Üçüncü Yuvarlak Masa Avrupa standartlarına göre çevrenin korunması AB Üye Ülkelerinin ulusal anayasalarında çevre koruma. Avrupa çevre politikasının ilkeleri ve Avrupa çevre hukukunun uygulanması Ankara, 9-11 Haziran 2010 Prof. Dr. Lorenzo CUOCOLO Bocconi Üniversitesi, Milano, İtalya 1 Ulusal anayasalara göre çevre koruma 1978 İspanya Anayasası (madde 45) Bir dizi AB ülkesinde, çevre koruma bir anayasa normuna oturtulmuştur “yeşil anayasalar” “Herkes, kişinin gelişimi için uygun bir çevrede yaşama hakkına sahip olup aynı zamanda bunu koruma görevine de sahiptir. Devlet kurumları tüm doğal kaynakların rasyonel bir biçimde kullanımını takip edecek ve yaşam kalitesini koruma ve iyileştirme ve çevreyi koruma ve geri kazanma amacı güdecektir” 1958 Fransa Anayasası (madde 34) “Çevre koruma hakkındaki temel ilkeleri yasalar belirler” 1999 Finlandiya Anayasası (madde 20) “Doğa ve biyolojik çeşitliliği, çevre ve ulusal miras herkesin sorumluluğudur. Kamu kurumları, herkesin sağlıklı bir çevre hakkını garantilemek ve kendi yaşadıkları çevreyi ilgilendiren kararları etkileme imkanını herkese sağlamak için çaba gösterecektir.” 2 (devamı) 1949 Almanya Anayasası, 1994 yılında değişiklik yapılmış haliyle (madde 20a) Almanya Açıkça ifade edilmiş, sağlıklı bir çevreye yönelik bir temel hakkın benimsenmesine ilişkin, vatandaşların Devleti sorumlu tutmasını sağlayan bir teklif reddedilmiştir. “Gelecek nesillere karşı sorumluluğunun da bilincinde olarak, devlet, doğal yaşamın ve hayvanların temellerini mevzuat yoluyla ve hukuka ve adalete uygun olarak, icra ve adli eylemlerle, her biri anayasal düzen çerçevesinde olacak şekilde koruyacaktır”. Yine de bir dizi temel hak geçerlidir, mesela yaşama hakkı ve fiziksel dokunulmazlık gibi “Koruma görevi”: Devlet, vatandaşlarının yasalara göre koruma altındaki mallarını azalma veya ihlale karşı korumakla yükümlüdür 3 (devamı) 1982 Türkiye Anayasası (madde 56) “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Çevre koruma, AB dışındaki bir dizi ülkenin anayasasında da yer almaktadır. 1988 Brezilya Anayasası (madde 225) “Herkesin ekolojik dengeye sahip bir çevrede yaşamaya hakkı vardır; bu, ortak kullanımın temelidir ve sağlıklı bir yaşam kalitesi için esastır ve hem Hükümet, hem de toplum bunu şimdiki ve gelecek nesiller için savunma ve koruma görevine sahiptir… Çevreye zararlı olarak kabul edilen prosedürler ve faaliyetler onları gerçekleştirenleri yaptırıma tabi tutacaktır.” 1976 Küba Anayasası (madde 27) “Devlet çevreyi ve doğal kaynakları korur. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve sosyal gelişimle olan bağını tanır ve bu bağ, insan hayatını daha rasyonel bir hale getirmek ve mevcut ve gelecek nesillerin yaşamını sürdürmesi, refahı ve güvenliğinin sağlanması içindir … Suyun, atmosferin, toprağın korunmasının, floranın, faunanın ve doğanın zengin potansiyelinin korunmasına katkıda bulunmak da vatandaşların görevidir.” 4 (devamı) Çevre meselelerinin anayasada yer bulamadığı Ülkeler de vardır Çevre koruma yine de diğer normlardan türetilebilir. Madde 9 Peyzajın korunması İtalya Madde 32 Sağlığın korunması Madde 117 Devlet ve Bölgeler arasındaki paylaşılmış yetkiler 5 Çevre korumayla ilgili AB hukukunun genel prensipleri Sürdürülebilir kalkınma ilkesi Uluslar arası düzeyde: Brundtland Komisyonu (1987) ve Rio de Janeiro Konferansından sonrası Avrupa düzeyinde: Giriş, madde 2 TEU (madde 3 kısım 3 TFEU) ve madde 6 ECT (madde 11 TFEU) Yenilenebilir kaynaklar yenilenme kapasitesini aşan bir oranda kullanılmayacaktır Prensibin