İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Haziran 2008 İRLANDA LİZBON ANTLAŞMASI’NI REDDETTİ Lizbon Antlaşması, 12 Haziran 2008 tarihinde İrlanda’da gerçekleştirilen referandum sonucunda reddedildi. Seçmenlerin yüzde 53,13’ünün katıldığı referandumda yüzde 47,6 evet oyuna karşılık yüzde 53,7 hayır oyu çıktığı kaydedildi. Bilindiği gibi Antlaşma’nın, tüm üye devletler tarafından onaylanması halinde 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Antlaşma bugüne kadar 18 üye devlet tarafından onaylanmıştı. Ayrıca İrlanda, onay sürecinde Antlaşmanın referanduma sunulmasının anayasal bir zorunluluk olduğu tek ülkeydi. Benzer şekilde 2001 yılında İrlanda halkının oyuna sunulan Nice Antlaşması da ilk referandumda reddedilmiş, 2002 yılında düzenlenen ikinci referandumda yüzde 62,9 ile kabul edilmişti. İrlanda Başbakanı Brian Cowen, yaptığı açıklamada, hükümetin halk tarafından alınan karara saygı duyduğunu ifade etti. Başbakan Cowen, Lizbon Antlaşması’nın geleceğine ilişkin kesin bir yargıya varmak için henüz erken olduğunu ve 19-20 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek AB Konseyi Zirvesi’nin beklenmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ise, diğer üye devletlerdeki onay sürecinin devam etmesinin Antlaşma’nın geleceği açısından önemli olduğunu belirtti. Aynı beklentiler, Almanya ve Fransa tarafından yayımlanan ortak bildiride de yinelendi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband yaptığı açıklamada, bazı üye devletlerin bütünleşme düzeyinin diğerlerine göre daha hızlı olacağı “çift vitesli” AB yaklaşımını desteklemediklerinin üzerinde durdu. Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker ise, ortak politikalar konusunda üye devleler arasında yeni gruplaşmalar olabileceğine dikkat çekti. Avrupa Birliği’nde Anayasa çalışmalarının başlamasından itibaren gerek Birlik içinde yaşanan tartışmalar gerekse söz konusu gelişmelerin Türkiye-AB ilişkilerine yansımaları İKV tarafından yayımlanan “AB’de Anayasa Süreci ve Lizbon Antlaşması” başlıklı çalışmada ele alınmaktadır. Çalışmaya ulaşmak için İKV Kütüphanesi ile irtibata geçebilirsiniz. LİZBON ANTLAŞMASI ÜÇ ÜYE DEVLET TARAFINDAN DAHA ONAYLANDI Lizbon Antlaşması, 11 Haziran 2008 tarihinde Yunanistan, Finlandiya ve Estonya tarafından onaylandı. Finlandiya Meclisi’nde yapılan oylama sonucunda Antlaşma, 27’ye karşı 151 oyla kabul edildi. Yunanistan Meclisi’nde ise, 42 ret oyuna karşılık 250 evet oyu kaydedildi. İrlanda’daki referandum sonuçları doğrultusunda geleceği hakkında tartışmalar yaşanan Antlaşma’ya ilişkin bilgi notuna ve düzenli olarak güncellenen onay tablosuna İKV web sitesinden ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda, Birliğin kurumsal yapılanmasında ve karar alma süreçlerinde önemli değişiklikler öngören Lizbon Antlaşması’nın çevirisi İKV tarafından yapılmış ve yayımlanmıştır. Antlaşma’nın çevirisine ulaşmak için İKV Kütüphanesi ile irtibata geçebilirsiniz. TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ KONUSUNDA FRANSA’DA REFERANDUM YAPILMASI ÖNERİSİ SENATO TARAFINDAN BENİMSENMEDİ 11 Haziran tarihinde, Fransız Senatosu’nun Dışişleri Komisyonu, nüfusu AB nüfusunun yüzde 5’inden fazla olan aday ülkelerin tam üyeliği için referandum yapılmasını şart koşan değişikliğin reddedildiğini açıkladı. Bilindiği üzere, Senatoda çoğunluğa sahip olan Halk Hareketi