T.C. GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MALĠYE ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS PROGRAMI TÜREV ÜRÜNLERDEN SWAP, FORWARD, FUTURES, OPSĠYON ĠġLEMLERĠ VE TÜRKĠYE’DE VERGĠLENDĠRĠLMELERĠNĠN ANALĠZĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Hazırlayan Ġbrahim ġEN Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Rifat ORTAÇ ANKARA 2010 ONAY Ġbrahim ġEN tarafından hazırlanan “Türev Ürünlerden Swap, Forward, Futures, Opsiyon ĠĢlemleri ve Türkiye‟de Vergilendirilmelerinin Analizi ve Değerlendirilmesi” baĢlıklı bu çalıĢma, 16/06/2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda (oybirliği/oyçokluğu) ile baĢarılı bulunarak jürimiz tarafından Maliye Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir. BAġKAN Prof. Dr. Fevzi Rifat ORTAÇ (DanıĢman) ÜYE Doç. Dr. KürĢat YALÇINER ÜYE Yrd. Doç. Dr. Duran BÜLBÜL ĠÇĠNDEKĠLER BĠRĠNCĠ BÖLÜM GENEL OLARAK PĠYASA KAVRAMI, TÜREV ÜRÜNLERĠN PĠYASA ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ GĠRĠġ………………………………………………………..…………………... 1 1. PĠYASA KAVRAMI VE ÖZELLĠKLERĠ ....................................................... 4 1.1. Mal (reel) Piyasaları............................................................................. 5 1.2. Mali (finansal) Piyasalar ...................................................................... 5 1.2.1. Para Piyasası ................................................................................ 6 1.2.2. Sermaye Piyasası ......................................................................... 6 1.2.2. Organize Piyasa- Tezgahüstü Piyasa Ayrımı ................................ 8 2. TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ VE TÜREV ÜRÜN KAVRAMI ....................................................................................................... 9 2.1. Türev Ürünlerin Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel GeliĢimi .............................. 9 2.2. Türev Ürün Piyasaları Kavramı ......................................................... 13 2.2.1. Türev Ürün Piyasalarına ĠliĢkin Temel Kavramlar ....................... 17 2.3. Türev Ürünlerin Kullanım Amaçları .................................................... 20 2.3.1. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Riskten Korunma (Hedging)............. 21 2.3.2. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Spekülatif Amaçlı ĠĢlemler ............... 23 2.3.3. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Arbitraj Amaçlı ĠĢlemler .................... 23 2.3.4. Manipülasyon Amaçlı ĠĢlemler .................................................... 24 2.4. Türev Ürünlere Yönelik Risk Kavramı ve Türleri ................................ 25 2.4.1. Risk Kavramı ve Türleri............................................................... 25 2.4.2. Risk Yönetimi ve Türev Ürünler .................................................. 27 2.5. Türev Ürün Piyasalarında Kaldıraç Etkisi ve Denetleyici ve Düzenleyici Kurumların Yeri ve Önemi ........................................................................ 29 2.5.1. Türev Piyasalarda Kaldıraç Etkisi ............................................... 29 2.5.2. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Piyasalar Üzerindeki Yeri ve Önemi .............................................................................................. 30 3. TÜREV ÜRÜNLERĠN SINIFLANDIRILMASI ............................................ 32 3.1. Genel Olarak Swap ĠĢlemleri ............................................................. 32 3.1.1. Swap Tanımı ............................................................................... 33 ii 3.1.2. Swap ÇeĢitleri ............................................................................. 34 3.1.2.1. Faiz Swapları........................................................................ 34 3.1.2.2. Döviz (Para) Swapları .......................................................... 35 3.1.3. Swap ĠĢlemlerinin Avantaj ve Dezavantajları .............................. 36 3.2. Forward Tanımı ve Forward ÇeĢitleri ................................................ 36 3.2.1. Forward Tanımı .......................................................................... 37 3.2.2. Forward ÇeĢitleri ......................................................................... 38 3.2.2.1. Döviz Forwardları ................................................................. 38 3.2.2.2. Faiz Forwardları ................................................................... 38 3.3. Futures Tanımı ve Futures ÇeĢitleri .................................................. 39 3.3.1. Futures Tanımı ........................................................................... 39 3.3.3. Futures ÇeĢitleri .......................................................................... 40 3.3.3.1. Döviz Futures SözleĢmeleri .................................................. 40 3.3.3.2. Faiz Futures SözleĢmeleri .................................................... 40 3.3.3.3. Endeks Futures SözleĢmeleri ............................................... 41 3.3.3.4. Mal Futures SözleĢmeleri ..................................................... 41 3.4. Opsiyonlar ......................................................................................... 42 3.4.1. Opsiyon Tipleri ............................................................................ 44 3.4.1. Opsiyon ĠĢlemlerinde Teminatlandırma....................................... 45 ĠKĠNCĠ BÖLÜM TÜRKĠYE’DE TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE VERGĠLENDĠRĠLMESĠ 1. TÜRKĠYE‟DE TÜREV ÜRÜNLERĠN VE VADELĠ ĠġLEM PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ ..................................................................................................... 46 1.1. ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası ........................................................... 50 1.2. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası ................... 52 1.3. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) ........................................ 52 2. TÜREV ÜRÜNLERĠN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ................................................. 56 2.1. Swap SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği................................................ 59 2.2. Forward SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ........................................... 61 2.3. Futures SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ............................................ 62 2.4. Opsiyon SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ........................................... 63 2.5. Türev Ürünlerin Kıymetli Evrak, Menkul Kıymet ya da Diğer Sermaye Piyasası Aracı Olarak Ele Alınması .......................................................... 65 iii 3. GELĠR VE KURUMLAR VERGĠSĠ KAPSAMINDA TÜREV ÜRÜNLERDEN SAĞLANAN GELĠRLERĠN NĠTELĠĞĠNĠN BELĠRLENMESĠ .......................... 70 3.1. Gelir Vergisi ....................................................................................... 71 3.1.1. Gelir Vergisinde Yükümlülük ....................................................... 72 3.1.2. Gelir Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay ....................................... 73 3.1.3. Ticari Kazanç Kavramı ................................................................ 73 3.1.4. Menkul Sermaye Ġradı Kavramı .................................................. 74 3.1.5. Diğer Kazanç ve Ġratlar Kavramı ................................................. 74 3.1.6. Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Menkul Sermaye Ġradı ve Değer ArtıĢ Kazancı Kapsamında Ġncelenmesi..................................... 76 3.2. Kurumlar Vergisi ................................................................................ 79 3.2.1. Kurumlar Vergisinde Verginin Yükümlüsü ................................... 79 3.2.2. Kurumlar Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay ................................ 80 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SWAP, FORWARD, FUTURES, OPSĠYON ĠġLEMLERĠNĠN VERGĠLENDĠRĠLMESĠNĠN ANALĠZĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ 1. TÜREV ÜRÜNLERĠN GELĠR VE KURUMLAR VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ............................................................................................. 81 1.1. Türev Ürünlerin GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Ġncelenmesi ... 81 1.1.1. GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Göre Ġncelenmesi ... 84 1.1.2. Gelir Vergisi Mükelleflerince Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirler .............................................................................................................. 85 1.1.3. Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Elde Edilen Gelirler ............. 88 2. TÜREV ÜRÜNLERĠN BANKA VE SĠGORTA MUAMELELERĠ VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ ....................................................................... 89 2.1. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............................................................................................. 91 2.2. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............................................................................................. 92 2.3. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............................................................................................. 93 iv 2.4. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............................................................................................. 93 3. TÜREV ÜRÜNLERĠN DAMGA VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ ... 93 3.1. Damga Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ................. 96 3.2. Damga Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ............. 96 3.3. Damga Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............. 97 3.4. Damga Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ............. 98 4. TÜREV ÜRÜNLERĠN KATMA DEĞER VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ............................................................................................. 99 4.1. Katma Değer Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ..... 100 4.2. Katma Değer Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi . 100 4.3. Katma Değer Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .. 101 4.4. Katma Değer Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi . 102 5. TÜREV ÜRÜNLERĠN VERGĠLENDĠRĠLMESĠNDE GEÇERLĠ UYGULAMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ .............................................. 103 5.1. Stopaj Oranının Borsada ĠĢlem Görüp Görmemesine Göre Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi ......................................................... 107 5.2. Stopaj Oranının, Türev Ürünün Dayandığı Temel Varlığa Göre Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi ......................................................... 108 5.3. Stopaj Oranının Dar Mükellefler Lehine Sıfırlanmasının Değerlendirilmesi .................................................................................... 110 5.4. Dar Mükellefler Ġçin stopaj Oranının Sıfır Olarak Uygulanmasının Ġptali Kararının Değerlendirilmesi .................................................................... 112 5.5. Stopaj Uygulamasının Gelir Vergisinin Üniter Yapısı Ġçinde Değerlendirilmesi .................................................................................... 115 5.6. Türev Ürün Gelirlerine Stopaj Uygulanmasının Mümkün Olmadığı Durumlarda Vergilendirmenin Değerlendirilmesi .................................... 117 SONUÇ ...................................................................................................... 119 KAYNAKÇA ............................................................................................... 123 ÖZET ......................................................................................................... 133 ABSTRACT ................................................................................................ 135 GĠRĠġ Tüm ekonomilerde, elinde fon fazlası bulunan birimlerin, yatırımlarının ve cari iĢlemlerinin finansmanı için bu fonlara ihtiyacı olan kesimlere güvenli bir Ģekilde aktarılmasını sağlayacak sistemlere ihtiyaç duyulur. Genel anlamda finansal ya da mali piyasalar olarak ele alınan bu sistem içerisindeki bölümlemede, birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmamakla birlikte kısa vadeli fon transferlerinin sağlandığı piyasalara para piyasaları, orta ve uzun vadeli fon akımlarının sağlandığı piyasalara ise sermaye piyasaları denir. Bu piyasalarda fon arz edenler genelde tasarruf sahipleri, fon talebi olanlar ise, kamu sektörü ve özel sektör olmaktadır. Fon arz ve talebinin güvenli bir Ģekilde karĢılaĢabilmesi ve olası risklerin kontrollü bir Ģekilde dağıtılabilmesi için kamu otoritesinin piyasalar nezdinde yapacağı düzenleyici ve denetleyici kuralların olması gereklidir. Yapılan düzenlemelerin yanında riski önleyici ve dağıtıcı birtakım uygulamaların da kullanılması bu iĢlemlerden elde edilecek faydanın artmasını sağlar. Ekonomik geliĢmelere paralel olarak piyasa katılımcılarının karĢı karĢıya kaldıkları risklerin çeĢitleri ve Ģekilleri artmıĢ, bunun sonucunda riskin yönetilebilmesi için yeni finansal araçlara olan ihtiyaç artmıĢtır. Piyasalarda meydana gelen ve önceden kestirilmesi çok mümkün olmayan dalgalanmalardan mümkün olduğunca korunmaya yönelik bir dizi arayıĢlar sonucu ise finansal türevler geliĢmiĢtir. Temel olarak forward, swap, futures ve opsiyon iĢlemlerinden oluĢan türev ürünler, önceleri korunma amaçlı olarak kullanılmıĢ, daha sonra ise kar amaçlı olarak kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Tarihsel süreç içinde bakıldığında, eski Yunanda zeytin hasadı üzerine uygulanan opsiyon benzeri iĢlemlere kadar uzanan türev ürünlerin asıl geliĢimi 1970‟li yıllarda olmuĢtur. 1972 yılında Bretton Woods Sistemi‟nin terk edilmesiyle, döviz kurlarının sürekli değiĢmesi ve uluslarası piyasalardaki faiz dalgalanmaları, mali kuruluĢları döviz kuru ve faiz riski ile karĢı karĢıya bırakmıĢtır. Döviz kurlarının, faiz oranlarının ve ürün fiyatlarının hızlı artıĢı ve dalgalanmalarının yatırımcıları belirli finansal risklerle karĢı karĢıya bırakması sonucu finansal 2 bir yenilik olarak türev ürünler kullanılmaya baĢlanmıĢ ve günümüzde çok büyük kullanım miktarlarına ulaĢılmıĢtır. GeliĢmiĢ ülkelerde tarım ürünleri üzerine korunma amacıyla iĢlem görmeye baĢlayan, daha sonra ise faiz, döviz ve finansal göstergeler üzerine de yapılan sözleĢmeler yatırımcılar tarafından yoğun bir ilgi görmüĢtür. Bunun bir sonucu olarak tüm dünyada geliĢmiĢ piyasalarda olduğu kadar geliĢmekte olan piyasalarda da yoğun türev ürünlerin iĢlem gördüğü bir çok borsa faaliyete geçmiĢtir. Ülkemiz açısından bakıldığında ise 24 Ocak 1980 dönüĢüm kararları ile baĢlayan süreçte, Türk Parasına konvertibilite özelliğinin sağlanması ve ekonominin serbestleĢtirilerek dıĢa açılması sonucu sermaye piyasalarının geliĢimi hız kazanmıĢtır. Gerekli mevzuatsal düzenlemelerin ardından sırasıyla, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Ġstanbul Altın Borsası ve türev ürünler için büyük öneme sahip Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası açılmıĢtır. Sermaye piyasalarının hızlı bir Ģekilde geliĢmesi, bunlarla ilgili yapılacak vergisel ve diğer yasal düzenlemeleri önemli hale getirmiĢtir. Türev piyasalar, ileride teslimatı yapılmak üzere herhangi bir malın veya finansal aracın, bugünden alım satımının yapıldığı piyasalardır. Bu piyasalarda iĢlem gören sözleĢmeler spot piyasa iĢlemlerine göre daha karmaĢık ve bu nedenle profesyonel yatırımcıya daha fazla hitap eden ürünlerdir. Vergi mevzuatına bakıldığında, piyasalardaki hızlı geliĢime paralel bir geliĢim sağlayamadığı görülmektedir. Mevzuatın karmaĢık ve dağınık yapısı, anlaĢılması güç bir konu olan türev ürünleri daha da karmaĢık hale getirmektedir. Türev ürünlerin kullanılmasının artması ile birlikte, bu ürünlerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinin nasıl olacağı konusu ayrı bir önem kazanmıĢtır. Vergi kanunlarında, türev ürünlere yönelik özel ve net tanımlamalar yerine elde edilen gelirlerin, genel vergi mevzuatımız çerçevesinde ele alındığı ve kazancın ne tür bir kazanç olduğunun yorumlanmasıyla, vergilendirme konusuna açıklık getirilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. Bu çalıĢmada önce türev ürünlerin alınıp satıldığı piyasalar genel olarak ele alınacak ve türev 3 ürünlere iliĢkin açıklamalar yapılacaktır. Sonrasında ise türev ürünlerin hukuki niteliği, mevzuat içerisindeki yeri ve vergilendirilmesine iliĢkin incelemelerden sonra, vergilendirmeye iliĢkin çerçevesinde yer verilecektir. değerlendirmelere yürürlükteki mevzuat BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK PĠYASA KAVRAMI, TÜREV ÜRÜNLERĠN PĠYASA ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ 1. PĠYASA KAVRAMI VE ÖZELLĠKLERĠ Piyasa, günlük yaĢantımızda oldukça sık karĢılaĢtığımız bir kavramdır. Piyasa, her türlü mal veya hizmetin arz talep dengesi içerisinde oluĢan fiyatlara göre alım satımlarının yapıldığı bir sistemdir. Ġktisadi açıdan piyasa, alıcıların ve satıcıların karĢılıklı iletiĢim içinde oldukları, arz ve talebin karĢılaĢmasıyla mübadelenin meydana geldiği, mekândan soyutlanmıĢ bir kavramdır. Genel olarak piyasa kavramı karĢımıza faiz, döviz, sermaye piyasası araçları gibi mali araçlar ile çeĢitli mal ve hizmetlerin alım satımının yapıldığı fiziki veya sanal mekanlar olarak çıkmaktadır. Piyasalar alım satıma konu olabilecek her türlü aracın alım satımı yapılmakla birlikte farklı isimlerle anılmaktadır. Yapılan iĢlemler ülke sınırları içindeyse iç piyasa, iĢlemlerin ülke sınırları dıĢında yapılması durumu söz konusu ise uluslararası piyasa olarak ele alınmaktadır1. Piyasalar, kendi içerisinde alım satıma konu mal veya hizmetlerin niteliğine, alım satım iĢlemlerinin gerçekleĢmesinin zamanı ve mekanına göre farklı tanımlara ayrılmaktadır. Yapılan iĢlemlerin gerçekleĢme zamanı açısından bakıldığında piyasalar, spot (cari) ve vadeli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Spot piyasalarda alım satıma konu mal veya hizmetin bedelinin ödenmesi ve teslimi aynı gün veya aynı hafta içerisinde gerçekleĢirken, vadeli piyasalarda varılan anlaĢma çerçevesinde bu süre daha uzun olmaktadır. Piyasalar iĢlem hacimleri açısından ise sığ piyasalar veya derin piyasalar olarak sınıflandırılmaktadır. Az sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu ve iĢlem hacminin göreceli olarak düĢük olduğu piyasalar sığ piyasalar, alıcı 1 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999, s. 1. 5 ve satıcıların fazla, iĢlem hacminin yüksek olduğu piyasalar ise derinliği olan piyasalar olarak tanımlanmaktadır2. Ġktisadi anlamda çok farklı piyasa türlerinden söz edilmekle birlikte konumuz itibariyle piyasaları temel olarak mal (reel) piyasaları ve mali (finansal) piyasalar olarak ikiye ayırmak mümkündür. 1.1. Mal (reel) Piyasaları Bir gelir sağlamak amacıyla ticareti yapılan fiziksel bir varlık olan mal ve bu kapsamda değerlendirilen hizmetlerin ve bunların üretiminde kullanılan üretim faktörlerinin ticaretinin yapıldığı piyasalara mal piyasası denir. Finansal piyasaların dıĢında kalan alım satıma konu araçların niteliklerine göre mal piyasaları, petrol piyasası, enerji piyasası, tarım ürünleri piyasası, maden piyasası gibi değiĢik sınıflara ayrılmıĢ birçok piyasa türünden oluĢmaktadır. 1.2. Mali (finansal) Piyasalar Bir ekonomik sistem içerisinde kendi kaynakları ile ihtiyaçlarını karĢılayamayan ve fon talebi bulunan birimler ile kaynak fazlasına sahip olup, bunlardan bir getiri elde etmek amacıyla fon arz eden tasarruf sahiplerinin, karĢılıklı çıkarlar doğrultusunda iĢlem yaptıkları ve fonların el değiĢtirdiği ortamlara mali piyasa denilmektedir. Mali piyasalar, fon arz edenler ile talep edenler, bunların arasındaki fon transferini düzenleyen kurumlar, bu transferi sağlayan yatırım ve finansman araçları ile hukuki ve idari düzenlemelerden oluĢan, para ve sermaye piyasalarını içine alan geniĢ bir kavramdır. Mali Piyasa vade yönünden kısa süreli fon arz ve taleplerinin karĢılaĢtığı para 2 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi” Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 12, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 6 piyasaları, orta ve uzun vadeli kaynak arz ve talebinin karĢılaĢtığı sermaye piyasaları olarak ikiye ayrılmaktadır3. 1.2.1. Para Piyasası Kısa vadeli fon arz ve talebinin karĢılaĢtığı, kısa süreli likidite ihtiyacının karĢılandığı piyasaya para piyasası denir. Para piyasasının tipik özelliği kısa vadeli fonlardan oluĢmasıdır. Bu piyasada vade genel olarak bir yılı aĢmamaktadır. Genelde karĢılıklı kiĢisel anlaĢmalar yoktur ve iĢlemler standart Ģekillere bağlanmıĢtır. Bu nedenle, para piyasası iĢlemlerinde risk yok denecek kadar azdır. Para piyasasında iĢlem gören araçların baĢında mevduat gelmektedir4. Poliçe, bono, çek, konĢimento, sigorta poliçesi gibi menkul kıymetler dıĢında kalan finansal varlıklar kullanılmak suretiyle ekonomik birimlerin kısa vadeli likidite talepleri, nakit fazlası olan diğer ekonomik birimler tarafından karĢılanır. Para piyasası, bankalar sisteminin yer aldığı örgütlenmiĢ piyasalar ve banka sisteminin dıĢında kalan örgütlenmemiĢ piyasalar olarak ayrıma tabi tutulmaktadır. Ancak, fon arz edenlerle bu fonları kullananlar arasındaki anlaĢmaların ve iĢlemlerin standart Ģekillerde ve genellikle bankalar aracılığıyla yapılması, para piyasalarını örgütlenmiĢ bankalar sistemi içinde ele almamızı sağlamaktadır5. 1.2.2. Sermaye Piyasası Sermaye piyasası genel tanımıyla, orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin karĢılaĢtığı, özellikle halka açık anonim ortaklıkların orta vadeli fon gereksinimlerini karĢıladıkları piyasadır. Sermaye piyasasının tipik özelliği ve para piyasasından ayrıldığı en belirgin niteliği vade ile ilgilidir. Bu piyasa orta 3 H. AyĢe EYÜBOĞLU AKSEL, Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları, SPK Yayını, 1995, Yayın No:21, s. 3-4. 4 Tezer ÖÇAL- Ö.Faruk ÇOLAK- Selahattin TOGAY- Kadir ESER, Para Banka Teori ve Politika, Gazi Kitabevi, Ankara, 1997, s. 23. 5 Ümit GÜCENME, Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son Gelişmeler, TBB Yayınları, Yayın No:181, s. 7. 7 ve uzun vadeli fonlardan oluĢmakta olup, bu vade en az bir yıl olmalıdır6. Bir ülkenin genel ekonomik yapısı ve geliĢmiĢlik düzeyi ile yakından ilgili olan sermaye piyasasının en önemli iĢlevi, kiĢisel birikimlerden meydana gelen kaynakların ekonomik sistemin içinde yer almasını sağlamak, var olan tasarruf miktarını arttırarak orta ve uzun vadeli kaynak ihtiyacı bulunan birimlere aktarılmasını kolaylaĢtırmaktır. Sermaye piyasasının var olabilmesi için öncelikle fon talep eden ekonomik birimler ile tasarrufları nedeniyle fon fazlasına sahip olan ve bunları gerek kamu gerekse özel kesim tarafından çıkarılan menkul kıymetlere yatırmak isteyen kiĢi ya da kuruluĢların bulunması gerekir. Sermaye piyasasına kaynak teĢkil etmesi bakımından kiĢisel tasarruflar toplam tasarruflar arasında en geniĢ fonları oluĢturmaktadır7. Sermaye piyasaları yapısal olarak bölümlendirilirse, yeni kurulan, sermayesini arttırmak isteyen ya da orta/uzun vadeli tahvil çıkaran kuruluĢların hisse senetleri ile tahvillerinin alınıp satıldığı birincil piyasa (primary market) ve önceden ihraç edilmiĢ olan hisse senedi ve tahvillerin alınıp satıldığı ikincil piyasadan (secondary market) oluĢur. Birincil piyasa daha çok sermaye piyasası bilinciyle, ikincil piyasa ise menkul kıymetler piyasası olarak çalıĢır. Birincil piyasada uzun vadeli fonların tasarruf sahibinden firmalara aktarılması söz konusudur ve birincil piyasada yapılan tahvil ve hisse senedi satıĢları sonucunda firma ihtiyacı olan fonları doğrudan elde eder8. Diğer taraftan, ikincil piyasada el değiĢtiren menkul kıymetlerden sağlanan fonların bunları çıkaran Ģirketle doğrudan bir ilgisi kalmaz. Ġkincil piyasa, menkul kıymetlerin likiditesini arttırarak birincil piyasaya talep yaratır ve geliĢmesini sağlar. Ġkincil piyasanın en iyi teĢkilatlanmıĢ bölümü menkul kıymet borsalarıdır. Bunun haricinde sermaye 6 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999, s. 2. 7 GÜCENME, a.g.e., s. 10-11. 8 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999, s. 3. 8 piyasasının geliĢmiĢ olduğu ülkelerde tezgah üstü (over the counter) olarak adlandırılan borsa dıĢı piyasa vardır9. 1.2.2. Organize Piyasa- Tezgahüstü Piyasa Ayrımı Mali piyasalar, iĢlemlerin gerçekleĢtiği mekana bağlı olarak organize ve tezgahüstü piyasalar olmak üzere ikiye ayrılır. Organize piyasalar, yasal ve operasyonel altyapısı olan, iĢlemlerin belli bir mekanda, birçok piyasa katılımcısının varlığı ile çoklu fiyat sistemi kullanılarak gerçekleĢtirildiği piyasalar iken, tezgahüstü piyasaların herhangi bir hukuki ve operasyonel altyapısı bulunmamakta, iĢlemler her seferinde farklı mekanlarda yapılmaktadır. Bu piyasalarda ilgili iĢlem için katılımcıların sayısı sınırlı olmakta, iĢlemler iki veya üç katılımcı arasında sözleĢmeye konu ürünün fiyatı, taraflar arasında serbestçe anlaĢma yapılarak belirlenmek suretiyle gerçekleĢtirilmektedir10. Organize piyasalarda birçok alıcı ve satıcı bulunduğundan likidite yüksek olmakta, takas merkezinin varlığı ve teminat yatırılmadan iĢlem yapılamaması gibi nedenlerle karĢı tarafın yükümlülüğünü yerine getirememesinden kaynaklanan bir kredi riski bulunmamaktadır. Tezgahüstü piyasalarda ise iĢlemler, taraflar arasında güven unsuruna dayalı olarak yapılan karĢılıklı anlaĢmalar sonucu gerçekleĢtirildiğinden, gerektiğinde alınan/satılan sözleĢmelerin el değiĢtirmesini kolaylaĢtıracak bir ortam bulunmamakta, bu nedenle de likidite düĢük seviyede gerçekleĢmektedir. Takas merkezi ve teminat sisteminin bulunmaması da tarafların zaman zaman kredi riski ile karĢı karĢıya kalmalarına sebep olabilmektedir. Finansal kuruluĢların kendi aralarında yaptıkları iĢlemlerde ise durum biraz daha farklı olmaktadır. Bu kuruluĢlara bağlı olarak çalıĢan brokerlar telefonda ya da bilgisayar sistemi üzerinde alım satıma iliĢkin kararlarını karĢı tarafa iletmekte ve bunun sonucunda karĢılıklı anlaĢmanın 9 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999, s. 3. 10 Mustafa Kemal YILMAZ, Döviz Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Der Yayınları, Ġstanbul 2002, s. 1011. 9 sağlanması durumunda iĢlem gerçekleĢmektedir11. Yapılan görüĢmelerin genelde kayda alınması ve herhangi bir anlaĢmazlık durumunda bu kayıtların esas alınması tezgahüstü piyasaların bir anlamda güvenli bir yönü olabildiğini göstermektedir. Buna rağmen, organize ve tezgahüstü piyasaların özellikleri karĢılaĢtırıldığında, organize piyasalar, tezgahüstü piyasalara göre iĢlemin gerçekleĢmesinin güvence altına alındığı dolayısıyla da yatırımcı güvenliğinin daha fazla ön plana çıktığı piyasalardır12. 2. TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ VE TÜREV ÜRÜN KAVRAMI 2.1. Türev Ürünlerin Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel GeliĢimi Belirli bir tarihte ve belirlenmiĢ bir fiyattan bir malın teslimini içeren iĢlemler antik Yunan ve Roma‟ya kadar dayandırılmakta,13 ilk vadeli sözleĢmeler antik Yunan'daki Milet'li filozof Thales'in kıĢın, bahardaki zeytin hasatı için yağhaneler üzerine yaptığı ve günümüzdeki alım opsiyonlarına benzeyen pazarlıklara kadar gitmektedir14. Bugünküne benzer organize borsalarda iĢlem gören vadeli iĢlem sözleĢmelerine (futures) benzer ilk uygulama, 18. yüzyılda Japonya‟da ortaya çıkmıĢtır. Japon büyük toprak sahiplerinin pirinç üretimlerini teminat göstererek, çıkardıkları ve para gibi kabul gören alındı sertifikaları (certificates of receipt) bunlara temel olmuĢtur. Pirinç fiyatlarındaki oynamalara göre sertifikaların değerlerinin değiĢtiği gözlenince, spekülatörler ile birlikte ilk vadeli iĢlem piyasası “Dojima Pirinç Piyasası” adı altında oluĢmuĢtur. Ancak bu sertifikalar, fiziki pirinç teslimatına izin vermediğinden, zamanla pirinç spot piyasasında oluĢan fiyatlarla vadeli piyasada oluĢan 11 John C. HULL, Fundementals of Futures and Options Markets, Pearson Prentice Hall, Sixth Edition, New Jersey, 2008, s. 4. 12 Mustafa Kemal YILMAZ, a.g.e., s.10-11 13 David A. DUBOFSKY- Thomas W. MILLER JR., Derivatives-Valuation and Risk Management, Oxford University Press, New York 2003, s. 5. 14 Fatih Kemal EBĠÇLĠOĞLU- Abdulkadir KAHRAMAN, Swap İşlemleri İşleyişi ve Vergisel Boyutu, Turmob Sirküler Yayınları, 1999, s. 3, (EriĢim) www.turmob.org.tr, 28.10.2009. 10 fiyatların iliĢkisi kopmuĢ ve aĢırı spekülatif hale gelmiĢtir. Bunun sonucu olarak Japon hükümetince bir süre yasaklanan vadeli iĢlemler, daha sonra fiziki teslimata izin verilen ve günümüz uygulamalarına daha fazla benzeyen kurallarla tekrar baĢlatılmıĢtır15. Aynı dönemlerde Avrupa‟da da tahıl, balina yağı ve kahve üzerine futures kontratlarına benzer vadeli anlaĢmalar yapılmıĢtır16. 19. yüzyılda, geliĢen sanayinin de etkisiyle çiftçilerin üretim kapasitelerinin artması, ulaĢım ve iletiĢim olanaklarının geliĢmesiyle ABD‟de de benzer araçların kullanılmasına zemin oluĢtu. Hasat zamanı ürünlerini taĢımacılık ve ticaretin merkezi olan Chicago Ģehrine aynı anda getiren çiftçiler, henüz tren yollarının inĢa edilmemiĢ olduğu ve depolama imkanlarının yetersiz kaldığı bir ortamda, arz fazlası dolayısıyla istedikleri fiyatı bulamama sorunuyla karĢılaĢmıĢlardır. Bu durumdan kaçınmak isteyen daha kurumsallaĢmıĢ çiftçiler, ürünlerini önceden satmaya baĢlamıĢlar, böylece fiyat riskini alıcılara transfer etmiĢlerdir. Gelecekte ürün teslimatını garantiye almaktan çok, fiyat değiĢimlerinden yararlanmak isteyen spekülatörlerin de ortaya çıkmasıyla, çiftçinin fiyat riskini taĢıyacak alıcılardan baĢka bir grup daha devreye girmiĢ oldu. Forward iĢlem olarak nitelendirilebilecek bu sözleĢmelerde taraflardan birinin taahhüdünü yerine getirmeme riski ve ürünün kalitesinin standart olmamasından kaynaklanan risklerden kaçınmak için 1848 yılında, tahıl üreticileri bir araya gelerek Chicago Ticaret Kurulu‟nu (Chicago Board of Trade-CBOT) kurdular17. Bu geliĢmenin ardından, 1851 yılında CBOT‟deki ilk vadeli iĢlem sözleĢmesi yapıldı18. Forward sözleĢmelerinin heterojen ve kendine özgü yapısı nedeniyle birçok tüccar bunlarla iĢlem yapmaktan kaçınmaktaydı. Bunun sonucunda da forward kontratlara benzer fakat onlara göre homojen ve 15 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999, s. 463. 16 Colin Andre CARTER, Futures and Options Markets, Pearson Education, Prentice Hall, New Jersey, 2003, s. 11. 17 CARTER, a.g.e., s. 12. 18 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999, s. 463. 11 değiĢimi kolay olan standart futures sözleĢmeleri doğmuĢ ve önce Amerika BirleĢik Devletlerinin diğer Ģehirlerindeki borsalarda, sonra da tüm dünyada kullanılmaya baĢlanmıĢtır19. Modern anlamda opsiyon sözleĢmeleri ise ilk olarak 19. yüzyılda tezgah-üstü piyasalarda hisse senetleri üzerine alım ve satım hakkı sağlamak üzere düzenlenmiĢtir. 1900‟lerin baĢında bir grup broker ve dealer bir araya gelerek, Satım ve Alım Opsiyonu Broker ve Dealerları Derneği‟ni kurmuĢ ve bir opsiyon piyasası oluĢturmuĢlardır. Hisse senedi opsiyonlarının iĢlem göreceği ilk organize opsiyon borsası da 1973 yılında, Chicago Opsiyon Borsası Kurulu (CBOE) adı altında kurulmuĢ ve 1973 tarihinde, 16 hisse senedi için düzenlenmiĢ alım (put) opsiyonları ile iĢlemler baĢlamıĢtır20. Uluslararası ticarette meydana gelen geliĢmeler karĢısında finansman tekniklerinin yetersiz kalması, yeni finansman tekniklerinin geliĢtirilmesini zorunlu kılmıĢtır. Özellikle 1970‟li yıllarda yaĢanan krizler, faiz oranları ve kurlarda meydana gelen dalgalanmalar, mevcut kredi piyasası araçlarının kullanılması durumunda ortaya çıkacak riskleri arttırmıĢtır. Türev ürünler asıl geliĢimini, 1972 yılında Bretton Woods sisteminin uygulamasına son verilmesi sonucu, sabit döviz kuru politikalarından dalgalı kur ve faiz politikalarına geçilmesi ile sağlamıĢtır21. Dalgalı kur uygulamasına geçilmesi, oluĢabilecek riskleri azaltmaya yönelik tekniklerin geliĢtirilmesine neden olmuĢtur. Türev ürünler, düĢük maliyetle finansman ihtiyacının karĢılanabilmesi ve yüksek oranlı getirilerin elde edilmesine yönelik ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Türev ürünler, finansal risklerin daha iyi ölçülmesi ve yönetilmesi için, özellikle döviz kuru ve faiz oranlarındaki değiĢmelerden kaynaklanan risklere karĢı katlanılabilir 19 CARTER, a.g.e., s. 13. Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999, s. 463. 21 Çetin Ali DÖNMEZ- v.d., Finansal Vadeli İşlem Piyasalarına Giriş, ĠMKB Yayınları, Ġstanbul ,2002, s. 1. 