tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
MUHASEBE – FİNANSMAN BİLİM DALI
TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİNİN
MUHASEBELEŞTİRİLMESİNİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI
VE ULUSLARARASI FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI
ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ
MASTER TEZİ
Hazırlayan
Yener KOÇAK
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Kamil BÜYÜKMİRZA
Ankara - 2007
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
MUHASEBE – FİNANSMAN BİLİM DALI
TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİNİN
MUHASEBELEŞTİRİLMESİNİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI
VE ULUSLARARASI FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI
ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ
MASTER TEZİ
Hazırlayan
Yener KOÇAK
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Kamil BÜYÜKMİRZA
Ankara - 2007
ONAY
Yener
Geliştirme
KOÇAK
tarafından
Giderlerinin
hazırlanan
“Türkiye’de
Muhasebeleştirilmesinin
Araştırma
Türkiye
ve
Muhasebe
Standartları ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Çerçevesinde
İncelenmesi” başlıklı bu çalışma, 07.11.2007 tarihinde yapılan savunma
sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak jürimiz tarafından İşletme
Anabilim dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Remzi Örten (Baskan)
Prof. Dr. Kamil Büyükmirza (Danışman)
Doç. Dr. Beyhan Marşap
ÖNSÖZ
Öncelikle bu tez konusunu seçmemde bana yardımcı olan ve
çalışmalarım sırasında çok değerli bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan
tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Kamil Büyükmirza’ya ve yüksek lisans
çalışmalarım süresince birlikte çalışma fırsatı bulduğum, benden bilgilerini ve
yardımlarını
esirgemeyen Gazi
Üniversitesi
İşletme Bölümü Öğretim
Üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca, çalışmam sırasında desteğini ve yardımlarını hiçbir zaman
benden esirgemeyen sevgili eşim Eda KOÇAK’a ve beni yetiştirip bugünlere
getiren aileme teşekkür ederim.
Son olarak; bu çalışmanın gerek iş hayatında, gerekse öğrenim
hayatında ilgilenenlere faydalı olmasını diler, çok değerli görüş ve
önerilerinizi bekler, şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................. ii
KISALTMALAR LİSTESİ ............................................................................... V
TABLO LİSTESİ ............................................................................................ Vİ
GİRİŞ ..............................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
AR-GE’YE GENEL BAKIŞ
1 ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN TANIMI......................1
1.1. TMS - 38’e ve UMS - 38’e Göre Ar-Ge Faaliyetlerinin Tanımı. ......1
1.2. SPK’ya Göre Ar-Ge Faaliyetlerinin Tanımı......................................2
1.3. MSUGT’ye Göre Ar-Ge Faaliyetlerinin Tanımı. ...............................2
1.4. Yatırımlara İlişkin Tebliğe Göre Ar-Ge Faaliyetlerinin Tanımı. ......3
1.5.ıPara-Kredi ve Koordinasyon Kuruluna Göre Ar-Ge
GGGııGFaaliyetlerinin Tanımı. ......................................................................3
2. AR-GE FAALİYETLERİNİN BİRBİRİNDEN AYIRT EDİLMESİ VE
KAPSAMI. .......................................................................................................4
3. ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİN AYRIMI .............................5
4. AR- GE FAALİYETLERİNİN SINIRI. ...........................................................8
5. AR-GE FAALİYETLERİNİN GEREKLİLİĞİ.................................................9
6. DÜNYA’DA ve TÜRKİYE’DE AR-GE........................................................11
6.1. Dünya’da Ar-Ge. ..............................................................................11
6.2. Türkiye’de Ar-Ge. ............................................................................13
7. UMS’YE VE TMS’YE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU..................................15
7.1. UMS’ye Neden İhtiyaç Duyuldu. ....................................................16
7.2. TMS’ye Neden İhtiyaç Duyuldu. .....................................................17
........................................................................... ............................................13
… 13
iii
İKİNCİ BÖLÜM
AR-GE GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
8. AR-GE GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ...............................19
8.1. AR-GE GİDERLERİNİN TEK DÜZEN HESAP PLANI
İÇİNDEKİ YERİ...................................................................................20
8.2. TMS 38’İN İÇERİĞİ ...........................................................................23
8.2.1. 38 NO’LU TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI.......................23
8.2.1.1. STANDARDIN İÇERİĞİ ...................................................24
8.3. AR-GE FAALİYETLERİNDEKİ MALİYET UNSURLARI...................28
8.4. AR-GE GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ ......................31
8.4.1 AR-GE FAALİYETLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ .........31
8.5. MUHASEBELEŞTİRİLME SONRASI ÖLÇME..................................35
8.6. İTFA ..................................................................................................38
8.7. ÖRNEK ÇALIŞMA ............................................................................40
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN VERGİ VE TEŞVİK
MEVZUATI ÇERÇEVESİNDEDDEĞERLENDİRİLMESİ
9.1. Vergi Mevzuatında Ar-Ge................................................................61
9.1.1. Ar-Ge Faaliyetleri. ....................................................................67
9.1.2. Ar-Ge Harcamaları....................................................................70
9.1.3. Ar-Ge İndirimi ve Uygulanması. ..............................................72
9.1.4. Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler. ...............................73
9.1.5. Geçiş Döneminde Ar-Ge İndirimi Uygulaması .......................74
9.1.6. Yatırım İndirimi ve Ar-Ge İndiriminin Birlikte Uygulanması. 75
9.1.7. Teknokentler’de Yapılan Ar-Ge Harcamaları. ........................75
iv
9.1.8. Ar-Ge İndiriminden Yararlanılan Kazancın Dağıtılmasında
LKKLKLıTevkifat. .........................................................................................77
9.2. Teşvik Mevzuatında Ar-Ge. ............................................................77
13
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME....................................................................83
KAYNAKÇA ..................................................................................................88
ÖZET ............................................................................................................90
ABSTRACT ...................................................................................................93
v
KISALTMALAR LİSTESİ
a.g.e.
:Adı geçen eser
a.g.m.
:Adı geçen makale
a.g.t.
:Adı geçen tebliğ
AB
:Avrupa Birliği
Amor.
:Amortisman
Ar-Ge
:Araştırma ve Geliştirme
BDDK
: Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu
DİE
: Devlet İstatistik Enstitüsü
Gid.
:Gider
GSMH
:Gayrısafi Milli Hasıla
GSYİH
:Gayrısafi Yurtiçi Hasıla
GVK
:Gelir Vergisi Kanunu
H.
:Hesap
IAS
:International Accounting Standarts
IFRS
:International Financial Reporting Standarts
KVK
:Kurumlar Vergisi Kanunu
MSUGT
:Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğ
s.
:Sayfa
SPK
:Sermaye Piyasası Kurulu
YTL
:Yeni Türk Lirası
TDHP
:Tek Düzen Hesap Planı
TMS
:Türkiye Muhasebe Standartları
TMSK
:Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu
UFRS
:Uluslararası Finansal Raporlama Standartları
UMS
:Uluslararası Muhasebe Standartları
VUK
:Vergi Usul Kanunu
VUKGT
:Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri
vi
TABLO LİSTESİ
Tablo 1. Avrupa Birliği Tarafından Kullanılan Gösterge Bilgileri.....................16
GİRİŞ
Cumhuriyetin ilanından bu yana sürdürülen bilim ve teknoloji
çalışmalarımızla, ülkemiz ile sanayileşmiş ülkeler arasındaki fark kapatılmaya
uğraşılıyorsa da çabalar, dünya bilim ve teknolojisinde büyük bir ivme ile
süren
gelişmeyi
yakalamaya
yetmemektedir.
1980
sonlarına
kadar
Türkiye'nin özellikle üretimde kullanacağı teknolojik ihtiyaçlar, ithal edilen eski
teknolojiler ile karşılanabilmekteydi. Bu teknolojileri öğrenip uygulamak çoğu
kez yeterli oluyor, herhangi bir Ar-Ge faaliyetinin sonucuna da gerek
görülmüyordu. Daha sonraları, iç pazarımızda dış üreticilerin mallarının
serbestçe satılması, diğer taraftan sanayimizin mallarının da dış pazarlara
açılması ile içte ve dışta dahil olunan rekabet ortamı, teknolojinin güncel
tutulmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Rekabet ortamında ihtiyaç duyulan
teknolojiyi dış kuruluşlardan sağlamak sanayimiz için zorlaşmış, bazı
durumlarda imkansızlaşmıştır. Sonuçta, tüm ülkenin sosyal ve maddi
geleceğini belirleyecek bilim ve teknoloji üretiminin yapılması ve teknolojinin
yenilenmesi gereği ortaya çıkmıştır.
Günümüzde işletmeler, ürettikleri mal ve hizmetleri en düşük maliyet
ve en uygun kalite ile sunmak zorundadırlar. Kalite ve maliyet konusunda
optimal bir seviye ancak güncel teknoloji ve üretim teknikleri bakımından
rakiplerle rekabet edebilecek seviyede olmakla mümkün olabilir. Kendi
kendini tekrarlayarak varlığını sürdürebilmeyi çağdaş teknolojik gelişme ve
değişmeler imkansız hale getirmiştir. Bütün bu gelişmeler ve değişmeler hem
ülke ekonomisi bakımından hem de işletmeler bakımından araştırma ve
geliştirmenin
önemini
ve
gereğini
artırmıştır.
Ülkeler
ve
işletmeler,
teknolojideki hızlı gelişmeleri izlemek yerine onları yönlendirmek ve şiddetli
rekabete karşı koyabilmek için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine özel bir
itina göstermek zorundadırlar.
2
Araştırma ve geliştirme, bilimsel ve teknik bilgi ve birikimi arttırmak
amacıyla sistematik bir temele dayalı olarak yürütülen yaratıcı çaba ve bu
bilgi birikiminin yeni uygulamalarda kullanımı şeklinde tanımlanabilir.
Ülkemizde uluslararası piyasalara uyumu sağlamak ve böylece
küreselleşen Dünyada pazar ve pazar sahibi olabilmek için düzenlenen
“Maddi Olmayan Duran Varlıklara ilişkin Türkiye Muhasebe Standardına
(TMS-38)” göre araştırma; yeni bir bilimsel ya da teknik bir bilgi ve anlayış
kazanma amacıyla üstlenilen özgün ve planlı incelemedir. Geliştirme ise;
ticari üretim ya da kullanıma başlamadan önce, yeni veya önemli ölçüde
geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem ya da hizmetlerin üretim
planı
veya
tasarımında
araştırma
sonuçları
ya
da
diğer
bilgilerin
uygulanmasıdır.
Yeni mal ve hizmetlerin üretilmesi, pazar ve pazarlama araştırmaları,
üretim süreçlerinin düzenlenmesi, yeni gelişmelerin ve buluşların üretim
süreçlerine yansıtılması, finansal araştırmaların yapılması, beşeri kaynakların
araştırılması gibi işletmenin bir çok faaliyetinde araştırma ve geliştirme
çalışmalarından istifade edilmektedir. İşletmede araştırma ve geliştirme
fonksiyonu,
işletmenin
canlığını
sürdürmesi
bakımından
önemli
bir
fonksiyondur. Bu fonksiyon, işletmenin öteki bütün fonksiyonlarında rol
oynamakta, sonuçta işletmeyi değişen koşullara karşı ayarlayan, sorunlarına
çözüm
bulan,
canlılığını sürdürüp büyüme ve gelişmesini
sağlayan
destekleyici bir özellik göstermektedir.
Araştırma ve geliştirme harcamaları yeni buluşları; yeni buluşlar ise
araştırma - geliştirme harcamalarını arttırmakta ve bu kısır döngü sürekli yeni
bilgi ve teknoloji üretiminin katığı olmaktadır.
Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ve giderlerinin büyük boyutlara
ulaşması konunun muhasebe yönünden de ele alınmasını gerektirmiştir.
3
İşletmelerin yaptıkları araştırma ve geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilme
prensipleri ön plana çıkmıştır.
Araştırma ve geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesi hususunu
düzenleyen TMS-38’de, araştırma maliyetlerinin doğrudan gider yazılması
yani aktifleştirilmemesi, geliştirme maliyetlerinin de belli koşullar altında
aktifleştirilebileceği açıklanmıştır. Diğer bir ifade ile, işletme içi bir projenin
araştırma safhasında, işletmenin gelecekte ekonomik yararlar sağlayacak bir
maddi
olmayan duran varlığın mevcudiyetini göstermesinin mümkün
olmaması nedeniyle bu harcamaların gerçekleştiklerinde gider olarak
muhasebeleştirileceği; ancak, bazı durumlarda işletmenin, işletme içi
yaratılan bir projenin geliştirme safhasında, bir maddi olmayan duran varlığı
tespit edebileceği ve ilgili varlığın gelecekte muhtemel ekonomik yararlar
yaratacağını gösterebileceği belirtilmiştir.
Ülkemizde, genelde bilim ve teknoloji ile ilgili çalışmalar çok sınırlı
kaynaklarla oldukça sınırlı ölçülerde yürütülmektedir. Bilimsel ve teknolojik
araştırma - geliştirme faaliyetleri için ayrılan kaynaklar olsun; bu alanda
çalışan araştırmacı sayısı olsun, gelişmiş ülkeler bir yana, diğer bir çok ülke ile
karşılaştırıldığında oldukça düşük bir düzeyde kalmaktadır.
Ancak, küreselleşen Dünyada, şiddetli rekabet ortamında söz sahibi
olabilmek için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine daha fazla önem verilmesi
gerektiği anlaşılmıştır. Bu çerçevede, ülkemizde araştırma ve geliştirme
faaliyetlerini teşvik amacıyla vergi kanunlarımızda ve teşvik mevzuatımızda
bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Vergi mevzuatında yapılan yasal düzenlemeler ile mükelleflerin,
işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi
arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %40’ı
oranında hesaplanacak “Ar-Ge indiriminin” gelirlerden indirimi mümkün hale
getirilmiştir.
4
Diğer taraftan, çeşitli kanun ve tebliğler ile araştırma ve geliştirme
faaliyetlerine ve personeline yönelik teşvik amaçlı düzenlemeler yapılarak bir
takım indirim ve muafiyetler getirilmiş ve maddi destekler sağlanmıştır.
Dünyada gözlenen yönelişler, önümüzdeki yüzyılda ülkelerarası
ekonomik ve politik rekabette bilim ve teknolojinin ağırlığının ve öneminin
daha da artacağını göstermektedir. Bilim ve teknolojinin yanı sıra ülkelerin
mevcut pazar paylarının büyüklükleri de ülkelerin büyümesi ve gelişen ve
değişen dünya koşullarına ayak uydurabilmesi için oldukça önemlidir.
Günümüz koşullarında daha iyiyi yakalayamayan kuruluşların ayakta
kalabilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri zorlaşmıştır. Ülkelerin dünya
ekonomilerinde ve kendi ülke ekonomilerinde var olabilmesi ve üstünlük
sağlayabilmesi için kendilerini sürekli yenilemeleri ve kendilerini yenilemenin
yanında mevcut
üretim
tekniklerini
de yenilemeleri
ve geliştirmeleri
gerekmektedir.
Temel amaç, gelişen dünya koşullarına ayak uydurabilmek için
yeniden yapılanma ve sürekli gelişmedir. Temel araç ise, araştırma ve
geliştirme faaliyetlerine önem vererek güncel teknolojiyi takip etmektir.
Bu
çalışmanın
birinci
bölümünde;
Ar-Ge’ye
genel
bir
bakış
çerçevesinde Ar-Ge giderlerinin tanımlarına, Ar-Ge faaliyetlerinin birbirinden
ayırt edilmesine, önemine ve son olarak da Dünya’da ve Türkiye’de Ar-Ge ile
TMS ve UMS konularına yer verilmiştir. İkinci bölümde; UMS ve TMS
çerçevesinde Ar-Ge giderlerinin muhasebeleştirilmesi anlatılmıştır. Üçüncü
bölümde ise araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin vergi ve teşvik mevzuatı
çerçevesinde değerlendirilmesi yer almaktadır.
BİRİNCİ BÖLÜM
AR-GE’YE GENEL BAKIŞ
Bu bölümde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin tanımına, araştırma
ve geliştirme faaliyetlerinin birbirinden ayırt edilmesine, kapsamına ,sınırına
ve gerekliliğine yer verilmiştir. Daha sonra Dünya’da ve Türkiye’de Ar-Ge
faaliyetlerine ne şekilde yer ve önem verildiğine değinilmiştir. Son olarak da
Uluslararası
Muhasebe
Standartlarına
(UMS)
ve
Türkiye
Muhasebe
Standartlarına (TMS) neden ihtiyaç duyulduğu açıklanarak birinci bölüm
tamamlanmıştır.
1. ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN TANIMI
Günümüzün global rekabet ortamında, yeni ya da geliştirilmiş ürün
projelerine yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri (Ar-Ge) gerek
işletmelerin, gerekse ülkelerin öncelikli ilgi odağı olmaktadır. İşletmeler böyle
bir
ortamda
rekabetçi
konumlarını
sürdürebilmek
ve
verimlilik
performanslarını arttırabilmek için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
gereken önemi vermek zorundadırlar. Ülkemizde de son yıllarda, araştırma
ve geliştirme faaliyetlerinin önemi anlaşılmış ve bu çerçevede gerekli yasal
düzenlemeler yapılmıştır. Söz konusu yasal düzenlemelerde, araştırma ve
geliştirme kavramlarına ilişkin çeşitli tanımlara yer verilmiştir.
1.1. TMS - 38’E VE UMS - 38’E GÖRE AR-GE FAALİYETLERİNİN TANIMI
TMS-38 ve UMS-38’in
“tanımlar” başlıklı bölümünde yer alan 8.
Paragrafında araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ayrı ayrı tanımları
yapılmıştır. Buna göre;
Araştırma: Yeni bir bilimsel ya da teknik bir bilgi ve anlayış kazanma
amacıyla üstlenilen özgün ve planlı incelemedir.
6
Geliştirme: Ticari üretim ya da kullanıma başlamadan önce, yeni veya
önemli ölçüde geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem ya da
hizmetlerin üretim planı veya tasarımında araştırma sonuçları ya da diğer
bilgilerin uygulanmasıdır.
1.2. SPK’YA GÖRE AR-GE FAALİYETLERİNİN TANIMI
Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara İlişkin İlke ve Kurallar
Hakkında Seri No: XI, No: 1 sayılı Tebliği’nin 35. maddesinde, araştırma ve
geliştirme giderlerinin, yeni bir ürün veya ileri bir teknoloji geliştirmek için
yapılan araştırma giderleri ile araştırma bulgularının yeni ürünler, varlıklar,
üretim yöntemleri, sistemler veya hizmetler için projeye dönüştürülmesinde
katlanılan geliştirme giderlerinden oluştuğu hükme bağlanmıştır.
1.3. MSUGT’YE GÖRE AR-GE FAALİYETLERİNİN TANIMI
26/12/1992 tarihli ve 21447 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin
ekinde yer alan Tekdüzen Hesap Çerçevesi Hesap Planı ve Hesap Planı
Açıklamaları bölümünde araştırma ve geliştirme giderlerinin, işletmede yeni
ürün ve teknolojiler oluşturulması, mevcutların geliştirilmesi ve benzeri
amaçlarla yapılan her türlü harcamalardan oluştuğu belirtilmiştir.
1.4. YATIRIMLARA İLİŞKİN TEBLİĞE GÖRE AR-GE FAALİYETLERİNİN
edaaTANIMI
10/06/2002 tarihli ve 2002/4367 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları
Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin 2002/1 sayılı Tebliğ’de Ar-Ge
yatırımının tanımına yer verilmiştir. Buna göre;
Ar-Ge yatırımları: Yeni bir ürün geliştirilmesi, ürün kalite ve standardının
yükseltilmesi, maliyet düşürücü ve standart yükseltici yeni bir teknolojinin ülke
7
şartlarına uyumunun sağlanması amacıyla yapılacak Ar-Ge çalışmalarıyla,
bu tür faaliyet sonuçlarının faydalı araç, gereç, malzeme, ürün, yöntem,
sistem ve üretim tekniklerine dönüştürülmesi, mevcutların teknolojik açıdan
iyileştirilmesi ve teknoloji uyarlanması için bilimsel esaslara uygun olarak
yapılan ve her aşaması belirlenmiş Ar-Ge çalışmaları için gerçekleştirilecek
yatırımları ifade eder.
1.5.IPARA-KREDİ VE KOORDİNASYON KURULUNA GÖRE AR-GE
edaFAALİYETLERİNİN TANIMI
Para-Kredi
ve
Koordinasyon
Kurulu
tarafından
hazırlanan
ve
04/11/1998 tarihli ve 23513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 98/10 sayılı
Araştırma - Geliştirme Yardımına İlişkin Tebliğ’de
araştırma - geliştirme
projeleri; “Amacı, kapsamı, süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş,
gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak ayni ve/veya nakdi destek miktarları,
sonuçta doğacak ihtira haklarının ilgililer arasındaki paylaşım esasları
belirlenmiş, yeni bir ürün üretilmesi, ürün kalitesi veya standardının
yükseltilmesi, maliyet düşürücü ve standart yükseltici mahiyette yeni
tekniklerin geliştirilmesi, üretimle ilgili olarak yeni bir teknoloji geliştirilmesi
konusunda bilimsel esaslara uygun ve araştırma - geliştirme faaliyetlerinin
her safhasını belirleyecek mahiyette hazırlanacak ve sonuçlarının faydalı
araç, gereç, malzeme, ürün, yöntem, sistem ve üretim tekniklerine
dönüştürülmesi veya mevcut teknoloji ile iyileştirilmeye yönelik çalışma ve
teknoloji uyarlamasını ifade eder.“ şeklinde tanımlanmıştır.
2. AR-GE FAALİYETLERİNİN BİRBİRİNDEN AYIRT EDİLMESİ VE
edaKAPSAMI
Maddi
Olmayan
Duran
Varlıklara
ilişkin
Türkiye
Muhasebe
Standardının (TMS-38) 56. ve 59. Paragraflarında ayrıntılı ve örneklerle
birlikte araştırma faaliyetleri ile geliştirme faaliyetlerinin birbirinden ayırt
edilmesine yer verilmiştir. Anılan Standarda göre, işletme içi yaratılan bir
maddi olmayan duran varlığın muhasebeleştirilebilmesi için gerekli kriterleri
8
sağlayıp sağlamadığının değerlendirilebilmesi amacıyla işletme, ilgili varlığın
oluşumunu araştırma safhası ve geliştirme safhası olmak üzere iki safhaya
ayırır. Bu ayrım muhasebeleştirme ilkeleri yönünden önem kazanmaktadır.
