Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 Ahmet CĠVANOĞLU1 DOĞU EGE ADALARINDA ĠġGAL VE SĠLAHLANMA Özet Bu çalışmada, doğu Ege adalarını hem coğrafi konumları ve hem de stratejikhukuksal statüleri bakımından gruplandırdık ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan silahsızlandırma (demilitarizasyon) statülerine karşın, Yunanistan tarafından hukuk tanımaz bir tarzda işgal edilmiş olduklarını ve silahlandırılmakta olduklarını anlatmaya çalıştık. Londra, Lozan ve Paris Antlaşmalarıyla açıkça ortaya çıkmış olan silahsızlandırılmış statüsüne rağmen Yunanistan‟ın hem egemenliği Türkiye‟ye ait ada(cık)ları ve kayalıkları işgal ederek hem de buraları silahlandırarak Ege Denizi‟ni bir Yunan denizi haline getirme politikası bu bölgeyi gelecekte kaçınılamaz çatışmaların potansiyel bölgesi durumuna sokmaktadır. Anahtar Sözcükler: Doğu Ege Adaları, Boğazönü, Saruhan, Menteşe Adaları, Oniki Ada Silahsızlandırma, Silahlanma OCUPPATĠON AND ARMAMENTS ĠN EASTERN AEGEAN ĠSLANDS Abstract In this study, eastern aegean islands have been classified in terms of both geographical position and strategical-legal status. And we have tried to reveal that despite their status of demilitarisation arising from international treaties, they have been occupied and armed by Greece in an unlawful manner. Despite demilitarisation status revealed by treaties of London, Lausanne and Paris, occupation and armament of islands belonging to Turkey, policies implemented by Greece to make Aegean Sea their own puts the zone into a situation of being a potential inevitable conflict area. Keywords: East Aegean Islands, Dodecanese, demilitarisation, armament 1 Öğr. Gör., Trakya Üniversitesi İpsala MYO., ahmetcivanoglu@trakya.edu.tr Ahmet Civanoğlu 1- Doğu Ege Adaları Doğu Ege adaları Türkiye‟nin batı kıyılarında kuzeyden güneye adeta inci gibi sıralanmış irili ufaklı adalardır(Kurumahmut,1998:4). Durum aşağıdaki haritada görülmektedir Kurumahmut,1998:Ek 8). Kırmızılar: Balkan Savaşları sonrası 1913 Londra Antlaşması‟na dayanarak 6 devletin kararıyla 1914‟te Yunanistan‟a bırakılan ve Lozan Barış Antlaşmasıyla bu statüleri onaylanan adalar. Yeşiller: Lozan Anlaşmasıyla İtalya‟ya, II. Dünya Savaşı sonrasında da 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması‟yla Yunanistan‟a devredilen adalar. Maviler: Balkan Savaşı öncesi Yunan adaları(Batı Ege adalarıdırlar.) Turuncu: Mayıs 1913 Londra Antlaşmasıyla Yunanistan‟a devredilen Girit(Doğu Ege adalarına dahil değildir). Bu adalardan yüzölçümü 25km2‟yi geçenler yerleşim ve kullanım bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Doğu Ege adalarından bu yüzölçümünün üstünde olanlarının 3 tanesi(Gökçeada, Bozcaada, Uzunada) Türkiye‟ye aitken, 21 tanesi Yunanistan‟a aittir(Pazarcı,1986:4,5). Doğu Ege adaları, antlaşmalardaki statüleri ve coğrafi-stratejik konumları itibariyle Boğazönü adaları, Saruhan Adaları ve Menteşe adaları olmak üzere üç grupta ele alınmaktadır (Kurumahmut,1998:4-5). Boğazönü adaları adını Çanakkale Boğazı‟na ulaşan deniz yollarını kontrol eder konumda olmalarından alırlar. Bunlar, Semadirek, Limni, Bozbaba, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adalarıdır(Kurumahmut, 1998:5). Saruhan Adaları, doğu Sporat Adaları olarak da bilinmektedir. Bunlar, Midilli, Sakız, Koyun, İpsara, Antiipsara, Sisam, Ahikerya, Hurşit ve Fornoz adalarından oluşmaktadır. Saruhan Adaları coğrafya eserlerinde Doğu Ege Adaları olarak da geçmektedir. Bu adaların özelliği Türkiye‟nin batı Anadolu kıyılarını büyük bir bölümünü çevrelemekte olmalarıdır. Dolayısıyla Anadolu‟nun savunulmasında ileri karakol niteliği taşımaktadırlar. Anadolu‟ya yapılacak bir taarruzda ise sıçrama noktası özelliği taşıyacaklardır(Kurumahmut,1998:5). Bizce Menteşe Adaları olarak ifade edilen ancak