TC ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ RİBOZİMLER

advertisement
1
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
RİBOZİMLER VE TERAPÖTİK UYGULAMA ALANLARI
Hazırlayan
Merve MERAL
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Ahmet CUMAOĞLU
Bitirme Ödevi
Haziran 2014
KAYSERİ
i
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK
Bu derlemedeki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
derlemenin özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
Merve MERAL
ii
“Ribozimler ve Terapötik Uygulama Alanları” adlı Bitirme Ödevi Erciyes
Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi’ne uygun olarak
hazırlanmış ve Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak
kabul edilmiştir.
Tezi Hazırlayan
Danışman
Merve MERAL
Yrd. Doç. Dr. Ahmet CUMAOĞLU
Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. İlhan DEMİRHAN
ONAY:
Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı’nın ………....… tarih ve …………..……
sayılı kararı ile onaylanmıştır.
………. /……../ ………
Prof. Dr. Müberra KOŞAR
Dekan
iii
TEŞEKKÜR
Bitirme ödevi çalışmalarımın her aşamasında benden bilgi ve deneyimlerini
esirgemeyen, değerli danışmanım Yrd. Doç. Dr. Ahmet CUMAOĞLU’na, hayatımın
her anında maddi ve manevi destekleri ile yanımda olan aileme ve arkadaşlarıma,
üzerimde emeği geçen tüm hocalarıma sonsuz saygılarımı ve teşekkürlerimi sunarım.
Merve MERAL,
Haziran 2014, KAYSERİ
iv
RİBOZİMLER VE FARMASÖTİK UYGULAMA ALANLARI
Merve MERAL
Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Bitirme Ödevi, Haziran 2014
Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Ahmet CUMAOĞLU
ÖZET
30 yıl öncesinde, ribozim adı verilen RNA (ribonükleik asit) moleküllerinin kimyasal
reaksiyonları katalize edebildiğinin keşfi, biyoloji alanında ciddi bir atılım olmuştur.
Bu yıllarda ribozimlerin yüksek özgünlüğü, hedef seçiminin geniş aralığı ve protein
translasyonu öncesi etkisi ortaya konulmuştur. Yapay ve doğal ribozimlerin her iki
sınıfının da yeni terapötik uygulamalar için potansiyel hedef olarak, hastalıklarla ilgili
genleri gerektirmesinin yanı sıra gen fonksiyonunun spesifik supresörü olarak
kullanılabileceği de iddia edilmiştir.
Ribozimler katalitik aktiviteyle donatılmış şaşırtıcı RNA molekülleridir. Spesifik bir
sekanstaki mRNA moleküllerini katalitik bir şekilde bölme (parçalama) yeteneğine
sahiptirler. Ribozimler hedef mRNA ile seçici ligasyon için sekanslar içerirler. Bunlar
ribozimlere yüksek özgünlük kazandırır. Bu ribozimler ayrıca hedef mRNA ile
parçalanma reaksiyonu gerçekleştiren sekanslar da içerir. Ribozimler dizileri tanıyan
substratın modifikasyonu ile belirli genlerin supresyonu için spesifik olarak
uyarılabilirler.
Bununla birlikte, ribozimlerin hedef hücreye iletimini sağlayan dağıtım sistemlerindeki
yetersizlikler hala ribozim tabanlı klinik tedavinin gelişmesini engellemektedir.
Bu derlemede hedefleme ve gen fonksiyonu çalışmalarında ribozimlerin rolleri, katalitik
mekanizmaları, tasarımları, dağıtım stratejileri, potansiyel farmasötik uygulamaları ve
sınıflandırılması açıklanmış, yenilikçi nükleik asit bazlı enzimler olan ribozimlerin
kullanımının giderek arttığına dair kanıtlardan bahsedilmiştir.
Anahtar sözcükler: Nükleik asit enzimleri, Ribozimler, Hammerhead ribozim, Hairpin
ribozim
v
RIBOZYMES AND THERAPEUTIC APPLICATIONS
Merve MERAL
Erciyes University, Faculty of Pharmacy
Graduation Project, June 2014
Advisor: Yrd. Doç. Dr. Ahmet CUMAOĞLU
ABSTRACT
The discovery over 30 years ago that RNA molecules called ribozymes are able to
catalyze chemical reactions was a breakthrough in biology. Because of their high
specificity, wide range of target selection and action before protein translation, the
different classes of both natural and artificial ribozymes have been claimed to be used as
specific suppressors of gene functions with the additional aim of validating diseaserelated genes as potential targets for new therapeutic interventions.
Ribozymes are RNA molecules endowed with catalytic activity and capable of cleaving
mRNA molecules in a sequence specific, catalytic manner. They contain sequences for
selective ligation with target mRNAs which confers upon them high specificity. They
also contain sequences that perform cleavage reactions with the target mRNA. By
modifying the substrate recognizing sequences, ribozymes can be specifically tailored
for the suppression of particular genes.
However, the lack of suitable delivery systems in to target cells still hampers the clinical
development of ribozyme-based therapeutics.
This review briefly summarizes the ever increasing evidence to the use of ribozymes as
innovative nucleic acid-based enzymes along with their classifications, their mechanism
in initiating catalytic effect, their design, delivery strategies and their potential
pharmaceutical applications and their roles in gene function study and in target
validation.
Keywords: Nucleic acid enzymes, Ribozymes, Hammerhead ribozyme, Hairpin
ribozyme.
vi
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK ............................................................................... i
KABUL ONAY ........................................................................................................... ii
TEŞEKKÜR ............................................................................................................... iii
ÖZET.......................................................................................................................... iv
ABSTRACT ................................................................................................................ v
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... vi
KISALTMALAR ..................................................................................................... viii
ŞEKİLLER VE TABLOLAR LİSTESİ ..................................................................... x
1. GİRİŞ VE AMAÇ ................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER ................................................................................................ 3
2.1. RİBOZİMLER ................................................................................................... 3
2.2. RİBOZİMLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ .......................................................... 4
2.3. RİBOZİMLERİN SINIFLANDIRILMASI ......................................................... 5
2.3.1. Grup I İntronlar ............................................................................................ 6
2.3.2. Grup II İntronlar ........................................................................................... 8
2.3.3.Ribonükleaz P ............................................................................................. 10
2.3.4. Hammerhead (Çekiçbaşlı) Ribozim ........................................................... 11
2.3.5.Hairpin Ribozim.......................................................................................... 13
2.3.6.Hepatit Delta Virüsü ve Varkud Satellit Ribozim ........................................ 14
2.3.7. Diğer Ribozimler........................................................................................ 16
2.4. RİBOZİMLERİN KATALİTİK AKTİVİTESİ ................................................. 17
2.5. RİBOZİMLERİN TASARIMI .......................................................................... 19
2.6. RİBOZİMLERİN MODİFİKASYONU ............................................................ 20
2.6.1.Katalitik Antisens RNA’lar ......................................................................... 20
2.6.2. Retroviral Nükleokapsid Proteinleri ........................................................... 21
2.6.3. Allosterik Enzimler .................................................................................... 21
vii
2.7.RİBOZİMLERİN HÜCRE İÇİNE TRANSFERİ ............................................... 22
2.7.1. Viral Vektörler ........................................................................................... 23
2.7.2. Non-Viral Vektörler ................................................................................... 24
3. RİBOZİMLERİN TERAPÖTİK UYGULAMALARI ........................................ 25
3.1.
GEN
FONKSİYON
ÇALIŞMALARINDA
BİR
ARAÇ
OLARAK
RİBOZİMLER VE HEDEF DOĞRULAMA ........................................................... 26
3.2. RİBOZİM KULLANILMASI İLE SPESİFİK GEN İNHİBİSYONU................ 27
3.3. İLAÇ DİRENCİNİN AŞILMASI ..................................................................... 27
3.4. DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ FENOTİP AŞILMASI ................................................... 28
3.5. KRONİK MYELOİD LÖSEMİDE BCR-ABL (YABANIL PROTEİNLER) .... 28
3.6.VİRAL HASTALIKLARIN AŞILMASI ........................................................... 29
3.7. HAYVAN MODELİ SİSTEMLERİNDE RİBOZİMLER ................................. 31
3.8. RİBOZİMLERİN DİĞER KULLANIMLARI .................................................. 33
4. RİBOZİMLER VE ANTİBİYOTİKLER ............................................................ 34
5. TARTIŞMA VE SONUÇ ...................................................................................... 35
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 36
ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................................. 51
viii
KISALTMALAR
AAV
: Adeno-ilişkili viral vektörler
AIDS
: Acquired Immune Deficiency Syndrome/ Edinilmiş Bağışıklık
Eksikliği Sendromu
CAT
: Kloramfenikol asetiltransferaz
c-fos
: Protoonkogen
COS-7
: Cercopithecus aethiops kökenli böbrek dokusu fibroblast hücre
hattı
ctDNA
: Kloroplast DNA
DNA
: Deoksiribonükleik asit
G3PDH
: Gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz
GlmS RİBOZİM : Glucosamine-6-phosphate activated ribozyme- glukosamin-6-fosfat
ile aktif olan ribozim
HDV
: Hepatit delta virüsü
HIV
: Human Immunodeficiency Virus/İnsan Bağışıklık Yetmezlik
Virüsü
LTR
: Viral uzun terminal tekrar promoter
M1 RNA
: Ribonükleaz P’ nin RNA bileşeni
MDR-1
: Multidrug resistance protein-çoklu ilaç direnç proteini
MOLT-3
: İnsan kaynaklı T lenfoblast tipi hücre hattı
mRNA
: Mesajcı RNA
ix
NIH3T3
: Mus musculus kökenli embriyo dokusu fibroblast hücre hattı
Ph+
: Philadelphia kromozomu
pol II ve pol III
: RNA polimeraz II ve RNA polimeraz III
PTN
: Fleiyotropin büyüme faktörü
RNA
: Ribonükleik asit
RNaz P
: Ribonükleaz P
rRNA
: Ribozomal RNA
SCID
: Severe Combined Immunodeficiency- Şiddetli kombine immün
yetmezlik
SELEX
: Üslü zenginleştirme teknikleri
siRNA
: Küçük interferans RNA
SNP
: Tek nükleotid polimorfizmi
ß2M
: ß-2 mikroglobulin
ßAPP
: ß-amyloid precursor proteins - ß-amiloid prekürsör proteinler
tRNA
: Taşıyıcı RNA
UTRs
: Transkribe edilen genlerin çevrilmemiş bölgeleri
VEGF
: Vascular endothelial growth factor- Vasküler endotelyal büyüme
faktörü
x
ŞEKİLLER ve TABLOLAR LİSTESİ
Şekil 1. Grup I intronların katalitik etkisinin şematik gösterimi. .................................... 7
Şekil 2. Grup I intron şematik gösterimi........................................................................ 8
Şekil 3. Grup II intronun şematik gösterimi .................................................................. 9
Şekil 4. Ribonükleaz P’nin şematik gösterimi ............................................................ 11
Şekil 5. Çekiçbaşlı ribozimin şematik gösterimi ......................................................... 12
Şekil 6. Hairpin ribozimin şematik gösterimi .............................................................. 14
Şekil 7. Hepatit delta virüs ribozimin (HDV) şematik gösterimi ................................. 15
Şekil 8. Varkud satellit riboziminin şematik gösterimi ............................................... 15
Şekil 9. glmS ribozim şematik gösterimi ..................................................................... 17
Şekil 10. Ribozim aracılı mRNA parçalanması ........................................................... 18
Şekil 11: Ribozim teknolojisi...................................................................................... 18
Şekil 12. Ribozimlerin eksojen (A) ve endojen (B) tesliminin şematik gösterimi. ....... 22
Şekil 13. Anti-HIV ribozimleri kullanılarak gen tedavi yaklaşımları ........................... 31
Tablo 1. Doğal olarak meydana gelen ribozimler, reaksiyonları ve elde edildikleri
organizmalar ............................................................................................................... 16
Tablo 2. Ribozimler kullanarak yapılan potansiyel gen inhibisyonunun listesi ........... 33
1
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Ribozimlerin keşfinden önceki yıllarda RNA, yanlızca bütün genetik bilginin deposu
olan DNA (deoksiribonükleik asit) ile bütünlük, işlev ve biyolojik yapının belirleyicileri
olan proteinler arasında bir köprü olarak görülmekteydi (1).
RNA molekülü ve enzimatik özellikleri 1982 yılında Colorado Üniversitesi Thomas
Czech Laboratuvarı’nda tespit edilmiştir. Bu keşifle beraber RNA molekülünün, genetik
kodun çevrilebilir okuyucuya deşifre edilmesi prosesinde rol alan basit bir araç olduğu
fikri değişmiştir (1,2).
Bir kimyasal reaksiyonu katalize eden, reaksiyon sırasında yapısını koruyan ve sonunda
olduğu gibi çıkan bu tür RNA molekülleri ribozim olarak adlandırılmıştır (3).
Thomas Czech ve arkadaşları tarafından tanımlanan ilk doğal ribozim etkinliği,
Tetrahymena thermophila’nın self-splicing grup I intronunda keşfedilmiştir. Bu intron,
herhangi bir protein-kofaktörü veya dış bir enerji kaynağı olmaksızın meydana gelerek,
kendi eksizyonunu etkileyecek otokatalitik birimleri oluşturmak üzere katlanır (2,4).
Kısa bir süre sonra, Yale Üniversitesi'nde, Sidney Altman grubu, Escherichia coli' den
elde edilen ribononükleaz P (RNAz P)’nin RNA bileşeni olan M1 RNA’nın da intronla
aynı şekilde herhangi bir protein faktörü gerektirmeksizin transfer RNA (tRNA)
prekürsörlerinin işlenmesinde etkili olduğunu göstermiştir. Thomas Czech ve Sidney
Altman bu çalışmalarıyla 1989 yılında Nobel Kimya Ödülünü almışlardır (2,5).
Ribozimler belirli bir nükleotid sekansına sahip, viral RNA molekülleri ve hücresel
RNA moleküllerinin inaktivasyonunu ve parçalanmasını katalize eden nükleik asit
enzimleridir. Ribozimlerin gerçekleştirdiği bu RNA inaktivasyonu geri dönüşümsüzdür
aksi halde protein sentezi tekrar gerçekleşebilmektedir (4,6).
2
Ribozimler site-spesifik RNA bölünmesi veya ligasyon aktivitelerine sahiptir (7,8).
Hücrelerdeki birçok reaksiyonu katalize edebilirler (7,9). Ribozimlerin bu katalitik
etkilerinin keşfi araştırmacıları, önemli ölçüde RNA araştırmalarına teşvik etmiştir.
Özellikle ribozimlerin, bir intramoleküler (trans) modundaki RNA’yı parçalayabilmesi
yeteneği büyük ilgi uyandırmıştır. Sahip oldukları bu yetenek ribozimleri, mRNA’nın
sekans spesifik parçalanmasında ve buna bağlı olarak gen fonksiyonu analizi ve gen
ekspresyonu inhibisyonunda kullanışlı hale getirmiştir (10). Ribozimler doğal olarak
meydana gelmiş enzimlerdir. Aynı zamanda özel dizileri hedefleyebilmek amacıyla –cis
veya –trans durumda tasarlanmış ribozimler de vardır (11).
