı bilim dalının verileri Afrika’dan çıkış modelini daha geçerli kılmaktadır. İnsanların Afrika’dan çıkarak Avrasya’ya yayılmalarındaki en büyük etkenler iklim değişiklikleri, karasal büyük memeli göçlerinin takibi, populasyonda meydana gelen genişlemeler, akrabalık ilişkilerindeki artışlar, kültürel gelişmeler, dil ve sembolizmin kullanımıyla birlikte karmaşık insan davranışlarının ortaya çıkması olarak sayılabilir. Son yıllarda yapılan antik DNA ve kesin tarihlendirme çalışmaları, modern insanın dünyaya yayılımının Kuzey Doğu Afrika’dan Arap Yarımadasına 150-130 bin yıl önce başladığını göstermektedir. Buradan göç hareketine devam eden modern insanların Güney Batı Asya’ya ilk kez 130-90 bin yıl önce, Güney Doğu Asya’ya 80-60 bin yıl önce, Avustralya’ya 6050 bin yıl önce, Tayvan ve Japonya’ya 30 bin yıl önce ve Amerika’ya 40-30 bin yıl önce olduğu The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 2 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler tespit edilmiştir. Bu göçlerin gerçekleşmesinde ise iklimsel değişmelerin etkili olduğu düşünülmektedir (Harita 1) (Beyin, 2011). Şekil 1. Modern insanın göç yolları (Güleç, 2016). Türkiye’de yaklaşık yüz yıldır devam eden araştırmalar sonucunda, Paleolitik çağın ilk evrelerinden günümüze kadar geçen süreçte insanların burada yerleştikleri tespit edilmiştir. Denizli Kocabaş (1,1 milyon yıl), Kaletepe Deresi 3 (1 milyon yıl), Dursunlu (900 bin yıl), Karain Mağarası (500 bin yıl), Gürgürbaba Tepesi (500 bin yıl) ve Yarımburgaz Mağarası (400 bin yıl) buluntuları Türkiye’nin en eski Paleolitik buluntu alanlarıdır ve yüzbinlerce yıllık bir geçmişe ışık tutarlar (Harita 2) (Lebatard vd., 2014; Sagona ve Zimansky, 2015; Baykara vd., 2016). Afrika dışındaki en eski insan fosilleri olan Gürcistan Dmanisi’deki 1,8 milyon yıllık Homo erectus fosilleri, Anadolu’nun fosil insan iskanları açısından bilinenden çok daha eskiye tarihlendirilebileceğini göstermektedir. Bu bağlamda Afrika dışında fosil örneklerini bulabildiğimiz Homo erectus ve Homo neanderthalensis gibi insan türlerine ait fosil bulguların ve bunlar tarafından üretilmiş kültürel kalıntıların Anadolu’da çok daha fazlasıyla tespit edileceği düşünülmektedir. Yukarıda saydığımız Alt ve Orta Paleolitik buluntu yerlerine ilaveten Modern Homo sapiens’lerin Afrika’dan başlayarak kuzey yarımküreye doğru göçlerinde oldukça önemli ve nadir bulunan Üst Paleolitik merkezlerden biri olan Üçağızlı Mağarası’nda da kesin tarihlendirmelere göre 43 bin yıl önce insanların yaşadıkları tespit edilmiştir (Güleç, 2016). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 3 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler 4 Harita 1. Türkiye Paleolitik ve Epipaleolitik çağ yerleşim yerleri (Sagona ve Zimansky, 2015). Son yıllarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde Paleolitik dönem araştırmalarının giderek yoğunlaştığı görülmektedir. Kırıkkale ve Çorum (Sağır, 2016), Van (Baykara vd., 2016), Bursa (Dinçer, 2014), Sakarya (Kartal, Erbil ve Karakoç, 2016), İzmir (Çilingiroğlu vd., 2016) ve Denizli (Özçelik, Kartal ve Fındık, 2016)’de gerçekleştirilmekte olan yeni araştırmalar Anadolu’daki fosil insanların varlığına ilişkin yeni kanıtlar sunmaya başlamıştır. 2. Muğla ve Çanakkale İlleri Yüzey Araştırması Türkiye’nin diğer bölgeleriyle karşılaştırıldığında henüz Paleolitik iskan açısından çok fazla buluntu yeri bilinmeyen Batı Anadolu’da Ege Denizi kıyılarını kuzeyden sınırlandıran Çanakkale ve güneyden sınırlandıran Muğla İllerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca verilen izinlerle 2012 yılından beri yüzey araştırmaları gerçekleştirilmektedir. Bu araştırmalarda elde edilen bulgular Batı Anadolu’daki fosil insan izlerine ilişkin yeni katkılar sağlamaktadır. 2.1. Muğla İli Yüzey Araştırması (2012 ve 2013 Yılları) Muğla İlindeki araştırmalar ilk yılında il merkezinin kuzey, kuzeybatı ve batısındaki 15x50 km’lik alanı kapsayan Yatağan havzasında gerçekleştirilmiştir. Yatağan havzasının genel jeolojik yapısı Menderes Masifinin metamorfik kayaçlarını kaplayan kırmızı katmanlarından The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler oluşmaktadır. Bu katmanlar ayrıca konglomeralar, kumtaşı, çamurtaşı ve silttaşı özellikli alüvyal akıntılarla da karakterizedir (Harita 1). Bu bölge Miyosen dönemi içeren onlarca fosil lokalitesini içine almaktadır. Havza Geç Erken Miyosen Dönem’den Orta Miyosen Dönem’in ortalarına kadar sıcak ve nemli bir iklimin eşlik ettiği ve yoğun ormanlık alanları içeren geniş bir alanı kaplamaktaydı. Ancak Orta Miyosen Dönem’den itibaren daha kuru iklim şartlarının hüküm sürmesiyle birlikte otlak ağırlıklı step ekosistemleri yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu nedenle iklimin değişmesine bağlı olarak Geç Senozoik Dönem’de Anadolu’nun Afrika, Asya ve Avrupa arasındaki yoğun hayvan göçlerine sahne olduğu bilinmektedir. Anadolu’da Orta Miyosen Dönem’e ait 60 civarında lokalite kaydedilmişken, Üst Miyosen Dönem’e ait 170 civarında lokalite bilinmektedir (Özer vd., 2014). Alçiçek (2010) tarafından hazırlanmış Güney Batı Anadolu küçük ve büyük memelilerine ait listede de Geç Miyosen Dönem’deki faunal değişimi ve fosil zenginliğini açıkça görebilmekteyiz (Şekil 1). 