Yunanlıların Balkan Savaşı öncesinde Oniki Ada adını verdikleri ve uluslararası yazında da bu şekilde ifade edilen bölgede 20‟den fazla ada ve bunlara bağlı birçok adacık ve kayalık bulunmaktadır. Başlıca adalar, Eşek Adası, Nergisçik, Batnoz, Lipso, Bulamaç, Leryoz, Kilimli(Kelemez), Kalolimnoz, Keçi Adası, Ardıççık, Koçbaba, İstanköy, İncirli, Sömbeki, İlyaki, Herke, Limoniye, Rodos, Kerpe, Çoban Adası, İstanbulya ve Ardacık adalarıdır. Meis Adası‟nın bu adalara dahil olup olmadığı, bir Akdeniz SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 376 Doğu Ege Adalarında İşgal ve Silahlanma adası olduğu şeklinde görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu adalar, kuzey-güney yönünde deniz yollarını kontrol altında tutabilmek bakımından önem taşımanın yanında Anadolu‟nun savunmasında ileri karakol ve Anadolu‟ya yapılacak taarruzda sıçrama noktası olarak kullanılabilecek olmaları nedeniyle de önemlidir(Kurumahmut,1998:6; Ak:2014:287,dpn17). 1- Hakimiyeti Yunanistan’a Bırakıl(Ma)MıĢ Adalar Doğu Ege adaları, Karadeniz ile Akdeniz arasındaki ticaret yollarının önemli geçidi olan İstanbul ve Çanakkale boğazlarının hem ticari hem de siyasi kontrolünü sağladığı için, deniz yoluyla ticaretin başladığı dönemden bu güne elde tutulmak istenen bir bölge olmuştur. Bu adaların Osmanlı tarafından fethi, İstanbul‟un fethinden sonra pay-i tahtın güvenliğini sağlamak maksadıyla 1452 de başlamış ve 1522‟de Rodos ve civarının alınmasıyla tamamlanmıştır. Sonrasında batı Ege adaları ve Girit de Osmanlı egemenliğine alınınca Ege denizi bir Osmanlı içi denizi haline gelmiştir. Ancak 1830‟da Yunanistan‟ın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte, batı Ege adalarından başlayarak Yunanistan‟ın planlı ve sürekli yayılmacı politikası ve buna Avrupa devletlerinin verdiği destek sonucunda Ege adalarının büyük bölümü yukarıdaki haritadan da kolayca görüleceği gibi Yunan hakimiyetine geçmiştir(Ak,2014:286,289; Dilek, 2013). Doğu Ege adalarının günümüzdekihakimiyet durumu Balkan Savaşları‟ndan itibaren yapılan ve Birinci ve İkinci Dünya savaşlarını izleyen antlaşmalarla şekillenmiştir. Doğu Ege adalarının elden çıkışı Menteşe Adaları‟nın 1912‟de İtalya tarafından işgaliyle başlar. I. Balkan Savaşı‟nda Yunanistan, 1912‟de Boğazönü ve Saruhan Adaları‟ndan Bozcaada, Limni, Taşoz, Gökçeada, Bozbaba, Semadirek, İpsara, Ahikerya, Sakız ve Midilli adalarını işgal etmiştir. Bu savaşı takiben barış amacıyla toplanan Londra Konferansları neticesinde varılan ve Balkan devletleri ile Osmanlı arasında yapılan aynı adlı antlaşmayla bu adaların statüsünü belirleme yetkisi İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya, Avusturya- Macaristan ve İtalya‟dan oluşan devletler topluluğunun kararına bırakılmıştır. Bu devletler tarafından Şubat 1914‟te karar verilmiş ve Gökçeada, Bozcaada ve Meis Osmanlı Devleti‟ne; o dönem Yunan işgalindeki diğer Ege adaları, silahlandırılmamak (demilitarized) ve askeri amaçlarla kullanılmamak şartıyla Yunanistan‟a bırakılmıştır Bunlar, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, Taşöz, Bozbaba ve İpsara‟dır(Ak,2014:292-293;Kurumahmut,1998:29). Yunanistan bu kararı kabul etmiş; fakat Osmanlı, cevabi notasında, kararı resmen öğrendiğini bildirmekle yetinmiştir(Özman,...:199). Bu şekilde oluşan statü Birinci Dünya Savaşı boyunca devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Lozan Konferansı‟nda doğu Ege adaları stratejik konumları ve Türkiye için yaratabileceği tehlikeler göz önünde tutularak Boğazönü, Mer gruplandırılarak ele alınmış ve hakimiyet konusu Lozan Antlaşması‟yla belirlenirken, Boğazönü adalarından Yunanistan‟a bırakılanların silahsızlık statüleri Lozan Boğazlar Sözleşmesi‟yle belirlenmiştir (Özman,…:200). Lozan Antlaşması‟nın 12. maddesiyle Londra Antlaşması‟na dayanarak