TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI İLKÖĞRETİM 5. VE 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİNDEKİ “CUMHURİYET” VE “DEMOKRASİ” KAVRAMLARIYLA İLGİLİ İÇERİK ÖĞELERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Eliza HABİBOĞLU YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA, 2009 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI İLKÖĞRETİM 5. VE 6.SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİNDEKİ “CUMHURİYET” VE “DEMOKRASİ” KAVRAMLARIYLA İLGİLİ İÇERİK ÖĞELERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Eliza HABİBOĞLU Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mahinur Karataş COŞKUN YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA, 2009 Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne, Bu çalışma, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Başkan: Yrd. Doç. Dr. Mahinur Karataş COŞKUN (Danışman) Üye: Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY Üye: Yrd. Doç. Dr. Özlem KAF HASIRCI ONAY Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım. …../…… /2009 Doç. Dr. Azmi YALÇIN Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir. i ÖZET İLKÖĞRETİM 5. VE 6.SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİNDEKİ “CUMHURİYET” VE “DEMOKRASİ” KAVRAMLARIYLA İLGİLİ İÇERİK ÖĞELERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Eliza HABİBOĞLU Yüksek Lisans Tezi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mahinur KARATAŞ COŞKUN Nisan 2009, 186 sayfa Bu araştırmada; 2007-2008 eğitim öğretim yılında ulusal düzeyde uygulanmaya başlanan 5. ve 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programında bulunan “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramlarının öğretilmesinde; öğretmenlerin, bu kavramların ders kitabında hangi düzeyde ve nasıl yer aldığı, kendilerinin ve meslektaşlarının bu kavramları derste nasıl verdikleri ile ilgili düşüncelerinin ayrıca bu kavramların verilmesine ilişkin önerilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma; giriş, kuramsal açıklamalar ve ilgili araştırmalar, yöntem, bulgular ve yorumlar, sonuç ve öneriler olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubu, tesadüfi küme örnekleme yöntemiyle; Adana İli Seyhan ve Yüreğir İlçelerindeki MEB’e bağlı ilköğretim okullarından seçilmiştir. Örneklemi oluşturan 40 ilköğretim okulunun 34’ündeki 5. sınıf öğretmenlerinden 110’u, 37’sindeki sosyal bilgiler öğretmenlerinden 72’si anketi gönüllü olarak doldurmuştur. Araştırmada veri toplama araçları olarak araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” ve “Öğretmen Anket Formu” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS 11.5 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Kişisel bilgi formuyla elde edilen verilerin frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Öğretmenlerin ankete verdikleri cevaplardan 104 sayfa yazılı metin elde edilmiştir. Elde edilen yazılı metin üzerinde betimsel analiz ve içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonuçları şu şekilde özetlenebilir: Öğretmenler “cumhuriyet” kavramının Sosyal Bilgiler dersinde öğretilme amacının daha çok “Öğrencilerin cumhuriyetle ilgili duyuşsal davranışları kazanmaları ii ve göstermeleri” olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler Sosyal Bilgiler dersinde “demokrasi” kavramının öğretilme amacı olarak en fazla “Bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması ile ilgili olması” konusunda görüş belirtmişlerdir. Öğretmenler “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramlarının öğretimine anasınıfında hatırlama düzeyinden başlanması ve sınıf ilerledikçe kavramın öğrenme düzeyinin de yükselmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler genel olarak Sosyal Bilgiler dersinin amaçlarını ve içeriğini hem “cumhuriyet” hem de “demokrasi” kavramlarını öğretmek ve demokratik birey yetiştirmek için uygun bulduklarını belirtmişlerdir. Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri, ders kitaplarında yer alan “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramları ile ilgili bilgileri, sınıf öğretmenlerine kıyasla daha yeterli bulduklarını belirtmişlerdir. Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri, meslektaşlarının derste “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramlarını sunarken kullandıkları içerik öğelerini sınıf öğretmenlerine kıyasla daha yeterli bulduklarını belirtmişlerdir. Öğretmenler “cumhuriyet” kavramı ile ilgili derste verdikleri tanım ve temel özellikler ile verilmesini önerdikleri tanım ve temel özelliklerde “cumhuriyet” kavramının ayırt edici özelliklerinden olan “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğini “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğine oranla daha fazla belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenleri derste öğrencilerine en fazla “cumhuriyet” kavramı ile ilgili “Okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerden” örnekler verdiklerini belirtmişlerdir. Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri ise en fazla “devlet yöneticilerin seçilmesi” ile ilgili örnekler verdiklerini belirtmişlerdir. Öğretmenler “cumhuriyet” kavramı ile ilgili verilen örneklerde en fazla “Öğrenme-öğretme ilkelerine” dikkat edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler “cumhuriyet” kavramının en fazla “Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar” kategorisinde yer alan kavramlarla çok yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler “demokrasi” kavramının en fazla “Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisinde yer alan kavramlarla çok yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler “demokrasi” kavramı ile ilgili derste verdikleri tanım ve temel özellikler ile verilmesini önerdikleri tanım ve temel özelliklerde demokrasi kavramının ayırt edici özelliklerinden en fazla “insan haklarının güvence altına alınması” özelliğine iii yer verirken “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliğine cevaplarında yer vermemişlerdir. Diğer özellikler ise çok az sayıda öğretmen tarafından belirtilmiştir. Öğretmenler derste öğrencilerine en fazla “demokrasi” kavramı ile ilgili “sınıf içinde ve okulda yapılan seçimlerden” örnekler verdiklerini belirtmişlerdir. Öğretmenler “demokrasi” kavramı ile ilgili verilen örneklerde en fazla “öğrenme ve öğretme ilkelerine” dikkat edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler Programı, Kavramın İçerik Öğeleri, Cumhuriyet, Demokrasi iv ABSTRACT THE EXAMINATION OF THE ELEMENTS OF CONTENT ABOUT THE CONCEPTS “REPUBLIC” AND “DEMOCRACY” IN SOCIAL STUDIES COURSE IN THE 5th AND 6th GRADE PRIMARY INSTRUCTION IN TERMS OF SOME VARIABLES Eliza HABİBOĞLU Master of Science Thesis, Department Of Educational Sciences Supervisor: Asst. Doç. Dr. Mahinur KARATAŞ COŞKUN April 2009, 186 pages In this research, it is aimed at identifying the teachers’ opinions about the concepts “republic” and “democracy” found in the coursebook, their opinions about in what level these concepts are found and how they are involved in the coursebook, how teachers and their colleagues teach these concepts and the suggestions about teaching these concepts while teaching in the 5th and 6th grade Instruction Programme about the Social Studies course which is put into practice nationally in the 2007/2008 Education and Instruction year. The research consists of five parts: introduction, theoretical explanations and related research, findings and comments, results and suggestions. The study is a figurative scanning model. The working group of the research has been chosen from primary schools of Ministry of Education in Adana/Seyhan and Adana/Yüreğir by means of random sample method. 110 5th grade teachers in 34 primary schools and 72 social studies teachers in 37 schools out of 40 primary schools which constitute the sample have filled in the survey voluntarily. In the research “Personal Information Form” and “Teacher Survey Form” designed by the researcher have been used as a data collection tools. The data gathered at the end of the research have been analyzed with SPSS programme. According to the aims of the study, figurative statistics like frequency and percent have been used. In order to find out the meaningful difference between the opinions of primary school teachers and social studies teachers kay kare test has been used which is nonparametric. 104 pages written texts have been gathered from the answers supplied by the teachers. The findings of the research can be summarized as follows: v Teachers have stated that the aim of teaching the concept of “republic” for students mostly in Social Studies course is “to gain affective behaviours about republic and display them”. Teachers have also stated that the aim of teaching the concept of “democracy” in Social Studies is “to operate the basic rights and freedom of individual and to protect them”. Teachers of social studies have found the “republic” and “democracy” concepts more adequate than primary school teachers. Teachers of social studies have found their class presentation contents about the “republic” and “democracy” more adequate than primary school teachers. Teachers have stated that in definition and basic characteristics about the concept “republic” they teach and suggest to teach in the lesson they lay more emphasize on one of the distinguishing characteristics of republic “assignment of government administrators by election” than holding elections by designated intervals. Primary school teachers have stated that they mostly give examples to their students about the concept “republic” considering the “elections held in the school and class”. However, Social Studies teachers have stated that they mostly give examples about the “election of government administrators”. Teachers have stated that it should be mostly paid attention to the “learning-teaching” about the examples given about the concept of “republic”. Teachers have stated that the concept “republic” is closely related with the concepts found in the category of “the principles and reforms of Atatürk and the concepts related with these”. Teachers have stated that the concept of “democracy” is mostly related with the concepts found in the category of “the concepts related with the basic rights and freedom”. Teachers have stated that in definition and basic characteristics about the concept “democracy” they teach and suggest to teach in the lesson they lay more emphasize on one of the distinguishing characteristics of democracy “securing the human rights”, but they have not included the quality of “the chance of more than one political parties to come to power” in their answers. The other qualities have been stated by few teachers. Teachers have stated that they mostly give examples to their students in the course about the concept “democracy” considering the “elections held in the class and school”. Teachers stated that it should be mostly paid attention to the “learning and teaching principles” about the examples given about the concept of “democracy”. vi Teachers have mostly stated opinions about the “taking part of the concept of republic in the coursebook” and opinions and suggestions about the concept of “democracy” in terms of “displaying democratic behaviours”. Keywords: Social Studies Programme, the Elements of Content, Republic, Democracy vii ÖNSÖZ Demokratik yaşamın benimsendiği ülkemizin devlet şekli cumhuriyettir. Bu nedenle cumhuriyet ve demokrasi kavramları sosyal bilgiler ders programında önemli bir yer tutmaktadır. Öğrencilerimizin bu kavramları doğru bir şekilde öğrenmelerinde öğretmenlerin ve ders kitaplarının önemi büyüktür. Ders kitaplarında bu kavramlar ne kadar iyi ve doğru anlatılırlarsa ve öğretmenler bu kavramları öğretecek yeterli donanıma sahip olurlarsa ülkemizde cumhuriyetine sahip çıkan demokratik bireylerin yetişmesi o kadar mümkün olacaktır. Bu araştırmada ilköğretim 5. ve 6. sınıf sosyal bilgiler dersi, ders kitaplarında yer alan bilgilerin içerik öğeleri bakımından yeterlilikleri tespit edilmeye ve öğretmenlerin meslektaşları ile ilgili bu kavramları derste sunmaları konusundaki görüş ve önerileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle araştırmanın her aşamasında çok büyük emeğinden ve sabrından dolayı değerli danışmanın Sayın Yrd. Doç. Dr. Mahinur KARATAŞ COŞKUN’a teşekkürü bir borç bilirim. Araştırmaya görüşleri ve eleştirileri ile katkı sağlayan Sayın Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY’a ve Yrd. Doç. Dr. Özlem KAF HASIRCI’ya, Arş. Gör. Mükerrem AKBULUT TAŞ’a teşekkür ederim. Ayrıca hem yüksek lisans eğitimimi hem de mesleki görevimi aksatmamam konusunda her zaman bana destek olan Pozantı İlçe Milli Eğitim Müdürü Bedrettin UÇKAÇ’a ve okul müdürüm Şeyma YAĞCI’ya, anketlerimin uygulanması aşamasında büyük yardımını gördüğüm Yüreğir Yahya Kemal Beyatlı 100. Yıl İlköğretim Okulu Müdürü Zekayi GÖKKAYA’ya ve araştırmaya katılmış olan bütün öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu araştırmayı destekleyen Ç.Ü. Araştırma Fonuna (Proje No: EF2006YL), Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü çalışanlarına teşekkür ederim. Son olarak yüksek lisans eğitimimi kazandığım ilk günden sonuna kadar her konuda bana yardımcı olan ablam Ceyda HABİBOĞLU’na, eğitim öğretim hayatımın her aşamasında maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen ağabeylerim Selim HABİBOĞLU ve Yılmaz HABİBOĞLU’na, bugünlere gelmemi sağlayan biricik annem, babam ve ailemdeki herkese sonsuz teşekkürler. viii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET……………………………………………………………………………….…..i ABSTRACT………………………………………………………………………….. iv ÖNSÖZ………………………………………………………………………………...vii TABLOLAR LİSTESİ…………………………………………………………..….....xi BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem ………………………………………………………………………… 2 1.2. Araştırmanın Amacı …………………………………………………………….. 5 1.3. Araştırmanın Önemi …………………………………………………………….. 7 1.4. Sayıltılar …………………………………………………………………………. 8 1.5. Sınırlılıklar ……………………………………………………………… ……... 8 BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. Kavram ………………………………………………………………………… 9 2.2. Kavram Öğretimi ………………………………………………………………....10 2.3.Kavram Öğretim Modelleri ………………………………………………………..12 2.4. Sosyal Bilgiler Dersinde Kavram Öğretimi …………………………………….. 13 2.5. İçeriğin Düzenlenmesi ………………………………………………………….. 14 2.6. Cumhuriyet ………………………………………………………………………..17 2.7. Cumhuriyet Tarihi ………………………………………...………………………18 2.8. Türkiye Cumhuriyeti’nin Nitelikleri ………………………………….…………..23 2.8.1. İnsan haklarına saygı………………………………………….…………….24 2.8.2. Atatürk milliyetçiliği………………………………………………………..25 2.8.3. Demokratik devlet………………………………………………………….25 2.8.4. Laik devlet………………………………………………………………….26 ix 2.8.5. Sosyal devlet …………………………………….………………………….26 2.8.6. Hukuk devleti……………………………………………………………….27 2.8.7. Eşitlik ………………………………………………….……………………28 2.9. Demokrasi …………………………………………………………………………28 2.9.1.Antik Demokrasi……………………………………………………………..28 2.9.2.Modern Demokrasi………………..…………………………………………29 2.9.3.Antik Demokrasi ile Modern Demokrasi Arasındaki Farklar……..………...30 2.10. Demokrasi Nedir? ……………………………………………..…………………32 2.11. Demokrasinin Temel İlkeleri ………………………………….…………………35 2.11.1. Egemenliğin Kullanılması…………………………………………......…35 2.11.1.1. Doğrudan Demokrasi …………………..…………..………….36 2.11.1.2.Temsili Demokrasi………………………..……..……………...36 2.11.1.3. Yarı Doğrudan Demokrasi………………...….…..…………….38 2.11.2. Güçler Ayrılığı …………………………………………...………………40 2.11.3. Siyasal Partiler …………………………………………...………………43 2.11.3.1. Siyasal Partilerin Özellikleri…………………..……………….44 2.11.3.2. Siyasal Parti Sistemleri……………………………..…………46 2.11.4. Seçimler ……………………………………………………..…………..47 2.11.4.1. Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri……………..…………...49 2.11.4.2. Seçim Sistemleri…………………………………..…………...50 2.11.5. Kamu Özgürlükleri ………………………………………….…….…….52 2.11.5.1. Kamu Özgürlüklerinin Doğuşu ve Gelişimi …………….……54 2.11.5.2. Özgürlüklerin Sınırlanması ve Korunması…………………...55 2.11.5.3. Haklar Nasıl Sınıflandırılabilir? ……………………………...57 2.12. Demokrasi Tipleri …………………………………..……………………………57 2.12.1 Çoğunluk Demokrasisi ………………………………………..…...….….58 2.12.2. Çoğulcu Demokrasi……………………………………..…….….………59 2.12.2.1. Çoğulcu Demokrasinin Özellikleri ve Doğuşu………..….…….59 2.12.2.2. Çoğulcu Demokrasinin Temel İlkeleri………………..………..60 2.12.2.3. Çoğulcu Demokrasinin Uygulandığı Rejimler………...……….61 2.13. Demokrasi Kültürünü Nasıl Geliştirebiliriz? …………..……………….……….64 2.14. İlgili Araştırmalar ………………………………...…………………………… 66 x BÖLÜM III YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli …………………………………………….…..…………….. 72 3.2. Evren ve Örneklem .………………………………………….…..………………. 73 3.3. Veri Toplama Araçları ve Verilerin Toplanması …………………...…………… 77 3.4. Verilerin Analizi ………………………………………………...……………… 77 BÖLÜM IV BULGULAR VE YORUMLAR 4.1. Araştırmanın Birinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar……………….………81 4.2. Araştırmanın İkinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar…………..…………….88 4.3. Araştırmanın Üçüncü Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar……..………………..92 4.4. Araştırmanın Dördüncü ve Beşinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar….…....101 4.5. Araştırmanın Altıncı Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar………..…………….125 4.6. Araştırmanın Yedinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar………..……………131 4.7. Araştırmanın Sekizinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar……...……………134 4.8.Araştırmanın Dokuzuncu ve Onuncu Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar……..143 BÖLÜM V SONUÇLAR VE ÖNERİLER 165 KAYNAKÇA…………………....................................................................................171 EKLER……………………………………………………………….………………177 ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………….…………………186 xi TABLOLAR LİSTESİ Tablo 3.1. Çalışma Grubunu Oluşturan Öğretmenlerin Branşlarına Göre Dağılımı….73 Tablo 3.2. Çalışma Grubunu Oluşturan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı.73 Tablo 3.3. Çalışma Grubunu Oluşturan Öğretmenlerin Meslek Yılına Göre Dağılımı.74 Tablo 3.4. Çalışma Grubunu Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Bölümlere Göre Dağılımı……………………………………………………………………74 Tablo 3.5. Çalışma Grubunu Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Fakülte veya Yüksek Okullara Göre Dağılımı………………………………………………...………………….75 Tablo 3.6. Çalışma Grubunu Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Kullandıkları Yardımcı Kitaplar ve Bu Kitapları Kullanan Öğretmen Sayıları………………………………………………………….76 Tablo 4.1. Öğretmenlerin “Cumhuriyet” Kavramının Öğrencilere Öğretilme Amacı İle İlgili Görüşleri……………………………………………………………..82 Tablo 4.2. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramının Öğretiminin Zamanlaması ve Verileceği Düzeye İlişkin Görüşlerinin Dağılımı………………………………………………...……85 Tablo 4.3. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramına İlişkin Sosyal Bilgiler Dersinin Amaçları ve İçeriği İle İlgili Görüşlerinin Dağılımı………………………………………………….…..89 Tablo 4.4. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Ders Kitabında “Cumhuriyet” Kavramı İle İlgili Bilgilerin İçerik Öğeleri Dikkate Alınarak Yer Almasına İlişkin Görüşlerinin Dağılımı………………………………93 Tablo 4.5. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Derste Meslektaşlarının “Cumhuriyet” Kavramını Sunarken Kullandıkları İçerik Öğelerine İlişkin Görüşlerinin Dağılımı………………….…………...................................................……97 Tablo 4.6. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerini Derste Öğrencilerine Verdiğiniz Cumhuriyet Tanımının Cumhuriyet Kavramını Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı………………………..….…….102 xii Tablo 4.7. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Tanımın Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı……………………106 Tablo 4.8. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerini Derste Öğrencilerine Verdiğiniz Cumhuriyet Kavramının Temel Özelliklerinin Cumhuriyet Kavramını Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı………..109 Tablo 4.9. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Temel Özelliklerin Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı….…...111 Tablo 4.10. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Cumhuriyet Kavramıyla İlgili Örneklerin Dağılımı………………………………...………………………………..114 Tablo 4.11. Tablo 4.10 Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilen Örneklerde Dikkat Edilmesi Gerekenlerle ile İlgili Önerileri…………………………….………………….………….117 Tablo 4.12. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramının Yakından İlişkili Olduğunu Düşündükleri Kavramlar ………………………………………………………………122 Tablo 4.13. Sınıf Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramı İle İlgili Belirtmek İstedikleri Görüş ve Öneriler……………………………………….……123 Tablo 4.14. Öğretmenlerin “Demokrasi” Kavramının Öğrencilere Öğretilme Amacı İle İlgili Görüşleri………….…………………..……………………………126 Tablo 4.15. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramının Öğretiminin Zamanlaması ve Verileceği Düzeye İlişkin Görüşlerinin Dağılımı……...………………………………………….…129 Tablo 4.16. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramına İlişkin Sosyal Bilgiler Dersinin Amaçları ve İçeriği İle İlgili Görüşlerinin Dağılımı……………….……………………….…………..132 Tablo 4.17. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Ders Kitabında “Demokrasi” Kavramı İle İlgili Bilgilerin İçerik Öğeleri Dikkate Alınarak Yer Almasına İlişkin Görüşlerinin Dağılımı…………….…………...….135 xiii Tablo 4.18. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Derste Meslektaşlarının “Demokrasi” Kavramını Sunarken Kullandıkları İçerik Öğelerine İlişkin Görüşlerinin Dağılımı…………….……………..…….139 Tablo 4.19. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerini Derste Öğrencilerine Verdiğiniz Demokrasi Tanımının Demokrasi Kavramını Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı…………………………….…..144 Tablo 4.20. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Demokrasi” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Tanımın Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı……………..….…147 Tablo 4.21. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerini Derste Öğrencilerine Verdiğiniz Demokrasi Kavramının Temel Özelliklerinin Demokrasi Kavramını Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı…….…..149 Tablo 4.22. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Demokrasi” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Temel Özelliklerin Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı…….…152 Tablo 4.23. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Demokrasi Kavramıyla İlgili Örneklerin Dağılımı………………………………………………………………….154 Tablo 4.24. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Demokrasi” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilen Örneklerde Dikkat Edilmesi Gerekenlerle ile İlgili Önerileri……………………………………………….…………..158 Tablo 4.25. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramının Yakından İlişkili Olduğunu Düşündükleri Kavramlar ………………………………………………………………161 Tablo 4.26. Sınıf Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramı İle İlgili Belirtmek İstedikleri Görüş ve Öneriler………………………………………………………..163 BÖLÜM I GİRİŞ Araştırmanın bu bölümünde giriş, problem, araştırmanın amacı, önem ve gerekçe, sayıltılar ve sınırlılıklara yer verilmiştir. Bilgi insan yaşamı için en temel üründür ve insanı yeni ufuklara taşıyan en temel araçtır. İnsanoğlu var olduğundan beri içinde yaşadığı dünyayı anlamak ve dünya hakkında yeni bilgiler keşfetmek için sürekli bilgi üretmekte, bunun sonucunda da bilim ve teknoloji hızla değişmektedir. İnsanoğlu bu yeni bilgileri üretirken, evrende var olan nesne ve olayları, evreni daha iyi anlamak için sınıflandırmış; evren hakkında bilgisi arttıkça da bu sınıflamalar sürekli değişikliğe uğramıştır (Yükselir, 2006). Bilgi duyarlık, hayal gücü ve zihin yetilerinin birlikte çalışmasının ürünüdür. Bilgi, özne-nesne ilişkisinde öznenin bilme ediminin bir ürünü olarak ortaya çıkar (Özlem, 2004). Kavram, benzer özellikleri paylaşan nesne, görüş ve olaylara verilen ortak isimdir. Başka bir deyişle, paylaştıkları ortak özellikleri nedeniyle aynı küme, sınıf ya da kategori içinde yer alan örnekler bir kavram oluşturur. Kavramlar yaşam boyunca öğrendiğimiz ve deneyimlerimizi işlevsel kılarak yaşam ilişkilerimizi kolaylaştıran önemli öğrenme ürünlerinden biridir (Şimşek, 2006). Kavramlar fiziksel ve sosyal dünyayı anlamamızı ve anlamlı iletişim kurmamızı sağlar. Ayrıca çok kapsamlı bilgileri kullanılabilir birimler haline getirirler (Senemoğlu, 2005). Doğan (2007)’nın çeşitli kaynaklardan aktardığına göre kavram zihinsel bir etkinlikle meydana getirilen, kurulan bir şeydir. Bir başka deyişle bireyin düşünmesini sağlayan zihinsel araçlardır. Kavram, bir şeyin tasarımını gösterir. Kavramlar, bir veya birden fazla önerme ile ifade ettiğimiz bir şeyi tek bir sözcükle anlamamıza yarayan bir özettir. Kavram, dil dışında bulunan bir şey değildir; o, sözcüklerin 2 anlamlarını içeren önermeler topluluğundan ibarettir. Kavram, biriktirilmiş, depo edilmiş, yoğunlaştırılarak bir sözcüğe yükletilmiş, bu sözcükte toplatılmış bir bilgidir. Bilişsel gelişimin temelinde çeşitli düzeylerde gerçekleşen kavram öğrenme vardır. Yapılan araştırmalarla kavramların öğrenilmesini sağlayan zihinsel süreçler hakkında da önemli bilgiler ortaya konmuştur (Senemoğlu, 2005). Toplumların gelişmesi eğitim seviyeleri yüksek bireyler yetiştirmelerine bağlıdır. Toplumlar bunu kendilerine özgü yapılarını dikkate alarak oluşturdukları eğitim bireyin sistemi içinde gerçekleştirirler. bilişsel programları Böylece yeni bilgiler gelişim düzeyleri göz önünde oluşturmaktadırlar. Bu eğitim çerçevesinde bulundurularak programları yeni yalnızca ve eğitim okullarda uygulanmaktadır. Fakat öğrenme sadece okulda değil yaşamın her döneminde ve her alanında gerçekleşmektedir. Planlı eğitimle öğrenmeler daha düzenli ve sistematik bir hale getirilir ve sonraki öğrenmeler için alt yapı burada en büyük görev öğretmenlere düşmektedir. oluşturur. Görülüyor ki Çünkü öğretmenler planlı eğitim kurumlarında gerçekleşen öğrenmeleri kendilerine verilen çerçeve program içinde planlayan ve öğrenciye kazandırmaya çalışan kişilerdir. Bu nedenle öğretmenler öğretim sürecini çok iyi planlamalıdırlar. Öğretmen bu süreç içinde ne kadar başarılı olursa öğrencilerin de hem okul yaşamlarında hem de buna bağlı olarak sosyal yaşamlarında gerçekleştirecekleri öğrenmelerinde daha başarılı olmalarını sağlayacaktır (Özkan, Soran, Gerçek, Köseoğlu, Yılmaz, 2004). 1.1. Problem Bilişsel dünyamız milyonlarca küçük bilgi parçacıklarından oluşur. Eğer bu bilgi parçacıklarının her biri için ayrı bir kategori ayırsaydık bilgilerimizi geri getirirken çok güçlük çekerdik. İşte kavramlar bize bu bilgi parçacıklarını düzenleme ve depolama olanağı verirler. Öğrendiğimiz her yeni kavram, bizde önceden var olan kavramlar üzerine kurulur. Böylece kapsamlı tanımlamaların gerek olmayacağı birikimli bir örüntü ve sıralama oluştururlar. Bir öğretim programında kavramlar önemli bir yer tutmaktadır. oluşturabilmesi gerekmektedir. farklılıklar kişiler Her kavramın, her öğrencinin zihninde aynı anlam Kavramsal öğrenmelerde meydana arasındaki iletişimin etkililiğini gelebilecek ortadan kaldıracaktır. 3 Bundan dolayı iletişimin kurulması ve devam etmesi için bazı kavramların ortak bilgisi temel olmaktadır (Martorella, 1986). Öğrencilerin Sosyal Bilgilerle ilgili ilkeleri öğrenebilmesi ve toplumsal problemleri çözebilmesi için temel kavramları çok iyi kazanması gerekir. Kavramlar çocuğun uzun süreli belleğindeki temel bilişsel yapıların oluşmasına ve yeni gelen bilgilerin anlamlı bir şekilde belleklerine depolanmalarına yardımcı olur. Bu nedenle öğretmenlerin kavram öğretimine önem vermesi ve öğrencilerin kavramları anlamlı bir biçimde öğrenmelerine yardımcı olmaları gerekir (Erden, 1995). Sosyal Bilgiler öğretiminde, kavram öğretimini, öğretimin odak noktasına alarak belirlemenin öğrenciye bir çok yararı olmaktadır. Kavram öğretimi yoluyla gerçekleşen öğrenmelerde; üst düzey akademik başarı gerçekleşir, hatırlama öğrenilenleri basitleşir, iletişim kolaylaşır, öğretim kişiselleşir, gerçek ve yanlış algılama daha kolay ayırt edilir, karmaşık anlamaya yardımcı olur, problem çözme ve akıl yürütme gücünü geliştirir (Doğanay, 2003). Kavram öğretiminin planlı olarak gerçekleştiği yerler ise okullardır. Bir toplum olarak ilerleyebilmek ve gelişmiş ülkelerdeki refah düzeyine erişebilmek için okullarda iyi bir eğitimin verilmesi gerekmektedir. Eğitim, birey ve toplumların gelişmesinde en önemli faktördür. Her toplum kendine özgü bir eğitim sistemi oluşturmaktadır. Oluşturulan bu eğitim sistemlerinin en temel öğelerinden biri ise öğretmenlerdir. Toplumsal sistemin devamlılığı ve toplumun dünya toplumları arasındaki yerinin belirlenmesinde eğitim sistemi aracılığıyla yetiştirilecek insan unsurunun çok önemli bir yeri vardır. Öğretmen bu sistem içerisinde görev yapar. Öğretmenler, öğrencilerin davranışlarını değiştiren ve geliştiren kişiler olarak, eğitim sisteminin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bir eğitim sisteminin başarısı, o sistemi hayata geçirip, uygulayacak olan öğretmenin başarısından ayrı tutulamaz (Seferoğlu, 2004). Erden (1995)’e göre Sosyal Bilgiler, ilköğretim okullarında iyi ve sorumlu vatandaş yetiştirmek amacıyla, Sosyal Bilimler disiplinlerinden seçilmiş bilgilere dayalı olarak, öğrencilere toplumsal yaşamla ilgili temel bilgi, beceri, tutum ve değerlerin kazandırıldığı bir çalışma alanıdır. Sosyal Bilgiler dersi; öğrencilerin kendilerini, içinde 4 yaşadıkları fiziki ve sosyal dünyayı anlayıp tanımaları, koruyup geliştirmeleri için gereklidir. Toplumlar kendilerinden beklenen toplumsal yapıya uygun insan gücü yetiştirme görevini Sosyal Bilgiler dersiyle yerine getirmektedir. Sosyal Bilgiler, öğrencinin içinde bulunduğu toplumsal yaşamla ilişkili olduğundan öğrenci içinde bulunduğu toplumsal yaşamı bu derste, geçmişi, bugünü ve geleceği ile yakından tanıyacaktır. Sosyal bilgiler dersinin temel amacı da, öğrencilere önemli sosyal beceriler kazandırarak onların toplumsallaşmasını sağlamak ve onları iyi birer vatandaş olarak yetiştirmektir. Bu bakımdan Sosyal Bilgiler, ilköğretim okulu programında yer alan en kapsamlı ve temel derslerden birisidir (Sözer, Deveci, Kaya, 2004). Eğitimin dört ana öğesi olan, öğrenci-öğretmen-çevre-içerik arasında, üzerinde en az durulan unsur içeriktir. Öğrencinin gelişim, öğrenme ilkeleri, öğretim süreçleri, okul-çevre ilişkileri, eğitim teorileri vb. konular üzerinde sayısız araştırmalar yapıldığı ve kitaplar yazıldığı halde, ders içeriği adeta emektar bir hizmetçi muamelesi görmüş, istendiği takdirde çağrılıp programa oturtulacak bir öğe işlevi görmüştür (Varış, 1996). İçerik, olguların ve olayların ezberlenmek üzere, ansiklopedik bir şekilde bir araya getirilmesi değil, fakat, yaşama alanlarının anlam taşıyan bölümlerinin aktif bir çabayla düzenlenmesidir (Varış, 1996). Yeni bilgi ve becerilerin öğrenilmesi, içerik, öğrenci için anlamlı olacak şekilde yapılandırılarak düzenli olarak sunulduğunda, içerik dışı bilgiler ve yanıltıcı uyarıcılar azaltıldığında ve öğrenciye öğrendiklerini uygulama fırsatı verildiğinde, daha kolay ve daha kalıcıdır (Yalın, 2001). Sosyal Bilgiler programının amaçlarına ve bu amaçlar sonucu ortaya çıkması beklenen davranışlara ulaşılması için içerik düzenlemesi yapılır. Programın içerik boyutunda “ne öğretelim” sorusuna yanıt aranır. İçerik boyutu ile öğretilecek konuların nasıl düzenleneceği söz konusudur (Demirel, 2003). Ders anlatımı sırasında içerik öğelerinin eksik verilmesi, birbirine karışması, öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyecek bir sırada sunulması, öğeler arasındaki ilişkinin gösterilmemesi, öğrenciye alıştırma yaptırılmaması, ya da araştırma yaptırırken uygun içerik öğelerinin seçilmemesi, uygun 5 destekleyici içeriklerin oluşturulmaması… gibi yanlış davranışlar öğretmenler tarafından yapılmaktadır (Coşkun, 2007). Öğretmenler, MEB Talim ve Terbiye Kurulu’nun incelemesinden ve onayından geçmiş ders kitaplarından bir ya da birkaçını seçerek öğretim etkinliklerinde kullanmaktadırlar. Öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen içerikleri, ders kitaplarında düzenli olarak sıralandığı için, bu kitaplar aracılığı ile öğrencilere aktarırlar ve bu kitapları kendilerine ana kaynak olarak seçerler (Demirel, 2004). Öğretmenlerin derslerinde en çok yaralandıkları kaynak ders kitaplarıdır. Aynı biçimde öğrencilerin de en fazla bilgi aldığı kaynaklar da öğretmenleri ve ders kitaplarıdır. Bu durumda öğretmenlerin en çok yararlandıkları kaynak olarak ders kitapları hakkında ve öğrettikleri kavramlar olarak cumhuriyet ve demokrasi hakkında bilgi ve görüş sahibi oldukları düşünülebilir. Bu araştırmada; öğretmenlerin demokrasi ve cumhuriyet kavramlarıyla ilgili olarak sahip oldukları bilgiler ve görüşler, bununla birlikte söz konusu kavramların ders kitaplarında içerik açısından nasıl ele alındığına ilişkin olarak görüşleri de belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın problem cümlesi şöyle ifade edilmiştir: “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının içerik öğeleriyle ilgili bilgi ve görüşleri bazı değişkenler açısından ne gibi özellikler göstermektedir?” 1.2. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın amacı; sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet ve demokrasi kavramının içerik öğeleriyle ilgili bilgi ve görüşlerinin bazı değişkenler açısından ne gibi özellikler gösterdiğini belirlemektir. Bu doğrultuda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır. 6 Alt Amaçlar; 1. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının kazandırılma amacı, zamanlaması ve öğrenme düzeyi hakkındaki görüşleri nelerdir? 2. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve içerik hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? 3. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramıyla ilgili olarak; a) ders kitaplarında yer alan içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? b) öğretmenlerin sundukları içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? 4. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, cumhuriyet kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak sunduklarını belirttikleri bilgiler nelerdir? 5. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, cumhuriyet kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak belirttikleri öneriler nelerdir? 6. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramının kazandırılma amacı, zamanlaması ve öğrenme düzeyi hakkındaki görüşleri nelerdir? 7. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve içerik hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? 8. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramıyla ilgili olarak; a) ders kitaplarında yer alan içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? b) öğretmenlerin sundukları içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? 9. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, demokrasi kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak sunduklarını belirttikleri bilgiler nelerdir? 10. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, demokrasi kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak belirttikleri öneriler nelerdir? 7 1.3. Araştırmanın Önemi İlköğretim okullarında Sosyal Bilgiler dersinden en üst düzeyde yaralanabilmek için etkili bir öğretimin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sosyal Bilgiler dersinin etkililiği de, Sosyal Bilgiler Programının doğrudan uygulayıcısı olan öğretmenlerle ilişkilidir. Sosyal Bilgiler dersinin kendinden beklenen işlevleri yerine getirebilmesi için sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin Sosyal Bilgiler dersinin planlanmasında çok önemli bir yer tutan içerik düzenleme ile ilgili yeterli bilgiye sahip olması büyük önem taşımaktadır (Sözer, Deveci, Kaya, 2004). Öğretmenlerin içerik düzenlemedeki yeterlilikleri öğrencilerin başarısını doğrudan etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Öğretmenlerin içerik düzenlemeyle ilgili yeterli bilgiye sahip olması öğrencilerin daha iyi öğrenmelerini sağlaması açısından önemli olmaktadır. Sosyal Bilgiler programının etkililiği ders kitapları ve öğretim programıyla da ilişkilidir. Bir öğretim programında kavramlar önemli bir yer tutar. Sosyal bilgiler dersinin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için, programda yer alan çok sayıdaki kavramın, her öğrencinin zihninde aynı anlamı oluşturabilecek şekilde geliştirilmesi gerekir. Sosyal bilgiler ders kitapları, önemli kavramları genellikle tanım ve örnek düzeyinde içermektedir. Bu da kavramların anlaşılmadan ezberlenmesine yol açmaktadır (Doğanay, 2003). İşte “demokrasi” ve “cumhuriyet” kavramları Sosyal Bilgiler programı içinde yer alan ancak tam olarak anlaşılmamış olan kavramlardır. Ders kitaplarının bilimsel içeriğe sahip olması gerekmektedir. Kitapta yer alan metinlerde bilimsel hataların olmaması, metinlerin hedeflere yönelik bilgi ve becerileri içermesi, konuların günlük hayatla bağlantılı olması ve öğrenci düzeyine uygun olması gerekmektedir. Ders kitabı konularının öğretim programında yer alan konuları kapsaması ve programda belirlenen hedefleri gerçekleştirici nitelikte olması gerekmektedir (Demirel, 2004). Aksi takdirde özellikle kırsal kesimde tek kaynak olarak kullanılan ders kitapları öğrencilerin yeterli bilgiye ulaşmalarını sağlamayacaktır. Bir örgün eğitim programına, insanoğlunun, tarihinin karanlıklarından bu yana geliştirdiği içeriğin tümünü yerleştirmek olanağı yoktur. Bu nedenle programla ilgili içerik seçimi yapılırken programa konulacak bilginin toplumsal ve bireysel faydasına, 8 öğrenme ve öğretimine son olarak da bilgi yapısında içeriğin işgal ettiği yere bakılmalıdır (Varış, 1996). Bu araştırma sosyal bilgiler dersinde yer alan ‘demokrasi ve cumhuriyet’ kavramları ile ilgili olarak hem ders kitaplarında yer alan hem öğretmenler tarafından verilen bilgilerin yeterli ve yetersiz yönlerinin neler olduğu hakkında öğretmen görüşlerini belirlemesi ve bu doğrultuda öneriler getirmesi açısından önemlidir. Araştırmanın, cumhuriyet ve demokrasi kavramlarıyla ilgili olarak öğretmenlerin sahip olduğu temel bilgileri belirleme açısından da önemli olduğu söylenebilir. 1.4.Sayıltılar 1) Öğretmenlerin ankette yer alan sorulara doğru, içten, kendi bilgileri ve fikirleri doğrultusunda yanıt verdikleri varsayılmıştır. 1.5.Sınırlılıklar 1) Araştırma Adana İli Seyhan ve Yüreğir İlçelerinde resmi ilköğretim okullarında görev yapan 5. ve 6. sınıfı okutan sınıf öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri ile sınırlıdır. 2) Araştırmada kullanılan ölçme aracı öğretmen anketi ile sınırlıdır. 3) Araştırma İlköğretim 5. sınıf ve 6.sınıf Sosyal Bilgiler dersinde ilgili ünitelerde işlenen “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramları ile sınırlıdır. 9 BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. Kavram “Dünya o kadar farklı nesnelerle doludur ki, bunlardan her birini ayrı ayrı ele alsak, çaresiz kalırdık” (Atkinson, Atkinson ve Hilgard, 1995). Dünyamızı kavramlar üzerine kurarız. Bu kavramların bazıları bizim için daha anlamlıdır. Gün içinde yüzlerce kavrama ihtiyaç duyarız. Yaşantılarımız sonucu her gün yeni kavramlar öğreniriz. Bunların sonu yoktur. Düşünebildiğimiz sürece yeni kavramlar kazanma, bildiğimiz kavramları kullanma, çoğaltma ve gözden geçirme sürekli devam etmektedir. Bildiklerimizi kavramsallaştırmak o anki veya geçmişteki deneyimlerimize bağlı olduğu gibi planlı eğitim sonucunda da gerçekleşmektedir. Hepimiz istesek de istemesek de sürekli yeni kavramlar öğreniriz. Bu kavramlar psikolojik dünyamızı kapsamlı ve düzenli bir biçimde zenginleştirirler (Martorella, 1986). Kavramlar, benzer nesneleri, insanları, olayları, fikirleri, süreçleri gruplamada kullanılan bir kategoridir. Kavramlar, bireyin bir grup varlık, olay, fikir ve süreçleri diğer gruplardan ayırt etmesini sağladığı gibi, diğer grup, varlık, olay, fikir ve süreçlerle ilişkiler kurmasına da yardım eder. Kavramlar, düşünme için gereklidir. Kavramları anlama; ilkeleri anlama problem çözme ve dünyayı anlamak için gereklidir (Senemoğlu, 2005). Kavramlar, öğrenilebilir bir içerik ya da yeterlik türü olarak genelde zihinsel beceriler kategorisi içinde yer alırlar. Kavramlar, miktar olarak sonsuz gibi görünen sözel bilgileri belirli yapılara kavuşturmakla ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, kavramsal bilgiler, belirli bir alandaki sorunları çözebilmek için gerekli olan işlemsel bilgileri geliştirmek amacıyla da kullanılmaktadır. Bu yönüyle ele alındığında, kavramlar, sözel ve işlemsel bilgiler arasında bir bağıntı ya da köprü işlevi görmektedir (Şimşek, 2006). Kavramların bize sağladığı yararları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz; 10 1) Gereksinimlerimizi karşılar 2) Bizi eğlendirirler 3) Öğrenme görevlerimizi basitleştirirler 4) İletişimi kolaylaştırırlar 5) Gerçeklik ve hayal arasındaki farkı ayırmada bize yardımcı olurlar (Martorella, 1986). Martorella (1986), kavram türlerini şu şekilde sınıflandırmaktadır: A- Somutluk derecelerine göre 1- Somut 2- Soyut B- Öğrenildikleri bağlama göre 1- Formal 2- İnformal C- Ayırt edici özelliklerine göre 1- Tek boyutlu 2- Çok boyutlu 3- İlişkisel D- Öğrenilme biçimlerine göre 1- Enactive 2- Iconic 3- Sembolik Kavram öğretiminde öğretmenlere kavram sınıflandırmasının birçok yararı bulunmaktadır. Bunların başında öğretmenin öğreteceği kavram türüne göre öğretim teknik ve stratejilerini belirlemesi konusunda alacağı yardım gelmektedir. Bunun yanında sınıflamalar öğretmenlere seçecekleri kavramların öğrencilerinin gelişimsel özelliklerine uyup uymadıklarını belirlemeleri konusunda da yardımcı olmaktadır (Doğanay, 2003) 2.2. Kavram Öğretimi Kavram öğrenme çocuğun dünyaya gelmesiyle başlar ve ölünceye kadar devam eder. Bu kavramlardan bir kısmı yaşamda rastlantısal olarak öğrenilir. Ancak okullarda kavramlar planlı olarak öğrenilir (Doğanay, 2003). 11 Kavram öğretiminin temelinde özelliklerine göre sınıflanması yatar. öncelikle, evrendeki nesnelerin ortak Anlama, karşılaştırma ve sınıflama kavram öğretiminde üç önemli boyutu oluşturur (Doğanay, 2003). Kavram öğretimine başlamadan önce kavramla ilgili iki işlem yapılması gerekmektedir. Birincisi kavramın öğretmek için uygun olup olmadığını kontrol etmek, ikincisi ise öğretim planlamasında ön koşulları tespit etmektir. Kavramın öğretmek için uygun olup olmadığını kontrol etmek için ‘kavram uygunluk envanteri’, öğretim planlamasında ön koşulları tespit etmek için ise ‘planlama-önkoşul-envanteri’ cevaplanmalıdır. Daha sonra aşağıdaki basamakların izlenmesi gerekmektedir; 1) Öğretim için bir giriş geliştirin. Bu giriş öğrencilerin öğrenme görevlerine ve onlarda merak uyandırmaya uygun olmalıdır. Kısa bir hikaye, anekdot, ilgili bir deneyim veya kısa sorular konu üzerinde dikkat çekebilir. 2) Bazı mantık ölçüleri içinde geliştireceğiniz çeşitli örnek olmayanları sunun. (Bunların “kaç tane” olacağı konusunda katı ve sabit bir kural yoktur. Kural olarak en az yedi örnek diyebiliriz.) 3) Eğer mümkünse örnek olanları ve örnek olmayanları aynı anda sunun bu öğrencilere bütün durumları karşılaştırma olanağı verir. 4) Materyal örnekler ve örnek olmayanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklara ve ayırt edici olan özelliklerle ayırt edici olmayan özelliklere dikkat çekmek için gerekli olan ipuçlarını, yönergeleri ve sorunları kapsamalıdır. 5) Öğrencinin yeni örneklerle örnek olmayanları doğru ayırıp ayırmadığını ölçün. 6) Kavramın kazanılmasını daha ileri düzeyde, öğrencinin gelişim kapasitesi ve belirlediğiniz amaçlarla tutarlılığına dikkat ederek ölçün (Martorella, 1986). Doğanay (2003)’a göre ise kavram öğretiminde yapılacak ilk iş, sosyal bilgiler programında öğrencilere öğretilmesi uygun ve gerekli olan kavramların belirlenmesidir. Kavramlar belirlendikten sonra öğretmenin kavramları analiz etmesi gerekmektedir. Daha sonra ise, analiz edilen kavrama uygun öğretim stratejisi ve materyallerinin hazırlanması gerekir. Öğretmen kavram öğretimi sırasında iki metod kullanmaktadır. Bunlardan biri tümevarım yöntemi iken bir diğeri tümdengelim yöntemidir. “Tümdengelim 12 metodunda; kavramın kuralları baştan verilir ve tanımı yapıldıktan sonra, kavramla ilgili değişik örnekler sunulur ve kavram pekiştirilir. Tümevarım metodunda ise; kavramla ilgili olumlu ve olumsuz örnekler sunulup, bu örneklerden olumlu olanların üzerinde durularak, öğrencinin örnekler yardımı ile kavramı bulması sağlanır” (Şeker, 2003) Erden ve Akman (1998)’a göre kavram öğretimi sırasında iki temel yaklaşım kullanılmaktadır. Bunlar sunuş yoluyla öğrenme yaklaşımı ve buluş yoluyla öğrenme yaklaşımıdır. Sunuş yoluyla öğrenme; Ausubel tarafından geliştirilen bu yaklaşım anlamlı öğrenme olarak da bilinmektedir. Bu yaklaşımda öğretmen daha fazla aktiftir. Burada öğretmen öncelikle kavramın tanımını ve özelliklerini daha sonra örneklerini ve örnek olmayanlarını verir. Öğrencilerden de öğretmenden edindiği bilgiler doğrultusunda yeni örnekler vermeleri istenir. Eğer öğrenci kavram hakkında herhangi bir ön bilgiye sahip değilse öğrenci açısından öğrenme kolaylaşmaktadır. Kolay ve masrafsız bir yöntem olduğundan dolayı sunuş yoluyla öğrenme öğretmenler tarafından daha fazla tercih edilmektedir. Oysa ki yeni İlköğretim Sosyal Bilgiler Programı buluş yoluyla öğrenmeyi daha ön plana çıkararak öğrenciyi daha aktif hale getiren, öğretmeni öğrenciye yol gösteren bir rehber konumuna getiren ve öğrenciyi merkeze alan bir öğretim planlamıştır. Bruner tarafından geliştirilen buluş yoluyla öğrenmede ise öğrenciler öncelikle kavramların örnekleriyle karşılaşmakta bu örneklerden yola çıkarak kavramın ortak özelliklerinin neler olduğuna dair tahminler yürütmektedir. Daha sonra öğretmen kavramın örnek olmayanlarına da örnekler vererek öğrencilerin kavramın örnekleri ve örnek olmayanları arasındaki farklılıkları bulmalarında yol göstermektedir. 2.3. Kavram Öğretim Modelleri Okul programlarında gerçekleşen planlı eğitimle programda yer alan kavramların öğrencilere en doğru ve anlamlı şekilde öğretilmesi hedeflenmiştir. Nasıl kavramların öğretimi sırasında öğrencilerin yaşı, ön bilgileri, kavramın niteliği gibi birtakım özellikleri göz önünde bulunduruluyorsa seçilen kavramları öğretirken de farklı öğretim modelleri, yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Öğretilecek kavram için öğretmen tarafından yapılması gereken kavram analizinin: 1. Kavramın adını 2. Kavramın tanımını 13 3. Kavramın ayırt edici özelliklerini 4. Kavramın ayırt edici olmayan özelliklerini 5. Kavramın en iyi ve diğer bazı örneklerini 6. Kavramın örneği olmayan durumları da içermesi gerekmektedir (Martorella, 1986) Kavram öğretimi alanyazınında, yukarıda belirtilmiş olan içerik öğelerini kapsayan pek çok kavram öğretimi modeli önerilmiştir. Kavram öğretimi modelleri, kavramın türüne, kavramın öğretileceği öğrenme düzeyine, vb. göre farklılık göstermektedir. 2.4. Sosyal Bilgiler Dersinde Kavram Öğretimi Sosyal Bilgiler dersinde kavram öğretimi özellikle 1960-1970 yıllarında kavramsal yaklaşımla birlikte önem kazanmıştır. Bu dönemde akademisyenler, Sosyal Bilgiler öğretimini kolaylaştırmak amacıyla sosyal bilimlerle ilgili temel kavramları ortaya çıkarmak için çeşitli araştırmalar yapmıştır (Erden, 1995). Öğrencilerin sosyal problemleri çözebilmesi için sosyal bilgilerle ilgili kavramları öğrenmesi gerekmektedir. Bu ise sınıfta gerçekleştirilecek etkili bir kavram öğretimi ile mümkün olacaktır. Sosyal Bilgiler öğretiminde kavramların kazandırılması sırasında, öğrencilere kavramla ilgili bol örnek verilmesi, kavramların mümkün olduğunca görsel materyallerle desteklenmesi, kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır. Ancak yine de öğrencilerden devlet, güç, bağımsızlık vb. gibi soyut kavramları tam anlamıyla kavramalarını beklememek gerekir. Bu kavramlar örnekleri zenginleştikçe ve öğrencilerin soyut düşünme yetenekleri geliştikçe daha anlamlı hale gelir (Erden, 1995). Erden ve Akman (1998)’a göre aşağıdaki etmenler kavram öğretiminde öğrenci başarısını olumlu yönde etkilemektedir; 1. En iyi örneğin seçilmesi başarıyı arttırır. Kavram öğretiminde verilen örneklerin sırası önem taşımaktadır. Mantıklı ve akılcı bir 14 sıralama rastgele bir sıralamadan daha etkilidir. Kavram öğretiminde verilecek ilk örnek kavramın tüm özelliklerine sahip olmalı ve öğrenci tarafından bilinmelidir. Örneğin, kuş kavramı öğretiminde, güvercin, serçe gibi örneklerden başlanabilir. Kavram kazanılmaya başlandıktan sonra penguen, ördek gibi alışılmışın dışında örneklere geçilmelidir. 2. Öğrencilere kavramın kritik özellikleri mutlaka öğretilmelidir. 3. Öğrencilerin kavramla ilgili verdikleri örneklerin doğruluğu hakkında kendilerine bilgi verilmelidir. Diğer bir deyişle dönüt-düzeltme işlemine yer verilmelidir. 4. Kavramın daha iyi anlaşılması için grafik, resim, şema gibi görsel araçlardan yaralanılmalıdır. Bunlar öğrencilerin zihinlerinde anlamlar oluşturarak kavramın somutlaşmasına, kavramlar arasındaki ilişkilerin kurulmasına yardımcı olurlar. Yeni programda Sosyal Bilgiler dersinde kavram öğretiminde kullanılmak üzere Anlam Çözümleme Tabloları, Kavram Ağları ve Kavram Haritaları gibi grafik materyallerin yanında Kavram Eşleştirme ve Kavram Bulmacaları gibi çeşitli etkinliklere de yer verilmiştir. 2.5. İçeriğin Düzenlenmesi Etkili bir öğretim için atılması gereken ilk adım iyi bir planlamadır. İyi bir planlamanın odak noktasını ise, iyi seçilmiş ve yazılmış öğretim amaçları oluşturur. Öğretim amaçlarına uygun içeriğin seçimi ise, öğretmenlerin etkili öğretim sürecinde dikkate alması gereken diğer önemli bir noktayı oluşturmaktadır. Bu konuda dikkate alınması gereken önemli nokta, içeriğin değil amaçların odak noktası olarak alınması ve onları gerçekleştirecek bilgilerin anlamlı, bütüncül, organize edilmiş bir şekilde sınıfa getirilmesidir (Doğanay, 2003). Öğretim sürecinde, öğretmenin değiştirip düzenleyebildiği ve öğrenmeyi doğrudan etkileyen en temel boyutlardan biri de içeriktir. Ancak içerik üzerine yapılan tartışmalarda daha çok içerikle ilgili genel bir çerçeve belirlenir ve ayrıntılı kararlar öğretmenlere bırakılır. Öğretmenler eğitim programındaki bu çerçeve içeriğe, -belli bir 15 esneklikte- bağlı kalmak koşulu ile hangi bilgiyi hangi sırada verecekleri, kaç örneğin yeterli olacağı, ne tür bir araştırma yaptırmak gerektiği, bilginin sıralanış biçiminin öğrenmeyi nasıl etkilediği, sorulacak soru sayısı… gibi konularda kendi bilgi ve deneyimlerine dayanarak karar verirler (Coşkun, 2007). Coşkun’un (2007) çeşitli kaynaklardan aktardığına göre içerikte yer alan bilgilerin sıralanması öğretimle ilgili bir değişkendir. Sıralama hem öğretimle ilgili olan diğer değişkenlerden etkilenmekte hem de bu değişkenleri etkilemektedir. Öğretim ile ilgili değişkenler dört temel boyutta ele alınmaktadır: 1) Öğretim durumu değişkenleri (öğrenci özellikleri, öğretim çevresinin özellikleri ve kurumun amaçlarıdır). 