HIRİSTİYAN SİYASİ DÜŞÜNCESİ 2 Geçen Hafta Feodal toplum Roma’nın zayıflaması, kavimler göçü ve Cermen akınları Hıristiyan siyasi düşüncesinin dönemleri Doğu Roma Batı Roma Ayrışması Hıristiyanlığın din olarak benimsenmesi Kilisenin yükselen gücü- Papalık ve Roma kilisesi Engizisyonlar ve Haçlı Seferleri Aziz Augustinus İki kılıç kuramı Kilise ve siyasal düşünce Roma’nın çöküşü ve merkezi otoritenin giderek güç kaybetmesi sonucu Roma kilisesi giderek yükselen bir ekonomik ve siyasal güç olarak hem dünyevi hem de ilahi iktidarı elinde toplamayı amaçlamaktadır. İki kılıç kuramı: İki ayrı kılıcı tek elde Papa’nı elinde birleştirmek amaçlanmaktadır. Her iki kılıcında (yani esasında burada kastedilen siyasi otoritenin) kiliseye itaat etmesi gerektiği iddiası ortaya atılmıştır. Hz. İsa’nın “iki kılıç” üzerine yorumu (Luka :22) 3 Kilise ve siyasal düşünce Eğer kral-imparator kılıcı Tanrı’ya karşı gelenleri cezalandırmak için taşımıyorsa boşuna taşıyordur. Burada krala kilise (dolayısıyla Tanrı) tarafından biçilen bir rol ve bu rolün yerine getirilmesine ilişkin bir beklenti görülmektedir. Bu aynı zamanda siyasi otoriteye bir bir tehdit olarak da algılanabilir. Tanrı’ya hizmetkarlığı kabul eden bir kral itaati hakkeder, kabul etmeyen itaat ve saygı beklemesin. Papa VII Gregorius fermanı (1075): Madde 12 Papa imparatorları azletme yetkisine sahiptir. Md. 22 Roma kilisesi asla hata yapmaz. Md. 25 Papa adil olmayan kişilerin vasallarını onlara karşı olan sadakat yemininden azat etme hakkına sahiptir. 4 Kilise ve siyasal düşünce “Prensler dünyada iktidar sahibidir (beden), papazlar ise ruh üzerinde. Ruh bedenden ne kadar değerli ise, papazlıkta monarşiden o kadar değerlidir. Bir kral İsa’nın vekiline kendini adayarak hizmet etmediği sürece doğru bir hükümranlık süremez” (Papa III. Innocentius) Dolayısıyla Hz. İsa’nın dile getirdiği “Sezar’ın hakkı Sezar’a Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya” sözü Sezar’a verilecek hisse açısından çökmüştür. Kral/monark Tanrı’nın buyrukları dışına çıkarsa ne olacak? Cevap İngiliz beyefendisi Salisburyli John tarafından veriliyor???? 5 Salisburyli John Eseri Policraticus (Devlet Adamı) Augustinus’un Tanrı Devleti’nden sonra Orta çağda etkili olmuş en önemli eserlerdendir. John’un cevabı” Tanrı’nın dolayısıyla kilisenin buyruklarına uymayan kral yasa dışına çıkmış bir zorba ve tiran haline gelmiştir. Bu nedenle incilin verdiği yetkiye dayanarak tiranları öldürmek yasaya uygun ve şanlı bir harekettir” Bununla birlikte hemen öldürülmelerine karşı çıkar öncelikle kralı öldürecek kişinin ona itaat yemini etmemiş birisi olması gerektiğini söyler (nasıl bulacaksak böyle birini). Ayrıca hemen öldürmek yerine Tanrı’nın lütfu ile yeniden yola gelmesini beklemek gerek. Bu nedenle esasında Tiran’ı yok etmenin en faydalı yolu Tanrı’ya yakararak bu musibetin ortadan kaldırılmasını istemektir. 6 Salisburyli John Üç tür tiran tanımlamaktadır Ailede ve işyerinde görülen küçük tiranlar. Bunlar dünyevi yasalarla denetlenip sınırlandırılabilirler Kilise içerisinden çıkan tiranlar: Bunlara karşı dünyevi kurallar uygulanamaz. Kilise kendi içerisinde çözecek bu durumu. Kilise mensubu olmayanlar sadece oturup sabredecek Yöneticilerin tiranlaşması: onlara karşı her şey mubah kandırmak, dalkavukluk etmek. Ancak mevcut yasalarla ve uygulamalarla düzelmiyorsa yapılacak tek şey onu kılıçtan geçirmektir (ama kim ve nasıl). Bu şekilde halkın önündeki engel kaldırılacak ve onlarınTanrı’ya yönelmeleri sağlanacaktır. 7 Salisburyli John Devlet yasa ve haklar konusunda ortak bir anlaşmayla bir araya gelmiş bir topluluktur. Bir hükümdarı bir tirandan ayıran en önemli özellik yasaya hizmet etmek ve hak ve adaletin kölesi olmaktır. Bu şartları sağlayan kişi gerçek ve adil bir hükümdardır. Adalete ve hakkaniyete uygun olmayan hiç birşey yapmaz. İktidar gücünü kiliseden alan bu hükümdar Papa’nın elini kana bulaştırmaz dünyevi işleri Papa’nın bir bakanı gibi onun yerine halleder. 