20 12 maliyetlerle korunmayı mümkün kılan ürünlerdir22. Risk, gerçekleĢmesi muhtemel ve gerçekleĢtiğinde üstleneni zor durumda bırakabilecek bir olaydır. Birçok firma, riskten korunmayı globalleĢme sürecinin bir parçası olarak görmektedir23. Temelde kredi alma, dövizle borçlanma, mal fiyatlarındaki artıĢ gibi asıl finansal araçlarla ilgili fiyat, kur ve faiz oranı riskinden korunmak ya da spekülatif gelir elde etmek amacıyla yapılır24. Piyasalarda alım satımı yapılan bu enstrümanların türev finansal araçlar olarak adlandırılmasının nedeni, söz konusu finansal enstrümanların nakit piyasalarda iĢlem gören hisse senedi, tahvil gibi temel yatırım araçları kullanılarak oluĢturulması; değerlerinin, dayandıkları nakit piyasada iĢlem gören temel yatırım araçlarının değerlerinden türetilmiĢ olmasıdır 25. Türev piyasalar, bu enstrümanların arz ve talebinin karĢılaĢmasıyla oluĢmakta; türev borsalar ise, türev sözleĢmelerin organize bir yapı içinde alım-satımının yapıldığı, örgütsel ve yasal çerçevede iĢleyen, fiziki bir mekan içindeki yapıları/yapılanmaları ifade etmektedir26. Türev ürünler günümüzde kapsamlı bir çeĢitliliğe ulaĢmıĢtır. Türev ürünlerin tanımı forward (alivre sözleĢmeleri), swap (takas sözleĢmeleri), futures (vadeli iĢlem sözleĢmeleri) ve opsiyon (opsiyon sözleĢmeleri) iĢlemlerini kapsamaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken bir diğer husus vadeli iĢlem kavramının dar anlamda futures iĢlemlerini kapsadığı, geniĢ anlamda ise türev iĢlemlerin tümünü kapsadığı hususudur. Bu sözleĢmelerin tamamında bugün varılan anlaĢma çerçevesinde gelecek bir vadede tarafların yükümlülüklerini yerine getirmeleri öngörülmekle birlikte, aralarında önemli farklılıklar vardır. Türev ürün piyasalarında iĢlem gören sözleĢmeler 22 Ertuğrul AKÇAOĞLU: Finansal Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2002, s. 13. 23 Erkut ONURSAL: “ Küçük Bir Maliyet KarĢılığında Risklerden Arınmak Mümkün”, DTM Dış Ticaret Dergisi, Özel Sayı, Ekim, 2003, s. 2-3. 24 Remzi ÖRTEN- Ġpek ÖRTEN: Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2001, s.5 25 DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 3. 26 Orhan BAġBĠLĠCĠ, “Uluslararası Muhasebe Standartlarına Göre Türev Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi” Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2006, s. 8. 13 spot piyasa iĢlemlerine göre daha karmaĢık ve bu nedenle profesyonel yatırımcıya daha fazla hitap eden ürünlerdir27. 2.2. Türev Ürün Piyasaları Kavramı Günümüzde çok farklı mal ve hizmetler ile finansal ürünlerin alım satımının yapıldığı piyasa türleri bulunmaktadır28. Bazı piyasalarda bu ürünler birbirine geçmiĢ durumdadır. Uluslararası ticaretin geliĢmesi, para ve sermaye piyasalarının globalleĢmesi, kullanılmakta olan finansal enstrümanların ihtiyacı karĢılayamaması, yatırımcıların piyasalarda meydana gelen dalgalanmalardan ve belirsizlikten kendilerini koruma istekleri yeni finansal enstrümanların kullanılma zorunluluğunu beraberinde getirmiĢtir. Son yıllarda kullanımı giderek artan ve modern ekonominin vazgeçilmez bir parçası haline gelen türev ürünler, yatırımcıların, alıcı ve satıcıların, kısacası piyasalarda iĢlem yapan birimlerin riskten ve belirsizlikten korunmak amacıyla baĢvurdukları enstrümanlar haline gelmiĢtir. Türev ürün kavramı birbirinden türeyen geniĢ bir grubunu içine alan enstrümanlara verilen genel addır. Ancak bu çalıĢmada, türev ürünlerin temeli sayılan swap, forward, futures ve opsiyon iĢlemleri ve bunlara iliĢkin vergilendirme iĢlemleri ele alınacaktır. Türev ürünlerin geliĢimini ve bunlara neden ihtiyaç duyulduğunun anlaĢılabilmesi için spot piyasa kavramının ve vadeli iĢlem piyasası kavramının açıklanması yararlı olacaktır. Spot piyasalar; anlaĢma, teslim ve ödeme iĢlemlerinin eĢ zamanlı olarak yapıldığı piyasalardır. Bu piyasaların temel fonksiyonu alıcı ve satıcıların tercihleri doğrultusunda almak veya satmak istedikleri ürünü o an geçerli olan en iyi fiyattan almalarına ve satmalarına imkan vermesidir. Spot piyasalarda sermaye piyasası araçları iĢlem görebileceği gibi mal piyasası 27 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999, s. 464. 28 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 12, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 14 araçları da iĢlem görmektedir. Spot piyasalar rasyonel fiyat oluĢumuna imkan vermesine rağmen oluĢan fiyatlar anlık olmaktadır. Fiyatların ne olacağını önceden kestirebilmek çok fazla mümkün değildir. Bu piyasada katılımcılarının gelecekteki fiyat değiĢimlerinden olumlu veya olumsuz etkilenmeleri kaçınılmazdır29. Spot piyasalarda iĢlemler iki taraf arasında yapılmaktadır. Bu piyasalarda fiyatlar genelde anlık oluĢmakta ve teslim ve ödeme yükümlülükleri kısa bir süre içerisinde tamamlanmaktadır. Alıcı ve satıcıların karĢılıklı iĢlem yapmaları, fiyatlardaki geleceğe yönelik belirsizlik ve dalgalanmalar ile bunun beraberinde getirdiği riskler, depolama maliyetleri, teslim ile ödeme iĢlemlerinin çok kısa bir zaman dilimi içinde gerçekleĢtirilme zorunluluğu yatırımcıları alternatif arayıĢlara itmiĢlerdir. Zaman içerisinde de spot piyasaların alternatifi olan vadeli iĢlem piyasaları geliĢmiĢtir. Türev ürünlerinin iĢlem gördüğü piyasalar vadeli iĢlem piyasaları olarak da adlandırılmaktadır. Birçok mal veya hizmetin fiyatları serbest piyasa koĢullarında arz ve talebe göre belirlenmekte ancak fiyatlar sürekli bir değiĢkenlik göstermektedir. Vadeli iĢlem piyasaları ya da diğer adıyla türev ürün piyasaları, genel olarak fiyatı bugünden belirlenen bir finansal varlığın gelecek bir tarihte teslimi veya takasının söz konusu olduğu piyasalardır. GeliĢmiĢ spot piyasalar rasyonel fiyat oluĢumuna imkan vermesine rağmen, oluĢan fiyatlar anlık olmakta, ödeme ve teslimat iĢlem yapılan günde veya çok kısa bir süre içerisinde yapılmaktadır. Bu nedenle yatırımcılar için spot piyasalarda oluĢacak ani fiyat düĢüĢ ve yükseliĢleri zarar etme riskini de beraberinde getirmektedir. Bu riskten ve belirsizlikten korunmak amacıyla geleceğe yönelik iĢlemleri kapsayan birtakım sözleĢmeler yapılmaya baĢlanması vadeli iĢlem piyasalarının temelini oluĢturmuĢtur30. 29 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 13, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 30 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 15, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 15 Vadeli iĢlem piyasaları, bir malın taraflar arasında yapılan anlaĢma ile belirlenen bir fiyattan, ileriki bir tarihte teslim edilmek üzere alım satımının yapıldığı piyasalardır. Vadeli piyasalarda, önceden belirlenen miktar, fiyat ve nitelikteki bir ticari mal, finansal gösterge, sermaye piyasası aracı ya da dövizin alım ya da satımı gibi iĢlemler gerçekleĢtirilmektedir. Bu piyasalarda yapılan iĢlemlerin en temel özelliği, üzerinde anlaĢma yapılan varlığın ya da bu varlığın parasal bedeline ait iĢlemin, anlaĢmanın yapıldığı o anda değil, gelecekteki bir zamanda gerçekleĢecek olmasıdır. Vadeli iĢlem piyasaları spot piyasaların aksine anlaĢmanın bugünden yapıldığı ve yükümlülüklerin gelecek bir dönemde yerine getirilmesini öngören piyasalardır. Vadeli iĢlem piyasalarına konu olan mal ya da finansal araçlar, spot piyasalarda iĢlem gören ve gelecekteki beklentiler doğrultusunda alınıp satılan araçlardır 31. Bu tanımdan da anlaĢılacağı üzere, vadeli piyasalar, vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin iĢlem gördüğü piyasa veya borsaları ve buna benzer sözleĢmelerin iĢlem gördüğü diğer organize olmamıĢ piyasaları kapsamaktadır. AnlaĢmaların bugün yapıldığı, anlaĢma yükümlülüklerinin ise gelecekte yerine getirildiği vadeli piyasalar, futures piyasaları, vadeli iĢlem piyasaları, türev piyasalar, derivatif piyasaları gibi isimlerle de anılmaktadır. Vadeli iĢlemler dünyada kullanılan terminolojiye göre türev araçlar olarak ifade edilmektedir. Sermaye piyasalarının etkinliğinden söz edilebilmesi için finansal ürün çeĢitliliğinin fazla olması gerekir. Teknolojinin geliĢmesi ile birlikte mekan ve zamana iliĢkin kısıtlar ortadan kalkmıĢ ve büyük miktarlı fonlar çok kısa zaman dilimleri içinde uluslararası piyasalarda el değiĢtirmeye baĢlamıĢtır. Uluslararası finansal piyasalarda meydana gelen yapısal değiĢim süreci; kredilerin finansal varlıklara dönüĢmesi, finansal iĢlemlerin belli merkezlerde 31 Ahmet Bülent SABUNCU, Vadeli ĠĢlem Piyasalarının GeliĢme Dinamikleri ve Türkiye, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996, s. 7. 16 toplanarak finansal piyasaların bütünleĢmesi ve finansal yeniliklerin ortaya çıkması olarak kendini göstermiĢtir32. Sabit kur sistemine dayalı politikaların terk edildiği 1970‟li yılların baĢlarında ortaya çıkan kur, fiyat ve faiz riski gibi finansal risklerin ortadan kaldırılması ya da etkilerinin azaltması ve buna bağlı olarak kâr sağlamak amacına yönelik olarak yeni birçok finansal araç geliĢtirilmiĢtir. Finansal yeniliklerin özellikle 1970‟lerden sonra hızla artmasının nedenleri faiz ve enflasyon oranlarındaki dalgalanmalar, yasal düzenlemeler, bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerindeki geliĢmeler ile globalleĢmenin hız kazanmasıyla birlikte artan rekabettir. Finansal yeniliklerin ilk sonuçları, yeni finansal ürün ve yeni teknikler olmuĢtur. Finansal piyasalarda ürün, süreç ve organizasyon bazında birçok yenilik gerçekleĢmiĢtir. Ürün bazındaki yeniliklere bakıldığında para ve faiz swapları, futuresler ve opsiyon iĢlemlerini içine alan türev ürünler öne çıkmaktadır33. Finansal yenilikler zaman ve mekan açısından yenilik niteliği taĢıyan, taraflara yatırım ya da finansman olanakları sağlayan yeni ürünler, yeni teknikler ve yöntemler bütünüdür. Finansal yenilikler spekülatif amaçlar, riskin ortadan kaldırılması ya da taraflara dağıtılması gibi hedeflerle ortaya çıkmakla birlikte, maliyetlerin düĢürülmesi, kazancın arttırılması, yatırım ve finansman esnekliğinin sağlanması ve arbitraj gibi hedeflerle de kullanılmaya baĢlanmıĢtır34. Bu yeniliklerin içerisinde toplam büyüklükleri ve etkileri göz önüne alındığında en önemlisi türev ürünlerdir. Finansal bir yenilik olarak türev ürünlerin ortaya çıkıĢı ve geliĢimi de riskten korunma (hedging) ve geleceğe yönelik fiyat keĢfi yani spekülatif amaçlı ihtiyaçlar ile fiyat farklılıklarından (arbitraj) yararlanarak kazanç sağlama isteğine dayanmakla birlikte, mevcut finansal sınırlamalara bağlı olarak artan maliyetler bu tarz 32 Abdurrahman FETTAHOĞLU, Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980 Sonrası Türkiye, Ankara, 1991, s. 4-5. 33 Lokman GÜNDÜZ-Mehmet TUTAL, Türev Ürünlerin Muhasebeleştirilmesi: Türkiye Uygulaması Üzerine Bir Öneri, TBB Yayınları, No:193, Ġstanbul, 1995, s. 2. 34 FETTAHOĞLU, a.g.e., s. 8. 17 yeni finansal ürünlerin ortaya çıkmasını ve kullanılmasını teĢvik etmektedir35. Türev ürünlerin açıklanmasında bu iĢlemlerde kullanılan bazı terimlerin açıklanması yararlı olacaktır. 2.2.1. Türev Ürün Piyasalarına ĠliĢkin Temel Kavramlar Dayanak Varlık: Üzerine vadeli iĢlem sözleĢmesi düzenlenen hisse senedi, döviz, faiz, finansal gösterge ya da kıymetli maden, tarımsal ürünler gibi ürünleri ifade etmektedir36. SözleĢmenin Vadesi: SözleĢmeye konu ürünün nakit uzlaĢmasının veya fiziki takasının yapılacağı zamandır. Spot Fiyat: Teslim ve ödeme iĢlemlerinin çok kısa bir süre içinde gerçekleĢtirilecek alım satımlarda o an için geçerli olan piyasa fiyatıdır. Vadeli Fiyat: Alım satıma konu olan ürünün fiyatının bugünden belirlendiği teslim ve ödemenin ileride yapılacağı sözleĢmelerde belirlenen fiyattır. UzlaĢma Fiyatı: Borsalarında alım satıma konu olan vadeli iĢlem sözleĢmelerine iliĢkin teminat yükümlülüklerinin belirlenerek teminatların güncellenmesi ve gün sonu kar ve zararın hesaplanmasında baz alınan fiyat uzlaĢma fiyatıdır37. Fiyat Adımları: Vadeli iĢlem sözleĢmesinde, sözleĢme fiyatında gerçekleĢebilecek en küçük fiyat hareketidir. Günlük Fiyat Hareket Limitleri: Vadeli iĢlem sözleĢme fiyatının bir gün içinde aĢağı veya yukarı doğru hareket edeceği fiyat bandıdır. 35 GÜNDÜZ- TUTAL, a.g.e., s. 2. Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 16, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 37 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 51, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 36 18 Teminat Oranları: Vadeli iĢlem sözleĢmesinde pozisyon alanların, iĢlemin baĢlangıcında ve pozisyon tutulurken hesaplarında bulundurmaları gereken baĢlangıç ve sürdürme teminat oranlarıdır. BaĢlangıç Teminatı: Her bir sözleĢmede iĢlem yapabilmek için takas kurumuna yatırılması zorunlu olan tutardır. Tutar veya oransal olarak belirlenir. (Sözleme baĢına 1.000 TL veya sözleĢme büyüklüğünün %10‟u gibi) Sürdürme Teminatı: BaĢlangıç teminatının karĢılaĢılan zarar sonucu düĢebileceği minimum seviyeye sürdürme teminatı seviyesi denir. BaĢlangıç teminatının %‟si olarak belirlenir38. Olağanüstü Durum Teminatı: Olağanüstü durumlarda Borsa tarafından bulundurulmasına karar verilen ek iĢlem teminatlarıdır. Uzun Pozisyon: Türev ürün piyasalarında uzun pozisyon, yapılan iĢlemler sonucunda alım yönünde net pozisyona sahip olunmasıdır. Ġlk iĢlem olarak alım yönünde bir iĢlem yapıldığında uzun pozisyona sahip olunur. Bu piyasalarda uzun pozisyon alan taraf, sözleĢme vadesi geldiğinde sözleĢmeye konu varlığı, sözleĢmede belirtilen fiyattan almak ya da nakdi uzlaĢmayı sağlamakla yükümlüdür.Uzun pozisyon alan bir yatırımcı fiyatların artması durumunda kar elde eder39. Kısa pozisyon: Uzun pozisyonun tam tersidir. Sahip olunan toplam net pozisyonun satıĢ yönünde olduğu durumlarda kısa pozisyona sahip olunur. Kısa pozisyon almak, net satıĢ yönlü iĢlem yapmak anlamına gelmektedir. Vadeli iĢlem sözleĢmesi satarak kısa pozisyon alan taraf sözleĢme vadesinde sözleĢmeye konu varlığı belirlenen fiyat ve miktarda satmak ya da nakdi uzlaĢma sağlamakla yükümlüdür. Kısa pozisyonda olan 38 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 51, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 39 DÖNMEZ- vd., a.g.e., s. 4. 19 bir yatırımcı fiyatların düĢmesi sonucu daha yüksek bir fiyattan satıĢ anlaĢması yapmıĢ olması nedeniyle kara geçecektir40. Yayılma (Fark) Pozisyonu: Her bir hesap için aynı anda, aynı sözleĢmenin farklı vadelerinden birinde uzun, diğerinde kısa pozisyon alınmasıdır. Nakdi Mutabakat (UzlaĢma): SözleĢme vadesinde sözleĢmeye konu varlığın teslim edilmesi yerine sözleĢmede belirlenen fiyat ile spot piyasada oluĢan fiyat arasındaki fark üzerinden hesaplanacak tutarın ödenmesi bu Ģekilde açık pozisyonların vade sonunda uzlaĢma fiyatı üzerinden kapatılmasıdır. Pozisyon Limiti: Bir hesap sahibinin vadeli iĢlem sözleĢmesinin çeĢitli vadelerinde ayrı ayrı ve toplam olarak alım veya satım yönünde pozisyon alabileceği toplam sözleĢme sayısı (mutlak pozisyon limiti) veya oranıdır (oransal pozisyon limiti). Son ĠĢlem Günü: Vade ayı içerisinde iĢlem yapılabilecek son gündür. Son iĢlem günü sonunda açık pozisyonların belirlenen teslimat Ģekline göre kapatılması zorunludur. Teslimat ġekli: Son iĢlem gününde açık pozisyon sahiplerinin yükümlülüklerini yerine getirme Ģeklidir. Teslimat Ģekli fiziki veya nakdi mutabakat olarak belirlenebilir. Fiziki teslimat alım satıma konu olan dayanak varlığın fiziken teslim edilmesidir. Nakdi mutabakat ise son gün uzlaĢma fiyatı ile ters iĢlem yapılarak pozisyonların kapatılması ve kar/zararın ilgili hesaplara yansıtılmasıdır. Ancak genelde vadeli iĢlemler ve opsiyon borsalarında nakdi mutabakat geçerlidir. 40 DÖNMEZ- vd., a.g.e., s. 4. 20 Günlük Fiyat Hareket Sınırları: Yüzdesel olarak sözleĢme fiyatının gün içinde bir önceki günün uzlaĢma fiyatına göre hareket edebileceği alt ve üst sınırlardır (+ %5, - %5 gibi). 2.3. Türev Ürünlerin Kullanım Amaçları Ürün bazında finansal yenilik sürecinin baĢında gelen ve yeni finansal teknikler olarak da ele alınan türev ürünler bazı varlıkların değerlerinden türeyen ve bu temel değerlere dayalı hak ve yükümlülükleri ifade eden enstrümanlardır. Farklı bir ifadeyle bu enstrümanlar temel ürünlerin alınması veya satılmasında daha fazla esneklik sağlamak amacıyla düzenlenen bilinen enstrümanların versiyonları olarak da tanımlanabilir41. Türev ürünler, altın, petrol, bakır, mısır, buğday, pamuk, et gibi çok çeĢitli fiziki mallar üzerine ve hisse senedi, tahvil, faiz oranı, döviz, endeks gibi finansal ürünler üzerine düzenlenmektedir. Türev ürünler, fiyatları bir baĢka ürünün fiyatına bağlı olan vade sonundaki veya vade içerisindeki değeri, sözleĢmeye konu olan varlığın fiyatı tarafından belirlenen varlıklar olduğundan, temelinde bağlı oldukları ürünün fiyat dalgalanmalarından etkilenmektedir42. Bu fiyat dalgalanmalarına bağlı olarak türev ürünlerin kullanılması, dolayısıyla da türev piyasalarda iĢlem yapılması temelde üç farklı amaçla olmaktadır. Bunlardan ilki spot piyasada pozisyonu olup, fiyat riskinden korunmak isteyen yatırımcıların gelecekteki fiyatları sabitlemek amacıyla yaptıkları korunma amaçlı iĢlemlerdir. Ġkincisi, fiyat hareketlerinden kazanç sağlama amacıyla risk alan yatırımcıların yaptığı spekülatif amaçlı iĢlemler, üçüncüsü ise aynı vadeli sözleĢmelerin iĢlem gördüğü piyasalar arasındaki ya da spot piyasa ile vadeli piyasa arasındaki fiyat farklılıklarından yararlanarak kar elde etme amacıyla yapılan iĢlemlerdir43. Bu üç temel amaçtan yola çıkarak yatırımcıların ve finansal kurumların türev piyasalarda iĢlem yapma amaçları Ģöyle sıralanabilir: 41 GÜNDÜZ- TUTAL, a.g.e., s. 3. DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 3. 43 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları 8, Ankara, 2007, s. 4, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. 42 21 Dünyanın çeĢitli finans pazarları arasındaki arbitraj fırsatlarından yararlanarak kaynak maliyetlerini düĢürmek, Faiz ve döviz kurlarındaki beklenmeyen değiĢmelerin doğurduğu riski önlemek veya azaltmak, Borçlanma kapasitesi ve likidite düzeyini artırmak, Mevcut varlık veya yükümlülükleri ve kesin döviz taahhütlerini riskten korumak, Bağlı Ģirketlerdeki net yatırımları riskten korumak ve spekülasyon amacıyla vadeli kontratları kullanmak, Sermaye piyasalarını tamamlamak ve fiyat sinyallerinin etkinliğini artırmak. Türev araçların kullanılma amaçlarının iyi açıklanabilmesi, bu ürünlerin kullanımlarından elde edebilecek avantajların daha iyi kavranmasına olanak tanımaktadır44. Bu nedenle türev araçların temel kullanım amaçlarının ayrı ayrı açıklanması, bunun yanında sermaye piyasasında yasak olmasına rağmen manipülatif amaçlı iĢlemlerin de kısaca ne olduğuna değinilmesi yararlı olacaktır. 2.3.1. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Riskten Korunma (Hedging) En basit tanımıyla hedging korunmak amacıyla finansal piyasalardaki araçların kullanılması yoluyla gelecekte oluĢabilecek olası ters fiyat hareketlerine karĢı yatırımcının kendini güvenceye almasıdır. Riskten korunmak isteyen yatırımcılar, bir sermaye piyasası aracı, döviz, kıymetli maden veya malı kullanan, bunlarda pozisyon tutan veya gelecekte teslimatını bekleyen, ancak ilgili ürünün fiyatında gelecekte meydana gelebilecek olumsuz değiĢimlerden korunmak isteyen kiĢi veya kurumlardır. Fiyat değiĢimlerinden korunmak isteyen yatırımcının amacı kar elde etmek değil, oluĢabilecek zararını minimize etmektir45. Yatırımcı, karĢılaĢılabilecek 44 Rıza AġIKOĞLU-Cantürk AġIKOĞLU, “Global Finansal Sistem EtkileĢimiyle Türkiye’nin Türev Piyasa Görünümü” Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, (C.X , S. II, 2008), s. 160. 45 CARTER, a.g.e., s. 6. 22 riskleri belirli bir değere düĢürmek amacıyla vadeli iĢlem sözleĢmeleri yardımıyla uzun pozisyon alarak gelecekte fiyatların yükseleceği beklentisi ile vadeli iĢlem sözleĢmesi satın alabilir ya da kısa pozisyon alarak gelecekte fiyatların düĢeceği beklentisi ile vadeli iĢlem sözleĢmesi satabilir.46 Vadeli iĢlem piyasaları, yatırımcıların karĢılaĢtıkları fiyat değiĢimi risklerini, kazanç elde etme amacıyla bu riskleri taĢımaya istekli spekülatörlere aktarmalarını sağlamaktadır. Hedging yöntemlerini emtia, faiz ve döviz risk yönetim ürünleri olmak üzere üç grupta ele alabiliriz. 1- Emtia Risk Yönetim Ürünleri Emtia Futures Kontratları Emtia Futures Kontrat Opsiyonları 2- Faiz Risk Yönetim Ürünleri Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Futures Kontratları Forward Faiz Kontratları Faiz Swapları Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Opsiyonları Faiz Swap Opsiyonları 3- Döviz Risk Yönetim Ürünleri Vadeli (forward) Döviz ĠĢlemleri Döviz Futures SözleĢmeleri Döviz Opsiyonları Döviz Swapları Yukarıda sayılan risklerden korunmak amacıyla hareket eden yatırımcılar vadeli iĢlem sözleĢmeleri ve opsiyon sözleĢmelerinin alım ve satımı sonucunda kar elde edebilecekleri gibi zarara da uğrayabilirler 47. Bu nedenle türev piyasalarda iĢlem yapmadan önce karĢılaĢabilecekleri tüm riskleri iyi analiz etmeleri, mali durumlarını ve kısıtlarını dikkate alarak 46 47 TCMB “Açıklamalı Terimler Sözlüğü”, (EriĢim) www.tcmb.gov.tr, 10.12.2009. ONURSAL, a.g.m., s. 5. 23 davranmaları son derece önemlidir. Türev ürünlerden yüksek kazançlar elde edilebileceği gibi büyük zararlarla da karĢılaĢılması olasılığı mevcuttur48. Bunun en büyük sebebi türev iĢlem piyasalarındaki kaldıraç etkisidir. 2.3.2. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Spekülatif Amaçlı ĠĢlemler Fiyatların ileride oluĢabileceği seviyeye göre kar elde etme amacıyla bir pozisyon alma iĢlemine spekülasyon denir. Vadeli piyasaların önemli unsurlarından biri de spekülatörlerdir. Spekülatörlerin kar amaçlı olarak risk alma konusundaki istekleri, diğer katılımcılara taĢıdıkları riski spekülatörlere devrederek riskten korunma imkanı sağlar49. Vadeli iĢlem piyasalarında fiyatlardaki beklentiye göre pozisyon alarak kar sağlamaya çalıĢılan pozisyona düz pozisyon spekülasyonu; iki farklı vadeli iĢlem sözleĢmesinin fiyatları arasındaki iliĢki üzerine tutulan pozisyona aralık spekülasyonu denir50. Vadeli iĢlem piyasalarının temel fonksiyonlarından biri riskin transfer edilmesidir. Transfer edilen risk, fiyat riskidir. GerçekleĢen risk transferi, aleyhte fiyat değiĢimi riskinden korunmak isteyen yatırımcıların üstlenmek istemedikleri fiyat riskini, fiyat hareketlerinden kar elde etme amacıyla hareket eden spekülatörlere devretmesidir51. 2.3.3. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Arbitraj Amaçlı ĠĢlemler Arbitraj en yalın ve bilinen Ģekliyle farklı piyasalarda oluĢan fiyat farklılıklarından kâr sağlamaya yönelik bir iĢlem olarak tanımlanabilir. Aynı özelliklerdeki bir ürün için farklı piyasalarda aynı anda oluĢan fiyatlar arasında farklılık olması, ya da aynı ürüne ait spot fiyatlar ile vadeli fiyatlar arasında tasıma maliyeti modeline göre olması gereken fiyat ile mevcut fiyat 48 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007, s.9, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. 49 CARTER, a.g.e., s. 6. 50 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999, s. 472. 51 CARTER, a.g.e., s. 6. 24 arasında farklılık olması durumunda arbitraj imkanı ortaya çıkar52. Birinci durumda oluĢan arbitraj imkanına piyasa arbitrajı, ikinci durumda oluĢan arbitraj imkanına ise zaman arbitrajı denir. Arbitraj yapanlar piyasaları izleyerek ve piyasalarda oluĢan fiyat farklılıklarından yararlanarak risksiz kazanç elde etmeye çalıĢırlar53. ĠletiĢim imkanlarının geliĢmesi sonucu piyasalar arasında fiyat farklılıklarının azalması ve belirli bir sürenin sonunda fiyatların eĢit düzeye gelmesi nedeniyle piyasa arbitrajında kar marjları daralmıĢtır54. Arbitraj amaçlı iĢlem yapanların türev piyasalarda ve dolayısıyla türev enstrümanların dayandıkları varlıklarda pozisyon almaları sebebiyle, arbitraj iĢlemi likidite primine ya da dayandıkları varlığın alıĢ ve satıĢ fiyatları arasındaki farklılığın azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Etkin çalıĢan piyasalarda bu Ģekilde arbitraj fırsatının oluĢmayacağı beklenir. Arbitraj imkanın doğması halinde ise bilinçli iĢlem yapan arbitrajcıların yapacakları iĢlemler ile fiyatların arbitraj olmayacak seviyeye doğru hareket etmesi beklenir55. 2.3.4. Manipülasyon Amaçlı ĠĢlemler Manipülasyon, menkul kıymet piyasalarında arz ve talebin serbest bir Ģekilde karĢı karĢıya gelerek fiyatları belirlemesine yönelik sürecin kasıtlı olarak, çeĢitli yollar kullanılarak engellenmesi ve bunun sonucunda da yapay bir piyasa oluĢturulma çabalarıdır. Manipülasyon istenmeyen ve yapılması durumunda bir cezai müeyyideye tabi olan iĢlemlerdir. 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 47. maddesinde konuya iliĢkin düzenlemeler yapılmıĢtır. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının, arz ve talebini etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı izlenimini uyandırmak, fiyatlarını aynı 52 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 59-60, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 53 CARTER, a.g.e., s.7. 54 Ümit GÜCENME “Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son Gelişmeler”, TBB Yayın No:181, s. 41. 55 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 60, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 25 seviyede tutmak, artırmak veya azaltmak amacıyla alım ve satımının yapılması iĢlem bazlı manipülasyon olarak tanımlanmıĢtır. Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek, yalan, yanlıĢ, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi verilmesi, haber yayılması, yorum yapılması ya da açıklamakla yükümlü olunan bilgilerin açıklanmaması gibi faaliyetler de bilgi bazlı faaliyetler olarak değerlendirilmektedir56. Ġlgili kanunda ayrıca bu faaliyetleri yapanların 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve ağır para cezası ile cezalandırılacakları da hükme bağlanmıĢtır. 2.4. Türev Ürünlere Yönelik Risk Kavramı ve Türleri 2.4.1. Risk Kavramı ve Türleri Risk günlük hayatımızda da sıkça kullandığımız bir kelimedir. Risk geleceğin belirsizliğinden ortaya çıkar. Öngörülemeyen fakat etkileri itibariyle kiĢiler ya da kurumlar nezdinde istenmeyen sonuçlan doğuracak ihtimaller risk olarak görülür57. Özellikle ekonomik hayatta risk kavramı daha fazla kazanma ya da kaybetme olarak algılanmaktadır. Finansal piyasalarda risk temel olarak yatırım amaçlı olarak bir iĢe yatırılan paranın kaybedilme tehlikesidir. Bu ileride olacak olayların belirsizliğinden kaynaklanmaktadır58. Risk ve belirsizlik genellikle birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, birbirinden farklı anlamlar taĢımaktadırlar. Yapılan analizlerde bu iki kavram arasındaki ayrıma genellikle uyulmamakta ve bu kavramlar eĢ anlamlıymıĢ gibi kullanılmaktadır. Belirsizlik olayların ölçülemeyen kısmıdır. Belirsizlik ölçülemediği için sonuçları da öngörülemez, hangi alanda ne kadar etkisi olacağı tahmin edilemez. Belirsizlik gelecekteki olayların muhtemel sonuçlarının bilinmesiyle birlikte bu olayların gerçekleĢme olasılıklarının herhangi bir sebeple tahminde bulunulamaması, ölçülememesi durumudur59. Risk ise en genel tanımıyla beklenen değerin gerçekleĢen değerden sapma 56 Ali ÇAKMAKÇI, “Arbitraj Faaliyetlerine Yönelik Olarak Vergi Hukuku Kapsamında Değerlendirmeler”, Yaklaşım, S. 201, Eylül 2009, s. 120. 57 DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 23. 58 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007, s.8, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. 59 Tezer ÖÇAL vd., Para Banka Teori ve Politika, Gazi Kitabevi, Ankara, 1997, s. 90. 26 olasılığıdır. Risk karar vericinin bir olay ile ilgili oluĢabilecek tüm sonuçları bilebilmesi ve bu konudaki olasılıkları da tahmin edebilmesidir. Risk temelde kaynaklarına ve kontrol edilip edilememesine göre sistematik risk ve sistematik olmayan risk olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüm ekonomiyi ve finansal piyasaları etkileyen faktörlerden kaynaklanan riskler sistematik risk, firmalara ya da faaliyette oldukları sektörlere özgü faktörlerden kaynaklanan risklere ise sistematik olmayan risk denilmektedir60. Sistematik riskler kontrol edilemeyen riskler olup, bu tür risklerde izlenebilecek strateji düzenli bir bilgi akıĢına sahip olmak ve bu bilgilere göre tavır almak olarak açıklanmaktadır. Para ve döviz piyasalarında riskler genelde fon yönetimi açısından değerlendirilirler. Sistematik riskler içinde en önemli risklerden biri fiyat riskidir. Fiyat riski herhangi bir ürünün gelecekteki spot fiyatının beklenen değerden sapmasıdır 61. Yatırımcılar ve finansal kuruluĢlar açısından ise en önemli risklerden biri anaparanın kaybedilme tehlikesidir. Anaparanın geri ödenmeme riskinden baĢka, likidite riski, faiz riski, döviz riski, enflasyon riski, politik risk, pazar riski gibi yatırım aracının fiyatını ve dolayısıyla getirisini etkileyen farklı risklerden söz etmek mümkündür. Likidite riski, nakit akımlarının iyi yönetilememesi sonucu nakit ihtiyacına düĢülmesi ya da elde tutulan fazla nakdin alternatif getirisinden mahrum kalınması riskidir. Likidite riski hem bireyler hem de iĢletmeler için çok önemlidir. Çünkü nakit giriĢ çıkıĢları dengeli olmazsa bazı yükümlülüklerin karĢılanamaması gündeme gelir. Nakit temin etmenin belli bir maliyet karĢılığı yapılacak olması kar maksimizasyonunu azaltan bir unsurdur62. Faiz riski, faiz oranlarında ortaya çıkan değiĢmelerden kaynaklanan ve bir yatırımdan beklenen getirinin olumlu veya olumsuz etkilenmesi riskidir. 60 ÖÇAL vd., a.g.e., s. 90. Sait Yüksel KAYGUSUZ, Finansal Türev Ürünlerinde Muhasebe Esasları, SPK Yayınları No: 113, Ankara, 1998, s. 6. 62 EBĠÇLĠOĞLU- KAHRAMAN, a.g.e., s. 3. 61 27 Piyasalarda faiz oranlarındaki değiĢim finansal araçların fiyatlarını ve yatırım maliyetlerini etkilemektedir. Burada karĢılaĢılan risk bir yatırımdan elde edilecek getirinin, yatırımın baĢlangıcında öngörülen getiriden farklı olmasıdır63. Kur riski, döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalardan dolayı döviz varlıklarının ve yükümlülüklerinin etkilenmesi bunun sonucunda da varlıkların azalması, yükümlülüklerin artması riskidir. Kur riski döviz fiyatlarında beklenmeyen değiĢimlerin yarattığı sistematik bir risk türüdür64. Kredi riski, verilen bir borcun borç alan tarafından geri ödenmemesi ya da piyasalardan uygun Ģartlarda borçlanılamaması riskini ifade etmektedir. Politik risk ise uluslararası alanda ve ülke içinde ortaya çıkabilecek ekonomik ve siyasi krizler, savaĢlar, ticaret hacminin daralması, korumacılık ve ticarette kota koyulması gibi risklerdir65. Bunlar ve daha sayılamayan birçok risk yatırımcıların kararlarını ve yatırımların getirilerini etkileyebilecek sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle karĢılaĢılabilecek risklerin iyi yönetilmesi ve finansal enstrümanların doğru kullanılması son derece önemlidir. 2.4.2. Risk Yönetimi ve Türev Ürünler KüreselleĢmenin sonucu artan uluslararası ticaret hacmi ve çok uluslu Ģirketlerin dünya ekonomisi üzerinde devletler kadar etkin ve önemli birer aktör olmaları günümüz ekonomik iliĢkilerini daha karmaĢık hale getirmiĢtir. Hızlı geliĢen teknoloji sonucu artan iletiĢim imkanları ve rekabet herhangi bir olumsuz durumun çok kısa bir sürede dünyayı etkilemesine yol açmaktadır. Tüm bu etkenler sonucunda piyasalarda karĢılaĢılan riskler de çok çeĢitli hale gelmiĢtir. Serbest piyasa ekonomisinin özünde yer alan giriĢimciler bugünkü 63 KAYGUSUZ, a.g.e., s. 8. KAYGUSUZ, a.g.e., s. 6. 65 ÖÇAL vd., a.g.e., s. 91. 64 28 algılamada risk alan yatırımcılar haline gelmiĢ ve adeta risk almak geliĢmenin en birincil koĢulu haline gelmiĢtir. Risk almak aynı zamanda potansiyel olarak zarar etmek ihtimalini de içinde barındırdığından risk yönetimi kavramı geliĢmiĢ ve hemen hemen tüm finansal kuruluĢlar ile büyük Ģirketlerde üst yönetimin önemli kararlar almadan önce baĢvurduğu risk yönetimi departmanları kurulmuĢtur. Her kuruluĢ sahip olduğu iĢ anlayıĢı ve amaçları doğrultusunda karĢılaĢtığı riskleri en etkin bir biçimde risk yönetimi teknikleri sayesinde ele alarak strateji geliĢtirmektedir. Risk yapısının özelliğine göre kullanılan enstrümanlarda farklı olmaktadır. Döviz ve faiz oranı gibi dıĢsal etkenlerden kaynaklanan (sistematik) risklere karĢı korunma araçlarının baĢında türev ürünler gelir. Türev ürünler riske karĢı korunma sağlayan, baĢka bir ifadeyle riskleri yönetilebilir hale getiren araçlardır66. Türev ürünler ile riskten korunma olası zararlara karĢı tedbir anlamına da gelen hedge etme kavramı ile açıklanmaktadır. Türev piyasalarda bunlar hedging (korunma) yöntemleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türev ürünlere risk yönetimi perspektifinden bakıldığında, risk yönetiminin yatırımcıların karĢı karĢıya kaldığı üç tür riskin sıfırlanması ve/veya asgariye indirilmesine yönelik faaliyetleri kapsadığı bilinmektedir. Bu riskler: - Borç verenin alacağını vadesinde geri alamama olasılığını ifade eden kredi riski, - Finansal araçların zaman içinde uğrayacakları değer kaybını ifade eden piyasa riski ve - Borçları vadelerinde ödeyebilecek finansal varlıklara sahip olamama olasılığını ifade eden likidite riskidir67. 66 Sadi UZUNOĞLU, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayınları, Ġstanbul, 2003, s. 40. Nejat YÜZBAġIOĞLU, “Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk Yönetimi Konferansı Tebliği”, Ocak 2003, (EriĢim) www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger%5Cicerikdetaydh303.pdf, 11.12.2009. 