2) Konu alanı değişkenleri (içerikle ve öğrenme göreviyle ilgili özellikler). 3) Öğretim stratejisi değişkenleri (sunu stratejileri, yapılandırma stratejileri ve yönetim stratejileri). 4) Öğretim çıktısı değişkenleri (öğretimin bütün anlamlı etkileridir). Coşkun’un (2007) aktardığına göre; mikro stratejiler tek bir içerik biriminin (olgu, kavram, işlem, ilke) öğretilmesini amaçlamaktadır. Daha çok bilginin belleğe kaydedilmesiyle ilgilidir. Öğrenciye bilgiyi verimli bir biçimde kazandırmak için tasarlanmışlardır. Bu ise daha az zaman, daha az hata ve daha az maliyet anlamındadır. Mikro stratejilerin kullanıldığı bir öğretimde bir içerik türünün öğretimine 2-3 saat veya daha fazla zaman ayırmak gerekebilmektedir. Mikro stratejilerin kullanıldığı durumlarda öğrenci bilgiyi doğru, tam, daha kalıcı, daha az yanlışla ve daha çok transfer yapabilecek düzeyde öğrenebilmektedir. Mikro stratejiler yoluyla kazandırılan bilgiler, konuyla ilgili yeni bilgiler için önbilgi niteliğinde olmaktadır. Ön bilgilerin bellekte hazır bulunması ise, yeni bilgilerin kazanılma süresini ve yanlış öğrenmeleri azaltmaktadır. Mikro stratejiler temel ve zor konuların, tam ve yanlışsız öğrenilmesi gereken durumlarda kullanılmalıdır. Makro stratejiler ise birden fazla içerik biriminin birbiriyle ilişkisinden yararlanarak, bu içerik birimlerden birini merkeze alıp öğretmeyi temel alan bir yaklaşımdır. Diğer bir deyişle; öğretilecek birimleri sıralama, sentezleme ve özetleme ile ilgili olan stratejilerdir. Sıralama, öğrenciye sunulacak olan içerik 16 birimlerinin sıralanmasının belirlenmesi, sentezleme ise birimler arasındaki ilişkilerin öğrenciye gösterilmesi anlamındadır. Merrill (1983; akt: Coşkun, 2007) içerik türlerini dört ana başlık altında toplamıştır. Bunlar; olgular, kavramlar, işlemler ve ilkelerdir. Olgu, olanın, bitenin, düşünülmüş olanın adlandırılması sonucu ortaya çıkan bilgilerdir. Kavramlar, ortak özellikleri paylaşan ve aynı isimle tanımladığımız semboller, olaylar ve nesneler grubudur. İlkeler, olgu ve olaylara neden- sonuç ilişkisi içinde açıklama getiren bilgilerdir. İşlemler ise, bir amacı gerçekleştirmek için, bir sorunu çözmek için ya da bir ürün elde etmek için düzenlemiş adımlardır. Merrill bu içerik türlerinin öğretiminde içerik öğeleri olarak birincil sunu biçimlerini ve ikincil sunu biçimlerini kullanmaktadır. Birincil sunu biçimleri, öğretimin temel öğeleridir ve hem öğretmenin yapacaklarını hem de öğrenciye yaptırılacak olanları kapsayacak biçimde düzenlenmiştir. Birincil sunu biçimleri dört temel etkinliği kapsar. 1) Öğretmenin bir genelleme ile ilgili bilgiler sunması (GA: Genellemenin Aktarılması) 2) Öğretmenin bir örnekle ilgili bilgiler sunması (ÖrA: Örneğin Aktarılması) 3) Öğrenciye bir genelleme ile ilgili alıştırma yaptırılması (GB: Genellemenin Buldurulması) 4) Öğrenciye bir örnekle ilgili alıştırma yaptırılması (ÖrB: Örneğin Buldurulması). Bir öğretim süreci bu etkinliklerin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır ve her davranış düzeyi için ayrı ayrı düzenlenmektedir. Merrill’in (1983; akt: Coşkun, 2007) ikincil sunu biçimleri ise, öğrenmenin arttırılması için birincil sunulara eklenen bilgilerdir. Öğrencinin bilgiyi işlemesini kolaylaştırmak amacıyla kullanılmaktadır ve uygun bir şekilde kullanıldığında öğrenci başarısında artış sağlamakta, öğrencilerin öğretime verimli biçimde katılmalarını sağlamaktadır. İkincil sunular, bağlamsal bilgi, ön koşul bilgi, ilişkilendirici bilgi, bellek destekleyiciler, dikkat odaklama araçları, farklı biçimde ifade etme ve geri bildirim olarak adlandırılmaktadır. 17 2.6. Cumhuriyet Cumhuriyetçi geleneğin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Geçmişinin bu kadar gerilere dayanmasının önemli nedenlerinden biri özgürlükler ile olan ilgisidir. Cumhuriyet tahakküm kuran keyfi yönetim biçimlerinin yerine geçmekle kendini var etmiş bir yönetim biçimidir. Eskiden bu yana cumhuriyet adil bir hukuk sisteminin, keyfi olmayan bir rejimin garantisi şeklinde algılanmaktadır. Cumhuriyetçilik fikri; tahakkümsüzlük, özgürlük, halk iktidarı, devlet ve anayasa kavramları etrafında kurgulanmıştır (Petit, 1998). Dilimize Arapça’dan gelen Cumhuriyet kelimesi, Arapçada, halk, ahali, büyük kalabalık anlamına gelen “cumhur”dan gelmektedir. Kavram olarak baktığımızda ise “cumhuriyet”ten; milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet şekli anlaşılır. Cumhuriyette esas olan, devlet piramidinin en üstünde bulunan kişinin, yani devlet başkanının seçimle gelmiş olmasıdır (Köstüklü, 2002). Gözler, cumhuriyeti iki anlamda tanımlamıştır: Dar anlamda cumhuriyet, monarşinin tersidir. Bir devlette, devlet başkanlığı görevi veraset yoluyla intikal ediyorsa o devlet bir monarşidir. Monarşi olmayan her devlet ise cumhuriyettir. Geniş anlamda ise, demokratik düzenin temel prensiplerini içine alan geniş bir kavramdır (Gözler, 2006). Türk Dil Kurumunun güncel sözlüğünde (2009) cumhuriyet kavramı iki şekilde tanımlanmıştır. Birinci tanım “Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi” olarak verilmiştir. İkinci tanım olarak ise “Halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi” olarak tanımlanmıştır. Cumhuriyet’in kök anlamını basitçe “devlet” olarak tanımlayan Bogdanor ise, çağdaş dönemlerde cumhuriyet teriminin iki anlam daha kazandığını ifade etmektedir. İlk anlamda cumhuriyet monarşiden keskin bir biçimde ayrılan devlet ve hükümet biçimi olarak tanımlamaktadır. Bir cumhuriyette devlet başkanlığı babadan oğla/kıza geçmez, anayasal olarak ve belli bir dönem için atama söz konusudur. Bir cumhuriyet hükümetinin işlevleri yasal yollarla tanımlanmış ve sınıflandırılmıştır. Günümüz 18 devletlerinin büyük bir çoğunluğu bu anlamda cumhuriyettir. Cumhuriyet, kişi diktatörlüklerinden tek partiye dayalı rejimlere ve liberal demokrasilere değin farklı biçimler alabilir. İkinci anlamda bir siyaset tarzını imler; bu anlamıyla eşitlik, siyasal demokrasi, siyasal katılım ve konuya dönük bir ruh halini vurgular. Burada hem kişisel yönetimiyle liberalizm, hem de otoriter devlet politikalarına başvuran sosyalizmle karşıtlık ortaya konulmaya çalışılır (Bogdanor, 1999). Cumhuriyet kavramı, yüzyıllar boyunca kullanılmış ve birtakım yönetim şekilleri ile ilişkilendirilmiştir. Monarşinin ve cumhuriyetin tanımlanmasında mutlakiyet, despotizm, demokratiklik gibi unsurlar, bir tanım unsuru olarak kullanılamaz. Yani bir monarşi veya cumhuriyet anti-demokratik olabileceği gibi, demokratik de olabilir. Arend Lijphart’ın demokratik olarak kabul ettiği 21 ülkeden 10’u cumhuriyet, 11’i ise monarşidir. Avustralya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Yeni Zelanda birer cumhuriyet değil, monarşidir. demokratik de olabilir. Cumhuriyet de anti-demokratik olabileceği gibi, İran ve Irak anti-demokratik birer cumhuriyettir. Arend Lijphart’ın demokratik olarak kabul ettiği 21 ülkeden 10’u cumhuriyettir. Bunlar Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Fransa, Finlandiya, İrlanda, İsviçre, İsrail, İtalya ve İzlanda’dır (Gözler, 2002). 2.7. Cumhuriyet Tarihi Bingöl (2007)’ün çeşitli kaynaklardan aktardığına göre cumhuriyet düşüncesi aslında milattan öncesine dayanmaktadır. Eski Yunan Sitelerinin, çağdaş anlamda olmasa da cumhuriyet yönetiminin özü olan halk egemenliğini temel aldığı görülmektedir. Gerçekten de özel bir alan olarak siyaset kavramının oluşması, kamusal işler (to koinon) ve alanı aile (oikos) olan özel dünyaya ait sorunlar arasındaki ayrılıkla birlikte Yunanistan’da gerçekleşmiştir. Cumhuriyet düşüncesinin uzak kökleri, köleliğin antitezi olan özgürlük (eleutheria) düşüncesine de dayanır (Audier, 2006). İlk olarak Perikles, vatandaşların devlet yönetimine eşit olarak katılmaları için yasaların herkes için aynı şekilde uygulanması gerektiğini belirtmiştir (Bingöl, 2007). Platon da adaleti ve eşitliği savunmuş, toplumu tiranların yönetmesine izin verilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür, ayrıca iyi bir yönetim için yasalarla, tüm yaşamı adalete 19 uygun olarak düzenlemesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak Platon, en iyi devleti tanımlarken monarşiye de yer verdiği için daha çok karma rejim oluşturma yoluna gitmiştir. Cumhuriyetçiliğin en önemli felsefi kaynağı Platon’dan çok Aristoteles’te (İ.Ö. 384-322) aranmalıdır; Aristoteles Politika’da “ortak çıkar”ı amaçlayan rejimlerle, yöneticilerin “özel çıkar”ına hizmet eden rejimleri ayıran cumhuriyet felsefesi düşüncesini önceden haber vermiştir. Aristoteles, Grek sitesinin (polis) Helenistik monarşilere tanık olduğu bir dönemde yazmasına rağmen bu siteyi, mükemmel insanın gerçekleşebileceği bir alan olarak görür. Site esasen “aile” ve “köy” olan yerlerden ayrılan bir komünotedir (koinonia). Aristoteles, Sokrates ve Platon’u eleştirirken “siyasal liderin (politikos), kralın (basilikos), aile baskısının (oikonomikos) ve kölelerin efendisinin (despotikos) tek ve aynı kavram olduğuna inananların” düşüncelerini çürütür. Böylelikle cumhuriyetçiliğin temelini oluşturan iki büyük otorite tipi ortaya çıkmış olur: Efendinin (despotes) kölelerine uyguladığı “despotizm” ve yöneten önderin (politikos) uyguladığı “politika” (Audier, 2006). Atina demokrasisi çoğunluğun iradesine üstünlük tanıyan bir rejimdi. Atina demokrasisi başlangıçta demokratik kurumların yanında, yalnızca soyluların seçebildiği aristokratik kurumlara sahipti. Atinalı demokratlar halkın (yoksul çoğunluğun), soylular ise zengin azınlığın iradesini üstün kılma mücadelesine girmiş, her iki iradeyi uzlaştıracak bir kurumsal yapı arayışı içinde olmamışlardır. Bu yüzden, bugün cumhuriyetçi gelenek olarak adlandırdığımız gelişmenin izlerini, antik çağda Atina’da değil, daha çok Sparta’da ve en mükemmel biçimiyle Roma’da bulmaktayız (Uygun, 2003). Bingöl (2007)’ün çeşitli kaynaklardan aktardığına göre Roma Devleti’nin MÖ 509 ile MÖ 27 yılları arasında özel gerçek kişiler dışında, toplumun da bir tüzel kişi olarak haklara sahip sayıldığı görülmektedir. Roma Devleti’nin “Cumhuriyet Dönemi” olarak adlandırılan bu döneminde “consul” adı verilen ve halk meclisi tarafından bir yıl süre ile devleti yönetmek için seçilen yöneticiler bulunmaktadır. Consuller, gerçekte halka ait olan iktidarı onun adına, yani bir temsilci gibi kullanmaktadır. Bu bir yıllık süreden sonra consuller sıradan birer yurttaş haline gelmektedir ve iktidarları sırasında yapmış oldukları işlerden sorumlu tutulabilmektedir. 20 Roma’da istikrarlı bir rejimi güvence altına almak için, toplumda farklı çıkarları olan kesimlerin yönetimde söz sahibi olacağı karma bir yönetim kurulmuştur. Halk, çıkarları aynı olan türdeş bir kitle değildi. Soylular ile soylu olmayanlar arasında büyük bir çıkar farklılığı vardı. Bazen bu iki farklılığın yanına üçüncü bir farklılık; kendi kişisel statüsünü ve iktidarını sürdürmeyi amaçlayan tek kişinin çıkarı eklendi. Böylece, tekin, azınlığın ve çoğunluğun çıkarlarını dengelemek üzere monarşik (kral), aristokratik (senato) ve demokratik (halk meclisi) öğelerinden oluşan bir anayasal yapı cumhuriyet olarak kabul edildi (Uygun, 2003). Cumhuriyetin en gelişmiş kuramsallaştırılmasını hatip ve siyaset adamı Cicero (İ.Ö. 106-43) atmıştır, Cicero Roma cumhuriyetinin bunalıma girdiği bir dönemde, İ.Ö. 54’de De Republica’yı yazmıştır. Cicero’ya göre, komünote şu ya da bu grubun değil halkın ortak iradesini temsil ediyorsa bir cumhuriyettir. sorunlarda yönetime katılmalıdır. Dolayısıyla halk kamusal Cumhuriyet (res publica) “halk davası” dır (res populi). Cumhuriyetin kökeninde her bireyin ortak mevzuatı onaylaması ve doğal bir sosyallik vardır. Cicero cumhuriyeti, hukuksal bir anlaşma (juris consensu) gereği bir araya gelmiş bireyler topluluğu olarak tanımlarken sadece hukuk alanı üstünde durmaz yurttaşları birbirine bağlayan daha derin bir anlaşmadan bahseder (Audier, 2006). Roma’dan sonra İngiliz siyasal sistemi, eski cumhuriyet düşüncesinin en iyi bilinen modeli oldu. Tek kişinin, azınlığın ve çoğunluğun iradesini temsil eden Kral, Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası, eski anlamıyla, tipik cumhuriyet kurumlarıdır (Uygun, 2003). Cumhuriyetçi düşünce yaklaşık bin yıllık bir suskunluktan sonra –kuşkusuz cumhuriyetçi düşünce hiçbir zaman bütünüyle unutulmamıştır- 13. yüzyılda Aristoteles’in “Politika”sının çevrilmesi ve geniş kitlelere ulaştırılması sayesinde cumhuriyet tekrar siyasal düşüncenin merkezine oturur. Uzmanlar yeniden doğan cumhuriyetçiliğin gerçek kaynakları konusunda farklı görüşler öne sürmektedir. Bu görüşler arasında Roma cumhuriyetçiliğini yeniden formüle eden Makyavel (14691527)’in özgünlüğü de değerlendirilmektedir (Audier, 2006). Bingöl (2007)’nin çeşitli kaynaklardan aktardığına göre, Makyavel’e göre, yönetime ne kadar çok kişi katılırsa, yönetim o kadar iyi olur. “Kamusal” (civic) ile 21 “özel” (privat) arasında ilk modern ayrımı yapan Makyavel’dir. Makyavel, önemli yazısı “The Discourses” ‘da, toplum düzenini organize etmek için doğal ya da tanrı vergisi bir yol olmadığını savunmuştur. Ona göre, dünyadaki düzeni kurmak politikanın konusudur. Aynı zamanda bir millet, bağımsızlığın tadına varmadıkça asla güçlü ve baskın olamaz. Sonuç olarak Makyavel, bireyselciliğin üzerine kolektif ve milli ilgileri yerleştirmiş ve milli kuvveti ön plana almıştır. Cumhuriyetçi düşünce Rönesans’ta gösterdiği gelişmesinden sonra, Hollanda ve özellikle monarşi karşıtı devrimle (1649’da Charles I’in idam edilmesi) ve Cromwell iktidarı döneminde (1649-1658) parlamento tarafından Commonwealth’ın ya da Cumhuriyetin ilan edilmesiyle İngiltere’de yaygınlık kazanır (Audier, 2006). Bingöl (2007)’ün çeşitli kaynaklardan aktardığına göre cumhuriyet kavramının günümüzdeki anlamına kavuşabildiği ilk örnekler 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Fransız Devrimi ile kurulan cumhuriyet yönetimi, zaman zaman imparatorluk ve krallık dönemleriyle kesilmiş olsa da, günümüze kadar Fransız Cumhuriyeti beş ayrı dönemden geçmiştir. Amerika Birleşik Devletleri de İngiltere İmparatorluğuna karşı bağımsızlığını ilan ettikten sonra bir cumhuriyet olarak kurulmuş ve bu sayede dünyadaki cumhuriyetçilik akımları daha da güçlenmiştir. Bağımsızlıklarını kazanmaya başlayan sömürge devletler de sırasıyla hep cumhuriyet rejimini benimsemişlerdir. Ancak devletler kendilerine “cumhuriyet” demiş olsa da her devletin biçimi ve cumhuriyetlerinin içerikleri birbirinden farklı olmuş ve böylece cumhuriyet kavramı için farklı tanımlar gündeme gelmiştir. 20. yüzyılın son on yıllarının entelektüel dönüşümlerinden biri de, cumhuriyetçi düşüncenin güçlü bir biçimde geri dönüşüdür. Anglosakson dünyası çalışmalarında cumhuriyetçilik kısmen unutulmuş ve siyaset felsefesi sözlüklerinde de bu düşünceye yer verilmemişti. Fransa’da cumhuriyetçi söylem sürmüş olsa da kavramsallaştırma çabası temelde bir uyuklama durumu içindedir. Bu silinme olgusunun nedenleri de karmaşıktır. Bu nedenlerden biri, cumhuriyetçi referansı ikinci plana atan, sosyalist ve özellikle Marksist kökenli liberalizm eleştirileridir. Bu durum, 1960’lı yılların sonunda ABD’de “cumhuriyetçi revizyonculuk” yani Bernard Baylin (1967) ve Gordon Wood (1969) gibi tarihçilerin Amerikan Devrimi’nin ideolojik kökenleri üzerine gerçekleştirdikleri araştırmalar sayesinde yumuşar. Louis Hartz’ın (1955) etkisiyle, 22 uzun süre Locke liberalizminin bir sonucu olarak gösterilen Amerikan Devrimi bundan böyle cumhuriyetçiliğin mirasçısı olmuştur (Audier, 2006). Günümüzde, cumhuriyet kavramı monarşiyi muhafaza eden sistemler için kullanılmamaktadır. Devlet başkanının birer monark olduğu Belçika, Danimarka, Hollanda, İngiltere, İsveç ve Norveç anayasal monarşi ya da meşruti monarşi olarak adlandırılıyor. Modern cumhuriyetler, eski Roma’dan farklı olarak, monarşiyi yıkarak kurulmuş, demokratikleşme sürecine paralel olarak monarşik kurumları da kaldırmış rejimlerdir (Uygun, 2003). Bugün cumhuriyet ve demokrasi arasında yakın bir bağ kurulmakla birlikte, kökeni bakımından cumhuriyet; iktidarın toplum içindeki tek bir öğenin eline geçmesini önlemek ve farklı çıkarları dengelemek amacını taşımaktadır. Cumhuriyet çoğunluk, azınlık ve tek kişi yönetiminin sakıncalarını gidermeyi amaçlayan bir düşüncenin ürünüdür. Bu amacı gerçekleştirmek için, hem demokratik hem de demokratik olmayan ilke ve kurumları içerir (Uygun, 2003). Ülkemizde ise Cumhuriyete ulaşmak kolay olmamış, çok zor ve çetin bir mücadeleden sonra, Türk milletinin karakterine uygun, milli birlik ve beraberliği pekiştirecek ve milli kimliği güçlü bir şekilde inşa edecek Cumhuriyete ulaşılmıştır (Köstüklü, 2002). Türk milletinin var olma veya yok olma sınırına geldiği Milli Mücadele döneminde Mutafa Kemal Paşa önderliğinde vatanın kurtuluşu için askeri tedbirler alınırken, beraberinde “milli hâkimiyet” kavramının arkasında demokrasi ve cumhuriyet yolunda önemli adımlar atılmıştır (Köstüklü, 2002). II. Meşrutiyet, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu hazırlayan yıllara ve ondan sonraki anayasalara da yansıyan bazı temel ilkeler getirmiş olmakla birlikte, bu dönemdeki Osmanlı düşünürlerinin devleti kurtarmaya yönelik fikirlerinde esas hedef cumhuriyet değil, “meşruti monarşi” olmuş, Fransız İnkılâbı’nın fikri ürünü olan ve “istibdat ve baskıya karşı insan kişiliğine değer veren Cumhuriyet” ancak Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile aranılan rejim olmuştur (Köstüklü, 2002). 23 Narter (2002)’in çeşitli kaynaklardan aktardığına göre Resmi olarak devletin yönetim biçiminin Cumhuriyet olarak ilanı 29 Ekim 1923 yılında gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet’in devlet şekli haline gelişinin en önemli kanıtı 1924 Anayasası’dır. 1924 Anayasası’nın ilk iki Hükmü devletle ilgilidir. “Genel esaslar bölümü”, “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” hükmüyle başlamaktadır. Narter (2002)’in çeşitli kaynaklardan aktardığına göre Cumhuriyet’in ilanının ardından, yüzyıllar boyunca cumhuriyetin ana fikrinin tam aksi bir biçimde yönetilmiş olan Osmanlı halkı yeni bir ulusal kimlik ve devlet düzen tipiyle karşı karşıya kalmıştır. Temelinde tahakkümsüzlük ve özgürlük olan bu yönetim biçimi halka yeni hak ve özgürlükler vermenin yanında cumhuriyeti korumak ve geliştirmek gibi bir sorumluluk da vermektedir. Turgut (2006)’un çeşitli kaynaklardan aktardığına göre her gün değişen ve yenilenen dünya üzerinde yenilikleri takip edebilmek ve insanların ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacıyla “Cumhuriyetin ilanı” başta olmak üzere yapılmış olan inkılâpların muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak amacıyla yapıldığını bilmemiz gerekmektedir. Yine çağdaş devlet unsurunu barındırmayan bir Cumhuriyetin eksik kalacağı muhakkaktır. Ancak böylelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin çağın gereklerini yakalayabileceği görülmektedir. Atatürk’ün ilim ve tekniğin yakalanması için çağdaş bir devlet kurduğunu ifade etmesi, çağdaş devlet ilkesinin Cumhuriyetin temel niteliklerinden olduğunu göstermektedir. Bu sebeple çağdaş devlet ilkesi Anayasamızın 2. maddesinde muhakkak yer almalıdır. 2.8. Türkiye Cumhuriyeti’nin Nitelikleri 1982 Anayasasının 1.maddesi, aynen 1924 ve 1961 Anayasalarının birinci maddeleri gibi “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir” hükmünü getirmektedir (Özbudun, 2008). Bu hüküm Türkiye Cumhuriyeti’nin bir monarşi olmadığını ve dolayısıyla devlet başkanının irsi yoldan değil doğrudan veya dolaysız bir seçimle göreve gelebileceğini ve bu makamın Anayasa’da gösterilen şartları haiz bulunan bütün yurttaşlara açık olduğunu ifade etmektedir. Bunun hukuki sonucu ise, devlet başkanlığını bir hanedanın imtiyazı haline getirmek, bir padişah veya sultanı devlet başkanı olarak ilan etmek 24 yönündeki girişimlerin anayasaya aykırı olacağıdır. Bu hükmün başka herhangi bir normatif sonucu yoktur (Erdoğan, 2008). Anayasamızın 2. maddesine göre ise “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir”. Anayasa’nın 4.maddesi Cumhuriyetin niteliklerinin demokratik yoldan(bile) değiştirilemeyeceğini hükme bağlamıştır. Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini; - İnsan haklarına saygı - Atatürk milliyetçiliği - Demokratik devlet - Laik devlet - Sosyal devlet - Hukuk devleti - Eşitlik başlıkları altında sınıflayabiliriz. 2.8.1. İnsan Haklarına Saygı “İnsan haklarına saygılı devlet”, değeri, üstünlüğü, kutsallığı dolayısıyla insan haklarına karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranan devlet demektir. Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarının değerini, üstünlüğünü, yararlılığını, kutsallığını kabul etmeli ve bu nedenle de insan hakları karşısında dikkatli, özenli, ölçülü davranmalıdır (Gözler, 2006). 1961 Anayasasının “insan haklarına dayalı” deyiminin yerine, 1982 Anayasası (m.2) “insan haklarına saygılı” deyimini kullanmıştır. Anayasa Mahkemesi, 1985 yılında verdiği bir kararda, “1982 Anayasası’nın 2.maddesinde, insan haklarına toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde saygılı olacağı hükmüne yer vermek suretiyle 1961 Anayasasına nazaran Devlet ve toplumun çıkarlarına öncelik tanınmıştır” diyerek bu görüşü benimsemiştir (Özbudun, 2008). 25 2.8.2. Atatürk Milliyetçiliği Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, 1982 Anayasasının Başlangıç Bölümüne çeşitli ifadelerle yansımıştır (Özbudun, 2008). Başlangıcın ikinci paragrafına göre, Türk milleti “Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi”dir. Dolayısıyla Türk milliyetçiliği başka Miletleri düşman ve aşağı gören şoven ve saldırgan bir milliyetçilik anlayışı değildir. Aynı paragrafta “topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu” ilan edilerek Renancı millet anlayışı vurgulanmıştır (Gözler, 2006). Bu tanımdan, Anayasamızın benimsediği milliyetçilik anlayışının ırk, dil ve din gibi objektif unsurlara değil; kader, kıvanç ve tasa ortaklığına ve birlikte yaşama arzusuna dayanan sübjektif bir milliyetçilik anlayışı olduğu açıkça anlaşılmaktadır (Özbudun, 2008). “Atatürk milliyetçiliği” ırkçı, şovenist ve irredantist değildir; kısaca “medeni” bir milliyetçiliktir. Onun “millet” anlayışı da kültür birliğini ve birlikte yaşama iradesini esas alan “sübjektif” kritere dayanmaktadır (Erdoğan, 2008). 2.8.3. Demokratik Devlet “Demokratik devlet”, “demokrasiye uygun devlet” demektir. Demokrasiye uygun devlet ise bir takım şartları yerine getirmek zorundadır. Bunlar; etkin siyasal makamların seçimle belirlenmesi, seçimlerin düzenli aralıklarla tekrarlanması, seçimlerin serbest olması, birden çok siyasal partinin olması, muhalefetin iktidar olma şansının olması ile temel kamu hakları tanınmış ve güvence altına alınmış olmasıdır (Gözler, 2006). Anayasa’nın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti’ni açıkça “demokratik” bir devlet olarak tanımlamıştır. Demokrasi kısaca, yönetme yetkisinin halktan kaynaklandığı ve yönetenlerin halka karşı sorumlu oldukları bir siyasi sistemi ifade eder. Anayasa’nın 6. maddesi “egemenlik(in) kayıtsız şartsız Millete ait” olduğunu belirtmek suretiyle bu esası kabul etmiştir (Erdoğan, 2008). 26 2.8.4. Laik Devlet Laiklik dilimize Fransızca laic sıfatından girmiştir. Bu kelime de Latince laicus kelimesinden gelmektedir. Kelimenin anlamı, din adamları sınıfına ait olamayan demektir (Gözler, 2006). Laik devlet yurttaşların dini inançları ve tercihleri karşısında tarafsız olan ve belli bir dini veya din karşıtı politikaya angaje olmamış olan devlet demektir. Bunun için devletin hem dinden bağımsız olarak örgütlenmesi hem de dinin devletten bağımsızlığın anayasal ve yasal olarak güvence altında olması gerekir. Ayrıca, laik bir devlette hukuk kuralları yapılırken, herhangi bir dinin emirlerine ve yasaklarına uyma mecburiyeti olmadığı gibi, belli bir din veya mezhebi kayırma amacı da güdülmez. Bununla beraber, laiklik din karşıtlığı siyaseti güdülmesini de gerektirmez; tam aksine, din karşıtlığını temel bir politika olarak benimsemiş olan bir devlet laikliğe ters düşer. Laik devlet genel olarak dinin/dini değerlerin ve özel olarak belli bir din veya mezhebin değerlerinin toplum içindeki konumunu ne güçlendirmeyi ne de zayıflatmayı gerektirir (Erdoğan, 2008). 2.8.5. Sosyal Devlet “Sosyal devlet” esas itibariyle Almanya kökenli bir Avrupa terimidir. AngloAmerika dünyasında ise daha ziyade devletin bir amacı olarak “sosyal adalet”ten söz edilmekte ve devletle ilgili olarak “refah devlet” (welfare state) terimi tercih edilmektedir. Türkiye’de ise “sosyal devlet” kavramı bu ikisini birleştiren bir anlatımı çağrıştırmaktadır. Buna göre, sosyal devlet hem “sosyal adalet”i gerçekleştirmeyi amaçlayan hem de “refahı yaygınlaştırmaya çalışan” devlet anlamına gelmektedir (Erdoğan, 2008). Anayasa Mahkemesi, sosyal devleti şöyle tanımlamıştır: “Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Hukuk devletinin kişinin korunması amacı da toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir. Anayasa’nın Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeleri uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara devletçe yardım 27 edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlanması, böylece sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir (Özbudun, 2008). Yukarıda yaptığımıza tanımlara bakarak sosyal devletin en önemli ilkesinin eşitlik, sosyal adalet ve sosyal güvenlik kavramları olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “sosyal devlet” olmasının ne anlama geldiğine ilişkin bir açıklamayı da Anayasa’nın 5. maddesinde bulmaktayız. Buna göre, “Devletin temel amaç ve görevleri (…) kişilerin ve toplumun refah(ını)… sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerin sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır (Erdoğan, 2008). 2.8.6. Hukuk Devleti Anayasa Mahkemesi, hukuk devletini “insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı devlet” şeklinde tanımlamıştır (Özbudun, 2008) Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin amacı devleti kendinden önce gelen ve ondan üstün bir takım normatif esaslarla kayıtlamak, onu toplumsal organizasyonun temel ilkeleriyle (meşruluk, adalet insan hakları gibi) temellendirmek ve çerçevelemektir. Bu anlayış açısından, toplum ve onun amaçlarıyla birlikte evrensel değerler vardır, sonra da toplumun bir enstrümanı olarak devlet vardır (Erdoğan, 2008). Hukuk devleti devletin faaliyetlerini sıkı kurallarla bağlamayı öngörür; “kurallar çerçevesinde yönetim” ilkesinin uygulanması kişiler için güvence sağlar. Çünkü bu ilke sayesinde kişiler, devlet adına yetki kullanan makam ve mercilerin neleri, hangi şartlarda ve nasıl yapabileceklerini önceden bilebilirler ki bu da onların geleceğe dönük hayat planlarını yapabilmelerini ve geleceğe dönük olarak kendilerini güven içinde hissetmelerini mümkün kılar. Hukuki güvenliğin kişilere sağlayacağı güvence iki 28 yönlüdür: Bireyler bir yandan geleceği daha iyi görebilir ve iş ve faaliyetlerini ona göre ayarlayabilirler, öbür yandan da devlet yetkisi kullananların keyfilikleri karşısındaki hukuki himayeye kavuşurlar (Erdoğan, 2008). 2.8.7. Eşitlik Anayasa Mahkemesine göre kanun önünde eşitlik ilkesi, “herkesin her yönden aynı hükümlere bağlı olması gerektiği anlamına gelmez. Bu ilke ile güdülen amaç, benzer koşullar içinde olan, özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktır”. Genel anlamda eşitlik ilkesi, şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir. Şekli hukuki eşitlikten kastedilen, kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Maddi hukuki eşitlik, şekli eşitliğin ötesinde, aynı durumlarda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yasalarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir (Özbudun, 2008). 2.9. Demokrasi 2.9.1.Antik Demokrasi Demokrasinin bir yönetim biçimi olarak dünya ölçeğinde yaygınlık kazanması 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen bir olgudur. Bu tarihe kadar demokrasi, bir istisna olarak var olmuştur. Yaklaşık 5.000 yıl önce Mezopotamya’da kurulan ilk devletlerden bu yana, devletli toplumların tarihi incelendiğinde, demokratik unsurların taşıdığı ilk siyasal sistemlerin 2.500 yıl önce eski Yunanistan’da ortaya çıktığı görülür. Yüzyıllar boyu monarklar, aristokratlar veya tiranlar tarafından yönetilmiş olan Yunan sitelerinin (kent-devletleri) bazılarında, M.Ö.5. yüzyılda çok sayıda yetişkin erkek, yurttaş olarak yönetime doğrudan katılma hakkını elde etti (Uygun, 2003). Atina sitesinde kadınların ve kölelerin site ile ilgili karar almak için yapılan toplantılara katılma ve oy kullanma hakları yoktu. Bu toplantılara ve kararlara katılan halktan kast edilen belli yaşın üzerindeki köle olmayan Atinalı erkek vatandaşlardı. Alınan kararları uygulayacak olanları da -gene sözünü ettiğimiz bu halk kesimi- seçimle iş başına getiriyordu (Öztekin, 2007). 29 Site halkları, kendi kendilerini yönetmelerini olanaklı kılan doğrudan demokrasiyi bir siyasal sistem olarak kurumsallaştırdı. Demokrasi sözcüğü de, ilk kez bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. İ.Ö. 5. yüzyılın ortalarına doğru, eski Yunanlılar, yeni siyasal sistemi tanımlamak üzere demos (halk) ve kratos (yönetim) sözcüklerini birleştirerek demokratia’yı kullanmışlardır (Uygun, 2003). 2.9.2.Modern Demokrasi M.Ö.4. yüzyılın sonuna doğru, eski Yunan siteleri Makedon egemenliği altına girmesi ile demokrasi, silindi. bir yönetim biçimi olarak, uzun bir süre tarih sahnesinden Demokrasinin Antik Çağdaki sönüşü ile Yeni Çağdaki canlanışı arasında yaklaşık iki bin yıllık bir zaman dilimi vardır. Bu uzun suskunluk döneminin ardından, 17. yüzyılda önce düşünce, ardından 19. yüzyılda uygulanan bir rejim olarak, demokrasi Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da yeniden tarih sahnesine çıktı (Uygun, 2003). 20. yüzyıl, demokrasiyi birbirini izleyen üç kuşak boyunca hak ve özgürlüklerle donatırken, devletin rolünü de köklü bir değişikliğe uğratmıştır: Devlet, aynı zamanda “sosyal devlet” olarak, sıradan insanların arkasında olmakla görevlidir; dahası ulusal gelirin adil biçimde dağılışını sağlamak için, iktisadi yaşama müdahale etmek zorundadır. Bunu devletten istemek halk için de bir görevdir. Demokrasi günümüzde evrensel bir değer olup çıkmışsa, toplumları ve dünyayı daha insanca kılmada uyandırdığı umutlar yüzündendir. Yeni liberalizmin “daha az devlet” derken göremediği de budur (Tanilli, 2007). 17. ve 18. yüzyıllar monarşik, aristokratik, oligarşik rejimlerin eleştirdiği; soyluluğun, zenginliğin, gücün yönetme hakkı vermediği görüşünün olgunlaştığı dönemdir. Yönetme yetkisinin kaynağını Tanrıya, katılıma ya da kuvvete dayandıran görüşlerin meşru kabul edilmemesiyle, demokrasi düşüncesi ön plana çıktı. Böylece, hiç kimsenin kendi kendini egemen ilan edemeyeceği, kayıtsız şartsız bir iktidar iddiasında bulunamayacağı, yönetme yetkisinin kaynağının yalnızca yönetilenlere (halka) dayandırılarak meşrulaştırılabileceği anlayışı yerleşti (Uygun, 2003). Ulusal devlet ölçeğinde, 17. yüzyılda yeniden beliren demokratik düşünce, bugüne dek üç büyük demokratikleşme dalgası yaratmıştır. Birinci dalga, 1820’lerde ABD’de erkek nüfusun büyük bölümüne oy hakkı tanınmasıyla başlayıp, Birinci Dünya 30 Savaşı’nın ertesine kadar süren uzun zaman diliminde 30’a yakın devletin demokratik rejimi benimsemesiyle sonuçlandı. İki dünya savaşı arasındaki dönemde yükselen otoriter ve totaliter rejimlerin İkinci Dünya Savaşı’nda demokrasi cephesinin üstün gelmesiyle gerilemesi, 1960’larda yeni bir demokratikleşme dalgasını ortaya çıkardı. 1962’de demokrasiyle yönetilen ülkelerin sayısı 36’ya yükseldi. İkinci demokratikleşme dalgasını izleyen ters bir dalga demokratik ülkelerin sayısında bir düşüşe yol açtıysa da, bu ters dalga uzun ömürlü olmadı. Üçüncü demokrasi dalgasının son halkasını oluşturan sosyalist bloktaki çözülme, diğerlerinden farklı, daha derin, daha köklü bir değişme olmuştur. 1990’larda çok uluslu üç sosyalist devlet olan SSBC, Yugoslavya ve Çekoslovakya, kurucu uluslarının bağımsızlıklarını ilan etmesiyle dağıldı. Doğu Avrupa’daki diğer sosyalist ülkelerde rejim değişikliğine gidildi. Soğuk savaş ve iki kutuplu dünya düzeni sona erdi (Uygun, 2003). 2.9.3.Antik Demokrasi ile Modern Demokrasi Arasındaki Farklar Antik ve Modern demokrasi iki farklı demokrasi modeli olup, aralarında yalnızca nicelik değil, nitelik farkı da vardır. Modern çağda devletin ölçeğinin büyümesi doğrudan demokrasiyi olanaksız hale getirmiş, temsili kurumları zorunlu kılmış, yurttaşın demokrasideki rolünü değiştirmiş, devlet-birey karşıtlığını yaratmış ve toplum içinde yeni uyuşmazlık konuları (etnik, dinsel, kültürel) ortaya çıkmıştır (Uygun, 2003). Modern demokrasi ile antik demokrasi arasında, dayandıkları ilkeler, değerler ve yöneldikleri amaçlar bakımından önemli farklar vardır. Bu farklılığın nedeni zaman ve mekânda gerçekleşen büyük dönüşümdür; Modern demokratik rejimler antik deneyimden yaklaşık 2.200 yıl sonra ulus devlet ölçeğinde ortaya çıktı. Demokrasi, tarih sahnesine yeniden çıktığında, eskisinden farklı, hatta onunla hiç bağdaşmayan bazı yeni özellikleri beraberinde getirdi. Modern demokrasinin bu yeni özelliklerini iki başlık altında toplamak mümkündür. İlk olarak, halkın demokrasideki rolü değişti: Halk, iktidarı artık bizzat kullanmamakta; yalnızca denetlememektedir. İkinci olarak, antik çağda demokrasinin başarısı için sosyal yapının türdeş olması gerektiğine inanılır, farklılık olumsuzlanırdı. Modern demokraside ise, içinde çok sayıda eşitlik ve çeşitlilik içeren ulus devlet üzerine bina edilmiştir (Uygun, 2003). 31 Antik demokraside halk, iktidarı bizzat kullanır; tüm devlet faaliyetleri yurttaşlar tarafından yerine getirilirdi. Siyaset, küçük bir zümreye özgü bir meslek değildi. Aristoteles’in temel özellik olarak gördüğü, insanın “siyasal bir varlık” oluşunu doğrulayacak biçimde, her yurttaş aktif siyasetin içindeydi (Uygun, 2003). Modern demokraside ise, antik uygulamadan farklı olarak, halk artık iktidarı kullanmamakta, iktidarı kullanan elit bir kadroyu denetlemektedir. Söz konusu olan bir halk iktidarı ya da çoğunluk yönetimi değil; halk tarafından denetlenen bir azınlık yönetimidir (Uygun, 2003). Demokrasiye en büyük eleştiri, eski Atina’da azınlığın zorbalığı olarak görülmesi, modern demokraside çoğunluğun zorbalığı olarak düşünülmesidir. Modern demokrasi kuramında, çoğunluğun despotizmini önlemek için çeşitli çözüm yolları önerilmiştir. Oy haklarının yalnızca eğitimli ya da vergi ödeyen kişilere özgülenmemesi; azınlığın temsil edileceği ikinci meclislerin kurulması; halkın, iki seçim arasında, temsilcilerini etkilemesinin önüne geçilmesi; yasama faaliyetinin anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir yargı organının kurulması gibi (Uygun, 2003). Halkın çıkarlarını en iyi biçimde koruyacağını ileri sürerek iktidarı ele geçiren demokrasi karşıtı pek çok güç, yoğun insan hakları ihlalleri, katliamlar, soykırım gibi vahşi uygulamalara yönelmiştir. Bu konuda, faşizm, nasyonal sosyalizm, Stalinizm ya da Arjantin, Şili, Brezilya gibi ülkelerdeki askeri diktatörlükler, ilk anda gösterilebilecek örneklerdir. Demokratik olmayan bazı rejimlerin sergilediği korkunç tablo, hangi ad altında olursa olsun, bu rejimlerin hiçbirinin, sorunlarla boğuşan orta halli bir demokrasiye yeğlenemeyeceğini gösteriyor. Bununla birlikte, salt tarihsel deneyimin, kategorik olarak tüm otokratik yönetimlerin kötü, tüm demokrasilerinde iyi olduğunu göstermeye elverişli olmadığı açıktır (Uygun, 2003). Otokratik rejimlerle karşılaştırıldığında, demokrasinin göreli olarak daha başarılı olduğu söylenebilirse de, buradan hareketle, demokratik rejimin hiçbir zaman kötü yöneticileri iş başına getirmeyeceği ve yanlış kararlar almayacağı sonucuna ulaşılamaz. Yanlış yapma riskini bütün yönetimler taşır. Tarihsel deneyimlere bakılarak söylenebilecek olan; yalnızca, en büyük yanlışların, en vahim hataların demokratik olmayan yönetimler tarafından yapıldığıdır (Uygun, 2003). 32 2.10. Demokrasi Nedir? Yunanlılar demokrasi uygulamasını ilk olarak gerçekleştiren ve demokrasi kelimesini ilk olarak kullanan toplumdur. Demokrasi, Yunanca “demos” (halk) ve “kratos” (iktidar) kelimelerinden oluşmakta ve “halk iktidarı” anlamına gelmektedir (Tanilli, 2002). Günümüzde demokrasi konusunda henüz görüş birliği sağlanabilmiş değildir. Her toplum demokrasiyi kendi sosyo-ekonomik, kültürel, politik ve hukuksal yapısına göre tanımlamakta, yorumlamakta ve uygulamaktadır. Özellikle günümüz toplumlarında nüfusun hızla artması, toplumsal yapının karmaşıklaşması, devletin görevlerinin ve vatandaşların devletten beklentilerinin çoğalması, uzlaşma ve iş bölümünün çok fazla çeşitlenmesi gibi nedenlerle gerçek ve doğrudan demokrasinin uygulanabilmesi pratik olarak pek mümkün değildir (Öztekin, 2007). Evrensel bir değer haline gelen demokrasi farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bu tanımlardan bazıları ise şöyledir. Her ne kadar siyaset bilimciler arasında demokrasinin tanımlanması ve ölçülmesi ile ilgili kimi ayrıntılar hakkında görüş birliği olmasa da Robert A. Dahl tarafından “Polyarchy” kitabında önerilen sekiz ölçüt hala yaygın bir kabule sahiptir. 1. seçme hakkı, 2. seçilme hakkı, 3. siyasal liderlerin destek ve oy kazanmak için birbirleriyle yarışma hakkı, 4. özgür ve adil seçimler, 5. örgütlenme özgürlüğü, 6. ifade özgürlüğü, 7. alternatif bilgi kaynaklarının varlığı, 8. kamusal politikaları seçmenlerin oylarına ve tercihlerin ifade edildiği başka biçimlere bağımlı kılan kurumlar (Lijphart, 2002). Demokrasi halkın kendi seçtiği yöneticiler aracılığıyla kendi kendini yönetmesi olgusudur (Öztekin, 2007). Lijphart demokrasiyi “halk tarafından halk için yönetim” olarak tanımlar (Lijphart, 2006). 33 Kongar demokrasiyi kısaca “temel hak ve özgürlüklerin güvencede olduğu bir çoğunluk yönetimi” olarak tanımlar (Kongar, 2001). Bozkurt (2008)’a göre demokrasi, halkın kendi kendini yönettiği “yönetim biçimi” demektir. Tanilli (2007)’ye göre önce bir yönetim biçimi olan demokrasi, bir toplumda halkın, yani hiçbir ayırım gözetilmeden yurttaşlar topluluğunun, siyasal iktidarı elinde tuttuğu ya da denetlediği siyasal bir örgütleniş biçimidir. Türk Dil Kurumu’nun güncel sözlüğünde demokrasi halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi olarak tanımlanmıştır (TDK, 2009). Gözler (2002) ise demokrasiyi, etkin siyasal makamların, düzenli aralıklarla tekrarlanan, birden fazla siyasal partinin katıldığı, serbest seçimlerle belirlendiği, muhalefetin iktidar olma şansına sahip olduğu ve temel kamu haklarının tanınmış ve güvence altına alınmış olduğu bir rejim olarak tanımlamaktadır. Batı’da çok kanlı ve uzun süren bir süreç sonrasında ulaşılmış bir siyasal rejim olan demokrasi, çağdaş iki sınıfın, sermaye sınıfı ile işçi sınıfının, önce din baskısını ve toprak ağalarını tasfiye etmesi, sonra da birbirlerini dengelemesi sonucu oluşmuştur. Türkiye’de ise bugün kurmaya ve işletmeye çalıştığımız demokrasi, endüstrileşmenin “doğal sonucu” olarak değil, Kemalistlerin, kılıçlarının gücü ile kazandıkları bir bağımsızlık savaşı sonunda uygulamaya koydukları “ideolojik bir model olarak” ortaya çıkmıştır (Kongar, 2005). Türkiye’de demokrasinin temelleri, meşruiyetini, pratik olarak Kurtuluş Savaşı’nı kazanmanın gücünden, kurumsal olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden alan Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinden almıştır. Türkiye’de demokrasi dünyadaki süreçlere ters olarak “yukarıdan aşağıya doğru” kurulduğundan, hem toplum hem de bireyler demokrasiye hazır olmadıkları için, gerek kuruluş (tek parti), gerekse işleyiş (çok parti) dönemlerinde pek çok sorun ile karşılaşılmıştır. Gerek toplumsal yapı gerekse bireyler demokrasiyi yaşatacak düzeye gelmedikçe bu sorunlar sürecektir (Kongar, 2005). 34 Türk siyasal yaşamının, bugün, göze ilk çarpan özelliklerinden biri şudur: Demokrasi, “egemen” siyasal idealdir. Türkiye’de demokrasi ve onun sorunları aslında İkinci dünya Savaşı’ndan sonra siyasal gündemin başına geçer. Siyasal gündemin başına geçtiği 1945’lerden bu yana her şeye karşı, sürekli bir gelişme göstermiştir. Otoriter eğilimler, -hatta “1971 rejimi”nde olduğu gibi faşist uygulamalar- siyasal yaşamı zaman zaman karanlığa gömseler de geniş zaman boyutları içinde ele alındığında, Türkiye, -gözle görülür biçimde- bir demokratikleşme süreci içindedir (Tanilli, 2002). Demokratik rejimin genel işleyiş ilkeleri maddeler halinde verilmiştir. 1) Demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir çoğunluk rejimidir. 2) Başta dini rejimler olmak üzere, pek çok diktatörlük de çoğunluğa dayalı olarak işletilebileceğinden, Demokrasinin ayırıcı niteliği “çoğunluk yönetimi” değil, güvence altına alınmış olan “hak ve özgürlüklerdir”. 3) Demokrasileri bekleyen birinci tehlike çoğunluğun “temel hak ve özgürlükleri” tahrip etmesi, ikinci tehlike ise din gibi, ırk gibi, sınıf gibi bazı ölçütleri kullanan bir takım grupların “temel hak ve özgürlükleri” istismar ederek “Demokratik rejimi” olanaksız kılmasıdır. 4) Demokrasinin en büyük düşmanı demokrasiyi tahrip etme gücü olan “çoğunluktur”. “Çoğunluk” her zaman güvence altındaki “temel hak ve özgürlükleri” yok edecek güce sahip olduğundan demokratik rejimler, çoğunluğun bu gücünü kötüye kullanmasını ve demokrasiyi tahrip etmesini önlemek için, ikinci Meclis (Senato), Anayasa Mahkemesi, yargı bağımsızlığı, özerk üniversiteler ve bağımsız-özgür medya gibi kurumlara sahiptirler. Demokratik rejimin işleyişini güvence altına alan bu kurumların zedelenmesi, demokratik rejimi yozlaştırır, zaman içinde yok eder. 5) Bazı grupların azınlıkta da olsalar, “temel hak ve özgürlükleri” istismar ederek din, ırk veya sınıf gibi ölçütler adına demokrasiyi tahrip etmeleri, “temel hak ve özgürlüklerin” başkalarının “temel kaldıramayacağı ilkesiyle önlenir. hak ve özgürlüklerini” ortadan 35 6) Demokratik rejimin doğru işleyebilmesi için, dürüst ve şeffaf seçim esasına göre oluşturulan yasama meclislerinin toplumsal yapı açısından adaletli bir temsili yansıtması gerekir. 7) Seçimlere birbirinden gerçekten farklı görüşleri savunan siyasal partiler katılmış olmalıdır. 8) Seçimler, propaganda açısından muhalefetin de iktidarla eşit haklara ve olanaklara sahip olduğu bir ortam içinde ve periyodik olarak yapılmalıdır. 9) Bir demokratik rejimin düzgün işleyebilmesinin en önemli koşulu, iktidarın, gücünü rejimi değiştirmek için kullanmasını engelleyecek mekanizmaların etkin ve sürekli olarak geçerli kılınmış olmasıdır (Kongar, 2007). 2.11. Demokrasinin Temel İlkeleri - Egemenliğin Kullanılması - Güçler Ayrılığı - Siyasal Partiler - Seçimler - Kamu Özgürlükleri 2.11.1. Egemenliğin Kullanılması Devletin üstün emretme ayrıcalığına egemenlik denir. Demokratik kuram içinde, halk egemenliği ve ulusal egemenlik olmak üzere iki anlayış ortaya çıkmıştır: Eğer egemenlik ulusa ait ise, ulusal egemenlikten, eğer vatandaşlara ait ise, halk egemenliğinden söz edilmektedir. Uygulamada, ister ulusal egemenlik, ister halk egemenliği ilkelerine dayanılsın, Anayasa hukuku açısından, her iki ilkenin doğurduğu sonuçlar birbirine yakındır. Ulusal egemenlik soyut, halk egemenliği ise, daha az soyut bir kavramdır. Her ikisinin de amacı, egemenliğin toplumda olduğunu belirtmektir. Bu ilkelerin, anayasa ilkesi haline gelmeleri ile bunların çoğunluk ilkesine bağlanması, uygulama yönünden bir zorunluluk olmuştur. Böylece, egemenlik çoğunluğun oyu olarak somutlaştırılmıştır. Egemenlik, doğrudan, temsili ve yarı doğrudan olmak üzere üç biçimde kullanılır (Gözübüyük, 2006). 36 2.11.1. 1. Doğrudan Demokrasi Doğrudan demokrasiye antik çağda Yunan sitelerinde rastlanır. Bu sitelerde vatandaşlar bir meydanda toplanarak site adına çeşitli kararlar alırlardı. Fakat toplumun önemli bir kısmını oluşturan kölelerin oy hakkı olmadığı için eski Yunan’da tam bir demokrasinin olduğu sanılmamalıdır (Gözler, 2002). Doğrudan demokrasi, halkın egemenliğini bizzat ve doğrudan doğruya kullandığı demokrasi tipidir. Doğrudan demokraside devlet için gerekli olan bütün kararlar, yurttaşlar topluluğu tarafından aracısız ve temsilcisiz olarak bizzat alınırlar. Doğrudan demokrasi, halkın halk tarafından yönetilmesini öngörmektedir. olarak “halk egemenliği teorisi” ne dayanmaktadır. Teorik Doğrudan demokrasi sistemi, demokrasinin ideal anlamına en yakın olan sistemdir. Günümüzde doğrudan demokrasi sadece İsviçre’nin bir küçük dağ kantonunda ve dört yarım-kantonunda uygulanmaktadır (Gözler, 2002). Bu modelde toplum sürekli karar organı olacak aldığı kararları uygulayacak olan sınırlı bir yönetici kesimini de sınırlı bir süre için gene kendisi seçecek ve bu seçtiği yönetici kesimi istediği zaman da değiştirebilecektir (Öztekin, 2007). Doğrudan demokrasi, ancak çok küçük siyasal topluluklarda görülebilir. İlk bakışta, demokratik niteliği üstün olan bu sistemde, toplantıların kısa sürmesi, oylamanın el kaldırma yolu ile yapılması, seçilmiş organlara geniş yetkilerin tanınmış olması, bir ölçüde sistemin demokratik niteliğini zayıflatmaktadır (Gözübüyük, 2006). Doğrudan demokrasinin var olabilmesi, tek bir parlamentoya sığabilecek kadar az sayıda vatandaşın ve üzerinde etraflıca düşünülmüş politik bir karar vermek için gerekli olan kanıtları ve tartışmaları kavrayabilmek için diğer sorumluluklardan bağımsız olarak yeterli zamanın var olmasını gerektirir (Beetham-Boyle, 2005). 2.11.1.2.Temsili Demokrasi Yunan siteleri doğrudan demokrasiyi olanaksız kılacak kadar büyük ölçekli değildi. O nedenle, doğrudan demokrasi kurumlarının işleyişi ile ilgili ciddi bir krizle karşılaşmadılar. Bununla birlikte Roma, yurttaşların siyasal kurumlara katılmalarını 37 olanaksız kılacak kadar büyümüştü. Ölçeğin büyümesi doğrudan demokrasiyi olanaksız kılıyordu. Temsili demokrasi bu sorunu tümüyle çözüyordu. Modern devlette, demokrasinin uygulanması bakımından, temsil kurumunun taşıdığı önem yadsınamaz. Temsil ile demokrasinin yan yana gelebileceği düşüncesi 18. yüzyıla aittir. Temsil, iki bin yıllık bir aradan sonra, demokrasinin yeniden tarih sahnesine çıkmasında kilit rol oynadı. Bununla birlikte, temsil, demokrasinin özünü önemli ölçüde etkiledi ve değiştirdi (Uygun, 2003). Temsili demokrasi, halkın egemenliğini kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullandığı demokrasi tipidir. Diğer bir ifadeyle temsili demokraside, “temsilci” denen kişileri halk seçmekte ve bu kişiler ise egemenliği kendi adlarına değil, halkın adına kullanmaktadırlar. Temsili demokraside, halkın seçtiği temsilcinin iradesi, milletin iradesinin yerine geçer. Temsili demokrasi sistemi teorik olarak “milli egemenlik teorisi” ne dayanmaktır. Referandum gibi araçlarla halkın yönetime doğrudan doğruya katılmasının mümkün olmadığı temsili sistemlere “saf temsili demokrasi” diyoruz. Anayasa değişikliği hariç olmak üzere Türkiye, federal düzeyde ABD ve yine federal düzeyde Almanya saf temsili demokrasiye örnek ülkelerdir (Gözler, 2002). Egemenliğin kullanılması, genel seçimle seçilmiş, ulus adına veya halk adına hareket eden temsilcilere tanınmıştır. Seçimin genel olmasını ve tercihen de doğrudan olmasını gerektirir (Gözübüyük, 2006). Seçilenler sürekli halka hesap vermek ve her zaman değiştirilebilir olduklarını hiçbir zaman unutmamalıdırlar. Halkın seçtiği kişileri sürekli kontrol etmesi ve denetleyebilmesi düzeninin mutlaka kurulması gereğidir (Öztekin, 2007). Temsili demokrasinin başlıca iki şekli vardır. Bunlardan birine göre, seçmenler, yalnızca yasama meclisi üyelerini seçerler, yasama meclisi de ya doğrudan ya da dolaylı olarak yürütmeyi belirler ve denetler. Bu sistemde, yasama meclisi üyeleri, halkın ya da ulusun temsilcilerinin yalnız kendileri olduğunu ileri sürerler. Bu durum yasamaya, yürütmeye göre bir üstünlük sağlar. İkinci şekle göre, seçmenler, genel seçimle yalnız yasama meclisi üyelerini seçmekle kalmazlar, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’da olduğu gibi devlet başkanını da seçerler. Böylece, yasamanın geleneksel üstünlüğü bir ölçüde dengelenmiş olur (Gözübüyük, 2006). 38 Temsili demokraside, seçimle iş başına gelen temsilcilerin sistemin itici gücü olması, bir süre sonra siyasal bir sınıfın ortaya çıkmasına, temsilcilerin bu sınıf içinden seçilmesine ve temsilcilerin halktan kopmasına neden olmaktadır. Bunun yanında, siyasal partilerin, siyasal yaşamda kazandıkları önem, temsilcilerin seçiminde, temsilcileri değil, siyasal partileri ön plana çıkarmaktadır (Gözübüyük, 2006). 