AĞUSTOS 2015 DÜNYA EKONOMİSİ 2015 yılının Ağustos ayında; küresel ekonomiye olan güvensizlik ortamının sürdüğü ve buna bağlı olarak riskten kaçınma eğiliminin artış gösterdiği görülmektedir. 2008 krizi sonrasında ortaya çıkan ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin küresel ekonominin öncü gücü olacağını öngören senaryo, gün geçtikçe işlevselliğini yitirirken, bu ülkelerin risk primleri de yükselmeye devam ediyor. Ağustos ayında, Çin’den gelen devalüasyon haberiyle yeni bir şok yaşamış görünüyor. Çin Merkez Bankası (PBOC)’nın, ihracattaki sert düşüşün ardından, para birimi yuanda son 20 yılın en hızlı devalüasyonunu gerçekleştirmesi, küresel satış dalgasını gelişmekte olan piyasalar aleyhine estirmiş ve yatırımcılar, gelişen piyasalardaki hisse senedi ve tahvillerinde yaklaşık 1,9 milyar dolarlık çıkış yapmışlardır. FED’in para politikası kararlarına dair beklentiler ise küresel ekonomideki seyrin en önemli belirleyicisi konumunda bulunuyor. FED’in 28-29 Temmuz tarihinde gerçekleştirdiği toplantıya ait olan ve Ağustos ayında açıklanan tutanaklarında; faiz artırımı için yeterli koşulların henüz sağlanmadığını belirtilmişse de, mevcut şartların bu noktaya yaklaşmakta olduğu belirtilmiştir. Şangay Borsası’nda meydana gelen %8,5’lik büyük düşüşle birlikte, Japon Borsası’nda gerçekleşen 4,5 puanlık kayıp ve petrol fiyatlarının 40 doların altına gerilemesi gibi birçok etken, 24 Ağustos Pazartesi gününün küresel finans çevreleri tarafından ‘Kara Pazartesi’ olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Bununla birlikte, Çin’in, ihraç mallarındaki rekabetini artırmak amacıyla yuanı devalüe etmesinin; dolara dayalı mevcut küresel ticaret ağında, yuanın daha fazla yer tutması ve yaygınlaşmasını sağlamaya yönelik bir FED’in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar, 2 hamle olup olmadığı da yüksek sesle konuşulmaya başlanmıştır. Avro Bölgesi’nde ise ekonomik aktivitedeki canlanma yavaş seyretmeye devam etmektedir. Özel tüketim harcamalarının mevcut zayıf büyüme oranlarının lokomotifi durumunda bulunmasına karşın, dış talepteki artışın çok sınırlı düzeyde kalması, bölge ekonomisindeki toparlanmayı geciktirmektedir. Bunun yanında; AB ülkelerinin dış ticaretindeki payı yaklaşık %14 civarında olan Çin’de yaşanan son gelişmelerin, Avro Bölgesi ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisinin tahmin edilenden büyük olabileceğine yönelik söylentiler de bölge için risk unsurlarını artırmaktadır. Parasal genişlemenin uzun vadede Avro Bölgesi’nde büyümeyi artırması beklenirken, FED’in faiz artırımı süreci sonrası yaşanacak gelişmeler ve petrol fiyatlarının düşük seyrinin oluşturduğu deflasyonist etki de bölge açısından diğer risk unsurları olarak gündemdeki sıcaklığını koruyor. Özetle; küresel ekonomideki belirsizlik ortamının sürmesi, belli ölçüde toparlamış olsa dahi, küresel ekonominin henüz ayaklarının yere sağlam basmadığına işaret etmektedir. 