İkinci Dünya Savaşı`ndaki Önemli Liderler ve

advertisement
ÖZEL EGE İLKÖĞRETİM OKULU
EG
E
Lİ
SE
Sİ
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAKİ ÖNEMLİ LİDERLER VE SAVAŞA
ETKİLERİ
Ö
ZE
L
HAZIRLAYANLAR 8/A SINIFI PROJE GRUBU
TUNCA TÜRKOĞLU
ŞAFAK YILMAZ
AYTAÇ SEVİNÇ
BURAK DEMİRAL
EGE GALİPOĞLU
2004-2005
İZMİR
İÇİNDEKİLER
Teşekkür................................................................................................. 2
Ö
ZE
L
EG
E
Lİ
SE
Sİ
Giriş ................................................................................................................... 3
İkinci Dünya Savaşı........................................................................................... 4
Adolf Hitler......................................................................................................... 5
Winston Churchill ............................................................................................. 8
Franklin Roosevelt............................................................................................. 9
Stalin ................................................................................................................. 11
Benito Mussolini ................................................................................................ 12
Sonuç ................................................................................................................ 13
Resim Kaynakçası............................................................................................. 14
Kaynakça........................................................................................................... 17
2
TEŞEKKÜR
Ö
ZE
L
EG
E
Lİ
SE
Sİ
Bu projeyi yaparken bizden yardımlarını esirgemeyen ailelerimize, öğretmenimiz Ayşe
BEYTAŞ’a, değerli kütüphane görevlerilerimize ve bize bu projeyi yapmamız için fırsat veren
okul yönetimine teşekkürü bir borç biliriz.
3
GİRİŞ
Ö
ZE
L
EG
E
Lİ
SE
Sİ
Bizim bu konuyu seçmemizin sebebi son günlerde yaşanan terör olayları ve çeşitli askeri
çıkartmaların yapılması için emri veren kişilerin dünyanın kaderinde ne kadar etkili olduklarını
belirlememizdir. Geçmişten yola çıkarak günümüzdeki olayların çözümlenebileceğinin
farkında olduğumuzdan dolayı geçmişteki siyasi liderleri projemizin konusu yaptık.
4
1. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI
1. Savaşın Nedenleri
Lİ
SE
Sİ
3 Eylül 1939'da İngiltere ve Fransa'nın Polonya'yı işgal eden Almanya'ya savaş ilan
etmesiyle başladı. Almanya, İtalya ve Japonya’nın oluşturduğu Mihver Devletler, İngiltere
ABD ve SSCB'nin oluşturduğu Müttefikler dünyanın hemen her bölgesinde savaştı. 2. Dünya
Savaşı topyekûn bir savaştı, yani savaşa giren bütün ülkelerin tüm kaynakları ve insan gücü
savaş için kullanıldı. Askerlerin yanı sıra milyonlarca sivil insan öldürüldü. Savaş Portekiz,
İspanya, İsveç ve İsviçre dışında bütün Avrupa'ya yayıldı. ABD, deniz filosunun Japon
uçaklarınca bombalanması üzerine Aralık 1941'de savaşa katıldı. 2. Dünya Savaşı Eylül
1945'te bitti. Bu savaşın sonuçlarından dünyanın pek az bölgesi kendisini kurtarabildi.
Almanya'da Adolf Hitler'in diktatörlüğü, büyük can kayıpları ve büyük acılar pahasına
yıkılabildi. Savaşın sonunda, SSCB ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri yeni topraklar kazanırken,
Japon ve İtalyan İmparatorlukları yıkıldı.
EG
E
1. Dünya Savaşı'nın sonunda Almanya yenilmiş ve ağır koşullar içeren bir antlaşma yapmak
zorunda kalmıştı. Almanlar, 1919'da imzalanan Versay (Versailles) Antlaşması'nın haksız
maddeler içerdiğini ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. 1920'lerde
büyük ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalan Almanya'da 1933'te Adolf Hitler
önderliğindeki Naziler iktidara geldi. Hitler, bir yandan Versay Antlaşması'nın geçersiz
sayılmasına çalışırken, öte yandan da silahlı kuvvetlerini yeniden toparladı.
Ö
ZE
L
1919'da barışı korumak ve uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti,
bu görevleri yürütebilmek için gerekli olan yaptırım gücünden yoksundu. ABD bu örgütün
dışında kaldı; diğer üyeler arasında da kararlara uymayan devletlere karşı zor kullanma
konusunda görüş birliğine varılamadı. Bu sorun, 1931'de Japonya'nın protestolara
aldırmayarak Çin'in Mançurya bölgesini ele geçirmesiyle iyice açığa çıktı. Japonya 1930'lar
boyunca gücünü artırdı. 1935'te faşist Benito Mussolini yönetimindeki İtalyanlar, Etiyopya'yı
işgal ettiler. Milletler Cemiyeti bu kez de etkin önlemler alamadı. Bu zayıflıktan yararlanan
Hitler, 1936 Mart'ında Almanya'nın Ren Irmağı’nın batısında kalan topraklarına askeri
birliklerini gönderdi. Oysa 1925'te Almanya ile Milletler Cemiyeti arasında yapılan antlaşmaya
göre burada hiçbir devlet asker bulunduramayacaktı. Milletler Cemiyeti bu konuda da
protestolar dışında yaptırım uygulayamadı.