Çünkü, işletmenin bünyesinde yürüttüğü bir
projenin araştırma safhasını
geliştirme safhasından ayırt edememesi durumunda anılan projeye ilişkin
harcamalar sadece araştırma safhasında yapılmış gibi dikkate alınır ve ikinci
bölümde
anlatılacağı
faaliyetlerinin
gibi
muhasebeleştirilir.
belirlenmesinde
yardımcı
Araştırma
olacak
ile
geliştirme
örnekler
aşağıda
verilmektedir.
Araştırma faaliyetleri ile ilgili örnekler şunlardır:
(a)ıYeni bilgi elde edilmesine yönelik faaliyetler;
(b)ıAraştırma bulguları ve diğer bilgilerin uygulanmasına yönelik olarak
değerlendirme ve nihai seçim araştırması;
(c)ıMalzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya hizmetler için alternatif
araştırması; ve
(d)ıYeni veya geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya
hizmetlerin
olası
alternatiflerinin
oluşturulması,
tasarlanması,
değerlendirilmesi ve nihai seçimi.
Geliştirme faaliyetleri ile ilgili örnekler şunlardır:
(a) Üretim ve kullanım öncesi prototip ve modellerin tasarımı, yapımı ve test
edilmesi;
(b) Yeni teknoloji içeren alet, model ve kalıpların tasarımı;
(c)ıTicari üretim açısından ekonomik olmayan bir ölçekteki pilot tesisin
tasarlanması, inşası ve çalıştırılması;
(d) Yeni veya geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya hizmetler
için karar verilmiş bir alternatifin tasarımı, inşası ve denenmesi.
Türkiye
Muhasebe
Standartları
ve
Uluslararası
Muhasebe
Standartlarının yanı sıra, 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde
9
aşağıda belirtilen amaçlara yönelik yapılan faaliyetlerin Ar-Ge faaliyetleri
kapsamında değerlendirileceği belirtilmiştir.
a) Bilimsel ve teknolojik alanlardaki belirsizlikleri gidermek ve bunları
aydınlatmak amacıyla, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni
teknik bilgilerin elde edilmesi,
b) Yeni yöntemlerle yeni ürünler, madde ve malzemeler, araçlar, gereçler,
işlemler, sistemler geliştirilmesi, tasarım ve çizim çalışmaları ile yeni
teknikler ve prototipler üretilmesi,
c) Yeni ve özgün tasarıma dayanan yazılım faaliyetleri,
d) Yeni üretim yöntem, süreç ve işlemlerinin araştırılması veya geliştirilmesi,
e) Bir ürünün maliyetini düşürücü, kalite, standart veya performansını
yükseltici yeni tekniklerin /teknolojilerin araştırılması.
3. ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİN AYRIMI
Özel ve kamu işletmelerinde yeni ürünler ortaya koymak, daha etkin
üretim yöntemleri ortaya koymak, daha etkin üretim yöntemleri geliştirmek,
farklı tasarım ve süreçler bulmak için yapılan çalışmalar. Ar-Ge faaliyetlerinin
özü yeni teknolojiler üretebilmektir. Bu çalışmalar temel ve uygulamalı
araştırmalarla geliştirme faaliyetlerinden oluşur. Temel araştırma, belirli bir
ticari amacı olmayan bilgi üretimine yönelik araştırmalardır. Uygulamalı
araştırmalar ise bir yenilik ortaya koymaya çalışan ya da ticari amacın ön
planda olduğu çalışmalardır. Geliştirme kavramı bir tekniğin bulunmasını,
mevcut bilgiler dahil, araştırma sonuçlarının belirli mal ve üretim süreçlerine
dönüştürülmesi
faaliyetlerini
kapsamaktadır.
Sanayileşmiş
ülkelerde
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayrılan fonlar milli gelirin önemli bir
payına ulaşmaktadır. Bir yandan özel kesim bu tür faaliyetlere büyük ağırlık
verirken, diğer yandan devlet de önemli katkılarda bulunmaktadır. Özellikle
dış piyasalarda rekabet üstünlüğü elde edilebilmesinde araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinin büyük etkisi vardır1.
1
Halil SEYİDOĞLU : Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük (İstanbul, 1999), 23
10
Yeni mal - hizmetlerin üretilmesi, pazar ve pazarlama araştırmaları
üretim süreçlerinin düzenlenmesi, yeni gelişmelerin ve buluşların üretim
süreçlerine yansıtılması, finansal araştırmaların yapılması, beşeri kaynakların
araştırılması gibi işletmenin bir çok faaliyetinde araştırma ve geliştirme
çalışmalarından istifade edilmektedir.
Araştırma - Geliştirme yeni doğa ilkelerinin bulunmasından insan
ihtiyaçlarına cevap veren yeni ve yararlı ürünlerin ve üretim araçlarının
yapımına ve denemesine kadar değişen geniş bir dizi insan çabasını kapsar.
Bu faaliyetler temelde bilim ve teknolojinin alt yapısını oluşturmaktadır.
Araştırma kavramı daha çok bilinmeyen bir teknoloji, ürün ya da bilgiyi
ortaya çıkarmak ve mümkün olan durumlarda bunları uygulamaya yöneltmek
anlamına gelmektedir. Buna göre, araştırma ve geliştirme daha çok üretimle
ve üretim tekniği ile ilgilidir.Üretimin yanında genel olarak yönetim ve
organizasyon da dahil olmak üzere; pazarlama , finansman
ve personel
yönetimi gibi belli başlı bütün işletme fonksiyonları üzerinde araştırmageliştirme çalışmaları yapabilmektedir.
Geliştirme ise; mevcut teknoloji veya bilgiyi yeni ürünler ya da üretim
teknikleri ile ilgili uyarlamalara doğru yönlendirme ve mevcudu kullanma
sürecidir .Geliştirme, genel ve uygulamalı araştırma sonuçlarını, yani
bilinenleri kullanmayı ve uygulamada daha iyi sonuçlar almayı amaçlar. Diğer
bir deyişle, geliştirme çalışmalarında yeni bir buluş söz konusu değildir;
sadece her iki tür araştırma sonuçlarının malzemeler, mamuller, sistemler,
üretim süreçleri ve hizmetlere dönüştürülmesi yolundaki faaliyetleri kapsar.
Böylece geliştirme faaliyetleri araştırma faaliyetleri ile üretim faaliyetleri
arasında bir köprü görevini yerine getirir.
İşletmelerin en önemli destekleyici fonksiyonlarından biri araştırma ve
geliştirmedir. İşletmede araştırma ve geliştirme fonksiyonu işletmenin
canlılığını sürdürmesi bakımından önemli bir fonksiyondur. Bu fonksiyon,
11
işletmenin öteki bütün fonksiyonlarında rol oynamakta, sonuçta işletmeyi
değişen koşullara karşı ayarlayan, sorunlarına çözüm bulan, canlılığını
sürdürüp
büyüme
ve
gelişmesini
sağlayan
destekleyici
bir
özellik
2
göstermektedir .
Ar-Ge terimi üç faaliyeti kapsamaktadır: Temel araştırma, uygulamalı
araştırma ve deneysel geliştirme. Temel araştırma, görünürde herhangi bir
özel
uygulaması
veya kullanımı
bulunmayan
ve
öncelikle olgu ve
gözlemlenebilir gerçeklerin temellerine ait yeni bilgiler edinmek için yürütülen
deneysel veya teorik çalışmadır. Uygulamalı araştırma da yeni bilgi edinme
amacıyla
yürütülen
özgün
araştırmadır.
Bununla
birlikte
uygulamalı
araştırma, öncelikle belirli bir pratik amaç veya hedefe yönlenmiştir. Deneysel
geliştirme, araştırma ve/veya pratik deneyimden elde edilen mevcut bilgiden
yaralanarak yeni malzemeler, yeni ürünler ya da cihazlar üretmeye; yeni
süreçler, sistemler ve hizmetler tesis etmeye ya da halen üretilmiş veya
kurulmuş olanları önemli ölçüde geliştirmeye yönelmiş sistemli çalışmadır.
Ar-Ge kavramı hem Ar-Ge birimlerindeki düzenli Ar-Ge'yi, hem de diğer
birimlerdeki düzenli bir şekilde olmayan ya da ara sıra yapılan Ar-Ge
faaliyetlerini kapsamaktadır.
Araştırma ve geliştirme giderlerinin ayrımı yapılırken dikkat edilmesi
gereken en önemli nokta geliştirme faaliyetinin araştırma faaliyetinden sonra
gelen bir aşama olduğudur. İşletmeler araştırmayı yeni bir ürün elde etmenin
ilk aşaması olarak görmektedir. Geliştirmeyi ise; daha önce araştırma
safhasında elde edilen ürünün ya ekonomik ömrünü tamamlaması ya
teknolojilerin sürekli değişiyor olması ya da işletmenin büyümek istemesi
nedeniyle
ihtiyaçlara
daha
uygun
şekilde
yenilenmesi
amacıyla
kullanılmasıdır.
2
İlhan CEMALCILAR, Doğan BAYAR, İnal C.AŞKUN,: “İşletmecilik Bilgisi”, İşitme Özürlü
Çocuklar Eğitim ve Araştırma Vakfı Yayını No: 3, (Eskişehir, 1983), 293.
12
4. AR- GE FAALİYETLERİNİN SINIRI
Türkiye
Muhasebe
Standartları
ve
Uluslararası
Muhasebe
Standartlarında araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin sınırı net olarak
belirlenmemiş olmasına rağmen, 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği’nde Ar-Ge faaliyetinin denemelerin son bulduğu, ilk üretimin yapıldığı
aşamada sona ereceği, Ar-Ge projesinin ürünün pazarlanabilir aşamaya
geldiği anda bitmiş sayılacağı, daha sonra yapılan harcamaların ise Ar-Ge
harcaması kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklanmıştır. Tamamlanan
bir proje sonucunda elde edilen ürünün geliştirilmesi amacıyla yapılacak
çalışmalar ise yeni bir Ar-Ge projesi olarak değerlendirilecektir. Nihai ürünün
oluşturulması aşamasında elde edilen ürünlerin kullanılabilirliğini ölçmek ve
gerektiğinde değişiklik yapılmak üzere işletme içinde veya dışında test
edilmesi amacıyla yapılan harcamalar Ar-Ge faaliyeti kapsamına dahil
edilirken, ticari üretimin planlanması ve seri üretim sürecine ilişkin
harcamalarla, ürünün tanıtılması amacıyla üretilip dağıtılan numuneler için
yapılan harcamalar Ar-Ge faaliyeti kapsamı dışında tutulmuştur.
5. AR-GE FAALİYETLERİNİN GEREKLİLİĞİ
1923’den bu yana sürdürülen bilim ve teknoloji çalışmalarında,
ülkemiz ile sanayileşmiş ülkeler arasındaki fark kapatılmaya uğraşılıyor ise
de çabalar, dünya bilim ve teknolojisinde büyük bir ivme ile süren ilerlemeyi
yakalamaya yetmemektedir. 1980 sonlarına kadar Türkiye'nin özellikle
üretimde
kullanacağı
teknolojik
ihtiyaçlar,
dışarıdan
sağlanan
eski
teknolojiler ile karşılanabilmekteydi. Bunlara ulaşmak, hatta daha yenileri ile
değiştirmek, muhtelif ticari yöntemler ile daima olanaklıydı. Bu teknolojileri
öğrenip uygulamak çoğu zaman yeterli oluyor, herhangi bir Ar-Ge
faaliyetinin sonucuna da ihtiyaç duyulmuyordu. Kaldı ki, Ar-Ge faaliyeti
meyvesini uzun vadede verirken, teknoloji ithali kısa vadede işletmelerin
ihtiyacını karşılıyor ve dolayısıyla, bilimsel çalışmalara pratik hayatta
13
müşteri
bulunamıyordu.
Üniversitelerdeki
çalışmalar
ise
genellikle
kavramsal düzeyde olup sanayinin dışında yürütülmekteydi.
İç pazarımızda dış üreticilerin mallarının serbestçe satılması, diğer
taraftan sanayimizin mallarının da dış pazarlara açılması ile içte ve dışta
dahil olunan rekabet ortamı teknolojinin güncel tutulmasını ve yakından takip
edilmesini kaçınılmaz hale getirmiştir. Ürünlerin, küresel rekabet için gerekli
kalite ve maliyet düzeylerini sağlayacak güncel teknoloji ile üretilmeleri
zorunlu
hale
gelmiştir.
Rekabet
kuruluşlardan
sağlamak
sanayimiz
ortamında
için
aranan
zorlaşmış,
teknolojiyi
bazı
dış
durumlarda
3
imkansızlaşmıştır.
Ülkemiz sanayinin gelişip dünyada söz sahibi olabilmesinde en
önemli husus, teknoloji etkinliğidir. Yoğun rekabetin yaşandığı uluslararası
piyasalarda, ülkelerin yer edinebilmeleri ve bunu rekabet gücü olarak
taşıyabilmeleri, sektörlerin ülke şartları ve sanayi yapısına en uygun ve ileri
teknolojileri kullanabilmelerine bağlıdır.
Uluslararası rekabette geleneksel mal ve hizmet üretimine yönelik
talep giderek azalmakta, onun yerine bilgiye ve teknolojiye dayalı yeni
üretim
yöntemleri
ikame
edilmektedir.
Ürünlerin
piyasa
ömürlerinin
kısalması, firmaları, sektörleri, dolayısıyla ülkeleri bu hızlı ve yeni süreçte
nihai teknolojilerin üretilmesine yönelik strateji ve politikalar geliştirmeye,
bunlar için ek bütçe oluşturmaya mecbur bırakmaktadır. Son yıllarda
gelişmiş ülkelerin stratejileri, nihai teknolojilerin verimli kullanımı ve
araştırma -geliştirme faaliyetleri ile mevcut potansiyelin harekete geçirilmesi
noktasında odaklanmaktadır.
Ülkemizin gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşabilmesi amacıyla ihtiyaç
duyulan ileri teknolojileri üretmek, özgün ürün tasarımlarını ve üretim
3
kTÜBA-TÜBİTAK-TTGV-BİLİM-TEKNOLOJİ-SANAYİ
(Ankara,2005),5
Tartışmaları,
4.Çalışma
Grubu
14
yöntemlerini oluşturmak için iyi işleyen bir Ar-Ge sisteminin kurulması
zorunludur. Bu, uluslararası düzeyde güçlü ve saygın bir toplum olabilmenin
de vazgeçilmez unsurudur.
Ar-Ge’nin görev ve faaliyetleri, şirket bazında, şirketin çalışma alanı
ve ekonomik şartları ile doğrudan ilgilidir. Başlıca görevi teknolojik
gelişmeleri kullanarak işletmenin kar edebilirliğini sürekli olarak yenilemek ve
arttırmaktır. Ar-Ge kimsenin yapmadığını hedeflemelidir. Bu nedenle riskli bir
çalışmadır.
Günümüzde
yeni
teknoloji
geliştirmek
parasal
sermaye
yaratmaktan çok daha zor ve önemlidir.
İşletmeler varlıklarını sürdürebilmek ve rekabet gücünü artırabilmek
için sürekli ve düzenli araştırma ve geliştirme çalışmalarına girişmelidirler.
Yeni mamul üretilmesi, üretim süreçlerinin düzenlenmesi, yeni gelişmelerin
ve buluşların üretim süreçlerine katılması, pazar ve pazarlama araştırmaları,
insan
kaynaklarının
araştırılması
gibi
muhtelif
alanlarda
Ar-Ge
çalışmalarından istifade edilmektedir.
Sonuç olarak, işletmeler mevcut rekabetçi ortamda pazar payı elde
edebilmek
ve
dolayısıyla
varlıklarını
sürdürebilmek
faaliyetlerinde bulunurken aynı zamanda
amacıyla
Ar-Ge
tüm ülkenin sosyal ve maddi
geleceğini belirleyecek teknoloji ve bilim üretimini yapmaktadır. Burada
önemli olan husus, işletmelerin ve ülkenin çıkarlarının aynı doğrultuda
olmasıdır. Bu nedenle, kamu ve özel sektörün ortaklaşa ve/veya ayrı ayrı
üstlerine düşen yükümlülükleri yerine getirebilecekleri ortamın sağlanması
gerekmektedir. Teknoloji üretiminin gerekliliği konusunda birçok farklı
çalışmada
bilim-teknoloji-sanayi
ilişkilendirmelerine
yer
verilmiştir.
üçlemesinin
Ortak
arayış,
birbirleri
teknoloji
ile
olan
üretiminin
yapılabilmesine yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin ve bunun sağlanacağı kurumsal
anlayışın ve mekanizmaların ortaya çıkarılmasıdır.
15
6. DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE AR-GE
Gelişmekte ve büyümekte olan Dünya ekonomisinden kendilerine
düşen payı almak ve hedefleri olan büyümeyi ve kâr maksimizasyonunu
yakalayabilmek için işletmeler ülkelerin de desteğini alarak, çağın gerisinde
kalmamak
için
zorunluluğunu
anladıkları
Ar-Ge’ye
gerekli
önemi
göstermektedirler.
6.1. DÜNYA’DA AR-GE
Bilgi çağına geçildiği bu yüzyılda, gelişmiş ülkeler araştırma ve
geliştirmeyi ülkelerinin geleceği olarak görmüşler ve gereken önemi
göstermişlerdir. Bilimsel ve ekonomik gelişme ulusal bir hedef olarak
görülmüş ve gerekli düzenlemeler zamanında yapılmıştır. Nasıl işletmelerin
ömrü yenilik yapma kabiliyetlerine bağlıysa ülkelerin ömrü de yenilik yapma
kabiliyetlerine bağlıdır. Globalleşen Dünyada, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde rekabet şiddetlenmekte, pazara sunulan bir yenilik çok kısa bir süre
sonra demode olmakta ve yeni bir ürünün pazara sunulmasını zorunlu hale
getirmektedir. Bu da araştırma ve geliştirmeyi olmazsa olmaz bir koşul haline
getirmiştir.
Günümüz işletmelerinde yeni mamul üretilmesi, üretim süreçlerinin
düzenlenmesi,
yeni
buluşların
üretim
süreçlerine
katılması,
pazar
araştırmaları gibi bir çok alanda araştırma ve geliştirmeden istifade
edilmektedir. Bu sebeple, Dünyada Ar-Ge çalışmaları sürekli desteklenmiş ve
teşvik edilmiştir, globalleşen dünyaya ayak uydurabilmek ve gelişmişlik
seviyesini yakalayabilmek için de yapılması gereken budur. Desteklenen
sektörler ise şu şekilde belirtilebilir:
•
Özel Sektör
•
Kamu Sektörü
16
•
Üniversiteler
•
Uluslararası Sektör
Bu sektörlerde yapılan çalışmaların ciddiye alınarak devam etmesi
ülkelerin gelişmişlik seviyelerini daha da arttırmıştır. Ülkelerin bilim ve
araştırma yetenek ve kapasitelerinin belirlenmesinde ve karşılaştırılmasında
en önemli nitel ve nicel göstergeler ise;
•
Kurumsal yapı,
•
Araştırma ve Geliştirmede görevli insan gücü,
•
Araştırma ve Geliştirme harcamaları,
•
Uluslararası düzeyde bilimsel yayın sayısı,
şeklinde sıralanabilir4. Bu göstergelerin gelişimi de birbiriyle bağlantılıdır.
AVRUPA BİRLİĞİ TARAFINDAN KULLANILAN GÖSTERGE BİLGİLERİ5
GÖSTERGELER
TÜRKİYE
ABD
JAPONYA
AB
1,05
8,08
9,26
5,28
0,63
2,62
2,91
1,92
93
708
498
613
_
130
126
135
Her bin çalışan arasında
araştırmacı sayısı
GSYiH’de Ar-Ge’ye
Ayrılan pay
Milyon nüfus başına
düşen yıllık bilimsel yayın
sayısı
Milyon nüfus başına
düşen yıllık patent sayısı
4
5
Muhittin ADIGÜZEL: Araştırma - Geliştirme ve Ekonomi.(Ankara,1991),215
www.tubitak.gov.tr
17
Avrupa Birliği tarafından kullanılan gösterge bilgileriyle Ar-Ge’ye
verilen önemi gösteren bu tabloda, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri,
Japonya ve AB ülkeleri kıyaslanmıştır. Ülkemizin bu veriler ışığında Ar-Ge’ye
verdiği önemin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Tabloda kıyaslama amacıyla
kullanılan her bir kriterde, ülkemizin diğer bütün ülkelerin çok gerisinde
kaldığı açıkça görülmektedir.
6.2. TÜRKİYE’DE AR-GE
Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarına verilen önem ve gelinen nokta henüz
dünya standartlarına ulaşmamış olsa da ülkemizde bu konuda gerekli
adımlar atılmıştır. Ülkemizde, Ar-Ge faaliyetlerinin rekabetçi ortamda yer
edinebilmek için gerekliliği ve önemi hem devlet hem de özel sektör ve
üniversiteler tarafından anlaşılmış olup, bu yöndeki çalışmalar arttırılmıştır.
Son yıllarda sağlanan destekler ve teşviklerle ciddi bir yol alınmış olsa da
henüz
yeterli
seviyeye
ulaşılamadığı
görülmektedir.
Ülkemiz
Ar-Ge
çalışmalarını dönemlere ayıracak olursak;,
•
1930 sonrası
Devlet eliyle planlı sanayileşme politikası, toparlanma devresi,
•
1950-1980 dönemi
Ortaya çıkan yurtiçi talebi karşılamaya yönelik, rekabet etme gücüne
sahip olmayan ulusal sanayi,
•
1980-1988 dönemi
Serbestleşen ithalat rejimi, ihracata vergi iadesi, teşvik kredileri,
•
1980 sonrası dönem
Ar-Ge harcamaları yerine teknoloji transferinin yeğlenmesi, iç pazara
yönelik üretimin öncelik alması, patent, lisans anlaşmaları,
•
1990 sonrası dönem
AR-Ge, devlet desteği ile en önemli teknoloji ve yenilik araçlarından
birisi olmuştur.
