M. Meclisi 22 . 11 . 1979 B : 7 Partisi ve Halk Partisinin müşterek oylarıyla bu tek­ lifimiz, bu Anayasa değişikliği teklifimiz reddedilmiş­ tir. Yalnız geçen zamanla bu teklifimizin günün bi­ rinde mutlaka kabul edileceğini ve ülke meselelerini lafla değil, kırık çıkıkçı usulüyle değdi; hakiki ilmi ölçülerle, hakiki rakamlarla ölçerek çözmek mecburi­ yetinde olduğumuz daha çok anlaşılıyor. Böyle tari­ hi bir günde bu önemli konuya bir kere daha işaret ediyorum. tirmiş olduğu raporu bendeniz, hakiki bir doktor ra­ poru değil, bir kırık - çıkıkçı raporu olarak görüyo­ rum, (MSP ve CHP sıralarından «Bravo» sesleri, al­ kışlar.) Sadece klinik tespitler yapılmış; ama bunun derinlemesine teşhisleri yapılmamış. Şimdi, önce bu meselenin üzerine eğilmemiz la­ zım. Neden oluyor bunlar, neden? Eğer bunların ne­ denine girip, teşhisi derinlemesine yapmayacak olur­ sak, tedavi yapamayız; yapacağımız iş oyalamadan ibaret olur. Evet kardeşim, senin miden büyümüş, başın ağırıyor; ama ben sana renkli televizyon geti­ receğim, günümüzü beraberce gün edeceğiz. (MSP ve CHP sıralarından gülüşmeler.) Nasıl tedavi edeceğiz veN50 sene sonra bu dertlerin büyümemesi™ nasıl te­ min edeceğiz? Şimdi muhterem milletvekilleri, bu devri teslimi yaparken yüksek müsaadenizle, Hükümet Programın­ da getirilmiş olan sadece klinik müşahedelere ilave­ ten; anatomik, patalojik ve mikrobiyolojik birkaç önemli noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Önce bir defa Türkiye 780 000 kilometrekarelik arazisi, 47 milyon nüfusu, 40 milyar dolarlık takri­ ben milli geliri ve 1 000 dolarlık fert başına milli geliriyle kendi tarihiyle mütenasip olmayan bir nokta­ da bulunmaktadır. Aslında ülkemiz Almanya ve Fran­ sa kadar var. Nüfusumuz Avrupa'nın beş büyük dev­ letinden birisinin nüfusudur. Ülkemizde her türlü zen­ ginlik vardır, coğrafi durumumuz bellidir. Çalışkan, kabiliyetli bir milletiz. Halbuki 50 yıl sonra önü­ müze işte Hükümetin getirdiği Kasım 1979 tablosu çıkıyor. Neden? Çünkü, bu tablonun çıkmasında bün­ yeyi incelediğimiz zaman gördüğümüz şudur: Bu milletin bünyesinde bugün birike birike 3,5 milyon işsiz meydana gelmiş. Bu, 2 senenin işi değil, 50 seneden beri rakamlara bakın, boyuna bu mesele bü­ yümüştür^ Bundan dolayı muhterem arkadaşlarım, eğer tabiri­ mi mazur görürseniz, bakınız yeni Programın içerisin­ de «Memleketin vaziyeti ciddidir; ciddtiyetli buna eğiliyoruz« bu kelimeler çok kullanılmış; ama geliniz bunu hakiki manası ile tatbik etmeye çalışalım. Cid­ diyetle eğilmek, bu hale gelmiş hastalıklar devresinden sonra müşahede raporu ile olamaz, mutlaka bunun de­ rinliğine girmeye mecburuz. Şimdi muhterem kardeşlerim, bakınız bu tarihi gün­ de çok önemli bir şeye işaret ettiğime inanıyorum. Nasıl Milli Selâmet Partisi olarak kurulduğumuzda «Biz inanç ve fikir partisiyiz» dedik; Türkiye'deki bütün partilerin hepsi birer inanç ve fikir etrafında toplanmak ihtiyacı ile karşılaştıysak, nasıl Milli Se­ lâmet Partisi bundan önceki plan müzakerelerinde «Siz buraya bir sürü yuvarlak laf getiriyorsunuz, bun­ ların ölçüsü nedir? Bunu ölçüye, çevireceğiz» demiş isek; nasıl 1972'de Anayasa değiştirilirken bir teklif­ te bulunmuş isek, ne idi o teklifimiz? «Geliniz, ül­ ke meselelerinin çözümünde zaman uyumu yapalım. Yani plan devresi, hükümetlerin devresi ve sayım, nüfus sayımı, hatta Cumhurbaşkanı dönemd birbirleriyle akort edilsin. Partiler kendi planlarını orta yere koysunlar millete teklif olarak, ben bunları yapacağım desinler. Eğer millet o planı tasvip ederse, o partiye oyunu versin. O parti gelsin planını tatbik et­ sin, devresi sona ermeden bir sene önce nüfus sa­ yımını o plandaki ana ölçülerin tespitine ait bir kan­ tar ölçüsü şekline çevirelim; hem o partinin taah­ hütlerini yerinde tutup tutmadığını rakamla ölçelim; hem de ondan sonraki seçime partiler kendi planla­ rını yapmak için hakiki rakamlara sahip olsunlar» demiştik. Bu binanın kubbeleri 7 sene evvelki bu teklifimizin şahididir. Ne acıklıdır ki, o gün Adalet O :1 Sonra, dış ticaret açığı... Şu hükümetlere bakın; sen, dış ticaret açığını şu kadar açıkla teslim ediyor­ sun; sen, bu kadar teslim ediyorsun. j j ! j Öbür taraftan, küçük bir gayri safi milli hâsıla­ mız var; fert başına milli gelirimiz küçüktür, yetersiz altyapı vardır, coğrafi ve zümrevi dengesizlikler var­ dır, dışa bağlı müstemleke tipi bir kalkınma vardır, yanlış bir ekonomik sistem vardır, kalkınmaya ma­ ni olan mevzuat yığını vardır, materyalizme sapış var­ dır ve anarşi var. Eğer organlar itibariyle bir tespit yapacak olursak, bu klinik arazların iç bünyesinde bunların olduğunu görürüz. Neden bizde bu kadar işsizlik var? Neden altyapımız eksik kalmıştır? Neden dengesiziz? Neden fert başına milli gelirimiz noksan­ dır? Eğer bunların mikrobiyolojik tespitini yapmaya kalkarsak, huzurlarınızda çok büyük ehemmiyet ve­ rerek arz ediyorum ki, bunlar şundan ileri gelmekte­ dir : — 113 —