EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Psikoloji ve Eğitim Psikoloji •Psikoloji doğa ve insanı anlamaya çalışan bilimin birey olarak insanı anlamaya çalışan kısmıdır. •İnsan birey olarak ele alındığında psikolojinin, toplum olarak ele alındığında sosyolojinin konusunu oluşturmaktadır. •Psikoloji çalışmaları 1876’da Almanya’da Wundt tarafından başlatıldı •Psikolojinin tıp, biyoloji, felsefe gibi diğer bilim alanlarına göre yeni bir bilim dalıdır. •Önceleri felsefenin bir alt dalı olan psikoloji, yöntem olarak “içebakış” yöntemini kullanmıştır. Bu yöntem, psikolojinin insan davranışına bilişsel yaklaşımının öncüsü olmuştur •Psikolojinin insan davranışına bilimsel anlamda yaklaşımı 20. yüzyılın başlarında hız kazanmıştır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Psikoloji bir bilim olarak ortaya çıktığı tarihten günümüze kadar insan davranışını anlama ve açıklamada birçok yaklaşım ortaya çıkmıştır. a. Yapısalcı yaklaşım b. İşlevselci yaklaşım (Fonksiyonelcilik) c. Psikoanalitik yaklaşım d. Davranışçı Yaklaşım: e. İnsancıl (Hümanist) Yaklaşım f. Bilişsel Yaklaşım g. Nörobiyolojik Yaklaşım EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI Psikoloji diğer bazı bilim dallarına göre daha yeni bir bilim dalı olmasına rağmen daha hızlı gelişmektedir. Günümüzde, Amerikan Psikoloji birliği (APA) tarafından onaylı 30’dan fazla psikolojinin alt dalı vardır.: 1. 2. 3. 4. 5. 6. Deneysel psikoloji; Fizyolojik psikoloji; Endüstri psikolojisi: Klinik Psikoloji: Sosyal psikoloji, Eğitim Psikolojisi EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Eğitim Psikolojisi Psikoloji sayesinde, eğitme , yetiştirme ve hayata hazırlama durumunda olduğumuz, kişileri bütün yönleriyle tanımış oluruz. Eğitim işinde başarılı olmak için psikolojiyi iyi bilmek gerekmektedir. Bir çiftçi ………. verimli ürün elde etmek için ekeceği tarla ve mahsul hakkında gerekli bilgiye sahip olmak, ziraat ile ilgili tabiat kanunlarını bilmek ve onlara uymak zorundaysa eğitimcide kişinin gelişim özelliklerini ve davranış değiştirme işinin kanunlarını bilmek ve onlara uygun davranmak durumundadır EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Eğitim Psikolojisi; Bilim olarak psikoloji ile eğitim biliminin ortak uygulama alanıdır. Eğitim psikolojisi, bireyin davranışlarını değiştirme sürecinde eğitimcilere rehberlik eder. Eğitim ortamlarının düzenlenmesi, öğrenme-gelişim ilişkisi, öğretim ve öğretimi etkileyen faktörler eğitim psikolojinin temel konularıdır. Dolayısıyla eğitim psikolojisinin konuları, gelişimin temel prensipleri ve gelişim alanları, gelişim teorileri, öğrenme ve öğretim kuramları, öğrenciler arasındaki bireysel farklar, öğretim ve etkili öğretim, motivasyon, sınıf yönetimi, öğrenmenin ölçülmesi ve değerlendirilmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Eğitim Psikolojisi Eğitimci, kişiyi tanımak bakımından psikolojiyi, toplumu tanımak bakımından da sosyolojiyi bilmek durumundadır. Eğitim psikolojisinin konuları içinde bulunan ruh sağlığı psikolojik danışma ve rehberlik, ölçme ve değerlendirme gibi konular , günümüzde ayrı birer disiplin haline geldikleri için eğitim psikolojisinin konuları sadece gelişim psikolojisi ve öğrenme psikolojisi olarak kalmıştır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Gelişim Psikolojisi Öğretmene veya öğretmen adayına, çocukluktan itibaren kişinin gelişim çağları boyunca geçirmiş olduğu biyolojik ve bilhassa psikolojik değişiklikler hakkında bilgi verir. Yani eğitimciye eğiteceği kişilerin gelişim çağlarına göre sahip oldukları psikolojik özelliklerini belirtir. Öğrenme Psikolojisi Öğrenme psikolojisi ise psikolojik bir olay olarak öğrenmeyi inceler. “Nasıl öğreniyoruz nasıl unutuyoruz?” gibi sorulara cevap verir. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Gelişim Psikolojisi Öğretmenlerin etkili öğrenmeyi sağlaya bilmeleri için, değişik yaş ve öğrenim dönemlerindeki öğrencilerin özelliklerini iyi bilmeleri gerekmektedir. Bu bilgiler dahilinde de öğrenme ve öğretme ortamlarını düzenlemek zorundadırlar. Okul öncesi, ilköğretim, lise, üniversite gibi eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin her yönden (Konuşma, düşünme, sosyal, duygusal, psiko-motor vb. ) gelişim özellikleri farklıdır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar BÜYÜME: Vücudun sadece boy, kilo ve hacim olarak artmasıdır. Değişik organlarda değişik hızlarda gerçekleşir. GELİŞİM: Organizmanın, döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal, sosyal yönden belli koşulları olan en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydetmesidir. Olgunlaşma Bireyin organlarının öğrenmenin etkisi olmaksızın tamamen biyolojik ve kalıtımsal olarak kendilerinden beklenen fonksiyonları yapabilecek düzeye ulaşmasıdır. Yani yaşa bağlı olarak organizmanın kendisinden beklenen davranışı yerine getirebilecek duruma gelmesidir. Örneğin: Ana okuluna giden bir çocuğun parmaklarıyla makas tutabilecek düzeye gelmesi bir olgunlaşmadır. Hazır Bulunuşluluk Hazır bulunuşluluk; bireyin zihinsel,sosyal ve bedenen öğrenmeye hazır dönemde olması demektir. Hazır bulunuşluluk olgunlaşmayı, duyuşsal özellikleri (ilgi,tutum), bireyin konuyla ilgili ön öğrenmelerini ve bireyin genel sağlık durumunu kapsar. Örneğin: Bir çocuğun bisiklet kullanmaya hazır olması için yani hazır bulunuşluluğu için; Büyük kasların bisiklete binmek için gerekli olgunluğa ulaşması (olgunlaşma) Birisinin bisiklet binmeyi göstermesi veya öğretmesi (ön öğrenmeler) Bisiklete binmeyi istemesi (duyuşsal özellikleri) Bisiklete binmek için genel sağlık durumunun elverişli olması gerekmektedir (sağlık) EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar ÖĞRENME: Bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli davranış değişikliğidir. Kritik Dönem İnsanlar, bazı gelişim dönemlerinde ve yaşlarda, belirli kazanımlar için yüksek duyarlığa sahiptir. Bu dönemlerde uygun çevre koşullarının sağlanması halinde kazanım çok daha çabuk ve etkili olmaktadır. Eğer bu yaş aralıklarında uygun çevre koşulları sağlanamazsa, ilerleyen süreçte kazanım gerçekleşse bile çok fazla zaman almakta ve istenen kadar etkili olmamaktadır. İşte bu zaman aralıklarına kritik dönem adı verilmektedir. Genie isimli kız çocuğu, psikolojik olarak rahatsız olan babası tarafından 1-2 yaşlarından itibaren küçük bir odaya kilitlenmiştir. Genie konuşma dilini hiç duymamıştır. 13 yaşında bulunduktan sonra, Genie dilin bazı boyutlarını öğrenebilmiştir. Bununla birlikte, gramer kurallarını kullanması hiçbir zaman normal düzeye ulaşmamıştır ve sosyal becerileri de fazla bir ilerleme göstermemişti r. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Gelişim ile ilgili Temel İlkeler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür. Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir. Gelişim nöbetleşe devam eder. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur. Gelişim genelden özele doğrudur. Gelişimde kritik dönemler vardır. Gelişim bir bütündür. Gelişimde bireysel farklar vardır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 1. Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür. Kalıtım yolu ile getirilen zeka kapasitesinin tam olarak kullanılabilmesi için, bireyin bilişsel gelişimini bir çevre içinde etkileşimde bulunması, zengin yaşantılar kazanması gerekmektedir. 2. Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir. Gelişim ileriye doğrudur ve birikimli bir süreçtir. Her aşama kendinden öncekine dayanır ve kendinden sonraki aşamaya hazırlayıcıdır. Ancak bu gelişim aşamaları bir birinden keskin çizgilerle ayrılmaz. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 3. Gelişim nöbetleşe devam eder. Çeşitli dönemlerde gelişim alanları nöbetleşerek ön plana çıkar. Örn: yürümenin ön plana çıktığı bir durumda, konuşma duraklayabilir. 4. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur. Önce başın, sonra göğüs ve karın, en sonunda da bacakların ve ayağın kontrolü sağlanır. Önce iç organlar sonra kolların gelişimi gerçekleşir. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 5. Gelişim genelden özele doğrudur. Çocuklar önce tüm vücutlarıyla hareket ederler. Daha sonra belli etkinliklerde organlarını kullanırlar. Bir topu bütün vücudu ile tutmaya çalışırlar, sonra sadece elleri ile tutarlar. 6. Gelişimde kritik dönemler vardır. 0-1 yaş arası, Okul öncesi, Ergenlik dönemi….. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 7. Gelişim bir bütündür. Gelişim alanları bir biri ile etkileşim içindedir. Örn: Fiziksel gelişim yönünden güzel bir çoçuk başkaları tarafından sevilir. Sevgi de duygusal yönden gelişime büyük bir katkı sağlar. 