ÇOCUK HAKLARI ARŞ. GÖR. TÜRKER ERTAŞ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ANAYASA HUKUKU ANABİLİM DALI ÇOCUK HAKLARI O Çocukluğun bireylerin kişisel, zihinsel ve bedensel gelişimleri açısından hayati öneme sahip olan bir dönem olmasına paralel olarak gerek ulusal gerekse de uluslararası hukukta temel hak ve özgürlükler alanında çocuklara özgü düzenlemeler yapılması bir zorunluluk olmuş ve bu şekilde insan hakları hukukunun bir alt dalı olarak çocuk hakları kavramı doğmuştur. ÇOCUK HAKLARI O 1982 Anayasası çocuklara özgü düzenlemelere yer vermektedir. Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 11. maddesinin ilk fıkrası ‘‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’’ ibaresine yer verdikten sonra 3. fıkrasında 2010 yılı Anayasa değişiklikleri ile maddeye eklenen ‘‘Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.’’ ibaresini içermektedir. Pozitif ayrımcılığın bir yansıması niteliğinde olan bu hüküm devletin çocuklar lehine alacağı tedbirlerin eşitlik ilkesi ile aykırılık teşkil etmeyeceğini vurgulamaktadır. ÇOCUK HAKLARI O Yine 1982 Anayasası’nın ‘‘Ailenin Korunması ve O O O O Çocuk Hakları’’ başlıklı 41. maddesi uyarınca: Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. (Ek fıkra: 12/9/2010-5982/4 md.) Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. (Ek fıkra: 12/9/2010-5982/4 md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. ÇOCUK HAKLARI O 1982 Anayasası’nın ‘‘Sosyal Olarak Korunması Gerekenler’’ başlıklı 61. maddesinin 4. fıkrası ‘‘Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.’’ hükmünü içermektedir. Anayasa’nın ‘‘Yabancı Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları’’ başlıklı 62. maddesi ise ‘‘Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.’’ ibaresine yer vermektedir. ÇOCUK HAKLARI O BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 24. maddesi çocuk haklarına yer vermekte olup hüküm şu şekildedir: O Her çocuk, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet ya da doğum bakımından hiçbir ayrım gözetilmeksizin, reşit olmayan kişi statüsünün gerektirdiği koruma tedbirlerinin ailesi, toplumu ya da devleti tarafından alınması hakkına sahiptir. O Her çocuk, doğumundan hemen sonra nüfus kütüğüne kaydedilecek ve bir isme sahip olacaktır. O Her çocuğun bir vatandaşlık kazanma hakkı vardır. O O O O O ÇOCUK HAKLARI BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin ‘‘Ailenin, Anneliğin, Çocukların ve Gençlerin Korunması’’ başlıklı 10. maddesi şu şekildedir: Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler aşağıdaki hususları kabul ederler: Toplumun doğal ve temel birimi olan aileye, özellikle ailenin kurulması için ve aileye bağımlı çocukların bakım ve eğitiminden sorumlu oldukları sürece, en geniş koruma ve yardımın yapılması gerektiğini kabul ederler. Evlenme, buna istekli olan eşlerin hür rızası ile olmalıdır. Annelere, doğumdan önce ve sonra makul bir süreyle özel bir koruma sağlanmalıdır. Bu dönem içinde, çalışan anneler ücretli izinden ya da yeterli sosyal güvenlik tedbirlerini kapsayan izinden yararlanmalıdırlar. Bütün çocuklar ve gençler yararına, ebeveynlikten ya da başka koşullardan dolayı hiçbir ayrım gözetilmeksizin, özel koruma ve yardım tedbirleri alınmalıdır. Çocuklar ve gençler ekonomik ve sosyal sömürüden korunmalıdır. Onların ahlaki değerlerine ya da sağlıklarına zararlı olabilecek, hayatlarını tehlikeye sokabilecek ya da normal gelişmelerini engelleyebilecek işlerde çalıştırılmaları yasalarla cezalandırılmalıdır. Devletler, ayrıca, yaş sınırları koyarak, çocukların bu yaş sınırları altında ücretli olarak çalıştırılmasını yasalarla yasaklamalı ve cezalandırmalıdırlar. ÇOCUK HAKLARI O AB Temel Haklar Şartının 24. maddesi çocukların haklarından bahsetmektedir. Anılan hüküm uyarınca: O Çocuklar, kendi