Yrd.Doç.Dr. Ömer DEMİREL I- M e v l e v î h â n e n h Y e r i ve K u r u l u ş Tarihi |r^İjİ smanlı dönemi Sivas şehir merkezinde bu\JM lunan 30'a yakın zaviye içerisinde, hakkınJ da kaynaklarda az sayıda belgeye rastladı­ ğımız bir de mevlevîhâne yer almıştır. Mevlevi­ hane; şehrin kuzeyindeki en dış mahallelerden olan, Kösedere-i Zimmî Mahallesinde, aşağı tara­ fında Tavra deresi ve yukarısında ise, gittikçe yük­ selen meyilli bir arazi üzerinde kurulmuştur. M . V. Berchem-H.Eldem'in 1910 tarihli planı ve arşiv belgeleriyle mahalledeki yaşlıların ifadeleri sonu­ cunda Mevlevihane'nin yeri kesin olarak bilinmek­ tedir.^ Günümüzde ise, Mevlevihane'den bir iz kal­ mamakla birlikte, "Mevlânâ" ismi aynı bölgede bir caddeye ve markete ad olarak verilmiştir. Kuruluş tarihi hakkında kesin ve tatmin edici bilgilerden yoksun olduğumuz Mevlevihane'nin Ulu Arif Çelebi tarafından tesis olunduğu belirtili­ yorsa da, bunu teyit eden başka belge ya da bilgi­ ye rastlamış değiliz. Mevlevihane'nin son şeyhi olarak tespit ettiğimiz Mehmed Reşit tarafından 1911 tarihinde düzenlenen belgeden. Ulu Arif Çelebi'den sonra Köprülü Mehmed Paşa'nın Mev­ levîhâne inşa ettirdiği belirtilmektedir.^ Ancak, Ahmet Eflâki'nin M e n â k i b ü ' I - A r i f î n adlı eserin­ de. Ulu Arif Çelebi'nin Sivas'a gelişleri teferruatlı bir şekilde bahsedilirken Mevlevihane tesisi ile ilgili bir kayıt söz konusu değildir."^ Aynı surette Köprü­ lü Mehmed Paşa hayratı arasında ve Mevlevîhâne ile ilgili diğer arşiv belgelerinde de söz konusu bânileri teyit edici bilgiye sahip değiliz.'* Osmanlı dönemi şehirde mevcut diğer zaviye­ lerle ilgili, 1454-1455 tarihli tapu tahrir kaydın­ dan başlamak üzere, diğer üç tahrirde ve bilhassa 1576 tarihli Defter-i Evkâf-ı Rûm'da zengin bilgiler sözkonusu iken, Mevlevîhâne'ye dair bir kayda rastlanılamamıştır.^ Ayrıca, şehir hakkında bilgi veren XVII, asır kaynaklarından Evliya Çelebi ve diğer vakıf kaynaklarında da herhangi bir kayıt bu­ lunamamıştır.^ Diğer yandan, Eyâlet-i Rûm'un sancaklarından olan Amasya ile Tokat Mevleviha­ ne'leri hakkında yukarıdaki kaynaklarda çok sayıda bilgiye rastlanılması dikkat çeken bir husus olmuş­ tur. Bütün bunlara ragmen, Sivas Mevlevîhâne'si hakkında ilk arşiv belgesi ancak 1730 tarihine ait olup' bu tarihten 1917 tarihine kadar muhtelif sa­ yıda belgeye rastladık. Buna ragmen, kaynak problemi ya da belgelerde bulunan birbirine zıt bil­ giler konuyu oldukça anlaşılmaz bir hale sokmak­ tadır. Mevcut kaynak problemine ragmen elde edi­ len bilgilerin ışığında, Sivas şehrinde Mevlevîliğin * B'j mako'o S e l ç u k Üniversitesi tarofmdon d ü z e n l e n e n "II. . M i ü c l . ' e r o r a s ı Osman}t Der'.etı'ndc Mevlev'thânelcr Kongresi'nde" tebliğ olarak sun-jlmuştur ( 1 4 - 1 5 Aralık 1993). 