EKOLOJİ >> AB katılım sürecinde çevre ve iklim değişikliği konusu TOBB’da masaya yatırıldı TOBB ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın işbirliğinde düzenlenen, Kamu ve Özel Sektör İklim Değişikliği Konferansı’nın açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, AB Entegre Uyum Stratejisi’ne göre uyum süreci maliyetinin yaklaşık 60 milyar euro olduğunu hatırlatırken, sektörlerin ve şirketlerin intibak maliyetlerinin hesaplanmasında birlikte çalışılması gerektiğini vurguladı. AB katılım sürecinde çevre ve iklim değişikliği konusu 21 Temmuz 2010 tarihinde TOBB’da masaya yatırıldı T ürkiye’nin AB Katılım Süreci ve BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, kapsamında yürütülen çalışmaların anlaşılması ve iş dünyasının sürece katkısının sağlanması amacıyla, Kamu ve Özel Sektör İklim Değişikliği Konferansı düzenlendi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın işbirliğinde düzenlenen Konferansa, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ile TOBB Başkan Danışmanı ve Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen katıldı. Konferansın açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, insanların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşayabilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedefinin gerçekleştirilmesi ve dün98 EKONOMİK FORUM l Ağustos 2010 ya standartlarında bir çevre politikasına sahip olunması için Türkiye’nin yoğun bir çaba içerisinde olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, “Herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, Anayasamızla teminat altına alınmıştır. Bu hakkın korunması hedefini, vatandaş olarak, işadamı olarak ve iş dünyasının çatı kuruluşu olarak daima destekliyoruz” dedi. Sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi, çevrenin korunması ve iklim değişikliği ile mü- TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin AB katılım sürecinde, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği sözleşmesi ve Kyoto Protokolü çerçevesinde, iklim değişikliği konusunda ciddi bir gündemle karşı karşıya olduğunu söyledi. cadele gibi konuların, bugünün olduğu gibi, geleceğin de temel meseleleri olacağına işaret eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla, çevreyi koruma, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma iş dünyamızın da öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu konuların stratejik bir yaklaşımla, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesine katkı sağlayacak ve toplumun her kesiminin kazanacağı bir yaklaşımla ele alınması gerekir” diye konuştu. TÜRKİYE EK 1 ÜLKELERİ ARASINDA Türkiye’nin 21 Aralık 2009 tarihinde, “Çevre” faslında Avrupa Birliği ile müzakerelere başladığını hatırlatan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Avrupa Birliği Entegre Uyum Stratejisi’ne göre, uyum süreci, yaklaşık 60 milyar euro tutarında bir yatırım zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. Avrupa Birliği’ne son katılan ülkelerin deneyimlerinden biliyoruz ki, çevre faslında, yatay mevzuat uyumunda olmasa da, maliyetli yatırımları gerektiren alanlarda, iyi geliştirilmiş uygulama planlarına ve sağlam gerekçelere dayanması halinde, geçiş süreleri elde edilebilmektedir” dedi. Diğer taraftan, Birlemiş Milletler şemsiyesi altında yürütülen, İklim Değişikliği müzakerelerinin, geçen yıl Kopenhang’da 15.’incisi gerçekleştirilen Taraflar Konferansı ile aslında bir anlaşma