Ardından İtalya ve Almanya, İspanya’daki iç savaşta cumhuriyetçi yönetime karşı faşist
General Francisco Franco'nun saflarında savaşmak üzere asker gönderdi; böylece yeni silah
ve uçaklarını da denediler. Yeni toprak kazanımları ve dünya egemenliği için Almanya, İtalya
ve Japonya, Berlin-Roma-Tokyo Mihveri diye adlandırılan bir ittifak kurdular. Bu yüzden de
bu ülkeler Mihver Devletleri adıyla anıldı.1937’de Japonya, Çin’e karşı topyekûn bir savaş
başlattı. Bir yıl sonra Almanya, Avusturya’yı işgal etti; ardından da Çekoslovakya’da Alman
asıllıların çoğunlukta olduğu Südet bölgesi üzerinde hakkı olduğunu ileri sürdü. İngiltere ve
Fransa, Çekoslovakya’yı Hitler’in bu isteğine boyun eğmesinin yararlı olacağına inandırdı ve
Eylül 1938’de yapılan Münih Antlaşması’yla bölge Almanya’ya bırakıldı. 6 ay sonra Hitler
başkent Prag’ı bombalayacağını söyleyerek gözdağı verince Çekoslovakya Almanya’nın
boyunduruğuna girdi. Almanya’nın sonraki kurbanı 1. Dünya Savaşı’nın ardından bağımsız
bir devlet olarak yeniden kurulan Polonya’ydı. İngiltere ve Fransa bu kez Alman saldırısına
karşı Polonyalılara yardım edecekleri konusunda kesin güvence verdiler. Almanya,
Polonya’ya saldırınca da 2. Dünya Savaşı başlamış oldu.
5
2. ADOLF HİTLER
Lİ
SE
Sİ
Adolf Hitler 20 Nisan 1889 yılında Branau kasabasında doğdu. Kendisine olan güveni ona
Viyana sanayi mektebine yazıldı ve bir mimarın, sonra da nakkaşın yanında çalıştı. Hitlerin
kafasındaki Yahudi sorunu bu yıllarda başladı. Zor günler geçirdiği bu dönemde etrafındaki
başta Yahudi olmak üzere belirli kesimlerin haksız kazanç elde ettiklerini ve gerçek
Almanların haklarının gasp edildiğini düşünüyordu. 1912 yılında Viyana'dan Münih'e geldi.
1914 yılına doğru, Avusturya’nın Almanya ile birleşmesi gerektiğini düşünen otoriteler, böyle
bir ittifakın ilerisini düşünemediler ve İtalya ile Rusya’nın ittifak oluşturup Avusturya’yı da
Almanya karşıtı görüşlere sürükleyerek yanlarına çekmek istediler.1914'de I. Dünya Savaşı
çıkınca Hitler Bavyera'da Alman ordusuna gönüllü olarak girdi.
2.1 Parti Yılları
EG
E
Hitler, komutanlarından aldığı bir emirle Gottfred Feder’in konuşma yapacağı “Alman İşçi
Partisi” derneğinin amacının ne olduğunu öğrenmek için görevlendirildi. Hitler partinin
görüşlerini ilk başta tasvip etmedi; fakat Alman halkının geleceği ve Alman milliyetçiliğini göz
önünde bulundurup; o toplantıda ona verilen partinin broşürünü (Siyasi Uyanışım) okuyunca,
partiden gelen davet üzerine başka bir toplantıya katıldı. Daha sonra partinin izlediği politika
hoşuna gidince Alman İşçi Partisi’nin üyesi olmaya karar vererek politikaya atıldı ve Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne girdi.
Bu partinin en önemli hedefi ise Almanya’da varolan Yahudi popülasyonunun yok edilmesi,
aksi halde bir ilerleme gösterilemeyece idi.
Ö
ZE
L
Kısa sürede bir organizatör olarak yetenekleri farkedildi. Önce parti propoganda
sorumlusunun yardımcıs,ı sonra ise bizzat propaganda sorumlusu oldu. Ama Hitler'in azmi
sınır tanımıyordu. Bir süre sonra partinin ismini Nationalsozialistische Deutsche Arbeiter
Partei - NSDAP (Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi ) olarak değişmesini sağladı.
Nasyonal ve sosyalist kelimelerinin eklenmesinin nedeni hem sağ görüşlü kesimden hem de
sol görüşlü insanları tarafına toplamak içindi.
2.2 Parti Başkanı: Adolf Hitler
NSDAP, Bavyera'da yavaşça ama dikkate değer şekilde güçleniyordu. Zaten Bavyera
Almanya'da siyasal sağın kalesi konumundaydı. Hatta Bavyera'nın Almanya'dan ayrılıp özerk
devlet olmasını isteyenler bile vardı. Bu sırada Binbaşı Ernst Roehm Reichswehr'in sağ
partileri destekleme ve Freikorps'ları silahlandırma bölümünün başına geçti. Nsdap'nin
gelişimini ilgiyle izliyordu ve kısa bir süre sonra kendisi de bu harekete katıldı. Hitler'deki
kitleleri etkileme yeteneğinin farkına vardı. İleride Hitler'in sıkı bir takipçisi ve dostu olmasına
rağmen Roehm ilk başlarda kendi görüşlerini ve siyasetini uygulayabileceği yer olarak bu
partiyi görmüştü.
1920 aralığında NSDAP ordudan sağladığı gizli ödenek ile bağımsız Volkischer Beobachter
(halkın gözcüsü) gazetesini satın aldı. Hitler'in artık kendi görüşlerini daha etkili bir şekilde
6
yayabileceği bir gazetesi vardı. Parti yönetimini ele geçirmeye kararlı olan Hitler, mevcut
yönetimin destabilizasyonu için çalışmaya başladı. İlk hareketi, parti başkanı olan Anton
Drexler'in ayağını kaydırmak oldu.
