TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

advertisement
MUHTASAR
Buhari'nin el- Cdmi'u'ş-şaJ:ıiJ:ı'inin muhtaolan Ahmed b. Ahmed ez-Zebldl'nin
et-Tecridü'ş-şariJ::ı'i Babanzade Ahmed
Naim ve Kamil Miras tarafından Sahih-i
Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi adıyla tercüme ve şer­
hedilmiştir. İbrahim Canan. Mecdüddin İb­
nü'I-Eslr'in Cami'u'l-uşul'ünün muhtasarı olan İbnü'd-Deyba'ın Teysirü'l-vüşul'ü­
nü Kütübü Sitte Muhtasan Tercüme ve
Şerhi ismiyle şerhetmiştir. SüyGti'nin elCami'u'l-kebir (Cem'u'l-ceuami') adlı eserinden yine kendisinin ihtisar ettiği 10.010
hadisi ihtiva eden el-Cami'u'ş-şagir'den
seçtikleri 3894 hadisi İsmail Mutlu, Şa­
ban Döğen ve Abdülaziz Hatip Camiu'sSagir Muhtasan Tercüme ve Şerhi adıy­
la yayımlamışlardır.
sarı
BİBLİYOGRAFYA :
Hazreci. Jjulaşatü Te?hfb, neşredenin g i rişi, s.
6- ı ı; Keşfü '?·?Unün, 1, 35-36; Salih Karacabey,
"Hadiste ihtisar ve Muhtasar Rivayetten Kaynaklanan Problemler", UÜ ilahiyat Fakültesi
Dergisi, Xl/ı , Bursa 2002, s. 53-70; el-Kamüsü 'l-İslamf, ı , 492-493; Abdullah Aydınlı, " İhti­
sar", DİA, XXI, 572-573; H. Kilpatrick. "Abridgements", Encyclopedia o( Arabic Literature (ed .
). S. Meisami- P. Sta rkey), London ı998, 1, 23r:il
24.
IJllllliJ MEHMET EFENDİOÖLU
O FIKIH. Muhtasar, fıkıh ilminin tarihiyle doğrudan irtibatlı bir telif geleneğini
temsil etmektedir. Bu adı taşıyan ilk fıkıh
eserleri, lll. (IX.) yüzyılda mezhep imamlarının halkasına dahil kişiler tarafından
kaleme alınmıştır. İmam Şafii'nin talebesi
Müzenl'nin Mul]taşarü'l-Müzeni'si gibi,
mezhep imamının ders halkasında üretilen fıkhl bilgilerin müellif tarafından zaptedilebilen kısmını ana hatlarıyla kaydetmeyi hedefleyen bu eserlerin mezhep birikimini kuşatmak gibi bir amacı bulunmamaktadır. Fıkıh muhtasarlarının özel
bir telif şekli ve müstakil bir literatür halini aldığı devir mezheplerin teşekkül süreçlerinin tamamlandığı IV. (X.) yüzyıldır.
İl k fıkıh şerhlerinin de ortaya çıktığı bu
dönemde Hanefi alimi Hakim eş-Şehld'in
kaleme aldığı el-Kafi ve Hanbeli fakihi
Hıraki ' nin el-Mul]taşar'ı gibi eserler, ilk
defa mezhep imamı ile talebelerinin mesaisini gelişen fıkıh diliyle kapsama hedefi
güden çalışmalar olarak nitelendirilebilir.
Hanefiler'den Kerhl'nin el-Mul]taşar' ı ve
Maliki İbnü'I-Cellab'ın et-Tefri'i gibi mezhep birikiminin kaynakları arasında yapı­
lan farklı tercihleri temsil eden bu eserlerin büyük bir kısmı aynı zamanda mezheplerin farklı coğrafyalarda gelişmiş çevrelerinin anlayış ve katkılarını da yansıt­
maktadır. VI. (XII.) yüzyılın sonundan iti-
baren muhtasar geleneği mezhep kavramıyla ilişkisi , fıkıh eğitimi içindeki yeri.