67 29 2.5. Türev Ürün Piyasalarında Kaldıraç Etkisi ve Denetleyici ve Düzenleyici Kurumların Yeri ve Önemi 2.5.1. Türev Piyasalarda Kaldıraç Etkisi Spot piyasalarda yapılan iĢlemlerde, örneğin hisse senedi alımında, alım satıma konu varlığın bedelinin tamamı peĢin olarak o anda ya da çok kısa bir zaman diliminde ödenir. Vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında iĢlem yapılması durumunda ise baĢlangıç teminatı olarak adlandırılan ve iĢlemin toplam tutarının belirli bir yüzdesine tekabül eden bir tutarın teminat olarak yatırılması yeterlidir68. Kaldıraç etkisi iĢlem yapabilmek için borsaya yatırılan teminat ile ortaya çıkmaktadır. Yatırımcıların piyasaya girerken yatırdıkları teminatın parasal büyüklüğü ile alınan ya da satılan sözleĢmenin parasal büyüklüğünün aynı olmaması bu etkinin temelini oluĢturmaktadır. Örneğin 100.000 Türk Lirası değerinde bir malı spot piyasada almak istediğimizde ödeme yapıp malı teslim alabilmemiz için 100.000 Türk Lirası‟na sahip olmamız gerekir. Aynı tutarlı bir pozisyonu vadeli iĢlem piyasalarında almak istediğimizde ise (teminat oranının %10 olduğu varsayımıyla) 10.000 Türk Lirasına sahip olmamız yeterli olacaktır. Yani küçük bir miktar teminat ile büyük miktarda pozisyona sahip olabiliriz. Türev piyasaların bu özelliğine teminatların kaldıraç etkisi denilmektedir69. Kaldıraç Etkisi: Pozisyon Tutarı/Teminat Tutarı oranlamasıyla hesaplanmaktadır. Vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin çeĢitli risklere tabi olması, piyasada oluĢacak fiyat hareketleri sonucunda yatırılan teminatların tümü kaybedilebileceği gibi söz konusu kayıp bundan da fazlası olabilecektir. 68 Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 35, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 69 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 35, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 30 Kaldıraç etkisi nedeniyle düĢük teminatla iĢlem yapmanın büyük kazançlar sağlayabileceği gibi, büyük zararlara da yol açabileceği ihmal edilmemesi gereken bir husustur70. 2.5.2. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Piyasalar Üzerindeki Yeri ve Önemi Kaldıraç etkisinin büyük olması nedeniyle vadeli iĢlemlerin ve bunların iĢlem gördüğü piyasaların belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmesi ve yatırımcıların korunması son derece önemlidir. Çünkü, spot piyasalardan farklı olarak kaldıraç etkisi yatırımcılara çok kazandırdığı gibi çok da kaybettirebilmektedir. Bu yüzden, bu piyasalar yatırımcılar için oldukça riskli piyasalardır. Bu piyasalarda türev piyasa olmalarının da verdiği özellik nedeniyle hem spot hem de vadeli piyasadan kaynaklanan manüpülatif amaçlı iĢlemlerle karĢılaĢma olasılığı çok yüksektir. Özellikle düzenli borsalarda iĢlem gören standart sözleĢmelerde belirli bir teminat karĢılığında teminattan çok fazla değere sahip iĢlemler yapmak mümkün olmaktadır. Piyasaların sıkıĢtığı durumlarda taraflardan biri aĢırı karlar elde edebilirken, karĢı tarafın ise çok fazla zarar yapma riski bulunmaktadır. Kısa pozisyonda yani sözleĢmeye göre yükümlülük altında olan taraf teslim etmesi gereken mala sahip değilse ve uzun pozisyonda olanlar da karĢı tarafın bu sıkıntısının farkında iseler, pozisyonun kapatılması için en yüksek fiyatı beklerler. Kısa pozisyonda olanlar pozisyonu kapattıktan sonra fiyat eĢitliği sağlanır. Bu durum genellikle likiditenin olmadığı veya fiziksel iĢlemlerin pek yapılmadığı piyasalarda olur. Pozisyonun kapatılabilmesi için aĢırı ödenmesi gereken bu duruma “squeeze” denir71. Piyasanın sıkıĢtırılması (squeeze) fiziki teslimatla sonlandırılan sözleĢmelerde hem vadeli hem de spot piyasada o varlığa iliĢkin devamlı alım yapılması yolu ile uzun pozisyon alınarak yapılmaktadır. Vade öncesinde hem spot piyasada 70 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007, s. 9, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. 71 ÖZNALÇĠN, a.g.t., s. 116. 31 sözleĢmeye konu mal önemli miktarda satın alınmakta hem de vadeli piyasada alınmıĢ olan uzun pozisyonlar korunmaktadır. Spot piyasadaki yüksek miktarlı alımlar ve malın arzının yetersiz olması nedeniyle fiyatlar yükselmekte ve kısa pozisyon sahipleri pozisyonlarını kapatmakta güçlük çekmektedir. Uzun pozisyonlu yatırımcılar için de fiyatların yapay olarak yükselmesi neticesinde aĢırı kar elde etme imkanı doğmaktadır. Vadeli iĢlem piyasalarında yasak olan bu tür iĢlemler karĢısında borsalar ve denetleyici kurumlar çeĢitli tedbirler almaktadır. Borsalar bu amaçla, bir sözleĢmede bir kiĢinin (hesabın, kurumun vs.) alabileceği pozisyonlara sınır getirmekte (pozisyon limitleri), büyük miktarlı pozisyon tutan yatırımcıları izlemektedir72. Pozisyon limitlerini aĢan yatırımcılardan pozisyonlarını kapatmaları talep edilebilmektedir. Bu ve buna benzer tedbirler vadeli iĢlem borsalarının etkin ve güvenli bir Ģekilde faaliyet göstermesini önemli ölçüde sağlamaktadır. Diğer taraftan uzun pozisyonda olanların vade yaklaĢtıkça ilgili sözleĢme ayındaki uzun pozisyonların büyük kısmını ele geçirerek kısa pozisyonda olanları rehin tutmaları “corner” olarak ifade edilen iĢlemi oluĢturur. Pozisyon limitleri ile corner bazı borsalarda yasaklanmıĢtır. Bazı borsalarda ise, takas kurumları teminatları artırarak büyük miktarlı iĢlem yapan uzun pozisyonda olanları pozisyonlarını kapatmaya zorlar73. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası A.ġ. tarafından yatırımcıların korunması ve manipülatif iĢlemlerin engellenmesi amacıyla Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Gözetim Müdürlüğü 2008 yılında Piyasa, Takas ve Gözetim Müdürlüğü bünyesinden ayrılarak ayrı bir müdürlük olarak yapılandırılmıĢtır. 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 47. maddesine göre borsadaki iĢlemlerin açık, düzenli ve dürüst bir Ģekilde gerçekleĢmesini sağlamak üzere faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sorumluluk kapsamında, ĠĢlem gören sözleĢmelerin fiyatını etkileyebilecek henüz kamuya açıklanmamıĢ bilgilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılması, fiyatların yapay olarak artırılması, azaltılması veya aynı seviyede tutulması, sözleĢmelere olan arz ve talebin 72 73 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında Piyasa Gözetimi”, (EriĢim)www.vob.org.tr, 10.01.2010. ÖZNALÇĠN, a.g.t., s. 117. 32 yapay olarak etkilenmesi, sözleĢmelerin değerini etkileyebilecek asılsız bilgi verilmesi gibi tespit edilen Ģüpheli aktiviteler kurulan bir gözetim sistemi sayesinde Sermaye Piyasası Kurulu‟na iletilmektedir74. 3. TÜREV ÜRÜNLERĠN SINIFLANDIRILMASI Türev ürünleri iki baĢlık altında ele almak mümkündür. Birincisi, forward ve swap iĢlemlerini kapsayan, tezgah üstü iĢlemler olarak adlandırılıp, genelde düzenli bir piyasaları bulunmayan, yani düzenli bir borsada iĢlem görmeyen finansal ürünlerdir75. Bu iĢlemler, sözleĢmeye taraf olanların pazarlık gücüne bağlı olarak fiyat, vade ve diğer koĢullarda karĢılıklı olarak anlaĢmaya varabildikleri sözleĢmelerdir76. Ġkinci olarak ise, futures ve opsiyon iĢlemlerinden oluĢan ve düzenli piyasaları olup, borsada iĢlem gören finansal ürünler gelmektedir. Bu sözleĢmeler için oluĢturulmuĢ borsalarda ise, sözleĢmelerin konusu, vadesi ve fiyatları ile ilgili çeĢitli standartlar bulunmaktadır. 3.1. Genel Olarak Swap ĠĢlemleri Finansal liberalleĢme sonucu uluslararası mali piyasalarda görülen bütünleĢme eğilimleri, faiz oranlarında ve döviz kurlarında ortaya çıkan artan değiĢkenlik ve benzeri faktörler bu yeni finansman tekniğinin doğmasında etkili olmuĢtur. Swap iĢlemleri, genelde bankalar ile müĢterileri arasında ya da bankalar arasında yapılan ve en yaygın olarak faiz swapları ile döviz swaplarının kullanıldığı bir finansal iĢlemdir77. DeğiĢ tokuĢ ya da trampa anlamına gelen swap, risk yönetimi perspektifi çerçevesinde döviz kuru, faiz oranı veya takasa konu olan diğer varlıkların değerlerindeki dalgalanmalardan kaynaklanan riskleri asgariye 74 “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında Piyasa Gözetimi”, (EriĢim) www.vob.org.tr, 10.01.2010. Fethi HEPER- Filiz EKĠNCĠ, “ABD’de Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi ve Türkiye Açısından Değerlendirme”, Yaklaşım, S. 138, Haziran 2004, s. .45. 76 Namık Kemal UYANIK, Bir Bölüm Finansal İşlemler ve Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar Birliği, Yayın No: 226, Ġstanbul, 2001, s. 4. 77 ONURSAL, a.g.m., s. 8. 75 33 indirmek amacıyla geliĢtirilen bir mali teknik olup, bu tanımı ile yukarıda açıklanan piyasa riskinin kontrolüne iliĢkin bir enstrümandır. 3.1.1. Swap Tanımı Swap Ġngilizce kökenli bir sözcük olup; değiĢtirme, kaydırma ve takas anlamına gelmektedir78. Diğer bir ifadeyle swap; döviz kurları ve faiz oranları riskine karĢı geliĢtirilen, fon kullanıcılarına farklı piyasalardaki uygun fonlara eriĢebilme, bu fonların uygun kullanımını sağlama, riski azaltma ve sabit faizli bir fonu değiĢken faizli bir fona değiĢtirme Ģansını veren finansal bir tekniktir79. Ġki ya da daha fazla taraf arasında, faiz, döviz ya da her ikisinin birden değiĢtirilmesini sağlayan bir finansal iĢlemdir80. Kar elde etmek ya da faiz değiĢmesi ve döviz kuru risklerinin paylaĢtırılması amacıyla yapılmaktadır. Swap sözleĢmeleri belli bir Ģekil Ģartı içermemektedir. Vade, tutar, fiyat gibi değiĢkenler Ġhtiyaçların gerektirdiği biçimde ve serbestçe belirlenebilir81. Daha geniĢ bir tanım yapmak gerekirse swap; ”belirli bir miktar ve nitelikteki para, döviz, altın, mali araç, alacak, mal gibi varlıklarla; yükümlülüklerin, önceden belirlenen fiyat ve koĢullara göre, gelecekteki bir tarihte ve banka Ģeklinde organize olan bir piyasada değiĢ-tokuĢunu kapsamına alan vadeli bir iĢlemdir” Ģeklinde tanımlanabilir82. Swap iĢlemi temelde, farklı kuruluĢların, farklı mali piyasalarda değiĢik kredi değerliliğine bağlı olarak, farklı kredi Ģartları ile karĢı karĢıya kalmaları ve bu farklılıktan swap iĢlemine taraf olarak her ikisinin de yarar sağlaması 78 Ġhsan ERSAN, Finansal Türevler, Literatür Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 1998, s. 166. Harun BAL, Uluslararası Finansman Dış Borç Yönetimi ve Türkiye, Türkiye Bankalar Birliği, Ġstanbul, 2001, s. 148. 80 Muhittin GÜNDOĞDU, “Swap ĠĢlemleri”, Vergi Sorunları, S. 141, Haziran 2000, s. 72. 81 Mahmut VURAL: “Swap ĠĢlemlerinin Mahiyeti ve Banka ve Sigorta Muameleleri KarĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, S. 202, Haziran 1998, s. 32. 82 ÖRTEN- ÖRTEN, a.g.e., s. 311. 79 34 Ģeklinde istifade etmeleridir83. Diğer bir yaklaĢımla swapın temel amacı, faiz oranı, döviz kuru ve diğer değiĢmelerinden kaynaklanan risklere karĢı güvence sağlamaktır84. Swap iĢlemleri genel olarak aktif getiri oranlarını yükseltmek, kaynak kullanım maliyetini düĢürmek, risk yönetim aracı olarak kullanmak, arbitraj imkanı sağlamak gibi amaçlarla kullanılmaktadır85. 3.1.2. Swap ÇeĢitleri Swap sözleĢmelerinin birçok çeĢidi bulunmaktadır. Ancak uygulamada en yaygın olarak kullanılanlar, döviz kurları ve faiz oranları riskine karĢı geliĢtirilen, fon kullanıcılarına farklı piyasalardaki uygun fonlara eriĢebilme, bu fonların uygun kullanımını sağlama, riski azaltma ve sabit faizli bir fonu değiĢken faizli bir fona değiĢtirme imkanı veren faiz swapları ve döviz (para) swaplarıdır. 3.1.2.1. Faiz Swapları Finansal piyasalarda, farklı kredibiliteye sahip iki tarafın, aynı para birimi üzerinden farklı faiz oranlarına dayalı yükümlülüklerinin değiĢtirilmesi iĢlemidir86. Faiz swapları, tarafların kredibilitelerinin farklı olması dolayısıyla ortaya çıkan maliyet farklılıklarından yararlanılması temeli üzerine kurulmuĢtur. Anapara ve vade ile ilgili bir değiĢim söz konusu değildir. Sabit faizin değiĢken faize, değiĢken faizin sabit faize çevrilmesi suretiyle faiz ödemelerinin niteliğinin değiĢtirilmesiyle, borç ödemelerinin yapısının 87 değiĢtirilmesi iĢlemidir . Genelde aynı veya eĢ değerli tutarlar ile aynı vadedeki borçların faizleri değiĢtirilmek suretiyle faiz swapı yapılmaktadır. Faiz swapını para 83 Fikret DÜLGER-Yıldırım ÖNAL, “Faiz ve Döviz Swapları Uygulanması”, Hazine ve Dış Ticaret Dergisi, , S. 12, Mart 1992/1, s. 51. 84 ÖRTEN- ÖRTEN, a.g.e., s. 311. 85 Ali CEYLAN, Finansal Teknikler, Elin Yayınları, Üçüncü Baskı, Bursa, 1998, s. 171. 86 VURAL: a.g.m., s. 33. 87 DÜLGER- ÖNAL, a.g.m, s. 55. 35 swapından ayıran en önemli farklılık, faiz swapında anaparanın ne baĢlangıçta ne de vade sonunda değiĢtirilmemesidir. Sadece faizler karĢılıklı olarak değiĢtirilmekte ve böylece risk de sadece faiz ödemeleri ile sınırlandırılabilmektedir. Faiz swapının para swapına göre uluslararası piyasada daha çok rağbet görmesinin de nedeni budur. Swap iĢlemlerinde taraflar farklı üstünlüklere sahip oldukları faiz piyasalarındaki üstünlüklerini, swapa konu ederek takas etmeleri swap piyasalarının temel mantığını oluĢturmaktadır88. 3.1.2.2. Döviz (Para) Swapları Döviz swapları, faiz ve anapara ödemelerini içeren önceden belirlenmiĢ kurallar ve süreler içinde iki tarafın belirli miktarlarda iki farklı para birimini değiĢ tokuĢ etme ve belli bir vade sonunda geri alması konusunda anlaĢmaya vardıkları bir iĢlemdir. Taraflar arasında yapılan anlaĢma uyarınca, belirlenen dövizler cari kur üzerinden karĢılıklı değiĢtirilmekte ve vade sonunda anaparalar iade edilmektedir. Buna bağlı olarak faiz ödemeleri de değiĢtirilmektedir89. Döviz swaplarında bir spot birde vadeli iĢlem söz konusu olmaktadır. Amaç, mevcut olan ancak gereksinimi karĢılamayan döviz ile ihtiyaç olan ancak elde bulunmayan dövizi daha düĢük maliyetle temin etmektir. ĠĢlemin ilk aĢamasında, anlaĢılan kur üzerinden (genelde spot kura eĢit olur) ana paralar değiĢtirilir ve yapılan anlaĢmaya göre her iki tarafta swap edilen paralar için karĢılıklı olarak faiz öder. Son aĢamada ise, taraflar anaparaları iade ederler90. Döviz swapında amaç, tarafların farklı döviz ve mali piyasalardaki borçlanma yeteneklerini kullanarak, ihtiyaç duyulan dövizlerin daha cazip fiyatlardan temin edilmesidir. Elde bulunan ya da daha düĢük maliyetle elde edilebilen bir döviz cinsi, swap iĢlemi ile ihtiyaç duyulan 88 Leyla NORMAN, “Finansal Risk Yönetimi Ġçerisinde Swap, Finansal Niteliği, MuhasebeleĢtirilmesi ve Türkiye Uygulaması”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1998, s. 41-42. 89 GÜNDOĞDU, a.g.m., s. 74. 90 ÖÇAL vd., a.g.e., s. 156. 36 döviz cinsine dönüĢtürülmekte ve böylece, oranları ile düĢük maliyet avantajı kurlarında görülen 91 kaybedilmemiĢ olmaktadır . Swap iĢlemleri faiz döviz dalgalanmaların yarattığı riski minimize etmektedir. Swap, farklı kuruluĢların farklı mali piyasalardaki değiĢik kredi değerliliklerine bağlı olarak, farklı kredi Ģartları ile karĢı karĢıya kalmalarıdır. Böylece söz konusu farklılıklardan swap iĢlemine taraf olan iĢletmelerin her birinin yararlanması söz konusu olmaktadır92. 3.1.3. Swap ĠĢlemlerinin Avantaj ve Dezavantajları Swap iĢlemlerinin yatırımcılar için faydalarının yanında doğru ve amaca uygun olabilmektedir. yatırımcıların olarak kullanılması Aleyhte durumlarla dikkatli davranması durumunda karĢılaĢılıp son bazı zarar derece sakıncaları edilmemesi önemlidir. da için Fonlama maliyetlerinin azaltılması, etkin bir aktif pasif yönetimine yardımcı olması, mevcut kredi değerliliğine göre kredi kullanma maliyetinin altında borçlanmaya imkan sağlaması ve farklı vadelerde sözleĢme imkanı sağlaması avantajları arasında sayılabilir. Faiz ve kur riskinin tamamen ortadan kalkmaması, iĢlemlerin resmi ve organize borsalarda yapılmamasından kaynaklanan riskler ve iĢlemlerin ve sözleĢmelerin belirli bir standarda bağlanmamasından kaynaklanan riskler ise dezavantajlar olarak karĢımıza çıkmaktadır93. 3.2. Forward Tanımı ve Forward ÇeĢitleri Forward sözleĢmeleri, diğer türev ürünlerde olduğu gibi, riskten korunmak ve kar elde etmek amaçları ile gerçekleĢtirilmektedir. Taraflar, aktiflerindeki varlıkların gelecekteki fiyatlarının düĢmesi ya da ileride ihtiyaç 91 Sadi UZUNOĞLU, Yeni Finansman Teknikleri, Strata Yayınları, Ġstanbul 1998, s. 85. Halil SÖYLER, “Swap ĠĢlemlerinin Vergi Mevzuatı KarĢısındaki Durumu”, (EriĢim) http://www.alomaliye.com/ halil_soyler_swap.htm,, 03.11.2009. 93 Burçin ACAR, “ Swap ĠĢlemlerinin Muhasebe ve Vergisel Açıdan Analizi” Vergi Raporu, S. 114 Mart 2009, s. 107. 92 37 duyacaklarının fiyatının yükselmesi risklerinden korunmak amacıyla, forward alım ya da satım anlaĢması yaparak, gelecekteki fiyatı bugünden sabitlemek amacı güderler94. 3.2.1. Forward Tanımı Forward iĢlemleri, belli miktarda malın ya da finansal aracın, önceden belirlenen bir fiyattan ve önceden belirlenen bir vadede alınması ya da satılması yükümlülüklerini içeren sözleĢmelere dayalı iĢlemlerdir95. Emtia, altın, tahvil ve hisse senedi gibi değerleri konu alan forward sözleĢmelerde yapılmaktadır. Genel olarak forward sözleĢmeleri, belirli bir vadede teslimi söz konusu olan belirli bir miktardaki dövizin kurunu ya da ileride alınacak belirli bir para piyasası pozisyonuna iliĢkin faiz oranını bugünden sabitleyen sözleĢmelerdir96. Forward sözleĢmeleri; kur, oran ya da fiyat farkından kaynaklanabilecek risklere karĢı korunmak ve spekülasyon yoluyla kar elde etmek amaçları ile yapılmaktadır97. Forward sözleĢmelerinin özelliği, iĢlemin gerçekleĢtiği anda, alıcı ve satıcı arasında para alıĢ veriĢinin olmamasıdır. KaralaĢtırılan forward fiyatı, gelecekteki değiĢimin referans fiyatıdır ve teslim anında ödenir98. Forward iĢlemlerin en temel özelliği, organize borsalarda yapılmaması, dolayısıyla fiyat, miktar ve vade gibi unsurların standart olmayıp, tarafların karĢılıklı anlaĢmasıyla belirlenmesidir. Forward iĢlemlerde, takas garantisi de bulunmamakta ve taraflar kredi riski ile karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Forward sözleĢmelerin en temel avantajı ise alıcı ve satıcı taraflara ihtiyaçlarına göre 94 Rifat AYKÖSE, Finansal Türevlerin Vergilendirilmesinin Ġncelenmesi ve Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2001, s. 9495. 95 Erdinç ANGIN, “Türev Piyasalar: Future, Forward, Swap ve Option ĠĢlemleri”, Vergi Dünyası, S. 203, Temmuz, 1998, s. 48. 96 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 17. 97 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 19. 98 A.Naci ARIKAN, “Dövize Dayalı Olarak Yapılan Forward ĠĢlemlerinin ĠĢleyiĢi ve Vergi Usul Kanunu Açısından Değerlemesi”, Vergi Dünyası, S. 259, Mart 2003, s. 55. 38 vade, büyüklük vb. unsurları serbestçe belirleyebilme imkanını 99 sağlamasıdır . 3.2.2. Forward ÇeĢitleri Forward sözleĢmeler, karĢılıklı anlaĢma ile pek çok konu üzerinden yapılabilirlerse de genellikle, döviz forward sözleĢmeleri ve faiz forward sözleĢmeleri olmak üzere iki ana çeĢide ayrılmaktadır. 3.2.2.1. Döviz Forwardları Forward döviz sözleĢmeleri, tarafların belirli bir miktar yabancı parayı, önceden belirlenmiĢ bir forward kur üzerinden alıp satması esasına dayanmaktadır. Belirli bir paranın bir baĢka para ile karĢılığının, bugünden belirlenen bir fiyattan gelecekte değiĢimini öngören bir anlaĢmadır100. Bu iĢlemlerde temel amaç gelecekte oluĢabilecek kur dalgalanmalarına karĢı riskten korunmak ya da kur dalgalanmalarından kar elde etmek olmaktadır. 3.2.2.2. Faiz Forwardları Faiz forward sözleĢmeleri, gelecek bir tarihte alınacak borca iliĢkin faizin bugünden belirlenmesi esasına dayanır. Böylece bir taraf gelecekteki faiz oranlarındaki değiĢmeye karĢı kendini koruma olanağı elde etmiĢ olur. Faiz forward sözleĢmelerinde taraflar, gelecekteki belirli bir ödeme tarihi ya da belirli bir dönem için, belirlenen bir meblağ üzerinden ödenecek faize iliĢkin bir anlaĢmaya varırlar. Anapara miktarının tespiti zorunlu olmakla birlikte, anaparalar hiçbir zaman el değiĢtirmezler, faiz ödemeleri yapılır 101. 99 “Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s.16, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 100 AYKÖSE, a.g.t., s. 97. 101 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 21. 39 3.3. Futures Tanımı ve Futures ÇeĢitleri Future kelime anlamı olarak Ġngilizce gelecek anlamına gelmektedir. Genel olarak gelecek sözleĢmeleri anlamını taĢıyan futures sözleĢmelerinin finansal iĢlem olarak çeĢitli tanımları yapılmaktadır. 3.3.1. Futures Tanımı Futures, belirli bir kıymetin sabit bir fiyat üzerinden, gelecekte belirli bir vadede alınıp satılması iĢlemini içeren, sözleĢmenin taraflarına bugünden, belirlenen ileri bir tarihte, üzerinde anlaĢılan fiyattan, standartlaĢtırılmıĢ, belirli bir miktar ve kalitedeki bir malı yada kıymeti alma ya da satma yükümlülüğü getiren sözleĢmelerdir102. Daha geniĢ bir ifade ile futures sözleĢmeleri, önceden belirlenmiĢ bir vadede iĢlemin yapıldığı tarihte belirlenen fiyat üzerinden, belli miktar ve nitelikteki ekonomik/finansal göstergenin, sermaye piyasası aracının, kıymetli maden/tarım ürünü gibi bir varlığın ya da dövizin alım ya da satım taahhüdünü içeren sözleĢmelerdir103. Unsurları standartlaĢtırılmıĢ olan futures sözleĢmelerinin el değiĢtirmesi oldukça kolaydır104. Futures iĢlemleri swap ve forward iĢlemlerinden farklı olarak, organize olmuĢ piyasalarda iĢlem görürler. Bunun bir sonucu olarak, iĢlemin tarafları bir takas kurumunun garantisi altındadır. Borsalar nezdinde kurulan takas merkezleri, tarafların karĢılıklı edimlerinden doğan riskleri güvence altına almıĢtır. Tüm alım satım iĢlemleri takas merkezi aracılığıyla yürütülür. Böylece, kredi riski taraflardan takas merkezine aktarılmıĢ olur. Takas kurumunun garantisi uygulanan teminat sistemi ile sağlanmaktadır. Bu tip sözleĢmelerde iĢlem yapmak isteyen taraflar, sözleĢme için belirlenmiĢ teminatları yatırmak zorundadır105. Spot piyasaların çeĢitli mallarda arz ve talep dengesizliklerini ortadan kaldırmak amacıyla bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıĢ olan futures sözleĢmeleri, forward sözleĢmelerine benzer 102 ONURSAL: a.g.m., s. 8. John HULL, Options, Futures, and Other Derivatives, Prentice Hall Publications, Fourth Edition, New Jersey, 2000, s. 4- 5. 104 ANGIN, a.g.m., s. 46. 105 Ġlhan ULUDAĞ-EriĢah ARICAN, Finansal Hizmetler Ekonomisi, Beta Yayınları, Ġstanbul, 1999, s. 382. 103 40 Ģekilde, kur, oran ya da fiyat farklılıklarından kaynaklanabilecek risklerden korunmak amacıyla ve/veya spekülatif kar elde etmek amacıyla kullanılmaktadır106. 3.3.3. Futures ÇeĢitleri Uygulamada, döviz futures sözleĢmeleri, faiz futures sözleĢmeleri ve endeks futures ve mal futures sözleĢmeleri gibi çeĢitleri bulunmaktadır. 3.3.3.1. Döviz Futures SözleĢmeleri Döviz futures sözleĢmesi, belirli bir dövizi, sözleĢmenin yapıldığı tarihte belirlenen vadeli bir kurdan, belirli bir vadede tarafları anlaĢma Ģartlarında almaya ve/veya satmaya mecbur tutan standart nitelikte sözleĢmelerdir107. Döviz futures sözleĢmelerine göre, gelecekte belirlenen bir zamanda, belirli tutardaki bir yabancı para, yine belirli bir tutardaki bir baĢka yabancı paraya çevrilmektedir. Bu sözleĢmelerin fiyat dıĢında kalan unsurları standartlaĢtırılmıĢtır. Her biri belirli vadelerde ve belirli büyüklüklerdeki döviz sözleĢmeleri piyasalarda alınıp satılabilmektedir108. 3.3.3.2. Faiz Futures SözleĢmeleri Faizle iliĢkili mali araçların, belirli bir tarihte, belirli bir faiz oranı üzerinden takas sözleĢmelerindeki edilmesi asıl amaç esasına faiz dayanmaktadır. oranlarında Faiz meydana futures gelebilecek değiĢikliklerden dolayı ortaya çıkacak risklerden korunmaktır109. Elimize altı ay sonra geçecek bir fonun, altı ay sonunda düĢük faiz oranı riskinden yatırılması riski veya altı ay sonra borçlanacağımız bir fonun yüksek faiz 106 UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 59. Saime ÖNCE, Türev Ürünlerin Muhasebe Sorunları ve bankalar İçin Muhasebeleştirme Şekilleri, TBB Yayın No:192, EskiĢehir, 1995, s. 12. 108 Nurgül CHAMBERS, Türev Piyasalar, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 22- 23. 109 Süleyman YÜKÇÜ-Tülay YÜCEL, “Bankacılıkta Türev Ürünlerin Muhasebeleştirilmesi, Bugünkü Durum ve Yapılması Gerekenler” TBB Yayın No: 191, Ġzmir, 1995, s. 5. 107 41 oranından borçlanılması riski, faiz futures sözleĢmesi ile ortadan kaldırılmaya çalıĢılmaktadır110. 3.3.3.3. Endeks Futures SözleĢmeleri Belli bir hisse senedi portföyünün ilerdeki fiyatının bugünden belirlenerek borsa endeksi esas alınarak alınıp satılmasını içeren sözleĢmelerdir. Belirli bir borsa fiyat endeksi ile belirlenen hisse senedi portföyünün ileri bir tarihte, fiyatı bugünden belirlemek Ģartıyla alınıp satılmasını öngörür. Bu sözleĢmelerin en önemli özelliklerinde biri sözleĢmeye konu varlığın (endeksin) tesliminin yapılmamasıdır. Bunun nedeni endeksin kendisinin ayrı bir varlık olmamasıdır111. 3.3.3.4. Mal Futures SözleĢmeleri Mal futures sözleĢmeleri, bir satıcının belirli bir ürünü, belirli kalite, miktar ve fiyatta ve belirlenmiĢ bir yerde ve anlaĢılan bir tarihte teslim etmesi, alıcının da teslim alma yükümlülüğü olarak tanımlanmaktadır. En önemli mal futures piyasaları, tarımsal ürünler üzerine yapılan piyasalardır. Buğday, pamuk, Ģeker gibi tarımsal ürünler dıĢındaki mal futures piyasaları ise değerli madenler ve petrol futures piyasaları gibi piyasalardan oluĢmaktadır. Ülkemizde Ġstanbul Altın Borsasında ve Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasında futures kontratları iĢlem görmektedir. Futures iĢlemleri ile forward iĢlemlerine bakıldığında, benzer bir takım özellikler görülebilir. Bu benzerlikler her ikisinin de önceden belirlenen bir fiyattan ileri bir tarihte alınması ya da satılması yükümlülüklerini içermesinden, yani vadeli sözleĢmeler olmasından kaynaklanmaktadır. Futures sözleĢmeleri standart hale getirilmiĢ forward sözleĢmeler olmakla birlikte uygulamada önemli farklılıkları bulunmaktadır. Bu farklılıklar aĢağıda yer almaktadır. 110 111 AYKÖSE, a.g.t., s. 79. CHAMBERS, a.g.e., s. 24. 42 FORWARD SÖZLEġMELER FUTURES SÖZLEġMELER Ġki taraf arasında yapılır. Borsada yapılır. SözleĢme unsurları standart değildir. SözleĢme unsurları standart olarak tanımlanmıĢtır. SözleĢmeler geneldir. Diğer piyasa katılımcıları yapılan alivre Vadeli iĢlem sözleĢmeleri borsalarda Ģeffaf bir Ģekilde iĢlem görür. sözleĢmelerden habersizdir. Vade sonunda teslimat ile sonuçlandırılır. Vade sonuna kadar ters iĢlem ile pozisyon kapatılabilir. Teslimat zorunlu değildir. Devredilemez. Vade sonuna kadar tekrar alınıp satılabilir. Kredi riski vardır. ĠĢlemler Borsa Takas Kurumu‟nun garantisindedir. Kar veya zarar vade sonunda ortaya çıkar. Kar veya zarar günlük olarak hesaplanır ve ilgili hesaplara yansıtılır. BaĢlangıçta bir teminat zorunluluğu yoktur. ĠĢlem yapmak için belirli bir teminat yatırılması zorunludur. 3.4. Opsiyonlar Opsiyon sözleĢmeleri, opsiyonu alan tarafa, opsiyon konusu mal veya kıymeti opsiyon sözleĢmelinde belirlenmiĢ belirli bir tarihte veya belirli bir tarihe kadar, yine belirlenen ve sabitlenen bir fiyattan ve belirlenen miktarda alma veya satma hakkını sağlayan sözleĢmedir. Opsiyon sözleĢmesi, alıcı tarafı bir zorunluluk ve yükümlülük altına sokmayıp bir hak sağlamakta iken, satıcı tarafa alım ya da satım yönünden bir zorunluluk getirdiğinden yükümlülük altına sokmaktadır112. Opsiyonlar değeri baĢka bir varlığın değerine bağımlı olarak değiĢen türev ürünlerdir. Daha açık bir ifade ile opsiyonlar, belli bir vadeye kadar (veya belirli bir vadede), opsiyona dayanak varlık oluĢturan belli miktardaki bir malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi belli bir fiyattan (kullanım fiyatı) alma yada satma hakkını, belli bir prim karĢılığında opsiyonu satın alan kiĢiye veren ancak zorunlu tutmayan, buna 112 ÖNCE, a.g.e., s. 34- 35. 43 karĢın opsiyonun satıcısını alıcı tarafından talep edilmesi halinde satmaya zorunlu tutan sözleĢmelerdir. Alıcı taraf, opsiyon sözleĢmesiyle tanınan hakkı satın alırken bunun için bir para öder, bu paraya opsiyon primi denir. Bu primi alan taraf ise satıcı taraftır113. Opsiyon sözleĢmelerin tümü organize piyasalarda iĢlem görmezler. Tezgahüstü piyasalarda da (over the counter) iĢlem görebilirler. Bu tür piyasalar iki taraf arasında karĢılıklı anlaĢma ile oluĢan piyasalardır. Borsalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin kullanım fiyatları, iĢlem tarihleri, parasal tutarları, pozisyon ve iĢlem limitleri standart hale getirilmiĢtir. Buna karĢın tezgahüstü piyasalarda opsiyonların vadeleri, kullanım fiyatları gibi unsurlar karĢılıklı anlaĢmalarla belirlenmektedir114. Alım opsiyonu alan yatırımcı, belli bir vadeye kadar veya vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi, opsiyonu satan yatırımcıya ödediği bir prim karĢılığında belli bir fiyattan alma hakkına sahip olur. Bu bir hak olup herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır115. Alım opsiyonu satan yatırımcı ise, belli bir vadeye kadar veya vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi alım opsiyonu alan yatırımcının talebi halinde belli bir fiyattan satmakla yükümlüdür. Satım opsiyonu alan bir yatırımcı, belli bir vadeye kadar veya vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi, opsiyonu satan yatırımcıya ödediği bir prim karĢılığında belli bir fiyattan satma hakkına sahiptir. Satım opsiyonu satan yatırımcı ise, belli bir vadeye kadar veya vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, 113 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 172, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 114 CHAMBERS, a.g.e., s. 58. 115 CHAMBERS, a.g.e., s. 59. 44 sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi satım opsiyonu alan yatırımcının talebi halinde belli bir fiyattan satın almakla yükümlüdür116. Bir opsiyon sözleĢmesi aĢağıdaki bilgileri içerir. • Opsiyonun tipi: Avrupa veya Amerikan tipi opsiyon • SözleĢme tipi: Call (Alım) opsiyonu veya Put (Satım) opsiyonu • Opsiyona konu mal veya kıymet: Hisse senedi, tahvil vb. • Kullanım fiyatı: Opsiyonun sağladığı hakkın kullanılacağı fiyat • Vade sonu: Örnek: Mart ayının 3. Cuması, Haziran ayının ilk iĢ günü) • Prim: Opsiyonun fiyatı Opsiyon satan yatırımcı, opsiyonu alan kiĢiden tahsil ettiği prim karĢılığında, opsiyonun vadesinde veya vadesi dolana kadar olan her hangi bir tarihte, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki bir malı, finansal ürünü, bir sermaye piyasası aracını veya bir ekonomik göstergeyi, opsiyonu alan yatırımcının talebi halinde belirli bir fiyattan alma ya da satma yükümlülüğünü üzerine alır117. 3.4.1. Opsiyon Tipleri Piyasalarda Avrupa tipi ve Amerikan tipi opsiyonlar olmak üzere iki tipte opsiyon sözleĢmeleri iĢlem görmektedir. Bunların arasındaki tek fark ister alım opsiyonu ister satım opsiyonu olsun opsiyon hakkının kullanılabileceği vadeye iliĢkindir. Avrupa tipi opsiyonlarda lehdar yani opsiyon alıcısı olan taraf opsiyon sözleĢmesinden doğan hakkını sadece opsiyonun vadesinde kullanabilirken Amerikan tipi opsiyonlarda lehdarın 116 CHAMBERS, a.g.e., s. 63- 64. “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 173, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 117 45 opsiyon hakkını opsiyonun satın alınmasından vadesine kadar herhangi bir zaman aralığında kullanması söz konusudur118. 3.4.1. Opsiyon ĠĢlemlerinde Teminatlandırma Opsiyon iĢlemlerinde teminat yatırma sadece organize borsalarda iĢlem gören sözleĢmeler için söz konusudur. Opsiyon iĢlemlerinde satın alan yatırımcının opsiyonu alırken herhangi bir teminat yatırma zorunluluğu yoktur. Opsiyonu satın alan yatırımcı opsiyonun primini öder ve satın alır. Herhangi bir nedenle opsiyonu kullanmaması durumunda uğrayacağı zarar ödediği opsiyon primi kadardır. Ancak opsiyon satan yatırımcılar, takas kurumunun belirlediği bir tutarı teminat olarak yatırmak zorundadır. Opsiyon satan yatırımcının teminat yatırma zorunluluğunun nedeni, elde edebileceği kar opsiyon primi ile sınırlıyken, zarar potansiyeli alım opsiyonu satıĢında sınırsız, satım opsiyonu satıĢında ise kullanım fiyatının 0 ile arasındaki fark kadar olmasındandır119. Tezgahüstü piyasalarda ise opsiyon sözleĢmeleri karĢılıklı anlaĢmalar göre yapıldığından ve bir takas kurumu bulunmadığından herhangi bir teminat söz konusu olmayacaktır. Bunun en büyük sakıncası ise takas kurumunun üstleneceği riski tarafların üstlenmesidir. Opsiyon satıcısının karĢılaĢacağı bir kredi riski, doğrudan opsiyon alıcısının üzerinde kalmaktadır120. 118 “Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 22, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 119 “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 183, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. 120 CHAMBERS, a.g.e., s. 58. ĠKĠNCĠ BÖLÜM TÜRKĠYE’DE TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE VERGĠLENDĠRĠLMESĠ 1. TÜRKĠYE’DE TÜREV ÜRÜNLERĠN VE VADELĠ ĠġLEM PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ Bugünkü Ģeklini alan ve geliĢtirilmeye devam edilen türev ürünler geliĢmiĢ ekonomiler tarafından 1970‟li yılların baĢından itibaren yaygın olarak kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bunun temel nedeni ise 1973 Martında geliĢmiĢ ülkelerin paralarını Amerikan Dolarına karĢı dalgalanmaya bırakmaları ile birlikte Bretton Woods Sisteminin sona ermesidir121. Bretton Woods sisteminin terk edilerek sabit döviz kuru politikalarının yerini dalgalı kur ve faiz uygulamalarına bırakmasıyla, yatırımcılar geleceğe yönelik kur ve faiz riskleri ile karĢı karĢıya kalmıĢlardır. Bu sebeple de riskleri azaltmaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik bazı arayıĢlara baĢlamıĢlar ve türev ürünler gibi yeni teknikler kullanılmaya baĢlanmıĢtır122. Türkiye‟de türev ürünlerin kullanılmaya baĢlanması ise çok eskilere dayanmamaktadır. 1980‟li yılların sonuna kadar hemen hemen hiç kullanılmamıĢlardır. Bunun temel sebepleri o yıllara kadar ekonominin dıĢa kapalı oluĢu, piyasa yapısının ve bankacılık sektörünün yeteri kadar geliĢmemiĢ olmasıdır. 