altı devlet kararıyla 1914‟te Yunanistan‟a bırakılan adaların hakimiyet durumu aynen onaylanmıştır. Böylece, Boğazönü adalarından Bozcaada, Gökçeada(İmroz) ve Tavşan adası Türkiye‟de kalacak; Semadirek, Limni ve Bozbaba Yunanistan‟ın olacaktır. Saruhan adalarından Midilli, Sakız, Nikerya ve Sisam Adaları Yunanistan‟a bırakılırken(sam.baskent.edu.tr/belgeLozan_TR.pdf); bunlar dışında kalan örneğin, Zürafa Kayalıkları, Koyun Adaları, Hurşit Adası, Nergisçik, Keçi Adası, Bulamaç, Eşek Adası, SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 375-385 377 Ahmet Civanoğlu Ardacık, Çerte, Herke ve daha yüzlerce ada, adacık ve kayalık ve hatta Girit civarında bulunan Bergitsi, Sıgri, Tokmakia, Kasonisi, Gavdos, Gavdopula gibi ada ve adacıklar üzerinde Türkiye‟nin egemenliği hukuken devam etmektedir(Ak,2014:294,dpn47). Lozan Antlaşması‟nın 15. maddesiyle de, İtalyanlar tarafından Trablusgarp Savaşı esnasında işgal edilmiş olan Menteşe Adaları grubunda yer alan adalardan Stampalia (Astropolia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso), Piscopis (Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos, (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi (Symi) ve İstanköy (Cos, Kos) adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) adasının hakimiyeti İtalyan‟lara bırakılmıştır. İkinci Dünya Savaşı‟nın sonunda İtalya yenilen devletler arasındadır ve Menteşe adaları İngiliz işgali altındadır(Başeren,2003:88). 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması‟nın 14 üncü maddesiyle Meis dâhil 14 ada ve “bitişik” adacıkların egemenliği, askerden arındırılmış olmak ve öyle kalmak kaydıyla İngiltere‟den alınarak Yunanistan‟a devredilmiştir. Ancak sözü edilen „bitişik adacıkların‟ hangileri olduğu ne antlaşma metninde ne de ekli haritalarında somut olarak belirtilmemiştir.(Özman,...:201; Ak,2014:294dpn48; Keser&Ak, 2013:156). Fakat II. Dünya Savaşı öncesinde özellikle Bodrum Körfezi ve Meis adası civarındaki bir kısım ada(cık)lar ve kayalıklar konusundaki anlaşmazlık İtalya ile Türkiye arasında 1932 yılında yapılan bir antlaşmayla sonuçlandırılmıştır. Buna göre, Bodrum Körfezi‟nde bulunan Karaada ve Menteşe Adaları grubundan olan, Volo(Çatal-ada), Ochendra(Uvendire), Fournachia(Furnakya), Katovalo, Prasudi, Tchatallota, Pighi, Nissi-TisPighi, RecifAgricelia, Prousseclisse(Kaya), Pano Makri, Kato Makri(Kayalıklar dahil), Marathi, Roccie, Voutzaky, Dasya, Nissi-Tis-Daccia, Prassoudi, Alimentarya, Caravola karalarının hakimiyetinin Türkiye‟de olduğu kabul edilmiştir(Ak,2014:294dpn51; Kurumahmut,1998:Ek15). Dolayısıyla bu ada(cık)lar üzerindeki Türk hükümranlığının Paris Anlaşmasıyla değiştiğini söyleyebilmek mümkün değildir. Ege Denizi‟nde bu günkü sorunların temelinde, Lozan ve Paris antlaşmalarında belirtilen ve Türkiye‟nin güvenliğini sağlamak amacıyla silahsızlandırılması kaydıyla egemenliği kendisine bırakılan Yunanistan‟ın bu adalarda 1964 yılından beri silahlanma gayreti içerisinde olması ve kendi egemenlik alanı dışında kalan ada, adacık ve kayalıklar üzerinde egemenlik iddiasında bulunarak(Keser&Ak, 2013:156; Kurumahmut,1998:28) buraları silahlandırıp fiili durum yaratmaya çalışmasıdır. Böylece oldu-bitti yaratıp, buralardaki fiili hakimiyetini kalıcı hale getirmeye çalışmaktadır. Yunanistan, doğu Ege‟de Lozan Antlaşmasının 12. Maddesi ve Paris Antlaşması‟nın 14. Maddesi ile egemenliği kendisine bırakılmış adalar dışında kalan adalar üzerindeki işgal girişimlerini Lozan Antlaşması‟nın 16. Maddesine dayandırmaya çalışmaktadır (Başeren,2003:49-50). Bu maddeyi, Türkiye‟nin Ege‟de ismen sayılarak egemenliği kendisine bırakılmış adalar dışındaki bütün adalar üzerinde sahip olduğu hak ve senetlerinden feragat ettiği şeklinde yorumlamaktadır. Madde aynen şöyledir: “Türkiye işbu Andlaşmada belirlenen sınırları dışındaki tüm topraklar ile bu topraklardan olup gene bu Andlaşma ile üzerinde kendi egemenlik hakkı tanınmış bulunanlar dışındaki Adalarda —ki bu toprak ve Adaların geleceği ilgililerce saptanmış ya da saptanacaktır- her ne nitelikte olursa olsun, sahip olduğu tüm hak ve senetlerden vazgeçtiğini açıklar. İşbu Maddenin hükümleri komşuluk nedeniyle Türkiye ile ortak sınırı bulunan ülkeler arasında kararlaştırılmış ya da kararlaştırılacak olan özel hükümleri bozmaz.”