islam tarihi ıı

advertisement
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
İSLAM TARİHİ II
Hafta 11
Prof. Dr. Levent ÖZTÜRK
Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi’ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak
hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü ya da bölümleri
mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Her hakkı saklıdır © 2012 Sakarya Üniversitesi
11
ÜNİTE
Anadolu’da Kurulan İlk
Müslüman Türk Devleti:
Anadolu Selçuklu Devleti
İÇİNDEKİLER
11.1. Siyasî Tarih
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
 Anadolu’ya gerçekleştirilen Büyük Selçuklu akınlarını ve özellikle Malazgirt
Savaşı sonrasında gerçekleşen Anadolu’nun Türkler tarafından iskânını
anlatabilecek,
 Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında rol oynayan Türk boylarını ve
beyliklerini listeleyebilecek,
 Büyük Selçuklu Devleti’nden ayrılarak bağımsız hareket eden ve önce
İznik’de ardından Konya’da müstakil bir devlet kuran Anadolu Selçuklu
Devleti’nin tarihsel serüvenini özetleyebilecek,
 Anadolu Selçuklularının Haçlılara ve Bizans Devleti’ne karşı yürüttüğü
mücadeleyi anlatabilecek,
 Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasî gücünü kaybetme sürecini analiz
edebileceksiniz.
2
ÖNERİLER
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Hasan İbrahim Hasan, Siyasî Dinî Kültürel Sosyal İslâm Tarihi (trc. İsmail
Yiğit v.dğr.), I-VI, İstanbul 1985-1986; Hitti, Philip K., Siyâsî ve Kültürel
İslâm Tarihi (trc. Salih Tuğ), İstanbul 1980; Öztürk, Levent, İslâm
Toplumunda Hristiyanlar, İstanbul 2012 isimli kitaplardan ilgili halifeler
dönemlerini okuyunuz.
•
Diyanet İslâm Ansiklopedisinden Selçuklular, Haçlılar maddelerini gözden
geçiriniz.
•
3
Anadolu’da Kurulan İlk
Müslüman Türk Devleti:
Anadolu Selçuklu Devleti
11.1. SİYASÎ TARİH
Önceki ünitelerimizde Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklu birliklerinin, Bizans
hâkimiyetinde bulunan Anadolu içlerine yoğun bir şekilde akınlarda bulunduklarını,
Bizans Devleti’nin bu akınlara karşı mukavemetinin zayıfladığını öğrenmiştik. Bizans
Devleti’nin bu akınları durdurmak ve Türkleri geldikleri Horasan bölgesine kadar geri
döndürmek amacıyla büyük bir ordu hazırladıklarını ve Malazgirt ovasında yapılan
meydan muharebesinde hezimete uğradıklarını da burada hatırlatmak istiyorum. Malazgirt
Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular artık Anadolu’ya yurt tutmak üzere göç etmeye
başladılar. Anadolu Selçuklu Devleti bu yoğun Türkmen göçlerinin sonucunda ortaya çıktı.
Anadolu fetihlerinin baş ismi ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Selçukluların
atası Selçuk beyin torunu Kutalmış’ın oğlu Süleymanşah’dır.
Süleymanşah
Kutalmış’ın Alparslan’a isyanı ve öldürülmesinden (1064) sonra, çocukları
Süleymanşah, Mansur ve diğer kardeşleri Alp İlig ve Devlet, Melikşah’ın sultanlığının
(1072-1092) başlarında 1073 yılında Urfa ve Birecik yakınlarına kaçmış veya
sürülmüşlerdi. Onlar Selçuklu arazinde tutulmayarak sürülen ve hudutlarda yaşayan
Türkmen gruplarıyla temas kurmuşlar; sultan ailesinden oldukları için onlar tarafından
hükümdar olarak kabul edilmişlerdir.
Kutalmış’ın çocuklarından muhtemelen Alp İlig ve Devlet, Selçuklu yönetimine
muhalif gruplara destek vermişler, ancak Suriye’de Atsız tarafından yakalanarak
Melikşah’a gönderilmişlerdi (1075). Bu arada Süleymanşah Haleb’i ve Antakya’yı
kuşatma altına almış; ancak vergiye bağlamak suretiyle başarı elde edebilmişti. Bu arada
Malazgirt Savaşı’ndan sonra yeni Bizans Kralı VII. Mikhail Dukas’ın (1071-1078)
anlaşmayı tanımaması üzerine Alparslan tarafından Anadolu’ya gönderilen birlikler önemli
faaliyetlerde bulunmuşlardı. Ancak hâlihazırda daha önce Anadolu’ya gelerek yerleşmiş
olan Türkmen beyleri bulunuyordu. Ancak bu beylerin bu ilk faaliyetleri ve Alparslan
tarafından gönderilen komutanların faaliyetleri hakkında bilgi bulunmamaktadır.
Faaliyetleri en fazla bilinen Orta ve Kuzey-Batı Anadolu’da faaliyet gösteren Artuk
Bey’dir.
Süleymanşah ve Mansur, Suriye’de başarılı olamayacaklarını anlayarak Anadolu
içlerine geldiler. Saltanat mücadelesi esnasında Melikşah’ın Artuk’u Anadolu’dan geri
çağırması, iki kardeşe Anadolu’daki Türkmen grupları üzerinde hâkimiyet kurma fikrini
4
vermiş olmalıdır. Süleymanşah’ın ilk olarak Konya civarında faaliyet gösterdiği
düşünülmektedir (1075). Kutalmışoğulları Bizans’ın taht mücadelelerinden istifade ettiler.
1078 yılında hükümdar olan Nikephoros Botaneiates onların yardımını alarak tahta
oturmuş; krallığına karşı isyan eden Nikephoros Bryennios onların yardımıyla esir edildi.
Bu başarılar sonucunda Kutalmışoğulları İzmit ve çevresinde varlık göstermeye başladılar.
Bununla birlikte Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah Suriye ve Anadolu’daki gelişmeleri
takip etmekte ve kendi otoritesi altında kalması için çaba sarf etmekteydi. Suriye’de
Atsız’ın güçlenmesini kardeşi Tutuş’u oraya görevlendirmek suretiyle çözen Melikşah
Anadolu’ya da Emir Porsuk’u gönderdi. Bir çatışma esnasında Mansur’u öldüren Emir
Porsuk başka bir başarı sağlayamadan geri döndü. Bu durum Süleymanşah’ı daha da
güçlendirdi. Buna bağlı olarak 1079-1080 yıllarında Türk fetihleri Marmara ve Karadeniz
sahillerine kadar uzandı. 1080 yılında Bizans krallığını ele geçirmek isteyen Nikephoros
Melissenos, Süleymanşah’ın desteği ile İznik’i karargâh edindi. Ancak Aleksios
Kommenos, İstanbul’a girerek imparatorluğu elde etti (Nisan 1081). Aynı zamanda eniştesi
olan Melissenos’u Sezarlık vadiyle ikna etti. Bu gelişmeye bağlı olarak Süleymanşah
Melissenos’un elinde bulunan tüm kalelere hâkim oldu. Onları boşaltmayarak yerleşti.
Böylece İznik 1080 yılında Türkiye Selçuklu Devleti’nin merkezi haline geldi.
Süleymanşah, Bitinya bölgesinde İzmit, İznik ve Bursa’yı ele geçirmiş; deniz ve kara
ticaretine müdahale eder duruma ulaşmıştı. Bizans Devleti’nin başındaki Norman ve
Peçenek akınları Aleksios’u Süleymanşah’la anlaşmaya itti. 1081 yılında yapılan
anlaşmaya göre Maltepe Dragos çayı sınır kabul edildi. Bizans Devleti’nin savaşlarına
Süleymanşah da destek verdi. Süleymanşah’ın Bizans’la yapmış olduğu bu anlaşma onu
Anadolu içlerine hâkim olmaya itti. 1082 yılında Tarsus’u ele geçirdi. Bir yıl sonra bütün
Kilikya onun hâkimiyetine geçti (1083). Sonra Antakya’ya yöneldi. Ancak Antakya
önemine binaen Suriye Meliki Tutuş ve Haleb Ukaylî Meliki Şerefüdevle tarafından da
önemseniyordu. Bu bakımdan Süleymanşah İznik’e döndü. Yerine komutanlarından Ebü’lKâsım’ı bıraktı. Büyük bir ordu hazırladı. Ancak Anadolu içlerinde kendisine karşı çıkan
emirler nedeniyle ordusu parçalanmak zorunda kaldı. Buna rağmen Süleymanşah, Aralık
1084’de Antakya’yı fethetti. Akabinde Ayıntab, Tel-bâşir, İskenderun ve Samandağı ele
geçirdi. Antakya’yı almasıyla birlikte Haleb emiri Antakya’yı kuşatmış, ancak başarılı
olamamıştı. Ancak Haleb Emiri Şerefüddevle kararlılığını sürdürdü. Bu iki orduyu karşı
karşıya getirdi. İki ordu Halep ile Antakya arasında karşılaştı. Süleymanşah savaşı kazandı
ve Haleb’i kuşatma altına aldı (Haziran 1085). Şerefüddevle’nin öldürülmesi ve Haleb’in
kuşatılması Süleymanşah’ı Büyük Selçuklu Devleti’yle karşı karşıya getirdi. Halep,
Melikşah ve Tutuş’tan yardım istedi. Süleymanşah bu arada çevredeki kaleleri de ele
geçirdi. Tüm kuvvetleriyle Halep üzerine yürüdüğünde Tutuş’un ordusuyla geldiğini
öğrendi. Haziran 1086’da iki ordu Ayn Selem denilen mevkide karşılaştı. Savaşı Tutuş
kazandı. Süleymanşah intihar etti.