metin özellikleri ve İslam toplumuna etkisi gibi birçok açıdan yeni bir döneme girmiştir. Şafii fakihi Nevevi'nin Minhdcü'ttalibin'i, Hanefi Nesefi'nin Ken zü'd-de]fii'il{i ve Maliki İbnü'I-Hacib'in Cami'u'lümmehdt'ı gibi üzerinde en çok çalışma
yapılan ve İslam fıkıh tarihindeki en etkili metinler arasında yer alan eserlerin büyük bir kısmını bu dönemde kaleme alı­
nan muhtasarlar teşkil etmektedir. Özellikle mezhep imamlarından itibaren mezhep içinde gerçekleştirilmiş fıkhl mesainin bütününü değerlendirme ve yorumlamada gösterdikleri başarı ile öne çıkan
bu muhtasarlar, kısa sürede fıkıh eğitimi­
nin ve hatta bütün fıkhl faaliyetlerin merkezi metinleri haline gelmiştir. Mezhep birikimini bilgi ve delil kaynağı olma açısın­
dan hiyerarşik bir şekilde sistemleştiren
ve bu amaçla yeni terminolojiler gelişti­
ren bu eserlerin her cümlesi, ihtiva ettiği
hükümlerin yanı sıra belirli bir mezhep
çerçevesinde fıkhın meseleleri, usulü ve
literatürüne dair ortaya çıkmış tartışma­
lara da zımnen atıfta bulunmaktadır.
VI. (XII.) yüzyılın sonundan itibaren ortaya çıkan muhtasarlarla fıkıh tarihinde
müteahhirln devri olarak adlandırılan zaman dilimi arasında yakın bir ilişki bulunmakta, bu devrio ayıncı özelliklerinden biri olarak söz konusu muhtasarların ortaya çıkışı ve İslam dünyası üzerinde daha
önce görülmedik derecede etkili oluşları
gösterilmektedir. Müteahhirln devrinde
gerek fıkıh eğitimi ve literatürü ile fetva
ve kaza faaliyetlerinin merkezi metinlerini, gerekse İslam toplumlarındaki ilmihal
bilgisi, fıkıh kültürü ve idari uygulamaların temel kaynaklarını bu dönemde ortaya çıkmış fıkıh muhtasarları teşkil etmektedir. Bu sebeple fıkıh muhtasarları, İs­
lam medeniyeti tarihinde toplumla en yoğun ve sürekli ilişkiye sahip eserler arasında yer almaktadır.
Mezhep içinde uygulamaya esas olacak
hükümleri belirleyen muhtasarlar aslında
mezhebin ve dolayısıyla taklidin sınırlarını
belirleyen eserlerdir. Zira fıkıh ilmi çerçevesinde farklı görüşlerin delil ve karşı delillerini tartışan kitaplardan farklı olarak muhtasarlar, fert ve toplum açısından mezhebe mensubiyetin getirdiği hak ve sorumlulukların bilinebilir ve uygulanabilir olmasında büyük bir paya sahiptir. Mezhebi veciz bir üsiGp, her bir unsuru işlenmiş ibareler ve zengin bir terminolojiyle ifade eden
muhtasarların geniş kapsamlı olma, fetva ve kazanın yanı sıra ilgili idari ve bürok-
ratik uygulamalara da hitap etme, belirli
kişi veya gruba değil bir coğrafyanın tamamına tatbik edilebilen hükümler dizisini temsil etme ve o coğrafyada meşrui­
yet kaynağı olarak benimseome açısından
modern kanunlaştırmalarınkine paralel bir
işieve sahip olduğu söylenebilir. Muhtasarların, ihtiva ettikleri hükümlerin vaz'ı
hususunda kanuniaştırmaların temsil ettiği siyasi iradeye sahip olmamakla beraber, özellikle müteahhirin devrinde uygulamaya esas olmaları açısından siyasi irade ile desteklendikleri ve mer"i hukuk kaynağı olarak kabul edildikleri görülmektedir.