(sam.başken.edu.tr) SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 378 Doğu Ege Adalarında İşgal ve Silahlanma Bir kere, Lozan Anlaşması‟nın 2 ila 22. Maddeleri yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti‟nin sınırlarının belirlenmesine ilişkindir. 16. Madde ise Lozan öncesinde gerçekleşmiş sınır antlaşmalarından doğan şartların “sıfırlanması” olarak yorumlanabilir. Gerçekten de, maddeyi iki kısma ayırmak gerekir. Birincisi, kara sınırları, ikincisi deniz sınırlarıdır. Ayrıca, örneğin Irak sınırı gibi Lozan‟da çözülememiş kısımların daha sonra görüşüleceğini vurgulamak için tireyle ayrılmış ek cümle konmuştur. Yunan tezinin dayandırıldığı mezkur maddenin adalar ile ilgili kısmı, 12,13 ve 15. maddelerle açıkça sayılarak düzenlenmiş olan ve Türkiye karasuları dışında kalan deniz kısımlarına yönelik olabilir. Aksi halde, anlaşmayı yapanların aynı konuları farklı maddelerde başka şekillerde düzenlediklerini düşünmek gerekecektir ki bu mantığın temel ilkeleriyle bağdaşmaz. 2- Doğu Ege Adalarında ĠĢgal ve Silahlanma Durumu Yunanistan, 1964 yılından beri, Lozan ve Paris antlaşmalarıyla, silahsızlandırılmış olması şartıyla kendisine bırakılmış adaları silahlandırmaktadır(Kurumahmut,1998:29). Boğaz önü adalarını Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nin hemen ertesinde silahlandırmaya başladığını, bu hakkın mezkur sözleşmeden kaynaklandığını; Türkiye‟nin bu duruma 1960‟a kadar sessiz kaldığını öne sürmektedir. Ancak Türkiye tarafından 2 Nisan1969‟da çekilen, Boğazönü adalarını silahlandırmaktan vazgeçmesi yönündeki nota‟ya cevabında, Lozan Antlaşmasının 12. Maddesine uygun şekilde sadece asayiş amacıyla sınırlı sayıda asker bulundurduğunu öne sürmüştür. Yunanistan Limni Adası başta olmak üzere bu adalarda askeri amaçla kullanmak üzere hava alanları ve tesisleri inşa etmektedir. Hatta Limni‟deki hava alanını NATO tatbikatına dâhil ederek meşrulaştırmak istemiş ancak bu girişim Türkiye‟nin itirazı sonucu sonuçsuz kalınca Yunanistan Apex Express 82 tatbikatından çekilmiş ve 1982 ve 83 NATO tatbikatlarına da katılmamıştır (Heraclides:2002:214-216; Başeren,2003:71,72,87-88). Yine de Ege adalarını silahlandırmaya devam etmiştir. Hatta egemenliği Türkiye‟ye ait olan ada(cık) ve kayalıkları da işgal ederek silahlandırmaya devam etmektedir. Yunanistan, 2004 yılından beri doğu Ege‟de Türkiye‟ye ait olan adaları işgal etmektedir. 2015 yılı Temmuz ayı itibariyle özellikle Menteşe Adaları bölgesinde yer alan ve EGAYDAAK olarak bilinen, Egemenliği Andlaşmalarla Devredilmemiş Ada Kaya ve Kayacıklardan 16 adayı ve 152 kayalığı işgal etmiş durumdadır. Bu adalar: İzmir İli‟ne bağlı Koyun; Aydın İli‟ne bağlı Nergizcik, Bulamaç, Hurşit, Fornoz, Eşek; Muğla İli‟ne bağlı Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık ve Girit‟in etrafındaki Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronosi, Koufonisi adalarıdır. Ayrıca, işgal edilen kayalıklar arasında İzmir‟in burnunun dibindeki Venedik kayalıkları da bulunmaktadır.(Özdil,16.07. 