8. Gelişimde bireysel farklar vardır. Bireysel farklılıklar olması, gelişmenin bireysel farklılıklara göre gerçekleşmesine neden olur. Bu bireysel farklılıklar KALITIM ile gelen farklılıklardır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Kalıtım Çevre • • • Anne Babaların Çocuk Yetiştirme Tarzları Ailenin Parçalanması Çocukların Doğuş Sırası Hormanlar GELİŞİM GÖREVLERİ-ÖDEVLERİ Robert J. Havighurst 1900-1991 Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş) İlk Çocukluk Dönemi (3-6 Yaş) Son Çocukluk Dönemi (7-11 Yaş) Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş) Genç Yetişkinlik Görevleri (19-29 Yaş) Orta Yetişkinlik Dönemi (30-59 Yaş) İleri Yetişkinlik Dönemi (60 Yaş ve üstü) Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş) Gelişim Görevleri • Doğumla birlikte çevre koşullarına uyum sağlar. Fiziki çevredeki değişime göre vücut ısısını korur. • Solunum sistemi ve nabzı düzene girer. • Katı yiyecekleri çiğnemeyi ve yutmayı gerçekleştirir. • Uyku saati, gece gündüz uykuları düzene girer. • Dönemin sonlarına doğru dışkı kontrolü, tuvalet eğitimi gerçekleşir. • Dönemin sonuna doğru yürümeyi öğrenir. • Konuşmanın öğrenilmesi • El / göz koordinasyonunun başlaması İlk Çocukluk Dönemi (3-6 Yaş) Gelişim Görevleri • Öz-bakım becerilerinin (kendi kendine yemek yiyebilme, üstünü giyinebilme gibi) kazanılması • Cinsiyet farklılıklarının öğrenilmesi • Cinsel gösterişsizliğin (cinsiyetini teşhir etmemenin) öğrenilmesi • Okumaya hazır hale gelme • Doğru / yanlışın ayırt edilmeye başlanması • Vicdan gelişiminin başlaması • Çevreyle yakın ilişkilerin kurulmaya başlanması • Konuşması rahat anlaşılır hale gelir. • Aile bireyleri ve akranlarıyla yakın ilişki kurar. • Toplumsal kurallara dair yanlış ve doğru davranışı ayırt etmeye başlar Son Çocukluk Dönemi (7-11 Yaş) Gelişim Görevleri • Akranları ile birlikte olumlu ilişkiler geliştirip, onlarla müşterek çeşitli etkinliklerde bulunabilir. • Cinsiyet rollerini kazanır. Cinsiyetine uygun davranışları kazanır. • Okuma yazma ve hesap yapma gibi temel okul becerilerini geliştirir. • Değerleri ve vicdan anlayışı gelişir. • Kişisel bağımsızlığı oluşmuştur. Bu dönemde kendi iradesiyle bir işe girişmek, işi yönlendirmek ve sonlandırmak anlamında bağımsızdır. • Cinsiyete uygun davranışları (cinsiyet rollerini-uygun erkeksi veya kadınsı sosyal rolü) öğrenme • Sosyal grup ve kurumlara karşı tutum geliştirme Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş) Gelişim Görevleri • Bedensel özelliklerini kabul edip etkili biçimde kullanır. • Aile içinde duygusal bağımsızlığını kazanır. Aileye ayrıntılı bilgi vermek veya önceden izin almak gibi davranışlarda bulunmak istemez. • Mesleğine karar verir ve buna hazırlanır. • Erkek veya kadın cinsel olgunluğuna erişilir. • Evliliğe ve aile yaşamına hazırlanır. • Değerleri oluşur ve ahlâk sistemi gelişir. İdeolojilere duyarlıdır. Kendi değer sistemine uygun yönelimlerde bulunur. • Toplumsal temelde sorumlu bir davranış kazanmak ister. Yetişkinlerin dünyası içinde bulunmak ve sorumluluk almak Ergenlik Döneminde Gerçekleşen Bazı Davranış ve Tutumlar • Akranlarla arkadaşlık, bağlılık ve gruplaşma. • Yalnız kalma isteği ve bağımsızlaşma çabaları. • Sinirlilik, huzursuzluk, mutluluk, çabuk küsme, hırçınlaşma gibi sık görülen ve sürekli değişen duygular. • Başlangıçta ilgisiz kalsa da sonradan oluşan cinsel merak ve fonksiyon. • Benmerkezci düşünme. • Göreceli düşünme (Ergen kendi deneyimleri ve değerlerine göre düşünür). • Fiziksel biçimiyle sürekli ilgilenme, aynada kendini inceleme. • Soyut düşünme, eleştirme, kendine ait kavram oluşturma. • Dinsel ve mistik konularla ilgilenme. Ergenlik Döneminde Gerçekleşen Bazı Davranış ve Tutumlar • Meslek ve yüksek öğretim program seçimi ile ilgili endişeler yaşanır. • Ekonomik gelir elde etme çabaları. • Sanat, spor, kültür etkinliklerine yönelme. • Giysi ve eşyaların seçiminde titizlik. • Olumlu kimlik kazanma (benlik kavramı) sürecini yaşarlar. • Hızlı bedensel büyümeden dolayı sakarlık ve dikkatsizlik artar. • İdeal ve değer oluşturma. • Ahlak gelişiminde ve sosyal kuralları öğrenmede bağımsızlık isterler. Genç Yetişkinlik Görevleri (19-29 Yaş) Gelişim Görevleri • Hayatını kiminle paylaşacağına karar verir (eşini seçme). • Aile kurma sorumluluğunu üstlenir. • Bir işe girip meslek kariyerini geliştirir. • Vatandaş olarak sorumluluklar alır. (vergi, askerlik, oy verme vb.) • Toplum içinde uyumlu bir toplumsal gruba katılır. • Eş seçimi yapma ve evli şekilde