1. S i v a s S e r i y e Sicilli Defter l O / S a v f a 9 7 ( b u n ü a n sonra S Ş S . 1 0 / 9 7 ş e k l i n d e verilecek), S Ş S . 5 / 2 0 3 , 2 9 S : M'.ızaffcr E r d o ğ a n , "Mevle\-i K u r j î u ş ' ü n A r a s ı n d a Istanb-jl M c v l c v î . h â n e l c r f , G D A A D . , 4-5 (1976); M . V , B e r c h e . n - H E l d e m . M a t e r i a u x P o u r un C u r p u s Inscriptonun Arabicerum, III. Asie Mincurc I. S i v a s Divriği, Kolıire 1 9 1 0 2. Ncjo: G ö v C n ç , "Sivas Mcvlevi.hânesi", [X.Vakıf Haf­ t a s ı Kitabı, An.kara 1 9 9 2 . 3 A h m e d E lSki Ariflerin M e n k ı b e l e r i . II. ç e v T Y a z ı c ı . İstanbul 1 9 8 9 . s 2 5 9 - 2 6 9 . U J Arif Ç e l e b i n i n Sıva^ ai.ılerıncen A h i M u h a n ı m e d D â i ve A h i En-ir A l ı m e d ile y a k ı n bir ilişkisi s<jzkonLidıır. 4. M.Tavvib Gbkbilgm. "Koprı-luler". lA, V I Avrtca bokınız a ş a ğ ı d a k i c:pr.<A 5 B a ş b a k a n l ı k Ostn.anlı Arşivi. T a p o Defteri. 2 . 2 S 7 . 3 8 7 ; T a p u K a o a s l r o G e n e ! M u d u r l u ğ u Arşivi Deltcr-i Evkaf-ı Rûm 5 8 3 diğer beloe ve detter tasnifleri ile ılaılı baKinız O ı n e r D e ı n ı r e i , S i v a s Ş e h i r H a y a t ı n d a V a k ı f l a r ı n RoUi ( 1 7 0 0 - 1 8 5 0 ) . (A Ll S. s B l Enst Yavmlann-.anvş D A t c r a Tezi), A n k a r a lO'H 6 Evliya Ç e l e b i . S e y a h a t n a m e . lil. Istaniv.ıl 1314 7 M E r d ' > ğ a n . a.g.e. 252 Yrd.Doc.Dr. Ömer DEMİREL Ulu Arif Çelebi döneminden itibaren rağbet gör­ düğü ancak, müstakil bir Mevlevihane'nin varlığın­ dan söz etmenin mümkün olmadığı yahut kaynak­ lara yansımadığı söylenebilir. Dolayısıyla Mevlevi­ hane'nin banisi hakkında kesin bilgilerden uzak ancak, kuruluş tarihi için bir soru işareti bırakmak kaydıyla, XVII. asır sonlan ile XVIIi. asır başlan ol­ duğu tahmini yapılabilir. Mevlevihane müştemilâtı ile ilgili ilk bilgi 1835 - 1836 tarihli Vakıf Muhasebe kaydında "Te/cye-i mezbur elân mevcut ve ma'mur" oldu­ ğu, Mevlevihane nezdinde bir bahçesi ile Silahtar Şehriyarî Mehmed Paşa tarafından binâ edilen bir köşkü bulunduğu kayıtlıdır.^ Silahtar Mehmed Paşa'nm 1762 yılında Sivas Valisi olduğu, aynı za­ manda paşanın gittiği her yerde bir kasr inşa et­ mekle hayli eseri bulunduğu ve ulemaya itibannm çokluğu kaynaklarda yer almıştır.^ Vakıf Muhasebe kaydında bulunan müştemi­ lâtla ilgili bu bilgiden başka en geniş bilgiye, Nejat Göyünç tarafından yayınlanan Mevlânâ Müzesi'ndeki 1911 tarihli belgede rastlıyoruz.