2.11.1.3. Yarı Doğrudan Demokrasi Yarı-doğrudan demokrasi, egemenliğin kullanılmasının halk ile temsilciler arasında paylaştırıldığı demokrasi tipidir. Yarı-doğrudan demokrasi, temsili demokrasi ile doğrudan demokrasinin bir bileşimidir. Yarı-doğrudan demokrasi sisteminde egemenliğin kullanımı esasen halkın seçtiği temsilcilere verilmiştir. Ancak bazı durumlarda, referandum gibi araçlarla seçmenler de egemenliğin kullanılmasına doğrudan doğruya katılırlar. Bu nedenle yarı-doğrudan demokrasi temelde temsili bir demokrasidir. Referandum, halk vetosu, halk teşebbüsü ve temsilcilerin azli yarı- doğrudan demokrasinin araçlarıdır (Gözler, 2002). Yarı doğrudan demokrasi modelinde, bazı konularda halkın düşüncesinin, eğilimlerinin ve isteklerinin belirlenmesi koşulu, anayasal ve yasal kurallar olarak konmuştur. Halkın isteklerinin, düşüncelerinin ve eğilimlerinin belirlenmesi de, referandum, veto, halkın teklif hakkı gibi yöntemlerle olur (Öztekin, 2007). Başlangıçta belli ülkelerde uygulansa da zaman içerisinde başka ülkelere de yayılmıştır. Bu yöntemin geniş bir biçimde uygulandığı ülke, İsviçre’dir (Gözübüyük, 2006). Yarı doğrudan demokrasi de halk, "halk oylaması (referandum)”, “halk vetosu”, “halk girişimi (halk girişimi)” ve “temsilcilerin azli” araçlarıyla egemenliğin kullanılmasına doğrudan doğruya katılır (Gözler, 2002). a) Halk oylaması (referandum): Düzenli aralıklarla yapılan seçimler dışında, ulusal düzeyde katılımı arttırmaya yönelik en önemli araçlardan biri halkoylamasıdır. Bir doğrudan demokrasi kurumu olan halkoylaması 39 (referandum), geniş anlamıyla, belirli bir konuda halkın görüş belirtmesi ya da karar vermesini sağlayan yönetimin adıdır (Uygun, 2003). Halk oylaması anayasa konusunda olabileceği gibi, yasa konusunda da olabilir; halkın görüşünü öğrenmeye yarayan, daha çok siyasal ve olağanüstü bir yöntemdir; yapılan işe ya da işleme, çoğu kez yasallık kazandırma amacı güder (Gözübüyük, 2006). b) Halk vetosu; Halkın vetosu, parlamentoda kabul edilmiş ama henüz yürürlüğe girmemiş bir yasayı, yurttaşların belli bir süre içinde halkoyuna sunmasıdır (Uygun, 2003). Halkın kendiliğinden harekete geçerek, yasama organınca kabul edilmiş olan bir yasaya “hayır” diyebilmesidir. Halkın, yasama organınca kabul edilen yasaya karşı vetosunu kullanabilmesi için, belli bir süre içinde ve belli bir sayıda imza toplaması gerekir. Bu yol ile yönetime uygun olarak kabul edilen bir yasanın, halkoyu sonucuna göre, tümünün veya bir bölümünün iptali sağlanır (Gözübüyük, 2006). Bu uygulamada halkın sessiz kalması ya da itiraz etmemesi yasanın ya da alınan siyasal karaların kabul edildiği anlamına gelir. Bu uygulama nüfusu az ve siyasal kültür düzeyi yüksek toplumlarda başarılı olabilir (Öztekin, 2007). c) Halk girişimi; Halk girişimi, mevcut yasalarda değişiklik öngören ya da tümüyle yeni bir düzenleme getiren yasa metninin yurttaşlar tarafından hazırlanarak halkoyuna sunulmasıdır (Uygun, 2003). Halk, belli sayıda imza toplayarak belli konuda yasa çıkarılması ve yasada değişiklik yapılması için yasama organını harekete geçirir. Yasa önerisini konuşup karara bağlama hakkı, yasama organınındır. Halk girişimi, belli bir tasarı önerme biçiminde olabileceği gibi, yalnızca konusunu ve bazı özelliklerini bildirme biçiminde de olabilir. Bu sonuncuya, tasarısız öneri denir. Bu durumda tasarı, Meclis tarafından hazırlanır. Meclisin alacağı karar, çoğu kez halkoyuna sunulur (Gözübüyük, 2006). d) Temsilcilerin azli; Halkın çalışmasından memnun kalmadığı temsilcilerini görevden almasına imkân veren bir usuldür. Bu usulde, temsilciden memnun kalmayan seçmenler, temsilcinin görevden alınması ve yerine yeni birisinin seçilmesini kendi aralarında imza toplayarak teklif ederler. İmza sayısı seçmelerin belirli bir oranına veya belirli bir sayısına ulaşırsa, temsilcinin görevden alınması ve yerine yeni birisinin seçilmesi için seçim yapılır (Gözler, 2002). 40 2.11.2. Güçler Ayrılığı Modern demokrasi, ilk olarak J.Locke tarafından savunulan, daha sonra Montesqieu’nun üne kavuşturduğu kuvvetler ayrılığı görüşünü temel bir özellik olarak benimsemiştir. He iki düşünürün de çıkış noktası, iktidarın tek elde toplanmasını önleyerek özgürlükçü bir düzenin güvence altına alınmasıdır (Uygun, 2003). Güçler ayrılığı ilkesi, sorumsuz krallara karşı, ‘iktidar’ sınırlama ‘istibdat’ rejimini önleme amacı ile ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Yetkilerin kötüye kullanılmasının önlenmesi için, devletin üç ayrı görevini, üç ayrı güce vermek ve güçlerin birbirini dengelemesini sağlamak gerekir. Üç gücü elinde toplayan kişi, dilediği gibi yasa yapar, dilediği gibi uygular, uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların da yargıcı olur. Güçler ayrılığının olmadığı bir devlette, özgürlüklerin güvence altında olamayacağı ve iktidarın istibdada yol açacağı görüşü egemen olmuştur (Gözübüyük, 2006). Klasik anlamdaki güçler ayrılığı ilkesi, günümüzde artık siyasal gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ilkenin yeni bir anlam kazandığı, çoğulcu demokrasilerde, eski önemini yitirdiği, güçler ayrılığının güçler birliği ilkesine dönüştüğü Marksist rejimlerde ise, tümden reddedildiği görülür. Klasik anlamda güçler ayrılığı ilkesinin, günümüzde çoğulcu demokrasiye uyum gösterememesinin nedenlerinin başında, partilerin siyasal yaşamda önem kazanmaları olmuştur (Gözübüyük, 2006). Güçler ayrılığı ilkesi tümden geçmişte kalmıştır. Yeni yapılan Anayasalarda yer aldığı gibi, Anayasa Mahkemeleri de zaman zaman bu ilkeye kararlarında yer vermektedirler (Gözübüyük, 2006). Güçler ayrılığı kuramı, devlet niteliği kazanmış her siyasal toplumda, birbirinden farklı üç görevi olduğu, bu görevlerden her birini yerine getiren bir güç bulunduğu ve bunların birbirleri karşısında oldukça bağımsız bir statüye sahip oldukları esasına dayanır (Gözübüyük, 2006). Demokrasilerde, hükümet üç kola ayrılmıştır: Siyasanın oluşturulmasından ve uygulanmasından sorumlu olan yürütme(hükümet); çıkarılan yasaları ve vergileri 41 onaylamaktan ve yürütmeyi denetlemekten sorumlu olan yasama (parlamento, temsilciler veya millet meclisi) ve kanunların ihlal edilip edilmediğine karar vermek ve ihlal edilmesi halinde suçlu bulunanları cezalandırmak suretiyle kanunlara itaati sağlamaktan sorumlu olan yargı (mahkemeler) (Beetham-Boyle, 2005). Bunlar, yasama, yürütme ve yargı güçleridir. Yasama ile toplum yaşamını düzenleyen kuralların yani yasaların çıkarılması, yürütme ile yasaların uygulanması, yargı ile de uygulamadan doğan uyuşmazlıkların giderilmesi sağlanır. Bu kuram, her üç gücün ayrı organlara verilmesini ve organların olduğunca birbirinden bağımsız olmasını öngörür (Gözübüyük, 2006). Yasama: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel işlevi, Anayasal ifadesiyle (m. 7), “yasama”dır. Yasama, kanun yapma demektir. Türkiye’de “kanun” adlı kamu işlemin ancak TBMM yapabilir. işlemlerdir. Kanunlar özünde genel kurallar koyan hukuki Kanunlar TBMM tarafından Anayasa’da ve İçtüzük’te belirtilen özel yöntem çerçevesinde yapılan, genellikle kamuoyunu doğrudan doğruya ilgilendiren ve yurttaşlar için hak ve yükümlülük doğuran işlemlerdir (Erdoğan, 2008). Yürütme: “Yürütme”nin, işlev ve organ olarak çeşitli anlamları vardır. “Yürütme işlevi”, yasamaca yaratılan hukuku gerçekleştirme ya da uygulama faaliyetidir. Bir devlet organı olarak, yürütme, uygulamada, çeşitli biçimler altında görünmüş ve görünmektedir. Yürütme, tek bir kişi halinde ortaya çıkarsa “monokratik yürütme”; iki kişiden oluşursa “kollejial yürütme”; bir heyet halinde ise “direktoryal yürütme”; bir kişiyle onun karşısında bir heyetten oluştuğu bir biçimine ise “ikili yürütme” adını alır (Tanilli, 2002). Yargı: Yargı devletin üç temel hukuki işlevinden biridir. Yargı işlevi, hukuki uyuşmazlıkların bağımsız mahkemeler tarafından nihai olarak çözümlenmesini ifade etmektedir. Mahkemeler uyuşmazlıkları yürürlükteki hukuku uygulamak suretiyle çözerler. Yargı(lama) tek taraflı değil, iki taraflı işleyen bir süreçtir; suçlamaya karşı savunmanın, iddiaya karşı cevap veya karşı iddianın getirilmesine dayanır. Mahkeme veya yargıç uyuşmazlığın tarafların bağımsız (yani, “tarafsız”) olması sayesinde, bu diyalektik sürecin hakkaniyete en uygun sentezini üretebilecek konumdadır (Erdoğan, 2008). 42 Yargının yürütme ve yasamadan ayrı olması, yargının her türlü baskı ve etkiden uzak ve siyasal çekişmelerin dışında kalması, yalnız güçler ayrılığı ilkesinin, bir gereği değil, aynı zamanda yargı görevinin bir gereğidir. Güçler ayrılığı ya da güçler birliği ilkeleri incelenirken, yalnız yasama ve yürütme arasındaki ilişkiler üzerinde durulmakta, yargı bu tartışmaların dışında tutulmaktadır (Gözübüyük, 2006). Eğer mahkemeler yasama ve yürütmeden bağımsız olmazsa, kamu görevlilerinin kanunlar çerçevesinde hareket etmesini sağlamak için korkusuzca veya adil davranamaz. Benzer şekilde, parlamento bağımsız olarak yasaları ve konacak vergileri onaylama ve yürütmeyi denetleme yetkisine sahip olmazsa, hükümetin seçmelere karşı mali ve siyasi sorumluluğu ciddi bir biçimde zayıflayacaktır (Beetham-Boyle, 2005). Demokrasi ve Hukukun Hâkimiyeti: Hukukun hâkimiyetinin, bireysel özgürlüğün ve demokrasi yapı taşı olduğu açıkça görülebilir. Hukukun hâkimiyeti olmadan bireylerin haklarını yürütmeye karşı korumak mümkün değildir. Demokrasi, anayasa ve seçilmiş bir parlamento, hukukun kaynağı olduğu müddetçe yürütmenin bunu takip etmesi demokrasinin temel gerekliliğidir. Yasal ve usule uygun düzene, “milli çıkarlar” veya “yoğun halk talebi” gerekçeleriyle zarar verilme girişimleri anti demokratik tutumlar olarak değerlendirilmelidir. Hukukun hâkimiyeti, onu koruyacak bağımsız bir yargının varlığı ölçüsünde etkin olur (Beetham-Boyle, 2005). Farklı Hükümet Sistemlerinde Güçler Ayrılığı: Yasama ve yürütme arasındaki ilişkiye göre, genel olarak üç tür hükümet sisteminden söz edilebilir. Meclis hükümeti sistemi, güçler birliği ilkesine dayanır. Bu sistemde yasama ve yürütme görevleri yasama organında toplanmıştır. Başkanlık sisteminde, yasama ve yürütme birbirine eşit ve birbirinden bağımsız güçler olarak düşünülmüştür. Parlamenter sistem ise, yumuşak güçler ayrılığı sistemine dayanır; yasama ve yürütme ayrı güçlere verilmekle birlikte, ararlında sıkı bir işbirliği vardır; birbirlerini karşılıklı etkileme olanağına sahiptirler (Gözübüyük, 2006). Yürütmenin başında olan kişinin parlamentodan ayrı olarak seçildiği ve parlamentoda yerinin bulunmadığı parlamento sisteminde, yasama ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrımı kesin olarak belirlenmiştir (Beetham-Boyle, 2005). 43 Parlamenter sistemde, yasama ve yürütme güçlerinin ayrılığı uygulamada, kuramsal düzeyde kalmakta ve kuramsal olarak varlığını sürdürmektedir. Gerçekte her iki güç arasında sıkı bir işbirliği ve karşılıklı etkileşim vardır. Yürütmenin de, yasama üzerinde etkinliğini giderek arttırdığı, dengenin yürütme lehine bozulduğu da görülmektedir (Gözübüyük, 2006). Güçler ayrılığı ilkesinin, ancak başkanlık sisteminde hem kuramsal düzeyde, hem de gerçekte uygulanabildiği görülür. Başkan, her zaman, yasama organı olan Kongre çoğunluğunu yanında bulamaz, Kongreden, kendi politikası doğrultusunda bir destek göremez. Bütün bunlara karşılık, Başkanın Kongre üzerinde etkisinin önemli olduğu, çeşitli yollarla kongreyi etkilemeye çalıştığı ve çoğu kez bunda başarılı olduğu görülmektedir (Gözübüyük, 2006). Yürütmenin başındaki kişinin parlamentoda çoğunluğa sahip olan parti lideri olarak seçildiği başkanlık sisteminde, başbakanın hem yürütme organının başı hem de parlamentodaki çoğunluğun lideri olarak her iki organda da yeri vardır (Beetham-Boyle, 2005). 2.11.3. Siyasal Partiler Demokratik yapıların vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler, halka daha çok yararlı olacak ve onları daha mutlu edecek fikirler üreterek seçim yarışlarına giren fikir grupları, fikir kulüpleridir (Bozkurt, 2008). Bir başka ifade ile siyasal partiler, programını uygulamak ve iktidara gelmek için, büyük halk kitlelerinin iktidarı etkilemesini ve işleyişine katılmasını sağlamaya çalışan, örgütlenmiş insan topluluklarıdır (Gözübüyük, 2006). Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Tanımda da belirtildiği gibi siyasi partilerin amacı siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmaktır (Öztekin, 2007). Siyasi partiler, benzer görüşleri paylaşan ve benzer menfaatlere sahip insanları, siyasi makam ve güç elde etmek için kampanya yapmak üzere bir araya getirir. 44 Seçmenler için, aralarında seçim yapacakları açık politika konumları ve programları önererek seçim tercihini basitleştirir. Hükümetler için seçildiklerinde uyguladıkları programların hedeflerine ulaşmayı olanaklı kıran istikrarlı bir siyasi destekçiler grubu sağlar. İnsanlar için siyasi partiler, kamu meselelerine katılma fırsatı, politik eğitim ve devlet politikasını etkilemek için bir araç temin eder (Beetham-Boyle, 2005). Meslekler, ideolojik düşünce ayrılıkları, toplumsal statü, din, mezhep gibi farklılıklarla önceleri parlamento içinde oluşan bu hizipler ve gruplaşmalar, zamanla parlamento dışında da örgütlenmeye ve ilişkilerine sürdürmeye başladılar. İşte bu örgütlenmeler günümüz siyasi partilerinin ilk örnekleridir (Öztekin, 2007). Günümüzde siyasi partilerin atası sayabileceğimiz partiler, Batı’da burjuva sınıfının, feodal üretim ilişkilerini değiştirmesine bağlı olarak parlamentolara egemen olması ve monarşik iktidarı zayıflatıp onun yerini almasıyla birlikte 19. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkmışlardır (Tanilli, 2002). Modern siyasi partilerin ilk örneklerini ayrıca ABD’de yer almaktadır. Siyasi patilerin ilk olarak bu ülkelerde görülmesinin nedenini de, oy hakkının ilk olarak bu ülkelerde kitlelere yayılmaya başlamasına bağlayabiliriz. İlk siyasi parti de ABD’de 1795-1800 yılları arasında Cumhuriyetçi Parti adıyla kuruldu. İngiltere’deki ilk siyasi parti de 1877 yılında kurulan ulusal Liberal Federasyondur (Öztekin, 2007). İkinci Dünya savaşından sonra siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak anayasalara girdiler. 20. yüzyılın ortalarında ise siyasi partiler, tüm demokratik siyasal sistemlerde, demokrasinin ve devlet yönetiminin temel faktörü olmuşlardır. Günümüzde ise siyasi partisiz yönetimlere ancak geleneksel ve geçiş halindeki toplumlarda rastlanmaktadır (Öztekin, 2007). 2.11.3.1. Siyasal Partilerin Özellikleri 1) Yapı Yönünden Siyasal Partiler: Yapıları bakımından siyasal partiler ikiye ayrılır. Bunlardan biri Kadro Partileri diğeri ise Kitle Partileridir. Aşağıda yapıları bakımından siyasal partilerle ilgili bilgiler verilmektedir. 45 a) Kadro Partileri: Kadro partileri, siyasi partilerin ilk örnekleri olup, siyasi partilerin parlamento gruplarının hizipleşmeler sonucu parlamento dışında örgütlenmelerinden doğmuştur (Öztekin, 2007). Az sayıda, saygın ve varlıklı bir zümrenin kuruculuk ettiği bir siyasal örgüt modelidir (Gözübüyük, 2006). Kadro partileri, oy hakkının belirli miktarda vergi verenlere, belirli miktarda toprak sahibi olanlara verildiği, bir başka deyişle sınırlı oy hakkının geçerli olduğu ve siyasi iktidarı belirleme hak ve yetkisinin aristokrat ve burjuva sınıfının siyaset sahnesinden temsilcileridir (Öztekin, 2007). Bu partiler üye kaybetmekten çok, seçim dönemlerinde etkili olan kişileri bünyelerinde toplayan, seçim dönemlerinde etkinliklerini arttıran partilerdir. Bunlara daha çok Amerika Birleşik Devletleri’nde rastlanır. Merkezcilik ve örgütlenme oldukça zayıftır. Genel olarak, seçimlerde başarılı olmak için çalışan komitelere benzerler. Amaçları sadece seçimi kazanmak olduğu için etkinlikleri daha çok seçim zamanlarına ve parlamento çalışmalarına yönelik olur (Gözübüyük, 2006). b) Kitle Partileri: Kitle partileri, kadro partilerinden çok daha sonra, kitlelerin oy hakkına kavuşarak siyaset sahnesine çıkmaları sonucu ortaya çıkmışlardır. Kitle partileri için üyelerin niceliği önemlidir. Kitle partileri seçim giderlerini karşılayabilmek için büyük ölçüde üye ödentilerine dayanırlar (Öztekin, 2007). Seçmenlerini parti üyesi yapmaya, olduğunca çok yandaş toplamaya çalışan partilerdir. İlk kitle partisi sosyal partilerdir. Daha sonra, komünist ve faşist partiler de aynı yapıya sahip olmuştur. Kitle partileri disiplinli bir içyapıya sahiplerdir. En önemli özelliği, tüm ülkeyi kaplayan, küçük yerleşim birimlerinden merkeze kadar, geniş ve hiyerarşik bir yapıya sahip olmalarıdır. Etkinlikleri süreklidir (Gözübüyük, 2006). Türkiye’de tam anlamıyla kitle partileri, çok partili rejime geçilmesi ile beraber, burjuva partileri arasında ortaya çıkmıştır (Tanilli, 2002). 2) Disiplin Yönünden Partiler: İkiye ayrılır. a) Disiplinli partiler: Parti programına ve parti yöneticilerine, kesin bir otorite ve yetki tanınmıştır. Sıkı bir merkezcilik vardır. Parti emir ve programına uymama, partiden çıkarılmaya varan yaptırımlara başlanmıştır. Seçmenlerden tartışmasız parti adaylarına oy vermeleri istenir. Parti grubu yolu ile parlamenterlerin kullanmaları partinin göstereceği yönde oy sağlanır. 46 Milletvekilleri, parti temsilcisi olmuş, parti emirleri doğrultusunda hareket eden temsilciler durumuna gelmiştir (Gözübüyük, 2006). b) Serbest partiler: Her alanda üyelerini, adaylarını serbest bırakan partilerdir. Günümüzde partiler, hep disiplinli partileridir (Gözübüyük, 2006). 3)Türdeşlik Yönünden Siyasal Partiler: a) Türdeş partiler: İdeolojik birliğin egemen olduğu partilerdir. İdeolojik yapılı tek partiler ile çok partili sistemdeki partiler genellikle türdeşliği fazla olan partilerdir (Gözübüyük, 2006). b) Türdeş olmayan partiler: Çift parti isteminin egemen olduğu ülkelerde, bu partiler, türdeşliği az olan partilerdir. Türdeş olmayan partilere, tek parti sisteminden, çok parti sistemine geçen ülkelerde de rastlanır. Muhaliflerini kendi içlerinde barındırırlar (Gözübüyük, 2006). 2.11.3.2. Siyasal Parti Sistemleri Ülkelerdeki parti sistemlerinin özelliği, ülkenin toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik yapısına bağlı olabildiği gibi, ülkede uygulanan seçim sistemleri de parti sistemlerinin oluşumunu etkileyebilmektedir (Öztekin, 2007). 1- Tek Parti Sistemi: Tipik bir diktatörlük sistemidir. Siyasal iktidar devamlı, ya da uzunca bir süre, tek partinin elinde bulunur. Bu sistemde tek parti, resmi bir doktrini savunan ve gerçekleştirmek isteyen bir partidir. Parti ile devlet sanki bütünleşmiştir. Partinin görevi, parti politikasını devlet örgütü içinde egemen kılmak ve herkese benimsetmektir. Tek parti, açık ve siyasal muhalefeti kabul etmediği gibi, kendi içinde de muhalefete yer vermez. İtalya, Almanya, İspanya ve Portekiz’de faşist tek parti rejimleri uygulanmış ve Sovyet Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve halk demokrasilerinin tümünde komünist tek parti rejimi uygulanmış, ya da uygulanmaktadır (Gözübüyük, 2006). Tek partili siyasal sistemlere ya da tek parti sistemlerine genel olarak komünist ve faşist siyasal sistemler örnek gösterilmekle birlikte Türkiye’deki Cumhuriyet Halk Partisinin görülebilmektedir (Öztekin, 2007). 1923-1946 dönemi gibi istisnalar da 47 2- Çift Parti Sistemi: Bu sistem iki büyük partiye dayanır. Büyük partilerden biri iktidar diğeri muhalefettir. İki büyük parti yanında küçük partiler de yer alabilir. Bunların siyasal yaşamda önem kazanması, ancak iki büyük partinin güçlerinin birbirine yakın olması durumunda ortaya çıkar. Bu sistemde üçüncü bir büyük partiye yer yoktur. Üçüncü parti büyük parti durumuna gelince, iki büyük partiden birisinin yerini alır; yerini aldığı parti küçük durumuna gelir. Çoğunluk sisteminin uygulandığı ülkelerde çok görülür. Çok parti sisteminin iyi işleyebilmesi, iki büyük partinin, rejim üzerinde anlaşmalarına bağlıdır (Gözübüyük, 2006) . İki partili siyasal istemlerin en tipik örneklerini Amerika Birleşik Devletleri ile İngiltere oluşturmaktadır. Bu iki ülkede yıllardır siyasi iktidarı iki belirli parti neredeyse sandalyelerin büyük çoğunluğunu bölüşmektedir. Her iki parti dışındaki partilerin iktidar olma şansları pek yok gibidir (Öztekin, 2007). 3- Çok Partili Sistem: Güçleri birbirine yakın birçok partinin bir arada bulunduğu bir sistemdir. Çeşitli görüşlerin temsiline olanak veren bu sistemde, çoğu hükümet kurulmasında güçlüklerle karşılaşılır ve ortak hükümet kurma yoluna gidilir. Zayıf ve istikrasız hükümetlere neden olur. Nisbi temsil sisteminin uygulandığı ülkelerde çok partili sistemin egemen olduğu görülür (Gözübüyük, 2006). Bu sistemlere örnek olarak İtalya, Belçika ve Fransa ve 1980 öncesi Türkiye gösterilebilir (Öztekin, 2007). 2.11.4. Seçimler Demokrasinin temel ilkelerinden biri kuşkusuz, devlet iradesinin oluşmasına ve kullanılmasına halkın geniş ölçüde katılmasıdır. Bu da ancak seçimlerle gerçekleşir. (Gözübüyük, 2006) Seçim, sadece milletvekillerinin ve yerel yöneticilerin belirlenmesi için uygulanan bir yöntem değil, tüm demokratik örgütler için örgüt üyelerinin örgütü yönetecekleri belirleme yöntemi olmalıdır. Halk, siyasi iktidara karşı onayını ve tavrını düzenli arlıklarla yapılan seçimlerle gösterir. O halde seçim, halka siyasi iktidarı onaylamak, onayını geri almak ya da onu reddetme hakkı verir. Siyasi 48 iktidarların(ülkeyi, toplumu yöneteceklerin) belirlenmesinde çok önemli olan seçimlerden, toplumun üyeleri olan tüm vatandaşlar yüzyıllar boyu eşit olarak yararlanamamışlardır. Seçimlerde ülkeyi yöneteceklerin belirlenmesi hakkı, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin tüm vatandaşlara verilmesi yüzyıllar süren savaşın sonucu alınmıştır. İlk zamanlar seçme hakkı vatandaşların kişiliklerine göre değil, servetlerine ve toplumdaki statülerine(konumlarına) göre veriliyordu. Zamanımızda ise çok sınırlı birkaç ülke dışında seçme ve seçilme hakkı belli yaşın üzerindeki tüm insanlara(vatandaşlara tanınmıştır (Öztekin, 2007). Ulusal düzeyde gerçekleştirilen seçimlerin iki amacı vardır. Birinci amaç, hükümet başkanını veya icranın başını ve hükümetin takip edeceği politikayı belirlemektir. İkincisi ise, çıkarılacak yasalara ve vergilendirmeye karar verecek ve halk adına hükümetin icraatlarını inceleyecek olan temsilciler meclisi, yasama meclisi veya parlamento üyelerini seçmektir (Beetham-Boyle, 2005). Seçimin çağımızdaki uygulamalara ulaşması yüzyıllar süren evrimler ve savaşımlar sonucu gerçekleşmiştir. Seçme hakkının demokratikleşmesinden, yani seçim ve oy verme yöntemlerinin genellik, eşitlik, gizlilik gibi ilkelere ulaşmasından önce, oy verme hakkına sahip olanlar oldukça dar ve sınırlı bir toplum kesimi idi. Zamanla demokratik gelişmelerin yoğunluk kazanmasıyla oy verenlerin dar sınırları genişlemiş, ilke olarak tüm vatandaşlara seçme hakkı tanınmıştır. Seçme hakkının demokratikleşmesinden sonra günümüzde seçme yetkisi, kişiye özel, bireysel, serbest, eşit ve gizli oyla yapılan hukuksal ve siyasal bir haktır (Öztekin, 2007). Türkiye’de temsil yönü ile ilgili olmaktan çok, politik çıkar yönü ile ilgili olarak, uygulanmayan seçim türü kalmamış gibidir. Her gelen politikacı kendi çıkarı için uygun olanı aramış ve uygulamıştır. Seçim kanunlarında, 1921-1946 döneminde, o dönemde bilinen (Türkiye’de) tek sistem olan “Liste usulü çoğunluk sistemi” uygulanmıştır. 1950’de DP’yi iktidara getiren bu sistemi, 1950-1960 arasında, işine geldiği için değiştirmeden devam etmiştir. 1960 sonrasında ise, “Nispi temsil” e geçilmiş ve günümüze değin bu sistemin altı değişik türü uygulanmıştır. Partiler ve seçim kanunları halk-politikacı çalışmasında halk lehine karar verecek bir Anayasa Hazırlama Meclisi tarafından yapılırsa, seçim kanunları halk nezdinde daha dikkat çekici hale gelir. 49 Böylece, demokratik yapıyı güçlendiren bir yapı taşı doğru yerine konmuş olur (Bozkurt, 2008). 2.11.4.1. Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri Seçimin bir takım temel ilkeler içermesi, seçim uygulamaları sırasında gözetilecek ya da yerleştirilecek kurallar bulunması gerekmektedir. Aksi halde bu temel demokratik ilkelerin bulunmaması durumunda, seçimler göstermelikten öteye gidemeyeceği gibi, demokrasi için de hiçbir ölçü oluşturamaz. Bu temel ilkeleri kısa ve özet olarak üç grupta toplayabilir (Öztekin, 2007). 1. Eşitlik İlkesi (Bir Kişi Bir Oy): Kişilerin ekonomik durumları ve toplumsal konumları (statüleri) ne olursa olsun, herkesin bir tek oy kullanma hakkına sahip olmasına eşit oy ilkesi denir (Öztekin, 2007). 2. Genellik İlkesi (Her Seçmene Seçme ve Seçilme Hakkı): Seçmenler arasında öğrenim, servet, meslek, gelir, statü, dil, ırk, cinsiyet, yaş gibi ayrımlar gözetilmeden, belirli yaşı doldurmuş herkesin oy kullanabilmesi hakkıdır (Öztekin, 2007). 3. Bireysellik İlkesi (Seçme Hakkının Kişiye Özgü Olması): Seçme hakkı kişiye özgüdür ve bu hak başkalarına devredilemez (Öztekin, 2007). 4. Gizlilik İlkesi (Bu Hakkı Kullanırken Kendisinin Bilmesi): Seçmen vatandaşların seçme haklarını hiçbir etki ya da baskı altında kalmadan, sadece kendi istekleri ve inançları doğrultusunda kullanabilmesidir. Gizlilik ilkesi, hiç kimsenin seçmen vatandaşın nasıl oy kullanacağını ve kullandığını bilmemesi temeline dayanır. Bu da seçmenin kapalı bir yerde kendi öz iradesi, vicdanı ve tercihi ile baş başa kalarak, dış etkilerden, baskı ve korkulardan uzak olarak oyunu kullanabilmesi ile mümkündür. Tüm bu koşulları hazırlamak ve uygulamak da demokrasiye inanan, halkın özgür iradesine saygılı olan devletin görevidir. Bu ilkenin zedelenmesi, dahası şaibe altında kalması ile yapılacak seçimler, demokratik sayılamayacağı gibi bu tür seçimlerle oluşan yönetimlere de demokratik yönetimler denilmez (Öztekin, 2007). 5. Serbestlik İlkesi (Baskı ve Kokudan Uzak Yapılması): Gerçek demokrasinin en temel göstergelerinden biri olan seçimlerin, gerçekten halkın özgür iradesini yansıtıp yansıtmadığı, yapılan seçimlerin her türlü siyasal, ekonomik ve 50 toplumsal baskı ve korkulardan uzak olarak gerçekleşmesine bağlıdır. Seçmen vatandaşlar, hiçbir baskı, endişe ve korku duymadan, serbestçe istediği kişiyi, kişileri ya da siyasi partiyi seçebiliyorsa, bir başka deyişle tercihini istediği gibi yapabiliyorsa, işte o zaman seçimler halkın iradesini yansıtır (Öztekin, 2007). Kısaca özetlersek; seçme hakkının demokratik niteliğe kavuşması ve günümüz uygulamalarına ulaşması hiç de kolay olmamıştır. Bu aşama 19. ve 20. yüzyılın başarısı sayılmalıdır. Bu da kamu yönetiminin ayrıcalıklı sınıfların tek elinden kurtarılması, siyasal temsilin ve dolayısıyla seçme hakkının demokratikleşmesi ile olabilmiştir (Öztekin, 2007). 2.11.4.2. Seçim Sistemleri I) Çoğunluk Sistemi Bu sistemde seçilebilmek için, seçime katılan parti listesinin, ya da adayın, kullanılan oyların çoğunluğunu sağlaması gerekir. Uygulanması ve seçim sonucunun alınması oldukça kolaydır. Parlamentoda istikrarlı bir çoğunluğun oluşmasını kolaylaştırmasına karşılık, seçim adaletsizliğine de neden olmaktadır (Gözübüyük, 2006). Çoğunluk sistemi, birbirinden ayrı iktisadi, sosyal ve siyasal düşünceleri temsil eden çeşitli partilerin bulunduğu ülkelerde pek adaletsiz sonuçlar doğurmaktadır. Gerçekten, bu sistem, toplumda azınlıktaki düşüncelere, hatta seçmelerin yarısından bir noksan olan güçlü azınlıklara bile temsil olanağını vermemektedir. Böylece, parlamentoda, görünüşte çoğunlukta olan bir partinin, gerçekte toplumun çoğunluğunu temsil edememesi gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır (Tanilli, 2002). Üç biçimde uygulanmaktadır. 1- Basit (nisbi) çoğunluk: Adayların içinden, en çok oyu almış olan seçilir. İkinci oylamaya gerek kalmadan adaylardan seçimi kazanan belli olur (Gözübüyük, 2006). Bu sistemin en büyük sakıncası, alınan oyların parlamentodaki seçmen sandalye dağılımına yansımamasıdır. Çünkü aynı bölgede seçime katılan birçok 51 parti ya da aday elendiğinden vatandaşların oyları da boşa gitmektedir (Öztekin, 2007). 2- Salt (mutlak) çoğunluk: Adayın seçilebilmesi için, kullanılan oyların yarısından çoğunu alması gerekir. İlk oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, ikinci oylama yapılır. İkinci oylamada, seçimi sonuçlandırmak için, ikinci turda basit çoğunluk aranarak, en çok oy alan parti ya da aday seçimi kazanmış olur (Gözübüyük, 2006). Bu sistemin sakıncası, küçük partilerin meclislere temsilci göndermeyip parlamentoda seslerini duyuramamalarıdır (Öztekin, 2007). 3- Nitelikli (vasıflı) çoğunluk: Seçilebilmek için, seçimlerde kullanılan oyların, ya da kayıtlı seçmen oylarının belli bir oranını almak gerekir. Bu oran yasalarda belirtilmiştir (Gözübüyük, 2006). Belirli oranların konmasında amaç, seçimlere katılımın çok az olması durumunda seçilecek parti ya da adayın çok az oy almasını engellemektir. Nitelikli çoğunluk sistemi dediğimiz bu seçim yöntemleri, parlamento (milletvekilliği) seçimlerinden çok, anayasa değişiklikleri, Cumhurbaşkanı seçimleri, referandum (halk oylamaları) gibi seçimler için kullanılır (Öztekin, 2007). II) Nisbi Temsil Sistemi Çoğunluk sisteminin sakıncalarını gidermek için ortaya atılan yeni bir sistemdir. Çoğunluk seçim sisteminin seçme yöntemleri ile yapılan seçimlerde, seçmenlerin yarıdan bir fazlasının ülkeyi yönetmeleri, geride kalan büyük sayılardaki oyların boşa gitmesiyle sonuçlanan antidemokratik seçim sistemlerine tepki olarak geliştirilen nisbi temsil seçim sistemi, çoğunlukla İkinci Dünya Savaşından sonra yaygın olarak uygulanmaya başlanmıştır. Bu sistem 1950’li yıllarda İngiltere, Sovyetler Birliği ve Türkiye dışında hemen hemen tüm ülkelerde uygulanmıştır (Öztekin, 2007). Özellikle Avrupa’da geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Her partiye aldığı oy ile orantılı olarak, temsil edilme olanağını sağlamaktadır. Adalete uygun bir sistemdir; azınlığa da temsil edilme olanağı verir. Fakat partilerin çoğalmasına ve hükümet istikrarsızlığına neden olan, uygulanması güç bir sistemdir. Liste yöntemi ile uygulanır. Seçilecek temsilcilerin parti listeleri arasında ve parti listesi içinde nasıl dağıtılacağına ilişkin iki önemli sorunu bulunmaktadır (Gözübüyük, 2006). 52 III) Karma Sistemler Çoğunluk ve nisbi temsil sistemlerinin yararlı yanları alınarak bulunan seçim sistemine karma seçim sistemi diyoruz. Karma seçim sistemlerinde ya çoğunluk sisteminin ya da nisbi temsil sisteminin ağırlığı görülür. Günümüzde karma seçim sistemini uygulayan çok sınırlı ülkelerin başında Federal Almanya gelmektedir (Öztekin, 2007). Karma sistemlerde, bazen baraj yöntemine de yer verilmektedir. Belli sayıda oy almamış partiler, temsilci paylaşımında devre dışında bırakılmaktadırlar. Karma sisteme örnek olarak çift oylamalı Alman sisteminde, tek adlı çoğunluk sistemi ile D’Hondt nisbi temsil sisteminin karışımıdır. Karma Alman sisteminde temsilcilerin yarısı, tek adlı seçim çevrelerinden basit çoğunluk sistemine göre, diğer yarısı da, daha geniş bir seçim çevresinden nisbi temsil sistemine göre seçilmektedir. Her seçmenin iki oyu vardır. Bunların birini, kendi çevresindeki çoğunluk sistemi ile seçeceği tek adaya, diğerini de nisbi temsil sistemine göre seçilecek parti listesine vermektedir. Seçmenler iki oyu da aynı seçim pusulası ile kullanırlar. Partilerin parçalanmalarını, küçük partilerin parlamentoda temsilini önlemek için, bazı sınırlamalar da getirilmiştir (Gözübüyük, 2006). 2.11.5. Kamu Özgürlükleri Eski karşılığı hürriyet, yeni karşılığı özgürlük olan sözcüğün anlamı konusunda düşünürlerin tümünün ortaklaşa kabul ettikleri bir tanım bulmak oldukça zordur. Kimine göre özgürlük bağımsızlık demektir. Kimine göre; insanların sınırsız olarak düşünebilme, düşündüklerini söyleyebilme, yazabilme, yayınlayabilme, düşünceleri doğrultusunda örgütlenebilme hakkıdır. Bazı yazarlara göre özgürlük; başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilme hakkıdır. Kimi düşünürlere göre özgürlük ise; yasaların izin verdiği ölçüde kişilerin istedikleri gibi hareket edebilmesidir ve yaşamasıdır. Özgürlüğün ölçüleri ve sınırları da kişilere, siyasal ideolojilere ve siyasal sistemlere göre de değişebilmektedir (Öztekin, 2007). Özgürlük, insanın insan olduğu için sahip olduğu serbestçe hareket etme gücüdür. Hak ve özgürlüklerin tümüne ‘kamu özgürlükleri’ veya ‘kamu hürriyetleri’ ya da ‘insan hakları’ da denilir. Herkesin istediğini yapabileceği bir alan vardır. Bu alan 53 ne kadar geniş olursa, siyasal açıdan rejim, o kadar ‘liberal’, ne kadar dar olursa, o kadar ‘otoriter’ olur. Totaliter rejimlerde, serbest hareket etme alanı ya hiç yoktur ya da yok denecek kadar azdır (Gözübüyük, 2006). Kamu özgürlükleri; devletin vatandaşlarına başta anayasa olmak üzere, yasalarla sağladığı ve güvence altına aldığı hak ve özgürlükler toplamıdır diyebiliriz. Bir başka anlamda, insan hakları tüm insanların sahip olmaları gerek ideal hakları ortaya koyarken, kamu özgürlükleri, devletin vatandaşlarına(kamuya) sağladığı haklar toplamıdır (Öztekin, 2007). Çoğulcu Demokraside Özgürlük Anlayışı: Fransız Devrimi ile gelen özgürlük anlayışının en ilginç yönü, iktidarı sınırlandırmak, devletin müdahalesini en aza indirmektir. Bireyin özgür olabilmesi için, devlet müdahalesinin en az düzeye indirilmesi gerekir. Bu yapılabildiği ölçüde birey özgür olur. Bu anlayışa karşı, 19. yüzyıldan başlayarak bir tepkinin doğduğu görülür (Gözübüyük, 2006). Çoğulcu demokrasi bireycidir. Bireyci düşünceye göre, gerçek değer insandır. Özgürlükler insanın doğuştan sahip olduğu özellikleridir; toplum halinde yaşamakla, bu özelliklerini yitirmezler. Siyasi iktidarın sınırı, kişinin hak ve özgürlükleridir. İktidar, kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı göstermekle yükümlüdür. Vatandaş, birbiri ile rekabette olan, çeşitli siyasal partilerden, istediğini benimseme hakkına sahiptir. Siyasal özgürlüğe, ekonomik özgürlükten daha çok yer verilmiştir. Temel hak ve özgürlükler alanındaki gelişmeler, çok yönlü olmuştur; uygulama alanı genişlemiş, kişisel hak ve özgürlüklerin yanında, sosyal hak ve özgürlükler de yer almıştır (Gözübüyük, 2006). Marksist Demokraside Özgürlük Anlayışı: Marksizm de, özgürlükten yanadır. Marksizmin özgürlük anlayışı ve özgürlüğe ulaşmak için izlediği yol, çoğulcu demokrasidekilerden farklıdır (Gözübüyük, 2006). Marksizme göre, özgürlük, insanın insan olmaktan dolayı doğuştan sahip olduğu bir şey değil, belli bir tarihsel gelişmenin ürünüdür. Kişinin özgürlüğü, içinde bulunduğu toplumun koşulları ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Özgürlüklerin kullanılabilmesi, belli bir ortamın yaratılmasına, kişiye somut olanaklar sağlanmasına bağlıdır. Devlet iktidarı, bir sınıfı bir diğer sınıfı ezmesine yarayan bir araç olduğu sürece, özgürlüğün 54 gerçekleşmesi olanak dışıdır. Sınıflı toplumlarda özgürlük sözde kalır (Gözübüyük, 2006). Faşizmde Özgürlük Anlayışı: Totaliter bir ideoloji olan faşizmde, esas olan devlettir. Devlet, hukuktan öncedir; hukukun ve özgürlüklerin yaratıcısıdır; kamu yararının temsilcisidir. Kişinin devlet karşısında, hiçbir anlamı olmadığı gibi, hak ve özgürlük isteği de olamaz. Hak yoktur; ödev vardır. Faşizm hem çoğulcu demokrasiye, hem de Marksizme karşıdır. Özgürlüklerin verilmesi, kaldırılması, ya da kısılması, tümü ile devlete aittir (Gözübüyük, 2006). 2.11.5.1. Kamu Özgürlüklerinin Doğuşu ve Gelişimi İnsanın, salt insan olarak doğuştan bazı hak ve özgürlüklere sahip olduğu, Devletin bunlara hiçbir zaman dokunamayacağı düşüncesinin sistemli bir şekilde öğreti olarak ortaya çıkışı 17. yüzyıla rastlar. Bu öğretiye <<Bireysel haklar öğretisi>> denir. İngilizler tarafından 13. yüzyıl başlarında, krala kabul ettirilen Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Fermanı), kişi haklarının gerçekleştirilmesinin ilk adımı olmuştur. Bunu izleyen bazı ferman ve yasalar sadece İngiltere’ye özgü olmakla kalmış tüm insanlığa mal edilmemiştir (Gözübüyük, 2006). Tüm insanlığı ilgilendiren, genel ve soyut, hak ve özgürlükler, Amerikan ve Fransız Devrimlerinin bildirileri ile ancak 18. yüzyılda ortaya çıkabilmiştir. Bu bildirilerin içinde en tanınmış olanı, 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisidir. 19. yüzyıl başlarından bu yana, çeşitli uluslar arası bildirilerde ve anayasalarda, bu hak ve özgürlüklerin geniş bir biçimde yer aldığı görülür (Gözübüyük, 2006). Kamu özgürlükleri ile ilgili ülkemizdeki ilk gelişme ya da ilk belge olarak 1808 yılında imzalanan Senedi İttifak, ikinci belge olarak ise 1839 yılında ilan edilen Gülhane Hattı Hümayun kabul edilebilir. Osmanlı İmparatorluğundaki kamu özgürlükleri açısından bir başka belge de 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanıdır (Öztekin, 2007). 55 Türkiye’nin ilk anayasası olarak da kabul edilen 1876 Anayasasında kamu özgürlükleri, ilk kez, geniş bir liste halinde, fakat “klasik bir çerçeve içinde” bu anayasada yer alır. 1921 Anayasası kamu özgürlüklerinden bahsetmez. 1924 Anayasası’yla, kamu özgürlükleri, “Türklerin Hukuku Ammesi” başlığı altında yeniden kabul edilir. Ne var ki, 1924 Anayasasında, anayasanın tanıdığı hak ve özgürlüklere 1789 modeli klasik çerçeve egemendir. 1924 Anayasası yıkılıncaya kadar, özgürlükler sisteminde bu eksiklik sürmüştür. 1961 Anayasası da, getireceği özgürlükler sisteminde en başta bu iki eksikliği giderecektir (Tanilli, 2002). Ülkemizde kamu özgürlükleri olarak tanımladığımız; vatandaşların koruyucu, katılma ve isteme haklarının toplamından oluşan hak ve özgürlüklerin anayasayla güvenceye alındığı ve bu hakların yasalarla pekiştirildiği dönem olarak 1961 Anayasasını ve sonrasını gösterebiliriz. 1982 Anayasası kamu özgürlükleri açısından çok fazla sınırlamalar ve kısıtlamalar getirmiş, hatta gerektiğinde bu hakların ortadan bile kaldırılabileceğini hükme bağlamıştır. Avrupa birliğine girme süreci ile birlikte 1995 yılında yapılan değişikliklerle bu kısıtlama ve sınırlamalarda yeni düzenlemelere başlanılmıştır (Öztekin, 2007). 2.11.5.2. Özgürlüklerin Sınırlanması ve Korunması Aşağıda özgürlüklerin sınırlanması ve korunması ile ilgili bilgiler verilmektedir. Özgürlüklerin sınırlanması: Dünyanın hiçbir yerinde her insan, her yerde, her zaman, her istediğini yapamaz. Başta ülkenin anayasası olmak üzere, yasal ve öteki yönetsel kurallarla insanların yaşantıları ve hareket alanları kendileri ve devlet için bazı sınırlamalara ve kısıtlamalara tabi tutulmuştur. Her şeyden önce devletin varlığını sürdürebilmesi, toplumun birliği, beraberliği ve güvenliği için kamu özgürlüklerine bazı sınırlamalar getirilmesi gerekir (Öztekin, 2007). Özgürlüklerin sınırsız olarak kullanıldığı ülkelerde devlet otoritesi, devlet ve kamu düzeni, toplumun ve bireylerin güvenliği, ülkenin birliği ve bütünlüğü bozulacak ya da en azından zayıflayacak, oluşan otorite boşluğu ve düzensizlikten bazı kişi ya da örgütler yararlanmaya çalışarak, devletin otorite boşluğunu doldurmaya başlayacakları bu da kargaşayı, düzensizliği ve anarşiyi doğuracak, bundan da en çok demokrasi düşmanları yararlanarak, otoriter ya da totaliter rejimlerin kurulmasına ortam hazırlanacaktır. Aynı şekilde, bir ülkede kamu özgürlüklerinin fazlaca sınırlandırılması 56 durumunda da benzer durumlar ortaya çıkabilecektir. Tüm bu nedenlerle bir ülkede kamu özgürlüklerinin sınırlandırılmasında hem demokrasi zarar görmemeli, hem de demokrasi karşıtı örgütlere fırsat verilmemelidir (Öztekin, 2007). Anayasa ile belirlenmiş olan özgürlüklerin, yasama organınca ve yasa yolu ile sınırlanması, genel olarak benimsenmiş bir kuraldır (Gözübüyük, 2006). Devletin yapısı, işleyişi, vatandaşlarla devlet arasındaki hakları, görevleri ve ilişkileri belirleyen temel yasa olarak da tanımlanan anayasada kamu özgürlüklerinin neler olduğu ortaya konur, güvenceye alınır ve bu özgürlüklerin hangi durumlarda, hangi ölçülerde, hangi sürelerle, nasıl ve kimler tarafından sınırlandırılabileceği de bulunmalıdır (Öztekin, 2007). Özgürlüklerin korunması: Kamu özgürlükleri düzenlenirken -ister olağan, ister olağanüstü durumlarda olsun- ortaya çıkan yığınla sorunun çözümlenmesinde gösterilen titizliğin altında, “özgürlüklerin korunması” kaygısı yatar; çünkü her düzenleme, bir “sınırlama” gerektirir ve her sınırlama, özgürlüklere bir çeşit “müdahale”dir aslında. Bu mücadelenin olağan ölçüleri aşması olasılığına karşı özgürlükleri korumak için gerekli önlemleri de almak gerekir (Tanilli, 2002). Özgürlüklerin korunmasında hukuk önemli rol oynar. Özgürlüklerin korunması iki biçimde sağlanır. Bunlardan biri, özgürlüklerin Anayasada yer alması ve bunların düzenlenmesinin yasa ile yapılması, diğeri de, özgürlüklerin yargısal yollarla güvence altına alınmasıdır. Yani özgürlüklerin güvence altına alınması, hukuk devleti anlayışının egemen olmasına bağlıdır (Gözübüyük, 2006). Seçimler, katı anayasa sistemi, güçler ayrılığı, çift meclis sistemi, devlet başkanının vetosu… gibi sistem ve kurumlar, kamu özgürlüklerinin hukuksal güvencelerinin ilk akla gelenleri oluyor. Özgürlüklerin korunmasını gerçekten etkili kılacak başlıca güvencelerden en önemlisi “yargı denetimi” dir (Tanilli, 2002). Özgürlüklerin, yalnız ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de korunması için çaba harcanmaktadır (Gözübüyük, 2006). 57 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ile Avrupa Konseyi’nin kabul ettiği 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, uluslar arası çalışmaların ortaya çıkardığı en önemli ürünlerdir (Tanilli, 2002). 2.11.5.3. Haklar Nasıl Sınıflandırılabilir? Haklar pek çok şekilde sınıflandırılabilir, fakat en çok kabul gören sınıflandırmaya göre haklar sivil, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel olmak üzere beş gruba ayrılır. Bu sınıflandırma, Uluslar arası İnsan Hakları Bildirisi’nde kabul edilmiştir. Yaşama hakkı, işkenceye maruz bırakılmama hakkı, zora dayalı olarak çalıştırılmama hakkı, keyfi olarak tutuklanmama hakkı, adil yargılanma hakkı, fikir, vicdan, din ve inanç özgürlüğü, özel yaşam hakkı, konuşma ve örgütlenme özgürlüğü ve kamu meselelerinde söz sahibi olma hakkı sivil ve siyasi haklara örnek teşkil eder. Beslenme ve tıbbi bakım, yeterli hayat standartlarına sahip olma, eşit iş için eşit ücret, sosyal güvenlik, çalışma, grev yapma, barınma, eğitim ve kültürel hayata katılım hakları ekonomik, sosyal ve kültürel haklara örnek teşkil eder (Beetham-Boyle, 2005). 2.12. Demokrasi Tipleri Demokratik ilke ve kuramlar, sosyal yapının gösterdiği çeşitliliğin boyutları ve derecesine göre, her ülkede az ya da çok farklı biçimde hayata geçirilmektedir. Uygulamada görülen bu farklılıklardan hareketle oluşturulan modeller iki ana grupta toplanabilir: Birinci grupta, siyasal karar alma süreçlerinde çoğunluk iradesine üstünlük tanıyan modeller yer alıyor. “Rekabetçi demokrasi”, “yarışmacı demokrasi”, “çoğunluk demokrasisi”, “Marksist demokrasi” ya da “sosyalist demokrasi” gibi adlarla anılan bu modeller, genellikle sosyo-ekonomik bölünmelerin temel farklılaşma olduğu ülkelerin deneyimlerinden hareketle oluşturulmuştur. İkinci grupta ise, toplumu oluşturan belli başlı tüm grupların uzlaşmaya ortaya koydukları iradeye üstünlük tanıyan modeller yer alıyor. “Çoğulcu demokrasi”, “ortaklaşmacı demokrasi”, “konsensüs demokrasisi”, “klasik demokrasi”, “Batı demokrasisi” gibi adlar alan bu görüşler, sosyal yapıdaki farklılaşmaların çok boyutlu ve yüksek derecede olduğu ülkelerin incelenmesiyle oluşturuldu (Uygun, 2003). 58 Çoğulcu demokrasi, ideal özgürlüğe yine ideal özgürlük yolu ile ulaşmak isteyen bir rejimdir. Bu sistemde özgürlük, hem amaç, hem de araçtır. Marksist demokraside ise, özgürlük, bir araç değil, sadece ulaşılması gereken bir amaçtır. Bu amaca özgürlük yolu ile değil, ancak proletarya diktatörlüğü ile ulaşılabilir (Gözübüyük, 2006). Gözübüyük (2006)’ya göre birinci grupta yer alan demokrasi modellerinden çoğulcu demokrasi ülkemizde uygulanmaktadır (Gözübüyük, 2006). Bu anlamda ülkemizde uygulanan çoğulcu demokrasiye ilişkin aşağıda geniş ve kapsamlı bilgiye yer verilmektedir. Ayrıca ikinci grubu kısaca tanıtmak amacı ile ikinci grupta yer alan çoğunluk demokrasisine kısaca yer verilmektedir. 2.12.1 Çoğunluk Demokrasisi Çoğunluk modelinin özü, siyasal kararların alınmasında çoğunluk iradesine sağlanan üstünlüktür. Çoğunluk yönetimi veya çoğunluğun çıkarını gözeten yönetim, demokratik ideale, azınlığın çıkarına göre hareket eden bir yönetimden daha çok yaklaşır (Uygun, 2003). Çoğunluk demokrasisi anlayışında, yürütme gücünün, çoğunluğun iradesini yansıtacak şeklinde toplanması söz konusudur. Örneğin, çoğunluk modelinin uygulandığı Birleşik Krallık’ta, hükümet, genellikle parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran partinin üyelerinde oluşur ve azınlık partileri hükümette yer almaz. Böylece, hükümet tek bir sosyal kesimi temsil eder (Uygun, 2003). Yasama ve yürütme faaliyetlerinin ayrı organlar aracılığıyla yerine getirilmesi, modern demokratik devletlerin neredeyse tamamında benimsenmiş bir özelliktir. Çoğunluk demokrasisi modelinde, kuramsal olarak güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiş olsa bile, uygulamada, yasama ve yürütme güçlerinin birleşmesi ve yürütmenin üstünlüğü söz konusudur. Çoğunluk demokrasisi modelinde, parlamento, daha çok, çoğunluk iradesinin ortaya çıktığı bir müzakere ve karar organı olarak kabul edilir. Bu bağlamda, yasama yetkisinin tek mecliste toplanması, eğer iki meclisli bir yapı varsa, yetkilerin bu meclislerden birinde toplanması söz konusudur (Uygun, 2003). 59 Çoğunluk modeli, mutlak veya nispi çoğunluk sistemini benimser. Buna göre, bir seçim çevresinde en fazla seçmenin desteğini sağlayan aday kazanır; diğer seçmenler ise temsil edilemezler. Ülke düzeyinde, oyların mutlak ve nispi çoğunluğunun elde eden parti, belirlenen seçim sisteminin sonucu olarak, parlamentoda oy oranının üzerinde, yani artık temsil edilerek kolayca tek başına hükümeti kurabilir. Çoğunluk sistemi, genel olarak, iki parti sistemini teşvik eder ve koalisyonsuz hükümetin kurulmasına olanak tanır. Tek adaylı nispi çoğunluk sistemiyle Birleşik Krallık, bu konuda tipik bir örnektir (Uygun, 2003). Çoğunluk demokrasisi modelinde, ülkenin tek merkezden, ulusal çoğunluğun iradesi doğrultusunda yönetilmesi kaygısı ağır basar. Çoğunluk demokrasisi modeli, ulusal parlamentoda oluşan çoğunluk iradesini sınırlamayan esnek anayasa ilkesini benimser (Uygun, 2003). 2.12.2. Çoğulcu Demokrasi 2.12.2.1. Çoğulcu Demokrasinin Özellikleri ve Doğuşu Özellikleri: Çoğulcu demokraside esas olarak yönetme hakkı, çoğunluğu elde eden siyasal iktidara bırakılır; yaş ve uyruk gibi bazı basit koşullara sahip olan herkese oy hakkı tanınır; genel seçim yolu ile siyasal iktidar belirlenir. - Çoğulcu demokrasi bir ideoloji değil, bir yönetim biçimidir. Demokraside iktidar, toplumun bir ürünüdür; halkın açıkça benimsemesine ve kabul etmesine dayanır. - Çoğulcu demokrasi akılcıdır. Çoğulcu demokraside insan bir amaçtır; her şey insanların mutluluğu içindir. Devlet ve kurumlar, bunu demokratik yollarla sağlamakla yükümlü birer araçtır. - Çoğulcu demokrasinin egemen olduğu ülkelerde, bir uygulama birliğine rastlanmaz. Her ülkenin toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulları birbirinden farklıdır. Bunlar da demokratik yaşamı yakından etkileyen olgulardır (Gözübüyük, 2006). Doğuşu: Feodalite, Ortaçağda özellikle Batı Avrupa’da oluşan, belli kurallara bağlamış bir toplum düzeninin genel adıdır. Feodal düzenin yıkılması ve güçlü merkezi 60 krallıkların kurulması üzerine, krallıklarla burjuvazi arasında egemenlik çekişmesi başlamıştır. Merkezci krallarla burjuvazi arasındaki çekişme, İngiltere’de erken başlamış, yüzyıllar süren bir gelişme sonunda 19. yüzyıl sonunda tamamlanmıştır. Kara Avrupası’nda ise, 18. yüzyıl sonlarına doğru, direnen monarşilerin, devrim yolu ile yıkıldığı ve kısa bir süre sonra parlamentolu bir düzene geçildiği görülür. Böylece, burjuvazinin, güçlü merkezci krallara karşı açtığı savaştan klasik, ya da batı demokrasisi denen demokrasi doğmuş ve yaygınlaşmıştır (Gözübüyük, 2006). 2.12.2.2. Çoğulcu Demokrasinin Temel İlkeleri Bu ilkelerin birinin eksikliğinde, genel olarak, demokrasinin varlığından kuşkuya düşülür. (1) Siyasal çoğunluk: Çoğulcu demokraside, tüm düşünce ve inanışlar açıkça ortaya konabilir; kişiler ve topluluklar birbirleriyle ve siyasal iktidara diyaloga girebilirler; seslerinin duyurma olanakları vardır. (2) Temsil: Halk adına karar alma, seçim yolu ile iş başına gelen temsilcilerdedir. Seçilen temsilciler, kendilerini seçen kişilerin vekili olarak değil, tüm ulusun temsilcisi olarak görev yaparlar. (3) Seçim: Çoğulcu demokraside halk adına hareket edecek temsilcilerin, seçim yolu ile belirlenmesi esastır. (4) Çoğunluğun yönetme hakkı: Çoğulcu demokraside seçimle iş başına gelen çoğunluk belli bir süre kamu işlerini yürütme hakkına sahiptir. Çoğunluğun yönetme hakkının gerçekleşmesi, siyasal partiler yolu ile olur. Siyasal partiler, kişilerin belli davranış, tutum ve önderler çevresinde toplanmasını sağlar. (5) Muhalefet etme özgürlüğü: Çoğulcu demokrasilerde serbest ve devamlı muhalefet esastır. Azınlığın çoğunluğu denetlemesi ve iktidar olmak için çalışması, doğal hakkıdır. Muhalefet de geleneklerin, kamuoyunun ve anayasanın güvencesi altındadır. (6) Temel hak ve özgürlükleri korunması: Çoğunluk yönetiminde, çoğunluğa karşı, başka bir deyişle devlete karşı bireyi koruma çabaları, insan hakları adı altında sürdürülmüştür. Yani, bireysel temel haklara, devletin karışması önlenmek istenmiştir. Haklar ve özgürlükler, insanın doğuştan sahip 61 oldukları özelliklerdir. İktidar insan hakları ve özgürlükleri ile ilgilenmek zorundadır. (7) Yasa önünde eşitlik: Yasaların herkese, toplum içindeki yeri, ekonomik gücü, toplumsal kökeni ne olursa olsun, herhangi bir ayırım yapılmadan, uygulanmasıdır (Gözübüyük, 2006). 2.12.2.3. Çoğulcu Demokrasinin Uygulandığı Rejimler Çoğulcu demokrasi Batı Dünyasında geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Çoğulcu demokrasinin, farklı yönetim sistemlerine örneğin parlamenter sisteme(Türkiye’deki), başkanlık sistemine(Amerika’daki), yarı başkanlık sistemi (Fransa’daki) ve meclis hükümeti sistemine uyum sağladığı görülür (Gözübüyük, 2006). Demokrasinin bu türlerinin yapısındaki elemanlar aynıdır. Hepsinde yasama, yürütme, yargı ve bir de demokratik platform vardır. Erklerin ve demokratik platformun yaptıkları görevler ve yaptıkları işler aynıdır. Aralarındaki tek fark, demokratik platformu taşıyan yasama, yürütme ve yargı erklerinin demokrasinin farklı türlerinde, farklı durumlara sahip olmasıdır (Bozkurt, 2008). 1) Parlamenter Sistem Parlamenter sistem, ilk olarak, İngiltere’nin toplumsal koşulları içinde, geleneklerle oluşarak kurumlaşmıştır. Parlamenter sistemin ayırıcı özelliği, seçime dayalı ve temsil niteliği olan parlamentoya karşı sorumlu bir hükümetin bulunduğu, yasama-yürütme ilişkisinin esnek kuvvetler ayrımına dayandığı bir siyasal mekanizma olmasıdır. Parlamenter sistem, sadece parlamentosu olan rejim demek değildir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde parlamento vardır; fakat parlamenter sistem yoktur (Gözübüyük, 2006). Parlamenter Sistemin Özellikleri (1) Yürütme iki başlıdır: “Sorumsuz devlet başkanı, sorumlu başbakan”. (2) Devlet başkanı siyasal anlamda sorumsuzdur. Bu nedenle devlet başkanının işlemlerine sorumlu başkan ve ilgili bakanlar katılır. Devlet başkanı uzlaştırıcı ve uyarıcıdır. Devlet işlerinin yürüyüşünü yakından izler. (3) Bakanlar Kurulu, Meclise karşı sorumludur. Devlet başkanı, başbakan ve bakanları atarken, ülkenin içinde bulunduğu siyasal koşulları, Meclis 62 çoğunluğunu dikkate alarak, Meclisten Güvenoyu alabilecek bir hükümeti görevlendirmekle yükümlüdür. (4) Parlamenter sistemde, genel olarak, hükümetin Meclis çoğunluğuna dayanması, Mecliste çoğunluğu sağlayan parti başkanının başbakan olması, parti mekanizması yolu ile yürütme ve yasama arasında uyumun sağlanmasında etkili olmaktadır. (5) Parlamenter sistemde hükümet her şeyden önce, Meclise karşı sorumludur. (6) Parlamenter sistem iki Meclisli olabileceği gibi, tek meclisli de olabilir. (7) Parlamenter sistemde, yasama ile yürütme arasındaki ilişki, işbirliği ve karşılıklı etkileme mekanizmasına dayanır. Devlet Başkanı, Hükümet ve Parlamento’dan birine ağırlık verilmesi, uygulamada değişik parlamenter sistemlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu da sistemin uygulandığı ülkenin gelenekleri, siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısı ile yakından ilgilidir (Gözübüyük, 2006). 