2015 Sözcü; Cengiz 27.04.2015 Radikal Blog). Bu ada ve kayalıkların iki açıdan büyük önemi bulunmaktadır: Birincisi Türkiye‟nin savunması ve egemenlik haklarının korunması bakımından önemlidir. İkincisi Türkiye‟nin ekonomik çıkarları bakımından önem taşımaktadır. Her ada veya kayalığın etrafındaki 6 millik denizalanı egemen ülkenin karasuyudur. Bu alanda deniz ürünleri üretimi, ticareti, yer altı kaynaklarının çıkarılması, işlenmesi veya ticari her türlü faaliyeti yürütme hakkı, hatta yaptırım uygulama yetkisi egemen devlete aittir. Hal böyleyken, Yeniçağ Gazetesi‟nde 4 Şubat 2014 tarihinde yayınlanan bir habere göre, teknesiyle kaçak göçmen taşıyan A.K., 13 Nisan 2013 tarihinde, Türkiye toprağı olan Bulamaç Adası‟na göçmenleri indirirken Yunan sahil güvenlik ekiplerince yakalanmış ve Yunan SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 375-385 379 Ahmet Civanoğlu mahkemesinde tutuklu yargılanarak 50 yıl hapis ve 115 bin Euro para cezasına çarptırılmıştır. Yani Ege‟deki egemenlik hakları vatandaşların hukuk güvenliği bakımından da son derece önemlidir. Doğu ege adalarının Yunanistan tarafından işgali yanında, silahlandırılması da hayati bir sorundur. Doğan Haber Ajansı‟nın Bodrum temsilcisi Yaşar Anter‟in çektiği, yukarıda saydığımız adalardan birkaçı üzerindeki Yunan silahlanmasını gösteren fotoğraflar, gazeteci Yılmaz Özdil tarafından Sözcü Gazetesi‟ndeki 22 Temmuz 2015 tarihli köşesinde açıklamalı olarak yayımlanmıştır. Aşağıda fotoğrafları numarasına göre açıklamalı olarak sunuyoruz: Bir numaralı fotoğraf Keçi Adası. Adanın karşısında görünen beyaz evler Bodrum Turgutreis. Adanın üzerindeki top mevzii uzaktan görünüyor. İki numaralı fotoğraf keçi adasındaki topun yakın çekimi. Üç numaralı fotoğraf Keçi Adası‟ndaki 8x20 metre ölçülerinde Yunan bayrağı . 380 Bir numaralı fotoğraf Keçi Adası. Adanın karşısında görünen beyaz evler Bodrum Turgutreis. Adanın üzerindeki top mevzii uzaktan görünüyor. İki numaralı fotoğraf keçi adasındaki topun yakın çekimi. Üç numaralı fotoğraf Keçi Adası‟ndaki 8x20 metre ölçülerinde Yunan bayrağı. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 Doğu Ege Adalarında İşgal ve Silahlanma 381 Dört numaralı fotoğraf Keçi Adası‟ndaki bir başka Yunan topu, arkada Yunan askeri bodruma bakıyor. Beş numaralı fotoğraf, keçi adasındaki Yunan askerleri, sayıları 110, adanın toplam nüfusu 130. Altı numaralı fotoğraf Keçi Adası‟nda Yunan topunun yanındaki Aziz Nikola Kilisesi. Yedi numaralı fotoğraf, bölgede sürekli dolaşan Yunan sahil güvenlik botlarından biri. Keçi Adasında muhrip yanaşacak ebatta liman ve helikopter pisti vardır. Kamuflaj altında, saldırıya hazır uçaksavar yuvaları da bulunmaktadır. Dokuz numaralı fotoğraf Bodrum Gümüşlük‟ün hemen karşısındaki Kalalimnos kayalığı Kardak‟ın komşusudur İşgal edilen kayalıklardan biridir. Gümüşlük‟ten çıplak gözle görülebilmektedir. Lozan Antlaşması‟na göre, çivi dahi çakılmaması gerekiyor. Gözetleme kulesi var, radyo istasyonu var, uçaksavarlar var, iskelesi var, 50 asker var. On numaralı fotoğraf, Didim‟e sadece iki mil uzaklıktaki Bulamaç adasıdır. Yunan kilisesi ve bayrağı görülüyor. 74 kişiden oluşan nüfusun 70‟i asker, 1‟i papaz. Bungalov konut inşa edip, 3 de balıkçı yerleştirmişlerdir. On bir numaralı fotoğraf da Bulamaç adasında demirli Yunan sahil güvenli botlarını göstermektedir. Bunlar yedi gün yirmi dört saat görev yapmaktadırlar. Bu fotoğraflar Türkiye‟nin egemenlik alanındaki adalarda Yunan askeri faaliyetlerine ilişkin sadece birkaç örnektir. Bu konuda araştırmalarıyla bilinen ve çeşitli gazetelerde bu konuyu gündeme SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 375-385 Ahmet Civanoğlu getiren MSB eski genel sekreteri emekli kurmay albay Ümit Yalım‟ın kamu oyu ile paylaştığı bilgi ve görüntüler de oldukça çarpıcıdır. 