^^ Burada, Sivas Mevlevi Şeyhleri'nden Zile'li Yagşi Dede'nin yaptırmış olduğu bir havuz ve bir künk suyu ve yi­ ne Sivas Mevlevî Şeyhleri'nden Konya'lı Bahaeddin Çelebi'nin yaptırmış olduğu tahtanı üç hücre ve fevkânî üç oda ile Sivas valilerinden Recep Pa­ şa'nm bir köşk binâ ettiği kayıtlıdır. Netice olarak Mevlevihane'nin şeyh, ailesi ve dervişlerinin barındığı müstakil bir binası, geniş bir bahçesi, suyu, havuzu,altlı-üstlü üçer oda ve hücre­ den müteşekkil bir bölümü ve nihayet bir de köşkü vardır. Ancak, yukanda da belirtildiği gibi köşkün bânisi olarak 1835 ile 1911 tarihli iki ayrı belgede farklı iki isim verilmiştir. Bunlardan Zaralızâde Re­ cep Paşa'nm tespit ettiğimiz 4 ayn vakfiyesi bulun­ makla birlikte köşkle ilgili bilgi ve vakfiye kaydına rastlamış değiliz.^ ^ Öte yandan, Sivas vakıfları ve Mevlevihane hakkında zengin ve güvenilir bilgiler veren 1835-1836 tarihli Vakıf Muhasebe Defteri'ndeki Silahtar Mehmed Paşa'nın köşk yaptırdığı kaydını daha güvenilir telakki ediyoruz. Sivas Mevlevihane'sinin 1917 tarihinde ha­ rap durumda olduğu, kapı ve duvarlarının yıkılma­ ya yüz tuttuğu ve daha sonraki yıllarda da kullanıl­ mayacak durumda bulunduğunu, mahalle yaşlılannın verdiği bilgilerden öğreniyoruz.^^ II-Mcvlcvîhânc'nin Gelir ve Giderleri Öncelikle Sivas Mevlevihane'sinin Konya Merkez Dergâhı ve Sivas şehrindeki diğer zaviye­ lerde olduğu gibi köklü vakıf gelirlerinin bulundu­ ğunu söylemek mümkün değildir.^Zira, 1768 ta­ rihli bir meşihat tecdid arzında Mevlevihane'nin bîhasıl olduğu, buna rağmen dervişânın bu durum­ dan şikayet etmemekle birlikte günlerini dua ile geçirdikleri belirtilmiştir.^'' Aynı şekilde 18031804 tarihli bir berat kaydında da, Mevlevihane şeyhi Seyyid Ahmet meclis-i şer'e gelerek "...Mev­ levihane'de sakin dervişânın akvât-ı [yevmiyele­ rine vâfî irâdlan olmadığını" söylemiş ve yardım isteğinde bulunmuştur.^^ Yapılan tahkik neticesin­ de, Mevlevâhâne'nin gelirinin olmadığı tespit edile­ rek, yardım talebi kabul edilmiştir. Bu sebeple, "emr-i âlî" ile tahsis edilen Mevlevihane gelirleri­ nin büyük bir bölümü, 1835-1836 tarihli kayıtta, dervişlerin taamiyesi olarak kullanıldığı anlaşılmak­ tadır. Emr-i âlî üzere tahsis edilen gelirlerden ilki, 1803-1804 tarihlerinde gerçekleşerek, Sivas Balık Mukataası'ndan verilmek üzere ayrılan 200 kuruştur.^^ Mevlevî Şeyhi Seyyid Mehmed'in müracaatı üzerine ilk defa ihdas edilen bu gelir kalemi. Emir Bâlioğlu Seyyid Abdulkadir ve Seyyid ismail uhde­ sine iştirâken malikâne kaydedilmiş ve zikredilen miktarın her sene verilmesi şartı konulmuştur. İkincisi de, II. Mahmud döneminde Tokat ve Tevâbî Mizân-ı Harir Mukataası'ndan yıllık 73.5 kuruş verilmekte olduğunu görüyor, fakat bunun başlan­ gıç tarihini tespit edemiyoruz.^ ^ Vakıf Muhasebe Defteri'ndeki bir başka kay­ da göre, yine emr-i âlî ile dervişlere Yeni !l köyle­ rinden Sarıca/Sancı köyünün gelirinden 3 müd 18 kile buğday tahsis edilmiştir. Bu gelir Mevlevîhânc'ye şu şekilde intikal etmiştir: Zikredilen köy, Vâlide-i Atîk Nur Banu Sultan Evkafı'ndan olup, vakfiyesinde Yeni İl Köylerinin mahsulâ­ tından her sene 16 fakire 35 müd buğday verilme­ si şartı konulmuştur.