24 Ocak 1980 paketiyle birlikte serbestleĢmeye geçiĢ amaçlanmıĢ, dünya ekonomilerinde de gözlenen serbestleĢme furyası ülkemizde de temel amaç olmuĢtur123. SerbestleĢme sürecinde temel amacı ekonominin dıĢa açılarak dünya ekonomik sistemiyle bütünleĢmesi olan ekonomi politikaları çerçevesinde, ihracat artıĢı ve buna bağlı olarak döviz 121 Halil SEYĠDOĞLU, Uluslararası İktisat, Güzem Yayınları, 11. Baskı, Ġstanbul, 1996, s. 535. ÖÇAL, vd., a.g.e., s. 138. 123 Gülten KAZGAN, Tanzimattan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi”, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 121. 122 47 kazanmak kritik öneme sahip olmuĢtur124. 1980 sonrası ekonomide yaĢanan parasallaĢma süreci, para ticaretinin, kazanç sağlama amacıyla her türlü paranın ve para benzerlerinin alım satımının giderek yaygınlaĢmasına yol açmıĢtır125. Ġhracata dayalı büyüme modeli uygulamasıyla birçok firma iĢlemlerinde yabancı para kullanmaya baĢlamıĢtır. Firmalar ve bankalar vadeli ithalat veya doğrudan kredi kullanmak suretiyle yabancı para cinsinden borçlanmaya baĢlamıĢ, vadeli ihracat veya doğrudan kredi verme suretiyle de yabancı para cinsinden alacaklı konumuna gelmeye baĢlamıĢtır. Bunun sonucunda da döviz kurlarında oluĢabilecek dalgalanmalardan kaynaklanabilecek kur riskleri ile karĢı karĢıya kalmıĢtır126. Ekonomideki bu yapısal değiĢim finans sektörüne olan ilgiliyi de arttırmıĢ ve 1982 yılında Sermaye Piyasası Kurulu‟nun, 1986 yılında da Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsasının kurulmasıyla sermaye piyasalarında önemli geliĢmeler yaĢanmıĢtır. Özellikle Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsasının kurulmasıyla fon maliyetlerinin azaltılması, risklerden korunmak ve spekülatif kazançlar elde edebilmek amacıyla yeni finansal araçların kullanılmaya baĢlanması söz konusu olmuĢtur127. Türkiye‟de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward üzerine yapılmıĢtır. 29.12.1983 tarihli Resmi Gazete‟de yayınlanan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 28 Sayılı Karar‟ın 4. maddesinde, “Bankalar T.C. Merkez Bankası‟nca belirlenen esaslar dahilinde vadeli döviz alım satımı yapabilirler” hükmüne yer verilmiĢ, 28 sayılı karar 1984 yılında yayınlanan 30 sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmakla birlikte, vadeli döviz alım satım iĢlemlerine iliĢkin esaslar bu yeni Karar‟da da yer almıĢtır128. Türkiye‟de türev piyasalara yönelik iĢlemler TCMB‟nın 1 Mayıs 1984‟de forward iĢlemlerin yapılabilmesine yönelik iznine kadar yasal olarak 124 ÖÇAL- vd., a.g.e., s. 136. Yakup KEPENEK- Nurhan YENTÜRK, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 8. Basım, Ankara, 1996, s. 200. 126 Kemal UZUN, “ĠMKB Vadeli ĠĢlem Piyasası Dövize Dayalı Futures SözleĢmeleri” Vergi Dünyası, S. 258, ġubat 2003, s. 67. 127 CHAMBERS, a.g.e., s. 191. 128 CHAMBERS, a.g.e., s. 192. 125 48 mümkün olmamıĢtır. Bununla birlikte TCMB bünyesinde vadeli döviz alımsatım iĢlemlerine ilk olarak, 28 Kasım 1985‟de kurulan Piyasalar Genel Müdürlüğü‟nce baĢlanmıĢtır129. 11.08.1989 tarihinde yayınlanan Türk Parası ve Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar‟ın 6. maddesinde de, dövize iliĢkin iĢlemlerle ilgili düzenlemelere yer verilmiĢtir. 32 sayılı Kararın temel özelliği ülkemizde bir dönem uygulanmıĢ olan sabit kur sistemine son verip, yerine dalgalı kur sistemini benimsemiĢ olmasıdır. Dalgalı kur sisteminde döviz ve faiz oranları serbest piyasa kurallarına göre oluĢtuğundan, yeni dönemde riskten korunma amaçlı olarak kazanmıĢtır 130 türev piyasası iĢlemlerinin kullanılması büyük önem . Bu düzenlemede gerçek ve tüzel kiĢilerin vadeli döviz alım satımı, baĢka bir deyiĢle forward iĢlemi yapabilecekleri belirtilmiĢtir. Bu tarihten itibaren forwardlar türev ürünler arasında en yaygın olarak kullanılan ürün haline gelmiĢtir. Ancak 32 sayılı Kararla gerçek ve tüzel kiĢilerin vadeli döviz alım satımı yapabilmesine imkan verilmesinden önce Merkez Bankasının 1985 yılında yayımladığı 1/j sayılı genelge ile daha önce sadece Merkez Bankası ve bankalar arasında yapılan vadeli döviz alım satım iĢlemlerinin bankaların kendi aralarında yapabilmelerine de imkan tanınmıĢtır131. Swap iĢlemleri ise ilk olarak 1985 yılında Merkez Bankası ile ticari bankalar arasında en fazla bir ay vadeli ve Merkez Bankası döviz alıĢ kuru esas alınarak baĢlatılmıĢtır132. Faiz oranları ile ilgili olarak Türk Lirası için Merkez Bankası tarafından saptanan faiz oranının, döviz için ise uluslararası para piyasalarındaki faiz oranları temel alınmıĢtır. Yapılan düzenlemeler ile birlikte Türkiye‟de Ģube açmak suretiyle faaliyet gösteren yabancı bankalar, bazı kamu bankaları ve özel bankalar öncelikli olarak yurtdıĢından 129 AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166. Cumhur TÜTÜNCÜBAġI, “ Türev Araçları ile Ġlgili ĠĢlemler ve Bu ĠĢlemlerin Hukuki Niteliği” Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2006, s. 58. 131 CHAMBERS, a.g.e., s. 192. 132 AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166. 130 49 borçlandıkları dövizleri Türk Lirası‟ na çevirmek amacıyla swap sözleĢmelerine taraf olmaya baĢlamıĢlardır. Türkiye‟de swap sözleĢmelerinin gerçekleĢtirilebilmesi için uygun ekonomik koĢulların oluĢmasına karĢın, enflasyonist ortamdan dolayı Türk Lirasının değerinin diğer dövizler karĢısında sürekli değer kaybetmesi, bu iĢlemlere iliĢkin hukuki çerçeve eksikliği, uygulanacak muhasebe yöntemlerinin ve ilgili vergi mevzuatının bulunmaması nedeniyle söz konusu sözleĢmeler baĢlangıçta Ģirketler tarafından ilgi görmemiĢ, dolayısıyla da Ģirketlerle bankalar arasında swap iĢlemleri istenildiği düzeyde 133 geliĢmemiĢtir . Futures ve opsiyon iĢlemlerine yönelik olarak ilk yasal düzenleme 1992 yılında yapılmıĢtır. 13.05.1992 tarihli ve 21227 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3794 sayılı kanun ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle 3. madde b bendine “sermaye piyasası araçları” kavramı dahil edilmiĢ, bu araçların “menkul kıymetler” ile “diğer sermaye piyasası araçları”nı kapsadığı hükme bağlanmıĢtır. Diğer sermaye piyasası araçları kavramının ise, vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerini kapsadığı ifade edilmektedir. Ayrıca 3794 sayılı kanun ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 22. maddesinde134 yapılan değiĢiklikle Sermaye Piyasası Kurulu‟na “vadeli iĢlem” sözleĢmelerine iliĢkin düzenleme yapma ve vadeli iĢlem borsaları açma görevi ve yetkisi verilmiĢtir. 23 Temmuz 1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete‟de “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢu ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Genel 133 Nazlı KEPÇE, “Swap SözleĢmelerinin Finansal Tablolarda Raporlanması”, Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2007, s. 44. 134 18.12.1999 tarih ve 23910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 15/12/1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun md. 10 ile “Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri dahil her türlü türev araçların niteliklerini, alım ve satım esaslarını, bu araçların iĢlem göreceği borsalar ve piyasalarda çalıĢacakların denetim, faaliyet ilke ve esasları ile yükümlülüklerini, teminatlar, takas ve saklama sistemi konularındaki esas ve usulleri düzenlemek” Ģeklinde yeniden düzenlenmiĢtir. 50 Yönetmelik” yayınlanmıĢtır. Bu yönetmelik Türkiye‟de türev piyasalar konusunda büyük önem taĢımaktadır. Çünkü söz konusu yönetmelikle Türkiye‟de vadeli iĢlem borsalarının kurulmasına karar verilmiĢ ve bununla ilgili hazırlıklara baĢlanmıĢtır135. 07.09.1995 tarihinde de 22397 sayılı Resmi Gazetede ”Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği” yayımlanmıĢ, ardından 18.10.1996 tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan “Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği” ile Ġstanbul Altın Borsası‟nda altın ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin alım-satımına iliĢkin esaslar belirlenmiĢtir. 29.01.1997 tarih ve 22892 sayılı Resmi Gazete‟de “ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası ĠĢlem ve Üyeliğine ĠliĢkin Yönetmelik” ve “ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve ĠĢlemlerine ĠliĢkin Yönetmelik” yayımlanmıĢ ve hisse senedi, faiz getirili menkul kıymetler, endeks ve diğer finansal göstergeler üzerine vadeli ve opsiyonlu iĢlemlerin yapılmasına ve takasına iliĢkin esaslar düzenlenmiĢtir136. ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası iĢlem ve takas esaslarını ve üyeliklerini düzenleyen söz konusu yönetmelikler ve diğer sayılan tüm yönetmelikler 23.02.2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete yayımlanan “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Yönetmelik” „in 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bu yönetmelikle vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarının kuruluĢ, teĢkilat, faaliyet, denetim, üyelik ilke ve esasları düzenlenmiĢtir. 1.1. ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası Vadeli ĠĢlemler Piyasası Müdürlüğü, para ve sermaye piyasalarında iĢlem yapan yatırımcılara ve portföy yöneticilerine hem riskten korunma imkanı sağlamak, hem de etkin bir portföy yönetimi imkanı sunmak amacıyla 135 CHAMBERS, a.g.e., s. 191. “Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 136 51 3 Mayıs 1994‟te kurulmuĢtur137. Piyasanın hukuki altyapısını oluĢturan ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası ĠĢlem ve Üyeliğine ĠliĢkin Yönetmelik ile ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve ĠĢlemlerine ĠliĢkin Yönetmelik 29.01.1997 tarih ve 22892 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. 2001 yılı ġubat ayında dalgalı kur sistemine geçilmesiyle birlikte döviz kurlarının gelecekte alacakları değerlere iliĢkin belirsizlik artmıĢ, bunun üzerine, döviz üzerine vadeli iĢlem sözleĢmelerinin iĢlem göreceği piyasanın açılması çalıĢmaları hızlandırılmıĢtır. Organize bir finansal vadeli iĢlem ve opsiyon piyasasının oluĢturulması ve bu piyasada çeĢitli sermaye piyasası araçları ile finansal göstergelere dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin düzenlenmesi amacıyla yapılan çalıĢmalar sonucunda 15 Ağustos 2001 tarihinde döviz (Amerikan Doları) üzerine vadeli iĢlem sözleĢmeleri iĢlem görmeye baĢlamıĢtır. Piyasanın açılıĢını takiben yeterli geliĢmenin sağlanması nedeniyle üye temsilcilerinin Borsaya gelmesine gerek olmaksızın iĢlem yapabilmelerini teminen 3 Ocak 2002 tarihinden itibaren üye merkez ofislerinde telefonla emir kabulü uygulamasına geçilmiĢtir. 30 Aralık 2003 tarihinden itibaren de Euro üzerine vadeli iĢlem sözleĢmeleri iĢleme açılmıĢtır138. 2003 yılı sonunda ise yıl boyunca piyasalarda gözlemlenen istikrar ve bunun sonucu volatilitelerin düĢmesi dikkate alınarak teminatlar düĢürülerek iĢlem maliyetleri azaltılmıĢ, dıĢ ticaretimizin kompozisyonu dikkate alınarak TL/Euro vadeli iĢlem özleĢmeleri iĢleme açılmıĢ, daha çok yatırımcıya hitap edilmesi amacıyla sözleĢme büyüklükleri düĢürülmüĢ ve ayrıca TL ödemeli hazine bonosu ve devlet tahvillerinin de teminata kabul edilmesine karar verilmiĢtir. 137 “Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 138 “Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. 52 1.2. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası 26 Temmuz 1995 tarihinde açılan Ġstanbul Altın Borsası bünyesinde, 18.10.1996 tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete‟ de yayınlanan Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği ile Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası 15 Ağustos 1997 tarihinde açılmıĢtır139. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği 23.02.2001 tarihli, 24327 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmıĢsa da, ilgili yönetmeliğin geçici 1. maddesinde “Bu yönetmeliğe göre kurulacak borsa faaliyete geçinceye kadar Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası bünyesinde yapılmakta olan iĢlemlere Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği hükümlerine göre devam edileceği” belirtilmiĢtir. Piyasada altını konu alan vadeli iĢlem sözleĢmeleri iĢlem görmüĢ olup 140, 7 ġubat 2002 tarihinden itibaren Euro/Ons fiyat tipinde altına dayalı vadeli iĢlem sözleĢmeleri düzenlenmeye baĢlanmıĢtır. Piyasada iĢlem gören herhangi bir opsiyon sözleĢmesi bulunmamaktadır. Kurulduğu ilk birkaç yıl büyük ilgi görmesine karĢın, izleyen dönemlerde bu ilgisini kaybeden 141 vadeli iĢlemler ve opsiyon piyasası, 1 ġubat 2006 tarihinde kapatılmıĢtır 142. 1.3. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) Türev ürünler ve bu ürünlerin iĢlem görebileceği piyasalar son yıllarda finans ve yatırım dünyası için daha önemli hale gelmeye baĢlamıĢtır. 1986 yılında Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟nın açılması, finansal piyasaların geliĢimi açısından spot piyasa tarafında önemli bir geliĢme sağlamıĢtır. Bir ülkede sermaye piyasalarının geliĢmiĢliğinden bahsedebilmek için spot piyasaların yanında vazgeçilmez bir unsur olarak görülen türev piyasaların da 139 İstanbul Altın Borsası Kronolojisi, (EriĢim) www.iab.gov.tr, 03.02.2010. Yusuf Gökhan PENEZOĞLU, Hukuki Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Kazancı Yayınları, Ġstanbul, 2004, s. 91. 141 PENEZOĞLU, a.g.e., s. 91. 142 İstanbul Altın Borsası Kronolojisi, (EriĢim) www.iab.gov.tr, 03.02.2010. 140 53 geliĢmiĢ olması gerekir. Ülkemiz sermaye piyasalarında da ürün çeĢitliliği ve barındırdıkları özellikleri itibariyle risk yönetimi açısından türev ürünlerin eksikliği uzun yıllardan beri hissedilmiĢtir. Bu eksikliğin giderilmesini teminen, 1999 yılında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesinde 4487 sayılı kanunla yapılan değiĢiklikle birlikte vadeli iĢlem ve opsiyon borsası kurulabilmesi için gerekli yasal altyapı oluĢturulmuĢtur. 2001 krizini takiben Türkiye‟nin dalgalı kur uygulaması ve bunun sonucunda piyasalarda oluĢan belirsizlikler nedeniyle Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından döviz üzerine vadeli iĢlemler için gerekli hazırlıklar yapılmıĢ ve 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 40‟ıncı maddesine istinaden 19.10.2001 tarih, 24558 Sayılı Resmi Gazete‟de yayınlanan 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası A.ġ. (VOBAġ) unvanı altında bir vadeli iĢlem borsası kurulması kararlaĢtırılmıĢtır143. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası dünyadaki geliĢmelere paralel olarak anonim Ģirket olarak yapılandırılmıĢ ve 04.07.2002 tarihinde Ticaret Siciline tescil edilerek tüzel kiĢilik kazanmıĢtır. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası A.ġ. ĠMKB bünyesinde faaliyetlerini sürdürmeye çalıĢmıĢ ancak, öncelikle ayrı bir borsada faaliyet gösterilmemiĢ olması, sözleĢme büyüklüklerinin çok yüksek olması nedeniyle küçük yatırımcılar tarafından kullanılamaması (1 kontratın değeri 100.000 $ olarak iĢlem görmekteydi), fiyat marjlarının veya minimum fiyat adımlarının yüksek olması, sadece tek bir döviz üzerine iĢlem yapılması (Amerikan doları) ve yeterli tanıtım çalıĢmalarının yapılamayıĢı gibi sebeplerle faaliyetlerine devam edememiĢtir. Bununla birlikte ĠMKB bünyesinden ayrılarak ayrı bir borsa olarak kurulması kararlaĢtırılmıĢtır. 4 ġubat 2005 tarihinden itibaren Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) adı altında Ġzmir‟de ayrı bir borsa olarak faaliyetini sürdürmektedir. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası iĢlem olarak döviz, faiz, endeks, mal ve altın olmak üzere bir çok finansal 143 AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166. 54 enstrüman üzerine düzenlenmiĢ, sözleĢme büyüklükleri küçültülmüĢ, uzaktan eriĢim sağlanmıĢ ve en önemlisi ayrı bir borsa olarak Ġzmir‟de açılmıĢtır144. Ġdari merkezi Ġzmir‟de bulunan Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası‟nın ödenmiĢ sermayesi 9 milyon TL olup, 11 hissedarı bulunmaktadır. Bu hissedarlar ve hisse oranları Ģu Ģekildedir: Tablo 1. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Hissedar Dağılımı Hissedarın Adı Payı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) %25 Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası (ĠMKB) %18 Ġzmir Ticaret Borsası (ĠTB) %17 Yapı ve Kredi Bankası A.ġ. %6 Akbank T.A.ġ. %6 Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.ġ. %6 Türkiye Garanti Bankası A.ġ. %6 ĠĢ Yatırım Menkul Değerler A.ġ. %6 Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı KuruluĢlar Birliği %6 ĠMKB Takas ve Saklama Bankası A.ġ. %3 Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.ġ. %1 Kaynak: www.vob.org.tr Borsada 09:15/17:15 saatleri arasında tek bir seans düzenlenmektedir. Borsa üyesi olan herhangi bir banka ya da aracı kuruluĢ nezdinde bir hesap açtırılarak türev araçların alım ve/veya satım iĢlemleri gerçekleĢtirilebilecektir. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası‟nın faaliyete geçmesi ile ilgili süreç kronolojik olarak Ģöyledir: 15 Aralık 1999 tarihinde 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22. ve 40. maddelerinde yapılan değiĢiklikle, Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon borsalarının kurulmasıyla ilgili bir düzenleme yapılmıĢtır. 144 AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 167. 55 23 ġubat 2001 tarihinde 24327 sayılı Resmi Gazete‟de “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢmaları Esasları Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıĢ, 19 Ekim 2001 tarihinde 24558 sayılı resmi Gazete‟de 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmıĢ ve Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasının kurulmasına izin verilmiĢ, 4 Temmuz 2002 tarihinde Ticaret Siciline tescili yapılmıĢ ve tescil 09/07/2002 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmıĢ, 5 Mart 2004 tarihinde Sermaye Piyasası Kurumu tarafından faaliyet izni verilmiĢ, 27 Mart 2004 tarihinde 25415 sayılı resmi Gazete‟de Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği yayımlanmıĢ ve borsanın çalıĢma kural ve esasları belirlenmiĢ, 30 kasım 2004 tarihinde VOB‟da iĢlem gören sözleĢmeler ile VOB üyelerine iliĢkin hususlar Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanmıĢtır. 4 ġubat 2005 tarihinde ise 34 üyesiyle resmi olarak faaliyetlerine baĢlamıĢtır. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon borsasında hisse senedi, döviz faiz ve emtia piyasaları olmak üzere dört piyasa mevcuttur. Hisse senedi piyasasında; hisse senedi endekslerine ve hisse senetlerine dayalı, Döviz piyasasında; yabancı paralara dayalı, Faiz piyasasında; hazine bonosu, devlet tahvili veya diğer kısa veya uzun vadeli faiz oranlarına dayalı, Emtia piyasasında ise sayılanların dıĢında kalan emtia ve diğer dayanak varlıklara yapılabilmektedir. dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinde iĢlem 56 Mart 2010 tarihi itibariyle Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon borsasında bu dört piyasa içinde aĢağıda ayrıntıları verilen döviz, faiz, endeks ve emtia üzerine vadeli iĢlem sözleĢmeleri alınıp satılmaktadır. Döviz SözleĢmeleri VOB-TLDolar Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi VOB-TLEuro Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi Fiziki Teslimatlı VOB-TLDolar Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi Fiziki Teslimatlı VOB-TLEuro Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi Endeks SözleĢmeleri VOB-ĠMKB 100 Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi VOB-ĠMKB 30 Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi Faiz SözleĢmeleri VOB-G-DĠBS Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi Emtia SözleĢmeleri VOB-Egepamuk Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi VOB-Altın Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi 2. TÜREV ÜRÜNLERĠN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ Finansal yenilik olarak türev ürünler, finansal piyasalarda iĢlem gören enstrümanların bazı ihtiyaçları karĢılayamaması sonucu geleceğe yönelik birtakım belirsizliklerden ve risklerden korunma temel ihtiyacından doğmuĢtur. Türev ürün kavramının ve iĢleyiĢinin tam olarak açıklanabilmesi için türev ürünlerin genel ekonomik yönleriyle ele alınmasının yanında, hukuki niteliklerinin de ele alınarak, kavramsal çerçevenin oluĢturulması 57 gerekir. Bu nedenle türev ürünlerin hukukta ve mevzuatımızda hangi sınıflandırmaya tabi tutulacağı son derece önemlidir. Türev ürünler, hukuki Ģekil olarak her Ģeyden önce birer özel hukuk sözleĢmeleridir. Hukukumuzda sözleĢmelere iliĢkin genel olarak bir Ģekil Ģartı bulunmamaktadır. Bu anlamda türev ürün sözleĢmeleri de hukuki olarak serbestlik ilkesine tabidir. Hukukumuzda sözleĢmelere iliĢkin ayrıntılı düzenlemeler Borçlar Kanunu içinde yer almaktadır. Bu durumda bir kağıdın sözleĢme olarak nitelendirilebilmesi, Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde mümkün olacaktır145. Borçlar Kanunu‟nda sözleĢmeler için genel olarak bir Ģekil Ģartı bulunmamakta olup, Anayasa ile de garanti altına alınan sözleĢme serbestisi ilkesine göre borç doğuran sözleĢmelerin içeriklerinin tespiti hususunda akit serbestisi kabul edilmiĢtir. Borçlar Kanunu madde 19/I' de "Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği hudut dairesinde serbestçe tayin olunabilir." Hükmü ve madde 19/II‟ de yer alan sınırlar çerçevesinde bütün sözleĢmelerin geçerli olduğu ifade edilmiĢtir. SözleĢme serbestisi ilkesi olarak adlandırılan bu maddeye istinaden, taraflar aralarında herhangi bir Ģekle tabi olmadan sözlü veya yazılı olarak sözleĢme yapabilmektedir. Türev ürünlerin hukuki niteliklerine bakılırken swap iĢlemlerinin vadeli sözleĢmelerden ve opsiyon sözleĢmelerinden ayrı ele almak gerekir. Swap iĢlemleri hukuki açıdan, karĢılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile kurulan bir sözleĢme niteliği taĢımaktadır. Bu sözleĢme; tarafların malvarlıkları üzerinde doğrudan doğruya etkide bulunmadığı için borçlandırıcı bir iĢlem, karĢılıklı ve birbirine uygun iradelerin açıklanması ile kurulduğu için de rızai sözleĢme özelliği taĢır. Bu sözleĢmeler karĢılıklılık iliĢkisi nedeniyle tam iki tarafa borç yükleyen sözleĢmelerdir146. 145 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 39. AyĢe DilĢad KESKĠN “Swap ĠĢlemi ve Hukuki Niteliği” Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, s. 132- 133. 146 58 Türev ürün sözleĢmelerini, konusunun somut veya soyut bir değer olmasına göre ele almak mümkündür. Bu ayrıma göre konusu somut bir varlık olan vadeli iĢlem sözleĢmeleri mübadele edilen Ģeylerden birinin somut bir varlık (emtia) olduğu vadeli iĢlem sözleĢmeleridir. Vadeli iĢlem sözleĢmeleri, önceden anlaĢılan bir fiyattan ve belli bir vadede, miktarı ve niteliği belli bir standartta olan sermaye piyasası aracını, ticari malı, kıymetli madeni, dövizi veya endeksi alma veya satma hak ve yükümlülüğünü veren, fiziki teslimatın zorunlu tutulduğu durumlar hariç sözleĢmenin yapılması esnasında söz konusu varlıkların taraflar arasında değiĢimine neden olmayan, sözleĢmelerden vadeli iĢlem borsalarında veya teĢkilatlanmıĢ diğer piyasalarda iĢlem gören sözleĢmelerdir147. Konusu somut bir varlığa dayalı olan vadeli iĢlem sözleĢmelerinde tarafların asli edimleri malın teslimi ve karĢılığında semenin ödenmesi ile yerine gelecektir. Bu yönüyle sözleĢme bir satım sözleĢmesi olarak nitelendirilebilecektir. Endekse dayalı vadeli iĢlem sözleĢmeleri gibi konusu somut bir varlığa dayanmayan vadeli iĢlem sözleĢmelerinde herhangi bir teslim yapılmayıp, ödeme Ģekli olarak nakdi mutabakat kabul edildiğinden, bu sözleĢmelerde edimlerin değiĢ tokuĢu söz konusu olmamaktadır. Bu durumda, konusu soyut bir varlık olan vadeli iĢlem sözleĢmelerinin, satım akdi olarak nitelendirilebilmesi mümkün görünmemektedir148. Bu tür sözleĢmelerdeki edim tiplerinin, borçlar kanunda düzenlenmiĢ herhangi bir sözleĢmedeki edim tiplerine uymaması nedeni ile de, konusu somut bir varlık olmayan vadeli iĢlem sözleĢmeleri isimsiz (adsız, atipik) sözleĢmeler olarak değerlendirilecektir. Vadeli iĢlem sözleĢmelerinde hukuki açıdan önemli olan bir diğer nokta, bu sözleĢmelerin taraflar açısından borçlandırıcı bir iĢlem olmasıdır. Buna göre, vadeli iĢlem sözleĢmesinin yapılması ile sözleĢmeye 147 148 DOĞAN, a.g.t., s. 106. TÜTÜNCÜBAġI, a.g.t., s. 49. 59 konu edilen varlığın mülkiyeti alıcıdan satıcıya geçmemekte, ancak mülkiyetin geçirilmesi yönünde bir borç doğmaktadır149. Buraya kadar ele alınan hukuki nitelikler daha çok swap iĢlemleri ve vadeli iĢlemler içerisinde yer alan forward ve futures iĢlemlerinin genel özellikleridir. Opsiyon sözleĢmelerinin hukuki durumu ise biraz daha farklıdır. Opsiyon sözleĢmeleri taraflardan birinin diğerine bir finansal değeri ilerideki bir tarihte alıp almamak veya satıp satmamak konusunda bir hak tanıdığı, bunun karĢılığında da opsiyon primine hak kazandığı tam iki tarafa borç yükleyen sözleĢmelerdir. Organize borsalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmeleri sıkı Ģekil kurallarına ve belirli Ģartlara bağılı olmaları nedeniyle tipik sözleĢmeler grubu içinde yer alır. Tezgahüstü piyasalarda iĢlem gören sözleĢmeler ise taraflar arasında serbesti ilkesi ile yapılabileceklerinden genel olarak isimsiz (atipik) sözleĢmeler içerisinde yer alır. Bu sözleĢmelerin hukuki niteliğinin belirlenmesinde menkul kıymet niteliğinin bulunup bulunmadığı ve kumar sayılıp sayılamayacağının da belirlenmesi gerekir150. AĢağıda sırasıyla swap, forward, futures ve opsiyon iĢlemlerinin hukuki nitelikleri ayrı ayrı ele alınacaktır. 2.1. Swap SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği Genel olarak swap iĢlemleri, tarafların ihtiyaçlarına göre Ģekillenen ve düzenlenirken uyulması zorunlu standart kuralların olmadığı sözcük anlamı olarak trampa, değiĢ tokuĢ anlamına gelen151, içinde hem spot hem de forward iĢlemlerin yer aldığı aktif getiri veya pasif götürünün hem alınıp hem satıldığı, alım ve satım tarihlerinin farklı olduğu bir vadenin baĢka bir vadeyle değiĢimini içeren iĢlemlerdir152. Swap iĢlemleri iki tarafın faiz ya da para (döviz) değiĢtirmek suretiyle kaynak maliyetlerinin düĢürülmesi amacıyla bir sözleĢmeye dayanılarak yapılan takas iĢlemidir. 149 DOĞAN, a.g.t., s. 106- 107. AKÇAOĞLU a.g.e., s. 39 151 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 38, 49. 152 EBĠÇLĠOĞLU- KAHRAMAN, a.g.e., s. 4. 150 60 Faiz swaplarında benzer vadeli, aynı tutarlı ve aynı para birimli ancak farklı faiz oranlarına sahip kredilerin faizlerinin değiĢtirilmesi söz konusudur153. Bu swap türünde tarafların kendi piyasalarından elde ettikleri fonların anaparalarının teslimi gerçekleĢtirilmeden, faizin yani geri ödeme yükümlülüklerinin değiĢimi söz konusu olmaktadır. Burada karz akdinin temel unsuru olan ödünç verenin sözleĢme konusunu ödünç alana geçirmesi borcu bulunmamaktadır154. Bu Ģekliyle faiz swabı sözleĢmeleri kullanma ve yararlanma hakkı veren sözleĢmeler grubu içinde tam iki tarafa borç yükleyen isimsiz (atipik) sözleĢmeler olarak kabul edilmelidir155. Bir para swap sözleĢmesinin kurulması, taraflardan her birinin, diğer tarafın üzerinde tasarruf hakkına sahip bulunduğu belirli bir para cinsinden belirli meblağı elde etmek ihtiyacında olmasına dayanır. SözleĢmenin kurulmasıyla birlikte, söz konusu para meblağlarının değiĢimi, o sırada cari döviz kuru üzerinden gerçekleĢtirilir156. Para swaplarında taraflar, farklı para cinslerinden meblağların mübadelesi hususunda karĢılıklı iradelerini beyan ederek bir sözleĢme kurmaktadırlar. Faiz swabından farklı olarak, burada sözleĢme süresince devam edecek dönemsel ödemelerle birlikte, sözleĢmenin baĢlangıç ve sona erme aĢamalarına rastlayan iki ayrı vadede, farklı para cinslerinden meblağların da ödenmesi söz konusudur. Buna göre taraflardan her biri, sözleĢmenin baĢlangıcında kendisine ödenen farazi anapara miktarına eĢit bir meblağı, sözleĢme süresi sonunda, sözleĢmede kararlaĢtırılan kur üzerinden karĢı tarafa ödemekle yükümlüdür157. Finansal piyasalarda genel olarak korunma (hedging) ve arbitraj, bazen de spekülatif amaçlarla kullanılan swap iĢlemi hukuki açıdan, tarafların karĢılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulan bir sözleĢme niteliği 153 Harun KAYNAK, “Genel Olarak Faiz Swapları ve Vergilendirme Sorunları” Vergi Dünyası, S. 212, Nisan, 1999, s. 51. 154 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 51-52. 155 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 52. 156 KESKĠN a.g.t., s. 183. 157 KESKĠN, a.g.t., s. 179. 61 taĢımaktadır. Bu sözleĢme; tarafların malvarlıkları üzerinde doğrudan doğruya etkide bulunmadığı için borçlandırıcı bir iĢlem, karĢılıklı ve birbirine uygun iradelerin açıklanması ile kurulduğu için de rızai sözleĢme özelliği taĢır. Swap sözleĢmesi tam iki tarafa borç yüklemektedir. Amacın, taraflardan en az birinin baĢka finansal iĢlemlerden kaynaklanan yükümlülüklerinin ifası için kaynak sağlamaktan ibaret oluĢu, ifa zamanının taraflar için özel bir önem taĢıması sonucunu doğurur ve ifa zamanı sözleĢme ile kesin olarak belirlenir. Bu sebeple sözleĢme kesin vadeli iĢlemler kategorisinde değerlendirilmelidir158. Swap iĢlemlerinin hukuki niteliği yukarıda anlatılanlar çerçevesinde özetlenecek olursa; Swap sözleĢmeleri; bir faiz ya da dövizin değiĢ tokuĢu söz konusu olduğundan ve karĢılıklı edimler sözleĢmede belirlenen ile sınırlı kaldığından bir borçlandırıcı iĢlemdir. Tarafların karĢılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulması nedeniyle bir rızai sözleĢmeden, sözleĢmede belirlenen edimlerin karĢılıklı olarak değiĢimi söz konusu olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleĢmelerden olduğu söylenebilir. ĠĢlemin belirli bir sürede yerine getirilmesi taraflarca kesin olarak kararlaĢtırıldığı için de kesin vadeli bir iĢlem olduğunu kabul etmek mümkündür. 2.2. Forward SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği Forward iĢlemler, ileri bir tarihte teslim Ģartıyla döviz, faiz, tarımsal ürün vb. bir varlığın kurunun, miktarının ve vadesinin ilgili taraflarca bugünden belirlenmesi temeline dayanmaktadır. Forward sözleĢmelerinde sözleĢmeye konu varlığın niteliği, tesliminin ve ödemenin yapılacağı tarih yani vade ile fiyat, miktar gibi ayırt edici tüm özellikler bulunur. En önemli 158 KESKĠN, a.g.t., s. 132- 133. 62 özelliği ise iĢlemin yapıldığı anda para alıĢ veriĢinin olmaması ve bu iĢlemlerden dönüĢ olmamasıdır159. Hukuk sistemimiz içinde forward iĢlemleri için de özel bir tanımlama yapılmamıĢtır. Tarafların yapacakları sözleĢmelerin konusunu ve kapsamını serbestçe tayin edebilmelerini sağlayan Borçlar Kanunundaki sözleĢme serbestisi ilkesi forward sözleĢmelerinde hukuki dayanağını oluĢturmaktadır. Forward sözleĢmesi, temlik borcu doğuran sözleĢmeler grubu içinde yer alan "satım sözleĢmesi" ile aynı hukuki niteliği taĢımaktadır. Satım sözleĢmesi gibi forward sözleĢmesi de tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleĢmedir. Satıcı, iĢleme konu emtia ya da finansal değeri, alıcının borçlanmıĢ olduğu semen (bedel) karĢılığında alıcıya teslim ve mülkiyeti geçirme borcu altına girmektedir160. Borçlanma iĢlemi ile tasarruf iĢlemi arasına belirli bir vade girdiği için iĢlemin kazancı da kaybı da vadede ortaya çıkar 161. SözleĢmeler için kanunda herhangi bir sınırlama ve tanımlama yapılmadığı ve serbestçe belirlenebildiği için forward sözleĢmeler isimsiz (atipik) sözleĢmelerdendir. 2.3. Futures SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği Futures sözleĢmeleri, forward sözleĢmeleri gibi temlik borcu doğuran sözleĢmeler grubu içinde yer alan, "satım sözleĢmesi" ile aynı hukuki niteliği taĢıyan, tam iki tarafa borç yükleyen, organize borsalarda iĢlem görmeleri nedeniyle takas üyesi ile takas merkezinin karĢılıklı birbirine uygun irade beyanlarının (icap ve kabul) bir araya gelmesi ile oluĢan rızai bir sözleĢmedir. Futures sözleĢmeler genel hatlarıyla, organize borsalarda iĢlem gören forward sözleĢmeler seklinde de tanımlanabilir. Futures sözleĢmelerde forward sözleĢmelerden farklı olarak; sözleĢme unsurları (miktar, kalite, teslim yeri ve teslim zamanı yani vadesi v.b.) standartlara bağlanmıĢtır. 159 UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 52. AKÇAOĞLU, a.g.e.,s. 46. 161 UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 52. 160 63 Ayrıca bu tür sözleĢmelerin iĢlem gördüğü piyasalar (organize borsalar), tarafların yükümlülüklerini yerine getirmeme riskine karĢılık takas odası (clearing house) ve teminat sistemine (margining system) sahiptir. Takas odası alıcıya karĢı satıcı, satıcıya karsı ise alıcı yerine geçerek sözleĢme yükümlülüklerinin yerine getirilmeme riskini ortadan kaldırmaktadır162. Futures sözleĢmesi, bir borsada yapılması ve sözleĢmenin içeriğine iliĢkin taraf iradelerinin kısıtlanması nedeniyle, sözleĢmenin istenilen Ģekil ve içerikte yapılması anlamındaki serbestlik ilkesinden ayrılmaktadır. Çünkü futures sözleĢmelerinin futures olabilmesi için bir borsa içinde ve ilgili kurumlar tarafından belirlenen Ģekil ve standartlarda olması gerekir. Bu yönüyle de forward ve swap iĢlemlerinde olan sözleĢme serbestisinden söz edilemez. Bu nedenle futures sözleĢmeleri isimli yani tipik sözleĢmeler grubu içinde yer almaktadır163. Futures sözleĢmelerinde sözleĢmeyi ortadan kaldırma serbestisinin bulunduğunun belirtilmesi sözleĢmelerinin vadesine gerekmektedir. kadar varlığını Gerçekten sürdürenlerin de futures oranı %2-5'i geçmemektedir. Geri kalan kısmının ise vadeden önce ters bir iĢlemle sona erdirildiği göz önüne alındığında, sözleĢmeyi ortadan kaldırma özgürlüğünün mevcut olduğu görülmektedir. 