ERGEN VE AİLE ERGENLİK NEDİR ? Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenin bu gelişme ve olgunlaşması devamlı bir süreçtir. Ergenliğin başlangıç yaşı, kız ve erkeklerde farklılık gösterir. Ortalama başlangıç yaşı kızlarda 10-12, erkeklerde ise 12-14 yaşları arasıdadır. Günümüzde sosyoekonomik koşullar, sağlık , beslenme ve iklim şartları ergenliğe giriş yaşının daha erken yaşlara doğru kaymasına neden olmaktadır. Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktu, ne de gençtir. Ergenliğin ilk yıllarında kişi çelişkili tutarsız davranışlar ortaya koyarken, ergenliğin son yıllarında daha tutarlı ve belirgin davranış örüntüleri geliştirmeye başlar. Ergenlik yaşamın öteki dönemlerinden farklı olarak kısa sürede büyük değişimlerin olduğu bir dönemdir. Bu değişim çok kısa bir zamanda ve hızlı olur. İnsan gelişim dönemleri içerisindeki, en hızlı gelişim evrelerinden bir tanesini oluşturur. ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ: 1-Fiziksel Gelişim Özellikleri : • Ani ve hızlı büyüme. Bu dönem insan yaşamında bebeklikten sonra büyümenin en hızlı olduğu ikinci dönemdir. Onun için çoğu anne-baba ve çocuklar bu hızlı değişimden ötürü bocalama yaşarlar. • Bu dönemde ani ve hızlı büyümeye bağlı olarak kas koordinasyonunda bir takım güçlükler ortaya çıkabiliyor. Sakarlıklar bu dönemde sıktır. Bu durum bir müddet sonra düzelir. Bu konuda anne-babanın çocuğa yüklenmemesi gerekmektedir. • Vücut enerjisinin büyük bir kısmını cinsel büyüme ve olgunlaşmaya sarf ettiğinden, ergenin dengeli beslenmesi gereklidir. Ergenlik döneminde açlık dürtüleri sık hissedildiğinden bunu bastırmak için abur cubur yeme eğilimi artmaktadır. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. • Bazı çocuklarda ergenliğin ilk yıllarında yüz ve bedenin bazı kısımlarının simetrisinde bozulmalar olabiliyor. Bu görünümünün geçicidir ve bu konuda çocukların kaygıları giderilmelidir. • Bazı ergenlerin gelişen bedenleriyle ilgili utanç veya rahatsızlık duymaları mümkündür. Bunun sonucu onlarda kambur oturma, kartal yürüme gibi alışkanlıklar gelişebilmektedir. 2-Zihinsel Gelişim Özellikleri : • Ergenin düşünce yapısında bir takım değişiklikler oluşmaya başlar. Artık yetişkinlerin konuşmalarını, dünyalarını anlayabilirler. Onların konuşmalarına katılabilir, dünyayı onların gözlerinden görebilirler. • Algılama düzeyinde oluşan değişikliğin yanısıra mantık, muhakeme ve buna bağlı olarak yeni fikirler üretebilme yeteneği gelişir. Soyut kavramlar üzerinde düşünür, işlem yapar ve fikir üretirler. 3-Cinsel Gelişim Özellikleri : • Ergenlik döneminde fiziksel değişikliklerle bağlı olarak cinsel kimlik gelişir. Cinsel gelişime bağlı olarak kız çocuk, kızlık kimliğini, erkek çocuk ta, erkeklik kimliğini benimser. • Bu dönemdeki hızlı cinsel uyanış onu hazırlıksız yakalar ve bunaltır. Bedensel büyüme değişim hızlanmakta buna karşılık ruhsal olgunlaşma ise yetersiz kalmaktadır. Deneyim ve rol repertuarı sınırlıdır henüz, bu da genci kaygılandırır. • Toplumda kız çocukları travmatize eden tutumlar vardır. Adet gören kızın