2015 ve 2016 yıllarında, küresel büyümenin kademeli olarak güç kazanmasına yönelik beklentilere rağmen, uluslararası piyasalardaki zayıf ve kırılgan görünümün sürmesi, küresel ekonomiye dair endişeleri tetiklemeye devam etmektedir. TÜRKİYE EKONOMİSİ Türkiye ekonomisi için Ağustos ayı; dış faktörlerden kaynaklanan negatif etkilerin sürdüğü, buna ek olarak içeride de 7 Haziran seçimleri ile başlayan siyasi belirsizlik ve güvenlik endişelerinden kaynaklanan risklerin artış gösterdiği bir dönem olmuştur. Siyasi belirsizlik ortamının, en azından Kasım ayında yapılacak olan erken seçime kadar süreceğinin kesinleşmesi; ekonomik belirsizliklerden kaynaklanan risklerin de artışına neden olmaktadır. Bunun yanında; FED’in Eylül ayında faiz artırımına gideceğine yönelik beklentilerin artış gösterdiği ve Çin Merkez Bankası’nın yuanı devalüe etmesi ile alevlenen kırılgan sürecin, siyasi belirsizliklerin yaşandığı bir dönemle çakışması açısından Türkiye için ayrı bir handikap oluşturduğu görülmektedir. Koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasıyla, aynı gün içinde dolar karşısında %1,5, euro karşısında ise %1,4 değer kaybeden Türk Lirası; gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en kötü performansı gösteren para birimi olmuştur. Kurdaki bu yükselme; Türkiye için büyüme, enflasyon ve özel sektör borçları açısından riskleri artırmaktadır. Yılın ilk çeyreğinde %2,3 büyüyen Türkiye ekonomisinde, yılın ikinci çeyreğinde de öncü göstergeler olumlu bir seyir izlemiştir. Sanayi üretiminin yılın ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre %3,9 artış göstermesinin yanında, Haziran ayında kapasite kullanımının son bir yılın en yüksek seviyesine yükselmesi ve Temmuz ayı enflasyonunun %6,81 olarak gerçekleşerek son 26 ayın en düşük oranına ulaşması; yurt içi iktisadi faaliyetin iyimser görünümüne işaret etmiştir. Özetle; 7 Haziran seçimleri sonrası oluşan siyasi belirsizlik ortamına rağmen, ekonominin gücünü korumaya devam ettiği görülmektedir. Bunula birlikte; Türkiye ekonomisinin son 13 yıllık süreçte elde etmiş olduğu huzur, güven ve istikrar ortamının bozulmaması, mevcut siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması ile doğrudan ilintilidir. Ekonomideki belirsizliklerin bertaraf edilebilmesi için, siyasi istikrarın sağlanması bir önkoşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi istikrarın yeniden sağlanması ile birlikte, seçim sürecinde ihmal edilen yapısal reformlar yeniden ekonominin en önemli gündem maddesi olmalıdır. Dış Ticaret: Dış ticaret verileri; 2015 yılı Haziran döneminde euro/dolar paritesinin düşük seyrinden olumsuz etkilenmeye devam etmiştir. Bu bağlamda Haziran ayında ihracat, 2014 yılının 3 aynı ayına göre %6,9 azalarak 11 milyar 996 milyon dolar, ithalat %12,5 azalarak 18 milyar 201 milyon dolar olarak gerçekleşti. İthalatın ihracattan daha hızlı bir düşüş kaydetmesiyle dış ticaret açığı %21,6 azalarak 7 milyar 912 milyon dolardan 6 milyar 206 milyon dolara düştü. Ağustos sonu itibariyle 1,13 civarına yükselerek nisbi bir toparlanma sinyali euro/dolar paritesinin, bu toparlanmaya rağmen düşük seviyede seyretmesi; dış ticaretteki toparlanma sürecinin yavaş bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Irak ve Rusya gibi, dış siyasi konjonktürden kaynaklanan ihracat pazarı kayıpları ihracatı olumsuz etkilemeye devam ederken, en büyük ihracat pazarımız olan AB ülkelerine yapılan ihracat da, bölge ekonomisinin geçirdiği ılımlı toparlanma sürecine paralel olarak düşük seyretmektedir. İhracat miktar endeksinin Haziran ayında %6 oranında artış göstermesi, ihracattaki düşüşte paritenin etkisini 4 net şekilde gözler önüne sermektedir. Ayrıca; petrol fiyatlarındaki düşük seyrin sürmesi enerji ithalatında Türkiye’nin elinin rahatlatırken, ara malları ithalatındaki düşüşün