OSMANLI MİRASI 1299-1922 OSMANLI SOSYAL TARİHİ GENEL OLARAK DÖNEMDE İNCELENEBİLİR: 1- Klasik (Nizam-ı Kadim): • Oluşma: (1299-1326) • Gelişme (1326-1579) 2- Yenileşme ( Nizam-ı Cedid) • Duraklama: (1579-1699) • Gerileme (1699-1918) • Çöküş (1918-1922) KURULUŞ AŞAMASINDA YAKINDOĞU VE AVRUPA ANADOLU: Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ savaşı yenilgisinden sonra yıkılma dönemine girmiş, Moğol İlhanlılara bağlı duruma gelmişti. Bu siyasi boşluk ortamında Anadolu da çok sayıda Türk Beyliği kuruldu. BİZANS: Taht kavgalarının sebep olduğu istikrarsız bir dönemi yaşıyordu. Halk TEKFUR (Vali) ların ağır vergileri altında eziliyordu. TRABZON RUM İMPARATORLUĞU: IV. Haçlı seferi sonunda Haçlıların İstanbul’u işgal etmeleri üzerine Bizans'tan kaçanlar tarafından Trabzon ve çevresinde kurulmuştu. 13. yüzyılda İlhanlı baskısı altındaydı. İLHANLI DEVLETİ: Cengiz İmparatorluğunun parçalanmasıyla İran'da kuruldu. KURULUŞ AŞAMASINDA YAKINDOĞU VE AVRUPA BALKANLARIN DURUMU: Balkanlarda güçlü bir devlet yok. Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında mücadele yaşanıyor, Katolik Macarlar, Balkanları ele geçirerek Ortodoks Balkan devletlerini mezhep değiştirmeye zorluyordu. Bu da bölgede siyasi ve dinî çatışmalara neden oluyordu. İngiltere ve Fransa, Avrupa'nın önemli devletlerindendi. MEMLUK DEVLETİ (1250 - 1517): Mısır'da kurulan Türk devletidir. Abbasi halifesinin Mısır'da bulunması, Memluklere, İslam dünyasında dinî üstünlük sağlıyordu. Baharat yolunun Memlük topraklarından geçmesi de ekonomilerine büyük yarar sağlıyordu. ALTINORDA DEVLETİ: Cengiz Han'ın torunu Batu Han tarafından Hazar Denizi ile Karadeniz'in kuzeyinde kuruldu. XIV. yüzyıl sonlarında Timur'un düzenlediği seferler sonunda parçalandı. Yıkılmaları üzerine, Moskova Knezliği güçlenerek Rus Çarlığı hâline geldi. • Osmanlılar Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandırlar. Kayılar Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'ya gelmişler, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirilmişlerdir. • Daha sonra ise Bizans üzerindeki baskıyı artırmak ve sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç yörelerine yerleştirildiler OSMANLI DEVLETİ'NİN KISA ZAMANDA BÜYÜMESİNİN SEBEPLERİ 1)- Bir uç beyliği olması (Gaza sebebiyle diğer beyliklerden destek görmüştür, beylikler arasındaki mücadeleye başlangıçta katılmamıştır.) 2)- Bizans'ın, Balkanların ve Anadolu’nun karışıklık içinde bulunması 3)- Kuruluş dönemi Padişahlarının çok yetenekli olması 4)-Fetih ettikleri bölgelerde Türkmenlerin yerleştirilmesi (İskan siyaseti). Bu Selçuklu’dan kalma bir gelenektir. • Osmanlıların yaklaşık 50 yıl süren iskan politikası sonucunda; Fetihler kalıcı olmuş, Balkanların önemli bölümü Türkleşmiş, göçebe Türklerin yerleşik hayata geçmesi sağlanmıştır. • İskanın bir türü de ‘sürgün hükümleri’ yoluyla yapılan iskanlardı. Nüfusa ihtiyaç olan bölgelere öncelikle gönüllü, olmaması durumda zorunlu yerleştirmeler yapılırdı. Bu iskan politikası uygulanırken o bölgeye ihtiyaç duyulan tüm meslek kollarından gönderilmeye özen gösterilirdi. Bunun dışında göçe genelde olumsuz bakılırdı. • Osmanlı’nın kuruluş döneminde beş