tokatlanması gibi. Cinsellik ve suçluluk at başı giderler ve çeşitli problemlere tanık olunur. • Bu dönem çocuğunun cinsel eğitimi önemlidir ve anne ve baba, kız ve erkek çocuklarına bu konuda eğer soru sorarlarsa bilgi vermeli, korkutmamalı, yetersiz kaldıkları noktada yardım almalıdırlar. Cinsellik ile ilgili konuları; tehlikeli, ayıp, yasak olarak ele alan ailelerin çocukları, bilgileri kendi başlarına, üstün körü ve sağlıksız yerlerden öğrenmektedirler. Bu da daha büyük problemlere neden olmaktadır. • Hormanal değişikliğe bağlı olarak yeni duruma alışmakta güçlük yaşanır. • Karşı cinse karşı ilgi duyulmaya başlanılır. Bu ilgi onlar tarafından beğenilme isteği, ürkme ve çekinme duygusuyla karışır. Bu dönemde ergenin karşı cinse karşı olan ilgisi abartılmamalıdır. Bu duygular geçici duygulardır. Yetişkin dünyasını tanımayla ve yaşadığı değişimle birlikte oluşan duygulardır. Bir müddet sonra her şey rayına oturur. Yalnız annebabanın tutumu burada önemlidir. Çocuk yaşadığı durumla ilgili dinlenilmeli, aşırı tepkiler verilmemeli. Yaşadığı duyguları doğru olarak anlamlandırmasına yardımcı olunmalı ve yönlendirilmelidir. • Anne-baba, karşı cinsle ilgili önyargılarını çocuğa empoze etmeye çalışmamalıdır. “Erkekler-kadınlar böyledir. Onlara güvenme gibi...” 4-Duygusal-Sosyal Gelişim Özellikleri : • Anne-babanın koruması altında geçen bir çocukluktan sonra yavaş yavaş özgürleşmeye doğru giden bir çocuk vardır artık. Bu özgürleşmeyle birlikte bir takım kaygı ve korkular baş gösterir. • Ergenliğin ilk yıllarında anne ve baba çocukları hakkında genellikle şöyle konuştukları görülmüştür. Asi ve hırçın, evde huysuz, durgun ,dalgın, sorumsuz, kendi başına buyruk, alıngan, karamsar vs. Bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında bulunduğunu göstermektedir. • Bu zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinmenin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir • Yaşam ve duygularıyla ilgili anne-babayla paylaşım azalır. Arkadaşlarından dert ortağı ve sırdaş seçerler. Gizlilik önemlidir, odasına kapanır ve oraya girilmesini istemez. Oda, onun kimliğinin bir parçasıdır ve çoğu zaman anneler veya nadiren babalar bu durumu anlamayarak odasına zorla girmeye çalışarak önemli bir hata yaparlar. Onun sınırlarını tanımak ve müdahale etmemek kimlik gelişiminde çok önemlidir. • Telefon tutkusu başlar arkadaşlarıyla uzun ve gizli konuşmalar başlar. .Bu durumdan rahatsızsanız çocuğunuzun harçlığını ona göre düzenleyin ve telefon faturalarına katkı yapmasını sağlayın. • Çocuk büyümek için sabırsızlanır ancak birden bire de çocuksu davranışları bırakamaz. Bocalayan çocuk, ana babasının da çelişkili davranışlarıyla iyice bocalar. Örnek; Kardeşine sataşan ağabeye babası `Utanmıyor musun koskoca adam oldun der.,` Öte yandan ,”Sen daha o kadar büyümedin, tek başına maça gidemezsin” der. Ergen bu dönemde kendine “Çocuk muyum, yetişkin mi ?” sorusunu sık sık sorduğundan anne-babanın çocuğa bu şekilde söz ve davranışları da sorusunun cevabını bulmasını güçleştirir. • Duvarlara film yıldızlarının resimlerini