Ebü’l-Kasım Dönemi
Süleymanşah’ın ölümünden sonra İznik’te yerine vekil olarak bıraktığı Ebü’l-Kasım
idareyi üstlendi. Ancak Süleymanşah’ın ölümü üzerine Bizans kralı Aleksios, Karadeniz
5
sahilinde Türklerin eline geçmiş olan kaleleri geriye aldı. Bu arada Süleymanşah’ın
muhtelif yerlere tayin etmiş olduğu valileri bağımsız hareket etmeye başladı. Ebü’l-Kasım
da kendisini sultan ilan ederek Marmara bölgesini yağmalamaya başladı. Bu arada
Aleksios’un İznik’i ele geçirme teşebbüsü sonuçsuz kaldı. Ebü’l-Kasım, Gemlik’i ele
geçirerek orada donanma inşa etmeğe başladı. Ancak bu teşebbüsü yarıda kaldı. Tüm
donanması Bizanslılar tarafından imha edildi. Sonra İznik’e çekildi. Bizans kralı ile iyi
ilişkiler kurdu. Bu arada Melikşah, Anadolu’da kontrolü ele geçirmek için Emir Porsuk
komutasında bir ordu gönderdi. Bu ordu bağımsız hareket eden beyleri kontrol altına aldı.
Ardından İznik’i üç ay boyunca kuşattı. Bunun üzerine Bizans’tan destek istedi. Gelen
yardımcı kuvvetler sebebiyle Porsuk kuşatmayı kaldırdı. Ancak Melikşah, İznik’i almak
üzere Urfa emiri Bozan’ı gönderdi. Kuşatma başarılı olmayınca kuşatma kaldırıldı. Bu
arada Bizanslılarla baş başa kalacağını gören Ebü’l-Kasım, Melikşah’a müracaatla onun
adına İznik’i yönetme talebinde bulundu. Ancak huzura kabul edilmedi ve Bozan’ın
gönderdiği birlik tarafından yakalanarak öldürüldü. Ebü’l-Kasım’ın ölümünden sonra
kardeşi Ebü’l-Gazi onun yerine geçti. Bu sırada Melikşah’ın ölümü üzerine Emir Bozan
ordusuyla Suriye’ye döndü. Melikşah’ın ölümü üzerine İsfehan’da esir bulunan
Süleymanşah’ın Kılıç Arslan ve Davud adındaki çocukları kaçma fırsatı buldular. 1093
yılında İznik’e geldiler. Ebü’l-Gazi, direnmeden tahtı Kılıç Arslan’a devretti.
I.Kılıç Arslan
Bu gelişmeler çerçevesinde Anadolu Selçuklu Devleti’nin başına 1093 yılında I. Kılıç
Arslan geçti. Sadece İznik ve çevresi hâkimiyet alanındaydı. İzmir’de Çaka Bey
hâkimiyetini sürdürüyordu. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Dânişmendliler, Mengücükler
ve Saltuklular hüküm sürüyordu. I.Kılıç Arslan birliği sağlamaya çalıştı. Çaka Beyle iyi
ilişiler kurdu. Buna bağlı olarak Çaka Bey’in yardımıyla Marmara sahiline yeniden hâkim
oldu. Çaka Bey de Çanakkale’ye doğru ilerledi. Bizans kralı bu durumdan endişelenerek
I.Kılıç Arslan’la ittifak kurdu. Çaka Bey bu durumdan kurtulmak için I.Kılıç Arslanla
görüşmeye gittiği zaman öldürüldü. I. Kılıç Arslan bundan sonra Bizans kralı ile anlaşma
yaptığı için doğuya doğru seferler düzenleme imkânı buldu. 1095 yılında Malatya’yı
kuşattı. Ancak bu sırada Avrupa’dan yola çıkan Haçlı orduları İznik’e ulaşmıştı. Kılıç
Arslan geri dönmesine rağmen Haçlı orduları karşısında yenik düştü ve İznik’i kaybetti
(Haziran 1097). Bunun üzerine Anadolu’ya çekilen Kılıç Arslan ilerleyen Haçlı ordularına
karşı koymak için Danişmedliler ve Kayseri gibi bazı Anadolu beyleri ile birleşti. Haçlı
ordularını Eskişehir önünde durdurmaya çalıştı. Ancak geri çekilmek zorunda kaldı
(Temmuz 1097). Haçlı orduları Kılıç Arslan’ın düşmana zarar veren eylem ve saldırılarına
rağmen Konya’ya kadar geldiler ve Ereğli’de ikiye ayrıldılar. Bizanslılar Batı
Anadolu’daki şehirleri ele geçirdiler. Haçlı ordularının güneye inmesi üzerine I. Kılıç
Arslan Konya’ya yerleşti ve burasını merkez edindi. Danişmedliler Malatya civarında
Haçlı ordusunu mağlup ederek Bohemend’u esir ettiler. 1101 yılında yeni bir Haçlı ordusu
Anadolu’ya girdi. Bohemund’u kurtarmak isteyen bir ordu, I. Kılıç Arslan ve
Danişmendliler tarafından Merzifon yakınlarında imha edildi. Aynı yıl içinde iki ordu
Konya Ereğlisi’nde ortadan kaldırıldı. Haçlıların her tarafa zarar veren adımları üzerine
Bizans kralı Aleksios, I.Kılıç Arslan’la anlaşma yoluna gitti. 1103 yılında Ermenilerin
6
davetleri üzerine I.Kılıç Arslan Haçlıların elinden Maraş ve Elbistan’ı aldı.
Danişmendlilerin ellerindeki Haçlı komutanlarını fidye karşılığı serbest bırakmaları,
aldıkları paranın yarısını isteyen I.Kılıç Arslan’a olumsuz yaklaşmaları üzerine araları
bozuldu. Bunun üzerine I.Kılıç Arslan Danişmendlilerin üzerine yürüyerek onları mağlup
etti (1103). Danişmend Gazi Bey’in 1105’de ölümü üzerine Malatya’yı kuşattı. Yerine
geçen oğlu Yağıbasan direnemeden şehri teslim etti. Bunun akabinde I.Kılıç Arslan bazı
Anadolu beyliklerini kendisine tabi kıldı. Böylece Anadolu’da Büyük Selçuklu Devleti’ne
tabi olan beyliklerle (Saltuklular, Sökmenler vb) Anadolu Selçuklu Devleti’ne tabi
beylikler (Dilmaçoğulları, İnaloğulları vb.) oluştu. Bu Anadolu Selçuklu Devleti’nin
Büyük Selçuklu Devleti’yle sınır komşusu ve çatışması anlamına geliyordu. Musul’a
hâkim olma arzusu I.Kılıç Arslan ile Büyük Selçuklu emiri Çavlı’yı karşı karşıya getirdi.
Kılıç Arslan 1107 Martında Musul’a girdi. Ancak Çavlı büyük bir ordu toplayarak Habur
Nehri kenarında Kılıç Arslan’ın karşısına çıktı. I. Kılıç Arslan savaşı kaybedeceğini
anlayınca nehirden geçmek istedi, ancak boğularak öldü (Haziran 1107). Çavlı onun oğlu
Şehinşah’ı yakalayıp Muhammed Tapar’a gönderdi. Buna bağlı olarak Anadolu tahtı bir
müddet boş kaldı. I.Kılıç Arslan’ın Tuğrul, Mesud ve Arap adında üç oğul daha vardı.
Kılıç Arslan’ın eşi küçük oğlu Tuğrul’u Malatya’ya götürerek sultanlığını ilan etti. Bu
boşluk esnasında Bizanslılar özellikle sahil kentlerini hâkimiyetleri altına aldılar.
Şehinşah
Bir müddet sonra Şehinşah 1110 yılında Konya’da tahta oturdu. Onun kaçtığı veya
bizzat Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar tarafından Anadolu’ya gönderildiği
düşünülmektedir. O, önce rakiplerini ortadan kaldırdı. Ardından Bizans Kralı Aleksios ile
mücadele etti. 1113 yılında Bizans ordusu karşısında önemli başarılar elde etti. Ancak
kardeşi Mes‘ûd’un kayınpederi olan Danişmendli Emir Gazi’nin desteği ile taht
mücadelesine girişmesi üzerine Afyon civarında Şehinşah ile Aleksios arasında bir
anlaşma imzalandı. Mes’ûd’un üzerine giden Şehinşah, adamlarının ihaneti üzerine
kaçmak zorunda kaldı. Akşehir civarında yakalandı ve gözleri kör edildi (1116). Bununla
birlikte Mes‘ûd tarafından 1118 yılında yayının kirişiyle boğduruldu.