18
Ar-Ge çalışmalarının amacı; teknolojik gelişmeyi hızlandırmaktır.
Teknolojik
gelişmenin
amacı
ise,
ekonomik
büyümeyi
sağlamaktır.
Dolayısıyla teknolojik gelişme ile ekonomik büyüme arasında bir döngü ve
karşılıklı etkileşim vardır. Bu ilişkinin ise süreklilik özelliği mevcuttur. Ar-Ge ve
teknoloji üretimi geleceğe yapılan yatırım olup, geleceğin bugünden farklı
olması, teknolojik gelişmeler ve bunların kullanımının yaygınlaştırılmasına
bağlıdır. Bir ülkenin teknoloji üretme olanaklarını geliştirmesi ve teknoloji
üretiminde
ilerleme
kaydetmesi,
ekonomik
yönden refahın
artmasını
sağlamaktadır. Ekonomik refahın arttırılmasına bilimsel ve teknik altyapının
oluşması ve teknoloji üretimindeki gelişmeler etki etmektedir. Hızlı ve tutarlı
büyüme için Ar-Ge çalışmaları gerekli, fakat yeterli koşul değildir. Çünkü ArGe çalışmalarına yapılan yatırımlardan belli bir süre geçtikten sonra gelir elde
edilebilmektedir. Diğer bir deyişle, Ar-Ge çalışmaları ancak uzun vadede
istenilen ve amaçlanan sonucu vermektedir.
Ülkemizin Ar-Ge çalışmalarında gelişmişlik düzeyini yakalayabilmesi
için üzerinde diğerlerinden daha fazla durması gereken konular vardır.
Örneğin,
konusunda
uzman
ve
eğitimli
genç
nüfus
yetiştirilmelidir.
Üniversitelerde yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilerin sanayi alanına
hızlı
bir
şekilde
aktarılması
gerekmektedir.
Ar-Ge
yeteneklerinin
yükseltilmesi; bunun için de Ar-Ge harcamalarına ayrılacak kaynakların
geliştirilmesi, bu politikaların ana eksenini oluşturmalıdır. 1970’li ve 1980’li
yıllardaki
büyüme
ve
durgunluğun
atlatılmasında,
prodüktivitenin
yükseltilmesi büyük rol oynamış; prodüktivitenin yükseltilmesinde ise, bilim ve
teknoloji politikalarına verilen önem ve bu konudaki uygulamalar etkili
olmuştur.
7. UMS’YE VE TMS’YE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
Günümüzde, küreselleşme eğilimlerinin hızlanması ile birlikte finansal
krizlerin bulaşıcılık etkisi hızla artmış ve finansal piyasalarda, finansal
bilgilerde şeffaflık gereksinimi tüm kesimler tarafından talep edilir hale
19
gelmiştir. Özellikle son yıllarda patlak veren muhasebe skandalları finansal
yapının yeniden gözden geçirilmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Buna paralel
olarak, finansal piyasalarda, şeffaflık gereksinimini sağlayan başlıca
kaynaklardan birisi olan muhasebe standartları, uluslararası düzeyde ortak
bir muhasebe dili olmuştur.
Ülkemizde ise gerek uluslararası piyasaları yakından takip edebilmek
ve uyum sağlayabilmek gerekse muhasebe ve finansal raporlamaya ilişkin
mevcut çok başlı uygulamaya son vermek amacıyla Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulu kurulmuş ve anılan Kurul muhasebe standartları
hususunda önemli ve ciddi yol katetmiştir.
7.1. UMS’YE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
Finansal piyasaların küreselleşmesi, çok uluslu şirketlerin ortaya
çıkması, uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarının küresel piyasalardaki
etkinliği ve rekabeti, farklı ülke bloklarınca ekonomik birlik oluşturma hedefleri
ile uluslararası alanda muhasebe kayıtlarında tespit edilen usulsüzlüklere
ilişkin
olarak
ortaya
çıkan
skandallar,
muhasebe
düzenlemelerinin
güncelleştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
Bu çerçevede; Avrupa Birliği, hisse senetleri borsalar ve diğer
teşkilatlanmış piyasalarda işlem gören tüm işletmelerin konsolide mali
tablolarının en geç 01/01/2005 tarihinden itibaren Uluslararası Muhasebe
Standartları (UMS), yeni adıyla Uluslararası Finansal Raporlama Standartları
(UFRS) ile uyumlu olarak hazırlanmasını zorunlu tutmuştur.
Uluslararası
Sermaye
Piyasası
Kurulları
Örgütü
(IOSCO)
ise
uluslararası kabul görmüş muhasebe standartlarının oluşturulmasında
Uluslararası
Muhasebe
Standartları
Kurulu’nun
(IASB)
çalışmalarını
destekleme politikasını benimsemiş ve bu amaçla çok uluslu işletmelerin
20
UFRS’yi kullanmalarına izin vermelerine ilişkin bir tavsiye kararında
bulunmuştur.
Uluslararası Muhasebe Standartlarının küreselleşen dünyada ortak bir
muhasebe dili olduğu kabul edilmektedir. Bu muhasebe dilini kullanmaksızın
işletmelerin
uluslararası
fon
akımlarından
yararlanmaları
mümkün
görülmediği gibi, yatırımcıların da bu dil kullanılmaksızın üretilen finansal
raporları değerlendirerek yatırım kararı vermelerine imkan bulunmamaktadır.
Uluslararası Muhasebe Standartları, muhasebeye yön veren iktisadi
ve finansal gelişmeler takip edilerek sürekli gözden geçirilmekte ve ihtiyaç
doğrultusunda standartlar değiştirilmektedir.
7.2. TMS’YE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
Ülkemizde muhasebe ve finansal raporlamaya ilişkin çok başlı
uygulamaya son vermek amacıyla 18/12/1999 tarihli ve 4487 sayılı Yasa ile
muhasebe standartlarını oluşturmak ve yayımlamak üzere idari ve mali
özerkliğe sahip, kamu tüzel kişiliğini haiz Türkiye Muhasebe Standartları
Kurulu (TMSK) kurulmuştur.
Kurul, bu yetkisini kullanırken çağdaş dünya uygulamalarına entegre
olabilmek ve Avrupa Birliği (AB) mevzuatıyla da uyum sağlamak amacıyla
Uluslararası Muhasebe Standartlarını (IAS), yeni adıyla Uluslararası Finansal
Raporlama Standartlarını (IFRS) benimseme kararı almıştır.
Türkiye Muhasebe Standartlarının uluslararası alanda geçerlilik
kazanması, yani IFRS’ye uyumlu olduğunun kabul edilmesi ancak, IFRS
setindeki standartların tamamının uygulanması ile mümkün olabilmektedir.
Bu nedenle, IFRS ile paralelliğin sağlanabilmesi amacıyla resmi bir Türkçe
çeviri yapılmış, hatta Türkçe çevirilerde orijinal metinlerdeki paragraf
numaraları ile kodları aynen kullanılmıştır.
21
Ülkemizde 2005 yılı başından itibaren bankalar ve halka açık şirketler
finansal tablolarını uluslararası finansal raporlama standartlarına uyumlu
olarak düzenlemektedir. 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yayımlanan Türkiye Muhasebe Standartları bu sektörler için güncel bir
mevzuat oluşturmaktadır.
Ülkemizde uluslararası piyasalara uyumu sağlamak ve böylece
küreselleşen Dünyada pazar ve pazar sahibi olabilmek için uluslararası
finansal raporlama standartları benimsenmiş ve bu çerçevede IFRS’nin
çevirisi yapılmış ve TMS bu şekilde düzenlenmiştir. Böylece, ülkemizde de
güvenilir ve anlaşılabilir mali tabloların hazırlanmasına olanak sağlanmıştır.
İKİNCİ BÖLÜM
8. AR-GE GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
İçinde bulunduğumuz yoğun teknolojik gelişmelerin ve bilgi çağının
yaşandığı ortamda işletmeler rekabetçi olabilmek veya rekabetçi durumlarını
muhafaza
edebilmek
için
araştırma
ve
geliştirme
faaliyetlerine
her
zamankinden daha fazla önem vermeye başlamışlardır. Günümüzde fabrika
otomasyonları, esnek üretim sistemleri ve üretimin her aşamasında yeni
teknolojilerin kullanımı ürünlerin yaşam döngülerini yani piyasa ömürlerini son
derece kısaltmıştır. Bu durum, ürünlerin piyasaya sürüldükten sonra bir takım
düzeltmelerin yapılabilmesine zaman bırakmamaktadır. İşletmeler ürünleri
piyasaya
müşteri
gereksinimlerini
tam
olarak
karşılayacak
şekilde
tasarladıktan sonra sürmek durumundadırlar. Bu nedenle artık araştırma ve
geliştirme çabaları rekabetçi olmanın bir gereği haline gelmiş ve işletmeler
sonuç olarak araştırma ve geliştirmeye çok daha fazla yatırım yapmaya
başlamışlardır.
Araştırma - Geliştirme faaliyetlerine yapılan yatırımlardaki artışa
paralel olarak bu giderlerin muhasebeleştirilmesi sorunu ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde, araştırma ve geliştirme maliyetlerinin nasıl muhasebeleştirileceği
hususunda
Türkiye Muhasebe Standartları kabul edilene kadar yasal bir
düzenleme mevcut değildi. Uygulamada ise, araştırma ve geliştirme
maliyetlerini
muhasebeleştirmenin
bir
yolu,
dönemsellik
ilkesi
gereği
aktifleştirmekti. Dönemsellik kavramı işletmelerin sınırsız sayılan yaşam
sürelerinin belirli dönemlere bölünmesi ve her bir dönemin faaliyet
sonuçlarının ayrı olarak belirlenmesi ve vergilemeye konu edilmesini ifade
etmektedir.
Bu
ilke
gelir
ve
giderlerin
tahakkuk
esasına
göre
muhasebeleştirilmesini, hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait gider,
maliyet ve zararlarla karşılaştırılarak karın tespitini öngörmektedir.
23
Diğer bir yol, araştırma - geliştirme maliyetlerinin doğrudan dönem
gideri olarak kaydedilmesiydi. Bu şekilde muhasebeleştirme yapıldığında söz
konusu giderlerin ürün maliyetlerini bozacağı ve işletmenin net kârı üzerinde
azaltıcı etkisi olacağı açıktır. Bu iki yola alternatif diğer bir yol; genel olarak
araştırma ve geliştirme maliyetlerinin doğrudan dönem gideri olarak
kaydedilmesi, sadece net gelir katkısı beklenen belirli projelere ilişkin
araştırma ve geliştirme maliyetlerinin aktifleştirilmesiydi.
Uygulamadaki karışıklıkların giderilmesi amacıyla, TMSK tarafından
yapılan çalışmaların sonucu olarak IFRS ile uyumlu Türkiye Muhasebe
Standartları
hazırlanmıştır.
muhasebeleştirilmesi
Araştırma
hususunu
ve
düzenleyen
geliştirme
TMS-38’de,
giderlerinin
araştırma
maliyetlerinin doğrudan gider yazılması yani aktifleştirilmemesi, geliştirme
maliyetlerinin de belli koşullar altında aktifleştirilebileceği açıklanmıştır. Sınırlı
ömre sahip maddi olmayan duran varlıklara ilişkin aktifleştirilen geliştirme
maliyetleri varlıkların yararlı ömürleri süresince itfa edilir.
8.1. AR-GE GİDERLERİNİN TEK DÜZEN HESAP PLANI İÇİNDEKİ YERİ
Tek Düzen Hesap Planında, Araştırma ve Geliştirme harcamaları
birbirinden ayrılmamakta, bu nitelikteki giderlerden aktifleştirilen kısmının 263
numaralı Araştırma ve Geliştirme Hesabında izlenmesi, aktifleştirilmeyen
giderler ile aktifleştirilmiş olanlardan ilgili döneme isabet eden itfa paylarının
ise, 630 numaralı Araştırma ve Geliştirme Giderleri Hesabında izlenmesi
öngörülmektedir. 263 numaralı Araştırma ve Geliştirme Hesabı, 26 Maddi
Olmayan Duran Varlıklar Hesabının alt hesabı olup, aktifleştirilen Ar-Ge
harcamalarının Maddi Olmayan Duran Varlık olarak değerleneceği kabul
edilmiştir.
Özetleyecek olursak, Tek Düzen Hesap Planında, Araştırma ve
Geliştirme Giderleri üç hesap sınıfı içinde yer almaktadır:
24
•
Maddi Olmayan Duran Varlıklar hesap grubunda yer alan 263 numaralı
Araştırma ve Geliştirme hesabında,
•
Gelir tablosu hesap sınıfı içinde bulunan Faaliyet Giderleri hesap
grubunda 630 numaralı hesap olarak yer alan Araştırma ve Geliştirme
Giderleri hesabında,
•
Maliyet hesapları sınıfı içinde yer alan
750 numaralı Araştırma ve
Geliştirme Giderleri hesabı, 751 Araştırma ve Geliştirme Giderleri yansıtma
hesabı ile karşılıklı kullanılmaktadır ve 752 Araştırma ve Geliştirme Gider
Farkları hesabında.
Araştırma ve geliştirme giderleri, 26/12/1992 tarihli ve 21447 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama
Genel Tebliği ekinde yer alan TDHP’de
aşağıdaki şekilde hüküm altına
alınmıştır.
263. Araştırma ve Geliştirme Giderleri
İşletmede
yeni
ürün
ve
teknolojiler
oluşturulması
mevcutların
geliştirilmesi ve benzeri amaçlarla yapılan her türlü harcamalardan,
aktifleştirilen kısmının izlendiği hesaptır.
İşleyişi : Maliyet değerleri ile bu hesaba borç kaydedilir. 5 yıl içinde eşit
taksitlerle itfa edilerek yok edilir.
630. Araştırma ve Geliştirme Giderleri (-)
Üretim maliyetinin düşürülmesi, satışların artırılması ve yeni üretim
biçim ve teknolojilerin işletmede uygulanması amacıyla yapılan giderlerden
aktifleştirilmeyen araştırma ve geliştirme giderleri ile aktifleştirilmiş olanlardan
bu döneme isabet eden itfa payları bu hesapta yer alır. Bu fonksiyonla ilgili
olan ve 7. grupta izlenen giderler 7/A seçeneğinde "751- Araştırma ve
Geliştirme Giderleri Yansıtma Hesabı", 7/B seçeneğinde "798- Gider Çeşitleri
Yansıtma Hesabı" alacağı ile bu hesabın borcuna devredilir.
25
750. Araştırma ve Geliştirme Giderleri
Üretime devam olunan mamullerin maliyetlerini düşürmek, satışlarını
arttırmak, bulunan yeni üretim çeşitlerinin işletmede kullanılmakta olan
yöntem ve işlemlerini geliştirmek ya da yeni yöntem ve işlemler bulmak,
üretimde kullanılan teçhizatın yenilerinin ve mevcutlarının geliştirilmesine
ilişkin araştırmalar yapmak, satış ve pazarlama faaliyetlerini geliştirmek ve
diğer bir deyişle ticari alana uygulanması için yapılan giderlerin kaydedildiği
hesaptır.
Aktifleştirilmeyen araştırma ve geliştirme giderleri ile aktifleştirilmiş
olanlardan bu döneme isabet eden itfa payları bu hesabın borcuna kaydedilir.
Dönem sonlarında bu hesap, "751- Araştırma ve Geliştirme Giderleri
Yansıtma Hesabı" ile karşılaştırılarak kapatılır.
751. Araştırma ve Geliştirme Giderleri Yansıtma Hesabı
Önceden saptanmış maliyet yöntemlerinin uygulandığı durumlarda,
önceden saptanmış araştırma ve geliştirme giderleri fiili maliyet yöntemlerinin
uygulandığı durumlarda "750- Araştırma Geliştirme Giderleri Hesabının
borcuna kaydedilen tutarlar bu hesabın alacağı karşılığı, sonuç hesaplarında
"630- Araştırma ve Geliştirme Giderleri" veya ilgili aktif hesaplara borç
kaydedilir. Bu hesap, dönem sonlarında "750- Araştırma ve Geliştirme
Giderleri Hesabıyla kapatılır.
752. Araştırma ve Geliştirme Gider Farkları
Araştırma ve geliştirme fiili giderleri ile önceden saptanmış giderler
arasındaki olumlu ya da olumsuz farkların izlendiği hesaptır. Olumsuz farklar
hesabın borcuna olumlu farklar ise alacağına kaydedilir. Dönem sonlarında
bu hesap "630- Araştırma ve Geliştirme Giderleri Hesabına aktarılarak
kapatılır.
26
Bu üç
hesaptaki
açıklamalardan da görüleceği üzere, Ar-Ge
maliyetleri, araştırma faaliyetleri ve geliştirme faaliyetleri olarak belirgin
kriterler geliştirerek ayrılmamış, ancak zımmen amaç gözönüne alınarak
aktifleştirilme olanağı tanınmıştır.
8.2. TMS 38’İN İÇERİĞİ
TMS, daha önce de belirtildiği üzere, ülkemizde mevcut olan çok
başlı uygulamaya son vermek ve anlaşılabilir ve güvenilebilir mali tablolar
düzenlenebilmesini sağlamak amacıyla, uzun uğraşlar sonucunda, IFRS
ile birebir uyumlu olarak hazırlanmıştır. Araştırma ve geliştirme giderlerine
ilişkin düzenlemeler içeren TMS-15, yürürlüğünü yitirmiş; araştırma ve
geliştirme giderlerine ilişkin bilgilere maddi olmayan duran varlıkların
açıklandığı TMS-38’de yer verilmiştir.
8.2.1. 38 NO’LU TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI
132 paragraftan oluşan Maddi Olmayan Duran Varlıklara İlişkin
Türkiye
Muhasebe
çevirisinden
ibarettir.
Standardı
(TMS-38),
Standardın
ilk
IFRS-38’in
paragrafı,
birebir
standardın
orijinal
amacını
açıklamaktadır.
Buna göre, Standardın amacı, başka bir standartta özel hüküm
bulunmayan maddi olmayan duran varlıklarla ilgili muhasebeleştirme
yöntemlerini belirlemektir. Bu Standart, işletmenin, bir maddi olmayan duran
varlığın
sadece
ve
sadece
belirlenmiş
kriterlerin
sağlanmış
olması
durumunda muhasebeleştirmesini zorunlu kılar. Ayrıca, bu Standart, maddi
olmayan duran varlıkların defter değerinin nasıl ölçüleceğini belirleyip, maddi
olmayan duran varlıklarla ilgili bazı özel açıklamalar yapılmasını gerektirir.
TMS-38’in “tanımlar” başlıklı bölümünde yer alan 8. Paragrafında
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ayrı ayrı tanımları yapılmıştır. Burada
şu hususu da belirtmek gerekir ki; ‘araştırma’ ve ‘geliştirme’ terimleri
27
tanımlanmış olmalarına rağmen, ‘araştırma safhası’ ve ‘geliştirme safhası’
terimleri bu Standart açısından daha geniş bir anlam taşır.
Standartta verilen araştırma - geliştirme tanımları kısa ve öz olup,
Standarda göre araştırma, yeni bir bilimsel ya da teknik bir bilgi ve anlayış
kazanma amacıyla üstlenilen özgün ve planlı incelemedir. Geliştirme ise,
ticari üretim ya da kullanıma başlamadan önce, yeni veya önemli ölçüde
geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem ya da hizmetlerin üretim
planı
veya
tasarımında
araştırma
sonuçları
ya
da
diğer
bilgilerin
uygulanmasıdır.
8.2.1.1. STANDARDIN İÇERİĞİ
Standardın kapsamını açıklayan 2. ile 7. Paragraflarda, Standardın
hangi
maddi
olmayan
duran
varlıkların
muhasebeleştirilmesinde
kullanılamayacağı; dolayısıyla hangi şartlarda Standarda başvurulacağı
anlatılmaktadır. Muhasebeleştirilmesi söz konusu Standart kapsamında
değerlendirilmeyen giderler Standardın 2. paragrafında belirtilmiştir. Buna
göre,
•
Başka bir Standardın kapsamına giren maddi olmayan duran varlıklar;
•
"TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme" Standardında
tanımlanan finansal varlıklar;
•
Araştırma ve değerlendirme varlıklarının muhasebeleştirilmesi ve ölçümü
(bakınız:
TFRS
6
Maden
Kaynaklarının
Araştırılması
ve
Değerlendirilmesi); ile
•
Madenler, petrol, doğal gaz ve benzeri yenilenemeyen kaynakların
geliştirilmesi ve çıkarılmasına ilişkin harcamalara ilişkin muhasebeleştirme
işleminde TMS-38 uygulanmayacaktır.
38 Nolu Uluslararası Muhasebe Standardı (UMS) nda da aynı
hükümler yer almaktadır.
28
Standardın 3. Paragrafında, diğer bir standardın belli türde bir maddi
olmayan duran varlığa ilişkin muhasebeleştirme yöntemini tanımlamış olması
durumunda,
işletmenin,
bu
Standart
yerine
söz
konusu
Standardı
uygulayacağı belirtilmiş olup, 38 No’lu Standardın uygulanmayacağı maddi
olmayan duran varlıklar açıklanmıştır.
Standardın 5. Paragrafında, bu standardın araştırma ve geliştirme
faaliyetleri için yapılan harcamalarda uygulanacağı belirtilmiş, araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinin bilginin geliştirilmesine yönelik olduğunu bu nedenle,
bu faaliyetler fiziksel bir varlıkla sonuçlansa dahi (prototip gibi), varlığın
fiziksel unsuru; içindeki bilgi gibi maddi olmayan unsuruna göre, ikincil bir
durumda olduğu açıklanmıştır.
TMS-38 araştırma ve geliştirme giderlerine ilişkin hususların yanı sıra
diğer maddi olmayan duran varlıklara da yer vermiş olup, bu maddi olmayan
duran varlıklar ile ilgili hükümlere Standardın çeşitli paragraflarında
değinilmiştir.
Standardın 18-24. Paragraflarında muhasebeleştirme ve ölçmeye yer
verilmiştir. Paragraf 25-32’de, ayrı olarak elde edilen maddi olmayan duran
varlıkların muhasebeleştirilmesini; Paragraf 33-43 ise, işletme birleşmesi
neticesinde elde edilen maddi olmayan duran varlıklara muhasebeleştirme
kriterlerinin uygulanmasına ilişkindir. Paragraf 44, devlet teşviki neticesinde
elde edilen maddi olmayan duran varlıkların ilk ölçümü; Paragraf 45-47,
maddi olmayan duran varlıkların takas edilmesi işlemleri; Paragraf 48-50 ise,
işletme içi yaratılan şerefiyenin dikkate alınması konularını ele alır. Paragraf
51-67,
işletme
içi
yaratılan
maddi
olmayan
duran
varlıkların
ilk
muhasebeleştirilme ve ölçülmesini ele alır.