metnine bağlanmak istendiği, fakat bu girişimin başarısız olduğunu anım- satan Hisarcıklıoğlu, “Bununla birlikte, uluslararası bağlayıcılığı olan bir anlaşma metninin oluşturulması için çalışmalar sürdürülmektedir. İlginç olan husus, Türkiye’nin BM çerçevesinde yürütülmekte olan müzakerelerde, teknik deyimiyle Ek 1 ülkeleri arasında yer almasıdır. Bunun anlamı, Türkiye’nin 2012 yılından itibaren karbondioksit emisyonlarında azaltım yükümlülüğünün olması ve kurulması öngörülen ‘Çevre Fonu’nda, yararlanan ülke değil, ‘donör’ ülke konumunda olma ihtimalini doğurmaktadır” diye konuştu. GENİŞ BİR ÇEVRE GÜNDEMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ Avrupa Birliği ile müzakerelerde, “Çevre” faslındaki kapanış kriterlerinin göz önünde bulundurulduğunda, iklim değişikliğini de kapsayan daha geniş bir çevre gündemi ile karşı karşıya olunduğunu vurgulayan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tarama raporuna baktığımızda, Türkiye olarak Avrupa Komisyonu’na, ‘Katılım tarihinde, çevre müktesebatını üstlenmede bir zorluk beklemediğimizi’ ifade ettiğimizi görüyoruz. Bu yaklaşımı biz doğrusu anlayamıyoruz. Verheugen sanırım bizi teyit edecektir, ‘çevre faslına’ uyum konusunda herhalde Türkiye kadar cesur başka bir ülke çıkmamıştır. Bir kez daha altını çizmek istiyorum ki, telaffuz ettiğimiz uyum maliyeti yaklaşık 60 milyar eurodur. Gerçi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne verdiği müzakere pozisyonunun içeriğini bilmiyoruz. Ancak, umarım, tarama raporundaki iyimser yaklaşım, müzakere pozisyonunda daha rasyonel bir temele oturtulmuştur. Hepimiz biliyoruz ki, 1990 yılından itibaren ülkemizin Çevre ve Orman Bakanı Veysel ekonomik kalkınma sürecine Eroğlu, Çevre ve bağlı olarak, kişi başına karOrman Bakanlığı Teşkilatı Kuruluş bondioksit salımı artmakla birKanunu’nda bir likte, Türkiye’de 2007 yılında bu değişiklik yaparak Çevre İdaresi miktar 5,3 ton iken, aynı mikBaşkanlığı adı tar AB’de 10,2 ton, OECD’de ise altında hareketli ortalama 15 tondu.” bir kurum kurmayı planladıklarını Türkiye’nin AB katılım süsöyledi. recinde, Birleşmiş Milletler İkAğustos 2010 k EKONOMİK FORUM 99 EKOLOJİ lim Değişikliği sözleşmesi ve Kyoto Protokolü çerçevesinde, iklim değişikliği konusunda ciddi bir gündemle karşı karşıya olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği için belirlediği, 20-20-20 stratejisini katılım müzakerelerimizin dışında tutmak, kuşkusuz mümkün değildir” dedi. ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ÜZERİNDE DURULMALI Türkiye’nin enerjinin % 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması hedefine hâlihazırda çoktan ulaşmış bulunduğunu belirten TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 2020’ye kadar % 30 gibi bir orana ulaşmanın amaçlandığını ifade etti. Hisarcıklıoğlu, “Bu süreç, başta enerji, demir-çelik, madencilik, çimento, cam, ulaştırma, tarım-hayvancılık, inşaat, kâğıt sanayi, otomotiv, denizcilik, kimya olmak üzere birçok sektörümüzün geleceğini de yakından ilgilendirmektedir. Enerji verimliliği bu süreçte üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konudur. Enerji verimliliği, girdi maliyetlerinde azalmaya, dolayısıyla rekabet gücü artışına katkı sağlayacaktır. Zira bin dolarlık milli hâsıla üretmek için 400 litre petrole eşdeğer enerji harcıyoruz. Bu rakam, OECD ülkeleri ortalaması için 200 litre, Japonya ve Danimarka gibi ülkelerde ise sadece 100 litredir. Daha yakın çalışmamız, daha kurumsal bir diyalog içinde olmamız, teknik düzeyde sürekli birlikte çalışmamız gerekmektedir. Müzakere pozisyonlarımızda ortak bir anlayış geliştirmek zorundayız. Uyum sürecinin sırasını ve sıralamasını birlikte belirlemeliyiz. Birlikte analiz yapmalıyız. Geçiş süreci talep edeceğimiz alanlar üzerinde ortak mutabakata varmalıyız. Geçiş sürelerini birlikte hesaplamalıyız” diye konuştu. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA GÜÇLÜ POLİTİKA TAKİP EDİLMELİ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin, Türkiye’nin ekonomik gelişmesini, şirketler kesiminin güçlenmesini, rekabet gücünün artmasını ve istihdam yaratılmasını düşünmek zorunda olduğunu söyleyen TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bunu yaparken Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda, güçlü temelleri olan, kararlı ve AB katılım sürecini destekleyen bir politika takip etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sektörlerin ve şirketlerin intibak maliyetlerinin hesaplanmasında birlikte çalışmalı, maliyetleri karşılamada kaynak bulmalıyız” dedi. Çevrenin, doğal kaynakların ve kültürel değerlerin sonraki nesillere devretmek üzere bırakılan bir emanet olduğunu anlatan Hisarcıkloğlu, iş dünyası olarak bu emaneti kendilerinden sonraki nesillere devretmeye, bunun için de kalkınmaya “sürdürülebilir bir kalkınma” anlayışıyla yaklaşmaya devam edeceklerini belirtti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “AB katılım sürecinin gerekleri ile BM çerçevesinde yürütülen iklim değişikliği müzakerelerinde, ülkemiz pozisyonunun oluşmasına katkı sağlamak istiyoruz. Şeffaf ve ilgili tüm kesimlerin katılım ve katkısıyla oluşturulacak pozisyonların meşruiyet temeli daha sağlam olacaktır. Meşruiyet temeli sağlam olan müzakere pozisyonlarını bürokratlarımız daha rahat savunacaktır” ifadesini kullandı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından “AB Proje Döngü Eğitimi”ne katılanlara sertifikaları verildi. 100 EKONOMİK FORUM l Ağustos 2010 EKOLOJİ satan Eroğlu, Türkiye’de yapılan çalışmaların birçok ülkeye örnek olduğunu söyledi. Türkiye’nin AB müzakereleri kapsamında 21 Aralık 2009’da çevre faslını açtığını anlatan Bakan Eroğlu, bu faslın yaklaşık maliyetinin 60 milyar euro olacağını ifade etti. Çevre faslı kapsamında su, atık, hava, endüstriyel kirlilik ve doğa koruma konularında yapılması gereken çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Eroğlu, “Çevre adına attığımız her adım, vatandaşın sağlık harcamalarında eksilme sağlıyor. Çevreyi ne kadar temizlersek vatandaşın sağlık, ilaç harcamaları o kadar azalır” dedi. Bakanlığın idari kapasitesinin artırılması konusunda önemli adımlar attıklarını anlatan Bakan Eroğlu, Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilatı Kuruluş Kanunu’nda bir değişiklik yaparak Çevre İdaresi Başkanlığı adı altında hareketli bir kurum ÇEVREYE YATIRIM İNSANA YATIRIMDIR “Kamu ve Özel Sektör İklim Değişikliği Konferansı”nda Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “İklim Değişikliği ve AB Sürecinde Sanayi” konulu bir sunum yaptı. Türkiye’nin Kyoto Protokolü ve BM İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesi’ne taraf olduğu anımsatan Bakan Eroğlu, Türkiye’nin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en hassas bölgeler arasında yer aldığını anlatarak, sera gazı emisyonunun azaltılması için enerji, ulaştırma, atık, tarım, ormancılık ve arazi kullanımı konusunda önemli