I.İzzeddin Mes‘ûd
I.İzzeddin Mes’ûd, Dânişmendlilerin desteğinde Konya’da tahta oturdu. Bu arada
Bizans tahtına da Aleksios’un oğlu II. Ioannes Komnenos (1118-1143) geçti. Denizli ve
Uluborlu’yu geri aldı. Bu sırada Peçenekler Tuna’yı geçerek Trakya’ya yöneldiler. Bunun
üzerine İstanbul’a geri döndü (1122).
Sultan Mes‘ûd, kayınpederinin nüfuzu altından kurtulamadı. Dânişmendlilerin isteği
üzerine Malatya kuşatmasına birlikte gitti. Kardeşi Tuğrul altı ay direndi. Ancak
Malatya’yı Emir Gazi’ye teslim etti (Aralık 1124). Bu gelişme Anadolu’da
Dânişmendilerin gücünü artırdı. Ankara ve Kastamonu civarına hâkim olan diğer kardeşi
Arap büyük bir ordu toplayarak tahtı ele geçirmek istedi. Mesûd kardeşi karşısında
başarısız oldu. Bunun üzerine Bizans kralına yardım istemeye gitti. Bir müddet sonra
kayınpederi ile birleşerek kardeşini mağlup etti. Mücadelesine devam eden Arap, sonunda
7
başarılı olamayınca Bizans’a sığındı (1128). Sultan Mes’ûd iki kardeşinden de
Dânişmendlilerin yardımıyla kurtuldu. Ancak Dânişmendli Emiri Gazi Haçlılara karşı
kazandığı zaferlerle de büyük bir kudrete sahipti ve hem Abbâsî halifesi hem de Büyük
Selçuklu sultanı tarafından melik olarak taltif edildi. Ancak bunun için merasim
yapılmadan önce vefat etti. Oğlu onun yerine melik ilan edildi (1134). Bizans Kralı
Ioannes 1137 yılında, Sultan Mes‘ûd’un hâkimiyetindeki yerleri de yakıp yıkarak Kilikya
Ermenileri üzerine yürüdü. Torosları aşarak Mersin, Adana ve Misis’i ele geçirdi. Böylece
Suriye yolu açıldı. Antakya üzerine yürüyerek kenti Haçlılardan aldı. 1138 yılında Haleb’i
kuşattı ise de başarılı olamadı. Güneye inerek Şeyzer dahil birçok yeri hâkimiyeti altına
aldı. Bu sırada Sultan Mes’ûd Kilikya’yı ele geçirmişti. Bizans kralı Sultan Mes ûd’la bir
anlaşma yaparak İstanbul’a döndü ‘1138). Bu anlaşmaya karşın Selçuklu ve
Dânişmendlilerin Bizans kalelerine akınları devam etti. 1139 yılında Ioannes yeniden
sefere çıktı. Ancak başarı sağlayamadan geri döndü (1140). Bunun üzerine Sultan Mes ‘ûd
Antalya civarına kadar ilerledi. Bizans kralı bu ilerleme üzerine 1142 yılında bu bölgeye
sefere çıktı. 1143 yılı başlarında seferde iken öldü.
Bu sırada Dânişmendli tahtında yaşanan mücadele, Sultan Mes’ûd’un onlar üzerindeki
nüfuzunu artırdı. 1143 yılında Mesûd, Sivas, Malatya, Ceyhun ve Elbistan bölgelerini ele
geçirerek Anadolu’da Dânişmendlilerin gücünü oldukça azaltmış oldu.
Bizans tahtına oturan Manuel, Türklere karşı mücadelesini sürdürdü (1146). Menderes
bölgesini geriye aldı. Konya üzerine yürüdü. Sultan Mes’ûd Bizans ordusu karşısında etkili
olamadı. Bizanslılar da Konya’yı alamadı. Ancak daha önce ele geçirdiği bazı kaleleri
Bizanslılara vermek zorunda kaldı. Bu arada ikinci Haçlı ordularının Avrupa’dan yola
çıktığını öğrendi. İkinci Haçlı Seferi, Atabey Zengi’nin 1144 yılında Urfa’yı Haçlılardan
alması üzerine başlatılmıştı. Bu seferin başında Alman İmparatoru III. Konrad ve Fransa
Kralı VII. Louis bulunuyordu. İlk olarak Alman ordusu İstanbul’a ulaştı. Manuel onları
Anadolu’ya geçirdi. Verdiği kılavuzlar onların Türkler tarafından yok edilmesini
sağladılar. 25 Ekim 1147 yılında Eskişehir civarında Alman ordusu yok edildi.
İstanbul’dan çıktıktan sonra yolda bu durumu öğrenen Fransız ordusu İznik’den sonra
Efes-Denizli-Antalya yolunu takip etti. Ancak onlarda bölgedeki Türkmenler tarafından
ağır kayıplara uğradılar. Bir kısmı gemilerle Suriye’ye ulaşabildi (1148). Antalya civarında
orduları tarafından yolda bırakılan üç bine yakın yaralı bölgede bulunan Türkler tarafından
tedavi edildi. Bu onların İslâm’a geçmelerini sağladı.
Sultan Mes‘ûd’un başarıları üzerine Abbâsî Halifesi Müktefî (1136-1160) kendisine
hilat, sancak gönderdi. Mes’ûd doğudaki Haçlı kalelerine de sefer düzenledi. Oğlu Kılıç
Arslan ile birlikte Bizanslıların elindeki Maraş’ı aldı (1149). Daha sonra Behisni, Keysun,
Ayıntab, Dulûk ve Ra ‘ban kentlerini ele geçirdi (1151). Behisni ve Keysun’un idaresine
oğlu Kılıç Arslan’a verdi.
1152 yılında Dânişmendliler Sultan Mes’ûd’a isyan etmek istemişlerse de onun
hâkimiyetini tanımak zorunda kaldılar. Böylece Dânişmendliler Anadolu Selçuklu
Devleti’nin yönetimine girdi.
8
Bu yıllarda Ermeni Prensi II. Thoros Çukurova bölgesinde Bizanslıların elinde bulunan
Tarsus, Adana, Masisa ve Anazarbos kentlerini ele geçirmişti (1151). O, Türk kentlerine de
zaman zaman saldırılar düzenliyordu. Bunun üzerine 1153 yılında Sultan Mes’ûd onların
üzerine sefer düzenledi. Dağlara çekilen Ermeniler zarar görmediler; ancak Sultana tabi
olacaklarını belirttiler. 1154 yılında Mes‘ûd Çukurova bölgesine yeniden sefer düzenledi.
Ancak Anadolu’da ortaya çıkan veba salgını Selçuklu ordusunu zor duruma soktu. Bunun
üzerine Konya’ya geri döndü. Sultan Mes‘ûd o yıl içinde öldü (1155). Sultan Mes’ûd,
Konya ve civarını kapsayan bir devletin sağlam temellerini atarak sınırlarını genişletmeye
çalıştı. Onun döneminde Anadolu’da Dânişmendlilerin gücü zayıfladı. Anadolu Selçuklu
döneminin imar faaliyetleri onun döneminde başladı. Mes‘ûd’un Kılıç Arslan, Devlet ve
Şehinşah adında üç oğlu vardı. Kılıç Arslan’ı veliaht tayin etmişti.
II.Kılıç Arslan
II.Kılıç Arslan, tahta geçince önce kardeşlerinden Devlet muhalefet etti. Ancak o,
ortadan kaldırıldı. Onu, diğer kardeşi Şehinşah, ardından Dânişmendliler izledi.
İsyancılarla iki defa karşı karşıya gelen II.Kılıç Arslan, âlimlerin araya girmesiyle anlaşma
yolunu tercih etti (1155). II.Kılıç Arslan, 1157 yılında Ermenî prensi ile mücadele ederek
bölgede sükuneti sağlayarak Konya’ya döndü.
II.Kılıç Arslan güçlendikçe karşısında yer alan Bizanslılar, Haçlılar, Dânişmendliler ve
Zengîler birbirleriyle ittifak kurmaya başladılar. Bizans kralı Manuel’in organize ettiği bu
ittifaklar zaman zaman değişiyordu. Hatta birisinde Dânişmendliler, Zengiler ve kardeşi
Şehinşah birleşerek II.Kılıç Arslan’a saldırmışlardı. II.Kılıç Arslan onlarla yaptığı
mücadelede zorlandı. Bunun üzerine bu ittifakı organize eden Bizans Kralı Manuel’le
görüşmek üzere İstanbul’a gitti. Orada üç ay kaldı. Yapılan görüşmeler sonucunda Bizans
Kralına ordu ve asker yardımında bulunacak olan Selçuklu Sultanı, rakiplerine karşı
serbest hareket etme imkânı elde etti (1162). İstanbul’da bulunduğu sırada Dânişmendliler
Harput ve Çemişkezek’i ele geçirip halkı burada sürmüşlerdi. Konya’ya dönem Sultan Mes
‘ûd önce Dânişmendlilerin üzerine yürüdü. Sivas’ı ele geçirdi. Dânişmendli emiri
Yağıbasan II.Kılıç Arslan’ın kardeşi Şehinşah’ın yanına Çankırı’ya gitti ve orada öldü
(1164). Bu dönemde Haçlı ordularının saldırıları devam ediyordu. Atabeg Nureddin
Mahmud b. Zengî’nin girişimiyle Haçlı saldırıları esnasında Müslümanların kendi
aralarında savaşmaları engellendi. Böylece Artuklular ve Dânişmendliler bir anlaşma yaptı.
