İSLAMI İLİMLERDE METODOLOJİIUSÜL- IW3 • TEFSIR • • • • NASIL BIR ILIMDIR? Tarhşmalı İ1mi İhtisas Toplantısı 15-16 Mayıs 2010 Çamlıca Sabahattin Zaim Kültür Merkezi İstanbul2011 ~ en"sar ISBN: 978-605-5309-0()..8 Sertifika No: 17576 İSLAMi İLOOER ARAŞTIRMA V AI<FI Tarbşmalı İlmi Toplantılar Dizisi: 60/3 Tarbşmalı ilmi ihtisas Toplanblar Dizisi: IIU3 KitabınAdı İsliimf himlerde Metodoloji- III Tefsir Nasıl Bir İlimdir? Yayın Hazırlığı Dr. İsmail KURT- Seyit All TÜZ Organizatör - Editör Doç. Dr. Murat SÜLÜN Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi Kapak Tasarım AydaALACA Baskı-Cilt Vesta Ofset 0212 648 06 38 ı. Baskı: Aralık2011 İletişim: Ensar Neşriyat Tic. A.Ş. Kıztaşı Caddesi, 10 Fatih/İstanbul Tel: +90 (0212) 49119 03- 04 Faks: (0212) 49119 30 www.ensamesriyat.com.tr- ensar@ensamesriyat.com.tr TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR ı Yakup ÇİÇEK• l ~ \ ' . İnsanlığın yolunu aydınlatmak için itikad, ibadet, ahlak ve ahkfun konuları ile yaratılış ve varlıklar, peygamberler ve geçmiş toplurnlara ait haberler, yahudi, hıristiyan, kafir ve münafıkların iç yüzlerini ortaya koyan bilgiler sunan Kur'an sayesinde insanlık, Allah'ın mutlak kudretini, sıfatla­ ruu, kamattaki sınırsız hakimiyetini idrak edip dünya ve ahiretteki kendi konumunu öğrenebilir. Vahiy zincirinin son halkasnu oluşturan Kur'an, semavi kitapların sonuncusu olarak, her zaman ihya edici mesajını insanlığa sunarak, önerdiği sosyal düzenin kesintiye uğramadan devam etmesini temin eder. Bütün zamanları ve tüm insanları kucaklayan Kur' an, bir taraftan toplumun ihtiyaçlarına cevap verirken diğer taraftan da, o topluma sonsuzluk alemine uzanan hayat çizgisinde evrensel prensipler suna_r. Birçok hususta olduğu gibi, Kur'an metnine merci olma konusunda da Peygamberimiz, tek başına bir teminat idi. Ancak ondan sonra gelen halifelerin böyle bir sıfatı olamayacağından, Kur'an sahifelerini derleyip bir Mushaf haline getirme mecburiyeti vardı ve bu önemli iş gerçekleştirildi. Hidayet rehberi olan Kur'an, öncelikle itikad, ahlak ve mu'funelat olmak üzere üç ana konuyu ele alır. İtikadla ilgili ayetler; imanm temel ilkeleri, bunların insan ve topluma sağladığı faydalar, inançsız kişilerin akıbetieri gibi hususlardan söz ederler. Ahiili hükümleri içeren ayetler; insarun ve toplumların sahip olmaları gereken iyilikler ve güzelli.klerle, sakınmaları gereken kötülükleri ve çirkinlikleri ele alırlar. Arneli konuları inceleyen ayetler ise, ibadetler ve kişinin başka kişilerle ve toplumla olan ilişkilerini ele • Prof.Dr., Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi. TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, y_ ÇİÇEK 87 alır. Mu'amelatla ilgili ayetlerde, özellikle aile, miras, borçlar, ceza, ma, devletler ve mili hukuk ilişkileri üzerinde durulur. yargıla­ Ayrıca yaratılış ve varlıklar, peygamberlere ve geçmiş topluluklara ait haberler, Allah'ın varlığını ve birliğini düşünmeye sevkeden kevrıl /kozmolojik) ayetler ile ehli kitap, kafu ve münab.k.ları tamtan ayetler de vardır. Tefsir, Te'vil ve T erceme kavramlan Sözlükte, çeşitli anlamlarının yanı sıra "beyan etıriek, keşfetmek, izhar etmek ve üzeri kapalı bir şeyi açmak" anlamına gelen tefsir terim anlamı itibariyle "anlaşılması bakımından müşkil olan ayetten Allah'ın muradının/maksadının ne olduğunu açıklayan" bir ilimdir. 1 Buna göre Tefsir, Kur'an ayetlerinin manalarını açıklayıp, onlardaki İlahi maksadı beyan eden ilim olarclk anlaşılmıştır. 2 Tefsir isminin ayrıca diğer ilmi sahalarda da kullanıldığı görülmektedir.3 İslam'ın ilk asrıncia hadis ilimleri içerisinde yer alan, daha sonra diğer ilimierin tedvin edilmesi üzerine tedvin edilmeye başlanan Tefsir ilmi, a.J..imler arasında çoğunlukla; Kur'an ayetlerini Cenabı Hakk'ın muradına uygtın biçimde açıklayan bir ilim dalı olarak bilinmiştir. 