Lİ
SE
Sİ
1921'e gelindiğinde NSDAP ana merkezi olan Münih'ten başka bir düzine şehirde de
organize olmuştu ve gelişmeye devam ediyordu. Aynı yılın şubat ayında 3000 parti üyesinin
olduğu ve bu sayının hızla artmaya devam ettiği belirtildi. İşçi sınıflarından üye alma çabaları
başarısızdı ve çoğu üye orta veya alt-orta sınıftandı. Anton Drexler, Hitler'in parti
başkanlığına olan ihtirasını hissetmeye başladı. Bunu engellemek için partiyi Alman Sosyalist
Partisiyle birleştirmek ve merkezi Münih'ten Berlin'e taşımak üzere Sosyalist Parti üyeleriyle
anlaştı.
Çünkü, Hitler Münih'te çok güçlenmiş kalabalık bir taraftar kitlesine sahip olmuştu. Ancak
bunu hisseden Hitler çok çabuk harekete geçti. Hitler partiden istifa etti ve parti yönetimi ona
devredilmedikçe partiye dönmeyi reddetti. Drexler, Hitler'den kurtulmayı gerçekten çok
istiyordu, ama onun kişisel taraftarlarının desteğini kaybetmeyi göze alamadı. Planları ters
dönmüştü. Hitler'in isteğini kabul etmek zorunda kaldı. 29 Ocak 1922'de parti başkanlığına
gelen Hitler, önemli pozisyonlara kendi destekçilerini getirdi ve Drexler'in taraftarlarının
desteğini kaybetmemek için onu da parti başkan yardımcısı yaptı.
2.3 Hitler'in Alman İmparatorluğu Fikri
EG
E
Hitler aslında tüm dünyaya hükmedecek bir Alman İmparatorluğu oluşturmaktan çok,
yüzyıllardır dünyada söz sahibi olan milletinin ırkını ve istikbalini yeniden bir araya getirip,
Avrupa topraklarındaki eski hakimiyetine kavuşturmayı düşünmüştür. Hitler, Kavgam
kitabında bunu söyle açıklıyor:
“Bir milletin hayati kuvvetini ve bu kuvvet garanti altına alınan hayat hakkını, günün birinde,
Tanrı’nın yardımıyla, yapılması gereken işi başarabilecek yeteneğe sahip bir kimse çıkarsa,
bundan daha güzel ve daha kutsal bir rastlantı olamaz.”
Ö
ZE
L
Çok büyük bir savaştan çıkmış bir Almanya ve Versay Antlaşması’nın çok ağır şartları, milleti
sarsmış, savaş sonrası tüm dünyayı etkileyen büyük buhranın meydana gelmesi, Avrupa’da
söz sahibi bir ülkede gerçekleştirilecek faaliyetleri çok iyi düşünmek gerekir.
Hitler’in Alman milletini Yahudilerden temizlemek için giriştiği fikir; kimilerine göre Darvinizm
ile ırk arındırılması arasında benzerliği ve hatta Darvinist teoriyi bilimselleştirerek tüm
topluma uygulanacak geniş çaplı ve bilinçli bir girişim olduğu belirterek Nazizm’in
Darvinizm’le çok yakın bir ilişkisini dile getirmişlerdir.
2.4 Nasyonal Sosyalist Fikrin Ortaya Çıkışı
Hitler’in düşüncesi; Alman milletinin siyasi bakımdan tekrar canlanması, yaşama iradelerinin
tekrar dirilmesi ve güçlenmesidir. Bunun için de genç bir hareket, büyük halk topluluklarını
toplamak için amansız bir mücadeleye girmesinin zorunlu olduğunu hiçbir zaman
söylemekten geri durmamıştır. Nasyonal Sosyalist fikri bu şekilde ortaya çıkmış ve bu yönde
çok zor şartlar altında gelişerek ilerlemeye devam etmiş partinin gerçek görevine gelecek
olursak,
“Dünyanın ırkçı bir bakışla anlaşılmasını sağlamaktan ibarettir. Parti devrin çalışma
realitelerini, insanların ve bunların zaaflarını hesaba katarak, bunları siyasi bir partinin
7
ilkeleri haline getirir. Böylece Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi güçlü bir teşkilat halinde,
o felsefi anlayışıyla zaferinin temellerini atar.” [Kavgam]
2.5 Hitler İçin Yahudiler
Lİ
SE
Sİ
Hitler, Yahudi kelimesini sadece aile içinde değil, on dört on beş yaşlarında ve yoğun olarak
siyaset konuşulduğu sıralarda duymaya başladı. O yıllarda meseleye başka açıdan
baktığından, dini inançlar gereği yapılan kavgalara kötü hisler besliyordu. Yahudilerin bir
takım aktiviteler (sanatta, edebiyat, tiyatro etkinlikleri ve basındaki yazılar) göstermesi ve
basında çıkan yayınlarda gözüne çarpan tuhaf yazılar, Yahudilere olan düşüncelerini
değiştirmesine sebep olmuştu.
“O yıllarda yayınlanan eserlerde Yahudiler ön planda tutularak Almanlar hakkında atıp
tutuluyor ve hatta hiç kimseye bu kadar kötü söz sarf etmiyorlardı. Faziletin büyük şehrin
bataklığı içinde isyan edilmesi biçimde istismar edilmesi o hayasız ve duygusuz Yahudilerin
organize ettiğini gördüğümde tüylerim diken diken olmuş halde dehşet bir kin kasırgasına
tutuldum. Bundan böyle Yahudi meselesini kendime bir vatan görevi olarak kabul ettim.”