-^^ Bu vakfiyede, gelirin kimle­ re ve hangi müesseselere ve ne kadar verileceği-, ilave olarak gelirinden hisse alanlardan biri vefat ettiğinde hissesi maişet darlığına düşen fakir bir alime "menşûr-ı padişahı"' ile tevcih edilmesi ge­ rektiği belirtilmiştir. Vakfiyede verilen listede, Si­ vas Mevlevihane'si ismine rastlanılmadığı gibi, mevcut şahıs isimleri arasında Mevlevihane ile ilgili bir bağ kurulamamıştır. Dolayısıyla bu gelirin, XVI­ II. asrın ikinci yarısında bîhasıl olduğu, belirtilen Mevlevîhâne'ye ancak bu tarihten sonra tahsis 8. Swas Kongre Müzesi, V a k f Muhasebe Defteri, s . l l 9 . 9. Mehmed Süreyya, Siciltî O s t n a n î , [V, İstanbul 13111313, s.264-265; l.Hakkı U z u n ç a r ş d ı , O s m a n l ı T a ­ rihi, IV/2, Ankara 1983, s.413418. 10. N.Göyünç, a.g.c. 11. Ömer Demirel, "1788-1808 Tarihlerinde Şer'iye Sicille­ rinde Geçen Vakfiyeler", V a k ı f l a r D e r g i s i , X X , (1988); Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, Defter Nu:2, s. 137-138. 12. N.Göyünç, a.g.e. 13. Suraiye Faroqhi, "XVI-XVIII. Yüzyıllarda Orta Anado­ lu'da Şeyh Aileleri", Türk İ k t i s a t T a r i h i S e m i n e r i , Ankara 1975, s.197-229; Ömer Demirel, I I . M a h m u d D ö n e m i n d e Sivas'ta E s n a f T e ş k i l a t ı ve Ü r e t i m Tüketim llişküeri, Ankara 1989, s.151-152. 14. 15. 16. 17. 18. 19. Ömer Demirel Özel Arşiv. S Ş S . 7/117. S Ş S . 7/113. VMD. S.119; SVBMA. Defter Nu:3, 481 numaralı Berat kaydı. VMD. s.119-, SVBMA. Defter N u : l , Belge 221. VGMA. 1766/136-170. SİVAS MEVLEVÎHANESİ VE MEVLEVİ ŞEYHLERİNİN SOSYAL HAYATLARI edilmiş olabileceği düşünülmektedir. Aynı zaman­ da III. Selim ve II. Mahmud d ö n e m i n d e bilhassa Konya Merkez dergâhına bağış, hediye (tıraş ba­ ha, şem'i revgan ve taamiye) ismiyle önemli mik­ tarlarda gelirler ayrıldığı b i l i n m e k t e d i r . B u se­ beple, Sivas Mevlevihane'sinin bu üç önemli geliri­ nin aynı döneme rastlaması tesadüfi olmasa gerekir. Mevlevihane'nin bir başka geliri. Mevlevihane bahçesinin icara verilmesinden elde edilen senevî 200 kuruşluk miktardır. Bahçenin 1835-1836 ta­ rihlerinde 400 kunjşluk geliri muhasebe kaydında belirtilmiştir.^^ Ayrıca, Mevlevihane nezdinde Si­ lahtar Mehmed Paşa'nın binâ ettiği köşkün iki adet dükkanı ile kimin tarafından vakfedildigi bilinmeyaı haffaf dükkanı vardır.