4 Kur'an-ı Kerim'i inceleyen ve onun aniaşılmasıyla meşgul olan ilim Tefsirin önemi büyüktür. Çünkü Müslümanların temel kitabı Kur'an olduğuna ve Kur'an da aniaşılmak ve yaşanmak için gönderildiğine göre Tefsirin İslfunl ilimler içinde özel ve müstesna bir yeri ve önemi var demektir. Bu yüzden İslamiyet'in ilk yıllarından itibaren Kur'an'ın tefsir edilmesine çalışılmış ve bunun usı111eri ortaya konmuştur. Kur'an'ın Tefsiriyle ilgili olarak konan bu usUller "Tefsir Usulü" veya "UsUlü Tefsir" biçiminde bir ıshlahın kullanılmasına sebep olmuştur. olması açısından İbn Manzur, Lisiinii'l-Arab, Beyrut, 1374/1955, 4/369, 5/55i Cevheri, es-Sılıiilı, Mısır, 1376/1956, 2/686,781i Zeblcü, Tiicu'l-Aras, Mısır, 1306, 3/470 i el-Burlıtln, 2/147 i Emin el-Hill, et-Tefsir Meiilimu Hayatilıi, Mısır, 1944, s. 5i es-Sa'lebl, el-Ke§f ve'l-Beyiin, Yazma, Bayezid Devlet UmUmi ktp. Veliyyüddin Efendi Böl. no: 9a. 2 Tficii'l-Arus, 3/470i Lisfinii'l-Arab, 5/55. 3 -İsmail Cerrahoğlu, Tefsir UsülU, Ankara 1979/213, 214. 4 Abdurrahman Çetin, Kur'iin himleri ve Kur'lin-ı Kerfm Tarihi, İstanbul1981, s. 270. 1 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 88 Kelimelerinin tahlilinden başlayarak ayetlerin mazmunlarını/ içerdikleri bilgileri ve hükümleri açıklayan Tefsir ilmi; Kur',a n kıssalarını, muhkem ve müteşabih ayetleri, ayetler arasındaki irtibat ve insicamı, ayetlerdeki nükteleri, dil bakımından taşıdıklan özellikleri, nasih ve mensfıh ayetleri ve ayetlerin nüzılİlerindeki sebepleri bir bir ele alıp izah eder. Tefsir bugün müdevven bir ilim olarak görevini sürdürmektedir. Sözlük manası ruct1' etmek/dönmek olan te'vil, ayetleri muhtemel mana.Iarından daha uygun görülen birine irca ederek anlamak demektir. Böylece ayet, Kitab ve Sünnet'e muvafık olmak üzere muhtemel mana.Iarından birine hamledilmiş olur. Tefsirin anlamı, te'vil'inkinden daha geniştir. Tefsir, ayetlerde yer alan kelimelerin manaıarını açıklamada, te'vil ise ayetlerin mana.Iarını ve terkibierini beyan etmede kullanılır. Tefsir ta'biri, hem semavi kitaplar, hem de diğer ilmi eserler hakkındaki izahlarda istimal edilirken, te'vil yalnız semavi kitaplara aid beyanıarda kullanılır. Tefsir, İmam-ı Matüricü gibi kimi ilimiere göre yalruz bir veçhe muhtemel olan lafız/ayet veya ayetteki bir kelime hakkındaki izah olduğundan kat'iyyet ifade eder. Te'vil ise, ayeti muhtemel mana.Iarından birine göre anlamak olduğundan bir kat'lyet iddia etmez. Şöyle de denmiştir: Tefsir, bir lafzın sözlük manasını, bir ibarenin/bir metnin hakikat, mecaz ve kinaye ·olma bakımından durumunu açıklarken; te'vil bir ibarenin iç yüzünü, ondan mütekellimin asıl maksadının ne olduğunu belirtir. Tefsir ve te'vil' e örnek olarak denilebilir ki, bir ayette geçen beklemek/terakkub etmek, fırsat gözetmek manasma geldiğini beyan etmek bir Tefsir'dir. Bundan murad; gafletten, tekasülden/tembellikten sakındırmak, ilahi buyrukların gözetilınesine teşvik etmek ve ahiret için hazırlanınayı tavsiye etmektir" açıklaması ise bir te'vildir. "mırsad"ın Yine bir ayette geçen "hayy/canlı", kuştur; "meyit/ölü" ise yumurtademek bir tefsirdir. Bunlardan murad, gayr-i müslimin neslinden bir mü'minin veya bir cahilin neslinden bir aJ.imin meydana gelmesini beyan etmektir, demek de bir te'vil'dir. dır, Bazı müfessirlere göre de te'vil; bir ayet-i celileyi öncesine ve s~nrası­ na uygun ve Kur'an ve Sünnet'e ters olmamak üzere, istinbat ve içtihad kurallarına uyarak muhtemel bir manasma göre anlamak demektir. Tefsir, TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, Y. ÇİÇEK 89 rivayet tariliyle/yoluyla olur; te'vil ise dirayete, içtihada dayanır. Müfessir, tefsir ederken rivayetle gelen bilgilerin hmcine çıkmaz; te'vilci ise, Kur'an ve Sürınet'e muhalif olmamak şartıyla içtihad ve istinbatına göre açıklama yapabilir. Mutasavvıflara göre te'vil, ariflerin kalplerine açılan kudsi işaretler­ den, subhant ma'rifetlerden ibarettir ki, bunlar Kur'an'ın, Sünnet'in zahirine ~uhalif olmayıp pek kıymetli bilgilerdir. "Tebdil", bir ibarenin bütün sözlerini değiştirmek, bir bilginin yerine muhalifini koymakbr. "Tahrif" ise bir ibarenin bazr sözlerini bir garaz/maksat için tağyir etmektir. Ayetler üzerinde tebdil ve tahrif kabilinden olan açıklamalar asla bir tefsir