3- Doğu Ege’deki Yunan Adalarının Silahsızlık Statüsü Doğu Ege adalarının silahsızlık statüsü de bu adaları üç gruba ayırarak ele alınmalıdır. Çünkü Boğazönü adalarının statüsü Lozan Antlaşması ve Montrö Boğazlar sözleşmesiyle, Saruhan Adaları‟nın statüsü Lozan Antlaşmasıyla, Menteşe Adaları‟nın statüsü ise Balkan Savaşlarından sonra yukarıda zikredilen 6 devletten oluşan komisyon kararının önce Lozan Antlaşması‟nda teyit edilmesi ve bu statünün 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması‟nda kabul edilmesiyle biçimlenmiştir. Boğaz-önü adalarının statüsünü belirleyen antlaşma hükmü Lozan Barış Antlaşmasının 12. maddesidir. Bu hükme göre "Doğu Akdeniz adaları ve özellikle Limni, Semadirek... üzerinde Yunan egemenliği konusunda... 1914 tarihinde Yunan Hükümetine bildirilen karar... doğrulanmıştır". Öte yandan, yine Lozan Barış Antlaşması ile ayni tarihte imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesinin 4. maddesinin konumuzla ilgili kısmı aynen şöyledir: "Aşağıda gösterilen bölgeler ve adalar askerlikten arındırılacaktır:… 3. Ege Denizi'nde, Semadirek, Limni, Ġmroz, Bozcaada ve TavĢan adaları." Aynı Sözleşmenin askerden arındırmanın kapsamını belirleyen 6. maddesi hükmü de şöyledir: “İstanbul‟a ilişkin olarak 8 nci Maddedeki hükümler saklı kalmak üzere, askerlikten arındırılacak bölgelerde ve adalarda, hiçbir istihkâm, yere bağlı [sâbit] topçu tesisleri, ışıldak tesisleri, denizaltı işleyen araçlar, hiçbir askerî havacılık tesisi ve hiçbir deniz üssü bulunmayacaktır. Buralarda asayişin korunması için gerekli bulunan ve silâhları, her türlü topçuluk dışarıda kalmak üzere, tüfek, rövolver, kılıç ve her 100 kişiye dört hafif makineli tüfekten oluşacak, polis ve jandarma kuvvetlerinden başka hiçbir silâhlı kuvvet bulunmayacaktır. Askerlikten arındırılmış bölgelerin ve adaların karasularında, denizaltı gemisinden başka, deniz altında işleyen hiçbir araç bulunmayacaktır. Yukarda hükümlere halel gelmeksizin, Türkiye, Türk ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgelerinden ve adalarından ve Türk donanmasının demirleme hakkı olan bu yerlerin karasularından silâhlı kuvvet geçmek hakkını elinde tutacaktır. Bundan başka, Türk Hükûmetinin, Boğazlar‟da uçaklar ve balonlarla, denizin yüzünü ve dibini gözetlemeye hakkı olacaktır. Türk uçakları, Boğazları‟ın suları ve Türk ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgeleri üzerinde, her zaman, uçabilecekler ve buraların her yerine, karaya ve denize, serbestçe inebileceklerdir. Türkiye ve Yunanistan, askerlikten arındırılmış bölgelerde ve bunların karasularında, silâh altına alınacakların eğitimi için, bu bölgeler dışından gerekli personeli getirip götürmeye de yetkili olacaklardır. Türkiye ve Yunanistan, kendi ülkelerinin askerlikten arındırılmış bölgelerinde, her türlü telgraf, telefon ve optik araçlarla gözetleme ve haberleşme sistemi kurmaya yetkili olacaklardır. Yunanistan, askerlikten arındırılmış Yunan Adalarının karasularından donanmasını SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 382 Doğu Ege Adalarında İşgal ve Silahlanma geçirebilecek, fakat bu suları Türkiye‟ye karşı hareket üssü olarak, ya da bu amaçla, kara ya da deniz kuvvetleri yığmak için kullanmayacaktır.” Özetle, Limni ve Semadirek adalarında hiçbir deniz, kara, hava, üssü kurulamayacak ve tahkimat yapılamayacaktır(Pazarcı,1986:16; Başeren,2003:75-76). Yunanistan, Montreux Boğazlar Sözleşmesi‟nin Lozan Boğazlar Sözleşmesinin yerini almış olmasını ve Montrö‟de Boğazönü Adaları‟nın silahsızlık statüsünün kaldırıldığını öne sürerek, kendi egemenliğindeki Boğazönü adalarını silahlandırma hakkı bulunduğunu öne sürmektedir(Heraclides,2003:215). Oysa, Limni, Semadirek adalarının askerden arındırılmış statüsü evvela 17-30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması‟na dayanarak yetkili 6 devletin kararıyla gerçekleşmiş ve bu karar Yunanistan‟ın da imzasıyla Lozan Antlaşması 12. maddeyle onaylanmıştır ve bu hüküm hala yürürlüktedir. İkincisi 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi‟nde Limni ve Semadirek Adalarının askerden