yapıştırırlar. Gürültülü müzik dinlerler. Süse ve giyime aşırı önem verirler. Güç beğenirler Fakat ilgileri sürekli değişir, hiçbir zaman sabit kalmaz. Bu kimlik arayışının bir parçasıdır ve çoğu zaman yanlış bir yargı olarak anne babaların onları maymun iştahlı olmakla suçladıklarına tanık oluruz. • Duygusal dünyasında bazı çelişkiler oluşabiliyor. Duygular çok değişkendir ve inişli çıkışlıdır. • Aşırı alıngan, hassas, hırçın, sinirli olunabiliyor. Ani ve düşünmeden tepkiler verilebiliyor. • Ergenlik döneminde duyguların şiddetlenmesine bağlı olarak bir takım davranış sorunları ortaya çıkabilir. Aşırı sinirlilik ve duygusallık ve duygularını ifade edememeye bağlı olarak, • Tırnak yeme • Dudak ısırma • Parmak emme • Saçı bükme veya çekme gibi bir takım alışkanlıklar gelişebilir. Bu durumla ilgili olarak anne-babanın sık sık müdahale edip uyarması yanlıştır. Onun yerine ilgisini başka yöne çekmek ve onula duygu düşünce paylaşımı içerisine girmek çok daha yararlı olacaktır. • Ergen öfkelendiği zaman, ya pasif olarak yada aktif olarak tepki verecektir. Ders çalışmayarak öcünü alır ve öfkesini pasif olarak gösterir yada fevri bir davranışla herkesi kırıp kendisine bile zarar verebilir. Bunun için öfkenin dışa vurumu gereklidir. Sosyal ve sportif faaliyetlere yönlendirme bu anlamda yararlıdır. • Duyguların değişkenliğine bağlı olarak bazen kendine çok güvenli, bazen de güvensiz olabiliyor. Çünkü yeni dünya yeni bakış açısıyla çok karmaşıktır. • Anne babasının çelişkilerini yüzlerine vurmaya son derece meraklı olabilir. Çoğunlukla karşı çıkmak için karşı çıkar, kendi gücünü sınamaktadır. Anne-babanın soğukkanlı tutumu burada çok önemlidir. • Bu dönemde büyümek için sabırsızlanmalarına rağmen çocuksu davranışlardan da doğal olarak kurtulamazlar. Ana babalar bu noktada onları eleştirmekten geri durmazlar ve iletişim tekrar bozulur. Genç, anne babasının etkisinden kurtulmak isteğindedir ve bunu yaparken onlarla çatışmak gerektiğini hissetmektedir. • Bu dönemde ergenin kendine ve çevreye yönelik olarak algısı ve bakışı değişir. • Bedene bakış değişir. Yaşadığı değişimi olumlu yada olumsuz olarak algılayabilir. Bir değişim var ve ne olduğunun farkında değil. Kendini ya seviyor ya nefret ediyor. Aynalar hayatlarda birincil yer ve önem kazanır. • Ergen bu dönemde kimlik arayışı içerisine giriyor. “Ben kimim ve ne olacağım ?” sorusunu kendine sık sık sormaya başlıyor. Bu kimlik arayışı içerisinde ergenin, aile ve sosyal çevre ilişkileri önem bir faktördür. Olumsuz aile ve sosyal çevre ilişkileri ergende bir takım antisosyal (çalma, evden kaçma, otoriteye karşı gelme, çetelere karışma, alkol ve madde bağımlılığı gibi... ) davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu duruma karşı aileler dikkatli olmalı. • Bu dönemde ergenin bir hedefinin olması “Ben kimim ve ne olacağım?” konusunda yaşadığı belirsizlik duygusunu aşmasında önemli bir rol oynar. • Akademik başarı ergenlik döneminde düşebilir. Nedeni dağılan bilgiyi toparlayamamak , ders çalışmak için gerekli motivasyonu sağlayamamaktır. Sürekli hayal kurmaktan