sosyal zümrenin önemli fonksiyonlar icra ettiği görülmektedir: Ahiler, abdallar, gaziler, fakihler ve bacılar OSMAN BEY DÖNEMİ (1281-1326) ORHAN BEY DÖNEMİ (1326-1362 I. MURAT DÖNEMİ (1362-1389) ANKARA SAVAŞI 1402 ANKARA SAVAŞININ SEBEPLERİ: a)- Anadolu Beylerinin Timur'a sığınarak, onu kışkırtmaları. b)- Timur tarafından toprakları alınan Irak hükümdarı Celayiroğlu Ahmet ve Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf’un Yıldırım'a sığınmaları c)- Timur'un Çin'e yapacağı sefer öncesinde arkasında güçlü bir devlet bırakmak istemeyişi. d)- Timur’un Osmanlı topraklarına girerek katliam yapması (Sivas) ANKARA SAVAŞININ SONUÇLARI : Kara Tatarlar'ın ve Anadolu beylikleri askerlerinin saf değiştirmesi Osmanlı ordusunun savaşı kaybetmesine ve Yıldırım Beyazıt’ın esir düşmesine neden oldu. * 1- Anadolu Türk birliği yeniden bozuldu, beylikler yeniden kuruldu. (Karesi ve Kadı Burhaneddin beylikleri hariç) 2- Osmanlı Devleti 11 yıl sürecek Fetret devrine girdi. 3- İstanbul’un alınması 50 yıl gecikti. FETRET DEVRİ (1402-1413) Timur’un Anadolu'dan çekilmesinden sonra Yıldırım Bayezid'in 4 oğlu arasında başlayan ve 11 yıl süren taht kavgası dönemine Osmanlı Tarihinde FETRET DEVRİ denir. Avrupa’dan bu dönemde saldırı olmamasının en önemli sebebi sebebi Yüzyıl savaşlarıdır (1337-1453). ŞEYH BEDREDDİN İSYANI (1418-1420) Osmanlı devletinde kazaskerliğe kadar yükselmiş olan Şeyh Bedreddin İslam'a aykırı olduğu iddia edilen düşüncelerle etrafına çok sayıda mürit topladığı gerekçesiyle idam edilmiştir. Eseri: Varidat Fetret döneminin oluşturduğu siyasi ve ekonomik bozuklukları. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI 1-Osmanlı Devleti'nde hükümranlık anlayışı, İslam hukukuna ve eski Türk geleneklerine dayanıyordu. Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı. Bununla birlikte ‘totaliter’ bir rejimden bahsedemeyiz. ‘Hikmet-i Hükümet.’ 2-Başlangıçta "Ülke, hanedan üyelerinin ortak malıdır." anlayışı geçerliydi, l. Murattan itibaren "Ülke, hükümdar ve oğullarının malıdır." anlayışı geçerlilik kazandı. Bu anlayış, taht mücadelelerini devam ettirmiş ve devletin bazı dönemlerde zayıflamasına yol açmıştır. Fatih Sultan Mehmet, taht mücadelelerinin önlenmesi amacıyla bir kanunname düzenleyerek padişaha kardeşlerini öldürtme hak ve yetkisi verdi. Merkeziyetçi yapıyı güçlendiren bu kanunname aynı zamanda veraset sistemindeki ilk ciddi düzenleme olmuştur. Bu düzenleme I. Ahmet (1603-17) döneminde iptal edilmiştir. 3- Osmanlı devlet yöneticileri, kuruluştan I. Murat dönemine kadar bey ve gazi unvanlarını kullandılar. I. Murat ile beraber Hüdavendigar, sultan, padişah, han gibi unvanlarda kullanılmaya başlandı. 4-Şehzadeler küçük yaşlarda sancaklara gönderilir, askerlik ve yönetim alanlarında yetiştirilirlerdi. Şehzadelerin yanında "Lala" adı verilen tecrübeli bir devlet adamı görev yapardı OSMANLI’DA ORDU • Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği'nin düzenli askerî birlikleri yoktur. Orhan Bey zamanında ilk düzenli yaya birlikleri ve atlı birlikler kuruldu • I. Murat döneminde devşirme usulüne dayalı olan Kapıkulu Ocakları kuruldu. Yeniçeriler, padişahın merkezî otoritesinin temelini