ve te' vii sayılmazlar. Kur'an-ı Kerim'in Tefsirine İhtiyaç Vardu. Edebi, felsefi ve ilmi eserlerin iyice aniaşılıp kavranabilmesi için, onların iyi anlayanlar tarafından izah edilip açıklanması gerekir. Bu gibi eserlerde bile, öyle esas ve prensipler olabilir ki, onu okuyan herkes ne demek istediğini anlayamaz. İlaru kitapların muhteviyab; edebi, ilmi ve felsefi eserlerden daha çok ince manalar taşıdığından, muhatapları tarafından anlaşılması özel ilgiyi ve bilgiyi gerektirir. İlaru kitapların sonuncusu olan Kur'an-ı Kerim'in Müslümanlar, hatta bütün insanlar . tarafından anlaşılması için, mutlak sfuette Tefsir ve izah edilmesi icab etmektedir. Bütün insanlık için rehber prensipler ihtiva eden Kur'an'da açıkça anayetler olduğu gibi, sarih olarak anlaşılınayan ayetler de vardır. Yine onda yüksek edebi sanatlar da mevcuttur. Bu ayetler, ancak onları iyi bilenler tarafından izah edilmekle anlaşılabilir. laşılabilen Dini eserlerin/ınetinierin diğer· ilmi eseriere nisbetle açıklaruna ya, Tefsire daha çok ihtiyacı olduğu bir gerçektir. insanlığı asırlardan beri sarmış olan cahili adetleri söküp atacak ve içtimai hayalı düzenleyen kanunları koyacak olan Kur'an-ı Keriın'in, tefsire olan ihtiyacı açıktır. Kur'an-ı Keıiın, ilk Müslümanları, din ve dünya işlerinde, günlük muamelelerinde, aile, yeme, giyme gibi hususlarda doğru bir hayat sürdürmeye yönlendirmiş ve bunu gerçekleştirmiştir. TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 90 Kur'an-ı Kerim ayetlerinin bir kısmı herkesin anlayabileceği bir şekil­ de "muhkem", bir kısmı da anlayamayacağı şekilde ·"müteşabih" ayetlerden oluşur. Hz. Peygamber zamanında müteşabih ayetler olduğu gibi kabul edilir, bunlar ii:zerinde fazla durulmazdı. "Bunları, kasıtlı niyetlerle kurcalayanların kalplerinin hasta olduğu zikredilmektedir". Hz. Peygamber de "müteşabih" ayetlere, ard niyetle tabi olanlardan sak.ınmayı emretmektedir. Kur'an-ı Kerim'de, helal, haram, namaz, hac, zekat, oruç gibi ahkamla ilgili ayetler, manası kolaylıkla anlaşılan yani anlaşılmalarında harici bir Tefsire ihtiyaç göstermeyen ve tek manası olan muhkem ayetlerdir. Diğer bir tarife göre muhkem, lügat manasının kavranmasıyla anlaşılabilen ayetler, müteşabih ise, birçok manaya ihtimali olup, bu manalardan birini tayin edebilmek için harici bir delile ihtiyac olan ayetlerdir. Müteşabih ayetleri indi değil, İslam'ın ruhuna uygun bir şekilde te'vil etmek mecburiyeti vardır. Müteşabih ayetlerin hoş karşılanmayan te'vili, gönülleri sapkın, niyetleri kötü olanların fitne ve fesad çıkarmak maksadı ile yapmak istedikleri te'villerdir. Yoksa iyi niyetle, akla, muhakemeye ve dinin esaslarına uygun olarak yapılan te'viller makbuldür. ~ ,. Kur'an-ı Kerim' deki dini ıstılahiarın sadece lugat manaları ilk muhataplarınca bilinirdi, fakat ıstılah manaları bilinmezdi. Mesela, salat denilince dua, zekat denilince bereket, hacc denilince kasd/ziyaret manalarını bilirlerdi. Ama bu kelimelerin İslamiyet'te ifade ettiği ıstıl~ manalar hakkında bilgileri yoktu. Yine onlar, bir latzın birçok manaya gelmesi ve birçok latzın bir manayı ifade etmesi demek olan "el-Vücı/Jı ve'n-Nezair"i de bilmezlerdi. İşte bunlar gibi, zahiren birbirine zıt gibi görünen (müşkil) ayetler arasında­ ki ihtilat da, Kur'an'ın Tefsire ne kadar muhtaç olduğunu gösteren yönlerdendir. İlk devirlerden itibaren yazılan eserlerde, Kur'an'da mevcud olan ha- kikat ve mecaz, ezdad, garib kelimeler, kıssalar, meseller ve müphemler gibi konular Tefsir edilmiş böylece Tefsire olan ihtiyac fiilen ortaya konulmuştur. Kur'an-ı Kerim'deki hakikatleri bize en iyi öğretecek kişi, bizzat kendisine Kur'an nazil olan mümtaz şahıs Hz. Peygamberimiz'dir. O, mutlak olarak Kur'an'ı insanlar içinde en iyi bilen ve en iyi anlayandır. Bu bakımdan o, mübelliğdir ve tebyinle mükelleftir. Bu hususlar ayetlerde belirtilerek, böylece Kur'an kendisinin Tefsir edilmesini bizzat kendisi istemiştir. O halde _ilk Tefsir hareketi, İslam'ın kendi bünyesinden doğmuştur. . . .. .. TEFSiR ÖNEMLİ BiR İLİMDiR, Y. ÇİÇEK 91 Ayetlerde