5 Harita 1. Muğla İlinin jeolojik yapısı. Muğla İlinde fosil alanların tespitine ilişkin gerçekleştirdiğimiz çalışmada, özellikle daha önceden bilinen buluntu alanları araştırılmıştır. Bu kapsamda ilk olarak Yatağan İlçesi Şerefköy mevkiindeki yol kesitleri ve civarındaki tarlalarda Şerefköy 1, 2 ve 3 olarak isimlendirilen üç ayrı lokalitede yapılan araştırmalarda Üst Miyosen döneme tarihlendirilen bovidae, equidae ve carnivora gibi çeşitli omurgalı karasal hayvanlara ait fosil bulgular tespit edilmiştir (Resim 1) (Özer vd., 2014, Özer vd., 2015). Şerefköy civarında yapılan önceki araştırmalarda 26 memeli türüne ait 1200 tanımlanabilir fosil tespit edildiği ve Anadolu’da bugüne kadar bilinen en zengin Turoliyen faunalarından birinin tanımlandığı rapor edilmiştir (Kostopoulos ve Karakütük, 2015). Bu fauna içerisinde Felidae (kedigiller), Hyaenidae (sırtlangiller), Ursidae (ayıgiller), Mustelidae (sansargiller), Pliohyracoidae, Rhinocerotidae (gergedangiller), Equidae (atgiller), Suidae (domuzgiller), Bovidae (boynuzlugiller), Giraffidae (zürafagiller), Orycteropodidae (yerdomuzugiller), Proboscidea (hortumlugiller-Gomphotheriidae, Deinotheriidae)‘ler yer almaktadır (Kaya vd., 2012). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 1. Şerefköy fosil lokalitelerinden çeşitli fosil örnekler. Salihpaşalar Kemikalan mevkiinde yapılan araştırmalarda ise Muğla İlindeki en zengin ve geniş alana yayılmış fosil yatakları tespit edilmiştir. Ormanlık bir arazide Üst Miyosen döneme tarihlendirilebilecek ve farklı alanlarda açığa çıkmış birçok lokalite saptanmıştır. Bu alanlarda çeşitli türden karasal hayvanlara ait hem insitu hem de taşınmış birçok fosil gözlenmiştir (Resim 2) (Özer vd., 2014, Özer vd., 2015). 6 Resim 2. Kemikalan fosil lokalitelerinden çeşitli fosil örnekler. Muğla İlindeki araştırmalarda Şerefköy ve Kemikalan gibi fosil bulgu açısından potansiyeli yüksek alanlar dışında yine Üst Miyosen döneme tarihlendirdiğimiz Özlüce, Akbelen ve Elekçi lokalitelerinde fosil kalıntılara rastlanılmasına rağmen, daha önce literatürde fosil lokalitesi olarak tanımlanan Sarıçay, Kultak, Beçin, Ulaş ve Yenieskihisar buluntu alanlarında herhangi bir fosil kalıntısının tespiti yapılamamıştır. Bu alanlar günümüzde yol genişletme çalışmaları, imar çalışmaları ya da tarla faaliyeleri gibi çeşitli faktörler neticesinde tahribata uğramış alanlar olarak kaydedilmiştir. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler 7 Şekil 1. Güney Batı Anadolu’daki büyük ve küçük memeli faunaları (Alçiçek, 2010). Muğla İlinde Pleistosen alanlarda fosil insan varlığının tespitine yönelik iki aşamalı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada doğal olarak bulunan ve kullanılabilen hammadde kaynakları tespit edilmeye çalışılmış, ancak Pleistosen çağ insanlarının kullanmış olabileceği herhangi bir işlik yeri tespit edilememiştir. İkinci aşamada ise Pleistosen dönem insanlarının sıklıkla tercih ettikleri mağaralar, kayaaltı sığınakları gibi yerleşim alanlarının tespit edilmesine The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler yönelik araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla Muğla’da daha önceden bilinen/bilinmeyen mağaralar kontrol edilmiştir ve mağara yerleşimleri için bu İlde kayalık alanları daha çok içeren güney kesimleri incelenmiştir. Bu amaçla Ortaca İlçesinde gidilen Çene 1, Çene 2 ve Çene 3 mağaralarında (Resim 3), Fethiye İlçesinde İnlice 1, İnlice 2 (Resim 4) ve Memeli mağaralarında (Resim 5), Ula İlçesinde Yedidelik mağarasında (Resim 6) Paleolitik döneme tarihlendirilebilecek herhangi bir ipucuna rastlanılamadığı gibi mağaralar içerisinde de dolgu tabakası gözlenmemiştir. Resim 3. Ortaca- Çene 1, Çene 2 ve Çene 3 mağaraları. Resim 4. Fethiye- İnlice 1 ve İnlice 2 mağaraları. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 8 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 5. Fethiye- Memeli mağarası. 9 Resim 6. Ula- Yedidelik mağarası. 