Standardın 52. Paragrafında, işletme içi yaratılan bir maddi olmayan
duran
varlığın muhasebeleştirilebilmesi
için gerekli
kriterleri
sağlayıp
sağlamadığının değerlendirilmesinde, işletmenin ilgili varlığın oluşumunu
araştırma ve geliştirme olmak üzere iki safhaya ayırdığı belirtilmiştir. Bir
29
işletmenin, bir maddi olmayan duran varlık yaratılmasına ilişkin işletme içi bir
projenin araştırma safhasını geliştirme safhasından ayırt edememesi
durumunda, söz konusu projeye ilişkin harcamalar sadece araştırma
safhasında yapılmış gibi dikkate alınır ve muhasebeleştirme de bu husus
doğrultusunda yapılır.
Araştırmadan (veya işletme içi bir projenin araştırma safhasından)
kaynaklanan herhangi bir maddi olmayan duran varlık muhasebeleştirilmez.
Araştırma (veya işletme içi bir projenin araştırma safhası) harcamaları
gerçekleştiğinde gider olarak muhasebeleştirilir.
Daha açık bir deyişle, işletme içi bir projenin araştırma safhasında,
işletmenin gelecekte ekonomik yararlar sağlayacak bir maddi olmayan duran
varlığın mevcudiyetini göstermesinin mümkün olmaması nedeniyle bu
harcamalar gerçekleştiklerinde gider olarak muhasebeleştirilir. Ancak, bazı
durumlarda işletme, işletme içi yaratılan bir projenin geliştirme safhasında, bir
maddi olmayan duran varlığı tespit edebilir ve ilgili varlığın gelecekte
muhtemel ekonomik yararlar yaratacağını gösterebilir. Bunun sebebi ise
geliştirme safhasının araştırma safhasından daha ileri bir safha olmasıdır.
Standardın 54 ile 59. maddelerinde araştırma safhası ve geliştirme
safhası ayrıntılı ve örneklerle birlikte yer almıştır. Bu ayrım kanımızca,
muhasebeleştirme ilkeleri yönünden önem kazanmaktadır. Araştırma ile
geliştirme faaliyetlerinin belirlenmesinde yardımcı olacak örnekler aşağıda
verilmektedir.
Araştırma faaliyetlerini içeren örnekler;
(a)ıYeni bilgi elde edilmesine yönelik faaliyetler;
(b)ıAraştırma bulguları ve diğer bilgilerin uygulanmasına yönelik olarak
değerlendirme ve nihai seçim araştırması;
(c)ıMalzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya hizmetler için alternatif
araştırması; ve
30
(d)ıYeni veya geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya
hizmetlerin
olası
alternatiflerinin
oluşturulması,
tasarlanması,
değerlendirilmesi ve nihai seçimi.
Geliştirme faaliyetlerini içeren örnekler;
(a)ıÜretim ve kullanım öncesi prototip ve modellerin tasarımı, yapımı ve test
edilmesi;
(b)ıYeni teknoloji içeren alet, model ve kalıpların tasarımı;
(c)ıTicari üretim açısından ekonomik olmayan bir ölçekteki pilot tesisin
tasarlanması, inşası ve çalıştırılması; ve
(d)ıYeni veya geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem veya hizmetler
için karar verilmiş bir alternatifin tasarımı, inşası ve denenmesi.
Ayrıca 57. Paragrafta hangi koşulların tamamının varlığı halinde
geliştirmeden
kaynaklanan
maddi
olmayan
duran
varlıkların
muhasebeleştirileceği belirtilmiştir. Bunlar:
(a)ıMaddi olmayan duran varlığın kullanıma veya satışa hazır hale
gelebilmesi için tamamlanmasının teknik olarak mümkün olması.
(b)ıİşletmenin maddi olmayan duran varlığı tamamlama ve bu varlığı
kullanma veya satma niyetinin bulunması.
(c)ıMaddi olmayan duran varlığı kullanma veya satma imkanının bulunması.
(d)ıMaddi olmayan duran varlığın muhtemel gelecek ekonomik faydayı nasıl
sağlayacağının belirli olması. Ayrıca, maddi olmayan duran varlığın ürününün
veya kendisinin bir piyasasının olması ya da işletme bünyesinde kullanılacak
olması durumunda buna elverişli olması.
31
(e)ıGeliştirme safhasını tamamlamak ve maddi olmayan duran varlığı
kullanmak veya satmak için yeterli teknik, mali ve diğer kaynakların mevcut
olması.
(f)ıGeliştirme
sürecinde
maddi
olmayan
duran
varlıkla
ilgili
yapılan
harcamaların güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması.
8.3. AR-GE FAALİYETLERİNDEKİ MALİYET UNSURLARI
Standarda göre, bir maddi olmayan duran varlık, sadece ve sadece
varlıkla ilişkilendirilen, beklenilen gelecekteki ekonomik yararların işletme için
gerçekleşmesinin muhtemel olması ve varlığın maliyetinin güvenilir bir
şekilde ölçülebilmesi durumunda muhasebeleştirilir. Bir maddi olmayan duran
varlık ilk muhasebeleştirilmesi sırasında maliyet bedeliyle ölçülür.
İşletme içi yaratılan bir maddi olmayan duran varlığın maliyeti, ilgili
varlığın Standartta belirtilen muhasebeleştirilme kriterlerini ilk defa sağladığı
tarihten itibaren yapılan harcamaların toplamıdır.
İşletme içi yaratılan maddi olmayan duran varlığın maliyeti, yönetim
tarafından amaçlanan şekilde çalışabilmesi için ilgili varlığın yaratılması,
üretilmesi
ve
ilişkilendirilebilen
hazırlanmasında
gerekli
maliyetlerin
tümünü
olan
içerir.
ve
varlıkla
Varlıkla
doğrudan
doğrudan
ilişkilendirilebilen maliyetlere ilişkin örnekler aşağıdaki gibidir:
(a)ıMaddi olmayan duran varlığın oluşturulmasında kullanılan veya tüketilen
malzeme ve hizmet maliyetleri;
(b)ıMaddi olmayan duran varlığın oluşturulmasından kaynaklanan çalışanlara
sağlanan
faydalara
ilişkin
maliyetler ("TMS-19
Faydalar" Standardında belirtildiği biçimde);
(c)ıYasal hakkın tesciline yönelik ödemeler; ve
Çalışanlara
Sağlanan
32
(d)ıMaddi olmayan duran varlığın oluşturulmasında kullanılan patent ve
lisansların itfa payları.
Varlığın kullanıma hazır hale getirilmesi ile doğrudan ilgili olmayan
satış ve yönetim giderleri ile diğer genel giderler; varlığın amaçlanan
performansına ulaşmasından önce meydana gelen verimsizlikler ve ilk
faaliyet zararları; ile varlığın kullanımı için personele verilen eğitim
harcamaları ise işletme içi yaratılan maddi olmayan duran varlık maliyetinin
bir parçası sayılmamaktadır.
Diğer taraftan, 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’ne göre, ArGe
maliyetleri,
Ar-Ge
faaliyetleriyle
doğrudan
ilişkilendirilebilen
yada
doğrudan ilişkilendirilmeyip uygun dağıtım ölçüleriyle bu faaliyetlere yüklenen
giderleri kapsar. Ar-Ge maliyetlerinin kapsamında aşağıdaki gider çeşitleri
yer alır:
(a)ıAr-Ge faaliyetleri ile ilgili ilk madde ve malzeme giderleri,
(b)ıAr-Ge faaliyetlerine ilişkin personel ücret ve giderleri,
(c)ıAr-Ge faaliyetlerine ilişkin dışardan sağlanan fayda ve hizmetler,
(d)ıAr-Ge faaliyetlerine ilişkin yapılan çeşitli giderler,
(e)ıAr-Ge faaliyetlerine ilişkin vergi, resim ve harçlar,
(f)ıAr-Ge faaliyetlerine ilişkin amortisman giderleri,
(g)ıAr-Ge gider yerlerine diğer gider merkezlerinden sağlanan fayda
ölçüsünde aktarılan gider payları.
Ayrıca, satış maliyetleri ve borçlanma maliyetleri Ar-Ge maliyetleri ile
ilişkili değildir. Araştırma ve geliştirmeye ilişkin maliyetler ise "araştırma ve
geliştirme maliyetleri, yeni bir ürün veya ileri bir teknoloji geliştirmek için
yapılan araştırma maliyetleri ile araştırma bulgularının yeni ürünler, varlıklar,
üretim yöntemleri, sistemler veya hizmetler için projeye dönüştürülmesinde
katlanılan geliştirme maliyetlerinden oluşur." şeklinde tanımlanmaktadır.
33
Yukarıda
tanımlanan
araştırma
ve
geliştirme
maliyetleri
nasıl
muhasebeleştirilecektir? Araştırma ve geliştirme maliyetleri ile ilgili olarak,
VUK’da maddi olmayan duran varlıkların değerlemesi ve hangi sürelerde itfa
edileceklerini belirten hükümlere baktığımızda bu maliyetlerin yer almadığını
görmekteyiz. 1994 yılında uygulanmaya başlanan Tekdüzen Hesap Planına
baktığımızda ise araştırma ve geliştirme maliyetlerine ilişkin biri maddi
olmayan duran varlıklar içerisinde, biri sonuç hesapları içerisinde, diğeri
maliyet hesapları içerisinde olmak üzere üç hesap görmekteyiz. Bunlardan
maddi olmayan duran varlıklar içinde yer alan "263 Araştırma ve Geliştirme
Giderleri" hesabı; işletmede yeni teknolojiler oluşturulması, mevcutların
geliştirilmesi
ve benzeri
amaçlarla
yapılan
her
türlü
harcamalardan
aktifleştirilen kısmının izlendiği hesap olarak tanımlanmıştır. "630 Araştırma
Geliştirme Giderleri" hesabı ise; üretim maliyetinin düşürülmesi, satışların
arttırılması ve yeni üretim biçim ve teknolojilerinin işletmede uygulanması
amacıyla yapılan giderlerden aktifleştirilmeyen araştırma geliştirme giderleri
ile aktifleştirilmiş olanlardan bu döneme isabet eden itfa paylarının izlendiği
hesap olarak tanımlanırken, “750 Araştırma ve Geliştirme Giderleri" hesabı;
aktifleştirilmeyen araştırma ve geliştirme giderleri ile aktifleştirilmiş olanlardan
bu döneme isabet eden itfa paylarının borcuna kaydedildiği hesap olarak
tanımlanmıştır.
8.4. AR-GE GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Araştırma faaliyetleri ile ilgili harcamaların muhasebeleştirilmesi
esasları ile, geliştirme faaliyetleri ile ilgili harcamaların muhasebeleştirilmesi
esasları
farklılık
göstermektedir.
Bu
farklılıklar,
Türkiye
Muhasebe
Standartlarında ve Uluslararası Muhasebe Standartlarında belirtilmiştir. Bu
Standartlarda araştırma faaliyetlerine ilişkin harcamaların giderleştirilmesi,
geliştirme faaliyetleri ile ilgili harcamaların ise belli durumlarda aktifleştirilmesi
öngörülmektedir.
34
8.4.1 AR-GE FAALİYETLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Ar-Ge giderlerinin muhasebeleştirilmesinde; Uluslararası Muhasebe
Standartları ve Türkiye Muhasebe Standartları prensip olarak araştırma ve
geliştirme faaliyetleri maliyetlerinin gelecekte bu faaliyetlerden sağlanacak
yararlarla olan ilişkisine bağlı olarak muhasebeleştirilmesini önermektedir.
Çoğu zaman gelecekte beklenen yararların tutarları ve ele geçecekleri
dönem belirsiz ve cari araştırma ve geliştirme maliyetleri ile gelecekte
beklenen yararlar arasında ilişki kurmak zor olduğundan, bu maliyetler için
genellikle katlanıldıkları dönemde gider yazılabilecekleri belirtilmektedir.
Ancak, ürünün veya işlemin teknik ve ticari olarak uygunluğu saptanabilirse
ve kuruluşun ürünü veya işlemi pazarlayabilmek için yeterli kaynakları olduğu
gösterilebilirse,
belirsizliklerin
büyük
ölçüde
azaltılabileceği,
bu
gibi
durumlarda geliştirme maliyetlerinin gelecek dönemlere ertelenmesinin uygun
olduğu açıklanmaktadır.
Bir kalemin maddi olmayan duran varlık olarak muhasebeleştirilmesi
için, işletmenin söz konusu kalemin aşağıdaki unsurları karşıladığını
göstermesi gerekir:
(a)ıMaddi olmayan duran varlık tanımı
(b)ıMuhasebeleştirme kriterlerini
Bu koşul, bir maddi olmayan duran varlığın başlangıçta elde edilmesi
ya da işletme içinde oluşturulması veya ekleme, değişiklik veya bakımının
yapılması ile ilgili olarak daha sonra yüklenilen maliyetlere de uygulanır.
Standardın 21. Paragrafında bir maddi olmayan duran varlığın
muhasebeleştirilebilmesi için sadece ve sadece:
(a)ıVarlıkla ilişkilendirilen beklenilen gelecekteki ekonomik yararların işletme
için gerçekleşmesinin muhtemel olması; ve
35
(b)ıVarlığın maliyetinin güvenilir bir şekilde ölçülebilmesi,
gerektiği vurgulanmıştır.
Paragraf 25-32, ayrı olarak elde edilen maddi olmayan duran
varlıkların muhasebeleştirilmesini; Paragraf 33-43 ise, işletme birleşmesi
neticesinde elde edilen maddi olmayan duran varlıklara muhasebeleştirme
kriterlerinin uygulanmasına ilişkindir. Paragraf 51-67, işletme içi yaratılan
maddi olmayan duran varlıkların ilk muhasebeleştirilme ve ölçülmesini ele
alır.
Daha önce de belirtildiği gibi, Standardın 54. ve 69. Paragrafında,
araştırmadan kaynaklanan herhangi bir maddi olmayan duran varlığın
muhasebeleştirilemeyeceği, harcamaların gerçekleştirildiğinde gider olarak
muhasebeleştirilmesi gerektiği açıklanmıştır. Geliştirme safhasında yapılan
giderlerin muhasebeleştirilmesi için Standardın 57. Paragrafında belirtilen 6
koşulun tamamının birden varolması gerekir.
Bu koşullar:
(a)ıMaddi olmayan duran varlığın kullanıma veya satışa hazır hale
gelebilmesi için tamamlanmasının teknik olarak mümkün olması.
(b)ıİşletmenin maddi olmayan duran varlığı tamamlama ve bu varlığı
kullanma veya satma niyetinin bulunması.
(c)ıMaddi olmayan duran varlığı kullanma veya satma imkanının bulunması.
(d)ıMaddi olmayan duran varlığın muhtemel gelecek ekonomik faydayı nasıl
sağlayacağının belirli olması. Ayrıca, maddi olmayan duran varlığın ürününün
veya kendisinin bir piyasasının olması ya da işletme bünyesinde kullanılacak
olması durumunda buna elverişli olması.
(e)ıGeliştirme safhasını tamamlamak ve maddi olmayan duran varlığı
kullanmak veya satmak için yeterli teknik, mali ve diğer kaynakların mevcut
olması.
36
(f)ıGeliştirme
sürecinde
maddi
olmayan
duran
varlıkla
ilgili
yapılan
harcamaların güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması.
İşletme birleşmesi sırasında veya ayrı olarak elde edilen ve maddi
olmayan duran varlık olarak muhasebeleştirilen devam eden araştırma veya
geliştirme projesi ile ilgili daha sonraki harcamaları aşağıdaki şekilde
muhasebeleştirilir:
(a)ıAraştırma harcaması olması durumunda, gerçekleştiği zaman gider olarak
muhasebeleştirilir;
(b)ı57.ıParagrafta
yer
alan
maddi
muhasebeleştirilmek
için
harcaması
durumunda,
olması
gerekli
olmayan
kriterleri
duran
sağlamayan
gerçekleştiği
varlık
bir
olarak
geliştirme
zaman
gider
olarak
duran
varlık
olarak
muhasebeleştirilir; ve
(c)ı57.ıParagrafta
yer
alan
maddi
olmayan
muhasebeleştirilmek için gerekli kriterleri sağlayan bir geliştirme harcaması
olması durumunda, elde edilen devam eden araştırma veya geliştirme
projesinin defter değerine eklenir.
Ayrıca standardın 68. Paragrafına göre bir maddi olmayan kalem için
yapılan
harcamalar,
aşağıdaki
durumlar
haricinde
gider
olarak
muhasebeleştirilir.
(a)ıMuhasebeleştirme kriterlerini taşıyan maddi olmayan duran varlığın
maliyetinin bir parçasını oluşturan harcamalar; veya
(b)ıİşletme birleşmeleri yolu ile elde edilen ve maddi olmayan duran varlık
olarak muhasebeleştirilmesi mümkün olmayan kalemler. Bu durumda, söz
konusu harcamalar (işletme birleşmelerinin maliyetinde yer alan) elde etme
tarihi itibariyle şerefiye ile ilişkilendirilen tutarın bir parçasını oluşturur.
37
Muhasebeleştirmeyle ilgili buraya kadar anlatılanlar çerçevesinde
maddi olmayan duran varlığın kayıtları şu şekilde yapılmalıdır:
Araştırma ve geliştirme departmanıyla ilgili olarak araştırma giderine
katlanılmışsa :
750 - AR-GE GİDERLERİ HESAP.
XXX
XXX
İLGİLİ AKTİF/PASİF HESAP
630 - AR-GE GİDERLERİ H.
XXX
751 - AR-GE GİDERLERİ
YANSITMA H.
XXX
İşletme araştırma ve geliştirme departmanıyla ilgili olarak geliştirme
giderine katlanmışsa.
263 - AR-GE GİDERLERİ H.
İLGİLİ AKTİF H.
XXX
XXX
38
8.5. MUHASEBELEŞTİRİLME SONRASI ÖLÇME
38 numaralı Türkiye Muhasebe Standardına göre; bir işletme, maddi
olmayan duran varlığını muhasebeleştirirken ya maliyet yöntemini ya da
yeniden değerleme yöntemini muhasebe politikası olarak seçer. Standardın
74. Paragrafında maliyet yöntemi; bir maddi olmayan duran varlık, ilk
muhasebeleştirilmesinin ardından, maliyetinden, tüm birikmiş itfa ve değer
düşüklüğü zararları düşülmüş olarak izlenir, şeklinde tanımlanmıştır. Yeniden
değerleme
yöntemi
ise;
bir
maddi
olmayan
duran
varlık,
ilk
muhasebeleştirilmesinin ardından, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe
uygun değerinden birikmiş itfa ve değer düşüklüğü zararlarının tamamı
düşüldükten sonra hesaplanan tutarı olan yeniden değerlenmiş tutarı
üzerinden izlenir, şeklinde tanımlanmıştır. Bir maddi olmayan duran varlığın
yeniden değerleme yöntemine göre muhasebeleştirilmesi durumunda,
sınıfındaki diğer tüm varlıklar da, aktif bir piyasalarının bulunmaması durumu
söz konusu olmadığı sürece, yine aynı yönteme göre muhasebeleştirilir.
Bu Standarda göre yeniden değerleme yapmak için, gerçeğe uygun
değer, aktif bir piyasa ile ilişkilendirilmek suretiyle belirlenir. Yeniden
değerleme işlemleri, bilanço tarihinde ilgili aktifin defter değerinin gerçeğe
uygun değerinden önemli ölçüde farklılık göstermemesi açısından düzenli
olarak yapılır.
Maddi olmayan duran varlıklar sınıfı, işletmenin faaliyetlerinde
kullanılan benzer nitelik ve işlevdeki varlıklar grubudur. Maddi olmayan duran
varlık sınıfında yer alan kalemler, ilgili varlıkların seçilerek yeniden
değerlemeye tabi tutulmasından ve mali tablolarda farklı tarihlerdeki maliyet
ve değerleri içeren tutarlar olarak raporlanılmasından kaçınmak için, aynı
zamanda yeniden değerlemeye tabi tutulur.
Ancak
yeniden
muhasebeleştirilmeyen
değerlenmelerine
değerleme
maddi
yöntemi
olmayan
daha
duran
önce
varlık
varlıkların
olarak
yeniden
veya maddi olmayan duran varlıkların maliyet tutarı
39
dışında
bir
tutardan
muhasebeleştirilmelerine
izin
vermez.
Yeniden
değerleme yöntemi, varlığın maliyeti üzerinden ilk muhasebeleştirilmesinden
sonra uygulanır. Ancak, ilgili varlığın, sürecin belli bir noktasına kadar
muhasebeleştirilme
kriterlerini
karşılamamış
olması
nedeniyle
maddi
olmayan duran varlık maliyetinin sadece bir parçasının varlık olarak
muhasebeleştirilmiş olması durumunda, yeniden değerleme yöntemi ilgili
varlığın tamamına uygulanabilir. Yeniden değerleme yöntemi, devlet teşviği
yoluyla sahip olunan ve çok düşük bir tutardan muhasebeleştirilen bir maddi
olmayan duran varlığa da uygulanabilir.
Yeniden değerleme işlemlerinin sıklığı, yeniden değerlenen maddi
olmayan duran varlıkların gerçeğe uygun değerlerinin değişkenliğine bağlıdır.
Yeniden değerlenen varlığın gerçeğe uygun değerinin, defter değerinden
önemli ölçüde farklı olması durumunda, yeniden değerlemeye devam
edilmesi gerekir. Bazı maddi olmayan duran varlıkların gerçeğe uygun
değerlerinde önemli ve değişken hareketler yaşanması, yıllık olarak yeniden
değerleme yapılmasını gerektirir. Yeniden değerleme işlemlerinin sıkça
yapılması, sadece gerçeğe uygun değerlerinde önemsiz hareketler yaşayan
maddi olmayan duran varlıklar için gerekli değildir.