^^ Haffaf düW<anının se­ nelik icarı 30 kuruş iken Mehmed Paşı'nın iki dük­ kanının toplam icarı 20 kuruş olarak kaydedilmştir. Bu gelirierinden bazılarının süreklilik arzetmedigi, yine yukarıda işaret edilen muhasebe kaydın­ da açıklama olarak yer almıştır. Bilhassa, Balık Mukataası ve Tokat Mizan-ı Harir Mukataası gelir­ lerinden ilkinin "kadimden beru", diğerinin ise 1823-1824 yıllarından itibaren tahsil edilemediği şerhi düşülmüştür. 1835-1836 tarihlerinde Mevle­ vihane'nin iki yıllık toplam gelirinin 6440 kuruş; bunun da önemli bir kısmının Sarıca köyünden ol­ duğu görülmüştür.23 g^na ragmen, aynı tarihler­ de şehirdeki diğer zaviyeler arasında geliri açısın­ dan kıyaslandığında son sıralarda yer aldığını görü­ yoruz. Mevlevihane'nin daha sonraki yıllarda, I867'de köy gelirinin yıllık 140 kuruş; 1 9 1 1 1912'de de yıllık toplam 3 5 1 6 3 kuruş olduöu tespit edilmiştir. Mevlevihane gelirlerinin harcanma şekli ise, belgelerde görüldüğü üzere genellikle Mevlevi­ hane'de barınan dervişânın taamiyesi ile ayende ve revende masraflarına sarfedümesidir. 18351836 tarihli muhasebe kaydında gelirinin tamamı­ nın bu tip masraflara harcandığı belirtilirken 1911-1912 tarihlerinde ayrıntılı bilgiye rastlan­ makta ve 2500 kuruşu koyun, sı^ır eti ve kıyma için sarf olmak üzere toplam yiyecek .giderleri 17460 kuruşu bulmaktadır.^^ Dervişlerin elbise, ayakkabı, sikke, arakiyye gibi giyecek masraflan 2675 kuruş, odun, kömür, çıra ve mum olmak üzere yakacak bedelleri karşılığı 3475 kuruştur. Diğer giderler içerisinde ise, 1000 kuruşluk tami­ rat, dergâhın vergisi, mevlüd masrafı ve dergâh hademelerinin aylıkları yer almıştır. IIL Mevlevi Ş e y h l e r i n i n Sosyal Ve Ekonomik Hayatları: a- Mevlevihane Sakinleri Mevlevîhâne sakinleri denildiğinde, öncelikle kaynaklara fazlaca yansıması sebebiyle adeta Mevlevîhâne ile özdeşleşmiş gibi görünen Mevlevi şeyhleri akla gelmektedir, ikinci sırada Mevlevi­ hane'de sakin fukara-i dervişân olarak kaynaklarda 253 sık sık geçen ve görevlilerin tümünü ihtiva eden Mevlevihane müntesipleri bulunmaktadır. Ayrıca, Şeyh ailesinin ve zaman zaman gelen (ayende ve revende) misafirlerin de zikredilmesi gerekir. Yu­ karıda da belirtildiği gibi, Sivas Mevlevihane'si ile ilgili kaynaklarda hemen hemen belgelerin tümün­ de Mevlevi Şeyhleri sözkonusu iken, sadece 19111912 tarihli bir belgede Mevlevihane'de toplam 47 kişinin ismi ve görevleri zikredilmiştir. Bunlar arasında şeyhin kardeşi, bir mesnevihan, dört ney­ zen, bir naat-han, iki meydan dedesi, iki ayin-han, bir çile-keş, bir hoca bulunmaktadır.^*^ 1742 tarihinden başlamak üzere 1911-1912 yılına kadar, Sivas Mevlevihane şeyhlerinin isim ve görev süreleri bir silsile halinde kaynaklara yansı­ mıştır. 1742'den 1836'ya kadar Mevlevihane'de aynı aileye mensup kişiler şeyh olmuşlardır.