2.2. Çanakkale İli Yüzey Araştırması (2014-2016 Yılları) Batı Anadolu’daki fosil insan varlığını ortaya koymaya yönelik olarak gerçekleştirilen arazi çalışmalarında özellikle Çanakkale İlinin hem antropolojik, hem de arkeolojik açılardan kilit bir noktada yer aldığı bilimsel gerçeği elde edilen bulgularla bir kez daha ortaya konulmuştur. Coğrafik olarak Çanakkale İlini de içine alan Kuzeybatı Anadolu bölgesi, Avrupa ile Asya arasında doğal bir kara köprüsü konumundadır ve Paleolitik dönemlerde insanların Anadolu’dan Balkanlar yoluyla Avrupa’ya doğru veya tam tersi yönde olan göç hareketlerinin incelenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Çanakkale İlinin jeolojik yapısında, özellikle kıyıya yakın alanlardaki Miyosen-Alt Pliyosen evrede Sarmasiyen (acı su) denilen akarsu-göl-deniz çökellerinin biriktiği, iç kesimlerde ise Balıkesir İl sınırına doğru uzanan Kazdağları’nda mağara oluşumuna elverişli kayalıkların oluşumu görülmektedir. Yer yer 1700 m.’ye kadar ulaşan Kazdağları, Paleozoik dönemden beri oluşumunu sürdürmektedir (Harita 2) (Özer vd., 2016). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Harita 2. Çanakkale İlinin jeolojik yapısı. Çanakkale İlinde 2014 yılında yapılan ilk araştırmalarda Neojen döneme tarihlendirilen birçok fosil lokalitesine gidilmiş ve günümüzdeki durumları gözden geçirilmiştir. Bunlardan en önemlisi Ayvacık İlçesinin Bozburun kıyılarında tespit edilen Gülpınar fosil lokaliteleridir. Birbirilerine yaklaşık 500 m. mesafedeki lokalitelerde (Gülpınar 3 ve 4) at, fil, keçi gibi çeşitli karasal hayvanlara ait fosiller tespit edilmiştir (Resim 7 ve 8) (Özer vd., 2016). Gülpınar 3 lokalitesi denizden 10 m. kadar içeride başlayarak iç kesimlere doğru uzanmaktadır, ancak güçlü dalgaların yol açtığı aşındırmalar ileri derecede gözlenmiştir. Bu nedenle fosil kalıntılar dalgaların aşındırdığı depozitlerde az oranda gözlenmektedir. Gülpınar 4 lokalitesi ise deniz kıyısından 2-3 m. içerideki kesitlerde yer almakta ve aralıklı olarak yaklaşık 2-3 m. devam etmektedir. Bu alanlar hem insan yerleşimlerine yakınlığı hem de denizin doğrudan aşındırma etkisi nedeniyle hızla yok olmaktadır. 2016 yılında Çanakkale Müzesi Müdürlüğü ile Gülpınar’da yapılan değerlendirmeler sonucunda bu alanlar için koruma çalışmaları başlatılmıştır. Çanakkale-Ezine karayolunun yaklaşık 20. km’sinde İntepe olarak bilinen alanda denizel kabuklulara ilişkin fosillerin varlığı gözlenmiştir. Miyosen Dönem başlarında yükselerek kara haline dönüşen Anadolu platosunun denizel dönemlerinden kalma kabuklulara ait fosil kalıntılar geniş bir alanda bol miktarda bulunmaktadır. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 10 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 7. Gülpınar 3 fosil lokalitesi. İl merkezinin kuzeyindeki Musaköy’ün batısında deniz kıyısındaki düzlüklerde yapılan araştırmalarda ise çok daha eski dönemlere ait metrelerce birikmiş çeşitli denizel omurgasız kabuklularına ilişkin sedimanlar gözlenmiştir (Resim 8) (Özer vd., 2016). Resim 8. Musaköy kıyıları fosil lokalitesi. Çanakkale İlinde yaşadığı düşünülen Paleolitik dönem insanlarının varlığının tespitine yönelik olarak yapılan araştırmalar büyük oranda Ayvacık, Bayramiç, Çan ve Yenice ilçeleri civarında gerçekleştirilmiştir. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 11 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Ayvacık İlçesindeki araştırmalarda Küçükkuyu (Resim 9), Yılanlı (Resim 10) ve Fatma Kayası mevkiindeki bir kısmı toprak ve taşlarla doldurulmuş irili ufaklı birçok obruk tipi mağara (Resim 11) tespit edilmiş, ancak hiçbirisinde Paleolitik bulguya ya da dolgu tabakasına rastlanılamamıştır. Gülpınar köyü yakınlarındaki Apollon Smintheion arkeolojik kazı alanının 1 km. batısındaki tarlalarda ise çakmaktaşından yapılmış çeşitli yongalar ve bu yongalardan yapılmış düzeltili aletler tespit edilmiştir (Resim 12) (Özer vd., 2016). 12 Resim 9. Küçükkuyu mağarası. Resim 10. Yılanlı mağarası. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 11. Fatma Kayası obruk mağaraları. 