[Kavgam]
EG
E
Bu fikirleri öyle bir safhaya geldi ki bir kasırga haline dönüştü ve giderek daha da
şiddetlenince tutucu bir Yahudi düşmanı kesildi. Marksizm’in Yahudi inancı ise tamamen çok
farklı bir boyut taşıyordu. Onlara göre ırk olgusu ve ırk üstünlüğü bir kenara itilerek, insanın
bireysel değeri yoktur. Bu düşünceden yola çıkarak dünya hayatının esası kabul edilirse, bu
bütün düzenin sonu demektir.
“Yahudiler, bu dünyada yaşayan milletler üzerinde Marksizm sayesinde bir zafer kazanacak
olurlarsa, kazandıkları başarı ancak insanlığın cenaze merasimi olurdu; ondan sonra
gezegenimiz milyonlarca olurdu ve insansız kalmaya mahkum olacaktı.” [Kavgam]
Ö
ZE
L
İşte bu sebeple Adolf Hitler’in baş koymuş olduğu bu savaş yolu, hem ırkının geleceği için
hem de yaratıcının kanunları gereği, kendisinin yerine getirmesi gereken bir vazife
niteliğindeydi.
2.6 Almanya’da Nasyonal Sosyalizm
I. Dünya Savaşı sonunda İtalya’da liberal demokratik düzeni yıkarak,yerine totaliter yönetim
kuran Mussolini’nin Faşist Partisi, Avrupa ve dünyanın başka ülkelerinde de kopya edilen bir
model ortaya çıkarmıştır. Almanya’da Nasyonal Sosyalizm’in ortaya çıkışını hazırlayan ortam
ile İtalya’da Faşizmin içinde belirdiği ortam arasında büyük benzerlikler vardır. Bu dönemde
Almanya toplumsal siyasal ve ekonomik sıkıntılar içinde bulunuyordu. I. Dünya Savaşı’ndan
yenik bir ülke olarak çıkmış, İmparator II. Wilhelm ülkeden kaçmıştı.Hükümet,savaş sonrası
bir ülkenin sorunları karşısında yetersiz kalıyordu. Yenik bir ülkede, işsizlik sorunu, yüksek
enflasyon demokratik ilkelerin üretim biçiminin yürümesini sağlayamıyordu. Bu bakımdan
toplumsal koşullar İtalya’daki durumun tekrarı gibiydi. Almanya’da savaş bitince “Alman İşçi
Partisi” diye yeni bir siyasal parti kurulmuş ve bu kuruluşa gerçek mesleği boyacılık ve
dekorasyonculuk olan Adolf Hitler adlı bir kişi girmişti. Çok geçmeden Hitler, partide etkili
olmuş ve partinin adını Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirmişti.
Almanların ulusal duygusundan yararlanmayı bilen Hitler, Versailles Antlaşması’na karşı
çıkarak, Almanların ulusal gururlarını okşayarak ve Yahudi düşmanlığını körükleyerek
gittikçe daha çok yanda kazanmış ve 1932 yılkında Hinderburg’la cumhurbaşkanlığı
8
seçiminde boy ölçüşecek kadar güçlenmişti.30 Ocak 1933’te Hinderburg Hitler’i Başbakan
olarak atadı. Hitler’in dış siyasası üç aşamada gelişmiştir. Birincisi, Versailles zincirlerinin
kırılması, İkincisi “Eine Volk”, “Eine Reich” Bir millet bir devlet ilkesinin gerçekleştirilmesi,
yani Almanya’nın sınırları dışında yaşayan tüm Almanların birleştirilmesi ve tek devlet altında
toplanması; Üçüncüsü ise “Lebensraum” Yaşam Alanı.Bu Nazi Alman emperyalizminin yeni
adı idi. Hitler Almanların yaşamadığı birçok ülkeyi kendi sınırlarına katmak istiyordu. Hitler’in
3. WINSTON CHURCHILL
Lİ
SE
Sİ
bu emelleri “Versailles Sistemi”ne dayanan anti-revizyonist tüm ülkelerde endişe ile
karşılanmıştır.
1908’den 1915’e kadar Liberal Parti’den bakanlık (sırasıyla içişleri ve deniz bakanlığı) görevi
sürdüren Churchill, bir süre cephede bulunduktan sonra 1917’den 1922’ye kadar levazım,
daha sonra savaş ve ardından sömürgeler bakanı oldu. Muhafazakar Parti’ye geçtikten
sonra ise Maliye Bakanlığı’na (1924-1929) getirildi. 1939‘da Amirallik Birinci Lordluğu’na
atandı. Savaş sırasında İngiliz ruhunu yeniden canlandırarak 1940’ta başbakan oldu. 1945
seçimlerindeki başarısızlığı onu muhalefette bıraktı, ama 1951-1955 yılları arasında ülkeyi
yeniden o yönetecekti.
4. WINSTON CHURCHILL VE II. DÜNYA SAVAŞI’NA ETKİLERİ
EG
E
Winston Churchill, İkinci Dünya Savaşı’nın başında
önce bahriye bakanı, ardından
başbakan oldu (1940). Savaş sırasında Muhafazakar Parti’nin lideri başbakan olarak İngiliz
milletinin dayanma azminin simgesi ve Mihver Devletleri’ne karşı müttefiklerce kazanılan
zaferin gerçek mimarlarından oldu. Hitler’in Büyük Britanya’yı ve Avrupa’yı tehdit eden
ihtirası karşısında tetikte duran Churchill, İngiliz kamuoyunu uyanık tutmaya çalıştı ve Fransa
ile sıkı bir siyasal işbirliği ve askeri ittifak kurulmasını savundu.