Ribozimlerin deneysel olarak kullanılan farklı türleri var olmasına rağmen, hammerhead
ve hairpin ribozimlerin ikisi, yüksek bölünme verimlilikleri ve boyutlarının küçük
olması
nedeniyle
yaygın
olarak
incelenmiştir(3,12).
Özellikle,
40
nükleotid
uzunluğunda, katalitik bir alan ve iki substrat bağlayıcı koldan meydana gelen modifiye
hammerhead ribozim, terapötik ribozimlerin en yaygın tipidir (12).
Diğer antisens terapötik maddeler gibi, ribozimlerde doğuştan metabolik bozukluklar,
viral enfeksiyonlar ve kanser gibi kazanılmış hastalıkların birçoğunun tedaviside umut
verici bir potansiyel sunmaktadır (9,13).
Şu anda, ribozimlerin klinik yollarla AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome/
Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) ve kanser gibi insan hastalıklarına
uygulanmasına dair birkaç örnek bulunmaktadır. İnsan bağışıklık yetmezliği virüsünü
hedefleyen bir ribozim olan anti-HIV-1 gag ribozimi kullanılarak yapılan ilk klinik
denemede bu ribozimin, mRNA (mesajcı RNA)’ ların transkripsiyonunu ve yeni viral
RNA bölünmesi ile HIV (Human Immunodeficiency Virus/İnsan Bağışıklık Yetmezlik
Virüsü) replikasyon döngüsündeki post ve pre-entegrasyon olaylarının her ikisi ile
intraselüler geçişi engelleyebilir olduğu gösterilmiştir (14,15). Bu ribozimler hedef
doğrulamada ve yol aydınlatılmasında bir araç olarak kullanılmaktadır (11).
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. RİBOZİMLER
Nükleik asitlerin fonksiyonlarının anlaşılması, DNA ve RNA gibi çok yönlü
polimerlerin bilim dünyası tarafından keşfedilmesi, anlaşılması ve geliştirilmesinde
sonsuz bir kaynak olmuştur. Fonksiyonel nükleik asitlerin, üslü zenginleştirme
(SELEX) teknikleri ile ligandların sistemik evrimi ve ‘’ in vitro seçim ‘’ yolu ile
random nükleik asitlerin havuzlarından izole edilme yoluyla elde edilebilmelerinin
yanısıra doğada da bulunabildikleri yaygın olarak bilinmektedir (16).
Ribozimlerin, deoksiribozimlerin ve mikro RNA, siRNA (küçük interferans RNA),
riboswitches, aptamerler gibi yapay ribozimlerin kullanılabilirliği, çeşitli biyolojik ve
kimyasal uygulamalar için ‘’ akıllı ‘’ moleküllerin geliştirilmesine yeni bir ufuk açmıştır
(16,17).
30 yıl önce ilk doğal ribozimin keşfinden bu yana, nükleik asitlerin yalnızca genetik
bilginin statik emanetçisi olmadığı açık hale gelmiştir. Aynı zamanda ilginç bir katalik
aktiviteye sahip olduğu görülmüştür. Katalik aktiviteye sahip nükleik asitleri
tanımlayabilmek adına ‘’ nükleik asit enzimi ‘’ terimi kullanılmıştır (16,18).
Tasarlanmış nükleik asit enzimleriyle katalize edilen reaksiyonların sayısı sürekli
artmaktadır. Bu katalizörlerin çok yönlülüğü, geçmişe ait dünyaca kabul görmüş “
RNA, proteinlerin keşfinden önce vardı” fikrini desteklemektedir. Aynı zamanda
nükleik asit enzimlerinin pratik uygulamalarına yönelik birçok çalışma yapılmıştır
(16,18,19).
Akıllı moleküller arasında, nükleik asit bazlı katalizörler gibi davranan ribozimler,
kimyasal reaksiyonların çeşitliliğini katalize edebilen baskın nükleik asit enzimleridir.
Literatürde inceleme yapıldığında, doğada bulunan ribozimlerin birçoğunun peptid bağı
oluşumunda, fosfodiester bağı parçalanması ve oluşumunda rol oynadığı görülür.
4
Ayrıca yapay ribozimler de ‘’ in vitro seçim ‘’ veya ‘’ SELEX ‘’ teknikleri ile elde
edilmiştir (16,17).
Nükleik asitler tarafından sunulan kolaylık (stabilite, çeşitli kimyasal modifikasyon,
etiketleme, immobilizasyon ve duyarlılık kolaylığı) dünya çapındaki moleküler bilim
adamlarını, bu bileşiklerin yenilikçi uygulamalarını bulmak üzere harekete geçirmiştir
(20).
2.2. RİBOZİMLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ
1980’ lerde enzim gibi davranan bazı RNA moleküllerinin keşfine kadar, tüm
enzimlerin protein yapıda olduğu düşünülmekteydi (21).
Katalitik RNA molekülleri (veya ribozimler) ilk kez 1982 yılında, Colorado
Üniversitesi Thomas Czech Laboratuvarı’ nda keşfedilmiştir. Czech’in araştırma ekibi,
bir intron içeren Tetrahymena thermophilla’ dan ribozomal bir RNA prekürsörü elde
etmiştir. Bu prekürsör in vitro ortamda kendi kendini kesme yeteneğine sahiptir ve
kodlama sekansı olmaksızın gen kesebilmektedir (2,4).
Kısa bir süre sonra, Yale Üniversitesi’nde Althman’nın grubu, aynı şekilde herhangi bir
protein ko-faktörü olmaksızın M1 RNaz P’ nin RNA kompenenti ile E.coli’den tRNA
öncüllerini işlemenin mümkün olduğunu göstermiştir. Czech ve Althman bu çalışmaları
için 1989 yılında Kimya Nobel Ödülü’nü almışlardır (2).
1982 yılında, protozoan Tetrahymena’da rRNA (ribozomal RNA) prekürsörlerinden,
protein ko-faktörü yokluğunda kendi kendini kesebilen bir intron keşfedilmiştir. Bu
keşif proteinlerin yanlızca biyolojik katalizörler olarak görev aldığı inancını
değiştirmiştir. RNA çalışmalarının yeni bir alanı olarak Enzimoloji ortaya çıkmıştır. Ve
katalitik RNA’ların spesifik yüzeylere bağlanabilen, RNA zincirlerini bağlayıp
kırabilen, karmaşık üç boyutlu yüzeyler oluşturmak üzere katlanma eğilimi gösterebilen
moleküller olduğu gözlemlenmiştir (21,22).
Böylece RNA katalizinin keşfi, gezegendeki yaşam evriminin iç yüzünü ve bu olayın
mekanik kökenini anlamak için biyolojiye bir paradigma kayması sağlamıştır (23).
5
Genel olarak eş hücrelerdeki doğal kesici ribozimlerin geniş bir repertuarının keşfi ve
bunların reaksiyonlarının önemli olması, nükleik asitlerin orijinal biyokatalistler
olduğuna dair spekülasyonları ve RNA dünyasının güvenilirliğini desteklemiştir.
Modern protein dünyasında RNA katalizinin, gen ekspresyonunun regülasyonu ve
protein sentezindeki görevleri, günümüzde RNA’nın hücrelerdeki bütün temel
süreçlerde önemli rol oynadığını kanıtlamıştır. Günümüzde doğal kesici ribozimler veya
in vitro olarak seçilen ribozimlerin kimyasal, biyolojik, farmasötik ve tıbbi uygulamalar
için talep edilen farklı türleri mevcuttur (157).
2.3. RİBOZİMLERİN SINIFLANDIRILMASI
Doğada meydana gelen ribozimlerin hepsi reaksiyon mekanizması ve karakteristik
yapıları ile ünlüdür. Bu ribozimler büyüklüklerine ve reaksiyon mekanizmalarına göre
genel olarak iki gruba ayrılırlar.
1) Büyüklüklerine göre
Büyük ribozimler
Küçük ribozimler
2) Mekanizmalarına göre
self-splicing ribozimler
self-cleaving ribozimler
İlk grup self-splicing ribozimler, grup I ve grup II intronların yanı sıra RNaz P’nin RNA
bileşenini içerirken; ikinci grup hammerhead, hairpin, hepatit delta ribozimleri ve
varkud satellit RNA’ dan oluşmaktadır. Büyük ribozimler birkaç yüz nükleotidten 3000
nükleotide kadar büyüklükte olup serbest bir 3'-hidroksil ve 5'-fosfat grubu ile reaksiyon
ürünleri üretirler. Uzunlukları 30 ile 150 nükleotid arasında değişen küçük ribozimler
ise bir 2',3'-siklik fosfat ve 5'-hidroksil grubu ile reaksiyon ürünleri üretir (25,26).
Fosfat gruplarından yapılan transfer, ribozimler tarafından katalize edilebilirler. Bu
katalizde ürünlerdeki farklı kimyasal reaksiyonların iki tipi kullanılır.
Bu temelde ribozimler iki farklı grup halinde sınıflandırılabilirler.
6
•
Hammerhead, hairpin, hepatit delta virüsü, varkud satellit ve GlmS ribozimler
dahil self-cleaving (kendi kendini kesici) ribozimler.
•
Grup I ve Grup II intron, grup I benzeri kesici ribozimler, dallanma ribozim ve
RNaz P gibi self-splicing (kendinden yapıştırma) ribozimler. (24,27)
Tüm bunlara ek olarak birçok yapay ribozim çeşitli reaksiyonları katalize ederken
bunlardan ancak self-replikasyona uyumlu, uygun kofaktörle katalizi yöneten ve
translasyon gibi yolaklara aktive kimyasal ara ürünler sağlayan ribozimler seçilmektedir
(24).
2.3.1. Grup I İntronlar
RNA moleküllerinin katalitik aktivitesiyle ilgili ilk ipucu, geniş subünit rRNA
Tetrahymena thermophilla’ nın prekürsöründe bulunan bir grup I intronla ilgilidir (28).
Grup I intronlar (Şekil 1), bakteri ve diğer organizmalardaki rRNA, mRNAve
tRNA’ların büyük bir çoğunluğunu kesmek için bulunmuştur (22,29). Bunların tümünde
ortak bir ikincil yapı ve splicing yolu vardır. Tetrahymena thermophilla prekürsör
rRNA’sı, kendi eksizyonunu katalize edebilme yeteneğine sahip bir grup I intron içerir.
İntronun self-splicingi için Mg+2 yada Mn+2 gibi divalent bir katyon ve bir guanosin
kofaktörü gerekir ve self-splicing iki ardışık transesterifikasyon reaksiyonu ile
gerçekleşir (30,31). Grup I intronun boyutu birkaç yüz nükleotid ile yaklaşık 3000
nükleotid arasında değişir. Bunlar mantar ve bitki mitokondrisinde fazla bulunur. Aynı
zamanda nükleer RNA genleri, kloroplast DNA (ctDNA), bakteriofaj ile öbakterilerin
tRNA’larında da bulunur. Ancak bunlar omurgalılarda olduğu gibi yüksek ökaryotlarda
bulunmazlar (2). Grup I intron, ribozimin RNA-yönelik tedavisinde önemli bir araç
olarak karşımıza çıkar. Bunlar özellikle anormal mRNA moleküllerini tamir etmek için
dizayn edilebilir (28). Bu modifiye Grup I intronların anormal mRNA’ların
düzeltilmesinde etkili olduğu gösterilmiştir.
Örneğin: trans-aktif bir Grup I intron γ-globin-3'-ekson ile β-globin RNA’nın
mutasyona uğramış bölümünün bir kısmını değiştirerek, orak hücreli anemisi olan bir
hastanın
eritrosit
prekürsörlerindeki
mutant
β-globin
RNA’yı
onarmak
için
kullanılmıştır. Ayrıca trinükleotid tekrar mutasyonunun neden olduğu Huntington
7
hastalığı ve miyotonik distrofi gibi hastalıklarda da bu tip ribozimlerin etkileri
gösterilmiştir (25).
(A) cis-ekleme reaksiyonu Reaksiyon 5'-splice sitesinde (yukarıda) bir dış guanozin kofaktörünün
nükleofilik saldırısı ile başlatılır. Ardından 3'-splice sitesi (ortada) üzerinden yukarı eksonun nükleofilik
saldırısı ile eksonlar birleşir. Ve intron ile birleşmiş eksonlar birbirinden ayrılır (aşağıda). (B) transsplicing grup I intron terapötik uygulaması mutant bir ekson içeren tek nükleotid polimorfizmi (SNP)
düzeltilmiş benzer eksonlar ile değiştirilmiştir (145,146).
Şekil 1. Grup I intronların katalitik etkisinin şematik gösterimi.
8
Şekil 2. Grup I intron şematik gösterimi (156)
2.3.2. Grup II İntronlar
Grup II intron (Şekil 3), bakteriler ve ökaryotik hücrelerin organel genlerinde
bulunmuştur. Esas olarak bitki, mantar ve mayaların mitokondri ve kloroplast
RNA’larında bulunur. Ancak grup II intron , grup I introndan daha az yaygın bulunur.
Grup II intronlar, intron hareketlilik reaksiyonları ve RNA self-splicing katalizinde
gerekli olan kompakt yapıyı oluşturmak üzere katlanan, büyük katalitik RNA
molekülleridir. Bunlar esas olarak mRNA’larda mevcuttur. Aynı zamanda tRNA ve
rRNA’da da bulunur (31,32). Grup II intronlar, spliceosom ile katalize edilen iki
aşamalı mekanizmaya yakından benzeyerek onların birincil transkribinde, kendi
eksizyonlarını katalize eden, multidomain RNA metalloenzimleridir. Etkinlik, yapı ve
katalitik aktivitede rol oynayan metal iyonlarının varlığına dayanır ve spesifik uzun
9
menzilli etkileşimler oluşur (33). Grup II intronlar, bir guanosin kofaktörü
gerektirmeksizin aktif grup I intron modundan mekanik olarak farklı bir şekilde selfsplicing reaksiyonlarını katalize eder. Grup I intronlar hakkında bilinenler, grup II
intronlardan çok daha azdır ve bunların uygulama alanlarının daha dar olduğu
görülmektedir. Ribozimlerin bu sınıfının bir alt ünitesi, ters transkripsiyon ve ters
splicing ile DNA düzeyinde intronların az olduğu allellere kendini ekleyebilir ve bu
olay retro homing olarak adlandırılan bir prosestir. Grup II intronların kendi kendilerini,
insan hücrelerinde bulunan, tedavi ile ilişkili DNA hedef sitelerinin içine
yönlendirebildikleri kanıtlanmıştır (25).
Şekil 3. Grup II intronun şematik gösterimi (155)
10
2.3.3.Ribonükleaz P
Ribolükneaz P (Şekil 4), yaklaşık 375 nükleotid RNA’nın yanı sıra küçük bir polipeptit
içeren ribonükleoproteindir. RNA kısmı, olgun tRNA üretimi için prekürsör tRNA’yı
keser (27). Bu RNA kısmı prekürsör RNA’ları ve hücre metabolizması için gerekli
diğer RNA’ları işler (34).
