Risalelerin ve Üstad Bediüzzaman`ın Etkileyici

advertisement
Sorularlarisale.com
.Risalelerin ve Üstad Bediüzzaman'ın Etkileyici
Olmasının Sebepleri Nelerdir?
"Ve ehl-i hakla ittifak, tevfik-i İlâhînin bir sebebi ve diyanetteki izzetin bir
medarı olduğunu düşünmekle..." (Yirminci Lem'a) İhlasın kazanılması nasıl
olabilir?
Birlik ve beraberliğimizi tesis ve korumak adına bizi mecbur kılan bir takım sebepler
vardır.
Bunlardan bir tanesi de, Allah'ın yardımının cemaat üzerine, birlik ve beraberlikte
olmasındadır. İhtilaf ve rekabet adına atılan her adım, Allah’ın, inayet ve rahmetinin
ref’ine sebeptir. Böyle bir mesuliyetten kaçınmak lazımdır.
Diğer bir sebep ise, Müslümanların dünya çapında izzetinin muhafaza edilmesidir.
Birbirine düşmüş, iç çekişmeler ile boğuşan bir İslam dünyası, ciddi bir izzet kaybına
uğramış demektir. Elbette ki, kimse bunun müsebbibi olmak istemez.
Tarih seyrine baktığımızda belli isimlerin toplumlar üzerinde çok etkili olduklarını
görmekteyiz.
Etkili olan bu simaları iki kısımda değerlendirmek mümkündür.
Birincisi; kaba kuvvet ve baskı yolu ile etkili olanlar..
İkincisi ise; hiçbir baskıya başvurmadan, tamamen, iman ve sevgi yolunu tercih
edenlerdir.
Başta peygamberler olmak üzere, bütün İslam büyüklerini ikinci kısım zatlar için
örnek verebiliriz.
Bu zatların yaptıkları tek şey, Allah rızası için insanlığa hizmet olmuştur. Bu
hizmetlerin, hikmet dairesinde ve ihtiyaca binaen olması daha da bir önem
kazandırmıştır.
Bediüzzaman, insanlığın ve hususiyle ülkemizin içine girdiği maddi ve manevi
sıkıntıların sebeplerini dert edinmiş ve Allah’ın inayetiyle de bu dertlerin ilaçları
Kur’an eczanesinden kendisine verilmiştir. Aç olanların ekmeğe, susuz olanların ise
suya saldırması gibi, manevi ihtiyacını hisseden herkes, bu eserlere olan ihtiyacını
hissetmiş ve etrafında pervane olmuşlardır.
Kastamonu Lahikası'nda geçen, aşağıdaki ifadeler de bu etkileyiciliğin sebeplerini
page 1 / 2
izah etmektedir;
"Risaletü'n-Nur ise, Kur'an'ın bir manevi mucizesi olarak imanın
esasatını kurtarıyor ve mevcut imandan istifade cihetine değil, belki
çok deliller ve parlak bürhanlarla imanın ispatına ve tahkikine ve
muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden,
herkese bu zamanda ekmek gibi, ilaç gibi lüzumu var olduğunu
dikkatle bakanlar hükmediyorlar.
"Hem Risaletü'n-Nur, en evvel tercümanının nefsini iknaa çalışır,
sonra başkalara bakar. Elbette nefs-i emmaresini tam ikna eden ve
vesvesesini tamamen izale eden bir ders, gayet kuvvetli ve halistir
ki, bu zamanda cemaat şekline girmiş dehşetli bir şahs-ı manevi-i
dalâlet karşısında tek başıyla galibâne mukabele eder.
"Hem Risaletü'n-Nur sair ulemanın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı
ve nazarıyla ders vermez ve evliya misilli yalnız kalbin keşif ve
zevkiyle hareket etmiyor. Belki akıl ve kalbin ittihat ve imtizacı ve
ruh ve sair letaifin teavünü ayağıyla hareket ederek evc-i âlâya
uçar. Taarruz eden felsefenin değil ayağı, belki gözü yetişmediği
yerlere çıkar, hakaik-i imaniyeyi kör gözüne de gösterir." (1)
(1) bk. Kastamonu Lahikası, (5. Mektup)
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download