13 Resim 12. Gülpınar yonga kalıntılarından bir örnek. Bayramiç İlçesinde Evciler Köyü’nün güneyinde Ayazma mesire yerinde birbirine yakın konumda mağaralar tespit edilmiştir. İlki Ayazma mağarası olarak tanınan ve herhangi bir dolgu içermeyen küçük bir mağarada herhangi bir bulguya rastlanılamamıştır (Resim 13). Aynı bölgenin yaklaşık 1 km kadar güneyindeki vadide Kurudere 1 ve 2 olarak tanımladığımız iki adet mağara tespit edilmiştir. Kurudere 1 dönen bir koridor şeklindeki mağara olup, yaklaşık olarak 35-40 m. derinliğine, ağız açıklığı 4 m.’ye, yüksekliği 3 m.’ye, içerisi ise yer yer 8-10 m. genişliğe ulaşmaktadır. Önünde defineciler tarafından kazılmış ve her sene daha da büyüyen 1,5 m çapında, yaklaşık 7-8 m. derinliğinde bir çukur bulunan mağarada kalın bir dolgu tabakası bulunmaktadır. Mağaranın önündeki bu çukurun atıkları içerisinde bazı kuvars parçalar ve geyiğe ait çene kalıntıları ve tanımlanamayan hayvan kemikleri tespit edilmiştir. Kurudere 1 mağarası, Paleolitik dönem araştırmaları açısından önemli bir alan olarak kaydedilmiştir, ancak mağarada bir sondaj çalışması yapılamadığı için potansiyeli tam olarak ortaya konulamamıştır The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler (Resim 14). Kurudere 1 mağarasının 250 m kadar uzağında yer alan ikinci mağara yol seviyesinde olup, ağız kısmı sadece 1 m2’lik bir genişliğe sahiptir. Kurudere 2 olarak isimlendirilen bu mağara aşağıya doğru dik olarak en az 20 m inmektedir. Girişin çevresinde herhangi bir buluntu mevcut değildir. Ayazma mesire yerine kuş uçumu 4 km. mesafedeki Atçukuru mevkiinde yapılan araştırmada efsaneye göre Çoban Paris’in yaşadığı yer olarak tanımlanan iki girişli büyük mağarada ise dolgu tabakasına ve herhangi bir buluntuya rastlanılamamıştır (Resim 15) (Özer vd., 2016, Özer vd., 2017). 14 Resim 13. Ayazma mağarası. Resim 14. Kurudere 1 mağarası. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 15. Çoban Paris mağarası. Bayramiç İlçesinin Tavşanlıdere mevkiinde bulunan tarlalarda Alt Paleolitik döneme tarihlendirilebilecek az sayıda çakıltaşı yonga ve bu hammaddelerden yapılmış çekirdekler tespit edilmiştir (Resim 15) (Özer vd., 2016). 15 Resim 15. Tavşanlıdere Paleolitik buluntuları. Çanakkale’deki Paleolitik bulgular açısından en zengin bölge Çan İlçesi’dir. Buradaki Paleolitik dönem varlığı ilk kez Özdoğan’ın yapmış olduğu yüzey araştırmaları sırasında rapor edilmiştir (Özdoğan, 1990). Çan İlçesinde 3 sezondur devam eden çalışmalarımızda 10’un üzerinde Paleolitik döneme ait buluntu alanı tespit edilmiştir. Genellikle tekil Paleolitik buluntu alanları olarak gözlenen lokaliteler eski nehir terasları içerisindedir. Çakmaktaşından yapılmış buluntuların birçoğu Orta Paleolitik döneme ait Levallois yonga ve Levallois çekirdeklerden oluşmaktadır. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Çan İlçesi, Yaya ve Karlı Köyleri arasındaki Çalca deresinin kuzeyindeki Karlı 1 ve güneyindeki Karlı 2 olarak isimlendirilen lokalitelerin bulunduğu tarlalarda Erken Üst Paleolitik döneme tarihlendirilen çakmaktaşından yapılmış aletler tespit edilmiştir. Aletler arasında ön kazıyıcılar, keski, sırtlı dilgiler, sırtlı bıçaklar, dilgi ve dilgicikler, çentikli aletler bulunmaktadır. Çekirdek buluntuları arasında yarı prizmatik dilgi çekirdeği ve prizmatik dilgicik çekirdeği gözlenmiştir. Küçük boyutlarda yongalar ve kırık dilgi parçacıkları saptanmıştır (Resim 16) (Özer vd., 2016). 16 Resim 16. Karlı 1 Paleolitik dönem yarı prizmatik dilgi çekirdeği. Çanakkale-Çan Karayolu üzerinde, Çan ilçesinin girişindeki araştırmalarda Etili Bucağı civarındaki tarlalarda 2 yeni Paleolitik alan tespit edilmiştir. İlk tespit, Etili’ye doğru 2-3 km mesafedeki tarlalarda olup, birçok yonga ve çekirdek buluntusunu içermektedir. Ön kazıyıcıların tipik olmaması dönemin Orta Paleolitik sonu, Üst Paleolitik başı olduğunu düşündürmektedir (Etili 1) (Resim 17). Aynı alandaki ikinci tespit ise Etili bucağının yaklaşık 3-4 km. doğusundaki teraslarda yapılmıştır. Etili 2 olarak tanımlanan lokalitede daha çok Geç Orta Paleolitik olabilecek çekirdek yontmataş buluntuları gözlenmiştir (Resim 18) (Özer vd., 2017). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 17. Etili 1 Paleolitik buluntuları. 17 Resim 18. Etili 2 Paleolitik buluntusu. Çanakkale-Çan karayolunun kuzeyindeki Ulupınar, Belen, Çiftlikdere, Serçeler, Ortaca, Kirazlı ve Şerbetli köyleri kat edilerek ulaşılan Ahlatlıburun, Koyunlu ve Bahadırlı köyleri arasındaki arazilerde yapılan araştırmalarda Bahadırlı köy yolu üzerinde tespit edilen 3 lokalitede yoğun bir şekilde Paleolitik bulguya rastlanılmıştır. İlk tespit Etili sapağının karşısındaki tarlalarda olup, Orta/Üst Paleolitik dönem olarak tarihlendirilebilecek çekirdek, yonga ve bazı işlenmiş aletler içermektedir (Bahadırlı 1) (Resim 19). Aynı alandaki ikinci tespit Bahadırlı Köyü’nün 1-2 km. kadar güneyindeki tarlalarda yapılmış ve Buzağılık mevkii olarak isimlendirilen alanda Orta Paleolitik döneme ait yonga, çekirdek ve bazı düzeltili aletler tespit edilmiştir (Bahadırlı 2) (Resim 20). Bu bölgedeki diğer lokalite ise Çan karayoluna yakın bir yerdeki tarlalardır. Buradaki buluntular, Orta Paleolitik döneme tarihlendirilebilecek çeşitli boyutlarda çekirdekler, bir adet elbaltası ve yongalardan oluşmaktadır. Düzeltili parçaların az sayıda olduğu tespit edilmiştir (Bahadırlı 3) (Resim 21) (Özer vd., 2017). The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 19. Bahadırlı 1 Paleolitik buluntusu. 