DİYET POSASI VE SAĞLIK İLİŞKİSİ Duygu PELİSTER Lif yönünden zengin diyet, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarındandır. Diyet lifinin, sadece gastrointestinal mukozadan sindirilmeden ya da herhangi bir reaksiyona uğramadan atılan bitkisel maddeler olduğu algısı son derece yanlıştır. Aksine, diyet lifleri proteinlerle bağ yapabilme özelliğine sahip; bazı diyet komponentlerinin emilimine engel olabilecek sakkarit temelli bileşiklerdir. Diyet liflerinden bazıları gastrointestinal mukozada fermante edilebilir ve bu fermantasyon sonucu oluşan kısa zincirli yağ asitleri (bağırsakta su ve sodyum emilimini etkileyici reaksiyonlarda rol oynar) gibi pek çok bioaktif madde sağlığı iyileştirici yönde etki gösterir. Diyet liflerinin sağlığa en önemli katkıları; tip-II diyabeti, kolon kanserini ve kardiovasküler hastalık riskini düşürücü etkileridir. Besin sindirimini, emilimini ve metabolizmasını düzenleme etkinlikleri sonucu hiperlipidemi, hiperkolesterolemi ve hiperglisemiyi kontrol altına almak konusunda oldukça önemlidirler. Son dönemde, diyet lifinin intestinal mikroflorayı düzenlemesi sonucu bireyin metabolizmasında meydana gelen çok sayıda değişikliği (safra asiti bağlanma seviyesi ve kısa zincirli yağ asitleri sentezi) ve inflamasyonel bioaktif komponent regülasyonunu sağlaması önem kazanmıştır. Diyet lifi; sindirilemeyen besin komponentleri, nişasta olmayan polisakkaritler, oligosakkaritler, lignin ve analog polisakkaritleri içeren çok geniş bir yelpaze içinde incelenen sağlığa yararları tartışılmaz bileşiklerdir. Genellikle diyet lifi; suda çözünme, kalın bağırsaktaki mikrobiyal fermantasyon ve viskozitelerine göre sınıflandırılır. Suda çözünen • Pektin • Gum • Polisakkaritler • Selüloz Suda • Hemiselüloz çözünmeyen • Lignin Önceleri büyük bir yanılgı ile, suda çözünen diyet lifinin serum lipit ve kolesterol düzeylerini düşürdüğüne, çözünmeyen posanın ise konstipasyona yol açtığına inanılıyordu. Fakat liflerin fizyolojik etkileri viskozitelerine ve fermante edilmelerine bağlıdır. Bazı oligosakkaritlerin çözünen diyet lifine benzer davranışları ve enzim dirençleri nedeniyle, diyet lifi kavramı genişlemektedir. Sadece 2 tür lif prebiyotik sayılabilecek niteliklere (sindirim ve absorbsiyona direnç, kısmen yada tamamen fermantasyon ve spesifik bakteri üremesini arttırma) sahiptir; inülin ve transgalaktooligosakkaritler. İnsan bağırsak mukozası Bacteroides ve Firmicutes tarafından sarılmıştır. Fermante edilebilen diyet lifleri bu floraya substat sağlamaları yönünden bağırsak florasını iyileştirici yönde etki gösterirler. Fruktooligosakkaritler, ve galaktooligosakkaritler Bifidokbacteria ve Lactobacillus sayısını çocuklarda arttırırken, inülin ise yetişkinlerde Bifidobacteria popülasyonunu arttırır. Diyet lifi ayrıca lipit ve karbonhidrat metabolizmasını, anahtar rol oynayan genlerin ekspresyonu üzerindeki etkisiyle düzenler. Asetil CoA-karboksilaz, amp-aktive-protein kinaz ile regüle edilen bir lipojenez enzimidir. Früktooligosakkaritlerden zengin beslenen fare deneylerinde hepatik dokuda sentezlenen asetilCoa- karboksilaz azalması gözlenmiştir. Bakteriyel fermantasyona bağlı oluşan kısa zincirli yağ asitlerinin hepatik amp-aktifprotein kinazın etkinliğini arttırıcı etkisinin buna sebep