ve kendilerini verememekten şikayet ederler. Ancak nedenini anlayamazlar. Burada da gerçek yaşamla hayaller arasında dengeyi kurmak önemlidir. Onu anlamak ve dinlemek gereklidir. • Ergen, ilgi odağı olmaktan hoşlanır. Heyecanlı ve acelecidir. Öğretmenlerinin kişilik ve bilgi birikimine dikkat ederler ve sık sık öğretmenlerini eleştirirler. Bu anlamda ifade edilen sıkıntılar çoğunlukla abartılıdır. • Yaşam artık bir oyun değildir. Çocukluktan çıkmak onda korku yaratabilir. Büyümeyi reddedebilir. Bazen çocukluğunu kaybettiği düşüncesiyle büyümekten korkar ve ve büyümeyi durdurmak ister. Bunun nedeni yetişkinlikle ilgili imaj sorunudur. Büyümenin ne demek olduğu çocukla konuşulmalıdır. Yetişkinliğe bakışları incelenmelidir. Yetişkin yaşamıyla ilgili olumsuz ifade ve yargılardan kaçınılmalıdır. • Bu dönem kendini tanıma ve keşfetme dönemidir. Buna bağlı olarak farklı olma ve orijinal olma çabası gelişmeye başlayabilir. Bu çaba, kimlik oluşum sürecinin bir parçasıdır. • Eğer bir kimse bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında, temel güven duygusu yerine suçluluk, başarı yerine yetersizlik duygusuyla yoğrulmuş bir benliğe sahipse, bu yapı ergenlik çağının doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır. Bunun için ergenin sahip olduğu özgüven, bu dönemde çok önemlidir. • Bu aşamada ergenin kendine verdiği önem ve değere bağlı olarak sahip olduğu benlik saygısı çok önemlidir. Kendini ve içinde bulunduğu dönemi olduğu gibi kabul edebilmesi gereklidir. • Olumlu benlik algısı geliştirmede akran grubu ilişkileri birinci derecede rol oynar. Ergen yaşıtlarına bakar ve onlarla kendisini kıyaslar ve kimi zaman bir yarış içerisine girer. Annebabanın da akranlarıyla çocuğu kıyaslaması, benlik saygısındaki yarayı derinleştirir. Burada yetişkinlerin yaptığı bir hata da, “Ben kıyaslamıyorum, örnek gösteriyorum” sözüdür. Örnek gösterirken çok dikkatli davranılmalıdır. Bu durum çocuğun kendiyle ilgili yetersizlik duygularına kapılmasına neden olabilir. • Ergenin sahip olduğu olumsuz benlik algısı, ileride güçlü bir kimlik geliştirememesine neden olur. Bu da bir takım davranış ve uyum bozukluklarını beraberinde getirir. Alkolmadde bağımlılığı, suça yönelme, riskli arkadaş guruplarına karışma gibi... • Bu sorunların temelinde anne-baba ergen arasındaki iletişim problemleri yatar. Sürekli eleştiren, suçlayan bir anne-baba, çocukta ileride bu tip davranış sorunlarını ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Anne-baba, çocuğuna değer vermeli ve bunu hissettirmelidir. • Anne-babalar bu konuyla ilgili olarak çoğunlukla;” biz ona her imkanı tanıdık, bir dediğini iki etmedik” şeklindeki ifadeleri sık kullanırlar. Çocuğun ihtiyacı olan “sevgi ve değer” duygusudur. Her isteğinin çocuğun yapılması çocukta “tatminsizlik” duygusu oluşturacağından ileride sınır tanımama ve buna bağlı olarak riskli davranışları sergileme oranı artacaktır. Çünkü isteklerine çocuğun sınır konulmadığından sınır tanımayacaktır. • Ergen bu çağda kendine örnek alacağı bir model arar. Bu kişiler; öğretmen ,sporcu ,şarkıcı, sinema