Bu arada Dânişmend emiri Yağıbasan’ın ölümü, II.Kılıç Arslan’a rakiplerini ortadan
kaldırma imkanı verdi. Önce kardeşi Şehinşah’ı, ardından bazı Dânişmend emirlerini
etkisiz hale getirdi (1169). Dânişmend emirlerinin bir kısmı Mahmud b. Zengî’nin yanına
giderek Selçuklu’ya karşı ittifak oluşturdular. Dânişmend emiri Zünnûn Nureddin
Mahmud’un desteği ile Sivas’ta tahta oturunca (1172), II.Kılıç Arslan Zengî’nin üzerine
yürüdü. Ancak barış yapılması sağlandı. Buna göre Sivas’ta Zünnûn’un hâkimiyetini kabul
eden II.Kılıç Arslan, Zengî’nin aldığı tüm yerleri geri vermesini sağladı (1173). Ertesi yıl
Nureddîn Zengî’nin ölümü üzerine Anadolu’da durum II.Kılıç Arslan lehine gelişme
gösterdi (1174). II.Kılıç Arslan başta Sivas ve Niksar olmak üzere birçok yeri hâkimiyeti
altına aldı. Kardeşi Şehinşah ve Dânişmend emiri Zünnûn Bizans’a kaçtı.
9
Bizans Kralı Manuel, Anadolu’da Selçukluların güçlenmesinden ve Batı Anadolu’daki
Türkmen saldırılarından rahatsızlık duymaya başladı. Kendisine sığınan Şehinşah ve
Zünnûn’un kentlerini geri almak için bir sefer düzenledi. 1176 yılında düzenlenen
Paflagonya (Sinop, Çankırı bölgesi) seferi, hezimetle sonuçlandı. Bunun üzerine Manuel
büyük bir ordu hazırladı. Konya’ya yürüdü. Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde Myriokephalon
denilen yerde Bizans ordusu pusuya düşürüldü ve büyük bir hezimete uğradılar (Eylül
1176). Buna rağmen Bizans Kralı Manuel’in barış teklifi kabul edildi. Bu gelişmelerden
sonra II.Kılıç Arslan doğuyla ilgilendi. 1178 yılında Malatya’ya girerek Dânişmendlilerin
buradaki hâkimiyetine son verdi. Bundan sonraki gelişmeler Anadolu Selçuklu Devleti ile
Eyyûbîleri karşı karşıya getirdi. Ancak kısa sürede barış sağlandı.
Bundan sonraki gelişmeler çerçevesinde II.Kılıç Arslan, ordularının Batı Anadolu’ya
göndermeye başladı. Akınlar Ege Denizi’ne kadar uzandı. 1180’de Manuel’in ölümü
üzerine baskı artmış; Kütahya, Eskişehir, Uluborlu civarı Türk hâkimiyetine geçmiştir.
II. Kılıç Arslan, sahillerin özellikle ticaret için önemini göz önünde bulundurarak
Antalya’yı kuşattı. Ancak başarısız oldu (1182). Sultan 1185 yılında Likya sahillerine
kadar olan yerleri hâkimiyeti altına aldı. Yaklaşık otuz yıllık mücadelesinden sonra 1186
yılında sahip olduğu coğrafyayı on bir oğlu arasında bölüştürdü. On bir şehzade sahip
oldukları yerlerde bağımsız hareket ediyorlardı. Zaman zaman Bizans kalelerine yapılan
akınlar söz konusu ise de taht mücadelesi kaçınılmazdı.
1189 yılında Selahaddin Eyyûbî’nin Kudüs’ü ele geçirmesi üzerine üçüncü Haçlı seferi
düzenlendi. Bu seferin başında Alman Kralı Friedrich Barbarossa bulunuyordu. Bu Haçlı
ordusuna karşı Selahaddin Eyyûbî, Bizans Kralı II.İsakios Angelos (1185-1195) ile Alman
ordusunun geçmesine engel olma şartıyla anlaştı. II. Kılıç Arslan da aralarındaki dostluğa
dayalı olarak Almanların Selçuklu topraklarından serbest geçmesi, yiyecek ihtiyaçlarını
karşılamasını içeren bir anlaşma yaptı (1190). Bizans Kralı, Haçlı ordusuna boyun eğmek
zorunda kaldı. Haçlı orduları Selçuklu topraklarına girdi. Her şey normal giderden
Uluborlu civarında Türkmenler Haçlı ordusuna saldırdı. Sultan’ın iki oğlu Melikşah ve
Mes’ûd komutasında bu ordu Haçlı ordusuna ağır kayıp verdirmesine rağmen sayıca
yetersiz oldukları için Konya’ya çekildiler. Bunun üzerine Haçlı ordusu Konya’ya yöneldi
(Mayıs 1190). Haçlı ordusu Konya’ya girdi. Konya’yı yakıp yıktılar. Sultan II.Kılıç Arslan
ve oğlu Melikşah barış teklif ettiler. Barış gerçekleşti. Haçlı ordusu yoluna devam etti.
Barbarossa Silifke çayını geçerken boğuldu.
Sultan Kılıç Arslan 1192 yılında öldü. Yerine veliahdı olan en küçük oğlu Gıyâseddîn
Keyhüsrev tahta oturdu.
I.Gıyâsedin Keyhüsrev (I. Hükümdarlığı: 1192-1197)
II. Kılıç Arslan’ın en küçük oğlu olan Gıyâseddin tahta çıkınca itiraz olmadı. Bu arada
taht kavgasında en fazla öne çıkan Melikşah ölmüştü. Gıyâseddîn, Bizans Kralı
Aleksios’un Türk tüccarları hapsetmesi üzerine bir sefer düzenleyerek Menderes Nehri
boyunca Frigya’daki birçok yeri ele geçirdi.
10
Bu arada kardeşlerinden Tokat meliki Rükneddin Süleymanşah, diğer kardeşlerini
yanına çekerek Konya’yı kuşatma altına aldı. Gıyâseddîn, Konya halkının çektiği sıkıntı
üzerine kardeşiyle anlaşarak şehri terk etti ve ilerleyen yıllarda İstanbul’a gitti.
II.Rükneddîn Süleymanşah
Eylül 1197’de Konya’da tahta oturdu. Kardeşlerini yerlerinden etmeyeceğine dair söz
vermesine rağmen önce Argunşah’ın elinden Amasya’yı Behramşah’ın elinde Niksar’ı
aldı. Bu taht mücadelesinden istifade eden Ermeni Prensi, Kayseri’ye kadar uzanan
akınlarda bulundu. Süleymanşah, yaptığı seferlerle onu Torosların güneyine attı (1199).
1200 yılında kardeşi Kayserşah’ın elinde bulunan Malatya’yı aldı. Ardından Harputta
hüküm süren Artuklulara hâkimiyetini kabul ettirdi.
Bu arada Gürcüler Erzurum’a kadar akın düzenlediler ve Kars’ı ele geçirdiler.
Süleymanşah sefer düzenleyerek Erzurum’a geldi. Çevredeki emirliklerden destek
toplamaya çalıştı. Saltuklu emiri Melikşah’ın Süleymanşah’ın huzuruna geç çıkması
üzerine Süleymanşah onu hapsettirdi. Böylece Saltuklu beyliği ortadan kalktı (Mayıs
1202). Süleymanşah Gürcistan’a hareket etti. Türk ordusu Micingerd Kalesi civarında
karargâh kurmuşken baskına uğradı ve büyük bir bozgun yaşadı. Behramşah esir düştü.
Fidye karşılığı kurtarıldı. Süleymanşah Erzurum’a çekildi.
Süleymanşah, bu yenilgiden sonra Anadolu’daki diğer beylikleri hâkimiyeti altına
almak istedi. Ankara ve çevresinde hüküm süren Mes’ûd’un üzerine yürüdü. Uzun süren
kuşatmadan sonra uç beyliğine razı olan Mes’ûd yolda Gayâseddîn tarafından öldürüldü.
Süleymanşah da bu hâdiseden kısa bir süre sonra Gürcistan seferine giderken yolda öldü
(Temmuz 1204).
III.Kılıç Arslan (1204-1205)
Süleymanşah’ın ölümü üzerine henüz çocuk yaşta olan III.İzzeddîn Kılıç Arslan
Selçuklu tahtına oturdu. Sekiz ay kadar tahtta kaldı. Çocuk yaştaki bir kişinin saltanatından
hoşlanmayan emirler Gıyâseddîn Keyhüsrev’i davet ettiler. Konya’yı bir ay kuşatan
Gıyâseddîn başlangıçta başarı elde edemedi. Ancak Hem Aksaray hem de Konya’da adına
hutbe okutuldu. III.Kılıç Arslan’ın öldürülmemesi şartıyla Konyalılar tahtı Keyhüsrev’e
teslim ettiler. Keyhüsrev yeğenini Tokat melikliğine atadı. Böylece I.Gıyâseddîn
Keyhüsrev tahtı ele geçirerek ikinci defa Selçuklu sultanı oldu.