yer aldığı üzere Hz. Peygamber'in tebliğ ve tebyinle mükellef olduğu ma'lfundur. Tebliğ, peygamberliğin esaslarından biridir. Tebliğ­ siz peygamber olamaz. Kur'an-ı Kerim'de gerek Hz. Muhammed' e ve gerekse diğer peygamberlere ait tebliğ emirleri pek çoktur. Mesela şu ayetler bunlardandır: "Ey Peı;gamber, sana Rabbin tarafindan gönderileni herkese bildir. Böyle yapmazsan peı;gamberlik vazifeni yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur".s işte bu ayet-i ker!me tebliğin peygamberlik vazifesinin esası ve pey- gamberin bu vazifeyi yapmakla mükellef olduğunu beyan etmektedir. Hz. Peygamber'in tebliğ edeceği şeyi, herkesten iyi bileceğinde şüphe yoktur. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim Tefsiri denilince, ilk olarak akla Hz. Peygamber gelir. Kur'an-ı Kerim bize, diğer peygamberlerin de tebliğle mükellef olduklarını beyan etmektedir. Mesela Hz. Hud kavmine şöyle seslenmektedir: "Size Rabbimin vahiylerini haber veririm. Ben sizin için· güvenilir bir öğiitçiiyüm".6 Hz. Salih, kavmine şöyle hitap etmektedir: miş "Onlardan yüz çevirerek, 'Ey kavmim, ben size Rabbimin vahiylerini bildirve öğüt vemziştim. Fakat siz öğüt verenleri sevnıiyorsunuz', dedi" .7 İnsanlar için Cenab-ı Hakk tarafından yine insanlar arasından seçtiği peygamberine vahiy yolu ile gönderilen Kur'an-ı Kerim'in, vahyi telakki eden Peygamber tarafından açıklığa kavuşturulması da istenmiştir. Cenab-ı Hakk, "Sana öğüt verici (Kur'an'ı) gönderdik ki, insanlara ne indirildiğini beı;an edesin, onlar da düşiinsiinler"s buyurarak, Kur'an' ı Tefsir ve açıklama vazifesini peygamberine vermiştir. Meşhur müfessir et-Taberi bu ayet hakkında, "Allah Te'rua'run ki, Kur'an'ın bir kısmının te'viline, elçisinin izahı olmaksızın ulaşmak mümkün değildir. Vacib, mendub, irşad şeklindeki emir çeşitleri ile nehiy/yasak çeşitleri, hak ve hadler bu cümledendir. Allah'ın Elçisi'nden bir nass olmadıkça veya ümmetini te'viline irşad edecek bir açıklama bulunmadıkça, bu hususlarda hiç kimsenin söz söylemesi caiz olmaz" demektedir. beyfuundan s Milide 5/67. 6 A'raf 7/68. 7 A'rat 7/79. s Nahl16/44 anlaşılıyor TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 92 Yine Yüce Rabbimiz: "Hangi millete peıjgamber gönderdiysek, onu ancak kavminin diliyle gönderdik ki, her şeıji onlara anlatsın ... ".~ demekte ve "Sonra onu açıklamak da, bize düşer"ıo buyurmaktadır. Bazı ilimiere göre, buradaki açık­ lamaktan murad, Hz. Peygamber'in tebyin ve Tefsir etmesidir. Kur'an'ın açıklanma görevi ister Yüce Rabbimiz tarafından olsun, isterse O'nun seçtiği elçi/peygamber tarafından olsun, bu Tefsirin İslam'ın kendi bünyesinden çıktığının en mühim delilini teşkil eder. Kur'an-ı Kerim bu kadarla yetinmemiş, kendisi üzerinde düşünülmesini ve kendisine tabi olunmasını da emretmiştir: "Biz sana, hayırlı ve bereketli bir kitap indirdik ki, ayetlerini inceden tam olanlar ondan öğüt alsınlar".ıı inceıje düşünüp taşınsınlar, akıllan "Bunlar Kur'an'ı derinden düşünüp taşınmıyorlar mı? Yoksa yüreklerine kilit mi vuruldu?"ı2 "Onlar bu sözü iyiden iyiye düşünmüyorlar mı? Yoksa kendilerine, önce gelenl~re gönderilmeıJen bir ŞetJ mi geldi. "t3 Bu ayetlerden anlaşıldığına göre, Kur'an kendisi üzerinde düşünmeyi isteıi)ekte ve kendisini anlamayan veya anlamak istemeyenleri zemmetmektedir. "Kur'an'z okurken, seninle a/ıirete inanmayanlar arasına bir örtü çekeriz. Kur' an 'ı anlamamalan için kalpleri üzerine perdeler gerer, kulaklanna ağırlıklar koyarız. Sen Kur'an'da Allalı'ın bir olduğunu zikrettiğin zaman, onlar nefret ederek dönüp giderler."ı4 "Bu kavnıe ne oluyor da kendilerine aniatılanı anlamaya yanaşmıyorlar."