halide eıhsı`s anıyoruz

advertisement
-
.................... .......................................
Ölümününün
üçüncü yılında
HALİDE EIHSI’S
ANIYORUZ
Cihat AKÇAKAYALIOĞLU
HALİDE EDÎP ADIVAR’ı 10
Ocak 1964 de kaybetmiştik. E.
serleri, hizmetleri ve anılarıy­
la gönüllerimizde ve kafaları,
mızda yaşıyan bu değerli in­
san, tarihimizde seçkin bir yer
tutmaktadır. Bugün, ölümünün
üçüncü yıldönümünde acıları­
mız kadar, saygı ve sevgileri­
miz de tazelenmiş bulunuyor.
KİMLİĞİ:
1884 yılında, Beşiktaş'ın Mu.
radiye mahallesinin Göknar
sokağındaki güzel bir evde
dünyaya gelmişti. Annesi Fa t.
ma hanını, babası Ceybi hüma
yun Başkâtibi Edip Beydir. Ço
cukluğu varlıklı olarak dadılar
ve özel öğretmenler arasında
geçmiştir. Filozof Rıza Terfik
Bölükbaşı, ona Felsefe ve Ede­
biyat dersleri vermişti. 1901 de
Amerikan Kız. Kolejin) bitirmiş,
bu sıralarda Matematikçi Salih
Zeki Beyle evlenmişse de 1910
yılında ayrılıp, 1917 de Doktor
Adnan Adıvar ile yeniden mut.
lu bir yuva kurmuştu.
HAYATI:
Bir AvrupalI yazarın: «Biç
insan, Avrupa’nın ünlü kadınla,
n arasında Halide Edip’le kı­
yas edilebilecek başkasını bu.
labilnıek için çok gezip aramak
zorundadır» dediği bu değerli
Türk kadınının hayatı çok zen
gin ve parlaktır. Her şeyden
evvel, o bir kahramandı.
Cumhuriyetten önce, yurdu .
muzdaki taassup ile kadınları nuzın toplum çalışmalarından
uzak yaşantısı düşünülürse; bu
dönemde kültür hayatımızı, top
]um çalışmalarımızı ve başarı­
larını etkileyen böyle bir genci
nihayet savaş alanlarında zafer
yolcularının yararlı yardımcısı,
tekykeli ve ezici zamanların
gözü pek, yiğit bir onbaşısı ola
rak görünce, tarih onu kahra,
manlık ünvanıyla mükâfatlan,
dırdı elbette.
Yıl 1919, güzel ve kutsal
VATANIMIZ her yönden düş­
man saldın ve istilâsına uğ.
ramıştır. Zaten, bağlaşık deV.
letlerle birlikte Osmanlı Devleti
yenilmiş değil miydi?
Türk milleti, kurtuluş çare­
lerini henüz bulamamış olmak,
la birlikte yer yer ayaklanmış,
özgürlük ve bağımsızlık umu.
du verecek önderleri ve ön cül«ri aramaktadır.
Bir yandan, Mustafa Kemal ve
arkadaşları gizli çalışmalarla
Millî Mücadele plânlarım hazır­
larken; başta İstanbul, ülkenin
muhtelif yerlerinde mitingler
yapılmaktadır. Fatih. Kadıköy,
toplantılannda Türkün haysiyet
li ve şerefli mücadele azmini
haykıran Millî hatiplerin başın,
da genç Halide Ecüb'i görmek,
teyiz.
19 Mayıs 1919 da Samsun’a çı
kan Mustafa Kemal, milleti teş­
kilâtlandırır ve ulusal gücü o
adaklaştırırken; 6 Haziran 1919
günü, Suliânalımet Alanı mitin,
ginde ikiyüzbini aşkın topluluk
k»-*'surda
kahraman Türk
kadınlarının mümessili «...Ata­
larımıza yeni Türkiye adına hi.
tabediyorum ki. silâhsız olan
bugünkü milletin, kalbi de on
larmki gibi yenilmez kudrette
dır. ALLAH’a ve halkımıza iman
ediyoruz...» diye, haykırmakta,
dır.