Ribolükneaz P, katalitik aktivitesi RNA alt birimi içinde bulunan bir ribolükneoprotein
komplekstir. Bu enzim tRNA’ların 5' prosesi için gereklidir. Prokürsor tRNA 3' akseptör
kök (amino asit bağlanma bölgesi) ve T-kök içerir. 3' kısmında bulunan akseptör kök
yalnızca baz eşleştirme yoluyla prekürsör tRNA’ya bağlanmış ayrı bir molekül gibidir.
Farklı çalışmalar, endojen RNaz P kullanılarak neredeyse her RNA bölünmesini
sağlayacak dış rehber sekansının kullanılabileceğini göstermiştir (35). Prekürsör
tRNA’ların olgun 5' ucunu oluşturmak için bir endonükleaz gibi hareket eden bu enzim
her yerde bulunur. Bu enzim bakterilerde, uzun bir RNA kısmı içeren ribonükleoprotein
kompleksi olarak mevcuttur. Uzunluğu tipik olarak 300-400 nükleotid kadardır.
Yaklaşık 14 kDa’ luk küçük bir proteindir ve RNA kısmı olgun tRNA üretmek için
prekürsör tRNA‘ yı keser. Bu enzim doğal olarak meydana gelmiş gerçek bir transbölünme RNA enzimidir. İn vivo koşullarda tam bir enzimatik aktivite için bu enzimin
protein kısmı çok önemlidir. İnsan hücrelerinde, RNaz P birçok protein bileşeni içerir
ve bu proteinlerin yokluğunda RNA parçasının katalitik olarak inaktif olduğu
düşünülmektedir (27,31).
11
Şekil 4. Ribonükleaz P’nin şematik gösterimi (151)
2.3.4. Hammerhead (Çekiçbaşlı) Ribozim
Çekiçbaşlı ribozim (Şekil 5) ilk olarak, farklı bitki viroidlerin ve virüsoidlerin RNA
genomlarında kendi kendini kesebilen (self-cleaving) domainler olarak keşfedilmiştir
(36). Bu küçük RNA molekülleri (çekiçbaşlı ribozimler) bazı bitki viroid patojenlerinin
satellit RNA’larında ve semenderlerin, mağara cırcır böceklerinin ve şistozomların
tekrarlayan DNA dizilerinde bulunurlar (37). Keşfedilen küçük çekiçbaşlı ribozimler,
site-spesifik bölme yeteneğine sahip bir fosfodiester bağı ve yaklaşık 30 nükleotidten
oluşmuştur (28,38). Çekiçbaşlı ribozim ilk olarak farklı bitki patojen RNA’larından
katalitik motif olarak keşfedilmiştir. Bu küçük, doğal ribozimler en sık olarak hücresel
RNA’ların down-regülasyonu’nda kullanılmak üzere geliştirilmiştir (39).
Çekiçbaşlı ribozimlerin çoğu uzun multimerik transkriplerin içindeki monomer
büyüklüğündeki moleküllerin prosesinde etkilidir. Bu RNA’ların en az 14’ ünün
çekiçbaşlı domain tarafından katalize edilen bir self-cleavage reaksiyonu içerdiği
bilinmektedir. Ribozimlerin çekiçbaşlı türü, parçalanma için uygun bir trinükleotid
içeren herhangi bir RNA’nın trans-parçalanmasını katalize edebilir (40).
Bitki patojenlerinin, dairesel RNA dönen halka replikasyonu oluşması sırasında oluşan
ve linear konkatamerlerin prosesinde de görev alan bu ribozimler (3) doğal olarak
12
meydana gelen ribozimlerin en küçüğü ve çalışmalarda ey yaygın kullanılan türüdür. Bu
ribozimler in vitro koşullarda birçok hedef RNA’nın bölünmesinde kullanılmıştır.
Ancak in vivo olarak ribozim aracılı gen inaktivasyonunda sınırlı başarı elde edilmiştir
(41). Yüksek katalitik aktivite elde edebilmek için divalent iyonların yüksek
konsantrasyonunun
gerekliliği,
tedavi
amaçlı
intraselüler
çekiçbaşlı
ribozim
uygulamasını amaçlayan araştırmacıların karşı karşıya kaldığı büyük bir problemdir
(25,38).
Moleküler modelleme ve kinetik çalışmalarının sonuçlarına göre, çekiçbaşlı kesim
reaksiyonları mono veya divalent tuzların varlığında gerçekleşebileceği, divalent metal
iyonlarının katalizde esansiyel olmadığı ve buna rağmen aktif ribozimin yapısını
stabilize ettiği fikrini desteklemektedir. Çekiçbaşlı ribozimler muhtemelen üzerinde en
çok çalışma yapılan ribozimlerdir. Aynı zamanda küçük boyutları ve katalitik
verimlilikleri nedeniyle de en yaygın kullanılan ribozimlerdir (3,31).
Şekil 5. Çekiçbaşlı ribozimin şematik gösterimi (150)
13
2.3.5.Hairpin Ribozim
(U ŞEKLİNDE, SAÇ TOKASI, FİRKETE RİBOZİM)
Katalitik RNA’ların bir diğeri patojenik bitki virüs uydu RNA’larında bulunan hairpin
(saç tokası) motifidir. Hairpin ribozim (saç tokası, firkete, U şeklinde), çekiçbaşlı
ribozim gibi bitki virüslerinin uydu RNA’ları içinde bulunur. Benzer şekildeki küçük
ribozimleri ve dönme-daire genom replikasyonu (42) ürününü işlemek için geri
dönüşümlü bir self-cleavage reaksiyonu gerçekleştirir. Hairpin ribozimler (Şekil 6),
dönme-daire replikasyonu boyunca olgun satellit RNA içindeki konkatamerik prekürsör
molekülleri bölerek 2',3'-siklofosfat ve serbest bir 5'-OH terminali oluşturur. Hairpin
ribozimin katalitik aktivitesi, hatalı substrat RNA’nın ribozime yönelimi ile, katalizde
metal iyonları katılımı olmaksızın komşu nükleotidler ile genel asit-baz katalizi sonucu
gerçekleşir. Metal iyonlarının gerekliliği, katlanma prosesindeki önemli rolü ile
açıklanabilir. Ayrıca bu, hairpin ribozimin katalitik aktivitesinin, ökaryotik hücrelerin
majör poliamini olan spermin ile desteklenebileceğini göstermiştir (25,43).
Bu ribozimler özellikle antiviral uygulamalar için geliştirilmiştir. İnsan bağışıklık
eksikliği virüsü tip 1 (HIV-1) ve RNA üzerindeki farklı hedef bölgelerine karşı bu iki
ribozimin (Hairpin ve Hammerhead) bazı hücre kültürü deneylerinde viral replikasyonu
inhibe ettiği gösterilmiştir. Hücre içinde ifade edilen ribozimler meydana gelen HIV-1
virüsüne direnç göstermiştir. HIV-1 ile enfekte donörlerde CD4+ lenfositleri bir antiHIV ribozim vektörüne aktarılmıştır ve sonrasında geliştirilmiştir. Bu işlem sonunda
viral replikasyon 2-3 hafta gecikmiştir (25).
14
Şekil 6. Hairpin ribozimin şematik gösterimi (150)
2.3.6.Hepatit Delta Virüsü ve Varkud Satellit Ribozim
Hepatit delta virüsü (HDV) ribozimi, büyük bir insan patojeni olan Hepatit B virüsünün
bir uydu virüsünde bulunmuştur (27). Bu ribozim (Şekil 7), genomik ve antigenomik
RNA’ların içinde yer alan katalitik bir alanın, yakından ilgili versiyonları ile selfcleavage reaksiyonu gerektiren bir ribozimdir. Diğer küçük katalitik RNA’lar ortaya
atılan yaygın ikincil yapı bakımından bunlardan farklı olsa da, hepatit delta virüs
ribozimi ve varkud satellit ribozimi sekans ve yapı olarak benzerdir. HDV ribozim,
Hepaptit B virüsünden bir uydu RNA olarak izole edilmiş enfeksiyöz bir ajandır. Bu
genom 1700 nükleotidlik tek zincirli dairesel bir RNA’dır. HDV katalitik aktivitesi
divalent metal iyonu varlığında daha güçlüdür (28,31).
Genomik ve antigenomik iplikçiklerin her ikiside dizilişleri farklı olup cis yarılma
ribozimlerin ~ 85 nükleotidi içerisinde ifade edilir ve her iki yapı da sekorder yapıya
uygun katlanma gösterir. HDV ribozimin katalitik mekanizmasının genel bir asit-baz
katalizi gibi, katalitik merkezde yer alan bir sitozin bazının hareketini gerektirdiğine
15
dair güçlü kanıtlar vardır. Hepatit delta virüsü formamid ve üre gibi denatüre edici
ajanlara karşı yüksek direnç gösterir.
Şekil 7. Hepatit delta virüs ribozimin (HDV) şematik gösterimi (150)
Varkud satellit ribozimi (Şekil 8), Neurospora’ nın bazı soylarının mitokondrisinde
bulunan plazmidden transkribe edilen, 154 nükleotid uzunluğunda katalitik bir öğe
olması nedeniyle önemli başka bir katalizördür (44).
Şekil 8. Varkud satellit riboziminin şematik gösterimi (150)
16
Tablo 1’de doğada en yaygın olarak bulunan ribozimler, katalitik aktiviteleri ve yaygın
olarak bulundukları organizmalar ile birlikte gösterilmiştir (28)
Tablo 1. Doğal olarak meydana gelen ribozimler, reaksiyonları ve elde edildikleri
organizmalar (28)
Katalitik RNA motifi
Katalitik Reaksiyonları
Oganizmalar
Grup I intornlar
RNA splicing
Tetrahymena
Grup II intornlar
RNA splicing
Bitkiler, mantar, bakteri
Hammerhead (çekiçbaşlı)
RNA bölünmesi
Bitki patojenleri
Hairpin (saç tokası )
RNA bölünmesi
Bitki patojenleri
RNaz P’nin M1 subünit
RNA bölünmesi
Öbakteri
Hepatit delta virüs
RNA bölünmesi
İnsan patojeni
Varkud satellit
RNA bölünmesi
Neurospora
2.3.7. Diğer Ribozimler
Yukarıda sözü edilen ribozimlerin, daha yakın zamanda incelenmiş ve karakterize
edilmiş farklı türleri vardır. Örneğin; son zamanlarda keşfedilen glmS ribozimi (Şekil 9)
iki açıdan doğal olarak meydana gelen ribozimler arasında nadirdir. Bu özelliklerden
ilki, bu ribozimin aynı zamanda bir riboswich ribozim olmasıdır. İkincisi ise, ribozimin
düzenleyici efektörü olan glukozamin-6-fosfatın, RNA self-cleavage reaksiyonunun
asit-baz katalizine katılan ve ribozimin aktif bölgesine tamamen bağlanan gerçek bir
fonksiyonel grup olmasıdır (45).
glmS ribozim (glukosamin-6-fosfat ile aktive olan ribozim), glmS mesajının 50translasyona uğramamış bölgesinde bulunan bir self-cleavage RNA sekansından
türetilmiştir. Kofaktör glukozamin-6-fosfat bağlandığında bu ribozim kendi kendini
keser ve mesaj inaktive olur. Böylece birçok gram pozitif bakteride bu ribozim aracılı
negatif feedback mekanizması ile glukozamin-6-fosfat üretimi düzenlenir. glmS
ribozimin yapısı, hem riboswich hemde olağan dışı bir katalitik RNA olması nedeniyle
oldukça ilgi çekicidir. Bu ribozimin sadece gram pozitif bakterilerde bulunmaktadır ve
aynı zamanda potansiyel bir antibiyotik hedeftir (34,45,46).
17
Şekil 9. glmS ribozim şematik gösterimi (154)
2.4. RİBOZİMLERİN KATALİTİK AKTİVİTESİ
Ribozimler katalitik aktiviteyle donatılmış şaşırtıcı RNA molekülleridir. Spesifik bir
sekanstaki mRNA moleküllerini katalitik bir şekilde bölme (parçalama) yeteneğine
sahiptirler. Ribozimler hedef mRNA ile seçici ligasyon için sekanslar içerirler. Bunlar
ribozimlere yüksek özgünlük kazandırır. Bu ribozimler ayrıca hedef mRNA ile
parçalanma reaksiyonu gerçekleştiren sekanslarda içerir. Ribozimler dizileri tanıyan
substratın modifikasyonu ile belirli genlerin supresyonu için spesifik olarak
uyarılabilirler. Gen ürünlerinin büyük çeşitliliği, bu strateji başarılı bir şekilde
kullanılarak elde edilmiştir (13,47).
Doğal olarak meydana gelen ribozimlerde bulunan predominant aktivite, bu
ribozimlerin sekans spesifik
şekilde,
RNA
moleküllerini parçalanması veya
birleştirilmesindeki yeteneğidir. Sekans spesifitesi, hedef RNA’nın bölünme bölgesi
yakınındaki
nükleotidlerle,
ribozim
sekanslarının
bazılarının
çiftlenmesinden
kaynaklanır. Ribozimler, kendi RNA sekanslarını intramoleküler (cis) reaksiyonlar ile
bölme veya birleştirmede görev alırlar. Ayrıca herhangi bir RNA molekülünün
bölünmesinde trans olarakta görev alabilirler. Böylelikle ribozimlerin sekans spesifik
18
davranışları hedef RNA moleküllerinin ortadan kaldırılmasını sağlar, ribozimlerin bu
özelliği tedaviye yönelik bir aracı olduklarını gösterir (157).
Özel olarak bir hastalık durumu ile bağlantılı bir protein için kodlanan mRNA seçimli
olarak kesilebilir (Şekil 10). Bu bölünme olayı protein ekspresyonunu zayıflatır ve
mRNA’ yı okunamaz bir hale getirir.(23,48) mRNA üzerindeki hedef sekansların
inaktivasyonunda etkinliği olan ribozim teknolojisinin esası ise Şekil 11’de
gösterilmiştir (152)
Şekil 10. Ribozim aracılı mRNA parçalanması (153)
Şekil 11: Ribozim teknolojisi (152)
19
Aynı molekül içinde katalizi gerçekleştirme ve bilgi toplama işlevi RNA’nın en ilginç
iki özelliğidir. RNA molekülleri nispeten kararsızlıklarına rağmen kendi kendine
hareket eden biyokimyasal sistemlerin inşası için en uygun biyopolimerlerdir. Böylece
asıl zorluk bağlama yada polimerizasyon aktivitelerine sahip yada moleküler bir anahtar
için katalitik fonksiyon bağlanması yeteneğine sahip ribozimlerin geliştirilmesidir.
Yapay RNA bazlı ağ sistemlerinin geliştirilmesi bu tür moleküllerin geliştirilmesine
katkı
sağlamıştır.
Küçük
peptidler
ile
RNA
moleküllerinden
oluşan
ribonükleoproteinlerin daha fazla geliştirilmesi, kimyasal reaksiyonların geniş bir
aralığının katalizi için daha ümit verici bir yol olarak görülmektedir (21,49,50).