2) Başkanlık Sistemi Bu sistemin doğduğu ve geliştiği ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. Bu sistemin ayırıcı özelliği, halk tarafından seçilen başkanın, yürütme gücünü tek başına elinde bulundurması ve güçler ayırımı ilkesinin katı bir biçimde uygulanmasıdır (Gözübüyük, 2006). Başbakanlık sisteminin amacı, yürütmenin uyguladığı siyasayı gerekli yasalar ve vergiler yoluyla kolaylıkla koordine edebilmesi ve yürütmenin parlamentoya karşı bir darbede bulunma ihtimalinin çok düşük olmasıdır. Fakat bu sistemde yürütmenin parlamentonun ve gündemini kontrol edebilmesi kendi denetleme işlevi sınırlanmaktadır, zira parlamentoda çoğunluğa sahip olan parti üyeleri, hükümetin açıklarını kamuoyuna duyurmaktan ziyade hükümetin itibarını temin etmekle daha fazla ilgilenmektedirler (Beetham-Boyle, 2005). Başkanlık sistemi yasama yürütmeyi kontrol etmede geniş ölçüde bağımsızlığa sahiptir, ancak bu durum, siyasi partilerin örgütlenme derecesine ve iki organ arasındaki parti denetimi dengesine göre çeşitlilik gösterecektir. Ancak yine bu sistem yürütmenin, seçilmesini sağlayan siyasaları uygulamak için gerekli yasaları ve vergileri çıkarmayı sağlayamamaktadır. Olağanüstü durumlarda, kuvvetler ayrımı, bu iki organ 63 arasında güç mücadelesiyle sonuçlanabilir, böyle bir durumda, başkan, doğrudan seçilmiş olmanın verdiği otoriteyi ordu kontrolüyle birlikte yasamaya karşı plebisiter müdahale kullanabilir (Beetham-Boyle, 2005). Başkanlık Sisteminin Özellikleri (1) Yürütme halkın seçtiği Başkan, yasama ise, Kongre tarafından yerine getirilir. (2) Başkan, yürütme görevini tek başına elinde tutar. Hem devlet başkanı hem de hükümet görevini yürütür. Bakanlık görevini yürütenler, doğrudan doğruya yalnız başkana karşı sorumludurlar. (3) Yürütmenin yasamayı dağıtması ve düşürmesi olanağı vardır. (4) Yasama ile yürütme arasındaki ilişkilerde kopukluğu gidermek üzere, bir “denetim ve denge” sistemi geliştirilmiştir (Gözübüyük, 2006). 3) Meclis Hükümeti Sistemi Bu sistem, 1921 Anayasası döneminde Türkiye’de de uygulanmıştır. Halen, İsviçre’de uygulanmaktadır. Bu sistemin ayırıcı özelliği, yasama ve yürütme yetkisinin mecliste toplanmasıdır. Bu sisteme güçler birliği ilkesi egemendir. Meclis Hükümeti Sisteminin Özellikleri (1) Meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır; yasama ve yürütme yetkisi mecliste toplanmıştır. (2) Yürütme görevini üstlenen kurul, Meclis tarafından seçilir; Meclisin emirleri doğrultusunda, Meclis adına bu görevi yerine getirir. (3) Yürütme görevini üstlenen kurul üyeleri, bakanlıklar dikkate alınarak, tek tek Meclis tarafından seçilir. Ayrıca bir başbakan yoktur. Her bakan, Meclise karşı yalnız kendi etkinliklerinden sorumludur. (4) Yürütmenin, yasama üzerinde herhangi bir yetkisi yoktur. Yürütme, yasamanın bir memuru gibi, saptanan politika doğrultusunda görev yapar. Meclisle yürütme arasında görüş aykırılığı olduğunda, yürütme, Meclisin aldığı kararlar doğrultusunda görevine devam eder. (5) Devlet başkanı görevi, Meclis tarafından seçilen bir kişi tarafından, yine meclis adına yerine getirilir (Gözübüyük, 2006). 64 4) Yarı Başkanlık Sistemi Yarı Başkanlık sisteminin kaynağı Batı Avrupa’dır. Yarı başkanlık sisteminin mucidi Fransa olarak bilinir. Yarı-başkanlık sisteminde yürütme (hükümet), başbakan ve cumhurbaşkanı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Yasama ve yargı ise bu erklerin ayakta durabilmesi için onları desteklemektedir. Demokratik yapının temel elemanlarından olan siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu, yasamanın yanlış davranışlara girmesini önleyerek sağlam kalmasını temin ederler. Çünkü bu kanunların, ‘temsilde adalet’ ve ‘yönetimde istikrar’ sağlayacak özellikleri tam değilse de oldukça yüksektir (Bozkurt, 2008). Yarı Başkanlık sistemi, başkanlık ve parlamenter sistemin bir karışımı görünümündedir. Yarı Başkanlık sistemi kimi devletlerde, İrlanda, İzlanda ve Avusturya’da olduğu gibi, parlamentonun üstünlüğüne; kimi devletlerde ise, Fransa’da olduğu gibi, açık bir biçimde devlet başkanının üstünlüğüne dayanır. Yarı Başkanlık sisteminin uygulandığı devletlerde dikkati çeken husus, Devlet Başkanının doğrudan genel oyla seçilmesi ve Bakanlar Kurulunun da, Parlamento önünde sorumlu olmasıdır (Gözübüyük, 2006). 2.13. Demokrasi Kültürünü Nasıl Geliştirebiliriz? Ordu, bürokrasi, aile, okullar ve ekonomik işletmeler demokratik şekilde örgütlendirilmeye en az elverişli yerlerdir. Dolayısıyla, bu alanlarda demokratik esaslar ancak kısmen benimsenebilir. Buna karşılık, siyasal iktidarla yakın ilişkide olan siyasal partiler, sendikalar, işveren örgütleri ve çeşitli baskı grupları demokratik şekilde yönetilebilir. Demokratik bir rejim, siyasal iktidara yakın olan siyasal partiler ve çeşitli baskı gruplarının demokratik esaslara göre örgütlendiği, siyasal iktidarla yakın ilişkisi olmayan aile, okul gibi diğer bazı kurumların kısmen de olsa demokratik esasların benimsendiği bir ülkede başarılı ve istikrarlı olabilir (Uygun, 2003). Demokrasilerde, halkın korunmasını sağlayan hayati unsur, demokrasinin ilke ve amaçlarına olan inançtır. Dolayısıyla, insan haklarına ve demokratik vatandaşlığa dair her düzeyde eğitim verilmesi esastır. Eğitim programları, okullarla ve üniversitelerle sınırlı olmamalı, polis ve ordu gibi kamu otoritelerini de kapsamalıdır (Beetham-Boyle, 2005). 65 Aile geleceğin ve vatandaşların gelişimine yardım ederek kamusal anlamda önemli bir görevi gerçekleştirmektedir. Eşit olarak değer verildiği, aile içi meselelerde söz sahibi olmanın ve başkalarının söylediklerine saygı göstermenin öğrenildiği ve hak kullanmanın beraberinde yükümlülükler de getirdiğinin farkına varıldığı çocukluk tecrübeleri demokratik vatandaşlığın daha sonraki uygulamaları açısından önemli öğrenme süreçleridir. Çocuklar ayrıca ilk kez aile içinde topluma karşı nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler ve politika hakkında ileriki hayatlarında sürdürecekleri görüşleri geliştirirler (Beetham-Boyle, 2005). Belli yetenekleri ve becerileri geliştirme, özellikle okuma yazma öğretme ve bilgi vermenin yanında okullar toplumun benimsetilmesinde önemli bir role sahiptir. kültürünün ve geleneklerinin Okullar, aynı zamanda bu kültürlerin eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirilmesini ve çocukların farklı inançların birbirine bağımlı dünyasında bu kültürlerinin yerini almasını sağlar. Demokrasi hakkında daha kapsamlı bir eğitim, ülkenin anayasasının ve nasıl geliştirildiğinin anlaşılmasına, vatandaşlık hakları ve görevleri hakkında pratik bilgi edinilmesine yardımcı olur. Mamafih, demokratik bir eğitim yalnızca bilgi edinmekten ibaret değildir. Ayrıca güncel öneme sahip meseleleri tartışma, yeni argümanlar ileri sürebilme, başkalarının görüşlerini dinleme, okul hayatını ve içindekileri etkileyen meseleler hakkında sınıf meclisleri, seçilmiş okul konseyleri aracılığıyla kolektif karar alma sürecine katılma tecrübelerinin de geliştirilmesini içerir. bu yeteneklerin kazanılması için uygun yaşlar ve bilgi edinme alanları ülkeye ve ülkenin sahip olduğu eğitim sistemine göre farklılık arz edecektir. Büyük oranda “siyasi” konular oldukları için demokrasilerin bu meseleleri ihmal etmesi, demokrasiye verilen halk desteğinde ciddi bir erozyona sebep olacaktır (Beetham-Boyle, 2005). Demokratik kültür okul eğitiminin yanında başka yollarla da geliştirilebilir. Sanat demokratik fikirlerin ve uygulamaların geliştirilmesi, mevcut sorunların ve huzursuzlukların açık bir biçimde yansıtılması ve toplumun kendi kendini temsil etmesi için önemli bir araç olabilir. Bir ülkenin tarihinin ve kurumlarının özellikle demokratik ve bilinen yönlerini kutlamak için devlet törenleri kullanılabilir. Bilhassa medya, halkın bilgi ve bilinçlilik düzeyini arttırarak, hükümetin siyasalarını eleştirel bir gözle değerlendirerek ve halkın birbiriyle iletişimini sağlayan bir kanal temin ederek geniş anlamda siyasi eğitimde hayati bir rol oynar (Beetham-Boyle, 2005). 66 Eğitim, bireyin yeniden üretimidir. Her ülke, her devlet, vatandaşlarına o ülkenin rejimine, milliyetine, dinine, diline, sözün kısası kültürüne ve geleneklerine göre eğitim verir, bireyi vatandaş haline getirir. Bu sürecin önemini çok iyi bilen Atatürk, eğitime ve dolayısıyla gençliğe büyük önem vermiş, cumhuriyetin eğitim yoluyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kullarından, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarını üreteceğini ümit etmiştir. Ne yazık ki, 1945’ten sonra, bu eğitim devrimi önce yavaşlamış, sonra da tersine dönerek Cumhuriyet’e ve Demokrasiye bağlı değil, tam tersine, ya ona karşı ya da ilgisiz kuşakların yetiştirilmesinde aracı olmuştur (Kongar, 2007). 2.14. İlgili Araştırmalar Kılıç (2004), “İlköğretim 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersinde Öğretmenlerin Kullandıkları İçerik Düzenleme Stratejilerinin Öğeleri Belirleme Kuramı Temelinde Değerlendirilmesi” adlı yüksek lisans tezinde, ilköğretim beşinci sınıf düzeyinde, Sosyal Bilgiler dersinde “Cumhuriyet’e Nasıl Kavuştuk” ünitesi süresi boyunca, Öğeleri Belirleme Kuramına göre öğretmenlerin içerik düzenleme stratejilerini nasıl düzenlediklerini araştırmıştır. Araştırmada 5. sınıfı okutan üç öğretmenin ünite boyunca sınıflarında yaptıkları etkinlikler araştırılmıştır. Araştırma, öğretmenlerin içerik düzenleme stratejileri bağlamında, araştırmacı gözlemlerine ve öğretmen görüşlerine dayalı olarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda; her üç öğretmenin de içerik türlerinden olgu-kavram ve genellemeleri kullanmalarına rağmen olgular üzerinde daha fazla durdukları görülmüştür. uygulama ve Gözlem sonucunda, öğretmenlerin herhangi bir kavramın; kavrama, yaratma basamaklarında öğretimini yapmadıkları gözlenmiştir. Öğretmenler, genellemeleri öğretirken, öğrencilerin neden sonuç ilişkileri kurmalarını sağlamaya çalışmışlardır. Öğretmenlerin ikincil sunum biçimlerinden olan geri bildirimi daha sık kullandıkları gözlenmiştir. Kamışlı (2006) “İlköğretim 5. Sınıf Fen Bilgisi Dersi Ünitelerinden “Ya Basınç Olmasaydı” Ünitesi Öğretiminde Öğretmenlerce Kullanılan İçerik Öğelerinin Düzenlenme Biçimlerinin Değerlendirilmesi” adlı yüksek lisans tezinde, öğretmenlerce kullanılan içerik öğelerinin düzenlenme biçimlerinin değerlendirilmesinin amaçlandığı 67 betimsel bir çalışma yapmıştır. Çalışma özel dershane ve devlet okulunda görev yapan 111 fen bilgisi öğretmenine anket uygulanarak yapılmıştır. Ayrıca bu öğretmenlerden iki tanesi seçilerek gözlenmiş ve kendileriyle görüşme yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda ise; öğretmenlerin büyük çoğunluğu, konu zorluk düzeyi için zor, kendi sunu yeterliği ve öğrenci öğrenme düzeyi içinse ‘iyi’ yönünde görüş bildirmiştir. Öğretmenlerin ünite süresince en çok öğrettikleri kavramın basınç, ilkenin pascal ve işlemin ise birim çevirme olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin kavram öğretiminde en çok kullandıkları içerik öğelerinin tanım, örnek, özellik, ön koşul davranış, dikkat odaklama araçları, özetleyici ve geribildirim olduğu görülmüştür. İşlem öğretiminde, öğretmenlerin en çok kullandıkları içerik öğeleri, sürecin amacı, işlem basamaklarını gösterme, deney yapma, sıraya uyarak yapma, özetleyici ve geribildirimdir. İlke öğretiminde ise öğretmenler, en çok önerme, nedensel ilişkiler, ilişkisel bilgi, örnek, olay, durum, problem ve geri bildirim içerik öğelerini kullanmışlardır. Yükselir (2006) “İlköğretim Altıncı Sınıf Sosyal Bilgiler Programında Geçen Kavramların Kazanımı Ve Kalıcılığında Kavram Analizi Yönteminin Etkisi” adlı deneysel çalışmasında kavram analizi ve geleneksel yöntemin ilköğretim 6. Sınıf Sosyal Bilgiler programı “Coğrafya ve Dünyamız” ünitesinde geçen kavramların kazanımı ve kalıcılığını nasıl etkilediği araştırılmıştır. Araştırma 2005–2006 öğretim yılının güz yarıyılında Adana ili Seyhan ilçesindeki bir devlet ilköğretim okulunda bir deney ve bir kontrol grubunda bulunan toplam 90 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sekiz hafta sürmüştür. Kavramlar öğretilirken deney grubunda kavram analizine dayalı olarak öğretim yapılmışken, kontrol grubunda geleneksel yönteme göre hazırlanan ders planları hazırlanarak dersler işlenmiştir. Deney ve kontrol gruplarına Kavram Anlama Testi Ön Test-Son Test ve Kalıcılık testi olarak verilmiştir. Ön ölçme ve son ölçmeden elde edilen veriler üzerinde kovaryans analizi uygulanmıştır. Araştırma bulguları: 1. Sosyal Bilgiler programı “Coğrafya ve Dünyamız” ünitesinde geçen 68 kavramların kazanımında, kavram analizine dayalı öğretimin geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu, 2. Kalıcılık testi puan ortalamaları açısından deney ve kontrol grupları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür. Öktem (2006) “ilköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersinde Yer Alan Kavramların Anlama ve Kazanma Düzeyleri (Yeni Programın Pilot Uygulaması Samsun ili Örneği) adlı yüksek lisans tezinde, kavramların öğrenilme düzeylerini hazırladığı 35 maddelik anketle belirlemeye çalışmıştır. Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırma sonucunda öğrencilerin: 1. Siyasal bilimler ile ilgili öğrendikleri“cumhuriyet ve adalet” kavramlarında tam öğrenme alt sınırı olan %70 ve üzerine çıktığı, 2. Tarih ile ilgili öğrendikleri kavramlardan sadece “millet” kavramında tam öğrenme alt sınırı olan %70’in üzerine çıktığı, 3. İletişim ve teknoloji ile ilgili kavramlardan “internet” kavramında, tam öğrenme alt sınırı olan %70 ve üzerine çıktığı, 4. Psikoloji ile ilgili kavramlardan sadece “sorumluluk” kavramında, tam öğrenme alt sınırı olan %70 ve üzerine çıktığı, 5. Ekonomi ile ilgili kavramların hiçbirinde tam öğrenme alt sınırı olan %70 ve üzerine çıkamadığı, 6 Antropoloji ile ilgili kavramda, tam öğrenme alt sınırı olan %70 ve üzerine çıkamadığı, 7 İfade edebilmeye yönelik verilen kavramlara ise öğrencilerin %32.04’ü kavrama cevap verememe, %24.08’i kavramı anlamama, %22.96’si kavramı yanlış anlama (kavram yanılgısı), %23.44’ü kavramı kısmen anlama, %7.6’si kavramı anlama düzeyinde cevap vermişlerdir. Bu da söz konusu kavramların 5. sınıflarda istenilen düzeyde kazanılamadığını ortaya çıkmıştır. Bayazıtoğlu (1991), “İlköğretim 4. Sınıf Sosyal Bilgiler Programında Öngörülen Kavramların Kazandırılma Düzeyi” adlı araştırmasını 320 öğrenci üzerinde yapmıştır. Araştırma verilerini toplamak için 4. sınıf sosyal bilgiler programında işlenen kavramların kazandırılma düzeylerini ölçmek için hazırlanan bir test kullanmıştır. Araştırmada, kavramların bilgi ve kavrama basamağının kazandırılma düzeylerini, 69 kalıcılık düzeyleri, toplam erişi düzeyi ile kalıcılık düzeyleri incelenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda öngörülen kavramların bilgi basamağında anlamlı bir şekilde kazanıldığı fakat 15 gün sonra yapılan kalıcılık testinde bu anlamlılığın tekrar görülmediği, kavramların kavrama basamağında anlamlı olduğu fakat bu düzeyde kalıcığın sağlanamadığı, kavramların kazandırılma derecelerinin ise bilgi ve kavrama basamaklarında anlamlı çıkmış olsa da tam öğrenme alt sınırından düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Başaran (2006)’ın, “Demokratik Yaşamın Gelişmesinde Sosyal Bilgiler Dersinin Rolü ve Önemi” adlı çalışmanın ana amacı, sosyal bilgiler dersinin demokratik yaşamın gelişmesi üzerinde oynadığı rolü ve önemini tespit etmektir. Çalışmada nitel ve nicel araştırma teknikleri birlikte kullanılmıştır. Çalışmada öncelikle Sosyal Bilimler, Sosyal Bilgiler, Demokrasi ile Demokrasinin temel nitelikleri ile ilgili bilgi verilmiştir. Daha sonra ise sosyal bilgiler dersinin öğretim programı ve ünite içerikleri değerlendirilerek, demokratik yaşamın gelişmesine olan katkıları ortaya konulmuştur. Yine bu çalışma kapsamında Erzurum ili merkezindeki bazı ilköğretim okullarında sosyal bilgiler dersinin amaç ve konularına göre hazırlanan bir demokratik bilinç ve davranış anketi de uygulanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuç ise sosyal bilgiler dersinin, mevcut haliyle demokratik bilinç ve davranış kazandırmada kısmen yeterli olduğudur. Koçoğlu (2008), “İnsan Hakları ve Demokrasi Kavramlarının İlköğretim Sosyal Bilgiler Müfredatındaki Yeri” isimli bu araştırmada, II. Meşrutiyetten günümüze kadar yayımlanmış olan ilkokul, ortaokul ve ilköğretim okulu sosyal bilgiler programlarındaki insan hakları ve demokrasi kavramlarının taşıdığı ilkeler ve bu kavramların eğitim programlarındaki konumu ile alakalı gelişim süreci kronolojik olarak incelenmiştir. Bu nedenle çalışmada, tarama modeli içinde yer alan tarihsel yöntem kullanılmıştır. Araştırmada tarihsel yöntem kullanıldığından veri kaynakları, 1908’den günümüze kadar yayımlanmış olan konu ile ilgili yazılı müfredatlar ve materyallerdir. Araştırmada, II. Meşrutiyet dönemine ait 1329 (1913) programı; TBMM hükümeti dönemine ait 1338 (1922) programı; Cumhuriyet dönemine ait 1340 (1924), 1926, 1936, 1948, 1962, 1968 ilkokul müfredat programları, 1938, 1949, 1970 -1971 tarihli ortaokul müfredat programları; 1981 tarihli Ortaokul T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük müfredat programı; 1985 tarihli Ortaokul Milli Tarih müfredat programı; 1992 tarihli Ortaokul Vatandaşlık Bilgileri Öğretim müfredat programı; 1998 tarihli 70 İlköğretim Sosyal Bilgiler ile Vatandaşlık ve İnsan Hakları eğitimi müfredat programları incelenmiştir. İlköğretim sosyal bilgiler müfredatlarının tamamında insan hakları ve demokrasi konularına içeriksel olarak yer verilmiştir; fakat ilkesel olarak müfredatlarda değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu değişiklikler insan hakları ve demokrasi kavramlarının önemini daha da arttırmıştır. Araştırmada şu önerilere yer verilmiştir: Bu kavramlar, öğrencinin günlük hayatta bu kavramları daha çok, nasıl ve ne şekilde kullanacağı baz alınarak aktarılmalıdır. Böyle bir metot, öğrenci veya öğrenen üzerinde oldukça kalıcı etki bırakacaktır. Teorik ilginin uygulanmadıktan sonra pek bir şey ifade etmediği günümüz dünyasında, insan hakları ve demokrasi kavramları özellikle yarının büyükleri çocuklarımıza daha çok, onların hâkim ve etkin olduğu yöntemler kullanılarak aktarılmalıdır. Dursun (2007), “Orta Öğretim Gençliğinin Demokrasi Düşünceleri (Kurşunlu ve Bayramören Örneği)” isimli çalışmasında orta öğretim gençliğinin demokrasi düşüncelerini tespit etmek için alan araştırması tekniğinin kullanıldığı bir çalışma yapmıştır. Çankırı’nın Kurşunlu ve Bayramören İlçelerindeki 334 öğrenciye anket uygulanmıştır. Öğrencilerin tamamının verdiği cevaplar analiz edilmiştir. Daha sonra öğrencilerin cinsiyetleri, okudukları okul türü, baba mesleği, dünya görüşü, gazete okuma sıklığına ve ailenin yaşadığı yere göre verilen cevaplar tekrar değerlendirilmiştir. Gençler Türkiye’de tam bir demokrasinin olabileceğine inanmaktadır. Siyasal çoğulculuğa verilen destek yüksektir. Ancak kimlik farklılıklarına tam anlamıyla hoşgörülüyle yaklaştıkları söylenemez. Gençlerin siyasal katılma oranları oldukça düşüktür. Bu durum kız öğrencilerde daha belirgindir. Bunda ilçelerdeki siyasal yapılanmaların faaliyetlerinin azlığı da etkili olmaktadır. Gençler kanun önünde eşitliğin olmadığına inanmaktadır. Yine sosyo-ekonomik dengesizliklerin demokrasiyi olumsuz yönde etkilediğini düşünmektedir. Halkın seviyesini demokrasinin işleyebilmesi için yeterli görmektedirler. Araştırmada gençlerin içinde yer aldığı sosyo-kültürel yapıdaki bazı kültür unsurlarının çeşitli toplumsal gruplar hakkında önyargı oluşturmada etkili olduğu belirtilmektedir. Gençlerin demokrasiye olan inançları ve bilgileri Türkiye demokrasisinin geleceği açısından olumlu ipuçlarıdır. Ancak farklılıklarla bir arada yaşamaya daha sıcak bakmaları için gayret sarf edilmelidir. Yine devletin kanunlar önünde eşitlik ilkesine riayeti 71 meşru bir düzeye ulaşmalıdır. Araştırmada gençlerin buna inanmasının, geleceklerine daha güvenle bakmalarında etkili olacağı belirtilmiştir. 72 BÖLÜM III YÖNTEM Bu bölümde araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama araçları, verilerin toplanması ve verilerin analizi ile ilgili bilgiler yer almaktadır. 3.1. Araştırma Modeli Bu araştırmada, cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının içerik öğeleriyle ilgili olarak sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin sahip olduğu bilgi ve görüşler çeşitli açılardan incelenmiştir. Bu doğrultuda tarama modelinde betimsel bir araştırma tasarlanmıştır. Tarama modelindeki araştırmalar ilk ve temel araştırma niteliğini taşırlar. Eğitim sorunlarının birçoğu tanımlanabilir nitelikte olması nedeni ile tarama modelindeki araştırmalar bilginin anlaşılması ve artırılmasında kuramcılara ve uygulayıcılara önemli katkılar sağlamaktadır (Balcı, 2004). Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma desenidir. Genel tarama modelleri ise çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında genel bir yargıya varmak amacıyla evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup örnek ya da örneklem üzerinde yapılan tarama modelleridir (Karasar, 2005). Bu çalışmada öğretmenlerin araştırmaya konu olan kavramlar hakkındaki bilgilerinin ve görüşlerinin, herhangi bir şekilde değiştirmeden ve etkilemeden çeşitli açılardan incelenmesi amaçlanmıştır. Öğretmenlerin cumhuriyet ve demokrasi kavramlarıyla ilgili görüşleri anket ile belirlenmeye çalışılmıştır. Anketler, sosyal bilimlerde gözlemleri somutlaştırmak üzere başvurulan araçlardan biridir. Bilgi sorularının yer aldığı anketler kaynak kişilerin belli bir konuda ne bildiklerini, bunu ne ölçüde bildiklerini ortaya çıkarmak istendiğinde kullanılırlar (Balcı, 2004). 73 3.2. Evren ve Örneklem Araştırmanın örneklemi, tesadüfi küme örnekleme yöntemiyle; Adana İli Seyhan ve Yüreğir İlçelerindeki devlet okullarından seçilmiştir. Araştırmanın örneklemi Adana İli Seyhan ve Yüreğir İlçelerinde MEB’e bağlı toplam 40 ilköğretim okulundan alınmıştır. Bu 40 ilköğretim okulunun 34’ündeki sınıf öğretmenleri, 37’sindeki sosyal bilgiler öğretmeni anketi doldurmuştur. Anket çalışması için seçilen okullarda ankete katılmaya gönüllü olan ve 2008-2009 eğitim öğretim yılında 5. sınıf okutan Sınıf Öğretmenleri ile 6. sınıf Sosyal Bilgiler dersine giren Sosyal Bilgiler öğretmenleri çalışma grubunu oluşturmuştur. Araştırmacı yaklaşık 300 anket formunu öğretmenlere dağıtmıştır. Anket 5. sınıf okutan 110 sınıf öğretmeninden ve 6. sınıf Sosyal Bilgiler dersini veren 72 Sosyal Bilgiler öğretmeninden geri alınarak elde edilen veriler analiz edilmiştir. Tablo 3.1. Örneklemi Oluşturan Öğretmenlerin Branşlarına Göre Dağılımı Öğretmen Sayısı Branş f % Sınıf Öğretmeni 110 60,4 Sosyal Bilgiler Öğretmeni 72 39,6 Toplam 182 100 Tablo 3.1’de araştırmaya katılan öğretmenlerin branşlarına göre dağılımları görülmektedir. Öğretmenlerin %60,4’ü (110) sınıf öğretmeni, %39,6’sı (72) ise sosyal bilgiler öğretmenidir. Tablo 3.2. Örneklemi Oluşturan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı Cinsiyet Branş Erkek Kadın Toplam f % f % f % Sınıf Öğretmeni 51 46,4 59 53,6 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmeni 38 52,8 34 47,2 72 100 Toplam 89 48,9 93 51,1 182 100 74 Tablo 3.2’de araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin %46,4’ünün (51) erkek ve %53,6’sının (59) kadın olduğu, sosyal bilgiler öğretmenlerinin ise %52,8’inin (38) erkek ve %47,2’sinin (34) kadın olduğu görülmektedir. Tablo 3.3. Örneklemi Oluşturan Öğretmenlerin Mesleki Kıdeme Göre Dağılımı 21 ve 1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl f % f % f % f % f % f % Sınıf Öğretmeni 1 ,9 9 8,2 18 16,4 25 22,7 57 51,8 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmeni 1 1,4 28 40,6 22 31,9 6 8,7 12 17,4 69 100 Toplam 2 1,1 37 20,7 40 22,3 31 17,3 69 38,5 179 100 Toplam üzeri Tablo 3.3’te araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin % 0,9’unun (1) 1-5 yıl, %8,2’sinin (9) 6-10 yıl, %16,4’ünün (18) 11-15 yıl, %22,7’sinin (25) 16-20 yıl, %51,8’inin (57) ise 21 ve üzeri kıdem aralıklarında oldukları görülmektedir. Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin %1,4’ünün (1) 1-5 yıl, %40,6’sının (28) 6-10 yıl, %31,9’unun (22) 11-15 yıl, %8,7’sinin (6) 16-20 yıl, %17,4’ünün (12) ise 21 ve üzeri kıdem aralıklarında oldukları görülmektedir. Araştırmaya katılan toplam öğretmen sayısının 182 olmasına karşın, araştırmaya katılan 3 öğretmen mesleki kıdemleri ile ilgili bölümü doldurmadığından Tablo 3.3’te toplam öğretmen sayısının 179 olduğu görülmektedir. Tablo 3.4. Örneklemi Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Bölümlere Göre Dağılımı Mezun Olunan Bölüm Sınıf Sosyal Bilgiler Diğer Toplam Öğretmenliği Öğretmenliği Bölümler f % f % f % f % Sınıf Öğretmeni 81 77,1 0 0 24 22,9 105 100 Sosyal Bilgiler Öğretmeni 0 ,0 11 16,9 54 83,1 65 100 Toplam 81 47,6 12 7,1 77 45,3 170 100 Tablo 3.4’te araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin sayılarının mezun oldukları bölümlere göre dağılımı görülmektedir. Tabloya göre çalışma gurubunu oluşturan 110 sınıf öğretmeninden 81’i (%77,1) bir üniversitenin sınıf öğretmenliği bölümünden, 24’ü (% 22,9) ise sınıf öğretmenliği dışındaki çeşitli bölümlerden mezun 75 olmuştur. Bu bölümler arasında Fen Edebiyat fakültesinde, İktisadi ve İdari Bilimler fakültesinde, Dil Tarih Coğrafya fakültesinde ve Mimarlık Mühendislik fakültesinde yer alan çeşitli bölümler bulunmaktadır. Tabloda bu öğretmenler “Diğer Bölümler” sütununda ele alınmıştır. 72 sosyal bilgiler öğretmeninden 11’i (%16,9) sosyal bilgiler öğretmenliği bölümünden mezun olmasına karşın 54’ü (%83,1) sosyal bilgiler öğretmenliği dışında bir bölümden mezun olmuştur. Bunlar ise üniversitelerin tarih, tarih öğretmenliği, coğrafya, coğrafya öğretmenliği bölümleridir. Bu öğretmenler de tabloda “Diğer Bölümler” sütununda ele alınmıştır. Ayrıca araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinden 5’i ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinden 7’si mezun oldukları bölümlerle ilgili bölümü doldurmadığından araştırmaya katılan toplam öğretmen sayısının 182 olmasına karşın Tablo 3.3’te toplam öğretmen sayısının 170 olduğu görülmektedir. Tablo 3.5. Örneklemi Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Fakülte veya Yüksek Okullara Göre Dağılımı Eğitim Öğretmen Yüksek Okulu Sınıf Öğretmeni Sosyal Bilgiler Öğretmeni Toplam Tablo Yüksek Lisans Toplam Lisans Okulu f % f % f % f % f % 20 18,7 45 42,1 41 38,3 1 ,9 107 100 0 ,0 6 8,5 65 91,5 0 ,0 71 100 20 11,2 51 28,7 106 59,6 1 ,6 178 100 3.5’de araştırmaya katılan sınıf öğretmenleri sosyal bilgiler öğretmenlerinin sayılarının mezun oldukları fakülte ve yüksek okullara göre dağılımı görülmektedir. Tabloya göre çalışma gurubunu oluşturan 110 sınıf öğretmeninden 20’si (%18,7) öğretmen okulu, 45’i (%42,1) eğitim yüksek okulu, 41’i (38,3) lisans ve 1’i (% 0,9) yüksek lisans mezunudur. 72 sosyal bilgiler öğretmeninden ise 6’sı (%8,5) eğitim yüksek okulu, 65’i (91,5) lisans mezunudur. Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinden 3’ü ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinden 1’i mezun olduğu fakülte veya yüksek okulu belirtmediğinden araştırmaya katılan toplam öğretmen sayısının Tablo 3.5’te 178 olduğu görülmüştür. 76 Tablo 3.6. Örneklemi Oluşturan Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Kullandıkları Yardımcı Kitaplar ve Bu Kitapları Kullanan Öğretmenler İle İlgili Dağılımı Yardımcı Kitap Adı Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f % f % Soru Bankaları 4 3,6 5 6,9 Tüm Dersler 18 16,4 0 0 Yaprak Testler 4 3,6 1 1,4 Dershane Yayınları 1 0,9 5 6,9 MEB Öğretmen Kılavuzu 7 6,4 3 4,2 Çeşitli Yayınevlerine Ait Kitaplar 33 30 48 66,7 İnternet 1 0,9 0 0 Kullanmayanlar 57 51,8 33 45,8 Toplam Tablo 3.6’da araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin kullandıkları yardımcı kitapların bu kitapları kullanan öğretmenlerin dağılımı görülmektedir. Tabloya baktığımızda çalışma grubunda yer alan 110 sınıf öğretmenliği branşından 33 öğretmen çeşitli yayınevlerine ait kaynaklardan, 18 öğretmen Tüm dersler kitaplarından, 7 öğretmen MEB Öğretmen Kılavuz Kitabından, 4 öğretmen çeşitli yayınevlerine ait soru bankalarından, 4 öğretmen yaprak testlerden, 1 öğretmen dershanelere ait yayınlardan, 1 öğretmen de internetten yararlandığını belirtmiştir. 57 öğretmen ise herhangi bir yardımcı kitap kullanmadığını belirtmiştir. 72 sosyal bilgiler öğretmeninden ise 48 öğretmen çeşitli yayınevlerine ait kaynakları, 3 öğretmen MEB Öğretmen Kılavuz Kitabını, 5 öğretmen çeşitli soru bankalarını, 1 öğretmen yaprak testleri, 5 öğretmen dershanelere ait yayınları kullanmaktadır. Sosyal bilgiler branşından 33 öğretmenin ise herhangi bir yardımcı kitap kullanmadığı görülmektedir. Ayrıca araştırmaya katılan tüm sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler öğretmenleri görev yaptıkları okullarda Milli Eğitim Bakanlığına ait ders kitaplarını kullandıklarını belirtmişlerdir. 77 3.3. Veri Toplama Araçları ve Verilerin Toplaması Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen ankete uzman görüşleri ve öğretmen görüşleri alınarak son şekli verilmiştir. Anket formu iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, öğretmenlere yönelik kişisel bilgiler bulunmaktadır. Bu bölümde öğretmenlerin branşı, yaşı, cinsiyeti, meslek yılı, mezun olduğu okul, çalıştığı okul, kullandığı yardımcı kitaplar ve ders kitapları ile ilgili sorular yer almıştır. İkinci bölümde ise öğretmenlerin demokrasi ve cumhuriyet kavramının içerik öğeleri ile ilgili bilgi ve görüşlerini belirlemeye yönelik dörtlü derecelemeli ve yorumlama soruları bulunmaktadır. Bu bölümde yer alan sorular demokrasi ve cumhuriyet kavramının tanımına, ayırt edici özelliklerine, örneklerine ve ilişkili oldukları kavramlara yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu temelde öğretmenlerin, ders kitapları ve diğer öğretmenlerle ilgili görüşlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Ankette, ayrıca dersin amaçları ve öğrenci özelliklerine yönelik olan sorulara da yer verilmiştir. Anket Ek 1’de verilmiştir. Anket, Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gerekli onay yazısı alındıktan sonra öğretmenlere uygulanmıştır. Araştırmacı, 2007-2008 eğitim-öğretim yılının II. yarıyılında çalışma gurubunda yer alan okullara giderek anket uygulanacak öğretmenlerle görüşmüştür. Yapılacak çalışma hakkında öğretmenler bilgilendirilmiş ve anket verilmiştir. Çalışma grubu kapsamındaki öğretmenlere araştırmacı tarafından hazırlanan konu ile ilgili; kişisel bilgi formu ve anket formu uygulanmıştır. 3.4.Verilerin Analizi Araştırmada kişisel bilgi formundan elde edilen veriler SPSS 11.5 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Kişisel bilgiler için frekans ve yüzde analizi yapılmıştır. Anketin başlangıcındaki tablolarda yer alan sorulara -Öğretmenlerin, cumhuriyet/demokrasi kavramlarının içerik öğelerinin ders kitaplarında yer alması ve bu içerik öğelerini meslektaşlarının derste öğrencilerine ne düzeyde sundukları; dersin amaçlarının, ünitenin amaçlarının, içeriğin cumhuriyet/demokrasi kavramını öğretmek ve demokratik birey yetiştirmeye uygunluğu ile ilgili sorular- verilen yanıtlar üzerinde frekans ve yüzde analizi yapılmıştır. 78 Ankette öğretmenlerin görüşlerini yazarak belirtmeleri gereken cumhuriyet kavramıyla ilgili 9, demokrasi kavramıyla ilgili 9 soru yer almaktadır. Öğretmenlerin bu sorulara vermiş olduğu cevaplar yazılı ortama aktarılmıştır. Öğretmenlerin ankete verdikleri cevaplardan 104 sayfa yazılı metin elde edilmiştir. Elde edilen yazılı metinler üzerinde betimsel analiz ve içerik analizi yapılmıştır. Öğretmenlerin ankette yer alan cumhuriyet/demokrasi kavramları ile ilgili 3. soruya (Derste öğrencilere verdiğiniz Cumhuriyet tanımını yazınız / Derste öğrencilere verdiğiniz Demokrasi tanımını yazınız), 4. soruya (Derste öğrencilerinize Cumhuriyet kavramının hangi temel özelliklerini sunduğunuzu lütfen yazınız / Derste öğrencilerinize Demokrasi kavramının hangi temel özelliklerini sunduğunuzu lütfen yazınız)., 7. soruya (Öğrencilerin Cumhuriyet kavramını “tam ve doğru” olarak öğrenebilmeleri için nasıl bir tanım verilmesini önerirsiniz? Lütfen önerdiğiniz tanımı yazın / Öğrencilerin Demokrasi kavramını “tam ve doğru” olarak öğrenebilmeleri için nasıl bir tanım verilmesini önerirsiniz? Lütfen önerdiğiniz tanımı yazın) ve 8. soruya (Öğrencilerin Cumhuriyet kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için Cumhuriyet kavramının hangi “temel özellikleri” üzerinde durulmasını önerirsiniz? Lütfen önerinizi yazınız / Öğrencilerin Demokrasi kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için Demokrasi kavramının hangi “temel özellikleri” üzerinde durulmasını önerirsiniz? Lütfen önerinizi yazınız) vermiş olduğu cevaplar nitel veri analizi yöntemlerinden betimsel analiz ile analiz edilmiştir. Bu sorulara öğretmenlerin vermiş olduğu cevapların analizi yapılırken cumhuriyet ve demokrasi kavramının tanımları temel alınmıştır. Ankette yer alan 3., 4., 7. ve 8. soruların analizinde izlenen aşamalar şöyledir: 1- Öncelikle öğretmenlerin yazılı cevapları bilgisayar ortamına aktarılmıştır. 2- Cumhuriyet kavramının ayırt edici özellikleri “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi”, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” olarak belirlenmiş ve verilerin analizinde bu özellikler ölçüt olarak alınmıştır. Demokrasi kavramının ayırt edici özellikleri “çok partili sistemin varlığı”, “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması”, “iktidarın halkın rızasına dayanması”, “serbest ve düzenli seçimler”, 79 “çoğunluk ve çoğulculuk” ve “insan haklarının güvence altına alınması” olarak belirlenmiş ve verilerin analizinde bu özellikler ölçüt olarak alınmıştır. 3- Cumhuriyet/demokrasi kullanarak tanım kavramlarının yapan ayırt öğretmenlerin edici özelliklerini cevapları incelenerek, cumhuriyet/demokrasi kavramlarının hangi özelliklerinin, kaç kez kullanıldığının frekansları hesaplanmıştır. 4- Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden, ilgili olduğu soruya göre, tanım veya temel özellik biçiminde yazılmamış ifadeler, cumhuriyet veya demokrasi kavramlarının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen ifadeler “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. 5- Ayrıca verilen tanımlarda ve temel özelliklerde öğretmen tarafından eğer birden fazla ayırt edici özellik yazılmış ise bunların tümü değerlendirmeye alınmıştır. Bu nedenle tablolarda öğretmenlerin belirtmiş oldukları özelliklerin frekansı araştırmaya katılmış olan öğretmen sayısından fazla olmaktadır. Öğretmenlerin 2. soruya (Cumhuriyet kavramının öğrencilere öğretilmesinin amacı nedir? / Demokrasi kavramının öğrencilere öğretilmesinin amacı nedir?), 5. soruya (Derste öğrencilerinize Cumhuriyet kavramıyla ilgili olarak ne gibi örnekler veriyorsunuz? / Derste öğrencilerinize Demokrasi kavramıyla ilgili olarak ne gibi örnekler veriyorsunuz?), 6. soruya (Sizce Cumhuriyet kavramı hangi kavramlarla çok yakından ilişkilidir? Lütfen yazınız / Sizce Demokrasi kavramı hangi kavramlarla çok yakından ilişkilidir? Lütfen yazınız.), 9. soruya (Öğrencilerin Cumhuriyet kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için Cumhuriyet kavramına verilen “örneklerle” ilgili olarak nelere dikkat edilmesini önerirsiniz? Lütfen önerinizi yazınız / Öğrencilerin Demokrasi kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için Demokrasi kavramına verilen “örneklerle” ilgili olarak nelere dikkat edilmesini önerirsiniz? Lütfen önerinizi yazınız) ve 10. soruya ( Belirtmek istediğiniz görüş ve önerileriniz varsa lütfen yazınız) verdikleri cevaplar nitel veri analizi yöntemlerinden içerik analizi ile analiz edilmiştir. Bu sorulara öğretmenlerin vermiş olduğu cevaplar üzerinde yapılan analizler aşağıda belirtilmiştir. 80 1- Öncelikle öğretmenlerin yazılı cevapları bilgisayar ortamına aktarılmıştır. 2- İçerik analizi yapılırken, öğretmenlerin cevapları incelenerek aynı konu ile ilgili olan bilgiler veya görüşler aynı guruba alınmıştır. 3- Aynı grupta yer alan düşünceyi genel olarak yansıtan kategoriler oluşturulmuştur. 4- Bu kategorilerde yer alan bilgi veya görüşlerin kaç kez tekrarlandığı ile ilgili frekanslar hesaplanmıştır. Kolaylık sağlaması açısından “Bulgular ve Sonuçlar” bölümünde Sınıf Öğretmenleri kısaca “S.Ö.”, Sosyal Bilgiler Öğretmenleri ise “S.B.Ö.” şeklinde kodlanmıştır. Ayrıca anketler bu kodlar ile birlikte numaralandırılarak kullanılmışlardır (Örneğin, “S.Ö.1” anket numarası 1 olan ve sınıf öğretmeni; “S.B.Ö.25” anket numarası 25 olan ve sosyal bilgiler öğretmeni tarafından doldurulan bir anketi belirtmektedir. 81 BÖLÜM IV BULGULAR VE YORUMLAR Bu çalışmada ilköğretim 5. ve 6. sınıf sosyal bilgiler dersindeki “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramları ile ilgili içerik öğeleri öğretmen görüşlerine göre bazı değişkenler açısından incelenmiştir. Bu bölümde araştırmanın alt amaçları doğrultusunda ulaşılan bulgular sırasıyla verilmektedir. 4. 1. Araştırmanın Birinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın birinci alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının kazandırılma amacı, zamanlaması ve öğrenme düzeyi hakkındaki görüşleri nelerdir?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt problemi test etmek amacıyla önce verilerdeki tanımlar benzer olmaları açısından gruplandırılmıştır ve ardından frekans dağılımı yapılmıştır. Tablo 4.1.’de sınıf öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının öğrencilere öğretilme amacı ile ilgili görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu konuda 99 sınıf öğretmeni ve 67 sosyal bilgiler dersi öğretmeni yazılı olarak görüş belirtmiştir. Analiz yapılırken, öncelikle öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı konu ile ilgili olan cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.12 kodlu sınıf öğretmeninin “Yönetim şeklimizi tanımak” cevabı ile S.B.21 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Öncelikle ülkesinde uygulanan yönetim biçiminin ne olduğunu öğrenmesi. Daha sonra diğer yönetim biçimlerinin neler olduğunu görüp aradaki farkı kavraması.” cevabı “Öğrencilerin yönetim biçimleri hakkında bilgilenmelerini sağlamak için” kategorisine alınmıştır. 82 Tablo 4.1. Öğretmenlerin “Cumhuriyet” Kavramının Öğrencilere Öğretilme Amacı İle İlgili Görüşleri S. Ö. S.B.Ö. f N f N A Cumhuriyetle ilgili duyuşsal davranışları kazanmaları, göstermeleri için 39 99 25 67 B Öğrencilerin yönetim biçimleri hakkında bilgilenmelerini sağlamak için 36 99 19 67 Cumhuriyette halkın yönetimde söz sahibi olması nedeniyle 19 99 12 67 Öğretmen Görüşleri C D Cumhuriyet demokrasiyle ilgili olduğu için, cumhuriyette demokrasiyi 18 99 21 67 uygulayabilmek için Cumhuriyet, hak, özgürlük ve sorumluluklarla ilgili olduğu için 18 99 15 67 Cumhuriyet en iyi yönetim şekli olduğu için 13 99 16 67 Cumhuriyetin bağımsızlıkla ilgisi olması nedeniyle 7 99 2 67 Cumhuriyetin eşitlikle ilgisi olması nedeniyle 5 99 2 67 Cumhuriyetin toplumsal yapıya etkisi/ Güvenli bir toplum yetiştirmek 2 99 0 67 İleriki hayatına hazırlamak /Geleceğine sahip çıkması için/özüne sahip 2 99 2 67 çıkan nesiller yetiştirmek/ Güvenli bir toplum yetiştirmek E F Cumhuriyetle ilgili sosyal davranışlar kazanmaları, göstermeleri 16 99 13 67 amacıyla 1 99 1 67 Laik bireyler yetiştirmek için 1 99 1 67 Çoğunluğun düşüncesine saygılı bireyler yetiştirmek 1 99 0 67 Ulusal bütünlüğü önemseyen bireyler yetiştirmek 0 99 2 67 Çağdaşlaşma yolunun açılması/ Çağdaş bir toplum oluşturmak için 0 99 2 67 Sosyal hukuk devletinin devamını sağlayacak bireyler yetiştirmek için 0 99 1 67 Militer, oligarşik yaklaşımlardan kurtulmak için 0 99 1 67 Cumhuriyet yönetimine uygun davranışlara sahip bireyler yetiştirmek 11 99 5 67 Ülkenin dünyadaki yerini, önemini, tarihini algılayabilmesi için/ülkede gelişen olayları anlaması için çağdaş olmayı bilir amacıyla Tablo 4.1.’e bakıldığında cumhuriyet kavramının öğrencilere öğretilme amacının “Cumhuriyetle ilgili duyuşsal davranışları kazanmaları, göstermeleri” olduğunu düşünen 39 sınıf öğretmeni ile 25 sosyal bilgiler öğretmeninin olduğu görülmektedir. Örneğin; S.Ö.23 kodlu sınıf öğretmeninin “Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetine sahip çıkmak” cevabı ile S.B.Ö.18 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Atatürkçü 83 düşünce sisteminin işletilmesi, devlet rejiminin korunması, çağdaşlaşma yolunun açılması” cevabı bu kategoriye alınmıştır. Cumhuriyet kavramının öğretilme amacının “Öğrencilerin yönetim biçimleri hakkında bilgilenmelerini sağlama” amacı olduğunu düşünen 36 sınıf öğretmeni ve 19 sosyal bilgiler öğretmeni olduğu görülmektedir. Örneğin; S.Ö.22 kodlu sınıf öğretmeninin “Yönetim şeklini ve nasıl yönetildiğini bilmesi” cevabı ile S.B.Ö.16 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “yönetim biçimleriyle ilgili fikir sahibi olabilmeleri” cevabı bu kategoriye alınmıştır. “Cumhuriyette halkın yönetimde söz sahibi olması” amacını 19 sınıf öğretmeni ve 12 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyet demokrasiyle ilgili olduğu için, cumhuriyette demokrasiyi uygulayabilmek için” amacını 18 sınıf öğretmeni ve 21 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyet, hak, özgürlük ve sorumluluklarla ilgili olduğu için” amacını 18 sınıf öğretmeni ve 15 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyetle ilgili sosyal davranışlar kazanmaları, göstermeleri için” amacını 16 sınıf öğretmeni ve 13 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyet en iyi yönetim şekli olduğu” amacını 13 sınıf öğretmeni ve 16 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyet yönetimine uygun davranışlara sahip bireyler yetiştirmek” amacını ise 11 sınıf öğretmeni ve 5 sosyal bilgiler öğretmeninin belirtmiş olduğu görülmektedir. “Cumhuriyetin bağımsızlıkla ilgisi olduğu için ” amacını 7 sınıf öğretmeni ve 2 sosyal bilgiler öğretmeni, “Cumhuriyetin eşitlikle ilgisi olduğu için” amacını 5 sınıf öğretmeni ve 2 sosyal bilgiler dersi öğretmeni, “İleriki hayatına hazırlamak için /Geleceğine sahip çıkması için/özüne sahip çıkan nesiller yetiştirmek için/ Güvenli bir toplum yetiştirmek için” amacını 2 sınıf öğretmeni ve 2 sosyal bilgiler öğretmeni, “Ülkenin dünyadaki yerini, önemini, tarihini algılayabilmesi için/ülkede gelişen olayları anlaması için” amacını 1 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler öğretmeni, “Laik bireyler yetiştirmek için” amacını 1 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler öğretmeni belirtmiştir. Bu amaçların diğer amaçlara oranla daha az öğretmen tarafından belirtildiği görülmektedir. “Cumhuriyetin toplumsal yapıya etkisi olduğu için/ Güvenli bir toplum yetiştirmek için” amacını 2, “Çoğunluğun düşüncesine saygılı bireyler yetiştirmek için” amacını 1 sınıf öğretmeni belirtmiştir. Benzer olarak “Ulusal bütünlüğü önemseyen bireyler yetiştirmek için” amacını 2, “Çağdaşlaşma yolunun açılması için/ Çağdaş bir 84 toplum oluşturmak için çağdaş olmayı bilir” amacını 2, “Sosyal hukuk devletinin devamını sağlayacak bireyler yetiştirmek için” amacını 1, “Militer, oligarşik yaklaşımlardan kurtulmak için” amacını 1 sosyal bilgiler öğretmeni belirtmiştir. 6.sınıf Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı (MEB, 2006)’na bakıldığında “Demokrasi İle” başlıklı konuda “Cumhuriyet yönetimlerinde demokrasi ilkelerinin güzel bir şekilde yaşandığını fark etmeleri amaçlanmaktadır” şeklinde bir açıklama yer almaktadır. Öğretmenlerin belirtmiş olduğu amaçlara bakıldığında “Cumhuriyet demokrasiyle ilgili olduğu için, cumhuriyette demokrasiyi uygulayabilmek için” amacının ders kitabında verilen amacı içerdiği görülmektedir. Bu amacı belirten sosyal bilgiler öğretmenlerinin sayısı 21’dir. Öğretmenlerin cumhuriyet kavramının öğretilme amacı ile ilgili görüşleri Tablo 4.1’de görüldüğü gibi 18 kategoride toplanmıştır. Kategori sayısının fazla olmasının nedeni, öğretmenlerin görüşlerinin ne olduğunun daha iyi görülmesini sağlayacağı düşüncesidir. Ancak bulguların daha kolay ve anlaşılır biçimde yorumlanabilmesi için 18 kategori daha üst 5 kategoride toplanabilir. Bu üst beş kategorinin kapsamı aşağıda belirtilmiştir. Cumhuriyet kavramının öğretilme amaçları; A. Öğrencilerin cumhuriyeti korumaları için B. Öğrencilerin yönetim biçimleri hakkında bilgilenmelerini sağlamak için C. Öğrencilerin cumhuriyet yönetiminin gerektirdiği davranışları kazanmaları ve göstermeleri için D. Cumhuriyet demokrasiyle ilgilidir. Cumhuriyetin ve demokrasinin gerektirdiği davranışları kazanmaları ve göstermeleri için E. Cumhuriyet en iyi yönetim şekli olduğu için F. Cumhuriyet bağımsızlıkla ilgili olduğu için Cumhuriyetin öğretilme amacı ile ilgili öğretmen görüşlerinin toplandığı A, B, C, D, E kategorilerine bakıldığında, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel olmak üzere, öğretmenlerin üç davranış alanında da amaç belirttikleri görülmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde öğretmenlerin A, C ve D kategorilerinde, öğrencilerin cumhuriyet yönetiminin gerektirdiği davranışları göstermeye ve cumhuriyeti korumaya yönelik 85 davranışları daha çok belirttikleri; B kategorisinde ise öğrencilerin “bir yönetim biçimi olarak cumhuriyet kavramı hakkında bilgilenmelerini” amaç olarak belirttikleri görülmektedir. A kategorisindeki amaçların (f: 64) duyuşsal davranışları, C (f: 80) ve D (f: 80) kategorilerindeki amaçların devinişsel davranışları, B kategorisindeki amaçların (f: 55) bilişsel davranışları içerdiği ve öğretmenlerin duyuşsal ve devinişsel alandaki davranışları daha fazla dile getirdiği, bilişsel davranışları daha az dile getirdiği görülmektedir. Bloom (1998) bilişsel duyuşsal ve devinişsel alanın birbirini etkilediğini ve duyuşsal davranışların, bilişsel ve devinişsel nitelikteki öğrenmelerin ürünü olduğunu belirtmektedir. Öğretmenlerin bilişsel alandaki davranışları daha az belirtmiş olmaları, öğretimin de bu yönde yapılacağı anlamına gelebilir ve bu durum öğrencilerin bilişsel alandaki öğrenmelerinin yetersizliği ile sonuçlanabilir. Öğretmenler E ve F kategorilerinde ise öğrenci davranışı açısından herhangi bir amaç ifade etmemişlerdir. Tablo 4.2’de sınıf öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verileceğine ilişkin görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Öğretmenler anket içinde yer alan tabloda cumhuriyet kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesi gerektiğini düşünüyorlarsa o sınıf ve düzeyin birleştiği kutucuğa “X” işareti koyarak görüşlerini belirtmişlerdir. Örneğin; S.Ö.58 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyet kavramının öğretimine 1. sınıftan başlanması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca bu kavramın 1, 2, 3. sınıflarda sadece hatırlama düzeyinde, 4, 5. sınıflarda sadece kavrama düzeyinde, 6, 7. sınıflarda uygulama düzeyinde 8. sınıfta ise sadece analiz ve üzeri düzeyde verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tablo 4.2. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramının Öğretiminin Zamanlaması Ve Verileceği Düzeye İlişkin Görüşlerinin Dağılımı Hatırlama Kavrama Uygulama Analiz ve Üzeri S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. f f f f f f f f 29 12 6 7 4 Anasınıfı 53 56 28 28 12 18 6 1 1.Sınıf 44 16 48 24 24 11 2 1 2.Sınıf 26 17 55 30 46 11 7 3.Sınıf 86 Tablo 4.2. (Devam) 4.Sınıf 5.Sınıf 6.Sınıf 7.Sınıf 8.Sınıf Hatırlama Kavrama Uygulama Analiz ve Üzeri S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. f f f f f f f f 12 18 52 16 65 29 15 5 10 12 34 24 66 33 35 6 7 6 36 22 51 37 46 14 7 4 15 10 40 27 60 35 7 5 16 9 33 23 67 45 Tabloya genel olarak bakıldığında öğretmenlerin cumhuriyet kavramının her sınıfta hemen her düzeyde öğretilmesi gerektiği şeklinde görüş belirttikleri görülmektedir. Ancak sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğu cumhuriyet kavramının anasınıfında, 1.sınıfta ve 2.sınıfta hatırlama düzeyinde (anasınıfı: 53, 1.sınıf: 56, 2.sınıf: 44) öğretilmesi gerektiğini; 2.sınıfta, 3.sınıfta ve 4.sınıfta kavrama düzeyinde (2.sınıfta: 48, 3.sınıfta: 55, 4.sınıfta: 52) öğretilmesi gerektiğini; 3.sınıfta, 4.sınıfta, 5.sınıfta, 6.sınıfta ve 7.sınıfta uygulama düzeyinde (3.sınıfta: 46, 4.sınıfta: 65, 5.sınıfta: 66, 6.sınıfta: 51, 7.sınıfta: 40) öğretilmesi gerektiğini; 6.sınıfta, 7.sınıfta ve 8.sınıfta analiz ve üzeri düzeyde (6.sınıfta: 46, 7.sınıfta: 60, 8.sınıfta: 67) öğretilmesi gerektiğini düşünmektedir. Tablo 4.2’de verilen bulgulara dayanılarak sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun cumhuriyet kavramının öğretimine anasınıfından ve en alt düzey olan hatırlama düzeyinden başlanması gerektiğini sınıf ilerledikçe kavramın öğrenme düzeyinin de yükselmesi gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Ayrıca sınıf öğretmenlerinin hatırlama düzeyindeki bilgilere en fazla 1. sınıfta, kavrama düzeyindeki bilgilere en fazla 3.sınıfta, uygulama düzeyindeki bilgilere en fazla 5. sınıfta, analiz ve üzeri düzeydeki bilgilere ise en fazla 8. sınıfta yer verilmesi gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Tablo 4.2’de ayrıca sosyal bilgiler öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesine ilişkin analiz sonuçları yer almaktadır. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri anket içinde yer alan tablodan cumhuriyet kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesi gerektiğini düşünüyorlarsa o sınıf ve düzeyin birleştiği kutucuğu “X” işareti koyarak belirtmişlerdir. Örneğin; S.B.Ö.26 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyet kavramının öğretimine anasınıfından başlanması 87 gerektiğini belirtmiştir. S.B.