İçin Birlik grubunun (Union pour un Mouvement Populaire-UMP) büyük bir bölümü söz konusu maddenin, Türkiye’yi doğrudan hedef aldığını belirterek, bu durumun iki ülke arasındaki ilişkilere ciddi zararlar vereceğini savunmuştu. Fransa Avrupa İşleri Bakanı Jean-Pierre Jouyet de, bu maddenin Türkiye’ye hakaret anlamına geldiğini iddia etmişti. Türkiye, AB ile katılım müzakerelerinin tam üyelik ortak amacıyla başlamasına rağmen uygulanan olumsuz ayrımcılıktan yakınarak, Fransa’yı, referandum değişikliğinin kabul edilmesi halinde iki ülke halkları arasındaki ilişki üzerinde oluşacak olası sonuçlar hakkında uyarmıştı. Değişikliğin onaylanması için, değişiklik metninin her iki siyasi kanat tarafından basit çoğunlukla kabul edilmesi, ardından birleşik oturumda yüzde 60 çoğunlukla onaylanması gerekiyor. Hukuk İşleri Komisyonu’nun da bu yönde görüş bildirmesi durumunda, Anayasa paketi 17 Haziran tarihinde görüşülerek, 7 Temmuzda birleşik oturumda oylanacak. ANAYASA MAHKEMESİ, YÜKSEK ÖĞRENİMDE KILIK KIYAFET SERBESTÎSİNE İLİŞKİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ İPTAL ETTİ Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti’nin (DSP) başvuruları ile açılan ve türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına yönelik Anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu. Anayasa Mahkemesi, davaya ilişkin olarak 5 Haziran günü yaptığı toplantının ardından yaptığı yazılı açıklamada, 9 Şubat 2008 günlü ve 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun'un 1. ve 2. maddelerinin, Anayasa'nın 2, 4. ve 148. maddeleri gözetilerek iptal edildiği ve yürürlüğünün durdurulduğu belirtildi. Anayasa'nın 2. maddesi, 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içeriyor. Anayasa'nın ''değiştirilemeyecek hükümler'' başlıklı 4. maddesinde ise, Anayasa'nın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümlerin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği belirtiliyor. Anayasa’nın 148. madde ise, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini düzenliyor. Hatırlanacağı üzere, söz konusu değişiklik kapsamında, Anayasa’nın kanun önünde eşitlik başlıklı 10. maddesinin son fıkrasına “her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklenerek madde ''Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.'' şeklinde düzenlenmişti. Söz konusu değişiklik ile, Anayasa'nın, 'Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı 42. maddesi de değiştirilerek, maddeye, ''Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra eklenmişti. İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Haziran 2008 Karar ile ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, söz konusu kararın, hukuki sürecin bir parçası olduğunu ve bu karara her hangi bir şey ilave etmek istemediğini belirtirken; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gerekli değerlendirmelerin yapılması için gerekçeli kararın görülmesi gerektiğini belirtti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, Anayasa Mahkemesinin kararının, çözümsüzlüğe itilerek kanayan bu toplumsal yarayı derinleştirdiğini savundu. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu ve buna herkesin saygı duymak durumunda olduğunu ifade etti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise, Anayasa Mahkemesinin kararıyla ilgili olarak, Anayasa ile çelişen, Anayasa’yı aşmaya çalışan ve değiştirilemez maddelerinin arkasından dolanarak sonuç almaya odaklanan girişimlerin gerçekleşememesini umut ettiğini dile getirdi. • Konu ile ilgili olarak düzenlendiği basın toplantısında konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan ise, söz konusu kararın, erkler arasında bulunması gerekli olan karşılıklı, güvenli, ahenkli ve uyumlu işleyişe uygun bir sonuç doğurmadığı söyledi. Bu kararla kuvvetler ayrılığı ilkesinin sorgulanabilir hale geldiğini vurgulayan Toptan, kararın Türkiye’de demokrasinin gelişimi açısından kaygı verici olduğunu söyledi. TÜRKİYE RADYO DEĞİŞİKLİK YAPILDI VE TELEVİZYON KANUNU’NDA Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’da (TRT Kanunu) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 11 Haziran tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda 73’e karşı 225 oyla kabul edildi. Üç hafta süren yoğun tartışmaların ardından kabul edilen tasarı kapsamında yapılan en önemli değişiklik, TRT’nin Türkçe’den farklı dil ve lehçelerde de yayın yapabilmesinin önünün açılması oldu. Söz konusu Tasarı’da TRT Kanunu’nun “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve açık öğretim yayınları ile eğitim ve öğretim amaçlı yayınlar ve diğer yayınlar” başlıklı 21. maddesinin son fıkrasına “Kurum tarafından Türkçe’den farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir” ibaresinin eklenmesi yoluyla TRT’nin farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmesinin önü açılıyor. Diğer yandan Muhalefet partileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftalarda açıkladığı GAP Eylem Planı içerisinde de yer alan TRT’nin Kürtçe yayın yapmasının önünü açan söz konusu değişikliği yoğun biçimde eleştirdi. Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu ise, TRT'nin bugün 29 dilde yayın yapan bir kuruluş haline geldiğini ve dünyanın her yerinden izlenilebilen bir konuma ulaştığını; 30'uncu dildeki yayının da çok kısa bir süre içinde Uygurca olarak gerçekleştirileceğini belirtti. • • • BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KIBRIS RAPORU AÇIKLANDI Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moon tarafından, BM Kıbrıs Barış Gücü’nün (UNFICYP) Kıbrıs’taki faaliyetlerine ilişkin olarak hazırlanan Rapor, 2 Haziran’da açıklandı. Güvenlik Konseyi’ne sunulan Raporda, 16 Kasım 2007 ile 23 Mayıs 2008 tarihleri arasındaki gelişmeler ele alınıyor ve Barış Gücü’nün görev süresinin 15 Aralık 2008’e kadar uzatılması öneriliyor. Raporda öne çıkan noktalar şunlar: • İyi niyet misyonu ve diğer gelişmeler: GKRY Başkanlığına Dimitris Hıristofyas’ın seçilmesinin ardından yaşanan gelişmeler (21 Mart Anlaşması ve 23 Mayıs Ortak Bildirisi) memnuniyetle karşılanıyor. Bu bağlamda, teknik komitelerin ve çalışma gruplarının • önemine değinilerek, Kıbrıs sorununun çözümü için yeni bir döneme girildiği ifade ediliyor. UNFICYP faaliyetleri: Toplam 853 askeri ve 69 sivil personelin görev yaptığı belirtiliyor. Rapor döneminde, ara bölgede yaşanan ihlal ve diğer olayların sayısının 365’ten 354’e düştüğü ve bu olayların istikrara zarar verecek büyüklükte olmadıkları vurgulanıyor. Aynı dönemde, hava sahası ihlallerinin de gözlemlendiğinin üzerinde duruluyor. Lokmacı Kapısının açılmasına ilişkin olarak, Barış Gücü’nün askeri ve teknik destek sağladığı ifade ediliyor. Bu çerçevede, Türk Kuvvetleri ile 25 Mart’ta, mayın ve benzeri