İnternet Yalnızlığa Mahkum Ediyor

advertisement
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
İnternet Yalnızlığa Mahkum Ediyor
Günlük hayatta vazgeçilmez bir yer edinen internet ve sosyal paylaşım ağları, çağımızın yeni bir
sorununu yani sanal yalnızlığı yarattı.
İnsanoğlunun teknoloji merakı, araştırma, keşfetme, bulma ve yenileme dürtüleri sonucunda iletişim
son derece kolaylaştı ve dünya git gide “büyük bir köy” haline geldi. Gelişen iletişim çağının bir
bedeli olacaktı ve oldu da: İnsanoğlu büyük bir teknolojik yalnızlığa sürüklendi.
İnsan davranışları ve internet alışkanlığı arasında giderek güçlenen bir bağ olduğu gibi saatlerce
bilgisayar ekranına kilitlenmenin de birçok anlamı var. Kontrolsüzce gerçek yaşama tercih edilen
internet alemi, kişinin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Yalnızlık sanal aleme ilgiyi
arttırırken, sanal alem de tamamen çevresinden kendisini soyutlamış, çevreye ve toplumsal
değerlere kayıtsız yalnız bir insan kitlesinin oluşmasına zemin hazırlayabiliyor. İnsanlığın bu yeni
oluşumuna “yalnızlık uygarlığı” adını veriyoruz. Sanal ortamda daha çok vakit geçirme sonucu kişiler
gerçek dünyadan kopuyorlar ve adeta kendilerine ait yeni bir uygarlık meydana getiriyorlar. Bu
uygarlıkta “internetsiz yaşayamam” diyenler, ailelerine, eşlerine, çocuklarına ve arkadaşlarına
ayırdığından fazla zamanı internet başında harcayabiliyor ve çevrelerini ihmal edebiliyorlar. Dahası,
insanlar sanal âlemde duygusal paylaşımlara girebiliyor, duygusal sanal birliktelikler kurabiliyor, suni
çevrim içi ilişkilere yönelebiliyor ve bu sunilik, beraberinde bireyleri daha çok yalnızlığa itebiliyor.
Hatta sanal alem, birbirlerini önceden tanıyan bireyler arasında yeni sınırlar oluşturarak kişiyi
teknolojik yalnızlığa itebiliyor. Yani yumurta-tavuk hikayesinde olduğu gibi bir kısır döngü söz konusu
oluyor. Yalnızlık mı sanal alemden doğar yoksa sanal alem mi yalnızlıktan beslenir? İşte bu sorunun
üzerinde daha çok durmamız gerekiyor. İnternette çok fazla zaman geçirilmesi, insanları yalnızlığa
sürükleyebilir. Onları ait oldukları sosyal çevreden kopartabilir, akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerini
zayıflatabiliyor. Bu nedenle yalnız bireyler, aidiyet duygusunu tatmak, arkadaşlıklar kurmak ve sosyal
hayatlarını geliştirmek, aktif olabilmek için bazı çevrimiçi sosyal aktivite gruplarına katılabiliyorlar.
Peki internet, neden bu kadar vazgeçilmez? Gerçek yaşamda kendini ifade edemeyen bireyler sanal
alemde daha rahat hareket edebiliyor. İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri kontroldür. Sanal
âlem insana bu kontrol duygusunu vererek, kendisini güvende hissetmesini sağlayabiliyor. Çünkü
sanal alemde fiziksel varlığın olmaması, kişilerin internette gizlice dolaşabilmeleri, kullanıcılara,
iletişim kuracakları kişi ya da kişileri seçme olanağı vermesi ve seçtikleri kişilere gönderecekleri
mesajı hazırlama, zamanını belirleme gücünü sağlayarak sosyal etkileşimi kontrol edebilme imkânı
sağlayabiliyor.
Erkeklerde performans zorlanması, kadınlarda beğenilme ve terk edilmeme zorlanması cinsellikte
önemli bir yer tutar. Bu yüzden insanlar görünmedikleri bir dünyada kendilerini cinsel olarak daha
rahat ifade edebiliyor. Bu rahatlık yüz yüze paylaşılması zor konularında konuşulmasına olanak
sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında Twitter ve Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarında cinsellikle ilgili
paylaşımlar, iç dünyanın bir yansıması olarak kabul edilebilir.
Önü alınamayacak gibi görünen internet kullanımını bağımlılığa çevirmemenin yolu nedir? Bunun
yanıtı sanal iletişimi, yüz yüze iletişime tercih etmemek. Çünkü internet üzerinden sosyalleşme
süreci tam gaz devam ediyor. Facebook’tan arkadaşlarının fotoğrafına yorum yazan, birbirlerini
dürten, şarkılar paylaşıp, yorumlar yazan, hayatın gerçeklerini yadsıyarak sanal ortamda kendine bir
rahatlama alanı yaratan veya Twitter’dan her yaptığını ilan eden ve takipçi sayısını arttırmak için
polemikler yaratan insanların sayısı hızla artıyor. Çünkü sosyal bir varlık olan insanın kendini
güvende hissetmek için ulaşılabilir olmaya ve ihtiyaç duyduğu durumlarda ulaşmaya ihtiyacı vardır.
Ancak insan doğası gereği dokunmak, sarılmak, görmek, kokusunu almak, sesini duymak ister. Bu
nedenle Facebook’tan sanal fotoğraf paylaşımları ve Twitter’dan duygu alışverişleri yüz yüze
temasların yerini alamaz. Önemli olan sanal iletişimi yüz yüze iletişime tercih etmemektir. Yüz yüze
iletişim gerçekleşene kadar mecburiyetten ve ihtiyaçtan sanal iletişime devam edilebilir.
1/2
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
Yayınlanma tarihi: 28.02.2012
Makale adresi: http://www.cemkece.com.tr/m-internet-yalnizliga-mahkum-ediyor.html
Web : http://www.cemkece.com.tr
Facebook: http://facebook.com/drcemkece
Twitter: http://twitter.com/drcemkece
Google+: https://plus.google.com/114707731481596974039
Instagram: http://instagram.com/drcemkece
Youtube: http://youtube.com/user/cisedorgtr
RSS: http://feeds.feedburner.com/drcemkece
2/2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download