oluşturmuştur. Özellikle Ankara Savaşı'ndan sonra iç karışıklıklar ve fetihlerin durması sonucu esir elde edilememesi üzerine, Devşirme Kanunu çıkarılarak Hristiyan halkın erkek çocuklarından sadece bir tanesinin alınması kararlaştırıldı. Devşirme sitemi Selçuklu’ da da görülmektedir. Küçük yaşta seçilen Tük ve Hristiyan çocuklar ‘Gulamhane’ denilen okullarda yetiştiriliyorlardı. • İlk Osmanlı donanması Karesi Beyliği'nden alınan bir deniz kuvveti idi. Donanma daha sonra oldukça gelişmiş ve 15-16yy. da Karadeniz ve Akdeniz Türk Gölü haline gelmiştir. Osmanlı ordusunun hafif yaya askerleridirler. Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirme k için kurulmuş Sınırların güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan atlı askerî birliklerdir Seferde padişahın yanında bulunur, onun tuğ ve silahlarını taşır, güvenliğini sağlarlardı Yeniçeri askerlerinin silahlarının yapımını, bakımını ve onarımını sağlayan teknik sınıftır • Eyalet Askerleri Tımarlı Sipahiler Tımar Sistemi: Osmanlı Devleti, Türkiye Selçuklularında ikta olarak bilinen bu sistemi alarak geliştirmiş ve tımar sistemi adıyla uygulamıştır. • Orhan Gazi zamanından itibaren uygulanan tımar sistemi, I. Murat döneminde devletin sınırlarının genişlemesiyle yaygınlaşmış ve gelişmiştir. Bu sistemle Osmanlı Devleti bazı topraklarının gelirlerini, hizmet karşılığı olarak askerlerine ve memurlarına vermiştir. Bu sisteme göre, tahrir sonucunda belirlenen devlete ait vergi gelirlerinin bir bölümü, padişah hasları adıyla merkeze ayrılır, geri kalanı ise dirlik denen çeşitli birimlere ayrılırdı. Dirlikler, gelirlerine göre has, zeamet ve tımar olmak üzere üçe ayrılıyordu. HAS Geliri yüz bin akçeden fazla dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine, veziriazama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi. ZEAMET Gelirleri yirmi bin ila yüz bin akçe arasında olan dirliklerdir. Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere (hazine ve tımar defterdarlarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine vs.) verilirdi. TIMAR Senelik gelirleri üç bin ila yirmi bin akçe arasında olan dirliklerdir. Osmanlı Devleti'ne hizmeti olan bir bölüm asker ve memurlara verilirdi. TIMAR SİSTEMİ • • • • • • Tımar sahipleri her üç bin akçe için, zeamet ve has sahipleri ise her beş bin akçe için cebelü adı verilen atlı asker beslerlerdi. Tımarlı sipahiler denen eyaletlerdeki bu atlı birlikler, Osmanlı ordusunun en büyük bölümünü oluşturuyordu. Tımarlı sipahiler kanunlara uyduğu sürece tımarı elinden alınmazdı. Ancak sefere gitmeyen sipahinin dirliği elinden alınır, başkasına verilirdi. Bütün dirlik sahipleri kullanım hakkına sahip oldukları toprakları korumak ve yönetmekle görevliydiler. Bu işleri kadıların denetiminde yaparlardı. Bu toprakları ekip biçenler, devlete ödemeleri gereken vergiyi, devletin göstereceği memurlara ve sipahilere öderlerdi. Üç yıl üst üste mazeretsiz olarak üretim yapmayanların toprakları işletme hakkı elinden alınırdı. Dirlik toprağının vergisini alan kişiler bu topraklar üzerinde yaşarlar ve devlet adına buraları yönetirlerdi. Tımar sistemi sayesinde devlet, hâzineden para harcamadan, her an