yaşamayı öğrenme Orta Yetişkinlik Dönemi (30-59 Yaş) Gelişim Görevleri • Yetişkinlere özgü toplumsal sorumlulukları üstlenir. • Ekonomik açıdan düzenini kurup hayat standarda geliştirir. • Yeni kuşaklara rehberlik eder. • Serbest zamanlarında işleri dışında hoşlandığı uğraşlar edinir. • Eşiyle bütünleşmiş bir kişi olarak hayatını sürdürür. • Orta yaşın özelliklerinden olan fizyolojik değişiklikler kabul eder. • Kendi ana-babasına karşı ebeveyn rolü üstlenir. İleri Yetişkinlik Dönemi (60 Yaş ve üstü) Gelişim Görevleri • Azalmış olan bilişsel güç ve sağlık sorunlarına uyum sağlar ve sahip olduğu gücü ölçüsünde faaliyette bulunur. • Gelir düzeyi daha sınırlı olduğu için bu duruma ve emekliliğe uyum sağlar. • En önemli streslerden biri olan eşin ölümüne uyum sağlar. • Akranlarıyla ilişkilerini canlı tutar ve iletişim içinde olur. • Kendine göre ortam düzenleyerek döneme özgü daha doyurucu yaşam koşulları oluşturur. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ FİZİKSEL GELİŞİM Fiziksel gelişim bedensel ve psiko-motor (devimsel) gelişim olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Bedensel gelişim, vücudun ağırlıkça, hacimce artması, boy olarak uzamasının yanı sıra bedeni oluşturan tüm alt sistemlerin kendinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilecek duruma gelmesidir. Devimsel gelişim ise zihin-kas koordinasyonuna dayanan gelişimdir. Bireyin vücudunu kontrol altına almada gösterdiği becerinin atmasıdır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ BİLİŞSEL GELİŞİM Bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin, çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha kompleks ve etkili hale gelmesi sürecidir. Başka bir ifade ile; Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan, aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişmeye bilişsel gelişim denir. Piaget, Bruner ve Vygotsky , çocuğun çevresindeki dünyayı, değişik yaşlarda nasıl ve niçin böyle gördüğünü ve algıladığını belirlemeye çalışmışlardır. Bilişsel Gelişim Dönemleri (Piaget) 1. Duyusal – motor dönem (0-2 yaş) a. Birinci döngüsel tepkiler (0-4 ay) b. İkinci döngüsel tepkiler (5-11 ay) c. Üçüncü döngüsel tepkiler (12-24 ay) 2. İşlem öncesi dönem (3-6 yaş) a. Sembolik (kavram öncesi) dönem (3-4 yaş) b. Sezgisel dönem(5-6 yaş) 3. Somut işlemler dönemi (7-11 yaş) 4. Soyut işlemler dönemi (12-18yaş) AHLAK (MORAL - TÖREL) GELİŞİMİ Ahlak gelişimi hem bilişsel gelişimle hem de kişilik gelişimiyle bağlantılıdır. Ahlak gelişimi, bireyin içinde yaşadığı toplumun kurallarını içselleştirmesi olarak değerlendirilebilir. AHLAK NEDİR? Güngör'e göre (2003) ahlak nedir sorusuna üç biçimde yanıt aranabilir: • Doğruyu yanlıştan ayırt etmek, • Bu ayrıma göre davranmak, • Erdemli davranışlarla onur duygusunu yaşamak ve insanın, ölçütleri çiğneyen eylemleri için suçluluk ve utanma duyma yeteneği. KOHLBERG'IN AHLAK GELİŞİMİ SÜRECİ Gelenek Öncesi Düzey Ceza ve İtaat Eğilimi Araçsal ilişkiler Eğilimi Geleneksel Düzey Kişilerarası Uyum Eğilimi Kanun ve Düzen Eğilimi Gelenek Sonrası Düzey Sosyal Sözleşme Eğilimi Evrensel Ahlak ilkeleri Eğilimi I. Gelenek Öncesi Düzey Bu düzeyde kişi iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı ceza ödül gibi fiziksel sonuçlarına göre ya da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne göre değerlendirir. Benmerkezcilik ve bencillik gözlenir. 1. Ceza ve İtaat Eğilimi (Cezadan Kaçma - Boyun Eğme) Bu evrede otoriteye kesin surette uyum vardır ve çocuklar cezalandırılmaktan kaçarlar. Bir davranışın sonucu, o davranışın iyi ya da kötü olduğunu belirler. ÖRNEKLER Odasında televizyon izleyen Ahmet, annesinin ayak sesini duyunca hemen çalışma masasının başına oturup ders çalışmaya başlar. Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçen yayaya sorulur: Burada bir trafik polisi olsaydı, yine aynı şeyi yapar mıydınız? "Hayır" cevabı alınır. İzin almadan şekerleri cebine dolduran çocuğa, bu yaptığının ayıp olup olmadığı sorulduğunda "Kimse görmedi ki" cevabını verir. b. Araçsal İlişkiler Eğilimi (Saf Çıkarcılık - Değiş TokuşBireyselcilik) Bireyin kendi istek ve gereksinimleri, başkalarınınkinden daha önceliklidir. Doğru davranış, kişinin gereksinimlerini tatmin eden davranıştır. Sevgi, adalet, bağlılık gibi kavramlar yerine pragmatik alış-veriş söz konusudur. Örnekler Düğünde onlar bizim oğlana altın takmıştı, bizim de onlara altın takmamız lazım. Kan verin, bir gün sizin de ihtiyacınız olabilir. Burhan Altıntop tiplemesi. Pastayı keserken daima en büyük dilimi kendisine ayıran bir çocuğun hangi dilimin kendisine geleceğini bilemediği zamanlarda, pastayı mümkün olduğunca eşit kesmeye çalışması. 