ıs Kendisi üzerinde düşünmeyi emreden ve bu işi yapmayanları zernmeden Kur'an'ı anlayabilmek için, onu Tefsir etmeye ihtiyaç vardır. Hele onda mevcU.d olan ilimler ve edebi sanatlar göz önüne getirilecek olursa, onun Tefsire olan ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkar. 9 İbrahim 14/4 Kiyamet 75/19 Sad 38/29 ıı Muhammed 47/24 13 Mü'minfin 23/68 14 isra 17/46 1s Nisa 4/78 10 ıı ! .. . .. . TEFSIR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, Y. ÇİÇEK 93 Müslümanların geleneğinde Tefsir ilmi ayetlerin ilk muhatapları ve onları takip eden nesiller tarafından nasıl anlaşıldığına dair rivayetlerin derlenınesi ve İslam ümmetinin bu alandaki birikiminin Kur'an lafzının doğru­ dan ve dalaylı anlatmuyla irtibatlandınlması görevini üstlenmiş, Kur'an'ın yorumlanması ve onun öğrettiği değerlerin günümüze taşınması işlemi, Müslümanların geliştirdiği bütün ilimierin az veya çok ilgilendiği ortak bir hedef olmuştur. Kur'an'ın ibadet ve ahlak alanındaki öğütleri fercü etindarlık yönüyle tasavvı.ı.ftın, fikri yönden İslam düşüncesinin ilgi alanı olmuş, Kur'an'ın insan, tarih, toplum, yaratılış ve kamat hakkında yaphğı çeşitli açıklamalar, öteden beri farklı ilim dallarının önemle üzerinde durduğu ve g_elişen ilmi birikime paralel olarak yeni açılımların getirildiği bir alan olmuştur. Tefsir ilminin ilgi alanına giren açıklama aşaması Kur'an'ın anlaşıl­ yolunda ilk ve en önemli adımı oluşturmaktadır. Bu adımın olabildiğince sağlam bir şekilde ahiması için öncelikle Tefsirin birinci amacının, ilahi sözlerin ilk muhataplanna ve diğerlerine verdiği mesajın iyice anlaşılması olduğunu bilmek lazımdır. Bu ilahi kelam, insana hitap edebilmenin bir gereği olarak belli bir zaman ve mekanda, belli olaylar dizisi içinde meydana gelmiştir. Kur'an-ı ·Kerim'in Arap diliyle nazil olduğunun ifade edilmesi öncelikle onun belli bir beşer dilinde indirildiğine, ikinci olarak da onun mesajını aktarmak için VII. yüzyıldaki Hicaz Arap kültürünün dil geleneği­ ni, onun kelime ve kavramlc;rrını ve diğer kültürel ürünlerini bir malzeme olarak kullandığına dikkat çekmeyi amaçlar. ması Tefsir ilminin öncelikli görevi Kur'an ibaresinin zahiri manasını vermek olup bunun için dil biliminin çerçevesine konulabilecek metotlan ve verileri kullanır. Mesela, tefsirlerde bir ayette geçen kelimelerin Kur'an'da yer alan anlamları verilir. Ayetin zahiri manasına, andald kelimelerin Kur'an'da kullanıldığı anlamlarını bilmek ve ayetin cümle yapısını gramer açısından doğru bir şekilde çözümlemekle ulaşılır. Ayrıca Kur'an'ın bütünü içinde kendine has bir kavram dünyası bulunmakta, Kur'an-ı Kerim'in açıklanması bu kavram dünyasının çözümlenmesini de gerektirmektedir. Kur'an'ın gönderildiği Hicaz'daki VII. yüzyıl Arap topluluğunun Arapçasını aktarması, sözlüklerin de müfessirlerin vazgeçilmez kaynakları arasında yer almasını sağlamıştır. p . . TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 94 Açıklama sürecinde yapılması gereken bir başka işlem de ayetlerin ortam ve şartlar hakkında bilgi e~ek, zaman v_e mekan bağlamının olaylarını, bu olayları meydana getiren fertleri veya toplulukları doğru bir şekilde belirlemektir. Kur'an ilimleri içinde bulunan sebeb-i nüzill bunu sağlayan bir alandır. · nazil olduğu Kur'an'ın nazil olduğu şartlar ve durwnlar, ayetlerin kastettiği anlamlar, kullanılan kelimelerin manaları hakkında en sağlıklı bilgileri verecek olan kaynak, muhakkak ki Kur'an'ın insanlara aktancısı olan Hz. Peygamber'in sözleridir. Kur'an'ın anlaşılmasında kullanılacak tarih kaynaklarına dair çalışma­ lar Kur'an'ın indiği dönemden önceki yüzyıllara kadar götürülmelidir. Bunun amacı, Kur'an'ın vahyedilmeye başladığı kültürel ortam, ekonomik yapı, toplumsal ilişkiler ve dini inanç biçimleri vb. hususlarla ilgili atmosferi ve şartları daha ayrıntılı biçimde ortaya koymaktır. Bu husus, Kur'an'ın karşılaşb.