18 Resim 20. Bahadırlı 2 Paleolitik buluntuları. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 21. Bahadırlı 3 Paleolitik buluntuları. Çan İlçesi’nin yine Bahadırlı Köyü sınırları içerisinde yer alan İnkayalar Mevkiindeki İnkaya mağarası bölgede çok az sayıda bulunan insitu Paleolitik dönem dolguları içeren mağaralardan bir tanesidir ve oldukça yüksek potansiyele sahiptir (Resim 22). Çanakkale İli jeoloji haritalarına göre Miyosen döneme ait dolguların yer aldığı kayalıklarda bulunan mağara silisleşmiş bir kayaçtır ve bu kayaç olasılıkla Paleolitik Dönem buluntuların da hammaddesidir. Resim 22. İnkaya mağarası. 2016 yılı yüzey araştırması sırasında mağaranın içinde ve yakın çevresindeki yaklaşık 400 m çapındaki bir alanda çok sayıda Orta Paleolitik Döneme ait yontmataş aletle karşılaşılmıştır. Bu açıdan, İnkaya ve çevresi Çanakkale ili sınırları içerisinde tespit edilmiş en yoğun Paleolitik buluntunun tespit edildiği yerdir. Mağaranın içerisindeki dolgular fosillerin korunması için uygundur ve bunlarla birlikte yontmataş aletlerin de varlığı İnkaya’yı kazı yapılarak incelenmesi gereken önemli bir Paleolitik buluntu yeri haline getirmektedir. Mağara yaklaşık olarak The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 19 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler 30x20 m boyutlarında olup toprak üstü ve altına doğru inen galeriler şeklindedir. Mağarada yapılan gözlemlerde mağaranın farklı yönlerindeki bu galerilerin içeride birleşmekte olduğu izlenimi edinilmiştir. Yüzey araştırması sırasında mağara çevresinde gözlenen ve yerel çakmaktaşlarından yapılmış yüzlerce taş aletin bir kısmı üzerinde yerinde yapılan incelemelerinde çeşitli çekirdek ve yonga aletlere rastlanmıştır (Resim 23, 24). Çakmaktaşları kahverengi, kırmızı ve yeşil gibi farklı renklerde olup, büyük bir kısmı silisyum sayesinde kolaylıkla kırılabilen ve taş alet yapımında oldukça uygun hammaddeleri içermektedir. Çekirdek buluntular arasında 5 tane yonga çekirdeği belirlenmiştir. Bu çekirdeklerden bir tanesi, tek platforma sahip, bu platformdan 3 tane yonga çıkartılmış, çekirdeğin platformunda herhangi bir hazırlık yapılmamıştır. Diğer 4 yonga çekirdeğinde de platformunda hazırlık yapılmamış ve küçük yongalar çıkartılmıştır. Bir tane dilgi çekirdeği tespit edilmiştir, bu çekirdek tek bir platforma sahiptir ve platformda herhangi bir hazırlık yapılmadan gelişi güzel bir tane dilgi çıkartılmıştır. Tüm çekirdeklerin platformlarında yer alan derin negatif izler çekirdeklerin sert vurgaç kullanılarak doğrudan vurma tekniği ile işlendiklerini göstermektedir. Bu alanda 56 tane yonga, 12 dilgi saptanmıştır. Yongalar, çoğunlukla façetalı ve düz topuklara sahiptir. Topukların büyük bir çoğunluğu kalın ve geniştir. Yongaların dış yüzleri paralel veya dairesel çıkarım izlerine sahiptir. Taş aletler olarak iki tane yonga üzerine yapılmış tek kenar kazıyıcı, bir tane iri bir yonga üzerine yapılmış ön kazıyıcı, bir tane yonga üzerine yapılmış çentikli ve bir tane dilgi üzerine yapılmış uç tespit edilmiştir. Kenar kazıyıcıların ikisi de uzun yongalardan yapılmıştır. Bir tanesinin sağ dış yüzü diğerinin ise sol iç yüzü hafifçe düzeltilmiştir. Bunlar çok az tükenmiş tek kenar kazıyıcılardır. Ön kazıyıcının topuk kısmı kırılmış, distal ucu dik düzeltiler ile biçimlendirilmiştir. Çentikli alet, düz topuğa sahip, paralel- çıkarımlar ile şekillendirilmiş bir yonga üzerine yapılmıştır. Yonganın sağ kenarında, iki tane çentik bulunmaktadır. Uç, dilgi üzerine yapılmış, proksimal kırık, façetalı topuğa sahip, sol kenarında pulcuklu düzeltileri bulunan, yakınsak çıkarımlara sahip bir alettir. Resim 24. İnkaya Paleolitik buluntuları. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 20 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Resim 25. İnkaya Paleolitik buluntuları. Buluntu yerinin konumu ve içerdiği buluntuların yoğunluk ve tipleri mağaranın olasılıkla Orta Paleolitik Dönem insanları (muhtemelen Homo neanderthalensis) tarafından kullanıldığını göstermektedir. Mağaranın hem taş alet buluntuları hem de kazılarda bulunması beklenilen insan kalıntılarıyla ülkemizde sınırlı sayıdaki Paleolitik dönem araştırmalarına yeni bir bakış açısı ve çok önemli bulgular kazandıracağı açıktır. Bahadırlı Köyü’nün kuzeyine doğru gidildiğinde İnkaya’ya oldukça yakın bir alandaki Çakmaktepe Mevkiinde yapılan araştırmalarda