refahları için gerekli olan koruma ve ihtimamdan yararlanma hakkına sahiptir. Görüşlerini serbestçe ifade edebilirler. Bu görüşler, kendi yaşları ve olgunluk düzeylerine uygun olarak kendilerini ilgilendiren konularda dikkate alınır. O Kamu makamları veya özel kuruluşlar tarafından çocuklarla ilgili olarak yapılan bütün işlemlerde, çocuğun çıkarlarının en iyi şekilde korunmasına öncelik verilmelidir. O Her çocuk, bunun kendi çıkarlarına aykırı olması haricinde anne ve babasının her ikisi ile düzenli olarak kişisel ilişki ve doğrudan temas sürdürme hakkına sahiptir. ÇOCUK HAKLARI O Konuya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında bakacak olursak ‘‘Eşler Arası Eşitlik’’ başlıklı 5. maddenin çocuklara ilişkin bir düzenlemeye yer verdiğini görmekteyiz. Hüküm şu şekildedir: O Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde bir medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar. Bu madde devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarını engellemez. O Görüldüğü üzere çocuklara ilişkin spesifik düzenlemelere yer veren uluslararası insan hakları sözleşmeleri devletlere çocukların bakımı, gelişimi, ekonomik ve sosyal alanda korunması, ayrımcılığa tabi tutulmaması gibi konularda tedbirler alma yükümlülüğü yüklemektedir. ÇOCUK HAKLARI O O O O O Adı geçen çocuk haklarına yer veren insan hakları sözleşmeleri dışında tamamen çocuklara ilişkin hak ve özgürlüklerin düzenlendiği BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme bulunmaktadır. Sözleşme ABD ve Somali dışında tüm BM üyesi ülkeler tarafından onaylanmıştır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını tanımlamaktadır. Sözleşme yaşama, eksiksiz biçimde gelişme, zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma, aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma gibi hakları ihtiva etmektedir. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki insan haklarını en geniş biçimde tanımlamaktadır. Bu sözleşmeye yön veren temel değerler ayrımcılık yapmama; çocuğun yararının gözetilmesi; yaşama ve gelişme ile düşünce ve görüşlerine değer verilmesi haklarıdır. (Çocuk Hakları Komitesi 1 No’lu Genel Yorum par. 6) Sözleşme’nin 2. maddesi uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O Çocuk hakları ile ilgili üzerinde durulması gereken haklardan birisi de eğitim hakkıdır. Bu hususta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 1. Protokolü’nün 2. maddesi eğitim hakkını şu şekilde tanımaktadır: O Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir. ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na göre Sözleşme özellikle temel eğitimi yani ilköğretimi hedef almaktadır. Devletlerin yükseköğretim alanında herhangi bir yükümlülükleri bulunmamaktadır. Örneğin üniversite öğrencilerinin belli bir öğrenci derneğine kayıt zorunluluğu ya da yüksek öğrenime seçme sınavı ile öğrenci alınması, AİHM tarafından, eğitim hakkına müdahale olarak sayılmamaktadır. Hüküm özel eğitim kurumları açma olanağını kapatmamakla birlikte ikinci cümle esas olarak devlet okullarındaki ders müfredatı kapsamında anne – babanın inanç özgürlüğünü korumayı hedeflemektedir. ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O AİHM Danimarka’da ilköğretim okullarında okutulan zorunlu cinsel eğitim dersinin anne – babanın dini ve felsefi inancına uygun olarak yapma yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasını reddetmiştir. Strasbourg Mahkemesi uyarınca Danimarka Devleti, gerekli görülen bilgilerin uygun zamanda çocuklara verilmesi suretiyle, örneğin evlilik dışında doğan çocuk sayısındaki fazlalık, kürtaj ve zührevi hastalıklar gibi rahatsızlık verici bir çok fenomen karşısında kendilerini uyarmaya çalışmıştır. Kamu makamları, günü geldiğinde çocukların ‘kendilerine bakabilmeleri ve aynı konuda başkalarına dikkat