Muhtasarların fıkhl faaliyetlerin eksenini teşkil etmeye başlaması bu gelişme­
ye karşı birtakım endişelerin de ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. İslam tarihinde muhtasarlara karşı oluşan muhalif tavır fıkhın İslam medeniyeti tarihindeki ana
gelişim çizgisine yönelik itirazları. geç dönem ihya hareketlerinin tenkitlerini, daha önceki dönemlerden nisbeten farklı bir
müteahhirln fıkhının ortaya çıkmasından
duyulan rahatsızlığı ve muhtasarların merkezi metinler haline gelişinin özellikle fıkıh
eğitiminde doğurduğu meseleler karşısın­
daki endişeleri de içinde barındıran bir harekettir. Ancak muhtasarlara karşı İslam
coğrafyasının hemen her yerinde dile getirilen bu endişelerin çoğunluğunun muhtasarların doğrudan kendisiyle değil, fık­
hi faaliyetlerde ve özellikle fıkıh eğitimin­
de muhtasarlarla yetinilmesiyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim fıkıh muhtasarı telif etmiş veya okutmuş yahut bu
eserler üzerine çeşitli çalışmalar kaleme
almış olan fakihlerin de muhtasarların hakimiyetinden şikayet etmesi ve birçok müellifin bu hali fıkıh sahasında gösterilen
gayretierin azalmasına ve önceki nesillere
nisbetle daha az himmet gösterilmesine
bağlaması söz konusu itirazların çıkış noktasına işaret etmektedir.
İslam dünyasına modernizmin girişiyle
ortaya çıkan ve fıkhın müstakil bir disiplin halini almasının ardından teşekkül etmiş birçok müessese ve literatürün modern hayatın ihtiyaçlarına cevap veremediğini öne süren anlayışların başlıca tenkit noktalarından biri de fıkıh muhtasarları olmuştur. Söz konusu anlayışların İs­
lam medeniyetinde olumsuz gördüğü hemen her şeyi içinde barındıran muhtasarlar, modern dönemde yazılan İslam hukuk
tarihine dair eserlerde aklın donuklaşma­
sının. taklit karanlığının ve fıkhın zayıfla­
masının başlıca sebebi olarak değerlendi­
rilmiştir.
6~
MUHTASAR
Muhtasarlara temas eden modern çahakim telakki bu
telif geleneğini kısa ve özet olmak gibi birkaç üsiGp özelliğine irca etmektedir. Halbuki şerhler gibi muhtasarlar da belirli üsIGp ve kompozisyon özelliklerine irca edilemeyecek kadar geniş bir telif geleneği­
ni temsil etmektedir. Muhtasar telifi kısa
fıkıh metni üretme çabası anlamına gelmemekte, fıkıh literatüründe çok hacimli muhtasarların varlığı yanında birçok kı­
sa fıkıh metni de muhtasar geleneği dı­
şında değerlendirilmektedir. Ayrıca muhtasarlar başka eserlerin özeti olmadıkları
gibi ihtiva ettikleri bilgileri en veciz şekil­
de ifade eden yüksek edebiyat ürünleri
de değildir. öte yandan İslam dünyasında
en çok kabul gören muhtasarlardan bazıları dil ve üsiGp açısından birtakım hatalar barındırmaktadır. Hatta bu eserlerden bir kısmı müellifleri tarafından eksik
veya müsvedde halinde bırakılmış metinlerdir. Yine fıkıh eğitiminin ilk basamağı
için hazırlanmış ders kitabı olmak da
muhtasarların ortak özelliği değildir. Fık­
ha giriş metinleri muhtasarlardan ayrı
bir telif geleneğini meydana getirdiği gibi bazıları yalnız fetva ve kaza faaliyetlerine yönelik olarak hazırlanan muhtasarların metin ve muhteva özellikleri de böyle bir eğitim için uygun sayılmaz. Muhtasarların esas farklılığı. müellifin ve onun
müntesibi olduğu çevrenin mezhep birikimi hakkındaki telakkilerini. akıl yürütmelerini, tercihlerini temsil etmesi ve bu
hususlar muvacehesinde mezhep birikimini yeniden okumasında yatmaktadır.
lışmaların birçoğundaki
Telhis adı verilen çalışmalar ise muhtasardan farklı şekilde bir fıkıh metni üzerine kaleme alınmış eserlerdir. Telhis, özellikle asırlar önce yazılmış metinleri gelişen
fıkıh diliyle yeniden ifade etmeye yönelik
olarak hazırlanan ve bazan metniri yeniden tasnifini de içeren bir telif türüdür.