Ö
ZE
L
1939’da yeniden amirallik birinci lordu oldu. “Tuhaf savaş”tan birkaç ay sonra, Chamberlain
hükümetine duyulan güven sarsıldı. Kamuoyu, mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek bir lider
istiyordu. Chamberlain 10 Mayıs 1940’ta istifasını krala sununca, kral da Winston
Churchill’den bir ulusal birlik hükümeti kurmasını istedi. İşçi partisi ile liberal parti işbirliği
yaparak yönetime geldiler. Oysa, Fransa’nın ezilip geçilmesi üzerine Büyük Britanya, güç
koşullar altında kalmıştı.1940 ilkbaharıyla sonbaharı arasındaki yoğun askeri hazırlıklardan
sonra Churchill, hedefi belirledi ”Ne pahasına olursa olsun zafer! ”
Nazilere karşı direnişi her cephede örgütledi: Büyük Britanya’da, Luftwaffe’nin (Alman hava
kuvvetleri) saldırılarına (İngiltere savaşı) ve istila tehdidine karşı; Afrika’da İtalyanlar’a karşı
ve A.B.D.’nin yanında olarak) 1941 haziranında SSCB’nin, ABD’nin savaşa girmesiyle Büyük
Britanya tek başına kalmaktan kurtuldu. Buna karşılık, yeni ve tehlikeli bir düşmanla,
Uzakdoğu’daki tüm mevzilerini ele geçirmiş olan Japonya ile de uğraşmak zorunda kaldı.
SSCB’ye elinden yardımı gönderen Churchill,savaşan üç ülke arasında bir ”Büyük ittifak”
kurulmasına çalıştı, bir yandan da Charles de Gaulle’ü destekledi. Roosevelt ile sıkı bir
işbirliğine girişti. Batı’da ikinci bir cephe açmak yerine, bir Akdeniz ve Başkan stratejisi
izlemeyi yeğliyordu: Kasım 1943’teki Sicilya ve İtalya savaşı ve Tito’nun desteklenmesi bu
stratejinin gereğiydi.
Nazilere karşı koyma çabasıyla çeşitli yolculuklar yaptı: Aralık 1941’de Washington’a,
ağustos 1942’de Moskova’ya, ocak 1943’te Casablanca’ya gitti (üç büyüklerin Tahran
konferansındaki görüşmeleri, Churchill’in bu gezilerinin sonucudur.) Batıda yapılması
öngörülmüş çıkarma, 6 Haziran 1944’te Normandiya kıyılarında gerçekleşti: Fransa’nın,
Belçika’nın ve Hollanda’nın işgalden kurtarılmasına İngiliz kuvvetleri de katıldı.
9
Savaşın son aylarından, özellikle Yatla Konferansı’ndan (şubat 1945) başlayarak SSCB ile
görüş ayrılıkları belirdi. Churchill, Avrupa’nın doğu yarısının üzerine indirilen “demir perde”yi
protesto etti; İngiliz birliklerini Yunan direniş hareketi içinde yer alan komunistlerin üzerine
gönderdi.
Churchill sekseninci doğumgününü kutladıktan sonranisan 1955’te yerini Anthony Eden’a
bıraktı.
FRANKLIN D. ROOSEVELT
Lİ
SE
Sİ
Ülkeye daha önce de başkan vermiş köklü bir ailenin oğlu olan Franklin Delano Roosevelt
1882’de doğdu. Siyasete 1910’da atıldı. 1932 seçimini kazandı. 4 Mart 1933 ‘te başbakan
oldu. 1936,1940 ve 1944 seçimlerinde yeniden seçildi. Savaşa girmeden önce söz verdiği
“yeni düzeni” yürürlüğe koydu. Başkanlık kurumuna yeni bir ağırlık kazandırdı. Devletin
hükümlüklerini genişletti ve savaş sonrası refah döneminin hazırlayıcısı oldu. 1945’te öldü.
Ülke tarihinde dört kez üst üste seçilen tek başkandır. Federal hükümetin yetkilerini
kullanarak Büyük Bunalım’ın yetkilerini yok edip ekonomik ve toplumsal kalkınmayı
amaçlayan New Deal adlı reform programını uygulamış. II. Dünya Savaşı’nda üç büyük
müttefik liderinden biri olarak önemli rol oynamıştır.
ROOSEVELT VE II. DÜNYA SAVAŞI’NA ETKİLERİ
EG
E
ABD, New Deal döneminde, dünyanın başka yerlerindeki savaş tehlikesi karşısında
güvenliğini, kabuğuna çekilerek koruma yoluna gitti. Kongre ülkeyi savaşın dışında
tutabilmek için , Roosevelt dışişleri bakanı Cordell Hull’un onayıyla bir dizi ‘tarafsızlık yasası’
kabul etti. Amaçları ABD’yi I. Dünya Savaşına sürüklemiş olan olayların tekrarlanmasını
önlemekti.
Ö
ZE
L
ABD için en büyük tehdit Japonya’dan geliyordu. Japonya’nın Asya kıtası üzerindeki
iddialarını tanımamaya devam eden Roosevelt, 1934’te Amerika donanmasını
güçlendirmeye başladı. Japonya Çin’in kuzeyinde geniş çaplı bir harekata girişince Roosevelt
tarafsızlık ilan etmedi. Bu yolla her iki taraf da askeri malzeme sevk edebilecekti. Asya’daki
savaş ilerledikçe Roosevelt bir ortak güvenlik politikası geliştirmeye çalıştı. Bu politika Batı
Yarımküre’deki devletlerle sınırlı tutulduğu sürece fazla muhalefetle karşılaşmadı.