oyuncusu ,siyasal önderler olabilir. Onlar, benzemek istedikleri kişilerdir. Bu şekilde kimlik geliştirmeye çalışır. Örnek aldığı kişilerin davranışlarını, giyim kuşamını taklit eder. Aşırıya kaçılmadığı sürece bunda bir sorun yoktur. Aşırıya kaçıldığında anne-babanın engelleyici değil de yönlendirici olması daha uygundur. Alternatifler sunulabilmelidir. Ergenin Akran Grubu İlişkileri : • Bu dönemde ergenin hayatında bir gruba ait olma ve kendini kabul ettirme önemlidir. Ortak ilgi alanları belirir. Ortak giyim tarzları ortaya çıkar. Markalar, hayatlarında önemli yer edinir. Kaliteyi giyme önemlidir, fakat bu başkalarıyla yarışa dönüşmemelidir. Anne-babalar çocukların isteklerine “hayır” diyebilmelidirler. • Gurubun değer yargıları, ilgileri çok önemlidir. Guruba kendini kabul ettirme ve onay görme adına ergen bazen olumsuz davranışlar sergileyebilir. Burada ergen, kişiliğini koruma adına guruba, uygunsuz taleplerinde “hayır” diyebilmelidir. Bunun için anne-babanın çocuğun sınırlarıyla ilgili “hayır” larını tanımasıyla çok ilgilidir. • Bu dönemde ergende , farklı olma ve görünme çabası yoğundur. Özellikle gurup içerisinde bu çaba daha çok artar. Ve buda bazen risk alma ve otoriteyle çatışma yönünde bir takım davranışlar olarak yansıyabilir. Bu davranışlar ergenin aile ve okul ilişkilerinde sorunlar yaşamasına neden olur. Aile ile okulun sıkı iletişimi bu noktada çok önemlidir. • Çevrenin kendilerine bakışı bu dönemde için oldukça önemlidir. Eleştiriye karşı tahammülsüzlük ve aşırı tepkisellik var. Ergenlik Döneminde Anne-Babayla ve Otoriteyle İlişkiler : • Ergenin bu dönemde anne-babaya bakışı değişmeye başlar. Anne-babalar onlar için yanlış bir yargı olarak geri kafalı ve tutucu kişilerdir. Kendilerini anlamadıklarını yada anlayamayacakları düşünürler. Onları anlayabildikleri onlara hissettirilmelidir. • Anne babalar kendi beklentilerine uygun çocuklar istemekte ve onları sürekli olarak değiştirmeye çalışmakta ,çocuklar ise buna direnmekte ve aile ile bir güç savaşına bu dönemde girmeye başlamaktadırlar. Engellenmeler ergende öfke doğurur. Anne baba ise saygı görmek ister ve bunca yıllık fedakarlıklarının karşılığının bu mu olduğunu sorar. Çatışma büyür. Karşılıklı anlayış ve sabır önemlidir. • Anne baba olmanın kolay olmadığı bilinmektedir ama çoğu zaman anne babalar bu rollerinin dışına çıkmak isterler. Öğretmen, arkadaş, sırdaş gibi rollere de bürünmek isterler ve doğal olarak başarısızlıkla karşılaşarak, kendilerini yetersiz hissederler. Anne-baba ile çocuğun arkadaş olması söz konusu olamaz. Çünkü, çocukla anne-babanın arkadaş olması, annelik-babalık rolünde boşlukların yaşanmasına sebep olur . • Anne-babalar da buna karşın bir yanılgı olarak kendi çocukluk ve ergenlik dönemleriyle çocuklarınınkini kıyaslarlar. “Bizim zamanımızda...” diye başlayan cümleleri sık kullanırlar. Kuşak çatışması bu anlamda bu dönemde sık yaşanır. • Kendi ergenlik yada çocukluk yıllarınızdan söz ederken, yaşadıklarınızı ve hissettiklerinizi onlarla paylaşın. Bu paylaşım sizinle olan iletişimlerini kuvvetlendirecek