T. B. M. M. B : 71 26 . 5 . 1988 0: 3 İBRAHİM ÖZTÜRK (Adana) — Suçlama yapmadım, açıklama getirdim. FEHMİ IŞIKLAR (Devamla) — Pe­ ki, efendim beraat ettiğimi bilin öyleyse. Değerli milletvekilleri, 1958 yılında, tornacı olarak Kırıkkale'de işbaşı yap­ mıştım, daha o zaman sendikaya üye ol­ dum sendikacılıkla o zaman tanıştım. O zaman aidatlar kesilmez, makbuz kar­ şılığında elden toplanırdı ve genellikle sendikacıların deyimiyle, portakal sandı­ ğı üzerinde sendikacılık yapılırdı. Sendi­ kalar 1963 yılına kadar yoğun mücade­ le verdi; 1963 yılında 274 ve 275 sayılı Sendikalar Yasasıyla, Toplu Sözleşme ve Grev Yasası kabul edildikten sonra, sen­ dikal hareket yeni bir döneme girdi O güne kadar, sendikalar toplu sözleşme yapıt} asını bilmiyorlardı; yeteri kadar uz­ manları yok, hukukçuları yok, ekonomist­ leri yok, el yordamıyla, «toplusözleşme nas:l yapılır» ı bulmaya çalışıyorlardı ve özveriyle çalışa çalışa, gecelerini gündünlerine kata kata önemli yol aldılar; yavaş yavaş, sendikaları kumımsallaştırıdıtor, uzmanlaştılar ve o dönem amımsamırsa, işçilerin reel ücretleri, sosyal hak­ ları önemli ölçüde yol aldı, işçilerin çalış­ ma ve yaşama koşulları iyileşmeye başla­ dı. İşçi sınıfımın içinde bulunmadığı bir­ takım kargaşa nedeniyle 12 Mart 'ara re­ jimi geldi ve lilfc budama işçi haklarıyla ilgili oldu; «çalışanlar» sözcüğü «.işçiler» olarak değiştirilerek, sendikal hak ve öz­ gürlüklere kavuşanların sayısı daraltıldı. dırıya geçtiler; işçi halklarına yönelik ola­ rak. 1979-1980 yıllarında işçiler kendi hak ve çıkarlarını korumak için greve baş­ vurmak zorunda kaldıklarında, bu grev­ ler, ideolojik grevler olarak suçlandı; yo­ ğun bir kampanya açıldı ve asgarî ücnet düzeyinde çalışan tekstil işçilerinin, -as garî ücret düzeyi diyorum- grevi, işveren­ ler tarafından ideolojik grev olarak suç­ landı. ,1970'li yıllarda, giderek, işçilerin ça­ lışma ve yaşama koşulları iyileşmeye de­ vam etti; ne zaman dünyada petrol buna­ lımıyla 'birilikte bunalımı, ekonomik bu­ nalım yaşanmaya başladı, o zaman işçi­ lerin sendikal hak ve özgürlükieriıne sal­ dırıldı, 1961 Anayasası lüks sayılmaya başlandı ve işverenler yoğun ideolojik sal- O dönemin müzakerelerini biz gazete­ lerden izlemeye çalıştık. O dönemlin mü­ zakerelerinde, olası her olay, ya da ol­ muş basit bir olay, geneli ilgilendiren olay olarak değerlendirüldu, ve işçi haklarını sınırlamada kullanılmaya çalışıldı. Geçenlerde Sayın Çalışma Bakanı, -ki çok deneyimlidir, üslubunda çok saygıiı- 12 Eylül oldu; (Bir başka konuşmam­ da kısaca 'değinmiştim 12 Eylülün şart­ larına, yeri burası değil, lileride bu konu­ yu zaman zaman gündeme getireceğiz) 12 Eylül olunca, yapılan iıllk iş, .sendikal hak ve özgürlükleri, sendikal çalışmaları askı­ ya almak oildu. Sendikallar, eğitim amaçlı toplantılar yapsa dahi, polis gözetiminde, sıkıyönetim izniyle yapılmaya başlanıldı. Sendikalar kapatıldı, işçilerin, «İdeolojik grevdir» diye suçlanan grevlertt durdurul­ du. «Bizde işçilerin talebini karşılayacak güç yok, takat yok. Sendikalar aşırı ta­ leplerle geliyorlar» diyen Tekstil İşveren­ leri Sendikası, 12 Eylül darbesinden son­ ra Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vak­ fına 100 mlilyon lira bağışta bulundu. İş­ çiler, asgarî ücretini artırmak için greve başvurduğumda, «İdeolojik grevdir» diye suçlayan İşveren Sendikaları, askerî reji­ me yaranmak, çalışma yaşamı ile ilgili yasaları belirlemek, biçimlendirmek ve on­ ları etkilemek için Silahlı Kuvvetleri Güç­ lendirme Vakfına 100 milyon lira bağışta bulundular; o güçsüz işverenlerimiz. 405 —