2.5. RİBOZİMLERİN TASARIMI
Hedef gen ekspresyonunun baskılanması (knockdown) yönelik çalışmalarda kullanılan
ribozimlerin başarısı, hedef bölge seçimi yanı sıra ribozimlerin gen teslimi,
ekspresyonu, stabilitesi ve intramoleküler lokasyonu dahil bir dizi faktöre bağlıdır (8).
Hairpin ve hammerhead, ribozimlerin en yaygın kullanılan iki türüdür (12,51). Bu
ribozimlerin herbiri kendine ait en az bir hedef sekans gerektirir. Hairpin ribozim
bölünme bölgesinde bir GUC sekansı gerektirirken hammerhead ribozim NUH sekansı
gerektirir. (N herhangi bir temeli ifade ederken H ; A,U veya C’ yi ifade etmektedir.)
Bütün hedef bölgeleri bölünme için erişilebilir değildir. İkincil yapılar, ilave gizli
faktörler, nükleik asitler ve proteinlerin bağlanması ribozimlerin aktivitesini
etkileyecektir. Başarı sağlamak için, in vivo bölünmeye en duyarlı siteleri belirlemek
için aynı mRNA içindeki birkaç farklı ribozim bölgesinin analizi planlanmalıdır.
Etkinliği arttırıcı bir strateji olarak ‘’ kolaylaştırıcı ‘’ moleküller tasarlanmaktadır:
ribozim sitesini kuşatan dizileri tamamlayıcı DNA fragmanları ve kısa RNA’lar.
Fasilatörün (kolaylaştırıcı) bağlanması ribozimin bağlanmasına izin veren hedef ikincil
yapıyı açabilir. Hedefteki en uygun sitenin seçiminde rastgele ribozim kütüphanesinin
kullanımı, bazların site seçilimini bir adım daha ileri götürmüştür (11,51).
Bir ribozimin tasarımı için, ilk olarak NUX içeren hedef RNA’da bir bölge seçilir. N
herhangi bir nükleotid anlamına gelir. U üridini temsil eder. X guanosin dışındaki
herhangi bir nükleotidi temsil eder.
20
Hairpin ribozim tasarımı dışında aynı yaklaşım kullanılır. Bu ribozimde katalitik
çekirdek büyüktür (34 nükleotid) ve ribozim hedef alanları daha fazla özgünlük
gerektirir. Hairpin ribozimi NNYNGUCNNNNNN sekansını taşır. N herhangi bir
nükleotid ve Y ise bir pirimidindir. Altı çizili hedef bazlar (NGUC) ribozim ile temeleşleştirilmiş değildir (27,52). Seçilen RNA hedeflerine karşı tasarlanmış ribozimlerin
yeteneği, bunların terapötik potansiyelini genişletmiştir (51).
Çekiçbaşlı ribozim, UH içeren herhangi bir hedef RNA’ya tamamlayıcı olan, bağlanma
kollarını modifiye edebilir (H guanosin dışında herhangi bir nükleotid olduğunda).
Bağlanma kollarının uzunluğunun sırasıyla 3'- ve 5'- sonlarında 7/7 nükleotid olduğu
görülmektedir (27,53,54).
2.6. RİBOZİMLERİN MODİFİKASYONU
1980’li yılların başında Czech ve arkadaşlarının cis-yarma RNA’yı keşfetmesi ve daha
sonraki araştırmalarda oluşturulan trans-yarma, biyolojik araçlar ve terapötiklerin yeni
bir sınıfı olarak ribozimlerin geliştirilmesini mümkün kılmıştır. Tüm ribonükleotidleri
içeren sentetik ribozimler endo- ve ekzo-nükleaz bozulmaya duyarlıdır. Tüm
ribonükleotid ribozimler tarafından sürdürülen stabilite, substrat özgünlüğü ve hücre
geçirgenliği sınırlamalarını aşmak için, substrat mRNA bölme yeteneği korunurken,
ribozimler oldukça fazla bir çaba ile kimyasal modifikasyona uğratılır (55,56). Ayrıca,
eksojen olarak hücreye aktarılan ribozimlerin stabilite ve dolayısıyla aktivite çabalarını
arttırmak için, ribozim yapılarının kimyasal modifikasyonu üzerinde yoğunlaşılmıştır.
2'-floro veya 2'-amino, 2-O-alil ve 2-O-metil araştırılan modifikasyonların birkaçıdır
(133).
Yıllar boyunca süren kümülatif araştırmalar ve ribonükleotidlerin omurgalarının uygun
modifikasyonu ile ribozimlerin daha iyi katalitik aktivite gösterebilmesi için gerekli bir
dizi özellik belirlenmiştir (55).
Aşağıda yaygın olarak modifiye edilmiş ribozimlerin bazıları anlatılmıştır.
2.6.1.Katalitik Antisens RNA’lar
Ribozim substrat tanıma kolunun uzatılması, ribozim ve substratları arasında uygun bir
bağlantı kurmayı amaçlayan ilk modifikasyondur. Bu katalitik antisens RNA’lar
21
ribozim adlı yeni bir sınıfın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu genişletilmiş kollar, uzun
RNA substratlarda, ribozimlerin hedef sekanslara ulaşmasına yardımcı olur.
Kolaylaştırıcıların kullanımına dayalı benzer bir strateji de, ribozimleri değiştirmek
zorunda kalmadan aynı amacı sağlar. Bu metod substrat RNA’da hedef bölgeyi kuşatan
sekansları bağlamak için spesifik olarak tasarlanmış dış oligonükleotidleri kullanır (31).
2.6.2. Retroviral Nükleokapsid Proteinleri
Proteinler gibi hücresel faktörler ile RNA moleküllerinin etkileşimi veya birleşimi ile
ilgili in vitro ve ex vivo deneyler arasında önemli bir fark vardır. Ayrıca, temel
biyolojik süreçlere retroviral nükleokapsid protein kompleksleri aracılık eder. Bu
oluşumlar RNA stabilitesi ve RNA katalizine ulaşmak için önemlidir. Çeşitli proteinler,
çekiçbaşlı ribozimlere bağlanarak bir şaperon gibi davranıp, annealing, nükleik asitte
iplik-değişimi, ribozimlerin etki ettiği RNA substratından gevşeme ve ribozimin
spesifik hedefi ile kolokalizasyonunu sağlar. Bu metodoloji, spesifite ve turnover
sınırlamalarını aşmak için başarılıdır (31).
2.6.3. Allosterik Enzimler
Allosterik ribozimler katalitik RNA’ların modifiye bir türüdür. Aktiviteleri dış faktörler
tarafından kontrol edilebilir. Bunların parçalama etkinliği, allosterik bağlanma bölgesine
bağlanan bir efektör molekülü ile kontrol edilir. Bu strateji, RNA bölünme etkinliğinin
bir dış faktör tarafından düzenlenmesi istenilen durumlarda kullanılır. Enfekte olmuş
hücrelerdeki mRNA’ların veya viral RNA’ların bölünmesi bu durumlara örnektir.
Aktivitesi hedef mRNA’daki spesifik bir sekansla düzenlenen maksizim allosterik
ribozimler vardır. Sensör dizisi olarak adlandırılan bu sekans fiziksel olarak bölünme
bölgesinden farklıdır. Bunlar ilk olarak iki ayrı sitede hedef RNA’yı bölen ribozimler
olarak geliştirilmiştir. Bunlar yanlızca dimer formda aktif olan iki minizimden
oluşmaktadır (31,57,58).
Maksizim, farelerde aynı düzeyde çalıştığı görünen, güçlü biyosensör kapasiteli
allosterik kontrol ribozimidir. Bu biyosensör fonksiyonlar, normal mRNA üzerinde
herhangi bir etki yaratmaksızın, sadece ilgili genin sentezlenmesini spesifik olarak
önler. Sensör kollarındaki sekansların modülasyonu ile bu maksizimlerin aktivitesini
ayarlamak mümkündür (59,60).
22
2.7.RİBOZİMLERİN HÜCRE İÇİNE TRANSFERİ
Bu enzimlerin terapötik uygulamalarını gerçek hale getirmek için, etkili, güvenli ve
doku spesifik formülasyonları ve dağıtım sistemlerinin geliştirilmesi önemli konulardan
biridir (13,61). Endozomal parçacıklar ve hedef RNA tarafından salınan, kimyasal
olarak sentezlenmiş ribozimler, hücreler tarafından alınır. Ribozimler alternatif olarak
plasmidler ile de hücre içine alınabilirler (147,148).
Ribozimler hücrelere iki yolla teslim edilebilir (Şekil 12): önceden oluşturulmuş
ribozimler (eksojen teslim) veya bir ribozim geni olarak (endojen teslimin bir çeşidi).
Transfeksiyon aracı (örneğin: lipofeksiyon ve elektroporasyon) eksojen teslim için
önemli iken promoter seçimi (pol II, pol III, viral v.s) ise endojen teslim için önemlidir
(135).
Şekil 12. Ribozimlerin eksojen (A) ve endojen (B) tesliminin şematik gösterimi. (A)
23
Endojen teslim, tekrar mutant mRNA’lar ve hedef gen ekspresyonunun downregülasyonu için sunulan ribozimler nedeniyle ‘ribozim gen terapisi olarak’ da
adlandırılabilir (136). Endojen teslim, aktin geni (137) veya erken promoter (102) SV40
gibi RNA polimeraz II (pol II) ile transkribe edilen genlerin, çevrilmemiş bölgeleri
(UTRs-untranslated regions) içine ribozim sekanslarının sokulması ile elde edilmiştir.
U6 küçük nükleer RNA (138) veya bazı tRNA’lardan sentezlenen RNA polimeraz III
(pol III) promoterler, ribozimlerin ekspresyonunda başarıyla kullanılmıştır (139). Aynı
zamanda, tirozinaz promoter gibi, doku spesifik promoterler de araştırılmıştır (90).
Retroviral vektörler ve özellikle son zamanlarda adeno-ilişkili viral vektörler (AAV)
yaygın olarak kullanılmaktadır. Ribozim genleri, pol II veya pol III promoterlerden
veya viral uzun terminal tekrar promoterlerden (LTR-Long terminal repeat) eksprese
edilebilir (149).
Yakın zamanda, viral ve non-viral vektörler ribozimlerin hücre içine taşınması için
geliştirilmiştir. Bunlar arasında viral bazlı stratejiler, hücre spesifik ribozimlerin hücre
içine transferini sağlar (10,13,61).
2.7.1. Viral Vektörler
Viral bazlı vektörler, sürekli gen terapisi bağlamında incelenir. Aynı hususlar ribozimin
teslimi için kullanılan bu tür vektörler içinde geçerlidir. Ribozimleri kodlayan genlerin
tesliminde kullanılan viral gen terapi vektörleri, gen ekspresyonunun inhibisyonu için,
ribozimlerin hücrelere direkt tesliminde temel bir alternatiftir (9,54,61). En geniş
kullanım alanına sahip viral vektörler; retroviral vektörler (10,16), adenovirüs vektörleri
(11,62) ve adeno-ilişkili virüs vektörlerdir (9,11,35,61).
Viral vektörler, yüksek gen transferi yeteneğini korumak için ve toksisitesini elimine
etmek için modifiye edilmişlerdir. Özellikle, terapötik gen ile kısmen veya tamamen
değiştirilen viral kodlama dizisi ile replikasyon yetkili veya non-replike virüsler, birçok
temel araştırmanın ve klinik çalışmanın odağı olmuştur. Viral vektörler aşı
geliştirilmesinin yanısıra gen değişim tedavisinde de yaygın olarak araştırılmıştır
(63,64).
Viral
vektörlerin
kullanımı
ile
yüksek
transfeksiyon
verimliliğine
ulaşılabilmesine rağmen bunların kullanımı, güvenlik kaygıları, hedefleme yeteneğinin
ve plazmid boyutunun sınırlı oluşu, taşıma ve üretimindeki zorluklar nedeniyle
24
engellenmektedir (65,66). Bu nedenle ribozimlerin hücrelere teslimi için gelişmiş
hedefleme yeteneği, azalmış immünojenisite, üretilebilirlik ve basit özelliklere sahip
viral vektörler geliştirilmelidir (157).
2.7.2. Non-Viral Vektörler
Viral vektörlerin toksisitesi ve bağışıklıkla ilgili problemleri araştırmacıları giderek
viral vektörlerin kullanıldığı dağıtım sistemlerine alternatif olarak non-viral vektörler
üzerinde çalışmaya teşvik etmiştir (67,68). Non-viral vektörler, çoğunlukla ribozimlerin
eksojen teslimi için kullanılır (54). Düşük etkinlik önemli bir dezavantajları olmasına
rağmen, non-viral vektörler, düşük toksisite ve bağışılık, düşük maliyet ve üretim
kolaylığı ile viral vektörlere kıyasla daha avantajlıdır (68). Ayrıca non-viral vektörler,
ribozimlerin çeşitli yollarla korunmasını sağlayarak hücre içine güvenli bir şekilde
teslim edilmelerini sağlar. Ribozimlerin hedeflenen hücreye ulaşabilmesi ve çok büyük
bir etki gösterebilmesi için, renal filtrasyon sistemi, sistemik enzimatik bozunma ve
immünolojik proseslerden korunması gerekir (67,69). Şimdiye kadar geliştirilen nonviral vektörlerin çoğu doğada genelde katyoniktir (70). Katyonik lipidler (71,72),
katyonik polimerler (73), dendimerler, katyonik peptitler (74) ve katyonik lipozomlar
(62, 74,75) ribozimlerin hücrelere eksojen tesliminde bugüne kadar en yaygın olarak
kullanılan vektörlerdir. Katyonik non-viral vektörlerin yanısıra, ribozimlerin hücre içine
teslimini arttırmak için mikroenjeksiyon (60,62) gibi mekanik araçlar veya
elektroporasyon (76) gibi fiziksel potansiyellere geniş bir ilgi duyulmuştur. Özelde
mikro-enjeksiyon, ribozimleri hücre içi kompartmanda yönlendirmek için kullanılan,
hücre membranı ve/veya hücre çekirdek zarfına nüfuz edebilen, çapı yaklaşık 0.5-5 µm
olan iğneye sahip mekanik bir araçtır (62).
25
3. RİBOZİMLERİN TERAPÖTİK UYGULAMALARI
Ribozimler, sekans spesifik katalitik bir şekilde mRNA parçalama yeteğine sahip
katalitik aktiviteyle donatılmış RNA molekülleridir. Bunlar, kendilerine yüksek
spesifite özelliği veren ve hedef mRNA ile selektif olarak bağlanan sekanslar içerirler.
Aynı zamanda, hedef mRNA ile yarılma reaksiyonları gerçekleştiren sekanslar içerir.
Ribozimler, sekansları tanıyan substratı değiştirerek, belirli genlerin supresyonunda rol
oynarlar. Farklı patolojik durumlarda rol alan gen ürünlerinin büyük bir varyetesine bu
strateji kullanılarak başarılı bir şekilde hedefleme yapılmıştır (13,77).