2. Geleneksel Düzey Bu dönemle birlikte birey ailesi, arkadaşları, içinde yaşadığı ulus için ilk kez kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar. Yavaş yavaş özgeciliğin ortaya çıktığı görülür. "Empati" yeteneğinin kazanılmasıyla birlikte birey kendisini başkalarının yerine koyabilmektedir. Kohlberg'e göre rol alma ya da empati kurma becerisi gelenek öncesi düzeyden geleneksel düzeye geçişte en önemli bilişsel ayırt edicidir. c. Kişilerarası Uyum Eğilimi (İyi Çocuk Eğilimi) Bireyin kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atabildiği ilk evredir. Süreç dahilinde 'iyi davranış' demek 'başkalarını mutlu etmek' demektir. Birey, olayları çevresindeki kişilerin gözleriyle görmeye başlamıştır (Empati). Bireyin davranışlarının temelinde kendisi değil, yakın çevresi yatmaktadır. Birey içinde bulunduğu akran grubunun kuralları geçerlidir. Temel güdü, bu grup tarafından kabul edilebilmektir. ÖRNEKLER Toplumsal bir konuda imza kampanyasına katılan Ayşe'ye neden bu kampanyaya katıldığı sorulduğunda "Öğretmenini çok sevdiğini, o katıldığı için kendisinin de katıldığını" söyler. Semih, derslerine düzenli devam etmekte, okulu hiç aksatmamaktadır. Bir gün arkadaş grubu okulu asmaya karar verir ve Semih'i de çağırır. Semih başta arkadaşlarıyla gelmek istemez, ancak arkadaşlarının "Hiç mi hatırımız yok, bizi de mi kıracaksın?" sözleri üzerine, onları kırmamak adına arkadaşlarıyla birlikte okulu asar. Annesine, arkadaşlarıyla kavga etmeyeceğine dair söz veren Semih, parkta oynarken, bir arkadaşının zorla kendisini salıncaktan indirmeye çalışması üzerine kavgaya tutuşur. Kavgada kaşı ayrılır, çok canı yanar. Buna karşın annesine söz verdiği için durumu anlatmaz, eve gelirken düştüğünü söyler. d. Kanun ve Düzen Eğilimi Bireyin toplumsal görevlerini içinde yaşadığı ulusun kurallarına uygun olarak yerine getirmesi bu dönemin doğru davranışıdır. Artık akran ya da aile kuralları değil, toplumsal kural ve kanunlar geçerlidir. Kanunlar tartışılmadan, sorgulanmadan uygulanır; kurallara ve kanunlara uymayanlar onaylanmaz, uygun şekilde yaptırım uygulanır. Artık önemli olan başkalarını mutlu etmek değil, mevcut kanunlara koşulsuz uyum göstermektir. ÖRNEKLER Komşusunun kaçak elektrik kullandığını öğrenen Ahmet Bey, komşusunu hemen ilgili makamlara şikâyet eder. Ahmet, elinde fırsat olduğu halde, kopya çekmek yasak olduğu için kopya çekmemektedir. Mehmet Bey, etrafta hiç trafik polisi olmadığı halde karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklemektedir. 3. Gelenek Sonrası (Üstü) Düzey (Özerk ya da İlkeli Düzey) Bu düzeye ulaşabilen bireyler, mevcut otoriteden bağımsız olarak, toplumsal düzeni, yasaları sorgulayabilmededirler. Böylece birey ahlak ilkelerini seçebilir, kendisine özgü ahlaki değerler sistemi geliştirir. Gelenek sonrası düzey, kuralları reddetmek anlamına gelmez. e. Sosyal Sözleşme Eğilimi Toplumun kanunlarının demokratik olarak değiştirilebilmesi esasına dayanır. Kanunların var olma nedeni sosyal düzeni koruma ve temel yaşamaözgürlük haklarını güvence altına almaktır. Yasalar, kanunlar, düzen, sistem, olduğu gibi, körü körüne kabul edilmez, sorgulanır. Gerektiğinde değiştirilebilir. ÖRNEKLER Bir avukat, halen yürürlükteki bir yasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştur. Meslek liselerine karşı uygulanan katsayı uygulaması mahkemeye verilmişti. f. Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi Bireyin ahlak ilkelerini kendinin seçip oluşturduğu, ahlak gelişiminin son aşamasıdır. Bu aşamada sözü edilen temel ilkeler; adalet, insan hakları, gibi soyut düşüncelerdir. Evrensel ahlak ilkelerinin özünü 'Her ne koşulda olursa olsun, insan hayatı her şeyden önemlidir.' düşüncesi oluşturmaktadır. ÖRNEKLER Dünya tarihi savaşlarla doludur. Hatta son beş yüz yıllık sürede savaşsız geçmiş bir yıl yok gibidir. Ancak hiçbir şey savaş nedeni olmamalıdır. Çünkü yaşamda hiçbir şey, bir insanın hayatından daha önemli değildir. Mehmet Bey, denizde boğulmak üzere olan ve "imdat" diye bağıran bir kişi görür. Kendisi çok iyi yüzme bilmediği halde, hiç düşünmeden suya atlayıp o kişiyi kurtarmaya çalışır. KİŞİLİK GELİŞİMİ KİŞİLİK GELİŞİMİ KİŞİLİK: Bireyi başkalarından ayıran bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür. İnançlarımız, duygularımız, yeteneklerimiz, güdülerimiz, huyumuz, sosyal-fiziksel-bilişsel özelliklerimiz, karakter ve değerlerimiz, tutumlarımız, görüşlerimiz vb. tüm özelliklerimiz kişiliğimizi oluşturur. Kişilik, insan davranışlarının tüm yönlerini kapsayan bir özelliktir. Kişilik gelişimi, diğer gelişim alanları gibi bireysel bir hızla ilerler ve gelişimin tüm yönleriyle etkileşim içerisindedir. ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ Öğrenme: büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere atfedilemeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranışta ya da potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişimedir. Öğrenmenin Özellikleri: 1. Davranışta gözlenebilir bir değişme olması 2. Bu değişmenin nispeten sürekli olması 3. Davranıştaki değişmenin yaşantı kazanma sonrasında olması 4. Davranıştaki değişmenin yorgunluk, hastalık, ilaç vb. nedenle geçici bir biçimde meydana gelmemesi 5. Davranıştaki değişmenin sadece büyüme sonucunda oluşmaması Yaşantı: bireyin çevresi ile belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda bireyde kalan izdir. Davranış: Organizmanın her türlü etkinliğidir. Organizmanın gözlenebilen ya da gözlenemeyen açık ya da örtük etkinliklerinin tümüdür. Davranışçılar Bilişselciler DAVRANIŞÇI KURAMLAR Davranışçılar, öğrenmeyi uyarıcı ile davranış arasında bağ kurma işi olarak görmektedirler. Bu yüzden davranışçıların genel adlı U-T (uyarantepki) kuramcılarıdır. Davranışçılar, insan zihnini doğuştan boş olarak kabul ederler. Her şey sonradan öğrenilir. Davranışçılar, “öğrenme” teriminden ziyade “koşullanma” terimini kullanırlar. Organizma çevreden gelen uyarıcılara tepki göstererek öğrenir. Öğrenme, anlaşılabilir ve açıklanabilir. O nedenle de organizmanın (kara kutu) içinde olanlarla değil, dışa yansıyan hareketleriyle ilgilenilmelidir. Davranışçılara göre, davranış değişmesine neden olan üç temel öğrenme süreci vardır. Bunlar: klasik koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlem yoluyla öğrenme dir. Bu üç kuram davranış değişmesini farklı yorumlarla açıklamaktadırlar. Davranışlar üç grupta toplanır. DAVRANIŞLAR 1. Doğuştan Gelen Davranışlar İçgüdüsel, refleksif davranışlar 2. Geçici Davranışlar Alkol, ilaç, hastalık vb. etkisi ile oluşanlar 3. Sonradan Kazanılan Davranışlar Öğrenme ürünü davranışlar a. İstendik Davranışlar Planlı eğitim ürünü davranışlar b. İstenmedik davranışlar a) Kötü Kültürel Koşullar altında kazanılan davranışlar b) Eğitimin hatalı yan ürünü olan davranışlar Öğrenme Kuramları Davranışçı Kuramlar Klasik Koşullanma Pavlov Bitişiklik Watson Guthrie Bağlaşımcılık Thorndike Edimsel Koşullanma Skinner Sistematik Davranış Hull Bilişsel Ağırlıklı Davranışçı Kuramlar Bilişsel Kuramlar İşaret/Gestalt Gestalt Tolman Koffka Kohler Sosyal Bilişsel Bandura Wertheimer Bilgiyi İşleme Gagne Hümanist Kuramlar İhtiyaçlar hiyerarşisi Maslow Danışan Odaklı Terapi Rogers Yapılandırmacılık Nörofizyolojik Kuram Bilişsel Yapılandrmacılık Nörofizyolojk Kuram Piaget Hebb Sosyal Yapılandırmacılık Vygotsky TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA Ivan Petrovich Pavlov Rus Fizyolog 1904’te tıp alanında Nobel ödülü aldı. Tepkisel Koşullanma Başlangıçta nötr olan bir uyaranın, geçirilen yaşantılar sonrasında koşullu uyarıcı haline gelmesi durumudur. TEMEL KAVRAMLAR KOŞULLU UYARICI • Organizma üzerinde hiçbir etkisi olmayan uyarıcı NÖTR UYARICI KOŞULSUZ UYARICI • Hiçbir etmene bağlı olmadan var olan doğal ve otomatik tepkiyi ortaya çıkaran uyarıcıdır •Koşulsuz uyarıcının organizmad a ortaya çıkardığı doğal ve otomatik tepki KOŞULSUZ TEPKİ •Başlangıçta nötr bir uyarıcı iken koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilerek koşulsuz uyarıcının ortaya çıkardığı etkiyi paylaşması sağlandıktan sonra tek başına verildiğinde de aynı doğal ve otomatik tepkiyi ortaya çıkaran uyarıcı •Koşullu uyarıcıya verilen doğal ve otomatik tepki •Koşulsuz tepki ile koşullu tepki her zaman aynıdır KOŞULLU TEPKİ TEPKİSEL KOŞULLANMA ÖRNEKLERİ KOŞULLU UYARICI KOŞULLU TEPKİ Otobüs görünce Mide Bulantısı Limon görünce Ağzın sulanması Kan görünce Bayılma Üniformalı birini görünce Paniğe kapılma Diş Hekimi gördüğünde Kalp çarpıntısı Karşı cinsi gördüğünde Heyecanlanma