savaşa hazır büyük bir atlı askerî birlik yetiştiriyordu. Toprağın boş kalması engellenerek üretimin artırılması ve devamlılığı sağlanıyordu. Aynı toprak üzerinden köylü, tımar sahibi ve yetiştirdiği askerlerin ihtiyaçları karşılanıyordu. Tımarlı sipahiler bölgelerinde huzur ve güveni sağlayarak jandarma görevini üstleniyorlardı. Böylece devletin merkezî otoritesi, ülkenin en uç noktalarına kadar gücünü ulaştırabiliyordu Üç yıl üst üste toprağını ekmeyenlerin dirliklerinin alınmasının nedeni neler olabilir? Toprak mülkiyeti devlete ait olup kullanma hakkı reayanındır. Toprağın sahibinin devlet olması nedeniyle ortaya büyük hanedanların çıkması engelleniyordu. Bu uygulama Avrupa'daki feodalite denen sistemin Osmanlı'da görülmesini engellemiştir. Marx ‘Asya Tipi Üretim Tarzı’ TIMAR SİSTEMİNİN BOZULMASI Devlete ekonomik, siyasi ve askeri anlamda önemli katkılar sağlayan tımar sisteminde 17. Yy. önemli bozulmalar yaşanmaya başladı. Tımarların hak eden kişilere değil de rüşvet karşılığında başkalarına verilmesi sistemin bozulmasında temel etkendir. Merkezi otoritenin zayıfladığı bu dönemde tımar dağıtımındaki adaletsizlikler birçok tımar sahibinin diriliğini kaybetmesine neden oldu. Tımarlarını kaybeden pek çok dirlik sahibi ayaklanmalar çıkarmış ve Celali ayaklanmalarına sebep olmuştur. Siyasi Tımar sistemi sayesinde ülkenin en uç bölgelerine dahi devlet otoritesi ulaştırılıyorken tımar sisteminin bozulmasıyla bu asayiş ve otorite ortamı da yok oldu. Celali ayaklanmaları (1519-1659) çıktı. Ekonomik Tımar sisteminin uygulanamaz hâle gelmesi üretimi azaltmıştır. Azalan üretim nedeniyle devlet, halktan yeterince vergi toplayamamıştır. Askeri Sistem sayesinde hazineden para çıkmadan hazır bir ordu kuruluyordu. Sipahi sisteminin bozulmasıyla devlet, ücretli asker almak zorunda kaldı Sosyal Devletin koyduğu ağır vergileri karşılayamayan köylüler topraklarını terk ederek göç etmiştir. Böylece devlet işsizlik ve göç gibi yeni bir sosyal problemle karşı karşıya kalmıştır. İLTİZAM VE MUKATAA SİSTEMİ Fatih Sultan Mehmet döneminde tımar dışında kalan bölgelerin vergilerini toplamak için getirilen bir düzendir. Bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işlemidir. İhale ile belirlenen sistemde vergi kaynağı araziye mukataa, ihale sistemine iltizam, bu işi yapan kişilere de mültezim denir. Mültezimler iltizam olarak aldıkları bölgenin vergilerini devlete peşin öder sonra da gidip o bölgedeki vergiler kendisi toplardı .Devlet hem vergiyi toplamak için kendisi uğraşmaz hem de peşinen gelir elde ederdi Ancak uygulamanın kötüye kullanılması sonucu mültezimi o bölgenin yöneticisi durumuna getirdi. Verdiği miktardan fazla vergi toplaması, vergi toplama esnasında halka zulmetmesi gibi uygulamalar neticesinde de iç göçler yaşanmış ve üretimde düşüşler yaşanmıştır. Tımar ve İltizam sistemlerine Tanzimat fermanıyla bu sisteme son verilmiştir. İç Ticaret • Coğrafi konum • Düşük vergilendirme • Çok uluslu Pazar ekonomisi • Yol güvenliği- derbentçiler • Şehirlere gelen mallar, bedesten, çarşı ve kapan hanlarında toplanır ve satışa sunulurdu. İlk bedesten, Orhan Bey zamanında Bursa'da, İkincisi ise Mehmet Çelebi zamanında