etmeleri’ ve ‘bilgisizlik nedeniyle kendilerini ve başkalarını güç durumda bırakmamaları’ için yeterli bilgiyle donatmak istemiştir. Bu konular aslında ahlaki düzen içinde yer alır; ancak bunlar çok genel nitelikte olup, demokratik bir devletin kamu yararı kapsamında görebileceği konulardır. ( Kjeldsen, Busk Medsen ve Pedersen / Danimarka ) ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uyarınca devletin eğitim hizmetini sunarken anne – babanın dini – felsefi inancına saygı göstermesi yeterlidir. Devletin anne – babanın dini/felsefi inancı yönünde eğitim verme yükümlülüğü yoktur. Burada önemli olan husus eğitim hizmeti yerine getirilirken devletin anne – babanın dini/felsefi inancını incitecek telkinlerde bulunup bu yönde fikir aşılamaktan kaçınmasıdır. ( X / Birleşik Krallık) ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O AİHM uyarınca bireye Sözleşme ile eğitim hakkının tanınması istediği dilde eğitim görebileceği anlamına gelmemektedir. Nitekim Mahkeme Belçika’nın Fransızca konuşulan bölgesinde oturan anne – babanın çocuklarına Fransızca eğitim görmesi için bir okul sağlanmamasını Sözleşme’ye aykırı bulmamıştır. AİHM uyarınca Eğitim hakkıyla ilgili birinci cümle ilk olarak belirli bir zamanda var olan bir eğitim kurumuna girebilme hakkını güvence altına alır; bu hakkın etkili olabilmesi, eğitimden yararlanan kişinin ülkede yürürlükte bulunan kurallara göre tamamladığı eğitimin resmen tanınmasını gerektirir. İkinci cümle ise Devletlerin eğitim ve öğretim alanında annebabaların 'dil' tercihlerine değil, sadece dinsel ve felsefi inançlarına saygı gösterme yükümlülüğünü göstermektedir. (Belçika Dil Okulu Davası) ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI Bununla birlikte AİHM Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yunanca eğitim yapan ortaokul bulunmamasını eğitim hakkının ihlali saymıştır. ( Kıbrıs/Türkiye) O Başka bir davada alevi inancına sahip olduğunu belirten anne babanın 7. sınıfa giden kızının din kültürü ve ahlak dersinden muafiyetini sağlamak üzere yapmış olduğu başvurunun reddedilmesini AİHM Sözleşme’nin ihlali olarak görmüştür. Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 9 Temmuz 1990 tarihli kararıyla bu derse muafiyet imkanı tanındığı görülmektedir. Bu karara göre, sadece “Hıristiyanlık veya Musevilik dinine mensup Türk vatandaşı” çocuklar, “bu dinlere mensup olduklarını beyan etmeleri koşuluyla” muafiyet seçeneğine sahiptirler. bu muafiyetin kapsamı ne olursa olsun, ana ve babaların okul yetkililerine kendi dini veya felsefi inançları hakkında bilgi vermek zorunda tutulmaları, muafiyet yöntemini, kendilerinin inanç hürriyetine saygının temininde elverişsiz bir araç haline getirmektedir. Ayrıca Eylem Zengin’in durumunda olduğu gibi, bu konuda açık bir metin bulunmadığı sürece, okul yetkilileri her zaman bu tür bir talebi reddetme imkanına sahiptirler. ( Hasana ve Eylem Zengin / Türkiye ) O ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O Benzer bir davada Strasbourg Mahkemesi Norveç’te var olan ve ana teması Hristiyanlığa ilişkin bilgilerden oluşan zorunlu din dersi uygulamasını velilerin talebi halinde muafiyet olanağı bulunmasına rağmen Sözleşme’ye aykırı bulmuştur. Mahkeme uyarınca kısmi muafiyet talep eden ana babanın kendi dini veya felsefi inancını açıklama yükümlülüğü bulunmamakla birlikte, muafiyet talebiyle ilgili makul gerekçeler belirtmeleri gerekmektedir. Zaten dini veya felsefi inancını açıklama yükümlülüğü getirilmesi Sözleşme’nin 8. ve 9. maddesinin ihlalini teşkil edebilir. yine de bu makul gerekçeler sunma yükümlülüğü, ana babaların okul yönetimine kendilerinin dini veya felsefi inançlarının mahrem yönlerini açıklamaya zorlandıkları hissi oluşturabilir. Bu söylenenler ışığında Mahkeme, kısmi muafiyet sisteminin ana babayı haksız şekilde özel