Telhis kavramında bir metni kısaltına unsuru daima bulunmakta, fakat bu kısalt­
manın şekli ve boyutları değişebilmekte­
dir. Fıkıh literatüründeki tanınmış birçok
telhis, esas aldıkları metinleri kendi dönemlerinin ilim dünyasına tercüme etmede başarılı olmuş çalışmalardır. Şeytani'nin elCami'u'l-kebir'i üzerine Hılatl'nin kaleme
aldığı Tel}Jiş gibi eserler asıl metin üzerine yapılan çalışmaların azalmasına, hatta
sona ermesine ve daha sonraki şerh, haşiye ve nazım faaliyetlerinin kendi üzerinde yoğunlaşmasına sebep olmuştur (fı­
kıh a lanındaki muhtasar metinler için bk.
FlKlH; HANBELi MEZHEBi; HANEFİ MEZHEBi; MALİKI MEZHEBi; ŞAFii MEZHEBi).
62
BİBLİYOGRAFYA
:
Tehanev1, Keşşaf (Dahrüc), ı, 114-115; Keş­
fü'?-?Unün, ll, 1622-1636; kal)u'l-meknün, I,
47- 50; ll, 447-451; Eyyüp Said Kaya, Mezhebierin Teşekkülünden Sonra Fıkhf istidlal (doktora tezi , 200 I ), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.
176-177; el-Kamüsü'l-islamı,ı, 492-493; H. Kilpatrick, "Abridgements", Encyclopedia of Arabic Literature (ed. J. S. Meisami- P. Starkey), London 1998, I, 23-24.
CiJ
M EYYÜP SAiD KAYA
o KELAM. Ketarn literatüründe muhtasar türünde yazılmış eserlerin önemli bir
yeri vardır. Hacimli olmayan ilk dönem
akaid risaleleri muhtasar eserler grubuna
dahil edilebilir. Ebu Hanife'ye nisbet edilen itikadl konulara dair beş risale, Ebü'IHüzeyl ei-AIIaf'ın el-Uşulü'l-}Jamse'si, TaMvi'nin el-'A]fidetü't-Ta]J.dviyye'si, Ahmed b. Hanbel'in er-Red 'ale'z-zenadı­
]fa ve'l-Cehmiyye'si ile oğlu Abdullah tarafından derlenen İ'ti]fiidü Ehli's-sünne'si, Ebü'I-Hasan ei-Eş ' arl'nin el-Mu}Jtaşar fi't-tevJ:ıid ve'l-]fader, Uşulü Ehli's-sünne ve'l-cema'a, Risale ila ehli'ş­
şegr ve el-İbdne 'an uşuli'd-diyane adlı eserleri , Ebu Selerne es-Semerkandi'nin Cümelü uşuli'd-din'i bunlara örnek
gösterilebilir. Muhtasar eser yazımına müteahhirln devrinde de devam edildiği, bilhassa medreselerde okutulan kitapların
genellikle bu şekilde kaleme alındığı görülmektedir. Bu tür eserler arasında Cüveynl'nin el-'A]fidetü'n-Ni?amiyye'si, Gazzall'nin ~ava'idü'l-'alfa'id'i ile İlcamü'l­
'avfım 'an 'ilmi'l-keldm'ı , Necmeddin enNesefi'nin el-'Alfa'id adlı risalesi, Ali b.
Osman el-Üşi'nin el-Emalive Hızır Bey'in
el-~aşidetü'n-nuniyye isimli manzum
risaleleri sayılabilir.
IV. (X.) yüzyıldan sonra diğer İslami ilimlerde olduğu gibi ketarn sahasında da Kadi Abdülcebbar'ın el-Mugni'si, İmamü'I­
Haremeyn el-Cüveynl'nin eş-Şamil'i, Seyfeddin ei-Amidl'nin Ebkdrü '1-efkar'ı gibi
oldukça hacimli eserlerin yazılmasına baş­
landığı görülmektedir. Okuma, anlama,
istinsah etme zorluğu vb. sebeplerle bu
eserlerin "muhtasar. mülahhas, mühezzeb, mGcez, mücerred, muhtar" gibi ön
başlıktarla özetlenınesi yoluna gidilmiştir.