patlayıcı maddelerin temizlenmesi hakkında bir anlaşma imzalandığına değiniliyor. Bu Anlaşma’da ayrıca, mali olarak, Avrupa Birliği (AB) ve BM Kalkınma Programı (UNDP) Gelecek için Ortaklık projesi tarafından desteklenen binaların güvenliğine de yer veriliyor. Lokmacı Kapısının açılmasını takiben, 3 Nisan gecesi, geçişin bir günlüğüne kapanmasına neden olan bir olay yaşandığı ancak başka bir sorunla karşılaşılmadığı belirtiliyor. Söz konusu Kapının açılmasından itibaren iki taraf arasındaki geçişlerin yüzde 50 oranında arttığı ve 1 milyonu bulduğu vurgulanıyor. Aynı dönemde, güneyden kuzeye geçen malların toplam değerinin 662.400 Avro, kuzeyden güneye geçen malların değerinin ise 2 milyon Avro olduğu ifade ediliyor. İnsani yardım: Rapor döneminde, 62 yardım konvoyu ile Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan 375 Kıbrıslı Rum’a ve 136 Maruniye insani yardım götürüldüğü belirtiliyor. Güney tarafında da yerleşme, sosyal hizmetler, sağlık, istihdam ve eğitim konularında Kıbrıslı Türklere yardım sağlandığına değiniliyor. Ayrıca, önceki dönemlerde olduğu gibi, Kuzey’de Rumlara ait evlerin izinsiz olarak yıkıldığının saptandığı vurgulanıyor. Bu bağlamda, 2003’ten bu yana Kıbrıslı Rum ve Maruni mülteci ve yerinden edilmiş kişilerden, Kuzey’deki evlerine dönmek için toplam 54 talep geldiği ifade ediliyor. GKRY’nin taahhütleri: GKRY tarafından Mart 2005’te taahhüt edilmesine rağmen, Güney’de Türkçe eğitim yapan bir okulun henüz açılmadığının üzerinde duruluyor. Raporda, GKRY Anayasa Mahkemesi’nin, 26 Mart 2008 tarihli kararında, GKRY’deki mevcut eğitim sistemi ile Türkçe konuşan öğrencilere yeterli olanakların tanındığına hükmettiği aktarılıyor. Pile’de statükonun korunması: 1 Nisan tarihinde, Pile’de statükonun Kıbrıslı Rumlar tarafından ihlal edildiğine değiniliyor. Söz konusu ihlallerin, bu bölgede yer alan Kıbrıs Rum Spor Kulübü’nde, Yunanistan ve GKRY bayraklarının göndere çekilmesi şeklinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bilindiği üzere, UNFICYP tarafından yapılan düzenlemeler uyarınca, bahsedilen bayraklardan yalnızca birine, yılda sadece üç gün yer verilmesi öngörülüyor. Ara bölgedeki mayın temizleme faaliyetleri: Türk tarafındaki mayınlı arazilerin sayısının yüzde 67 artarak 26’ya ulaştığına değiniliyor. Bu doğrultuda, “Mayın Eylem Merkezi” çalışmalarının Aralık 2008’e kadar AB tarafından destekleneceği belirtiliyor. Türk Kuvvetleri ile yapılan anlaşma doğrultusunda, söz konusu tarih sonrasında da çalışmaların süreceği vurgulanıyor. İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Haziran 2008 Barış Gücü çalışmalarına ilişkin olarak Türk Kuvvetlerinin uyguladıkları kısıtlamalar: Söz konusu kısıtlama önlemlerinin, UNFICYP askerlerinin Karpas’a alınmaması ve Maraş’a erişim ve buradaki operasyonlar konularında sıkı denetim uygulanması şeklinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bu bağlamda, Maraş’ta mevcut durumun sürmesinin sorumluluğunun Türk Hükümetinde olduğu ifade ediliyor. Örnek olarak, sivil geçiş noktalarının kullanımının kısıtlanması gösteriliyor. Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmaları: Söz konusu çalışmalar doğrultusunda, Kıbrıslı Türk ve Rum bilim insanlarından oluşan ekipler tarafından, yaklaşık 400 kişinin mezarlarının açılarak teşhis edildiği belirtiliyor. Ayrıca, Komite’nin iki toplumlu antropoloji laboratuarında yapılan DNA analizleri sonucunda 91 kişinin kimliğinin ve ailelerinin tespit edildiği ifade ediliyor. Öte yandan, Komite’ye sağlanan siyasi destek memnuniyetle karşılanıyor. • • “ B M K o K ı K a e l z s 0 a ı n i t ı ’ l m i v 1 5 a s ı ö a n 1 6 3 i h l r e e B e l r a i r e ı ş v r A d , m ş e r ö n a r i a 2 e a l l d l t e g u n i r n a n 8 o k k u g n e r i y i u 7 0 ü n 8 o 0 k ı n ’ l s p 0 a n e 0 d l e n a 2 s ü e 0 ’ R n a c r ü 2 s ı e v i 2 ı s ü y m y a G ı ı ü e r s r a u s b a M s G n a ı l k r e r i l i y o r . ” Raporun sonunda yer alan görüşler bölümünde, Kıbrıs’taki genel istikrarın korunduğuna ve UNFICYP ile iki taraf arasındaki işbirliğinin güçlendiğine değiniliyor ve taraflar arasında barışa yönelik atılan adımların önemi vurgulanıyor. Diğer taraftan, ekonomik, sosyal, kültürel ve sportif alanlarda işbirliğinin geliştirilmesinin, Kıbrıslı Türklerin izole edildikleri duygusunu hafifleteceği ifade ediliyor. KKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı tarafından yapılan değerlendirmede, izolasyonlara ilişkin olarak Raporda yer verilen ifadelerin hayal kırıklığı yarattığı belirtildi. Aynı açıklamada, Kıbrıs’ta iki bölgeli ve iki toplumlu çözüme vurgu yapılmasına rağmen oluşacak devletin yeni bir ortaklık olacağının ifade edilmemesine dikkat çekiliyor. MAKEDONYA’DA GENEL SEÇİMLER YAPILDI Makedonya’da 1 Haziran’da gerçekleştirilen genel seçimlerde, Başbakan Nikola Gruevski’nin VMRO-DPMNE Partisi oyların %48’sini alarak 120 sandalyeli parlamentoda 60 sandalye elde etti. Ancak ağırlıklı olarak Arnavutların yaşadığı bölgelerde, seçim sırasında ve sonrasında meydana gelen şiddet eylemleri, seçim sonuçlarına gölge düşürdü. Makedonya’da bulunan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) seçim gözlem misyonu, yayımladığı raporunda, seçimlerde uluslararası standartların gözetilmemesini eleştirdi. Konu ile ilgili bir basın açıklamasında bulunan Avrupa Komisyonu’nun Genişleme’den Sorumlu Üyesi Olli Rehn ise, Birliğin Makedonya’nın AB üyeliğine destek vermeyi sürdürdüğünü, ancak serbest ve adil seçimlerin AB’ye katılım sürecinde siyasi kriterlerin çok önemli bir parçası olduğunu vurguladı. Rehn ayrıca, meydana gelen şiddet olaylarının soruşturularak, faillerin adalete teslim edilmesi yönünde çağrıda bulundu. Yaşanan olayların ardından, Makedon yetkililer, birçok oy merkezindeki seçim sonuçlarının iptal edildiğini açıkladı. AB Dönem Başkanı Slovenya ise yayımladığı bildiride, 1 Haziran’daki seçimlerde şiddet eylemlerinden etkilenen bölgelerde yeniden oylamaya gidilmesinin gerekli meşruiyeti sağlayacağı görüşünde olduğunu belirtti. Bildiride, ayrıca, kurulacak yeni hükümetin reform çabalarını artırması teşvik edildi. Seçimlerde yaşanan olayların, Avrupa Komisyonu tarafından Ekim ya da Kasım ayında yayımlanması beklenen İlerleme Raporu’nu ne şekilde etkileyeceği ve Makedonya ile katılım müzakerelerinin başlatılması tavsiyesine raporda yer verilip verilmeyeceği ise, henüz netleşmedi. Bilindiği gibi, katılım müzakerelerinin başlatılabilmesi için, Aralık 2005 tarihinde adaylık statüsünü kazanan Makedonya’nın, Avrupa Komisyonu tarafından belirlenen açılış kriterlerini yerine getirmesi gerekiyor. Bu kapsamda, İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’ndan kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmesi, siyasi partiler arasında diyaloğun