Almanya’nın 1939’da Polonya’yı işgali üzerine 2. Dünya Savaşı başlayınca, tarafsızlık
yasasının görüşülmesi için Kongre özel oturuma çağrıldı. Amacı savaşan devletlere (aslında
sadece İngiltere ve Fransa’ya) “para öde-mal al” temelinde savaş malzemesi satmaktı.
Fransa’nın 1940’ta teslim olmasından Japonya’nın 1941’de ABD’nin Pearl Harbor limanını
bombalamasına değin, ABD’deki tecrit politikası yanlıları ülkeyi savaşa sürüklediğini,
müdahalelerde çabuk hareket etmediğini ileri sürdüler. Bu tartışma sürerken ABD silahlanma
çabalarını ve 1940’ta çıkarılan Burkeswodsworth yasası ilk kez, barış zamanında zorunlu
askerlik ilkesini getirdi. Roosevelt ve Churchill, Ağustos 1941’de Atlantik sözleşmesini ilan
ettiler. Eylül 1939’da bir Alman denizaltısı Amerikan destroyerini batırınca Başkan Roosevelt
“görünce vur” emrini çıkardı. Ekimde bir destroyer daha batırıldı. Böylece ABD Almanya’ya
karşı ilan edilmemiş bir deniz savaşına girmiş oldu.
5. PEARL HARBOR BASKINI
Öte yandan 10 yıldır pek iyi gitmeyen Amerikan - Japon ilişkileri de bozulmaya başladı. Ocak
1940’ta ABD Japonya ile imzalanan ticaret antlaşmasını feshetti. Ama Amerikalılar
Japonlara, Çin’de kullandıkları malzemeleri satmaya devam ettiler. Japonya Eylül 1940’ta
Fransız Çinhindi’ni işgal edince ABD hurda ,demir ve çeliğe ambargo koydu. Buna karşılık
Japonya aynı ay Almanya ve İtalya ile üçlü ittifak antlaşması İmzaladı. ABD ile Japonya
arasındaki Uzakdoğu’ya ilişkin pazarlıklar 1941 ilkbaharında başladı. Japonya görüşmelerin
10
sonuçsuz kalması olasılığına karşı savaşa hazırlanıyordu. Roosevelt ve askeri danışmanları
bir japon saldırısı bekliyorlardı. Ama bunun Doğu Hint adalarına ya da Filipinler’e olacağını
tahmin ediyorlardı. Oysa Japonya 7 aralık 1941’de PEARL HARBOR’a saldırdı. Kongre tek
karşı oyla Japonya’ya savaş ilan etti. Bundan 3 gün sonra Almanya ve İtalya ABD’ye savaş
açtılar. Kongre oybirliğiyle savaş kararı alarak buna aynen karşılık verdi. ABD bu sefer
1918’deki tutumunun aksine kabuğa çekilme politikasını düşünmüyordu. Artık süper güç
politikasını benimsemişti. Amerika halkı II. Dünya savaşı boyunca düşmanlarını yenmek için
olağanüstü miktarda savaş malzeme üretmek zorunda kaldı. Savaş yaklaşık 15 milyon
insanın askere alınmasına, ayrıca milyonlarca kişinin askeri fabrikada çalıştırılmasına yol
açtı. Üretimde ve yaşam düzeyinde önemli bir yükselme görüldü. Ayrıca ülkede savaşın nasıl
yürütüleceği hakkında tartışmalar yapıldı. Birçok new deal kurumu ortadan kalktı.
Lİ
SE
Sİ
Başkan Roosevelt ile İngiltere başkanı Churchill arasında Aralık 1941’de yapılan toplantı
sonucunda, ABD Birleşmiş Milletler adıyla, sonunda toplam 46 devletin katılacağı büyük bir
savaş ittifakı kurdu. Savaş boyunca Müttefikler arasında yapılan çeşitli konferanslarda
Roosevelt, savaşın yürütülmesinde ve dönüm noktası oluşturan kararların alınmasında
önemli bir rol oynadı. Şubat 1945’te Roosevelt, Yalta’da Stalin ve Churchill ile biraraya geldi.
Burada Almanya’yı teslime zorlamak ve Müttefikler arası işgal yönetim bölgelerine ayırmak
ve Doğu Avrupa ülkelerinde demokratik rejimler kurulmasını sağlamak için uygulanacak
politikalar üzerine bir anlaşmaya varıldı. Yalta’da bir dizi de anlaşma yapıldı. Bunlardan biri
de SSCB’nin, Doğu Asya’daki bazı ödünlere karşılık, Almanya’nın teslim olmasından sonra
Japonya’ya savaş ilan etmeyi kabul etmesi oldu.
EG
E
Roosevelt 12 Nisan ‘da ölünce yerine Yardımcısı TRUMAN geçti.7 Mayıs’ta Almanya teslim
oldu. ABD Ağustos ayında Hiroşima ve Nagasaki birer atom bombası atarak Japonya’yı
teslime zorladı.Japonya 2 Eylül’de ‘MİSSOURİ’ zırhlısında imzalanan ant. İle teslim oldu.