ğı toplumla nasıl bir diyaloga girdiğini ve onu nasıl eğittiğini anlamamıza· yardımcı olacaktır. Kur'an'ın ilk dönem ayetlerinde neden inanç konularına ve ahiili erdemiere ağırlık verildiği sorusunun cevabı bu bilgilerde bulunmaktadır Tefsir, Kur'an ayetlerinin kastettiği anlamları açıklamak görevini üstMüslüman geleneğinde Tefsirin ortaya çıkardığı anlamlar yorumlanarak Kur'an'ın öğrettiği değerlerin değişik zamanlara -taşınması, Müslüman ilim ve fikir adarnlarının önemli bir meşguliyet alanını oluşturmuştur. Ahlak, siyaset, itikad, hukuk, ibadet gibi konulara ilişkin ayetlerin hayat içinde yaşatılması veya hayab.n carılı ve değişken olgulan ile bu ayetler arasında bağ kurulması Fıkıh ve Kelam gibi ilimler tarafından gerçekleştirilmiş­ tir. lenmiştir. İnsan belli bir kültür dünyası içinde doğmaktadır. Kişinin bundan tamamen sıyrılması mümkün olmadığı gibi mutlak stlrette gerekli de görülmemektedir. Bir yorumcunun Kur'an'a yaklaşırken yaşadığı dünyadan soyutlanarak boş bir zihinle yorum yapması mümkün değildir. Müfessirin dil ve tarih malzemesini gerektiği gibi kullanamamasma yol açan donanım yetersizliği müfessirin öznelliğinden kaynaklanan bir eksikliktir. Ancak belli bir ayetin Tefsirinde görillebilecek ayrı görüşler, hep bu tür bir eksiklikten değil bazan başka sebeplerden de kaynaklanabilir. TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, Y. ÇİÇEK 95 Anlama süreci sadece dil ve tarih malzemesini kullanan Tefsirle sınırlı süreç bu temel işlemden sonra da devam etmekte ve Kur'an'a ait değerlerin onu aniayanın kendi zamanına aktanlmasım içine almaktadır. değildir; Modern dönemde ortaya çıkan farklı anlayışlar da kendi yaklaşımiarım Müslüman okuyucuya ben.imsetebilmek amacıyla Tefsiri bir araç olarak kullanmışlar, farklı bir zeminde ulaştıkları sonucu Kur'an'la ilişkilen­ dirip temellendirme yönüne gitmişlerdir. Artık bu aşamada Kur'an'a getirilen yorumların farklı oluşunun sebebi yarumcuların öznelliklerinin kaçıml­ maz olarak farklı oluşmasındandır. Ancak işin tabiat:ıru:ı getirdiği ve kaçı­ nılmaz olan bu sorunları belli bir ölçüde aşmaksızın Kur'an'ın doğru anlaşılması konusunda bir sonuca ulaşılması mümkün değildir. Metodik kurallara uymuş olsa dahl Kur'an'ı her okuyarun onu az ya da çok farklı şekiller­ de aniayacak oluşu kaçınılmaz bir gerçektir. Buna rağmen yarumcuların belli bir zeminde fikir birliğine ulaşınala­ rma imkan veren, hatta onları buna yönlendiren funiller de bulunmaktadır. Yarumcuların her birinin belli bir metni ve kendi tarihselliğini ortak bir zemin kabul etmesi onlara belli bir çerçeve sağlayacak, her biri kendi tarihselliğinin sorunlarına Kur'an okuyucusu olarak yaklaşacakb.r. Yorumcuların, içinde icma'ın belirleyici role sahip bulunduğu zengin bir di.nl geleneğe mirasçı olmaları, aynı hayat bağlamım ve aynı kültürel ortamı paylaşmaları, söz konusu ortama ilişkin ortak sorunlara cevap arayışlarına ve bu konuda önemli adımlar atınalarına imkan verir. Ayrıca onların ortak sorunlarınin kendilerinden çözümler beklemesi, -teorik olarak anlaşmazlıkları sürse dahl- pratik fayda açısından onları çözümler arasından birini kabul etmeye yöneltecektir. Her bir yerumcunun anlamaya gayret ettiği ortak metnin sı­ radan bir metin değil her birinin referans metni olan Kur'an olması da öznelliği aşma sorumluluğu getirebilecektir. Sonuç olarak yarumcuları bir çerçeve içinde yer almaya iten bu arniller sayesinde onların arasında bir özneler arası (intersubjectivity) ortaklık oluşacaktır. Esasen klasik terimiyle bir icmadan ibaret olan bu ortak zeminde buluşmak ayrıca toplumsal bir gerekliliktir. Kur'aru değerlerin sonraki dönemlere taşınması, onun başlattığı kültür geleneğinin devam edip canlı tutulması için gereklidir. Bu işlem pratikte, son derece simgesel olanından başlayarak hayah derinden ilgilendirecek olanına kadar geniş bir yelpazede değişik düzeylerde ve şekillerde gerçekleştiril-miştir. TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 96 İnanç, ahlak, hukuk, siyaset vb. alanlara dair temel Kur'aru muhteva ve değerlerin değişik zamanlara metodik ve sistematik olarak. taşınması, İslam kültürünün bireysel ve daha çok kurumsal Çerçevede işletilmesiyle ilgili olup brmdan dolayı Kur'an metninin en ciddi ve sistematik değerlen­ dirme tarzıdır. : Klasik metodolojiyi bir bu yetersizlik içinde gören ve az ya da çok modernist bir karakter taşıyan yeni yorum yaklaşımlan son zamanlarda ortaya çıknuştır. Bunların bir ölçüde paylaşhğı temel iddia, Kur'an'ın evrensel ve tarih üstü mesajlarıyla asli ilke ve amaçim yöntemlere bağlı kalı­ narak metinden Çıkarılınası ve brmların değişik tarihi