Diğer antisens terapötik maddeler gibi, ribozimlerde kanser tedavisi, enfeksiyon
hastalıkları ve genetik bozukluklarda umut verici bir potansiyel sunmaktadır (13,67,7880). Son zamanlarda, AIDS ve kanser gibi insan hastalıklarında klinik yollarla
ribozimlerin uygulandığı birkaç örnek bulunmaktadır. İlk klinik denemede insan
immünyetmezliği virüsü (HIV-1)’i hedefleyen bir ribozim kullanılmıştır. İntraselüler
olarak verilen anti-HIV-1 gag riboziminin mRNA transkripsiyonuna ve meydana gelen
viral RNA’nın bölünmesi ile HIV replikasyonunda hem pre-integrasyon hemde postintegrasyona zarar verdiği görülmüştür (14,15). Son zamanlarda hücre proliferasyon
mekanizmalarının tanımlanmasına ek olarak, moleküler seviyede insan kanserinin
biyolojideki son patlaması, antikanser ribozimlerin keşfi ve geliştirilmesi için farklı
moleküler hedeflerin tanımlanması amacıyla sürdürürlen araştırmalara yardımcı
olmuştur. Hedeflerin bazıları dikkat çekmiştir. Bunlar sinyal transdüksiyon kaskadına
dahil olan MDR-1 (multidrug resistance protein,çoklu ilaç direnç proteini) gibi kanser
terapisinde önemli genler, tümör anjiyogenezisinde önemli genler, tümör indüksiyonu
ve progressiyonu için genler (örneğin; farklı onkogenler), büyüme faktörleri ve bunlara
karşılık gelen reseptörlerin ekspresyonunda rol alan genlerdir (8,31).
Kanserle mücadelede kimyasal olarak modifiye edilmiş çekiçbaşlı ribozimin
potansiyellerinin değerlendirildiği sadece iki çalışma devam etmektedir. Bunlardan ilki
26
ANGIOZYME (Sirnatherapeutics, Inc)’dir. Metastatik kolorektal kanser tedavisine
yönelik bir faz II çalışmasında VEGF (Vascular endothelial growth factor, Vasküler
endotelyal büyüme faktörü)’i kodlayan mRNA’ yı hedef alan çekiçbaşlı bir ribozim
incelenmektedir (12,25,31,81). Kanserin klinik tedavisindeki diğer ribozim modifiye
edilmiş ribozimlerin bir sınıfı olan HERZYME’ dir. (Zinzymes olarak adlandırılır. ) Bu
enzim Mg+2 varlığında fizyolojik koşullarda yüksek katalitik aktiviteye sahiptir.
Herzyme enzimi yumurtalık ve meme kanseri olan hastalarda etkinlik ve toksisiteyi
belirlemek için yapılan Faz I klinik çalışmalarında, insan epitel büyüme faktörü-2’yi
kodlayan mRNA’yı hedefler (12,82).
3.1.
GEN
FONKSİYON
ÇALIŞMALARINDA
BİR
ARAÇ
OLARAK
RİBOZİMLER VE HEDEF DOĞRULAMA
Ribozimler gen ekspresyonu ve gen regülasyonu çalışmalarında kullanılabilir (4).
Bunlar gen fonksiyonlarının anlaşılmasında özel araçlardır. Çünkü bunların, hedef gen
ekspresyonunun hızlı bir şekilde ablasyonu için hücresel yanıtları değerlendirme izni
vardır (83). Ribozimler aynı zamanda, spesifik gen ekspresyonunu da inaktive
edebilirler ve böylece fonksiyonel bir kaskatta bir genin rolünün veya bir proteinin
fonksiyonunun tanımlanmasına yardımcı olarak kullanılabilirler. Hedef doğrulama için
ribozimlerin kullanılması ilaçların keşfi ve geliştirilmesi gibi temel biyolojik
araştırmaların her ikisinde de çok önemlidir. Ribozimler, transgenik hayvanların
kullanılması gibi hedef doğrulamanın diğer araçları ile karşılaştırıldığında spesifite,
tasarım ve kullanım kolaylığı sunar (12,84).
Araştırmacılar
ribozim
teknolojisindeki
son
gelişmelerin,
ribozimin
hedef
doğrulamadaki etkinliğini kesinlikle geliştireceğine inanmaktadır. Bununla birlikte daha
geleneksel ribozim teknolojisinin uygulanması, daha önceki zamanlarda artrit, viral
enfeksiyonlar, kanser ve diğer hastalıkların tedavisi için önerilen ilaç hedefleri hakkında
önemli bilgiler vermiştir. Örneğin apoptozise neden olan ajanların duyarlılıklarını
arttırmak için birkaç grup ribozimden yararlanılmıştır. Diğer gruplar, nude farelerde
tümörlerin büyümesi ve hücre proliferasyon oranının her ikisinide azaltmak için
ribozimleri kullanmıştır. Özellikle viral enfeksiyonların tedavisinde potansiyel hedefler
olarak diğer hücre genlerinin hedeflenmesi, aktif bir araştırma alanıdır (85,86).
27
3.2. RİBOZİM KULLANILMASI İLE SPESİFİK GEN İNHİBİSYONU
Özgüllük, birçok durumda, hedef mRNA veya protein seviyeleri ölçülmeksizin, ilgisiz
mRNA üzerindeki etkilere ve ribozim parçalanma ürünlerine bakılmaksızın, biyolojik
etkilerden yola çıkılarak elde edilmiştir. Ribozimin aktivitesiyle ilgili hücre kültürü
çalışmalarında, ribozimin katalitik doğası ve aktivitesinin tespitinde zorluklarla
karşılaşılmıştır. Çeşitli gruplar, kloramfenikol asetiltransferaz (CAT) (102) gibi bir
haberci gene başvurmuşlardır. Bu çalışmalarda CAT aktivitesindeki azalma ribozim
aktivitesinin göstergesi olarak ele alınmıştır (103).
ßAPP (ß-amyloid precursor proteins - ß-amiloid prekürsör proteinler) mRNA’ sı için,
ribozim özgünlüğünün, G3PDH (gliseraldehit 3-fosfat dehidrogenaz) mRNA, α-actin ve
kontrol RNA'lar ile kıyaslandığında daha düşük olduğu görülmüştür (104). Bununla
birlikte bu son çalışmada, ribozim bölünme bağımlı olmayan COS-7 (Cercopithecus
aethiops kökenli böbrek dokusu fibroblast hücre hattı) hücrelerindeki ßAPP mRNA'nın
ribozim aracılı degredasyonunun bir mutant ribozimin (katalitik olarak inaktif) etki
seviyesini düşürdüğü öne sürülmüştür. Ribozim bölünmesi, bölünme ürünleri probu
korunan bir RNaz koruma deneyi ile gösterilmiştir (103). Fakat bu tür sonuçların
yorumlanmasına özen göstermek gerekir. Son zamanlarda, hücre içerisinde olup, RNA
hazırlanması sırasında substratı bölünen bir çekiçbaşlı ribozim not edilmiştir (99,105).
Bazı mevcut problemler olmasına rağmen birçok aktif ribozimin terapötik uygulamaları
araştırılmaktadır (149).
3.3. İLAÇ DİRENCİNİN AŞILMASI
İlaç direncinin aşılması ribozim teknolojisi için popüler bir hedeftir. Kobayashi ve
arkadaşları (87), bir anti-MDR-1 ribozimi kararlı bir şekilde transfekte etmiş ve
vinkristine göre yaklaşık 700 kat daha dirençli olan MOLT-3 (insan kökenli T
lenfoblast hücre tipi hücre hattı) hücrelerininde aynı ilaca karşı direnci 20-30 kat
düşürdüğü gözlemlenmiştir. Bu ilaç duyarlılığındaki artışın ve MDR-1 mRNA
seviyelerindeki azalmanın, ribozimin ifade edilen miktarı ile orantılı olduğu
görülmüştür. Araştırmacılar, bölünme ürünlerini tespit edememiş olsa da, bölme
yeteneği olmayan ribozimlerin, ilaç direnç seviyeleri üzerinde hiçbir etkisi olmadığını
göstermişlerdir. İlaca direnci olmayan paranteral hücre hattında bu ribozimler denenmiş
ve hiçbir etki bulunamamıştır. Buda ribozimlerin toksik olmadığını göstermiştir.
28
Kiehntopf ve arkadaşları (88), MDR-1 geninin ekspresyonunu azaltan önemli
ribozimlerin kimyasal olarak sentezlenmesi veya in vitro transkribi ile ilaca dirençli
mezotelyoma hücre hatlarının lipozom aracılı transfeksiyonunu bulmuşlardır. Bunlar,
kemoterapötik ilaçlara yönelik duyarlılık çalışmalarıdır. Aynı zamanda mRNA
düzeylerinde bulunan tam-uzunlukta MDR-1' lerdeki azalmayı, terstranskripsiyon
polimeraz zincir reaksiyonu kullanılarak göstermek mümkündür (149).
3.4. DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ FENOTİP AŞILMASI
Ribozim teknolojisi ile onkogenlerdeki mRNA' lar hedef alınmıştır. H-ras geni,
çekiçbaşlı ribozim için aktif bir substrat olmak üzere, kodon 12' de (GGU=GUU) bir
mutasyon ile aktive edilir. in vivo ortamda nude fareler için tümorjenik olan ve aynı
zamanda in vitro ortamda neoplastik fenotip gösteren NIH3T3 (Mus musculus kökenli
embriyo dokusu fibroblast hücre hattı) hücreleri, H-ras genindeki mRNA'yı bölmek için
tasarlanmış bir ribozim ile transfekte edilmiş ve değiştirilmiş fenotip iptal edilmiştir
(89). Böylece H-ras mRNA seviyesinde bir azalma gözlemlenmiştir. Muhtemelen,
ribozim hibritleşme kollarının antisens etkisinden dolayı hücrelerde bir ara fenotip
meydana gelmiş ve buda mutant ribozimlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu grup aynı
zamanda çapraz reaktivite göstermiş ribozim ile muamele edilmiş ve kontrol hücrelerde
K-ras geni mRNA seviyelerine bakılarak özgünlükle ilgili sorunları ele almıştır.
Ohta ve arkadaşları (73) bir anti-H-ras ribozimin ekspresyonu için üretilen doku spesifik
bir promoterden, viral bir promoter kullanılarak elde edilen sonuçlara göre daha iyi
sonuçlar alınabileceğini göstermişlerdir. Bu sonuçlar hedef mRNA' ya bağlı olarak
ribozim ekspresyonu için seçilen viral promoterin her zaman iyi bir seçenek olmadığını
göstermiştir. Transfekte ribozimler sadece proliferasyonda değil, aynı zamanda
melanoma hücrelerinin in vitro farklılaşma prosesinden de etkilidir (106).
3.5. KRONİK MYELOİD LÖSEMİDE BCR-ABL (YABANIL PROTEİNLER)
Kromozom translokasyonları ve elde edilen kimerik genler, sekans spesifik stratejiler
için çok iyi hedeflerdir. Kronik myeloid lösemi bcr-abl onkogeni Philadelphia
kromozomu ( Ph+)’nun böyle bir translokasyon ile ortaya çıkmıştır. BCR-ABL tirosin
protein kinazın Ph+ hücrelerinin maling fenotipinden sorumlu olduğu düşünülmektedir.
Yabanıl proteinlerden abl ve bcr’nin her ikisininde normal hücre proliferasyonunda
29
önemli olduğu düşünülmektedir. Yayınlanan bazı çelişkili sonuçları temizlemek için
yapılan girişimlerde mRNA bcr-abl (107)' nin ucuca ekleme ve varyantlarını bölmek
için tasarlanmış, üç farklı çekiçbaşlı ribozimin özgünlüklerine bakılmıştır (108,110). Bu
girişimler sonucunda sadece bcr-abl RNA'yı kesebilen ribozimin özgünlüğü
gösterilmiştir fakat bcr-abl ve abl RNA'ların her ikisinide kesebilen diğer iki ribozimin
spesifitesinde eksikliğe rastlanmıştır. Hücre hattı sisteminde spesifite ile ilgili sorunlar
ele alınmamıştır ancak hücre proliferasyonunda (91), bcr-abl mRNA, bcr-abl kinaz
aktivitesi (110) ve protein seviyelerinde (92,93) bir azalma görülmüştür. Bu
çalışmalarda farklı çekiçbaşlı ribozimler kullanılmıştır. Bu farklılıklar nükleaz direncini
arttırmak için yapılan çeşitli modifikasyonlar ve yan kolların değişen uzunlukları veya
vektörlerden ifade edilme ile sağlanmıştır. Bazı ribozim yapıları oldukça önemli etkiler
(92,93,110) göstermişken, diğer ribozimler daha etkisiz (108) yada çok az etkili
kalmıştır.
Bu
durum
muhtemelen
ribozimlerin
yapılarındaki
farklılıklardan
kaynaklanmaktadır. Yapı-fonksiyon ilişkisi anlaşılana kadar bu tür etkiler tahmin
edilemeyecektir (149). Akut myeloid lösemi ile ilişkili 8 ve 21. kromozomlar arasındaki
bir translasyon ile meydana gelen AML1/MTG8 mRNA hibrid geni çekiçbaşlı
ribozimler tarafından hedeflenmiştir (111).
3.6.VİRAL HASTALIKLARIN AŞILMASI
Klinik uygulamalara bir başka örnek insan bağışıklık eksikliği virüsü ( HIV) gibi
virüslerle ilişkili viral hastalıkların tedavisinde ribozim hedeflemenin kullanılmasıdır.
HIV ile mücadelede ribozimlerin iki türü kullanılır: hammerhead (96, 98, 112,113) ve
hairpin (110)
Weerasinghe ve arkadaşları (112) ifade vektörleri ile MT4 hücrelerine taşınan bir HIV-1
ribozimin, HIV enfeksiyonunun değişen derecelerine karşı dirençli olduğunu
göstermiştir. Anti HIV-1 ribozimlerin ekspresyonu için uyarılabilir promoterlerin
seçimi, HIV-1 enfeksiyonuna karşı direnç derecesi üzerinde oldukça etkilidir. Lo ve
arkadaşları (113) tarafından gerçekleştirilen benzer bir çalışmada, HIV-1 tat RNA
bölünmesi için tasarlanmış çekiçbaşlı bir ribozim kullanılmıştır. Anti-HIV-1
replikasyonunu inhibe eden, anti tat ribozimleri üreten hücrelere rağmen, üretilen
antisense vektörler ilginç bir şekilde HIV-1 replikasyonu için daha büyük direnç
sağlamıştır. Üçüncü bir grup olarak, anti-HIV-1 ribozimleri ekspre eden T lenfositler de
30
HIV-1 replikasyonu için direnç göstermiştir (96). Mutant bir ribozim ile dönüştürülmüş
birimler viral replikasyon için çok az direnç göstermiştir (149).
Anti-HIV ribozimleri kullanılarak gen tedavi yaklaşımlarında (Şekil 13) ise kan
hücreleri, bir hasta ya da sağlıklı bir bireyden izole edilmiş, terapötik ribozim genlerini
taşıyan vektörler ile ex vivo transdüksiyon yapılmış ve yeniden hastaya infüze edilmiştir
(150).