6. HİROŞİMA VE NAGAZAKİ
Ö
ZE
L
Amerika 1945 yılının temmuzunda yeni bir bomba geliştirdi. Nazi Almanya’sı 1945’in
mayısında savaştan çekilerek bu dehşetli bombanın şerrinden kurtuldu. Bu arada Japon
savaşçıları, Amerikan üssü Pearl Harbor’a uçaklarla, intihar saldırısında bulundular. Buna
karşılık olarak Amerika, Güney Pasifik’teki Tinian Adası’ndan Albay Paul Tibbets
yönetimindeki Enola Gay isimli B-29 uçağı, 6 Ağustos 1945 sabahı “Little Boy – Küçük
Çocuk” isimli çok gizli bir yükle havalandırdı. Bu gizli yük, atom bombası idi ve ilk kez
kullanılacaktı.
On bin metre yükseklikten saat 8.13’te atılan bomba saat 8.15’te Japonya’nın güzel şehri
Hiroşima’nın beş yüz seksen metre üzerinde patladı. İlk anda yetmiş bin insan buharlaştı.
Yüksek sıcaklıktan dolayı asfalta yapışan insanlar insanın içini ürpertmekteydi. Bir hafta
boyunca şehre asit yağdı. İki ay içerisinde radyasyon sebebiyle yetmiş bin insan daha
hayatını kaybetti. Altmış bin kişi de beş yıllık süre içerisinde vefat edince Hiroşima’nın
bilançosu ilk beş yılda iki yüz bin insanın ölümü, onbinlerce insanın da sakat kalması oldu.
Üç gün sonra (9 Ağustos 1945’te) sıra “Fat Man – Şişman Adam” isimli plütonyum
bombasına gelmişti. Bu bomba için hedef Japonya’nın Fukuoka şehri idi. Fakat hava kapalı
olduğu için hedef Nagazaki’ye çevrildi. Saatler 11.02’yi gösterirken 21 ton patlayıcının
gücüne sahip bomba Nagazaki’yi cehenneme çevirdi. Yetmiş beş bin kişi anında kavruldu.
Bir o kadar kişi de beş yıllık süre içerisinde can verdi.
Radyasyon sebebiyle toprağın ve suların zehirlenmesini ve daha uzun İkinci Dünya
Savaşı’nın bir avuç insan tarafından ne kadar farklı yönlere çekilinebilineceğini öğrendik.
İnsanlığın başına gelmiş olan bu acı olayları durdurabilmek için yeni nesillerin bu olayları
öğrenip tekrarlanmasını sağlamasını gerektirir.
11
Lİ
SE
Sİ
7. JOSEF VISARIONOVIÇ “STALIN”
EG
E
Tarihin en büyük diktatörlerinden biri olan sosyalist Josef Visarionoviç Stalin, 1881'de
Gürcistan'ın Gori kasabasında doğdu. Lenin'in 1917'de Finlandiya'ya gitmesinin ardından
Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Ekim devriminden sonra Lenin'in
başkanlığındaki Sovyet hükümetinde Milliyetler Halk Komiseri oldu. Lenin'in ölümünden az
önce Komünist Partisi genel sekreteri oldu. 1920-1930'larda sağ ve sol ideolojik mücadele
adına binlerce insanı sürgüne gönderdi. Stalin, “iktidarın için her yol meşrudur.” sözünü tam
anlamıyla uygulayarak binlerce insanın ölümüne sebep oldu. "Planlı ekonomi",
"Kollektivizasyon" ve "Endüstrileşme" uygulamaları ile 1928–1936 yılları arasında Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde köklü dönüşümlerin gerçekleştirilmesini sağladı. İkinci
Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı
görevlerini bir arada yürüttü. 5 Mart 1953'te öldü.
8. STALIN VE İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI
Ö
ZE
L
Hitler, İngiltere ve Amerika’yı savaşın ilk aylarında hazırlıksız yakaladı, Avrupa’yı istila etti ve
doğuya yönelmeye karar verdi. Rusya, Hitler’in Rusya’ya saldıracağından şüphelendiğinden
1939’da Almanya ile saldırmazlık anlaşması imzaladı ancak bu antlaşma Haziran 1941’de
Almanların saldırısını önleyemedi. Alman işgalinden bir ay önce iktidara gelmiş olan Stalin,
savaşta SSCB ordusunun yönetimini üstlendi. Moskova önlerine kadar gelmiş olan Alman
ordularına karşı önce savunmayı daha sonra karşı saldırıyı örgütleyen Stalin, 1942’de
Stalingrad, 1943’te de Kursk’taki çarpışmalarda Kızıl Ordu’nun başarılarıyla Nazilerin
yenilgisinde önemli rol oynadı. Bu savaş II Dünya Savaşı’nın en kanlı savaşı olarak iki milyon
şehitle tarihe geçmiştir.
1943’te Almanya’nın savaşı kaybedeceği anlaşıldıktan sonra Stalin, İran’ın Tahran kentinde
ve Kırım’daki Yatla kentinde yapılan toplantılarda ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ve
İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile savaş sonrasında Avrupa’nın alacağı yeni biçimi
görüştü. Bu buluşmadan sonra Stalin Moskova’ya döndü.1943 yılı Sovyetler Birliği için hem
askeri hem de ekonomik bakımdan zaferlerle sonuçlandı. İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletleri’nin Hava Kuvvetleri, Almanya’nın üretim merkezlerini artan bir şiddetle
bombalıyorlardı ve çok geçmeden Nazi Almanya’sını çökerttiler.
9. BENITO MUSSOLLINI
Avrupa’nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini, Forli'de doğdu. Gençliğinde öğretmenlik
yaptı. 1902'de askerlik yapmamak için İsviçre'ye gitti. 1904'te geri dönen Mussolini, on sene
boyunca gazetecilik yaptı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı ve
savaşta aktif olarak görev yaptı. Savaşta yaralanan Mussolini, Milano'ya döndü ve burada
sağ görüşlü Faşizm taraftarı "Il Popolo d'Italia" gazetesinin editörü oldu.