Bir maddi olmayan duran varlığın yeniden değerleme işlemine tabi
tutulması durumunda, yeniden değerleme tarihindeki birikmiş itfa payları ya:
(a)ıİlgili aktifin brüt defter değerindeki değişimle orantılı olarak tekrar belirlenir
ve böylece yeniden değerleme işlemi sonrası ilgili aktifin defter değeri
yeniden değerlenmiş tutarına eşitlenir; ya da
(b)ıİlgili aktifin brüt defter değerinden çıkarılır ve kalan net tutar, varlığın
yeniden değerlenmiş tutarına göre tekrar belirlenir.
Yeniden değerlenen maddi olmayan duran varlık sınıfında yer alan bir
maddi olmayan duran varlığın, aktif bir piyasasının olmaması sebebiyle
yeniden değerlenmeye tabi tutulamaması durumunda, maliyetinden birikmiş
40
itfa payları ve değer düşüklüğü zararları düşülerek izleneceği Standartta
belirtilmiştir.
Yeniden değerlenmiş bir maddi olmayan duran varlığın gerçeğe uygun
değerinin bundan böyle aktif bir piyasa referans alınmak suretiyle tespit
edilemiyor olması durumunda, ilgili varlığın defter değeri en son yeniden
değerleme tarihindeki aktif piyasa referans alınarak hesaplanmış yeniden
değerlenmiş tutarından daha sonra ayrılan tüm birikmiş itfa payları ve değer
düşüklüğü zararları düşülmek suretiyle hesaplanır. Yeniden değerlenmiş bir
maddi olmayan duran varlık için bundan böyle aktif bir piyasanın mevcut
olmaması; söz konusu varlığın değer düşüklüğüne uğramış olabileceğini ve
"TMS-36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü" Standardına göre teste tabi tutulması
gerektiğini gösterebileceği Standartta açıklanmıştır.
8.6. İTFA
Standardın tanımlar bölümünde itfa; maddi olmayan duran varlığın
amortismana
tabi
tutarının,
yararlı
ömrü boyunca
sistematik
olarak
dağıtılmasını ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bu çerçevede, “itfa” tanımı
içerisinde geçen “yararlı ömür” kavramına açıklık getirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, standardın tanımlar bölümüne bakılacak olunursa yararlı ömür;
bir varlığın işletme tarafından kullanılabilmesi beklenilen süreyi veya işletme
tarafından ilgili varlıktan elde edilmesi beklenilen üretim sayısı veya benzeri
üretim birimini ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.
Bir maddi olmayan duran varlığın muhasebeleştirilmesinde yararlı
ömrü dikkate alınır. Sınırlı bir ömre sahip bir maddi olmayan duran varlık
itfaya tabi iken, sınırsız yararlı ömürlü bir maddi olmayan duran varlık itfaya
tabi olmaz. Sınırlı ömre sahip bir maddi olmayan duran varlığın itfaya tabi
tutarı yararlı ömrü boyunca sistematik olarak dağıtılır. İtfa işlemi, varlığın
kullanıma
hazır
olduğu,
yani,
yönetimin
amaçladığı
şekilde
faaliyet
gösterebilmesi için gereken konum ve durumda olduğunda başlatılır. Varlığın
faydalı ömrü boyunca itfa edilmesinde, çeşitli itfa yöntemleri kullanılabilir. Bu
41
yöntemler arasında; doğrusal itfa yöntemi, azalan bakiyeler yöntemi ve
üretim birimi yöntemleri sayılabilir. Kullanılan itfa yöntemi, varlıktan beklenilen
gelecekteki ekonomik yararların işletme tarafından kullanılma şeklini yansıtır.
Söz konusu yöntemin güvenilir bir şekilde belirlenememesi durumunda,
doğrusal itfa yöntemi kullanılır. Her dönemin itfa maliyeti, bu veya diğer bir
Standart tarafından başka bir varlığın defter değerine dahil edilmesine izin
verilmedikçe ya da bu konuda bir zorunluluk bulunmadıkça, kâr veya zararda
muhasebeleştirilir.
Aktifleştirilen geliştirme maliyetleri, maddi olmayan duran varlığın
ekonomik ömrü içerisinde itfa edilecektir.
750- AR-GE GİDERLERİ H.
XXX
268- BİRİKMİŞ
SSSAMORTİSMAN H.
XXX
Maddi olmayan duran varlığın halihazırda beklenilen yararlı ömrünün
ve yaşının sonuna gelmiş olması durumunda, işletmenin, bu varlığı elden
çıkarmasından elde edeceği tahmin edilen tutardan tahmini elden çıkarma
maliyetleri düşüldükten sonra kalan tutarı ifade eden bir maddi olmayan
duran varlığın “kalıntı değer”inin, sınırlı yararlı ömre sahip ise aşağıdaki
durumlar söz konusu olmadıkça sıfır kabul edileceği belirtilmiştir:
(a)ıÜçüncü bir şahıs, ilgili varlığı yararlı ömrünün sonunda satın alacağını
taahhüt etmiştir; veya
(b)ıVarlığın aktif bir piyasası mevcuttur ve:
(i) Kalıntı değer bu piyasa aracılığıyla belirlenebilir; ve
42
(ii) Böyle bir piyasanın varlığın yararlı ömrünün sonunda mevcut olması
muhtemeldir.
Sınırlı yararlı ömre sahip varlığın itfaya tabi tutarı, kalıntı değeri
düşüldükten sonra belirlenir. Sıfırdan farklı bir kalıntı değer, işletmenin maddi
olmayan duran varlığı yararlı ekonomik ömrü bitmeden elden çıkarmayı
beklediği anlamına gelir.
8.7. AR-GE UYGULAMA ÖRNEĞİ
8.7.1. GENEL BİLGİLER
PROJE ADI : Lazer Hedef Takip Projesi (LazerX) ve Platformu (SSP)
KURULUŞ ADI : Lazersan A.Ş.
PROJE TARİHİ : 01.02.2006 – 07.08.2006
PROJE YÖNETİCİSİ: Dr. Eda KARATAŞ
KURULUŞ YETKİLİSİ: Arda Gence KOÇAK
FİRMA BİLGİLERİ: Lazersan A.Ş. 1964 yılında Ankara’da kurulmuştur. Ana
faaliyet alanı askeri ve sivil kuruluşlara savunma sanayi ve haberleşme
alanında hizmet ve ürün üretmektir. Bugüne kadar ülkemize ve birçok
yabancı ülkeye bu alanda hizmet ve ürün üretmiş ya da mevcut projeleri
geliştirme yoluna gitmiştir. Lazersan A.Ş. 4 ilde bulunan fabrikalarıyla
üretimine devam ederek sektöründe faaliyet gösteren en büyük firmalardan
biridir.
8.7.2. PROJENİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Lazersan
A.Ş.
01.02.2006
tarihli
Romanya
Deniz
Komutanlığının açmış olduğu ihaleyi kazanarak, bu projenin
üretme haklarını elde etmiştir.
Kuvvetleri
yönetme ve
43
PROJENİN KAPSAMI: LazerX Projesi kapsamında yapılan ihale sonucu
Romanya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki 10 adet Firkateyn ve
20 adet Hücumbota, LazerX Projesi kapsamında mevcut Savunma Sistemi
Platformunun (SSP) geliştirilmesi ve bu platforma LazerX
Projesinin
üretilerek entegrasyonunu kapsamaktadır. Proje kapsamında 1 adet asil ve 1
adet de yedek olmak üzere toplam 2 adet söz konusu sistem üretilecektir.
Proje faaliyetleri kapsamında sistem mühendisleri gemide mevcut söz
konusu platformların sistem mimarisini belirlemiş, gereksinimlerini ortaya
koymuş ve ön tasarımını yapmışlardır. Ayrıca platformda kullanılacak olan
Navigasyon ve Veri Arayüz sistemi konfigürasyonu oluşturulmuş ve müşteri
ve kullanıcı onayına sunulmuştur. LazerX Projesi kapsamında 4 sistem ve
tasarım mühendisi çalışmıştır.
PROJE UYGULAMA SÜRECİ VE AŞAMALARI:
Sözleşme gerçekleştirme ve ar-ge faaliyetleri kapsamında;
1.
Sözleşmenin incelenmesi
2.
Proje planlamasının yapılması
3.
Proje ekibinin kurulması
4.
İş paylaşımının yapılması
5.
Tasarım
ve
geliştirme
faaliyetleri
için
sistem
gereksinimlerinin
öööötamamlanması
6.
Sistem gereksinimlerinin müşteri onayına sunulması ve onay alınması
7.
Öntasarım faaliyetlerine başlanması
8.
Prototip ürün tasarım faaliyetleri
9.
Sistem test alt yapısının oluşturulması
10.
Gemi platformuna entegrasyon ve test faaliyetleri
11.
Müşteri kabul test faaliyetleri
44
12.
Teslimat
TANIMLAR (Lazersan A.Ş.):
Proje: Özgün bir ürün veya hizmet üretmek üzere belirli bir başlangıç ve bitişi
olan bir plan, program, bütçe ve varsa sözleşme ve/veya şartname
çerçevesinde yürütülen faaliyetler bütünüdür.
Yöntem: Proje izlenmesi ve yürütülmesine ilişkin süreç, iş geliştirme, konsept
geliştirme, proje başlangıcı, planlama, uygulama, kontrol ve raporlayıp
gözden geçirme, güncelleme ve kapanış aşamalarından oluşmaktadır.
Ar-Ge: Yeni bilimsel ve teknolojik bilgi ve bulgu etmek amacıyla yapılan
orijinal ve planlı faaliyetlerdir.
Geliştirme: Araştırma bulgularının veya diğer bilgilerin, yeni veya önemli
derecede geliştirilmiş malzeme, araçlar
üreterek, sürekli sistemler veya
hizmet üretmek için hazırlanmış bir plana ilgili mal veya hizmeti ticari olarak
üretmeye başlamadan önce uygulamayı ifade eder.
Sözleşmeli Geliştirme: Satış sözleşmesi ile ilişkili olan ve satış sözleşmesi
gereği yürütülen projeler ile doğrudan geliştirmeye yönelik veya satış
sözleşmesi olmadan mevcut satış sözleşmesinden öngörülerek yapılan
geliştirme çalışmalarıdır.
Sözleşmesiz Geliştirme: Açılacak ihaleye yönelik olarak planlanılan satış
sözleşmeleriyle doğrudan ilişkilendirilmeyen ürün geliştirme çabalarıdır.
8.7.3. PROJENİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE RAPORLAMA
8.7.3.1. PROJE GİDER KALEMLERİ
PERSONEL GİDERLERİ (Ortak Gider):
Lazersan A.Ş., LazerX Projesi kapsamında 42.000 YTL işçilik gideri
yapmıştır. Bu giderlerin çalışanlara düşen kısmı aşağıdaki gibidir.
45
Adı Soyadı
Görevi
Ücret
Ufuk ERMAN
Sistem Mühendisi
11.000 YTL
Barış BALTACI
Sistem Mühendisi
10.500 YTL
Hakan PARLAK
Tasarım Mühendisi
10.500 YTL
İpek SAĞLAM
Tasarım Mühendisi
10.000 YTL
TOPLAM:
42.000 YTL
Personel ücreti olan 42.000 YTL, her iki proje için çalışanların aynı
kişiler olmaları ve çalıştıkları süreler içerisinde başka bir işle uğraşmadan
sadece bu iki proje ile görevlendirildiklerinden çalışanların toplam aldıkları
ücretlerdir.
LazerX Projesi
Tasarım:
500 Saat
Üretim :
300 Saat
Montaj :
100 Saat
Toplam :
900 Saat
Platform Projesi
Tasarım:
250 Saat
Üretim :
350 Saat
Toplam :
600 Saat :
ELEKTRİK GİDERLERİ (Ortak Gider):
Lazersan A.Ş. bu projeler kapsamında gerek proje gerekse üretim
çalışmalarında 18.000 YTL ortak elektrik gideri yapmıştır. Proje çalışma
alanları ayrı ayrı olup her bir proje için farklı çalışma alanları kullanılmıştır. Bu
46
çalışma alanlarında LazerX proje salonunda 90 lamba, SSP proje salonunda
ise 30 lamba kullanılmıştır.
LazerX PROJESİ GİDERLERİ
47
D: AMORTİSMAN GİDERLERİ:
LazerX projesi kapsamında kullanılan demirbaşların, makinelerin ve
taşıtların proje dönemine ilişkin dönem amortismanı 7.500 YTL dir.
48
49
D:IAMORTİSMAN GİDERLERİ:
SSP projesi kapsamında kullanılan demirbaşların, makinelerin ve
taşıtların proje dönemine ilişkin dönem amortismanı 4.200 YTL dir.
50
ORTAK GİDERLERİN DAĞITIMI
Lazersan A.Ş. tarafından Romanya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için
yürütülen proje tek bir proje gibi görünse de bu projeyi 2 aşamada
düşünmekte yarar vardır. Birinci aşama olarak mevcut Savunma Sistemi
Platformunun geliştirilmesi; İkinci aşama olarak da geliştirilen platforma
LazerX Projesinin üretilerek entegrasyonunu kapsamaktadır.
Birinci aşamadaki çalışma araştırma safhası sayılmamaktadır. Bunun
nedeni ise halihazırda bulunan platformun yeni üretilecek LazerX Projesine
uygun olarak geliştirilecek olmasıdır. Bu durumda Savunma Sistemi
Platformu projesini biz araştırma safhası olarak düşünemeyiz ve bu giderleri
geliştirme safhası kabul ederek, geliştirme gideri olarak ele almalıyız. Böyle
bir ayrım yapılması konumuz açısından da büyük önem sağlamaktadır. İkinci
51
proje olan LazerX Projesi ise tek başına yeni bir proje olup en başından
itibaren
müşterinin
istekleri
doğrultusunda
üretilmekte
ve
işletmemiz
acısından sözleşmeli bir proje olmaktadır. Bu proje ise araştırma safhasına
sahip olduğundan ve tamamıyla işletme tarafından tasarlanıp üretileceğinden
araştırma gideri olarak kabul edilecek ve Uluslararası Muhasebe Standartları
ve
Türkiye
Muhasebe
muhasebeleştirilmesine
Standartlarının
imkan
da
sağlanacaktır.
ön
gördüğü
Uluslararası
şekilde
Muhasebe
Standartları ve Türkiye Muhasebe Standartları araştırma faaliyetlerine ilişkin
harcamaların giderleştirilmesi, geliştirme faaliyetleri ile ilgili harcamaların ise
belli
durumlarda
aktifleştirilmesi
öngörmektedir.
Bu
örnek
uygulama
çalışmasında ise bu öngörüler dikkate alınarak muhasebeleştirilme işlemleri
yapılacaktır.
İşletme içerisinde yapılan incelemeler sonucunda iki projenin de aynı
mühendisler tarafından yürütüldüğü gözlenmiştir. Bu durumda projenin
maliyetlendirmeleri yapılırken mühendislere ödenen ücretlerin projelere
dağıtılması
sorunu
ortaya
çıkmaktadır.
Bu
sorunu
aşmak
için
ise
mühendislerin hangi proje için ne kadar çalıştıklarına bakmamız gerekiyor.
Bu veriler ise işçilik puantaj kartlarında yer almakta ve yukarıda belirlenen
süreler kartlardan hesaplanmaktadır. Bu süreler ve toplam ücret verileri
kullanılarak yükleme oranı bulunmuş ve her iki proje için yüklenecek işçilik
giderleri yükleme oranı vasıtasıyla dağıtılmıştır.
Direk İşçilik Giderlerinin Dağıtılması:
Direkt İşçilik Yükleme Oranı: 42.000 / 900 +600 = 28 Birim
LazerX Projesi:
Tasarım : 500 Saat x 28 = 14.000 YTL
Üretim : 300 Saat x 28 = 8.400 YTL
Montaj : 100 Saat x 28 = 2.800 YTL
Toplam : 900 Saat
25.200 YTL
52
Platform Projesi:
Tasarım : 250 Saat x 28 = 7.000 YTL
Üretim : 350 Saat x 28 = 9.800 YTL
Toplam : 600 Saat
16.800 YTL
Elektrik Giderlerinin Dağıtılması:
Elektrik Gideri Yükleme Oranı:18.000YTL / 90 + 30 = 150 birim
LazerX Projesi: 90 Lamba x 150 birim = 13.500 YTL
SSP Projesi
: 30 Lamba x 150 birim = 4.500 YTL
Toplam
= 18.000 YTL
53
LazerX PROJESİ DÖNEMİÇİ KAYITLARI
750. AR- GE GİD. H.
750.01.LazerX PROJESİ 686.490
750.01.10 İMM G. 596.740
750.01.20 D.İş.G. 25.200
750.01.30 Çeşitli G. 34.500
750.01.40 İmalat G. 9.050
750.01.50 Amor.G. 7.500
750.01.60 El.G.
13.500
100. KASA H.
750. AR-GE GİDERLERİ.H.
686.490
686.490
686.490
686.490
54
SSP PROJESİ DÖNEMİÇİ KAYITLARI
750. AR- GE GİD. H.
750.01.SSP PROJESİ 182.490
750.01.10 İMM G. 16.800
750.01.20 D.İş.G. 47.190
750.01.30 Çeşitli G.102.500
750.01.40 İmalat G. 7.300
750.01.50 Amor.G. 4.200
750.01.60 El.G.
4.500
100. KASA H.
750. AR-GE GİDERLERİ.H.
686.490
182.490
868.980
686.490
182.490
182.490
55
MUHASEBE KAYITLARI 1:
A: LazerX PROJESİ
Dönem boyunca ilgili hesapların alacaklanması karşılığında Ar-Ge
giderleri hesabının borcunda toplanan tutar 686.490 YTL’dir.
750 - AR-GE GİDERLERİ H.
686.490 YTL
Maliyet çıkarma döneminde Ar-Ge maliyetleri 630 no’lu Gelir Tablosu
hesabına yansıtılır.
630-AR-GE GİDERLERİ H.
686.490
686.490
751- AR-GE GİDERLERİ Y.H.
Dönem sonunda 750 ve 751 no’lu hesaplar kapatılır.
751- AR-GE GİDERLERİ Y.H.
750- AR-GE GİDERLERİ H.
686.490
686.490
56
Son olarak 630 no’lu hesap “ 690 dönem Karı veya Zararı” hesabına
devredilerek kapatılır. Böylece sonuç hesaplarına aktarılmış olur.
690-DÖNEM KARI VEYA ZARARI H.
686.490
630- AR-GE GİDERLERİ H.
686.490
MUHASEBE KAYITLARI 2:
B: SAVUNMA SİSTEMİ PLATFORMUNU PROJESİ
İşletme yönetim kurulunca, yürütülen projeyle ilgili olarak dönem içinde
750 no’lu hesabın borcunda toplanan 182.490 YTL tutarındaki Ar - Ge
maliyetlerinin tamamının aktifleştirilmesine karar verilmiştir.
750 - AR-GE GİDERLERİ H.
182.490 YTL
263-AR-GE GİDERLERİ H.
751- AR-GE GİDERLERİ Y.H.
182.490
182.490
57
751- AR-GE GİDERLERİ Y.H.
182.490
750- AR-GE GİDERLERİ H.
750750-AR-GE
AR-GEGİDERLERİ
GİDERLERİ H.
H.
182.490 YTL
182.490 YTL
182.490
263- AR-GE GİDERLERİ H.
182.490 YTL
AMORTİSMAN AYRILMASI VE KAYDI
İşletme aktifleştirilen Ar-Ge projesinin yararlı ömrünü 5 yıl olarak
belirlemiştir.
Amortisman Tutarı: 182.490 / 5 = 36.498 YTL
750- AR-GE GİDERLERİ H.
268- BİRİKMİŞ A. H.
36.498
36.498
58
Lazersan A.Ş.’nin 31.12.2006 Tarihli Gelir Tablosu (YTL)
A. BRÜT SATIŞLAR
400.000.000
1.Yurtiçi Satışlar 400.000.000
B. SATIŞ İNDİRİMLERİ
(3.200.000)
1.Satıştan İndirimler3.200.000
C. NET SATIŞLAR
396.800.000
D.SATIŞLARIN MALİYETİ
(264.400.000)
2. Satılan T.M.M. 264.400.000
BRÜT SATIŞ KARI VEYA ZARARI
132.400.000
E. FAALİYET GİDERLERİ
(36.900.000)
1.Ar-Ge Giderleri
3.600.000
1.1.LazerX Pro. 686.490
1.2.SSP Pro.
36.498
1.3.Diğer Pro. 2.877.012
2. Paz.Sat.Dağ. Gid. 2.000.000
3.Genel Yön. Gid. 31.300.000
F. FAALİYET KARI VEYA ZARARI
95.500.000
G. DİĞER FAAL.OL. GİD. VE ZAR.
(2.300.000)
H. FİNANSMAN GİDERLERİ
(2.000.000)
OLAĞAN KAR VEYA ZARARLAR
100.350.000
DÖNEM KARI VEYA ZARARI
100.350.000
DÖNEM KARI VER.VE DİĞ. Y.K.
(33.115.500)
DÖNEM NET KARI VEYA ZARARI
67.234.500
59
60
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
9. ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN VERGİ VE TEŞVİK
MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ
Globalleşen ekonomi anlayışının ve uluslararası rekabet koşullarının
itici gücü ve desteklerinden birisi teknolojik gelişmelerdir. Teknolojik
gelişmeler ise Ar-Ge faaliyetleri ile mümkün olmaktadır. Diğer bir deyişle,
ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile bilimsel ve teknolojik yeteneğinin göstergesi,
Ar-Ge harcamalarına ayırdıkları kaynakların büyüklüğü ile ölçülmektedir. Bu
alanda gelişmiş Batılı ülkeler arasında refah arttırma yarışı yaşanmaktadır.
Buna karşılık gelişmekte olan ülkeler kaynak yetersizliği ya da konunun
önemini henüz kavrayamamaları nedeniyle araştırma ve geliştirme harcama
yarışının çok gerisinde kalmışlardır.
Gelişen dünya ticaretinden daha fazla pay almayı amaç edinen
ülkelerin, sanayi devrimini gerçekleştirmiş olan gelişmiş ülkeler seviyesine
ulaşabilmeleri için teknolojiye yönelik araştırma ve geliştirme çalışmalarına
gerekli yatırımları yapmaları gerekmektedir. Bugün ülkeler arasındaki
gelişmişlik göstergelerinin başlıcaları kişi başına düşen gayri safi milli hasıla
ile kişi başına araştırma ve geliştirme yatırımlarına ayrılan paydır. Ar-Ge
harcamalarının GSMH’ye oranının en az %2 olması gelişmişliği, anılan
oranın %1-2 arasında bulunması orta düzeyde gelişmişliği, %1 in altında
kalması ise az gelişmişliği ifade etmektedir.