yaşamını ifşa etme riskine uğrattığını ve büyük olasılıkla bu talebi yapmaktan vazgeçmelerine neden olacak şekilde ihtilaf olasılığına maruz bıraktığını tespit etmektedir. Bazı durumlarda, özelikle de dini nitelikte faaliyetlerle ilgili olarak ayrıştırılmış öğretim yöntemiyle kısmi muafiyetin alanı büyük ölçüde daraltılmaktadır. ( Folgero ve diğerleri/ Norveç ) ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI O Mahkeme’nin Sözleşme ile güvence altına alınmış eğitim hakkına aykırı bulduğu diğer bir husus öğrencilere disiplin amacıyla bedensel ceza verilmesidir. Olayda okula gelmek için mezarlığı kullanan bir öğrencinin bu sebeple disiplin amaçlı bedensel cezaya tabi tutulmak için müdür yardımcısının yanına çağrılması, cezayı kabul etmemesi sonucunda ise cezayı kabul edene dek okuldan uzaklaştırılması söz konusudur. Mahkeme uyarınca çocuğun okula dönüşü, Hükümetin saygı göstermekle yükümlü olduğu anne ve babanın kanaatlerine aykırı hareket etmeleriyle mümkündür. Bu şekilde diğer bir hakla çelişen eğitim kurumlarına girme şartının, makul olduğu söylenemez. Mahkeme, başvurucuların Birinci Protokolün 2. maddesinin ikinci cümlesindeki anne-babanın dinsel ve felsefi inançlarına saygılı eğitim hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. (Campbell ve Cosans / Birleşik Krallık ). ÇOCUK İSTİHDAMI O Bu hususta üzerinde durulması gereken diğer bir konu çocuk istihdamı sorunudur. Nitekim AB Temel Haklar Şartı’nın 32. maddesi uyarınca: O Çocuk işçi çalıştırılması yasaktır. Gençler için daha elverişli olabilecek kurallar saklı kalmak üzere ve sınırlı istisnalar dışında istihdam edilmek için asgari yaş sınırı, zorunlu eğitimin tamamlanması için belirlenen asgari yaştan daha düşük olamaz. O İşe alınan gençler, yaşlarına uygun çalışma koşullarında çalıştırılmalı ve ekonomik sömürüye ve emniyetlerine, sağlıklarına veya fiziksel, ruhsal, ahlaki veya sosyal gelişimlerine zarar verme olasılığı bulunan veya eğitimlerini engelleyebilecek her türlü işe karşı korunmalıdır. ÇOCUK İSTİHDAMI O Bu hususta ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu ILO’nun 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi bulunmaktadır. Sözleşme 18 yaşının altındaki herkesi çocuk olarak kabul etmektedir. O Sözleşme’nin 1. maddesi uyarınca ‘‘Bu Sözleşmeyi onaylayan her üye ülke acil bir sorun olarak en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin önlemleri alır.’’ ÇOCUK İSTİHDAMI O Sözleşme’nin 3. maddesi uyarınca en kötü biçimdeki çocuk işçiliği ifadesi şu anlamlara gelmektedir: O Çocukların alım-satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimleri; O Çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumu; ÇOCUK İSTİHDAMI O Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedariki ya da sunumu; O Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan iş. O Her Üye, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin öncelikli olarak ortadan kaldırılması için eylem programlarını belirler ve uygular. ÇOCUK İSTİHDAMI O Konuya iç hukuk açısından bakacak olursak bu hususta 4857 sayılı İş Kanunu’nun 71. maddesi yol gösterici niteliktedir. Hüküm uyarınca: O On beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, on dört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. O Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez. ÇOCUK İSTİHDAMI O On sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından yasak olan işler ile on beş yaşını tamamlamış, ancak on sekiz yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek işler, on dört yaşını bitirmiş ve ilk öğretimini tamamlamış çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma koşulları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından altı ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. O Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten fazla olamaz. Ancak, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir. O Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Okulun kapalı olduğu dönemlerde çalışma süreleri yukarıda birinci fıkrada öngörülen süreleri aşamaz. ÇOCUK İSTİHDAMI O İş Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca: O Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır. O Kanun’un 73. maddesi ise çocukların gece çalışmalarına ilişkin bir takım kısıtlamalar getirmektedir. Hüküm şu şekildedir: O Sanayiye ait işlerde on sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır. O On sekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir. ÇOCUK İSTİHDAMI Bu hususta Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik bulunmaktadır. Çocuk işçilerin çalışmasına izin verilen hafif işler, genç işçilerin çalışmasına izin verilen işler ve 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabileceği işler Yönetmelik’te belirtilmiştir. Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca: O Çocuğun ve genç işçinin işe yerleştirilmesinde ve çalışması süresince güvenliği, sağlığı, bedensel, zihinsel, ahlaki ve psikososyal gelişimi, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. O Çocuk ve genç işçiler, okula devam edenlerin okula devamları ile okuldaki başarılarına engel olmayacak, meslek seçimi için yapılacak hazırlıklara ya da yetkili makamlar tarafından yeterliliği kabul edilen mesleki eğitime katılmasına engel olmayacak işlerde çalıştırılabilirler. O İşverenler çocuk ve genç işçilerin tecrübe eksikliği, mevcut veya muhtemel riskler konularında bilgisizlik veya tamamen gelişmiş olmamalarına bağlı olarak gelişmelerini, sağlık ve güvenliklerini tehlikeye sokabilecek herhangi bir riske karşı korunmalarını temin edeceklerdir. O ÇOCUK İSTİSMARI O Çocuklarla ilgili diğer önemli bir husus bunların özellikle cinsel istismara karşı korunmalarıdır. Nitekim çocukların tam ve sağlıklı olarak fiziksel ve ruhsal gelişimleri ancak bu şekilde mümkündür. O Bu hususta çocukların cinsel olarak istismar edilmesinin yasalarla yasaklanması ve bu fiillerin cezalandırılmasının kesin bir gereklilik olduğu ortadadır. O Yine çocukların müstehcen ürünlerle temasının önüne geçilerek, onların zihinsel ve bedensel gelişimleri ile sağlıklarının olumsuz olarak etkilenmemesi önemlidir. ÇOCUK İSTİSMARI O O O O O O O Çocuğun cinsel istismarı bir suç tipi olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinde düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca: (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden; a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, Anlaşılır. (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/12 md.) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. O O O O O ÇOCUK İSTİSMARI (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. (7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. TCK’nın 104. maddesi ise Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu düzenlemiştir. Hüküm uyarınca, Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ÇOCUK İSTİSMARI Çocuk istismarını önlemek amacıyla BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin Çocuk Fahişeliği, Pornografisi ve Satışı ile İlgili Çocuk Hakları Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolü bulunmaktadır. Sözleşme’nin 1. maddesi Taraf Devletlerin çocuk satışını, çocuk fahişeliğini ve çocuk pornografisini bu Protokol uyarınca yasaklayacaklarını hükme bağlamaktadır. Protokoldeki tanımlar ise şu şekildedir: O a) Çocuk satışı, herhangi bir şahıs veya bir grup şahıs tarafından, ücret ya da başka herhangi bir şey karşılığında bir çocuğun başka birine devredildiği herhangi bir fiil veya işlem anlamına gelmektedir. O (b) Çocuk fahişeliği, bir çocuğun ücret veya başka herhangi bir şey karşılığında cinsel faaliyetlerde