2.4. Opsiyon SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği Opsiyon sözleĢmeleri alıcı ve satıcı arasında yapılan bir anlaĢma olup, bu anlaĢmaya göre opsiyonu satın alan taraf (alıcı) belirlenmiĢ bir fiyat üzerinden opsiyon konusu varlığı alma ya da satma hakkına sahip olmakta, bunun karĢılığında da opsiyon satıcısına opsiyon fiyatı da denilen bir opsiyon primi ödemektedir. Opsiyon satıcısı ise anlaĢmaya göre alıcının talep etmesi durumunda önceden anlaĢılan fiyat üzerinden opsiyon konusu varlığı teslim 162 Ekrem TÜFEN, Futures Sözleşmelerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Tespit Edilmesi İstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1283, EskiĢehir, 2001, s. 8. 163 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 49. 64 etme yükümlülüğüne girmektedir164. Bu yönüyle opsiyon sözleĢmeleri tam iki tarafa da borç yükleyen sözleĢmelerdir. Opsiyon sözleĢmesi, opsiyonu satın alan tarafa bir kullanım fiyatı (opsiyon primi) karĢılığında, önceden belirlenmiĢ bir fiyattan opsiyona konu varlığı alım ya da satım hakkı verdiğinden opsiyon alıcısı bu hakkını ancak kazançlı olduğu zaman kullanacaktır165. Alım opsiyonları için, opsiyona iliĢkin bir hakkın kullanımı sonucunda tek taraflı bir irade beyanı ile opsiyon konusu varlığın mülkiyetinin devrini isteme yetkisi veren yenilik doğurucu bir haktan söz edilebilecektir. Satım opsiyonları da hak sahibine tek taraflı bir irade beyanı ile opsiyon konusu varlığı karĢı tarafa satma hakkı verdiğinden yenilik doğurucu olması bakımından alım opsiyonlarından bir farklılığı bulunmamaktadır166. Opsiyon sözleĢmelerinin tek taraflı bir irade beyanıyla yenilik doğuran bir hak tesis etmesinin yanında, yapılması konusunda opsiyon hakkı tanınan iĢlemin yapılıp yapılmaması, bir tarafın iradesine bağlı olduğundan kesin hüküm ve sonuç doğurmayan türev araç sözleĢmeleri olarak ta sınıflandırılabileceklerdir. Opsiyon sözleĢmelerinin serbestlik ilkesine mi yoksa belirli bir Ģekil Ģartına mı bağlı oldukları sözleĢme tiplerinin belirlenmesi için önemlidir. Bunun için opsiyon sözleĢmesinin bir borsa nezdinde mi ya da tezgah üstü piyasalarda mı yapıldığı önem arz etmektedir. Borsa ve tezgah üstü piyasalarda iĢleyiĢ açısından bazı farklılıklar bulunur. Borsalarda kullanım fiyatları, iĢlem tarihleri, parasal tutarlar gibi standartlaĢtırılmıĢ opsiyon sözleĢmeleri alınıp satılırken, tezgah üstü piyasalarda opsiyonların kullanım fiyatları vadeleri gibi unsurlar karĢılıklı anlaĢmalarla belirlenmektedir 167. Bu nedenle tezgah üstü piyasalarda iĢlem gören opsiyonlar sözleĢme serbestisi nedeniyle isimsiz (atipik) sözleĢmeler grubu içinde yer alır. Borsalarda iĢlem 164 CHAMBERS, a.g.e., s. 57. “Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007, s. 7, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. 166 AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 55- 56. 167 CHAMBERS, a.g.e., s. 58. 165 65 gören opsiyonlar ise belirli Ģekil Ģartlarına ve standartlara sahip olmalarından dolayı isimli yani tipik sözleĢmeler grubu içinde yer alır. 2.5. Türev Ürünlerin Kıymetli Evrak, Menkul Kıymet ya da Diğer Sermaye Piyasası Aracı Olarak Ele Alınması Türev ürünlerin kıymetli evrak olarak mı yoksa menkul kıymet ya da diğer sermaye piyasası araçları olarak mı kabul edilmesi gerektiği konusu bu ürünlerin tabi olacağı kuralların ve mevzuatın belirlenmesi açısından gereklidir. Bunun belirlenebilmesi için de hukuk sistemimizde ilgili kanunlar da yapılan kıymetli evrak, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları tanımlamalarına bakmak gerekir. Türev ürünlerin bu anlamda nitelendirilmesi, vergilendirme esaslarının belirlenebilmesi için de önemlidir. Kıymetli evrak 29.06.1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu‟nun 557. maddesinde tanımlanmıĢtır. Bu tanım "Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunlara mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi, baĢkalarına da devredilemez" Ģeklindedir. Bu tanımlamaya göre kıymetli evrakın temel özelliği senet ile onda iĢaret edilen hak arasındaki bağdır. Kıymetli evrakta senet hakkın bir ispat vasıtası değil, unsuru niteliğindedir. Ayrıca, kıymetli evrak sayılan senetlerin ihdası, devri, kaybolmaları halinde iptali kanunca belirli Ģekil Ģartlarına tabi tutulmuĢtur168. Diğer taraftan 11.01.2008 tarihinde Meclis Adalet Komisyonu‟ndan geçen ve Meclis gündemine alınan Türk Ticaret Kanununu Tasarısı‟nda da169 bu tanım anlam olarak aynen korunmuĢ, Türkçe sadeleĢtirmeleri yapılarak 645. maddesinde “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi baĢkalarına da devredilemez” Ģeklinde yer almıĢtır. Buradan da görüleceği üzere, güncellenmekte olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısında da kıymetli evrakın tanımına dokunulmamıĢ ve madde gerekçesinde yürürlükte olan kanunda yer alan ilgili maddenin 168 AKÇAOĞLU a.g.e., s. 60. “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim) www.tbmm.gov.tr, 07.02.2010. 169 66 Ġsviçre Borçlar Kanunundan alındığı ve sadece dil arılaĢtırılması yapıldığı belirtilmiĢtir170. Kıymetli evrakın kanunda yapılan tanımlamasından yola çıkarak temel özellikleri Ģöyledir171. Kıymetli evrak bir senettir. Ekonomik değer taĢıyan bir hakkı içermektedir. Bir hakkın bulunmadığı durumda kıymetli evrak vücut bulmaz. Kıymetli evrak bir Ģekle bağlı olup, bu Ģekil kıymetli evrakın ispat değil sıhhat Ģartıdır. Yasal unsurları taĢımayan kağıtlar kıymetli evrak değildir. Kıymetli evrak tedavül yeteneğine sahiptir. Bu tedavül ciro ve teslim yoluyla sağlanır. Kıymetli evrakta hak senede bağlıdır. Türev ürünlerin kıymetli evrak olup olmadığının bu tanımlama çerçevesinde incelenmesi sonucunda, Forward, swap ve tezgahüstü piyasalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin kıymetli evrakın bu özelliklerini taĢımadıkları görünmektedir. Çünkü bu sözleĢmelerin yapılması sözleĢme serbestisi ilkesi gereği herhangi bir Ģekil Ģartına tabi değildir. Yazılı olarak yapılabilecekleri gibi, sözlü olarak da yapılabilmektedir. Bu sözleĢmelerde bir senedin varlılığın Ģart olmaması, kıymetli evrakın diğer unsurlarının varlığının olup olmadığına bakılmasına gerek olmaksızın, kıymetli evrak niteliğini haiz olmadıklarını söylemeyi gerektirir 172. Organize borsalarda iĢlem gören opsiyon ve futures kontratları için ise sıkı Ģekil Ģartlarına tabi olmaları ve bu Ģekil Ģartının da bir geçerlilik Ģartı olması 170 “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim) www.tbmm.gov.tr, 07.02.2010. 171 Celal ġAHĠN “Finansal Araç Kavramının Türkiye Muhasebe Standartları, Bankacılık Mevzuatı, TTK ve Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından Ġrdelenmesi” Vergi Dünyası, S. 329, Ocak, 2009, s. 98. 172 AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 60. 67 nedeniyle aksini söylemek mümkündür. Akçaoğlu‟na göre; bir borsada alınıp satılan, opsiyon ve futures sözleĢmelerinin üzerinde düzenlendiği finansal varlık ya da opsiyon hakkı değil, sözleĢmenin kendisidir. Burada alacak hakkı ve opsiyon hakkı senetle doğup tedavül ettiğinden, senet ile hak arasında ayrılmaz bir bağ bulunmaktadır. Bu bakımdan da futures sözleĢmeleri ile borsalarda iĢlem gören opsiyonların kıymetli evrak niteliğini taĢıdığını söylemek mümkün olmaktadır. Ancak diğer bir görüĢe göre ise kanunda yapılan tanımın dıĢında herhangi bir kağıdın kıymetli evrak olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu durumda türev ürünlerin istisnasız hiçbir çeĢidine kıymetli evrak değeri vermek söz konusu olmayacaktır 173. Türev ürünlerin hukuki anlamda kıymetli evrak olup olmaması yanında diğer önemli bir husus, özellikle vergilendirilme esaslarının da belirlenebilmesi bakımından türev ürünlerin menkul kıymet olarak ele alınıp alınamayacağı hususudur. Türk vergi kanunlarında doğrudan bir menkul kıymet tanımına yer verilmemiĢtir. Menkul kıymetlere iliĢkin bir tanım Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 3/b maddesinde yer almaktadır. Bu tanıma göre menkul kıymet; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte ve seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve Ģartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır. Bu tanımlama ve Türk Ticaret Kanunundaki kıymetli evrak tanımı birlikte ele alındığında, kıymetli evrak kavramı, menkul kıymet kavramını da kapsayan bir üst kavram olarak karĢımıza çıkmaktadır. Buna göre menkul kıymetlerin tamamı kıymetli evrak olarak nitelendirilmekte iken her kıymetli evrakın menkul kıymet olduğundan söz edilemeyecektir174. Türev ürünler içinde swap sözleĢmeleri, organize borsalarda iĢlem görmeyen, iki taraf arasında ve karĢılıklı olarak düzenlendiğinden üçüncü Ģahıslara devredilmeleri mümkün olmayan sözleĢmelerdir. Ġkinci el piyasaları 173 AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 61. Namık Kemal UYANIK “ Türev Araçlar ve Forward ve Swap ĠĢlemlerinin Vergi Kanunları KarĢısındaki Durumu” Yaklaşım, Haziran, 1998, s. 51. 174 68 bulunmayan ve Sermaye Piyasası Kanununda yapılan menkul kıymet tanımına uymayan bu sözleĢmelerin menkul kıymet olarak kabul edilmeleri mümkün değildir. Forward sözleĢmeleri için de kıymetli evrak ve menkul kıymet tanımlarına bakıldığında ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlamadığı, yatırım aracı olarak kullanılmadığı, dönemsel getirisi olmadığı, spesifik karakterli olup misli nitelikte, seri halinde çıkarılmadığı ve aynı ibareleri taĢımadığı görülmektedir. Organize borsalarda iĢlem görmeyen ve tamamen tarafların serbest iradeleri doğrultusunda oluĢturulup, halka arz edilmesi de söz konusu olmayan forward anlaĢılmaktadır 175 sözleĢmelerinin de menkul kıymet olmadığı . Futures ve organize borsalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin menkul kıymet olarak kabul edilip edilmeyeceğine iliĢkin olarak ise doktrinde farklı görüĢler mevcuttur. Bir görüĢe göre, belli standartlarda halka arz edilen ve vadeli iĢlem borsalarında iĢlem gören diğer finansal türev ürünlerinden futures ve opsiyon kontratlarının menkul kıymet kapsamında değerlendirilmelidir176. Ayrıca, bu sözleĢmelerin piyasada belirli bir likidite sağlaması, sözleĢmesi borçlanan tarafa mahiyetinde ucuz finansman özellik göstermeleri sağlaması ve yatırım ve yatırım gayesiyle yapılmalarından dolayı menkul kıymet olarak kabul edilmesi gerektiği de belirtilmektedir177. Diğer taraftan, futures ve opsiyon sözleĢmelerinin belirli bir meblağı temsil etmedikleri, itibari değer taĢımadıkları, dönemsel getirilerinin olmadığı, misli nitelikte, seri halinde ve ibareleri aynı olarak çıkarılmadıkları için menkul kıymet olmadıkları da belirtilen bir diğer görüĢtür178. 175 Osman SARAÇ, “Vadeli ĠĢlem Piyasaları-I” Yaklaşım, S.101, Mayıs, 2001, s. 86. SARAÇ, a.g.m., s. 87; Selman KOÇ: “Forward SözleĢmelerinin Hukuki Mahiyeti, Vergi Kanunları KarĢısındaki Durumu ve MuhasebeleĢtirmesi”, Vergi Dünyası, S. 219, Kasım, 1999, s. 73. 177 A. Naci ARIKAN “Türev Ürünler Menkul Kıymet midir?” Vergi Dünyası, S. 200, Nisan, 1998, s. 106. 178 AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 62- 63. 176 69 Tüm bu açıklamalardan da görüleceği üzere türev ürünlerin menkul kıymet olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde net bir sonuca varılamamaktadır. Tüm bu açıklamalardan sonra türev ürünleri yine Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 3/b maddesinde yapılan “Diğer sermaye piyasası araçları” içinde değerlendirmek daha doğru bir yaklaĢım olacaktır. Buna göre diğer sermaye piyasası araçları; menkul kıymetler dıĢında kalan ve Ģartları Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen, poliçe, bono, çek ile mevduat sertifikaları dıĢında kalan evrak olarak tanımlanmıĢtır. Sermaye Piyasası Kanunu‟nda sermaye piyasası araçları menkul kıymet sayılmayan diğer evrakı da kapsayacak Ģekilde kullanılarak, “sermaye piyasası araçları menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarıdır” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Sermaye piyasası araçlarının en önemli grubunu menkul kıymetler oluĢturmaktadır179. Menkul kıymetlerin dıĢında kalan ve Ģartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen evraklar ise “Diğer Sermaye Piyasası” araçları olarak kabul edilmektedir. Yasa maddesinde yapılan ayırımdan da anlaĢılacağı üzere gerçekte sermaye piyasası araçları menkul kıymet niteliğindeki kıymetli evraklarla Sermaye Piyasası Kurumu tarafından sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilmesi söz konusu olan diğer araçlardır. Diğer sermaye piyasası araçları kapsamına ise genel olarak türev ürünler girmektedir180. Bu konudaki karmaĢanın önüne geçilmesini teminen Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası A.ġ.‟nin (VOB) baĢvurusu üzerine vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin “diğer sermaye piyasası aracı” olarak kabul edileceği hususu Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 23.10.2003 tarih ve 55/1262 sayılı Karar ile hükme bağlanmıĢtır. Bu karar kavram kargaĢasının ortadan kaldırılması 179 ġAHĠN, a.g.m., s. 98. “Ġlgili Vergi Mevzuatı” Sermaye Piyasaları Ġleri Düzey Lisanslama Eğitimi, Ekim, 2009, s. 19, (EriĢim) www.tspakb.org.tr, 06.02.2010. 180 70 ve vergisel açıdan pek çok kolaylık getirecek olması nedeniyle önemli bir karar olmuĢtur181. Ülkemizde 31.12.2004 tarih ve mükerrer 25687 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanarak yürürlüğe giren 5281 sayılı “Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yapılan düzenlemeyle türev piyasası iĢlemlerinin menkul kıymet niteliğinde olup olmadığı Ģeklindeki tartıĢmalar kanun nezdinde açıklığa kavuĢmuĢtur. Kanunun 30/12. maddesinde türev piyasası iĢlemleri diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıĢtır. Buna göre diğer sermaye piyasası araçları; “Bankaların ve aracı kurumların taraf olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri bu madde uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı addolunur” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Böylece türev piyasası iĢlemlerinin niteliği konusunda vergi kanunlarına giren bu hükümle vergi kanunları ve Sermaye Piyasası Kurulu görüĢü arasında paralellik sağlanmıĢtır. 3. GELĠR VE ÜRÜNLERDEN KURUMLAR SAĞLANAN VERGĠSĠ KAPSAMINDA GELĠRLERĠN TÜREV NĠTELĠĞĠNĠN BELĠRLENMESĠ Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi, vergi sistemimiz içinde gelirlerden alınan vergilerdir. Gelir vergisi sisteminin uygulandığı ülkelerde, gelir vergisi yanında bir de kurumlar vergisi, sistemi tamamlamak üzere yer almıĢtır. Ġki verginin farklılaĢtığı nokta ise verginin yükümlüsü üzerinde olmaktadır. Gelir vergisi gerçek kiĢileri mükellef tutan subjektif karakterli, kiĢisel ve artan oranlı bir vergidir. Kurumlar vergisi ise, gerçek kiĢiler dıĢında kalıp kurum olarak 181 “Para ve Sermaye Piyasalarının Vergilendirilmesi-Vergi Konseyi”, Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı KuruluĢlar Birliği, Yayın No: 19, Ġstanbul, 2004, s. 48. 71 sayılan müesseseleri vergileyen, düz oranlı objektif karakterde bir randıman vergisidir182. Gelir Vergisinde verginin yükümlüsü gerçek kiĢiler iken, kurumlar vergisinde Ģirketler, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara ait iktisadi iĢletmeler gibi kuruluĢlar olmaktadır. Türev ürünlerin gelir ve kurumlar vergisi yönünden vergilendirilmesine iliĢkin olarak Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67. madde yürürlüğe girene kadar yoruma açık ve farklı yönde görüĢler ileri sürülmüĢtür. Bunun temel nedeni bu ürünlerin menkul kıymet kapsamında ele alınıp alınamayacağı, ticari kazanç olarak sayılıp sayılamayacağı hususlarının net bir Ģekilde ortaya konamaması olmuĢtur. Ġlgili maddeden sonra ise bu ürünlere iliĢkin farklı bir vergilendirme esasına geçilerek kaynakta vergilendirme esası getirilmiĢtir. Konunun ilgili maddeden önceki durumunun ne olduğunun açıklanmasının vergisel boyutun kavranması ve bu maddenin getirdiği yeniliklerin değerlendirilebilmesi açısından yararlı olacağı düĢünülmektedir. Bu anlamda öncelikle gelir ve kurumlar vergisinin konuyu ilgilendiren genel çerçevesi ile temel kavramları ele alınmalı ve türev ürünlerin ilgili kanunlar nezdinde nasıl sınıflandırılabileceği belirtildikten sonra vergilendirme esasları ele alınmalıdır. 3.1. Gelir Vergisi Gelir Vergisi, verginin konusunu gelirin oluĢturduğu, gelir üzerinden alınan bir vergidir. Gelir Vergisi Kanunu‟nun birinci maddesinde gerçek kiĢilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin ise bir gerçek kiĢinin bir takvim yılı içerisinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmektedir183. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 1. maddesine göre; gelir vergisinin konusu gerçek kiĢilerin bir takvim yılında elde ettiği tüm kazanç ve iratların safi tutarıdır. Vergilendirme açısından kazanç, emek sermaye ve giriĢim unsurlarının tamamının üretim sürecine sokulması sonucu elde edilen gelirdir. Ġrat ise sermaye unsurunun ödünç verilmesi sonucu elde edilen gelir 182 Selahattin TUNCER, “Yeni 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu”, Yaklaşım, S.164, Ağustos, 2006, s. 10. 183 Abdurrahman AKDOĞAN, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004, s. 91. 72 olarak tanımlanabilir184. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 2. maddesine göre ise gelirin unsurları; ticari kazançlar, zirai kazançlar, serbest meslek kazançları, ücret, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlardan oluĢmaktadır. Türev ürünlerden sağlanan gelirlerin Gelir Vergisi Kanunu‟nun 2. maddesinde sayılan vergiye tabi gelir unsurlarından hangisinin kapsamına girdiğine iliĢkin açık bir tanımlama bulunmamaktadır. Bu gelirlerin nitelikleri itibariyle zirai kazanç, serbest meslek kazancı, ücret ve gayrimenkul sermaye iradı kapsamına girmeyeceği düĢünülmektedir. Söz konusu ürünlerden elde edilecek gelirlerin kapsamının belirlenebilmesi için ticari kazanç, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratların irdelenmesi gerekir. 3.1.1. Gelir Vergisinde Yükümlülük Gelir Vergisinin yükümlüsü, vergiyi doğuran olay üzerinde gerçekleĢen kiĢidir. Gelir Vergisinin yükümlüsü olarak gerçek kiĢi kavramı ise medeni hukuk kurallarına göre açıklanmaktadır185. Gelir Vergisinde tam yükümlülük ve dar yükümlülük olmak üzere iki ayrı yükümlülük tanımlanmıĢtır. Tam yükümlüler, yurtiçinde ve yurtdıĢında elde ettikleri gelirin tamamı üzerinden vergilendirilirler. Dar yükümlüler ise, sadece yurtiçinde elde ettikleri gelirlerinden vergilendirilirler. Bu kiĢilerin yurtdıĢından elde ettikleri gelirler vergilendirmeye tabi tutulmaz. Tam yükümlüler, Türkiye‟de yerleĢmiĢ olanlar ile yurtdıĢında görevli Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢlarıdır. Ġkametgahı Türkiye‟de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye‟de altı aydan fazla oturanlar Türkiye‟de yerleĢmiĢ kabul edilmektedir. Dar yükümlüler ise bu tanımlamaya girmeyen kiĢilerdir186. 184 “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 5, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 08.02.2010. 185 Mualla ÖNCEL-Ahmet KUMRULU-Nami ÇAĞAN, Vergi Hukuku, 12. Basım, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004, s. 237. 186 AKDOĞAN, a.g.e., s. 97. 73 3.1.2. Gelir Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay Gelir Vergisi Kanunu‟nun genel düzenlemeleri arasında elde etme kavramı doğrudan bir tanımlamayla açıklanmamıĢ, vergilendirilen değiĢik kazanç ve irat türlerine iliĢkin ayrıntılı hükümlerinde vergiyi doğuran olayın saptanması bakımından farklı kavramlar kullanılmıĢtır 187. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olarak 7 baĢlık altında sayılmıĢtır. Bu maddede sayılan kazanç ve iratların gelir vergisine tabi tutulabilmesi için elde edilmeleri Ģarttır. Elde etme, kural olarak kazanç ve iradın kiĢinin hukuki tasarrufu altına girmiĢ olması anlamına gelmektedir188. Türev piyasası iĢlemlerinden elde edilecek olan kazançların gelir vergisine göre incelenmesinde, bu iĢlemlerin emekten çok sermayeyi ön plana çıkaran iĢlemler olduğu göz önüne alınmalıdır. Daha çok finansal varlıkların konu alındığı bu iĢlemlerden elde edilecek kazançlar, zirai ve serbest meslek kazançları, ücret ve gayrimenkul sermaye iratları kapsamında değerlendirilemeyeceklerinden menkul sermaye iradı, ticari kazanç ve diğer kazanç ve iratlar ile iliĢkilendirilebileceklerdir189. 3.1.3. Ticari Kazanç Kavramı Gelir Vergisi Kanunu‟nun 37. maddesinde ticari kazanç “Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazanç” olarak tanımlanmıĢtır. Ticari nitelik taĢıdığı varsayılan faaliyetlerin hepsinin ayrı ayrı sayılmasının güçlüğü nedeniyle ticari kazanç ile ilgili genel bir tanım yapılmıĢ ve bu tanıma giren her türlü faaliyetten sağlanan kazanç ticari kazanç olarak kabul edilmiĢtir 190. Elde edilen gelirin ticari kazanç olarak kabul edilebilmesi için ticari veya sınai faaliyetin, bir iĢletme örgütlenmesi çerçevesinde bir giriĢimci tarafından bağımsız olarak ve sürekli yürütülmesi gerekir. Buradaki bağımsızlık ölçütü, 187 ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 248. AKDOĞAN, a.g.e., s. 94. 189 AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 69. 190 AKDOĞAN, a.g.e., s. 101. 188 74 faaliyette bulunan kiĢinin bu faaliyeti kendi nam ve hesabına yapması ve karzarar gibi sonuçlarına katlanmasıdır191. Ticari kazancın özelliklerini taĢıyan bir gelirin baĢka kazanç ve iratların yasa ile belirlenen özelliklerini de taĢıdığı bazı durumlar olabilmektedir. Böyle bir durumda ise ticari kazanç özelliklerini taĢıyan bir gelirin, Gelir Vergisi Kanunu‟nda yer alan düzenlemeler doğrultusunda baĢka kazanç ya da iratlara önceliği olduğu söylenebilir 192. Türev ürünlerden elde edilen kazançların ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi durumunda ticari kazanca dahil edilmesi gerekir. 3.1.4. Menkul Sermaye Ġradı Kavramı Menkul sermaye iradı, Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde, “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dıĢında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteĢekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.” ġeklinde tanımlanmıĢtır. Tanım çerçevesinde; nakdi sermaye, konusu para olan değerler ve mali yatırım sermayesinden oluĢan menkul kıymetlerin getirdiği irat menkul sermaye iradıdır193. Türev ürünlerden elde edilen gelirleri menkul sermaye iradı sayan yaklaĢımlar olmakla birlikte, bu gelirlerin menkul sermaye iradı olarak tanımlanması Gelir Vergisi Kanunu‟nda yer alan düzenlemelere göre yerinde bir yaklaĢım olmayacaktır. 5281 sayılı Kanun ile GVK‟ya eklenen Geçici 67. maddede türev ürünler diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıĢ ve mükerrer 80. maddede de diğer sermaye kazançlarından elden çıkarılmasından sağlanan kazançların değer artıĢ kazancı olarak değerlendirileceği belirtilmiĢtir. 3.1.5. Diğer Kazanç ve Ġratlar Kavramı Kanunda sayılan yedi gelir unsuru arasında diğer altı gelir unsuru ile iliĢkilendirilemeyen her türlü kazanç ve irat bu kapsamda değerlendirilmektedir. Diğer kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanununun 80. 191 ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 263. ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 264. 193 ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 310. 192 75 maddesinde yedinci gelir çeĢidi olarak belirlenmiĢtir. Yasada belirtilen ilk altı gelir çeĢidi vergiye tabi gelirin kaynak kuramına uygundur. Belirtilen kazanç ve iratlar belirli ve sürekli kaynaklara dayanmaktadır. Diğer kazanç ve iratlar kapsamına giren gelirlerde ise bu özellik yoktur194. Diğer kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanunu'nun 80. maddesi uyarınca, değer artıĢı kazançları ve arızi kazançlar olmak üzere iki gruptan oluĢmaktadır. Değer artıĢ kazançları arizi kazançlar ile birlikte gelire giren diğer kazanç ve iratları oluĢturmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesinde yer alan düzenlemede ise değer artıĢ kazançlarını oluĢturan unsurlar sayılarak belirtilmiĢtir. Burada dikkati çeken husus yasal düzenlemede değer artıĢ kazançları ile ilgili genel bir tanımlamaya yer verilmeksizin hangi kazanç unsurlarının bu kapsamda vergilendirileceğinin sayma yoluyla belirlenmiĢ olduğudur 195. Ancak değer artıĢ kazançlarının mal ve hakların elden çıkarılması karĢılığında sağlanan kazanç olarak tanımlanması da mümkündür196. Arızi (geçici) kazançlar ise yedi gelir unsurundan yedincisi kapsamına giren bir diğer kazanç türüdür. Vergi uygulamaları bakımından yükümlülerin beyanları çerçevesinde iĢlev kazanmaktadırlar. Bu nedenle etkin bir Ģekilde kavranmaları ve vergilendirmeleri pek mümkün olmamaktadır197. Diğer kazanç ve iratlarda dikkati çeken husus, kapsamın çok geniĢ tutularak, kaynak kuramı anlayıĢından safi artıĢ kuramına doğru bir kaymaya yol açtığıdır. Bu durum beraberinde vergilendirilmemesi gereken kazanç ve iratların kanunda tek tek sayılması gibi bir zorunluluğu getirmiĢtir. Uygulamada karĢılaĢılabilecek kargaĢanın önlenmesi için bu tanımlamanın yeniden düzenlenmesi ve vergi sistemi içinde gelirin kaynak kuramı anlayıĢına uygun hale getirilmesi gerekmektedir198. Türev ürünler açısından değer artıĢ kazançlarına baktığımızda ise bu ürünlerin vergilendirilmesinde 194 ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 314. AKDOĞAN, a.g.e., s.225 196 “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 11, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 08.02.2010. 197 AKDOĞAN, a.g.e., s. 232. 198 Fevzi Rifat ORTAÇ, “Vergilendirilebilir Gelir Kavramı, Geliri Belirleyen Teoriler ve Türk Gelir Vergisinde Yer Alan Gelir Tanımlaması”, Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, I.Cilt, S. 2, 1999, s. 114. 195 76 baz alınan bir kriter durumunda olduğu görülür. Diğer sermaye piyasası araçları içinde kabul edilen türev ürünlerden elde edilen kazançların değer artıĢ kazancı olduğu GVK mükerrer 80. maddede hükme bağlanmıĢtır. 3.1.6. Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Menkul Sermaye Ġradı ve Değer ArtıĢ Kazancı Kapsamında Ġncelenmesi Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde yer alan ifadeye göre kaynağı ne olursa olsun; • Her çeĢit hisse senetlerinin kar payları (temettü gelirleri), • ĠĢtirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited ġirket ortaklarının, iĢ ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar), • Kurumların idare meclisi baĢkan ve üyelerine verilen kar payları, • Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu faizleri ile diğer her türlü tahvil ve bono faizleri (Toplu Konut Ġdaresi, Kamu Ortaklığı Ġdaresi ve ÖzelleĢtirme Ġdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler dahil olmak üzere), • Her çeĢit alacak faizleri, • Mevduat faizleri, • Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiĢ kuponlarının satıĢından elde edilen bedeller, • ĠĢtirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiĢ kar paylarının devir ve temliki karĢılığında alınan para ve ayınlar, • Her çeĢit senetlerin iskonto edilmesi karĢılığında alınan iskonto bedelleri, 77 • Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karĢılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karĢılığında ödenen kar payları (Menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları), • Repo gelirleri, • Tüzel kiĢiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta Ģirketleri tarafından çeĢitli adlarla yapılan ödemeler, nedeniyle elde edilen gelirler menkul sermaye iradı sayılacak ve buna göre vergilendirilecektir. Vergi mevzuatına bakıldığında, gelirin elde edilmesi yönünden her gelir unsuru için farklı esasların benimsendiği görülmektedir. Menkul sermaye iratlarında gelirin elde edilmesi, hukuki ve ekonomik tasarrufa bağlanmıĢtır. Menkul sermaye iradı bakımından gelir sahibi için hukuki ve ekonomik tasarruf olanağının doğmuĢ olması gelirin elde edilmesinin gerçekleĢmesi için gereklidir199. Bir gelir unsurunun menkul sermaye iradı olarak kabul edilmesi için taĢıması gereken bazı özellikler vardır. Menkul sermaye iradının ticari, zirai ve mesleki faaliyetler dıĢında elde edilmesi gerekir. Bu faaliyetler kapsamında elde edilen bir irat, menkul sermaye iradı olmaktan çıkar ve hangi faaliyet kapsamında elde ediliyor ise o gelir unsuruna dönüĢür 200. Örneğin ticari iĢletme bünyesinde elde edilen menkul sermaye iratları ticari kazanç kapsamında değerlendirilir ve ticari kazanca dahil edilerek vergilendirilir. Ġkinci olarak menkul sermaye iradının, nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden elde edilmiĢ olması gerekir. Bu itibarla menkul sermaye iradının kaynağının para veya para ile temsil edilen değerler olan ve genellikle menkul kıymet niteliğini haiz olan araçlardan elde edilmiĢ olması gerekmektedir. Son olarak elde edilen gelir unsurunun “faiz, kar payı, 199 Mehmet Tahir UFUK, “2008 Yılında Elde Edilen Menkul Sermaye Ġratlarının Vergilendirilmesi” Yaklaşım, S. 195, Mart, 2009, s. 48. 200 Yılmaz ÖZBALCI, Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, OluĢ Yayınları, Ankara, 2002, s. 601. 78 kira ve benzeri” ad altında elde edilmiĢ olması gerekmektedir201. Ancak uygulamada menkul sermaye iradı olarak karĢımıza çıkan gelir unsurları, kar payı ve faizidir. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde yer alan “kaynağı ne olursa olsun” belirli gelir unsurlarının menkul sermaye iradı olarak kabul edileceği hükmüne geri dönersek, menkul sermaye iradı olarak kabul edilen gelir unsurlarının arasında vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden sağlanan gelirler yer almamaktadır. Bu nedenle bu ürünlerden elde edilecek gelirlerin, menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı söylenebilir202. Menkul sermaye iradı değerlendirmesinde swap iĢlemlerine bakıldığında bu iĢlemlerin, nakdi sermaye (para, döviz) kullanılarak yapıldığını ve kazançların buna bağlı olarak elde edildiği görülmektedir. Bunun yanında swap iĢlemlerinin ticari, zirai ve mesleki faaliyet dıĢında bireysel bir yatırım olarak da yapılması mümkündür. Bu iki özelliği bakımından menkul sermaye iradı tanımına uyduğu görülmektedir 203. Ancak swap iĢlemlerinden sağlanan gelirin menkul sermaye iradı olarak kabul edilebilmesi için faiz, kar payı veya kira olarak nitelendirilebilmesi gerekmektedir. Literatürde türev ürünlerin menkul sermaye iradı olarak kabul edilip edilmemesine yönelik farklı görüĢlerin olduğu görülmektedir. Kimi yazarlara göre türev ürünlerden elde edilen gelirler menkul sermaye iradı kapsamında değerlendirilirken, kimilerine göre ise değer artıĢ kazançları olarak ele alınması gerektiği söylenmektedir. Gelir Vergisi Kanunu‟nun mükerrer 80/1 maddesinde; ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin ve diğer sermaye 201 “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 7, www.imkb.gov.tr, 08.02.2010. 202 AYDIN, a.g.m., s. 372. 203 ACAR, a.g.m., s. 110. (EriĢim) 79 piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar değer artıĢ kazancı olarak sayılmıĢtır. Bu bakımdan ilgili kanun maddesi yürürlükte olduğu sürece ve türev ürünlere iliĢkin özel bir tanımlama ve vergilendirmeye iliĢkin özel bir düzenleme getirilmediği sürece, elde edilen gelirler değer artıĢ kazancı kapsamında değerlendirilmelidir. 3.2. Kurumlar Vergisi Vergi sınıflandırmaları içinde kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi dolaysız vergi niteliği taĢıyan, geliri vergilendiren ve gelir vergisinden ayrı bir yasayla düzenlenmiĢ bir vergidir. Kurumlar Vergisinin konusu kurum kazançlarıdır. Kurum kazancı, Gelir Vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluĢmaktadır. Diğer bir anlatımla Kurumlar Vergisi; gerçek kiĢiler, bireysel iĢletmeler ve Ģahıs Ģirketleri dıĢında kalan tüzel kiĢilerle, tüzel kiĢiliği bulunmayan bazı oluĢumların gelirini vergilendirir 204. Kurumların türev ürünlerden elde ettikleri gelirler, GVK Geçici 67. maddeye göre tevkifata tabi tutulsalar bile kurum kazancına eklenirler. ÖdenmiĢ olan stopajlar ise kurum kazancından mahsup edilir. 3.2.1. Kurumlar Vergisinde Verginin Yükümlüsü Kurumlar Vergisi Kanununa göre; sermaye Ģirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluĢları, dernek ve vakıflara ait iktisadi iĢletmeler, yabancı kamu idare ve müesseselerine ait iktisadi iĢletmeler ve iĢ ortaklıkları kurumlar vergisinin yükümlülerini oluĢturur. Kurumlar vergisindeki yükümlülük Ģekillerine bakıldığında yerli ve yabancı kurumların verginin uygulanması bakımından birbirlerinden farklı kapsamda vergilendirildikleri görülmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu‟nun 3.maddesine göre, kanuni veya iĢ merkezleri Türkiye‟ de bulunan kurumlar tam mükellef olarak adlandırılmakta ve hem yurt içinde hem de yurt dıĢında elde ettikleri kurum kazançlarının toplamı üzerinden vergilendirilmektedir. Kanuni ve iĢ merkezlerinden her ikisi de Türkiye‟de bulunmayan kurumlar ise dar mükellef olarak adlandırılmakta ve 204 ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 331. 