d~lara uygulanmasıdır. Medemitenin sorrm olarak belirlediği, Kur'an'dan cevap · getirmesi beklenen insan hakları ve bu bağlamda Kur'an'da kölelik bulunup bulunmadığı, demokrasi, kadın hakları ve çok eşlilik, kadının şahittiği ve mirastan aldığı pay vb. sorunlar karşısında modernist yaklaşımların sadece tanımlan modem kültür tarafından belirlenmiş eşitlik, hürriyet ve kardeşlik gibi ilkeIere dayanarak verdiği cevaplar, Balı uygarlığırun ürettiği modem duruma Kur'an'dan bir meşrUiyet kazandırma şeklinde değerlendirilmekte ve eleşti­ rilmektedir. Halbuki modem durumu oluşturan Batı karşısında Müslüman toplumların bir rekabet şansı elde edebilmek için çözmeleri gereken bağım­ sızlık, eğitim ve öğretim yoluyla insan kalitesini yükseltmek ve kültürlenme imkaniarını arttırmak, ekonomik olarak güçlenmek, hukUkun üstünlüğünü sağlamak gibi temel sorunlara dikkat çekilmesi de beklenmektedir. Kur'an'ın mesajından alınan değerler bu sorunların çözümü için insanların hizmetine srmulmalıdır. Her şeye rağmen Kur'an'ı anlama ve yorumlama konusunda İslam Dünyası'nda gözlenen yeni ve canlı gelişmelerin sürdüğü görülmektedir. Bugün dünya ve özellikle İslam Dünyası, yaklaşık üç asırdır Batıda ile gelen zihinsel dönüşümün ortaya çıkardığı ideoloji ve hayat biçiminin oluştıırduğu Modernizm düşüncesiyle bir arada yaşamak­ tadır. Bu, Aydınlanma düşüncesinin ürünü olan :zihinSel dönüşümün ortaya çıkardığı ideoloji ve hayat biçimidir. Aydınlanma çağı Vahye ve vahiy kaynaklı tüm düşünce ve bilgilere, dünya görüşünde fonksiyener bir yer vermeyen, "Hümanizm, Sekülarizm ve Demokrasi" sac ayağı üzerine oturtulan, insanı hakikatin tek ölçüsü gören, aklı ve kullanıl- TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, Y. ÇİÇEK 97 masını Tanrı' dan ve mukaddes prensiplerden bağımsız düşünen, kurtuluşu dinde değil, onun dışındaki yerlerde arayan bu aşırı akılcı akım Modernizm denilen olgudur. Baron d'Holbach gıbi kimi temsilcileri tarafından, tabiatla tam bir uzlaşmaya varabiirnek için dinin tamamen terkedilmesini savunan, toplum hayatında gerçekleşen her türlü olumsuzlukları Tanrı ile ilişkilendiren; mesela 1755 yılında Lizbon' da meydana gelen ve on bin kadar insanın ölümüne sebep olan deprem hakkında Voltaire gibi kimi temsilcileriyle "Merhametli Yaratıcı fikrini bu olayla nasıl bağdaştırabiliriz?" diyerek faturayı Tanrı'ya çıkarmaya çalışan bu düşünce, İslam Dünyası'ru birkaç asırdan beri siyasi, fikri, ictimai ve ekonomik krizierin içinde boğuşturmaktadır. Bir yandan sanayi devrimiyle ekonomik refahı, diğer taraftan da siyasi alanda sürdürülen demokratik idari yapıyı gerçekleştirme konumunda kendini gören Batı, tek yönlü bir tarih anlayışını, ötekini devamlı kendi ölçüleriyle değerlendirme girişimini ve ayrıca toplumsal, siyasi, kültürel ve hukilkl gelişmelerin tek kaynağı Batıdır anlayışını ısrarla savunmaktadır. Son üç asrıru derin krizler içinde geçiren İslam Dünyası, özellikle Batı­ lı güçlerin müdahalesiyle devletlerinin zayıflamasına, birçok kurumsal ve kültürel mirasırun altüst olmasına şahit olmuştur. Batı, bir yandan ekonomik üstünlüğünü kullanarak bu ülkelerdeki yerel endüstrilerin gerilemesine veya yok olmasına sebep olurken, diğer yandan da değişik bölgelerde açtık­ ları okullarla yerel kültürlere girmiş ve ona rahat bir şekilde müdahil olabilmiştir. Bu meyanda İngilizlerin 1601 senesinde kurdukları "Doğu Hindistan Hindistan' ı sömürdüklerini, aktif misyonerlik faaliyetlerini finanse ettiklerini, yine orada İngilizce'yi devlet dili haline getirerek, bölgenin hakim sınıfı olan Müslümanları arka plana ittiklerini, Osmanlı topraklarında yaşayan Hırıstiyan Arapların kadim Arap mirasına sahip çıkarak, Lübnan' da 1795 yılında Maıilni kolejlerini açhklarıru ve çok sayıda Arap Hıristiyanın Roma, Paris gibi merkezlerdeki kiliselerde veya başka okullarda eğitildiklerini, ardından Batı menşeli milliyetçiliği bölgelerinde yaydıkla­ rını, Batıdan gelen malların yerel marketlerde pazarlanmasıru sağHıdıklarını, öte yandan bu yeni elit grubun, çıkardıkları gazete ve.dergilerle.halkın