çeşitli tipte ve bol miktarda Paleolitik Döneme ait çekirdekler, yongalar, dilgiler ve üretim artıkları tespit edilmiştir. Ancak daha sistematik bir şekilde çalışılması gerektiğinden, bu alandaki çalışmalar ilerleyen yıllara bırakılmıştır. Bu alanda insitu olmayan 4 çekirdek, bir düzeltili alet, bir tane clakton yonga tanımlanmıştır. Çekirdeklerden biri, iki platforma sahiptir ve bu platformlardan uzun yongalar elde edilmiştir. Çekirdeklerden bir diğeri ise Levallois teknikle işlenmiştir. Bu çekirdeğin platformunda birkaç çıkarımla hazırlık yapılmış, platformdan dihedral yönde iki iri parça çıkarılmıştır. Çekirdekten çıkarılan son parça menteşeli kırığa sahiptir. Clakton yonganın distalinin dış yüzeyinde ise çok hafif düzeltiler bulunmaktadır. Bu yonga asimetrik yakınsak dorsal izlere sahiptir. Tespit edilen buluntular ve alanda yapılan gözlemler sonucunda bu alanın olasılıkla Orta Paleolitik dönemde kullanılmış bir atölye olduğu göstermektedir. Çanakkale-Çan karayolu üzerinde bulunan Karakadılar Köyünün 1 km kuzeyindeki tarlalarda Orta Paleolitik döneme ait olabilecek 2 adet yonga, 1 adet denenmiş çekirdek bulunmuştur. Yongaların her ikisi de dairesel dorsal izlere sahiptir. Her iki yongada façetalı topuk gözlenmiştir. Denenmiş çekirdek ise iri bir yumru çakmaktaşından yapılmış taşımalığa sahiptir. Çekirdeğin yongalama yüzeyinden gelişi güzel bir parça çıkarılmıştır. Karakadılar Köyü’nün kuzeyinde yer alan ve İlyasağa Çiftliği Köyü’nün 1 km batısında ise 3 yonga, 1 dilgi içeren Paleolitik döneme ait buluntular tespit edilmiştir. Tespit edilen üç yongadan bir tanesi Levalloistir. Levallois yonga dairesel dorsal izlere ve façetalı topuğa sahiptir. Diğer iki yonga ise düz taşımalıklar üzerine yapılmış, paralel ve dairesel dorsal izleri barındırmaktadır. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 21 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Yenice İlçesi sınırları içerisindeki Çınar Köyünün batısındaki teraslarda çeşitli yonga ve çekirdek bulgular tespit edildi (Özer vd., 2017). Çanakkale İlinde özellikle Ayvacık-Merkez-Çan-Yenice hattı boyunca irili ufaklı pek çok mağara tespiti de yapılmıştır. Bunlar içerisinde Kumarlar Köyünde İnkaya ve İnlik mağaraları, Kumarlar-Çamköy arasında Eşkıya Taşı mağarası, Ballıçay Köyünde İnoda mağarası, Narlı Köyünde Narlı mağarası ve Kırca Köyünde Beşik mağarası en önemlileridir. Çoğu dolgu tabakası içermeyen mağaralar da Paleolitik bulguya rastlanılamamıştır (Özer vd., 2016, Özer vd., 2017). 3. Tartışma ve Sonuç Muğla İlinde çok sınırlı da olsa bazı tarlalarda tespit edilen yonga parçaların dönemsel açıdan tanımlanamaması ve tespit edilen 20’nin üzerindeki mağarada dolguya rastlanılamaması nedeniyle Paleolitik dönemin varlığına ilişkin bir kanıt sunmak oldukça güçtür. Şimdiye kadar herhangi bir Paleolitik bulguya rastlanılamamasının nedeni olarak Muğla İlinde büyük yer kaplayan ormanlık alanların yeterince araştırılamamış olması ve yükseklikleri 2000-2500 m.’yi bulan sıradağların ilin doğusunda bir bariyer oluşturmuş olabileceği gibi sebepleri akla getirmektedir. Buna karşın Muğla’da Miyosen döneme tarihlendirilen birçok fosil lokalitesi tespit edilmiştir. Bu lokalitelerden Şerefköy ve Kemikalan mevkilerinde bulunan ve oldukça geniş alanlar kaplayan birçok lokalite Muğla İlinin doğa tarihi zenginliğini ortaya koymaktadır. Çanakkale’de tespit edilen Gülpınar lokaliteleri de yörenin en zengin fosil lokalitelerinden biri olarak kayda geçirilmiştir. Hem Muğla’da hem de Çanakkale’de tespit edilen ve bir kısmı tahribata açık konumdaki bu fosil lokalitelerinin acil olarak koruma altına alınmaları ve en azından bir bölümünün koruma altına alınabilmesi için kurtarma kazıları yapılması ülkemiz tabiat varlıklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Genel olarak Çanakkale İli Paleolitik dönem buluntularını ele aldığımızda, bu döneme ilişkin kalıntıların Çanakkale il merkezinin doğusunda yer alan Çan ve Yenice ilçelerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Bu bölgelerin Paleolitik dönem insanlarının tercih etmesinde özellikle çakmaktaşı gibi kullanılabilecek hammadde kaynaklarının bulunması ve olasılıkla Paleolitik dönemde bu bölgelerin daha ormanlık alanları içermesi gelmektedir. Böylelikle Paleolitik dönem avcı-toplayıcı gruplarının rahatlıkla ulaşabilecekleri hammadde kaynaklarının yanı sıra, yaşam mücadeleler için gerekli olan yiyecek (toplayabilecekleri) ve avlayabilecekleri hayvanların varlığı, bu alanların tercih edilmesinin bir göstergesidir. Günümüzde halen ormanlık alanlarda geyiklere ve yaban domuzlarına rastlanılmaktadır ve köylülerden