yine Bursa’da İpek Hanı adıyla yapıldı. • Kapan hanları, her biri tek cins ticaret maddesinin toptan satışı ya da dağıtımının yapıldığı kapalı pazar yerleridir. Kapan hanları, toplayıp dağıtma işini yaptıkları malın adını alırdı. Örneğin, satılan mal un ise, un kapanı, yağ ise yağ kapanı gibi... • Bedestenler, çarşı ve kapan hanlarında hem ürettiği malı satan hem de ticarete aracılık eden esnaflar, Ahiliğin birer kolu olan lonca teşkilatlarına bağlıydılar. Hem koruma hem denetim. • Çarşı ve pazar yerleri, muhtesip ve eminlerin denetimi altındaydı. Muhtesip ve eminler çarşı ve pazarda satılan malların kalitesini ve fiyatını kontrol ederlerdi. Osmanlı Devleti'nde birer esnaf örgütü olan loncaların günümüzdeki benzerleri? Dış Ticaret • Osmanlı Devleti’nde egemen oldukları topraklar genişledikçe dış ticaretinde geliştiğini görüyoruz. • Yıldırım Bayezid zamanında Erzincan’a kadar toprakların genişlemesi İran ipek kervanlarının Bursa’ya kadar ulaşmasını sağladı • Ayrıca Hint ve Arap mallarının Anadolu’ya giriş kapıları olan Antalya ve Alanya’nın da alınmasıyla buralar üzerinden gelen malların da Bursa’ya ulaştırılması sağlandı. • Devlet ticaretin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla güvenlik, konaklama vb. er türlü tedbiri almakla görevliydi. OSMANLI’DA HUKUK • Devletin temel aldığı iki hukuk sistemi vardı: Şer’i Hukuk ve Örfi Hukuk • Şer’i hukuk: İslam inancına göre düzenlenmiş kurallardı. Gerek ceza gerekse vergi konuları devletin sınırları içerisinde yaşayan tüm Müslüman halka ayrım gözetmeksizin uygulanırdı. • Örfi hukuk ise şer’i hukuk kuralarına uymak kaydıyla eski Türk geleneklerinden gelen ve fethedilen yerlerdeki devam eden kurallardan oluşurdu. • Padişahların çıkarttığı kanunnamelerde örfi ve şeri hukuk hükümleri beraber kullanılırdı. • Örfi Hukukun Temelleri: • Türk gelenekleri • Bizans gelenek ve yasaları • İran, Çin , Cengiz yasaları • Tanzimat'la beraber modern anlamda kanunlaştırma faaliyetleri görülmüştür. Fransız ve İtalyan kanunlarından istifade edilerek ticaret, arazi ve ceza kanunlarında düzenlemeler yapılmıştır. • İkili bir mahkeme sistemi: Şer’i ve Nizamiye mahkemeleri. ISLAHATLAR • İlk ıslahat hareketleri II. Osman (Genç Osman) zamanında başlatılmıştır. • En önemli projesi Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıdır. Ancak tahttan indirilmesi nedeniyle bu proje akim kalmıştır. Mücadelesi???? • Başkentin taşınması fikri • IV. Murat dönemi: • Yeniçeri ve sipahi ocaklarında düzenin sağlanması • Anadolu’da ki Celali isyanlarının sonlandırılması • Devletin içinde bulunduğu durumun analiz edilmesi (Koçi bey Katip çelebi raporları) yeniden toparlanması. • Tütün ve alkol yasakları • III. Selim Dönemi: • Nizam-ı cedid ordusu • Mühendis okulları kurulması • Yurtdışınca elçilikler kurulması • Yapılan reformlara ulema ve devlet adamlarından tepkiler ISLAHATLAR • II. Mahmut Dönemi: • Asakir-i Mansure_i Muhammediye kuruldu (1826) • Harp okulu ve Tıbbiye kuruldu • Senedi İttifak (1808): İlk defa padişahın yetkilerinin ‘Ayan’ karşısında sınırlandırılması • Devlet memurları içişleri ve dışişleri olarak ikiye ayrıldı • Köy ve mahallelerde muhtarlıklar oluşturuldu • İlk nüfus sayımı yapıldı • İlk resmi gazete yayına başlıyor (Takvim-i vakayi) • Posta teşkilatı kuruldu • İstanbul’da kız ve erkek çocuklara ilköğretim zorunlu hale getirildi. Rüştüye (ortaokul) okulları açıldı • Yurtdışına öğrenci gönderildi • Memurlara kılık kıyafet zorunluluğu (fes, ceket, pantolon) • Abdülmecit Dönemi: • Tanzimat Fermanı/ Gülhane hattı hümayunu (Mustafa Reşit paşa) (1839) • Islahat fermanı (1856) (Gayrimüslim hakları İng., Fransız ve Avusturya etkisi) • Gelire göre vergi, • Mahkemelerin aleni olması, Bireysel haklar • Kanun önünde eşitlik • Gayrimüslim hakları • II. Abdülhamid Dönemi: • I ve II. Meşrutiyet SOSYAL VE DEMOGRAFİK UNSURLAR • Nüfus: Selçuklu döneminde Anadolu’da yaşayan nüfusun ortalama 78 milyon olduğu tahmin edilmektedir. • Kanuni döneminde Mısır, Irak ve Balkanlar hariç 12-13 milyonluk bir nüfustan bahsedilmektedir. Bu nüfusun %60’ı Müslüman %40’ı Gayri Müslimdir. • Cumhuriyetin ilk nüfus sayımı 1927 yılına aittir. 13.648.270 olan nüfusun %30’u kent %70’i kırsal kesimde yaşamaktadır. • Cumhuriyetin ilk yıllarında da durağan giden ülke nüfusu özellikle 1960’lardan sonra ciddi bir artışa geçmiştir. • 16. yy. itibaren göçler nedeniyle kırsal kesimden kente doğru bir nüfus hareketi görülmektedir. Hatta Fatih döneminde bu göçü önlemek amacıyla özellikle İstanbul’a yerleşme yasağı konulmasına karar alındığı görülmektedir. SOSYAL VE DEMOGRAFİK UNSURLAR • Sosyal Sınıflar: • En önemli ayrım yönetenler (askeri zümre) ve yönetilenler (reaya) ayrımıdır. • Askeri zümre: kendisine tımar, hazine veya vakıflardan gelir ayrılan kimseler. Saray halkı, ilmiye, kalemiye ve seyfiye’den oluşur • İlmiye: İlim adamları. Müderrisler-eğitim, Müftüler-fetva (Şeyhülislam), kadılar- yargı ve yönetimden sorumludurlar (Kazasker). • Seyfiye: Sadrazam, Vezirler, Askerler (kapıkulu ve tımarlı sipahiler) • Kalemiye: Devlet dairelerinde görevli memurlar • Reaya: Üretim yapan, ticaretle uğraşan ve vergi veren kesimdir. Zımmiler ayrıca cizye öderler. • Soy asilliği/aristokrasisi yoktu. Güçlü vezirlerin çocukları yönetici zümreye girebilmek için yetenekli olmak zorundaydılar. Lüks hayat tarzı (şatafatlı saraylar vb.) özellikle klasik dönem padişahları dahil hiçbir kesimde görülmez. Dikey ve yatay sosyal hareketlilik görülmektedir. • Ayanlar: 17 yy. dan itibaren görülmeye başlanmıştır. Bölgesel zenginler/derebeyleri denebilir. Özellikle 18 yy da merkezi devlet otoritesinin zayıflamasıyla güç sahibi olarak toplumda ön plana çıkmışlardır. Sened-i İttifak (1808) Rumeli ve Anadolu ayanların Sultan karşısında haklarını düzenlemiştir. • Daha sonra oluşacak burjuvazi sınıfının çekirdeği hükmündedir. Tanzimat döneminde oluşmaya başlayan burjuvazi sınıfı daha çok gayr-i Müslimlerden oluşuyordu o nedenle İttihat Terakkiile Cumhuriyet yönetimleri zaman zaman azınlıklara sert tedbirler almış ‘mili burjuvazinin’ oluşmasını istemişlerdir. SOSYAL VE DEMOGRAFİK UNSURLAR • Aile: İslam dinine göre toplum hayatının temeli olması nedeniyle aileye oldukça önem verilir. • Osmanlıda askeri zümrede (yönetim) genellikle geniş aile iken halk kesiminde çoğunlukla genişletilmiş çekirdek ailedir. Ortalama çocuk sayısı ikidir. • Çok