Bu miting ulusal heyecan ve
I kararın bir ifadesi, yurt dü­
zeyini saran millî ruhun kaynak
îarından biri halinde Kurtuluş
Savaşı tarihimizde yer alacak •
tır. Bu asîl heyecan ve irade
akımında Halide Edib’in etkisi
büyüktür.
MİLLİ MÜCADELEDE
Kurtuluş yolunda çabalar, he
yecanlar ve emekler AKIP g it.
ntektedir. Bu yolun yolcuların­
dan birini millî mücadelenin
kalbi ve karargâhı Ankara'ya
yönelmiş buluyoruz. O, Halide
Edip'dir.
Rumeli yakasından Üsküdar'a
geçişini anlatan bir yazısında di
yor ki:
«Baba evinin çam ormanını
ve orada geçen çocukluğumu
düşünmek ne garipti. Nihayet
en yüksekte olan tekkeye var­
dık...
... Yukardan ipi çektiler ka.
pı açıldı... Orada bizden başka
Ana doluya gitmek isteyen dört
Mebus daha vardı. .. delâlet­
tin Arif bir giin önce MtRALAY
İSMET BEY DE tKt GÜN
ÖNCE birkaç zahitle birlikte
hareket etmişti. İSMET ADI
BİZE BÜYÜK BİR SEVİNÇ
VERDİ. KARAKTERİ VE ZE
KASI GELECEK İÇİN HER
HANGİ BİR MÜCADELEDE
İNSANA ÜMİT IŞIĞI VERİYOR
DU...»
Şimdi, onu, cephenin ateş ve
ölüm dolu siperlerinde, DUA
TEPE önünde dinliyelim:
«BAŞKUMANDAN"ayakta ar.
kasında geniş bir pelerin, uzaklara bakıyor, İSMET PAŞA
daha iyi dinlemek için başını
telefona eymiş, biraz uzakta
FEVZİ PAŞA’nm geniş arkası
görünüyor, omuzları öne müte
mayii dağlara bakıyor, etrafta
e-I en giden YAVERLER, sinerin
içinde harekâtı devam ettiren
zabitler var...
... Coşkun ve ebedî bir güm
bürtü ortasından rengârenk
dmrsntaı-, bevaz kaditler gi­
bi uçuşan şarapneller bu S E .
MAVİ teranenin şahnesidir. Bu
bir dev dünyasına benziyor. Top
ların köpüren, azan ve çıldıran
İlâhileri arasında bir şey işi.
tilmez oldu. Bakıyorum, Fevzi
Paşa’nin omuzları dua eder
gibi büsbütün eğilmiş. Başkıı
mandanın mav) gözleri yüksek­
lere bakıyor. İsmet Paşa’mn
siyah gözleri sabit bir ateşe
benzivor. Biraz ötede NEFER­
LERİN yanık yüzlerinde kalbi
yoran bir bekleyiş, bir ıstırap
var...
... H-mgi »n biTrp”-ı>nım. «■
zaktan bir dörtnal sesi ve bir
zabit arkadaş yanımıza gelivor.
Bir fırkamız arkadan ÇEKİR DEKStZ’e girdi. DUA TEPE’,
deki Yunanın arkası çevrildi, di­
yor.
Bütün ordunun r"b'<nu Du*te
pedeıı çıkan zafer birbirine ör.
miiş gibi...»
Evet, bir gençlik ATEŞDEN
GÖMLEK içinde böyle geçti,
Mustafa Kemal'in, Mehmetçiğin,
İsmet ve Fevzi Paşaların yo­
lunda ve izinde yürüyerek..
Onlara karşı saygı ve güveni­
ni yansıtan şu sözl-rin? yer ver
metlen geçemiyeceğiz:
«İstiklâl Harbinin zaferi de
vince bu büyük DRAMI için.
den seyretmiş herhangi hir fer
din gözlerinin önünde en evvel
Sakarya sahnesi dikilir. Bura.
da, ön safta göze çarpan üç
büyük asker vardır:
Bunlar. MUSTAFA KEMAL.