80 Türkiye‟deki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedir. Tam yükümlü, dar yükümlü ayrımına bakıldığında, tam yükümlü kurumlar kanuni ya da iĢ merkezi Türkiye‟de bulunan kurumlardır. Dar yükümlü kurumlarda ise kanuni merkez ve iĢ merkezinin ikisi birden yurtdıĢındadır205. 3.2.2. Kurumlar Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay Kurumlar vergisinde vergiyi doğuran olay kurum kazancının yani gelirin elde edilmesidir. Elde etme gelir vergisinde olduğu gibidir. Kazancın saptanmasında Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca iliĢkin hükümleri uygulandığından gelirin alacak olarak doğmuĢ olması elde etme yönünden gerekli ve yeterli bir koĢul olarak görülür206. Elde etmenin bu Ģekilde tahakkuk esasına bağlanması tam yükümlüler açısından geçerli bir durumdur. Dar yükümlüler için ise elde edilen kazancın içinde ticari ya da zirai kazançlar bulunuyorsa elde etme esasına göre belirlenmekte, bu unsurlar yer almıyor ise, Gelir Vergisi Kanunundaki diğer kazançlara iliĢkin hükümlere göre elde edilmiĢ sayılmaktadır. Türev ürünler açısından, Türkiye‟de elde edilen diğer kazanç ve iratlar bu kapsamda değerlendirilir207. 205 AKDOĞAN, a.g.e., s. 290. ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 332. 207 Cem TEKĠN, “Dar Mükellef kurumlar Tarafından Elde Edilen Menkul Kıymet Gelirlerinin Yeni Sistem Çerçevesinde Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, S. 160, Nisan, 2006, s. 97. 206 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SWAP, FORWARD, FUTURES, OPSĠYON ĠġLEMLERĠNĠN VERGĠLENDĠRĠLMESĠNĠN ANALĠZĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ 1. TÜREV ÜRÜNLERĠN GELĠR VE KURUMLAR VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ 1.1. Türev Ürünlerin GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Ġncelenmesi Geçici 67. madde ile getirilen ve türev ürünleri ilgilendiren temel değişikliklere aşağıda yer verilmektedir: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67. maddesi uyarınca vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançları stopaja tabidir. Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı kavramlarına açıkça tanımlanmak suretiyle yer verilmiştir. Böylece türev piyasası işlemlerinin niteliği konusunda vergi kanunlarına giren bu hükümle vergi kanunları ve Sermaye Piyasası Kurulu görüşü arasında paralellik sağlanmıştır. Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı üzerinden gelir elde edilmesine aracılık eden banka ve aracı kurumlar ile bazı durumlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Takas ve Saklama Bankası A.Ş. 82 (Takasbank) ve saklama kuruluşlarına tevkifat yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Banka ve aracı kurumlarca yapılacak vergi tevkifatının nasıl belirlenmesi gerektiğine ilişkin olarak ise açıklamalar yapılmıştır. Buna göre banka ve aracı kurumların; - Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarının alış ve satış bedelleri arasındaki fark, - Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının itfası halinde alış bedeli ile itfa bedeli arasındaki fark, - Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının tahsiline aracılık ettikleri dönemsel getirileri (herhangi bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı olmayan), - Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden sağlanan, Gelirler için kaynakta kesinti yapmaları ve ilgili dönemlerde vergi dairelerine yatırmaları hükme bağlanmıştır. 2006 yılı baĢından itibaren, vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde edilen gelirler ile menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve opsiyon piyasalarında 83 iĢlem gören diğer menkul kıymetlerin gelirleri bankalar ve aracı kurumlar tarafından tevkifata tabi tutulacak gelirler arasında sayılmıĢlardır. Tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kiĢi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır. Vergi mükellefiyeti olmayan ya da vergiden muaf olanların elde ettiği gelirler de tevkifata tabi olacaktır208. Alım-satım iĢlemlerinde tevkifat matrahı alıĢ bedeli ile satıĢ bedeli arasındaki fark olacak, alıĢ ve satıĢ iĢlemleri sırasında ödenen komisyonlar ile banka ve sigorta muameleleri vergisi tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınacaktır. Bu giderler dıĢında baĢkaca bir giderin tevkifat matrahının tespitinde indirim konusu yapılması söz konusu değildir. Bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracının itfası halinde ise tevkifat matrahı alıĢ bedeli ile itfa bedeli arasındaki fark olacak, alıĢ veya itfa iĢlemleri sırasında ödenen komisyonlar ile banka ve sigorta muameleleri vergisi tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınacaktır209. Geçici 67. maddenin 13 numaralı fıkrasında, bu maddede geçen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı ifadesinin, özel bir belirleme yapılmadığı sürece Türkiye'de ihraç edilmiĢ ve Sermaye Piyasası Kurulunca kayda alınmıĢ ve/veya Türkiye'de kurulu menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında iĢlem gören menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçları ile kayda alınmamıĢ olsa veya menkul kıymet ve vadeli iĢlem borsalarında iĢlem görmese dahi Hazinece veya diğer kamu tüzel kiĢilerince ihraç edilecek her türlü menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracını ifade ettiği, ayrıca bankaların ve aracı kurumların taraf olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, 208 “GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010. 209 “GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010. 84 malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin bu madde uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı addolunacağı, belirtilmiĢtir. Burada türev araçlar için önemli olan husus ilk defa vergi kanunlarında konuya iliĢkin detaylı bir tanımlamaya yer verilmiĢ olmasıdır. Bu kapsamda türev ürünlerden elde edilen gelirlere uygulanan vergilendirme esasları da karmaĢık yapıdan bir nebze kurtulmuĢ ve daha basit bir yapıda ele alınmıĢtır. Vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin elden çıkarılmasından doğan değer artıĢ kazançları stopaja tabidir. Ancak ilgili maddeye göre, Bakanlar Kurulu kazanç türü bazında stopaj oranını % 0 oranına kadar indirmeye yetkilidir. 1 Ocak 2009 tarihine kadar VOB‟da iĢlem gören döviz, faiz ve emtia vadeli iĢlem sözleĢmeleri için stopaj oranı % 0 olarak uygulanmıĢtır. Bu tarihten sonra ise tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar için oran % 10 olarak belirlenmiĢtir. Ancak, hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar için stopaj oranı % 0 olarak uygulanmaya devam edilmektedir. Stopaj yükümlülüğü sözleĢmelerin ters pozisyonla kapatılması veya nakdi uzlaĢma ile sonuçlanması, baĢka bir ifadeyle sözleĢmeden doğan karın realize edilmesi ile doğmaktadır. Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67/1. madde d bendine göre dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumların vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde ettiği kazançlar üzerinden % 0 oranında tevkifat yapılmaktadır210. 1.1.1. GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Göre Ġncelenmesi Vadeli iĢlem sözleĢmelerinin en önemli özelliği, geleceğin belirsizliğinin ortadan kaldırılması amacıyla, tarafların bugünden belirlenen bir vadede, 210 “Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010. 85 üzerinde anlaĢılan fiyattan, standartlaĢtırılmıĢ miktar ve kalitedeki bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi alma veya satma yükümlülüğü altına girmesidir. Bu piyasalarda iĢlem yapanlar, fiyat riskinden bu riski aktarmak yoluyla korunmak isteyenler ile geleceğe yönelik fiyat belirsizliklerinden kar sağlamayı amaçlayan spekülatörlerdir. Her iki amaçla da iĢlem yapılması durumunda elde edilen gelirler, geliri elde edenin mahiyetine göre (kurumlar tarafından ya da gerçek kiĢiler tarafından elde edilmesi) kurumlar vergisi ya da gelir vergisi konusuna girmektedir211. 1.1.2. Gelir Vergisi Mükelleflerince Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirler Türev ürünlerden elde edilen gelirlerin gelir mükellefleri yönünden ele alınmasında ilgili mükellefin tam mükellef-dar mükellef olmasına göre ve gelirin ticari faaliyet kapsamında elde edilmiĢ olup olmamasına göre farklı olarak ele alınması gerekir. Türkiye‟de yerleĢmiĢ olan gerçek kiĢiler Türkiye içinde veya dıĢında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. Türkiye‟de yerleĢik olmayan gerçek kiĢiler ise sadece Türkiye‟de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergi öderler. Tam mükellef gerçek kiĢilerin türev ürünlere iliĢkin olarak yaptığı iĢlemin ticari faaliyet kapsamında olmaması durumunda; pozisyonun elde tutulduğu süre içerisinde, güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç herhangi bir vergiye tabi değildir. SözleĢmenin alınacak bir ters pozisyon ile kapatılması durumunda ise, elde edilen kazançlar %10 stopaja tabi olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu kazançların beyanı gerekli olmayıp, zarar edilmesi durumunda vergiye tabi diğer kazançlardan indirilemez. Faiz veya emtia ya bağlı olarak yapılan sözleĢmelerin vadesi sonuna kadar elde tutulması yani nakdi uzlaĢma ile 211 Ali TUĞLU, “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasından (VOB) Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, S. 206, ġubat, 2010, s. 209. 86 kapatılması halinde de elde edilen gelire %10 stopaj uygulanacaktır212. Bu stopaj nihai vergileme olduğundan bu stopaja tabi tutulan bu gelir beyana tabi değildir. Bu iĢlemden zarar edilmesi halinde bu zarar diğer beyana tabi gelirlerden indirilemez. Mahsup yapılamamasının nedeni ise GVK‟nın zarar mahsubuna iliĢkin olan 88. maddesinde diğer kazanç ve iratlardan doğan zararın diğer gelir unsurlarından elde edilecek gelirden mahsup edilemeyeceği hükmüne yer verilmiĢ olmasıdır. Ancak VOB‟da yapılan iĢlemlerden doğan zarar menkul kıymete dayalı vadeli iĢlem sözleĢmesinden doğmuĢsa bu zarar benzer sözleĢmelerin elden çıkarılması neticesinde elde edilen gelirden mahsup edilebilir213. Türev ürünlere iliĢkin olarak yapılan iĢlemin ticari faaliyet kapsamında olması durumunda ise durum farklılaĢmaktadır. Borsa rayicine göre yapılacak güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç veya zarar ticari kazanca eklenir. Vade sonunda elde edilen kazançlar burada da %10 stopaja tabidir. Farklı olan ise elde edilen gelirin ticari kazanca dâhil edilmesi ve kaynakta kesilen vergilerin beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanacak gelir vergisine mahsup edilmesidir. Ayrıca, zarar edilmesi halinde, söz konusu zarar ticari kazançtan indirilir. Ticari faaliyet kapsamında olsun ya da olmasın vadeli iĢlem sözleĢmelerinde, hisse senedine bağlı olarak yapılan sözleĢmelerden gelir elde edilmesi durumunda bu gelirlere uygulanacak stopaj oranı %0‟dır. Ancak iĢlemin ticari faaliyet kapsamında yapılması durumunda elde edilen gelir ticari kazanca dahil edilerek beyan edilmesi gerekmektedir. Takas merkezine yatırılan nakit teminatlardan elde edilen nemalarda vergiye tabi olup, her iki durumda da stopaj oranı %15 olarak uygulanır. Söz konusu stopaj ticari faaliyet olmayan kazançlar için beyanı gerekli olmayan nihai vergidir. Ticari faaliyet kapsamında ise nemalar ticari kazanca dâhil edilir ve kaynakta 212 “Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010. 213 TUĞLU, a.g.m., s. 210. 87 kesilen vergiler beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanacak gelir vergisine mahsup edilir214. Dar mükellef gerçek kiĢilerin türev ürünlere iliĢkin olarak yaptığı iĢlemler; pozisyonun elde tutulduğu süre içerisinde, güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç herhangi bir vergiye tabi değildir. SözleĢmenin alınacak bir ters pozisyon ile kapatılması durumunda ise, elde edilen kazançlar tam mükellef gerçek kiĢilerden farklı olarak 07.07.2006 tarihli 26221 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 5527 sayılı kanunun 1/a maddesine göre, süre ve iĢlem türü sınırlaması olmaksızın %0 stopaja tabi olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu kazançların beyanı gerekli olmayıp, zarar edilmesi durumunda vergiye tabi diğer kazançlardan indirilemez. SözleĢmelerin vadesi sonuna kadar elde tutulması, yani nakdi uzlaĢma ile kapatılması halinde de elde edilen gelire %0 stopaj uygulanacaktır. Stopaj nihai vergileme olduğundan, stopaja tabi tutulan bu gelir beyana tabi değildir. ĠĢlemden zarar edilmesi halinde bu zarar diğer beyana tabi gelirlerden indirilemez. Dar mükellef kiĢilerin, Geçici 67. madde kapsamında Türkiye‟deki finansal araçlara kendileri veya yurt dıĢındaki portföy yönetim Ģirketleri vasıtasıyla yatırım yapabilmeleri, %0 stopaj oranından ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaĢmaları hükümlerinden yararlanabilmeleri için vergi kimlik numarası almaları gerekmektedir. Vergi kimlik numarası almalarının yanı sıra, ilgili ülkenin yetkili makamları tarafından düzenlenerek imzalanmıĢ mukimlik belgesinin aslının ve tercüme edilmiĢ örneğinin, banka ve aracı kurumlar vasıtasıyla veya doğrudan ilgili vergi dairesine kendileri tarafından (Boğaziçi Vergi Dairesi) ibraz edilmesi gerekmektedir. Bir takvim 214 “Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010. 88 yılına iliĢkin mukimlik belgesi izleyen yılın dördüncü ayına kadar geçerli olduğundan, söz konusu belgenin her yıl yenilenmesi gerekmektedir215. 1.1.3. Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Elde Edilen Gelirler Türev ürünlerden elde edilen gelirlerin kurumlar için vergilendirilmesinde de gerçek kiĢilerde olduğu gibi tam mükellef ve dar mükellef ayrımı bulunmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 3. maddesine göre kurumlar vergisi mükelleflerinden kanuni veya iĢ merkezleri Türkiye‟de olanlar, hem Türkiye‟de hem de Türkiye dıĢında elde ettikleri kazançlar üzerinden vergi öderler. Tam mükellef kurumların Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsalarından elde ettikleri gelirler, kurumlar vergisine tabi olacağından bu gelirler üzerinden %20 oranda Kurumlar Vergisi hesaplanacak ve yapılan giderler (GVK‟nın 40. maddesi ve KVK‟nın 8. maddesi hükümleri kapsamında olan giderler) kurum kazancından indirilecektir216. Tam mükellef kurumlar tarafından elde edilecek gelirler; pozisyonun tutulduğu süre içerisinde, borsa rayicine göre yapılacak güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç kurum kazancına eklenir. OluĢacak zarar ise kurum kazancından düĢülür. Takas merkezine yatırılan teminatların nemalarının olması durumunda bu kazançlar da kurum kazancına dahil edilir. Bu nemalar üzerinden kesilecek olan %15 stopaj ise beyan edilen kurum kazancına göre hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilir. SözleĢmenin ters pozisyonla kapatılması ya da vadesine kadar elde tutulup nakdi uzlaĢma ile sonuçlanması durumunda ise, hisse senedi endeksine dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar hariç elde edilen kazançlar %10 stopaja tabidir. Burada Döviz, faiz ve emtia vadeli iĢlem sözleĢmelerinden ve hisse senedi endeksine dayalı vadeli iĢlem 215 “GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010. 216 TUĞLU, a.g.m., s. 210. 89 sözleĢmelerinden elde edilen gelirlerin tamamı kurum kazancına dâhil edilir. Kaynakta kesilen vergiler beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisine mahsup edilir. Ancak hisse senedi endeksine dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinden elde edilen gelirler için stopaj oranı %0 olduğundan, bu sözleĢmelerden sağlanan ve kurum kazancına eklenen gelirlerden kesilen stopaj düĢülmez. ĠĢlemlerden zarar edilmesi durumunda, söz konusu zarar kurum kazancından indirilir217. Kurumlar Vergisi Kanunu‟na göre kanuni ve iĢ merkezlerinin her ikisi de Türkiye‟de bulunmayan kurumlar, dar mükellef kurum sayılırlar ve sadece Türkiye‟de elde ettikleri kazançlar üzerinden Türkiye‟de kurumlar vergisi öderler. Dar mükellef kurumlar tarafından vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında yapılan iĢlemlerden elde edilen kazançlar ise, 07.07.2006 tarihli 26221 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 5527 sayılı kanunun 1/a maddesine göre, süre ve iĢlem türü sınırlaması olmaksızın % 0‟ lık tevkifat oranına tabiidir. Bu nedenle elde edilen kazanç %0 oranında stopaja tabi olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu kazançların beyanı gerekli değildir. Zarar edilmesi durumunda bu surette doğan zarar, varsa vergiye tabi diğer kazançlardan indirilemez. Ancak söz konusu kurumların Türkiye‟de elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesinde uluslararası çifte vergilendirmeyi önleme anlaĢmaları özel hüküm ifa ettiğinden, ilgili kurumun ait olduğu ülke ile Türkiye arasında yapılan çifte vergilemeyi önleme anlaĢması önem arz etmektedir218. 2. TÜREV ÜRÜNLERĠN BANKA VE SĠGORTA MUAMELELERĠ VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu ikinci kısmında 28 ve 33. maddeleri arasında düzenlenmiĢtir. Buna 217 “Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010. 218 TUĞLU, a.g.m., s. 212. 90 göre, Banka ve sigorta Ģirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları iĢlemler hariç olmak üzere, her ne Ģekilde olursa olsun yapmıĢ oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir. Banka ve sigorta muameleleri verginde vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi için banka ve sigorta Ģirketlerince bir muamele yapılması ve bu muamele sonucunda lehe nakden veya hesaben para alınması gerekmektedir. Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi için gelirin tahsili Ģart olmayıp, faiz, komisyon ve benzeri adlar altında lehe alınan paraların tahakkukunun yapılarak gelir hesaplarına alınması yeterli olmaktadır. Buna karĢılık kambiyo muamelelerinde belirtilen Ģartlar aranmamakta verginin doğması için sadece kambiyo satıĢının yapılması yeterli bulunmaktadır. BSMV matrahını 28. maddede yazılı paralar oluĢturmaktadır. Kambiyo iĢlemlerinde ise kambiyo satıĢlarının tutarı matrah olarak alınmaktadır. Vergi matrahlarından gider ve vergi adı altında indirim yapılamamaktadır219. Verginin hangi oranlarda alınacağı ise 33. maddede belirtilmiĢ, oranlar üzerinde değiĢiklik yapma yetkisini Bakanlar Kurulu‟na vermiĢtir. ġu an yürürlükte olan genel oran % 5‟tir. Bankalar arası mevduat muameleleri sonucu lehe alınan paralar ve Bankalar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟na göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri sonucu lehe alınan paralar üzerinden ise % 1 olarak alınmaktadır. Kambiyo muamelelerinde ve bankalar arası kambiyo satıĢ muamelelerinde ise satıĢ tutarı üzerinden % 0 olarak uygulanmaktadır. Ayrıca, arbitraj iĢlemleri, kanunun 29/p maddesi gereği banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna edilmiĢtir. 219 Ömer KAYA, “Döviz Swaplarının BSMV karĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, S. 245, Ocak, 2002, s. 119. 91 2.1. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Swap iĢlemlerine bankaların aracılık ettiği durumlarda taraflardan aldıkları komisyonlar BSMV‟ye tabi olacaktır. Ancak, bankaların taraf olduğu swap iĢlemlerinde BSMV alınıp alınmayacağı yönünde farklı görüĢler bulunmaktadır. Bu farklı görüĢler swap iĢleminin arbitraj iĢlemi olup olmadığı üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu nedenle swap iĢleminin, arbitraj iĢlemi ile aynı mahiyette olduğu, dolayısıyla 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu‟ nun 29. maddesi uyarınca BSMV‟ den istisna olması gerektiği belirtilmektedir. Diğer görüĢ ise, swap iĢlemlerinin arbitraj iĢlemlerinden farklı özelliklere sahip bir finansal araç olduğu, dolayısıyla 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu‟ nun 29. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve BSMV‟ ye tabi olacağı yönündedir220. Swap iĢlemlerinin mahiyetine iliĢkin farklı görüĢler olmakla birlikte, konuya Maliye Bakanlığı‟nın nasıl yaklaĢtığı, swap iĢlemlerinin BSMV‟ ye tabi olup olmaması bakımından önemlidir. Bankalar Birliği‟nin swap iĢlemlerinde lehe kalan paralar ile, kambiyo satıĢına iliĢkin tutarların BSMV‟den istisna olup olmadığına iliĢkin olarak Maliye Bakanlığı‟na müracaatı üzerine Ġdarece verilen 14.01.1997 tarih ve 1425 sayılı özelgede, döviz swapı iĢlemlerinin, bir tarafın ihtiyacı olan dövizi karĢı taraftan alması karĢılığında buna tekabül eden baĢka bir dövizin verilmesi, baĢlangıçta belirtilen kurdan vade tarihinde tekrar dövizlerin değiĢimi Ģeklinde cereyan eden bir arbitraj iĢlemi olduğunu, bu nedenle gerek baĢlangıçta ve vadede meydana gelen iki ayrı arbitraj iĢleminin, gerekse arbitraj iĢlemleri sonucu dövizler arasındaki kur farkından lehe kalan paralar olduğunu belirterek, arbitraj iĢlemi niteliğinde kabul edilen swap iĢlemlerinden lehe kalan paraların BSMV‟den istisna edilmesi gerektiği belirtilmiĢtir221. Birçok farklı yoruma ve eleĢtirilere rağmen Bakanlık aynı görüĢü korumuĢ ve 11.02.2000 tarih ve 6124 sayılı özelgede de aynı görüĢ tekrarlanmıĢtır222. Sonuçta, bankaların 220 KAYA, a.g.m., s. 118. Murat DAYANÇ, “Maliye Bakanlığı’nca Swap ĠĢlemlerine ĠliĢkin Olarak Verilen 14.01.1997 Tarih ve 1425 Numaralı Özelgenin EleĢtirisi”, Vergi Dünyası, S. 245, Ocak, 2002, s. 122. 222 AYKÖSE, a.g.t., s. 54. 221 92 döviz swabı iĢlemlerinden kendi lehlerine elde ettikleri kazançlar, arbitraj kazancı olarak nitelendirildikleri için, BSMV‟ ye tabi tutulmamaktadır. Bankalar ve müĢterileri arasında yapılan bir diğer swap türü ise faiz swaplarıdır. Faiz swaplarında bankaların lehe alacakları paralar BSMV‟ ye tabi tutulmalıdır. Diğer taraftan swap iĢlemleri özü itibariyle bir bankacılık iĢlemi değildir. Bu nedenle bankaların taraf olması durumunda BSMV alınmasından söz edileceği gibi iki kiĢi ya da firma arasında yapılması durumunda BSMV ile hiçbir ilgilisi, bağlantısı olmayacaktır. 2.2. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Bankalar tarafından yapılan forward iĢlemlerinin, belirtilen genel çerçeveler içinde lehe nakden veya hesaben alınan paralar olması durumunda BSMV‟ ye tabi olması gereklidir. Bu iĢlemlerde de swap iĢlemlerinde olduğu gibi arbitraj iĢlemi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve BSMV‟ den istisna olması gerektiği yönünde yorumlar bulunmaktadır223. Ancak, bankalar tarafından yapılan forward döviz sözleĢmeleri, iki ayrı dövize iliĢkin bile olsa, farklı fiyatlardan yararlanmak anlamını taĢıyan arbitraj iĢlemleri ile bir tutmak mümkün görünmemektedir. Yapılan iĢlemin bir tarafının Türk parası olduğu durumlarda bunun arbitraj olarak görülmesi ise mümkün değildir. Özellikle bir mevduat gelirinin peçelenmesi amacıyla yapılması ihtimali bulunan forward iĢlemlerinin BSMV‟ ye tabi olması gerekmektedir. Döviz forward iĢlemlerinde yapılan, dövizin belirlenen bir tarihte, belirlenen bir kurdan alınıp satılması iĢlemidir. Bir dövizi bir baĢka dövize çevirmek gibi bir gaye olmadığı gibi, yapılan iĢlem bir vadeli iĢlemdir. Bu özelliklerine göre forward sözleĢmelerinin arbitraj olarak değerlendirilmesi ve BSMV‟ den istisna edilmesi mümkün değildir224. Forward iĢlemlerinde de taraflardan birinin bir banka olmaması durumunda BSMV doğması mümkün değildir. 223 AYKÖSE, a.g.t., s. 104. Muhittin GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği Forward ĠĢlemlerine Bağlı Olarak Gelirin ve Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin Peçelenmesi”,Vergi Sorunları, S. 138, Mart, 2000, s. 72. 224 93 2.3. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Futures sözleĢmelerinin bankalar tarafından yapılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Futures sözleĢmesi satın almak isteyen bir yatırımcı bunu bankalar aracılığıyla alabileceği gibi, borsaya kayıtlı aracı kuruluĢlardan da alabilir. Futures sözleĢmesinin bankalar aracılığıyla alınması ya da bir bankanın sözleĢme satın alması durumunda BSMV sözkonusu olacaktır. SözleĢmenin bir aracı kuruluĢtan alınması durumunda ise BSMV söz konusu olmayacaktır. 2.4. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Opsiyon iĢlemleri tıpkı futures iĢlemleri gibi genel olarak organize borsalarda iĢlem gören sözleĢmelerdir. Ancak nadiren de olsa tezgahüstü piyasalarda da iĢlem görebilmektedirler. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi bakımından opsiyonların bir borsa da ya da borsa dıĢında yapılmalarının önemi bulunmamaktadır. ĠĢleme bir bankanın aracı olması ya da taraf olması bu verginin doğumu için yeterlidir. Bir bankanın taraf ya da aracı olmadığı opsiyon iĢlemleri için ise BSMV‟den söz edilemeyecektir. 3. TÜREV ÜRÜNLERĠN DAMGA VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ Damga vergisi, hukuki iĢlemlere bağlı olarak düzenlenen kağıtlar üzerinden alınan bir muamele vergisidir225. 11.07.1964 tarih ve 11751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu‟nun 1. maddesine göre, damga vergisinin konusunu hukuki muamelelere konu olan bazı hukuki belgeler oluĢturmaktadır. Damga Vergisinin konusu, kanuna ekli 1 sayılı tabloda yazılı olan kağıtlar olarak belirlenmiĢtir. Kağıtlar terimi ise, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir iĢaret konmak suretiyle 225 Ġsmail ÖĞÜN, “Forward ĠĢlemlerde Damga Vergisi”, Vergi Dünyası, S. 246, ġubat, 2002, s. 96. 94 düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri Ģeklinde oluĢturulan belgeler olarak tanımlanmıĢtır226. Bu sözleĢmelerin imzalanması (veya imza yerine geçen bir iĢaretin konması) sonucu damga vergisi yükümlülüğü doğacaktır. Damga Vergisinde vergiyi doğuran olay, vergiye tabi kağıtların düzenlenmesi; yazılıp imzalanmak ya da imza yerine geçecek bir iĢaret konmak suretiyle eksiksiz olarak tekemmül etmesidir. Damga vergisinin mükellefi ise kağıtları imza edenlerdir227. Kanunun 10. maddesine göre Damga Vergisi nispi veya maktu olarak alınır. Nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli para, maktu vergide kağıtların mahiyetleri esastır. Belli para terimi, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade eder. Madde 12‟ye göre ise Damga Vergisine tabi kağıtlarda yazılı yabancı paralar Maliye Bakanlığı‟nca tayin ve ilan edilecek fiyat üzerinden Türk parasına çevrilerek ona göre damga vergisi alınır. Diğer taraftan, 5281 sayılı “Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile Damga Vergisinde pul yapıĢtırmak suretiyle ödeme usulü kaldırılmıĢtır. Böylece damga pulu kullanılması da sona ermiĢtir228. Verginin konusunu 1. maddenin birinci fıkrasında ifade edildiği gibi, Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar oluĢturmaktadır. Herhangi bir tereddüde meydan vermemek için Kanun‟da vergiye tabi kağıtlar 1 sayılı tabloda ismen sayılmıĢtır. Buna göre 1 sayılı tablonun akitlerle ilgili kağıtlarbelli parayı ihtiva eden kağıtlar bölümünde, mukavelenameler, temliknameler ve taahhütnameler %0,825 oranında Damga Vergisine tabidir. Türev ürün sözleĢmelerinin belli bir parayı içerdiği göz önüne alındığında, bu sözleĢmelerinin %0,825 oranında Damga Vergisine tabi olacağı söylenebilir. 226 Devrim HASANEFENDĠOĞLU, “DamgaVergisi Açısından SözleĢmelerin “Belli Parayı” Ġhtiva Etmesi Hususu”, Vergi Dünyası, S. 331, Mart, 2009, s. 81. 227 Yavuz AKBULAK, “Sermaye Piyasası ĠĢlemleri Nedeniyle Düzenlenen Bazı Kağıtlara ĠliĢkin Damga Vergisi ve Harç Yükümlülükleri” Vergi Sorunları, S. 220, Ocak, 2007, s. 124. 228 Nevzat SAYGILIOĞLU, “Damga Vergisi Kanunu’nda Yapılan Son DeğiĢiklikler” Yaklaşım, S. 146, ġubat, 2005, s. 14. 95 Ancak bunun bazı istisnaları vardır. Damga Vergisi Kanunu‟nun mükerrer 30. maddesinin üçüncü bendinde, Bakanlar Kurulu‟na, elektronik ortamda gönderilenler ile Sermaye Piyasası Kanunu‟nun uygulanması ile ilgili olarak Sermaye Piyasası Kurulu‟nca düzenlenmesi öngörülen kağıtların tabi olduğu damga vergisi oranını “0”a kadar indirme yetkisi verilmiĢtir229. Türev ürünleri ilgilendiren diğer bir düzenleme ise 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nda yapılmıĢtır. Ġlgili kanunun 40. maddesinde, ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile her türlü türev araçlardan oluĢan sermaye piyasası araçlarının borsada iĢlem görmeleri koĢuluyla damga vergisinden muaf olduğu belirtilmiĢtir. Bu maddeye göre sayılan sermaye piyasaları araçlarının tezgahüstü piyasalarda iĢlem görmesi durumunda damga vergisine tabi olacakları anlaĢılmaktadır. Ayrıca, 22.06.2002 tarih ve 24793 numaralı Resmi Gazete‟de yayımlanan 4761 sayılı Kanun‟un 6. maddesiyle, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu‟na ekli 2 sayılı tablonun “IV- Ticari ve medeni iĢlerle ilgili kağıtlar” baĢlıklı bölümünün 19. fıkrasında “Bankalar arasında, bankanın taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kâğıtlar” Damga Vergisinden istisna edilmiĢtir. Burada da temel kriterin, iĢlemin bankalar aracılığıyla yapılması olduğu anlaĢılmaktadır. Bankalar aracılığıyla yapılmayan türev ürün sözleĢmelerinde herhangi bir istisnadan söz edilemeyecektir. 229 Volkan AKSOYOĞLU, “Damga Vergisi Uygulamasında Vadeli ĠĢlemler” Yaklaşım, S. 185, Mayıs, 2008, s. 185. 96 3.1. Damga Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Türkiye‟de yapılan sözleĢmeler, Damga Vergisi Kanunu‟na göre damga vergisine tabidir. Swap iĢlemleri genellikle bankaların taraf olduğu sözleĢmeler olmakla birlikte, taraflarının iĢletmeler ve/veya kiĢiler olduğu durumlarda söz konusudur. ĠĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda, kanuna ekli 2 sayılı tablo gereği, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kağıtların damga vergisinden istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan damga vergisinden istisna olacaktır.230 Aksi durumda, Damga Vergisi Kanunu‟na göre, bankaların taraf ya da aracı olmadığı swap iĢlemleri %0,825 oranında nispi damga vergisine tabi olacaktır. Swap iĢlemlerinin karĢılıklı anlaĢma yoluyla ve sözleĢme serbestisi içinde yapıldığı düĢünüldüğüne, bunların standart Ģekil Ģartlarında ve bir organize borsa nezdinde iĢlem görmediği, tezgahüstü piyasalarda yapıldığı, görülmektedir. Bu anlamda Sermaye Piyasası Kanunu gereği bir muafiyetten de söz edilemeyeceği sonucuna ulaĢılmaktadır. 3.2. Damga Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Forward iĢlemlerde tıpkı swaplar gibi organize borsalarda değil, tezgahüstü piyasalarda iĢlem gören ve standart bir Ģekli olmayan iĢlemlerdir. Bu haliyle 1 sayılı tablo gereği, sözleĢmede ihtiva ettiği parasal değer üzerinden %0,825 oranında Damga Vergisine tabi tutulmaları gerekir. Ancak bankaların aracı ya da taraf olduğu iĢlemlerde 2 sayılı tabloda yer alan hükümler gereği Damga Vergisinden istisna olacaktır. Forward iĢlemlerinin genel olarak bakıldığında bankaların kendi aralarında ya da bankaların 230 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 102-103. 97 müĢterileriyle karĢılıklı olarak yaptıkları yani bankaların bu iĢlemlere taraf oldukları görülmektedir. Ġçinde bir bankanın bulunduğu forward sözleĢmeleri Damga Vergisi yönünden istisna kapsamına girmektedir.231 Diğer taraftan, forward iĢlemlerinin de organize borsalar yerine tezgahüstü piyasalarda yapıldığı göz önüne alındığında, Sermaye Piyasası Kanunu gereği bir muafiyetten de söz edilemeyecektir. 3.3. Damga Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Forward ve swap iĢlemlerinin belli bir parayı ihtiva etmelerinden dolayı istisna edilen türde iĢlemler ayrık olmak üzere, 1 sayılı tablo gereği binde 8,25 oranında nispi damga vergisine tabi olmaları hususunda geçerli olan tüm gerekçeler futures iĢlemleri içinde temel mantık olarak geçerlidir. Ancak futures iĢlemlerinin özellikleri gereği damga vergisinden istisna edildikleri hatta muaf tutuldukları görülmektedir. Ġstisna ile ilgili olarak temel alınacak prensip futures iĢlemlerinin bankalar aracılığıyla ya da bankaların taraf olduğu iĢlemler olmasından kaynaklanmaktadır. ĠĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda, kanuna ekli 2 sayılı tablo gereği, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kağıtların damga vergisinden istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan damga vergisi alınması söz konusu değildir. Ancak futures iĢlemleri için yukarıda açıklanan nedenlerle bir istisnadan söz edilmesinden öte Sermaye Piyasası Kanununun 40. maddesi gereği bir muafiyetten söz edilmesi daha doğru bir yaklaĢım olacaktır. Konunun irdelenmesi bizi futures iĢlemlerinin özelliklerine ve hukuki niteliğine götürmektedir. Futures iĢlemlerinin taraflarına gelecekteki bir tarihte, belli miktardaki döviz, altın, emtia, menkul kıymet cinsinden varlığı belli bir fiyattan 231 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 102. 98 alma ya da satma taahhüdü yükleyen sözleĢmelerdir232. ĠĢlemlerin amacına yönelik bu tanımlama ile forward sözleĢmelerine benzemektedirler. Nitelikleri itibariyle ise belirli standartlara ve Ģekil Ģartlarına bağlı olmaları ve en önemlisi tezgahüstü piyasalar yerine organize borsalarda iĢlem görmeleri nedeniyle forward iĢlemlerden ayrılmaktadır. 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesinde, ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile her türlü türev araçlardan oluĢan sermaye piyasası araçlarının borsada iĢlem görmeleri koĢuluyla Damga Vergisinden muaf olduğu belirtilmiĢtir. Bu hükme göre futures iĢlemleri organize bir borsa dıĢında alım satımı yapılamayan sözleĢmeler olduğundan damga vergisinden muaftırlar. 