MAGNEZYUM ‘Depremle yaşamaya alışmalıyız.’ Sık sık bu cümleyi duymak, hergün deprem olacağı endişesiyle yatağa girmek, ülke olarak pek de uzak olmadığımız ‘stres’imizi, bin kat daha arttırıyor. Yetkililer ısrarla psikologları tavsiye etseler de çoğu insan evinde stresiyle başbaşa. Ve elbette yorgunlukla, halsizlikle, uykusuzlukla, sinirlilikle, çarpıntıyla; yani stresin yol açtığı metabolizmayı bütünüyle etkileyen rahatsızlıklarla. Oysa stresin yol açtığı tüm bu sorunların magnezyum mineraliyle büyük ölçüde çözümlenebilmesi mümkün. Nedir magnezyum? Bir mineral elbette. Özellikle enerji üretimiyle ilgili enzim faaliyetlerinde katalizör görevi yapan bir mineral. Peki mineral nedir? Mineraller aynı vitaminler gibi mikrobesinler grubuna dahildir. Birçok metabolik reaksiyona katılırlar. Minerallerin varlığı binlerce yıldır biliniyor. 11. Yy’da Salerno okulunda arsenik ve antimon içeren oral preparatlar hazırlanmaktaydı. Uzun yıllar boyunca civa biklorid, bakır ve gümüş tuzları başlıca dezenfektanlardı. Antimon, arsenik, bizmut, civa ve altın gibi eser elementler cüzzam ve sifilist tedavisinde kullanıldı. Normal metabolizma ve yaşamsal fonksiyonların sürdürülebilmesi için gerekli inorganik maddeler olan mineraller, metabolik olaylara katılarak pıhtılaşma, kas liflerinin uyarılması gibi biyolojik reaksiyonlarda görev alırlar. Sinirler üzerinde de özel bazı etkileri vardır. Mineraller, insan organizması için gerek yapısal gerekse işlevsel açıdan son derece önemlidirler. Ayrıca iskelet ve dişte, hormonlarda, hemoglobin ve hücre çekirdeğinin yapısında yer alırlar. Magnezyum vücudun hemen her işlevinde önemli rolü olan bir mineraldir. Magnezyum proteinlerin özümlenmesini sağlar, dahası kasların ve sinirlerin düzenli faaliyet göstermelerine yardım eder. Diyet yapanlar, alkollü içki tüketenler ve yaşlılar için mağnezyum özellikle gereklidir. Magnezyum yetersizliği iştah kaybına, depresyona, şaşkınlığa, kasların zayıflamasına ve göz kararmasına neden olabilir. Kalsiyum, fosfor, potasyum ve sodyum gibi bir mineral olan magnezyuma, özellikle çok spor yapanlar, yoğun bir iş temposunda çalışanlar, fazla veya devamlı alkol alanlar, yanlış beslenenler, hızla zayıflamak için rejim yapanlar, düzenli ilaç kullananlar ve elbette aşırı yorulanlar ihtiyaç duyuyor. Çünkü bütün bu faaliyetler vücutta magnezyum ve ayrıca B vitaminlerinin yetersiz alımına neden oluyor. Bu durumlarda da stres, sinirsel gerginlik, sinirsel bağırsak hastalıkları, kas zayıflığı, kramplar, yorgunluk, halsizlik, aşırı hassasiyet, zihinsel yorgunluk, hipertansiyon, kalpte ritm bozuklukları gibi rahatsızlıklar belirmeye başlıyor. Yorgunluğa, konsantrasyon bozukluğuna, kansızlığa etkin çözüm: DEMİR Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olmak, her daim enerjik olmak için kullanmanız gereken en önemli mineralin demir olduğunu biliyor muydunuz? Önemli, çünkü vücutta demir azlığı şu belirtilerle kendisini gösteriyor: Nefes darlığı, anemi, soğuğa karşı duyarlılık, üşüme, çarpıntı, saç kırılması ve dökülmesi, çiğneme güçlüğü, sindirim bozuklukları, baş dönmesi, yorgunluk, kemik zayıflığı, tırnak bozuklukları, iştahsızlık, sinirlilik, ağız içi enflamasyonu, şişmanlık, solgun bir yüz, zihin fonksiyonlarının zayıflaması... Vücuttaki demir miktarını azaltan en önemli etkenler ise fosfor tüketimi fazla olan bir beslenme biçimi, fazla alkol alma, sindirim bozukluğu, uzun süreli hastalıklar, ülser, fazla miktarda çay ve kahve tüketimidir. Ayrıca ağır egzersizler ve çok terlemek de demir eksikliğine yol açıyor. Demir, kanın vücuda oksijen taşımasını sağlayan hemoglobinin oluşmasına yardım eder. Adet kanamaları ve hamilelik vücuttaki demir miktarını azaltır. Vejetaryenler, diyet uygulayanlar ve yaşlılar,demir eksikliği tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Demir eksikliği anemi (kansızlık) yaratır. Karaciğer kırmızı et, balık türleri, kuru fasulye, kurutulmuş meyve, yumurta sarısı ve yeşil yapraklı sebzeler, demir içeren besinlerden bazılarıdır. En çok da kadınların demir tüketmesi gerekiyor, çünkü reglin yanı sıra hamilelik ve emzirme dönemlerinde kadınların vücutlarındaki demir oranı hızla azalıyor. Çünkü anne, çocuğun demir ihtiyacını, kendi vücudundaki demirle karşılıyor. Ayrıca kadınlar erkeklere göre vücutlarında daha az demir depolayabiliyorlar, bu nedenle de mutlaka takviye demire ihtiyaç duyuyorlar.Uzmanlar günlük besinler dışında hergün ilave demir alınması konusunda hemfikirler. www.toptansuaritma.com su arıtma Ters Ozmos Nedir