aldığımız bilgilerden ormanlık alanlarda günlük toplanabilecek birçok bitkinin olduğu belirtilmiştir. Çanakkale ilinde tespit ettiğimiz yontmataş buluntularının bir çoğu açık alanlardan tespit edilmiştir ve bu buluntu alanları özellikle yeni açılmış tarlalar üzerindedir. Yeni açılmış tarlaların varlığı yontmataş alet buluntularının jeolojik insitu pozisyonlarının bozulmasına neden olmuştur. Ancak bu tip tarlaların birçoğu eski akarsu yataklarında yer alması ve bu yatakların tek tük ve iyi kalitede korunmuş çakmaktaşı örneklerini içermesinden dolayı, bu tip alanların birçok defa Paleolitik dönem insanları tarafından kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Bu tip alanlarda tek tük yontmataş aletlerin kullanılması, avcı-toplayıcı insanlarının günlük mobiliteleri hakkında önemli ipuçları sağlamaktadır. Bu tip alanlar avcı-toplayıcıların kayaçları bulundukları yerden çıkarmaları, işletmeleri ve kullandıktan sonra ıskartaya atmalarıyla karakterize bir sistemin varlığını göstermektedir. Örneğin açık alan buluntu yerlerinde sıklıkla birkaç çekirdek kalıntı, hemen yanlarında birkaç yonga kalıntısı, yongalama artıkları ve birkaç adet kullanmış düzeltili aletler gelmektedir. Bu tip bir yapı dönem insanlarının özellikle burada tespit ettikleri The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 22 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler bir hammaddeyi hızlı bir şekilde işlediklerini, daha sonrasında bölgede gerçekleştirdikleri bir avcılık aktivitesinde kullandıklarını ve son olarak geride bırakmalarıyla karakterizedir. Bu tip bir aktivite birçok açık alan yerleşiminde uçlara ait yontmataş kalıntılarının bulunamamasını da açıklamaktadır. Uç gibi aletler sürekli ve aniden gerekli olacağından, bu aletleri avcıların yanlarında taşıdıkları düşünülmektedir. Çünkü avcıların yanlarında taşıyacakları diğer yontmataş aletler, bu insanlar için ekstra enerji sarf etmelerine neden olacaktır. Ancak eğer bu insanlar açık alanlarda hammaddelerin nerede bulacaklarını biliyorlarsa, o zaman bu durum bir avantaj haline gelecektir. Çanakkale’de tespit ettiğimiz birçok açık alan buluntu yeri bu tip bir sistemin varlığını işaret etmektedir. Tekil buluntu alanlarını oluşturan açık alan yerlerinin bir diğer özelliği ise birbirlerinden bağımsız ve gelişigüzel organizasyonları işaret etmesidir. Buda günlük avcılık aktiviteleri gibi kat ettikleri mesafelerinde ortaya çıkarılmasına ve özelliklede korumalı kullanım alanlarının belirlenmesini sağlamaktadır. Çanakkale ilinde tespit ettiğimiz bir diğer yerleşim sistemi ise Bahadırlı köyünde yer alan İnkaya Mağarası gibi yaşam alanlarıdır. İnkaya Mağarası’nın içerisinde ve mağaranın ön kısımlarında bol miktarda taş alet kalıntısının bulunması, olasılıkla Paleolitik dönemde bu alanın yaşam alanı olarak kullanıldığını düşündürmektedir. Mağara’nın dış yüzeyindeki iyi korunmuş ve iyi kalitedeki çakmaktaşı hammadde kaynakları dönem insanlarının burayı tercih etmelerindeki en önemli etken olduğunu düşünmekteyiz. Bunun yanı sıra mağaranın etrafında birçok su kaynağının olması ve olasılıkla bölgenin yoğun ağaçlık bir alan olduğunu gösteren kalıntıları, bu mağaranın tercih edilmesindeki diğer bir nedeni göstermektedir. Mağara içerisinde ve ön kısmındaki dolgularda ne yazık ki her hangi bir faunal kalıntıya rastlanılmamıştır. Ancak iyi korunmuş toprak dolgularda faunal kalıntıların yer alacağı düşünülmektedir. Mağaranın etrafında tespit edilen birçok çekirdek kalıntı, birçok taşımalık kalıntısı, çok sayıdaki yongalama artıkları, düzeltili aletlerin sayısal olarak fazlalaşması, düzeltili alet çeşitliliğindeki yüksek oranlar mağaranın uzun bir süre Paleolitik dönem insanları tarafından kalıcı bir yerleşim alanı olarak kullandığına işaret etmektedir. Bunun yanı sıra ileriki yıllarda kazı çalışmaları yapılması durumunda, bu mağaradan tespit edilecek fauna ve flora kalıntıları, Paleolitik dönem insan davranışlarının ortaya çıkarılmasında daha detaylı bilgiler elde etmemizi sağlayacaktır. Bölgede Paleolitik dönemlere ait kazılmış en yakın buluntu yeri İstanbul’da yer alan ve uzun yıllar önce kazılmış olan Yarımburgaz mağarasıdır. Halihazırda ülkemiz sınırları içerisinde ise devam eden sadece 3 Paleolitik Dönem mağara kazısı bulunmaktadır; Karain, Üçağızlı ve Direkli mağaraları. Bu nedenle İnkaya mağarası, Anadolu’nun kuzeyinde yer alan Yarımburgaz ile Anadolu’nun güneyinde yer alan Karain, Üçağızlı ve Direkli mağaralarının arasındaki konumuyla tüm Batı Anadolu açısından büyük bir boşluğu doldurma potansiyeline sahiptir. İnkaya’nın Anadolu ve Balkanlar arasındaki konumu da bu mağaranın her iki bölgenin antropoloji ve arkeolojisine katkı yapma potansiyelinin olduğunu, sadece Türkiye için değil, bütün Doğu Avrupa için de önemli bir buluntu yeri olduğunu göstermektedir. TEŞEKKÜR 2012-2016 yılları arasında Muğla ve Çanakkale’de gerçekleştirdiğimiz yüzey araştırmalarına izin veren Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne, ilgi ve destekleri nedeniyle Muğla Müzesi ve Çanakkale Müzesi Müdürlüklerine, araştırmalarda özveriyle görev alan Bakanlık Temsilcilerine ve araştırmayı 2016 yılında maddi olarak destekleyen Türk Tarih Kurumu Başkanlığı’na teşekkür ederiz. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 23 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler KAYNAKLAR Alçiçek, H., (2010). Stratigraphic correlation of the Neogene basins in Southwestern Anatolia: Regional, paleogeographical, paleoclimatic and tectonic implications. Palaeogeography, Palaeoclimatology, Palaeoecology, 291, 297-318. Baykara, İ., Dinçer, B., Şahin, S., Koç, E., Silibolatlaz-Baykara, D., Özer, İ. ve Sağır, M. (2016). 2014 yılı Van ili Neojen ve Pleistosen dönemleri yüzey araştırması. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı-II, 539-552. Beyin, A. (2011). Upper Pleistocene human dispersals out of Africa: A review of the current state of the debate. International Journal of Evolutionary Biology. doi: 10.4061/2011/615094. Çilingiroğlu, Ç., Dinçer, B., Uhri, A., Gürbıyık, C., Baykara, İ. ve Çakırlar, C., (2016). New Palaeolithic and Mesolithic sites in the eastern Aegean: the Karaburun Archaeological Survey Project. Antiquity, 90(353) doi: 10.15184/aqy.2016.168. Dinçer, B. (2014). Dağlık Bursa Paleolitiği. Bursa ve İlçeleri Arkeolojik Kültür Envanteri -1: Olympos Araştırmaları. Şahin, M. (Ed.) (s. 159-177). Bursa: Bursa Kültür AŞ. Güleç, E. (2016). İnsanlığın en uzun göçü. Aktüel Arkeoloji, 54 (Kasım-Aralık), 26-45. Kartal, M., Erbil, E. ve Karakoç, M. (2016). Sakarya ili tarih öncesi arkeolojisi yüzey araştırması (II), 2014. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı-II, 387-408. Kaya, T.T., Mayda, S., Kostopoulos, D.S,, Alcicek, M.C., Merceron, G., Tan, A., Karakutuk, S., Giesler, A.K. ve Scott, R.S. (2012). Şerefköy-2, a new Late Miocene mammal locality from the Yatağan Formation, Muğla, SW Turkey. Comptes Rendus Palevol., 11, 5-12. Kostopoulos, D. ve Karakütük, S. (2015). Late Miocene bovids from Şerefköy-2, SW Turkey, and their position within the sub-Paratethyan biogeographic province. Acta Palaeontologica Polonica, 60(1), 49-66. Lebatard, A.E., Alçiçek, M.C., Rochette, P., Khatib, S., Vialet, A., Boulbes, N., Bourles, D.L., Demory, F., Guipert, G., Mayda, S., Titov, V.V., Vidal, L. ve de Lumley, H. (2014). Dating the Homo erectus bearing travertine from Kocabaş (Denizli, Turkey) at least 1.1 Ma. Earth and Planetary Science Letters, 390, 8-18. Özçelik, K., Kartal, G. ve Fındık, B. (2016). Denizli ili prehistorik dönem yüzey araştırması, 2014. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı-I, 377-396. Özdoğan, M. (1990). 1988 yılı Trakya ve Marmara araştırmaları, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, VII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 443-457. Özer, İ., Sağır, M., Şahin, S., Baykara, İ. ve Güleç, E. (2014). 2012 yılı Muğla ve Çanakkale illeri yüzey araştırması. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 31. Araştırma Sonuçları Toplantısı-I, 297-303. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25 24 Batı Anadolu’da Fosil İnsan Araştırmaları: Bulgular, Yayılım Ve Problemler Özer, İ., Sağır, M., Şahin, S., Baykara, İ. ve Güleç, E. (2015). 2013 yılı Muğla ve Çanakkale illeri yüzey araştırması. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 32. Araştırma Sonuçları Toplantısı-II, 279-288. Özer, İ., Baykara, İ., Dinçer, B.,Şahin, S., Sağır, M. ve Güleç, E. (2016). 2014 yılı Muğla ve Çanakkale illeri yüzey araştırması. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı-II, 323-334. Özer, İ., Sağır, M., Dinçer, B., Şahin, S., Baykara, İ. ve Güleç, E. (2017). 2015 yılı Muğla ve Çanakkale illeri yüzey araştırması. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 34. Araştırma Sonuçları Toplantısı (baskıda). Sagona, A. ve Zimansky, P. (2015) Arkeolojik Veriler Işığında Türkiye’nin En Eski Kültürleri M.Ö. 1.000.000-550, (N. Başgelen, S.İ. Belik, M. Payne ve H. Taşkıran, çev.). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Sağır, M. (2016). Kırıkkale ve Çorum illerinde tarih öncesi insan izleri. The Journal of Academic Social Science, 4(36): 68-79. 25 The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 47, Haziran 2017, s. 1-25