Araştırmacılar, fonksiyonel ribozimlerin HIV-1 RNA'ları böldüğünü ve bunun RNA
için spesifik olduğunu savunmuşlardır. Aynı zamanda ribozimleri ifade etmek için farklı
retroviral vektörler kullanılarak etkilerine de bakmışlardır. Ve farklı ribozim
seviyelerine rağmen, HIV-1 replikasyonu için benzer bir direnç düzeyinin var olduğunu
görmüşlerdir. Bu durum diğer faktörlerin ribozimin etkinliğinde rol belirleyici olduğunu
göstermişlerdir (115).
Bauer ve arkadaşları (98) daha önce HIV-1 ile enfkte olmuş bireylerden alınan CD34+
hücrelerinin işlemden geçirilmesi ile önemli bir adım atmışlardır. Bir çift tat-rev
ribozim içeren bir retroviral vektör ile transfekte edilmiş hücrelerin virüs ile
mücadelesinden sonra HIV-1 replikasyon inhibisyonunun 1000 kat daha fazla olduğu
görülmüştür (149).
Hairpin ribozim de çekiçbaşlı ribozime benzer etkilere sahiptir: ribozimi ifade eden
hücreler HIV-1' in çeşitli suşlarına dirençlidir. Ayrıca hairpin riboziminin, viral DNA
sentezlemek için gelen virüsün etkinliğini önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir (114).
Hairpin ribozim, HIV-1' e karşı uygulanan faz-1 klinik denemelerinin ön aşamasında
kullanılmıştır (116).
HIV-1 ile enfekte dönorlerden CD4+ lenfositler kontrol vektörler yada ribozim ile
transfekte edilmiş ve viral replikasyonun 2-3 hafta geciktiği görülmüştür (97). Erken
klinik denemelerde ribozimlerin hızlı ilerlemesinde, bunların özgünlükleri ve hedef
hücrelere viral vektörler ile taşınabilmesi yeteneğinin payı olduğu düşünülmektedir.
Ribozimlerin retrovirüslere karşı başarılı olabilmesinin bir başka nedeni de viral yaşam
döngüsünün çeşitli evrelerini potansiyel olarak hedefleyebilir olmalarıdır. Kuşak RNA
genomları, entegre genomdan transkribe edilen mRNA ve oluşan genomik RNA'ları
hedefler. Hedef alınan tek virüs HIV-1 değildir. Beck ve Nassal (99) B tipi hepatite
31
neden olan Hepatit B virüsü enkapsidasyon sinyali ε ' ye çekiçbaşlı bir ribozimi
hedeflemişlerdir. Malesef ribozim bölünmesi yanlızca hücre özütlerinde ve in vitro
olarak görülmüştür, sağlam hücrelerde bölünmeye rastlanmamıştır. Ribozim yapay bir
substrat ile cis konumda yerleştirildiğinde az miktarda ribozim aktivitesi gözlenmiştir.
(En aktif halin antisens etkilerden kaynaklandığı düşünülmektedir.) Araştırmalar hücre
içinde bölünmeyi inhibe eden bir etkenin var olduğunu iddia etmişlerdir. Çünkü RNA
ekstreleri üzerinde etkili bir bölünme gözlemlemişlerdir. Hepatit C virüsü ve İnfluenza
A virüsü de ribozim ile yıkım ve seçici hedefleme konusu içindedir (119).
Şekil 13. Anti-HIV ribozimleri kullanılarak gen tedavi yaklaşımları (150)
3.7. HAYVAN MODELİ SİSTEMLERİNDE RİBOZİMLER
Bazı araştırmacılar hayvan modeli sistemlerinde (94, 101,120) ribozimin etkilerini
incelemişlerdir. SCID (Severe Combined Immunodeficiency- Şiddetli kombine immün
yetmezlik) farelere bcr-abl mRNA’ ya karşı ribozimin enjeksiyonundan önce, bcr-abl
onkogeni içeren kemirgen hücre hattının, ex vivo olarak temizlenmesi işlemi
araştırılmıştır. bcr-abl içeren kontrol grubu-tedavi hücreleri ile enjekte edilmiş farelerle
32
karşılaştırıldığında ribozimin etkinliğinin farelerin hayatta kalma sürelerini arttırdığı
gösterilmiştir (94).
Flory ve arkadaşları (101) anti-stromelisin çekiçbaşlı ribozimlerin etkinliğini, stabilitesi
ve lokalizasyonunu değerlendirmek için, interlökin-1 ile indüklenen bir tavşan modeli
kullanmışlardır. Bu araştırmacılar ekzogen olarak teslim edilen ribozimlerin sinoviyal
hücreler tarafından alındığını ve sinoviyal interlökin-1a’ya bağlı stromelisin mRNA
seviyelerinin azaldığını gözlemlemişlerdir. Katalitik olarak inaktif ribozimler, bölme
mekanizmasında ribozim aktivitesine destek olamamaktadır. Czubayko ve arkadaşları
(95), nude fareleri kullanarak akciğer melanoma hücreleri metastazı ve melanoma
hücrelerinden salgılanan büyüme faktörü fleiyotropin (PTN) arasındaki ilişkiyi oldukça
güzel göstermişlerdir. Bir hücre hattı içindeki PTN’ye karşı ribozimlerin tanımlanması
ile büyüme faktörü aktivitesi ve PTN mRNA azalmış eş zamanlı olarak tümörün
metastatik yayılımı önlenmiştir. Larsson ve arkadaşları (120) trasgenik fare ve hücre
hatlarının her ikisinde de, ß2-mikroglobulin (ß2M)’e karşı çekiçbaşlı ribozimlere
bakmışlardır. Bu araştırmacılar, akciğerde ß2M mRNA seviyelerindeki büyük azalma
ile akciğer, böbrek ve dalakta ribozimin ifade edilmesini izlemişlerdir. Bununla birlikte
ribozim düzeyleri ve ß2M mRNA litermatları arasında büyük farklılıklar olduğunu ifade
etmişlerdir. Lieber ve Kay (121) transgenik farelere somatik gen transferinden sonra,
adenovirüs vektörler vasıtasıyla ifade edilen ribozimlere ( insan büyüme hormonu
karşıtı ) bakmışlardır. mRNA seviyeleri ile korelasyonda büyüme hormonunda %96’ya
kadar azalma gözlenmiştir. Bir ribozimin ekspre edilmesinde retroviral vektör
kullanımı, transgenik fare kullanılmasından oldukça farklıdır. Terapötik uygulamalar
için uygun olmakla beraber, transgenik hayvanlar farklı dokularda ribozimin ekspresyon
seviyeleri, ribozim etkinliği ve hatta hedef mRNA’ nın rolü hakkında bilgiler
sağlayabilir. Hayvan model sistemlerinde ribozimler için şimdiye kadar çok az
farmakokinetik ve farmakodinamik veriler elde edilmiştir. Bununla birlikte, sentetik
farmakokinetik özellikler ile ilgili bir çalışmada, kimyasal olarak modifiye edilmiş
çekiçbaşlı ribozimlerin intravenöz enjeksiyonundan (122) sonra vasküler sistem dışında
(böbrek ve karaciğer) doku içine perfüzyon ve plazmada (enjeksiyondan sonra en fazla
48 saat sonra) bir stokrom P-450 ribozimin uzun süre varlığı gösterilmiştir (149). Bu
grup aynı zamanda hücresel alımına yardımcı olmak için taşıyıcı bir madde ile
33
amelogenin mRNA’ ya benzer bir modifiye ribozimi enjekte etmişler ve hedef genin
ekspresyonunun başarılı bir şekilde engellendiğini göstermişlerdir (123).
Ribozim sekansı veya antisens RNA için bir gen yapısı ile transgenik hayvanların
ayrıntılı çalışmaları son zamanlarda gözden geçirilmiştir (124).
Tablo 2. Ribozimler kullanarak yapılan potansiyel gen inhibisyonunun listesi (149)
UYGULAMA
RİBOZİMİN HEDEFİ
ETKİ
İlaç rezistansının
MDR1
Vinkristin rezistansında 200 kat azalma mRNA
aşılması
seviyelerinde düşme
H-ras (mutasyon)
Değiştirilmiş fenotip
aşılması
Viral hastalıkların
aşılması
Artritin aşılması
Melanoma hücreleri proliferasyonun ve
farklılaşmada azalma
bcr-abl (translokasyon)
hücre proliferasyonunda azalma
Pleiotropin
metastaz, anjiyogenez ve tümör büyümesinin
(büyüme
faktörü)
azalması
HIV-1
HIV-1 enfeksiyon direncinin artması
HIV-1 replikasyonunun inhibisyonu
Hepatit B ve C virüsü
Stromelisin
mRNA azalması
3.8. RİBOZİMLERİN DİĞER KULLANIMLARI
Terapötik ajanlar olarak kullanımlarının yanısıra ribozimler, genlerin rollerinin
aydınlatılması için kayıp-fonksiyon fenotipleri oluşturmak için de kullanılmışlardır.
Ribozimler matris metalloproteinaz 2 için ve c-fos (bir protoonkogen) için
Drosophila’daki Fushi taragu genine uygulanmıştır.(125, 126,127)
Ribozimlerin başarısı değişen oranlarda, bitki protoplastları (128,129) ve mayalar
(Saccaharomyces cerevisia (130) ve S pombe (131)) gibi diğer sistemlerde de
gözlemlenmiştir.
Tütünün lignin oluşturucu peroksidazına ribozim teslimi için transgenik bitkiler
oluşturulmuş bunun sonucunda protein ve peroksidaz mRNA seviyelerinde azalmalar
görülmüştür (132).
34
4. RİBOZİMLER VE ANTİBİYOTİKLER
Antibiyotiklerin bazı sınıflarının ribozimlerle etkileşime girebileceği ve bazı durumlarda
bölme aktivitesini etkileyebileceği görülmüştür.
Aminoglikozid grubu antibiyotikler Grup I intron fonksiyonlarını inhibe ederken, Grup
II intronu etkilemez (140). Tetrasiklinler gibi (142), aminoglikozidler de özellikle
Neomisin B, çekiçbaşlı ribozimin aktivitesini (141) inhibe eder. HDV ribozim de,
tetrasiklin ve aminoglikozid grubu antibiyotiklerin her ikisi ile inhibe edilebilir (143).
Bunun aksine Neurospora VS riboziminin bölme aktivitesi aslında bir tuberaktinomisin
antibiyotiği olan viomisin ile arttırılmıştır (144).
35
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Ribozimlerin farklı sınıfları, gen keşfi ve fonksiyonel genomik uygulamalar için,
terapötik ajan olarak önemli bir rol oynar. Farmasötik açıdan önemli antisens
bileşiklerin yeni bir sınıfı olarak ribozimler, kanser tedavisi, infeksiyon hastalıkları ve
genetik bozukluklar için umut verici bir potansiyel sunmaktadır. Son zamanlarda AIDS
ve kanser gibi hastalıklarda ribozimlerin klinik yollarla uygulanmasına dair birkaç örnek
bulunmaktadır. Bu enzimlerin tedavi edici uygulamaları gerçekleştirmek amacıyla
güvenli, etkili ve dokuya özgü dağıtım sistemlerinin geliştirilmesi, üzerinde durulan
konulardan biridir. Daha yakın zamanda, viral ve non-viral vektörlerin her ikiside
ribozimlerin dağıtımı için geliştirilmiştir. Bunlar arasında viral bazlı vektörler,
ribozimin hücreye spesifik tesliminde umut verici bir potansiyel arz eder (157).
Ribozimlerin, gerçekçi terapötik ajan olarak kullanılabilmesi için ilk olarak çeşitli
engellerin aşılması gerekir. Ribozim aracılı substrat turnoverinin geliştirilmesi, istenilen
mRNA için spesifik ribozim, hedef ile ribozimin kolokalizasyonu, intraselüler ribozim
konsantrasyonu veya bir vektör vasıtasıyla ribozimin etkili ekspresyonu ve hücre
populasyounun büyük bir yüzdesine etkin dağılım ile ilgili engeller mevcuttur. Bu
engellere rağmen, şimdiye kadar ribozimler ile elde edilen sonuçlar, özellikle HIV-1
çalışmaları umut vadetmektedir. RNA’nın ikincil ve üçüncül yapısı ile ilgili bilgimiz
artarsa, spesifite sorunlarına yardımcı olabilecek daha rasyonel RNA’yı hedefleme
mümkün olacaktır. Aynı zamanda RNA’nın çekirdekten stoplazmaya hareketi ve
hücrelerdeki fiziksel lokalizasyonunun anlaşılması hedef ve ribozim kolokalizasyonunu
sağlamada da yardımcı olacaktır. Ribozimlerin modifikasyonları ( örneğin: allil grubu
ile 2'-riboz) bunların nükleazlara stabilitesini oldukça önemli ölçüde arttırır.
Ribozimlerin lipozomlarla veya vektörler yoluyla hücre içine taşınmasına da umutla
bakılmaktadır. Bu çalışmalarda katalitik aktivite korunmuştur. Antisens DNA
alanındaki çalışmalar, bu sorunların çözümü içinde yararlı olacaktır (149).
36
KAYNAKLAR
1.
Kawasaki, H; Wadhwa, R and Taira, K (2004), “World of small RNAs: from
ribozymes to siRNA and miRNA,” Differentiation, 72, 58-64.
2.
Tanner, NK (1999), “Ribozymes: the characteristics and properties of catalytic
RNAs,” FEMS Microbiol. Rev., 23, 257-275.
3.
Mueller, D; Stahl, U and Meyer, V (2006), “Application of hammerhead
ribozymes in filamentous fungi,” J. Microbiol. Meth., 65, 585-595.
4.
Gaughan, DJ and Whitehead, AS (1999), “Function and biological applications of
catalytic nucleic acids, ” Biochim. Biophys. Acta, 1445, 1-20.
5.
Rossi, JJ (1998), “Ribozymes to the rescue: repairing genetically defective
mRNAs,” Trends Genet., 14, 295-298.
6.
Tanaka, K; Yamada, T; Ohyagi, Y; Asahara, H; Horiuchi, I and Kira, J (2001),
“Suppression of transthyretin expression by ribozymes: a possible therapy for
familial amyloidotic polyneuropathy,” J. Neurol. Sci., 183, 79-84.
7.
Lilley, DM (2005), “Structure, folding and mechanisms of ribozymes,” Curr.
Opin. Struct. Biol., 15, 313-323.
8.
Kijima, H; Ishida, H; Ohkawa, T; Kashani-Sabet, M and Scanlon, KJ (1995),
“Therapeutic applications of ribozymes,” Pharmacol. Ther., 68, 247-267.
9.
Lewin, AS and Hauswirth, WW (2001), “Ribozyme gene therapy: applications for
molecular medicine,” Trends Mol. Med., 7, 221-228.
10.
Bramlage, B; Luzi, E and Eckstein, F (1998), “Designing ribozymes for the
inhibition of gene expression,” Trends Biotechnol., 16, 434-438.
11.
Welch, PJ; Barber, JR and Wong-Staal, F (1998), “Expression of ribozymes in
gene transfer systems to modulate target RNA levels,” Curr. Opin. Biotechnol.,
9,486-496.
37
12.