olduğu düşünülüyor. İnülin ve oligofrükroz kombinasyonunun fare deneylerinde HMG-Coa-redüktaz seviyesini arttırdığı gözlenmiştir. HMGCoa-redüktaz, safra sekresyonu kolesterol düzeyini arttırır ve bu toplam kolesterol düşüşüne sebep olabilmektedir. • Lactobacillus ve Bifidobacteria safra asitleri dekonjugasyonunu sağlayarak çökelti oluşumuyla ve asimilasyon yoluyla kolesterolü uzaklaştırırlar. Ayrıca fermantasyon ürünlerinden propiyonat da yağ asitleri ve steroller arasındaki bağı inhibe ederek yağ asiti ve kolesterol sentez hızını düşürür. Karbonhidrat metabolizması ile diyet lifi alımı ilişki içindedir fakat matabolik yolu henüz aydınlanmamıştır. Suda çözünmeyen liflerin, insülin hassasiyetini arttırdığı gözlenmiştir. Suda çözünen ve çözünmeyen liflerin glikoz bağımlı insülin tropik polipeptit ve glukagontürü-peptit-1 gibi hormon salgılanma mekanizmalarını etkilediği ve bunların postprandial insülin salınımını arttırması sonucu artan glikoz toleransı oranı sağlamakla beraber gastrik boşalmayı geciktirdiği düşünülmektedir. Proglukagon, glukagontürü-peptit-1’in ön maddesidir ve distal ileum L-hücrelerinden ve kolondan salgılanır; bütirat üretimi ile artar. Yüksek düzeyde fermante edilebilir lif içeren diyetle beslenen farelerde proglukagon üretimi sağlayan mRNA etkinliğinin arttığı gözlenmiştir. Obezlerde, bağırsak florasında Firmacutes bakterileri sayısında artış, Bifidobacteria sayısında azalma görülmüştür. Kilo veren bireylerde bu dengesizliğin ortadan kalktığı gözlenmiş. Bu mikrobiyom değişiminin enerji metabolizması dengesizliklerine neden olabileceği düşünülüyor. Oligofrüktoz ve inülin gibi diyet liflerinin bu dengesizliğin ortadan kalkmasında ve bağırsak florasının olması gereken değerlere kavuşmasında rolü vardır. Fare deneylerinde bu mikrobiyom çeşitli antibiyotiklerle dengeye kavuşturulmuş ve deneklerde glikoz toleransı artışı gözlenmiştir. Suda çözünen diyet lifi sayesinde bağırsaklarda sentezlenmiş kısa zincirli yağ asitlerinin; iştah, insülin sinyalleşmesi ve inflamasyon modülasyonundan sorumlu olabileceği düşünülüyor. Kısa zincirli yağ asitleri, immün sistemle G-protein bağlı serbest yağ asiti reseptörleriyle ilişki içine giriyor. Propiyonat, asetat ve bütirat ile aktive edilen serbest yağ asiti-3 (FFA3) reseptörleri adipoz hücrelerden üretilir. FFA3 aktivasyonu artarsa leptin sekresyonuna ve adipojeneze sebep olur. FFA2 ise lökosit, adipoz ve kolonik L hücrelerinde üretilir; propionat ve asetat ile aktive olur. FFA3 gibi FFA2 de adipoz doku hücrelerinde farklılaşmalara sebep olmakla beraber vücut yağ dokularında trigliserit depolarını azaltır. Sonuç olarak, Diyet liflerinin tanımı ve kimyasal karakterleri iyi belirlenmiştir. Arttırdıkları viskozite sebebiyle absorbsiyon ve geçiş hızını düzenlemeleri tanımlanmıştır. Lipojenez ve b-oksidasyon düzenlemeleriyle lipit metabolizması üzerinde rolleri bulunur. HMG-coA- redüktaz ekspresyonunu düzenleyerek kolesterol sentezini azaltır ve sekresyonunu arttırır. Karbonhidrat metabolizması üzerindeki etkilerinin mekanizmaları net bilinmemektedir. …Teşekkürler. Kaynak: Melissa M. Kaczmarczyk, Michael J. Miller, Gregory G. Freund; The Health benefits of Dietary Fiber: Beyond the usual Suspects of Type-2 DM, CVD and Colon Cancer; 18 January 2012