kullanılması demektir. O (c) Çocuk pornografisi, çocuğun gerçekte veya taklit suretiyle bariz cinsel faaliyetlerde bulunur şekilde herhangi bir yolla teşhir edilmesi veya çocuğun cinsel uzuvlarının, ağırlıklı olarak cinsel amaç güden bir şekilde gösterilmesi anlamına gelir. O ÇOCUK İSTİSMARI O Bu hususta çocuk istismarının en yoğun biçimde yaşandığı alanlardan birisi olan çocukların Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen yaştan önce evlendirilmesinin önüne geçmek için devlet gerekli tedbirleri almalıdır. Nitekim TMK m. 124 uyarınca: O Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. O Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. O Çocuklara karşı cinsel istek duyma durumu bir parafili ya da başka bir ifadeyle cinsel sapkınlık durumudur. Nitekim bu tür kişiler literatürde pedofili olarak adlandırılır. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O Çocukların sağlıklı olarak zihinsel ve bedensel gelişimlerinin sağlanması onların pornografik içerikli materyallerin üretim aşamalarından da korunması gerekmektedir. Bu hususta Türkiye’nin de imzaladığı AB Siber Suçlar Sözleşmesi aşağıda belirtilen halleri taraf devletlerin suç olarak nitelendirerek gerekli önlemleri almalarını öngörmektedir: ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O Başka O O O O bir bilgisayar sistemi ile dağıtılması amaçlı, çocuk pornografisi üretimi. Bir bilgisayar sistemi vasıtasıyla çocuk pornografisinin elde edilmesinin sağlanması. Bir bilgisayar sistemi ile çocuk pornosunun dağıtımı, iletilmesi veya aktarılması. Kendi veya başka bir kişi için, bir bilgisayar sistemi ile çocuk pornosunun temin edilmesi Bir bilgisayar veri depolama ortamında veya bir bilgisayar sisteminde çocuk pornografisinin mülkiyeti. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O Yine Sözleşme uyarınca çocuk pornografisi teriminden O O O O anlaşılması gereken şunlardır; Cinsel Davranışta Bulunan Reşit Olmayan Bir Kişi Cinsel Davranışta Bulunan Reşit Olmayan Bir Kişi gibi Gözüken Kişi Cinsel Davranışta Bulunan reşit Olmayan Bir Kişiyi Tasvir eden gerçekçi resimler. Görüldüğü üzere pornografik materyalde gerçek bir çocuk kullanılmasa dahi çocuk izlenimi veren bir görüntü ya da gerçekçi bir resim de çocuk pornografisinin varlığı için yeterli sayılmaktadır. Bunun sebebi bu iki durumda da gerçek anlamda çocuk kullanılmasa da olgu olarak çocuğun istismar edilmesidir. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O O O O O O O O Çocuk pornografisi Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenmiştir. Hüküm şu şekildedir: a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O O O O O O (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O Görüldüğü üzere Türk Ceza Kanunu’nda müstehcenlik kapsamında çocuklar iki şekilde korunmaktadır: O Müstehcen materyallere çocukların erişiminin engellenmesi ve; O Müstehcen materyallerde çocukların kullanılmasının engellenmesi O Hemen belirtelim müstehcen nitelikte çocuk tasvirlerine yer veren eserin bilimsel eser nitelikte olması hukuka uygunluk sebebi olarak belirtilmiştir. ÇOCUK PORNOGRAFİSİ O Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de önüne gelen bir davada konu olan resimlerde özellikle hayvanlar ve insanlar arasındaki cinsel ilişkilerin kaba bir tarzda betimlendiğinin üzerinde durmuş, bu resimlerin herhangi bir giriş ücreti veya yaş sınırı konulmaksızın herkesin görebilmesine açık tutulduğu bir sergide gösterildiklerinin altını çizmiş ve ulusal makamların yapmış olduğu müdahaleyi Sözleşme’ye aykırı bulmamıştır. Burada özellikle müstehcen eserlerin yasaklanması açısından müdahalenin hukuka uygun olması sonucuna genel ahlakın korunması amacı kadar çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin korunması hususu da etkili olmuştur. ( Muller ve diğerleri / İsviçre)