geliştirilmesi, polis reformu ve yeni yolsuzlukla mücadele yasasının uygulamaya konması, istihdam politikasında reform ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi koşulların karşılanması bekleniyor. Siyasi kriterler bölümünde ise, serbest, adil ve demokratik seçimler yapılmasının önemi vurgulanıyor. AVRUPA BİRLİĞİ – ABD ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ AB ve ABD arasında gerçekleştirilen Zirve, 10 Haziran tarihinde Slovenya’nın Brdo kentinde sona erdi. Toplantı sonunda açıklanan ortak bildiride; “ortak değerlere dayanan stratejik ortaklığın” kuvvetlendirilmesine atıfta bulunuldu. ABD Başkanı George W. Bush, AB Konseyi Başkanı Janez Jansa, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso tarafından imzalanan metinde, ilişkilerde bazen zorluklarla karşılaşılmasına rağmen dünyadaki temel sorunların çözülebilmesi için transatlantik ortaklığın sürdürülmesinin şart olduğu ifade edildi. Öte yandan, ABD Başkanı George W. Bush, düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin AB üyeliğinin önemine de değinerek AB üyelerine bu konuda çağrıda bulundu. Ortak Bildiri üç ana maddeden oluştu: 1. Transatlantik ortaklık. AB ve ABD arasındaki ikili ekonomik ilişkilerin bu alanda dünyanın en önemli ortaklığı olduğu belirtildi ve 2007 yılında oluşturulan Transatlantik Ekonomik Konsey’in AB ve ABD arasındaki ticarette tarife dışı engellerin azaltılması yönünde önemli rol oynadığı vurgulandı. Tarafların her türlü korumacılık ile mücadele edeceği ve karşılıklı yatırım sağlamaya yönelik olarak şeffaf ticari koşulların oluşturulmasının destekleneceği ifade edildi. Bu çerçevede, yatırım konusunda ikili diyaloğun (AB–ABD Yatırım Diyaloğu) güçlendirileceği dile getirildi. AB’nin önceliklerinden birisi olan vizesiz giriş hakkı konusunda ise somut ifadeler kullanılmadı. Bildiride ABD’ye vizesiz giriş hakkının yılsonuna kadar bazı yeni AB ülkelerine tanınabileceği belirtildi. İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Haziran 2008 2. Küresel sorunlar. Bu başlık altında ele alınan başlıca konu, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu oldu. AB ve ABD’nin, pazarlara yeni erişim olanakları yaratılması ve bununla eş zamanlı olarak gelişmenin desteklenmesi ve yoksulluğun azaltılması için acilen kapsamlı ve dengeli bir anlaşmaya ihtiyaç olduğu konusunda hemfikir olduğu belirtildi. İklim değişikliği konusunda ise büyük ekonomiler de dahil olmak üzere, ilgili tüm tarafların iklim değişikliği ve enerji güvenliği ve etkinliği konularında sorumluluk almaları gerektiğinin altı çizildi. Bilindiği gibi bu konuda AB ve ABD arasında ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor. ABD, emisyon oranlarının düşürülmesine yönelik ölçülebilir hedef öngören bir anlaşma için Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin de katılımını şart koşuyor. Öte yandan, Milenyum Gelişme Hedefleri, Afrika, eğitim ile AIDS ve diğer hastalıklar ile mücadele gibi konular da bu başlık altında ele alındı. “ A D B . W b a T B ı s r ü ü y d e ü y a u ğ e r s i l i i n l e ı r d i a l ’ n n i r k a d p e i e ş , o y ğ a h t n k e ğ B ü a i A u e d d i g ğ e i a B m e u l l n r i n e d u o k n d n u u . d a ” ç 3. Eurostat’ın 12 Haziran 2008’de açıkladığı verilere göre, sanayi üretimi Nisan 2008’de Avro Alanı’nda %0,9 ve AB27’de %0,3 oranında arttı. Hatırlanacağı