I.Gıyâsedin Keyhüsrev (II. Hükümdarlığı: 1205-1211)
Şubat 1205’de Konya’ya giren Keyhüsrev Selçuklu tahtına ikinci defa oturdu. Yeğenini
ortadan kaldırdı. Bir müddet sonra Anadolu’daki beylikler kendisine itaat ettiler.
Tahta ikinci defa oturduğunda Latinler İstanbul’da bir haçlı devleti kurdular. Haçlıların
İstanbul’u işgali sırasında Anadolu’da iki Haçlı kontluğu kuruldu. Bunlardan birisi
Laskaris hanedanı tarafından İznik’te, diğeri Komnenoslar tarafından Trabzon’da
kurulmuştur. Bu durum ticari hayatı oldukça etkilemiş, Laskaris ile yapılan anlaşma
sonucunda ticarî hayat emniyet altına alınmıştı.
11
Bu Karadeniz’de olduğu gibi Akdeniz sahillerinde de bir hâkimiyet mücadelesini
beraberinde getirdi. Antalya İtalyanların eline geçti. I. Gıyâseddin, tıpkı babası gibi
Antalya’yı kuşattı. Ancak Kıbrıs’ta bulunan Haçlıların yardımı sebebiyle başarı
sağlayamadı. Bununla birlikte Antalya çevresine asker yerleştirerek Antalya’yı kontrol
altında tuttu. Gıyâseddin, Latinlerin baskısı sebebiyle bunalan Antalya halkının destek
vermeleri üzerine Antalya’yı ele geçirdi (1207). Böylece Selçuklular deniz bağlantısına
sahip oldular. Akabinde Venediklilerle ve Kıbrıslılarla çeşitli anlaşmalar yaptı.
Sultan Gıyâseddîn 1211 yılında İznik Laskaris hanedanlığındaki taht kavgasına müdahil
olmak üzere harekete geçti. Buna karşı çıkan Bizans ordusu ile Selçuklu ordusu Menderes
kıyısında karşılaştı. Bu savaş sırasında Sultan Gıyâseddîn Keyhüsrev şehit oldu.
I. İzzeddin Keykavus (1211-1220)
I.Gıyâseddîn şehit düştüğünde geride üç oğlu vardı. Bunlar, İzzeddîn Keykâvus,
Alâüddîn Keykubât ve Celâleddîn Keyferidûn idi. Devletin önde gelenleri yaptıkları
görüşmeler sonucunda İzzeddîn Keykâvus’u tahta çıkarmaya karar verdi. Bu sırada devlet
erkanı Kayseri’de bulunuyordu. Malatya meliki İzzeddîn Keykâvus Kayseri’de tahta
oturdu (Temmuz 1211). Ancak kardeşi Alaeddin Keykubâd, müttefikleriyle onu
Kayseri’de kuşattı. İzzeddîn bu durumdan müttefiklerin arasının açılmasıyla kurtuldu.
Alâeddin Ankara’ya çekildi. İzzeddîn Keykâvus, Konya’ya gelerek tahta oturdu ve tebrik
elçilerini kabul etti. Laskaris’in elçisi ve barış teklifi de kabul edildi.
I.İzzeddîn Keykâvus, ilk olarak kardeşi Alâeddin ile ilgilenmek zorunda kaldı.
Ankara’yı kuşatma altına aldı. Alâeddin kendisine ve halka zarar verilmemesi karşılığında
şehri teslim etti (609/1212-1213). Alâeddin Malatya yakınlarında bir kalede hapsedildi.
I.İzzeddin, durumunu sağlamlaştırdıktan sonra babası zamanındaki anlaşmaları daha da
güçlendirdi. Kıbrıs ve Venediklilerle ticarî anlaşmalar imzaladı. Böylece Akdeniz ile
güvenli ticaret ağı sağlandı. Ancak Karadeniz bölgesi böyle değildi. Karadeniz ile ticaret
ağını kurabilmek için Sinop ve Samsun’un ele geçirilmesini gerekli gördü. Bu bölge, İznik
ve Trabzon Haçlıları arasında mücadeleye sahne oluyordu. İznik Haçlılarının İstanbul’la
mücadele ettiği bir sırada I. İzzeddin Sinop’u kuşattı ve Selçuklu topraklarına kattı (1214).
Bu fetih sonrasında Sultan, Ermenilerin üzerine yürüyerek onları Torosların güneyine attı.
Bu arada Antalya da elden çıkmıştı. Sultan Antalya üzerine de yürüyerek Antalya’yı
yeniden fethetti (Ocak 1216). Sultan İzzeddîn, 1218 yılında Ermenileri itaat altına aldı. Bu
Anadolu-Suriye ticaret yolunu emniyet altına almaya yardımcı oldu. Bunun akabinde
Sultan İzzeddîn Keykâvus Eyyûbî meliklerinden Sümeysat hükümdarı Melik Efdal ile
anlaşarak Haleb’e ilerledi. Ancak yolda müttefikler arasında yaşanan olumsuzluklar
sonucunda Menbic’den geri dönmek zorunda kaldı (Ağustos 1218). İzzeddîn bir intikam
seferi düzenledi. Ancak Viranşehir’de rahatsızlığı sebebiyle öldü (Ocak 1220).
Alaaddin Keykubat (1220-1237)
İzzeddîn’in yerine geçecek varisinin olmaması üzerine devlet büyükleri Alâeddin
Keykûbâd’ın tahta geçmesine karar verdiler. Hapisten çıkarılan Alâeddin, Sivas’ta kardeşi
I.İzzeddin’in yerine tahta oturdu. Ardından Konya’ya geldi. Tahta çıktığı sırada Moğol
12
istilası tüm İslâm dünyasını derinden etkisi altına almıştı. Moğolların olası bir istilasına
karşı Alâeddin kaleleri güçlendirdi.
Alaaddin Keykubat güneyde deniz gücünü artırdı. Kalonoros’u fethetti. Bu kente kendi
adına nispetle Alâiyye adını verdi (1221). Önde gelen emirler nüfuzlarını artırmış ve güç
elde etmişlerdi. Buna bağlı olarak Alâeddin’i tahttan alarak kardeşi Celâleddîn’i başa
geçirmek istediler. Ancak istihbar edilen bu teşebbüs sonucunda emirlerin büyük bir kısmı
öldürüldü veya hapsedildi. Böylece Alâeddin, emirlerin baskısından kurtulmuş oldu. Bu
arada Ermeniler anlaşma şartlarını ihlal ederek tüccarlara zarar verdiler. Bunun üzerine
Alâeddin iki koldan Ermenilerin üzerine ordu gönderdi. Ermeniler itaat altına alındı
(622/1225).
Doğu Anadolu’da Artuklular ve Eyyûbîler arasında oluşan ittifak ordusu ile Selçuklu
ordusu arasında savaş yapıldı. Selçuklu ordusunun galibiyeti üzerine Kahta, Adıyaman,
Çemizkezek Selçuklu topraklarına katıldı (1226). Ancak Sultan Alâeddîn Keykûbâd
yaklaşan Moğol tehlikesini görerek Eyyûbîlerle dostluk kurmaya çalışmıştır (1227).
Alaaddin Keykubat döneminin en önemli hâdiselerinden birisi Kırım’a yapılan deniz
aşırı seferdir. Moğolların Kırım’ın Suğdak şehrini yağmalamaları üzerine halk Anadolu’ya
göç etti. Buraya Trabzon’da hüküm süren Komnenoslar yerleşmeye çalıştı. Bunun üzerine
Alaaddin Kastamonu uç beyi Hüsameddin Çoban’ı deniz birliğinin başında Kırım’a
gönderdi. Donanma, Suğdak şehrini ele geçirdi (1227). Suğdak 1239 yılına kadar
Selçukluların elinde kaldı. Ardından Moğolların hâkimiyetine girdi.
Bu arada Moğol ordularının önünden kaçarak Azerbaycan’a gelen Celâleddîn
Hârizmşah, Alâeddîn Keykûbâd ile dostluk ilişkisi kurdu. Ancak Celâleddîn’in Ahlat’ı
kuşatması, Erzurum Meliki Cihanşah’ın ona tabi olması ilişkileri bozdu. Alâeddîn,
Celâleddîn’e Ahlat kuşatmasını kaldırması için elçi gönderdi. Ancak bu kabul görmedi.
Bunun üzerine Al3aeddîn, Eyyûbîlere elçi gönderdi. İki devlet ordularını birleştirdi.