FEVZİ ÇAKMAK ve İSMET
İNÖNÜ, Mustafa Kemal, asker,
ligin sayılı dahilerindendir. O,
askerliği güzel sanatların bir
klâsiği haline getirmişti...
... Çakmak, daima askerlerin
arasında dolaşan bir hayal; İs­
met İnönü yirmi küsur gün ka.
rargâhta bu hareketin iç idaresi­
ni tanzim eden bir simadır.
Harp devam ettiği müddetçe
üçünün de yalaklarında uyuduk
lannı zannetmiyorum.»
Halide Edip de üçlerin yanıbaşında heyecan, ezgi ve özgü­
lerin içindedir. 3o Ağustosta do
ğan zafer güneşiyle hepsinin acı
lan dinmiş, ruhları yeniden
parlamış, iradeleri ve gözleri
mutlu ve ileri Türkiye ufukla,
rıııa yönelmişti..
Ve sonra, Mustafa Kemal ile
Türk ulusunun açtığı uygarlık
savaşma katılan bu asîl insan
çağdaş Türk kadınının örneği
ve önderi olarak şerefli görev,
ler yapacaktır. Çabalarından ha
zılan şunlardı:
Cumhuriyetin ilânından sonra,
Fransa’nın Şarbon; Ingiltere’­
nin Cambridge ve Oxford; Ame.
rikz’mn Colombia, Yale, Michi.
gan Üniversitelerinde konferans
lar vermiştir.
1935 de, Mahatma Gandhi
tarafından, Hindistan'ın sosyal
durumunu incelemek ve Delhi
Müslüman Üniversitesinde mi­
safir profesör olarak çalışmak
üzere davet edildi. 1939 da Tiir
kiye’ye döndü. 1940 da İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,
ne Ingiliz Edebiyatı Profesörü
oldu. Bu görevi üstün bir ba­
şarıyla yürüterek pek çok de­
ğerli gençler yetiştirdi.
ESERLERİ:
Derslerinde ve eserlerinde, her
zaman millî ruhu ve karekteri
işlemiş, romanlarında ulusal kah
ranıaniıklarımızla özellikleri.
mizi çok güzel canlandırmış.
tır.
Aitmışyedi yıla yaklaşan yazı
hayatındaki eserlerinin sayısı
oldukça kabarıktır. 1909 da Sü­
reyya Talip, 1911 de Harap Ma.
betler, 1922 de Dağa Çıkan Kurt
ve İzmir’den Bursa’ya, Ateşten
Gömlek adındaki eserlerini; da
ha sonra Vurun Kahpe’ye? Zey
ııonun Oğlu, Sinekli Bakkal ve
İngiliz Edebiyatı Tarihi’ni ya.
ymlamıştır. Daha başka eserleri
ile konferans ve makaleleri
Millî Kütüphanelerimizi değer­
lendirip, zenginleştirmektedir.
BAZI YANLIŞ
GÖRÜŞLER:
Bir çok defa, Halide Edibi
Fransız millî kahramanlarından
Jeanne D’arc’a benzetenler o l.
muştur. Bu yanlış bir şeydir,
•lan Dârk cahil bir köy kızıy­
dı. Adı Efsanelere karıştırıl
mış, hizmeti sınırlı ve genellikle
geçici olmuştur. Kendisini kah­
ramanlaştıran, İngiliz istilâsı
karşısında Fransa’nın aradığı
ve özlediği bir hamaset kıvıl­
cımı oluşudur. Âdeta efsaneler
içinden süzülerek gelmek su.
tiyle milletini kamçılayan bir
hayaldir. Halide Edip ise bir
gerçek, uzun mücadelelerin can
lı unsuru, yeniden doğan bir
milletin aydın ve kahraman ör
«eklerinden biridir. Onu yalnız
kendi örneğince ve Türk gerçe­
ği içinde görmeli ve düşünme,
liyiz.