eşlilik serbest olmasına rağmen toplumda fiilen tek eşlilik hakimdir. Erken evlilikler görülebilmektedir. Klasik döneme ait belgelerin incelenmesi sonucunda çok eşli aile sayısının ortalama %8 civarında olduğu görülmektedir. • Osmanlı ailesiyle ilgili yapılan çalışmalarda esas kaynaklar tereke defterleri, tapu sayım defterleri vb. çeşitli nüfus kayıt sicilleridir. • Ailelere çoğunlukla kimsesiz, yetim, öksüz çocuklar da dahil edilmiştir. Yenileşme döneminde bu tür çocuklar ailelerde kendilerine daha az yer bulmuştur. Bu tür çocuklar için Islahhane ve bakım evleri açılmaya başlanmıştır. • Klasik dönemde kadın genelde evde iken, yenileşme hareketleriyle beraber kadının toplumda ve çalışma hayatında daha görünür hale geldiği görülmektedir. TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE MİRAS 1- Nicel ve nitel değişim kavramları •Vatan ve İnsan •Yönetim •Hukuk •Kültür TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE MİRAS Vatan ve İnsan • I. Dünya savaşı sonun da Osmanlı topraklarında 16 ayrı devlet kurulmuştu. •Toprak kayıpları = nüfus kayıpları/ göçler/ mübadele •Savaş sonrası artık büyük çoğunluğu Türklerden oluşan daha homojen bir yapı kuruldu. •Tebaa yerine vatandaş oldular ve bu vatandaşların “vatan” olarak üzerinde yaşayacağı bir toprak parçası elimizde kaldı. •Dolayısıyla bu homojen toplum yapısıyla batı tarzı bir topluma dönüştürme projesi başlatıldı. • Türkleştirme hareketi İttihat ve Terakki ile başlamış, değişen şartlarla Cumhuriyetle beraber daha net bir şekilde uygulamaya konulmuştur. TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE MİRAS Yönetim • Özellikle 1517 halifeliğin Osmanlı’ya geçişinden sonra hem dini hem siyasi otorite kavramı (Zillullah-ı Fi’-l Arz). Sultanın mutlak gücü •Devletin rolünün değişmesi. Sosyal devlete geçiş •II. Mahmut döneminden itibaren gücün yavaş yavaş paylaşılmaya başlanması •Sened-i İttifak •Abdülmecid dönemi • Tanzimat Fermanı (1839)/Islahat fermanı (1856) •II. Abdülhamit dönemi •I. Ve II. Meşrutiyetler (Mutlak monarşiden- Meşruti Monarşiye) •Cumhuriyetin kurulmasında nitel değişim yaşanıyor (Saltanatın kaldırılması (1922), Cumhuriyetin ilanı(1923), Halifeliğin kaldırılması (1924) •Bu aşamada rol almış bürokratik yapı Osmanlı dönemi bürokrasisinden oluşmaktadır. “Bürokratik- Merkeziyetçi-Seçkinci” •Siyasal yapı köklü değişirken siyasi kadro çok değişiyor (Cumhuriyet)/Siyasi kadro değiştiğinde de siyasi yapı çok değişmemiştir (1908-1950). •Hukuk •Kültür: Kültürel ödünç alma- kültürlenme kavramları TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE MİRAS •Hukuk •Osmanlı’nın son döneminde hukuk alanında Batı modelinde yapılan kanuni düzenlemeler ve kurumsal uygulamaların büyük ölçüde Cumhuriyet’e aktarıldığı görülmektedir. •Bu nedenle yeni kurulan sistemin hukuki alt yapısı kısa sürede hayata geçirilmiştir. •Hukukun laikleştirilmesi TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE MİRAS •Kültür •Kültürel ödünç alma ve kültürleşme kavramları •Ziya Gökalp’in Kültür ve Medeniyet ayrımı •Dil’in sadeleştirilmesi •Alfabe •Eğitim sistemi •Garp kafasıyla sistem kurup şark kafasıyla işletmeye çalışmak halen en büyük problemimiz.