Celâleddîn Ahlat’ı ele geçirerek tahrip etti (Mayıs 1230). Bundan sonra iki Türk ordusu
Erzincan’ın Akşehir kentine yakın Yassı Çemen ovasında karşılaştı. 10 Ağustos 1230
yılında Hârizmşahlar ağır bir yenilgi aldılar. Tarih sahnesinden silindiler. Bundan sonra
Selçuklu ve Eyyûbî orduları Erzurum’a yürüdü. Sultan Alâeddin Erzurum’u, Eyyûbî
Sultanı Melik Eşref ise Ahlat’ı hâkimiyetine aldı.
Hârizmşahları takip eden Moğollar 1231 yılında Doğu Anadolu’ya girdiler. Eyyûbî ve
Artuklu güçleri bu yürüyüşe dayanamadı. Birçok kent tahrip edildi. Bir Moğol birliği Sivas
ve Malatya yakınlarına kadar ilerledi. Sultan Alâeddin, Moğol Hanı Ögedey’e elçi
göndererek barış yaptı (1232). Ortaya çıkan anarşiyi ortadan kaldırmak için Doğu
Anadolu’ya sefer düzenledi. Ahlat, Van ve Bitlis’i Selçuklu topraklarına kattı. Asayişi
bozan Hârizmşah ordusunun bakiyelerini itaat altına alarak kendi ordusuna kattı.
Alâeddîn’in Ahlat’ı alması Eyyûbîleri harekete geçirdi. Eyyûbî ordusu Haleb-Kayserî
yolunu izleyerek Anadolu’ya girdi. Selçukluların güçlü bir orduyla harekete geçmeleri
üzerine Eyyûbîler Adıyaman tarafına çekildiler. Melik Kâmil Artukluların yönlendirmeleri
ile Harput’a yöneldiler. Harput önlerinde yapılan savaşı Selçuklular kazandı. Bir ay içinde
13
de Harput düştü. Artuklu Devleti ortadan kalktı (1234). Eyyûbî ordusu Mısır’a döndü.
Akabinde Alâeddin ordularını Eyyûbîlerin hâkimiyetindeki kentlere sevk etti. Urfa,
Siverek, Harran, Rakka ele geçirildi. Bir müddet sonra Eyyûbîler bu kentleri geri aldılar.
Selçuklular Âmid’i de kuşatma altına aldılar. Ancak başarılı olamadılar (1236). Sultan
Alâeddîn, Âmid için yeniden hazırlıklara başladı. Kayseri’de hazırlıklarını sürdürürken
Moğol Hakanı Ögedey’in elçileri geldi (1236). Moğolların cihan hâkimiyetini tanımaları
şartıyla barış teklifinde bulundu. Sultan Alâeddîn bunu kabul etti. Bu arada Eyyûbî Sultanı
Melik Kâmil dışında tüm Eyyûbî melikleri Sultan Alâeddîn ile anlaşma yapmışlardı.
Alâeddîn, hazırladığı orduya Kayseri’nin Meşhed ovasında resmigeçit yaptırdı. Küçük
oğlu İzzeddîn Kılıç Arslan’ı veliaht tayin etti. Huzurunda bulunan yabancı elçilere verdiği
ziyafette zehirlenerek öldü (Mayıs 1237). Sultan Alâeddîn öldüğü zaman geride üç oğlu
vardı. Bunlar yaş sırasına göre Gıyâseddîn Keyhüsrev (16 veya 13-14), İzzeddîn Kılıç
Arslan (8-9), Rükneddîn idi.
II. Gıyâseddîn Keyhüsrev
Sultan Alâeddîn’in veliahtı İzzeddîn olmasına rağmen devlet büyükleri Gıyâseddîn’i
tahta oturttu. II. Gıyâseddîn Keyhüsrev veliaht İzzeddîn ve ona taraftar olan beylerden
şüpheleniyordu. Bu şüphenin oluşturulmasında devlet üzerinde nüfuz kurmak isteyen
Sadettin Köpek’in etkisi açıktı. Hârizmşahların reisi olan Kayır Han tutuklanarak
hapsedildi (1237). Bunun üzerine Hârizmli askerler Selçuklu ordusunu terk ederek Urfa
civarına yerleştiler. Bundan sonra Sadettin Köpek, pek çok beyi ortadan kaldırttı.
Gıyâseddîn’in iki kardeşini de hapsettirmesini sağladı. Daha sonra her ikisi de öldürüldü.
Bu olanlar Gıyâseddîn’i uyandırmış ve Sadettin Köpek’i öldürtmüştü (1238).
Urfa çevresinde ticaret kervanlarını yağmalamaya başlayan Hârizmli askerler, önemli
bir sorun teşkil etmeye başlamıştı. Gönderilen bir ordu ile itaat altına alındılar. Âmid 1240
yılında Selçukluların eline geçti.
Moğolların önünden kaçan Türkmenler, genelde Güneydoğu Anadolu’da toplanıyordu.
Bu bölgeye gelen Türkmenler, İslâmiyet’i henüz benimsememiş veya yeni kabul etmiş
kişilerden oluşuyordu. Bölge siyasî ve iktisadî açıdan olumsuz şartlara sahip olduğu için
Türkmenlerin mevcudiyeti de yeni bir sorun doğuruyordu. Baba İlyas Horasanî adındaki
birisi Türkmenleri etrafında toplayarak Amasya’ya geldi. Selçuklu ordusu tarafından
kuşatılmaları üzerine halifelerinden Baba İshak, Adıyaman civarında ayaklandı (1240).
Her tarafı yağmalayan bu isyancıların üzerine Malatya subaşısı iki sefer düzenledi. Ancak
yenildi. Bu isyancılar Sivas’ı ele geçirerek Baba İlyas’a ulaşmak için Tokat ve Amasya
taraflarına yöneldiler. II.Gıyâseddîn Amasya Subaşısı Armağanşah’ı onların üzerine
gönderdi. Armağanşah, Baba İlyas’ı ortadan kaldırdı. Ancak Baba İshak ve taraftarları
karşısında hayatını kaybetti. Kendilerine Babaî denilen isyancılar Konya’ya yöneldi.
Selçuklu ordusu bu isyancıları Kırşehir’in Malya sahrasında karşıladı. Bu savaşa Baba
İshak başta olmak üzere tüm isyancılar yok edildi (1240).
II.Gıyâseddin, bundan sonra ordusunu Meyyâfârikîn’e sevk etti. Şam Eyyûbî hükümdarı
Melik Salih de yardımcı kuvvet gönderdi. Bu ordu, Eyyûbîlerden Şihâbüddîn Gazi
14
idaresindeki Meyyâfârikîn’i kuşattı. Abbâsî halifesi Mustansır’ın (1226-1242) araya
girmesiyle taraflar anlaştı. Meyyâfârikîn Selçuklu’ya tabi oldu. Bu sırada Selçuklu
sınırlarında bulunan Moğollar, Babaî isyanı sırasında Selçuklu askerî yapısının zayıf
durumda olduğunu anlamışlardı. Sonuçta 1242 yılında Baycu Komutasındaki Moğol
ordusu Selçuklu topraklarına girdi. Erzurum’u savaş yoluyla ele geçirdi ve tahrip etti.
Moğol tehlikesini anlayan II.Gıyâseddîn çevre hükümdarlara yardım çağrısında
bulundu. Ancak sadece Eyyûbî Haleb Sultanı II.Nâsır Selâhaddin (1237-1260) iki bin
kişilik bir askerî birlik göndererek cevap verdi. II.Gıyâseddîn ordusunu toplayarak Sivas’a
gitti. Moğollar da Sivas’a doğru yönelmişlerdi. II.Gıyâseddîn, Kösedağ denilen yerde
karargah kurdu. Öncü birliklerin mağlubiyeti büyük bir panik yarattı. Başta II.Gıyâseddîn
olmak üzere Selçuklu komutanlarının büyük bir kısmı kaçtı (Temmuz 1243). Moğollar
Sivas, Kayseri ve Erzincan’ı ele geçirdiler. Selçuklu Devleti’ni bu başıboş durumdan Vezir
Mühezzibüddîn Ali ve Amasya kadısı kurtardı. Azerbaycan’daki Moğol karargâhına giden
iki devlet adamı Moğollara vergi vermek suretiyle bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşma
sayesinde Anadolu tahribattan kurtuldu. Bu anlaşma Moğol Hanı Batu Han tarafından da
onaylandı. Kösedağ bozgunu sonrasında Selçukluya tabi birçok bölge Moğollara itaat etti.
Selçuklulara Moğol istilası ve sonrasında ihanet eden Ermenileri cezalandırmak üzere 1245
yılında bir sefer düzenlendi. Bazı yerler yeniden itaat altına alındı. Tarsus kuşatması
esnasında II.Gıyâseddîn Alâiyye’de öldü (1245).
II. İzzeddîn Keykâvus
Gıyâseddîn öldüğünde geride İzzeddîn Keykâvus (on bir yaş), Rükneddîn Kılıç Arslan
(dokuz yaş) ve Alâeddîn Keykubâd (yedi yaş) olmak üzere üç oğlu bulunuyordu.