12
Benito Mussolini, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da çıkan kaosu iyi değerlendirdi.
Çökmüş ekonomi, siyasi kargaşa içindeki İtalya’da Mussolini çeşitli sağcı grupları kurduğu
Faşist partisinin bünyesinde topladı ve onları organize etti. Mussolini (halk arasındaki
lakabıyla Il Duce "Duçe" ) ülkenin problemlerini çözeceğini vaat ediyor ve eski Roma
İmparatorluğu'nu tekrar kuracağını söylüyordu. Bunun yanında kurduğu Kara Gömlekliler adlı
örgütle şiddeti artırıyor; özellikle de aynı kendisi gibi ekonomik durumun kargaşasından
faydalanarak büyük bir sıçrama yapan komünist gruplarla çatışıyordu. Mussolini’nin izlediği
politikalar meyvesini vermeye başladı. Ve en nihayet Ekim 1922'de Mussolini Kral Viktor
Emmanuel III'ü yönetimi kendisine devretmekle tehdit etti aksi takdirde yirmi altı bin taraftarı
Lİ
SE
Sİ
ile Roma'ya yürüyecek ve bunu kendi yapacaktı. Komünist hareketinde önüne geçmek
isteyen kral bu teklifi kabul etti ve İtalya'da Duçe dönemi başladı.
Mussolini'nin başa geçmesiyle baskı ortamı başladı. Duçe Faşist Parti dışındaki diğer partileri
kapattı, sendika hareketleri kanun dışı ilan etti, kitapve gazetelere sansür getirdi, eğitimi sıkı
kontrol altına aldı ve bunun gibi bir çok düzenleme yaptı. Mussolini tüm ülkeyi tren rayları ve
otobanlarla adeta ördü. Çiftçileri sürekli teşvik etti , tarım ve endüstrinin canlanmasını sağladı
buna bağlı olarak da İtalya’da işsizlik azaldı. Tüm bunlar Mussolini'nin popülaritesini arttırdı.
EG
E
Fakat popülaritesini daha da arttırmak isteyen Mussolini 1935'te Habeşis-tan'ın işgaline
başladı. 1936'da Habeşistan'ın işgalini tamamladı ve aynı yıl Adolf Hitler'le Roma-Berlin
mihverini kurdu. Bu tarihten sonra devamlı Hitler'in etkisinde kalan Mussolini 10 Temmuz
1940'da Müttefiklere savaş ilan etti. Ama İtalyan Ordusu Kuzey Afrika ve Balkanlar
seferlerinde mağlup oldu. Fakat her seferinde imdada Hitler yetişti.
Ö
ZE
L
1943'te Müttefikler İtalya'ya çıkarma yaptılar. Kral Viktor Emmanuel III Mussolini'yi görevden
aldı. Fakat Duçe Hitler’in komandoları tarafından 12 Eylül 1943'de Gran Sasso'da tutuklu
bulunduğu otelden kurtarıldı ve uçakla Viyana'ya kaçırıldı. İtalya'da kendine bağlı birliklerle
mücadeleyi sürdüren Mussolini Nisan 1945'de yani savaşın son günlerinde kaçmaya
çalışırken İtalyan Mukavemet'ine mensup savaşçılar tarafından öldürüldü. Ertesi gün
Mussolini'nin,sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'nda
sallanıyordu.
13
Lİ
SE
Sİ
SONUÇ
Ö
ZE
L
EG
E
Biz bu projenin sonucunda İkinci Dünya Savaşının, bazı liderlerin bir takım amaçlar uğruna
kitleleri tehlikeye attığı bir strateji oyunu olduğunun farkına vardık.Aynı zamanda teker teker
tüm devletlerin kazanma uğruna ne kadar çok kaybettiklerini öğrendik.Bu çalışmayı yaparken
elde ettiğimiz bilgilerin yanında grup içinde çalışma deneyimini de kazanmış olduk.İkinci
Dünya Savaşı ile merak ettiğimiz aklımıza takılan konuları öğrenmiş olduk.Burada
yaşananların günümüze etkisini ve bundan sonra dünyada yaşanabilecek olayları daha iyi
anladığımızı gördük.
14
Lİ
SE
Sİ
RESİM KAYNAKÇASI
Ö
ZE
L
EG
E
Alman Mitralyözü
Gelişim Hachette
Berlin kuşatması
www.google.com
15
Ö
ZE
L
İngiliz fırkateyni
www.google.com
EG
E
Lİ
SE
Sİ
Alman Topçusu / Temel Brittannica
Müttefikler Normandiya’da çarpışırken
Geçmişten Günümüze Gençler
İçin Popüler Tarih
16
Lİ
SE
Sİ
Ö
ZE
L
EG
E
Hitler ile Mussollini
Müttefikler Normandiya’da
Geçmişten Günümüze Gençler İçin Popüler Tarih
17
Ö
ZE
L
EG
E
www.google.com
www.nazialmanyasi.com
www.yahoo.com
www.fascism.com
www.kommunisim.com
www.hitler.org.tr
www.lenin-vs-stalin.com
Ana Britannica Cilt 10, No:12 sayfa 523
Temel Britannica Cilt 2 , sayfa 123
Özel Ege Lisesi Kütüphanesi
Hitlerin Sekreteri, Ada yayınları,
Bir Küçük Demirci: Mussolini, yazar: A. Sevinç
Lİ
SE
Sİ
KAYNAKÇA
18
Download