esasları Yenilenemeyen kaynaklar, yerlerine konabilecek kaynak kapasitesini aşan bir oranda kullanılmayacaktır Kirletici madde emisyonları ekosistemin soğurma kapasitesini aşmayacaktır 6 (devamı) Tamamlama ilkesi Paylaşılmış yetki durumunda, AB kuruluşları şunlar olduğu sürece eyleme geçme konusunda yasal yetkiye sahiptir Avrupa’daki eylemler meşrulaşmak için her iki kriteri de karşılamalıdır Madde 5 ECT (madde 3ter LT ve madde 5 TEU) Önerilen eylemin amacı üye Ülkeler düzeyinde yeterli bir biçimde başarılamaz Bu amaç, ölçek nedeniyle Avrupa düzeyinde daha iyi başarılabilir ECJ, Komisyon - Belçika , C-247/85 “Direktif [karşı çıkılmakla birlikte] kuşların etkin bir biçimde korunmasının, genel anlamda bir sınır ötesi bir çevre problemi olduğuna ve üye Ülkeler için ortak sorumluluklar arz ettiğine yönelik kabule dayanmaktadır.” 7 (devamı) Düz oranlılık ilkesi AB kuruluşları tarafından ne türden bir eylemin üstlenileceğini etkiler Madde 5 ECT kısım 3 (madde 3ter LT ve madde 5 TEU) Avrupa düzeyindeki hiçbir eylem, Anlaşmaların amaçlarının gerçekleştirilmesi için gerekenlerin ardına geçmeyecektir AB kuruluşları ulusal kararlar için en fazla özgürlüğü tanıyan önlemleri seçme konusunda yükümlüdür Direktifler ilkesel olarak ayrıntılı düzenlemelere tercih edilmelidir 8 (devamı) Ara Kesit ilkesi (veya entegrasyon ilkesi) Madde 6 ECT (madde 11 TFEU) Çevre korumanın ara kesite dayalı niteliği Çevre politikası yalnızca diğer politika alanlarıyla bağlantılı olarak etkin bir biçimde gerçekleştirilebilir (örn. Ekonomi veya tarım politikası) Çevre gereklilikleri bir dizi AB politikası ve faaliyetine entegre edilmelidir ECJ, Pinaud Wieger, C-17/90 “[Taşıma sektöründe hizmet sağlama özgürlüğü] yalnızca, ekonomik, sosyal ve ekolojik sorunları göz önünde tutan ortak bir taşıma politikası bağlamında, kotarılan ve rekabet şartlarını sağlayan bir düzen içerisinde başarılabilir” AB kuruluşları entegre bir yaklaşım sergileyecektir 9 Avrupa çevre politikasının ilkeleri Yüksek koruma seviyesi ilkesi Madde 174 ECT (madde 191 TFEU) Çevre politikası, çeşitli bölgelerdeki durumların çeşitliliğini göz önünde bulundurarak yüksek seviyeli bir koruma hedefleyecektir Hem Komisyona hem de Avrupa Parlamentosuna yöneltilen ilke Madde 95 ECT (madde 94 LT ve 114 TFEU) Çevreyle ilgili uyum önlemleri benimsenirken yüksek seviyeli bir koruma elde etme zorunluluğu Ancak, “başarmaya çalışma” formülleştirmesi, bu ilkenin adli bir gözden geçirmeye tabi olabileceği konusunda şüpheler doğurur. 10 (devamı) İhtiyati ilke Belli bir faaliyetin çevreye zararlı sonuçlar doğuracağına ilişkin yoğun bir şüphe varsa, eksiksiz bilimsel kanıt için beklemek yerine eyleme geçmek daha iyidir Bazı durumlarda, nedensellik bağı aık bir biçimde ortaya konamasa dahi, bazı durumlarda hasarın önlenmesi için eylem meşru kılınabilir ECJ tarafından içtihadında yoğun olarak uygulanmıştır ECJ, van Vogels v. Staatssecretaris van Landbouw, C-127/02 “Yetkili ulusal merciler, plan veya projenin içerdiklerinin uygun değerlendirmesini dikkate almak suretiyle, yalnızca söz konusu sahanın bütünlüğüne ters bir etkisi olmadığından emin olduktan sonra söz konusu plan veya projeye yetki verecektir. Böyle bir durumda, söz konusu etkilerin olmaması haline ilişkin hiçbir makul bilimsel şüphe kalmamış olmalıdır.” 