Jason, TLH; Koropatnick, J and Berg, RW (2004), “Toxicology of antisense
therapeutics,” Toxicol. Appl. Pharmacol., 201, 66-83.
13.
Merdan, T; Kopecek, J and Kissel, T(2002), “Prospects for cationic polymers in
gene and oligonucleotide therapy against cancer,” Adv. Drug Deliv. Rev., 54,
715-758.
14.
Konopka, K; Rossi, JJ; Swiderski, P; Slepushkin, VA and Duzqunes, N (1998),
“Delivery of an anti-HIV-1 ribozyme into HIV-infected cells via cationic
liposomes,” Biochim. Biophys. Acta, 1372, 55-68.
15.
Khan, AU (2006), “Ribozyme: a clinical tool,” Clin. Chim. Acta, 367, 20-27.
16.
Navani, NK and Li, Y (2006), “Nucleic acid aptamers and enzymes as sensors,”
Curr. Opin. Chem. Biol., 10, 272-281.
17.
Fiammengo, R and Jaschke, A (2005), “Nucleic acid enzymes,” Curr. Opin.
Biotechnol., 16, 614-621.
18.
Bhindi, R; Fahmy, RG; Lowe, HC; Chesterman, CN; Dass, CR; Cairns, MJ et al.
(2007), “DNA enzymes, siRNA, and the emerging wave of small-molecule
nucleic acid-based gene silencing strategies,” Am. J. Pathol., 171, 1079-1088.
19.
Tinoco, I (1996), “RNA enzymes: putting together a large ribozyme,” Curr. Biol.,
6, 1374-1376.
20.
Westhof, E and Patel, D (1995), “Diversity, folding and stability of nucleic acid
structures,” Curr. Opin. Struct. Biol., 5, 279-281.
21.
Lehman, N (2004), “Ribozymes and evolution,” Encyclopedia of Biol. Chem., 3,
747-752.
22.
Fedor, MJ (1993), “Ribozymes,” Curr. Biol., 8, 441-443.
23.
Lilley, DM (2003), “The origins of RNA catalysis in ribozymes,” Trends
Biochem. Sci., 28, 495-501.
38
24.
Talini, G; Gallori, E and Maurel, MC (2009), “Natural and unnatural ribozymes:
back to the primordial RNA world,” Res. Microbiol., 160, 457-465.
25.
Schubert, S and Kurreck, J (2004), “Ribozyme and deoxyribozyme-strategies for
medical applications,” Curr. Drug Targets, 5, 667-681.
26.
Lonnberg, T and Lonnberg, H (2005), “Chemical models for ribozyme action,”
Curr. Opin. Chem. Biol., 9, 665-673.
27.
Marr, JJ (1996), “Ribozymes as therapeutic agents,” Drug Discov.Today, 1, 94.
28.
Phylactou, LA (2000), “Ribozyme and peptide nucleic acid-based gene therapy,”
Adv. Drug Deliv. Rev., 44, 97-108.
29.
Fiskaa, T and Birgisdottir, AB (2010), “RNA reprogramming and repair based on
trans-splicing group I ribozymes,” New Biotechnol., 27, 194-203.
30.
Kohler, U; Ayre, BG; Goodman, HM and Haseloff, J (1999), “Trans-splicing
ribozymes for targeted gene delivery,” Mol. Biol., 285, 1935-1950.
31.
Puerta-Fernandez, E; Romero-Lopez, C; Barroso-delJesus, A and Berzal-Herranz,
A (2003), “Ribozymes: recent advances in the development of RNA tools,”
FEMS Microbiol. Rev., 27, 75-97.
32.
Tourasse, NJ; Stabell, FB and Kolstø, AB (2010), “Structural and functional
evolution of group II intron ribozymes: insights from unusual elements carrying a
3`-extension,” New Biotechnol., 27, 204-211.
33.
Schlatterer, JC and Greenbrae, NL (2008), “Specificity of Mg2+ binding at the
group II intron branch site,” Biophys. Chem., 136, 96-100.
34.
Scott, WG (2007), “Ribozymes,” Curr. Opin. Struct. Biol., 17, 280-286.
35.
Hauswirth, WW and Lewin, AS (2000), “Ribozyme uses in retinal gene therapy,”
Prog. Retin. Eye Res., 19, 689-710.
39
36.
Michienzi, A; Castanotto, D; Lee, N; John, SL; Zaia, JA and Rossia JJ (2003),
“Novel ribozyme, RNA decoy, and siRNA approaches to inhibition of HIV in a
gene therapy setting,” Clin. Appl. Immunol., 3, 223-233.
37.
Saksmerprome, V and Burke, DH (2004), “Deprotonation stimulates productive
folding in allosteric TRAP hammerhead ribozymes,” J. Mol. Biol., 341: 685-694.
38.
Christiansen, JK; Lobedanz, S; Arar, K; Wengel, J and Vester, B (2007), “LNA
nucleotides improve cleavage efficiency of singular and binary hammerhead
ribozymes,” Bioorg. Med. Chem., 15, 6135-6143.
39.
Usman, N; Beigelman, L and McSwiggen, JA (1996), “Hammerhead ribozyme
engineering,” Curr. Opin. Struct. Biol., 1, 527-533.
40.
Heidenreich, O; Benseler, F; Fahrenholz, A and Eckstein, F (1994), “High activity
and stability of hammerhead ribozymes containing 2`-modified pyrimidine
nucleosides and phosphorothioates,” J. Biol., 269, 2131-2136.
41.
Perriman, R; Bruening, G; Dennis, ES and Peacock, WJ (1995), “Effective
ribozyme delivery in plant cells,” Proc. Natl. Acad. Sci. USA, 92, 6175-6179.
42.
Doherty, EA (2000), “Ribozyme structures and mechanisms,” Annu. Rev.
Biochem., 69,597-615.
43.
Murray, JB; Seyhan, AA; Walter, NG; Burke, JM and Scott, WG (1998), “The
hammerhead, hairpin and varkud satellite ribozymes are catalytically proficient in
monovalent cations alone,” Chem. Biol., 5, 587-595.
44.
Butcher, SE (2001), “Structure and function of the small ribozymes,” Curr. Opin.
Struct. Biol., 11, 315-320.
45.
Ferré-D'Amaré, AR (2011), “Use of a coenzyme by the glmS ribozymeriboswitch suggests primordial expansion of RNA chemistry by small molecules,”
Phil. Trans. R. Soc. B., 366, 2942-2948.
46.
Talini, G; Branciamore, S and Gallori, E (2011), “Ribozymes: flexible molecular
devices at work,” Biochimie, 93, 1998-2005.
40
47.
Jones, DA and Fitzpatrick, FA (1999), “Genomics and the discovery of new drug
targets,” Curr. Opin. Chem. Biol., 3, 71-76.
48.
Usman, N and McSwiggen, JA (1995), “Catalytic RNA (Ribozyrnee) as drugs,”
Ann. Rep. Med. Chem., 30, 285.
49.
Jaeger, L (1997), “The new world of ribozymes,” Curr. Opin. Struct. Biol., 7, 324335.
50.
Biondi, E; Branciamore, S; Fusi, L; Gago, S and Gallori, E (2007), “Catalytic
activity of hammerhead ribozymes in a clay mineral environment: implications for
the RNA world,” Gene, 389, 10-18.
51.
Hao, ZM; Luo, JY; Cheng, J; Wang, QY and Yang, GX (2003), “Design of a
ribozyme targeting human telomerase reverse transcriptase and cloning of it’s
gene,” World J. Gastroenterol., 9, 104-107.
52.
Fujita, Y; Ishikawa, J; Furuta, H and Ikawa, Y (2010), “Generation and
development of RNA Ligase ribozymes with modular architecture through
“design and selection”,” Molecules, 15, 5851-5865.
53.
Doudna, JA (1998), “Ribozymes: the hammerhead swings into action,” Curr.
Biol., 8, R495-R497.
54.
Bramlage, B; Luzi, E and Eckstein, F (1998), “Designing ribozymes for the
inhibition of gene expression,” Trends Biotechnol., 16, 434-438.
55.
Parry, TJ; Bouhana, KS; Blanchard, KS; Pavco, PA and Sandberg, JA (2000),
“Ribozyme pharmacokinetic screening for predicting pharmacodynamic dosing
regimens,” Curr. Issues Mol. Biol., 2, 113-118.
56.
Engels, JW; Scherr, M; Ganser, A; Grez, M and Wittmann, V (1998), “Modified
hammerhead ribozymes as potential therapeutics,” Nucleosides and Nucleotides,
17, 1685-1696.
57.
Soukup, GA and Breaker, RR (2000), “Allosteric nucleic acid catalysts,” Curr.
Opin. Struct. Biol., 10, 318-325.
41
58.
Vaish, NK; Kossen, K; Andrews, LE; Pasko, C and Seiwert, SD (2004),
“Monitoring protein modification with allosteric ribozymes,” Methods, 32, 428436.
59.
Kuwabar, T; Warashina, M and Taira, K (2000), “Allosterically controllable
ribozymes with biosensor functions,” Curr. Opin. Chem. Biol., 4, 669-677.
60.
Jose AM (2002), “Ribozyme therapy: RNA enzymes to the rescue,” Yale J. Biol.
Med., 75, 215-219.
61.
Bouffard, DY; Ohkawa, T; Kijima, H; Irie, A; Suzuki, T; Curcio, LD et al. (1996),
“Oligonucleotide modulation of multidrug resistance,” Eur. J. Cancer, 32, 10101018.
62.
Amarzguioui, M and Prydz, H (1998), “Hammerhead ribozyme design and
application,” Cell Mol. Life Sci., 54, 1175-1202.
63.
Haider, M; Hatefi, A and Ghandehari, H (2005), “Recombinant polymers for
cancer gene therapy,” J. Controlled Release, 109, 108-119.
64.
Wu, T and Zhou, D (2011), “Viral delivery for gene therapy against cell
movement in cancer,” Adv. Drug Deliv. Rev., 63, 671-677.
65.
Serikawa, T; Kikuchi, A; Sugaya, S; Suzuki, N; Kikuchi, H and Tanaka, K
(2006), “In vitro and in vivo evaluation of novel cationic liposomes utilized for
cancer gene therapy,” J. Controlled Release, 113, 255–260.
66.
Dass, CR and Choong, PFM (2006), “Selective gene delivery for cancer therapy
using cationic liposomes: in vivo proof of applicability,” J. Controlled Release,
113, 155-163.
67.
Merdana, T; Kopecek, J and Kissel, T (2002), “Prospects for cationic polymers in
gene and oligonucleotide therapy against cancer,” Adv. Drug Deliv. Rev., 54,715758.
42
68.
Suzuki, R; Namai, E; Oda, Y; Nishiie , N; Otake, S; Koshima, R et al. (2009),
“Cancer gene therapy by IL-12 gene delivery using liposomal bubbles and
tumoral ultrasound exposure,” J. Controlled Release, 142, 245-250.
69.
Jackson, JK; Liang, LS; Hunter, WL; Reynolds, M; Sandberg, JA; Springate, C et
al. (2002), “The encapsulation of ribozymes in biodegradable polymeric
matrices,” Int. J. Pharm., 243, 43-55.
70.
El-Aneed, A (2004), “An overview of current delivery systems in cancer gene
therapy,” J. Controlled Release, 94, 1-14.
71.
Kariko, K; Megyeri, K; Xiao, Q and Barnathan, ES (1994), “Lipofectin-aided cell
delivery of ribozyme targeted to human urokinase receptor mRNA,” FEBS Lett.,
352, 41-44.
72.
Ayers, D; Cuthbertson, JM; Schroyer, K and Sullivan, SM (1996), “Polyacrylic
acid mediated ocular delivery of ribozymes,” J. Controlled Release, 38, 167-175.
73.
Hughes, MD; Hussain, M; Nawaz, Q; Sayyed, P and Akhtar, S (2001), “The
cellular delivery of antisense oligonucleotides and ribozymes,” Drug Discov.
Today, 6, 303-315.
74.
Akhtara, S; Hughes, MD; Khan, A; Bibbyb, M; Hussain, M; Nawaz, Q et al.
(2000) “The delivery of antisense therapeutics,” Adv. Drug Deliv. Rev., 44, 3-21.
75.
Kiehntopf, M; Esquivel, EL; Brach, MA and Herrmann, F (1995), “Clinical
applications of ribozymes,” Lancet, 345, 1027-1031.
76.
Wraight, CJ and White, PJ (2001), “The antisense nucleotides in cutaneous
therapy,” Pharmacol. Ther., 90, 89-104.
77.
Trang, P; Kilani, A; Lee, J; Hsu, A; Liou, K; Kim, J et al. (2002) “RNase P
ribozymes for the studies and treatment of human cytomegalovirus infections,” J.
Clin. Virol., 25, S63-S74.
43
78.
Boado, RJ (1995), “Brain-derived peptides regulate the steady state levels and
increase stability of the blood-brain barrier GLUT1 glucose transporter mRNA,”
Neurosci. Lett., 197,179-182.
79.
Sriram, B; Thakral, D and Panda, SK (2003), “Targeted cleavage of hepatitis E
virus 3`- end RNA mediated by hammerhead ribozymes inhibits viral RNA
replication,” Virology, 312, 350-358.
80.
Mulhbacher, J; St-Pierre, P and Lafontaine, DA (2010), “Therapeutic applications
of ribozymes and riboswitches,” Curr. Opin.Pharmacol., 10, 551-556.
81.
Radka, SF; Pasko, C; Haeberli, P and Beigelman, L (2002), “The development of
a monoclonal antibody specific for a 2`-C-allyl modification of uridine, and its
use in the localization of ribozymes in vivo,” Anal. Biochem., 307, 40-46.
82.
Tachikawa, K and Briggs, SP (2006), “Targeting the human genome,” Curr. Opin.
Biotechnol., 17, 659-665.
83.
Perlman, H; Sata, M; Krasinski, K; Dorai, T and Buttyan, R (2000), “Adenovirusencoded hammerhead ribozyme to Bcl-2 inhibits neointimal hyperplasia and
induces vascular smooth muscle cell apoptosis,” Cardiovasc. Res., 45, 570-578.
84.
Tedeschi, L; Lande, C; Cecchettini, A and Citti, L (2009), “Hammerhead
ribozymes in therapeutic target discovery and validation,” Drug Discov. Today,
14, 776-783.
85.
Chatterton, JE; Hu, X and Wong-Staal, F (2004), “Ribozymes in gene
identification, target validation and drug discovery,” Drug Discov. Today:
Targets, 3, 10-17.
86.
Zaffaroni, N and Folini, M (2004), “Use of ribozymes in validation of targets
involved in tumor progression,” Drug Discov. Today: Technologies, 1, 119-124.
87.
Kobayashi H, Dorai T, Holland JF, Ohnuma T: Reversal of drug sensitivity in
multidrug-resistant tumor cells by an MDR1 (PGY1) ribozyme. Cancer Res
54:1271, 1994
44
88.
Kiehntopf M, Brach MA, Licht T, Petschauer S, Karawajew L, Kirschning C,
Herrmann F: Ribozyme-mediated cleavage of the MDR-1 transcript restores
chemosensitivity in previously resistant cancer cells. EMBO J 13:4645, 1994
89.