3.4. Damga Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Opsiyon iĢlemleri genellikle organize borsalarda alım satımı yapılan sözleĢmelerdir. Borsada yapılan iĢlemlerde 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesinde belirtilen muafiyet hükmü uyarınca Damga Vergisinden muaf olacaklardır. Ancak nadiren de olsa tezgahüstü piyasalarda yapılan opsiyon sözleĢmeleri de olabilmektedir. Böyle bir durumda belli bir parayı ihtiva etmelerinden dolayı 1 sayılı tablo gereği %0,825 oranında nispi vergiye tabi olmaları gerekir. Bu iĢlemler içinde diğer türev ürünlerde olduğu ĠĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda, kanuna ekli 2 sayılı tablo gereği, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kağıtların 232 ġeref DEMĠR, “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon SözleĢmelerinin GVK’nun Geçici 67’nci Maddesine Göre Vergilendirilmesi”, Vergi Sorunları, S. 208, Ocak, 2006, s. 21. 99 damga vergisinden istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan Damga Vergisi alınması söz konusu değildir. 4. TÜREV ÜRÜNLERĠN KATMA DEĞER VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanarak yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu‟na göre Türkiye‟de yapılan; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetle, her türlü mal ve hizmet ithalatı ve kanunda bentler halinde sayılan diğer faaliyet ve hizmet ithalatı verginin konusunu teĢkil etmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 1. maddesine göre ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanunu‟nda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilecektir. Ayrıca, bu faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapanların hukuki statü ve kiĢilikleri, Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgâh veya iĢyerlerinin yahut kanuni merkez veya iĢ merkezlerinin Türkiye'de olup olmaması iĢlemlerin mahiyetini değiĢtirmemekte ve vergilendirmeye mani teĢkil etmemektedir. Türev ürün sözleĢmelerinin KDV konusu içinde yer alıp almayacağının belirlenebilmesi için öncelikle bu iĢlemlerde bir mal teslimi ya da hizmet ifasının olup olmadığına bakmak gerekir. Eğer teslim ya da ifa söz konusu ise kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun “Sosyal ve Askeri Amaçlı Ġstisnalar ile diğer Ġstisnalar” baĢlıklı 6. bölümünde yer alan, 17/4-g maddesine göre; külçe altın, külçe gümüĢ, kıymetli taĢlar döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil teslimleri bu vergiden istisna edilmiĢtir. Ayrıca, 17/4-e maddesinde de banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren iĢlemlerin katma değer vergisinden istisna edildiği belirtilmektedir. 100 4.1. Katma Değer Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Döviz swaplarında önce anaparaların karĢılıklı teslimi, vade tarihinde ise anaparaların faizleriyle birlikte karĢılıklı teslimi söz konusudur. Faiz swaplarında teslimat bir anapara üzerinden hesaplanmıĢ faizlerin karĢılıklı olarak teslimi Ģeklinde olmaktadır. Bu teslimler Türkiye‟de ve ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılmıĢ ise katma değer vergisi konusu içerisinde yer alacaktır233. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 17/g maddesine göre külçe altın, külçe gümüĢ, döviz, para, hisse senedi ve tahvil teslimleri ile banka ve benzer finans kurumları ve sigorta Ģirketleri tarafından yapılan iĢlemler BSMV‟ ye tabi olduğundan, KDV‟ den istisna edilmiĢtir234. Genellikle swap iĢlemleri de bankalar tarafından yapıldığından KDV söz konusu olmayacaktır. Ancak swap iĢlemlerinin banka ya da sigorta Ģirketleri dıĢında, diğer kiĢi ve kuruluĢların da kullanabilecekleri iĢlemler olduğu hususu da dikkate alınmalıdır. Bankalar dıĢında kiĢi ve kuruluĢlar tarafından bir swap iĢlemi yapıldığında, örneğin bir döviz değiĢimi iĢleminde bulunulduğunda, karĢılıklı olarak teslim edilecek bu dövizler de katma değer vergisi anlamında istisna kapsamında ele alınacağından vergilendirilmeyecektir235. 4.2. Katma Değer Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Döviz ve faiz forward sözleĢmeleri sıklıkla kullanılmakla birlikte, enderde olsa emtia alım satımını içeren sözleĢmelerde yapılabilmektedir. Bu iĢlemlerin sürekli olarak bir organizasyon dahilinde ve kar amaçlı olarak yapılması, bir ticari faaliyetin varlığını göstermektedir236. Katma Değer Vergisi Kanunu‟ nun 1. maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek 233 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 87- 88. AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 93. 235 Hale BALSEVEN, “Dünya Uygulamalarında ve Türkiye’de Finansal Piyasalardaki ĠĢlem Vergileri”, Vergi Dünyası, S.265, Eylül, 2003, s. 176. 236 GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği...” a.g.m., s. 69. 234 101 faaliyetleri çerçevesinde yapılan mal ve hizmet teslimlerinin KDV‟ ye tabi olacağı belirtilmiĢtir. Menkul kıymetlere iliĢkin yapılan forward iĢlemlerinin dıĢında kalan mal teslimlerinde KDV hesaplanacaktır. KDV‟ nin konusu içine giren emtialara iliĢkin sözleĢmelerde vergiyi doğuran olay, sözleĢmenin düzenlenmesi değil, malın teslimi iĢleminin gerçekleĢmesidir237. Emtia alım satımıyla ilgili forward iĢlemlerinde KDV uygulaması bu yönde olmakla birlikte, konusu; döviz, külçe altın, külçe gümüĢ, döviz, para, hisse senedi ve tahvil gibi kıymetlerden oluĢan sözleĢmelere iliĢkin teslimlerin KDV‟ den istisna edilmesi nedeniyle KDV söz konusu olmayacaktır. 4.3. Katma Değer Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Katma Değer Vergisi Kanunu‟ nun 1. maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde yapılan mal ve hizmet teslimlerinin KDV‟ ye tabi olacağı belirtilmiĢtir. Ancak, külçe altın, külçe gümüĢ, döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi ve tahvil teslimleri KDV‟ den istisna edilmiĢtir. Mali futures sözleĢmelerinin mali mutabakat ile kapatılması ve mal futures sözleĢmelerinde malın teslimi gerçekleĢmeden yine nakdi mutabakat ile kapatılması durumunda KDV‟yi doğuracak bir mal veya hizmet teslimi iĢlemi gerçekleĢmediğinden, verginin doğması söz konusu değildir. Mali futures iĢlemlerinin dıĢında kalan mal teslimlerinde ise KDV hesaplanacaktır. Ancak, KDV‟ nin konusu içine giren emtialara iliĢkin düzenlenen sözleĢmelerde ise vergiyi doğuran olay, sözleĢmenin düzenlenmesi değil, malın teslimi iĢleminin gerçekleĢmesidir. Bu Ģekilde emtia teslimi yapılan iĢlemlerde istisna hükümleri dıĢında kalan mallar için sözleĢme bedeli üzerinden KDV hesaplanması gerektiği düĢünülmektedir. Futures sözleĢmelerinde, iĢlemin fiziki teslimle kapatılması halinde vergiyi doğuran olay meydana gelecek ve katma değer vergisinin hesaplanması gerekecektir. Teslim vadenin sonunda takas odasına yapıldığı için katma değer vergisi de o zaman doğacaktır. Takas odası satıcı 237 GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği...” a.g.m., s. 69. 102 karĢısında alıcı, alıcı karĢısında satıcı durumda olduğundan, borçlu önce takas odasına sözleĢme konusunu teslim edecek ve daha sonra takas odası alacaklıya malı teslim edecektir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 2. maddesinde yer alan “Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının iki veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle, malın bu arada el değiĢtirmeden doğrudan sonuncu kiĢiye devredilmesi halinde, aradaki safhaların her biri ayrı bir teslimdir” hükmünden dolayı takas odasına yapılan ve takas odası tarafından alacaklıya yapılan teslimlerin her biri için ayrı ayrı olmak üzere katma değer vergisi hesaplanmalıdır238. Vadeli ĠĢlem sözleĢmelerinde de ve Opsiyon istisna Borsasında hükümleri iĢlem gereği, gören herhangi futures bir KDV hesaplanmamaktadır. 4.4. Katma Değer Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi Opsiyon sözleĢmelerinin opsiyon hakkının kullanılması ya da kullanılmaması durumuna göre farklı ele almak gerekir. Opsiyon hakkının kullanılması durumunda opsiyon satıcısı tarafından bir teslim söz konusu olacağından katma değer vergisi doğacaktır 239. Opsiyon iĢlemleri çok büyük oranda borsalarda iĢlem gördüğünden, takas odasına teslim ve takas odası tarafından opsiyon alıcısına teslim gerçekleĢtirilecektir. Tıpkı futures iĢlemlerinde olduğu gibi her iki teslimde de ayrı ayrı KDV söz konusu olacaktır. Ancak burada da istisna edilen malların teslimini içeren sözleĢmelerde herhangi bir KDV hesaplanmayacaktır. Opsiyon sözleĢmeleri bir malın, yabancı paranın, hisse senedinin ya da hazine bonosunun teslimini öngören sözleĢmelerdir. Dolayısıyla eğer sözleĢme katma değer vergisine tabi olan bir malın teslimini öngörüyorsa ve sözleĢme teslimle kapatılmıĢsa katma değer vergisine tabi olacaktır. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 17/4g maddesine göre; külçe altın, külçe gümüĢ, kıymetli taĢlar döviz, para, 238 239 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 88-89. AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 90. 103 damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil teslimleri bu vergiden istisna edildiğinden, maddede sayılanlara iliĢkin fiziki teslimat ya da nakdi mutabakatla kapama durumunda, katma değer vergisi söz konusu olmayacaktır240. Opsiyon hakkının kullanılmaması durumunda ise sadece opsiyon priminin ödenmesini gerektiren bir hizmet söz konusu olacağından opsiyon priminin katma değer vergisinin konusunu oluĢturacağına yönelik bir görüĢ 241 olmakla birlikte; Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi raporuna göre opsiyon primleri üzerinden herhangi bir KDV hesaplaması yapılmamaktadır242. 5. TÜREV ÜRÜNLERĠN VERGĠLENDĠRĠLMESĠNDE GEÇERLĠ UYGULAMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Para ve sermaye piyasalarının vergilendirilmesi özellikle geliĢmekte olan ülke ekonomileri açısından son derece hassas bir konudur. Ġzlenen vergi politikalarının ve vergi mevzuatının sürekli değiĢmesi, vergilendirilebilir gelirin ortaya konmasında mevzuatta yer alan yoruma açık ifadeler kırılgan bir yapıya sahip olan bu piyasaları olumsuz etkilemektedir. Sermaye piyasası araçlarının ve sermaye piyasası kurumlarının vergilendirilmesine iliĢkin esasların, vergi Sistemimizde önemli yenilikler getiren çok sayıda kanunla değiĢikliğe uğradığı, hatta bazen Türk Vergi Kanunlarında, sadece sermaye piyasalarına özgü (özellikle sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢması ve yatırımcıların sermaye piyasasına yönlendirilmesi açısından) değiĢiklik ve düzenlemelere gidildiği görülmektedir. 240 M. Hadi EKĠCĠ, “Opsiyon Kontratlarının Mahiyeti ve Vergi Kanunları Açısından Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, S. 225, Mayıs, 2000, s. 86. 241 AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 90. 242 “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon SözleĢmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, (EriĢim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/VOBkurumsalyerli.htm, 13.02.2010. 104 Vergi mevzuatımızda türev ürünler için getirilmiĢ doğrudan kuralların bulunmaması yapısı gereği anlaĢılması güç bir konu olan türev iĢlemlerinin vergilendirilmesini çok karmaĢık hale getirmektedir. Buna istisna teĢkil edebilecek bir düzenleme Gelir Vergisi Kanunu‟na Geçici 67. madde ile eklenen stopaj uygulamasıdır. Stopaj uygulamasının bazı koĢullarda türev ürünlerden elde edilecek gelirlere de uygulanacak olması, tamamı için olmasa da borsada iĢlem görenler ile banka ve aracı kurumlar tarafından ya da bunlar aracılığıyla yapılan iĢlemlerin vergilendirilmesine yönelik bir netlik kazandırmıĢtır. Türev ürünlerin kullanımı sonucunda vergiyi doğuran olay gerçekleĢtiği takdirde vergi mevzuatımızdaki genel düzenlemeler çerçevesinde vergilendirme yapılmaktadır. Diğer taraftan vergi kanunlarında yer alan çeĢitli istisna hükümlerinin türev ürünlere de uygulanma imkânının bulunması sebebiyle vergi mevzuatında doğrudan olmasa da dolaylı olarak bazı hükümler olduğunu söylemek mümkündür243. Türev ürünlerde gelirin elde edilme zamanını belirlemek, vergilemenin önemli unsurlarından biridir. Menkul kıymet niteliği taĢımayan bu tür iĢlemlerde normal Ģartlarda vade tarihi gelmeden kar ya da zararın belirlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle vade dolana kadar bir taahhütten ibaret olan bu tür vadeli iĢlemlerde verginin tahakkuk zamanı, sözleĢmede belirtilen vadenin dolmasıyla gerçekleĢecektir. Ancak, türev iĢlemlerin özelliği gereği vade tarihi dolmadan ters pozisyonla kapatılması da söz konusu olabilmektedir. Ters pozisyonla iĢlemin kapatılması durumunda da bir kar realizasyonundan söz edilebileceği görülmektedir. Dolayısıyla bu tür iĢlemlerde kar veya zarar ancak iĢlemlerin realize edildiği ters pozisyonla kapama anında ya da vade tarihinde nakdi uzlaĢma sağlanması durumunda gerçekleĢmektedir244. Türev ürünlerin vergilendirilmesi konusu ele alınırken üzerinde durulması gereken önemli husus 01.01.2006 tarihi öncesi ve sonrasının ayrı olarak ele alınmasıdır. Bu tarihe kadar türev ürünlere uygulanacak hükümler 243 Sermaye Piyasası Faaliyetleri Ġleri Düzey Lisansı Eğitimi- Ġlgili Vergi Mevzuatı, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı KuruluĢlar Birliği, Kasım,2004, s. 39. 244 Murat ERĠġTĠ “Döviz Piyasalarında Yapılan Swap, Options ve Futures ĠĢlemlerinin Vergi Hukuku Açısından Ġrdelenmesi” Vergi Dünyası, Ocak, 2001, S. 233, s. 94. 105 açısından bir netlik yok iken, GVK Geçici 67. maddede yapılan düzenleme ile bu iĢlemlere yönelik bazı tanımlamalar ve vergilendirmelerine iliĢkin kurallar daha net bir biçimde ortaya konulmuĢtur. Yapılan bu düzenleme neticesinde öncelikle türev ürünlerin ne olduğuna iliĢkin bir tanımlama ilk kez vergi kanunlarımızda yerini almıĢtır. Geçici 67. maddenin 13 numaralı fıkrasında, bu maddede geçen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı ifadesinin, özel bir belirleme yapılmadığı sürece Türkiye'de ihraç edilmiĢ ve Sermaye Piyasası Kurulunca kayda alınmıĢ ve/veya Türkiye'de kurulu menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında iĢlem gören menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçları ile kayda alınmamıĢ olsa veya menkul kıymet ve vadeli iĢlem borsalarında iĢlem görmese dahi Hazinece veya diğer kamu tüzel kiĢilerince ihraç edilecek her türlü menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracını ifade ettiği, ayrıca bankaların ve aracı kurumların taraf olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin bu madde uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı addolunacağı belirtilmektedir. Söz konusu düzenleme 01.01.2006-31.12.2015 tarihleri arasında uygulanmak üzere, tüm menkul kıymet gelirleri bankalar ve aracı kurumlar tarafından tutulacak kayıtlara göre bu kurumlar tarafından yapılacak tevkifat esasını getirmiĢtir. Bu düzenlemeye göre ticari faaliyet dolayısıyla, ticari kazanca dahil olmayan gelirler stopaj yoluyla vergilendirilecektir. Tevkifata tabi olan gelirler, banka ve aracı kurumların elde edilmesine aracılık ettikleri gelirler ile aracılık etmeksizin doğrudan alım satımına taraf olmaları durumunda da elde edilecek gelirleri kapsamaktadır245. Geçici 67. maddenin getirdiği en önemli yenilik menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası 245 Özkan ATĠLA, “Sermaye Piyasası Araçlarının Banka ve Aracı Kurumlara SatıĢı Dolayısıyla Yapılacak Tevkifat”, Yaklaşım, S. 160, Nisan, 2006, s. 56. 106 araçlarından elde edilen kazanç ve iratlar için 2006 yılından itibaren yeni bir vergilendirme yükümlülüklerin rejimi öngörmesidir246. yatırımcılar tarafından Yapılan değil, düzenleme yatırım ile vergisel gelirlerinin elde edilmesine aracılık eden bankalar ve aracı kurumlar aracılığıyla yerine getirilmesini temel esas olarak belirlenmiĢtir247. Bu sistem, bankalar ve aracı kurumlar tarafından tutulacak kayıtlara göre bu kurumlar tarafından tevkifat suretiyle yapılacak vergilemeyi öngören ve kazancı elde edenler açısından basitleĢtirilmiĢ bir uygulama niteliği taĢımaktadır. Bu Kanunla, baĢlangıçta bütün finansal araçlar açısından vergilemede harmonizasyon sağlanması, söz konusu araçların kaynakta vergilenmek suretiyle bu vergilemenin nihai olması vergileme amaçlanmıĢtır. Ancak daha sonra bu amaçtan uzaklaĢılarak yabancı yatırımcı(dar mükellef) lehine, yerli yatırımcı aleyhine olmak üzere farklı vergi oranları belirlenmesi yoluna gidilmiĢtir248. Türev ürünlerin diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmasıyla menkul kıymet sayılıp sayılmama hususu ve bunlardan elde edilecek gelirlerin menkul sermaye iradı ya da değer artıĢ kazancı olarak ele alınması gerektiği yönünde tartıĢmalar son bulmuĢtur. Zira; ilgili maddenin birinci fıkrası uyarınca, bankalar ve aracı kurumlar takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle; Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetlerle diğer sermaye piyasası araçlarının alıĢ ve satıĢ bedelleri arasındaki fark, Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının itfası halinde alıĢ bedeli ile itfa bedelleri arasındaki fark, 246 Özlem Gözde KARABULUT, “Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piyasası Araçlarından Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesinde 5281 Sayılı Kanun ile Yapılan Düzenlemeler” Vergi Sorunları, S. 199, Nisan, 2005, s. 134. 247 Gündoğan DURAK, “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi ve Beyanı” Yaklaşım, S. 195, Mart, 2009, s. 82. 248 Serpil YAġAR, 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına Yönelik Yapılan Vergi Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma Raporu, 11.07.2008-SYA/2008-2, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 18.02.2010. s. 28. 107 Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının tahsiline aracılık ettikleri dönemsel getirileri (herhangi bir menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı olmayan), Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç iĢlemlerinden sağlanan gelirler üzerinden % 10 oranında vergi tevkifatı yapmakla yükümlü tutulmuĢlardır. Tevkifatın uygulanmasına iliĢkin usul ve esasların düzenlendiği 257 no‟lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde249, Takasbank A.ġ. dıĢındaki saklamacı kuruluĢlardan saklama hizmeti alan yatırımcıların elde ettikleri gelirlerden yapılacak tevkifatın bu kuruluĢlarca yapılması uygun bulunmuĢtur 250. Buraya kadar bakıldığında türev ürünlerin hem bir tanımlamasının yapılması hem de vergilendirilmelerine iliĢkin kaynakta yapılacak standart bir kesinti oranının belirlenmesi bakımından bir sorun görünmemektedir. Ancak, geliĢmekte olan türev piyasalarında yatırımın teĢvik edilmesi bakımından ele alındığında bu oranın yüksek olup olmadığı ve bir süre daha 01.01.2009 tarihi öncesindeki gibi tevkifat oranının borsada iĢlem gören görmeyen ayrımı da yapılmaksızın sıfır olarak alınıp alınmaması da tartıĢılması gereken bir husustur. 5.1. Stopaj Oranının Borsada ĠĢlem Görüp Görmemesine Göre Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi Türkiye' de kurulu vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında 2006 yılında yapılan iĢlemlerden elde edilen kazançlar için ise tevkifat oranı sıfır olarak uygulanacağı belirtilmiĢ, daha sonra yapılan düzenlemelerle bu süre 01.01.2009 tarihine kadar uzatılmıĢtır. Burada dikkati çeken husus yeni getirilen vergilendirme rejimi ile türev ürünlerin kullanımının teĢvik edilmesinden çok Türkiye‟de kurulu ve vadeli iĢlem ve opsiyon iĢlemlerinde tek yetkili olan Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasının teĢvik edilmesidir. 249 30.12.2005 tarih ve 26039 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır. Cem TEKĠN, “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesine ĠliĢkin Olarak 5436 Sayılı Kanunla Yapılan DeğiĢiklikler”, Yaklaşım, S. 158, ġubat, 2006, s. 121. 250 108 Borsada yapılmayıp, tezgahüstü piyasalarda yapılan türev iĢlemleri için ise uygulanacak oranın sıfırlanmadığı görülmektedir. Bu durum yapılan aynı tür iĢlemde, borsada yapılıp yapılmamasına göre farklı stopaj oranlarının doğmasına, dolayısıyla da aynı tip bir iĢlemde farklı miktarda vergi ödenmesine yol açmaktadır. 01.01.2009 tarihine kadar devam eden bu uygulama bu tarihten itibaren yürürlüğünü kaybetmiĢtir. ġu an için borsa nezdinde yapılanlar ile tezgahüstü piyasalarda yapılan türev ürünler için farklı oran uygulanması söz konusu değildir. 5.2. Stopaj Oranının, Türev Ürünün Dayandığı Temel Varlığa Göre Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu‟nun Geçici 67. maddesi uyarınca vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin elden çıkarılmasından doğan değer artıĢ kazançları stopaja tabidir. Ancak Bakanlar Kurulu kazanç türü bazında stopaj oranını % 0 oranına kadar indirme yetkisini kullanarak 3 ġubat 2009 tarih ve 27130 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 2009/14580 sayılı Kararı ile tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar tarafından hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar için stopaj oranını % 0 olarak belirlenmiĢtir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı VOB bünyesinde iĢlem gören diğer vadeli iĢlem sözleĢmelerini kapsamamaktadır. Bu nedenle 1 Ocak 2009 tarihine kadar tam mükelleflerce VOB‟da iĢlem yapılan döviz, faiz ve emtiaya dayalı vadeli iĢlem sözleĢmeleri için uygulanan % 0 oranındaki stopaj uygulamasına son verilmiĢ ve bu sözleĢmelerden elde edilen kazançlar 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren %10 oranında stopaja tabi tutulmuĢ durumdadır. 1 Ocak 2009 tarihine kadar tüm dayanak varlıklara bağlı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerine % 0 olarak uygulanan stopaj oranının, bu tarihten sonra sadece hisse senedi ve hisse senedi endeksine dayalı olarak yapılan iĢlemler lehine sürdürülmesi anlamlı bulunmamaktadır. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası‟nın kurulduğu 2005 yılından 2009 yıl 109 sonuna kadar iĢlem gören sözleĢmelere bakıldığında endeks sözleĢmelerinin payının % 90‟larda olduğu görülmektedir. Tablo 2. Endekse dayalı SözleĢmelerin Toplam Ġçerisindeki Payı YIL ENDEKS TOPLAM HACİM (TL) HACİM (TL) TOPLAM İÇERİSİNDE % PAYI 2005 658.743.565 2.919.478.931 23 2006 10.608.360.610 17.386.155.189 61 2007 107.605.751.295 118.035.442.771 91 2008 188.231.237.133 207.962.600.500 91 2009 310.940.738.030 334.172.858.081 93 Kaynak: www.vob.org.tr Tablodan da görüleceği üzere beĢ yıllık süreçte endekse dayalı sözleĢmelerin iĢlem hacmi düzenli olarak artmıĢtır. Son üç yılda ise yapılan her 100 Liralık iĢlemin 90 Lirası endeks sözleĢmelerine aittir. Konunun stopaj oranı ile iliĢkisine gelince, 2008 yıl sonuna kadar tüm dayanak varlıklara bağlı sözleĢmelerden elde edilen gelirlerin % 0 oranında stopaja tabi olması bile döviz, faiz ve emtiaya bağlı sözleĢmelerin tercih edilmesini sağlayamamıĢtır. Bu durumda bu piyasaların geliĢmesinin istendiği varsayımıyla, tercih edilmeyen sözleĢmelerin kullanımının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması yerine, bunlar üzerine % 10‟luk stopaj getirilerek tercih edilmemeleri adete teĢvik edilmekte, onaylanmaktadır. Diğer bir husus ise türev ürünlerin kullanım amaçları ile ilgilidir. Bilindiği üzere türev ürünler riskten korunma ve/veya kar elde etme temel amaçlarıyla kullanılırlar. Ġkisi arasında temelde bir ayrım yapılmaması ve riskten korunma amacıyla iĢlem yapanların teĢvik edilerek piyasaların derinleĢmesinin sağlanmaması, kar amacıyla hareket edenlerin daha karlı yatırım alanları bulduklarında piyasayı terk etmeleri sonucunu doğuracak, bu da türev ürün piyasalarının geliĢememesine neden olacaktır. Endeksin baĢlı baĢına bir mal olmayıp, finansal bir değeri ifade etmesi üzerinde spekülatif amaçla kar elde etmeye yönelik iĢlemleri de beraberinde getirir. Bu yüzden endekse dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinin 110 daha çok spekülatif amaçlı kar elde etmek isteyen yatırımcılar tarafından kullanıldığını söylemek mümkündür. Faiz, döviz ve emtialara bağlı vadeli iĢlem sözleĢmelerinin ise yatırımcıların bu varlıklara bağlı borçlarını veya alacaklarını sabitlemek ve gelecekteki değiĢimlerden korunmak amacıyla kullanıldığını kabul etmek gerekir. Bu yüzden teĢvik edilmesi gereken iĢlemlerin bunlar olduğu düĢünülmektedir. 5.3. Stopaj Oranının Dar Mükellefler Lehine Sıfırlanmasının Değerlendirilmesi Bakanlar Kurulunun 22.07.2006 gün ve 2006/10731 sayılı kararı uyarınca tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumların 67‟nci maddenin (1), (2) ve (3) numaralı fıkrasında yazılı kazanç ve iratları üzerinden %10 stopaj yapılacağı hükme bağlanmıĢtır. Böylece, tam mükellef kurumlarda söz konusu kazanç ve iratlar için daha önce %15 olarak belirlenmiĢ olan tevkifat oranı %10‟a indirilmiĢ olmaktadır. Dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumların menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçlarından bankalar ve aracı kurumlar aracılığıyla Türkiye‟de elde ettikleri kazanç ve iratlarda uygulanacak tevkifat oranının ise 5527 sayılı Kanun‟la251 yapılan değiĢiklikle 07.07.2006 tarihinden itibaren %0 olarak uygulanması hükme bağlanmıĢtır. BaĢlangıçta mükellef ayırımı yapılmaksızın eĢit oranda (%15) düzenlenmiĢ olan vergi tevkifatında, sonradan yapılan değiĢikliklerle tam ve dar mükellefler arasında farklılaĢtırmaya gidilmek suretiyle eĢitlik bozulmuĢ ve tam mükellefler aleyhine bir durum oluĢmuĢtur. Yapılan bu düzenleme ile aynı tür iĢlemlerden elde edilen bir gelirden tam mükelleflerden % 10 stopaj kesilirken dar mükelleflerden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu uygulama ile ülkemizde elde ettiği türev ürün gelirlerinden sıfır oran nedeniyle vergi ödemeyen dar mükellefler, tam mükellef olan yerleĢik Türk yurttaĢlarına göre korunmuĢlardır. Gerçekte dar mükellef olup ülkemizde sıfır oran uygulanması dolayısıyla vergisiz gelir elde edenlerin bir bölümü kendi ülkelerinde, Türkiye'de elde ettikleri ve vergi ödemedikleri gelirleri beyan 251 07.07.2006 tarih ve 26221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır. 111 etmek suretiyle kendi ülke hazinelerine katkı sağlamıĢlardır. Bu suretle Türk Hazine'sinin bu uygulama nedeniyle yoksun kaldığı vergi geliri, geliri elde edenin ülkesi hazinesine intikal etmiĢtir252. Dar mükellef ve tam mükellef kiĢi ve kuruluĢlara türev ürünlerden elde edilen gelirler açısından farklı oran uygulamasının eĢitsizliğe neden olduğu görülmektedir. Dar mükelleflere sıfır oran uygulanması, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracından elde edilecek birçok gelir için geçerli olmakla birlikte konumuz itibariyle türev ürünler açısından ele alınacaktır. Kanun koyucunun amacının, piyasalarının geliĢmesi için yabancı yatırımcının teĢvik edilmesi olduğu düĢünülürse, tam mükellefler içinde sıfır oran uygulamasının piyasaların geliĢmesine daha fazla katkı sağlayacağı açıktır. AĢağıdaki tabloda, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasının kurulduğu günden 2009 yılı sonuna kadar yapılan iĢlemlerin yerli ve yabancı yatırımcılar arasındaki dağılımında da görüleceği üzere stopaj oranı ile yapılan iĢlem hacmi arasında büyük bir iliĢki bulunmamaktadır. Stopaj oranının sıfırlandığı 2006 yılı ile 2007 yılı arasında iki kattan daha fazla bir iĢlem hacmi artıĢı göze çarpmakla birlikte ilerleyen yıllarda meydana gelen düĢüĢler bunu desteklememektedir. Hatta 2009 yılındaki iĢlem hacmi oranı, stopajın % 15 olarak kesildiği 2005 yılının bile altında görünmektedir. Kaldı ki vergi politikaları ile yabancı sermayenin ülkeye çekilmesi bu Ģekilde kısa vadeli, sıcak para tabir edilen sermaye ile değil uzun vadeli yatırımlara belli bazı teĢvikler uygulanarak sağlanmalıdır. Tablo 3. VOB‟ da Yerli-Yabancı Yatırımcı Dağılımı (%) Yerli Yabancı 2005 86,95 13,05 2006 88,69 11,31 2007 74,95 25,05 2008 77,23 22,77 2009 91,57 8,43 252 Veysi SEVĠĞ, “Stopajda Anayasaya Aykırılık” 05.02.2008 Referans Gazetesi, (EriĢim) http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&HBR_KOD=89657, 28.09.2009. 112 Kaynak: www.vob.org.tr Söz konusu uygulamanın kaynağını oluĢturan GVK Geçici 67. maddeye eklenen “Dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar için bu oran % 0 olarak uygulanır.” cümlesi hakkında, vergi mükellefleri arasında yerli ya da yabancı olmalarına bağlı olarak eĢitsizlik yaratması nedeniyle bazı milletvekillerince Anayasa‟ya aykırılık iddiasıyla iptal davası açılmıĢ, Ankara 3. Vergi Mahkemesi tarafından ise itiraz yoluyla baĢvuruda bulunulmuĢtur. Ġptal ve itiraza iliĢkin iddiaları değerlendiren Anayasa Mahkemesi 15.10.2009 tarihinde 2009/145 sayılı karar ile kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından 9 ay sonra geçerli olmak üzere “Dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar için bu oran % 0 olarak uygulanır.” hükmünü iptal etmiĢtir. 5.4. Dar Mükellefler Ġçin stopaj Oranının Sıfır Olarak Uygulanmasının Ġptali Kararının Değerlendirilmesi Uygulamanın iptal edilmesine yönelik baĢvuruda, menkul kıymetlerden kazanç ve irat elde edilmesi ve bunlara stopaj uygulaması yönünden tam ve dar mükelleflerin aynı hukuksal durumda oldukları, vergiyi doğuran olay aynı olduğu halde vergi yükünün dağılımında dar mükellefler lehine bir düzenleme yapıldığı, kanun önünde eĢitlik ilkesinin zedelendiği, aynı finansal araçlardan aynı nitelikte elde edilen gelire stopaj uygulamasında ayrımcılığa yol açıldığı, vergilerin yasayla getirilmesinin tek baĢına yeterli olmadığı, aynı zamanda verginin, malî güce göre alınması, adaletli ve dengeli dağılımı, eĢit ve genel olması, idare ve kiĢiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi gerektiği, Anayasa‟nın baĢlangıç kısmının ikinci paragrafında yer alan “Dünya milletleri ailesinin eĢit haklara sahip bir üyesi olarak…” ibaresinin uluslararası hukuk alanında karĢılıklılık ilkesinin esas alınacağını gösterdiği, düzenlemenin karĢılıklılık ilkesiyle de bağdaĢmadığı, bu nedenlerle kuralın Anayasa‟nın BaĢlangıç kısmının ikinci paragrafı ile 2., 10., 11. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür. 113 Anayasa Mahkemesi, konuya iliĢkin olarak verdiği kararında özetle; 193 sayılı Yasa‟nın Geçici 67. maddesiyle Gelir Vergisi uygulamasında genel ilkelerden ayrı, “özel nitelikte bir vergilendirme” rejimi getirildiği, Geçici 67. maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mükellefiyet yönünden bir ayırım yapılmaz iken (1) numaralı fıkranın sonuna eklenen tümceyle, tam mükellefler için %15 olan tevkifat oranının dar mükellefler için %0 olarak belirlendiği, bunun sonucunda da aynı gelir unsurundan aynı nitelikte elde edilen gelirlere uygulanan vergi tevkifat oranında değiĢiklik yapılarak tam ve dar mükellefler arasında farklılık yaratıldığını belirtmiĢtir. Anayasa‟nın 73. maddesindeki temel ayırım ve karĢılaĢtırma ölçütünün ise mükellef türü değil “malî güç” ve “vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı” ilkeleri olduğu, vergi sistemimizde dar ve tam yükümlülük arasında elde edilen gelirin niteliği ve unsurları yönünden herhangi bir farklılık bulunmadığından, vergi yükü farklılaĢtırmasının mükellefin tam ya da dar olmasına göre değil, ödeme güçlerinin durumuna göre yapılması gerektiği belirtilmiĢtir. Vergilendirmede, verginin konusu, matrahı kadar oranı da vergi yükünü, vergilendirmenin adaletli, dengeli ve malî güce göre olması ilkesini doğrudan etkilediği düĢüncesinden hareketle, vergilemeyle ilgili anayasal denetimde, sınıflandırma ve karĢılaĢtırma malî güce, göre yapılmak zorunda olduğunu belirtmiĢtir. Gelirin niteliğinde farklılık yoksa mükellefin mukimliği farklılığın nedeni olamayacağı, aynı gelir unsuru yönünden eĢit olan tam ve dar mükelleflerden birincisinin yasayla %15 oranında vergi tevkifatına tabi tutulurken diğerinin %0 oranında tevkifata tabi tutularak tersine ayrımcılık yapılmasının, makul ve adil olmayıp malî gücü aynı olanların aynı, malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesini öngören “mali güç” ve “vergide eĢitlik” ilkelerine aykırılık oluĢturduğunu belirterek dava konusu uygulamayı iptal etmiĢtir. Türev ürünlerden elde edilen gelirin niteliğine bakıldığında tam mükellefler ile dar mükellefler arasında herhangi bir fark olmadığı görülmektedir. Verginin karĢılıksız bir mali yükümlülük olması nedeniyle, vergilendirme yetkisine dayanarak çıkarılan kanunların herkese, tam, doğru 114 ve eĢit olarak uygulanması gerekir. Vergileme ilkelerinden vergi eĢitliği ilkesi, aynı durumda olanların aynı, farklı durumda olanların ise farklı vergi yüküne tabi olmaları gerektiğini açıklamaktadır253. Her iki grup içinde kanunda diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanan türev ürünlerden elde edilen gelir aynı Ģartlarda ve aynı Ģekilde elde edilmektedir. Bu anlamda tam mükelleflerden % 10 oranında stopaj yapılırken, dar mükellefler için bu oranın % 0 olarak uygulanması mantıklı değildir. Anayasa Mahkemesi‟nin vermiĢ olduğu bu karar doğrultusunda dar mükelleflerin elde etmiĢ olduğu türev ürün gelirlerinin geçmiĢe yönelik olarak vergilendirilmesi söz konusu değildir. Bu hem vergi kanunlarının geriye yürümezlik ilkesi hem de Anayasa Mahkemesi Kararlarının geriye yürütülmemesinin bir sonucudur. Anayasa Mahkemesi söz konusu iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi, iptal ettiği cümlenin doğuracağı hukuksal boĢluğun kamu yararını ihlal edici bir sonuç doğurmaması için Resmi Gazetede yayımlanmasından dokuz ay sonrası olarak belirlemiĢtir. Bu durumda 08.01.2010 tarih ve 27456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan karar 08.10.2010 tarihinden itibaren geçerli olacaktır. Bu tarihe kadar herhangi bir düzenleme yapılmaması durumunda dar mükelleflerin türev ürünlerinden elde ettikleri kazançlara iliĢkin olarak % 0 oranında stopaj uygulaması devam edilecektir. Yürürlük tarihi ile ilgili olarak bakıldığında, Anayasa Mahkemesi vergide eĢitlik ilkesine aykırı bularak iptal ettiği düzenlemenin, gerekçesi ne olursa olsun 9 ay daha yürürlükte kalmasına müsaade etmektedir. Yani bir anlamda eĢitsizliğe bu süre zarfında devam edilmesinde bir sakınca görmemiĢtir. Konuya iliĢkin olarak kanun koyucu tarafından yapılması gereken, iptal kararının yürürlüğe gireceği 08.10.2010 tarihi beklenmeden yapılacak bir düzenleme ile tam mükellef ve dar mükellefler arasındaki farklılaĢtırmanın ortadan kaldırılması ve Anayasa Mahkemesi Kararının özüne uygun bir Ģekilde vergilendirmenin yeniden düzenlenmesidir. 