Ö. 26 kodlu öğretmen, cumhuriyet kavramının anasınıfında hatırlama ve kavrama düzeylerinde, 1, 2, 3. sınıflarda sadece kavrama düzeyinde, 4, 5. sınıflarda sadece uygulama düzeyinde, 6, 7, 8. sınıflarda ise sadece analiz ve üzeri düzeyde verilmesi gerektiğini belirten işaretleme yapmıştır. Tablo 4.2’ye göre cumhuriyet kavramının öğretiminin anasınıfında (29) ve 1.sınıfta (28) hatırlama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünen sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının daha fazla olduğu görülmektedir. Aynı zamanda sosyal bilgiler dersi öğretmenleri cumhuriyet kavramının, daha sonraki sınıflarda da hatırlama düzeyinde öğretiminin yapılması gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Tablo 4.2’ye göre sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü cumhuriyet kavramının 2.sınıfta (24), 3.sınıfta (30), 5.sınıfta (24) ve 6.sınıfta (22) kavrama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünmektedir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 8-9 yaşlarından başlayarak, öğrencilerinin cumhuriyet kavramını anlamaya başlayacaklarını düşündükleri söylenebilir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü cumhuriyet kavramının 4.sınıftan (29) başlayarak 5.sınıfta (33), 6.sınıfta (37), 7.sınıfta (27) ve 8. sınıflarda (23) uygulama düzeyinde öğretilebileceğini düşünmektedir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin büyük bölümü cumhuriyet kavramının analiz ve üzeri düzeyde öğretimine ancak 7.sınıfta (35) başlanabileceğini belirtmiştir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri cumhuriyet kavramının anasınıfı ve 1.sınıfta daha çok hatırlama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Bunun nedeni küçük yaştaki öğrencilerin cumhuriyet kavramını, gelişim özellikleri nedeniyle çok iyi anlayamayacakları ancak kavramla ilgili sınırlı bazı bilgileri hatırlama düzeyinde kazanabilecekleri düşüncesi olabilir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin daha sonraki sınıflarda da cumhuriyet kavramının hatırlama düzeyinde öğretiminin yapılması gerektiğini düşündükleri görülmektedir. Bunun nedeni de öğretmenlerin sınıf düzeyi ilerledikçe cumhuriyet kavramıyla ilgili olarak verilen bilgilerin kapsamının da genişleyeceği ve bu yeni bilgilerin hatırlama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünmüş olmaları olabilir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü cumhuriyet kavramının kavrama düzeyinde öğretimine ikinci sınıfta başlanabileceğini belirtmektedir. Cumhuriyet kavramının hangi sınıfta hangi düzeyde öğretileceğine 88 ilişkin olarak anasınıfı, 1.sınıf ve 2.sınıf söz konusu olduğunda, sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşlerinin birbirine yakın olduğu görülmektedir. Ancak sınıf öğretmenlerinin önemli bir bölümü, kavramın uygulama düzeyinde öğretimine 3. sınıfta başlanması gerektiğini düşünmektedir. Benzer biçimde sınıf öğretmenleri, kavramın analiz ve üzeri düzeyde öğretimine 5. sınıfta, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 7.sınıfta başlanabileceğini belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramının uygulama ve analiz ve üzeri düzeydeki belirgin görüş farklılığı dikkat çekmektedir. Sınıf öğretmenleri cumhuriyet kavramının uygulama ve analiz ve üzeri düzeyde öğretimine daha erken yaşlarda başlanabileceğini belirtmektedirler. Fakat 3.sınıftaki öğrencilerin cumhuriyet kavramına “yeni örnekler vermeleri” veya kavrama düzeyinde kazanmış oldukları “bilgiyi yeni bir durumda kullanabilmeleri” içinde bulundukları dönemin gelişim özellikleri nedeniyle pek olanaklı görünmemektedir. 3.sınıfta okuyan 9 yaş çocuğunun zihinsel gelişim özellikleri şöyle belirtilmektedir. Senemoğlu (2005) ilkokul yıllarındaki çocukları kapsayan somut işlemler döneminde düşünme süreçlerinin çocuk tarafından gözlenebilen gerçek olaylara yönelik olduğunu ve çocuğun somut olduğu sürece karmaşık problemleri çözebileceğini belirtmiştir. Ayrıca soyut problemleri çözemeyeceğini; soyut kavramları, çevresindekileri model alma yoluyla yerinde kullanmalarına rağmen, anlamlarını açıklayamayacaklarını da belirtmektedir. Aynı biçimde cumhuriyet kavramının analiz ve üzeri düzeyde öğretilmeye 5.sınıfta başlanmasının da, öğrencilerin gelişim özellikleri göz önüne alındığında yararlı sonuçlar oluşturmayacağı söylenebilir. Diğer yandan sınıf öğretmenlerinin deneyimleri dolayısıyla, 3. ve 5. sınıf öğrencilerini sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinden daha iyi tanıdığı söylenebilir. Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin bu konuyla ilgili görüş farklılıklarının nedenlerinin neler olduğu araştırılabilir. Bu farklılıkta, öğretmenlerin öğrenme düzeyleriyle ilgili olarak, farklı algılamalara sahip olmaları da etkili olmuş olabilir. 4.2. Araştırmanın İkinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın ikinci alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve içeriği hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?” şeklinde 89 ifade edilmiştir. Bu alt problemi test etmek amacıyla frekans ve yüzde dağılımı yapılmıştır. Tablo 4.3.’te sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramı ile ilgili ders amaçları ve içeriği ile ilgili görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Öğretmenlerin görüşlerini, kendilerine verilen anket içinde yer alan tablodan cumhuriyet kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve içeriği hakkındaki görüşlerini “evet”, “kısmen” ve “hayır” seçeneklerini işaretleyerek belirtmişlerdir. Tablo 4.3. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramına İlişkin Ders Amaçları Ve İçeriği İle İlgili Görüşlerinin Dağılımı f Dersin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu? Ünitenin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu? İçerik cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu? Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? Hayır % Kısmen f % f Evet % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 14 12,7 36 32,7 60 54,5 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,9 15 22,1 49 72,1 Toplam 18 10,1 51 28,7 109 61,2 178 100 Sınıf Öğretmenleri 15 13,6 34 30,9 61 55,5 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 1,0 18 26,9 45 67,2 Toplam 19 10,7 52 29,4 106 59,9 177 100 Sınıf Öğretmenleri 20 18,2 48 43,6 42 38,2 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 6 9,0 29 43,3 32 47,8 Toplam 26 14,7 77 43,5 74 41,8 177 100 Sınıf Öğretmenleri 16 14,5 38 34,5 56 50,9 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,8 16 23,5 44 64,7 Toplam 24 13,5 54 30,3 100 56,2 178 100 68 67 67 68 χ2 p 100 5,721 ,057 100 3,465 ,177 100 3,328 ,189 100 3,346 ,188 90 Tablo 4.3. (Devam) Hayır Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? Kısmen f % Evet f % Toplam f % f Sınıf Öğretmenleri 16 14,5 40 36,4 54 49,1 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,9 20 29,9 39 58,2 Toplam 24 13,6 60 33,9 93 52,5 177 100 Sınıf Öğretmenleri 22 20,0 43 39,1 45 40,9 110 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 9 13,4 25 37,3 33 49,3 Toplam 31 17,5 68 38,4 78 44,1 177 100 67 67 % χ2 100 1,388 ,499 100 1,718 ,424 Tablo 4.3’e bakıldığında hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler öğretmenlerinin genellikle evet veya kısmen yönünde cevap verdikleri görülmektedir. “Dersin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 54,5’i, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 72,1’i “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “Ünitenin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 55,5’i, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 67,5’i “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “İçerik cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 47,8’i “kısmen”, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 43,6’sı “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 50,9’u, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 64,7’si “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. p 91 “Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 49,1’i, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 58,2’si “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 40,9’u, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 49,3’ü “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Tablo 4.3.’e göre sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmen Kılavuz Kitabında (MEB, 2008) “Adım Adım Türkiye” ünitesinde kullanılabilecek kavramlar arasında ve “Yaşasın Cumhuriyet” konusunda anahtar sözcükler bölümünde yer alan cumhuriyet kavramının bu ünitede “geliştirme” düzeyinde verileceği belirtilmiştir. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabında (MEB, 2006) “Demokrasinin Serüveni” adlı ünitede kullanılabilecek kavramlar arasında ve “Hangi Yönetim Daha Demokratik” başlıklı konuda tanımı verilen cumhuriyet kavramının bu ünitede “pekiştirme” düzeyinde verileceği belirtilmiştir. Bu bulgulara dayanılarak hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramı ile ilgili ders amaçlarını ve ders içeriğini genelde yeterli buldukları söylenebilir. Oysa 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmen Kılavuz Kitabında (MEB, 2008) cumhuriyet kavramının öğretilmesine yönelik herhangi bir amaç yer almamış. “Yaşasın Cumhuriyet” başlıklı konunun kazanımlarından biri olarak “Atatürk inkılâplarıyla ilkelerini ilişkilendirir” kazanımı verilmiştir. Kitapta doğrudan cumhuriyet kavramına yönelik bir amaç bulunmamakla birlikte, konu ile ilgili “Haydi düşünelim” bölümünde “Cumhuriyet nedir?” sorusu öğrencilere yöneltilmiş ve “Anahtar sözcükler” bölümünde de cumhuriyet kavramı yer almıştır. Bunlara karşın konu içinde cumhuriyet kavramı ile ilgili tanım, temel özellik, örnek gibi herhangi bir bilgi verilmemiş, cumhuriyetin kuruluş aşaması kısaca anlatılmıştır. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmen Kılavuz Kitabında (MEB, 2006) ise sadece cumhuriyet kavramının öğretilmesine yönelik olan herhangi bir amaç yer almamıştır, kitapta “Demokrasinin temel ilkeleri açısından farklı yönetim biçimlerini karşılaştırır” 92 kazanımı bulunmaktadır. Bu amacın işlendiği “Demokrasi ile” başlıklı konuda cumhuriyet kavramının sadece tanımı verilmiştir. Öğretmenlerin, ders amaçlarının cumhuriyet kavramının öğretiminde yol gösterici olduğunu düşündükleri söylenebilir. Cumhuriyet kavramı ile ilgili amaçlar, 5. ve 6. sınıf kitaplarında bulunmasa da, diğer sınıflarda bulunmaktadır. Bu soruyu yanıtlarken öğretmenler yalnızca şu anda okuttukları sınıfı değil de, diğer sınıfları da bütün olarak düşünmüş olabilirler ve bu nedenle, cumhuriyet kavramıyla ilgili amaçların yeterli olduğunu belirtmiş olabilirler. İçerikle ilgili maddeleri cevaplarken öğretmenlerin “kısmen” seçeneğini daha fazla işaretledikleri görülmektedir; içerik cumhuriyet kavramının öğretilmesi ve demokratik birey yetiştirmeye uygunluğu açısından daha az yeterli bulunmuştur. Öğretmenlerin dersin amaçları ve içeriği hakkındaki görüşleri arasında bir farklılığın olup olmadığını belirlemek için Tablo 4.3’te elde edilen veriler kullanılmıştır. Tablo 4.3’te yer alan “Dersin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda = 5,721 ve p= .057, “Ünitenin amaçları cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda =3,465 ve p= .177, “İçerik cumhuriyet kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda = 3,328 ve p= .189, “Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda = 3,346 ve p= .188, “Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda = 1,388 ve p=.499, “İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplarda = 1,718 ve p= .424 değerlerinin elde edildiği görülmektedir. Bu bulgulara bakıldığında sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin dersin amaçları ve içeriği ile ilgili görüşleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. 4.3. Araştırmanın Üçüncü Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın üçüncü alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin cumhuriyet kavramlarıyla ilgili olarak; a) Ders kitaplarında yer alan içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? 93 b) Öğretmenlerin meslektaşlarının sundukları içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt problemi test etmek amacıyla frekans ve yüzde dağılımı yapılmıştır. Tablo 4.4’te sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin ders kitabında “cumhuriyet” kavramının içerik öğelerinin yer almasına ilişkin görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Tablo 4.4. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Ders Kitabında “Cumhuriyet” Kavramının İçerik Öğelerinin Yer Almasına İlişkin Görüşlerinin Dağılımı f 1.Cumhuriyet kavramının tanımını tam ve doğru olarak vermektedir. 2.Verilen tanım, Cumhuriyet kavramını, başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek şekilde açıklamaktadır. 3.Cumhuriyeti tanımlayan temel özellikler açıkça belirtilmektedir. 4.Cumhuriyetin tanımı ile temel özellikleri ilişkilendirilmektedir. Hayır % Kısmen f % f Evet % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 6 5,5 55 50,5 48 44,0 109 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 7 9,9 20 28,2 44 62,0 Toplam 13 7,2 75 41,7 92 51,1 180 100 Sınıf Öğretmenleri 17 15,9 48 44,9 42 39,3 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,4 27 38,6 35 50,0 Toplam 25 14,1 75 42,2 77 43,5 177 100 Sınıf Öğretmenleri 7 6,5 59 54,6 42 38,9 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,4 34 48,6 28 40,0 Toplam 15 8,4 93 52,2 70 39,3 178 100 Sınıf Öğretmenleri 11 10,5 54 51,4 40 38,1 105 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 7 9,9 26 36,6 38 53,5 Toplam 18 10,2 80 45,5 78 44,3 176 100 71 70 70 71 χ2 p 100 8,961 ,011 100 2,114 ,347 100 1,545 ,462 100 4,334 ,115 94 Tablo 4.4. (Devam) Hayır 5.Cumhuriyet kavramının örnekleri verilmektedir. 6.Verilen örnekler Cumhuriyet kavramını başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek açıklıktadır. 7.Verilen örnek sayısı yeterlidir. 8.Cumhuriyetle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir. 9.Cumhuriyet kavramı ile ilgili verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmektedir. 10.Örnekler ile Cumhuriyet kavramının özellikleri ilişkilendirilmektedir. Kısmen f % Evet f % Toplam f % f Sınıf Öğretmenleri 13 12,3 47 44,3 46 43,4 106 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 9 13,2 19 27,9 40 58,8 Toplam 22 12,6 66 37,9 86 49,4 174 100 Sınıf Öğretmenleri 13 12,1 62 57,9 32 29,9 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 11 16,2 28 41,2 29 42,6 Toplam 24 13,7 90 51,4 61 34,9 175 100 Sınıf Öğretmenleri 36 33,0 49 45,0 24 22,0 109 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 18 25,7 34 48,6 18 25,7 Toplam 54 30,2 83 46,4 42 23,5 179 100 Sınıf Öğretmenleri 49 45,8 32 29,9 26 24,3 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 21 30,4 21 30,4 27 39,1 Toplam 70 39,8 53 30,1 53 30,1 176 100 Sınıf Öğretmenleri 18 16,7 54 50,0 36 33,3 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 11 16,2 32 47,1 25 36,8 Toplam 29 16,5 86 48,9 61 34,7 176 100 Sınıf Öğretmenleri 15 14,0 54 50,5 38 35,5 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 15 21,1 36 50,7 20 28,2 Toplam 30 16,9 90 50,6 58 32,6 178 100 68 68 70 69 68 71 χ2 p % 100 4,962 ,084 100 4,701 ,095 100 1,124 ,570 100 5,556 ,062 100 ,222 ,895 100 1,987 ,370 95 Tablo 4.4. (Devam) Hayır 11.Cumhuriyet kavramının yakın kavramlarla ilişkisi verilmektedir. 12.Cumhuriyet kavramının yakın kavramlarla ilişkisi açık ve anlaşılır biçimde verilmektedir. Kısmen f % Evet f Toplam f % % f Sınıf Öğretmenleri 19 17,6 55 50,9 34 31,5 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 13 18,6 32 45,7 25 35,7 Toplam 32 18,0 87 48,9 59 33,1 178 100 Sınıf Öğretmenleri 25 23,1 56 51,9 27 25,0 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 9 12,7 39 54,9 23 32,4 Toplam 34 19,0 95 53,1 50 27,9 179 100 70 71 χ2 p ,488 ,783 % 100 100 3,388 ,184 Araştırmada kullanılan ankette, cumhuriyet kavramının tanımı ayırt edici özellikleri, örnekleri-örnek olmayanları ve diğer kavramlarla ilişkisi ile ilgili olmak üzere toplam 12 madde yer almıştır. Tablo 4.4.’te öğretmenlerin, ders kitabında cumhuriyet kavramının içerik öğelerinin yer alması ile ilgili görüşleri yer almaktadır. Bu açıdan Tablo 4.4.’e göre sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bununla birlikte Tablo 4.4’e göre sınıf öğretmenlerinin anketteki on bir maddeyle (1.madde % 50,5, 2.madde % 44,9, 3.madde % 54,6, 4.madde % 51,4, 5.madde % 44,3, 6.madde % 57,9, 7.madde % 45,0, 9.madde % 50,0, 10.madde % 50,5, 11.madde % 50,9, 12.madde % 51,9) ilgili görüşlerinin en fazla “kısmen” seçeneğinde toplandığı görülmektedir. Sınıf öğretmenleri bir madde de ise (8.madde %45,8) “hayır” seçeneği yönünde görüş belirtmişlerdir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin altı maddeyle (1.madde % 62,0, 2.madde % 50,0, 4.madde % 53,5, 5.madde % 58,8, 6.madde % 42,6, 6, 8.madde % 39,1) ilgili “evet” seçeneğini işaretledikleri, altı maddeyle ilgili (3.madde % 48,6, 7.madde % 48,6, 9.madde % 47,1, 10.madde % 50,7, 11.madde % 45,7, 12.madde % 54,9) “kısmen” seçeneğini işaretledikleri görülmektedir. Sınıf öğretmenleri ders kitabında yer alan içerik öğeleri ile ilgili on bir maddeye “kısmen” seçeneği ile cevap verirken 8. maddeye (cumhuriyetle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir) “hayır” seçeneği ile cevap vermiştir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ise altı maddeye 96 (1.madde, 2.madde, 4.madde, 5.madde, 6.madde, 8.madde) “evet” seçeneği ile cevap verirken diğer altı maddeye de (3.madde, 7.madde, 9.madde, 10.madde, 11.madde, 12. madde) “kısmen” seçeneği ile cevap vermiştir. Tablo 4.4’e bakıldığında cumhuriyet kavramının tanımı, temel özellikleri, örnekleri ile ilgili maddeleri öğretmenler en fazla “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Fakat kavram ile ilgili bu temel bilgilerin diğer bilgilerle ilişkilendirilmesine yönelik maddelere sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin daha çok “kısmen” seçeneğini işaretleyerek cevap verdiği görülmektedir. Bu durumda öğretmenlerin ders kitabını temel bilgileri içerme konusunda yeterli, kavramla ilgili doğru ve kullanılabilir anlamların oluşmasını sağlama konusunda “kısmen” yeterli bulduğu söylenebilir. Sınıf öğretmenlerinin % 33’ü, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 25,7’si verilen örnek sayısının yeterli olmadığını düşünmektedir. Yine sınıf öğretmenlerinin % 45,8’i, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 30,4’ü, ders kitaplarında, cumhuriyet kavramının örnek olmayanlarına yeterince yer verilmediğini belirtmiştir. Tablo 4.4.’e göre sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ders kitaplarında yer alan içerik ile ilgili olarak sınıf öğretmenlerine oranla daha olumlu görüş belirtmişlerdir. Bunun sebebi ise cumhuriyet kavramının 6.sınıf sosyal bilgiler ders kitabında 5.sınıf sosyal bilgiler ders kitabına oranla daha kapsamlı bir şekilde verilmiş olması olabilir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin ders kitaplarıyla ilgili hiçbir maddeye “fikrim yok” seçeneğini işaretleyerek cevap vermemesinden dolayı “fikrim yok” seçeneğine Tablo 4.4.’te yer verilmemiştir. Öğretmenlerin ders kitaplarında yer alan içerik öğeleri hakkındaki görüşleri arasında fark olup olmadığını belirlemek için Tablo 4.4’te elde edilen veriler kullanılmıştır. 1.madde ( Tablo 4.4’e bakıldığında maddelere göre p değerleri şu şekildedir. = 8,961 ve p= .011), 2.madde ( 1,545 ve p= .462), 4.madde ( 6.madde ( = 4,334 ve p= .115), 5.madde ( = 4,701 ve p= .095), 7.madde ( 5,556 ve p= .062), 9.madde ( = 2,114 ve p= .347), 3.madde ( = = 4,962 ve p= .084), = 1,124 ve p= .570), 8. madde ( =0,222 ve p= .895), 10.madde ( = = 1,987 ve p= 97 .370), 11.madde ( = 0,488 ve p= .783), 12.madde ( = 3,388 ve p= .184). Bu bulgulara dayanılarak sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin ders kitabında yer alan içerik öğeleri ile ilgili görüşleri arasında 1. madde de anlamlı bir fark olduğu fakat diğer maddeler arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Tablo 4.4’te yer alan 1. Madde, öğretmenlerin cumhuriyet kavramının tanımı ile ilgili görüşlerini belirlemeye yöneliktir= sınıf öğretmenlerinin % 50,5’i, ders kitaplarında verilmiş olan cumhuriyet tanımını kısmen “tam ve doğru” bulurken, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 28,2’si kısmen “tam ve doğru” bulmuştur. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 62’si bu soruyu “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Tablo 4.5.’te sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin meslektaşlarının cumhuriyet kavramının içerik öğelerini sunmaları ile ilgili görüşlerini belirten analiz sonuçları yer almaktadır. Tablo 4.5. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Derste Meslektaşlarının “Cumhuriyet” Kavramını Sunarken Kullandıkları İçerik Öğelerine İlişkin Görüşlerinin Dağılımı Fikrim yok f % 1.Cumhuriyet kavramının tanımını tam ve doğru olarak vermektedir. 2.Verilen tanım, Cumhuriyet kavramını, başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek şekilde açıklamaktadır. 3.Cumhuriyeti tanımlayan temel özellikler açıkça belirtilmektedir. 4.Cumhuriyetin tanımı ile temel özellikleri ilişkilendirilmektedir Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Hayır Kısmen Evet Toplam f % f % f % f % 13 14,1 6 6,5 40 43,5 33 35,9 92 100 4 6,7 5 8,3 20 33,3 31 51,7 60 100 17 11,2 11 7,2 60 39,5 64 42,1 152 100 12 13,3 7 7,8 34 37,8 37 41,1 90 100 5 8,6 7 12,1 21 36,2 25 43,1 58 100 17 11,5 14 9,5 55 37,2 62 41,9 148 100 13 14,8 4 4,5 34 38,6 37 42,0 88 100 4 7,1 5 8,9 21 37,5 26 46,4 56 100 17 11,8 9 6,3 55 38,2 63 43,8 144 100 14 16,3 4 4,7 31 36,0 37 43,0 86 100 5 8,5 6 10,2 19 32,2 29 49,2 59 100 19 13,1 10 6,9 50 34,5 66 45,5 145 100 χ2 p 5,073 ,167 1,425 ,700 2,901 ,407 3,610 ,307 98 Tablo 4.5. (Devam) Fikrim yok f % 5.Cumhuriyet kavramının örnekleri verilmektedir. 6.Verilen örnekler Cumhuriyet kavramını başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek açıklıktadır. 7.Verilen örnek sayısı yeterlidir. 8.Cumhuriyetle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir. 9.Cumhuriyet kavramı ile ilgili verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmektedir. 10.Örnekler ile Cumhuriyet kavramının özellikleri ilişkilendirilmektedir. 11.Cumhuriyet kavramının yakın kavramlarla ilişkisi verilmektedir 12.Cumhuriyet kavramının yakın kavramlarla ilişkisi açık ve anlaşılır biçimde verilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Hayır Kısmen Evet Toplam f % f % f % f % 13 14,9 3 3,4 34 39,1 37 42,5 87 100 5 8,8 6 10,5 17 29,8 29 50,9 57 100 18 12,5 9 6,3 51 35,4 66 45,8 144 100 13 15,1 6 7,0 38 44,2 29 33,7 86 100 4 6,8 7 11,9 19 32,2 29 49,2 59 100 17 11,7 13 9,0 57 39,3 58 40,0 145 100 13 14,8 15 17,0 30 34,1 30 34,1 88 100 5 8,8 11 19,3 18 31,6 23 40,4 57 100 18 12,4 26 17,9 48 33,1 53 36,6 145 100 13 14,8 16 18,2 28 31,8 31 35,2 88 100 7 12,3 8 14,0 17 29,8 25 43,9 57 100 20 13,8 24 16,6 45 31,0 56 38,6 145 100 14 15,9 8 9,1 34 38,6 32 36,4 88 100 7 12,1 6 10,3 18 31,0 27 46,6 58 100 21 14,4 14 9,6 52 35,6 59 40,4 146 100 14 16,1 4 4,6 40 46,0 29 33,3 87 100 6 10,3 7 12,1 20 34,5 25 43,1 58 100 20 13,8 11 7,6 60 41,4 54 37,2 145 100 14 15,9 7 8,0 38 43,2 29 33,0 88 100 7 12,3 9 15,8 14 24,6 27 47,4 57 100 21 14,5 16 11,0 52 35,9 56 38,6 145 100 14 15,9 10 11,4 35 39,8 29 33,0 88 100 6 10,3 6 10,3 24 41,4 22 37,9 58 100 20 13,7 16 11,0 59 40,4 51 34,9 146 100 χ2 p 5,166 ,160 6,368 ,095 1,538 ,673 1,227 ,747 1,881 ,597 5,397 ,145 7,444 ,059 1,093 ,779 Araştırmada kullanılan ankette, cumhuriyet kavramının tanımı ayırt edici özellikleri, örnekleri-örnek olmayanları ve diğer kavramlarla ilişkileri ile ilgili olmak 99 üzere toplam 12 madde yer almıştır. Ancak bu maddelerle ilgili olarak görüş bildirirken, öğretmenlerin kendilerinin içerik öğelerini sunmalarıyla ilgili görüşleri değil de meslektaşlarının içerik öğelerini sunmalarıyla ilgili görüşlerini belirtmeleri istenmiştir. Tablo 4.5’te öğretmelerin, meslektaşlarının cumhuriyet kavramının içerik öğelerini sunma düzeyleriyle ilgili olan görüşleri yer almaktadır. Bu açıdan Tablo 4.5.’e göre sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bununla birlikte Tablo 4.5.’e göre sınıf öğretmenlerinin anketteki beş maddeyle (2.madde %41,1, 3.madde % 42,0, 4.madde %43,0, 5.madde %42,5, 8.madde % 35,2) ilgili görüşlerinin en fazla “evet” seçeneğinde toplandığı; sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin on bir maddeyle (1.madde % 51,7, 2.madde % 43,1, 3.madde % 46,4, 4.madde % 49,2, 5.madde % 50,9, 6.madde % 49,2, 7.madde % 40,4, 8.madde % 43,9, 9.madde % 46,6, 10.madde % 43,1, 11.madde % 47,4) ilgili görüşlerinin en fazla “evet” seçeneğinde toplandığı görülmektedir. Sınıf öğretmenlerinin 7 maddeyle (1.madde, 6.madde, 7.madde, 9.madde, 10.madde, 11.madde, 12.madde) ilgili görüşleri ise en fazla “kısmen” seçeneğinde toplanmıştır. Sınıf öğretmenleri, meslektaşlarının, derste sundukları içerik öğeleri ile ilgili 7 maddeye daha çok “kısmen” seçeneği ile cevap verirken 5 maddeye de daha çok “evet” seçeneği ile cevap vermişlerdir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri meslektaşlarının derste sundukları içerik öğeleri ile ilgili on bir maddeye daha çok “evet” seçeneği ile cevap verirken 5. maddeye daha çok “kısmen” seçeneği ile cevap vermişlerdir. Böyle bir sonucun çıkmasında, sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin hizmet öncesi eğitim programlarında, cumhuriyet kavramı ile ilgili farklı dersler almış olmaları veya aldıkları derslerde bu konuların daha kapsamlı işlenmiş olması bir neden olarak düşünülebilir. Sınıf öğretmenlerinin daha küçük yaştaki öğrencilere, soyut bir kavram olan “cumhuriyet” kavramını gerektiği gibi öğretmede zorlanıyor olmaları, sınıf öğretmenlerinin, meslektaşlarını “kısmen” yeterli görmüş olmalarına neden olmuş olabilir. Çünkü küçük yaştaki öğrencilere soyut kavramlarının öğretilmesi daha zor olmakta ve içeriğin daha dikkatli düzenlenmesi gerekmektedir. Tablo 4.5.’e göre sosyal bilgiler dersi öğretmenleri meslektaşlarıyla ilgili olarak daha olumlu görüş belirtmişlerdir. Ancak buna karşın sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin de her maddeyle ilgili olarak belirttikleri “kısmen” ve “hayır” seçeneklerinin toplamı %40’ın üzerindedir. Diğer bir deyişle sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin %40’ı, meslektaşlarının “cumhuriyet” kavramıyla ilgili bilgileri 100 öğrencilerine ya “kısmen” verdiği ya da yeterli düzeyde vermediğini düşünmektedir (Her maddedeki “hayır” ve “kısmen” seçeneğinin toplamı, %40’ın üzerindedir). Tablo 4.5.’e göre sınıf öğretmenlerinin %17,0’si, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin %19,3’ü meslektaşlarının “verdikleri örnek sayısının yeterli olmadığını”, sınıf öğretmenlerinin % 18,2 si, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin %14,0’ü meslektaşlarının “cumhuriyetle yönetilen ülkelere örnek vermediğini”, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin %15,8’i meslektaşlarının “cumhuriyet kavramının yakın kavramlarla ilişkisini vermediğini” düşünmektedir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri, meslektaşları hakkında daha olumlu görüşe sahip olmakla birlikte araştırmaya katılan sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin en az %40’ı, meslektaşlarının, cumhuriyet kavramıyla ilgili olarak sundukları içerik öğeleri açısından kısmen ya da daha az yeterli olduğu yönünde görüş belirtmiştir. Bazı sınıf öğretmenleri (her maddenin yüzdesi % 13,3-% 16,3 arasında değişmekte) ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin (her maddenin yüzdesi % 6,7-% 12,3 arasında değişmekte) meslektaşlarının sundukları içerik öğeleri ile ilgili “fikrim yok” seçeneğini işaretledikleri görülmektedir. Bu seçeneği işaretleyen sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin sayısı sınıf öğretmenlerine oranla daha azdır. Öğretmenler, meslektaşlarının, cumhuriyet kavramı ile ilgili olarak, sınıfta hangi içerik öğelerini sunduklarını bilmiyor olabilirler. Öğretmenlerin meslektaşlarının derste sundukları içerik öğeleri hakkındaki görüşleri arasında anlamı bir fark olup olmadığını belirlemek için Tablo 4.5’te elde edilen verilerden yararlanılmıştır. Tablo 4.5’e bakıldığında maddelere göre p değerleri şu şekildedir. 1.madde ( =5,073 ve p= .167), 2.madde ( p=.407), 4.madde ( ( =3,610 ve p= .307), 5.madde ( =6,368 ve p= .095), 7.madde ( p=.747), 9.madde ( =1,425 ve p= .700), 3.madde ( =2,901 ve =5,166 ve p= .160), 6.madde =1,538 ve p= .673), 8. madde ( =1,881 ve p= .597), 10.madde ( =1,227 ve =5,397 ve p= .145), 101 11.madde ( =7,444 ve p= .059), 12.madde ( =1,093 ve p= .779). Bu bulgulardan sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin, meslektaşlarının, derste sundukları içerik öğeleri ile ilgili görüşleri arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. 4.4. Araştırmanın Dördüncü ve Beşinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın dördüncü alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, cumhuriyet kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak sunduklarını belirttikleri bilgiler nelerdir?” ve beşinci alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, cumhuriyet kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak belirttikleri öneriler nelerdir?” şeklinde ifade edilmiştir. Öğretmenlerin derste verdikleri ve derste verilmesini önerdikleri bilgiler ile ilgili görüşleri arasındaki benzerlik veya farklılığın daha kolay görülebilmesi için iki amaç ile ilgili bulgu ve yorumlar arka arkaya verilmiştir. Bunun için öğretmenlerin derste verdikleri bir içerik öğesi ile ilgili görüşlerinin belirtildiği bulguların hemen arkasından yine aynı içerik öğesi ile ilgili belirttikleri öneriler ile ilgili bulgular yer almaktadır. Bu başlık altında öğretmenlerin cumhuriyet kavramının tanımı, özellikleri ve örnekleri ile ilgili olarak belirttikleri bilgiler incelenmiştir. Tablo 4.6’da öğretmenlerin öğrencilerine verdiklerini belirttikleri cumhuriyet tanımı ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruyu 110 sınıf öğretmeni içinden 102 sınıf öğretmeni, 72 sosyal bilgiler dersi öğretmeni içinden 68 sosyal bilgiler öğretmeni cevaplamıştır. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden tanım biçiminde yazılmamış olan ifadeler ve cumhuriyet kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan değerlendirilmiştir. içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde İki öğretmenin yazmış olduğu cevaplar buna örnek olarak verilebilir. S.Ö.4 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyeti “Belli çerçeveler içinde başkalarına zarar vermeden her şeyi yapabilme özgürlüğü” olarak tanımlarken S.B.Ö.2 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyeti “Parlamenter sisteme dayanan devlet biçimi. Seçimler şart ancak her cumhuriyette demokrasi yoktur” biçiminde tanımlamıştır. 102 “Derste öğrencilerinize verdiğiniz cumhuriyet tanımını yazınız” sorusuna öğretmenlerin bir bölümü yalnızca bir tanım yazarak,, bir bölümü de birden fazla tanım yazarak cevap vermiştir. Analizler yapılırken bir öğretmen tarafından eğer birden fazla tanım yazılmış ise bu tanımlar da değerlendirmeye alınmıştır. Bu nedenle tabloya göre soruyu 102 sınıf öğretmeni ve 68 sosyal bilgiler öğretmeni cevapladığı halde öğretmenlerin belirtmiş olduğu özelliklerin frekansı araştırmaya katılmış olan öğretmen sayısından fazladır. Örneğin, S.Ö.53 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyeti “Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu kendi tarafından belli zamanlar içinde seçilen milletvekilleriyle kullandığı devlet şekli” olarak tanımlarken, S.B.Ö.17 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyeti “Doğrudan doğruya millet egemenliğine dayanan, yöneticilerin halkın oyu ile belli bir süre için seçilen devlet yönetim şekline cumhuriyet denir” şeklinde tanımlamıştır. Tablo 4.6. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Cumhuriyet Tanımının Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi Seçimlerin belli Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici aralıklarla yapılması Özellikleri Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz cevap Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N f N 48 102 26 68 6 102 17 68 70 102 50 68 15 102 7 68 Öğretmenler tarafından yapılmış olan tanımlar içinde yer alan “cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” biçimindeki ifadeler olduğu gibi alınarak ayrı bir kategori oluşturulmuştur. Böylece bu ifadeyi kullanan öğretmen sayısı belirlenmek istenmiştir. Öğretmenlerin bu kategorideki tanımlarına şöyle örnekler verilebilir. S.Ö.59 kodlu sınıf öğretmeni “Halkın kendi kendini yönetmesidir” şeklinde tanım yaparken, S.B.Ö.44 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni “Halkın kendi kendisini yönetmesi” şeklinde tanım yapmıştır. 103 Tablo 4.6’ya göre “Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” biçimindeki tanım, sınıf öğretmenleri tarafından 70 kez, Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 50 kez tekrar edilmiştir. Ancak 5.sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2008) “Adım Adım Türkiye” ünitesinin “Yaşasın Cumhuriyet” başlıklı konusunda cumhuriyet kavramına yer verilmişse de belli bir tanım verilmeden cumhuriyetin ne demek olduğu öğrencilere sezdirilmeye çalışılmıştır. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2006) ise “Demokrasinin Serüveni” ünitesinin “Hangi Yönetim Daha Demokratik” başlıklı konusunda cumhuriyet, “Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için kullandığı bir yönetim sistemidir” olarak tanımlanmıştır. Bu bilgilere göre öğretmenlerin cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerini içeren tanım değil de, daha çok bilinen cumhuriyet kavramının tanımı olarak da verilen bir ifadeyi (halkın kendi kendini yönetmesi) öğrencilerine verdikleri görülmektedir. Ayrıca cumhuriyetin tanımı sorulduğunda da demokrasinin tanımı sorulduğunda da öğretmenler tarafından “Halkın kendi kendini yönetmesidir” tanımının verildiği görülmektedir (Bakınız Tablo 4.19, Bu tabloda da 37 sınıf öğretmeni, 32 Sosyal Bilgiler dersi öğretmeni, öğrencilerine verdiklerini belirttikleri demokrasi tanımının, “Halkın kendi kendini yönetmesidir” şeklinde olduğu görülmektedir). Bu bulgulara dayanılarak öğretmenlerin önemli bir bölümünün demokrasi ve cumhuriyet kavramlarının tanımları olarak, öğrencilerine aynı tanımı verdikleri söylenebilir. Bu durumda öğrencilerde cumhuriyet/demokrasi kavramını aynı kavramlar gibi görme eğilimi yerleşecek ve öğrencilerin kavramlar arasındaki farkı görmeleri zorlaşacaktır. Gözler (1999)’de benzer biçimde cumhuriyet kavramının tanımının üniversite öğrencileri tarafından “cumhuriyet, halkın, halk tarafından yönetildiği rejimdir” şeklinde yapıldığını belirtmektedir. Cumhuriyet, bütün vatandaşları kanun önünde eşit sayması, onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaması, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlaması, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini devlet teminatı altına alışı, millî birlik ve beraberliğimiz açısından da birleştirici, pekiştirici olmuş, millî sınırlarımız içinde hiçbir ayrıcalık yapmaksızın bütün vatandaşlarımızın paylaştığı, yararlandığı, bu nedenle korumaya ve yaşatmaya kararlı olduğu bir idare haline gelmiştir. Cumhuriyet aynı zamanda, insan unsuruna verdiği değer, insan hak ve hürriyetlerine gösterdiği saygı nedeniyledir ki, çağdaşlaşmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde 104 gerçekleştiren bir ortam oluşturmuştur. Diyebiliriz ki Türkiye’nin çağ atlaması, milletimizin Atatürk’ün önderliğinde her türlü engeli aşarak uygar bir toplum haline gelişi, lâik ve demokratik cumhuriyet sayesinde mümkün olabilmiştir (Kocatürk, 2003). Bugün Türk milleti, hayat anlayışından, modern görünüşüne kadar güzel olan ne varsa Atatürk'e ve O'nun kurduğu Cumhuriyete borçludur. Atatürk, giriştiği silâhlı mücadele ile Türk vatanını düşman işgalinden kurtarmıştı. Ancak bununla yetinmedi, Yeni bir mücadeleye girişti. Bu mücadelenin adı çağdaş değerlere sahip bir devlet kurmaktı. Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hür düşünceli insanlar yetiştirildi. Toplum yaşamının her alanında yenilikler yapıldı. Yazılan yazıdan, giyilen başlığa, hukuktan, kullanılan takvime, ölçü ve tartı birimlerinden, tarih ve dil bilincine, toplum hayatının her alanında Cumhuriyetle birlikte inkılâplar yapıldı. Bu gün Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada kendisi ile birlikte çağdaşlık atılımlarına başlayan komşularıyla kıyasladığında Cumhuriyetin Türkiye'ye kazandırdıkları çok daha iyi anlaşılmaktadır (Avcı, 2003). Cumhuriyet, temel olarak millet egemenliği fikri üzerine kurulmuştur. Türkiye’de cumhuriyet, kurucusu Atatürk’ün düşünceleriyle yakından ilgilidir. Çünkü O, Türkiye’de demokrasi esaslarına uyan bir cumhuriyet kurulmasını daima samimiyetle istemiştir. Dolayısıyla, bu konuda yapılmış olan çalışmaların, tamamen O’nun direktifleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini söylemek mümkündür. Atatürk ve cumhuriyet, birbirini tamamlayan ve tanımlayan iki kavramdır. Cumhuriyeti anlamak için Atatürk’ü, aynı şekilde Atatürk’ü anlayabilmek için de, tam ve sağlam temellerden hareket ederek, cumhuriyeti tanımak gerekir. Çünkü Cumhuriyet, Atatürk’ün Türk Millî varlığının korunması, refaha ve mutluluğa erişmesi için düşündüğü ümit ve arzularını şekillendirdiği bir idare şeklidir (Parlakyıldız, 2003). Siyaset bilimi ile ilgili kitaplarda cumhuriyet kavramının, “Halkın yöneticilerini kendilerinin seçtiği, seçimlerin belli aralıklarla tekrarlandığı devlet şeklidir” biçiminde tanımlandığı görülmektedir (Doğan, 2007). Cumhuriyet iktidarın millet topluluğuna ait olduğunu öngören devlet şekli demektir. Bir başka ifadeyle milletin egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri vasıtasıyla kullandığı devlet biçimidir. Cumhuriyette insan haklarına, hukukun genel ilkelerine ve kanunlara saygılı bir düzen vardır (Arslan, 2003). Bu araştırmada bu tanımlar temel alınarak 105 cumhuriyet kavramının ayırt edici özellikleri “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” ve “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” şeklinde belirlenmiş ve öğretmenlerin öğrencilerine verdikleri tanımlarda bu iki özelliğin ne oranda belirtildiği incelenmiştir. Tablo 4.6’ya göre sınıf öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda, “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin 48 tanımda yer aldığı, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin yalnızca 6 tanımda yer aldığı görülmektedir. Sosyal Bilgiler dersi öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda ise, “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin 26 tanımda yer aldığı, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin ise 17 tanımda yer aldığı görülmektedir. Bu sonuçlara göre “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” daha çok sayıda öğretmen tarafından, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin daha az sayıda öğretmen tarafından belirtilmiş olduğu görülmektedir. Bu özelliği yalnızca 6 sınıf öğretmeni ve 17 sosyal bilgiler öğretmeni belirtmiştir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin öğrencilere verdiği tanımlarda ayırt edici özelliklerin tam olarak yer almadığı söylenebilir. Öğrenciler “Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” ifadesini tanım olarak öğrendiği zaman kendi kendini yöneteceğini öğrenmesine karşın bunu nasıl yapacağını öğrenememektedir. karşın “Halkın Buna yöneticilerini kendilerinin seçtiği, seçimlerin belli aralıklarla tekrarlandığı devlet şeklidir” tanımını öğrendiği zaman halkın kendi kendini yöneteceğinin yanı sıra kendisini yönetecek kişiyi kendisinin seçtiğini, bu seçimini ise seçimler aracılığıyla yaptığını öğrenmiş olacaktır. Tablo öğrenilebilmesi 4.7’de için öğretmenlerin önerdikleri cumhuriyet tanımların kavramının analiz sonuçları tam ve doğru yer almaktadır. Öğretmenlerin önerileri cumhuriyet kavramının iki ayırt edici özelliği temel alınarak analiz edilmiştir. Ayrıca öğretmenler tarafından sıkça tekrar edildiği için “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesine de tabloda yer verilmiştir. Analiz yapılırken cumhuriyet kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. İki öğretmenin yazmış olduğu cevaplar buna örnek olarak verilebilir. S.Ö.30 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyeti “Bununla ilgili bir CD filmi izletir, tanımı çocukların çıkarmasını isterim” olarak tanımlarken S.B.Ö.36 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyeti “Gelişen bilgi ve teknoloji dünyasının insanlığa 106 sunduğu nimetleri toplumun her alanına adaletli bir biçimde dağıtabilecek en önemli araç” olarak tanımlamıştır. Tablo 4.7. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam Ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Tanımın Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi Seçimlerin belli Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici aralıklarla yapılması Özellikleri Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz cevap Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N f N 49 96 13 53 10 96 7 53 55 96 24 53 25 96 17 53 Tablo 4.7’ye bakıldığında öğretmenlerin önerdikleri tanımlarda “Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliği 49 sınıf öğretmeni ve 13 sosyal bilgiler öğretmeni, “Seçimlerin belli aralıklarla yapılması “ özelliği 10 sınıf öğretmeni ve 7 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından tekrar edilmiştir. ”Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesinin ise 55 sınıf öğretmeni ve 24 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca 25 sınıf öğretmeni ve 17 sosyal bilgiler öğretmeninin cumhuriyet kavramıyla ilgili olmayan tanımlar veya tanım olmayan cevaplar verdikleri görülmektedir. Öğretmenlerin “Öğrencilerin cumhuriyet kavramını doğru biçimde öğrenebilmeleri için nasıl bir tanım önerirsiniz?” sorusuna verdikleri cevapların içinde hem sınıf öğretmenleri (f:55) hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenleri (f:24) tarafından en çok önerilen tanımın yine “cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” ifadesinin olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin önermiş oldukları cumhuriyet tanımında cumhuriyet kavramının iki ayırt edici özelliğinin bulunup bulunmadığı incelendiğinde ise, hem sınıf öğretmenleri (f:49) hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenleri (f:13) tarafından “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin, 107 “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” (sınıf öğretmenleri: 10, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri: 7) özelliğine kıyasla daha fazla belirtildiği görülmektedir. İlgisiz cevap kategorisinde ele alınan cevaplara şöyle örnekler verilebilir. “Anlaşılır basit ve somut bir tanım olmasını isterim” S.Ö.3, “Cumhuriyet kavramı kişilere göre tanımlanamaz. “Tanımdan çok örnek isterim. açıklamalarını isterim. Kişilere göre farklılık göstermemelidir” S.Ö.52, Fakat bu örneklerin neden örnek olduğunu Zaten böylece tanım aynı olan özelliklerden ortaya çıkar” S.B.Ö.14, “Gelişen bilgi ve teknoloji dünyasının insanlığa sunduğu nimetleri toplumun her alanına adaletli bir biçimde dağıtabilecek en önemli araç” S.B.Ö.36. Tablo 4.7’ye göre sınıf öğretmenlerinin sosyal bilgiler öğretmenlerine göre önerdikleri tanımlarda cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerine daha fazla yer verdikleri söylenebilir. Tablo 4.7’ye göre soruyu cevaplayan 96 sınıf öğretmeninden 49’u, 53 sosyal bilgiler dersi öğretmeninden 13’ü “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin tanımda yer almasını önermektedir. Cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinin tanımda yer alması konusunda sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşlerinin farklı olduğu görülmektedir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin kavramın ayırt edici özelliklerini temel alan bir tanımdan çok “cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” ifadesini daha çok önerdikleri söylenebilir. Öğretmenlerin hem öğrencilerine verdiklerini belirttikleri tanımlarda hem de öğrencilerine verilmesini önerdikleri tanımlarda “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğini daha sık belirttiği, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğini ise çok daha az belirttiği görülmektedir. Öğretmenlerin cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinden birini daha sık diğerlerini daha az dile getirmelerinin nedenleri hakkında şunlar söylenebilir. Öğretmenler, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” nın zaten çok iyi bilindiği için söylenmesine gerek olmadığını düşünüyor olabilirler veya öğretmenler “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin, cumhuriyetin tanımında yer almaması gerektiğini düşünüyor olabilirler. Hangi yaştaki öğrenciye nasıl bir cumhuriyet tanımı verilmesi gerektiği hem öğretmen görüşleri alınarak hem de deneysel araştırmalar yapılarak ortaya konabilir. 108 Öğretmenler tarafından “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi hem cumhuriyetin tanımı, hem özelliği, hem demokrasinin tanımı olarak kullanıldığında karışıklığa neden olacaktır. Farklı kavramlar için aynı tanımlar kullanılarak karışıklık oluşturmak yerine cumhuriyet kavramının tanımı (Halkın yöneticilerini kendilerinin seçtiği, seçimlerin belli aralıklarla tekrarlandığı devlet şeklidir) kullanılabilir. Çünkü cumhuriyetin tanımı yalnızca iki ayırt edici özellik içermekte, kısa, kolay, anlaşılabilir ve diğer kavramların anlamıyla karışıklığa neden olmayacak bir tanımdır. Ders kitaplarında diğer bilgiler gibi hangi tanımların kullanılması gerektiği de araştırmalara dayanmalıdır. Tablo 4.8’de öğretmenlerin öğrencilerine verdiklerini belirttikleri cumhuriyet kavramının temel özellikleri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu amaç ile ilgili öğretmenlere yöneltilen soruya 98 sınıf öğretmeni ve 66 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin cevap verdiği görülmektedir. Analiz yapılırken cumhuriyet kavramının iki ayırt edici özelliği (yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi ve seçimlerin belli aralıklarla yapılması) ölçüt olarak alınmıştır. Öncelikle öğretmenlerin verdikleri cevapların, cumhuriyet kavramının hangi özelliği ile ilgili olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Öğretmenlerin cumhuriyet kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevapları ise “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. İki öğretmenin yazmış olduğu cevaplar buna örnek olarak verilebilir. S.Ö.2 kodlu sınıf öğretmeni “Özgürlükçü kendi kendine yetebilen, özgüveni olan kişiliklerin olması”, S.B.Ö.4 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni ise “Sevme sevilme hakkı” gibi ifadeleri cumhuriyetin temel özellikleri olarak belirtmişlerdir. Cumhuriyet kavramının temel özelliklerinin yanı sıra öğretmenlerin “halkın kendi kendini yönetmesi” biçimindeki cevapları da olduğu gibi alınarak ayrı bir kategori oluşturulmuştur. Örneğin, “Halk yönetimine dayandığı, en iyi yönetim biçimi olduğu” S.Ö.60, “Halkın kendi kendini temsilciler aracılığıyla yönetmesi” S.B.Ö.14 gibi ifadeler bu kategoride toplanmıştır. 109 Tablo 4.8. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdiği Cumhuriyet Kavramının Temel Özelliklerinin Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri f N Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi Seçimlerin belli aralıklarla yapılması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz cevap Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 38 98 8 66 2 98 0 66 24 98 35 66 46 98 22 66 Tablo 4.8’e göre öğretmenlerin verdikleri cevaplarda “Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi, sınıf öğretmenleri tarafından 24 kez, Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 35 kez tekrar edilmiştir. Hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler öğretmenlerinin “Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini, cumhuriyet kavramının temel bir özelliği olarak belirttikleri görülmektedir. Yani öğretmenlerin bir bölümü “halkın kendi kendini yönetmesi” cümlesini hem tanım olarak düşünmekte hem de cumhuriyet kavramının özelliklerinden biri olarak düşünmektedir. Tablo 4.8’e göre “Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin sınıf öğretmenleri tarafından 38 kez tekrar edildiği, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 8 kez tekrar edildiği görülmektedir. “Seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin ise sadece sınıf öğretmenleri tarafından 2 kez tekrar edildiği, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından hiç ifade edilmediği görülmektedir. Bu bulgulara göre “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” daha çok sayıda öğretmen tarafından (46), “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin daha az sayıda öğretmen tarafından (2) belirtilmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca 46 sınıf öğretmeni ve 22 sosyal bilgiler öğretmeninin verdikleri cevapların cumhuriyet kavramının hiçbir özelliği ile ilgili olmadığı görülmektedir. Bu cevaplara örnek olarak, S.Ö.4 kodlu sınıf öğretmeninin “Atatürk ilke ve inkılâplarının önderliğinde özgürlüklerin kullanılması” cevabı, S.Ö.5 kodlu sınıf öğretmeninin “Eşitlik, özgürlük, düşünce ve demokratik yaşam” cevabı ile S.B.Ö.23 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Çoğulculuk ilkesi, eşitlik ilkesi, özgürlüklere ve gelişmeye 110 açıklık ilkesi” cevabı, S.B.Ö.24 kodlu sosyal ilgiler dersi öğretmeninin “İnsan haklarına saygılı, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuku devletidir” cevabı verilebilir. İlgisiz özellik belirten 46 sınıf öğretmeni çalışma grubunu oluşturan sınıf öğretmenlerinin yarısını, 22 sosyal bilgiler öğretmeni ise örneklemi oluşturan sosyal bilgiler öğretmenlerinin üçte birini oluşturmaktadır. Tablo 4.6’ya bakıldığında cumhuriyet kavramının tanımını yaparken öğretmenlerin kullandıkları özelliklerinin sayısının, Tablo 4.8’de yer alan ve cumhuriyet kavramının temel özelliklerini yazarken kullandıkları özellik sayısına oranla daha yüksek olduğu ve ilgisiz tanım sayısının daha düşük olduğu görülmektedir. Bu bulgulara dayanılarak soruya cevap veren öğretmenlerin, cumhuriyet kavramının temel özellikleri olarak belirttikleri özelliklerin çok azının, cumhuriyet kavramının ayırt edici özellikleri ile ilgili olduğu söylenebilir. Tablo 4.9’da öğretmenlerin öğrencilerine verilmesini önerdikleri cumhuriyet kavramının temel özellikleri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Öğretmenler, cevaplarda, genellikle birden fazla temel özellik belirtmiştir. Analizler yapılırken bir öğretmen tarafından eğer birden fazla temel özellik yazılmış ise bu temel özellikler de değerlendirmeye alınmıştır. Bu nedenle tabloya göre soruyu cevaplayan öğretmen sayısı 91 sınıf öğretmeni ve 57 sosyal bilgiler öğretmeni iken, öğretmenlerin belirtmiş olduğu özelliklerin frekansı araştırmaya katılmış olan öğretmen sayısından fazladır. Örneğin, S.Ö.85 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyetin temel özelliklerini “Seçim esasına dayanması, seçimlerin belli aralıklarla yenilenmesi, yönetim biçimi olması” olarak belirtirken, S.B.Ö.60 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyetin temel özelliklerini “Milli egemenlik, insan hakları, laiklik, seçme ve seçilme, eşitlik, siyasi partiler” şeklinde belirtmiştir. Analiz yapılırken, cumhuriyet kavramının iki ayırt edici özelliği temel alınmıştır. Cumhuriyet kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar ise “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. İki öğretmenin yazmış olduğu cevaplar buna örnek olarak verilebilir. S.Ö.6 kodlu sınıf öğretmeni cumhuriyeti “Eşitlik, özgürlük, hak, adalet” olarak tanımlarken, S.B.