2004 yılı verilerine göre, Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki oranı
Avrupa Birliği ülkelerinde %1.83, ABD’de %2.67, Japonya’da %3.00 iken
Türkiye’de söz konusu oran %0.67 düzeyinde bulunmaktadır. Bu oran
Avrupa Birliği’ne aday bir ülke olan Türkiye’nin istenen noktada olmadığını
açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında
Ar-Ge harcamaları konusunda geri kaldığı, devlet ve özel sektörün Ar-Ge
harcamaları için yeterli kaynak ayırmadığı görülmektedir.
61
Öte yandan, Türkiye 2006 yılında uygulamaya koyduğu yatırım
projelerinin hayata geçirilmesi koşulu ile Ar-Ge harcamalarına ayırdığı
kaynakların tutarını arttırmış, bu tutarın GSMH’ye oranı %1 gibi yüksek ama
yeterli olmayan bir düzeye ulaşmıştır. Yapılan tahminlere göre, 2010 yılında
Ar-Ge’ye ayrılacak kaynaklar yükselecek ve bu tutarın GSMH içindeki payı
%2 düzeyine ulaşacak ve böylece gelişmiş Batılı ülkelerin standartları
yakalanmış olacaktır.
Ülkemizde Ar-Ge harcamaları konusunda kamu kuruluşları ile özel
sektör kuruluşları arasında ciddi yapısal farklılıklar mevcuttur. Kamu
kuruluşları kendi bütçelerine koydukları ödenekler ile Ar-Ge çalışmalarını
daha kolay yürütebilecekleri halde, özel sektör kuruluşları aynı tür
harcamaları kendi olanakları ile karşılamak zorundadırlar. Bu bakımdan özel
sektör kuruluşları, örneğin imalat sanayiinde önemli bir araştırma-geliştirme
projesini finanse edebilmek için bütçesine büyük ödenek koymak zorundadır.
Bütün dünyada Ar-Ge harcamalarının yeterli düzeye çıkarılması için
harcama yapacak kişi veya kurumları teşvik edici kanuni ve idari
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu tür harcamalar başta mali destekler olmak
üzere vergi indirimleri ile teşvik edilmektedir.
Küreselleşme eğilimlerinin ivme kazandığı, yoğun rekabetin yaşandığı
günümüzde, bu gelişmelere paralel olarak, ülkemizde de araştırma ve
geliştirme faaliyetlerini teşvik amacıyla vergi Kanunlarımızda ve teşvik
mevzuatımızda bazı düzenlemeler yapılmıştır.
9.1. VERGİ MEVZUATINDA AR-GE
31/07/2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5228
sayılı Kanun ile gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında yapılan değişiklikler ile
mükelleflerin araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik amacıyla düzenlenen
vergi ertelemesi müessesesi yerini vergi indirimine bırakmıştır. Yeni
62
düzenleme
ile
mükelleflerin,
işletmeleri
bünyesinde
gerçekleştirdikleri
münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme
harcamaları tutarının %40’ı oranında hesaplanacak “Ar-Ge indiriminin”
gelirlerden indirimi mümkün hale getirilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun, 5228 sayılı Kanunla değiştirilen 89.
maddesinin 9 nolu bendi aşağıdaki gibidir:
“9. Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran
yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları
tutarının %40 ı oranında hesaplanacak “Ar-Ge indirimi”.
Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan
giderlerden ve tamamen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan
amortismana tabi iktisadi kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarından
verilen paylar üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmaz. Ar-Ge indiriminden
yararlanılacak harcamaların kapsamı ile uygulamadan yararlanılabilmesi için
gerekli belgeleri ve usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
5228 sayılı Kanunun 31. maddesi ile yeniden düzenlenen mülga 5422
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin (6) numaralı bendi
hükmü uyarınca, 31/07/2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yeni teknoloji ve bilgi arayışına
yönelik olarak gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme harcamalarının
%40’ının, kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyan edilen kurum kazancından indirilmesi imkanı getirilmiştir.
Mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5228 sayılı Kanunla
yeniden düzenlenen 14. maddesinin (6) numaralı bendi aşağıdaki şekildedir:
"6. Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme
harcamaları tutarının % 40 ı oranında hesaplanacak “Ar-Ge indirimi”.
63
Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile ilişkili olmayan giderlerden ve
tamamen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana
tabi iktisadi kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarından verilen paylar
üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmaz. Ar-Ge indiriminden yararlanılacak
harcamaların kapsamı ile uygulamadan yararlanılabilmesi için gerekli
belgeleri ve usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
Yapılan
değişiklik
ile
mükelleflerin
işletmeleri
bünyesinde
gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik
araştırma ve geliştirme harcamalarının % 40’ı Ar-Ge indirimi olarak dikkate
alınacaktır. Ar-Ge ile doğrudan ilişkili olmayan giderlerden ve tamamen
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan iktisadi kıymetlere ait
amortismanlar üzerinden verilen payların Ar-Ge indirimine (% 40) tabi
tutulmayacağı, Ar-Ge indiriminden yararlanılacak harcamaların kapsamını
belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmiştir6.
Diğer taraftan, anılan bendin ikinci alt bendinde, tamamen araştırma
ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana tabi iktisadi
kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarının, araştırma ve geliştirme
harcaması kapsamında indirim uygulamasına konu edilmesinin mümkün
olmadığı hüküm altına alınmıştır. Buna karşılık tamamen araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinde kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetler
üzerinden hesaplanan amortisman tutarlarından verilen paylar da Ar-Ge
harcaması
kapsamında
değerlendirilerek,
Ar-Ge
indirimine
konu
edilebilecektir.
Yapılan düzenleme, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) indiriminin
kapsamını genişletmiş ve sisteme işlerlik kazandırmıştır. Ancak yasa
metninde de açıklandığı üzere, bu indirimden yararlanacak harcamaların
kapsamı ile uygulamadan yararlanabilmek için gerekli belge ve yöntemlerin
6
Fethi AYGÜN: “Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Ar-Ge İndiriminde Uyacakları Usul ve Esaslar”,
Vergici ve Nuhasebeciyle Diyalog, Sayı 204 (Nisan 2005), 68-78
64
belirlenmesi Maliye Bakanlığına bırakılmıştır.
Maliye Bakanlığı, kurumlar vergisi mükelleflerinin işletme bünyesinde
gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik
araştırma ve geliştirme harcamaları üzerinden hesaplanacak Ar-Ge
indiriminin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları, 20/02/2005 tarihli ve
25733 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 86 Seri No’lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliği ile açıklamıştır.
Diğer taraftan, 21/06/2006 tarihli ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak, 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 36.
maddesinde, 03/06/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile
ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun muafiyetleri düzenleyen 4. maddesinin 1. fıkrasının
(m) bendinde, münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde
bulunan kurum ve kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu ve
bunların
vergi
kaybedilmesine
muafiyetinden
ilişkin
şartların
yararlanmasına
Maliye
ve
muafiyetlerinin
Bakanlığınca
belirleneceği
açıklanmıştır.
Söz konusu Kanunun “Diğer indirimler” başlıklı 10. maddesinin 1/a
bendinde ise, mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme
harcamaları tutarının %40’ı oranında hesaplanacak Ar-Ge indiriminin
kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi
üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından ilk sırada indirim
konusu yapılabileceği, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğrudan ilişkili
olmayan giderlerden ve tamamen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde
kullanılmayan
amortismana
tabi
iktisadi
kıymetler
için
hesaplanan
amortisman tutarlarından verilen paylar üzerinden Ar-Ge indiriminin
65
hesaplanamayacağı, matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde
indirim
konusu
yapılamayan
tutarın,
sonraki
hesap
dönemlerine
devredeceği ve Ar-Ge indiriminden yararlanılacak harcamaların kapsamını
ve uygulamadan yararlanılabilmesi için gerekli belgeler ile usulleri
belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan maddenin 1/c bendinde de, genel ve özel bütçeli kamu
idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulu
tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan
dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve
kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının ilgili
yıla ait kurum kazancının yüzde 5'ine kadar olan kısmının kurum
kazancından
amatör
harcamalarından
ve
sonra
profesyonel
olmak
üzere
spor
dalları
üçüncü
için
sırada
sponsorluk
indirilebileceği
belirtilmiştir.
Yukarıdaki Kanun hükümlerinden de görüleceği üzere, araştırma ve
geliştirme faaliyetine ilişkin muafiyet ile Ar-Ge indirimi hususunda, bir takım
farklılıklar olmakla birlikte 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, mülga 5422
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile paralel bir düzenlemeye sahip
bulunmaktadır.
Yeni uygulamaya göre, Ar-Ge indirimi, Ar-Ge faaliyetine başlandığı
andan
itibaren
gerek
yıllık
beyannamede
gerekse
geçici
vergi
beyannamelerinde beyan edilen kurum kazancına uygulanabilecektir. 5520
Sayılı Kanunun 10/1-a maddesinde matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili
dönemde indirim konusu yapılamayan Ar-Ge indirimi tutarının sonraki hesap
döneminde devredeceği hükme bağlandığından, hesaplanan Ar-Ge indirimi
tutarı, mükellefler tarafından yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile geçici
vergi beyannamesinin “Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler”
bölümünün ilgili satırına yazılarak kazançtan indirilecektir.
66
Mükelleflerin Ar-Ge projesi kapsamındaki harcamalarını, işletmenin
diğer faaliyetlerine ilişkin harcamalarından ayırarak, Ar-Ge indiriminin doğru
hesaplanmasının
imkan
verecek
şekilde
muhasebeleştirmeleri
gerekmektedir.
Gelir ve kurumlar vergisini kapsayacak şekilde düzenlenen 86 Seri
No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği, Maliye Bakanlığı tarafından mülga
5422 sayılı Kanuna istinaden çıkarılmıştır. 5520 sayılı Kanunun 36. maddesi
ile 5422 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla, 86 Seri No’lu
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği şeklen yürürlüğünü yitirmiştir. Öte yandan,
5520 sayılı Kanuna ilişkin yayımlanan 1 Seri No’lu Tebliğ, 86 Seri No’lu
Tebliğ ile Ar-Ge indirimi konusunda paralel bir düzenleme içermektedir. İki
Tebliğ arasındaki en önemli değişiklik araştırma ve geliştirme giderlerinin
muhasebeleştirilmesi hususundadır.
86 Seri No’lu Tebliğ’de yer almayan, Ar-Ge harcamalarının kayıtlarda
izlenmesine yönelik yeni düzenleme 1 Seri No’lu Tebliğ’in 10.2.6 bendinde
hükme bağlanmıştır.
Buna göre, Kurumlar, hesap dönemi içerisinde gayrimaddi hakka
yönelik
yaptıkları
araştırma
ve
geliştirme
harcamalarının
tamamını
aktifleştirmek zorundadırlar. Ancak, gayrimaddi hakka yönelik olmayan ve
Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde aktifleştirilmesi gerekmeyen
harcamalarını doğrudan gider yazılabilecektir.
Örneğin, kanser ilacı geliştirmek için yapılan araştırma faaliyetleri
sonucunda patent, lisans gibi bir gayrimaddi hak ortaya çıkacağından,
yapılan araştırma harcamalarının aktifleştirilmesi gerekecektir.
Proje
sonucu
ortaya
bir
gayrimaddi
hak
çıkması
halinde,
aktifleştirilmesi gereken bu tutar, amortisman yoluyla itfa edilecektir.
Ancak projeden, daha sonraki yıllarda vazgeçilmesi veya projenin
tamamlanmasına imkan kalmaması durumunda, kurumun Ar-Ge faaliyeti
67
kapsamında yapmış olduğu ve önceki yıllarda aktifleştirilmiş olan tutarların
doğrudan gider yazılabilmesi mümkün bulunmaktadır.
Örneğin; bir kurum tarafından 3 yıl süreli Ar-Ge projesi hazırlanarak,
ön fizibilite çalışmalarının akabinde, Ar-Ge faaliyetine başlanılmıştır. İkinci
yılın sonunda, kurum Ar-Ge projesinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı
düşüncesiyle projeden vazgeçme kararı almıştır. Dolayısıyla, projenin
başlama tarihinden itibaren aktifleştirilen Ar-Ge harcamaları, projeden
vazgeçildiği tarih itibarıyla doğrudan gider yazılabilecektir.
İster aktifleştirilsin ister doğrudan gider yazılsın ilgili dönemde yapılan
Ar-Ge harcamalarının tamamı üzerinden %40 oranında Ar-Ge indirimi ayrıca
hesaplanacak ve indirim konusu yapılacaktır.
Diğer farklı bir düzenleme ise, 1 Seri No’lu Tebliğ’in 10.2.8 bendinde
yer almaktadır. Aktifleştirilen kıymetlerin devri başlıklı söz konusu bentte;
henüz tamamlanmamış bir Ar-Ge projesinin, başka bir kuruma satılması
halinde aktifleştirilen tutarlar kazanç tutarının tespitinde maliyet unsuru olarak
dikkate
alınacağı
belirtilmiştir.
Ar-Ge
indirimi
uygulamasında,
henüz
tamamlanmamış bir Ar-Ge projesinin başka bir kuruma satılması durumunda,
Ar-Ge projesini devralan kurumun bu projeye ilişkin olarak ilave yaptığı
harcamalar Ar-Ge indiriminden yararlanabilecek olup devreden kurumda
yapılan Ar-Ge harcamaları için indirimden yararlanılması söz konusu
olmayacaktır.
Tamamlanmış bir Ar-Ge projesinin başka bir kuruma satılması
durumunda ise Ar-Ge projesini devralan kurumun Ar-Ge indiriminden
yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin konusunu, Ar-Ge
faaliyetleri, Ar-Ge harcamaları, Ar-Ge indirimi, Ar-Ge projesi başta olmak
üzere,
Ar-Ge
oluşturmaktadır.
indiriminin
uygulanmasına
ilişkin
usul
ve
esaslar
68
9.1.1. AR-GE FAALİYETLERİ
Yapılan bir harcamanın Ar-Ge indirimine konu edilebilmesi için Ar-Ge
faaliyeti kapsamında yapılmış olması gerekir. Aşağıda belirtilen amaçlara
yönelik faaliyetler Ar-Ge faaliyetleridir.
1- Bilimsel ve teknolojik alanlardaki belirsizlikleri gidermek ve bunları
aydınlatmak amacıyla, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni
teknik bilgilerin elde edilmesi.
2- Yeni üretim yöntem, süreç ve işlemlerinin araştırılması veya geliştirilmesi.
(Yenilik: Bir fikrin; pazarlanabilir hale veya bir mal / hizmet üretiminde
kullanılan yeni veya geliştirilmiş bir yöntem haline dönüştürmesidir. Bu açıdan
teknolojik yenilik yapma süreci, bir dizi bilimsel, teknolojik, mali ve ticari
etkinliği içerir. Şekil, renk ve dekorasyondaki değişiklikler gibi bütünüyle
görsel ve estetik değişiklikler ile ürünün yapı, nitelik ve performansını teknik
açıdan değiştirmeyen, küçük tasarım ve görünüm farklarından ibaret basit
değişiklikler yenilik sayılmaz.)
3- Yeni ürünler, madde ve malzemeler, araçlar, gereçler, işlemler, sistemler
geliştirilmesine yönelik olarak yeni yöntemler geliştirilmesi veya yeni teknikler
üretilmesi. (Üründe Yenilik: Teknolojik açıdan yeni ürün, önceki ürün
kuşağıyla karşılaştırıldığında malzemesi, parçaları ve yerine getirdiği işlevler
açısından, öze ilişkin, teknolojik farklar gösteren bir ürünü ifade eder. Üretim
Yöntemlerinde Yenilik: Geleneksel üretim tesislerinde üretilemeyen, halen
üretilmekte olan veya yeni ürünlerin yeni tekniklerle üretilmesinde kullanılan
bir yöntem teknolojik açıdan yeni sayılır.)
4- Bir ürünün maliyetini düşürücü, kalite, standart veya performansını
yükseltici yeni tekniklerin / teknolojilerin araştırılması.
5- Yeni ve özgün tasarıma dayanan yazılım faaliyetleri. (Yazılım: Bir
bilgisayar, iletişim cihazı veya bilgi teknolojilerine dayalı diğer bir cihazın
69
çalışmasını ve kendisine verilen verilerle ilgili gereken işlemleri yapmasını
sağlayan komutlar dizisinin veya programların ve bunların kod listesinin,
işletim ve kullanım kılavuzlarını da içeren bilgi ve belgelerin tümünü ifade
eder.)
Bir faaliyetin Ar-Ge faaliyeti olarak nitelendirilebilmesi için, yukarıda
yer alan amaçlardan en az birine yönelik olması gerekmektedir. Bu beş
madde halinde belirtilen amaçlara yönelik olmayıp, mevcut teknolojinin
kullanılması ile elde edilen, şekil ve estetiğe yönelik değişiklikler Ar-Ge
faaliyeti kapsamı dışındadır.
Bununla birlikte, araştırma geliştirme giderleri kapsamı dışında kalan
faaliyetler aşağıda sayıldığı gibidir.
1- Pazar araştırması yada satış promosyonu,
2- Kalite kontrol,
3- Sosyal bilimlerdeki araştırmalar,
4- Petrol, doğalgaz, maden rezervleri arama ve sondaj faaliyetleri,
5- İcat edilmiş yada mevcut geliştirilmiş süreçlerin kullanımı,
6- Biçimsel değişiklikler (yukarıda yer verilen amaçlara yönelik olmayan şekil,
renk, dekorasyon vb. gibi estetik ve görsel değişiklikler),
7- Bilimsel ve teknolojik yenilik doğurmayan rutin faaliyetler (rutin veri
toplama, rutin analizler için kullanılan program, yazılım vs, üretilen
prototiplerin rutin ayarlamaları),
8- İlk kuruluş aşamasında kuruluş ve örgütlenmeyle ilgili araştırma giderleri,
9- Proje sonucunda geliştirilen ürüne ilişkin fikri mülkiyet haklarının
korunmasına yönelik çalışmalar,
10- Numune verilmek amacıyla prototiplerden kopyalar çıkarılıp dağıtılması
ve reklam amaçlı tüketici testleri.
Ar-Ge faaliyeti, esas itibariyle denemelerin son bulduğu, ilk üretimin
yapıldığı aşamada sona erer. Ar-Ge projesi neticesinde elde edilen ürünün
70
pazarlanabilir aşamaya geldiği andan itibaren Ar-Ge projesi bitmiş sayılır. Bu
tarihten
sonra
yapılan
harcamalar
Ar-Ge
harcaması
kapsamında
değerlendirilmez. Tamamlanan bir proje sonucunda elde edilen ürünün
geliştirilmesi amacıyla yapılacak çalışmalar, yeni Ar-Ge projesi olarak
değerlendirilir.
Ar-Ge projesi ise, amacı, kapsamı (genel ve teknik tanımı), süresi,
bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce
sağlanacak ayni ve/veya nakdi destek tutarları, sonuçta doğacak ihtira
haklarının paylaşım esasları belirlenmiş Ar-Ge faaliyetlerinin her safhasını
belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde hazırlanan proje
olarak tanımlanmaktadır.
Ayrıca, nihai ürünün oluşturulması aşamasında elde edilen ürünlerin
kullanılabilirliğini ölçmek ve gerektiğinde değişiklik yapılmak üzere işletme
içinde veya dışında test edilmesi amacıyla yapılan harcamalar Ar-Ge faaliyeti
kapsamındadır. Ancak, ticari üretimin planlanması ve seri üretim sürecine
ilişkin harcamalarla, ürünün tanıtılması amacıyla üretilip dağıtılan numuneler
için yapılan harcamalar Ar-Ge faaliyeti kapsamı dışındadır.
9.1.2. AR-GE HARCAMALARI
Söz konusu Tebliğin “Tanımlar” bölümünde Ar-Ge harcamaları,
“Tebliğin III/A-Ar-Ge Faaliyetleri bölümünde belirtilen faaliyetlerle ilgili olarak
yapılan, bu Tebliğ kapsamında Ar-Ge harcaması olarak kabul edilen ve
doğrudan veya amortisman yoluyla gider olarak kaydedilen harcamalar ArGe harcamalarıdır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Ar-Ge harcamaları esas itibariyle aşağıdaki harcama gruplarından
oluşur7.
7
Fethi AYGÜN: “Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Ar-Ge İndiriminde Uyacakları Usul ve Esaslar”,
Vergici ve Nuhasebeciyle Diyalog, Sayı 204 (Nisan 2005), 68-78
71
-İlk Madde ve Malzeme Giderleri: Her türlü direkt ilk madde, yardımcı
madde, işletme malzemesi, ara mamul, yedek parça ve benzeri giderleri ile
amortisman uygulamasına konu olmayan maddi ve gayri maddi kıymet
iktisaplarına
ilişkin
giderleri
kapsar.
Hammadde
ve
diğer
malzeme
stoklarından Ar-Ge faaliyetlerinde fiilen kullanılan kısma ilişkin maliyetler ArGe harcaması kapsamındadır. Bu nedenle, henüz Ar-Ge faaliyetlerinde
kullanılmamış olan hammadde ve diğer malzemelere ilişkin maliyetler
tutarlarının stok hesabında, kullanılan, satılan yada elden çıkarılanların da
stok hesabından mahsup edilmek suretiyle izlenmesi gerekmektedir.
- Personel Giderleri: Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla çalıştırılan
ve faaliyetin gerektirdiği nitelikte personel ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen
ücretler ile bu mahiyetteki giderlerdir.
İşletmenin Ar-Ge departmanında çalıştırılan hizmetliler ve benzeri
vasıfsız personel ile Ar-Ge departmanına tahsis edilmemiş olup günün bir
kısmında Ar-Ge departmanında çalışan personele ödenen ücretler bu
kapsamda değerlendirilmeyecektir.