8 Salisburyli John Sonuç olarak John’ un en etkili fikirleri Hükümdarın tanımını yaparak yegane güç ve iktidar kaynağının kilise olduğunu ileri sürer Siyasal iktidarın aşırılıkları Tanrı ve ölüm korkusu sayesinde sınırlandırılabilir (bu düşünce anayasacılığa giden yolu açmıştır) Devlet meşruluğunu kiliseden aldığı gibi kilise gerektiğinde devleti Hıristiyanlığa itaat etmeye zorlamak için kullanabilir. John’un yönetimle ilgili bu görüşlerinin daha ılımlı bir versiyonu Aquinumlu Thomas (Thomas Aqunas) tarafından tanımlanmıştır. 9 Aquinumlu Thomas Başta Augustinus tarafından Platoncu etkilerle biçimlendirilen Patristik düşünce tarzı (kilise ve Papa’lığın yüceltilmesi) yerini Aristo’nun fikirlerini kendisine referans alan Skolastik düşünce almaya başlamıştır. Özellikle başta İbn-Rüşt (Averroes), Farabi ve İbn-i Sina (Avicenna) başta olmak üzere Müslüman düşünürlerin Platon ve Aristo üzerine yazdıkları şerhler ve düşünceler Batı’da yayılmaya başlamıştır. Özellikle kilise tarafından ortadan yok edilen Platon ve Aristo’nun eserleri ismi geçen Müslüman düşünürlerin çalışmalarıyla Batı’da yeniden ortaya çıkmıştır. 10 Aquinumlu Thomas Kilisenin kontrol edilemez yükselişi, gücünü zaman zaman kötüye kullanması, icraatlarına karşı yükselen memnuniyetsizlik ve yerel yöneticilerin güçlerinin de zamanla artması sonucunda kilisenin gücünün nasıl sınırlanacağı ve devletle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi fikirlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Toplumsal yapı değişmeye başlamıştır, kente göçler, yeni türeyen tüccar ve zanaatkarların önem kazanması, tebaanın siyasal haklar elde etmesi (magna Carta) Bu noktada Aristo’nun insan, doğa, siyasal iktidar konularındaki fikirleri kilisenin elini zayıflatmak isteyenlere felsefi destek sağlamıştır. Thomas, bu dönemde Aristoculuk ile Hıristiyanlığın bir sentezini ortaya koymuştur. 11 Aquinumlu Thomas En önemli eseri olan Toplu Dinbilim’de Aristo’nun fikirleri Kilisenin düşünceleri ve Hıristiyanlık felsefesini sentezlemiştir. Üniversiteler açılmaya başlanmıştır. Açılan bu üniversitelerde kilise hukuku ve teoloji bilimlerinin yanı sıra tıpkı Aristo ve Platon’un okullarında okutulan matematik, retorik, mantık astronomi gibi bilimlerde okutulmaya başlanmıştır. Patristik düşüncede öncelik imana verilmiş yani bilmek için iman ön şart olarak belirlenmiştir. Bu durumda vahiy ilmin ve aklın önüne geçmiş ve onu ikinci plana itmiştir. Aristocu Skolastik düşüncede ise akıl bu ikincil pozisyondan kurtularak vahyin ve aklın birbirinin düşmanı değil tamamlayıcısı olduğu fikri geliştirilmiştir. 12 Aquinumlu Thomas En önemli fikirleri; Siyasal toplum insanların bozulmuş doğasının bir sonucu değil, rasyonel ve sosyal insanların kurduğu doğal bir yapı olarak kabul eder. Siyaset sakınılacak bir şey değil, bireysel ve kolektif ahlaki gelişme ve refah açısından önemlidir. Dört tür yasa vardır: Ebedi yasa:Tanrı’nın değişmeyen aklı İlahi yasa: din ve kilise konuları için geçerlidir vahiy yoluyla anlaşılır Doğal yasa: İnsan aklına ve fıtratına işlenmiş olan yasadır İnsan Yasası. Kendi akılları yetersiz olduğunda bireylere yardımcı olmak için gerekli olan yaslardır. İnsan yasalarının doğal yasayı izlemesi gereklidir. 13 Aquinumlu Thomas Siyasal Düşünceleri: Siyasal otorite ve insan yasası Tanrı’ya ve doğal hukuka itaat etmelidir. Tek kişilik yönetimden yanadır. Bununla birlikte kendinden önceki düşünürlerin savunduğu bölünmüş (karma) iktidar kavramının (demokrasi, monarşi ve aristokrasi) tüm sistemlerin en iyi taraflarını almaya imkan sağladığını ifade eder. Dünyevi otorite kilise tarafından değil doğrudan Tanrı tarafından verilmiştir (kılıç kiliseden gelmez kral alır ve meşrulaştırır) Hükümetler insanların toplumsallığının bir gereğidir, günahlarının değil Yöneten ortak yarar için yönetmelidir, kişisel çıkar için değil Kralların tiranlaşmasını önlemek için hem dış kontrollere (Tanrı’ya ve doğal hukuka tabi olması) hem de iç kontrollere (ölüm tehdidi) ihtiyaç vardır. Özetle Thomas, Hıristiyan teolojisini gelişen sosyal ve politik şartlar karşısındaki durumunu iyileştirmek için yeniden insanı ön plana çıkaran bir yaklaşım geliştirmiştir. Bu yaklaşım birkaç yüz yıl sonra ortaya çıkacak Protestanlığın gelişmesine imkan sağlamıştır. 14