EĞİTİM Farkında mıyız? Her gün işe gitmek için erken kalkıyoruz. Bazen köşedeki simitçiden, bazen fırından kahvaltılık bir şeyler alıp yola koyuluyor, bir süre sonra işyerine varıyoruz. Yoğun iş temposu akşama doğru yerini tatlı bir yorgunluğa bırakırken, dönüş yolunda evin ihtiyaçları için markete uğruyor, alışverişi tamamlayıp evin yolunu tutuyoruz. Günler günleri kovalarken yıllar hızla ilerliyor.. Yaşam döngüsü içinde rutinleşmiş davranışlar çevremizde olup bitenlerin farkındalığından kimi zaman bizi uzaklaştırıyor.. Sevdiklerimize yeterince vakit ayıramayabiliyor, çevremizde olup bitenlerin farkına varamayabiliyoruz.. Sanal alışverişler, yaşadığımız mahalledeki selamlaşmayı da neredeyse ortadan kaldırmış durumda.. Mahalledeki fırın dışındaki esnaf, kurum ve kuruluşlardan habersiz, duyarsız, ilgisiz bir şekilde yıllar yılları kovalıyor adeta.. Selamlaşmak, yardımlaşmak, paylaşmak, hal hatır sormak, dinlemek, anlamak, çözüm üretmek, okumak, oyun oynamak.. Daha yazılabilecek pek çok kavram bu topraklar üzerinde yaşadığımız mahallede vardı.. Etkileşim içinde olurduk.. Birbirimizden çok şey öğrenirdik.. Öğrenilenler kuşaktan kuşağa aktarılırdı.. Yukarıdaki ifadeleri belli bir yaşın üzerinde olan herkes bir şekilde kullanıyor. Kimi zaman arkadaş sohbetlerinde, kimi zaman toplumsal sorunları konuşurken, kimi zaman eğitim ile ilgili problemler üzerine konuşurken az ya da çok bir şekilde “maziye” yolculuk yapılıyor.. Eski yıllarda olup günümüzde olmayan veya nadir olan bu toplumsal özellikler, informal eğitim kavramı içinde değerlendirilebilir. Planlı olmayan bir eğitim olarak tanımlanan informal eğitim, yaşamın içinde kendiliğinden oluşan bir süreç olarak görülebilir. Planlı olmayan eğitim hakkında Çoban (1) şöyle der; “Kişi karşılaştığı durum ve içinde bulunduğu grubun üyeleriyle etkileşimde bulundukça farkında olmadan yeni şeyler öğrenir. Aile içinde akran gruplarında, usta çırak ilişkisi sonucu kazanılan davranışlar, informal/plansız eğitimin ürünleridir. Çocuklar arkadaşlarıyla oynarken, gençler akranlarıyla oluşturdukları gruplar içinde birbirleriyle etkileşim kurarak yardımlaşmayı, dayanışmayı, işbirliğini, kurallara uymayı öğrenirler ve toplumsallaşırlar. Bu tür öğrenmeler, ailede, sokakta, işyerinde, televizyon 80 NİSAN 2016 önünde, okulda kısacası, yaşamın içinde kendiliğinden meydana gelir. Plansız eğitim sürecinin iki önemli öğrenme yolu gözlem ve taklittir. İnsanlardaki birlikte yaşama içgüdüsü onları toplumun beklediği ve istediği davranışları öğrenmeye yöneltir. Çok küçük ve ilkel toplumlarda eğitim tamamen plansız yollarla gerçekleştirilir. Köydeki çocuk, tarımla ilgili becerileri günlük yaşamın içinde büyüklerini gözleyerek, taklit ederek, yaparak ve yaşayarak öğrenir. Berber ya da otomobil tamirhanelerinde çalışan çıraklar bu iş yerinde ustalarını gözleyerek yaptıkları işin inceliklerini öğrenir ve bu eğitim süreci sonunda usta olurlar. Plansız eğitim kontrollü ve planlı olmadığı için, bu eğitim süreci sonunda insanlar farkında olmadan olumlu, istendik davranışların yanı sıra, istenmeyen zararlı davranışlar ya da sonuca götürücü olmayan yanlış davranışlar da öğrenebilirler. Sigara içmek, kopya çekmek, aksanlı konuşmak, bunlara örnek gösterilebilir. Plansız