düşünce yapısını Batı lehirıe etkilediklerini hatırlayabiliri:Z~ Şirketiyle" TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR? 98 Başlangıçta Batı'nın sadece i.I.nUni ve tekniğini alıp · İslam ahlakı ile mezcetme düşüncesini taşıyan Osmanlı'daki Isiahat hııreketleri, "kaçuulmaz kötü" olarak gördüğü Batı medeniyetini zamanla "vazgeçilmez iyi" olarak benimsemeye dpnüşmüştür. Ayrıca Batı'nın aksine Müslüman ülkelerde "Modernleşme hareketleri" bir tür dini hareketler ve "dini yorumlama çabasının bir parçası" olarak ortaya çıkmıştır. Söylemlerinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmemekle birlikte, adına ister "post-modernizm" denilsin, isterse "ultra, neo, post-endüstri" diye anılsın günümüz itibariyle Modernizm adına, onu sorgulayan, tenkid eden yeni bir dönemin başlangıcı söz konusudur. Nitekim Post-modernizm, daha göreceli, daha çoğulcu ve daha geniş açılı bir doğruluk anlayışını benimsemekte, bir yandan Tann'nın varlığına birey ve toplum hayatında yer açarken, öte yandan farklılıkları da bünyesinde barındırabilmektedir. Her doğru bilgirtin Müslümanın kaybolmuş bir malı olduğunu ve nerede bulursa onu alacağım bildiren İslam dini; mensuplarını batıl ve sapık fikir ve düşüncelere karşı uyarmakta, teme! kaynakları olan Kur'an ve hadis ilimlerini kendi çizgisinde anlamanın çok önemli olduğuna dikkat çekmektedir. Modernizmin vücut verdiği; hadisler şüphe ile karşılanmalı, mezhepler ve icma kabul edilmemeli, Tefsir modem akla göre yapılmalı, Kur'an kıssalarırun tarihl gerçekliği tarbşılmalı, kimi ayetler metaforik ve sembolik bir yaklaşımla açıklanmalı ve Tasavvuf'un varlığı sorgulanmalı gibi konularda uyanık olunmalıdır. Dünyayı birkaç asırdır etkileyen bu değişimi, insanlık adına özlenen ve beklenen bir · gelişim olarak sayabilir miyiz? Öte yandan Dünyanın bu gidişatma ilgisiz, bilgisiz ve alakasız nasıl kalabiliriz? Yoksa bu, yüzyıllara dayanan engin kültürümüzü, dinimizi, kimlik ve kişiliğimizi ret anlamına gelmez mi? Buna asla hakkımız da yoktur. olan Kur'an'ın anlaşılmasında Modemizmi esas almak mümkün değildir. Öncelikle, asr-ı saadetle başlayıp İslam tarihi boyunca devam eden engin İslami ilim ve irfan mirasımızı tarumalıyız; Tefsir ve UsUlü başta olmak üzere Hadis ve Fıkıh gibi ilimlerini de aslına uygun bir şekilde tam ve doğru olarak güzelce öğrenmeliyiz. İleri sürdüğümüz hiçbir görüş ve düşüncemiz, ilgili kaynak ve ma'lfunatlardan yeterince haberdar Allah'ın kelamı olmamamızdan kaynaklanmamalıdır. TEFSİR ÖNEMLİ BİR İLİMDİR, Y. ÇİÇEK 99 Tefsir bir ilim midir konusunda Murat Sülün'ün dile getirdiği düşün­ celer ve ifade tarzı asla tasvip etmediğim bir maruyettedir. Mesela şu sözler nasıl makul görülebilir: "Bizzat Kur' an' ı tefsir etme faaliyetinin ilim olup olmadığı tartışmaya açılabilecektir". "Kur'an'a yaklaşan kişilerin birbirinden nereye kadar hoş görülebilir?" farklı anlamlar çıkarmaları "Dinbilim insanları sadece ve sadece gerçeği önçeleyerek çalışabil­ mekte ve ulaştığı sonuçları serbestçe açıklayabilmekte midir? Kaynak ve verileri sorgulayabilmekte; kutsal metne bir bilim adamı soğukkanlılığı ile tarafsızca yaklaşabilmekte midir?" "Oysa genel kanaat Tefsirin zarıni bir ilim olduğu yönündedir." "İkinci yanlış ise nüzı11 sonrası dönemlerin ürünü olan Kelam, Tasav- gibi ilim dallarının terimleştirdiği Kur'an kelirnelerini, yorumcuların, bu ilimierin etkisi altında anlamalarıdır". vuf ve Fıkıh Bu ve benzeri düşünce anlayışlar, hangi bağlamda, hangi maksat için kullanılırlarsa kullarulsın, maksatlarını aşan, yanlış anlarnalara sebep olan ve bunlar kadar önemli bir nokta olarak da İlahiyat ve mensupları hakkında şu veya bu sebeple oluşturulan ön yargı ve güvensizlik değirmenine su taşıyan sözlerdir. Hem ilmi saiklerin ve hem de sorumluluk anlayışırun bir gereği olarak bunlar yeniden düşünülmeli ve büyük ilim ve irfan mirasımızı tanıtan bir tahsilin ve dini yaşamadan kaynaklanan ruhani hayata ait binlerce tecellinin farkına varmanın ardından daha salim anlayışlarla değer­ lendirilmelidir. Saygılarımla ... ve