Kashani-Sabet M, Funato T, Florenes VA, Fodstad O, Scanlon KJ: Suppression of
the neoplastic phenotype in vivo by an anti-ras ribozyme. Cancer Res 54:900,
1994
90.
Ohta Y, Kijima H, Ohkawa T, Kashani-Sabet M, Scanlon KJ:Tissue-specific
expression of an anti-ras ribozyme inhibits proliferation of human malignant
melanoma cells. Nucleic Acids Res 24:938, 1996
91.
Lange W, Cantin EM, Finke J, Dolken G: In vitro and in vivo effects of synthetic
ribozymes targeted against BCR/ABL mRNA. Leukemia 7:1786, 1993
92.
Snyder DS, Wu Y, Wang JL, Rossi JJ, Swiderski P, Kaplan BE, Forman SJ:
Ribozyme-mediated inhibition of bcr-abl gene expression in a Philadelphia
chromosome-positive cell line. Blood 82:600, 1993
93.
Leopold LH, Shore SK, Newkirk TA, Reddy RMV, Reddy EP: Multi-unit
ribozyme-mediated cleavage of bcr-abl mRNA in myeloid leukemias. Blood
85:2162, 1995
94.
Mills KI,Walsh V, GilkesAF, Goringe A, Twomey C, James HA, Gibson I: In
vitro ribozyme treatment of 32D cells expressing a BCR-ABL construct prolongs
the survival of SCID mice. Blood 88:577a, 1996 (abstr, suppl 1)
95.
Czubayko F, Schulte AM, Berchem GJ, Wellstein A: Melanoma angiogenesis and
metastasis modulated by ribozyme targeting of the secreted growth factor
pleiotrophin. Proc Natl Acad Sci USA 93:14753,1996
96.
Zhou C, Bahner IC, Larson GP, Zaia JA, Rossi JJ, Kohn DB: Inhibition of HIV-1
in human T-lymphocytes by retrovirally transduced anti-tat and rev hammerhead
ribozymes. Gene 149:33, 1994
45
97.
Leavitt MC, Yu M,Wong-Staal F, Looney DJ: Ex vivo transduction and
expansion of CD41 lymphocytes from HIV1 donors: Prelude to a ribozyme gene
therapy trial. Gene Ther 3:599, 1996
98.
Bauer G, Valdez P, Kearns K, Bahner I, Wen SF, Zaia JA, Kohn DB: Inhibition
of human immunodeficiency virus-1 (HIV-1) replication after transduction of
granulocyte colony-stimulating factor-mobilized CD34(1) cells from HIV-1–
infected donors using retroviral vectors containing anti–HIV-1 genes. Blood
89:2259, 1997
99.
Beck J, Nassal M: Efficient hammerhead ribozyme-mediated cleavage of the
structured hepatitis B virus encapsidation signal in vitro and in cell extracts, but
not in intact cells. Nucleic Acids Res 23:4954,1995
100. Welch PJ, Tritz R, Yei S, Leavitt M, Yu M, Barber J: A potential therapeutic
application of hairpin ribozymes: In vitro and in vivo studies of gene therapy for
hepatitis C virus infection. Gene Ther 3:994, 1996
101. Flory CM, Pavco PA, Jarvis TC, Lesch ME, Wincott FE, Beigelman L, Hunt SW
III, Schrier DJ: Nuclease-resistant ribozymes decrease stromelysin mRNA levels
in rabbit synovium following exogenous delivery to the knee joint. Proc Natl
Acad Sci USA 93:754,1996
102. Cameron FH, Jennings PA: Multiple domains in a ribozyme construct confer
increased suppressive activity in monkey cells. Antisense Res Dev 4:87, 1994
103. Steinecke P, Herget T, Schreier PH: Expression of a chimeric ribozyme gene
results in endonucleolytic cleavage of target mRNA and a concomitant reduction
of gene expression in vivo. EMBO J 11:1525, 1992
104. Davies C, Haseloff J, Symons RH: Structure, self-cleavage and replication of two
viroid-like satellite RNAs (virusoids) of subterranean clover mottle virus.
Virology 177:216, 1990
105. Heidenreich O, Xu X, Nerenberg M: A hammerhead ribozyme cleaves its target
RNAduring RNApreparation. Antisense Nucleic Acid Drug Dev 6:141, 1996
46
106. OhtaY, Kijima H, Kashani-Sabet M, Scanlon KJ: Suppression of the malignant
phenotype of melanoma cells by anti-oncogene ribozymes. J Invest Dermatol
106:275, 1996
107. James H, Mills K, Gibson I: Investigating and improving the specificity of
ribozymes directed against the bcr-abl translocation. Leukemia 10:1054, 1996
108. Lange W, Daskalakis M, Finke J, Dolken G: Comparison of different ribozymes
for efficient and specific cleavage of BCR/ABL related mRNAs. FEBS Lett
338:175, 1994
109. Wright L,Wilson SB, Milliken S, Biggs J, Kearney P: Ribozymemediated
cleavage of the bcr/abl transcript expressed in chronic myeloid leukemia. Exp
Hematol 21:1714, 1993
110. Shore SK, Nabissa PM, Reddy EP: Ribozyme-mediated cleavage of the BCRABL
oncogene transcript: In vitro cleavage of RNA and in vivo loss of p210 proteinkinase activity. Oncogene 8:3183, 1993
111. Kozu T, Sueoka E, Okabe S, Sueoka N, Komori A, Fujiki H: Designing of
chimeric DNA/RNA hammerhead ribozymes to be targeted against AML1/MTG8
mRNA. J Cancer Res Clin Oncol 122:254, 1996
112. Weerasinghe M, Liem SE, Asad S, Read SE, Joshi S: Resistance to human
immunodeficiency virus type 1 (HIV-1) infection in human CD41 lymphocytederived cell lines conferred by using retroviral vectors expressing an HIV-1 RNAspecific ribozyme. J Virol 65:5531, 1991
113. Lo KMS, Biasolo MA, Dehni G, Palu G, Haseltine WA: Inhibition of replication
of HIV-1 by retroviral vectors expressing tat-antisense and anti-tat ribozyme
RNA. Virology 190:176, 1992
114. Yamada O, Yu M, Yee J-K, Kraus G, Looney D, Wong-Staal F: Intracellular
immunization of human T cells with a hairpin ribozyme against human
immunodeficiency virus type I. Gene Ther 1:38, 1994
47
115. Zhou C, Bahner I, Rossi JJ, Kohn DB: Expression of hammerhead ribozymes by
retroviral vectors to inhibit HIV-1 replication: Comparison of RNA levels and
viral inhibition. Antisense Nucleic Acid Drug Dev 6:17, 1996
116. Wong-Staal F, Poeschla E, Looney D, Yu M, Leavitt M, Yamada O, Yee J-K:
RAC Submission # 9309-057. 1993
117. Lieber A, He CY, Polyak SJ, Gretch DR, Barr D, Kay MA: Elimination of
hepatitis C virus RNA in infected human hepatocytes by adenovirus-mediated
expression of ribozymes. J Virol 70:8782, 1996
118. Sakamoto N, Wu CH, Wu GY: Intracellular cleavage of hepatitis C virus RNA
and inhibition of viral protein translation by hammerhead ribozymes. J Clin Invest
98:2720, 1996
119. Tang XB, Hobom G, Luo D: Ribozyme mediated destruction of influenzaAvirus
in vitro and in vivo. J Med Virol 42:385, 1994
120. Larsson S, Hotchkiss G, Andang M, Nyholm T, Inzunza J, Jansson I, AhrlundRichter L: Reduced b2 microglobulin mRNA levels in transgenic mice expressing
a designed hammerhead ribozyme.Nucleic Acids Res 22:2242, 1994
121. Lieber A, Kay MA: Adenovirus-mediated expression of ribozymes in mice. J
Virol 70:3153, 1996
122. Desjardins JP, Sproat BS, Beijer B, Blaschke M, Dunkel M, Gerdes W, Ludwig J,
Reither V, Rupp T, Iversen PL: Pharmacokinetics of a synthetic, chemically
modified hammerhead ribozyme against the rat cytochrome P-450 3A2 mRNA
after single intravenous injections. J Pharmacol Exp Ther 278:1419, 1996
123. Lyngstadaas SP, Risnes S, Sproat BS, Thrane PS, Prydz HP: A synthetic,
chemically modified ribozyme eliminates amelogenin, the major translation
product in developing mouse enamel in vivo. EMBO J 14:5224, 1995
124. Sokol DL, Murray JD: Antisense and ribozyme constructs in transgenic animals.
Transgenic Res 5:363, 1996
48
125. Zhao JJ, Pick L: Generating loss-of-function phenotypes of the fushi tarazu gene
with a targeted ribozyme in Drosophila. Nature 365:448, 1993
126. Scanlon KJ, Jiao L, Funato T, Wang W, Tone T, Rossi JJ, Kashani-Sabet M:
Ribozyme-mediated cleavage of c-fos mRNA reduces gene expression of DNA
synthesis enzymes and metallothionein. Proc Natl Acad Sci USA 88:10591, 1991
127. Turck J, Pollock AS, Lee LK, Marti H-P, Lovett DH: Matrix metalloproteinase 2
(gelatinase
A)
regulates
glomerular
mesangial
cell
proliferation
and
differentiation. J Biol Chem 271:15074, 1996
128. Mazzolini L, Axelos M, Lescure N, Yot P: Assaying synthetic ribozymes in
plants: high-level expression of a functional hammerhead structure fails to inhibit
target gene activity in transiently transformed protoplasts. Plant Mol Biol 20:715,
1992
129. Perriman R, Graf L, Gerlach WL: A ribozyme that enhances gene suppression in
tobacco protoplasts. Antisense Res Dev 3:253, 1993
130. Atkins D, Gerlach WL: Artificial ribozyme and antisense gene expression in
Saccharomyces cerevisiae. Antisense Res Dev 4:109, 1994
131. Atkins D, Patrikakis M, Izant JG: The ade6 gene of the fission yeast as a target for
antisense and ribozyme RNA-mediated suppression. Antisense Res Dev 5:295,
1995
132. McIntyre CL, Bettenay HM, Manners JM: Strategies for the suppression of
peroxidase gene expression in tobacco. II. In vivo suppression of peroxidase
activity in transgenic tobacco using ribozyme and antisense constructs. Transgenic
Res 5:263, 1996
133. Pieken WA, Olsen DB, Benseler F, Aurup H, Eckstein F: Kinetic characterization
of ribonuclease-resistant 28-modified hammerhead ribozymes. Science 253:314,
1991
134. Paolella G, Sproat BS, Lamond AI: Nuclease resistant ribozymes with high
catalytic activity. EMBO J 11:1913, 1992
49
135. Bertrand E, Castanotto D, Zhou C, Carbonnelle C, Lee NS, Good P, Chatterjee S,
Grange T, Pictet R, Kohn D, Engelke D, Rossi JJ: The expression cassette
determines the functional acivity of ribozymes in mammalian cells by controlling
their intracellular localization. RNA 3:75, 1997
136. Sullenger BA: Ribozyme-mediated repair of RNAs encoding mutant tumor
suppressors. Cytokines Mol Ther 2:201, 1996
137. Sarver N, Cantin EM, Chang PS, Zaia JA, Ladne PA, Stephens DAand Rossi JJ:
Ribozymes as potential anti-HIV-1 therapeutic agents. Science 247:1222, 1990
138. Good PD, Krikos AJ, Li SXL, Bertrand E, Lee NS, Giver L, Ellington A, Zaia JA,
Rossi JJ, Engelke DR: Expression of small, therapeutic RNAs in human cell
nuclei. Gene Ther 4:45, 1997
139. Thompson JD, Ayers DF, Malmstrom TA, McKenzie TL, Ganousis L, Chowrira
BM, Couture L, Stinchcomb DT: Improved accumulation and activity of
ribozymes expressed from a tRNA-based RNA polymerase III promoter. Nucleic
Acids Res 23:2259, 1995
140. von Ahsen U, Davies J, Schroeder R: Antibiotic inhibition of group I ribozyme
function. Nature 353:368, 1991
141. Stage TK, Hertel KJ, Uhlenbeck OC: Inhibition of the hammerhead ribozyme by
neomycin. RNA 1:95, 1995
142. Murray JB, Arnold JRP: Antibiotic interactions with the hammerhead ribozyme—
Tetracyclines as a new class of hammerhead inhibitor. Biochem J 317:855, 1996
143. Rogers J, Chang AH, von Ahsen U, Schroeder R, Davies J: Inhibition of the selfcleavage reaction of the human hepatitis delta virus ribozyme by antibiotics. J
Mol Biol 259:916, 1996
144. Olive JE, De Abreu DM, Rastogi T, Andersen AA, Mittermaier AK, Beattie TL,
Collins
RA:
Enhancement
of Neurospora VS
tuberactinomycin antibiotics. EMBO J 14:3247, 1995
ribozyme
cleavage
by
50
145. Adams, P.L.; Stahley, M.R.; Kosek, A.B.; Wang, J. and Strobel, S.A. (2004)
Nature, 430(6995), 45-50.
146. Lan, N.; Howrey, R.P.; Lee, S.-W.; Smith, C.A. and Sullenger, B.A. (1998)
Science, 280(5369), 1593-1596.
147. Hughes, M.D.; Hussain, M.; Nawaz, Q.; Sayyed, P. and Akhtar, S. (2001) Drug
Discov. Today, 6(6), 303-315.
148. Michienzi, A. and Rossi, J.J. (2001) Meth. Enzymol., 341, 581-596.
149. By Helen A. James, Ian Gibson: The Therapeutic Potential of Ribozymes. vol 91,
no 2, 1998
150. S. Schubert, J. Kurreck: Ribozyme- and Deoxyribozyme-Strategies for Medical
Applications. Current Drug Targets, 2004, 5, 667-681
151. http://www.tulane.edu/~biochem/faculty/nolan.htm (11.01.2014)
152. http://www.mikrobiyoloji.org/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433C
FFAAF6AA849816B2EF134E1A1D2562C276 (15.03.2014)
153. http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Ribozyme.jpg (10.02.2014)
154. http://en.wikipedia.org/wiki/File:GlmS_ribozyme_secondary_structure.jpg
(15.03.2014)
155. http://eminion.gyenge.com/rananrna/deutsch/projekt/index.htm (19.03.2014)
156. http://www.tulane.edu/~biochem/nolan/lectures/rna/frames/grztx.htm
(11.01.2014)
157. Gudeta Abera, Gebremariam Berhanu, Alemu Tekewe. Rıbozymes: Nucleıc Acıd
Enzymes Wıth Potentıal Pharmaceutıcal Applıcatıons. 2012, Vol. 3 (3), 164-178
51
ÖZGEÇMİŞ
18 Temmuz 1991 yılında VAN/Merkez’de ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim.
İlköğretimimi Mimar Sinan İlköğretim Okulu’nda tamamladım. Liseyi Van Anadolu
Öğretmen Lisesi’nde okuduktan sonra Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni
kazandım. Halen son sınıf öğrencisi olarak öğrenimime devam etmekteyim.
Download