253 ORTAÇ, a.g.m., s. 107. 115 5.5. Stopaj Uygulamasının Gelir Vergisinin Üniter Yapısı Ġçinde Değerlendirilmesi Stopaj ya da kaynakta kesinti esas olarak peĢin vergileme niteliğindedir. Stopaj yönteminin uygulanmasının nedenlerinden biri, vergi kesintisi yapılması öngörülen hallerde vergilemedeki gecikmeyi önlemek amacıyla beyanname verilmesinin beklenmemek istenmesidir. Diğer bir neden ise stopajın vergileme için güvenli ve pratik bir çözüm olması nedeniyle vergi alacağının güvence altına alınmak istenmesidir. Yıllık beyanname veren bir mükellefin, elde ettiği kazançlar üzerinden stopaj yoluyla kesilen vergisinin, beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmesi genel prensip olarak uygulanmıĢtır 254. GVK Geçici 67. madde ile getirilen yeni sistem uyarınca, stopaja tabi tutulan kazançlar için gerçek kiĢilerce yıllık beyanname verilmeyeceğinden ve diğer gelirler dolayısıyla verilecek beyannameye bu gelirler dahil edilmeyeceğinden, Kanun‟un üniter yapısının bozulduğuna yönelik bazı eleĢtiriler yapılmaktadır. Bunun temel nedeni olarak da GVK 94. maddesine göre istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapılmakta iken, Geçici 67. madde ile bu genel kuraldan ayrılan, tevkifatı nihai vergileme haline getiren bir düzenlemeye gidilmesi gösterilmektedir255. Gelir Vergisi kanunları geleneksel olarak, üniter ve sedüler yapıda olmak üzere iki tipte hazırlanırlar. Ancak bazen ikisinin bir arada kullanıldığı durumlarda olabilmektedir. Üniter Gelir Vergisi sisteminde vergilendirilebilir gelir, kaynağı ne olursa olsun kiĢilerin belli bir dönemde elde ettiği nakdi ve ayni değerler toplamıdır. Burada süreklilik ve belli bir kaynağı temsil etmesi gibi kriterler dikkate alınmaz. Sedüler Gelir Vergisi sisteminde ise, sedül olarak adlandırılan ve üretim faktörlerinin üretime katılması sonucu, belli bir kaynaktan düzenli olarak elde edilen ayni ve nakdi değerler vergilendirilebilir 254 M.Emin AKYOL “Tam Mükellef Kurum Kazançlarında Vergi Kesintisi”, Yaklaşım, S. 177, Eylül 2007, s. 79. 255 Serpil YAġAR, 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına Yönelik Yapılan Vergi Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma Raporu, 11.07.2008-SYA/2008-2, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 18.02.2010, s. 72. 116 geliri oluĢturur256. Sedüler gelir vergisi sisteminde vergilendirilebilir gelir sedüller bazında belirlendiğinden kaynakta vergilemeye uygundur. Diğer taraftan gelir vergilerinin üniter ve sedüler yapısının çok katı olduğunu söylemek zordur. Aralarındaki büyük farklılıklara rağmen, kiĢilerin elde ettikleri gelirin üniter gelir vergisi sisteminde de sedüller halinde sınıflandırıldığı ve bunlardan elde edilen gelirlerin toplamı üzerinden vergilendirme yapıldığı görülür. Bu nedenle de sedüler yapı üniter gelir vergisinde etkin bir Ģekilde ortaya çıkmaktadır ki bu durum üniter sistemin amaçları açısından bir çeliĢki oluĢturmamaktadır257. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa bakıldığında, baĢlangıçta Alman modeli üniter sisteme göre hazırladığı, ancak zaman içinde yapılan düzenlemeler neticesinde sedüler bir yapıya yaklaĢtığı görülmektedir258. GVK Geçici 67. maddenin türev ürünlerde kaynakta vergilendirmeyi esas alması ve bu vergilendirmenin de nihai vergilendirme olup, beyana tabi olmamasına baktığımızda sedüler yapıya yakın olduğunu görürüz. Türev ürünlerden elde edilen gelirlere yapılan tevkifatın, toplam içerisinde yaklaĢık %91‟i tevkifat yoluyla elde edilen 259 Gelir Vergisinin üniter yapısını bozduğunu söylemenin ne kadar doğru olacağı tartıĢılması gereken bir husus olacaktır. Diğer taraftan, türev ürünlerden elde edilen gelirlerin stopaj yapıldıktan sonra beyan edilememesi, mahsuben indirilememesi ve stopajın nihai vergi olması hususu, bu geliri ticari faaliyet olmaksızın elde eden tam mükellef gerçek kiĢiler için geçerli olacaktır. Dar mükellefler için tam mükelleflerdekinin aynısı bir beyan sistemi olmadığı düĢünülürse, tam mükellef kurumların ve tam mükellef gerçek kiĢi olup, söz konusu gelirleri ticari faaliyet kapsamında elde edenler için ödenen stopaj nihai vergi olmayacaktır. Çünkü bu gelirler, kurum kazancına ya da ticari kazanca dahil edilerek beyan edilecek ve bu beyana göre ödenecek olan vergiden, stopaj suretiyle kesilen verginin düĢülmesi mümkün olabilecektir. Açıklanan bu nedenlerden dolayı da gelir vergisinin zaten pek de üniter 256 ORTAÇ, a.g.m., s. 109. ORTAÇ, a.g.m., s. 110- 111. 258 Selahattin TUNCER, “GVK, KVK, ve VUK’ları Yeniden Yazılmalıdır”, Vergi Dünyası, S. 286, Haziran, 2005, s. 30. 259 Veysi SEVĠĞ, “2009 Yılı Vergilerinin Analizi”, Yaklaşım, S. 195, Mart, 2009, s. 16. 257 117 olmayan yapısını sedüler yapıya çevirdiği yönünde yöneltilebilecek eleĢtirilere katılmanın mümkün olmayacağı düĢünülmektedir. 5.6. Türev Ürün Gelirlerine Stopaj Uygulanmasının Mümkün Olmadığı Durumlarda Vergilendirmenin Değerlendirilmesi Türev ürünlerin vergilendirilmesinde Ģu an kabul edilen temel yaklaĢım, bu ürünlerin vergilendirilmesinde yaĢanan karmaĢanın GVK Geçici 67. maddenin yürürlüğe girmesinden sonra ortadan kalktığı yönündedir. Konunun açıklığa kavuĢturulması için ilgili maddenin kapsadığı ve geçerli olduğu alanlara bakılması gerekir. Gerçekten de ilgili madde ile türev ürünlerin vergilendirilmesine tevkifat usulünün getirilmesi ile organize olmuĢ ve iĢlemlerin belli bir standarda bağlandığı borsa nezdinde iĢlem görmeleri halinde, elde edilecek gelirlere kaynağında vergilendirme yapılarak konunun basit bir hal alması sağlanmıĢtır. Ayrıca, bankalar, aracı kuruluĢlar ve saklamacı kuruluĢlar nezdinde yapılan ya da bunların taraf olduğu iĢlemler içinde durum böyledir. Türkiye‟de türev iĢlemlerin yapıldığı Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası‟nda yapılan vadeli iĢlemler düzenli olarak kayda alınmakta, kayıp ya da kazanç düzenli olarak takip edilebilmekte ve gelir elde edilmesi durumunda kanunda belirtilen sorumluluklar çerçevesinde ilgili kuruluĢlar tarafından tevkifata tabi tutulmaktadır. Aynı Ģekilde borsa yerine tezgahüstü piyasalarda banka ya da aracı kuruluĢların aracılık ettikleri iĢlemler içinde, en azından teorik olarak (kayıt dıĢı iĢlemlerin yapılmadığını varsayarak) tarafların elde ettikleri gelirlere tevkifat yapıldığını kabul etmek gerekir. Bir banka veya aracı kuruluĢun iĢlemin bir tarafı olarak müĢterileri ile yaptığı türev iĢlemlerinde, müĢterinin gelir elde etmesi halinde, bu gelir üzerinden tevkifat yapılacağı ortadadır. Tüm bu sayılanlar, kanunda belirtilen ve tevkifat yapmakla sorumlu tutulanların taraf ya da aracı olduğu iĢlemler için geçerlidir. Konuya farklı bir açıdan bakıldığında ise bu kadar basite indirgemenin ve türev ürünler için gelir elde edilir, tevkifat yapılır gibi bir anlayıĢın bir yanılsama olduğu görülür. Bilindiği üzere türev ürünler denilince swap, 118 forward, futures ve opsiyon iĢlemleri bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bazı durumlarda vadeli iĢlemler kavramının türev ürün kavramı yerine kullanıldığı da unutulmamalıdır. Borsada iĢlem gören türevler ise futures ve opsiyonlardır. Swap ve forward sözleĢmeleri ise genellikle tezgahüstü piyasalarda yapılan ve belli standartları olmadığı içinde devri, alınıp satılması güç olan sözleĢmelerdir. DüĢüncemize göre vergilendirilmenin nasıl yapılacağı konusundaki problem özellikle bu ürünler için ortaya çıkacaktır. Swap ve forward sözleĢmelerinin Ģekil ve Ģartlarının taraflar arasındaki anlaĢmaya göre belirlenmesi, borsada, bir banka ya da aracı kurum nezdinde yapılmasına iliĢkin bir zorunluluk bulunmaması gibi nedenlerle, bu Ģekilde elde edilen gelirlerden tevkifat yapılamayacaktır. Böyle bir durumda, bir ticari faaliyet kapsamında yapılan iĢlemden elde edilen gelir ticari kazanç olarak vergilendirilecektir. Ticari faaliyet kapsamanda elde edilmemesi durumunda ise elde edilen kazançlar değer artıĢ kazancı olarak kabul edilecek ve bu hükümlere göre vergilendirilecektir. Swap ve/veya forward iĢlemlerini ticari faaliyet kapsamında yapmayan tam mükellef gerçek kiĢilerin elde edilen geliri beyan edip etmediklerinin de takibi mümkün olmayacaktır. Bu durumda söz konusu iĢlemleri bir banka ya da aracı kuruluĢ vasıtasıyla veya doğrudan bir banka ve aracı kuruluĢ ile yapan ve elde ettiği geliri üzerinden tevkifat yapılan bir yatırımcı ile bu iĢlemi söz konusu kuruluĢların bulunmadığı alanlarda yapan yatırımcılar arasında vergilendirme yönünden haksız rekabet ortaya çıkacaktır. Bu nedenle Ġdarenin bu gelirlerin vergilendirilmesine yönelik ya sıkı bir takip sistemi kurması ya da tevkifat oranlarını yeniden gözden geçirmesinin yararlı olacağı düĢünülmektedir. SONUÇ Finansal piyasalarda yaĢanan hızlı geliĢmeler sonucu ortaya çıkan geniĢ ürün yelpazesi, sermaye piyasalarını yatırımcılar için cazip hale getirmektedir. Ancak, farklı araçların kullanılmaya baĢlanması bunlardan elde edilen gelirlerin tespit edilip sınıflandırılmasını ve vergilendirilmesini karmaĢık hale getirmektedir. Bu ürün yelpazesi içinde türev ürün sözleĢmeleri ya da diğer adıyla vadeli iĢlem sözleĢmeleri son yıllarda kullanımı giderek artan bir hal almıĢtır. Özellikle Ġzmir Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsasının 2005 yılında faaliyete geçmesiyle vadeli iĢlemlerin hacminde her yıl düzenli bir artıĢ olmuĢtur. Bu artıĢ, vadeli iĢlem sözleĢmelerinin her geçen yıl biraz daha fazla kullanılmaya baĢlandığını göstermektedir. Bu nedenle vergi mevzuatında konuya iliĢkin yoruma ve tartıĢmaya meydan vermeyecek tanımlamaların ve düzenlemelerin yapılması son derece önemlidir. Vergi mevzuatında bu ürünlerin tanımlanmasına ve ne Ģekilde vergilendirileceğine iliĢkin uzunca bir süre net ifadeler bulunmadığını söylemek gerekir. 5281 sayılı Kanunla 01.01.2006 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere, tüm finansal yatırım araçlarından elde edilen kazançların vergilendirilmesinde köklü değiĢiklikler yapılmıĢtır. Türev ürünlerin vergilendirilmesi konusunda karĢılan en önemli sorun, bu iĢlemlerin niteliğinin belirlenmesi olmaktadır. Türev ürünlerin menkul kıymet olup olmadığına dair sürekli bir tartıĢma yaĢanmıĢ ve 5281 sayılı Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‟la yapılan düzenleme ile diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıĢtır. Ayrıca, 01.01.2006 tarihinden itibaren, çeĢitli finansal araçlardan elde edilen getirilerin aynı düzeyde kaynakta vergilenmesi, ticari faaliyetlere dahil olmayan gelirler için kaynakta yapılan bu vergilemenin nihai vergileme olması öngörülmüĢtür. Ġlgili maddenin vadeli iĢlemler ve opsiyonlarla ilgili olarak bazı tanımlara ve iĢlemlerin niteliğine yer vermiĢ olması ve bu ürünlerin vergilendirilmesine iliĢkin ifadeler kullanması olumlu geliĢmelerdir. Ancak, hem kavram hem de yapılan iĢlem olarak Türkiye için geliĢmekte olan 120 piyasalar içinde yer alan türev ürün piyasalarının belli birtakım kolaylıklarla desteklenmesinin yanında, takip edilebilir ve bakıldığında güven veren bir kayıt sistemine kavuĢturulması gerekir. Bu anlamda bu tarz iĢlemlerin banka ve aracı kurumlar nezdinde yapılabilmesi için gerekli düzenlemelerin ve teĢviklerin bir an önce getirilmesi gereklidir. Mevcut durumda var olan aynı tür iĢlemlerden elde edilen gelirler arasında tevkifat oranlarındaki farklılıkların bir an önce giderilmesi ve bu kapsamda uygulanan istisna ve muafiyetlerin tüm türev ürün iĢlemlerine uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Bunun için hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan iĢlemlere uygulanan % 0‟lık stopaj oranının döviz, faiz ve emtiaya dayalı olarak yapılan tüm türev ürün iĢlemlerine uygulanması sağlanmalıdır. ĠĢlemlerin yapılıĢ amaçlarının da doğru belirlenerek, piyasadaki, faiz düĢüĢ ve yükseliĢlerinden ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar ile emtia fiyatlarındaki iniĢ çıkıĢlardan korunma amacıyla bu ürünleri kullanan yatırımcılarla, spekülatif amaçlı olarak piyasaya giren ve bu Ģekilde kar elde etmeye çalıĢan yatırımcıların ayrılarak farklı oranlarda vergilendirilmeleri sağlanmalıdır. Bu yapılırken de pozisyonu vadesine kadar elinde tutan yatırımcı ile vadesi gelmeden ters pozisyonla kapatan yatırımcının elde edeceği gelire uygulanacak stopaj oranının, pozisyonu vadesine kadar elinde tutan yatırımcı lehine olacak Ģekilde yeniden düzenlenmelidir. Anayasa Mahkemesi‟nin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere, vergilendirmede eĢitlik ve adaletin sağlanabilmesi için aynı durumda olanlara aynı, farklı durumda olanlara farklı vergi uygulamalarının getirilmesi Ģarttır. Bu anlamda, dar mükellefler ile tam mükelleflerin türev ürün piyasalarında elde ettikleri gelirlerine uygulanan farklı stopaj oranlarının Anayasa Mahkemesinin konuya iliĢkin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarih beklenmeden bu oran farklılığının giderilmesi ve henüz yeterli geliĢimini sağlamamıĢ türev ürün piyasalarında iĢlem yapılmasını teĢvik etmek adına 121 tam mükellefler içinde % 0‟lık stopaj oranının yeniden uygulanmaya konması gereklidir. Türev ürünlere uygulanacak damga vergisi bakımından, iĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda, türev ürünlere uygulanacak istisna ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesiyle getirilen ve sadece borsada iĢlem gören türev ürün sözleĢmelerine sağlanan muafiyetin de tekrar gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Türev iĢlemlerinin yapıldığı yere ve taraflarına bakılarak getirilen istisna ve muafiyet uygulamasının tüm türe ürünler için geçerli olmasının sağlanması gerektiği düĢünülmektedir. Genel vergi kanunlarında yer alan düzenlemeler ve bu düzenlemelerin devamlı olarak ve parça parça değiĢtirilmesi türev ürünlerin karmaĢık yapısını, vergilendirilmeleri bakımından daha da karmaĢık hale getirmektedir. Adaletin sağlanması bakımından herkesin ödeme gücüne göre vergilendirilmesi, benimsenmesi gereken genel bir vergileme ilkesidir. Bu ise Anayasa‟nın 73. maddesi hükmü ile güvence altına alınmıĢ olan, herkesin kamu giderlerini karĢılamak üzere ödeme gücüne göre vergilendirilmesi ile mümkün olur. Ödeme gücünün en önemli göstergesi ise gelirdir. Bu nedenle, vergilendirmeye esas alınacak gelirin tanımlanması önemli olmaktadır. Türev ürünler açısından da elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesi ve buna göre vergilendirilmesi bu noktada önemli olmaktadır. Bu anlamda vergi kanunlarında, türev ürünlerin ne olduğunun ve bunlardan elde edilecek gelirlerin nasıl vergilendirileceğine iliĢkin net hükümlerin farklı yorumlara ve uygulamalara meydan vermeyecek Ģekilde belirlenmesi ve türev ürünlerden elde edilen gelirlerin açık bir Ģekilde gelir unsurları arasında sayılarak vergi sistemine dahil edilmesi gerekmektedir. Menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasaları araçlarının vergilendirmesi ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununda yer alan menkul sermaye iradı ve değer artıĢ kazancı kavramı, para ve sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesi baĢlığı altında yeniden ele alınmalı ve yapılacak net tanımlamalarla boĢlukta kalan herhangi bir alan 122 bırakılmamalıdır. Ülkemizin de içinde bulunduğu geliĢmekte olan ülkelerin ortak sorunu yatırımların finansmanı için gerekli olan kaynağın sağlanmasında karĢılaĢılan güçlüklerdir. Ekonomik kalkınma için ihtiyaç duyulan bu fonların esas kaynağı ulusal tasarruflardır. Para ve sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesi, özellikle hassas dengeler içinde bulunan Türkiye ekonomisi açısından, büyük bir öneme haizdir. Sermaye piyasalarının ekonomik kalkınmadaki önemi dikkate alındığında bu alanda vergi kanunlarında yapılacak düzenlemelerin tasarruf sahiplerinin birikimlerini sermaye piyasasında değerlendirmesini sağlayacak, vergi mükellefleri arasında eĢitsizliğe yol açmayarak vergilemede adalet ilkesini bozmayacak Ģekilde ele alınması ve sürekli yapılan değiĢikliklerle karmaĢık bir hale getirilmemesi gerektiği düĢünülmektedir. KAYNAKÇA Kitap ve Makaleler ACAR, Burçin; “Swap ĠĢlemlerinin Muhasebe ve Vergisel Açıdan Analizi”, Vergi Raporu, Mart 2009. AKBULAK, Yavuz; “Sermaye Piyasası ĠĢlemleri Nedeniyle Düzenlenen Bazı Kâğıtlara ĠliĢkin Damga Vergisi ve Harç Yükümlülükleri”, Vergi Sorunları, Ocak 2007. AKÇAOĞLU, Ertuğrul; Finansal Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2002. AKDOĞAN, Abdurrahman; Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004. AKSEL, H. AyĢe Eyüboğlu; Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları, SPK Yayını, Yayın No:21, 1995. AKSOYOĞLU, Volkan; “Damga Vergisi Uygulamasında Vadeli ĠĢlemler”, YaklaĢım, Mayıs 2008. AKYOL, M.Emin; “Tam Mükellef Kurum Kazançlarında Vergi Kesintisi”, YaklaĢım, Eylül 2007. ANGIN, Erdinç; “Türev Piyasalar: Future, Forward, Swap ve Option ĠĢlemleri”, Vergi Dünyası, Temmuz 1998. ARIKAN, A.Naci; “Dövize Dayalı Olarak Yapılan Forward ĠĢlemlerinin ĠĢleyiĢi ve Vergi Usul Kanunu Açısından Değerlemesi”, Vergi Dünyası, Mart 2003. ARIKAN, A.Naci; “Türev Ürünler Menkul Kıymet midir?”, Vergi Dünyası, Nisan 1998. 124 AġIKOĞLU Rıza -Cantürk AġIKOĞLU; “Global Finansal Sistem EtkileĢimiyle Türkiye‟nin Türev Piyasa Görünümü”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, C.X ,S II, 2008. ATĠLA, Özkan; “Sermaye Piyasası Araçlarının Banka ve Aracı Kurumlara SatıĢı Dolayısıyla Yapılacak Tevkifat“, YaklaĢım, Nisan 2006. AYKÖSE, Rifat; Finansal Türevlerin Vergilendirilmesinin Ġncelenmesi ve Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2001. BAL, Harun; Uluslararası Finansman DıĢ Borç Yönetimi ve Türkiye, Türkiye Bankalar Birliği, Ġstanbul, 2001. BALSEVEN, Hale; “Dünya Uygulamalarında ve Türkiye‟de Finansal Piyasalardaki ĠĢlem Vergileri“, Vergi Dünyası, Eylül 2003. BAġBĠLĠCĠ, Orhan; Uluslararası Muhasebe Standartlarına Göre Türev Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006. CARTER, Colin Andre; Futures and Options Markets, Pearson Education, Prentice Hall, New Jersey, 2003. CEYLAN, Ali; Finansal Teknikler, Elin Yayınları, Üçüncü Baskı, Bursa, 1998. CHAMBERS, Nurgül; Türev Piyasalar, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2009. ÇAKMAKÇI, Ali; “Arbitraj Faaliyetlerine Yönelik Olarak Vergi Hukuku Kapsamında Değerlendirmeler“, YaklaĢım, Eylül 2009. DAYANÇ, Murat; “Maliye Bakanlığı‟nca Swap ĠĢlemlerine ĠliĢkin Olarak Verilen 14.01.1997 Tarih ve 1425 Numaralı Özelgenin EleĢtirisi”, Vergi Dünyası, Ocak 2002. 125 DEMĠR, ġeref; “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon SözleĢmelerinin GVK‟nun Geçici 67‟nci Maddesine Göre Vergilendirilmesi”, Vergi Sorunları, Ocak 2006. DÖNMEZ, Çetin Ali - vd.,; Finansal Vadeli ĠĢlem Piyasalarına GiriĢ, ĠMKB Yayınları, Ġstanbul, 2002. DUBOFSKY, David A. - Thomas W. MILLER JR.,; Derivatives-Valuation and Risk Management, Oxford University Press, New York, 2003. DURAK, Gündoğan; “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi ve Beyanı”, YaklaĢım, Mart 2009, DÜLGER Fikret-Yıldırım ÖNAL; “Faiz ve Döviz Swapları Uygulanması”, Hazine ve DıĢ Ticaret Dergisi, Mart 1992/1. EBĠÇLĠOĞLU Fatih Kemal- Abdulkadir KAHRAMAN; Swap ĠĢlemleri ĠĢleyiĢi ve Vergisel Boyutu, Turmob Sirküler Yayınları, 1999. EKĠCĠ, M. Hadi; “Opsiyon Kontratlarının Mahiyeti ve Vergi Kanunları Açısından Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, Mayıs 2000. ERĠġTĠ, Murat; “Döviz Piyasalarında Yapılan Swap, Options ve Futures ĠĢlemlerinin Vergi Hukuku Açısından Ġrdelenmesi”, Vergi Dünyası, Ocak 2001. ERSAN, Ġhsan; Finansal Türevler, Literatür Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 1998. FETTAHOĞLU, Abdurrahman; Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980 Sonrası Türkiye, Ankara, 1991. GÜCENME, Ümit; Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son GeliĢmeler, TBB Yayınları, Yayın No:181, Ankara, 1994. GÜNDOĞDU, Muhittin; “Swap ĠĢlemleri”, Vergi Sorunları, S.141, Haziran 2000, 126 GÜNDOĞDU, Muhittin; “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği Forward ĠĢlemlerine Bağlı Olarak Gelirin ve Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin Peçelenmesi”, Vergi Sorunları, Mart 2000. GÜNDÜZ Lokman -Mehmet Tutal; Türev Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi: Türkiye Uygulaması Üzerine Bir Öneri, TBB Yayınları, No:193, Ġstanbul, 1995. HEPER, Fethi - Filiz EKĠNCĠ; “ABD‟ de Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi ve Türkiye Açısından Değerlendirme”, YaklaĢım, Haziran 2004. HASANEFENDĠOĞLU, Devrim; “DamgaVergisi Açısından SözleĢmelerin “Belli Parayı” Ġhtiva Etmesi Hususu”, Vergi Dünyası, Mart 2009. HULL, John C.; Options, Futures, and Other Derivatives, Pearson Prentice Hall Publications, Fourth Edition New Jersey, 2000. HULL, John C.; Fundementals of Futures and Options Markets, Pearson Prentice Hall, Sixth Edition, New Jersey 2008. KARABULUT, Özlem Gözde; “Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piyasası Araçlarından Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesinde 5281 Sayılı Kanun ile Yapılan Düzenlemeler”, Vergi Sorunları, Nisan 2005. KAYA, Ömer; “Döviz Swaplarının BSMV karĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, Ocak 2002. KAYGUSUZ, Sait; Yüksel Finansal Türev Ürünlerinde Muhasebe Esasları, SPK Yayınları No: 113, Ankara, 1998. KAYNAK, Harun; “Genel Olarak Faiz Swapları ve Vergilendirme Sorunları”, Vergi Dünyası, Nisan 1999. KAZGAN, Gülten; Tanzimattan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004. 127 KEPÇE, Nazlı; Swap SözleĢmelerinin Finansal Tablolarda Raporlanması, Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2007. KEPENEK Yakup- Nurhan YENTÜRK; Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 8. Basım, Ankara, 1996. KESKĠN, AyĢe DilĢad; Swap ĠĢlemi ve Hukuki Niteliği, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara, 2007. KOÇ, Selman; “Forward SözleĢmelerinin Hukuki Mahiyeti, Vergi Kanunları KarĢısındaki Durumu ve MuhasebeleĢtirmesi”, Vergi Dünyası, Kasım 1999. NORMAN, Leyla; Finansal Risk Yönetimi Ġçerisinde Swap, Finansal Niteliği, MuhasebeleĢtirilmesi ve Türkiye Uygulaması, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1998. ONURSAL, Erkut; “Küçük Bir Maliyet KarĢılığında Risklerden Arınmak Mümkün”, DTM DıĢ Ticaret Dergisi, Özel Sayı, Ekim 2003. ORTAÇ, Fevzi Rifat; “Vergilendirilebilir Gelir Kavramı, Geliri Belirleyen Teoriler ve Türk Gelir Vergisinde Yer Alan Gelir Tanımlaması”, Gazi Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, I.Cilt S.2, 1999. ÖÇAL Tezer, Ö.Faruk ÇOLAK- Selahattin TOGAY- Kadir ESER; Para Banka Teori ve Politika, Gazi Kitabevi, Ankara, 1997. ÖĞÜN, Ġsmail; “Forward ĠĢlemlerde Damga Vergisi”, Vergi Dünyası, ġubat 2002. ÖNCE, Saime; Türev Ürünlerin Muhasebe Sorunları ve Bankalar Ġçin MuhasebeleĢtirme ġekilleri, TBB Yayın No:192, EskiĢehir, 1995. 128 ÖNCEL, Mualla -Ahmet KUMRULU-Nami ÇAĞAN; Vergi Hukuku, Turhan Kitabevi, 12. Bası, Ankara, 2004. ÖRTEN Remzi-Ġpek ÖRTEN; Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2001. ÖZBALCI, Yılmaz; Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, OluĢ yayınları, Ankara, 2002. PENEZOĞLU, Yusuf Gökhan; Hukuki Yönleriyle Vadeli ĠĢlem SözleĢmeleri, Kazancı Yayınları, Ġstanbul, 2004. SABUNCU, Ahmet Bülent; Vadeli ĠĢlem Piyasalarının GeliĢme Dinamikleri ve Türkiye, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996. SARAÇ, Osman; “Vadeli ĠĢlem Piyasaları-I”, YaklaĢım, Mayıs 2001. SAYGILIOĞLU, Nevzat; “Damga Vergisi Kanunu‟nda Yapılan Son DeğiĢiklikler”, YaklaĢım, ġubat 2005. SEVĠĞ, Veysi; “2009 Yılı Vergilerinin Analizi”, YaklaĢım, Mart 2009. SEVĠĞ, Veysi; “Stopajda Anayasaya Aykırılık”, Referans Gazetesi, 05.02.2008. SEYĠDOĞLU, Halil; Uluslararası Ġktisat, Güzem Yayınları, 11. Baskı, Ġstanbul, 1996. ġAHĠN, Celal; “Finansal Araç Kavramının Türkiye Muhasebe Standartları, Bankacılık Mevzuatı, TTK ve Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından Ġrdelenmesi”, Vergi Dünyası, Ocak 2009. 129 TEKĠN, Cem; “Dar Mükellef kurumlar Tarafından Elde Edilen Menkul Kıymet Gelirlerinin Yeni Sistem Çerçevesinde Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, Nisan 2006. TEKĠN, Cem; “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesine ĠliĢkin Olarak 5436 Sayılı Kanunla Yapılan DeğiĢiklikler”, YaklaĢım, ġubat 2006. TUĞLU, Ali; “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasından (VOB) Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, ġubat 2010. TUNCER, Selahattin; “GVK, KVK, ve VUK‟ları Yeniden Yazılmalıdır”, Vergi Dünyası, Haziran 2005. TUNCER, Selahattin; “Yeni 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu”, YaklaĢım, Ağustos 2006. TÜFEN, Ekrem; Futures SözleĢmelerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Tespit Edilmesi Ġstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1283, EskiĢehir, 2001, TÜTÜNCÜBAġI, Cumhur; Türev Araçları ile Ġlgili ĠĢlemler ve Bu ĠĢlemlerin Hukuki Niteliği, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2006, UFUK, Mehmet Tahir; “2008 Yılında Elde Edilen Menkul Sermaye Ġratlarının Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, Mart 2009. ULUDAĞ Ġlhan-EriĢah ARICAN; Finansal Hizmetler Ekonomisi, Beta Yayınları, Ġstanbul, 1999. UYANIK, Namık Kemal; Bir Bölüm Finansal ĠĢlemler ve Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar Birliği Yayın No: 226, Ġstanbul, 2001. UYANIK, Namık Kemal; “Türev Araçlar ve Forward ve Swap ĠĢlemlerinin Vergi Kanunları KarĢısındaki Durumu”, YaklaĢım, Haziran 1998. 130 UZUN, Kemal; “ĠMKB Vadeli ĠĢlem Piyasası Dövize Dayalı Futures SözleĢmeleri”, Vergi Dünyası, ġubat 2003. UZUNOĞLU, Sadi; Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayınları, Ġstanbul, 2003. UZUNOĞLU, Sadi; Yeni Finansman Teknikleri, Strata Yayınları, Ġstanbul,1998. VURAL, Mahmut; “Swap ĠĢlemlerinin Mahiyeti ve Banka ve Sigorta Muameleleri KarĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, Haziran 1998. YAġAR, Serpil; 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına Yönelik Yapılan Vergi Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma Raporu, 11.07.2008-SYA/2008–2, 28, (EriĢim) www.spk.gov.tr,18.02.2010. YILMAZ, Mustafa Kemal; Döviz Vadeli ĠĢlem SözleĢmeleri, Der Yayınları, Ġstanbul, 2002. YÜKÇÜ Süleyman-Tülay YÜCEL; Bankacılıkta Türev Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi, Bugünkü Durum ve Yapılması Gerekenler, TBB Yayın No: 191, Ġzmir, 1995. YÜZBAġIOĞLU, Nejat; Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk Yönetimi Konferansı Tebliği, Ocak 2003. “Para ve Sermaye Piyasalarının Vergilendirilmesi-Vergi Konseyi”; Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı KuruluĢlar Birliği, Yayın No: 19, Ġstanbul, 2004. “Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu”; ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999. 131 Ġnternet Kaynakları “GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile Ġlgili Olarak Gerçek KiĢilere Yönelik Vergi Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010. “Ġstanbul Altın Borsası Kronolojisi”, www.iab.gov.tr, (EriĢim) 03.02.2010. “Ġlgili Vergi Mevzuatı” Sermaye Piyasaları Ġleri Düzey Lisanslama Eğitimi, Ekim 2009, (EriĢim) www.tspakb.org.tr, 06.02.2010. “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 08.02.2010. “Sermaye Piyasası Faaliyetleri Ġleri Düzey Lisansı Eğitimi- Ġlgili Vergi Mevzuatı”, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı KuruluĢlar Birliği, (EriĢim) www.tspakb.org.tr, Kasım, 2004. SÖYLER, Halil; Swap ĠĢlemlerinin Vergi Mevzuatı KarĢısındaki Durumu (EriĢim) http://www.alomaliye.com/ halil_soyler_swap.htm, 03.11.2009. “TCMB Açıklamalı Terimler Sözlüğü” (EriĢim) www.tcmb.gov.tr, 10.12.2009. “Türev Araçlar Lisanslama Rehberi” Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, 12, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009. “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim) www.tbmm.gov.tr, 07.02.2010. “Vadeli ĠĢlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, (EriĢim) www.imkb.gov.tr, 20.12.2009. “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon SözleĢmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları 8, Ankara 2007, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009. “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon www.vob.org.tr, 10.01.2010. Borsasında Piyasa Gözetimi”, (EriĢim) 132 “Vadeli ĠĢlem SözleĢmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010. “Vadeli ĠĢlem Vergilendirilmesi ve Opsiyon SözleĢmelerinden Raporu” (EriĢim) Elde Edilen Gelirlerin http://www.vob.org.tr/ VOBPortalTur/docs/VOB kurumsalyerli.htm, 28.02.2010. ÖZET Ġbrahim ġEN, Türev Ürünlerden Swap, Forward, Futures, Opsiyon ĠĢlemleri ve Türkiye‟de Vergilendirilmelerinin Analizi ve Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010. Türev ürün olarak adlandırılan swap, forward, futures ve opsiyon sözleĢmeleri ilk olarak tarım ürünleri için fiyat dalgalanmalarından korunmak amacıyla düzenlenmiĢtir. 1972 yılına gelindiğinde Bretton Woods sisteminin sona ermesiyle, faiz oranlarında ve döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalar ve piyasalarda karĢılaĢılması muhtemel risklerden korunmaya yönelik olarak bu ürünler ön plana çıkmıĢtır. Ülkemiz açısından baktığımızda, 24 Ocak kararları ile birlikte ekonomik alanda serbestleĢme baĢlamıĢ, para ve sermaye piyasası alanlarında da önemli geliĢmeler meydana gelmiĢtir. Bu geliĢmelere paralel olarak türev ürün kullanımları da artıĢ göstermiĢtir. Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası ise 2005 yılında faaliyete geçmiĢ olup, her geçen gün artan iĢlem hacmiyle büyümeye devam etmektedir. Finansal yeniliklerin kullanılmaya baĢlanması, yürürlükteki mevzuatında gözden geçirilmesini ve bu ürünlere iliĢkin açıklayıcı, tanımlayıcı ve düzenleyici bir takım yeniliklerin getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle vergi kanunlarımızda türev ürünlerin niteliğine ve elde edilen gelirin hangi sınıflandırmaya tabi tutulacağına iliĢkin doğrudan düzenlemeler yer almamıĢtır. 5281 sayılı Kanunla tüm finansal yatırım araçlarından elde edilen kazançların vergilendirilmesinde köklü değiĢiklikler yapılmıĢtır. Ancak yapılan bu düzenlemeler, iĢlemlerin sadece belirli bir bölümünü kapsaması nedeniyle yeterli görülmemektedir. Bu yüzden türev ürünlerin tanımlanması ve bu ürünlerden elde edilecek gelirlerin sınıflandırılmasının yapılması, karmaĢık yapının biraz olsun anlaĢılabilir olmasını sağlayacaktır. Bu anlamda, türev ürünlere iliĢkin olarak vergi kanunlarında özel düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. 134 Anahtar Kelimeler 1. Piyasa Kavramı 2. Türev Ürün Piyasaları 3. Swap, Forward, Futures, Opsiyon ĠĢlemleri 4. Türev Ürünlerin Hukuki Niteliği 5. Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi ABSTRACT Ġbrahim ġEN, Derivative Products such as Swap, Forward, Futures, Options and Evaluation and Analysis of Taxation in Türkiye, Master Thesis, Ankara, 2010 Firstly, Swap, Forward, futures and options contracts named as derivative products are used for agricultural products to protect them from price fluctuations. By the ending of Bretton Woods System in 1972, these products became very important for the protection of possible market risks and fluctuations of interest and exchange rates. For our country, by 24 january decisions liberalisation started and very important developments occured in Money markets and capital markets. In parallel with these developments using of derivative products also increased. Turkish Derivatives Exchange was established in Ġzmir in 2005 and it is stil growing up by its large transaction volume. By the using of financial innovations, it became an obligation to overview the legislations and to explain the regulations about the derivative products. Especially in our tax laws there is no direct regulations about qualities of derivative products and the classifications of incomes of them. There has been radical changes in taxation for the incomes of financial products by the law numbered as 5281. But these regulations are not sufficient because it covers only a specific part of them. Therefore, description of derivative products and classification of their incomes can help to understand the complex structure of derivative products. For this reason, there should be special regulations in tax laws related with derivative products. 136 Key Words 1. Market Concept 2. Derivative Product Market 3. Swap, Forward, Futures, Options 4. Legal Basis of Derivative Products 5. Taxation of Derivative Products