Gıyâseddîn, oğlu Alâeddîn’i veliaht tayin etmişti. Ancak devlet erkanı İzzeddîn’i tahta
geçirdi. Selçuklu sultanı Moğolistan’a davet edildi. Ancak İzzeddîn’in yerine kardeşi
Rükneddîn Kılıç Arslan’ın gitmesine karar verildi. Bir müddet sonra Devlet yetkilileri
arasında nüfuz mücadelesi başladı. Vezîr Şemseddîn İsfehânî rakiplerini ortadan kaldırarak
iki yıl Selçuklu Devleti’ni yönetti. Bu arada Rükneddîn Moğolistan’dan döndü. Bir müddet
sonra Şemseddîn İsfehanî Moğollar tarafından öldürülerek yerine Bahâeddin Tercüman
tayin edildi.
Bu arada Rükneddîn, Moğol hanının emri üzere kendisinin sultan olduğunu iddia
ediyordu. Devlet adamı Celâleddîn Karatay muhtemel savaşı önlemek için üç kardeşin aynı
anda tahta oturmasını, hutbe ve sikkede yaş sırasına uyulmasını teklif etti. Ancak İzzeddîn
ve Rükneddîn’in orduları Konya’nın Ruzbe ovasında karşılaştı. Savaşı İzzeddîn kazandı
(Haziran 1249). Bundan sonra Celâleddîn Karatay’ın teklifi uygulandı. Ancak devlette çift
başlılık söz konusuydu. Bazı kişiler Moğol hanlığından atama kararı alarak düzeni
bozabiliyorlardı. Moğollar İzzeddîn Keykâvus’u yeniden Moğolistan’a davet ettiler. Bu
sırada Celâleddîn Karatay’ın ölmesi üzerine bu yolculuktan vazgeçen İzzeddîn, yerine
kardeşi Alâeddîn’i gönderdi. Ancak onun Moğol Hanı Mengü’den sultanlık elde
edebileceği korkusu üzerine rakipleri tarafından Erzurum’da zehirlenerek öldü (1254).
15
Selçuklu tahtında iki hükümdar kalmıştı. İzzeddîn’in içki ve eğlenceye aşırı düşkünlüğü
sebebiyle devlet ricali tarafından tercih edilmemesi sebebiyle Kılıç Arslan Kayseri’ye
götürülerek tahta çıkarıldı. Bu iki taraf arasında savaşa neden oldu. Savaşı İzzeddîn
kazandı. Rükneddîn hapsedildi. İzzeddîn Keykâvus tek başına tahta oturdu.
Bu arada Moğol hükümdarı Mengü, İran ve Batı ülkelerinin yönetimini kardeşi
Hülâgû’ya (1256-1264) verdi. Hülâgû, Azerbaycan’daki Mugan’ı kışlak olarak kullanmak
isteyince Baycu Noyan Anadolu’ya girerek yeni bir kışlak bulmak istedi. Selçuklu devlet
adamlarının bir kısmının ısrarı üzerine Baycu Noyan’la savaşıldı. Selçuklu ordusu savaşı
kaybetti (Ekim 1256). Sultan II.İzzeddîn yakınları ile Konya’dan ayrılarak Alâiyye’ye
kaçtı. Oradan Bizans’a sığındı. Baycu, Selçuklu tahtına Rükneddîn Kılıç Arslan’ı oturttu
(Mart 1257).
IV.Kılıç Arslan
Mart 1257’de tahta oturan IV.Kılıç Arslan, birkaç ay saltanat sürdü. Hülâgû Han’ın
Bağdat üzerine yürümesi ve sefere Baycu Noyan’ı da çağırması sebebiyle oluşan boşluk
esnasında, II.İzzeddîn Keykâvûs, İznik Kralı II.Theodoros Laskaris’den destek sağlayarak
Konya’ya girdi ve tahta oturdu (Mayıs 1257). IV.Kılıç Arslan, İzzeddîn’e karşı başarı
sağlayamayacağını anlayarak Moğol hanına başvurdu ve sultanlık aldı. Buna bağlı olarak
iki taraf tekrar saltanat mücadelesine girişti. İzzeddîn’in Ağustos 1258’de Merâğa’da
Hülâğû’nun huzuruna çıktı. Moğol idaresi Kızılırmak sınır olmak üzere Selçuklu
Devleti’nin ikiye bölünmesini ve iki sultan tarafından yönetilmesine karar verdi. Buna göre
Kızılırmak’ın batısı II.İzzeddîn’e, doğusu ise IV.Kılıç Arslan’a ait olacaktı. Selçuklu
Devleti, Moğollara vergi verecekti. İlerleyen yıllarda II.İzzeddîn’in, Moğollara vergisini
göndermemesi üzerine Moğol ordusu Konya’ya yürüdü. Sultan Antalya’ya oradan da
İstanbul’a kaçtı (1262). Böylece IV.Kılıç Arslan tek başına Selçuklu tahtını idare etmeye
başladı. Bu dönemde Muîneddîn Pervâne devlet yönetiminde ön plana çıkmaya başladı.
Taht mücadeleleri sırasında Trabzondaki Komnenoslar 1259’da Sinop’u aldılar. Anadolu
Selçuklu Devleti için Karadeniz ticareti önem arz ediyordu. Abaka Han’dan izin alınarak
Sinop’a sefer düzenlendi ve 1266 yılında Sinop tekrar Türklerin eline geçti. Pervâne, bu
kentin kendisine verilmesini istedi. IV.Kılıç Arslan bunu kabullenmek zorunda kaldı.
Orada Pervaneoğulları beyliği kurulmuş oldu. Pervâne, iktidarı tamamen eline almış
vaziyette idi. Sultanı ortadan kaldırmaya karar verdi. Abaka Han’dan izin aldı. IV.Kılıç
Arslan önce zehirlendi, ardından yayının kirişiyle öldürüldü (1266). Bu arada II.İzzeddîn
Keykâvus, Altın Orda hükümdarının yanına götürülmüş ve 1280 yılında Kırım’da
ölmüştür.
III.Gıyâseddîn Keyhüsrev
IV.Kılıç Arslan’ın öldürülmesinden sonra yerine küçük yaştaki oğlu Gıyâseddîn
Keyhüsrev geçirildi. Muineddin Pervâne’nin devlet üzerindeki nüfuzu devam ediyordu.
Pervâne Moğolların kendisi üzerinde kurdukları baskıdan kurtulmak için Sultan Baybars’la
anlaşmaya çalıştı (1273). Ancak Baybars bir yıl sonra sefere çıkacağını belirtti ve ertesi yıl
16
sefere çıktı. Bu sefer Pervâne seferin bir yıl sonraya ertelenmesini istedi. Bunun üzerine
Baybars Kilikya Ermenileri üzerine sefer düzenledi (1274).
1276 yılında Hatiroğlu Şerefeddîn, Moğollara karşı isyan etti ise de Memlük
sultanlığından yeterli desteği bulamadı ve tutuklanarak öldürüldü. Memlük Sultanı Baybars
1277 Nisan’ında Haleb’den yola çıkarak Elbistan ovasına ulaştı. Moğol ordusu kesin bir
şekilde mağlup edildi. Moğol ordusunda bulunan Pervâne, Kayseri’ye kaçarak
III.Gıyâseddîn’i ve kendi ailesini alarak Tokat’a gitti. Baybars Elbistan ovasındaki
başarısından sonra Kayseri’yi yöneldi ve şehre girdi. Pervâne bu arada Moğol hanı ile
irtibata geçti. Askerleriyle Elbistan ovasına gelen Moğol Hanı Abaka, gördüğü manzara
karşısında Anadolu’nun yağmalanması emrini verdi. Bu arada Pervâne tutuklandı ve
ailesiyle birlikte öldürüldü (Ağustos 1277).
Anadolu’da Türkmenlerin Moğol hâkimiyetine karşı isyanları devam etti.
Karamanlılardan Mehmed Bey, II.Keykâvus’un oğlu olduğunu iddia ettiği Siyavuş’la
Konya’ya gelerek şehri ele geçirmeye çalıştı. Karamanoğlu Mehmed Bey, Mayıs 1277
yılında Konya’ya girdi. Konya yağmalandı. Siyavuş tahta oturtuldu. Vezir olan
Karamanoğlu Mehmed Bey, resmi yazışmalarda ve günlük hayatta Türkçeden başka dil
kullanılmaması için karar aldı. Siyavuş ve Mehmed Bey’in Konya’daki hâkimiyeti iki ay
kadar sürdü. Moğol ve Selçuklu ordusunun harekete geçtiğini öğrenince Konya’yı terk
ederek Ermenek’e gittiler. Mehmed Bey Mut ovasında yakalanarak öldürüldü. Siyavuş da
bir müddet sonra yakalanarak öldürülmüştür (1278).
Kırım’da bulunan II.İzzeddîn Keykâvus, kendisinin ve çocuklarının tahta geçme
ümidini kaybetmemiş; oğlu Mes‘ûd’u veliaht atamıştı.Babasının ölümü üzerine oğlu Mes
ûd Anadolu’ya girdi (1280). Çobanoğulları onu Moğol Hanı Abaka’ya götürdü. Abaka
Han, Doğu Anadolu’dan bazı yerleri kendisine verdi. Abaka Han’ın ölümünden sonra başa
geçen Ahmed Teküdar, Müslüman birisiydi. O, Selçuklu topraklarını III.Gıyâseddîn
Keyhüsrev ve Mesûd arasında bölüştürdü. Sultan III.Gıyâseddîn, ülkesinin ikiye
bölünmesini kabul etmedi. Hanın huzuruna çıkmak üzere yola çıktı. Ancak İlhanlı taht
mücadelesi nedeniyle başa Argun Han geçmişti. Argun Han, Mesûd’u sultan ilan etti.