Para görünce Sevinme Fare görünce Sıçrama ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK Bu tür koşullanmada organizma bir ödül alma ya da cezadan kaçma amaçlı davranışlar gösterir. Bu denemeleri başarısızlıkla sonuçlanır. Durumu değiştiremeyeceğini anlayan organizma pasif kalır ve bu pasifliği geneller. Öğrenilmiş çaresizlikte sonuç ne olursa olsun kabullenilir. Kızların kendisini beğenmediğini düşünen bir erkek buna inanır ve karşı cinsten uzak durur. Kendini Gerçekleştiren Kehanet (Pygmalion Etkisi) Pygmailon etkisi, "bir kişi neyi beklerse, onun gerçekleşme ihtimali daha yüksektir" şeklinde açıklanır. Yani gündelik yaşamda düşüncelerimiz davranışlarımıza yön vermekte, bunun sonucunda da olmasını beklediğimiz şeyler başımıza gelmektedir. Örnek: Çalışmayan dondurucuda ölen adam. “Okul korkusu” veya “sınav korkusu” ve hatta “Matematik korkusu” denen duygular, klasik koşullanma programları ile azaltılabilir veya giderilebilir. Klasik koşullanma, insanların karmaşık bilgileri öğrenmesini açıklayamamaktadır. Ancak insanların, belli bir nesneye ya da olaya karşı gösterdiği bazı duyuşsal tepkilerin klasik koşullanma ile öğrenildiği sanılmaktadır. ********Bilgiler için değil ama, tutumlar, ilgiler ve duygularla ilgili öğrenmelerde klasik koşullanma kullanılabilir. *******..Klasik koşullanma ile açıklanan diğer bir öğrenme de fobik tepkilerdir. OLUMLU, OLUMSUZ PEKİŞTİRME VE CEZA KAVRAMLARI Süreç Davranıştan sonra Olumlu Olumlu uyarıcı ortama eklenir pekiştirme Davranışın durumu Davranışın yapılma sıklığı artar Olumsuz Olumsuz uyarıcı ortamdan çıkarılır Davranışın yapılma sıklığı artar pekiştirme Ceza 1 Olumsuz uyarıcı ortama eklenir Davranışın yapılma sıklığı azalır Ceza 2 Olumlu uyarıcı ortamdan çıkarılır Davranışın yapılma sıklığı azalır Cezanın Olumsuzluğu Ceza, organizmaya istemediği bir şeyin verilmesi (I. Tür Ceza) ya da istediği bir şeyin verilmemesidir (II. Tür Ceza). Bir başka deyişle organizmaya olumsuz pekiştireçlerin verilmesi ya da olumlu pekiştireçlerin verilmemesidir. Evde yaramazlık yapan çocuğun dışarı çıkmasına izin verilmemesi II. tür cezadır. Ödevini yapmayan bir öğrenciye bağırılması I. tür cezadır. Ceza uygulandığı sürece yapılmaması istenen davranış baskı altına alınmakta fakat alışkanlıkları yok etmemektedir. Ceza çoğu zaman, bir davranışı yapmamayı değil, yaptığı zaman yakalanmamayı öğretir, çünkü cezalandıran sürekli olarak öğrencinin yanında olmamaktadır. Ceza bir davranışı yapmamayı öğretebilir, ama ne yapılacağını söylemez. Ceza cezalandırılan ile cezalandıranın arasında soğuk rüzgarlar esmesine neden olur. Cezalandırılan davranış başka kaynaklar tarafından ödüllendiriliyorsa, bir işe yaramaz. Örneğin, öğrenci sigara içtiği için arkadaşları tarafından onaylanıyorsa, öğretmenin onu cezalandırması etkili olmayacaktır. Ceza bazı durumlarda davranış üzerinde genellenmiş bir ketleyici etki yapabilir. CEZA KULLANILDIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Ceza geciktirilmemelidir. Cezada öğrencinin tüm kişiliği değil ceza konusu olan davranış odak noktası yapılmalıdır. Ceza vermeye karar verilince ceza konusu tartışılmamalıdır. Gülerek ceza verilmemelidir. Kötü sözlerden kesinlikle kaçınarak, özel konuşma veya olumlu pekiştireçlerden mahrumiyet gibi teknikler kullanılmalıdır. BİLGİYİ İŞLEME KURAMI 1. Bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde öğrenme sürecini bilgisayara benzetmektedir. 2. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir, depolar, gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir. 3. Tüm süreç bilgisayarda “program” bireylerde ise “yürütücü kontrol” tarafından denetlenmektedir. Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde durmaktadır. 1. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt , kısa süreli bellek / çalışan bellek ve uzun süreli bellektir. 2. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir yapıdan diğerine geçişini sağlarlar. 3. Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır. ÖRNEK: Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek , öğretmenin sesi , tepegöz saydamından tahtaya yansıyan yazılar , kitaptaki şema ve yazılar, diğer öğrencilerin fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı onu bombardımana tutar . Başka bir söylemle , dünya bilgi doludur . Sesler , kokular, tatlar, şekiller,sözcükler ve müzikle. Tüm bu uyarıcılar bilgiyi işleme sürecini başlatır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile çevreden gelen uyarıcıları alması ile başlar. 1. Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe geçirilir. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda çalışan bellektir. 2. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli belleğe geçer. 3. Bilgi, gereksinim olduğunda uzun süreli bellekten araştırılır ve geri getirilir. Bu işlem bazen bilinçli olarak yapılır, bazen de otomatik olarak. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 4. Uzun süreli bellekteki bilgi, kısa süreli bellekten gelen bilgi ile birleşir. 5. Sistemin son elemanı yürütücü kontroldür. Yürütücü kontrol tüm sisteme rehberlik ve yönetim görevini yüklenmiştir. 1-4 sn 20 sn-7 birim EĞİTİM PSİKOLOJİSİ BELLEK TÜRLERİ 1. Duyusal Kayıt: Çevreden gelen uyarıcılar duyu organları yolu ile duyusal kayda gelirler. Duyusal kaydın kapasitesi çok geniş olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır. Ancak dikkat ve algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe gönderilir. 2. Gözlerimizin önünde bir kalemi ya da parmağımızı sallarsak objeden geriye kalan gölgeyi fark ederiz . Elimizle diğer kolumuza hafifçe vurursak, vurmayı hemen duyumsarız. Başka bir söylemle biz vurma ve kalem izini gerçek kalktıktan sonra duyumsarız. Bu durumlar, duyu girdisinin duyusal kayıtta çok kısa kaldığını göstermektedir. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 3. Duyusal kaydın içerdiği bilgi özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır. 4. Duyusal kaydın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir. 5. Duyusal kaydın kapasitesinin sınırsız olmasına karşın gerekli bilgiler işlenmezse kaybolur ya da var olan bilgi yeni bilgi tarafından itilir. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 1. Kısa Süreli Bellek:Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri sonunda ayrılan bilgi , sistemin ikinci öğesi olan kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli belleğin hem bilgi tutma süresi, hem de kapasitesi sınırlıdır. 2. Kısa süreli bellekte bilginin kalma süresi yaklaşık 20-30 saniyedir. 3. Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması , bilgi üzerinde düşünmek ve onu yinelemekle sağlanır. 4. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ ÖRNEK : Birey bir kuş ile karşılaştığında, kuşun imgesi kısa süreli belleğe geçer, aynı anda uzun süreli bellekten kuşlara ilişkin bilgi araştırılır ve kuşun hangi tür olduğu belirlenir. Kısaca,tanımlama aynı anda gelir, çünkü, kuşa ilişkin tüm bilgiler uzun süreli bellekte depolanmıştır. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 1. Uzun Süreli Bellek: Bilgiyi işleme modelinde bilgiyi, özellikle iyi öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan kısmına uzun süreli bellek adı verilmektedir. 2. Uzun süreli bellek, bilgiyi her istendiğinde kullanılmaya izin veren bir ağa sahiptir. Kapasitesi sınırsızdır,bazı kestirimlere göre, sınır bir milyondan fazladır ve bazı olaylar sonsuza dek kalmaktadır . 3. Uzun süreli bellekte birçok farklı bilgi bulunur : Görsel imgeler, duygular, tatlar, sesler, kokular, problem çözmek için stratejiler, dili anlamaya yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen deneyimler vb. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 1. Uzun süreli bellek anısal bellek (episodic memory) ve anlamsal bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden oluşur. 2. Anısal bellek, kişisel yaşantılarla ilgili bölümdür. Belirli bir zaman, yer ve olaylarla ilgilidir. Örneğin; yemekte yediklerimiz, özel bir günde giydiğimiz giysi, yaptığımız gezi anısal bellektedir. 3. Yaşamımızda başımızdan geçen tüm olaylar, şakalar, dedikodular anısal bellekte tutulur. 4. Anılar güç sarf edilmeden öğrenilir. EĞİTİM PSİKOLOJİSİ 5. Anlamsal bellek, uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler, kavramlar, problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı bölümdür. 6. Anlamsal bellekte bilgi önerme ağları (propositional networks) ve şemalar biçiminde depolanır. 7. İşlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl yapıldığına ilişkin bilgilerin saklandığı bellek bölümüdür. 8. İşlemsel bellekte işlemlerin basamaklarının oluşması uzun zaman alır, ancak oluştuktan sonra anımsanması çok kolaydır. 9. ÖRNEK : Yüzmenin öğrenilmesi zaman alır ancak unutulmaz.