ve yalnız olmadığını ona gösterecektir. • Bir başka önemli nokta ise, anne-baba çocuğu engellerken “Sana güveniyoruz ama başkalarına güvenmiyoruz” masajıdır. Bazı çocuklar bu nedenle çevreye karşı aşırı güvensiz ve kaygılı olmakta , bazı çocuklar ise bunu kandırılma olarak algılayıp anne babaya öfke duymaktadırlar. İletişim gitgide kopmaktadır. • Sorumluluklardan hoşlanmama başlar. Anne-babanın verdiği görevleri yapmamalar başlar. Çünkü bu davranışlar yetişkin davranışlarıdır. Bunun altında aslında büyümeyi reddetme yatar. • Sorumlulukla ilgili olarak okulda da benzer sorunlar yaşanır. Dersler ergenin hayatında aşırı önem kazanabileceği gibi, tamamen önemini de yitirebilir. Bu dönemdeki tutum, alışkanlık haline dönüşürse ileriki yıllar için sorun oluşturur. Dengeyi mutlaka sağlamak gereklidir. Baskı yapmadan kontrol sağlamak önemlidir. • Anne-babalarının eleştiri, uyarı ve kızmalarına tahammül edemezler. Onların kendilerini sevmediğine,değer vermediğine, varsa kardeşleri aralarında ayırım yaptıklarına inanırlar. Kardeşler arası sorunlar da sık yaşanır. • Kardeşler arası çatışmalarda anne-babalar asla taraf olmamalıdırlar. Onun yerine sorunlarını kendi başlarına çözmeleri yönünde yönlendirmede bulunmaları, problem çözme becerisi kazanmalarında yardımcı olacaktır. • Bu dönemde ergen bencilleşmeye ve düşüncesizleşmeye başlar. Kendi istek ve arzuları her zaman ön plandadır. Zaman zaman anne-babanın duygularına karşı duyarsızlık başlar. Bu durum geçicidir. • Yine bu dönem içinde ergen anne-babalarının kusurlarını görmeye ve abartmaya başlar. Bu durum onlardan utanmaya kadar, zaman içerisinde dönüşebilir. Anne-Babaların Yaşadıkları Duygular ve Öneriler : • Her şeyden önce anne-baba için de bu değişimi anlamak ve uyum sağlamak güçtür. Çünkü bir sabah uyandıklarında çocuklarının birdenbire büyüdüklerini ve kendilerini farklı algıladıklarını görürler. Onlara nasıl yaklaşacakları ve davranacakları konusunda ne yapacaklarını çoğu zaman bilemezler. • Yavaş yavaş çocuklarının kendilerinden uzaklaştıkları ve çocuklarının hayatlarındaki önemlerini kaybettikleri duygusuna kapılırlar. Fakat bu doğru değildir. Sadece çocuğun artık anne-babaya bakışı değişmiştir. Artık kendi kimliğini bulmaya çalışmaktadır. Bunun için de anne-babadan bağımsızlaşması gerekmektedir. • Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır. Böyle durumlarda ergen kendini anlaşılmamış ve engellenmiş hisseder. Bunun yerine evde birlikte belirlenen bazı kurallar konulmalı ve uyulmadığında bir takım mahrumiyetler uygulanmalıdır. Kurallar açık-net ifade edilmeli ve çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun nitelikte olmalıdır. Kurallar konulurken mutlaka mantıklı açıklamalar yapılamalıdır. • Aşırı kurallar koyup ta çocuk üzerinde baskı oluşturulmamalıdır. Özellikle bu dönemdeki baskı, çocuğun kişilik gelişimini ve aile- otorite ilişkilerini olumsuz etkiler. • Anne-babaların çocuklarının hayatları üzerindeki kontrolleri birdenbire azalır. Çocuklarının hayatlarıyla ilgili bilgileri azaldığından kaygı ve korkuları artar, çocuklarını