- Genel Giderler: Ar-Ge faaliyetlerini yürütmek amacıyla elektrik, su, gaz,
bakım - onarım, haberleşme, nakliye ile Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan
makine ve teçhizata ilişkin bakım ve onarım giderleri gibi Ar-Ge faaliyetinin
devamlılığını sağlamak için katlanılan diğer giderleri kapsar. Sigorta giderleri,
Ar-Ge faaliyetlerinin bizzat yürütülmesi amacıyla kullanılan tesis için ödenen
kira giderleri ile kitap, dergi ve benzeri bilimsel yayınlara ait giderler bu
kapsamdadır.
Bu giderlerin, Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilebilmesi için, Ar-Ge
departmanında fiilen kullanıldığının tespit ve tevsik edilmesi gerekmektedir.
Çeşitli kıstaslara göre genel işletme giderleri üzerinden hesaplanacak paylar
bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
72
- Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler : Normal bakım ve onarım
giderleri dışında Ar-Ge faaliyetleriyle ile ilgili olarak işletme dışında yerli veya
yabancı diğer kurum ve kuruluşlardan mesleki veya teknik destek alınması
veya bunlara yaptırılan analizlerle ilgili olarak yapılan ödemelerle, bu
mahiyetteki diğer ödemelerdir.
- Vergi, Resim ve Harçlar : Doğrudan Ar-Ge faaliyetlerine ilişkin olan ve
gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan
ayni vergi, resim ve harçları kapsar. Doğrudan Ar-Ge faaliyetlerinin
yürütüldüğü
gayrimenkuller
için
ödenen
vergiler,
Ar-Ge
projesinde
kullanılmak üzere ithal edilen mallarla ilgili gümrük vergileri ile benzeri vergi,
resim ve harçlar bu kapsamdadır.
-Amortisman
ve Tükenme Payları: Doğrudan Ar-Ge faaliyetlerinde
kullanılan bina, makine-tesis ve cihazlar, taşıtlar, döşeme ve demirbaş gibi
maddi ve maddi olmayan duran varlıklar için ayrılan amortisman ve tükenme
paylarından oluşur. Ar-Ge faaliyetleri dışında diğer faaliyetlere tahsis edilen
sabit kıymetlere ilişkin olarak ayrılan amortismanlar da Ar-Ge harcaması
kapsamında bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, iktisadi kıymetin münhasıran Ar-Ge faaliyetlerinde
kullanılması
ve
bu
kullanımın
sürekli
olması
gerekmektedir.
Ar-Ge
departmanı dışında başka faaliyetlerde de kullanılan iktisadi kıymetlere ilişkin
amortismanlar Ar-Ge harcaması kapsamında bulunmamaktadır.
- Finansman Giderleri: Ar-Ge projesi bazında yerli, yabancı ve uluslararası
kurumlardan temin edilen kredilere ilişkin finansman giderleridir.
9.1.3. AR-GE İNDİRİMİ VE UYGULANMASI
Ar-Ge harcamaları üzerinden % 40 oranında hesaplanarak gelir ve
kurumlar vergisi matrahından indirime konu edilecek tutar Ar-Ge indirimidir.
73
Mükellefler dönem içinde genel esaslara göre indirim konusu yaptıkları
Ar-Ge harcamalarının % 40’ı oranında hesaplayacakları Ar-Ge indirimini
beyanname üzerinde kazançtan indirebileceklerdir. Ar-Ge indirimi, Ar-Ge
faaliyetine başlandığı andan itibaren hem yıllık beyannamede hem de geçici
vergi beyannamelerinde uygulanabilecektir.
Buna göre, yapılan yeni düzenlemede hem daha önceki düzenlemede
olduğu gibi Ar-Ge harcamalarının gider kaydedilmesine olanak tanınmakta
hem de bu giderlere ek olarak harcamaların toplamının %40’ının gelirden
veya kurum kazancından indirilmesi hakkı tanınmaktadır. Örneğin, bir
mükellef yapmış olduğu 100.000 YTL.’lik Ar-Ge harcaması için toplam
(100.000 + 100.000 x 0.40 = ) 140.000 YTL. Tutarında indirim hakkı
kazanmaktadır. Bu tutarın 100.000 YTL’si gider, 40.000 YTL’si ise indirim
olarak dikkate alınacaktır8.
Hesaplanan Ar-Ge indirimi tutarı, kurumlar vergisi mükellefleri
tarafından yıllık kurumlar vergisi beyannamesinde “Tablo 5- Zarar Olsa Dahi
İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünün ilgili satırına, gelir vergisi
mükellefleri tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesinde “Tablo 2- Gelir
Bildirimi” bölümünün ilgili satırına, geçici vergi beyannamesinde ise; kurumlar
vergisi mükellefleri tarafından “Tablo I - Matrah Bildirimi” bölümünün 10
numaralı satırına, gelir vergisi mükellefleri tarafından aynı bölümün 20
numaralı satırına yazılarak kazançtan indirilecektir.
Alanında uzman kuruluşlarca hazırlanan “Ar-Ge Projesi Değerlendirme
Raporunun” olumsuz olması halinde, Ar-Ge indirimi dolayısıyla eksik ödenen
vergilerle ilgili olarak gerekli tarhiyat yapılacaktır. Mükelleflerin Ar-Ge projesi
kapsamındaki
harcamalarını,
işletmenin
diğer
faaliyetlerine
ilişkin
harcamalarından ayırarak, Ar-Ge indiriminin doğru hesaplanmasına imkan
verecek şekilde muhasebeleştirmeleri gerekmektedir.
8
Mehmet ÇANKAYA : “Ar-Ge Harcamalarına Yönelik 5228 SayılınYasa’yla Getirilen Teşvikler”,
Yaklaşım, Sayı 142, (Ekim 2004), 109-112
74
Ar-Ge indirimine yönelik düzenlemeler 31/07/2004 tarihinden itibaren
yürürlüğe
girmiş
bulunduğundan,
bu
tarihten
sonra
yapılan
Ar-Ge
harcamaları için bu indirimden yararlanılabilecektir.
9.1.4. DIŞARIDAN SAĞLANAN FAYDA VE HİZMETLER
Ar-Ge faaliyetinin esas itibariyle işletme bünyesinde yapılması
gerekmektedir. Fiili kullanım durumunun tespit edilmesi ve ortak giderlerin de
buna göre paylaştırılması şartıyla bir kuruma ait olduğu halde diğer
kurumlarla ortak kullanılan Ar-Ge departmanında yapılan Ar-Ge faaliyetleri
işletme bünyesinde yapılmış sayılır. İşletmenin organizatörlüğünde olmak
şartıyla, kamu kurum ve kuruluşlarına ait Ar-Ge merkezleriyle üniversiteler
bünyesinde yapılan Ar-Ge faaliyetleri de bu kapsamda bulunmaktadır.
Ancak, Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesi esnasında, proje bazında yerli
ve yabancı teknik personelden mesleki ve teknik destek alınması veya bazı
analizlerin dışarıda yaptırılması halinde bunlarla ilgili olarak yapılan ödemeler
de Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilecektir.
9.1.5. GEÇİŞ DÖNEMİNDE AR-GE İNDİRİMİ UYGULAMASI
01/01/2004 - 31/07/2004 tarihleri arasındaki geçiş dönemine ilişkin
olarak yapılacak uygulama 5228 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinde
düzenlenmiş olup, söz konusu madde de, “Ar-Ge indirimi” uygulamasının
yürürlüğe girdiği 31/07/2004 tarihine kadar yapılan araştırma ve geliştirme
harcamaları ile ilgili olarak Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının 5228 sayılı
Kanunla değişmeden
önceki
hükümlerinin uygulanacağı, 5228 sayılı
Kanunun yayımından önce verilen geçici vergi beyannamelerinde bu Kanunla
yapılan değişiklikler nedeniyle herhangi bir düzeltme yapılmayacağı hüküm
altına alınmıştır.
75
Ar-Ge indirimine ilişkin hükümler 5228 sayılı Kanunla 31/07/2004
tarihinde yürürlüğe girmiş bulunduğundan, bu tarihe kadar yapılan Ar-Ge
harcamaları ile ilgili olarak Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının 5228 sayılı
Kanunla
değişmeden
önceki
vergi
ertelemesine
ilişkin
hükümleri
uygulanacaktır. Bu nedenle, 31/07/2004 tarihinden önce başlayıp devam
eden
projelerle
ilgili
olarak,
vergi
ertelemesi
uygulamasından
yararlanılabilmesi için 31, 40 ve 67 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel
Tebliğleri ile yapılan düzenlemeler çerçevesinde Maliye Bakanlığına (Gelir
İdaresi Başkanlığı) müracaat edilmesi gerekmektedir.
Önceki dönemlerde vergi ertelemesi uygulamasından yararlanmak
üzere başvuruda bulunulan ve uzman kuruluşlar tarafından teknik inceleme
ve değerlendirmesi yapılmış bulunan veya 2004 yılında Ar-Ge harcamalarına
ilişkin
vergi
ertelemesinden
yararlanacak
projelerin
devam
eden
harcamalarıyla ilgili olarak Ar-Ge indirimi açısından yeni bir teknik inceleme
yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Yeni Ar-Ge projeleri ile ilgili olarak
inceleme yapılacağı tabidir.
9.1.6.ıYATIRIM
İNDİRİMİ
VE
AR-GE
BİRLİKTE
İNDİRİMİNİN
edaaıUYGULANMASI
Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetler için
yatırım
indiriminden
yararlanılmış
olması,
Ar-Ge
indiriminden
yararlanılmasına engel teşkil etmemektedir. Ar-Ge indiriminden yararlanacak
kurumlar vergisi mükelleflerinin aynı zamanda yatırım indirimi istisnasından
yararlanması halinde, öncelikle Ar-Ge indirimi daha sonra da yatırım indirimi
uygulanacaktır. Gelir vergisi mükellefleri ise gelir vergisi beyannamesinin
ekinde yer alan kazanç bildirimi bölümünde yatırım indirimini uyguladıktan
sonra,
beyannamenin
uygulayacaklardır.
gelir
bildirimi
bölümünde
Ar-Ge
indirimini
76
9.1.7. TEKNOKENTLER’DE YAPILAN AR-GE HARCAMALARI
5228 sayılı Kanunun gerekçesinde, Ar-Ge indirimine ilişkin yeni
düzenlemenin, Ar-Ge faaliyetlerine yönelik olarak 4691 sayılı Teknoloji
Bölgeleri Kanununda yer alan teşvik edici düzenlemenin bir tamamlayıcısı
niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Ar-Ge indirimi uygulaması açısından, Ar-Ge
departmanının bulunduğu yerin önemi bulunmamaktadır. Firmanın faaliyet
yeri olması şartıyla, gerek firma merkezinin bulunduğu yerde veya ayrı bir
yerde, gerekse teknokentlerde kurulan Ar-Ge departmanlarında yapılan
harcamalardan söz konusu Tebliğde belirtilen kriterlere uyanlar Ar-Ge indirimi
kapsamındadır.
Bilindiği üzere, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8.
maddesinin son fıkrasında “kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarına ilişkin ödemelerin kurum kazancından gider olarak indirilmesinin
kabul edilemeyeceği” hüküm altına alınmış bulunmaktadır. Söz konusu
hüküm, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinde “İştirak
hisseleri alımı ilme ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların
kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya
istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum
kazancından indirilmesi kabul edilemez.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla,
teknokentlerdeki
Ar-Ge
faaliyetlerinden
bir
kazanç
doğması ve bu kazançla ilgili olarak 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanununun Geçici 2. maddesinde öngörülen istisnadan yararlanılacak olması
durumunda, istisna uygulanacak kazancın elde edilmesine yönelik olarak
yapılan harcamalar Ar-Ge indirimi kapsamında değerlendirilmeyecektir. Diğer
bir ifadeyle, kazancına istisna uygulanacak Ar-Ge faaliyetleri için yapılan
harcamaların Ar-Ge indiriminden yararlanması söz konusu değildir. Ancak,
Teknokentler’de yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinin işletmenin kendi faaliyetiyle
ilgili olması ve 4691 sayılı Kanunla öngörülen istisnaya konu olmaması
durumunda,
bu
tür
harcamalar
Ar-Ge
indirimi
kapsamında
77
değerlendirilecektir.
Teknokentler’de
yürütülen
ve
Ar-Ge
indiriminden
yararlanılan proje sonucunda elde edilen ürünün veya hakkın satılması
durumunda, giderleri diğer kazançlardan indirim konusu yapılmış olan bu
proje dolayısıyla elde edilen kazançla ilgili olarak 4691 sayılı Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanununun Geçici 2. maddesinde öngörülen istisnadan
yararlanılması söz konusu olmayacaktır.
9.1.8.ıAR - GE İNDİRİMİNDEN YARARLANILAN KAZANCIN
DAĞITILMASINDA TEVKİFAT
Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b alt bendinde, 4842 sayılı Kanunla
yapılan değişiklikle kâr payları üzerinden yapılan vergi tevkifatı kârın
dağıtılması aşamasına bırakılmış olduğundan, Ar-Ge indirimi nedeniyle
kurumlar vergisi matrahına dahil edilmeyen kazancın dağıtılması durumunda,
dağıtılan kazançlar üzerinden %10 oranında tevkifat yapılacaktır.
Buna göre, tam mükellef kurumlar tarafından,
• Tam mükellef gerçek kişilere,
• Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergiden muaf
olanlara,
• Dar mükellef gerçek kişilere,
• Dar mükellef kurumlara (Türkiye’de bir iş yeri veya daimi temsilci
vasıtasıyla kar payı elde edenler hariç),
• Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere,
dağıtılan kar payları üzerinden %10 oranında gelir vergisi tevkifatı
yapılacaktır.
9.2.kTEŞVİK MEVZUATINDA AR-GE
Teşvik mevzuatı kapsamında, 27/12/1994 tarihli ve 94/6401 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren İhracata Yönelik Devlet Yardımları
78
Kararı’na dayanılarak hazırlanan Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun
9/9/1998 tarihli ve 98/16 sayılı Kararı’na istinaden hazırlanan 98/10 numaralı
“Araştırma - Geliştirme (Ar-Ge) Yardımına İlişkin Tebliği” ile, Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından, sanayi sicil belgesi olan kuruluşlar, yazılım
geliştirmeye yönelik üretken hizmet alanında faaliyet gösteren kuruluşlar ile
sektör ve büyüklüğüne bakılmaksızın firma düzeyinde katma değer yaratan
bütün kuruluşların sadece Araştırma-Geliştirme projeleri kapsamında izlenip
değerlendirilebilinen giderlerinin belirli bir oranının karşılanması veya bu
projelere sermaye desteği sağlanması amaçlanmıştır.
Söz konusu Tebliğ kapsamında, amacı, kapsamı, süresi, bütçesi, özel
şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak ayni
ve/veya nakdi destek miktarları, sonuçta doğacak ihtira haklarının ilgililer
arasındaki paylaşım esasları belirlenmiş, yeni bir ürün üretilmesi, ürün kalitesi
veya standardının yükseltilmesi, maliyet düşürücü ve standart yükseltici
mahiyette yeni tekniklerin geliştirilmesi, üretimle ilgili olarak yeni bir teknoloji
geliştirilmesi konusunda bilimsel esaslara uygun ve araştırma geliştirme
faaliyetlerinin
her
safhasını
belirleyecek
mahiyette
hazırlanacak
ve
sonuçlarının faydalı araç, gereç, malzeme, ürün, yöntem ,sistem ve üretim
tekniklerine dönüştürülmesi veya mevcut teknoloji ile iyileştirmeye yönelik
çalışma
ve
teknoloji
uyarlaması
araştırma-geliştirme
projeleri
olarak
tanımlanmıştır.
Söz konusu Tebliğe göre aşağıda yer alan Ar-Ge faaliyet aşamaları bu
destekten yararlanabilecektir.
•
Kavram geliştirme,
•
Teknolojik/teknik ve ekonomik yapılabilirlik etüdü,
•
Geliştirilen kavramdan tasarıma geçiş sürecinde yer alan laboratuvar
çalışmaları v.b. çalışmalar,
•
Tasarım ve çizim çalışmaları,
79
•
Prototip üretimi,
•
Pilot tesisin kurulması,
•
Deneme üretimi,
•
Patent ve lisans çalışmaları,
•
Satış sonrasında ürün tasarımdan kaynaklanan sorunların çözümü
faaliyetleri
Söz konusu faaliyetler kapsamında, Ar-Ge harcamalarının bu mevzuat
çerçevesinde desteklenmesi için yapılan harcamaların;
•
Araştırmacılara ve münhasıran araştırma faaliyetinde istihdam edilen
teknisyenlere ilişkin personel giderlerini,
•
Münhasıran araştırma faaliyeti için kullanılan alet, teçhizat, yazılım
giderlerini,
•
Münhasıran araştırma faaliyeti için kullanılan danışmanlık hizmeti ve buna
eşdeğer hizmet alım giderlerini,
•
Ülke içindeki üniversiteler, Tübitak’a bağlı Ar-Ge birimleri özel sektör Ar-Ge
kuruluşları v.b. Ar-Ge kurum ve kuruluşlarına yaptırılan Ar-Ge hizmet
giderlerini,
•
Türk Patent Enstitüsü’nden alınacak patent, faydalı model ve endüstriyel
tasarım tescili ile ilgili giderlerini,
•
Doğrudan Ar-Ge faaliyetleri ile ilgili malzeme alımı v.b. alım giderlerini
içermesi gerekmektedir.
Ayrıca söz konusu harcamaların desteklenmesi için kuruluşların
yapmış olduğu faaliyetin Ar-Ge olup olmadığı, harcama miktarının söz
konusu faaliyet ile uygunluğu ve destekleme oranı ile destekleme tutarlarının
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca tespit edilecek kriterler çerçevesinde TÜBİTAK
tarafından incelenip sonuçlandırılması ve kuruluşların gerek bünyelerinde
80
yapacakları, gerek bünyeleri dışında üniversite ve benzeri kurumlara
yaptıracakları Ar-Ge faaliyetleri için yapılacak harcamaların ölçülebilir ve
faturalandırılmış olması kriterlerini taşımaları gerekmektedir.
Diğer taraftan, ticari değeri olan yeni ürün oluşturulması veya mevcut
ürünlerin rekabet gücünün yükseltilmesi ya da bu amaçla üretim yöntemi
sistemi ve tekniklerinin araştırılmasına ve geliştirilmesine yönelik Ar-Ge
projeleri ile Stratejik Odak Konuları Projeleri -ülkemizde mevcut sanayi yapısı
teknoloji ve insan gücü birikimi ve uluslararası karşılaştırılmalı üstünlüklerin
dinamiği esas alınarak hangi alanlarda teknolojik projeler
yürütülmesinde
yarar bulunduğunu veya araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ülkemizde
gelişip yaygınlaşması için alınması gereken tedbirleri tespit eden projelerolan bir kurum veya kuruluş, bu projelerin gerektirdiği Ar-Ge harcamalarının
karşılanması için Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’na hazırladığı çalışma
programını ve bütçe önerisini sunarsa ve bunlar Vakıf tarafından desteklenir
ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından onaylanırsa, Ar-Ge harcamalarının
%50’sine kadarlık kısmı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından
sermaye desteği de tahsis edilebilmektedir.
Projenin bitiminde ise projeye sağlanan sermaye destek miktarı ABD
Doları olarak ve proje sözleşmesinde belirtilen şartlar ve vadeler esas
alınarak, projeyi yöneten kuruluş tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası nezdindeki Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’na geri ödenmektedir.
Ülkemizde, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik kapsamında
06/07/2001 tarihinde yürürlüğe giren 4691 sayılı Kanun ile yeni düzenlemeler
getirilmiştir. Anılan Kanun ile üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile
üretim sektörlerinin işbirliği sağlanarak, ülke sanayiinin uluslararası rekabet
edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması maksadıyla teknolojik
bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün
kalitesini
veya
standardını
yükseltmek,
verimliliği
artırmak,
üretim
maliyetlerini düşürmek, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, teknoloji yoğun üretim
81
ve girişimciliği desteklemek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri
teknolojilere uyumunu sağlamak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun
kararları da dikkate alınarak teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları
yaratmak, araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkanı yaratmak, teknoloji
transferine yardımcı olmak ve yüksek/ileri teknoloji sağlayacak yabancı
sermayenin ülkeye girişini hızlandıracak teknolojik alt yapıyı sağlamak
amaçlanmıştır.
Mezkur
Kanunun
3.
maddesinin
(c)
bendinde
araştırma
ve
geliştirmenin, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde
etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek, yazılım
üretimi dahil olmak üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak veya
mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmaları ifade
edeceği hükme bağlanmıştır.
4691 sayılı Kanun kapsamında, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde
yürütülen faaliyetlere ilişkin getirilen istisnaları üç ana başlıkta toplamak
mümkündür:
•
Yazılım ve Ar-Ge’ye dayalı üretim faaliyetlerinden sağlanan kazançlara ait
istisna,
•
Bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin ücretlerinde
istisna,
•
Teknoloji
bölgelerinde üretilen yazılımlardaki katma değer vergisi
istisnası.
Yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri
kazançlar
ile
bölgede
faaliyet
gösteren
gelir
ve
kurumlar
vergisi
mükelleflerinin, sadece teknoloji bölgelerinde gerçekleştirdikleri yazılım ve ArGe faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2013 tarihine kadar gelir ve
kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.
82
4691 sayılı Kanun ile getirilen gelir ve kurumlar vergisi istisnası bir
kazanç istisnası niteliğindedir. İstisna kapsamında olan projelerden elde
edilen hasılattan, proje maliyetinin düşülmesi ile bulunacak kazancın tamamı,
muafiyet kapsamında yer almaktadır. Projelerin zararla sonuçlanması
durumunda ise bu zararların diğer faaliyetlerden sağlanan kazançlardan
indirilmesi söz konusu değildir.
Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde çalışan araştırmacı, yazılımcı ve ArGe personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31/12/2013 tarihine kadar her
türlü vergiden istisna bulunmaktadır. Personelin, araştırma, yazılım ve Ar-Ge
faaliyetleri dışında kalan görevlerinden elde ettikleri ücretleri ise istisna
kapsamında yer almamaktadır. Aynı şekilde, bölgede araştırmacı, yazılımcı
ve Ar-Ge personeli dışında kalan diğer personele yapılan ücret ödemeleri de
tamamen istisna dışında tutulmaktadır.