Bu tü rün bazı örneklerine ilk dönemlerde
de rastlanmakta olup bunların başlıcala­
rını şöylece sıralamak mümkündür: Ebu
Ya'la el-Ferra'nın el-Mu'temed ii uşu­
li'd-din'inden kendisinin yaptığı Mu}Jtaşarü'l-Mu'temed ii uşuli 'd-din, Cüveynl'nin eş-Şamil adlı eserinin müellifi tarafından yapılmış ihtisarı olduğu söylenen el-İrşad ve bunun özeti olan Mu}]-
taşaru Kitabi'l-İrşad ile aynı müellifin
Lüma'u'l-edille'sinin özetini teşkil eden
Mu}Jtaşaru Lüma'i'l-edille, NGreddin
es-SabGni'nin el-Kitaye ti'l-hidaye'sinin
muhtasarı el-Bidaye ii uşuli'd-din, Seyfeddin ei-Amidl'nin Ebkdrü'l-efkfır'ının
muhtasarı olarak telif ettiği Rumuzü'lkünuz'u (Keşfü'?-?unan, ı, 4), Fahreddin
er-Razl'nin el-MuJ:ıaşşaJ'ı için Naslrüddln-i
TGs! tarafından Tel}Jişü'l-MuJ:ıaşşal (Na/i:dü 'l-Mu/:ıaşşal) adıylayazılan özet, İbn Teymiyye'nin Minhacü's -sünne'si üzerine
Zehebl'nin el-Münteha min Minhaci'li'tidal ii na]fzi kelfımi ehli'l-i'tizal (Mul].taşaru Minhtici's-sünne) adıyla yaptığı çalışma, İbn Kayyim ei-Cevziyye'nin er-RU.J:ı'u­
na Mu}Jtaşaru Kitabi'r-RU.J:ı ve eş-Şa­
va'i]fu'l-mürsele'sine Mu}Jtaşarü'ş- Şa­
va'i]fi'l-mürsele adıyla kendisinin yaptığı
ihtisarlar, Adudüddin ei-İcl'nin el-Meva]fıf adlı eserine kendisinin yazdığı belirtilen Mu}Jtaşarü'l-Meva]fıf (a.g.e., Il ,
1892), Muhammed b. Ahmed ei-Kurtubi'nin et-Tezkire'sinden Abdülvehhab eş­
Şa'rani'nin Mu}Jtaşaru Tezkire ti 'l-~ur­
tubi adıyla yaptığı özet, Feyz-i Kaşanl'nin
'İlmü'l-ya]fin adlı eserine Envarü'l-J:ıik­
me ve el-Ma'arif adlarıyla kendisinin yazdığı muhtasarlar. Adından hareketle İbn
FGrek'in Mücerredü ma]falati'ş - Şey}J
Ebi'I-Ifasan el-Eş'ari başlığını taşıyan
derlemesini de muhtasar eserler içinde
zikretmek mümkündür.
Osmanlı
döneminde ketarn sahasında
muhtasar olarak telif edilmiş
bazı risaleler yanında hacimli bir eser iken
daha sonra ihtisar edilmiş birçok telif bulunmaktadır. Bunların bir kısmı şunlardır :
Abdülkadir-i Geylani, Mu}Jtaşar ii 'ilmi
uşulü'd-din; Ebu İshak İbrahim b. Abdurrahman ei-Fezari, el-Mu}Jtaşar ii uşu­
li'd-din; Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandl, Mu}Jtaşaru uşuli'l-keldm; Teftazanl, Jjuldşatü 'ilmi'l-kelam; Muhammed b. Yusuf es-SenGsl, Mu}Jtaşaru 'Umdeti ehli't-tevii]f ve't-tesdid fi şerJ:ıi 'Alfideti's-Senilsiyye; Birgivl, Muhtasar
Amentü Şerhi; Ali el-Karl, Mu}Jtaşarü'l­
evfa ii şerJ:ıi'I-esma 'i 'l-J:ıüsna; Halimi'nin el-Minhac ti şu'abi'l-iman'ının Alaeddin Konevi tarafından el-İbtihac Mu}Jtaşarü'I-Minhac (Mul].taşaru Minhtici'ddfn fi şu'abi'l-fman) adıyla yapılan özeti,
İbrahim b. İbrahim ei-Lekanl'nin Cevheretü't-tevJ:ıid adlı muhtasar eserinin şer­
hi olan 'Umdetü'l-mürid li-Cevhereti'ttevJ:ıid'in muhtasarı mahiyetindeki Tel}Jişü 't-tecrid li-'Umdeti'l-mürid, BeyaZızade Ahmed Efendi'nin İmam-ı Azam'ın
akaid risalelerinden derteyerek oluşturdubaşlangıçta
Download