koruyamadıkları duygusuna kapılırlar. Annelik-babalık rollerini, artık kaybettiklerine inanırlar. Bu da bir yanılgıdır. Çocuğa bu dönemde güven duyulması çok önemlidir. Güven duyma, hata yapmayı engelleyecektir. • Bu dönemde hatalar sık yapılır. Anne-baba olarak buna hazırlıklı olunmalı ve aşırı tepkiler verilmemelidir. Aşırı tepkilerin olması gelecekte sizinle başka hatalarını paylaşmasını engeller. • Çocuğun doğru ve yanlışı kendi başına öğrenmesine de fırsat verilmelidir. Hayatının her döneminde anne-baba onun yanında olmayacaktır ve onu koruyamayacaktır. Hatalarının sorumluluğunu almayı ve hatasını kendi başına düzeltmeyi öğrenmesine imkan tanınmalıdır. • Çocuklarının kendilerine karşı tepkisellikleri, anne-babayı oldukça derinden yaralıyor. Anne-baba yoğun olarak çaresizlik duygusunu bu dönemde yaşıyor. Bu dönemde duygular üzerinde kontrol azaldığından bu durum normaldir. Unutulmamalı ki, ergen anne-baba ya da otoriteyle çatışmadan kimlik geliştiremez. • Bu dönemde çocukta meydana gelen anne-babaya karşı ani tutum değişikliğine karşı paniklemeyin. Onun bu davranışları ruhsal dünyasındaki karmaşanın birer yansımasıdır. Size karşı nasıl davranış ve tepkilerde bulunursa bulunsun sakin ve soğukkanlı davranmaya özen gösterin. Duygularınızla değil de mantığınızla hareket edin. Çatışma büyükse ortamdan uzaklaşın. Öfkeye karşı öfkeyle tepki vermeyin. Bir müddet bekleyin. Sonra onu dinleyin ve duygu-düşüncelerinizi onunla paylaşın. • Anne-babaların çocuklarla zıtlaşma-inatlaşma içerisine girmemeye özen gösterin. Kontrollü davranın. Unutmayın ki, sizin kontrollü davranışlarınız ona , kendi duygu ve davranışlarını kontrol etmesi yönünde örnek teşkil edecektir. • Anne-babaların çocuklara, kendileri için önemli oldukları duygusu ve mesajı verilmelidir. Bunun için zaman zaman ev içinde ve dışında alınan kararlarda onlara danışılmalı, yardım istenmelidir. • Kendi hayatları üzerinde sınırlı kontrol alanını onlara vermek gereklidir. Odasını kendi isteği doğrultusunda düzenlemesine, kıyafetlerini seçmesine, kendi başına ihtiyaçlarıyla ilgili alışveriş yapmasına imkan tanınmalıdır. • Her ne olursa olsun duygu ve düşüncelerinizi onlarla uygun bir dille paylaşmayı ihmal etmeyin. Çünkü sizi ne kadar iyi anlarlarsa, o kadar size karşı anlayışlı davranacak ve destek olacaklardır. Zaten bu dönemdeki en büyük sorunlar, anne-babanın ergeni, ergenin de annebabayı anlayamamasından kaynaklanmaktadır. Karşılıklı iletişimi koparmadığınız sürece her tür sorunun üstesinden gelebilirsiniz. • Ona karşı kullandığınız dilde sözcüklerinizi dikkatli seçin. Benlik saygılarına zarar verecek bir dil kullanmaktan kaçının. ”Sen adam olmazsın, bıktım senden, ne kadar sakarsın, uyuşuksun” gibi suçlayıcı, etiketleyici, kıyaslayıcı bir dil kullanmaktan sakının. Bu dönemde aşırı hassas ve alıngan olduklarından ciddi incinebilirler. • Onun yerine olumlu davranışlarını takdir edin, yüreklendirin. Onunla gurur duyduğunuzu ve koşulsuz sevdiğinizi sık sık ifade edin. Ebeveynler çoğu zaman çocuk büyüdükçe sevgilerini ifade etmekten çekinmeye ve