Yönetici şirket, ücreti gelir vergisi istisnasından yararlanan kişilerin
bölgede fiilen çalışıp çalışmadığını denetlemek zorundadır. Bölgede fiilen
çalışmayanlara istisna uygulandığının tespit edilmesi halinde ise ziyaa
uğratılan vergi ve buna ilişkin cezalardan yönetici şirket de ayrıca sorumlu
olacaktır.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre, teknoloji
geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya
kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde sadece bu bölgelerde
ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet,
mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve
hizmetleri katma değer vergisinden istisna bulunmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
İçinde yaşadığımız bilgi çağında, küreselleşme, teknolojik gelişmeler,
internet ve elektronik ticaret, bilgi yönetimi ve bilginin en etkin şekilde
kullanımı,
dünyada
gelişmeler
sonucunda,
ekonomiler
birbirine
yaşanan
ülke
bağımlı
önemli
gelişmeleri
ekonomileri
hale
oluşturmaktadır.
arasındaki
gelmiş,
sınırlar
işletmelerin
Bu
kalkmış,
uluslararası
faaliyetlerinde artış olmuştur.
Ekonomilerin küreselleşme sürecine girdiği günümüzde işletmeler yok
edici rekabet şartlarında ayakta kalabilmenin tek yolunun ekonomik ve
toplumsal hayatın her alanında sürekli olarak gelişmeyi sağlamaktan
geçtiğini; bunun da olmazsa olmaz şartının stratejik bir güç haline gelen
bilginin ve buna dayalı teknolojinin zamanla yarışacak şekilde üretilmesi
olduğunu çok iyi bildikleri için, araştırma ve geliştirme faaliyetleri için
bütçelerinde ayırdıkları payı artırmışlardır.
Günümüzde, gelişmiş ülkelerde bilhassa endüstri işletmelerinde
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin önemi ve gereği her geçen gün daha iyi
anlaşılmaktadır. Bu tür çalışmalarla teknolojik buluş, yenilik ve gelişmeleri
gerçekleştirebilen işletmeler rakiplerine karşı çok büyük üstünlükler sağlayıp,
satışlarını ve kârlarını arttırmaktadırlar. Rekabet gücünü artırmak, pazar
sahibi olabilmek ve işletmenin sürekliliğini sağlayabilmek araştırma ve
geliştirme çalışmalarına verilen öneme bağlıdır.
Gelişen dünya ticaretinden daha fazla pay almayı amaç edinen
ülkelerin, sanayi devrimini gerçekleştirmiş olan gelişmiş ülkeler seviyesine
ulaşma çabalarında, teknoloji araştırma ve geliştirme çalışmalarına gerekli
yatırımları yapması gerekmektedir. Bugün ülkeler arasındaki gelişmişlik
göstergesinin en önemlileri kişi başına düşen gayri safi milli gelir ile kişi
başına araştırma ve geliştirme yatırımlarına ayrılan paydır. Araştırmageliştirme harcamalarının GSMH’ye oranının %2 ve üstü olması gelişmişliği,
84
bu oranın %1-2 arasında bulunması orta düzeyde gelişmişliği, %1’in altında
kalması da az gelişmişliği ifade etmektedir.
2004 yılı verilerine göre, Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki oranı
Avrupa Birliği ülkelerinde %1.83, ABD’de %2.67, Japonya’da %3.00 iken
Türkiye’de söz konusu oran %0.67 düzeyinde bulunmaktadır.
Türkiye Avrupa Birliği’ne katılım sürecindeki bir ülkedir. Bu bağlamda
sosyal ve ekonomik yapısını AB yapısına, çağın gereklerine uygun hale
getirmeyi
hedeflemektedir.
Arzu
ettiği
sosyal
ve
ekonomik
düzeye
ulaşabilmek için teknolojiyi sadece tüketen olmaması, rekabet gücünü
teknolojiyi öne çıkararak artıran bir ülke olması gerektiğinin farkındadır.
Ülkemiz, bu bağlamda kendisi için önem taşıyan teknolojileri üretmeyi
arzulayan bir ülkedir. Ar-Ge’ye olan talebi artırmak, bilim insanı sayısını ve
niteliğini yükseltmek ve Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payını artırmak
Türkiye’nin ulusal bilim ve teknoloji politikaları arasındadır.
Bu kapsamda, Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payının 2010
yılına kadar % 2’ye çıkarılması, araştırma altyapısının geliştirilmesi, ulusal ve
uluslararası bağlantıların desteklenmesi ve ülkedeki bilim adamı sayısının
2010 yılına kadar 40.000’e ulaşması hedeflenmektedir.
Türkiye'de
Ar-Ge
faaliyetlerinde
kamu
kuruluşları
ve
üniversitelerinönemli bir payı vardır. TÜBİTAK ve DİE tarafından yapılan
kapsamlı çalışmaya göre, toplam Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payı
ancak %18'dir. Tek başına üniversiteler toplam Ar-Ge harcamalarının
%69'unu yaparken kamu kuruluşlarının payı %13'tür.
Rekabetin giderek yoğunlaştığı, kurumların yeni teknoloji arayışlarının
arttığı, pazar paylarının artması için sürekli bir yenilik içine girilen günümüz
ekonomik şartlarında Ar-Ge faaliyetlerine oldukça önem verilmektedir. Daha
fazla kaynak ayrılmak zorunda kalınan ve üretim maliyetinin önemli bir
85
kısmını oluşturan Ar-Ge giderleri için mevzuatımızda yer alan vergi indirimi
ve
Ar-Ge
yardımları
teşviklerinden
faydalanmak
söz konusu yükün
azaltılmasında önemli rol oynayacaktır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa ilişkin kısa süre içerisinde
çıkarılması planlanan Tebliğe göre, araştırma giderlerinin de geliştirme
giderleri gibi önce aktifleştirilmesi, daha sonra itfa edilmesi öngörülmektedir.
Kanımızca, söz konusu Tebliğ ile getirilecek bu yeni düzenleme, araştırma
ve geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesindeki mevcut karışıklığın
çözümüne yardımcı olacaktır.
Türkiye’nin teknoloji ülkesi olma yolunda zaman ve para kaybetmeden
ilerlemesi, ancak araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin en uygun ve doğru
teknolojilere odaklanarak yapılması, tasarlanan ve geliştirilen teknoloji ve
ürünlerin doğru tanıtım, pazarlama ve satış yöntemleri ile finansal başarıya
dönüştürülmesi ile mümkün olacaktır.
Günümüzün gelişmiş endüstrileri, vazgeçilmez bir rekabet aracı olan
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine artık büyük kaynaklar ayırmakta, buna
bağlı olarak da söz konusu maliyetlerin ne şekilde muhasebeleştirileceği
sorunu gündeme gelmektedir.
Vergi kanunlarımızda, Ar-Ge giderlerinin dönem kazancının tespitinde
nasıl ve hangi dönemde dikkate alınacağına ilişkin bir düzenleme
bulunmamaktadır. Bu nedenle mevcut genel düzenlemeler çerçevesinde
düşünülmesi gerekmektedir. Tekdüzen hesap planında ise araştırma ve
geliştirme maliyetlerinin hem aktifleştirilmesine hem de dönem gideri olarak
kaydedilmesine uygun bir yapı bulunmakla birlikte, bu hesapların ne zaman,
ne şekilde kullanılacağı konusunda açıklık bulunmamaktadır.
Araştırma ve geliştirme maliyetlerinin gelecekte bu faaliyetlerden
sağlanacak yararlarla olan ilişkisine bağlı olarak muhasebeleştirilmesinin
86
uygun olacağı düşünülmektedir. Çoğu zaman gelecekte beklenen yararların
tutarları ve ele geçecekleri dönem belirsiz ve cari araştırma ve geliştirme
maliyetleri ile gelecekte beklenen yararlar arasında ilişki kurmak zor
olduğundan,
bu
maliyetlerin
genellikle
katlanıldıkları
dönemde
gider
yazılabilecekleri belirtilmektedir. Ancak, ürünün veya işlemin teknik ve ticari
olarak
uygunluğu
saptanabilirse
ve
kuruluşun
ürünü
veya
işlemi
pazarlayabilmek için yeterli kaynakları olduğu gösterilebilirse, belirsizliklerin
büyük ölçüde azaltılabileceği, bu gibi durumlarda geliştirme maliyetlerinin
gelecek dönemlere ertelenmesinin uygun olduğu yani aktifleştirilebileceği
açıklanmaktadır.
Dönemsellik kavramı, işletmelerin sınırsız sayılan yaşam sürelerinin,
belirli dönemlere bölünmesi ve her bir dönemin faaliyet sonuçlarının ayrı
olarak belirlenmesi ve vergilemeye konu edilmesini ifade etmektedir. Bu ilke
gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini, hasılat,
gelir ve karların aynı döneme ait gider, maliyet ve zararlarla karşılaştırılarak
kârın tespitini öngörmektedir.
Dönemsellik ilkesi açısından araştırma ve geliştirme giderlerine
bakıldığında,
bu
giderlerin
ayrı
ayrı
değerlendirilmesi
gereği
ortaya
çıkmaktadır. Çünkü bu giderler, vergi hukuku ve muhasebe açısından nitelik
olarak birbirinden farklıdır.
Araştırma ve geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesini içeren
TMS-38’de,
araştırma
aktifleştirilmemesi,
maliyetlerinin
geliştirme
doğrudan
maliyetlerinin
ise
gider
belli
yazılması
koşullar
yani
altında
aktifleştirilebileceği açıklanmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, araştırma giderlerinin işletmelerin
katlandıkları dönemde gider yazılması, geliştirme giderlerinin ise vergi
mevzuatında yer alan genel hükümler, dönemsellik ilkesi ve TMS-38
kapsamında değerlendirilmesi daha doğru bir uygulama olacaktır.
87
Daha önce belirtildiği üzere, vergi mevzuatımızda araştırma ve
geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesine ilişkin kesin bir hüküm
bulunmamaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından çıkarılması beklenen
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa ilişkin tebliğ ile mevcut karışıklığı
gidermeye yönelik olarak hem araştırma giderlerinin hem de geliştirme
giderlerinin aktifleştirilmesi, sonra itfa edilmesi öngörülmektedir. Ancak bu
husus, araştırma ve geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesini içeren
TMS-38 ile farklılık göstermektedir.
Bu çerçevede, Maliye Bakanlığı ile TMSK’nın ortak bir çalışma
yaparak
araştırma
ve
geliştirme
faaliyetlerinin
muhasebeleştirilmesi
hususunda tek başlı bir uygulamaya gitmesi; mevcut karışıklığın giderilmesini
ve vergi ile muhasebe mevzuatının uyum içerisinde olmasını sağlayacaktır.
Böylece mükellefler açısından uygulama hem daha kolay hem de daha
anlaşılır olacaktır.
88
KAYNAKÇA
AKDOĞAN, Nalan; “Araştırma Geliştirme Maliyetlerinin Kapsamı ve
Muhasebeleştirme Esasları TMS-15”, Muhasebe ve Denetime Bakış,
Sayı: Nisan, 2000,13-17
AYGÜN, Fethi; “Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Ar-Ge İndiriminde
Uyacakları Usul ve Esaslar”, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı
204, 2005,68-78
BAĞRIAÇIK, Atila; Etkin İhracat Yönetimi,Seçkin Yayınları, (Ankara,
2006),
CEMALCILAR, İlhan. D. BAYAR, İ.C. AŞKUN; İşletmecilik Bilgisi, İşitme
Özürlü Çocuklar Eğitim ve Araştırma Vakfı Yayını No: 3, (Eskişehir, 1983)
ÇANKAYA, Mehmet;“Ar-Ge Harcamalarına Yönelik 5228 SayılınYasa’yla
Getirilen Teşvikler”, Yaklaşım, Sayı 142, (Ekim 2004), 109-112
ERGÜN, Ülkü; “Araştırma Geliştirme Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi
Standardının Uygulama İlke ve Yöntemleri”, Muhasebe ve Denetime
Bakış, Sayı: Mayıs, 2001, 65-79
ÖĞREDİK, Güray; “Araştırma geliştirme Harcamalarının Gider veya
Maliyet Olarak Ticari Kazancın Tespitinde Dikkat Alınacağı Dönem”, Lebib
Yalkın Mevzuat Dergisi, Sayı: Temmuz, 2005
SAYAR, Zafer; “Uluslararası Muhasebe Standartlarına Genel Bir Bakış:
Standartların Gruplandırılması” Yaklaşım Dergisi, Sayı:155, 63-67, 2005
SEYİDOĞLU, Halil; Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük, Güzem
Can Yayınları, (İstanbul, 1999)
SÖNMEZ, Feriştah; “15 No’lu Türkiye Muhasebe Standardı - Araştırma ve
Geliştirme Maliyetleri”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:264. 187-193,2003
SPK nın seri XI, Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara İlişkin ilke
ve Kurallar hakkında Tebliğ
TOKAY, S. Hüseyin; “Araştırma ve Geliştirme Maliyetlerinin TMS-15’e
Göre Muhasebeleştirilmesi”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:120, 50-57.2002
YALKIN, Yüksel K.; “Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurulunun Çalışmaları ve Türkiye Muhasebe Standartları”, Muhasebe ve
Denetime Bakış, Sayı: Ekim, 1-14,2001
89
YANIK, Serap S., G. KURT; “Ar-Ge Faaliyetlerinin Muhasebeleştirilmesinin
TMS, IAS ,SSAP Açısından Değerlendirilmesi”, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 74,
125-130,1999
XVII.Türkiye Muhasebe Kongresi; Bildiriler Kitabı, İstanbul, 10-12 Ekim
2002
İnternet Adresleri
http://www.asmmmo.org.tr
http://www.dunya.com.tr
http://www.iasb.org
http://www.lib.gazi.edu.tr
http://www.makalem.com
http://www.spk.gov.tr
http://www.tmsk.org.tr
http://www.turmob.org.tr
http://www.yaklasim.com
90
ÖZET
[KOÇAK, Yener]. [Türkiye’de Araştırma ve Geliştirme Giderlerinin
Muhasebeleştirilmesinin Türkiye Muhasebe Standartları Ve Uluslararası
Finansal Raporlama Standartları Çerçevesinde İncelenmesi], [Master Tezi],
Ankara, [2007].
Gelişen teknoloji ile global rekabet ortamında, yeni ya da geliştirilmiş
ürün projelerine yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri (Ar-Ge) gerek
işletmelerin, gerekse ülkelerin öncelikli ilgi odağı olmaktadır. İşletmeler böyle
bir
ortamda
rekabetçi
konumlarını
sürdürebilmek
ve
verimlilik
performanslarını arttırabilmek için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
gereken önemi vermek zorundadırlar. Ülkemizde de son yıllarda, araştırma
ve geliştirme faaliyetlerinin önemi anlaşılmış ve bu çerçevede gerekli yasal
düzenlemeler yapılmıştır. Gerek uluslararası piyasaları yakından takip
edebilmek
ve
uyum
sağlayabilmek
gerekse
muhasebe
ve
finansal
raporlamaya ilişkin mevcut çok başlı uygulamaya son vermek amacıyla
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu kurulmuş ve anılan Kurul muhasebe
standartları hususunda önemli ve ciddi yol katetmiştir.
Araştırma ve geliştirmenin, TMS-38 ve UMS-38’deki “tanımlar” başlıklı
bölümünde yer alan 8. Paragrafında ayrı ayrı tanımları yapılmıştır. Buna
göre;
Araştırma: Yeni bir bilimsel ya da teknik bir bilgi ve anlayış kazanma
amacıyla üstlenilen özgün ve planlı incelemedir.
Geliştirme: Ticari üretim ya da kullanıma başlamadan önce, yeni veya
önemli ölçüde geliştirilmiş malzeme, aygıt, ürün, süreç, sistem ya da
hizmetlerin üretim planı veya tasarımında araştırma sonuçları ya da diğer
bilgilerin uygulanmasıdır.
91
Bu tanımların yanı sıra ülkemizdeki diğer kurum ve kuruluşlar da
yayımladıkları tebliğlerle kendi mevzuatlarına tabi olan işletmelere yönelik
çeşitli Ar-Ge tanımlarına yer vermişlerdir.
Ar-Ge giderlerinin muhasebeleştirilmesi UMS ve TMS’de çeşitli
bölümlerde açıklanmıştır. Bu Standartlarda, işletmenin, bir maddi olmayan
duran varlığını sadece ve sadece belirlenmiş kriterlerin sağlanmış olması
durumunda muhasebeleştirebileceği öngörülmüştür.
Muhasebeleştirme işlemi araştırma ve geliştirme giderleri için ayrı ayrı
belirtilmiştir. Araştırma safhasında, işletmenin gelecekte ekonomik yararlar
sağlayacak bir maddi olmayan duran varlığın mevcudiyetini göstermesinin
mümkün olmaması nedeniyle bu harcamalar gerçekleştiklerinde gider olarak
muhasebeleştirilir. Ancak, bazı durumlarda işletme, işletme içi yaratılan bir
projenin geliştirme safhasında, bir maddi olmayan duran varlığı tespit edebilir
ve ilgili varlığın gelecekte muhtemel ekonomik yararlar yaratacağını
gösterebilir. Bunun sebebi ise geliştirme safhasının araştırma safhasından
daha ileri bir safha olmasıdır.
Gerek UMS ve gerekse TMS’de araştırma faaliyetlerine ilişkin
harcamaların giderleştirilmesi, geliştirme faaliyetleri ile ilgili harcamaların ise
aktifleştirilmesi öngörülmektedir.
Ülkemizde,
son yıllarda,
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin
gerekliliği ve önemi anlaşılmış ve bu çerçevede, Ar-Ge faaliyetlerini teşvik
amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Gerçekleştirilen Ar-Ge
harcamaları üzerinden % 40 oranında hesaplanarak gelir ve kurumlar vergisi
matrahından indirime konu edilebilecek tutar Ar-Ge indirimidir. Mükellefler
dönem içinde genel esaslara göre indirim konusu yaptıkları Ar-Ge
harcamalarının
%
40’ı
oranında
hesaplayacakları
Ar-Ge
indirimini
beyanname üzerinde kazançtan indirebileceklerdir. Ar-Ge indirimi, Ar-Ge
faaliyetine başlandığı andan itibaren hem yıllık beyannamede hem de geçici
92
vergi beyannamelerinde uygulanabilecektir. Ar-Ge indirimine ilişkin usul ve
esaslar Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenmektedir.
Bu
çalışmanın
birinci
bölümünde;
Ar-Ge’ye
genel
bir
bakış
çerçevesinde Ar-Ge giderlerinin tanımlarına, Ar-Ge faaliyetlerinin birbirinden
ayırt edilmesine ve son olarak da Dünya’da ve Türkiye’de Ar-Ge bölümlerine
yer verilmiştir. İkinci bölümde; UMS ve TMS çerçevesinde Ar-Ge giderlerinin
muhasebeleştirilmesi yer almaktadır. Üçüncü bölümde ise araştırma ve
geliştirme
faaliyetlerinin
vergi
ve
teşvik
değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Anahtar Sözcükler
1. Ar - Ge
2. Araştırma ve Geliştirme Giderleri
3. Muhasebeleştirme
4. Türkiye Muhasebe Standartları
5. Uluslararası Finansal Raporlama Standartları
mevzuatı
çerçevesinde
93
ABSTRACT
[KOÇAK, Yener]. [The Research and Development Expenses Into
Accounting’s Examined In The Frame Of International Financial Reporting
Standards And Turkish Accounting Standards, In Turkey.],[Master Thesis],
Ankara, [2007]
In the environment of the developing technology and global
competition, Research and Development Activities (R & D) for new or already
developed product projects have been the prior focus of both enterprises and
countries.
In such an environment, enterprises are obliged to attach the required
importance to the research and development activities to sustain their
competitive positions and to increase their productivity performances. The
importance of research and development activities has recently been
understood in our country and necessary legal arrangements have been
made in this framework.
Turkish Accounting Standards Board has been established both to
follow the international markets closely and adapt to them, and to end current
multi-headed application regarding the account and financial reporting, and
this Board has made important and serious strides in terms of accounting
standards.
The definitions of research and development have been given one by
one under the section of “definitions” in the 8th paragraph of TAS- 38 and
IFRS- 38. According to this:
Research: A specific and planned examination which is undertaken in
order to gain a new scientific or technical knowledge and understanding.
Development: The application of the results of the research or other
knowledge in the production plan or design of newly or significantly
94
developed material, device, product, process, system or services before
starting the commercial production or use.
Besides these definitions, other institutions and organizations in our
country also gave different definitions of R&D with the notifications they
issued for the enterprises which are subject to their own legislations.
Entry of the R&D expenses into accounting has been explained in
different sections of IFRS and TAS. It has been envisaged in these standards
that an enterprise can only enter its intangible asset into accounting if the
determined criteria has been provided.
The process of entry into accounting has been determined separately
for the expenses of research and development. In the research stage, as it is
impossible for the enterprise to prove the existence of its intangible asset
which will bring economic benefits in the future, these expenditures are
entered into accounting when they are materialized. However in some cases,
the enterprise may detect an intangible asset in the development stage of an
intra-enterprise project, and indicate that the related asset will bring
economic advantages in the future. The reason of this is that the
development stage is an upper stage than the research stage.
It is envisaged in both IFRS and TAS that the expenses related to
research activities are written off, whereas the expenses related to
development activities are activated.
In our country, the necessity and importance of research and
development activities has recently been understood and in this framework
many legal arrangements have been made to foster the R&D activities.
R&D reduction is the amount which is calculated at a rate of 40 % on
the materialized R&D expenses and reduced from income and corporation
tax base.
95
Tax payers will realize the R&D reduction from the profit on the
statement, which they calculate at the rate of 40% of R& G expenses which
they have put as the issue of reduction in the term. R&D reduction will be
applied in both annual statement and provisional tax returns as of the starting
date of R&D activities. Procedures and principles related to R&D reduction is
determine by Revenue Administration Department.
In the first part of this research; sections covered in the framework of
general view of R&D are the definitions of R&D expenses, separation of the
R&D activities from each other and finally R&D in The World and Turkey. In
the second part; in the framework of IFRS and TAS, the entry of the R&D
expenses into accounting has been examined. And in the third part, the
evaluation of the research and development activities in the framework of tax
and incentive legislation has been done.
Key Words
1. R&D
2. Research and Development Expenses
3. Accounting
4. Turkish Accounting Standards
5. International Financial Reporting Standards
Download