sürmesi, büyüme rakamları için olumsuz bir gösterge oluşturmaktadır. Özetle; dış ticaret verilerinin kısa vadede yatay bir görüntü arz etmesi, mevcut veriler ışığında en makul öngörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Cari Açık: 2015 yılının Haziran ayında; cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre %19,5 oranında daralarak 3,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece; yılın ilk altı ayında cari açık %7,5 oranında gerileyerek 22,7 milyar dolar olmuştur. Yılın ilk yarısında cari işlemler açığında en dikkat çekici kalemlerin başında parasal olmayan altın ticareti gelmektedir. Zira parasal olmayan net altın ihracatı, yılın ilk yarısında, cari açığa 4,3 milyar dolar daraltıcı etkide bulunmuştur. Sanayi Üretim Endeksi Haziran ayında, ülkemize yurtdışından yapılan net doğrudan yatırımlar bir önceki yılın aynı ayına göre %35,7 azalarak 554 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ocak-Mayıs döneminde 10,1 milyar dolar giriş ile cari açığın finansmanında önemli bir rol üstlenen net hata noksan kaleminde ise Haziran ayında 1,4 milyar dolar düzeyinde bir sermaye çıkışı izlenmiştir. Rusya’daki ekonomik krizin de etkisiyle, yılın ilk yarısında önemli ölçüde azalış kaydeden turizm gelirlerini ve FED’in faiz artırımı sürecine yönelik beklentilerin önemli ölçüde yönlendirdiği sermaye giriş çıkışlarındaki belirsizlikleri de göz önüne aldığımızda; kısa vadede cari işlemler açığının bir miktar artış kaydedebileceğini öngörebiliriz. Bununla birlikte; enerji fiyatlarının düşük seyrini koruması ile desteklenen dış ticaret açığındaki belirgin azalma, uzun vadede cari açığın finansmanında pozitif etkisini sürdürecektir. Sanayi Üretimi: Haziran 2015 döneminde; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre %2,4, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,5 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış endekste gerçekleşen bu %5,5’lik bu artış, Ocak 2014 dönemindeki %7,6’lık artışın ardından, en yüksek artış olarak kayıtlara geçmiştir. Haziran dönemi sanayi üretimi verilerinin açıklanması ile yılın ikinci çeyreğine ait veriler de tamamlanmış oldu. Buna göre; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, bir önceki çeyreğe göre %1,6, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,9 artış göstermiştir.Bu veriler; sanayi üretimi verilerinin, yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe ve önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla, yurt içi iktisadi faaliyetin daha olumlu bir görünüm sergilediğine işaret ettiğini göstermektedir. Sanayi üretiminde gözlenen bu artışta; ara mallardaki toparlanmanın yanı sıra, tüketim malları imalatındaki hızlanmaların etkili olduğunu görülmektedir. İşsizlik: Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının ortalaması alınarak tahmin edilen Mayıs 2015 dönemi işsizlik oranı %9,3 seviyesinde gerçekleşmiş, böylece son 11 ayın en düşük işsizlik oranına ulaşılmıştır. Böylece; işsiz sayısı 2015 yılı Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 238 bin kişi artarak 2 milyon 789 bin kişi oldu. Bu dönemde istihdam edilenlerin sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 534 bin kişi artarak 27 milyon 72 bin kişi olurken, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile %46,9 oldu. Mayıs 2015 döneminde, bir önceki yılın aynı ayına göre işgücünde 772 bin artış gerçekleşmesine karşın istihdamın 534 bin kişi artış göstermesi; bu dönemde toplam işsiz sayısının 238 bin artmasına neden olmuştur. Bununla birlikte; sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı gibi öncü verilerin Haziran ayında artış göstermesi, bu dönemde işsizlik oranının bir miktar daha düşebileceğine işaret etmektedir. 