Zaman, zaman tepen hatalı
görüşlerden en önemlisine de.
ğineceğim. Son zamanlarda, Ha
lide Edip Adıvar’ı gençliğinde
ve istiklâl Savaşı öncesinden
beri Amerikan mandasına taraf
tar göstererek/suçlayanlar, sağ
kalsaydı Amerikan emperyaliz minin savunuculuğunu yapacağı,
m yazanlar ve söyleyenler rar.
dır. Şu yazımızda hayatının
bir kısmını incelediğimiz bu
değerli Türk evlâdının ömrü
boınııca miting alanlarından
savaş alanlarına kadar koşa rak, kurtarılmasını istediği şey,
vatan ve millet değil midir? Bü
tün eserlerinde olduğu gibi A.
teşten Gömlek’te milliyetçiliği
ve kahramanlığı temsil edilmi­
yor mu?
Bugün, onu suçlayanların çe
tin Anadolu yolculuğundan,
tnönülerden. Sakaryalardan ve
Duatepe yamaçlarındaki ce .
hennem misali sahnelerden ha
herleri var mıdır?
Bunları bilseler, Mehmetçikle
riıı, Eliflerin ve Mustafa KemaL
lerin yakın silâh arkadaşların.
dan birini vatanı satmak, mil­
leti köleleştirmek hevesiyle suç
layabiürler mi?
Birinci Dünya Savaşından ye.
nik ve bitkin çıkmış Osmanh
Devletinin esaretten kurtulmak
için yeni bir harbe girme gü­
cünü kazanabileceğini gören öliimsüz önder ve birkaç arka,
daşmdan başka hiç kimse, böy.
leşine bir ülkenin topyekûn kur
tulacağmı hayal bile edemiyor
du. Kimisi mahallî bağımsızlık
arıyor, kimisi şu veya bu devle
tin himayesini düşünüyor ay.
dınlar ve İstanbul’un ileri gelen
leri, bu savaşın dışında türlü
hal çareleri arıyorlardı.
Anadolu'ya geçmeden önce,
Halide Edip, çevresinin de et.
kişinde kalarak çözüm yolların
dan birisini yanı Amerikan man
dasrnı düşünüyordu. Başka gö
rüşleri de kapsayan 10 Ağustos
1919 tarihli mektubuyla bu hu.
susu Mustafa Kemal’e bildir inişti. Mustafa Kemal’i millî
kahraman yapan şey, kendine
özgü düşünce ve davranışları
değil miydi. Büyük asker ve
eşsiz devlet adamı niteliğini, her
keşten ayrı ve isabetli inanç ve
eylemleriyle isbat etmemiş miy
di. O halde, Halide Edib’in,
Mustafa Kemalce görüp düşün
meşini bekleyebilir miydik?..
Ondan beklenecek, bütün dü
şüncelerinden silkinerek 19 Ma
yısta doğan güneşin AYDIN.
LATTIĞİ topraklara koşmaktı
ve öyle yaptı. Bu, bir andın
icabı, tarihî mektubundaki son
satırların gerçekleşmesiydi:
«Hürmetlerimi gönderir, Mu.
vaffakiyetinize dua ederim. Mil
lî dâvada can ile baş İle çalı­
şanlar arasında sade bir Türk
askeri tevazuu Ue sizinle her»
ber olduğumu beyan ederim.»
Milli değerlerimize karşı say
gılı olmak, yersiz ve gereksiz
suçlamalarla anılarını karıda,
maktan kaçınmak, aksine, bir
kuyumeu titizliğiyle onları işle
yip değerlendirmek zorundayız.
Tarihimizin gerçek kahramanla
rıyla büyüklerinin hatıra ve hlz
metlerini her zaman anmayı ve
canlandırmayı ulusal hir görev
saymaklayız.
Taha Toros Arşivi
Download