Ö.19 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni cumhuriyeti “Demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti” olarak tanımlamıştır. Öğretmenlerin belirtmiş olduğu cevapların bazılarının cumhuriyet kavramının özellikleri değil cumhuriyet ile ilişkilendirilebilecek kavramlar olduğu görülmektedir. 111 Tablo 4.9 Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Üzerinde Durulmasını Önerdikleri Temel Özelliklerin Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri f N Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi Seçimlerin belli aralıklarla yapılması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz cevap Cumhuriyet Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 26 91 9 57 1 91 0 57 21 91 29 57 49 91 21 57 Tablo 4.9’a göre sınıf öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda “Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi ise ayrı bir kategori olarak alınmıştır. Öğretmenler “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini de cumhuriyet kavramının bir özelliği olarak düşünmektedir ve bu ifade sınıf öğretmenleri tarafından 21 kez, Sosyal Bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 29 kez tekrar edilmiştir. “Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliğinin sınıf öğretmenleri tarafından 26 kez ve sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından 9 kez, “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliğinin ise sınıf öğretmenleri tarafından 1 kez tekrar edildiği fakat hiçbir sosyal bilgiler öğretmeni tarafından dile getirilmediği görülmektedir. Ayrıca 49 sınıf öğretmeni ve 21 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin üzerinde durulması gerektiğini belirttikleri özelliklerin cumhuriyet kavramının her iki ayırt edici özelliğini içermediği görülmektedir. Bu bulgular daha önce analizi yapılan “Derste öğrencilerinize cumhuriyet kavramının hangi temel özelliklerini sunuyorsunuz?” sorusuna ait Tablo 4.8’deki verilerle karşılaştırıldığında sınıf öğretmenlerinin belirttikleri özellik sayısının azaldığı görülmektedir. Öğretmenlerin, “Öğrencilerin cumhuriyet kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için cumhuriyet kavramının hangi temel özellikleri üzerinde durulmasını önerirsiniz?” sorusuna verdikleri cevaplar incelendiğinde “halkın kendi 112 kendin yönetmesi” ifadesini en sık dile getirdiği görülmektedir. Öğretmenler bu ifadeyi Tablo 4.6’da görüleceği gibi, cumhuriyetin tanımı olarak da verdiklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin “ halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini hem tanım hem de özellik olarak düşündükleri söylenebilir. Oysa, tanım ayırt edici özelliklerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmaktadır (Martorella, 1986). Bu bulgulara dayanılarak, öğretmenlerin, cumhuriyetin tanımı ve cumhuriyet kavramının özellikleri hakkında açık anlaşılır bilgilere sahip olmadıkları söylenebilir. Tablo 4.4’e göre öğretmenler ders kitaplarının da tanım ve özellikler açısından kısmen yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Anketteki, ders kitaplarında “cumhuriyeti tanımlayan temel özellikler açıkça belirtilmektedir” maddesine sınıf öğretmenlerinin % 54,6’sı “Kısmen”, %6,5’i “Hayır” seçeneğini işaretleyerek; sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 48,6’sı “Kısmen”, % 11,4’ü “Hayır” seçeneğini işaretleyerek cevap vermiştir. Benzer biçimde, anketteki, ders kitaplarında “Cumhuriyetin tanımı ile temel özellikleri ilişkilendirilmektedir” maddesine sınıf öğretmenlerinin %51,4’ü “Kısmen”, %10,5’i “Hayır” seçeneğini işaretleyerek; sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin %36,6’sı “Kısmen”, %9,9’u “Hayır” seçeneğini işaretleyerek cevap vermiştir. Öncelikle kitaplardaki cumhuriyet kavramının tanımı ile temel özelliklerinin ilişkisinin açıklanması, bilgilerin daha sistematik ve yeterli düzeyde olmasını sağlayabilir. Cumhuriyet kavramının iki ayırt edici özelliğinden biri olan “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliği öğretmenler tarafından daha sık belirtilmiştir. “Seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliği ise yalnızca bir öğretmen tarafından belirtilmiştir. Bu bulgulara göre, öğretmenler, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerini, üzerinde durulması gereken özellikler olarak daha az belirtmektedirler. Bu bulgu iki biçimde yorumlanabilir: Birincisi öğretmenler ayırt edici özelliklerin çok fazla üzerinde durulması gerekmeyen bilgiler olduğunu düşünüyor olabilirler. İkincisi ise öğretmenler cumhuriyet kavramının özelliklerinin örtük bilgisine sahip olabilirler ancak açık bilgisine sahip olmayabilirler. Taş ve Coşkun (2008)’in çeşitli kaynaklardan aktardığına göre, insan bilme eylemini iki şekilde gerçekleştirmektedir. Birincisi “ne olduğunu bilmek” diğeri ise “nasıl olduğunu- nasıl yapıldığını bilmek” tir. Bir kavramın tanımını, özelliklerini, kuralını sözel olarak ifade edebilmeyi gerektiren bilgi, açık bilgi, bir kavramı, problemlerin çözümünde kullanabilmeyi, kavramın örneklerini 113 ve örnek olmayanlarını ayırabilmeyi gerektiren bilgi ise örtük bilgi olarak adlandırılmaktadır. Öğretmenlerin, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinin öğrencilere öğretilip öğretilmemesi konusunda ne gibi düşünceleri olduğu araştırılabilir. Tablo 4.9’a göre öğretmenler, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerini içermeyen çok sayıda başka kavramlar belirtmişlerdir ve bu kavramlar Tablo 4.9’da “ilgisiz cevap” kategorisinde toplanmıştır. Bu kategorideki cevaplara bakıldığında “Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkmak, demokrasi, kişiler arasında sevgi ve saygı olması” gibi kavramlardan ve durumlardan bahsettikleri görülmektedir. Öğretmenlerin bu kategori içinde belirttikleri kavramlardan bazılarının ise, cumhuriyet kavramının değil, demokrasi kavramının ayırt edici özellikleriyle ilgili olduğu görülmektedir. (Eşitlik, adalet, özgürlükler, hukuk, anayasa, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini koruma gibi). Bu bulguya göre öğretmenlerin derste cumhuriyet kavramı ile demokrasi kavramının ilişkisinin vurgulanmasını daha önemli gördükleri söylenebilir. Diğer yandan “Öğrencilerin cumhuriyet kavramını tam doğru öğrenebilmesi için cumhuriyet kavramının hangi temel özellikleri üzerinde durulmasını önerirsiniz?” sorusunu, demokrasi kavramının özelliklerini belirterek cevaplamaları, öğretmenlerin bu iki kavramla ilgili bilgilerinde bazı karışıklıklar olduğunu da düşündürebilir. Tablo 4.10’da öğretmenlerin derste öğrencilerine cumhuriyet kavramıyla ilgili ne gibi örnekler verdiklerine dair bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruya 97 sınıf öğretmeni ve 62 sosyal bilgiler dersi öğretmeni cevap vermiştir. Analiz yapılırken, öncelikle öğretmenlerin benzer cevapları aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.35 kodlu sınıf öğretmeninin “Sınıf yönetimi ve sınıf başkanı seçimi, eğitici kulüp görevlilerinin seçimi, okul meclis seçimi” cevabı ile S.B.Ö.1 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Sınıf başkanı seçimini cumhuriyetle bağdaştırıyorum. Okul yönetiminin devlet yönetimine benzer özelliklerini cumhuriyet kavramıyla ilişkilendiriyorum” cevabı “Okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerden örnekler verme” kategorisine alınmıştır. 114 Tablo 4.10. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Cumhuriyet Kavramıyla İlgili Örneklerin Dağılımı Öğretmen Görüşleri Okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerden örnekler verme Cumhuriyetle ilgili olan kavramlardan örnekler verme Cumhuriyetle yönetilen ülkelerden örnekler verme. Diğer ülkelerin yönetimleriyle ilgili örnekler verme Devlet şekli cumhuriyet olmayan ülkeleri örnek verme. Devlet şekli cumhuriyet olmayan ülkelerle cumhuriyeti bazı özellikler açısından karşılaştırma. Ülkemizin cumhuriyete nasıl ve hangi koşullarda kavuştuğu ile ilgili bilgileri örnek verme. Geçmişteki (Osmanlı Devleti de dahil) yönetimlerle karşılaştırarak örnekler verme Devlet yöneticilerinin seçilmesi ile ilgili örnekler verme Yönetim biçimleri. Cumhuriyet-milliyetçilik ilişkisi Cumhuriyet-demokrasi ilişkisi, Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bayrak şekli kanunla belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşımız istiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır. 6,7,8. sınıflar için verdiğim örnekler değişmektedir. Basitten karmaşığa doğru. S. Ö. f 34 N 97 S. B. Ö. f N 8 62 26 97 6 62 26 97 7 62 16 97 13 62 18 97 10 62 18 97 9 62 14 97 14 62 3 1 1 1 97 97 97 97 0 0 0 0 62 62 62 62 0 97 1 62 Tablo 4.10’a göre cumhuriyet kavramına “okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerden örnek veren” sınıf öğretmeni sayısının 34, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 8 olduğu; “Cumhuriyetle ilgili olan kavramlardan örnekler veren” sınıf öğretmeni sayısının 26, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 6 olduğu; “Cumhuriyetle yönetilen ülkelerden ve diğer ülkelerin yönetimleriyle ilgili örnekler veren” sınıf öğretmeni sayısının 26, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 7 olduğu; “Devlet şekli cumhuriyet olmayan ülkeleri örnek veren. Devlet şekli cumhuriyet olmayan ülkelerle cumhuriyeti bazı özellikler açısından karşılaştıran” sınıf öğretmeni sayısının 16, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 13 olduğu; “Ülkemizin cumhuriyete nasıl ve hangi koşullarda kavuştuğu ile ilgili bilgileri örnek veren” sınıf öğretmeni sayısının 18, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 10 olduğu; “Geçmişteki (Osmanlı Devleti de dahil) yönetimlerle karşılaştırarak örnekler veren” sınıf öğretmeni sayısının 18 olduğu, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısının 9 olduğu; “Devlet yöneticilerinin seçilmesi ile ilgili örnekler veren” sınıf öğretmeni sayısının 14, sosyal 115 bilgiler dersi öğretmeni sayısının da 14 olduğu görülmektedir. “Yönetim biçimlerini örnek veren” 3 sınıf öğretmeninin, “Cumhuriyet-milliyetçilik ilişkisini örnek veren” 1 sınıf öğretmeninin, “Cumhuriyet-demokrasi ilişkisini örnek veren” 1 sınıf öğretmeninin, “Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bayrak şekli kanunla belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşımız istiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır” diyen 1 sınıf öğretmeninin olduğu; “6,7,8. sınıflar için verdiğim örnekler değişmektedir. Basitten karmaşığa doğru” cevabını veren 1 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin olduğu görülmektedir. Tablo 4.10’a göre sınıf öğretmenleri, cumhuriyetle ilgili olarak en çok “okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerden örnek verdiklerini” belirtmişlerdir. Okul ve sınıf ortamında yapılan seçimler, cumhuriyet kavramının anlaşılmasını sağlayabilecek örnekler olmasına karşın, cumhuriyet kavramının örnekleri değildir. Cumhuriyet kavramı, devlet yöneticilerinin kimler olacağını ve hangi yolla belirleneceğini ifade eden bir kavramdır. Dolayısıyla öğretmenlerin örnek olarak verdiği durumlar (okuldaki ve sınıftaki seçimler) ancak okulda yapılan seçimlerle ilgili, dar kapsamlı bilgi sağlayabilir. Çünkü ülke yönetimi ile sınıf ve okul yönetimi bire bir örtüşen durumlar değildir. Cumhuriyet kavramının doğru anlaşılabilmesi için ülke adlarının ve devlet şekillerinin ne olduğunun öğrencilere açık biçimde sunulması gerekmektedir. Öğretmenlerin anketteki bu soruyu cevaplarken hemen hiç ülke adı belirtmeden “cumhuriyetle yönetilen ülkelerden örnekler veriyorum” biçiminde cevap verdikleri görülmektedir. “Cumhuriyetle yönetilen ülkelerden örnekler veriyorum” diyen 26 sınıf öğretmeni ile 7 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin, ankete yazmamakla birlikte, sınıfta ülkelerin adlarını öğrencilere sundukları düşünülebilir. Ancak cumhuriyete bu şekilde örnek veren öğretmen sayısının çok az olduğu görülmektedir. Bir kavramın kapsamının anlaşılmasında örneklerin öncelikli bir işleve sahip olduğu bilinmektedir (Martorella, 1986). Örneklerle birlikte örnek olmayanların da öğrenciye sunulması öğretilen kavramın ilişkili diğer kavramlarla farkını göstererek kavramın sınırlarının doğru biçimde anlaşılmasına yardımcı olacaktır (Martorella, 1986; Klausmeier, 1992). Bu araştırmada 16 sınıf öğretmeni ile 13 sosyal bilgiler dersi öğretmeni “devlet şekli cumhuriyet olmayan ülkeleri örnek veriyorum” diyerek, derslerinde örnek olmayanları kullandıklarını da belirtmişlerdir. “Geçmişteki (Osmanlı Devleti de dahil) yönetimlerle karşılaştırarak örnek verdiğini” belirten 18 sınıf öğretmeni ile 9 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin de cumhuriyet kavramına örnek olmayan durumları derslerinde kullandığı 116 söylenebilir. Örnekler ve örnek olmayanların sunulması kavramın anlaşılmasını sağlayacak olan içerik öğeleridir. Ancak bu içerik öğelerinin az sayıda öğretmen tarafından kullanılıyor olması bu bilgilerin az sayıda öğrenciye ulaşması anlamına gelmektedir. Tablo 4.10’a göre “cumhuriyetle ilgili olan kavramlardan örnek verdiğini” belirten 26 sınıf öğretmeni ile 6 sosyal bilgiler dersi öğretmeni bulunmaktadır. Bu kategoriye alınan cevaplara ise şunlar örnek verebilir: S.Ö.54 kodlu sınıf öğretmeninin “Seçme ve seçilme haklarını anlatırım” cevabı, S.Ö.103 kodlu sınıf öğretmeninin “Seçme ve seçilme hakkı” cevabı, S.B.Ö.16 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Siyasi partileri anlatırım” cevabı, S.B.Ö.3 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “TBMM. TBMM oluşumu ve işleyişi” cevabı. Bu kategoriye cumhuriyet kavramının her iki ayırt edici özelliğinin temelinde olan seçimlerle ilgili seçme ve seçilme, siyasi partiler, TBMM, yasama, yürütme, yargı, seçmen başbakan, cumhurbaşkanı gibi kavramların tümü alınmıştır. Tablo 4.10’a göre “devlet yöneticilerinin seçilmesi ile ilgili örnekler verdiğini” belirten 14 sınıf öğretmeni ile 14 sosyal bilgiler dersi öğretmeni bulunmaktadır. “Okul ve sınıf ortamında yapılan seçimlerin örnek verilmesine” kıyasla “devlet yöneticilerinin seçilmesi ile ilgili örnekler vermenin” cumhuriyet kavramının öğrenilmesine daha fazla katkı sağlayacağı söylenebilir. Ancak öğrencinin cumhuriyet kavramının örneği olan durumları ve bu örnekler üzerinde kavramın ayırt edici özelliklerinin tamamını görmesi, en etkili öğrenmeyi sağlayacaktır. Bu nedenle öncelikle öğretmenlerin cumhuriyet kavramının doğru örneklerini görmeleri sağlanabilir. Öğretmenlerin ders kitapları ile ilgili görüşlerinin yer aldığı Tablo 4.4’te, öğretmenlerin ders kitaplarında cumhuriyet kavramı ile ilgili örneklerin yer aldığını fakat örnek sayısının “kısmen” yeterli olduğunu belirten sınıf öğretmenlerinin oranı % 45,0 ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin oranı % 48,6’dır. Örnek sayısının yeterli olmadığını düşünen sınıf öğretmenlerinin oranı % 33,0 ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin oranı %25,7’dir. Benzer biçimde “ders kitaplarında cumhuriyetle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir” maddesine sınıf öğretmenlerinin % 45,8’i, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 30,4’ü “hayır” seçeneğini işaretleyerek cevap vermiştir. Yine “ders kitaplarında cumhuriyet kavramı ile ilgili verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmektedir” maddesine sınıf öğretmenlerinin %50,0’si, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 47,0’si “Kısmen” 117 seçeneğini işaretleyerek, her iki öğretmen grubunun %16,0’sı “Hayır” seçeneğini işaretleyerek cevap vermiştir. Öğretmen görüşleri doğrultusunda, ders kitaplarında cumhuriyet kavramının örneklerine, örnek olmayanlarına ve diğer içerik öğelerine yer verilmesi önerilebilir. 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmen Kılavuz Kitabı’nda (MEB, 2006) da cumhuriyetle yönetilen ve yönetilmeyen ülkelere 14 tane örnek verilmiştir. Verilen 14 örneğin 11’inin devlet şekli cumhuriyet iken sadece 3 tanesinin devlet şekli cumhuriyet değildir. Verilen örneklerde sadece ülke ismi ve bu ülkenin devlet şekli belirtilmiştir. Fakat örnekler verilirken örneğin neden örnek olduğu veya neden örnek olmadığı açıklanmamıştır. Cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinden biri olan “seçimlerin belli aralıklarla yapılması” özelliği için Türkiye’de seçimlerin beş yılda bir yenilendiği, “yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi” özelliği için ise yapılan seçimler sonucunda en çok oyu alan siyasi parti yöneticisinin ve yardımcılarının beş yıllık bir süre için ülkeyi yönetecekleri türünde bilgiler kitapta yer alabilir. Tablo 4.11’de öğretmenlerin “Öğrencilerin cumhuriyet kavramını tam ve doğru öğrenebilmeleri için cumhuriyet kavramına verilen örneklerle ilgili olarak nelere dikkat edilmesini önerirsiniz?”sorusuna verdikleri cevapların analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soru ile ilgili 76 sınıf öğretmeni ve 52 sosyal bilgiler dersi öğretmeni görüş belirtmiştir. Analiz yapılırken, öncelikle öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.109 kodlu sınıf öğretmeninin “Öğrenci yaş gruplarının anlayabileceği şekilde, açıklayıcı ve öğretici etkinlikler seçilmeli” cevabı ile S.B.Ö.60 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Öğrencilerin yakın çevrelerinden ve somut örnekler olması” cevabı “Örnekler verilirken öğrenme öğretme ilkelerine uyulmalı” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.11. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerin “Cumhuriyet” Kavramını “Tam Ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilen Örneklerde Dikkat Edilmesi Gerekenlerle ile İlgili Önerileri Öğretmen Önerileri Örnekler verilirken öğrenme öğretme ilkelerine uyulmalı Seçimler vurgulanmalı, seçimlere dikkat edilmeli Egemenlik ve ulusal egemenlik vurgulanmalı, hak ve özgürlükler vurgulanmalı, ülke bütünlüğü vurgulanmalı S. Ö. f N 34 76 13 76 12 76 S. B. Ö. f N 16 52 9 52 2 52 118 Tablo 4.11. (Devam) Öğretmen Görüşleri Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerden örnekler verilmeli, karşılaştırılmalı ve farklılıklardan söz edilmeli Cumhuriyetin demokrasi ile ilişkisi verilmeli (olumlu ilişkisi var diyenler) Atatürk’ün yaptıklarının önemi vurgulanmalı Cumhuriyetten önceki ve sonraki yönetim biçimi karşılaştırılmalı (yaşantı, oy kullanma, eşitlik, hak arama vb. açılardan.) Cumhuriyetle yönetilen ve yönetilmeyen ülkeler örnek verilmeli Okuldaki seçimler vurgulanmalı Verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmeli Yönetimin dürüstlüğü vurgulanmalı Hoşgörü, kazananı alkışlama ve hazmetme, kazananında adaletli davranması. Çağdaş olunması gerektiği, vatan millet sevgisini, bayrak sevgisini öneririm. Cumhuriyetimize, devletimize, bayrağımıza bağlı milliyetçi çocuklar olmalarını öneririm. Cumhuriyetin demokrasi ile ilişkisi verilmeli Birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar öğrenciler cumhuriyet kavramı özellikle uygulanmalıdır. S. Ö. f N 11 76 S. B. Ö f N 8 52 6 76 5 52 5 76 0 52 4 76 3 52 3 76 3 52 3 2 1 1 76 76 76 76 1 7 0 0 52 52 52 52 1 76 0 52 1 76 0 52 0 0 76 76 1 1 52 52 Tablo 11’e göre, “Örnekler verilirken öğrenme öğretme ilkelerine uyulması” gerektiğini 34 sınıf öğretmeni ile 16 sosyal bilgiler dersi öğretmeni belirtmiştir. Bu kategoride yer alan görüşler oluşturulan diğer kategorilere oranla daha fazla öğretmen tarafından belirtilmiştir. “Seçimler vurgulanmalı, seçimlere dikkat edilmeli” kategorisinde 13 sınıf öğretmeninin ve 9 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Egemenlik ve ulusal egemenlik vurgulanmalı, hak ve özgürlükler vurgulanmalı, ülke bütünlüğü vurgulanmalı” kategorisinde 12 sınıf öğretmeninin ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyetin demokrasi ile ilişkisi verilmeli (olumlu ilişkisi var diyenler)” kategorisinde 6 sınıf öğretmeninin ve 5 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyetten önceki ve sonraki yönetim biçimi karşılaştırılmalı” kategorisinde 4 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyetle yönetilen ve yönetilmeyen ülkeler örnek verilmeli” kategorisinde 3 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Okuldaki seçimler vurgulanmalı” kategorisinde 3 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler 119 öğretmeninin, “Verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmeli” kategorisinde 2 sınıf öğretmeninin ve 9 sosyal bilgiler öğretmeninin cevap verdiği görülmektedir. “Atatürk’ün yaptıklarının önemi vurgulanmalı” kategorisindeki önerilerin 5 sınıf öğretmeni ile “Yönetimin dürüstlüğü vurgulanmalı”, “Hoşgörü, kazananı alkışlama ve hazmetme, kazananın da adaletli davranması”, “Çağdaş olunması gerektiği, vatan millet sevgisini, bayrak sevgisini öneririm”, “Cumhuriyetimize, devletimize, bayrağımıza bağlı milliyetçi çocuklar olmalarını öneririm” kategorilerinde yer alan önerilerin sadece 1’er sınıf öğretmeni tarafından dile getirildiği görülmektedir. “Cumhuriyetin demokrasi ile ilişkisi verilmeli” ile “Birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar cumhuriyet kavramı özellikle uygulanmalıdır” kategorilerindeki önerileri sadece 1’er sosyal bilgiler öğretmeninin belirtmiş olduğu görülmektedir. Tablo 4.11’e göre cumhuriyet kavramına örnek verilirken öğretmenler en çok “öğrenme- öğretme ilkelerine uyulması gerekir” yönünde görüş belirtmişlerdir. Ancak sınıf öğretmenleri bu öneriyi sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine oranla daha fazla dile getirmişlerdir. Bunun nedeni ise sınıf öğretmenlerinin daha küçük yaştaki öğrencilerle çalışmaları ve öğretmenlerin, öğrencilerin verilen örnekleri anlamakta zorlandıklarını görmeleri olabilir. Verilen örneklerin, öğrenciye uygun biçimde düzenlemesi öğretmenler tarafından yapılabilir. Ancak genel olarak sınıf öğretmenlerinin siyasal bilimlerle ilgili bilgilerinin, siyasal bilimler bölümünden mezun olmuş bireylerin bilgileriyle denk olacağı beklentisi haklı bir beklenti değildir. Bu durumda öncelikle alan bilgisine sahip kitap yazarlarının kitaplarda verdikleri örneklerin, kavramın tam ve doğru biçimde öğrenilmesini sağlayacak nitelikte ve sayıda örnekler olmasına dikkat etmeleri gerektiği söylenebilir. Daha sonra sınıf öğretmenlerinin, örnekleri öğrencilerin düzeyine uygun hale getirmesi beklenebilir. Tekrar etmek gerekirse cumhuriyet kavramının örneklerinin, kavramın anlamının oluşmasını sağlayacak sayıda ve nitelikte olması ön koşuldur, daha sonra bu örneklerin öğrenme- öğretme ilkelerine uygun biçimde sıralanması ve sunulması üzerinde çalışılabilir. 13 sınıf öğretmeni ile 9 sosyal bilgiler dersi öğretmeni örnekler verilirken “seçimlerin vurgulanması gerektiği” ni önermişlerdir. Cumhuriyet kavramının 2 ayırt edici özelliği de “seçimler” ile ilgilidir. Öğretmenlerin bu yöndeki görüşleri, bu terimlerle ifade etmeseler de “örneklerle kavram özelliklerinin ilişkilendirilmesi” kategorisinde toplanabilir. Öğretmen görüşlerine göre oluşturulan “verilen örnekler 120 tanım ile ilişkilendirilmeli” kategorisinde öğretmenlerin (sınıf öğretmenleri: 2, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri: 9) “verilen örnekler verilen tanımdaki bilgilerle tam olarak örtüşmelidir”, “örneklerin cumhuriyetin temel özelliklerini içermesi gerekir”, “örneklerin neden örnek oldukları açıklanmalıdır” şeklindeki önerileri yer almaktadır. Tablo 4.11’e göre öğretmenlerin “seçimler vurgulanmalı” ve “verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmeli” kategorisinde belirttikleri önerilerin kavramın tanımı, özellikleri ve örnekleri arasındaki ilişkilerin verilmesi gerektiği ile ilgili öneriler olduğu söylenebilir. Ancak bu önerileri az sayıdaki öğretmenin dile getirdiği de belirtilmelidir. Öğrencilerin tanıma ve ayırt edici özelliklere oranla, örneklerden daha çok yararlandıkları, örnekleri daha iyi hatırladıkları araştırmalarla ortaya konmuştur (Tennyson ve Cochiarella, 1986). Örnekler tanıma ve ayırt edici özelliklere kıyasla daha somut olduğu için, kavramın anlaşılmasını sağlayan en önemli içerik öğesidir. Örnekler aynı zamanda kavramın tanımında geçen ayırt edici özellikleri de taşırlar. Öğrencilerin tanım, özellik ve örnek arasındaki bu ilişkiyi görmeleri ve anlamaları sağlandığında kavramla ilgili bilgileri birbirinden kopuk biçimde değil ilişkili bir bütün halinde oluşacaktır (Klausmeier, 1992). “Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerden örnekler verilmeli, karşılaştırılmalı ve farklılıklardan söz edilmeli” kategorisindeki öneriler 11 sınıf öğretmeni ile 8 sosyal bilgiler dersi öğretmeni tarafından dile getirilmiştir. Bu öneride öğretmenler cumhuriyet ile yönetilen ülkelerdeki farklılıklardan söz edilmesi gerektiğini, diğer bir deyişle, cumhuriyet kavramının ayırt edici olmayan özelliklerinden de (yani örnekten örneğe değişen özelliklerinden de) söz edilmesi gerektiğini önermektedirler. Birbirinden farklı “ ayırt edici olmayan özelliklere” sahip olan örneklerin sunulması, örnek çeşitliliğinin sağlanması ile olanaklıdır. Örnek çeşitliliği kavramın kapsamının tam oluşmasına yardım edecek bir düzenlemedir (Merrill, 1983; Özlem, 2004). “Cumhuriyetle yönetilen ve yönetilmeyen ülkeler örnek verilmeli” (sınıf öğretmenleri: 3, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri: 3) kategorisinde ve “cumhuriyetten önceki ve sonraki yönetim biçimi karşılaştırılmalı” (sınıf öğretmenleri:4, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri: 3) kategorisinde öğretmenler, kavramın örnek olmayanlarının da sunulması gerektiğini belirtmişlerdir. Kavramın örnek olmayanlarının sunulması ise 121 öğretilen kavramla, diğer kavramlar arasındaki farkın görülmesini sağlayan bilgiler sunmaktadır ve kavramların öğrenilmesini etkilemektedir (Klausmeier, 1992). Özetle, Tablo 4.11’deki kategorilerden 5’inde öğretmenlerin, örnek verirken örnek-tanım-özellik ilişkisiyle ilgili önerileri dile getirdikleri görülmektedir. Bu önerilerin, sayısının az olmakla birlikte, kavramın içerik öğeleriyle doğrudan ilgili olduğu görülmektedir. Tablo 4.11’deki diğer 10 kategorinin ise, kavramın içerik öğeleriyle doğrudan ilgili olmadığı, bu kategorilerin daha çok, örneklerin daha kolay anlaşılmasını sağlayacak öneriler içerdiği görülmektedir. Oysa öncelikle kavramın içerik öğeleriyle (yani kavramla ilgili bilgilerin) ilgili bilgiler tam ve doğru olarak ortaya konmalı, daha sonra bu bilgilerin daha kolay anlaşılması için nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde çalışılmalıdır. Tablo 4.12’de öğretmenlerin cumhuriyet kavramının hangi kavramlarla çok yakından ilişkili olduğu ile ilgili düşüncelerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soru ile ilgili 95 sınıf öğretmeni ve 61 sosyal bilgiler dersi öğretmeni görüş belirtmiştir. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarından aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin “Cumhuriyet yönetimlerinde demokrasiyi işleten kavramlar” kategorisinde “seçim, siyasi partiler, çoğunluk” gibi kavramlar yer almıştır. Ayrıca birden fazla ve farklı kavram belirtmiş olan öğretmenlerin cevapları, farklı kategorilerde toplanmıştır. Örneğin S.Ö.2 kodlu sınıf öğretmeninin belirttiği “Laiklik, özgürlük” cevabındaki “laiklik” kavramı “Atatürk ilkeleri ve tamamlayıcı kavramlar” kategorisine alınırken, “özgürlük” kavramı “Cumhuriyet yönetimlerinde temel hak ve hürriyetlerle ilişkili özellikler” kategorisine alınmıştır. S.B.Ö.3 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Milli egemenlik ve seçimler” cevabındaki “milli egemenlik” kavramı “Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar” kategorisine alınırken “seçimler” kavramı “Cumhuriyet yönetimlerinde demokrasiyi işleten kavramlar” kategorisine alınmıştır. Bu nedenle Tablo 4.12’de bazı kategorilerin frekansları soruya cevap veren öğretmen sayısından daha yüksek çıkmıştır. 122 Tablo 4.12. Sınıf Öğretmenleri Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramının Yakından İlişkili Olduğunu Düşündükleri Kavramlar Öğretmen Görüşleri Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar Cumhuriyet yönetimlerinde temel hak ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar Cumhuriyet yönetimlerinde demokrasiyi işleten kavramlar Devlet yönetimiyle ilgili kavramlar Cumhuriyet yönetimini benimseyen bireylerde bulunması gereken özellikler Toplumsal ilişkilerin düzenlemesi ile ilişkili kavramlar Devlet yapısı ile ilişkili kavramlar S. Ö. f N 174 95 S. B. Ö. f N 130 61 104 95 100 61 44 95 13 61 23 16 95 95 4 3 61 61 11 5 95 95 7 5 61 61 Tablo 4.12’ye bakıldığında sınıf öğretmenlerinin 174, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin ise 130 kavram ile en fazla “Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar” kategorisine alınan kavramları belirttikleri görülmektedir. “Cumhuriyet yönetimlerinde temel hak ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisinde sınıf öğretmenleri 104, sosyal bilgiler öğretmenlerinin ise 100 kavram belirtmişlerdir. “Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar” kategorisinde yer alan kavramlardan sonra bu kategoride yer alan kavramlar diğer kategorilere oranla daha fazla öğretmen tarafından belirtilmiştir. Öğretmenlerin bu kategoride yer alan kavramları belirtmelerinin sebebi cumhuriyetle birlikte demokrasinin işlemesini ve gelişmesini önemsemeleri olabilir. “Cumhuriyet yönetimlerinde demokrasiyi işleten kavramlar” kategorisinde sınıf öğretmenleri 44, sosyal bilgiler öğretmenleri 13 kavram; “Devlet yönetimiyle ilgili kavramlar” kategorisinde sınıf öğretmenleri 23, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 4, “Cumhuriyet yönetimini benimseyen bireylerde bulunması gereken özellikler” kategorisinde sınıf öğretmenleri 16, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 3, “Toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi ile ilişkili kavramlar” kategorisinde sınıf öğretmenleri 11, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 7, “Devlet yapısı ile ilişkili kavramlar” kategorisinde sınıf öğretmenleri 5, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ise 5 kavram belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenler en fazla “Atatürk ilkeleri, inkılâpları ve bunlarla ilişkili kavramlar” kategorisinde yer alan kavramlardan örnek vermişlerdir. Ulusal egemenliğin temsil yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulduğu 23 Nisan 123 1920 tarihinde, yeni devlet de kurulmuştur (Erüreten, 2004). sorunu devletin niteliğidir. O günlerin tartışılan 1921 Anayasası “Ulusun kayıtsız şartsız egemenliği” görüşüne dayanarak daha Kurtuluş Savaşı döneminde Cumhuriyet rejimi doğrultusunda kesin bir adım atıldığının kanıtıdır. Mustafa Kemal Cumhuriyetin ilan edilmesinin anayasada gerekli değişikliğin yapılmasıyla çözülebileceğini belirtmiştir. Mustafa Kemal, İsmet Paşa ile hazırladığı tasarıda “Türkiye devletinin hükümet biçimi Cumhuriyet’tir” diyerek gerekli değişikliğin yapmıştır. 29 Ekim 1923 saat 20:30’da Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni devletin adını koymuştur (Kili, 2001). Ulu Önder Atatürk’ün “en büyük eserimdir” dediği Cumhuriyet büyük bir coşku ile halk tarafından bütün yurtta coşku ile kutlanmıştır (Erüreten, 2004). Öğretmenlerin bunların önemli olduğunu düşündükleri için en fazla bu kategoride yer alan kavramları belirttikleri söylenebilir. Siyasal bilimler alan yazınında, devlet şekli, monarşi ve cumhuriyet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır, monarşinin de kendi içinde, mutlak monarşi ve meşruti monarşi olarak iki türü bulunmaktadır. “Devlet yönetimiyle ilgili kavramlar” kategorisinde, öğretmenlerin monarşi, mutlak monarşi, meşruti monarşi kavramlarını kullanmadığı görülmektedir. Tablo 4.13’te öğretmenlerin cumhuriyet kavramı ile ilgili belirtmek istedikleri görüş ve önerileri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Cumhuriyet kavramı ile ilgili toplam olarak 42 sınıf öğretmeni ile 17 sosyal bilgiler dersi öğretmeni görüş ve öneri belirtmişlerdir. Analiz yapılırken, öncelikle öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.62 kodlu sınıf öğretmeninin “Tanımlamalarda öğrencilerin beş duyusuna uygun bir şekilde tanımlamaya özen gösterilmeli” cevabı ile S.B.Ö.48 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Tanımla sınırlı kalınmamalı, bol örneklerle öğretilmeye çalışılmalı” cevabı “Tanım ve örneklerle ilgili görüşler” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.13. Sınıf Öğretmenlerinin “Cumhuriyet” Kavramı İle İlgili Belirtmek İstedikleri Görüş Ve Öneriler Öğretmen Görüş ve Önerileri Cumhuriyet kavramının ders kitaplarında yer alması ile ilgili düşünceleri Cumhuriyet kavramının günlük yaşamla ilişkisinin kurulması ile ilgili görüşleri S. Ö. S.B.Ö. f N f N 9 42 4 17 8 42 3 17 124 Tablo 4.13 (Devam) Öğretmen Görüş ve Önerileri Cumhuriyet ve demokrasinin eğitilmiş bireylerle mümkün olması Demokrasi ve cumhuriyet ilişkisi ile ilgili görüşleri Tanım ve örneklerle ilgili görüşler Kişi hak ve özgürlükleri Atatürk ve yaptıkları Cumhuriyet kavramının öğrencilere verilmesi gereken zaman Cumhuriyetin korunması gerektiği ile ilgili görüşler Cumhuriyetin öğretilmesinin gerektiği ile ilgili görüşler Diğer görüşler S. Ö. f N 7 42 4 42 4 42 3 42 3 42 2 42 2 42 1 42 2 42 S.B.Ö. f N 3 17 4 17 1 17 0 17 0 17 1 17 0 17 0 17 1 17 Tablo 4.13’e bakıldığında “Cumhuriyet kavramının ders kitaplarında yer alması ile ilgili düşünceleri” kategorisinde 9 sınıf öğretmeni ve 4 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyet kavramının günlük yaşamla ilişkisinin kurulması ile ilgili görüşleri” kategorisinde 8 sınıf öğretmeni ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyet ve demokrasinin eğitilmiş bireylerle mümkün olması” kategorisinde 7 sınıf öğretmeni ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Demokrasi ve cumhuriyet ilişkisi ile ilgili görüşler” kategorisinde 4 sınıf öğretmeni ve 4 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Tanım ve örneklerle ilgili görüşler” kategorisinde 4 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyet kavramının öğrencilere verilmesi gereken zaman” kategorisinde 2 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin görüş ve öneri belirtmiş olduğu görülmektedir. Tablo 4.13’te 3 sınıf öğretmeni “Kişi hak ve özgürlükleri”, 3 sınıf öğretmeni “Atatürk ve yaptıkları”, 2 sınıf öğretmeni “Cumhuriyetin korunması gerektiği ile ilgili görüşler”, 1 sınıf öğretmeni de “Cumhuriyetin öğretilmesinin gerektiği ile ilgili görüşler” kategorilerinde görüş ve öneri belirtmişlerdir. Tablo 4.13’teki kategorilerden herhangi birine yerleştirilemeyen sınıf öğretmenlerine ait 2, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine ait 1 görüş ve öneri “Diğer” kategorisi altında toplanmıştır. Tablo 4.13’te yer alan öğretmen görüşleri incelendiğinde, öğretmenlerin en çok ders kitapları ile ilgili görüş belirttikleri görülmektedir. Öğretmenler ders kitaplarında, cumhuriyet kavramının tam, doğru ve daha ayrıntılı verilmesine dikkat edilmesi 125 gerektiğini belirtmektedirler. Bu araştırmada Tablo 4.4’te öğretmenlerin ders kitaplarıyla ilgili görüşleri belirtilmişti. Tablo 4.4’ün bulguları da dikkate alındığında, ders kitaplarının, cumhuriyet kavramının öğretimi açısından daha yetkin hale getirilmesi gerektiği önerilebilir. 4.5. Araştırmanın Altıncı Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın altıncı alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramının kazandırılma amacı, zamanlaması ve öğrenme düzeyi hakkındaki görüşleri nelerdir?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt problemi test etmek amacıyla önce verilerdeki tanımlar benzer olmaları açısından gruplandırılmıştır ve ardından frekans dağılımı yapılmıştır. Kırtay (2007) “2005-2006 Öğretim Yılı 4. ve 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Problemler ve Çözüm Önerileri” isimli yüksek lisans çalışmasında sosyal bilgiler programında bilimsel ve modern yöntemler esas alınmış olmasına rağmen programın içeriğinin günümüz koşulları için yetersiz olduğunu belirtmiş ve öğretmenlerin sosyal bilgiler programının içeriğinde yer alan ünitelerin kapsamının genişletilmesini ve daha çok bilgiye yer verilmesini önerdiğini dile getirmiştir. Koçoğlu (2008) “İnsan Hakları ve Demokrasi Kavramlarının İlköğretim Sosyal Bilgiler Müfredatındaki Yeri” isimli yüksek lisans çalışmasında ilköğretim sosyal bilgiler müfredatlarının tamamında demokrasi konularına içeriksel olarak yer verildiğini; fakat ilkesel olarak müfredatlarda değişiklikler göze çarpmadığını bu değişikliklerin demokrasi kavramının önemini daha da arttırdığını belirtmiştir. Demokrasi kavramının, öğrencinin günlük hayatta bu kavramı daha çok, nasıl ve ne şekilde kullanacağı baz alınarak aktarıldığını, böyle bir metodun, öğrenci veya öğrenen üzerinde oldukça kalıcı etki bırakacağını belirtmiştir. Ayrıca teorik bilginin uygulanmadıktan sonra pek bir şey ifade etmediği günümüz dünyasında, demokrasi kavramının özellikle yarının büyükleri çocuklarımıza daha çok, onların hâkim ve etkin olduğu yöntemler kullanılarak aktarılması gerektiğini de belirtmiştir. 126 Başaran (2006) “Demokratik Yaşamın Gelişmesinde Sosyal Bilgiler Dersinin Rolü Ve Önemi” isimli araştırması, öğrenci ve öğretmen anketlerinden oluşmuştur. Yapılan öğrenci anketinin sonucunda, öğrencilerin demokratik bilinç ve davranışları bakımından iyi bir düzeyde oldukları tespit edilmiştir. Yine öğrenci anketinin sonucunda, öğretmenlerin sosyal bilgiler dersindeki davranışları ile öğrencilerin demokratik bilinç geliştirebilmeleri arasındaki ilişkinin olumsuz yönde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin, öğretmenlerinin demokratik kişilik özelliklerine tam anlamıyla sahip olmadıklarını düşündüğü tespit edilmiştir. Yapılan öğretmen anketini sonucunda ise sosyal bilgiler dersinin her yönüyle (genel amaçlar, öğretim programı, ünite ve konular) öğrencilerde demokratik bilinç geliştirmede tam anlamıyla yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Tablo 4.14’te sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramının öğrencilere öğretilme amacı ile ilgili görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.6 kodlu sınıf öğretmeninin belirttiği “Hak ve özgürlükleri öğretmek” cevabı ile S.B.Ö.45 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin belirttiği “Temel hak ve özgürlüklerini bilen, koruyan ve saygılı insanlar yetiştirmek” cevabı “Bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması ile ilgili olması nedeniyle” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.14. Öğretmenlerin “Demokrasi” Kavramının Öğrencilere Öğretilme Amacı İle İlgili Görüşleri Öğretmen Görüşleri Bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması ile ilgili olduğu için Demokrasinin daha iyi işlemesi için Demokratik yönetimin gereklerini öğrenmeleri için Toplum yapısının şekillendirilmesi için Demokrasi eşitlikle ilgili olduğu için Demokrasinin daha iyi işlemesi için sahip olunması gereken bireysel özellikleri kazandırmak için Demokrasi cumhuriyetle ilgili olduğu için Toplumun seçimlerle ilgili olarak bilgilenmesi için Laik bireyler yetiştirmek için Atatürk milliyetçiliğine bağlı nesiller yetiştirmek için S. Ö. f N 48 87 S. B. Ö. f N 24 62 36 19 17 16 11 87 87 87 87 87 29 16 21 3 11 62 62 62 62 62 10 3 1 0 87 87 87 87 2 2 0 1 62 62 62 62 127 Tablo 4.14’e bakıldığında demokrasi kavramının “Bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması ile ilgili olduğu için” öğretilmesi gerektiğini belirten 48 sınıf öğretmeni ve 24 sosyal bilgiler öğretmeninin olduğu görülmektedir. Örneğin S.Ö.6 kodlu sınıf öğretmeni “Herkesin haklarına saygılı olmak” S.B.Ö.3 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “her vatandaşın eşit haklara sahip olduğunu ve bu hakların özgürce kullanılması, birbirimizin haklarına saygı duyulması ile mümkün olduğunu kavratmak” şeklinde cevap vermişlerdir. Demokrasi kavramının “Demokrasinin daha iyi işlemesi için” öğretilmesi gerektiğini belirten 36 sınıf öğretmeni ve 29 sosyal bilgiler öğretmeni olduğu görülmektedir. Örneğin S.Ö.7 kodlu sınıf öğretmeni “Demokratik bireyler yetiştirmek”, S.B.Ö.21 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeni “Demokrasinin tanımına uygun bir yaşam biçimi sürmesini sağlamak. Demokrasiyi bilen ve uygulayan nesiller yetiştirmek” cevabını vermişlerdir. “Demokratik yönetimin gereklerini öğrenmeleri için” amacını 19 sınıf öğretmeni ve 16 sosyal bilgiler öğretmeni, “Toplum yapısının şekillendirilmesi için” amacını 17 sınıf öğretmeni ve 21 sosyal bilgiler öğretmeni, “Demokrasinin daha iyi işlemesi için sahip olunması gereken bireysel özellikleri kazandırmak için” amacını 11 sınıf öğretmeni ve 11 sosyal bilgiler öğretmeni belirtilmiştir. “Demokrasi cumhuriyetle ilgili olduğu için” amacını 10 sınıf öğretmeni ve 2 sosyal bilgiler öğretmeni, “Demokrasi eşitlikle ilgili olduğu için” amacını 16 sınıf öğretmeni ve 3 sosyal bilgiler öğretmeni belirtmiştir. “Toplumun seçimlerle ilgili olarak bilgilenmesi için” amacını 3 sınıf öğretmeni ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin belirttiği görülmektedir. “Laik bireyler yetiştirmek için” amacını sadece 1 sınıf öğretmeni belirtirken, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı nesiller yetiştirmek için” amacını ise sadece 1 sosyal bilgiler öğretmeni belirtmiştir. Bu bulgulara dayanılarak öğretmenlere göre demokrasi kavramının 5. ve 6. Sınıf Sosyal Bilgiler dersinde öğretilme amacının öncelikle “bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması” olduğu daha sonra “demokrasinin daha iyi işlemesi” olduğu söylenebilir. Fakat 6.sınıf Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı (MEB, 2006)’na bakıldığında “Demokrasi İle” başlıklı konuda “Öğrencilerin demokrasinin temel ilkelerini yaşamına yansıtması amaçlanmaktadır” şeklinde bir açıklama yer almaktadır. “Egemenliğin kullanılması, Gözübüyük (2006) demokrasinin temel ilkelerini Güçler ayrılığı, Siyasal partiler, Seçimler, Kamu 128 özgürlükleri” olarak belirtmiştir. Öğretmenlerin ise bu ilkelerden en sık dile getirdikleri ilkenin “kamu özgürlükleri” ile ilgili olduğu görülmektedir. “Egemenliğin kullanılması, güçler ayrılığı ve siyasal partiler” ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda ise bu ilkeleri ifade edebilecek amaçlara yer verilmediği söylenebilir. Yasama, yürütme, yargı (güçler ayrılığı) kavramlarının günlük konuşmalarda yer almamasının, siyasi partiler kavramından çok parti isimlerinin hayatımızda yer almasının bunların sebepleri arasında oldukları söylenebilir. Ayrıca öğretmenlerin “Egemenliğin kullanılması” ilkesinin yerine “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini eşdeğer görmüş olabilecekleri ve bu nedenle alışılagelmiş bu ifadeyi tercih etmiş olabilecekleri söylenebilir. Öğretmenlerin anketteki soruyu yanıtlarken siyaset biliminin kavramlarını kullanmamalarının nedeni, küçük yaştaki öğrencilerin bu kavramları anlamayacakları düşüncesi olabilir. İlköğretim, öğretim kademelerinin sadece ilk basamağı değil, aynı zamanda yaşam boyu eğitimin ilk basamağıdır. Bugün eğer eğitim sistemimizde önemli sorunlar varsa, insan yetiştirme sorunumuz varsa, ilköğretimde sorunlar var demektir. İlköğretim diğer tüm öğretimlerden daha önemlidir. Çünkü bu yaş ve ondan önceki yaş çocuğun tüm yaşamını belirler… Demokratiklik, laiklik, hoşgörü bu yaşta başlayacaktır. Demokratik eğitim daha ilköğretimden itibaren çocuğun derslere ve yönetime katılmasını sağlamaktır. Bu da ancak demokratik bir ortamda söz konusu olabilir (Turgut, 2006). Tablo 4.15’te sınıf öğretmenlerinin demokrasi kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesine ilişkin görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Öğretmenler anket içinde yer alan tablodan demokrasi kavramının hangi sınıfta hangi ve düzeyde verilmesi gerektiğini düşünüyorlarsa o sınıf ve düzeyin birleştiği kutucuğa “X” işareti koyarak görüşlerini belirtmişlerdir. Örneğin; S.B.58 kodlu sınıf öğretmeni demokrasi kavramının öğretimine ana sınıfından başlanması gerektiğini belirtmiş. Ayrıca bu kavramın 1, 2, 3, 4. sınıflarda sadece hatırlama düzeyinde, 5, 6. sınıflarda sadece kavrama düzeyinde, 7. sınıfta uygulama düzeyinde 8. sınıfta ise sadece analiz ve üzeri düzeyde verilmesi gerektiği yönünde görüş belirtmiştir. 129 Tablo 4.15. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramının Öğretiminin Zamanlaması Ve Verileceği Düzeye İlişkin Görüşlerinin Dağılımı Hatırlama Kavrama Uygulama Analiz ve Üzeri S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. S.Ö. S.B.Ö. f f f f f f f f 30 8 6 7 8 Anasınıfı 57 59 30 21 16 16 13 2 1.Sınıf 35 13 41 28 25 16 2 2 2.Sınıf 28 15 51 29 41 16 6 2 3.Sınıf 12 16 52 28 60 22 19 6 4.Sınıf 10 16 45 21 65 30 30 9 5.Sınıf 6 9 30 19 52 34 46 15 6.Sınıf 5 6 20 10 46 30 55 35 7.Sınıf 4 7 19 9 37 22 67 44 8.Sınıf Tablo 4.15’e genel olarak bakıldığında öğretmenlerin demokrasi kavramının hemen her sınıfta ve her düzeyde öğretilmesi gerektiği yönünde görüş belirttikleri görülmektedir. Ancak sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğu demokrasi kavramının anasınıfı ve 1.sınıfta hatırlama düzeyinde (anasınıfı: 57, 1.sınıf: 59); 2, 3, 4 ve 5.sınıfta kavrama düzeyinde (2.sınıfta: 41, 3.sınıfta: 51, 4.sınıfta: 52, 5.sınıfta: 45); 4.sınıfta, 5.sınıfta, 6.sınıfta ve 7.sınıfta uygulama düzeyinde (4.sınıfta: 60, 5.sınıfta: 64, 6.sınıfta: 52, 7.sınıfta: 46); 6, 7 ve 8.sınıfta analiz ve üzeri düzeyde (6.sınıfta: 46, 7.sınıfta: 55, 8.sınıfta: 67) öğretilmesi gerektiğini düşünmektedir. Tablo 4.15’e göre sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun demokrasi kavramının öğretimine anasınıfından ve en alt düzey olan hatırlama düzeyinden başlanması gerektiğini sınıf ilerledikçe ise kavramın öğrenme düzeyinin de yükselmesi gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Tablo 4.15’te sosyal bilgiler öğretmenlerinin demokrasi kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesine ilişkin analiz sonuçları da yer almaktadır. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri anket içinde yer alan tablodan demokrasi kavramının hangi sınıfta ve hangi düzeyde verilmesi gerektiğini düşünüyorlarsa o sınıf ve düzeyin birleştiği kutucuğa “X” işareti koyarak görüşlerini belirtmişlerdir. Örneğin; S.B.Ö.26 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni demokrasi kavramının öğretimine anasınıfından başlanması gerektiğini belirtmiş. Ayrıca bu kavramın anasınıfında hatırlama ve kavrama 130 düzeylerinde, 1, 2, 3. sınıflarda sadece kavrama düzeyinde, 4, 5. sınıflarda sadece uygulama düzeyinde, 6, 7, 8. sınıflarda ise sadece analiz ve üzeri düzeyde verilmesi gerektiğini belirten işaretleme yapmıştır. Tablo 4.15’e göre demokrasi kavramının anasınıfında(30) ve 1.sınıfta(30) hatırlama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünen öğretmen sayısının diğer sınıflara oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Aynı zamanda öğretmenlerin demokrasi kavramının, daha sonraki sınıflarda da hatırlama düzeyinde öğretiminin yapılması gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Tablo 4.15’e göre sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü demokrasi kavramını 2.sınıfta (28), 3.sınıfta (29), 4.sınıfta (28), 5.sınıfta (21) ve 6.sınıfta (19) kavrama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bununla ilgili olarak sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 2.sınıftan başlayarak, öğrencilerinin demokrasi kavramını anlamaya başlayacaklarını düşündükleri söylenebilir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü demokrasi kavramının 4.sınıftan (22) başlayarak 5.sınıfta (30), 6.sınıfta (34), 7.sınıfta (30) ve 8. sınıfta (22) uygulama düzeyinde öğretilebileceğini düşünmektedir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin büyük bölümü demokrasi kavramının analiz ve üzeri düzeyde öğretimine ancak 7.sınıfta (35) başlanabileceğini belirtmiştir. Tablo 4.15’te hem sınıf öğretmenlerinin (57) hem de sosyal bilgiler dersi (30) öğretmenlerinin demokrasi kavramının anasınıfından itibaren verilmesi gerektiğini belirtmiş oldukları görülmektedir. Öğretmenlerin bu şekilde düşünmelerinin bir sebebi olarak öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren birlikte yaşamanın kurallarını öğrenmeleri, birbirlerinin hak ve özgürlüklerine saygı, hoşgörü göstermeleri gerektiğini öğrenmeleri gibi demokratik değerleri kazandırma isteği olabilir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri demokrasi kavramının anasınıfı ve 1.sınıfta daha çok hatırlama düzeyinde öğretilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Bunun nedeninin küçük yaştaki öğrencilerin demokrasi kavramını, gelişim özellikleri nedeniyle çok iyi anlayamayacakları ancak kavramla ilgili sınırlı bazı bilgileri hatırlama düzeyinde kazanabilecekleri düşüncesi olabilir. Ayrıca sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri daha sonraki sınıflarda da demokrasi kavramının hatırlama düzeyinde öğretiminin yapılması gerektiğini düşündükleri görülmektedir. Bunun nedeni ise öğretmenlerin sınıf düzeyi ilerledikçe demokrasi 131 kavramıyla ilgili verilen bilgilerin kapsamının da genişleyeceği ve bu yeni bilgilerin hatırlama düzeyinde de öğretilmesi gerektiğini düşünmüş olmaları olabilir. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin önemli bir bölümü demokrasi kavramının kavrama düzeyinde öğretimine 2. sınıfta başlanabileceğini belirtmektedir. Demokrasi kavramının hangi sınıfta hangi düzeyde öğretileceğine ilişkin olarak anasınıfı, 1.sınıf ve 2.sınıf söz konusu olduğunda, sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşlerinin birbirine yakın olduğu görülmektedir. Ayrıca sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramının uygulama düzeyinde verilmesine hangi sınıfta ve hangi düzeyde başlanması gerektiği ile ilgili görüşlerinin de 4.sınıftan itibaren verilmesi konusunda da birbirine yakın olduğu görülmektedir. Ancak sınıf öğretmenleri, kavramın analiz ve üzeri düzeyinde öğretimine daha çok 6. sınıfta, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ise daha çok 7.sınıfta başlanabileceğini belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramının analiz ve üzeri düzeyindeki görüşleri arasında da öğrencilerin gelişim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda dikkat çekici bir farklılık olmadığı söylenebilir. 4.6. Araştırmanın Yedinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın yedinci alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve içeriği hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt amacı test etmek amacıyla frekans ve yüzde dağılımı yapılmıştır. Tablo 4.16’da sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin demokrasi kavramına ilişkin dersin amaçları ve içeriği ile ilgili görüşlerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Analiz yapılırken öğretmenler kendilerine verilen anket içinde yer alan tablodan demokrasi kavramıyla ilgili olan ders amaçları ve ders içeriği hakkındaki görüşlerini “evet”, “kısmen” ve “hayır” seçeneklerini işaretleyerek belirtmişlerdir. 