M. Meclisi B:1 iburada şikâyet edecek durumda değiliz. Biz kanunun tatbikatı ve kanun üzerinde duruyo­ ruz. Birçok yerlerde iptal dâvası açılmakta ve tapuların iptal edildiği görülm'ektödlir. Zongul­ dak'ta bun'a benzer hâdiseler olduğu şimdi bir arkadaşım tarafından ifade edilmiştir. Antal­ ya'da da. Ben bir misal vereceğim. Aydın'da bir Te­ keler köyü vardır. Bu, 24 Oğuzun boyundan Tekeli obasının gelip yerleştiği bir köydür. Bun­ lar şimdi ormanın içinde yerleşmişlerdir ve sü­ rül ecek bir dönüm arazileri yoktur. Buna rağ­ men iki bin nüfusa yükselmiş büyük bir köy­ dür. Bunlar yazın yaylaya giderler. Yıayla da­ ha yüksektir. Tamamen orman içindedir. 500 600 haneli yerde belki 400 ev, aile, mahkemeyle ilgilidir. Bu köyün teşekkülü aşağı - yukarı 740 sene evveline kadar gider. Birçok obalar Aydın'ın birçok ovalarına yerleşmişlerdir. Bun­ lar dağ başına gelmişler ve orada m'ekan tut­ muşlardır. Binaenaleyh, onların bu topraklar üzerinde, kabili caizse, bu ormanlar üzerinde hakları vardır. Bugün cemiyetimiz, bu ormanlara muayyen bir statü vermek için çalışmaktadır. Bunların haklarını inkâr edecek değiliz. Bunu ıgöz önünde bulundurmak lâzımdır. Dâva, burada Tekeler •köyünün dâvası değildir. .Fakat, mevzuat realite­ lere uygun değildir. Tatbik sekli de düzenli değil­ dir. Biz bu mevzuu enine boyuna inceledik. Or­ mancılarla temaslarda bulunduk. Kanun tatbi­ katçılarının da fikirlerini aldık. Bunlar netice iti­ bariyle, Tarım Bakanlığının temsilcileri ve or­ mancı olarak, işi bu cepheden ele alırlar ve öyle yapmakta da haklıdırlar. Meselemizle doğrudan doğruya alâkası olmamakla beraber bir misal da­ ha vereceğim. Bu insanlar ıgenc çamları, 1,5' - 2 metrelik küçük çamları delerek boru yapıyorlar. Bu şekilde de uzaklardan su getiriyorlar. Öyle ki bu yollar bazan kilometrelerce uzar. Ormancılarla görüştüğümüz zaman, anladık ki, bir çam boru genç bir çam ağacı demektir. Bunları kesiyor, boru yapıyor ve su getiriyor. Bu bir suçtur. Ama öbür taraftan bu insanlar "u içecektir. Bunların bu ihtiyaçlarını karşılamak lâzımdır. Biz cemiyet olarak ne yapıyoruz? Onların bu ihtiyacını karşı­ lıyor muyuz? Hayır. Ama bir cinayet işlemekle suçlandırıyoruz. Modern devletin mânası bu de­ ğildir. 14.9.1962 0:1 Bunu bir misal olarak zikrettim. Aynı şey sebze ve meyva bahçeleri için de varittir. Hattâ bir hususa işaret etmek mümkündür. Bu insanlara kısmen ,ormanın mülkiyetini tanı­ mak. Kendilerine orman bölgesi tahdidinde bir hak tanımak, bizzat orman yetiştirmek ive koru­ mak mevzuunda cemiyet olarak onlara da vazife vermek bir diğer alternatif hareket olur. Bu hu­ sus üzerinde de Hükümet alarak durabiliriz. Cemiyet kurulalıdan beri biz muhtelif politik nüans farklariyle Devlet olarak ormanı koruma istikametinde ıgayret sarf etmişizdir. Bunda mu­ vaffak olduk veya olmadık meselesi münakaşa mevzuudur. Bunun yanında ağaçlandırmaya (bü­ yük miktarda ehemmiyet vereceğiz. Ama devlet olarak bütçeden .para harcamak ve memur istih­ dam etmek suretiyle kaç ağaç yetiştirmişiz, ne ka­ dar orman korumuşuz? Bugünkü tatbikat ve mev­ zuatla bu mümkün değildir ve çok zordur. Akla gelen kısaca; memleketi ağaçlandırmak ve ağacı servet olarak korumak suretiyle istifadeyi düşün­ mek ve bununla ilgili hükümleri koymaktır. Şu halde iki mesele kalıyor : Birincisi; vatandaşa ıstırap kaynağı olan gü­ nün bu mevzuu üzerine eğilmek ve bu insanların zaten fecî olan geçim şartlarını bir düzene sok­ madan bunları tedirgin etmemek. İkincisi; uzun vadeli olan bu işte, memleket ormanlarını korumak ve ormanı iyi tanıyan tat­ bikatçı olarak, işçi olarak ormanda bir anane ha­ linde yaşıyan insanlardan istifade etmek. Orman mevzuunda bu hususlar üzerinde du­ rulmasında değer olduğu kanaatindeyim. BAŞKAN —• Soru cevaplandırılmıştır. 20. — Zonguldak Milletvekili Kenan Esengin'in, çeşitli yönlerden istismar edilen Eminsu konusu hakkında neler düşünüldüğüne dair Millî Savunma Bakanından sözlü sorusu (6/367) BAŞKAN — ıSoru sahibi, burada. Bakan, yok. Soru gelecek Birleşime bırakılmıştır. 21. — Mardin Milletvekili Esat Kemal Aybar'ın, Diyarbakır, Mardin, Siirt ve civarı illerde henüz yakalanamamış bulunan gıyabi mevkufla­ rın adedine ve bunların yakalanmaları için özel surette tedbir alınıp alınmadığına dair İçişleri Bakanından sözlü sorusu (6/368)