çalışmalar yaptıklarına işaret etti. Türkiye’de ağaçlandırma konusunda birçok ülkeye örnek olacak çalışmaların yapıldığını vurgulayan Bakan Eroğlu, “Ağaçlandırma ve erozyon kontrolünde dünyada lideriz” diye konuştu. Ağaçlandırma ve erozyonla mücadele için milli seferberlik başlattıklarını anım- kurmayı planladıklarını belirtti. Atık yönetimi konusunda da katılımcılara bilgi veren Bakan Eroğlu, elektronik atıkların toplanmasının önemli olduğunu, Çin'in dünyadaki tüm elektronik atıkları topladığını bildirdi. AB sürecine önem verdiklerini de kaydeden Bakan Veysel Eroğlu, şöyle konuştu: “Bizim küresel iklim değişikliği ile mücadele etmemiz şart. AB ile ilgili gerekli müzakereleri yapacağız. Bunun yaparken de iş adamları ve sanayicilerle birlikte yapacağız. ‘Her şeyi biz biliriz’ mantığı yanlıştır. Masanın öbür tarafına da geçerek, o taraftaki insanları da dinleyerek bunu birlikte yapacağız. Bu tüm kuruluşlar için de şarttır. Sizleri dinlemeye hazırız, yeter ki hep beraber iyi niyetli olalım ve bir hedef koyarak ona doğru ilerleyelim. Türkiye’den çekinmesinler. Türkiye gerçekten AB için yeni bir şevktir, yeni bir heyecandır, yeni bir enerjidir ve AB için olmazsa olmaz bir şarttır. Biz de gerek ekonomimizi düzeltmek gerek AB mevzuatına uymak için her türlü çalışmayı yapacağız. Sırf AB istiyor diye yapmıyoruz, bizim milletimiz her şeyin en iyisine layık, onun için bunları yapıyoruz.” Bakanlık olarak çevre izinlerini tek elden ve elektronik ortamda vermeye başladıklarını anımsatan Bakan Eroğlu, daha önce 5 çeşit çevre izni ve 17 çeşit lisansın olduğunu, bunların alınması için de 199 belgeye ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekti. TOBB BAŞKAN DANIŞMANI VE AVRUPA KOMİSYONU ESKİ BAŞKAN YARDIMCISI GÜNTER VERHEUGEN: “İklim değişikliği tüm ülkelerin gündeminde” Kamu ve Özel Sektör İklim Değişikliği Konferansı’nda konuşan TOBB Başkan Danışmanı ve Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, iklim değişikliği konusunun tüm ülkelerin gündeminde en üst sıralarda olduğunu belirterek, 2000-2009 döneminde en sıcak 10 yılın yaşandığını, dünyanın sıcaklık artışı, deniz seviyesinde artış, çölleşme, buzullarda azalma gibi tehlike ile karşı karşıya kaldığını anlattı. Küresel ısınmada, karbondioksit ve metan salınımındaki artış, fosil yakıtların kullanımı, tarımsal ve sanayi faaliyetlerinin büyük etkisi olduğunu anlatan Verheugen, küresel ısınma ile mücadele çalışmalarının bölgesel olarak değil, küresel bir görev olarak algılanması gerektiğini vurguladı. AB’nin, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin emisyonlarını % 15-30 oranında azaltılmasını teşvik ettiğini belirten Verheugen, ancak, Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin gerekli çabayı göstermemesi durumunda çalışmaların hiçbir anlam ifade etmeyeceğini, o yüzden bu ülkelerin desteğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. İklim değişikliği ile mücadele konusunda Türkiye’de halkın bilinçlendirilmesi ve desteğinin önemine işaret eden Verheugen, üretim ve tüketim modellerinde değişikliğin de bir mantalite değişikliğini beraberinde getirmek zorunda olduğunu söyledi. Verheugen, “Ben Türkiye’yi, AB’nin iklim değişikliği ile mücadele politikasına katılmaya çağırıyorum. Çevre faslıyla ilgili müzakerenin bitmesini beklemeden bunu yapması gerekiyor. Çünkü Türkiye, her koşulda bunu yapmak zorunda kalacak, ne kadar erken olursa o kadar iyi” diye konuştu. Ağustos 2010 k EKONOMİK FORUM 101