arındırılmış statüsünün kaldırıldığına ilişkin hiç bir hüküm yoktur. Keza bu antlaşma Türkiye‟nin boğazlar bölgesinin ve Karadeniz‟e kıyısı olan ülkelerin güvenliği için yapılmış ve mezkur sözleşmeye aynı tarihli Ek Protokol‟ün 1. Maddesi Türkiye‟ye boğazlar bölgesini silahlandırma yetkisi tanımıştır(Pazarcı1986:85). Yunanistan‟ın bu anlaşmadan kendi lehine ve anlaşma metninde hiç ifadesi bulunmayan sonuçlar çıkarması mümkün değildir. Ayrıca Lozan Antlaşmasının 12. Maddesiyle onaylanan mezkur 6 devlet kararında, Türkiye‟ye bırakılan Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları için her hangi bir silahlandırma engeli bulunmadığından ve kararda Yunanistan‟a getirilen silahlandırma yasağının Türkiye‟nin güvenliği için gerekli olduğu açıkça yazıldığından, Yunanistan bu adaların Türkiye tarafından silahlandırılmasını gerekçe gösteremeyecektir. Saruhan Adaları‟ndan olup Lozan Antlaşması‟nın 12. Maddesiyle Yunanistan‟a bırakılmış ve yukarıda zikredilmiş olan adaların silahtan arındırılmış statüsünü belirleyen hüküm Lozan Barış Antlaşması‟nın 13. maddesidir(Kurumahmut,1998:31). Madde metni şöyledir: “Barışın korunmasını sağlamak amacı ile, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adalarında aşağıdaki önlemlere saygı göstermeği yükümlenirler : Birincisi : Bu Adalarda hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkâm kurulmayacaktır. İkincisi : Yunan, savaş uçakları ve öteki hava araçlarının Ana-dolu kıyısındaki topraklar üzerinde uçması yasaklanacaktır. Buna karşılık, Türkiye Hükümeti de savaş uçaklarının ve öteki hava araçlarının sözügeçen Adalar üzerinde uçmasını yasaklayacaktır. Üçüncüsü : Söz konusu Adalarda Yunan, Silâhlı Kuvvetleri, silâh altına alınıp yerinde eğitilebilecek olan normal askersel birlikle ve, tüm Yunanistan topraklarındaki jandarma ve polis sayısı ile orantılı olacak, bir jandarma ve polis örgütü ile sınırlı kalacaktır.” (sam.baskent.edu.tr). Dolayısıyla Yunanistan‟ın Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adalarında asayiş sınırını aşan askeri faaliyet yürütmesi mümkün değildir(Uzun Açıklama İçin Bkz:Başeren, 2003:69-71). Gelelim Menteşe Adaları‟ndan Yunanistan‟a ait olanların silahsızlandırma statüsüne: Hatırlamak gerekirse, Türkiye bu adalar üzerindeki haklarından Lozan Antlaşması‟nın 15. maddesiyle İtalya lehine vazgeçmişti. Madde Hükmü aynen şöyledir: “Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer : Bugün İtalya'nın işgali SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 375-385 383 Ahmet Civanoğlu altında bulunan Astampalya (Astropalia), Kodoş (Rhodes), Kalki (Calki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tilos), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Lcros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Simi) ve Istanköy (Koş) Adaları ile bunlara bağlı olan adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası (2 numaralı haritaya bakılması).”(sam.baskent.edu.tr/belgeLozan_TR.pdf) 10 Şubat 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması‟nın 14. maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle İngiliz işgali altındaki bu adalar Yunanistan‟a “gayrı askeri hale getirilmek ve öyle kalmak” şartıyla bırakılmıştır. Aynı Antlaşmanın XIII. Ekinin D maddesinde askersizlik statüsünden ne anlaşılacağı da tarif edilmiştir. Buna göre: ““İşbu andlaşma amacıyla „askerden arındırma‟ ve „askerden arındırılmış‟ terimleri ile ülke üzerindeki ve ilgili karasularındaki, bütün deniz, kara ya da hava tesisleri ve istihkâmları ile kara, deniz ya da hava yapay engellerinin, silâhlarının, kara, deniz ya da hava birliklerinin üsleri kullanmasının ya da bu birliklerce sürekli ya da geçici olarak kalınmasının her türlü askerî eğitimin ve savaş malzemesi üretiminin yasaklanması biçiminde anlaşılması gerekmektedir. Bu yasaklama sınırlı sayıda içe yönelik görevleri yerine getirecek ve bir tek kişi tarafından taşınılabilen ve kullanılabilen silâhlarla donatılmış iç güvenlik personeli ile bunlar için gerekli askerî eğitimi içermektedir”.