5 İşsizlik Enflasyon: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Temmuz 2015 döneminde aylık bazda %0,09 artış kaydederken, yıllık enflasyon %6,81 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, son 26 ayın en düşük fiyat artışı olarak kayıtlara geçmiştir.Bir önceki yılın aynı ayına göre en çok fiyat artışının gerçekleştiği grup %13,80 ile lokanta ve oteller olurken, bu grubu %9,25 ile gıda ve %8,69 ile ev eşyası grubu izlemiştir. Konut fiyatlarındaki %8,15’lik yıllık artış işe, Temmuz ayı enflasyon tablosunun en dikkat çekici unsurlarından biri olmuştur. Temmuz ayında gerçekleşen düşüş ile OVP’de belirlenen %6,3’lük yıllık enflasyon hedefine bir miktar daha yaklaşılmıştır. Bununla birlikte Temmuz ayında TÜFE’nin, mevsimsel ürünler hariç tutulduğunda aylık bazda %0,75 oranında artış kaydetmesi; enflasyondaki düşüşün büyük oranda mevsimsel etkilerden kaynaklandığına işaret etmektedir. Ayrıca kurdaki artış da enflasyon oranları üzerinde ciddi bir baskı unsuru olarak etkisini hissettirmeye devam etmektedir. SAMEKS Takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi; 2015 yılı Ağustos ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre 3,3 puan azalmış ve 50,8 seviyesinde gerçeklemiştir. Endekste gözlenen bu azalışta; bir önceki senenin aynı ayına göre sanayi sektörünün 4,0 puan, hizmet sektörünün ise 2,9 puan hız kaybetmesi etkili olmuştur. Enflasyon 6 Arındırılmamış SAMEKS Bileşik Endeksi ise; 2015 yılı Ağustos ayında, bir önceki aya göre 3,4 puan artarak 52,8 puana yükselmiştir. Endekste gözlenen bu artışta; önceki aya göre, sanayi sektörünün 2,3 puan, hizmet sektörünün ise 3,8 puan artış kaydetmesi etkili olmuştur. çekleşen 6,7 puanlık artışın yanı sıra, üretim alt endeksinde gözlenen 3,5 puanlık yükseliş; sanayi sektöründe gerçekleşen hızlanmanın en önemli belirleyicisi olmuştur. Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi Takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Hizmet Endeksi; Ağustos ayında, bir önceki senenin aynı ayına göre 2,9 puan azalarak 50,8 puana inmiştir. İş hacmi alt endeksindeki 7,8 ve satın alım alt endeksindeki 3,9 puanlık düşüşler, hizmet sektöründeki hız kaybının en önemli etkeni olmuştur. Takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Sanayi endeksi; Ağustos ayında, bir önceki senenin aynı ayına göre 4,0 puanlık bir azalış göstererek 50,9 değerine düşmüştür. Üretim alt endeksinde görülen 6,1 ve yeni sipariş alt endeksinde görülen 9,0 puanlık azalışlar, sanayi sektöründe gerçekleşen hız kaybının en önemli belirleyicisi olmuştur. Arındırılmamış SAMEKS Sanayi Endeksi ise; bir önceki aya göre 2,3 puan artarak 52,8 seviyesine yükselmiştir. Satın alım alt endeksinde ger- Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi Arındırılmamış SAMEKS Hizmet Endeksi ise; bir önceki aya göre 3,8 puan artarak 52,8 değerine yükselmiştir. Satın alım ve iş hacmi alt endekslerinde gerçekleşen 6,8 ve 5,4 puanlık artışlar, hizmet sektöründe gerçekleşen hareketlenmenin en önemli belirleyicisi olmuştur. 7