11 (devamı) İhtiyati tedbir ilkesi Çevrenin korunmasına yönelik önlem yalnızca yakın görünen çevre zararı tehditlerinde alınmayacaktır Madde 174 ECT (madde 191 TFEU) Hasarın somut bir hale gelmesinden önce engelleme veya azaltma önlemlerinin alınmasına ihtiyaç vardır Devletler, sistematik bir biçimde ve öngörüyle, çevre meselelerine işaret etmelidir ECJ, Lirussi ve Bizzarro (ön karar), C-175/98 ve C-177/98 “Atık, çevreye ciddi zarar verebilecek durumda olduğu sürece, ihtiyat ilkesinin uygulanması amacını taşıyan hükümler ayrıca geçici depolama için de geçerli olup, ister geçici ister başka operasyonlar için beklemede olsun, her türlü depolama ihtiyat ve engelleyici eylem ilkeleriyle uyumlu olmalıdır” 12 (devamı) Kaynakta düzeltme ilkesi Peki ya, alınan her türlü önleme rağmen, çevre hasarının önlenemediği ve hasarın oluştuğu durumlar? Madde 174 par. 2 ECT (madde 191 TFEU) Hasarlar tercihan boru çıkışı arıtma teknolojisiyle önlenmemelidir Mümkün olan en kısa sürede düzeltici önlemlerin alınması gerekir ECJ, Walloon Atığı, C-2/90 “ Üye Ülke tarafından atığın depolanması, boşaltımı veya tasfiyesi hakkında uygulanan bir yasaklama, zorunlu çevre koruma gereklilikleri ile meşrulaştırılma kapasitesine sahiptir. Atık, birikmesinin, bir sağlık tehlikesi haline gelmeden önce dahi, çevre için bir tehlike arz eden cinstendir ve önceden göz önünde bulundurulan şey, bilhassa bölgenin veya mahallin atık kabul etme konusundaki kısıtlı kapasitesi ve ikinci olarak da böyle bir yasağın ayrımcılık olarak nitelendirilemeyeceğidir ve bir öncelik olarak çevre zararının kaynağında tersine çevrilmesi ilkesine dayanmaktadır ve bu da her bölgenin, belediyenin veya başka bir yerel merciin kendi atıklarının toplanmasını, işlenmesini ve tasfiyesini, atığın taşınmasını mümkün olduğu kadar kısıtlamak amacıyla sağlamak üzere uygun adımları atma konusunda sorumlu olmasını gerektirir.” 13 (devamı) Kirleten öder ilkesi Madde 174 par. 2 ECT (madde 191 TFEU) Maliyete ilişkin bir ilkedir Çevreyi kirleten veya ona zarar verenlere, ortaya çıkan durumun düzeltilmesinin maliyetini ödeme konusunda çağrı yapılır ECJ, Standley ve Diğerleri (ön karar), C293/97 “Üye Ülkeler, diğer kirlenme kaynaklarını dikkate alacak ve şartları göz önünde bulundurarak, gereksiz olan kirliliği bertaraf etme maliyetlerini çiftçilere dayatmayacaktır. Bu anlamda, kirleten öder ilkesi, doğru orantısallık ilkesini yansıtmaktadır”. Kirletenleri, kirliliği azaltma ve daha az kirletici ürünler ve teknolojiler bulma konusunda teşvik etmelidir Piyasalar yasasıyla uyumlu bir tazmin edici çaredir Kirliliğin yükü toplum yerine kirletenlerin üzerinde olur AB çevre hukukunun yardım hibelerine dayanan politikalara sırtını yaslamamasını sağlar 14 Çevre hukukunun uygulanması : çevre idaresi Üye Ülkeler rol oynasa dahi, (madde 10 ve 249 ECT - 3bis LT, 4 TFEU ve 288 ff. TFEU) AB çevre hukuku temel olarak Avrupa Birliği kurumları tarafından uygulanmaktadır Avrupa Adalet Mahkemesi, ele aldığı ihlal prosedürleri listesinde görüldüğü üzere, sıklıkla AB çevre hukukunun bir yöneticisi olarak hareket eder. AB Komisyonunun, çeşitli komiteler ve danışma konseyleri yoluyla çalışan icracı bir kurum olarak daha büyük bir rolü vardır. Üye ülkelere karşı yürütülecek ihlal davaları konusunda da inisiyatifi bulunur. 15 Avrupa Çevre Ajansı (EEA) Reg. n. 1210/90/EEC (daha sonra Reg. n. 401/2009/EC olarak değiştirilmiştir) ile kurulmuş olan Avrupa Birliği Ajansı EEA’nın temel görevleri: -AB kuruluşları ve Devletlerine çevrenin iyileştirilmesi için yardım etmek - çevre enformasyonunun koordinasyonu -Eylem programlarının desteklenmesi EAA’nın ana hissedarları: -AB kuruluşları - iş dünyası - akademi dünyası - sivil toplum kuruluşları EEA’ya teftiş veya yasayıcı yetkiler verilmemiştir : teknik bir kuruluştur 16