^^ Bu tarihte Mevlevihâne'nin tespit edilen ilk şeyhi Esseyid Şeyh Mehmed'dir. Bundan sonra oğlu Esseyid Şeyh Mehmed ve ardından onun oğlu Esseyid Şeyh Mehmed Niyazı Halife görev almışlar; böyle­ ce Mevlevihane'de diğer zaviyelerde de olduğu gi­ bi, şeyh ailesi geleneği teşekkül etmiştir. 1836'dan sonra sırasıyla Ürgüb'lü İbrahim Dede (18361843), Kütahyalı Şeyh Ali Dede (1843-1850), Sivas'h Şeyh Bahşı Dede (1850-1851/1852), Zile'li Yagşi Dede (1852/1853-1856/1857), Konya'lı Şeyh Bahaeddin Çelebi (1856-1884/1885) ve nihayet son şeyh olarak tespit edilen Şeyh Baheddin Çelebi'nin oğlu Şeyh Reşid Efendi ( 1 8 8 4 / 1 8 8 5 - 1 9 1 1 / 1 9 1 2 ) Mevlevi hâne'de görev almışlardır.^^ b- Mevlevi Şeyhlerinin Ekonomik Hayatları Sosyal ve Sivas Mevlevihane'si hakkında mevcut olan kaynak problemi aynı derecede olmasa da Mevlevi şeyhlerinin sosyal ve ekonomik hayatları hakkında da kendisini göstermektedir. Ancak, elimizde bulu­ nan az sayıda fakat önemli olarak gördüğümüz belgeler sayesinde Mevlevi şeyhlerinin sosyal ha­ yatlarına dair bazı tespitler yapmak mümkün gö­ rünmektedir. Bilhassa, Sivas Mevlevihane'sinin 1742'de başlayıp yaklaşık bir asırlık şeyhlik görevi­ ni yürüten şeyh ailesi ile ilgili belgeler, merkez dı­ şındaki tipik bir Mevlevi ailesinin meşihat dışındaki hayatıyla ilgili bilinmeyen yönlerini ortaya çıkara­ cak niteliktedir. Ayrıca, şehirdeki diğer zaviye ve tarikat şeyhleri hakkında benzer kaynakların varlı20. S F o r c c h ı . a.g.e; Alxjull^ki Golpınürb, M e v l â n â ' d a n S o n r a Mevlevilik, İstanbul 1 9 8 3 , s 2 4 8 . 21. 22. 23. 24. 25. 26 V M D s. 1 1 9 . Avnı ver. AvTiı yor. N.GL.v,-urıÇ. a.g.e. V M D . Ç.119, N.G.A--inç, a.g.e. N.Goulnç., a.g.e. 27. S û i m Sa^'tiş. B i r Tekkenin Dini ve Sosyal Tarihî S i v a s Ali Baba Zaviyesi. İManbiil 1"'I2. s (.0. 0::ıcr Dcrr.irol Ozci Arşiv, V M D . ş 119, S Ş S 7 / 1 1 3 . 1 1 7 . 28. N.Goyür-.ç, a.g.e. 254 Yrd.Doç.Dr. Ö m e r D E M l R a âl bize, Mevlevi şeyhleri ile karşılaştırma imkanı da verecektir. Bu kaynaklar, Mevlew şeyhlerinin me­ şihat görevleri haricinde, sahip oldukları eş ve ev­ latları, ev ve ev eşyaları, yiyecek ve giyecekleri, mahalle, şehir ve şehir dışındaki ilişkileri gibi konu­ larda bilgi vererek, Mevlevi şeyhlerinin sosyoeko­ nomik hayaüarını bir nebze olsun aydınlabcakır. öncelikle, şeyh ailesinden ikincisi olan Seyyid Şeyh Mehmed Efendiye bakalım: 1817 tarihinde Hac yolunda vefat etmiş, geride, Mevlüde ve Zeliha isimlerinde iki zevce, kendisinden sonra Mevle­ vihane'ye şeyh olan Mehmed Niyazi adında bir oğul, Şerife ve Hatice isimlerinde iki kız ve nihayet bir de cariye bırahnıştır.^ Aynı dönemde, şehirde­ ki diğer zaviye şeyhlerinden Abdülvahab Gazi Şey­ hi Seyyid Şeyh Abdülvahab Efendinin ise bir zev­ cesi, biri kız diğeri erkek iki küçük çocuğu; Seyyid Şeyh Kasım Efendinin de bir zevcesi, iki kız, iki oğlan dört çocuğu; Kadiri tarikatı şeyhi Ebu'l-Kasım'ın bir zevcesi ve iki çocuğu; Şeyh Çoban şeyh­ lerinden Şeyh Mehmed b. Mehmed'in müteveffa bir zevcesi ve iki büyük oğlu vardır."