III.Gıyâseddîn’i de öldürttü (Mart 1284).
II.Gıyâseddîn Mes‘ûd
II.Gıyâseddîn Mes‘ûd 1284 yılında Konya’da tahta çıktı. Anadolu’ya gönderilen Moğol
ordularının masrafları Selçuklu sultanlığı tarafından karşılanıyordu. II.Gıyâseddîn
Mes‘ûd’un annesi iki torununu tahta çıkarmak için Karamanlılar ve Eşrefoğullarından
yardım istedi. 1285 Mayıs’ında Gıyâseddîn Mes‘ûd’un çocukları tahta oturdu. Gıyâseddîn
Kayseri’ye gitmek zorunda kaldı. Ancak bu ikisi kısa sürede yakalanarak Moğol
idarecilerine gönderildi ve öldürüldüler. Moğol komutanı Mes‘ûd’la Konya’ya geldi
(1286). Bu arada Germiyanoğulları Beyşehir tarafını yağmalamışlardı. Bunun üzerine
Moğol ve Selçuklu orduları onları mağlup ettiler. Anadolu’da asayişi bozmakta olan
Karaman, Germiyan ve Eşrefoğulları 1288 yılında Sultan II.Gıyâseddîn Mes‘ûd’a itaat
ettiler. Bu dönemde Moğollar Selçuklu devletini tamamen kontrol altında
17
bulunduruyorlardı. Moğol Hanı Argun’un ölümü üzerine bölgeden ayrılmak zorunda kalan
Moğol askerlerinin oluşturduğu boşluk sebebiyle 1291 yılında Karamanoğulları Konya’ya
saldırdılar. Ancak Moğol askerleri dönerek Karamanoğulları, Eşrefoğullarının ve
Menteşeoğullarının hâkim oldukları topraklara zarar verdiler. Bunun akabinde Kastamonu
yöresinde ortaya çıkan isyan bastırıldı. Bu sırada Karamanoğulları tekrar akınlarına
başladılar. Bu tarihlerde İlhanlı tahtında da mücadele yaşanıyordu. Anadolu’ya tayin edilen
Moğol noyanları da isyan ettiği için kargaşa yaşanıyordu. II. Gıyâseddîn Mes‘ûd’un Gazan
Hân’ın huzuruna gitmesi noyan Batu tarafından geciktirilmişti. Gecikmeyle de olsa Gazan
Hân’ın huzuruna giden Mes‘ûd, hükümdarlıktan azledildi ve Hemedan’a sürüldü.
III.Alâeddin Keykûbâd
II.Mes‘ûd’un yerine yeğeni III.Alâeddin Keykûbâd geçirildi. Bu dönemde Anadolu dört
mali bölgeye ayrıldı. Halk ağır vergiler altında ezildi. Ertesi senenin vergisi bile toplandı.
Anadolu Moğol komutanlığı kendisine verilmeyen Sülemiş, Gazan Han’a isyan ederek
(1299), Sivas’ı kuşattı. Ancak başarılı olamadı. Memlük topraklarına kaçtı. Tekrar
Anadolu’ya girdi. Ancak yakalanarak öldürüldü. Bu isyan esnasında III.Alâeddin
Keykûbâd’ın tarafsız kalması Gazan Han’ı memnun etmiş; onu sarayında ağırlamış;
Hulâgû’nun kızıyla evlendirmişti. Sarayına döndükten sonra III.Alâeddin halktan aşırı
derecede vergi toplamaya çalıştı. Halkın Moğol komutanı Abışga’ya şikâyeti üzerine
tutuklanarak Gazan Han’a gönderildi. Yargılanarak idama mahkûm edildi. Ancak eşi
sayesinde ölümden kurtuldu. Tahtından azledilerek İsfehan’a gönderildi (702/1302).
II.Mes‘ûd (II. Hükümdarlığı: 1302-1308)
Selçuklu tahtına Hemedan’da bulunan II.Mes‘ûd, ikinci kez tahta oturtuldu (1302).
II.Mes‘ûd 1308 yılında öldü. Onun ölümü üzerine Selçuklu Devleti sona ermiştir.
Bir diğer görüşe göre II.Mes‘ûd’dan sonra, tahta V.Kılıç Arslan oturmuş ve 1318
tarihine kadar tahtta kalmıştır. Bu görüşü ileri sürenler Anadolu’ya vali tayin edilen
Demirtaş’ın 1318 yılında Selçuklu şehzadelerinin tümünü öldürtmesi ile Selçuklu
Devleti’nin sona erdiğini kabul etmektedirler.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte Anadolu Beylikleri dönemi başladı.
Bunlardan başlıcaları şunlardır: Pervaneoğulları, Sahipataoğulları, Karesioğulları,
Germiyanoğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Hamidoğulları,
Eşrefoğulları, İnançoğulları, Candaroğulları, Karamanoğulları ve Osmanoğullarıdır.
Osmanoğulları Anadolu Selçuklu Devleti’nin batı uçlarında gelişti ve dünya hâkimiyeti
mefkûresi izinde üç kıtada hüküm sürdü.
ÖZET
Anadolu’da Türklerin iskânı ile başlayan süreçte Dânişmendliler, Saltukoğulları ve
Mengücükler büyük başarılar elde ettiler. Selçuklu Devleti’nde yaşanan taht kavgası
sebebiyle Kutalmış’ın oğlu Süleyman’ın Anadolu’ya geçerek yürüttüğü siyasî faaliyetler
sonucunda İznik’te Anadolu Selçuklu Devleti’nin temelleri atıldı. Haçlıların kenti ele
geçirmesi üzerine Anadolu içlerine Konya’ya çekilen Anadolu Selçukluları doğuya ve
18
batıya hâkim olmak üzere mücadele verdiler. Ticaret yollarının hâkimiyeti onları kuzey ve
güneyde bulunan limanların da ele geçirilmesini gerekli kıldı. Anadolu Selçuklu
Devleti’nde Tokat ve Malatya, şehzade kentleri olarak ön plana çıktı.
Anadolu Selçuklu Devleti Haçlı ordularına karşı koyarak Haçlıların İslâm
coğrafyasının daha büyük bir kısmına hâkim olmalarını engellemiştir. Anadolu Selçuklu
Devleti Moğolların hâkimiyetine girmiş ve onlar tarafından ortadan kaldırılmıştır.
11.3. DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Anadolu Selçuklu Devleti’nin ilk başkenti aşağıdakilerden hangisidir?
a. İzmit
b. Konya
c. Bursa
d. İznik
e. Sivas
2. Aşağıdakilerden hangisi Anadolu Selçuklu sultanlarından I.Kılıçaslan tahta
oturduğu zaman Anadolu coğrafyasında hâkim olan güçlerden birisidir?
a. Candaroğulları
b. Menteşoğulları
c. Aydınoğulları
d. Pervaneoğulları
e. Saltukoğulları
3. Aşağıdaki sultanlardan
başlamıştır?
hangisi
döneminde
Anadolu’da
imar
faaliyetleri
a. I.Mes‘ûd
b. Süleymanşah
c. I.Kılıçarslan
d. Ebü’l-Kâsım
e. Şehinşah
4. İki aylık Konya hâkimiyeti döneminde Farsça yerine Türkçenin resmi dil olmasını
sağlayan Türk beyi aşağıdakilerden hangisidir?
a. Çaka Bey
b. Emir Bozan
c. Siyavuş
d. Pervane
19
e. Mehmet Bey
5. Baba İlyas ve Baba İshak isyanları Anadolu Selçuklu sultanlarından hangisi
döneminde ortaya çıkmıştır?
a. III.Mes‘ûd
b. III.Gıyâseddin
c. II.Gıyâseddin
d. I.Alâeddin
e. I.Kılıçarslan
Cevap Anahtarı: 1. d, 2. e, 3. a, 4. e, 5. c
1.4. KAYNAKLAR
Aycan, İrfan-Sarıçam, İbrahim, Emeviler, 3. Baskı, Ankara 2002.
“Emevîler”, DİA maddesi.
“Abbâsîler”, DİA maddesi.
Hasan İbrahim Hasan, Siyasî Dinî Kültürel Sosyal İslâm Tarihi (trc. İsmail Yiğit
v.dğr.), I-VI, İstanbul 1985-1986;
Hitti, Philip K., Siyâsî ve Kültürel İslâm Tarihi (trc. Salih Tuğ), İstanbul 1980;
Öztürk, Levent, İslâm Toplumunda Hristiyanlar, İstanbul 2012.
Sarıçam, İbrahim-Erşahin, Seyfettin, İslâm Medeniyeti Tarihi, Ankara 2011.
20
21
Download