132 Tablo 4.16. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramına İlişkin Ders Amaçları Ve İçeriği İle İlgili Görüşlerinin Frekans Ve Yüzde Dağılımı Hayır Dersin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu? Ünitenin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu? İçerik demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu? Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu? Kısmen % f % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 14 13,1 47 43,9 46 43,0 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 1 1,5 13 19,4 53 79,1 Toplam 15 8,6 60 34,5 99 56,9 174 100 Sınıf Öğretmenleri 15 14,2 42 39,6 49 46,2 106 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 3 4,5 13 19,4 51 76,1 Toplam 18 10,4 55 31,8 100 57,8 173 100 Sınıf Öğretmenleri 16 15,1 54 50,9 36 34,0 106 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 2 3,0 25 37,3 40 59,7 Toplam 18 10,4 79 45,7 76 43,9 173 100 Sınıf Öğretmenleri 18 17,0 44 41,5 44 41,5 106 100 4 6,1 18 27,3 44 66,7 22 12,8 62 36,0 88 51,2 172 100 Sınıf Öğretmenleri 17 16,2 44 41,9 44 41,9 105 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 6,1 19 28,8 43 65,2 Toplam 21 12,3 63 36,8 87 50,9 171 100 Sınıf Öğretmenleri 18 17,1 51 48,6 36 34,3 105 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 5 7,6 29 43,9 32 48,5 Toplam 23 13,5 80 46,8 68 39,8 171 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam f Evet f 67 67 67 66 66 66 χ2 % p 100 23,051 ,000 100 15,317 ,000 100 13,647 ,001 100 100 100 11,111 ,004 9,584 ,008 4,998 ,082 133 Tablo 4.16’ya bakıldığında hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler öğretmenlerinin genellikle evet veya kısmen yönünde cevap verdikleri görülmektedir. “Dersin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 43,9’’u “kısmen”, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 73,1’i “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “Ünitenin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 46,2’si, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 76,1’i “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “İçerik demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 50,9’u “kısmen”, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 59,7’si “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. “Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 41,5’i, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 66,7’si “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Ayrıca bu amaç için sınıf öğretmenlerinin %41,5’i “evet” cevabına eşit olarak “kısmen” cevabını da işaretlemiştir. “Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 41,9’u, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 65,2’si “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Ayrıca bu amaç için sınıf öğretmenlerinin %41,9’u “evet” cevabına eşit olarak kısmen cevabını da işaretlemiştir. “İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusunu, sınıf öğretmenlerinin % 48,6’sı “kısmen”, sosyal bilgiler öğretmenlerinin % 48,5’i “evet” seçeneğini işaretleyerek cevaplamıştır. Bu bulgulara dayanılarak hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin kısmen veya tamamen demokrasi kavramı ile ilgili ders amaçlarını ve ders içeriğini yeterli buldukları söylenebilir. Ayrıca sosyal bilgiler öğretmenlerinin “evet” kategorisinde yer alan cevap oranlarının genellikle % 50’den fazla, sınıf öğretmenlerinin “evet” kategorisinde yer alan cevap oranlarının ise genellikle % 50’den 134 az olduğu dikkate alındığında, sosyal bilgiler öğretmenlerinin sınıf öğretmenlerine oranla demokrasi kavramı ile ilgili amaçları ve içeriği yeterli buldukları söylenebilir. Sınıf öğretmenleri “Dersin amaçlarının demokrasi kavramını öğretmek için uygunluğu”, “İçeriğin demokrasi kavramını öğretmek için uygunluğu” ve “İçeriğin demokratik birey yetiştirmek için uygunluğu” ile ilgili maddelere “kısmen” seçeneği ile cevap verirken, “Ünitenin amaçlarının demokrasi kavramını öğretmek için uygunluğu” maddesine “evet” seçeneği ile cevap vermişlerdir. Ayrıca sınıf öğretmenlerinin “Dersin amaçlarının demokratik birey yetiştirmek için uygunluğu” ve “Ünitenin amaçlarının demokratik birey yetiştirmek için uygunluğu” maddeleri ile ilgili verdikleri cevapların yüzdeleri “evet” ve “kısmen” seçeneklerine eşit olarak dağılmıştır. Tablo 4.16’da yer alan sorularla ilgili öğretmen cevaplarının “χ2” ve“p” değerleri şöyledir: “Dersin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” χ2=23,051 ve p= .000, “Ünitenin amaçları demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” χ2=15,317 ve p= .000, İçerik demokrasi kavramını öğretmek için uygun mu?” χ2=13,647 ve p= .001, “Dersin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” χ2=11,111 ve p= .004, “Ünitenin amaçları demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” χ2=9,584 ve p= .008’dir. Öğretmenlerin bu sorulara verdikleri cevaplar arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. Tablo 4.16’da yer alan bu sorulara sınıf öğretmenleri, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine kıyasla daha fazla olumsuz görüş belirterek cevap vermişlerdir. Sınıf öğretmenleri, çok sayıda ayırt edici özelliği bulunan demokrasi kavramını, küçük yaştaki öğrencilere öğretmeye çalışırken bazı zorluklarla karşılaşıyor olabilirler, bu nedenle sınıf öğretmenlerinin demokrasi kavramıyla ilgili olan amaçların ve içeriğin uygunluğu hakkında olumsuz görüş belirttikleri düşünülebilir. Ayrıca “İçerik demokratik birey yetiştirmek için uygun mu?” sorusuna verilen cevaplardan χ2=4,998 ve p= .082 değeri elde edilmiştir. Öğretmenlerin bu soruya verdikleri cevaplar arasında ise anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. 4.7. Araştırmanın Sekizinci Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın sekizinci alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin demokrasi kavramıyla ilgili olarak; 135 a) ders kitaplarında yer alan içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır? b) öğretmenlerin sundukları içerik öğeleri hakkındaki görüşleri nelerdir? Öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?”şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt amaçları test etmek amacıyla frekans ve yüzde dağılımı yapılmıştır. Araştırmada kullanılan ankette, demokrasi kavramının tanımı, ayırt edici özellikleri, örnekleri-örnek olmayanları ve diğer kavramlarla ilişkisi ile ilgili olmak üzere toplam 12 madde yer almıştır. Tablo 4.17’de öğretmenlerin, ders kitabında demokrasi kavramının içerik öğelerinin yer alması ile ilgili görüşleri yer almaktadır. Sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin ders kitaplarıyla ilgili hiçbir maddeye “fikrim yok” seçeneğini işaretleyerek cevap vermemesinden dolayı “fikrim yok” seçeneğine Tablo 4.17’de yer verilmemiştir. Tablo 4.17. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Ders Kitabında “Demokrasi” Kavramının İçerik Öğelerinin Yer Almasına İlişkin Görüşlerinin Dağılımı f 1.Demokrasi kavramının tanımını tam ve doğru olarak vermektedir. 2.Verilen tanım, Demokrasi kavramını, başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek şekilde açıklamaktadır. 3.Demokrasiyi tanımlayan temel özellikler açıkça belirtilmektedir. Hayır % Kısmen f % f Evet % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 11 10,1 54 49,5 44 40,4 109 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,6 21 29,6 46 64,8 Toplam 15 8,3 75 41,7 90 50,0 180 100 Sınıf Öğretmenleri 12 11,1 66 61,1 30 27,8 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,7 29 41,4 37 52,9 Toplam 16 9,0 95 53,4 67 37,6 178 100 Sınıf Öğretmenleri 12 11,2 61 57,0 34 31,8 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,6 27 38,0 40 56,3 Toplam 16 9,0 88 49,4 74 41,6 178 100 71 70 71 χ2 p 100 10,266 ,006 100 11,556 ,003 100 10,783 ,005 136 Tablo 4.17. (Devam) f 4.Demokrasinin tanımı ile temel özellikleri ilişkilendirilmektedir. 5.Demokrasi kavramının örnekleri verilmektedir. 6.Verilen örnekler Demokrasi kavramını başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek açıklıktadır. 7.Verilen örnek sayısı yeterlidir. 8.Demokrasiyle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir. 9.Demokrasi kavramı ile ilgili verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmektedir. Hayır % Kısmen f % f Evet % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 12 11,1 55 50,9 41 38,0 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 6 8,6 28 40,0 36 51,4 Toplam 18 10,1 83 46,6 77 43,3 178 100 Sınıf Öğretmenleri 14 13,7 47 46,1 41 40,2 102 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 2 2,9 24 34,3 44 62,9 Toplam 16 9,3 71 41,3 85 49,4 172 100 Sınıf Öğretmenleri 15 13,9 59 54,6 34 31,5 108 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,7 32 45,7 34 48,6 Toplam 19 10,7 91 51,1 68 38,2 178 100 Sınıf Öğretmenleri 30 28,3 53 50,0 23 21,7 106 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 11 15,5 33 46,3 27 38,0 Toplam 41 23,2 86 48,6 50 28,2 177 100 Sınıf Öğretmenleri 33 31,4 47 44,8 25 23,8 105 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 11 15,7 28 40,0 31 44,3 Toplam 44 25,1 75 42,9 56 32,0 175 100 Sınıf Öğretmenleri 16 15,1 59 55,7 31 29,2 106 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,4 31 44,3 31 44,3 Toplam 24 13,6 90 51,1 62 35,2 176 100 70 70 70 71 70 70 100 χ2 p 3,138 ,208 100 10,983 ,004 100 100 100 100 6,566 ,038 7,134 ,028 9,850 ,007 4,189 ,123 137 Tablo 4.17. (Devam) f 10.Örnekler ile demokrasi kavramının özellikleri ilişkilendirilmektedir. 11.Demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisi verilmektedir. 12.Demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisi açık ve anlaşılır biçimde verilmektedir. Hayır % Kısmen f % f Evet % Toplam f % Sınıf Öğretmenleri 15 14,0 56 52,3 36 33,6 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 8 11,3 30 42,3 33 46,5 Toplam 23 12,9 86 48,3 69 38,8 178 100 Sınıf Öğretmenleri 15 14,0 58 54,2 34 31,8 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 4 5,7 28 40,0 38 54,3 Toplam 19 10,7 86 48,6 72 40,7 177 100 Sınıf Öğretmenleri 22 20,6 56 52,3 29 27,1 107 100 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri 6 8,6 35 50,0 29 41,4 Toplam 28 15,8 91 51,4 58 32,8 177 100 71 70 70 100 100 100 χ2 p 2,962 ,227 9,747 ,008 6,540 ,038 Tablo 4.17’ye göre sınıf öğretmenlerinin anketteki bütün maddelerle (1.madde % 49,5, 2.madde % 61,1, 3.madde % 57,0, 4.madde % 50,9, 5.madde % 46,1, 6.madde % 54,6, 7.madde % 50,0, 8.madde % 44,8, 9.madde % 55,7, 10.madde % 52,3, 11.madde % 54,2, 12.madde % 52,3) ilgili görüşlerinin en fazla “kısmen” seçeneğinde toplandığı görülmektedir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ise görüşlerini on maddeyle (1.madde % 64,8, 2.madde % 52,9, 3.madde % 56,3, 4.madde % 51,4, 5.madde % 62,9, 6.madde % 48,6, 8.madde % 44,3, 9. .madde % 44,3, 10.madde % 46,5, 11.madde % 54,3) ilgili olarak daha çok “evet” seçeneğini işaretleyerek iki maddeyle ilgili olarak (7.madde % 46,3, 12.madde % 50,0) “kısmen” seçeneğini işaretleyerek belirtmişlerdir. Böyle bir sonucun çıkmasında, 5.sınıf öğrencilerinin henüz somut işlemler döneminde olması, sınıf öğretmenlerinin ise soyut bir kavram olan demokrasiyi anlatmakta güçlük çekiyor olmaları etkili olmuş olabilir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 7. ve 12. maddeye (Verilen örnek sayısı yeterlidir-%46,3 ve Demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisi açık ve anlaşılır biçimde verilmektedir-%50,0) “kısmen” şeklinde cevap vermelerinin nedeninin ise demokrasi kavramı ile ilgili ders kitaplarında verilen 138 örnek sayısını yeterli bulmadıkları ayrıca demokrasi kavramına yakın bazı kavramların verilmesine karşın, demokrasi kavramının bu kavramlarla ilişkilerine açık bir biçimde yer verilmemiş olması bir neden olabilir. Bu bulgulara dayanılarak sosyal bilgiler öğretmenlerinin 6.sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabında yer alan demokrasi kavramı ile ilgili bilgileri yeterli gördükleri sınıf öğretmenlerinin ise 5.sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabında demokrasi kavramı ile ilgili bilgileri “kısmen” yeterli gördükleri söylenebilir. Tablo 4.17’ye göre sosyal bilgiler dersi öğretmenleri okuttukları ders kitaplarıyla ilgili olarak sınıf öğretmenlerine oranla daha olumlu görüş belirtmişlerdir. Bunun sebebi demokrasi kavramının 6.Sınıf Sosyal bilgiler Ders Kitabında 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabına oranla daha kapsamlı bir şekilde verilmiş olması olabilir. 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında demokrasi kavramı ile ilgili verilen bilgiler incelendiğinde, içerik öğeleri ile ilgili verilmesi gereken bilgilerin verilmemiş olduğu sadece bu kavramın bazı temel özelliklerinin verilmiş olduğu görülmüştür. Ayrıca kavramın tanımının, örneklerinin, örnek olmayanlarının verilmediği, demokrasi kavramının herhangi bir bilgi veya durumla ilişkilendirilmesinin yapılmadığı da görülmüştür. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2006) verilen bilgilere bakıldığında ise 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabına (MEB, 2008) oranla verilen bilgilerde içerik öğelerinden bazılarının yer aldığı fakat kavramın örneklerinin ve örnek olmayanlarının açıklanması gibi konulara yer verilmediği görülmüştür. Tablo 4.17’ye bakıldığında maddelere göre “χ2”ve “p” değerleri şu şekildedir. 1.madde ( ( =10,266 ve p= .006), 2.madde ( =10,783 ve p= .005), 4.madde ( p= .004), 6.madde ( ( p=.227), 11.madde ( =3,138 ve p= .208), 5.madde ( =6,566 ve p= .038), 7.madde ( =9,850 ve p= .007), 9.madde ( =11,556 ve p= .003), 3.madde =10,983 ve =7,134 ve p= .028), 8. madde =4,189 ve p= .123), 10.madde ( =9,747 ve p= .008), 12.madde ( =2,962 ve =6,540 ve p= .038). Bu bulgulara dayanılarak sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin ders kitabında yer alan içerik öğeleri ile ilgili görüşleri arasında 4, 9 ve 10. maddeler de anlamlı bir fark olmadığı, 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, 11 ve 12. maddeler arasında ise anlamlı fark 139 olduğu bulunmuştur. Öğretmenler, demokrasi kavramının içerik öğelerinin yer alması açısından, ders kitaplarını, daha az yeterli bulduklarını belirtmişlerdir. Ancak bu konuda, sınıf öğretmenleri, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine kıyasla daha fazla olumsuz görüş belirtmişlerdir. Tablo 4.18’de sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin meslektaşlarının demokrasi kavramının içerik öğelerini sunmaları ile ilgili görüşlerini belirttikleri analiz sonuçları yer almaktadır. Araştırmada kullanılan ankette, demokrasi kavramının tanımı, ayırt edici özellikleri, örnekleri-örnek olmayanları ve diğer kavramlarla ilişkileri ile ilgili olmak üzere toplam 12 madde yer almıştır. Ancak bu maddelerle ilgili olarak görüş belirtirken, öğretmenlerin kendilerinin içerik öğelerini sunmalarıyla ilgili görüşleri değil meslektaşlarının içerik öğelerini sunmaları ile ilgili görüşlerini belirtmeleri istenmiştir. Tablo 4.18. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Derste Meslektaşlarının “Demokrasi” Kavramını Sunarken Kullandıkları İçerik Öğelerine İlişkin Görüşlerinin Dağılımı Fikrim yok 1.Demokrasi kavramının tanımını tam ve doğru olarak vermektedir. 2.Verilen tanım, Demokrasi kavramını, başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek şekilde açıklamaktadır. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 3.Demokrasiyi tanımlayan temel özellikler açıkça belirtilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 4.Demokrasinin tanımı ile temel özellikleri ilişkilendirilmektedir Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Hayır Kısmen Evet Toplam f % f % f % f % f % 17 19,1 - - 36 40,4 36 40,4 89 100 3 5,2 - - 10 17,2 45 77,6 58 100 20 13,6 - - 46 31,3 81 55,1 147 100 18 20,5 - - 39 44,3 31 35,2 88 100 5 8,6 - - 11 19,0 42 72,4 58 100 23 15,8 - - 50 34,2 73 50,0 146 100 17 18,3 7 7,5 36 38,7 33 35,5 93 100 3 5,2 2 3,4 16 27,6 37 63,8 58 100 20 13,2 9 6,0 52 34,4 70 46,4 151 100 17 19,1 - - 38 42,7 34 38,2 89 100 4 7,3 - - 12 21,8 39 70,9 55 100 21 14,6 - - 50 34,7 73 50,7 144 100 χ2 p 19,841 ,000 19,337 ,000 13,089 ,004 14,702 001 140 Tablo 4.18. (Devam) Fikrim yok f % 5.Demokrasi kavramının örnekleri verilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 6.Verilen örnekler Demokrasi kavramını başka kavramlardan ayırmaya olanak verecek açıklıktadır. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 7.Verilen örnek sayısı yeterlidir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 8.Demokrasiyle yönetilmeyen ülkelere örnek verilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 9.Demokrasi kavramı ile ilgili verilen örnekler tanım ile ilişkilendirilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 10.Örnekler ile Demokrasi kavramının özellikleri ilişkilendirilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 11.Demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisi verilmektedir Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam 12.Demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisi açık ve anlaşılır biçimde verilmektedir. Sınıf Öğretmenleri Sosyal Bilgiler Öğretmenleri Toplam Hayır Kısmen Evet Toplam f % f % f % f % 16 17,4 6 6,5 34 37,0 36 39,1 92 100 4 6,9 3 5,2 10 17,2 41 70,7 58 100 20 13,3 9 6,0 44 39,3 77 51,3 150 100 18 20,0 - - 42 46,7 30 33,3 90 100 5 9,1 - - 12 21,8 38 69,1 55 100 23 15,9 - - 54 37,2 68 46,9 145 100 19 20,4 12 12,9 36 38,7 26 28,0 93 100 4 7,0 4 7,0 15 26,3 34 59,6 57 100 23 15,3 16 10,7 51 34,0 60 40,0 150 100 19 20,2 8 8,5 39 41,5 28 29,8 94 100 4 7,1 5 8,9 12 21,4 35 62,5 56 100 23 15,3 13 8,7 51 34,0 63 42,0 150 100 17 18,9 - - 43 47,8 30 33,3 90 100 6 11,1 - - 12 22,2 36 66,7 54 100 23 16,0 - - 55 38,2 66 45,8 150 100 19 21,3 - - 36 40,4 34 38,2 89 100 4 7,4 - - 16 29,6 34 63,0 54 100 23 16,1 - - 52 36,4 68 47,6 143 100 17 19,1 - - 40 44,9 32 36,0 89 100 5 9,3 - - 14 25,9 35 64,8 54 100 22 15,4 - - 54 37,8 67 46,9 143 100 18 19,1 10 10,6 38 40,4 28 29,8 94 100 6 10,5 2 3,5 15 26,3 34 59,6 57 100 24 15,9 12 7,9 53 35,1 62 41,1 151 100 χ2 p 14,662 ,002 17,529 ,000 15,764 ,001 17,012 ,001 15,231 ,000 9,476 ,009 11,309 ,004 13,648 ,003 Tablo 4.18’e göre sınıf öğretmenlerinin anketteki on bir maddeyle (1.madde % 40,4, 2.madde % 44,3, 3.madde % 38,7, 4.madde % 42,7, 6.madde % 46,7, 7.madde % 38,7, 8.madde % 41,5, 9.madde % 47,8, 10.madde % 40,4, 11.madde % 44,9, 12.madde % 40,4) ilgili görüşlerinin en fazla“kısmen” seçeneğinde toplandığı, sadece 5. maddeyle %39,1 ilgili görüşlerinin “evet” seçeneğinde toplandığı görülmektedir. Sosyal bilgiler 141 dersi öğretmenlerinin bütün maddelerle ilgili görüşlerinin (1.madde % 77,6, 2.madde % 72,4, 3.madde % 63,8, 4.madde % 70,9, 5.madde % 70,7, 6.madde % 69,1, 7.madde %59,64, 8.madde % 62,5, 9.madde % 66,7, 10.madde % 63,0, 11.madde % 64,8, 12.madde % 59,6) “evet” seçeneğinde toplandığı görülmektedir. Genel olarak anketteki on iki maddenin her biri ile ilgili olarak sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin en fazla “evet” seçeneği ile cevap verdiği görülmektedir. Bu durumla ilgili olarak sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin, meslektaşlarının “demokrasi” kavramıyla ilgili bilgileri öğrencilerine yeterli düzeyde verdiğini düşündükleri söylenebilir. Sınıf öğretmenlerinin ise on bir maddeye en fazla “kısmen” seçeneği ile 5. maddeye (Demokrasi kavramının örnekleri verilmektedir) ise “evet” seçeneği ile cevap vermiş olmaları göz önünde bulundurulduğunda, sınıf öğretmenlerinin meslektaşlarını “demokrasi” kavramı ile ilgili bilgileri vermeleri konusunda kısmen yeterli olduğunu düşündükleri söylenebilir. Tablo 4.18’e göre sınıf öğretmenlerinin % 12,9’u, meslektaşlarının “verdikleri örnek sayısının yeterli olmadığını”, % 10,6’sı ise meslektaşlarının “demokrasi kavramının yakın kavramlarla ilişkisini vermediğini” düşünmektedir. Bu bulgulara göre sınıf öğretmenleri, meslektaşlarının demokrasi kavramı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını düşünmektedirler. Bazı sınıf öğretmenlerinin (7 madde ve her maddenin yüzdesi % 15,3-% 20,5 arasında değişmekte) ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin (7 madde ve her maddenin yüzdesi % 5,2-% 11,1 arasında değişmekte) meslektaşlarının sunmuş olduğu bilgilerle ilgili olarak “fikrim yok” seçeneğini işaretledikleri görülmektedir. Bu seçeneği işaretleyen sosyal bilgiler dersi öğretmen sayısı sınıf öğretmenlerine oranla daha azdır. Tablo 4.18’e bakıldığında maddelere göre p değerleri şu şekildedir. 1.madde ( =19,841 ve p= .000), 2.madde ( p=.004), 4.madde ( 6.madde ( ( = 17,529 =14,702 ve p= .001), 5.madde ( p= .000), 7.madde ( =17,012 ve p=.001), 9.madde ( p= .009), 11.madde ( =19,337 ve p= .000), 3.madde ( =13,089 ve =14,662 ve p= .002), =15,764 ve p= .001), 8. madde =15,231 ve p= .000), 10.madde ( =11,309 ve p= .004), 12.madde ( =9,476 ve =13,648 ve p= .003). Bu bulgulara dayanılarak sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 142 meslektaşlarının demokrasi kavramının içerik öğelerini sunmaları ile ilgili görüşleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. Sınıf öğretmenlerinin önemli bir bölümü, meslektaşlarının demokrasi kavramının içerik öğeleriyle ilgili yeterli bilgiyi öğrencilerine sunmadıklarını düşünmektedirler. Üniversite, toplumsallaşmanın gerçekleştiği bir kurum olarak aile, ilköğretim, ortaöğretim gibi çok daha etkili kurumlardan sonraki basamakta yer almaktadır. Yapılan araştırmaların çoğu okul etkisinin, ilköğretim çağında çok fazla iken sonradan giderek azalan bir seyir ortaya koyduğunu göstermektedir. Yükseköğretimde etkilenmenin artması daha çok arkadaş gruplarına bağlanmakta, okul yapısının etkisinin önemli olmadığı düşünülmektedir. Çocuk aileden bir politik doktrinasyon almamışsa ya da aile siyasal bağları aktarmada zayıf kalmışsa, yükseköğrenimin etkisi daha da güçlenmektedir (Zengin, 2003). Ancak öğretmenin öğrenci üzerindeki etkisinin her yaşta çok önemli olduğu da yadsınamaz bir olgu olarak bilinmektedir. Öğretmenlerin öğrenci üzerinde bazen yaşam boyu süren izler bırakabildiği de görülmektedir. Ernst ve Finkel tarafından 1998 yılında Güney Afrika’da yapılan araştırmada yaşları 15–23 arasında değişen altı yüz lise öğrencisi ile yapılan uygulamada, vatandaşlık eğitiminin öğrencilerin politik bilgi edinmeleri, vatandaşlık görevlerini algılayışları, vatandaşlık becerileri, politik konulardaki hoşgörüleri ve politik katılımcılıkları üzerindeki etkileri ölçülmüştür. Alınan sonuçlar, derslerin bilgilenme konusunda başarılı ama demokratik beceriler ve özellikle katılım konusunda yetersiz kaldığını göstermektedir. Okulun demokratik beceriler ve değerler kazandırmasında derslerin yanı sıra öğretmenin demokratik niteliklerinin ve sınıf atmosferinin önemli olduğu araştırmacılar tarafından vurgulanmaktadır. Verilen tüm demokratik mesajların temelinde öğretmenin bunu davranışları ile inandırıcı kılması gerekmektedir. Sigel ve Hoskin (1981), bin Amerikalı on ikinci sınıf öğrencisi ile yaptıkları görüşmelerde onlara açık uçlu bir soru sorarak “demokratik olmayan bir ülkeden gelen bir öğrenciye demokratik bir ülkede nasıl yaşandığını, neler yapıldığını” anlatmalarını istemişler ve bu öğrenci grubunun demokrasiden ne anladıklarını sorgulamışlardır (Akt: Tourney-Purta, Lehmann, Oswald, Schulz, 2001). Alınan sonuçlar seçimler, partilere eşit şans verilmesi gibi genel kabul gören biçimsel demokratik ölçütlerin bilindiği ancak 143 ayrımcılık, hak ve özgürlük sınırlamaları gibi daha çok öze ilişkin konularda yetersiz bilgilenmenin olduğunu göstermektedir. 4.8. Araştırmanın Dokuzuncu ve Onuncu Alt Amacına Ait Bulgu ve Yorumlar Araştırmanın dokuzuncu alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, demokrasi kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak sunduklarını belirttikleri bilgiler nelerdir?” ve onuncu alt amacı “Sınıf öğretmenlerinin ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin derste, demokrasi kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak belirttikleri öneriler nelerdir?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu alt amaçları test etmek amacıyla önce tanımlar benzer olmaları açısından gruplandırılmıştır ve ardından frekans dağılımı yapılmıştır. Öğretmenlerin derste verdikleri ve derste verilmesini önerdikleri bilgiler ile ilgili görüşleri arasındaki benzerlik veya farklılığın daha kolay görülebilmesi için iki alt amaç ile ilgili bulgu ve yorumlar arka arkaya verilmiştir. Bunun için öğretmenlerin derste verdikleri bir içerik öğesi ile ilgili görüşlerinin belirtildiği bulguların hemen arkasından yine aynı içerik öğesi ile ilgili belirttikleri öneriler ile ilgili bulgular yer almaktadır. Bu başlık altında, öğretmenlerin demokrasi kavramının tanımı, özellikleri ve örnekleri ile ilgili olarak belirttikleri bilgiler incelemiştir. Tablo 4.19’da öğretmenlerin öğrencilerine verdiklerini belirttikleri demokrasi tanımı ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruya 97 sınıf öğretmeni ve 67 sosyal bilgiler öğretmeni cevap vermiştir. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden tanım biçiminde yazılmamış olan ifadeler ve demokrasi kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. S.Ö.13 kodlu sınıf öğretmeninin “Elini uzattığında parmağın karşındakinin gözüne batıyorsa orada demokrasi biter” cevabı ile S.B.Ö.3 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Hiçbir özgürlüğün diğer özgürlükleri sınırlandırmak için kullanılmadığı yaşam biçimi” cevabı ilgisiz tanım kategorisine alınmıştır. 144 Tablo 4.19. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Demokrasi Tanımının Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Çok partili sistemin varlığı Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması İktidarın halkın rızasına dayanması Serbest ve düzenli seçimler Çoğunluk ve çoğulculuk İnsan haklarının güvence altına alınması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz tanım Sınıf Öğretmenleri f N 1 97 Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 1 57 0 97 0 57 2 97 4 57 2 6 97 97 7 2 57 57 34 97 21 57 37 14 97 97 32 3 57 57 Öğretmenler tarafından yapılmış olan tanımlar içinde yer alan “demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesidir” biçimindeki ifadeler olduğu gibi alınarak ayrı bir kategori oluşturulmuştur. S.Ö.2 kodlu sınıf öğretmeninin “Halkın kendi kendini yönetmesi işidir” cevabı ile S.B.Ö.12 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Halkın kendi kendini yönetmesi” cevabı bu kategoriye alınmıştır. Tablo 4.19’a göre sınıf öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda, “halkın kendi kendini yönetmesi” biçimindeki ifade, sınıf öğretmenleri tarafından 37 kez, sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından 32 kez tekrar edilmiştir. Gözler (2002) demokrasiyi, etkin siyasal makamların, düzenli aralıklarla tekrarlanan, birden fazla siyasal partinin katıldığı, muhalefetin iktidar olma şansına sahip olduğu serbest seçimlerle belirlendiği ve temel kamu haklarının tanınmış ve güvence altına alınmış olduğu bir rejim olarak tanımlamaktadır. Bu araştırmada ise kavramın ayırt edici özellikleri “çok partili sistemin varlığı”, “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması”, “iktidarın halkın rızasına dayanması”, “serbest ve düzenli seçimler”, “çoğunluk ve çoğulculuk” ve “insan haklarının güvence altına alınması” şeklinde belirlenmiş ve öğretmenlerin öğrencilerine verdikleri tanımlarda, bu özelliklerin ne oranda belirtildiği incelenmiştir. Tablo 4.19’a göre verilen tanımlarda “İnsan haklarının güvence altına alınması” özelliğini sınıf öğretmenleri 34 kez, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 21 kez; “çoğunluk 145 ve çoğulculuk” özelliğini sınıf öğretmenleri 6 kez, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 2 kez; “iktidarın halkın rızasına dayanması” özelliğini sınıf öğretmenleri 2 kez, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 4 kez; “serbest ve düzenli seçimler” özelliğini sınıf öğretmenleri 2 kez, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 7 kez; “çok partili sistemin varlığı” özelliğini sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 1’er kez tekrar etmişlerdir. “Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliği öğretmenler tarafından belirtilmemiştir. Bu sonuçlara göre “insan haklarının güvence altına alınması” diğer özelliklere göre daha fazla sınıf öğretmeni ve sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilirken, “serbest ve düzenli seçimler”, “iktidarın halkın rızasına dayanması”, “çoğunluk ve çoğulculuk” özelliklerinin daha az sınıf öğretmeni ve sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilmiştir. “Çok partili sistemin varlığı” özelliği sadece 1 sınıf öğretmeni ve 1 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilmiş olmakla birlikte “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliği ise sınıf öğretmenleri veya sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından belirtilmemiştir. 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2008) “Bir Ülke Bir Bayrak” ünitesinin “Bizim İçin Cumhuriyet Ve Demokrasi” başlıklı konusunda demokrasi kavramına yer verilmişse de belli bir tanım verilmemiş “Demokraside; ifade özgürlüğü vardır, kişisel haklara saygı vardır, herkesin yasa önünde eşitlik hakkı vardır, çoğunluğun yönetimi vardır, serbest ve düzenli seçimler vardır” şeklinde bilgi verilerek demokrasinin bazı özellikleri öğrenciye verilmeye çalışılmıştır. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2006) ise “Demokrasinin Serüveni” ünitesinin “Hangi Yönetim Daha Demokratik” başlıklı konusunda demokrasi kavramına bazı özellikleri belirtilerek yer verilmiştir. Bu özellikler ders kitabında şu şekilde yer almıştır; “Ülkeyi yönetmek için kurulan siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez öğeleridir. Demokrasi sayesinde duygularımızı özgürce ifade edebiliriz. Demokraside katılım ve çoğunluğun düşüncelerinin yönetime yansıması ve azınlıkta kalanların haklarının korunması esası vardır. Yasalar çerçevesinde herkese eşit mesafede olmak demokrasinin temel ilkeleridir. Milletin egemenliği seçme ve seçilme hakkının kullanılmasıyla ortaya çıkar. Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı faaliyetlerinin sınırlarının yasalarla belirlenmesi gerekir. Demokrasinin sağlıklı işlemesi için yasal düzenlemeler yapılması gerekir”. 146 Bu bulgulara göre öğretmenlerin öğrencilere verdiği tanımlarda demokrasi kavramının ayırt edici özelliklerinin çok az yer aldığı söylenebilir. Öğretmenler cumhuriyet kavramında olduğu gibi demokrasi kavramının tanımında da “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini kullanmışlardır. Böylece öğrencilerin hem “cumhuriyet” hem de “demokrasi” kavramının tanımı olarak aynı ifadeyi öğrenecekleri ve her ikisinin aynı kavram olduğu gibi yanlış bir düşünceye sahip olabilecekleri söylenebilir. Bununla birlikte öğrenci demokrasinin tanımını “halkın kendi kendini yönetmesi” olarak öğrendiği takdirde demokrasinin yapı taşları olan siyasi partiler, iktidar, seçimler, hak ve özgürlükler gibi kavramların demokrasi ile olan yakın ilişkisini öğrenemeyeceklerdir. Tablo 4.20’de öğretmenlerin demokrasi kavramının tam ve doğru öğrenilebilmesi için önerdikleri tanımların analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruyu 66 sınıf öğretmeni ve 50 sosyal bilgiler dersi öğretmeni cevaplamıştır. Öğretmenlerin önerileri demokrasi kavramının altı ayırt edici özelliği temel alınarak analiz edilmiştir. Analiz yapılırken demokrasi kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. 13 sınıf öğretmeni ile sadece 1 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin verdikleri tanımların demokrasi kavramının hiçbir ayırt edici özelliğini içermediği görülmektedir. Bu cevaplar ise ilgisiz tanım kategorisine alınmışlardır. İlgisiz tanım olarak kabul edilen tanımlara ilişkin cevaplar şu şekilde örneklenebilir: S.Ö.4 “En iyi yönetim şekli olduğu slaytlarla izletilmeli, tanımlar çocuklara yaptırılmalı”, S.Ö.7 “Demokrasi bireyin düşüncesini, giyimini, inançlarını şiddete dönüşmedikçe ve kışkırtıcı olmadıkça kısacası başkasına zarar vermedikçe hoşgörüyle karşılayabilme durumu”, S.B.Ö.14 “Demokrasi ile yönetilen her ülkenin sahip olması gereken özellikler ne ise hepsinin tanım içinde yer alması gerekir. Sadece yönetim biçimi olarak verilmemelidir”, S.B.Ö.26 “Demokrasinin bir yönetim şekli olduğunu vurgulamanın dışında yaşamın her alanında kullanılmasıyla anlamlı olduğunu ifade ederim”. Sınıf öğretmenleri sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine oranla daha fazla ilgisiz tanım belirtmişlerdir. Verilen cevaplara bakıldığında cumhuriyet kavramında olduğu gibi demokrasi kavramında da öğretmenlerin tam tanım yazmak yerine kavramın belli bir özelliğiyle ilgili olan çok sınırlı örnekler verdikleri veya tanımlarda nelere yer verilmesi gerektiği konularında düşüncelerini belirttikleri görülmektedir. 147 Tablo 4.20. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerinin “Demokrasi” Kavramını “Tam Ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilmesini Önerdikleri Tanımın Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Çok partili sistemin varlığı Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması İktidarın halkın rızasına dayanması Serbest ve düzenli seçimler Çoğunluk ve çoğulculuk İnsan haklarının güvence altına alınması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz tanım Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 1 50 f 1 N 66 0 66 0 50 1 66 1 50 6 5 66 66 5 2 50 50 25 66 15 50 22 20 66 66 18 13 50 50 Tablo 4.20’ye göre sınıf öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda “insan haklarının güvence altına alınması” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 25, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 15; “serbest ve düzenli seçimler” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 6, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 5; “çoğunluk ve çoğulculuk” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 5, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 2; “çok partili sistemin varlığı” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 1, sosyal bilgiler dersi öğretmenler tarafından 1; “iktidarın halkın rızasına dayanması” özelliği ise sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 1’er kez tekrar edilmiştir. “Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliği ise hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler dersi öğretmeleri tarafından belirtilmemiştir. Tablo 4.20’ye göre 66 sınıf öğretmeninden 25’i, 50 sosyal bilgiler dersi öğretmeninden ise 15’i en fazla “insan haklarının güvence altına alınması” özelliğine tanımlarında yer vermişlerdir. Tablo 4.19’a bakıldığında öğretmenlerin verdikleri demokrasi kavramının tanımında da en fazla bu özelliğe yer verdikleri görülmektedir. Demokrasi kavramının diğer özellikleri hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından çok az belirtilmiştir. Az sayıda öğretmen tarafından belirtilen bu özelliklerin tümünün seçimlerle ilgili özellikler olduğu görülmektedir. 148 Öğretmenlerin bu özellikleri çok az belirtmelerinin sebebi demokrasi kavramının insanların sadece günlük yaşantılarıyla ilgili olduğunu düşünmeleri olabilir. “Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliği ise öğretmenler tarafından belirtilmemiştir. Bu özellik Tablo 4.19’da yer alan, öğretmenlerin derste verdikleri demokrasi kavramının tanımında da hiçbir öğretmen tarafından belirtilmemiştir. Bununla ilgili olarak öğretmenlerin öğrencilerinin seçim zamanı yapılan propagandalardan veya çevrelerinden duyduklarından ve gördüklerinden dolayı birden fazla siyasal parti olduğunu bildiklerini, bu siyasi partiler arasında ayırım yapılmadan hepsinin iktidar olabileceğini düşündükleri söylenebilir. “Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesinin sınıf öğretmenleri tarafından 22 kez, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından ise 18 kez tekrar edildiği görülmektedir. Öğretmenlerin demokrasi kavramının tanımı olarak da verdikleri bu ifadenin ayrıca öğretmenlerin verilmesini önerdikleri tanımlar arasında da yer aldığı görülmektedir. Bu araştırmanın bulgularına bakıldığında “halkın kendi kendini yönetmesi” tanımı, öğretmenlerin öğrencilerine hem cumhuriyetin hem de demokrasinin tanımı olarak verdikleri görülmektedir. Öğretmenlerin iki farklı kavram için aynı tanımı vermesi, bu kavramlar hakkında yeterli bilgilerinin olmadığını düşündürebilir. Öğretmenlerin demokrasinin tanımını yaparken, tanımda, demokrasi kavramının ayırt edici özelliklerinin tamamına yer vermemiş olmaları da bu düşünceyi destekler niteliktedir. Tablo 4.21’de öğretmenlerin öğrencilerine verdiklerini belirttikleri demokrasi kavramının temel özellikleri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruya 74 sınıf öğretmeni ve 57 sosyal bilgiler dersi öğretmeni cevap vermiştir. Analiz yapılırken demokrasi kavramının altı ayırt edici özelliği (çok partili sistemin varlığı, birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması, serbest ve düzenli seçimler, çoğunluk ve çoğulculuk, insan haklarının güvence altına alınması) ölçüt olarak alınmış ve demokrasi kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. Örneğin, S.Ö.8 kodlu sınıf öğretmeninin “Sınıf içinde konuşan arkadaşının dinlenmesi veya kendisi konuştuğunda başkalarının dinlemesi” cevabı ile S.B.Ö.25 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Birlikte yaşamayı kazanabilmek, aynı ortamı paylaşan insanlara saygı göstermesini kazandırmak” cevabı bu kategoriye alınmıştır. 149 Tablo 4.21. Sınıf Öğretmenlerinin Ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdiği Demokrasi Kavramının Temel Özelliklerinin Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Çok partili sistemin varlığı Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması İktidarın halkın rızasına dayanması Serbest ve düzenli seçimler Çoğunluk ve çoğulculuk İnsan haklarının güvence altına alınması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz özellik Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 27 57 f 8 N 74 0 74 0 57 2 74 0 57 20 14 74 74 15 24 57 57 52 74 48 57 16 13 74 74 34 1 57 57 Tablo 4.21’e göre sınıf öğretmenlerinin verdikleri cevaplarda “insan haklarının güvence altına alınması” özelliği, sınıf öğretmenleri tarafından 52 ve sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından 48 kez tekrar edilmiştir. Bu özelliği hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun belirtmiş olduğu görülmektedir. İnsan hakları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sürekli olarak değişmekte ve kapsamı genişlemektedir. Artık dünyanın neresinde olursanız olun, insan hakları dediğimiz, demokrasi dediğimiz şey aynı anlama gelmektedir. Bu nedenle günümüz dünyasında başarılı olabilecek olan bireyleri yetiştirme düşüncesi ancak demokrasiye sarılarak kendisini yetiştirmiş, diğer insanlarının haklarına saygıyı yitirmeyen bireylerden geçmektedir. Bu sonuca ulaştırabilecek en önemli ve tek eğitim ortamı ise ilköğretimdir (Koçoğlu, 2008). “Serbest ve düzenli seçimler” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 20, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 15 kez tekrar edilmiştir. Özbudun’a göre (2008) Türkiye’de halkın, hükümetin oluşmasının özgür, rekabetçi seçimler yoluyla olabileceği konusunda yaygın ve sorgulanmayan bir uzlaşması vardır. Bu durum, Türkiye’deki siyasal kültürün demokrasiyi güvence altına alan özelliklerindendir. 150 “Çoğunluk ve çoğulculuk” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 14, sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından 24 kez tekrar edilmiştir. “Çok partili sistemin varlığı” özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 8, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 27 kez tekrar edilmiştir. “İktidarın halkın rızasına dayanması” özelliğinin sınıf öğretmenleri tarafından 2 kez tekrar edilmesine karşın sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından belirtilmediği görülmektedir. “Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” özelliğinin ise öğretmeler tarafından belirtilmediği görülmektedir. 13 sınıf öğretmeni ile 1 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin belirttikleri temel özellikler demokrasi kavramının herhangi bir ayırt edici özelliğini içermemektedir. Bu özelliklerle ilgili örnek cevaplar şu şekildedir. “Sınıf içinde konuşan arkadaşının dinlenmesi veya kendisi konuştuğunda başkalarının dinlemesi” S.Ö.8, “Sınıfta yapılan tüm faaliyetlerde önce ben yapacağım değil birlikte ve birbirlerine saygılı ve hoşgörülü olarak yapılmasına” S.Ö.46, “Birlikte yaşamayı kazanabilmek, aynı ortamı paylaşan insanlara saygı göstermesini kazandırmak” S.B.Ö.25. Hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi bir özellik olarak sıkça tekrarlandığı için Tablo 4.21’de bu ifadeye ayrı bir kategoride yer verilmiştir. “Halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini 16 sınıf öğretmeni ve 34 sosyal bilgiler dersi öğretmeninin demokrasi kavramının bir özelliği olarak belirttiği görülmektedir. Ayrıca öğretmenler bu ifadeyi daha önce cumhuriyet kavramının tanımı ve temel özellikleri ile demokrasi kavramının tanımı olarak ifade etmeleriyle birlikte şimdi de demokrasi kavramının temel özelliği olarak ifade etmişlerdir. Bu bilgiye dayanarak bazı öğretmenlerin “cumhuriyet” ve “demokrasi” kavramlarının tanımı ve temel özellikleri ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları söylenebilir. Öğretmenlerin tümü yazdıkları temel özellikler arasında “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” ayırt edici özelliğine yer vermemişlerdir. Bu ayırt edici özelliğin yanı sıra “iktidarın halkın rızasına dayanması” temel özelliğine sosyal bilgiler dersi öğretmenleri yer vermemişken sadece 2 sınıf öğretmeni yer vermiştir. Bunun sebebi olarak öğretmenlerin “iktidarın halkın rızasına dayanması” temel özelliğinin temelde “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi ile bağlantılı 151 olduğunu düşünmüş olabilecekleri bundan dolayı daha kolay ve eskiden beri bilinen “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini tercih etmiş olabilecekleri düşünülebilir. 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabına (MEB, 2006) bakıldığında demokrasinin temel özellikleri “siyasi partiler”, “duygu ve düşünceleri özgürce ifade edebilme”, “katılım ve çoğunluğun düşüncelerinin yönetime yansıması ve azınlık haklarının korunması”, “yasalar çerçevesinde herkese eşit mesafede olunması”, “milletin egemenliğinin seçme ve seçilme hakkıyla ortaya çıkması”, “yasama, yürütme ve yargı faaliyetlerinin sınırlarının yasalarla belirlenmesi ve yasal düzenlemelerin olması” şeklinde sıralanmaktadır. Bu temel özelliklere bakıldığında kitapta yer alan temel özelliklerin Tablo 4.21’de yer alan temel özelliklerle temelde aynı oldukları fakat siyasal partilerden söz edilmesine karşın “Birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” ayırt edici özelliğine ders kitabında yer verilmediği görülmektedir. Tablo 4.22’de öğretmenlerin öğrencilerine verilmesini önerdikleri demokrasi kavramının temel özellikleri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Analiz yapılırken, öncelikle öğretmenlerin cevaplarının içinden temel özellik olmayan ifadeler ve demokrasi kavramının ayırt edici özeliklerini doğrudan içermeyen cevaplar “ilgisiz cevap” kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu cevapları şöyle örnekleyebiliriz. “Sıra ile iş yapma, birbirinin önüne geçmeme, bencil davranmama, başkalarının olduğunu da düşünme” S.Ö.46, “Müfredat örnekleri uygun” S.B.Ö.59 kodlu öğretmenlerin cevapları ilgisiz cevap olarak değerlendirilmiştir. Öğretmenlerin bir bölümü yalnızca bir temel özellik belirtirken, bir bölümü de birden fazla temel özellik belirtmişlerdir. Analizler yapılırken bir öğretmen tarafından eğer birden fazla temel özellik yazılmış ise bu temel özellikler de değerlendirmeye alınmıştır. Örneğin, S.Ö.34 kodlu sınıf öğretmeni demokrasinin temel özelliklerini “Özgürlük, seçme ve seçilme hakkı, eşitlik, siyasi partiler, düşünce özgürlüğü” olarak belirtirken, S.B.Ö.62 kodlu sosyal bilgiler öğretmeni demokrasinin temel özelliklerini “Özgürlük, eşitlik, insan hakları, kanunlara uymak, seçim, siyasi partiler” şeklinde belirtmiştir. 152 Tablo 4.22. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerin “Demokrasi” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Üzerinde Durulmasını Önerdikleri Temel Özelliklerin Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özelliklerine Göre Dağılımı Sınıf Öğretmenleri Demokrasi Kavramının Ayırt Edici Özellikleri Çok partili sistemin varlığı Birden çok siyasi partinin iktidar olma şansının olması İktidarın halkın rızasına dayanması Serbest ve düzenli seçimler Çoğunluk ve çoğulculuk İnsan haklarının güvence altına alınması Halkın kendi kendini yönetmesi İlgisiz cevap Sosyal Bilgiler Öğretmenleri f N 8 50 f 9 N 65 0 65 0 50 2 65 1 50 9 6 65 65 9 9 50 50 43 65 37 50 12 18 65 65 18 6 50 50 Tablo 4.22’ye bakıldığında “insan haklarının güvence altına alınması” temel özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 43, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 37; “serbest ve düzenli seçimler” temel özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 9, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 9; “çoğunluk ve çoğulculuk” temel özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 6, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 9; “çok partili sistemin varlığı” temel özelliği sınıf öğretmenleri tarafından 9, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 8; “iktidarın halkın rızasına dayanması” temel özelliği ise sınıf öğretmenleri tarafından 2, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 1 kez tekrar edilmiştir. “Birden çok siyasi partinin iktidar olma şansının olması” temel özelliğinin ise hiçbir öğretmen tarafından belirtilmediği görülmektedir. Ayrıca öğretmenlerin temel özellik olarak belirttikleri “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi sınıf öğretmenleri tarafından 12 kez tekrar edilmişken sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından 18 kez tekrar edilmiştir. 18 sınıf öğretmeni ile 6 sosyal bilgiler öğretmeninin verdikleri temel özelliklerin demokrasi kavramının hiçbir ayırt edici özelliğini içermediği görülmektedir. İlgisiz temel özellik olarak sayılan özelliklere bakıldığında öğretmenlerin “Ailede haklara saygılı olma ve ailede sorumluluğu bilme”, “Sıra ile iş yapma, birbirinin önüne 153 geçmeme, bencil davranmama, başkalarının olduğunu da düşünme”, “Başkalarının özgürlülerinin başladığı yerde bizim özgürlüğümüzün bittiğini kavratmak” gibi ifadeleri kullandığı görülmektedir. Öğretmenlerin bu tür cevaplar vermelerinin sebebinin ise öğrencilerinin hayatlarından örnekler vererek kavramın öğrenilmesini kolaylaştırmayı düşünmüş olmaları olabilir. İlgisiz cevap belirten sınıf öğretmenlerinin ilgisiz cevap belirten sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler öğretmenlerinin diğer temel özelliklere oranla “insan haklarının güvence altına alınması” temel özelliğini daha çok belirttikleri görülmektedir. Öğretmenlerin Tablo 4.21’de derste öğrencilerine verilmesini önerdikleri temel özellikler arasında da en fazla “insan haklarının güvence altına alınması” kategorisine yerleşen özellikler olduğu görülmektedir. Bunun nedeni; insanların kendi hak ve özgürlükleri ile ilgili konularda daha duyarlı olmaları, siyasi parti, iktidar, çok partili sistem, iktidarın halkın rızasına dayanması gibi konuları kolay algılayamamaları veya bunların, kendilerinin hak ve özgürlükleriyle olan ilişkisini görememeleri olabilir. Soruyu cevaplayan öğretmenlerin tümü yazdıkları temel özellikler arasında “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” temel özelliğine yer vermemişlerdir. Tablo 4.19’da yer alan öğretmenlerin verdikleri demokrasi tanımları, Tablo 4.20’de yer alan öğretmenlerin verilmesini önerdikleri demokrasi tanımları, Tablo 4.21’de yer alan öğretmenlerin derste verdikleri demokrasi kavramının temel özellikleri ile ilgili analiz sonuçlarına bakıldığında öğretmenlerin “birden çok siyasal partinin iktidar olma şansının olması” ayırt edici özelliğine yer vermedikleri görülmektedir. Hem 5.sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabına (MEB, 2008) hem de 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabına (MEB, 2006) bakıldığında bu temel özellikle ilgili herhangi bir bilgiye yer verilmemiş olması öğretmenlerin bu özelliği belirtmemelerinin bir sebebi olabilir. Genel olarak bakıldığında sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin öğrencilerine verdiklerini belirttikleri temel özelliklerin birbirine yakın oldukları görülmektedir. Bu bulgular daha önce analizi yapılmış olan “Derste öğrencilerinize demokrasi kavramının hangi temel özelliklerini sunuyorsunuz?” sorusuna alınan cevaplardan oluşturulmuş olan Tablo 4.21 ile karşılaştırıldığında hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler öğretmenlerinin demokrasi kavramı ile ilgili belirttikleri özelliklerin sayısının azaldığı görülmektedir. 154 Tablo 4.23’te öğretmenlerin derste öğrencilerine demokrasi kavramıyla ilgili verdikleri örnekler ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Bu soruya 73 sınıf öğretmeni ve 55 sosyal bilgiler dersi öğretmeni cevap vermiştir. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler alınarak aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.18 kodlu sınıf öğretmeninin “Sınıfta başkanlık seçimi, kulüp seçimi” cevabı ile S.B.Ö.57 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Sınıfta sınıf başkanlarının seçilmesi, eğitsel kulüplere öğrencilerin seçilmesi” cevabı “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.23. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Derste Öğrencilerine Verdikleri Demokrasi Kavramıyla İlgili Örneklerin Dağılımı Öğretmenlerin Demokrasi Kavramıyla İlgili Olarak Verdikleri Örnekler Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum S. Ö. S.B.Ö. f N f N 24 73 13 55 Kişi düşünce, hak ve özgürlükleri ile ilgili örnekler veriyorum (kanun, adalet önünde eşitlik, düşünceye saygı v.b.) Devlet yöneticilerinin seçimini örnek veriyorum (milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı, muhtar, belediye başkanı v.b.) Demokrasi ile yönetilen ülkeleri örnek veriyorum. Ülkemizin yönetimini örnek veriyorum. Demokrasinin tanımı ve temel özelliklerini, demokratik toplumları, demokrasi ile ilgili yönetim biçimlerini v.b. örnekleri veriyorum Günlük hayattan, güncel olaylardan örnek veriyorum. Somut anlaşılır örnekler veriyorum. Kişisel davranışlarla ilgili olarak dikkat etmemiz gerekenleri örnek veriyorum. Aile içinde demokrasi ve bunu gerçekleşmesini sağlayacak davranışları örnek veriyorum (aile içinde düşüncesini söyleme, alınan kararlara katılma, diğer kişilerin görüşlerine saygı v.b.) Ülkeler, yönetim şekilleri ve özelliklerini örnek veriyorum (Padişahlık, krallık ve totaliter yönetimler. Monarşik, oligarşik, teokratik ve demokratik devletler ve özellikleri. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasındaki farklar. Avrupa ülkeleri ile Arabistan, Mısır, Küba, Suriye, Irak gibi ülkeleri karşılaştırmalarını istiyorum. Diktatörlük içinde yaşayan insanları örnek veriyorum.) 18 73 10 55 Yönetim şekli, yaşama biçimi, halkın kendi kendini yönetmesi, halkın yönetime katılmasını örnek veriyorum 17 73 13 55 12 73 10 55 9 73 10 55 6 73 3 55 5 73 4 55 5 73 3 55 2 73 3 55 155 Tablo 4.23. (Devam) Öğretmenlerin Demokrasi Kavramıyla İlgili Olarak Verdikleri Örnekler Cumhuriyetle yönetildiğimizi, cumhuriyetin kuruluşunu örnek veriyorum Hoşgörüyü, saygıyı örnek veriyorum Atatürk’ün yaptıklarıyla ilgili örnekler veriyorum Kooperatif ve derneklerde yapılan seçimleri örnek veriyorum Her cumhuriyetin demokratik yapıda olmadığını söylüyorum. Demokrasinin hakim olduğu yönetim biçiminin demokrasi olduğunu söylüyorum Eski Yunan devletini örnek veriyorum S. Ö. S.B.Ö. f 2 N 73 f 1 N 55 2 1 1 0 73 73 73 73 0 2 0 2 55 55 55 55 0 73 1 55 Tablo 4.23’e bakıldığında “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 24 sınıf öğretmeni ve 13 sosyal bilgiler öğretmeni, “Kişi düşünce, hak ve özgürlükleri ile ilgili örnekler veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 18 sınıf öğretmeni ve 10 sosyal bilgiler öğretmeni, “Devlet yöneticilerinin seçimini örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 17 sınıf öğretmeni ve 13 sosyal bilgiler öğretmeni, “Demokrasi ile yönetilen ülkeleri, ülkemizin yönetimini. Demokrasinin tanımı ve temel özelliklerini, demokratik toplumları, demokrasi ile ilgili yönetim biçimlerini örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 12 sınıf öğretmeni ve 10 sosyal bilgiler öğretmeni, “Günlük hayattan, güncel olaylardan örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 9 sınıf öğretmeni ve 10 sosyal bilgiler öğretmeni, “Kişisel davranışlarla ilgili olarak dikkat etmemiz gerekenleri örnek veriyorum ” kategorisinde yer alan örneklerin 6 sınıf öğretmeni ve 3 sosyal bilgiler öğretmeni, “Aile içinde demokrasi ve bunu gerçekleşmesini sağlayacak davranışları örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 5 sınıf öğretmeni ve 4 sosyal bilgiler öğretmeni, “Ülkeler, yönetim şekilleri ve özelliklerini örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örneklerin 5 sınıf öğretmeni ve 3 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilmiş olduğu görülmektedir. “Yönetim şekli, yaşama biçimi, halkın kendi kendini yönetmesi, halkın yönetime katılması gibi örnek veren” 2 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyetle yönetildiğimizi, cumhuriyetin kuruluşunu örnek veren” 2 sınıf öğretmeninin ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Atatürk’ün yaptıklarıyla ilgili örnekler veren” 1 sınıf öğretmeninin ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin olduğu görülmektedir. 156 “Hoşgörüyü, saygıyı örnek veriyorum” şeklindeki örneği sadece 2 sınıf öğretmeni belirtirken, “Her cumhuriyetin demokratik yapıda olmadığını söylüyorum. Demokrasinin hâkim olduğu yönetim biçiminin demokrasi olduğunu söylüyorum” şeklindeki örneği sadece 2 sosyal bilgiler dersi öğretmeni ve “Eski Yunan devletini örnek veriyorum” şeklindeki örneği ise sadece 1 sosyal bilgiler dersi öğretmeni belirtmiştir. Tablo 4.23’e göre “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örnekler 24 sınıf öğretmeni tarafından belirtilmiştir. Bu kategoride yer alan örnekler diğer kategorilere oranla daha fazla sınıf öğretmeni tarafından belirtilmiştir. Bunun sebebi sınıf öğretmenlerinin öğrencilerin zihinsel gelişimlerini göz önünde bulundurarak içinde bulundukları durumlardan örnek vererek demokrasi kavramının anlaşılmasını kolaylaştırmaya çalışmaları olabilir. “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” ve “Devlet yöneticilerinin seçimini örnek veriyorum” kategorileri 13 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilerek, bu kategorilerde yer alan örnekler sosyal bilgiler öğretmenleri arasında diğer kategorilerde yer alan örneklere oranla daha fazla belirtilmiştir. Hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenleri en fazla “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” kategorisine alınan kavramlardan örnek vermişlerdir. Ayrıca sosyal bilgiler dersi öğretmenleri aynı oranda “Devlet yöneticilerinin seçimini örnek veriyorum” kategorisinde yer alan kavramlardan da örnek verdiklerini belirtmişlerdir. Hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler öğretmenleri en fazla “Sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler (sınıf başkanı, okul temsilcisi, kulüp seçimleri v.b.) ile öğrencilerin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeleri ile ilgili örnek veriyorum” kategorisinde yer alan örnekler vererek, öğrencilerin yakın çevrelerinden örneklerle karşılaştıklarında kavramı daha kolay anlayabileceklerini düşünmüş olabilirler. Okulda veya sınıfta yapılan seçimlerden verilen örneklerin demokrasi kavramının öğrenilmesini ve anlaşılmasını kolaylaştırabileceği söylenebilir. Fakat bunlar demokrasi kavramının örnekleri değildir. Demokrasi kavramının örnekleri demokrasinin uygulandığı ülkelerdir. 157 Tablo 4.23’e bakıldığında demokrasi ile yönetilen ve yönetilmeyen ülkeleri örnek verdiğini belirten öğretmen sayısının çok az olduğu görülmektedir. “Demokrasi ile yönetilen ülkeleri örnek veriyorum. Ülkemizin yönetimini örnek veriyorum. Demokrasinin tanımı ve temel özelliklerini, demokratik toplumları, demokrasi ile ilgili yönetim biçimlerini vs örnekleri veriyorum” şeklinde görüş belirten öğretmenlerinin sayısı 12, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısı 10’dur. sınıf “Ülkeler, yönetim şekilleri ve özelliklerini örnek veriyorum (Padişahlık, krallık ve totaliter yönetimler. Monarşik, oligarşik, teokratik ve demokratik devletler ve özellikleri. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasındaki farklar. Avrupa ülkeleri ile Arabistan, Mısır, Küba, Suriye, Irak gibi ülkeleri karşılaştırmalarını istiyorum. Diktatörlük içinde yaşayan insanları örnek veriyorum)” şeklinde görüş belirten sınıf öğretmeni sayısı 5, sosyal bilgiler dersi öğretmeni 3’tür. “Her cumhuriyetin demokratik yapıda olmadığını söylüyorum. Demokrasinin hâkim olduğu yönetim biçiminin demokrasi olduğunu söylüyorum” şeklinde görüş belirten sosyal bilgiler dersi öğretmeni 2’dir. Tablo 4.23’e göre sınıf öğretmenlerinin önemli bir bölümü, demokrasi kavramına, okul, sınıf ve aile ortamından örnek verdiklerini belirtmiştir. Öğrencilere sık sık okul, sınıf ve aile ortamından örnek verilmesi, demokrasinin, bir siyaset bilimi kavramı olarak öğretilmesini sağlayamaz. Kavramın öğrenilmesini sağlayacak olan, ülke adlarının verilerek, bu ülkelerin neden demokrasinin örneği olduğunun açıklanmasını ise çok az sayıda öğretmenin dile getirdiği görülmektedir. Yine demokrasinin örneği olmayan durumları vererek, bunların neden örnek olmadığını açıkladığını belirten öğretmen sayısı da çok azdır. Kavramların öğrenilmesinde, örnek olmayanlar doğru sınıflamanın oluşmasında önemli bir işleve sahiptir. Öğretmenlerin ders kitapları ile ilgili görüşlerinin yer aldığı ve daha önce verilmiş olan Tablo 4.17’ye bakıldığında sınıf öğretmenlerinin % 40,2’si, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin ise % 62,9’u demokrasi kavramının örneklerinin verildiğini; sınıf öğretmenlerinin % 23,8’i, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin % 44,3’ü demokrasiyle yönetilmeyen ülkelere örnek verildiğini belirtmektedir. 6.sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında (MEB, 2006) “Hangi yönetim daha demokratik” başlıklı konuda “monarşi”, “oligarşi”, “teokrasi” ve “cumhuriyet” yönetimlerinin tanımları yapılarak hangisinin daha demokratik olduğu sorulmuştur. Bu yönetimler arasından cumhuriyetin demokrasi ilkelerinin en iyi uygulandığı yönetim şekli olduğu belirtilmiştir. Fakat demokrasi kavramının örnekleri olan, demokrasi ilkelerini içinde barındıran demokratik 158 yönetimlerin uygulandığı ve uygulanmadığı ülkelerden örnekler verilmemiştir. Açıklamalar ülkeler üzerinde değil yönetim biçimleri üzerinde yapılmıştır. Öğretmenler, yararlandıkları ders kitaplarının, demokrasi kavramının örnekleri ve örnek olmayanları içermesi açısından yetersiz bulmuşlardır. Kitaplardaki bu yetersizlikten öğretmenlerin de olumsuz yönde etkilendiği söylenebilir. Tablo 4.24’te öğretmenlerin derste öğrencilerine demokrasi kavramıyla ilgili örnekler verirken nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler alınarak aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.3 kodlu sınıf öğretmeninin “Basit ve anlaşılır örnekler verilmesi” cevabı ile S.B.Ö.15 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Öğrenci seviyesine uygun, açık, net ve anlaşılır, yeterli sayıda örnek verilmelidir” cevabı “Örnekler verilirken öğrenme ve öğretme ilkelerine uyulmalı” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.24. Sınıf Öğretmenlerinin ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerin “Demokrasi” Kavramını “Tam ve Doğru” Olarak Öğrenebilmeleri İçin Verilen Örneklerde Dikkat Edilmesi Gerekenlerle ile İlgili Önerileri Öğretmenlerin Örneklerle İlgili Önerileri Örnekler verilirken öğrenme ve öğretme ilkelerine uyulmalı Hak ve özgürlüklere dikkat çeken örnekler verilmeli Öğrencilerin davranışlarıyla gösterebilecekleri örnekler verilmeli Sınıfta ve okulda gerçekleşen etkinlik ve davranışlardan örnekler verilmeli Kurtuluş Savaşı, Atatürk, egemenlik, siyasi partiler anlatılmalı Demokrasiye örnek olan ve örnek olmayan ülkelerden ve bu ülkeler arasındaki benzerlik ve farklılıklardan örnekler verilmeli Dersi destekleyecek materyaller hazırlanmalı Cumhuriyet ve demokrasi kavramı arasındaki ilişki açıklanmalı Aile içinde gerçekleşmesi gereken demokratik davranışlardan ve durumlardan örnekler verilmeli Örnekler yakın tarihle ilgili olmalı. Örneklerde yakın ilişkiler içinde olduğumuz ülkeler olmalı Dünyada tam demokratik ülke olmadığından örnek verilmeli S. Ö. f 28 N 63 S. B. Ö. f N 13 44 15 8 63 63 5 7 44 44 5 63 7 44 5 63 2 44 2 63 5 44 2 1 63 63 0 3 44 44 1 63 1 44 1 63 1 44 0 63 1 44 159 Tablo 4.24’e bakıldığında “Örnekler verilirken öğrenme ve öğretme ilkelerine uyulmalı” kategorisine alınan önerileri 28 sınıf öğretmeninin ve 13 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Hak ve özgürlüklere dikkat çeken örnekler verilmeli” kategorisine alınan önerileri 15 sınıf öğretmeninin ve 5 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Öğrencilerin davranışlarıyla gösterebilecekleri örnekler verilmeli” kategorisine alınan önerileri 8 sınıf öğretmeninin ve 7 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Sınıfta ve okulda gerçekleşen etkinlik ve davranışlardan örnekler verilmeli” kategorisine alınan önerileri 5 sınıf öğretmeninin ve 7 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Kurtuluş Savaşı, Atatürk, egemenlik, siyasi partiler anlatılmalı” kategorisine alınan önerileri 5 sınıf öğretmeninin ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Demokrasiye örnek olan ve örnek olmayan ülkelerden ve bu ülkeler arasındaki benzerlik ve farklılıklardan örnekler verilmeli” kategorisine alınan önerileri 2 sınıf öğretmeninin ve 5 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Cumhuriyet ve demokrasi kavramı arasındaki ilişki açıklanmalı” kategorisine alınan önerileri 1 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin belirttiği görülmektedir. “Aile içinde gerçekleşmesi gereken demokratik davranışlardan ve durumlardan örnekler verilmeli” kategorisine alınan önerileri 1 sınıf öğretmeninin ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin, “Örnekler yakın tarihle ilgili olmalı. Örneklerde yakın ilişkiler içinde olduğumuz ülkeler olmalı” kategorisine alınan önerileri 1 sınıf öğretmeninin ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin belirttiği görülmektedir. “Dersi destekleyecek materyaller hazırlanmalı” önerisi 2 sınıf öğretmeni ve “Dünyada tam demokratik ülke olmadığından örnek verilmeli” önerisi 1 sosyal bilgiler öğretmeni tarafından belirtilmiştir. Bir kavramın öğretimi sırasında verilen örneklerde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Doğan (2007)’nın çeşitli kaynaklardan aktardığına göre kavram öğretiminin etkili olabilmesi için; örneklerin kolaydan zora doğru sıralanması, ayrıt edici olmayan özellikler açısından çeşitlilik göstermesi ve örnek ve örnek olmayanların ayırt edici önerilmektedir. olmayan özeliklerinin benzerliklerine dayanarak eşleştirilmesi Öğretmenlerin cevapları sonucu oluşan kategorilere bakıldığında “Demokrasiye örnek olan ve örnek olmayan ülkelerden ve bu ülkeler arasındaki benzerlik ve farklılıklardan örnekler veriyorum” kategorisine alınan önerilerin diğer kategorilere alınan önerilere oranla demokrasi kavramının öğretiminde daha etkili 160 olacağı söylenebilir. Bu kategoriye alınan önerilere örnek olarak şu cevaplar verilebilir: S.B.Ö.52 kodlu öğretmenin cevabı “Demokrasinin uygulandığı ülkelerle, uygulanmadığı ülkelerin karşılaştırılması”, S.Ö.58 kodlu sınıf öğretmeninin cevabı ise “Demokrasinin uygulandığı ülkeler ile uygulanmadığı ülkeler arasındaki farklar” şeklindedir. Fakat bu kategoriye alınan görüşleri belirten sadece 2 sınıf öğretmeni ve 5 sosyal bilgiler dersi öğretmeni bulunmaktadır. Bununla birlikte kolaydan zora sıralama ve ayırt edici özelliklerin göze önüne alınması durumlarını belirten bir öneriye yer verilmemiştir. Bu bulgulara dayanılarak hem sınıf öğretmenlerinin hem de sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin öğrencilere örnekler verilirken en fazla öğrenme ve öğretme ilkelerine uyulması gerektiğini düşündükleri söylenebilir. Bu bulgulara dayanarak, öğretmenlerin öncelikle, öğrencilere verilen örneklerin, öğrenci düzeyine uygun olmasını önemsedikleri söylenebilir. Tablo 4.25’te öğretmenlerin demokrasi kavramının hangi kavramlarla çok yakından ilişkili olduğuyla ilgili düşüncelerinin analiz sonuçları yer almaktadır. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin “Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisinde “hak, adalet, eşitlik, özgürlük” gibi kavramlar yer almıştır. Ayrıca birden fazla farklı kavram belirtmiş olan öğretmenlerin cevapları, ilgili kategorilerde toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.2 kodlu sınıf öğretmeninin belirttiği “Hürriyet, laiklik, halkçılık” cevabındaki “hürriyet” kavramı “Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisine, “laiklik ve halkçılık” kavramları “Atatürk ve ilkeleri” kategorisine alınmıştır. S.B.Ö.3 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Eşitlik, özgürlük, hoşgörü, empati, saygı” cevabındaki “Eşitlik, özgürlük” kavramı “Temel haklara ve hürriyetlere dair kavramlar” kategorisine alınırken “hoşgörü, empati, saygı” kavramları “Demokratik bireylerde bulunması gereken özellikler” kategorisine alınmıştır. Bu nedenle soruyu yanıtlayan sınıf öğretmeni sayısı 74, sosyal bilgiler dersi öğretmeni sayısı ise 55 iken bazı kategorilerin frekansları bu sayıların üzerinde çıkmıştır. 161 Tablo 4.25. Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramının Yakından İlişkili Olduğunu Düşündükleri Kavramlar Demokrasi Kavramıyla Yakından İlişkili Olduğu Düşünülen Kavramlar Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar Demokratik cumhuriyetlerde olan kavramlar Demokrasinin işlemesine dair kavramlar Demokratik bireylerde bulunması gereken özellikler Demokratik toplum özellikleri Demokratik devletlerde devlet yönetiminin şekillenmesi ile ilişkili kavramlar Atatürk ve ilkeleri Devlet yapısı ile ilişkili kavramlar S. Ö. S. B. Ö. f 134 50 31 28 13 11 N 74 74 74 74 74 74 f 132 49 35 13 2 10 N 55 55 55 55 55 55 10 5 74 74 2 0 55 55 Tablo 4.25’e bakıldığında “Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisinde 134 sınıf öğretmeni, 132 sosyal bilgiler dersi öğretmeni görüş belirtmiştir. Hem sınıf öğretmenleri hem de sosyal bilgiler öğretmenleri en fazla bu kategoride yer alan kavramlar belirtmişlerdir. “Demokratik cumhuriyetlerde olan kavramlar” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 50, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 49; “Demokrasinin işlemesi ile ilişkili kavramlar” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 31, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 35; “Demokratik bireylerde bulunması gereken özellikler” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 28, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 13; “Demokratik devletlerde devlet yönetiminin şekillenmesi ile ilişkili kavramlar” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 11, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri 10 kavram adı yazarak bu kavramların demokrasi kavramı ile yakından ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. “Demokratik toplum özellikleri” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 13 kavram sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 2 kavram adı yazarak, “Atatürk ve ilkeleri” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 10 kavram sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin 2 kavram adı yazarak görüş bildirdikleri görülmektedir. “Devlet yapısı ile ilişkili kavramlar” kategorisine alınan kavramlara sınıf öğretmenleri 5 kavram adı yazmışlardır. 162 Bu bulgulara göre öğretmenlerin demokrasi kavramının en fazla “Temel haklar ve hürriyetlerle ilişkili kavramlar” kategorisinde yer alan kavramlarla çok yakından ilişkili olduğunu düşündükleri söylenebilir. “Temel hak ve hürriyetler” demokrasi kavramının ayırt edici özelliklerinden biridir. Öğretmenlere Tablo 4.12’de cumhuriyet kavramı ile yakından ilişkili kavramlar sorulduğunda öğretmenler “Atatürk ilkeleri, inkılapları ve bunlarla ilişkili kavramalar” dan sonra cumhuriyet kavramını en fazla “temel hak ve hürriyetler” kategorisine alınan kavramlarla yakından ilişkili bulduklarını belirtmişlerdir. Bununla ilgili olarak öğretmenlerin hem cumhuriyet hem de demokrasi kavramlarının temel hak ve hürriyetlerle ilgili kavramlarla çok yakından ilişkili olduğunu düşündükleri söylenebilir. Ülkemizde demokrasi ilkelerinin uygulandığı bir cumhuriyet yönetiminin olması öğretmenlerin bu şekilde düşünmelerine neden olmuş olabilir. “Demokratik cumhuriyetlerde olan kavramlar”, “Demokrasinin işlemesi ile ilişkili kavramlar”, “Demokratik devletlerde devlet yönetiminin şekillenmesi ile ilişkili kavramlar” ile “Devlet yapısı ile ilişkili kavramlar” kategorilerinde ise öğretmenler demokrasi kavramının hem türsel kavramlarından hem de üst kavramlarından söz etmişlerdir. Öğretmenlerin “Demokratik bireylerde bulunması gereken özellikler” ile “Demokratik toplum özellikleri” kategorilerinde belirtmiş olduğu kavramlar, demokrasinin gerçekleşmesinde, vatandaşların bilgi ve bilinç düzeyinin en önemli belirleyici olduğunu vurgulayan kavramlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nde demokratik yaşamın temelinin Atatürk tarafından atılmış olması nedeniyle öğretmenler “Atatürk ve ilkeleri” kategorisinde de görüş belirtmişlerdir. Tablo 4.26’da öğretmenlerin demokrasi kavramı ile ilgili belirtmek istedikleri görüş ve önerileri ile ilgili bilgilerin analiz sonuçları yer almaktadır. Toplam 34 sınıf öğretmeni ve 13 sosyal bilgiler dersi öğretmeni demokrasi kavramı ile ilgili görüş ve öneri belirtmişlerdir. Analiz yapılırken, öğretmenlerin cevaplarının içinden aynı anlamı içeren cümleler aynı kategori başlıkları altında toplanmıştır. Örneğin; S.Ö.4 kodlu sınıf öğretmeninin “Bu kavramlar(demokrasi ve cumhuriyet) kitaplarda diğer ülkelerde bol resimli ve örnekli desteklenmeli. Yönetilen ve yönetilmeyen ülkelerle karşılaştırmalar yapılmalı. Türkiye’de bu yönetimin neden benimsenmek istenmediği bazı çerçeveler tarafından tartışılmalı” cevabı ile S.B.Ö.48 kodlu sosyal bilgiler öğretmeninin “Özellikle belirtmek istiyorum ki sosyal bilgiler 6,7,8 kitaplarında bu kavramlar yeterli değil. Önceleri vatandaşlık derslerinde daha ayrıntılı işliyorduk. Ama bu dersin kaldırılmasından sonra bu konulara verilen önem azaldı diye düşünüyorum. 163 Kitaplarımız da bu konulara daha fazla yer verilmesi ve örneklerin çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum” cevabı “Ders kitaplarına ve eğitim programlarına ilişkin görüşler” kategorisine alınmıştır. Tablo 4.26. Sınıf Öğretmenleri ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretmenlerinin “Demokrasi” Kavramı İle İlgili Belirtmek İstedikleri Görüş ve Öneriler Öğretmenlerin Görüşleri Demokratik davranışlar sergilenmesi ile ilgili görüşler Ders kitaplarına ve eğitim programlarına ilişkin görüşler Demokrasi kavramının nasıl işlenmesi gerektiği ile ilgili görüşler Demokrasinin eğitilmiş bireylerle mümkün olması Tanım ve örneklerle ilgili görüşler Okulda eğitimin nasıl olması gerektiği ile ilgili görüşler Demokrasiye neden sahip çıkmamız gerektiği ile ilgili görüşler Demokrasi ve cumhuriyet ilişkisi ve demokrasinin korunması S.Ö. f N 15 34 7 34 5 34 S.B.Ö. f N 3 13 2 13 2 13 4 2 1 1 0 1 0 3 0 4 34 34 34 34 34 13 13 13 13 13 Tablo 4.26’da 15 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin “Demokratik davranışlar sergilenmesi ile ilgili görüşler” kategorisine, 7 sınıf öğretmeninin ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin “Ders kitaplarına ve eğitim programlarına ilişkin görüşler” kategorisine, 5 sınıf öğretmeninin ve 2 sosyal bilgiler öğretmeninin “Demokrasi kavramı nasıl işlenmesi gerektiği ile ilgili görüşler” kategorisine, 4 sınıf öğretmeninin ve 1 sosyal bilgiler öğretmeninin “Demokrasinin eğitilmiş bireylerle mümkün olması”, 1 sınıf öğretmeninin ve 3 sosyal bilgiler öğretmeninin “Okulda eğitimin nasıl olması gerektiği ile ilgili görüşler” kategorisine alınan görüş ve öneriler belirttikleri görülmektedir. 2 sınıf öğretmeni “Tanım ve örneklerle ilgili” 1 sınıf öğretmeni de “Demokrasiye neden sahip çıkmamız gerektiği ile ilgili” görüş belirtmişlerdir. “Demokrasi ve cumhuriyet ilişkisi ve demokrasinin korunması” ile ilgili 4 sosyal bilgiler öğretmeni de çeşitli görüşler belirtmişlerdir. Tablo 4.26’ya göre sınıf öğretmenleri (f: 15) en fazla “öğrencilerin demokratik davranışlar sergilemesi” ile ilgili görüş belirtmişlerdir. S.Ö.99 kodlu sınıf öğretmeninin “Sınıf ortamında söz alma, başkalarını dinleme, farklı görüş ve düşüncelere saygı 164 gösterme, düşüncesini çekinmeden ifade edebilme gibi eylem ve davranışlar gösterilmelidir” görüşü ile S.Ö. 47 kodlu sınıf öğretmeninin “Öğrencilere demokrasiyi nasıl kullanacaklarının doğru öğretilmesi önemlidir” görüşü bu kategoriye örnek olarak verilebilir. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri (f: 4) ise en fazla “demokrasi ve cumhuriyet kavramlarının ilişkisi ile demokrasinin korunması” hakkında görüş belirtmişledir. S.B.Ö.38 kodlu sosyal bilgiler dersi öğretmeninin “Cumhuriyet demek demokrasi demektir. Cumhuriyet olmadan demokrasi olmaz, demokrasi olmadan da cumhuriyet olmaz. Bizler hangi görüşten olursak olalım cumhuriyetimize, demokrasimize sahip çıkalım” görüşü bu kategoriye örnek olarak verilebilir. Sınıf öğretmenlerinin bu kavramın öğrenilmesi ile ilgili öğrencide daha demokratik davranış sergileme konusunda bir değişiklik bekledikleri söylenebilir. Bu bulgulara dayanılarak öğretmenler tarafından belirtilmiş olan görüşlerin daha çok eğitim ve öğretimin düzenlenmesine yönelik olduğu söylenebilir. Öğretmenler tarafından demokratik bir bireyin hangi davranışlara sahip olması, demokrasi kavramı ile ilgili bilgilerin ders kitabında ve derste nasıl verilmesi gerektiği ile ilgili görüşler belirtilmiştir. Bu bulgu öğretmenlerin demokrasi kavramının öğretimi ile ilgili yetersizliklerin olduğunu düşündükleri biçiminde yorumlanabilir. 165 BÖLÜM V SONUÇLAR VE ÖNERİLER Araştırmanın bu bölümünde araştırma kapsamında ortaya çıkmış olan sonuçlara ve önerilere yer verilmektedir. 1. Öğretmenler “Cumhuriyet kavramının kazandırılma amacı nedir?” sorusunu yanıtlarken duyuşsal ve devinişsel alanda daha çok davranış belirtmişlerdir. Öğrenciler cumhuriyet kavramı hakkında bilgilenmedikçe, duyuşsal ve devinişsel davranışların da istenen düzeyde gerçekleşmeyeceği konusunda öğretmenler bilgilendirilebilir. 2. Cumhuriyet kavramının öğretimi hangi sınıfta hangi öğrenme düzeyinde yapılmalıdır sorusuna, sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenleri farklı cevaplar vermişlerdir, bunun nedeni araştırılabilir. 3. Öğretmenler ders amaçlarının cumhuriyet kavramının öğretiminde yol gösterici olduğu konusunda daha çok olumlu görüş bildirmişlerdir. İçerikle ilgili maddelerde ise “kısmen” seçeneğini daha fazla seçtikleri görülmektedir. Bu doğrultuda, ders içeriğinin daha yeterli hale getirilmesi önerilebilir. 4. Cumhuriyet kavramının içerik öğelerinin, ders kitaplarında yer alması konusunda sosyal bilgiler dersi öğretmenleri daha çok olumlu görüş belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin ise bu açıdan kullandıkları kitapları daha çok “kısmen” yeterli veya yetersiz buldukları ortaya çıkmıştır. İlköğretim 5.sınıfta kullanılan ders kitapları, kavram içerik öğelerini kapsayacak biçimde verilebilir. 5. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri, cumhuriyet kavramının içerik öğelerini sunma düzeyleri açısından meslektaşlarını, sınıf öğretmenlerine kıyasla daha yeterli bulmuşlardır. Ancak her iki öğretmen grubunda da “kısmen” ve “hayır” seçeneklerinde toplanan görüşlerin oranı oldukça yüksek bulunmuştur. Bu sonuca göre, öğretmenlerin, cumhuriyet kavramı konusunda bilgilendirilmesi gerektiği düşünülebilir. 166 6. Öğretmenler hem öğrencilerine verdiklerini belirttikleri tanımda hem de önermiş oldukları tanımda, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinden birini (Yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi) çok fazla dile getirirken, diğer özelliğini (Seçimlerin belli aralıklarla yapılması) çok az dile getirmişlerdir. Öğretmenler “halkın kendi kendini yönetmesi”ni cumhuriyetin tanımı olarak yazmışlar ve bu tanımı hem öğrencilerine verdiklerini belirtmişler hem de bu tanımın öğrencilere verilmesini önermişlerdir. Öğretmenler hem öğrencilerine verdiklerini belirttikleri özelliklerde hem de önermiş oldukları özelliklerde, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinden birini (yöneticilerin seçimle iş başına gelmesi) çok fazla dile getirirken, diğer özelliğini (seçimlerin belli aralıklarla yapılması) çok az belirtmişlerdir. Hangi yaştaki öğrenciye nasıl bir cumhuriyet tanımı verilmesi gerektiği hem öğretmen görüşleri alınarak hem de deneysel araştırmalar yapılarak ortaya konabilir. Öğretmenler tarafından “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi hem cumhuriyetin tanımı, hem özelliği, hem demokrasinin tanımı olarak kullanıldığında karışıklığa neden olacaktır. Farklı kavramlar için aynı tanımlar kullanılarak karışıklık oluşturmak yerine cumhuriyet kavramının tanımı (Halkın yöneticilerini kendilerinin seçtiği, seçimlerin belli aralıklarla tekrarlandığı devlet şeklidir) kullanılabilir. Çünkü cumhuriyetin tanımı yalnızca iki ayırt edici özellik içermekte, kısa, kolay anlaşılabilir ve diğer kavramların anlamıyla karışıklığa neden olmayacak bir tanımdır. Ders kitaplarında diğer bilgiler gibi hangi tanımların kullanılması gerektiği de araştırmalara dayanmalıdır. Öğretmenler “halkın kendi kendini yönetmesi”ni cumhuriyet kavramının özelliği olarak yazmışlar ve bu ifadenin cumhuriyetin bir özelliği olarak öğrencilere verilmesini de önermişlerdir. Yani öğretmenlerin bir bölümü “halkın kendi kendini yönetmesi” cümlesini hem tanım olarak düşünmekte hem de cumhuriyet kavramının özelliklerinden biri olarak düşünmektedir. Yukarıdaki sonuçlara dayanılarak her iki grup öğretmenin de cumhuriyet kavramının tanımı ve ayırt edici özellikleriyle ilgili bilgilerinin yeterince ayrışmadığı düşünülebilir ve öğretmenlerin bu konuda bilgilenmesi sağlanabilir. Ayrıca, 167 öğretmenlerin, cumhuriyet kavramının ayırt edici özelliklerinin öğrencilere öğretilip öğretilmemesi konusunda ne düşündükleri araştırılabilir. 7. Sınıf öğretmenleri en fazla, okul ve sınıf ortamında yapılan seçimleri, cumhuriyet kavramına örnek olarak verdiklerini belirtmişlerdir. Sınıf ve okul ortamında yapılan seçimler cumhuriyet kavramının örneği değildir ve kavramın anlamının tam ve doğru biçimde oluşmasını sağlayamaz. Cumhuriyet kavramının, doğru anlaşılabilmesi için, ülke adlarının ve bu ülkelerin devlet şeklinin neden cumhuriyet olduğunun açıkça sunulması sağlanmalıdır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çok azı “ülkeleri örnek verdiğini” belirtmiştir. Bu durumda öğretmenlerin örnek verme konusuyla ilgili olarak kuramsal bilgi alması sağlanabilir. 8. Her iki öğretmen grubu da örnek verirken, en fazla, örneklerin anlaşılır, somut, öğrenci düzeyine uygun olması, duyu organlarına hitap etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu sonuca göre öğretmenlerin, örneklerin öğrenci düzeyine uygun hale getirilmesine çok fazla gereksinim duydukları söylenebilir. Bu gereksinime cevap verebilmek için, öncelikle örneklerin cumhuriyet kavramını oluşturmaya olanak verecek nitelikte ve sayıda olması sağlanmalı daha sonra bu örneklerin öğrenci düzeyine uygun hale getirilmesi üzerinde çalışılmalıdır. 9. Öğretmenlerin çok azı verilen örneklerde örnek-tanım-özellik ilişkisine dikkat edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin önerilerinin çoğunlukla kavramın içerik öğeleriyle doğrudan ilgili olmadığı, örneklerin daha kolay anlaşılmasını sağlayacak önerilere yer verdikleri görülmektedir. Bu nedenle öncelikle kavramın içerik öğeleriyle ilgili bilgiler tam ve doğru olarak ortaya konmalı, daha sonra bu bilgilerin daha kolay anlaşılması için nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde çalışılmalıdır. 10. Sınıf öğretmenleri en fazla demokrasi kavramının öğrencilere öğretilme amacının “bireyin temel hak ve özgürlüklerinin işlemesi ve korunması” olduğunu, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri ise “demokrasinin daha iyi işlemesi” olduğunu belirtmişlerdir. Demokrasi kavramının öğretilme amacı ile ilgili görüş belirten öğretmenler, demokrasinin işletilmesi ve korunması için öğrencilerin göstermesi gerekli olan davranışları daha çok vurgulamışlardır. Demokrasiyi işletebilmek için, 168 demokrasinin ilkeleri ve kurumları hakkında bilgi sahibi olunması gerektiği ise daha az dile getirilmiştir. Öğretmenlerin bilgi ve davranış arasındaki etkileşimi daha doğru ve daha açık biçimde görmesi ve bunu ifade etmesi önemlidir. 11. Sınıf öğretmenleri ile sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin sınıf düzeyi yükseldikçe, demokrasi kavramının daha üst düzeylerde öğrenilebileceği konusundaki görüşleri benzerlik göstermektedir. Ancak sınıf öğretmenleri, öğrencilerin, demokrasi kavramını daha erken yaşlarda üst düzeylerde öğrenebileceğini belirtmişlerdir. Demokrasi kavramının hangi yaşta, hangi düzeyde öğretilmesinin uygun olacağı konu ile ilgili olan diğer değişkenler de dikkate alınarak incelenebilir. 12. Ders amaçlarının, demokrasi kavramının öğretiminde yol gösterici olduğu konusunda, sosyal bilgiler dersi öğretmenleri daha yüksek oranda olumlu görüş belirtmişlerdir. Bununla birlikte içeriğin uygunluğu konusunda her iki grupta da yer alan öğretmenlerin, olumlu görüş belirtme oranları düşmüştür. Bu sonuca göre, demokrasi kavramıyla ilgili içeriğin geliştirilmesi önerilebilir. Öğretmenlerin amaç ve içerik ile ilgili olarak ankette yer alan beş soruya verdikleri yanıtlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Sınıf öğretmenleri bu soruları yanıtlarken, sosyal bilgiler dersi öğretmenlerine kıyasla daha yüksek oranda olumsuz görüş belirtmişlerdir. Bu farklılığın nedenleri araştırılabilir. 13. Ders kitaplarında, demokrasinin tanımı, temel özellikleri, örnekleri, örnek olmayanları, demokrasinin yakın kavramlarla ilişkisi ve diğer kavramlardan farkı ile ilgili bilgilerin yer almasıyla ilgili olarak sınıf öğretmenleri ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu bulunmuştur; sınıf öğretmenleri demokrasi kavramının içerik öğelerinin ders kitaplarında yer alma biçimi hakkında olumsuz görüş belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin, ankette yer alan maddelerin tamamıyla (12 madde) ilgili olarak olumsuz görüş belirttiği dikkate alındığında, ilköğretim 1. kademe Sosyal Bilgiler ders kitaplarında, demokrasi kavramının içerik öğelerinde bazı eksiklikler olduğu düşünülebilir, bu sonuca göre demokrasi kavramının içerik öğelerinin tam olarak verilmesi önerilebilir. 14. Sosyal bilgiler dersi öğretmenleri, demokrasi kavramının içerik öğelerini sunma düzeyleri açısından meslektaşlarını, sınıf öğretmenlerine kıyasla daha yeterli 169 bulmuşlardır. Ancak her iki öğretmen grubunda da “kısmen” ve “hayır” seçeneklerinde toplanan görüşlerin oranı oldukça yüksek bulunmuştur. Bu sonuca göre, öğretmenlerin, demokrasi kavramı konusunda bilgilendirilmesi gerektiği düşünülebilir. öğretmen grubunda “kısmen” seçeneğinin görülmüştür. Sınıf öğretmenleri ile Her iki de yüksek oranlarda işaretlendiği sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin, meslektaşlarının demokrasi kavramını öğretirken, sundukları içerik öğeleriyle ilgili görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur. Ankette demokrasi kavramının içerik öğeleri ile ilgili olarak on iki madde yer almıştır ve maddelerin tamamında öğretmen görüşleri arasında farklılık bulunmuştur. İki gruptaki öğretmenlerin görüşleri karşılaştırıldığında, sınıf öğretmenleri, meslektaşlarını, demokrasi kavramının içerik öğelerini sunma açısından daha az yeterli bulmuşlardır. Bu sonuca göre öğretmenlerin demokrasi kavramının içerik öğeleri hakkında bilgilendirilmesi gerektiği önerilebilir. 15. Öğretmenlerin hem öğrencilerine verdikleri tanımda hem de önermiş oldukları tanımda, demokrasi kavramının en çok “insan haklarının güvence altına alınması” özelliğini dile getirdikleri diğer özelliklerini ise çok az dile getirdikleri bulunmuştur. Yine “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesi, her iki gruptaki öğretmenler tarafından “demokrasinin tanımı” olarak belirtilmiştir. Öğretmenlerin “Derste öğrencilerinize demokrasi kavramının hangi temel özelliklerini sunuyorsunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde, öğretmenlerin en fazla oranda “insan haklarının güvence altına alınması” özelliğini sundukları görülmüştür. Öğretmenler “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini, demokrasinin bir özelliği olarak belirtmişlerdir. Öğretmenlerin, “Öğrencilere hangi özelliklerin verilmesini önerirsiniz?” sorusuna verdikleri yanıtların da benzer şekilde olduğu bulunmuştur. Öğretmenlerin, öğrencilere, demokrasi kavramının temel özelliklerini içermeyen bir tanım sunması ve “halkın kendi kendini yönetmesi” ifadesini hem demokrasinin tanımı hem özelliği olarak sunması (öğretmenler aynı ifadeyi cumhuriyet kavramının da tanımı ve özelliği olarak belirtmişlerdir) öğretmenlerin demokrasi kavramı ile ilgili bilgilerinin yeterince ayrışmadığını düşündürebilir. Öğretmenlerin demokrasi kavramı ile ilgili olarak bilgilenmeleri sağlanabilir. 170 16. Öğretmenler, derste öğrencilerine, demokrasi kavramının örneği olarak “sınıf içinde ve okulda yapılan seçimleri” verdiklerini belirtmişlerdir. Fakat sınıf içinde ve okulda yapılan seçimler demokrasi kavramının anlaşılmasına yardımcı olsa da demokrasi kavramının örnekleri değildir. Demokrasinin uygulandığı ülkelerin isimleri ve bu ülkelerin neden demokratik olduğu ile ilgili açıklamalar demokrasi kavramının örneğini oluşturur. Demokrasi kavramının sınırlarının daha iyi anlaşılabilmesi için de demokrasinin uygulanmadığı ülke isimleri verilerek bu ülkelerin neden demokratik olmadıkları açıklanmalıdır. Araştırmada çok az sayıda öğretmen derslerinde, demokrasi kavramının örnek olmayanlarını kullandığını belirtmiştir. 17. Öğretmenler demokrasi kavramı ile ilgili verilen örneklerde en fazla öğrenme öğretme ilkelerine uyulması gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin önerilerinin daha çok örneklerin öğrenciler tarafından kolay anlaşılmasına, kolay öğrenilmesine yönelik öneriler olduğu görülmektedir. Çok az sayıda öğretmen örneklerle birlikte örnek olmayanların da sunulması gerektiğini belirtmiştir. Örneközellik ilişkisi ve örnek çeşitliliği ile ilgili olan herhangi bir öneri dile getirilmemiştir. Öncelikle örnek çeşitliliğinin ve sayısının yeterli hale getirilmesi sağlanmalı, daha sonra bu örneklerin öğrenci düzeyine uygunluğu üzerinde çalışılmalıdır. 171 KAYNAKÇA Atkınson, R.L. Atkınson, R.C. Hılgard, E.R. (1995), Psikolojiye Giriş (1.Baskı) (Çev: K. Atakay, M. Atakay, A. Yavuz), İstanbul: Sosyal Yayınları Arslan, M. (2003), “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Cumhuriyetin İlanı ve Tarihi Önemi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 19(57), (http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=159 adresinden 15.06.2008 tarihinde alınmıştır). Audier, S. (2006), Cumhuriyet Kuramları (Çev: İsmail Yarguz) (1.Baskı), İstanbul: İletişim Yayıncılık. Avcı, C. (2003), “Cumhuriyetin Ülkemize ve Bireylere, Özellikle Türk Kadınına Kazandırdıkları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 19 (57) (http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=158 adresinden 15.06.2008 tarihinde alınmıştır). Balcı, A. (2004), Sosyal Bilimlerde Araştırma (Yöntem, Teknik ve İlkeler) (4. Baskı), Ankara: Pegem Yayıncılık Başaran, Z. (2006), “Demokratik Yaşamın Gelişiminde Sosyal Bilgiler Dersinin Rolü ve Önemi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum Bayazıtoğlu, E.N. (1991), “İlköğretim 4. Sınıf Sosyal Bilgiler Programında Öngörülen Kavramların Kazandırılma Düzeyi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Beetham, D. , Boyle, K. (2005), Demokrasinin Temelleri, 80 Soru 80 Cevap (2.Baskı), Ankara: Adres Yayınları Bingöl, B. (2007), “Türkiye’de Cumhuriyet Rejiminin Kurulmasında Eğitimin Rolü”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Bloom, B. S. (1998), İnsan Nitelikleri Ve Okulda Öğrenme, (Çev: Durmuş Ali Özçelik) (1.baskı), İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. Bogdanor, V. (1999), Blackwell’in Siyaset Bilimi Ansiklopedisi (Çev: Bülent Peker, Erhan Yükselci, Leyla Keskiner), Ankara: Ümit Yayıncılık. Bozkurt, A. R. (2008), Cumhur’un Anayasası-Sihirbaz Torbası (1.Baskı), İstanbul: Siyah Beyaz Kitap. 172 Büyüköztürk, Ş. (2006), Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı (6.Baskı), Ankara: PegemA Yayıncılık. Coşkun, M, K. (2007), İçeriğin Öğretim İçin Düzenlenmesi, Doğanay, A. (Editör), Öğretim İlke ve Yöntemleri, s. 83-127, Ankara: Pegem Yayıncılık. Çuhadar, A. (2006)“Üniversite Öğretim Elemanı ve Öğrencilerinin Demokrasi Anlayışlarının Siyasal Toplumsallaşma Bağlamında Cinsiyet, Bilim Alanı, Akademik Aşama ve Siyasal Katılımcılık Değişkenleri Açısından İncelenmesi” Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana. Demirel, Ö. (2004), Planlamada Değerlendirmeye Öğretme Sanatı (7.Basım), Ankara: Pegem Yayıncılık. ___________(2003), Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme (5.Basım), Ankara: Pegem Yayıncılık. Doğan, O. (2007), “İlköğretim 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi “Bir Ülke Bir Bayrak” Ünitesindeki kavramların Öğrenilmesinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Adana Doğanay, A. (2003), Öğretimde Kavram ve Genellemelerin Geliştirilmesi, C. Öztürk ve D. Dilek (Editörler), Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi, s. 227255, Ankara: Pegem Yayıncılık. Dursun, T. (2007), “Orta Öğretim Gençliğinin Demokrasi Düşünceleri (Kurşunlu ve Bayramören Örneği)”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Erden, M. (1995), Sosyal Bilgiler Öğretimi, Ankara: Alkım Kitapçılık Yayıncılık. Erden, M., Y. Akman (1998), Gelişim-Öğrenme-Öğretme (2.Baskı), Ankara: Arkadaş Yayınevi. Erdoğan, M. (2008), Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset, (5. Baskı) Ankara: Liberte Yayınları. Erüreten, B.M. (2004), Türkiye Cumhuriyeti Devrim Yasaları, (2. Baskı) İstanbul: Töre Yayın Grubu Finkel, S.E., Ernst, H.R. (2005) “Civic education in post-apartheid South Africa:Alternative paths to the development of political knowldge and democratic values”, Political Psychology, Vol. 26, No, 3. Göze, A. (2007), Siyasal Düşünceler ve Yönetimler (11.Basım), İstanbul: Beta 173 Yayınevi. Gözler, K. (1999), Hukuk Açısından Monarşi ve Cumhuriyet Kavramlarının Tanımı Sorunu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 54 (1), s 51-62. ____________(2002), Anayasa Hukukuna Giriş-Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku, (5.Baskı), Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları. ____________(2006), Anayasa Hukukuna Giriş-Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku (8. Basım), Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları. Gözübüyük, Ş. (2006), Anayasa Hukuku, Anayasa Hukuku Ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (14.Basım), Turhan Kitabevi. Kamışlı, H. (2006), “İlköğretim 5. Sınıf Fen Bilgisi Dersi Ünitelerinden “Ya Basınç olmasaydı” Ünitesi Öğretiminde Öğretmenlerce Kullanılan İçerik Öğelerinin Düzenlenme Biçimlerinin Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana. Karasar, N. (2005), Bilimsel Araştırma Yöntemi, (14. Baskı), Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Kılıç, A. A. (2004), “İlköğretim 5.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersinde Öğretmenlerin Kullandıkları İçerik Düzenleme Stratejilerinin Öğeleri Belirleme Kuramı Temelinde Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana Kırtay, A. (2007 ), “2005-2006 Öğretim Yılı 4. ve 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Problemler ve Çözüm Önerileri (Kars İli Örneği)”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kars. Kili, Suna (2009), Türk Devrim Tarihi, (8. Baskı) İstanbul: Yaylacık Matbaacılık Klausmeier, H.F.(1992), ‘‘Concept Learning and Concept Teaching’’(Çev: Mahinur Karataş Coşkun), Educational Psychologist, 27(3), s. 267-286. Kocatürk, U. (2003), “Cumhuriyetin Anlamı Önemi ve Milletimize Kazandırdıkları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 19(56), (http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&Icerik adresinden 15.06.2008 tarihinde alınmıştır). Koçoğlu, E. (2008), “İnsan Hakları ve Demokrasi Kavramlarının İlköğretim Sosyal Bilgiler Müfredatındaki Yeri”, Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. 174 Kongar, E. (2001), “Demokrasi Kültürü Sorunları”, Kültürel Açıdan Avrupa Birliği’ne Yaklaşım Sempozyumu, İstanbul. ___________(2007), Demokrasimizle Yüzleşmek (2.Basım), İstanbul: Remzi Kitabevi ___________(2005), “Yeniden Demokrasi Dersleri”, http://www.kongar.org adresinden Ocak 2008’de alınmıştır. ___________(2005), “Demokrasinin Güvencesi Sorunu”, http://www.kongar.org adresinden Ocak 2007’de alınmıştır. Köken, N. (1995), “İlkokullarda Sosyal Bilgiler Öğretimi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Köstüklü, N. (2002), “Atatürk Cumhuriyet Ve Milli Kimlik”, Ata Dergisi, 10, 87-92. Lijphart, A. (2006), Demokrasi Motifleri, (1.Basım), İstanbul: Salyangoz Yayınları. Martorella, P. H. (1986), “Teaching Concepts”, (Çev: Mahinur Karataş Coşkun), James M. Cooper (ed) Classroom Teaching Skills, Heat and Company. MEB, (2006), 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı, (1. Basım), Ankara: Milsan Basın Sanayi MEB, (2008), 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabı (4. Basım), Ankara: İmpress Merrill,M. D. (1983), ‘‘Component Display Theory Instructional Design Theories and Models”,C.M.Reigelsth (Edit), Hillsdale, NJ:Laurance Erlborm Associates. Narter, M. (2002), “Üniversite Öğrencilerinin Cumhuriyetçi Kimlik Tanımları”, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Öktem, G. (2006), “İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersinde Yer Alan Kavramları Anlama ve Kazanma Düzeyleri(Yeni Programın Pilot Uygulaması Samsun ili Örneği)”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat. Özbudun, E. (2008), Türk Anayasa Hukuku (9.Baskı), Ankara: Yetkin Yayınları Özkan, R. (2004), Öğretmen Yeterlikleri Üzerine Bazı Düşünceler, www.au.edu.tr adresinden Temmuz 2007’de alınmıştır. Özlem, D. (2004), Mantık: Klasik/Sembolik Mantık Mantık Felsefesi, (7.Basım), İstanbul; İnkılap Kitabevi. ____________(2003), Bilim Felsefesi (7.baskı), İstanbul: İnkılâp Kitabevi. Öztekin, A. (2007), Siyaset Bilimine Giriş, (5.Baskı), Ankara: Siyasal Kitabevi 175 Öztürk, C. Dilek, D. (2003), “Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretim Programları”, Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi, 47-81, Ankara: Pegem Yayıncılık. Parlakyıldız, H. (2003), “Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 19 (55), (http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&Icerik adresinden 15.06.2008 tarihinde alınmıştır). Pettit, P. (1998), Cumhuriyetçilik, Bir Özgürlük ve Yönetim Teorisi, (Abdullah Yılmaz, Çev.) (1.Basım), İstanbul: Ayrıntı Yayınları Seferoğlu, S. S. (2004), Öğretmen Yeterlikleri ve Mesleki Gelişim, www.hun.edu.tr Adresinden Temmuz 2007’de Alınmıştır. Senemoğlu, N. (2005), Gelişim Öğrenme ve Öğretim, (12. Baskı), Ankara: Gazi Kitabevi Soran, H. Gerçek, C. Köseoğlu, P. Yılmaz, M. (2004) Öğretmen Öz-Yeterlik İnancı, www.hun.edu.tr Adresinden Temmuz 2007’de Alınmıştır. Sözer, E. Deveci, H. Kaya, E. (2004), “Eğitim Fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Programında Öğrenim Gören Öğretmen Adaylarının İlköğretimdeki Sosyal Bilgiler dersine Yönelik Tutumları”, 1 (14). Şeker, M. (2003) “İlköğretim Okulu 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Kavramlarının Kazanılmışlık Düzeyi (Üsküdar Örneği)”, Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Şimşek, A. (2006), İçerik Türlerine Dayalı Öğretim (1.Baskı), Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Tanilli, S. (2002), Devlet Ve Demokrasi, Anayasa Hukukuna Giriş, (3. Baskı), İstanbul: Adam Yayınları Tanilli, S. (2007), Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz, (3.Basım), İstanbul: Alkım Yayınevi Taş, M. ve Coşkun. M. (2008) ‘‘ Üniversite öğrencilerinin Bazı Kavramlara İlişkin Örtük ve açık bilgilerinin değerlendirilmesi’’, Proceeding of International Conference on Educational Science ICES, 08.23,25 Haziran.s.1867-1881 TDK, (2009), Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr. adresinden Nisan 2009’da alınmıştır. 176 Tennyson, R.D,Cochiarella, M.F. (1986). ‘‘An Emprically Based Instructional Design Theory for Teaching Concepts. Review of Educational Research. 56(1);40-71. Torney-Purta,J., Lehmann, R., Oswald, H. ve Schulz, W. (2001) “Citizenship and education in twenty-eight countries”, Netherlands. IEA ____________(2001) “Citizenship and education in twenty-eight countries”, Netherlands. IEA) Touraine, A. (2000). Demokrasi nedir? İstanbul: Yapı Kredi Yayınları ____________(2002), Demokrasi Nedir?(Olcay Kunal,Çev.) (3.Baskı), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları Turgut, İ. (2006), “İlköğretimde Nitelik Sorunu”, http://web.deu.edu.tr/befdergi adresinden 27.05.2009 tarihinde alınmıştır. Turgut R. (2006), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Temel Nitelikleri Ve Bu Niteliklerin Lise Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Müfredat Programlarındaki Yeri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara Uygun, O. (2003), Demokrasinin Tarihsel, Felsefi ve Ahlaki Boyutları, (2. Baskı) İstanbul: İnkılâp Kitapevi Varış, F. (1996), Eğitimde Program Geliştirme, (6.Baskı), Ankara: Alkım Kitapçılık Yalın, H. İ. (2001), Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, (4.Baskı) Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Yıldırım, A. , Şimşek, H. (2006), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6.Basım), Ankara: Seçkin Yayıncılık Yükselir, A. (2006), “İlköğretim Altıncı Sınıf Sosyal Bilgiler Programında Geçen Kavramların Kazanımı ve Kalıcılığında Kavram Analizi Yönteminin Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana. Zengin, G. (2003), “Siyasal toplumsallaşma etmenleri ve siyasal katılım ilişkileri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne 177 EKLER Ek-1: KİŞİSEL BİLGİ FORMU KİŞİSEL BİLGİ FORMU Değerli meslektaşım, Bu çalışma Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Eğitim Programları ve Öğretimi alanında yapılan Yüksek Lisans Tez çalışması için hazırlanmıştır. Bu anket “demokrasi” ve “cumhuriyet” kavramlarının tam ve doğru öğretilebilmesinde öğretmenlerimizin bilgi ve deneyimlerinden yaralanabilmek amacıyla hazırlanmıştır. Anketteki soruları özenle cevaplamanız araştırmaya, olumlu ve eleştirel bir katkı sağlayacaktır. Anket iki bölümden oluşmaktadır; birinci bölüm “Cumhuriyet” kavramı ile, ikinci bölüm “ Demokrasi” kavramı ile ilgilidir. Anket, size en uygun seçeneği “ X ” işareti koyarak dolduracağınız iki tablo ile düşüncelerinizi açıkça belirtmeniz istenilen sorular içermektedir. Yapılan bu çalışmadan elde edilen sonuçlar başka bir amaçla kullanılmayacaktır. Yardımlarınız ve katkılarınız için teşekkür ederim. Eliza HABİBOĞLU Görev yaptığınız okulun adı: ……..…………………………………………………………………………... Sosyal Bilgiler dersinde hangi ders kitaplarını kullanıyorsunuz? Lütfen okuttuğunuz kitabın yazarının adını yazınız. …………………………………………………………………………………... Sosyal Bilgiler dersinde hangi yardımcı ders kitaplarını kullanıyorsunuz? …………………………………………………………………………………... Mezun olduğunuz okulun ve bölümün adı : …………………………………………………………………………………... Kıdeminiz ve cinsiyetiniz : …………………………………………………………………………………... Branşınız : …………………………………………………………………………………... 178 Ek-2: Öğretmen Anket Formu 179 180 181 182 183 184 185 186 ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı : Eliza HABİBOĞLU Doğum Tarihi : 06/09/1981 Doğum Yeri : Antakya Adres : Gökbez Ahmet Oğuz Akal İlköğretim Okulu E-Posta : elizahabiboglu@hotmail.com ÖĞRENİM DURUMU 2005-2009 : Yüksek Lisans, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Adana. 1999-2003 : Lisans, Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümü, Antakya. 1995-1998 : Lise, Antakya Kurtuluş Lisesi. 1992-1995 : Ortaokul, Antakya Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu. 1987-1992 : İlkokul, Antakya Ataker İlkokulu. İŞ DENEYİMİ 2005- : Adana İli Pozantı İlçesi Gökbez Ahmet Oğuz Akal İlköğretim Okulu 2003-2005 : Kars İli Sarıkamış İlçesi Mescitli İlköğretim Okulu