^^ Burada Mev­ levi şeyhinin diğer şeyhlerden farklı olarak iki ha­ nımının ve bir de cariyesinin olduğu görülmektedir. Mevlevi Şeyhi Seyyid Mehmed'in terekesinin toplam miktarı 6389 kuruştur. Bu tereke içinden sahip olduğu erzak ve eşyaları tasnife tabi tuttuğu­ muzda sırasıyla yatak-yorgan takımları, sergiler, mutfak kap-kacakları, giyecek, yiyecekler, hayvan­ lar ile menzili sayılabilir. Ayrıca, Hac yolunda vefat etmesi dolayısıyla yanında getirdiği zemzemi ve bir de enfiye kutusu vardır. Yiyecek çeşitlerinden pi­ rinç, buğday, yarma, bulgur, çir, asel/bal, kıyma, revgan-ı sade, don yağı ve basdırma ile zengin bir çeşitlilik sözkonusudur. Şehirdeki diğer zaviye şeyhlerinin terekelerinde tespit edilen yiyecek çe­ şitlerine göre oldukça zengindir. Aynca, an kova­ nı, üç adet ineği, yayığı, Savcun köyünde ortak kısrağı ile 11 davarı ve oğlu Şeyh Mehmed Niya­ zi'nin esbi (atı) olup, köy ile irtibatı bulunduğu anla­ şılmaktadır. Şeyh Mehmed'in terekesinde dikkatimizi çe­ ken ilk husus, genelde şeyhlerin Mevlevihane'de ikâmet etmelerine rağmen -dolayısıyla Şeyh Meh­ med de burada oturuyor olması lazım- 2000 kuruş değerinde mülk menzilinin bulunmasıdır. Menzili­ nin, Mevlevihane ile aynı mahallede yani Kösedere-i Zimmî mahallesinde olması bunun Me\^evîhâne yakınında bulunduğunu düşündürmektedir. Şeyh Mehmed'in toplam mal varlığını şehir­ deki diğer zaviye şeylerinin mal varlıkları ile kıyas­ ladığımızda, Kadiri Şeyhi Ebu'l-Kasım'ınkinden az, fakat diğer şeyhlerinkinden çok olduğu görülmek­ tedir. Yine Mevlevihane'nin bulunduğu Kösedere-i Zimmî mahallesi sakinlerinden bulabildiğimiz bazı şahısların mal variıklarından da fazla olduğu anla­ şılmaktadır.^^ Mevlevihane'nin gelirlerinin az oldu­ ğu düşünüldüğünde, şeyhinin mal varlığının fazla olması bizi, şeyhin bunu ya miras yoluyla elde etti­ ğini veya meşihat görevi dışında başka bir geliri ol­ duğunu düşündümıektedir. Tereke defterine bakıl­ dığında her iki ihtimalin de geçerii olabileceği anlaşümaktadır. Zira, Şeyh Mehmed'in zevcelerinden Mevlüde'ye borcunun oldukça fazla olması, eşinin zengin olabileceğini ve mal varlığının bir kısmını bu yolla temin etmiş olduğunu gösterebilir. Ayrıca, Şeyh Mehmed'in çevresi ile sosyo-ekonomik ilişki­ lerinin oldukça yoğun olduğunu, terekesindeki ala­ caklı olduğu 14 ve borçlu olduğu 2 kişinin varlığın­ dan çıkarmak mümkündür. Şeyh Mehmed'in borçluları Sivas şehir mer­ kezi ile Savcun ve Banaz köylerinde oturan müslim ve gayr-ı müslimlerdir. Bunlar arasında haffaf, kürkçü, bıçakçı gibi esnaftan kimseler de bulun­ maktadır. Ayrıca, Şeyh Mehmed'in eşyaları arasın­ da Haleb, Şam ve istanbul yapımı alaca, şitari, kutnu, keten, dülbend topları ile kuşakların bulun­ ması tüccar mesabesinde bir ticaretinin olduğunu düşündürmektedir. Borçları arasında yer alan "Şam'da bir zimmf ifadesi de bu hususu teyid et­ mektedir. Şeyh Mehmed'in Hac yolunda vefat et­ mesi de, bizzat kendisinin ticarî faaliyetlerini Ş a m ve Haleb yoluyla yürüttüğünü gösterebilir. Şeyh Mehmed Efendi ve babasının sosyal iliş­ kilerinin iyi olduğu, çevresinde ve bilhassa mahal­ lesinde güvenilir kimseler oldukları da anlaşılmak­ tadır. Zira, mahallede meydana gelen ve kadıya, dolayısıyla sicillere geçen belgelerde şahitlikleri söz konusu olmuştur.-^^ Babası ve aynı zamanda ilk Mevlevî Şeyhi olan Seyyid Mehmed'in de Sivas müftüsü Numan Efendi ile İstanbul'da misafir iken benzer bir şahitliği kaynaklara yansımıştır.^^ Aynı zamanda Mevlevihane için yardım talebini bizzat mahkemeye gelip istemesi ve bunun kabul edilme­ si, kadı ve yönetimle olan ilişkilerinin de iyi oldu­ ğunu göstermektedir.'^'* Netice olarak, günümüzde herhangi bir izi kalmayan Sivas Mevlevihane'sinin şehrin fizikî ya­ pısındaki yeri kesin olarak bilinmekle birlikte, ku­ rucusu ve kuruluş tarihi hakkında yeterli bilgilere sahip değiliz. Ancak, Ulu Arif Çelebi d ö n e m i n d e n itibaren şehirde Mevlevîliğe karşı yakın bir ilginin de variiğından haberdarız. Gelir kaynaklarının azlığına rağmen, Mevlevîhâne'de ayende ve revende hizmetleri ile Mevlevi­ hane müntesiplerinin ihtiyaçlannın karşılandgı gö­ rülmektedir. Sivas şehrindeki diğer zaviyelerde ol­ duğu gibi, şeyh ailesinin varlığı Mevlevihane'de de sözkonusudur. Mevlevî şeyhlerinin mahalle ve çev­ resiyle olan sosyal ilişkilerinin oldukça yoğun oldu­ ğu görülmekte ve meşihat görevlerinin dışında t i ­ carî faaliyetlerde bulundukları tahmin edilmektedir. 29. S Ş S . 10/97. 30. S Ş S . 6/171; S Ş S . 11/31; S Ş S . 11/119-120; S Ş S , 17/62-63. 31. S Ş S . 9/169; 13/74; 14/14, 77, 84; 1 5 / 7 6 . 32. S Ş S . 5/203. 235, 298. 33. S.Savaş, a . g . c , s. 83. 34. S Ş S . 7/113, 117. PLAN Dİ- SIWAS. A d j n n ı i s t r a i i o i i i n i 1 i t a ire. Lvccc I Ml [iLTİal. Palais J u "ouvemcmem. Gciuliirnieric. Tshifte niiiiarc'h. 6. Sliila'ivvali. 7. Bn'idjiyyali. SC3 D: > z m S. Grande Mosquile. 9. G ö k niadrasali. IS CO 10. Topraq-tepeli et citadellc supcrievirc 11. Giidiik min'ireii. 4^ 12. Kcolc dcs arts ct metiers. < m n m 13. T c k k e h M a u l a w i . 14. ' A h d a l - W a h l i a b G l i f e i . I . " 1 *^ 15. ' A b d a l - W a l i l i ; i b R a l i a t i . 16. D a r al-raliah. 17. Slialmab k ü n b c d i . S5 18. Burhan a l - d i n . rn 2 z z \ klm C2 cn O < 5;- to M.V.Bcrchem-H.nidem'in 1910 tarihli planı.