(Başeren,2003:88-89; Kurumahmut,1998:31). Çok net şekilde anlaşılabildiği üzere, asayiş amaçlı kolluk personeli hariç, Yunanistan tarafından bu adalarda hiçbir askeri faaliyet gerçekleştirilemez ve sürdürülemez. Ancak Yunanistan, Türkiye‟nin mezkur Paris Antlaşması‟na taraf olmadığını, bu Antlaşmaya dayanarak hiçbir itirazda bulunamayacağını ileri sürerek yukarıda anlatıldığı şekilde bu adaları silahlandırmaya gayret etmektedir. 4- SONUÇ Yunanistan, uluslararası hukuk bakımından, doğu Ege adalarından hiç birinde Türkiye‟ye karşı askeri bir yapılanmaya gitme hakkına sahip değildir. Çünkü bu coğrafya, Türkiye‟nin Ege limanlarından meşru ve sivil amaçlar için Akdeniz‟e ve Okyanuslara ulaşma yoludur. Ayrıca Anadolu‟nun güvenliği bakımından da çok önemli olduğu ortadadır. Buna karşın Yunanistan, bağımsızlık hakkını ve kendi güvenliğini ileri sürerek yayılmacı politikasını sürdürme ve Ege denizini bir Yunan denizi haline getirme gayreti içerisindedir. Bu amaçla, hukuk tanımaz yöntemler uygulamakta, uluslar arası antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlâl etmektedir. Tüm bunları yaparken Türkiye tarafından çekilen notalara da „inkârcı‟ bir yaklaşımla cevap verebilmektedir. Günümüzün gözlemleme, ölçme, görüntüleme ve kayıt teknolojileri dikkate alındığında, inkârla elde edilebilecek tek şeyin zaman kazanmak ve gelecekte doğabilecek fırsatlardan istifade ederek, fiili durumlara bir oldu-bittiyle hukuk çerçevesi kazandırabilmek umudu olduğu açıktır. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 9, Aralık 2016, s. 375-385 384 Doğu Ege Adalarında İşgal ve Silahlanma KAYNAKLAR AK, GÖKHAN “Tarih, Deniz ve Egemenlik: Ege‟nin İsporadları “Menteşe Adaları”nın Dünü ve Bugünü” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi XIV/29, 2014 Güz, ss: 283313. BAŞEREN, Sertaç Hami “Ege sorunları”, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayını, No:15, 2003.httpxa.yimg.comkqgroups231069681797052918nameEGE_SORUNLARI.pdf CENGİZ, İsmail Hakkı “Ege‟deki Türk Adaları ve Kayalıklarının İşgali Önemli mi?” 27.04.2015 Radikal Bloghttp://blog.radikal.com.tr/dunya/egedeki-turk-adalari-vekayaliklarinin-isgali-onemli-mi-98400 DİLEK, Mehmet Sait “Paris Barış Konferansı‟nda Yunan Talepleri ve Büyük Güçlerin Tutumu”, Karadeniz Araştırmaları, dergi, kış 2013, sayı 36, ss.3142,httpsearch.ebscohost.comlogin.aspxdirect=true&profile=ehost&scope=site&authtype =crawler&jrnl=13046918&AN=91642196&h=Ab65NJ13% HERACLİDES, Alexis “Yunanistan ve “Doğu‟dan Gelen Tehlike” Türkiye: Türk Yunan İlişkilerinde Çıkmazlar ve Çözüm Yolları” Çev: MihalisVasilyadis, HerkülMillas, İletişim Yayınları 2. baskı 2003. KESER, Ulvi & Ak, Gökhan “Ege‟de Yunanistan‟ın Türk Adaları: Unutulmayanlar”Motif Akademi Halkbilimi Dergisi / 2013-2 (Temmuz-Aralık) (Kıbrıs Özel Sayısı-II), ss.146166 KURUMAHMUT, Ali(Yayına Hazırlayan) “Ege‟de Temel Sorun: Egemenliği Tartışmalı Adalar”,Türk Tarih Kurumu Yayınları VII. Dizi, Sayı:182, T.T.K. Basımevi Ankara 1998 “LOZAN Barış Antlaşması”, Günümüz http/sam.baskent.edu.trbelgeLozan_TR.pdf Türkçesiyle Tam Metin ÖZDİL, Yılmaz “Leros‟ta Ramazan Rodos‟ta Bayram” 16 Temmuz 2015 Sözcü Gazetesi. ÖZMAN, M. Aydoğan “Lozan Andlaşmalarında Ege Adalarının Hukuki Statüsü” http/dergipark.ulakbim.gov.trausbfarticledownload50000994195000092638, ss.197-206 PAZARCI, Hüseyin “Doğu Ege Adalarının Askerden Arındırılmış Statüsü”, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları:550, A.Ü. Basın Yayın Yüksekokulu Basımevi Ankara 1986 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:9, Aralık 2016, s. 375-385 385