kaçınmaya başlarlar. Sevginin ifade edilmesine her yaşta ihtiyaç vardır. Bunu unutmayın !!! • Onların sizin yaşamınıza olan katkılarını sık sık ifade edin. • İlgilerini, kişilik özelliklerini tanıyın. Değişmesi için zorlamayın. • Kendinin ve duygularının farkına varması için yardımcı olun. Öncelikli olarak olumlu özelliklerinin farkına vardırıp kendi değerlerini bulmalarına katkı sağlayın. Daha sonra yavaş yavaş olumsuz taraflarına yönelin. • Anne-babalar olarak çocuklarınızla birlikte kaliteli zaman geçirmeyi ihmal etmeyin. Onların hoşlandıkları etkinlikleri birlikte yapın. Bu dönemde özellikle, kız çocukların anne ile, erkek çocukların da baba ile zaman geçirmeye ihtiyacı vardır. Çünkü her ne kadar çatışsa da kız çocuk anneyi, erkek çocuk babayı model alacaktır. Bunun için anne-babaların çocukların önünde iyi bir model olmaları çok önemlidir. Çünkü zamanla siz de fark edeceksiniz ki, olaylara karşı sizin tepkilerinizi taklit etmektedirler. • Bu dönem çocuklarının gelişim özellikleriyle ilgili bilginizi arttırın. Özellikle bu dönemde ortaya çıkabilecek davranış ve uyum bozuklukları ve bu problemlerle baş etme yollarıyla ilgili bilgi edinin. • Bu dönemde çocuğunuzu daha iyi tanıyabilmek ve onun hakkında daha sağlıklı bilgi edinebilmek amacıyla okulla irtibatı koparmayın. • Yaşanan sıkıntıların boyutuna göre gerekli olduğu zaman bir uzman yardımı ve desteği almayı ihmal etmeyin. Anne-babalar olarak çocuğunuzla aşağıdaki iletişim hatalarına düşmeyin : • Tartışmak, savaşmaktır. • Uyumsuzluk, kaba davranmayı gerektirir. • Eleştirmeyin, sürekli uyarılarda bulunmayın. • Onu anlamak, olduğu gibi kabul etmektir. • Ona güvenmek, çabuk kandırılmamayı beraberinde getirir. • Dürüstlüğünü saflık olarak algılamayın. • Çocuğunuza karşı konum değiştirmek, geriye adım atmaktır. • Dinlemek ve empati (eş-duyum) sahip olunması gereken en önemli iki yetenek yada beceridir. Çocuklarınızı ya dinleyiniz, yada kendinizi onların yerine koyunuz. Ergenlik döneminde başarılması gereken gelişim görevleri: • Cinsel rolü kabullenme : ona göre davranışlar geliştirme • Duygusal bağımsızlığını kazanma , kendi başına karar verebilme • Arkadaşlık yeteneklerini geliştirebilme • Çatışan değerleri uzlaştırma • Meslek seçimini yapabilme • Öz kimliğine ulaşabilme ve bunu kabullenme İnsan ; • 0 – 9 yaşında, “ Babam her şeyi biliyor ve çok güçlü... “ • 10- 13 yaşında “Azda olsa babamın da bilmediği şeyler var galiba...” • 14 – 18 yaşında “ Babam aslında pek fazla bir şey bilmiyor...” • 19 - 25 yaşında “Babamda bir şeyler biliyor....” • 26 - - “Aaah ah!!! Şu rahmetli olsa da işleri nasıl yapacağımızı bir sorsak.” Ergenlik bir süreçtir. Yaşamın en önemli dönemlerinden bir tanesidir. Değişimin yoğun olduğu bir süreçtir. Zamanla bu değişim iyiye doğrudur. Toplumumuzda ergenliğin bitimi, batı toplumlarına göre daha uzun bir süreyi kapsar. Çünkü aileye ekonomik açıdan bağımlılık daha uzun bir süre devam edebilmektedir. Ergen, kendi ayakları üzerinde durabilecek ve aile ve çevresiyle uyum içerisinde yaşayabilecek noktaya geldiğinde ergenliği noktalamıştır.