üzere, Mart 2008’de üretim bir önceki aya göre Avro Alanı ve AB-27’de sırasıyla %0,5 ve %0,4 düşmüştü. Nisan 2008’de geçen yılın Nisan ayına göre sanayi üretimi Avro Alanı’nda %3,9 ve AB27’de %3,7 arttı. e B b e b n o e n ı s A ö G e ı n k n z t n n e ı n AB’DE NİSAN AYINDA SANAYİ ÜRETİMİ ARTTI Küresel güvenlik, barış, insan hakları ve demokrasi. Bu kapsamda AB’nin, gerekli koşulların yerine getirilmesi halinde, Batı Balkan ülkelerine AB üyeliği taahhüdü ve yine bu ülkelere yönelik NATO üyeliği perspektifi memnuniyetle karşılandı. Tarafların, Kosova’nın güvenliği, istikrarı ve bölgesel bütünleşmesine bağlılıkları da dile getirilerek, Kosova’nın demokratik ve çok etnili bir toplum olması gerektiğinin altı çizildi. Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’nın, Avrupa standartlarına ulaşmak için reformları sürdürmesinin önemine değinildi ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne olan bağlılık vurgulandı. Yine bu başlık altında, Rusya’nın uluslararası arenada önemli ve yapıcı bir rol oynadığı ifadesini takiben Moskova, insan hakları, demokrasi ve mahremiyet konularında uluslararası taahhütlerine saygı göstermeye davet edildi. Benzer şekilde, Çin’in artan uluslararası ağırlığına dikkat çekilerek, iklim değişikliği, uluslararası mali sistemin istikrarsızlığı, sürdürülebilir kalkınma ve kitle imha silahlarının artışı gibi küresel sorunlar ile mücadelede daha aktif bir rol oynaması çağrısında bulunuldu. Çin’e yönelik olarak, Tibet sorununa diplomatik ve barışçıl bir çözüm bulunması, vatandaşların insan haklarının tanınması ve bölgesel bütünleşmeye daha fazla önem verilmesi konularına da değinildi. Ortadoğu Barış Süreci çerçevesinde, 2008 yılı sonuna kadar siyasi bir çözüm bulunmasına yönelik çabalara destek verildiği vurgulandı. İran’ın Nükleer programına ilişkin olarak ise bu ülkenin uluslararası taahhütlerine uyması gerektiği belirtilerek, aksi takdirde mevcut yaptırımların artırılabileceği uyarısı yapıldı. Bu başlık altında ele alınan diğer konular arasında Birleşmiş Milletler’in (BM) rolü ve etkinliği ile uluslararası terörizmle mücadele gibi konular da yer aldı. Nisan 2008’de sanayi malları üretimi bir önceki aya oranla, Avro Alanı’nda %2 ve AB-27’de %1 arttı. Dayanıklı tüketim malları ise Avro Alanı ve AB-27’de sırasıyla %1,7 ve %1,5 arttı. Dayanıksız tüketim mallarındaki artış ise sırasıyla %0,2 ve %0,4 düzeyinde oldu. Ara malları üretimi, Avro Alanı’nda %0,3 artarken AB-27’de %0,4 düştü. Enerji üretimi, Avro Alanı’nda %1,4 ve AB-27’de %0,6 düştü. Veri temin edilebilen AB ülkelerinin 17’sinde sanayi malları üretimi arttı. Sanayi üretiminde artış görülen ülkelerin başında Litvanya (%12,7), Danimarka (%7,3), Slovakya (%5,2) geliyor. Düşüş görülen ülkelerin başında ise İrlanda (%13,7), Almanya (%0,7) ve İsveç (%0,3) bulunuyor. Nisan 2007-Nisan 2008 döneminde sermaye malları üretimi Avro Alanı’nda %7,5 ve AB-27’de %7,4 arttı. Enerji üretimi de sırasıyla %5,8 ve %4,8 oranında arttı. Ara malı üretimi, Avro Alanı’nda %2,3 ve AB-27’de %2,1 arttı. Dayanıklı tüketim malları üretimi Avro alanı ve AB-27’de sırasıyla %1 ve %2,3 artarken dayanıksız tüketim malları üretimi Avro alanı ve AB27’de %0,6 yükseldi. Sanayi üretimi başta Litvanya (%15,7), Polonya (%12), Romanya (%11) ve Hollanda (%10,6) olmak üzere 17 ülkede artarken, İrlanda (%1), Estonya ve İspanya’da (%2) düşüş gösterdi.