eğitim yüz yüze ilişkilerin yoğun olduğu, ekonomisi avcılık, tarım gibi insan gücüne dayalı, toplumsal ilişkileri karmaşık olmayan toplumlarda, bireylerin toplumsallaşması ve hayata hazırlanması için yeterli olabilmektedir. Bu toplumlarda çocuk anne baba ya da başka bir yakının yanında kendi yaşamı için gerekli bilgi ve becerileri kazanabilmektedir. Ancak günümüz sanayi ve bilgi toplumlarında plansız eğitim çocuğun sosyalleşmesi ve hayata hazırlanmasında yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle toplumların gelişmesiyle birlikte plansız gelişigüzel eğitimin yanı sıra planlı eğitim faaliyetleri önem kazanmaya başlamış ve bu eğitim okul denilen kurumlarda verilmeye başlanmıştır.” Toplumun gelişmesinde temel faktör olan eğitimde, kişi üzerindeki etkilerine bakıldığında okulların yanı sıra çevrenin öğrettiklerini göz ardı etmemenin önemi ortaya çıkıyor. Bunları bizlere öğreten mahalledeki akran grupları, kasap, tamirci, bakkal vs. mi? Bundan bir süre öncesine kadar böyleydi. Ama bu durum günümüzde değişti. Akran grupları artık mahallede değil, sosyal medyada. Günümüzde, bakkal, kasap mahallede değil, alışveriş merkezlerinde. Esasında “öğrenme”, kavram olaD OÇ . D R . rak aynı.. M EHMET İNAN Değişen şey öğrenme kanallarının genişlemesi... Burada bireysel olarak kendimize ve çocuklarımız için de ailelere düşen görevler olduğu kanısındayım. Nedir bunlar? Yaşadığımız bölgede topluma hizmet eden kuruluşların farkına varmak gerekir. Nedir onlar? Dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları. Yani yasalar karşısında yükümlülükleri olan, toplumsal amacı olan kurum ve kuruluşlar.. Bunlar genellikle maddi çıkar gütmeyen, topluma amaçları doğrultusunda hizmet etmeye çalışan kurum ve kuruluşlardır. Bu kuruluşlar belki komşumuz, belki de bir sokak ötemizdeler.. Farkında değiliz.. Bunların arasında çocuklara, yaşlılara hizmet eden kuruluşlar kadar özel eğitime muhtaç bireylere destek verenler de bulunabiliyor.. Yerel yönetimlerin topluma hizmet birimleri de benzer hizmetleri veriyorlar.. Hatta sokak hayvanlarına hizmet eden kuruluşlar bile bulunuyor.. Çevremizde o kadar çok şey var ki.. Bugün eve dönerken rutin dışına çıkalım. Mahallemize girdiğimizde hep gözümüze çarpan, topluma hizmet eden bir yasal kuruluşa uğrayıp, tanışalım. Amaçlarını öğrenelim. Önce kendimiz, sonra çocuklarımızla birlikte bu tür kuruluşlarla işbirliği yapalım. Kimi zaman proje üreten, kimi zaman yürüyen bir projenin parçası konumunda olalım. Belki yıllar boyu öğrenmeye fırsat bulamadığınız bir enstrüman çalma becerisi kazanırsınız.. Belki yaşlı bir amca ile sohbet edersiniz.. Belki de emekli olarak bir köşede durmak yerine, yanı başınızdaki etüt merkezinde geç ve güç öğrenen çocuklara bir şeyler öğretirsiniz… Yetişkin olarak bizlerin bu tür girişimleri çevremizdeki daha genç kuşaklara ve çocuklara örnek olacağını göz ardı etmeyelim. İnformal/gelişigüzel öğrenmelerin pek çoğu bu tür yerlerde gerçekleşiyor.. Gelecekte birbirimize kenetlenmiş, birbirimizden haberdar ve sinerjiyi maksimum seviyelere ulaştırabildiğimiz günlere erişebilmek dileğiyle… (1) Çoban, Ahmet (Editör; Ocak, Gürbüz) (2015). Temel Kavramlar. Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara. Pegem Akademi Yayınları.